[]

yedek dişli parçaları

Fotoğraftaki şekil yedek dişli parçaları Ankara'da, olmadı İstanbul'da nerede bulabilirim?




 
dekor için mi lazım?

görseldekiler saat dişlilerine çok benziyor araya büyük parçalar da katılmış tabi.
  • killerbee  (01.10.18 13:26:27 ~ 13:28:48) 
[]

goethe - faust'tan bir soru

Faust'un Türkçe çevirisinde 1. Kısım, 5. Perdede (benim elimdeki çeviride bu 5. Perde "Auerbach'ın Leipzig'deki Meyhanesi" diye çevrilmiş) sürekli tekrarlanan bir nakarat var. Yine bendeki tercümede "Aşk kavurmuş gibi bedenini" diye geçiyor o nakarat. Elinde Faust çevirisi olan bir yardımsever varsa bir bakabilir mi, belki başka tercümelerde farklı çevrilmiştir?




 
şimdi baktım da bende 1. perde 1.,2.,3.,4... tablo filan diye gidiyor ve toplamda 6 perde ile 30 tablo var. ama dediğin yeri göremedim, böyle bi başlık da yok.


  • tepedeki psychedelic adam  (24.01.15 00:55:58) 
alla alla. farklı bir numaralandırma sistemi yapmışlardır diyeceğim, ama rakamlar da tutmuyor. toplamda 27 başlık var bendeki tercümede. meyhanede bir grup adamın içip içip şarkı söylediği bölüm bu, faust'un ruhuna karşılık anlaşma yapmasından sonraki bölüm. bakasanız gelirse tekrar diye yazmış olayım.


  • idyl  (24.01.15 01:06:07) 
kitabı okuyalı çok oldu. meyhane sahnesi nerdeydi hatırlamıyorum. başlarda herhalde yazdığına göre ama şöyle bi göz gezdirince meyhane gibi bir ortam da gözüme çarpmadı. kitabın başında içindeki bölümleri gösteren bi kısım varsa belki onun fotoğrafı filan yardımcı olabilir ya da o bölümde geçen karakterlerin isimleri?


  • tepedeki psychedelic adam  (24.01.15 01:16:53) 
şöyle başlıyor bölüm:
"Neşeli insanların içki masası

Frosch: Niye kimse içmiyor?
Niye kimse gülmüyor?
Bırakın surat asmayı!
Islak saman gibisiniz bugün,
Başka zaman alev alev yanardınız.

Brander: Senin kabahatin,
Hiçbir katkın yok ki;
Ne bir budalalık yapıyorsun,
Ne de pis bir şaka."

Sonrasında Altmayer ve Siebel diye iki karakter daha katılıyor.
Valla hocam çok teşekkür ederim gece gece :)
  • idyl  (24.01.15 01:20:06) 
hiç öyle karakterler de yok benim kitapta:) birinci kadın, ikinci erkek filan diye bahsedilen karakterler var onlardan biridir belki de niye bu kadar farklılık var ben de merak ettim şimdi. seninki yayınevi? benimki sonsuz kitap diye bişey. kötü olan benimki zaten büyük ihtimalle:) aşağıdaki gib başlıklar var. sen de var mı acaba böyle şeyler? bunlardan önce mi sonra mı?

margarete'nin odası
marte'nin bahçesi
margarete'nin evi önünde
  • tepedeki psychedelic adam  (24.01.15 01:32:35) 
"Öteki" diye bir şey bendeki kitabın yayınevi. Ama benimki de çok kötü :) Seninki gibi başlıklar yok benimkinde. Kitabı taradım şimdi, Margarete'ın isminin ilk geçtiği bölümün adı "Cadde" diye çevrilmiş. Margaret yoldan geçiyor, Faust laf atıyor tanışalım mı diye, öyle başlıyor bölüm :) Benim aradığım bölüm bundan iki önceki.


  • idyl  (24.01.15 01:49:16) 
benimkinin başında da yok ki başlıklar :) sende vardır diye düşünüp yazmıştım.
o margaretlı bölümü gördüm bende sokak. ondan önceki bölümde mefisto'yla konuşuyor. ondan önceki bölümde vagner'le. ondan önce de ruh filan kitabın başına geliyor zaten. bende meyhane yok bence ahah.

  • tepedeki psychedelic adam  (24.01.15 01:59:05) 
hahahah :) ondan önceki bölümde bende de mefisto'yla konuşuyor. wagner'le konuştuğu bölümse bundan 2-3 bölüm önce. arada birkaç bölüm birden eksik gibi. gerçi eksikse sende nasıl 30, bende 27 başlık oluyor, o ayrı mesele :) yerlerini mi değiştirdiler naptılar artık.

bu vesileyle faust'un çevirilerinden en az ikisinin bir halta benzemediğini öğrenmiş bulunduk :) çok uğraştırdım, teşekkür ederim pek çok :)
  • idyl  (24.01.15 02:12:43) 
ya bi de baktım doğru düzgün bi yayınevinden de yok gibi. hangisini okumak lazım bilmiyorum. rica ederim, ne demek. böylece gerçeklerin farkına varmış oldum :)


  • tepedeki psychedelic adam  (24.01.15 02:24:16) 
ben de şimdi tam ona bakıyordum. tahminimce kolektif kitap'ın çıkardığı çeviri en düzgünlerinden biridir. daha temiz işler yapıyor bu yayınevi genelde. diğer tercümelerden pek düzgün bir şey çıkacağını sanmam :)


  • idyl  (24.01.15 02:28:07) 
resimli filan. kapağı da güzel görünüyor :) olabilir, bakalım.


