Ekşi Duyuru

Nasıl su? Normalde geçirmemesi lazım suyu? Acaba öncesinde ekran ya da pili servis dışında mı değişti?

ben olsam telefoncuya götürüp söktürür, tüm parçalarını temizletir ve açılıp açılmadığını denerdim. parça değişimi olmayacak. sadece işçilik. baktın açılmıyor ve yanmış vs parça görünmüyor, o zaman umudu keserdim. telefoncu derse ki şu parça yanmıştır değiştirelim, gözle görülür şekilde bariz yanan bir parça olmadığı sürece (veya söküp ölçtüğünde çalışmadığı ispatlandığı) de değiştirtmezdim.

Bana hediye edebilirsin tamir edebilirsem kullanırım.

travma nedenleri konjonktiva zarar verirseniz peteşiyal kanamalar görülebilir.

daha önce erteleme vs için muayene olduysanız bir daha muayeneye gerek kalmaz,

ama hiç muayene olmadıysanız teslim olmadan önce olmalısınız. Aile hekimliği bile muayne edebiliyor artık.

yoklama tarihin geçmiş. bu tarihe kadar muayene olman gerekirdi. net ve doğru bilgi için bugün askerlik şubesine git.

soundpeats q29 aldım iki tane 100 tlye, tanesi 50 tlye geldi yani. malzeme kalitesi dışında hiçbir sorunu yok mis gibi kulaklık, hi-fi derecesinde ses çalıyor resmen, kulağa da tam oturuyor. bunun abisi var qcy aynı modeli üretiyor o daha kaliteli malzeme olarak hem şarjı da fazla. bunun saati 4 saatcik dayanıyor sadece ama iş görüyor.

fiyat aralığı nedir? kalite/tasarım beklentisi nedir? kafa üstü mü kulak içi mi istiyor? 100 TL ile 2000 TL arası değişen bir şeyden bahsediyoruz.

fiyat aralığı sanırım 800 tl'ye kadar. kafa üstü ya da kulak içi farketmez. açıkçası ses kalitesi dışında bir beklenti de yok.

kardeş 800 lira diyip hiçbir beklentinin olmaması nedir? nasıl bi tüketicisin sen. al parayı bana ne verirsen ver diyorsun :) biraz araştır bazı modelleri, özellik vs öğren de ona göre kafanda bişiler belirsin ona göre bakarsın

şu çok güzel bir kulaklık. malzeme kalitesinden sesine kadar. tek eksisi mikrofonu berbat. telefon görüşmesi yapmayı planlamıyorsanız bu fiyata alınabilecek en iyi kulaklıklardan bir tanesi.

www.amazon.co.uk

www.aliexpress.com

buyrun;

twitter.com

Sigortalı çalışıyorsan ve yanında saglam bir kefil götürürsen sikintisiz alirsin.

bedelli için özel bir kredi yok bildiğim kadarıyla, 15binlik ihtiyaç kredisi almış olursun. faizler de uçuk tabi bu aralar.

çay pansumanı iyi gelir genelde.

Cay pansumani candir.

kahve kültürüm yok ama "okkalı"ya çok götürülmüşlüğüm var arkadaşlar tarafından

Okkalıdan iyi cevap yok gibi

Ben Beşiktaş'ta oturduğum halde boş yer bulup Okkalı'ya oturamadım daha, Mambocino bir ihtimal boştur ama o da bir ihtimal.

tam çarşıda değil ama coffee co yu öneririm. hatta muhabbete bile gelirim evimin dibinde olduğu için:D

bildigim kadariyla yapimci para istemez, aksine is yapmak icin parayi koyan kisidir yapimci. sonra programin ratingine gore para kazanir.

reytinge göre değişir o. yapımcı para koyar da sonra programı kanala satınca verdiğini misliyle alır. talk showlar bölüm başı en kötü 700-800 bin eder.

naptınız lan 700 800 bölüm başı filan. alsdkfj içerden bilgi veriyorum, yapımcı kardan pay alır ortaklıysa, tek başınaysa bölüm başı para-masraflar=kazandığı para. uygulayıcı yapımcı maaşlı çalışır, maaşı da kendi pazarlık gücüne göre 8 10 civarından başlayıp 50 civarına kadar çıkar, hatta daha da fazla olabilir.

bir talk show programı için editörlere, kurguculara, içerik araştırmacılarına, konuk araştırmacılarına, uygulayıcı yapımcıya, konuk koordinatörlerine, seyirci araştırmacılarına, seyirci koordinatörlerine ve tüm bunların idari işleri için de klasik şirket birimlerine (muhasebe vs filan işte) gerek var.

türkiye'de en iyi talk showlar bölüm başı 100 150 bin lira arasına yapılıyor.

oeh behzat ç'yi star'a 500 bin civarına satıyorlardı. sırf okan bayülgene 150 bin versen yapar mı o programı?

dizi ve show farklı aslında. bir de artık late night show diliminde reklam geliri yok. kriz var memlekette. :D

play.google.com

vakıf grubanın ismi dğeişmedimi bezmi alem oldu sanırım kurtuluştan yenikpaıya giden arabalar var aksarayda inerseniz yürüyebilirsiniz ya da eminönünden direk önünden geçen araç vardır .

Taksimden topkapı cevizlibağ sarı dolmuşlarına bin. Şehremini ışıklarında in (sabancı kreşi önünde) çiçekçinin bulunduğu caddeden aşağıya doğru in Vatan lisesine giden yoldan Vatan caddesine gelince sağa yürü Vakıf gurebayı göreceksin.

ikinci el ise, eğer airbag patlak satıldı ve söylenmediyse büyük bir cezası var diye biliyorum

ayrıca bu konuda da avukatla görüşülebilir.

geçmiş olsun.

tüm araçlarda kaportaya yerleştirilmiş airbag sensörleri olur. çarpışma bu sensörlerin bulunduğu noktalara denk geldiği takdirde airbagler açılır.

sizin aracın önden aldığı bir darbe yok muhtelemelen bu sebepten açılmamıştır.

edit: önden darbe almamış araç fotoğrafta açıkça gözüküyor. ön kaput aracın takla atması sonucu açılmış. ön tarafından içeriye doğru katlanma, eğilme vs. yok. ilk darbe aldığı yer airbag için önemli bir faktör.

yaşadığınız durumun benzer örneklerini internette bulabilirsiniz.

Emniyet kemeri takılı olmayınca hava yastıkları açılmıyor. Ayrıca hava yastıkları şokeyim takılımıydı koltuk altı ya da torpido gözünde soketleri oluyor.
Bir de bildiğim Hava yastıklarının açılabilmesi için emniyet kemerinin ivme ile kilitlenmesi ve de arabanın darbe alması gerekiyor belli bir şiddetin üzerinde . Cepten girdiğim için resimleri göremiyorum. Dava açtığınızda olayın haklılık noktasındaki raporu bilirkişi yazacaktır. Konu Hakkı'da teknik bilgiye sahip birilerine danışmanız daha isabetli olur.