  • tepedeki psychedelic adam  (24.01.15 02:34:31) 
bendekinde soyle demis: 'sanki yureciginde ask vardi.' sadi irmak, istanbul kitabevi ikinci baski sf.75

epub'inda boyle: 'canına ask düsmüs gibi.' yuksel pazarkaya, cumhuriyet kitaplari (su bir ara gazeteyle birlikte verilen seriden)

sunlar da internette buldugum ingilizce cevirilerinden birkac ornek:
'You’d have thought it was in love, in love!' david luke, oxford press

'As if his frame love wasted.' Bayard Taylor

'As if it had love in its body.' George Madison Priest

ingilizce biliyorsaniz kiyaslamaniz icin koyayim dedim bunlari da.

bu arada oteki'yle kolektif'in cevirmeni ayniymis.
  • John Finn  (24.01.15 02:40:08 ~ 03:09:11) 
çok teşekkür ederim. aslında ben de yaptığım bir çeviri için arıyorum bu cümleyi. marx bunu kapital'de kullanmış bir iki sefer, yazar da sürekli onu alıntılıyor. ama yordam'dan çıkan kapital çevirisinde bu cümleyi çevirmeyip atlamışlar. kendi yaptığım çeviriler içine sinmedi, faust'u çevirenler nasıl çevirmiş acaba diye kafaya taktım ben de. bendeki metinde ingilizce çevirisi "as if its body were by love possessed" diye verilmiş. herkes bayağı bir farklı yorumlamış görünen o ki :) "canına aşk düşmüş gibi" karşılığı benim yaptığım çeviri açısından en uygun olanı sanırım. çok teşekkürler tekrar!

çevirmen aynı olsa da editörler farklı :) düzgün bir editörün elinden geçtiyse yüzüne bakılır bir çeviriye dönmüştür o. yine de iki kitabı alıp karşılaştırmakta fayda var tabii.
  • idyl  (24.01.15 03:16:57) 
[]

acres'dan metrekareye

Hakkat kafam durdu. 26 acres diye geçen bir alan büyüklüğünü metrekare cinsinden nasıl ifade edeceğim? İnternetten baktım 105217 küsüratlı bir ölçüm veriyor. 105217 metrekare yani, değil mi? Metinde bahsedilen alan sanki daha küçüktü. Bu rakam fazla büyük geldi, kafam karıştı.




 
evet. bu alan zaten büyük değil ki. 330m x 330m bir alan bile bundan fazla.


  • bira sisesi kapagi  (25.09.14 16:45:44 ~ 16:47:22) 
105218 metrekare gibi bi sey cikiyor ama bahsedilen olcu acre degil de ar ya da donumdur belki, turkce'den cevrilirken yanlis cevrilmis olabilir..


  • buzzlightyear  (25.09.14 16:47:42) 
[]

hand-cranked camera

Türkçe'de oturmuş bir karşılığı var mı bunun? Elle çalıştırılan kamera diyeceğim, ama bu eski tür kamera modellerine aşina olmayan birine bir şey ifade etmez herhalde.
Bilmeyenler için şudur elle çalıştırılan kamera:
www.google.com.tr


 
kurmalı kamera?


  • lucifer  (24.09.14 03:42:15) 
filmi elle cevirilen bir kamera galiba bunu anlatan bir isim uydurun, kollu kamera olabilir. cevirme kollu kamera vs...


  • idexo  (24.09.14 07:54:06) 
krank kollu kamera
(bkz: krank kolu)

  • loveinaflipbook  (24.09.14 08:16:48) 
[]

elektrik, doğalgaz kapatmaca.

Şimdi durum şu: İstanbul'dayım, evimi kapatıyorum. Pazartesi sabah elektrikle doğalgazı kapattıracağım. Açtırırken alınan depozito geri ödeniyor ya. Onu vezneden alabiliyor muyum hemen? Bir arkadaşım banka hesap bilgilerinle git, oraya yatırılıyor dedi, kafamı karıştırdı.

Bir de İgdaş yeni sistem getirmiş, internetten de kapatma talimatı verilebiliyormuş. Banka hesap bilgileri falan giriliyor işte, depozitoyu öyle ödüyorlar. Bununla kapatan var mı? Kaç gün içinde hesaba geçiriyorlar acaba depozitoyu? İstanbul'dan temelli ayrılacağım için bir sorun çıksa halledebilecek durumda olmayacağım, bir vukuat olur mu emin olamıyorum.


 
İki türlü de hemen alamazsınız depozitonuzu diye biliyorum. Yanlış hatırlamıyorsam 2 hafta bekliyorsunuz. İGDAŞ cep telefonunuza mesaj gönderiyor. Yıllar önce banka hesabı aracılığıyla almıştım depozitomu. Herhangi bir sorun çıkmamıştı.


  • auroraaurora  (01.08.14 01:26:52) 
iban numarasi verip hesabina da gecirtebilirsin vezneden de alabilirsin. Ne zaman yatirilacagi belli olmaz. Vezne icin 3-4 gun sonrasina gun verebilirler. Banka hesabi icin 6-8 gun sonra yatirirlar. Biraz daha da sarkabilir.


  • kegums  (01.08.14 01:30:57) 
Bugün igdaşı aynı sebepten aradım. internetten sözleşme fesih başvurusu yaptım depozito iadesi için vezne veya ptt yi işaretlemiştim. nasıl alabilirim diye sordum. istediğiniz ptt şubesi veya igdaş veznesine gidip alabilirsiniz dedi.


  • exodiaa  (01.08.14 04:44:27) 
[]

rıhtım vergi dairesine nasıl giderim?

Kadıköy'ü pek bilmiyorum. Beşiktaş iskelesinin oradan tarif verebilecek birisi olursa pek makbule geçer. Taksiye mi atlasam gitsem acaba diye düşünüyorum bazen, ama çok yazar mı iskeleden?

Haritası şurada:
www.google.com!4m6!1m3!3m2!1s0x14cac65966781aa3:0x59febfea4c124356!2sR%C4%B1ht%C4%B1m+Vergi+Dairesi!3m1!1s0x14cac65966781aa3:0x59febfea4c124356?hl=tr

 
eğer linkten bi sıkıntı yaşamadıysam bostancıyı gösteriyor senin verdiğin link. ona da gitmek için beşiktaş iskelesinin hemen oradan metroya bin, metrodan bostancıda in, vergi dairesi yazan çıkışı takip et.

edit: ama senin aradığın eğer bostancıdaysa geçerli bu.
  • reavelyn  (24.07.14 23:11:24 ~ 23:11:41) 
evet evet bostancıda. adresi bostanci sanayi sitesi, değirmenyolu sokak diye vermiş. aynı yerden bahsediyoruz o zaman sanırsam, değil mi?


  • idyl  (24.07.14 23:15:30) 
tamam o zaman, dediğim gibi yapıyorsun. metroya bin, bostancıda in, vergi dairesi çıkışını takip et. çıktıktan sonra yokuştan aşağı dümdüz yürü. e-5'in kenarından devam et sol tarafın yeşillik sağ tarafın e-5 kalacak. bi 100 metre ilerleyince görürsün sol tarafında.


  • reavelyn  (25.07.14 01:23:05) 
[]

şehirlerarası araba kiralama

İstanbul'dan Ankara'ya gitmek için araç kiralayacağım, ama aracı gerisin geri İstanbul'a getirmek yerine Ankara'da bırakmak istesem, bu tür hizmetler veren şirketler var mı?




 
Avis, Europecar, Intercity.


  • godless frog  (04.07.14 23:12:28) 
Kurumsal firmalarda var. Ama bunun icin ek ucret aliyorlarki pahaliya patlar. Ankara'ya ucakla gidip havaalaninda neden kiralamiyorsunuz? Hem rahat hem daha ucuza gelir.


  • delifaruk  (04.07.14 23:13:34 ~ 23:13:44) 
ulaşım vasıtası olarak kullanmaktan ziyade eşya taşıyacağım için araba kiralayacağım. o yüzden uçakla gitmiyorum.


  • idyl  (04.07.14 23:18:57) 
konya'dan istanbul'a dönerken uçak seferleri iptal olduğu için kiralık araba ile gitmeyi düşündük. Avis'in ofisine sorduğumuz zaman arabayı başka bir şehire bırakmak için 650 tl ek ücret ödememiz gerektiğini söylemişlerdi. sonuçta konya ofisinin bir tane aracı azalıyor, onlar da senden bir kısmını çıkarıyorlar.


  • japon askeri  (04.07.14 23:51:58) 
godless frog +1


  • kup tuz  (05.07.14 00:01:34) 
Esya tasiyacaksan baska. Ama dedigim gibi baska sehirde biraktigin zaman ek ucret aliyorlar, internet sitesinde alacagin ve birakacagin noktayi secip fiyatlara bak. Hertz, europcar, avis falan.


  • delifaruk  (05.07.14 00:02:20) 
[]

taksim'den sabiha gökçen'e kaç dakika

Sabah 9'da uçağım var iç hatlardan. 8'de gitsem bavul vermesi bilmemnesi yetişir herhalde. 8'de orada olmak için taksim'den 7'deki havataş'a binsem yetişir miyim? sabah trafiğini bilmiyorum hiç.




 
yetişemezsin köprü,kozyatağı ve gişelerde feci trafik sıkışıyor.her ihtimale karşı online çekin yap.
6 ya bin.

  • jamswety  (22.05.14 18:43:37) 
6ya bin


  • lonelily  (22.05.14 18:55:01) 
6 çok erken değil mi yahu? 6.30 ara servisi de mi olmaz :)


  • idyl  (22.05.14 18:57:23) 
7 ye bin yetişirsin, sabah 7,30 dan sonra kopru trafigi oluyor. en erken 6,30 servisine bin rahat olsun diyorsan


  • cahit tomruk  (22.05.14 18:58:10 ~ 18:58:28) 
Online check-in yaparsan 7 otobüsüyle garanti yetişirsin.


  • pandispanya  (22.05.14 19:37:45) 
[]

hasan hüseyin korkmazgil - amenna

bu şiiri hangi kitapta yayımlanıyor ilk, bilen var mı? yayımlandığı yılı bulmaya çalışıyorum asıl, bir türlü bulamadım.




 
oglak ve temmuz bildirisi kitaplarinda da yok.


  • John Finn  (05.05.14 03:16:16) 
[]

eskici

Büyük şehirlerin orta yerinde artık pek yok, ama eskiden daha yaygındı malum bu eskici olayı. Evden bir şeyi verip karşılığında mandal, leğen falan alırdı insanlar, genelde ev hanımları.