Olmaz. Hava yastıkları aracın aldığı darbenin büyüklüğüne, yönüne göre açılmak ve araç içindekileri korumak için dizayn edilmiştir.
Bu doğrultuda da sensörler ona göre konumlandırılmıştır.
Dolayısıyla aslında çok büyük gözüken ve havayastığı nasıl açmadı dediğimiz kazalar araç üreticilerinin testlerini yaptıkları ve havayastığı açmanın kullanıcı sağlığı açısından olumlu bir fayda sunmayacağı durumlar arasındaki kazalardır.
Geçmiş olsun.

Biri kapatmış olmasın? Açma/Kapatma vardı bunlarda.

Bir de emniyet kemeri takılı olmaması durumunda airbag çalışmaz bilgisi doğru bir bilgi değil.

Bildiğim kadarıyla airbagler SRP ve SRS olmak üzere ikiye ayrılıyor; biri emniyet kemeriyle bağımısz olarak çalışıyor, diğeri ise emniyet kemeri takılı değilse çalışmıyor. Daha ayrıntılı bilgi için başka bir siteden alıntı yaptım.

------------------------------

SRP Airbag Nedir ?

SRP : System for Restraint and Protection

Yani "Sınırlama ve Koruma Sistemi". Airbag (Havayastığı) 'in bir diğer ismi. Bu "SRP" adı ilk nesil havayastıklarında kullanılmıştır. Daha sonra "SRP 2" adında ikinci nesil ortaya çıkmıştır. Bu 2 ismi arka arkaya kullanan firmalardan biri "Renault" dur. Bu iki nesil arasında çok büyük farklar yoktur. Sadece havayastıklarını kontrol eden sistemlerde ufak yapısal değişiklikler vardır. Çalışma prensipleri aynıdır.


SRS Airbag Nedir ?

SRS : Supplementary Restraint System

Yani "İlave Sınırlama Sistemi". Bu da havayastığının diğer isimlerinden biridir. Bu ismin kullanılmasının "asıl" sebebi, sürücülere "Havayastığı, emniyet kemerine ek olarak geliştirilmiş bir güvenlik donanımıdır" kelimesini sürekli olarak hatırlatmaktır. Çünkü hepimizin bildiği gibi (özellikle Türk zekası bu konuda ileri seviyededir) havayastığı olan araçlarda bazı "akıllı" kullanıcılar, sırf havayastığı uyarı ışığı sönsün, rahatsız etmesin diyerek, emniyet kemerini takmakta ancak emniyet kemeri kendi üzerinden değil, koltuk üzerinden geçmektedir (!) yani sürücü emniyet kemeri takılmış koltuğa oturmaktadır (!)

Alıntıdır.

Ayrıca,
Araç park halinde iken ve siz içinde yokken belirli bir hızla sizin aracınıza çarpıldığında hava yastıkları gereksiz yere şişecek bir ciddi masraflar açacaktır.Örneğin bir araçta 3 hava yastığı şişse 5.000 tlden aşağı masraf cıkmayacaktır..
2-Emniyet kemeri takılı olmadığı durumda hava yastığı ciddi hasarlar verebilecektir.Boyun kırılması vb.

Emniyet kemeri takılı olmadığında hava yastığı açılırsa,
youtu.be

Emniyet kemeri takılı olmasa da airbag açılır.

Şoför koltuğunda airbag kapatalım gibi bir buton olmaz (Sadece yan koltukta olur)

Dava açabilirsin, fakat aracın önden darbe aldığı ispatlanmalı ve bilirkişi raporu tutulmalı.

Geçmiş olsun bu arada.

pek ilgisi yok ama bir zamanlar tv de haber olmustu benzeri bir olay. yurtdisindaki bir kazada arac (yanilmiyorsam ) 40 km. altinda bir hizda hareket halindeyken hava yastiklari acilmis ve o yüksek basinc sebebiyle surücünün ölümüne sebep olmustu. oysa üretici firma tarafindan hava yastiklarinin acilmasi 40+ km/s ye ayarlanmisti. acilan davada arac firmasi kusurlu bulunup tazminat ödenmesine karar verilmisti.

insanlar doğum günümü bilmez söylemem, sosyal medyada da göstermem bunu. sevmiyorum bu tip olayları. annem bile kutlamaz, hatırlamaz çünkü orası ayrı ama kırılmıyorum yani özetle.

ha kutlayana da niye kutladın demiyorum tabi, ben kutluyorum başka insanlarınkini mümkün olduğunca.

16 senedir annem hatirlatmasa ciddi anlamda kendi dogum gunumu unutuyorum. bu sebeple sahsen hic takilmiyorum, diger gunlerden cok farksiz.

Önemsiyorum, kutlanınca mutlu oluyorum. Kutlamayanlara tavır almam ama yakın arkadaşlarımdan falan unutan olursa bi burulurum yani.

6 şubat doğum günüm, hepiniz kutlayın tamam mı.

kutlamayanlara tavır almıyorum unutulabilir ya da bilmiyor olabilirler ama kutlanınca hoşuma gidiyor. e biraz yakın arkadaşlarım kutlasın diye bekliyorum, kutlamazlarsa üzülüyorum az.

Önemsiyordum ama aynı anda çok da saçma buluyordum. Önemsememek için doğum günümü saklamaya başladım. Bir şekilde bilip kutlayan çıkınca mutlu oldum. Gerisi hikaye bence.

Önemsiyorum. Kutlayanlarınkini kutlamaya özen gösteriyorum. Kutlamayanlar da çok yakınımsa kırılırım ve tepkimi gösteririm; yakınım değilse yine hafiften kırılırım ama doğum gününü kutlamamak dışında tepki göstermem.

Yok, hiç önemsemiyorum ya da tavır almıyorum. Kutlanınca 'Hehe, sağ ol' diyorum, 3-5 saniyelik mutluluk oluyor da, önemli bir olay da değil. Geçen doğum günümde sabah kalktığımda Facebook'ta birtakım kişiler kutlamışlardı, 20 kişi falan sanırım. Ben doğum günümü zaten unutmuşum. Kalktığımda 20 civarı bildirimi görünce 'Eyvah, bir şey mi oldu acaba? Neden böyle olay oldu?' diye yüreğime indi, doğum günüm olduğunu anlayınca rahatladım ama o yarım dakika elim ayağım titredi. Kim kutladı, kim kutlamadı unutuyorum ki zaten :)

önemsemiyorum. çoğu kişi bilmez.

ama yine de uyandığımdan itibaren o gün bütün dünyanın bana bir sürprizi varmis gibi hissediyorum hiçbir şey olmuyor :D

kutlanınca çok mutlu ve mahcup oluyorum, eziliyorum büzülüyorum neden acaba.