Çok abuk görüneceğinin farkındayım ama insan ne verse eskici karşılığında bir leğen ve bir mutfak bıçağı verir? Maddi olarak pek kıymeti olmayan, hatırası olan bir eşya düşünüyorum, tıkandım kaldım.


 
geri dönüşümlü bişiy olması lazım kağıt gibi pet gibi demir metal gibi


  • basond  (20.04.14 00:37:06) 
benim hatırladığım eskiler kıyafet falan da verirdi. eskimiş takım verip karşılığında mandal falan alırlardı. öyle bir şey de olur mu?


  • idyl  (20.04.14 00:40:22) 
Gazete toplardı bazıları


  • mea maxima culpa  (20.04.14 00:53:15) 
Bidon, depozitolu cam şişe, bozuk radyo, tetris gibi ucuz elektronikler, eski kıyafet. Artık yün iplik.

Bunlar olabilir.
  • kullanıcı adı  (20.04.14 01:30:45) 
[]

yurtdışından siparişin

üst limiti 75 dolar mıydı? kitap siparişi vericem, 50 pound tutuyor. Takılır mı gümrükte?




 
shipping hariç olmak üzere, 75 avro. çapraz kurdan hesaplayın.


  • marcelorios  (11.04.14 21:44:03) 
75 euro. takilmamasi lazim, 60 euro oluyor 50 pound


  • babamasoliimbananickaldirsin  (11.04.14 21:47:46) 
[]

ankara'da yirmi yaş dişi için

gidebileceğim bir yer önerebilecek olan var mı? dişçiye çektirenler de oluyormuş. ama sanırım cerrahiye gitsem daha iyi olacak dişler gömülü olduğu için. doktor önerisi olanlar varsa çok makbule geçer.




 
cene cerrahisine gitmelisin ameliyat icin.
hacettepe dis'te oldum ben 2 sefer de, asiri memnun kaldim. cok guzel ilgileniyorlar doktorlar da fazlasiyla hakim.

  • jedilance  (28.03.14 23:45:45) 
Ankara Üniversitesi dişçiliğe gidebilirsin , gyet iyi


  • MiraTaurus  (29.03.14 08:50:57) 
[]

yetişkin hurafeleri

Tam hurafe de değil belki ama çocukluktaki "tabağında kalan pilav tanesi kadar çocuğun olur bak"ın yetişkinlikteki gelişmiş uyarlamalarından aklınıza gelen ne var?
Benim aklıma iki tanesi geliyor. Biri "çok güldük, kesin ağlıycaz." Diğeri de sessizlik olduğunda söylenen "kız çocuk doğdu" lafı.



 
Murphy kanunlari


  • damdanakan  (24.03.14 22:14:27) 
ürperti geldiğinde, bir ağaç var herkesin orada yaprağı var. birininki öldüğünde, düşer. işte seninkine değerse ürperti gelir. şimdi birisi öldü falan diyorlardı.

bir de dini bir şey demişlerdi. bu hayatta döktüğün tuzları öbür tarafta kirpiklerinle toplayacaksın ondan tuz kutsaldır. tuzu israf etme diye. çocukken tuz yiyememiştim bi dönem. ehehe
  • ykyt  (24.03.14 22:14:43) 
kahve içme, kararırsın derler


  • rock n roll  (24.03.14 22:15:04) 
yemekte catal kasik falan dusunce, ac geliyor derler

birine gittigine yemek uzerine denk geldiysen, kaynanan seviyormus vs.
  • exlibris  (24.03.14 22:15:42) 
Sorduğum şey tam Murphy kanunları değil de batıl inanç gibi şeyler.


  • idyl  (24.03.14 22:16:06) 
Odanda resim olmasin derler. Inanmam ama yattigim yere de resim koymam.


  • kutsalbok  (24.03.14 22:18:31) 
sofrada karşında oturan kişinin önünden kırıntı alma muhabbeti vardı


  • icim urperiyor  (24.03.14 22:19:03) 
Sabahları yüzünü yıkamazsan şeytan yalarmış.
Gözün dalıyosa misafir gelecek.
Sağ el kaşınıyosa para gelcek sol el kaşınıyosa para gidecek.
Bi de çıkarılan terlik ayakkabı fln ters dönünce bi şeyler oluyodu ama unuttum.
  • buzbebek  (24.03.14 22:19:34) 
benim annem hep soyler; Gece gece islik calmaaa!!! Seytanlari basina topluyorsun.

Bi de gece gece sakiz cigneme, ölü eti cigniyormus gibi mi ne olurmussun?!?!!!

bi digeri eşikte durma, oturma (nedenini unuttum su an)

Birinin ustunden atlamamak, kucukken kardesimin ustunden atlardim. Boyu uzamayacak derdi.

Bi de gece gece tirnak kesilmez der.

daha aklima gelmedi. ^^
  • barbara herhalde barbara manken olan  (24.03.14 22:24:41) 
Bu dijital gostergeli saatlere baktiginda ornegin, 21:21 ya da 23.32 gibi bir ana denk gelmissen, o an biri seni dusunuyo derler. En modern ve revactaki hurafelerden biridir.