Ben herkesin doğum gününü bilirim ve kutlarım. Facebook'tan öğrenme filan değil biri sorsa ilkokul arkadaşın Kadir ve Mustafa'nın doğum günü ne ya da liseden Merve'nin doğum günü ne deseler hemen söylerim. Ama benim doğum günümü hiç kimse hatırlamaz.

Bu yıl bu yüzden arkadaşlarım ile kavga ettim. Konuşmuyoruz. Benden 2 hafta sonra doğum günü olan birine bir hafta önceden plan yapıyorlar ve beni de çağırıyorlar. Tabiki gitmedim ve yüzlerine çemkirdim.

Çok üzülmüştüm.

Kadir 23 Mayıs'ta, Mustafa 6 Haziran'da ve liseden arkadaşım Merve 12 Mayıs'ta doğdu.
Başak burcuyum.

Kutlama derken organizasyon ise gerek yok fakat bir mesaj isterim tabii. Kutlamayana da bir şey demiyorum, tavır almıyorum.

Kutlanınca hoşuma gidiyor . Ama kutlamayanlara tavır almıyorum . Kimse kutlamak zorunda değil .

Ben kendi dogum gunumu kutlamiyorum. İs yerinde pasta vs kestirmiyorum.

Birkac kisinin kutlamasi disinda takmiyorum

Sevgilim ve ailem dışındakileri takmıyorum zira ben de onlarınkini kutlamam. Doğumgününü sosyal medyadan ögrendigim insanı neden önemsiyormuş gibi yapayım? Aynı yapayliktan hoşlanmadığım için sosyal medyada benim de yoktur doğumgünüm falan.

Çok yakınlarım dışında (ki 3-4 kişi falanlar) kişilerin kutlamamasını hiç önemsemem. Zaten pek kimse bilmez benim doğum günümü. Parti vs. olaylarına tümden uzağım zaten, en son ilkokul 4. sınıfta bir topluluk ile kutlamıştım doğum günümü. Pasta kesilmesi, hediye alınması vb. şeyler hoşuma gitmiyor. Yalnızca doğum günü kutlamaları için değil, her türlü kutlama mesarimi için aynı şeyleri hissediyorum. Bana çok yapay ve çocukça geliyor böyle şeyler. Ne bileyim kazık gibi bir insanın (20-30 yaşlarında) bir cafeyi kapatıp çılgınca doğum günü kutlaması falan bana çok komik geliyor. Bence sadece çocuk iken olmalı böyle şeyler, bir yaştan sonra çok eğreti görünüyor.

Öte yandan, yukarıda da dediğim gibi çok çok yakınım olan, değer verdiğim insanlar doğum günün kutlu olsun deyince seviniyorum tabii, mutlu oluyorum. Sonuçta robot değilim, olumlu bir şeyler hissediyorum o anlarda. Ancak geri kalan herkes kutlamasa da olur çünkü ben de onlarınkini kutlamıyorum.

Kutlandığında mutlu olurum ama kutlamayanlara tavır almam çünkü ben de herkesin doğum gününü unuturum ve kutlamam doğal olarak. Facebook kullanmadığım için sadece kendi hatırlayanlar kutluyor mutlu olma sebebim bu sanırım yoksa pek bi olayı yok benim için öyle organize kutlamalardan hoşlanmam zaten.

Ya ben bilmiyorum. Pek kutlayan olmuyor zaten. Yıllardır da zaten kimse benim için böyle bi doğum günü kutlaması işine girmedi. Unutuluyor genelde, ben bile sonradan fark ediyorum gün ilerleyince veya akşam olunca.
Pek tadı yok. :)

tipik ağır vaka başak burcu olduğumdan ortaokuldaki aşkımın doğum gününü bile hatırlayabilirim aahah
ama kutlanmasını beklemem istisnalar dışında kutlamam. ama kutlansa hoşuma gider. zaten herkes de hatırlamıyor. hatırlayanlar zaten benim için özel insanlar. ama hatırlamazlarsa da canları sağolsun çok şeyyapmamak lazım.

Doğum günlerinden nefret ederim.

Önemsiyorum, doğum günü güzel bir şey, benim için önemli biriyse unutmasın doğum günümü ben de onunkini unutmam. Ama normal arkadaşım unutursa sallamam, olabilir ben de onunkini unuturum muhtemelen.

Doğum gunlerini onemserim. Hem kendiminkini hem baskalarinin dogum gunleri. Bir kere ogrenirsem kolay kolay unutmam alakasiz cok kisinin dogum gunu aklimdadir. Sevdigim biriyse de kutlarim. Benim her sene unutmayip kutladigim biriyse ve benim dogum gunumu kutlamamissa bozulurum. Yani onemsedigim birkac kisinin onemsemesini bekliyorum acikcasi. Gerisi mühim degil.

valla cool bi şekilde umursamıyorum demeyi isterdim ama önemsiyorum. tabii kimseye küsmem, hayatın koşuşturması içinde unutulabilir ama en azından daha sonra "ya kusura bakma unutmuşum" demesini beklerim. gene de büyütmem öyle.

önemsemiyorum. hatta tanımadığım bir numaradan doğum günü kutlaması gelince "bu da amma işsizmiş" diye düşünüyorum.

google örnekleriyle dolu

mesela
www.dinamikisg.com

Morluk tırnağının altındaysa hematom olmuştur, boşaltılmazsa sızlamaya devam eder.

kesin tanı için röntgen çektirmen lazım. fakat cerrahi müdahale gerekmez. en fazla parmağın hareketlerini engellemek için sabitlenebilir.buz uygulanması,kalp seviyesinden yukarı kaldırılması gerekir.ağrı kesici alınabilir.ve hematom yeterli seviyede ise drenaj.

catlamis olabilir 112 ara

112'yi arama böyle bir şey için. Kafa travmasına bile gelmiyorlar.

şu da capsi. gideyim mi acile? yarın ağrısı geçerse gitmeyeyim

hizliresim.com

düşmeden dolayı tırnak altında kanama olmuş. Buz uygulaması yaptıysanız yeterlidir. Acil'de müdahale edilecek bi durum yok buna. Çok ağrınız varsa bi ağrı kesici alabilirsiniz. 15-20 gün tınağın içindeki siyahlık duracaktır. Korkulacak bi durum olduğunu sanmıyorum.Ancak içinizin rahat etmesi açısından müsait bi zamanınızda genel cerrahi polikliniğine randevu alıp gösterebilirsiniz. Geçmiş olsun.

2 hafta içinde o morluk geçer, tahminen 1 hafta kadar da ağrı hafifleyerek devam eder.

2-3 gun beklet pirincte, acma kesinlikle. eger bozulduysa belirli bir bedel karsiliginda apple sifirini verir sana ( telefonu aldigin bedele yakin bir bedel olur )

Aldığın bedele yakın değil. Ama kesinlikle telefonu başka servise götürmeden açtırmadan götüemen lazım.

yani herhangi bir bimeks'e mi götürmeliyim

Bimeks'e götürme, Cepa'daki Lydia'ya götür. Apple yetkili servisi.

Bence applestorea götür ya da apple ı ara ankaradaki yetkili yerleri öğren

bence de bir süre açma.
hatta araştır bak 4-5 gün fazladan koymak yarar sağlıyor mu:S

kullanıcı hatası durumunda belli bir bedel karşılığı birebir cihaz değişimi yapıyorlar. bende salak gibi arka kamera camını kırdım, o 1 cm2 bile olmayan cam için birebir cihaz değişimi teklif ettiler, yedek parçası yokmuş, bedel ise 1150 lira :( yeni bir model çıksa da fiyatlar düşse diye beklemedeyim bende bir umut :)

Amasra da olur elbet ama kişisel olarak Sinop diyebilirim, denizi görecek düzgün bir otelde 2 gün kalıp kenti turlarsın.

neyin sikintisi? yani görünmemesi neye yol acti ki?

geforce experience kullaniyorum, bilgisayarim ayarlarinda gözükmüyor ama sistem, grafik sürücüsü görüyor ve bunda sikinti yok. normal calismaya devam ediyor ikisi de.

birebir ayni modelden yaziyorum.

şöyle ki, oyunlarda ve çizim programlarımda ciddi bi performans düşüklüğü var. nvidia denetim masasında da gözükmüyor. bunla beraber bugün akşam "unauthorized slave vga card is plugged" hatası aldım pc açılmıyordu birkaç kere kapatıp açınca geri geldi ekran.

bak o ilginc olmus. geforce experience taniyor mu karti?

sonradan mi oldu yoksa basindan beri mi böyle?

ayni sorun icin 50 küsür sayfalik lenovo forum tartismasi dönmüs ama göz attigim zaman net bir cözüm göremedim. bakmakta yarar var, sonradan olduysa, son dönemde bios update gibi bir islem yaptin mi?

sonradan oldu ya. geforce exp yok pc de kurayım bir.

aynı tartışmayı ben de okudum ve hiçbir işe yarar şey göremedim. bios update de yapmadım :/

geforce yükle, olmazsa y510p icin dedicated driver güncellemesi var lenovonun sitesinde, onu tekrarlayalim, tabi sistem geri yükleme noktasina dönmeyi denedikten sonra bunlar. hicbiri olmazsa gene konusalim. bir sekilde o baglantiyi tanimak istemiyor anakart. bios kaynakli gibi gibi.

öncesinde www.enpedi.com bu adresten test aracını indir bak. sorun varsa sistem geri yükleme noktası oluştur. ekran kartı driverini güncelle tekrar bir kontrol et. aksi halde donanımsal bir problem söz konusu olabilir. yazılımsal kısmını enine boyuna kontrol etmen lazım.

hocam aleti tek basina tak eger makina gormezse yani makina acilmazsa. ekran kartinin plastik kisimlarini alimunyum folyo ile kapat(fani varsa cikar) ve onceden isitilmis 180 derece firinda 7-8 dakika beklet. soguduktan sonra tak geri calisir. evet bana da ilk duyunca garip gelmisti. youtube a bak inanmiyorsan. Bu yontemi 3 kere denedim (farkli kartlarda) 3'u de basarili oldu.

bende z580 var benzer problem geldi başıma, makina kasılıyordu, oyunlarda yerde sürünüyordu, 635m'in devreye girmediğini fark ettim. geforce experience yükleyince "code 18" veya "code 40" hataları verip sürücü çalışmıyordu.

bios güncellemesi yaptım, ardından güncel sürücüleri yükledim (365.10) ve şu an sanki windows yeni kurulmuş gibi akıyor makina.

Ucak moduna alip, wifi açarsın.

fever ın dediğini diyecektim aldım telefonu uçak modunda wifi çalışıyor ama 3g çalışmıyor.
O yüzden işine yaramayabilir.

Turkcell isen telini 7585e yönlendir. Arayanlar da sms olarak sana gelsin.

mekan aydinlatma hesaplari icin ben velux'un daylight visualizer programini kullaniyorum ama sizin isinize yarar mi bilemedim. daha spesifik programlari da olabilir, sitelerini bir kurcalayin derim.

viz.velux.com

ansys ya da comsol ile çok basit halledilir.

ANSYS.

Dit dit

Engellendiğini anlamasını sağlayacak bir ton gidiyor.

Network, massimo dutti olabilir benim hanim oralardan aliyor genelde

İpekyol'abak bence, bizim ofisin kizlari komple oradan giyiniyor.

Fabrika da olabilir.

massimo dutti+1

VPN programı filan mı yüklediniz bu nedir böyle? Eğer öyleyse o programı bulup silin.

yok hocam vpn programı. chrome uzantısı zenmate var sadece o da sürekli aktif değil

Bunlara sağ tık sil olmuyorsa, aygıt yöneticisinden ağ bağdaştırıcıları kısmında tüm bağdaştırıcıları silin yeniden silmeye çalışın. Son olarak aygıt yöneticisinden tara derseniz sizin bağdaştırıcıyı tekrar kurar.

çıkış lokasyonunu bilmiyoruz ama metro gidiyor.

adres bu 1. Osb Uygurlar Cad. D:1, Sincan Merkez, Sincan, Ankara

kızılay'dan metro ile batıkent- batıkent'ten aktarma yaparak sincan osb (sondurak) sonrasında da yürü.

eğer istanbul yolu üzerinde herhangi bir noktada isen beypazarı arabalarına bin, sincan osb metronun orda indirirler seni.

ayrıca banliyö hattına yakınsan, sincan tren istasyonundan sabahları organizeye tren kalkıyor.

bunun dışında yenikent dolmuşları ve otobüsleri gidiyor.

aydan fezadan gidiyorsan direk üstüne inersin zaten :)

evet
elektrik 89
su 46

mrvengeance +1

aski'de biraz sürünürsün ama eskisine göre bayağı hızlandılar :)
enerjisa çok hızlı çalışıyor.