  • damdanakan  (24.03.14 22:26:04) 
gece uzun süre aynaya bakarsan kötü ruhları görürsün derler, bazıları başka alemlere açılırsın der, bazıları platon'un mağara alegorisini buna bağlar saçmalar(şimdi geldi aklıma, sondaki bazıları benim)


  • kelime dogru  (24.03.14 22:29:23) 
mayısta doğan cadı muggle ile evlenir.
mürverdense asan hiç bitmez tasan. :) :)

şaka bi yana.

insan kınadığını yaşamadan ölmezmiş mesela.
  • elorelia  (24.03.14 22:30:09) 
gece aynaya bakilmazmis +1


  • barbara herhalde barbara manken olan  (24.03.14 22:32:35) 
allahım sayılanların hepsini biliyormuşum, nasıl batıllarla yetiştirilmişsem :p ayrıca sıcaktan/ateşten korkan, kaynanasından korkarmış derler. eşikte/dört kapı ağzında oturanın çocuğu olmazmış derler. yediğin yemeğe ekmek düşerse misafir gelecek derler. bence yok sanırım modern zamanlarda böyle şeyler.


  • kerbeee  (24.03.14 22:57:45) 
@kerbee +1 ben de biliyormuşum.

@barbara eşikte durma, oturma, erişirler. (erişmek işte cinlerin falan gelmesi.)
  • biliyorum ki ben  (25.03.14 11:45:19) 
ekmeği bölerken bir parça sıçrarsa misafir geliyor

akşam ezanından sonra yerler mühürlenir

banyoda tuvalette çok fazla durma, sana musallat olurlar

kirli bulaşıkları açıkta bırakma

yiyecek içeceği gece dışarda üstü açık bırakma

boş salıncağı sallama çocuğun karnı ağrır

çekirdek kabuklarını yerde bırakma

ekmek kırıtısının üzerinde uyuma karabasan basar

lohusa kadın ve yenin doğmuş bebeği yalnız bırakma alkarısı gelir

eve dadanan karıncaları öldürme, karınca berekettir

çocuğun oyuncaklarını gece dışarda bırakma içine habis ruhlar girer

biriyle kafa kafaya çarpışınca yere tükürmessen kel kalırsın

hamile kadın kime çok bakarsa çocuk ona benzermiş

hamile kadın bi türbede bir yerini kaşırsa bebeğin o yerinde doğum izi kalır

hamile kadın bir ağaçtan bir meyve koparırsa bebekte o meyveye benzer bir doğum izi olur (bi tanıdığımda elma şeklinde bir doğum izi vardı)
  • yemrem  (25.03.14 12:21:49) 
[]

çeviri yardımı

Şu iki cümle için bir çeviri öneriniz var mı?

"Songs are thoughts which are sung out with the breath when people let themselves be moved by a great force . . . When the words that we need shoot up of themselves, we have a new song."


 
orjinali soyle;

"Songs are thoughts which are sung out with the breath when people let themselves be moved by a great force, and ordinary speech no longer suffices. When the words that we need shoot up of themselves, we have a new song.."

kabaca turkcesi;

muzik; nefesimizle dile gelen dusuncelerimiz. siradan sozler kifayetsiz kaldiginda, insanlarin kendinilerini koyverdikleri buyuk guc.. ne zaman ki kelimeler icimizde inanilmaz bi hizla yukselir, iste o zaman yeni bir sarki daha ortaya cikar.
  • angster  (02.03.14 16:03:19) 
teşekkürler. aslında bu, bir bölümün başındaki epigraftan. o aradaki kısmı yazar kendi çıkarmış. ikinci cümleye daha fazla takılmıştım: shoot up of themselves kısmına. sanki hızla yükselmekten bahsetmiyor da kelimelerin kendi boylarını aşmalarından bahsediyor gibi düşündüm hep, nasıl ifade edeceğimi bulamadım. o da bir nevi yükselmek, ama kelimelerin kendi içlerindeki bir devinimi ve değişimi anlatıyor sanki.


  • idyl  (02.03.14 16:11:16) 
aslinda "shoot up" boyle cosar gaza gelir felan gibi bi yukselme sanirim. hani icinden ta$an kelimeler gibi.. sanki.


  • angster  (02.03.14 16:24:55) 
evet, öyle bir sürat, coşma çağrışımı var kelimenin. hatta burada anlatmak istediğine güzel bir örnek kola şişesi olabilir. şişeyi sallarsın, kapağını açtığında içindeki kola köpürerek taşar. bu alıntıda o kolanın köpürmesinden bahsediyor, kola şişesinden değil. o yüzden o köpürme halini ifade edecek bir ibare bulmak daha doğru olabilir, neyin içinden taştığını anlatmak yerine. taşmak başka bir nesneye referansla olabiliyor ancak, köpürmek kendi başına. falan fıstık.

bu kadar incik cincik ne önemi var gibi dursa da kitap tam da bu mevzular üzerine olduğu için aslında önemli:) ama teşekkür ederim yine de. başka bir şey aklıma gelmezse taşmak güzel bir öneri olabilir.
  • idyl  (02.03.14 16:33:50) 
[]

film önerisi

Bu aralar şehir temalı filmler izlemeye çalışıyorum. Şehir temalı derken, daha ziyade şehirli yaşam tarzı, bunun insana kattığı tuhaflıklar ve bilhassa da şehirde yabancılarla karşılaşma ve ilişki kurma biçimleriyle ilgili filmler. Geçenlerde bir arkadaşım "Medianeras"ı önerdi mesela, pek güzel oldu. Birebir buna benzer filmler olmasa da, bu bahsettiğim mevzulara değinen film önerileriniz var mı?




 
ismi geçen filmi bilmiyorum ama ilk aklıma gelen Paris, I love you oldu.


  • whoosie  (20.02.14 23:25:18 ~ 23:25:23) 
before sunrise & sunset & midnight üçlemesini önerebilirim. ilk filmi dediklerini daha çok karşılar gibi.
vicky cristina barcelona olabilir.

  • 6655321  (20.02.14 23:28:37) 
geçen akşam cnbc'de izlediğim up in the air olabilir.


  • geberix  (20.02.14 23:32:23) 
Gomorra


  • sadegazoz  (21.02.14 00:15:08) 
lost in translation
2046
chungking express
fargo
  • little miss rejectee  (21.02.14 21:54:41) 
[]

internetten satış yapmak

Uzun yıllardır kendi kendime çanta, takı vs. yapmakla uğraşıyorum keyfine. Yakın zaman önce acaba talibi çıkar mı diye meraklanıp İstanbul'da bu tür şeyler satan birkaç yerle görüşüp bir denemede bulundum. Vallahi de çıktı alıcısı. Aslında bununla tam zamanlı uğraşacak durumum yok, öğrenci insanım, başka işlerim var. Ama bazen internette bu tür şeyler satan sitelere rastladıkça hafiften bir gaz oluyor. Bilen bilir, o sitelerde insanlar kendi butik/dükkan/vs. isimleriyle satış yapıyorlar.

Benim merak ettiğim husus, böyle satış yapabilmek için ne yapmak gerektiği. Yanlış hatırlamıyorsam birkaç yıl önce internetten satış yapan kişilere bir vurgun olmuştu, vergi ödemedikleri gerekçesiyle. Yüklü cezalar kesilmişti. Makbuz/fiş verebiliyor olmak lazım sanırım, öyle değil mi? Onu yapabilmek için de şirket vs. falan mı kurmak lazım, nedir? İşi bilen biri kabaca bir özetleyebilir mi acep bana?


 
bahsettigin olay gittigidiyor' da satis yapanlarin basina gelmisti. r10.net gibi yerlere bakarsan hala davalari devam eden insanlar oldugunu gorebilirsin. takip eden linkte de "ticaret mi, hobi mi ?" isimli bolume bakmani oneririm. (git: www.egirisimci.gov.tr)


  • sterimar  (04.01.14 23:55:48) 
yaptıklarınızı satması için ve iyi vakit geçirmesi için, anneniz veya daha yakın gördüğünüz birine ufak bi dükkanda açabilirsiniz aslında.

edit : günaha davet'in fikri de çok hoş :)
  • binboa  (04.01.14 23:57:55 ~ 23:58:17) 
nakit ödemeleri bi şekilde yaparsın da kredi kartı satışları için bankadan sanal pos almanın yolu vergi numarası almaktır. vergi dairesine başvuru yapcan sonra posa başvuru yapcan.


  • sims  (04.01.14 23:58:46) 
@sterimar: link bayağı faideliymiş, teşekkür ederim. benim de aklımda gittigidiyor diye kalmış esasen, ama o dönem mesela pasaj.com'da satış yapan insanlardan bazıları vergi cezası korkusuyla internetteki dükkanlarını kapatmışlardı. o ceza ne kadar kişiyi etkiledi bilmiyorum, ama genel bir korku yarattı sanırsam.

ya ben öğrenci ve çevirmen insanım. her şeyi bıraktım, kendimi bu işlere veriyorum noktasına gelsem tüm bürokratik işleri yaparım ama bu koşullarda bu işe ne kadar zaman ayırabileceğim belli değil, her zaman aynı yoğunlukta iş çıkartıp çıkartamayacağım belli değil. tezgahmış, dükkanmış, şu aşamada batması garanti hepsinin:)
  • idyl  (05.01.14 00:05:08) 
etsy.com bu konuda uzman diyebilirim. paypal üzerinden ödemeni alıyorsun hesabına tabi, o kısmı var sadece. böylece satış yapmış gibi görünmüyor musun bilemedim.


  • pokerface  (05.01.14 00:50:42) 
[]

"başörtülü"nün ingilizcesi

"kerchiefed" demiş bir sözlükte ama uygun mudur? sekülarizm üzerine akademik bir makalenin çevirisinde geçiyor. "wearing a headscarf" yerine daha kısa bir tabirle karşılamak daha uygun olacak. kerchiefed'e ilk kez rastladım hayatımda, ne kadar karşılıyor bilmiyorum.




 
konuşma dilinde headscarfed şeklinde duymuşluğum var.


  • neyleyim  (02.01.14 14:44:41) 
hijab diye de geçer. hepsi olur.


  • r_u_h  (02.01.14 14:47:52) 
hijab da diyorlar. arapçasını yani.


  • dafuq  (02.01.14 14:48:13) 
covered diyorum ben ki kullanılıyor da sanırım.


  • jimjim  (02.01.14 14:49:59) 
headcover :)


  • Kresto  (02.01.14 14:58:15) 
headscarfed.


  • baldur  (02.01.14 14:59:24) 
turban diyen bir iki encebiyle konuşmuşluğum var. ama literatürde de kabul görüyor mu türban bilemiyorum.


  • nickimin hakkini veremedim  (02.01.14 15:03:50) 
başörtüsünün turban, hijab, veil gibi çeşitli kullanımları da mevcut ve yaygın ingilizcede, evet. ama ben "başörtüsü"nün değil "başörtülü"nün karşılığını arıyordum:) headscarfed en uygunudur gibi duruyor evet.
teşekkürler cümleten.