antivirüs, firewall allah ne verdiyse kapat

www.youtube.com

bang la decks - kuedon

Starbucks. Kizilayda totalde 10 farkli kafede oturmussam hepsi de berbatti. Starbucks yine en iyisi. Su kocatepe kahvecisi mi ne var ya bakkal gibi olan o da fena degil.

zaytung zone un yanında bi yer var hemen yanında neydi adı? hah Nadas! orada sarışın bi eleman var, gittiğinde bi selam söylesene be :(

lazut cafe başka yere gitmem

pek bir yer bilmiyorum ki. mesela nadas nerede :) lazut cafe nerede bilmiyorum abi. nerede olduğunu da söylerseniz hoş olur. bu arada @indescribable gittiğimde söylerim.:)

Aylakla baslayan kafeler güzel oluyor adami var madami var yasami var. Basinda aylagi görünce gireceksin içeri
Birde yukarilarda bigoss ve bogaboynuzu amblemli cafeleri var onlarda iyi oluyor. Ama kizilay starbucks köy kahvesi gibi oluyor yani birisi gelip masalara 52 dagitsa kimse yadirgamaz. Ben o yüzden pek sevemiyorum orayi. Aa birde limonun karsisinda terasta bu ilk ucmayi deneyen adamin adi olan bir yer var orasinin da sistemi guzel ama kahveleri berbat. Onun disinda eski misirin bir yan binasının terasinda sanat Sokağı isimli bir yer var oraya da gidebilirsiniz orasi da ozellikle aksamustleri güzel oluyor.

karanfil 2'de el paso var kaliteli mekan ama biraz fiyatlar yüksek.

hemen tarif edeyim, cafelerin olduğu sokak var ya, hatta nadas ın olduğu sokakta konur otel faln var konur sokak herhalde. kızılay avm nin çaprazında içeride kalıyo.
angaradaki günlerimi hatırladım da
ay çok harikaydı:)
sırtını avm ye ver, sağ karşı caddede, güvenpark var sol karşı da penti nin olduğu tuğba kuruyemiş in olduğu cadde var, tam karşıda hangi bina vardı unuttum bak o binanın sağından ya da solundan içeri giren yollar var, solundaki yolda telefoncular kitapçılar var hatta kitapsan var, ziraat bankası var o yoldan gir ilerle, yol ayrımından birine sor ama tamam mı :(

orta dünya

Dedem piknik.

kahve dunyasi ve simit kafelerden uzak durun da nereye giderseniz, gidin. kahve dunyasinda calisanlar tam o.c'ler..her 10 dakikada bir taciz ediyorlar adami yeni bir seyler icmek/yemek konusunda.

Starbucks Meşrutiyet ve Atatürk Bulvarı'nın kesiştiği köşedeyken favorim orasıydı, Karanfil Starbucks dip dibe masaları, çalışmak için uygunsuzluğu, önüne gelen yabancıya yanaşan cahil güvenlik görevlisi ve fal kafeye gitmek yerine starbucksta selfie çekmeye çalışan aptal gençlerle dolduğu için gözümde bitti.
Tam karşısındaki Kafes Fırın adlı kafeye gidiyorum, gündüzleri sakin oluyor, çalışmak, okumak için uygun bir yer-di artık orası da bu özelliğini yitiriyor.

Ardıç Kafe var, Konur'da Turhan Kitabevi'nin üzerinde, orası da sigara içilen bölümleri afilli içilmeyen bölüm gösterişsiz olan, kalabalık bir yer ama hafta içi gündüz fena olmuyor.

Selanik Caddesi Caribou çalışmak için -eğer boş yer bulabilirseniz- uygun bir yer, bu yüzden zaman zaman tercih ediyorum ama kahveleri kötü ve personel elinizde kahverengi mug ile içeri girmek istediğinizde onu starbucks bardağı sanıp buraya onunla giremezsiniz diye saçma sapan çıkışlar yapıyor, ağzının payını da alıyor tabi.

Konur'da Kitapça kafe var, İmge'nin üstünde. Orada da marjinal olmaya çalışan rastalı ve rockçu olduğunu göstermek, frp oynadığını ağzından salyalar akıtarak anlatmak için gürültü eden kafa xxken insanlar oluyor.

Karanfil'in Akay çıkışına yakın Aylak Madam var ama orada da durum aynı.

Özetle etrafınızda sürekli yüksek sesle konuşan ve kendini göstermeye çalışan insanların olduğu kafelerle dolu Kızılay.
İnsanlar sosyalleşsinler, buna itirazım yok ama insan gibi sosyalleşmiyor bizim insanımız.

Atatürk Bulvarı üzerinde Cafe Lab diye bir yer açıldı yeni, starbucks türevi bir yer, gündüzleri sakin oluyor, kahveleri çok kötü.

Özetle, Kızılay'da favori bir yer bulup hah işte burası benim diyebildiğim bir yer artık yok.

To whom it may concern??

Ya da dear blabla team of company x filan ?

Dear Hiring Manager diye başlıyorum ben

Dear Sir/Madam

Dear her kullandığın şekilde ileri samimiyet ifade etmez.

en iyisi ne bilemiyorum da, attigin bayaa iyiymis.

en iyisi falan değil tabi ama zamanında arkadaşla senin gönderdiğine benzeyen bi şarkı yapmıştık onu göndereyim dedim. www.youtube.com
Bu arada senin gönderdiğin bayağı hoşuma gitti.

atılanlar trap değil ama güzel şarkılar,

dubstep sesleri var benim de bu; www.youtube.com

repleri alayım

www.youtube.com

Vapurla bu arada. Hiç bilmiyorum:(

Kadıköy rıhtım bölgesinde otobüslere yakın olan iskeleden motor kalkıyor. Eminönü-Karaköy-Kabataş iskelesi. En basit böyle anlatılır sanırım.

kesinlikle vapur

en rahatı motornan. kadıkoy eminönü iskelesini karşınıza aldığınızda yaklaşık 100 mt sağ tarafta kabataş'a giden motorları görürsünüz. istanbula çok uzağım, benim yerime bir çay içiniz motorda lütfen.

@jesues artık kadıköy kabataş arasında vapur iskelesinden çalışanlar da motor. Normal vapur yok yani.

@whoosie ben gittikten sonra istanbul değişir mi oldu.. değişmesin hep öyle kalsın ki 10 yıl sonra geldiğimde bıraktığım gibi bulayım. şuan o değişikliği ben yaşayamıyorum diye içime bi hüzün çöktü açıkcası. küçücük bi değişiklik ama istanbul bensiz değişmesin. bende içinde olayım benimle birlikte değişsin yav:(

@jesues sadece kabataş'a gidenler motor ya, o kadar üzülmeye değmez.

Kolej'de Deeps Hostel var. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Sehir merkezinde ve rahat.