  • idyl  (02.01.14 15:07:23) 
turend diye bi site yapmışlar dehşet:
tureng.comürbanlı
tureng.comşörtülü

edit: linkler yarım yamalak çıkıyor gibi ama arama şeysinden halledersin.
  • sensible soccer  (02.01.14 15:20:31 ~ 15:21:14) 
who wears hijjab olarak kullanmıştım birkaç konuşmada.


  • armagan  (02.01.14 18:54:28) 
[]

istanbul'da toefl

Merhabalar,
Toefl'a girmem gerekiyor. Daha önce İstanbul'da sınava girdiğim yerler ya kalkmış ya da belki seçtiğim tarih aralıklarında yoklar. Evime görece yakın iki tane yer gösteriyor. Bir tanesi İstanbul Ticaret Üniversitesi. Diğeri de Şişli'de ITTS İstanbul diye bir yer. Bazı Toefl merkezleri felaket oluyor malum. Bu iki yeri bilen, şurada gir, daha iyidir diyebilecek olan var mı?

Bir de sınav tarihlerinin araları bayağı bir açılmış en son girdiğimden beri. Eskiden sanki çabucak başvurup girebiliyorduk. Şimdi en yakın 11 Ocak gösteriyor. 11 Ocak'ta girdiğim sınav sonuçları Şubat başına yetişir mi? Ne kadar sürüyordu sonuçların gelmesi, hiç hatırlamıyorum.

 
sonuçlar 10-12 günde kesin çıkıyor.

ben bakırköy bilge adamda girdim. gayet iyiydi. bu iki yeri bilmiyorum.
  • enerji muhendisi  (16.12.13 19:58:58) 
Eminönü'deki istanbul ticaret üniversitesinde 2010'da girmiştim, fena değildi ama dışarıdan ses geliyordu.

2012'de girdiğimde sonuçlar bir hafta sonra internetten açıklanmıştı. Benden bir hafta sonra giren arkadaşımın 10 gün sonra açılanmıştı mesela. Postayla ulaşması 4-5 hafta sürebilir.
  • f atih  (16.12.13 19:59:20) 
Bakırköy çok uzak kaçıyor. Mecburen ya Ticaret Üniversitesi'nde ya da Şişli'deki o yerde gireceğim.
Ben en son girdiğimde internetten sonuç açıklama olayı yoktu. O zaman haydi haydi yetişir Şubat başına. Çok teşekkür ederim:)

  • idyl  (16.12.13 20:18:38) 
[]

tavada pişirme kağıdında balık olur mu?

fırını kullanması biraz meşakkatli. tost makinesinin ızgara kısmı var, ama orada balık pişirecek olursam, ters tarafta pişirmeme rağmen bir hafta boyunca tosttan balık kokusu alıyorum. balığı pişirme kağıdına koysam, soğanını, limonunu vesairesini içine atsam, tavanın da kapağını kapasam, olur mu acep? olursa da her balık olur mu?




 
tavada kagitsiz pisirsene? baligi sicak tavaya koyarsan yapismaz.
ocaga ve sicrayabilecek yerlere onceden gazete serersen isin bitince kaldirir atarsin. temizligi de kolay olur.
kokmasin diye kagit, kapak kullanayim diyorsan nasil olsa kokacak.
  • nax  (31.10.13 13:50:49) 
kağıtla belki az biraz buğulama havası yakalarım diye düşünmüştüm. bir de kokmasından ziyade (her halükarda kokacak evet) tavayı temizleme derdi var. ama doğrudan tavada da olur, doğru.


  • idyl  (31.10.13 13:53:38) 
çok da güzel olur. fırında olabilecek her balık olabilir.


  • kibritsuyu  (31.10.13 13:54:38) 
teflon tencerede kısık ateşte aynı fırın malzemelerıyle fakat folyosuz kağıtsız yapıyorum ben. buğulama oluyor o da. bence sen de öyle yap.


  • kırmızıkaşekaban  (31.10.13 13:57:20) 
OLur, buğulama gibi olur. Alu folyo ile değil yağlı kağıt ile yap.


  • SiyamkedisiZorro  (31.10.13 15:01:22) 
[]

yaz saati uygulamasında telefon güncellemesi

var mı? yarın sabah 6'da kalkıp havaalanına gideceğim. bir saat uyku kârdır. telefon bilgisayarda olduğu gibi kendi kendine mi güncelleniyordu, biz kendimiz mi değiştiriyorduk, hiç hatırlamıyorum.




 
kendi güncellenir. nokia 3310 bile kendi güncelleniyordu diye hatırlıyorum.


  • whoosie  (26.10.13 18:37:09) 
benim akıllı telefonum akılsız olmuştu; güncellememişti.
sen eski usul bir çalar saati deneyerek kur. evhamlı mıyım neyim:)

  • naturelist  (26.10.13 19:12:47) 
ya işte eski usül çalar saat yok, kötü olan o:) telefon kendini güncellemese bile zaten 6'da uyandım zannedip 5'de uyanırım en fazla. havaalanına da 1 saat erken giderim. uçağı kaçırma riski yok neyse ki. ama bir saat fazladan uyku pek tatlı tabii. bir de sabah telefon 6'da çalınca saatin gerçekten 6 mı, yoksa 5 mi olduğunu anlayamama hali olacak, onu nasıl çözeceğim, şimdilik meçhul:)


  • idyl  (26.10.13 19:14:55) 
ben televizyondan kontrol ediyorum. tek tek kanal geziyorum:) evhamlıyım demiştim değil mi?