Öğretmen evlerini araştırın. Kalmak için öğretmen olmak gerekmez.

yer bulabilirseniz, dsi v. bölge misafirhanesi ankaradaki bulabileceğiniz en iyisidir.

nvi misafirhanesini arayın ... ucuzdur...dışarıdan alıyorlar mı bilmiyorum ama...

abi bu asker, gideceği yer ise MEBS OKULU VE EĞİTİM MERKEZİ KOMUTANLIĞI. bu mamakın neresindedir bilmiyorum.

görüklede bir dolu emlakçı var zaten yerleşimde. arkadaşın temelli gelmeden önce bi gelsn ayarlasn. rahat olsn bulur çok rahat

görükle merkeze biraz uzak, o yüzden staj yapacağı konumu söylerseniz daha rahat yardımcı olurum.

www.sahibinden.com

bi dünya eşyalı ev var. seç beğen

kira sözleşmen varsa gerek yok

kira sözleşmesine bile gerek olmayabilir. ben de taşındığımda değişiklik yapmıştım, sadece kimliğim ile nüfus müdürlüğüne gidip sözlü olarak yeni adresimi bildirdim. ama yine de garanti olsun, yanınıza alın tabii sözleşmeyi.

Kira sözleşmen lazım ya da isminize üzerinde tam adres doğru bir şekilde yazılmış bir fatura da olur. Bazı memurlar kıl oluyor, ben 3 kere nüfus müdürlüğüne gittim neymiş efendim elektrik faturamda Kat 2 yazıyormuş Daire 2 olmalıymış. Ama benim taşındığım daireye ne hikmetse binada kimsenin tanımadığı bir şahıs ikamet ediyor gibi gözüküyordu, o adamdan hiç belge istemeden kaydetmişler ama bize gelince memurlukları tutuyor.

İlginç yahu, demek ki memuruna göre değişiyor. Bende hiçbir evrak istemedikleri gibi eşim yanımda olmamasına rağmen onunkini de benim beyanıma istinaden güncellediler.

şu programı iki cihaza da kur (android ve apple sürümlerini) sonra androidde rehber backupını al ve iphone'da restore yap. sadece rehberi seç ama diğerlerini seçersen çarşı karışır :)

www.idrive.com

incehesap.com

yanlış bir hareket veya söyleminiz 3'ünüzün, ortalama 4'er kişilik aileler de dahil olmak üzere yaklaşık 15-20 kişinin hayatını alt üst edecektir.

tabi yanlış neye göre yanlış orası tartışılır. kız sevmediği biriyle birlikte oluyorsa bu da yanlış. ama kavga-gürültü eksik olmadı falan diyorsanız her şeyin yanlış olduğunu varsaysak bile, tek doğru hareketi siz yapmışsınız.

a.koduğumun zamanı her şeyin ilacı gerçekten. asla unutamam dediğim, bir an bile aklımdan çıkmayan, elimi ayağımı titreten kadından ayrıldıktan 6 ay sonra evleneceğim kadınla tanıştım. şans ve doğru zamanda doğru yerde olmayla alakalı. yanlış zamanda doğru yer, doğru zamanda yanlış yer derken elbet bir gün biriyle denkleşeceksiniz. komplike olduğu kadar da basit her şey.

Seviyor da olabilirsin de, ilişki hır gürle geçtiği için şu anda beyin kötü kısımları silmiş, iyi kısımların özlemini çekiyor. Biraz da içinde kalınca insanın, hepimiz bu hale geliyoruz. Oysa yeniden bir araya gelince de hır gürün eksik olmayacağını biliyoruz, hatta daha kısa sürede soğuyacağımızı da.

O da sevgiden çok evlenmeden önce bir hayat muhasebesi yapıyor ve "Onunla olsaydı nasıl olurdu" diye düşünüyor olabilir. Büyük değişikliklerden önce arkaya dönüp bakılabilir arada.

Sonuçta çok iyi etmişsin, kim olsa aynı tepkileri verirdi.

bence hiç iletişime geçmeyin bi daha

Hayat her istedigini birarada vermemek uzere rassal gorunumlu ince bir muhendislik dehasi bence.

cok onemli bi tespit yaptim bi dk.

Ne dedim, dedim ki; o kiz o herifle mutlu. Amma velakin, o herifte olmayan bise sende var. Her o noksani hissedisinde solugu senin karsinda aliyor.
ve atlamayalim ki sende olmayan seyler de o adamda var, belki de bol kepceden var.


Falan filan iste. Dogruyla yanlisi ayiran bi sinir da yok bu arada, puslu daha ziyade, hatta degisken.

hissettiklerini tam olarak paylaştın mı peki yapamıyorum konuşmayalım derken? yoksa durup dururken kestirip atma gibi mi oldu? dediysen ne dedin?

Doğrusunu yaptın. Hem nişanlanmış hem de eski sevgilisi ile konuşuyor. Bence yanlış. Diğer adamı kendi yerine koy bir empati yap.

Herkes unutulur. Yeni ufuklara yelken aç. Yeni her zaman iyidir. İnşallah herkesi unutturacak biri çıkar karşına.

@raavann hissetiklerimi söyledim. açık açık bam bam diye söyledim. ne söylediğimi yazmayayım da, daha açık konuşamazdım öyle söyleyeyim. kendisi bu duruma alışkın olduğu için saygı duyuyorum dedi ve pat diye konuşmayı bitirdi.

seviyosan gozun gormezdi fakir edebiyati yapmazdin benim ol sadece ama sadece benim ol derdin. hele ki onun da sevdiginden eminsen.. eskiye ozlem duyuyorsun hatiralar aklina geliyor.. yukarida denildigi gibi kavga gurultu sahnelerini es geciyor beynin..

Uzun zamandır Ankara'da değilim ama bir iki sene öncesine kadar Cepa'nın önünden Bilkent dolmuşları geçerdi. Bilkent yazar önünde.

metro+ring daha mantıklı
dolmuşlar da mecbur oradan geçiyor ama sıklık durumu ne bilmiyorum

metro ring mantiksiz eger doguya gitmeyecekseniz.
dolmuslar geciyor aksam 7bucuk 8 civarina kadar.
onun disinda kentparkin onundeki otobus duragindan servisler gecer, merkez ve doguya. sehirden kalkis saatleri: www.bilkent.edu.tr

alternetif sunacagım

hassas ciltler icin tıras jelleri var onu deneyebilirsin,
sabun ve fırca ıle tıras olabilirsin,

ne kadar pahalı ve karmaşık olursa olsun kullan at tipli bıçaklar cildi yoruyor ve rahatsız ediyor. bence dede işi bi yaprak jiletli makine alıp arko sabunuyla alman asfaltı gibi pürüzsüz bir tıraş deneyimi yaşayabilirsin.

Sabun ve fırça önerisine imzamı atarım.

insanların ne kadar bencil varlıklar olduğunu ben hastanelerde anladım. her hasta en çok kendisi ile ilgilenilmesini, her hasta yakını sürekli odalarında sabit hemşire ve doktor bulunmasını istiyor. tabi bu biraz az gelişmişlik ile de alakalı fakat personellerin işini yapmasına engel olacak kadar bencil insanlar var.

ha bir de eğer hastane özel hastane ise hastanede yatan kişilerin çoğu hastanede yattığı süre boyunca hastaneyi satın aldığını zannediyor, hemşireye para verip bana kantinden nescafe al diyen gerizekalıları bile gördüm.

wi-fi hizmeti birçok hastanede yeterli değil. bazılarında yok. özellikle devlet ve üniversite hastanelerinde bu sorunun çözülmesi gerekiyor.

aşırı yoğunluk, acil hasta acil olmayan hasta bilincinin "hastalar" yönünden gelişmemiş olması, sağlık personelinin şiddete karşı son derece güvenliksiz olması, hastanelerde ilaç ve ekipman eksikliği, bazı yerlerde sağlık personelinin çalışma saatlerinin insanlık dışı olması, her fırsatta gereksiz yere açılan malpraktis davalarının doktorları meslekten soğutması ve yüksek riskli hastayı tedavi etmekten kaçınmasına neden olması, aklıma geldikçe eklerim.

odalarda tuvalet ve banyo bulunmaması.
wi-fi ama o kadar da şart değil.
tv yok. olsa bile çubuk antenle sınırlı sayıda kanal var.
buzdolabı yok, yetersiz ya da bozuk.
hemşireyi çağırmak istesen düzenek yok. olsa bile hiç basmadığın halde uyarı gidiyor gelip bakıyorlar boş yere.
vs. vs.

ameliyat öncesi 15-20 dk sürer diye lokal anestezi yaptıkları ameliyatın 6 saat sürmesi.
akşam taburcu olursun demelerine rağmen 3 gün sonra taburcu etmeleri.

aşırı doz ilaçtan fenalaşıp hastaneye kaldırıldığımda başhekimin beni hapçı falan sanıp atın bunu burdan demesi (ki kılık kıyafetim de gayet düzgündü).

(bkz: performans sistemi)

sıra numaratörü müdür neyse onlar çalışmıyor. doktor dışarı seslenmek zorunda kalıyor, hastalar duymuyor, alakasız biri gelip beni mi çağırdın diyor, bir başkası hocam sonuç vardı gösterelim mi bu arada diyor. doktor onlara laf anlatırken girmesi gereken hasta arada kaynıyor kimi zaman o da azar işitiyor sonra doktor özür diliyor. diğerlerine bir daha çıkışıyor sıranızı bekleyin hasta var görmüyor musunuz gibisinden. hastaların içeride hasta olup olmaması umrunda değil üzerlerine kapıyı kitlemeden anlamıyorlar.

çokça örnek var da hastayım, üşendim.

yapılacak işlemler vs gibi şeyler size önceden söylense, bilgilendirilseniz bir vs. daha iyi olur muydu? başka sorun sıkıntı yok mu?

2 gün dahiliye yoğun bakımında yattım. 6 7 tane tane yaşlı hastayla birlikte. bilinci açık olan bir tek bendim.

doktor bana gelip "bak burda azrail dolaşıyo, şu yanındaki teyze gidici mesela. dikkat et, şanslısın" minvalinde şeyler söyleyip sinirlerimi bozmuştu.

Bir ramazan günü halam(yaş:65+, obez) sahurda fazla kaçırmış hastanelik oldu. Önce köyün bağlı olduğu ilçe hastanesine kaldırmışlar, oradan da komşu ilçeye transfer edildi.

O gün(haftasonu) bütün gün halamın yanındaydık maaile, iftar saatine yakın hemşire 10 dk'da bir ölçtüğü tansiyondan işkillenmeye başladı ve doktoru aradı. Adamcağız sağolsun beş dk'ya yetişti(kendi hastası değil, arkadaşının hastası), çıldırdı tabi 2ye 5 tansiyon mu olur kadın felç geçirecek falan diye spin atıyor koridorlarda. Aradı başka bir hastaneyi hemen ambulans yollayın içinde şu şu ekipmanlar olsun falan dedi. Tam teşekküllü devlet hastanesine sevk edecek.

30 dk içinde geldi ambulans, 112 acil sağlık görevlisi bir kadın gayet aheste aheste suratsız iş yapıyordu. Doktor çıkıştı, "Kızım accele etsene görmüyor musun, ne bu ağırlık?" diye bağırdı. Kadın da cevaben: "10 dk bekleyemediniz mi iftar yapamadık." dedi. Baya tartışma yaşandı orada, halam can çekişirken. Daha sonra doktor bu kadının ağzına güzelce sıçtı, ismini falan aldı, telefon açtı bir yerlere şikayet etti.

Bu da böyle bir talihsizliğimizdir. Düşman başına..

özel hastanelerin ticarethane olarak işletilmesi. 35 saat kaldığım yoğun bakımda 40 gündür yatıyor gösterildiğimi öğrendim 40 gün sonra başka bir hastaneye gittiğimde. yoğun bakımda göründüğüm için tedavi olamadım babam 3 gün uğraştı düzelttik deyip düzeltmediler vs. bunun dışında her hastaneye gittiğimde kavga gürültü sesi olmadan en fazla 10 dakika geçirmişimdir sanırım. nüfusu yoğun eğitim seviyesi düşük anlayışsız insanlarla dolu bir ilçede yaşıyorum. çok çok hasta olmadan hastaneye gitmek gelmiyor içimden. ülke sorun yumağı, hangi birini çözeceksin.

ailemin doktor tayfasından olması sebebiyle benim çocuklugum hastahanelerde geçti hep, iki tarafında kendine göre bi dünya sorunu var tabii ki, doktor tarafı aşırı yogunluktan ve hasta kalitesinin düşmesinden şikayet ediyor, döner sermaye'den para alınmıyor artık (performans sistemi için link verilmiş zate).

hasta tarafında ise bi anımı paylaşayım; ben vertigo olunca devlet hastanesine gittim zira en yakın orası vardı, doktorun belirli bi saate kadar hastaya baktıgını söylediler, yarın gel dedi kadın, ee dedim ölücem ayakta duramıyorum yapacak birşey yok gibisinden birşeyler geveledi, ben de umarım bigün sizin de başınıza gelir de anlarsın ne oldugunu dedim, kalktım özele gittim oradan, 800 lira ?!? fatura çıkardılar ki özel sigortam var neyse ki. yani işin özeti devlet'in bi tararfında degiliz özel de kuacaga oturtuyor yakalarsa.

hastanelerdeki sorun genelde tahammulsuzluk cevresinde sekillenmekte. hastanin/yakininin dokumantasyon islerine ve beklemeye sabri yok.
doktorun hastaya bilgi verirken tahammulu yok-ornegin eve gidince yapmasi gerekenleri ya da ilaclarini nasil kullanacagini anlatirken hastadan tek seferde anlamasini bekliyorlar genel olarak.(burada kucuk bir kagida hizlica not almak cozum olur ancak hastanede egitim amacli bulunmus biri olarak, buna cok sik rastladigimi soyleyemem)
hemsirenin hastaya tahammulsuz olmasi(serum gitgelleri)
hemsirenin doktora tahammulsuz olmasi, kafasina gore karar verme ozerkligini kendinde gormesi

Kamu spotu edit: en onemlisi temizlik personelinin temizledigi yere inatla basan hasta-doktor-saglik personeli. Cok icerliyorlar, dikkat edelim lutfen, hocalara bile kiziyorlar yeri gelip.

ankara atatürk eğitim ve araştırma hastanesinde numaratörün önüne masa atıp, tayyip bıyıklı adamlar oturtmuşlar. adama gidip kardiyolojiye görüncem diyorsun. o da arkasını dönüp kardiyolojiye basıp çıkan numarayı sana veriyor.

Mesela ne isterdiniz bu sikintilara cozum olsun? Iletisim odakli sikintilara cozum bulma ugrasindayim. Proje bunun uzerine olacak. Mesela her turlu bilgi akisini saglayacak bi cihaz olsa ondan ogrenseniz doktor ne zaman gelir ne serum baglanmis size vs vs iyi olmaz miydi?

insanların sevgisizliği ve tahammülsüzlüğü. hastaların işlemlerini yapan memurun hastaya yaklaşımı, doktorların hasta psikolojisinden habersiz olmaları, hastaların hastane personeline, doktorlara karşı davranışları. hastaların birbirlerine karşı yaklaşımı. mesela kendimden örnek vereyim bir doktorun sevgisizliğinden bahsedeyim ve lütfen aramızdaki doktor arkadaşlar ve doktor olacaklar bu doktor gibi olmasınlar.
babam çok ağır bir ameliyat geçirecekti, doktorlar ameliyattan birgün önce bilgilendirme amacıyla odaya geldiler. doktor 'ameliyatınız çok ciddi, daha anestezi verilirken ölebilirsiniz' dedi. hayatımda yaşadığım en kötü andı. büyük ihtimalle babam yarın ölecekti. babam da ben yarın öleceğim korkusuyla yaşadı o gün. tabii ki doktorun hastasını bilgilendirmesi gerekiyor ama üslup diye de birşey vardır.
bu arada çok mükemmel doktorlar, çok kibar memurlar da var. çok iyi hastalar ve hasta yakınları da var. daha kötü durumda hasta gördüğünde sen benden önce gir doktorun yanına diyen hastalar da var. onlara da saygım sonsuz.

www.sendspace.com

Europass. Bir hazirlayinca ömürlük oluyor. Guncellemesi de kolay, hem de her yerde gecerli.

Europass güzel aslında:
europass.cedefop.europa.eu

europass her zaman iyidir.

Batıkent metrosuna bin. Akkoprude in.

Tüm kargolar yapar, ararsınız yakındaki şubeyi kurye gelir alır, faturaya da bir sıfır daha eklenir çözülür gider

hatta aramaya gerek kalmadan sitelerinden bile online kurye çağırabilirsiniz.

adilhan kitapçılar çarşısı'na gidebilirsin ama inanılmaz az para verirler. küfrede küfrede elinde kitaplarla dönersin. buradan satmayı dene bence.

signore cok doğru söylüyor. Adamlar kilo hesabı alacak neredeyse, 10 tane kitaba 5 lira 7 lira falan veriyorlar. Buraya bir liste yap, uygun bir de fiyat koy, beğenen istediğini alsın. Ya da havanın iyi oldugu bir gün yükselde bir kartonun üzerine koy, birkaç içinde bir kaç tane gider sanırım. (burası en mantıklısı hocu, yükselde korsancılara çarpılma olasılığın geldi şimdi aklıma :)

aaa bana konjonktivit oldun gibi geldi. iki kere olmuştu bana geçen sene :( böyle göz kalemi gibi bi ilaç vermişti bana gözün şu pınarının hizasından sürülüyordu. her neyse evde yapabileceğin pek bir şey yok, yapsan da işe yaramaz. doktora git ki o dediğim ilacı yazsın ya

böbreklerle ilgili bir sorun da olabilir. (düşük bir ihtimal de olsa bkz. nefrotik sendrom). ihmal etmeyin.

eskiden hep "oldboy" cevabı verilirdi bu sorulara :(

nueve reinas. bulabilirsen eger. olmadi, lord of war'u izle.

son izlediğim 3 film: american sniper, fury, interstellar. altyazı torrent hepsi mevcut :)

yeni düştü. nightcrawler. çok iyi.

gone girl

gone girl ü önermiş arkadaş çok iyi film. the budapest hotel yada interstellar ı izleyebilirsin

dogville
children of men
history of violence

sözlükte de duyuruda da kaldırılan/indirilen adamın-hatunun haddi hesabı yok. benim pek numaram olmadı ama oluyor yani. genç kadınlarla genç adamların bir arada olduğu her ortamda seks olur. üniversiteye mesela millet hep "oooo seks :))" gözüyle bakar. üniversitenin bunda etkisi yok bence. ne alakası var yani. mevzu genç insanların bir araya toplanmış olması. başka yere koy orda da sevişirler. okula değil duyuruya koy. sözlüğe koy. ne bileyim ıssız adaya koy. bir şeyler olur her şekilde. adına da derler seks.

"in the off season" demek için ben "sezon harici zamanda" diyorum.

ama tabi meyve sebze işiyse o zaman turfanda deniyor.

Ölü dönem, mevsim dışı. Metne göre.

sezon dışı

öncelikle kitapları pdf'e çevirme, hiç işin yok pdf ile.

mobi formatında ekle kindle'a, kitabın içindeyken seçebiliyorsun kindle'da hangi font büyüklüğü ile okuyacağını, sayfa düzeninin nasıl olacağını vs.

calibrede fontu nasıl ayarlıyoruz? bunu da sorup def olayım :)

su an makinem yanımda değil ama şöle diyim çift tıkladığında kitaba kitap açılmalı. orada böle yazı fontu gibi bir şey çıkmalı Aa gibi. büyük a, küçük a gibi. ordan yapılıyordu sanki

nasıl katılıyoruz bu meritokrasiye :)