  • naturelist  (26.10.13 21:00:19) 
üstad manuel olarak saati değiştir, otomatik güncelleme tarzı bir şey varsa kapat


  • patr  (27.10.13 00:27:50) 
[]

fransızca bir soru

Merhabalar. Bir seyahatname çeviriyorum. Bir "harfte" takıldım, bir türlü jeton düşmüyor. Pasaj şöyle:
"Dès 19 H. (640) les Arabes occupent, en même temps que le Tûr ‘Abdîn et Dara, la forteresse de Mardin. Elle passe de mains en mains, appartient aux Marwanides, puis aux Seldjoukides et,vers 500 H., elle est au pouvoir des Ortokides."

Burada 19 ve 500'den sonra helen H.'nin ne olduğunu algılamaya çalışıp içinden çıkamıyorum, var mıdır bir bilen?

 
hicri?
google'dan ingilizceye çevirdim mardini fetihlerinden bahsediyor tarih olarak mantıklı geldi
fransızca sıfır bu arada
  • niye ama  (29.09.13 20:05:10 ~ 20:06:19) 
evet hicri bana da mantıklı geldi şimdi
fransızca kısaltmalar listesinde bulamadım, bu da zaten çeviri bir metin gibi.

  • kediebesi  (29.09.13 20:07:16) 
yok evet, mantık doğru, hicri takvimden bahsediyor. ama mesela ilk cümlede kabaca şöyle diyor: "19 H.'den (640) beri Araplar, Tur Abdin ve Dara'yla beraber Mardin kalesinin de sahibidir." "19 hicriden beri" anlamsız kaçıyor haliyle burada. 640 yılı 19 H.'ye tekabül ediyor, onun ne olduğunu bulmaya çalışıyorum.


  • idyl  (29.09.13 20:17:01) 
hicret miladi takvime göre 622'de gerçekleşmiş. 622+ 19= 641 yani (ay farkları var ama) kabaca hicri 19. yıl = miladi 640. yıl oluyor.
hicri 19. yıldan beri, miladi 640. yıldan beri....

  • niye ama  (29.09.13 20:19:32 ~ 20:19:54) 
evet işte öyle yazınca mantıklı:) ilk sefer algılayamamışım resmen
araplar ne zaman mardin kalesine sahip olmuşlar, onu bir teyit edeyim nolur nolmaz.
teşekkür ederim!
  • idyl  (29.09.13 20:22:01) 
[]

klavyeye kola boca etmek

boca etmek bile değil aslında, kola dolu bardağın bildiğin klavyeye atmak. nasıl becerdim bilmiyorum. bu saatte hâlâ çalışıyor olmanın yorgunluğundan herhal, önce bir yudum aldım, sonra bardağı laptopın klavyesinin üstüne attım bildiğin.

hemen bir bez serip üstündeki sıvıyı toplamasını bekledim. sonra da aralarda kalan damlaları sildim. bir arkadaşı arayıp sordum, ters çevir bilgisayarı hemen, içine dökülmesin dedi. ama onu ilk yapmam gerekiyormuş sanırsam. bilgisayarı ters çevirir çevirmez kendi kendine kapandı bilgisayar. bir on dakika kadar açılmadı. elim ayağım boşaldı valla, hem doktora öğrencisiyim bütün araştırmalarım burada, hem çevirmenim bütün işlerim kayıtlı. hadi harddisk bir şekilde kurtarılır belki de, iş yetiştirmeye kasıyorum bir yandan, bilgisayar olmadan neyi yetiştiricem.

velhasıl kelam bir on dakika sonra açıldı bilgisayar. üst yüzeyi iyice sildim kuruladım, ama içine giden gitmiştir herhalde. en önemli belgeleri de hemen yedekledim. yapmamı önereceğiniz bir şey var mı acep, sabah uyandığımda bilgisayarın açılmama durumunu yaşamamak için? ya da fazla mı abartıyorum, bir şey olsa şimdiye olur muydu?

 
hemen kapat bilgisayarı. pirincin içine koy sabah dek beklesin. sabah ilk iş bilgisayarcıya götür temizlesin.


  • sen git ben geliyorum  (17.09.13 23:48:00) 
su için pirinç dolu bir yere kapatın derler, kola da işe yarar mı bilmiyorum denemek lazım

www.slaw.ca
  • facebook  (17.09.13 23:48:58 ~ 23:54:34) 
bir çok dizüstünün ters çevrilince kendi kendine kapandığına şahit oldum.ondandır o, ikincisi klavye ile bilgisayar parçaları arasında bir tabaka olması lazım, bu tarz dökülmelerde sadece klavye masrafı ile kurtul diye. yani içeri geçeceğini sanmıyorum.


  • killerbee  (17.09.13 23:49:30) 
kuruyunca tuşlar yapışacak. işlevi bozulacak çoğunun. ya şimdi açıp detaylı temizlik yapman lazım, ya da yeni klavye alman lazım. 'boca etmek' betiminden yola çıkarak en kötüsüne de hazırlıklı olmanı öneririm.


  • icim urperiyor  (18.09.13 00:00:46) 
space tuşuna abanmak gerekmesi haricinde sorunsuz çalışıyor yahu. hayrettir. gece pirince yatırıp yatmıştım, sabah biraz dış temizliğiyle uğraşmam gerekti haliyle, ama bir sorun yok görünen o ki. teşekkür ederim yardımlar için.

ola ki ileride bir gün başka birinin başına daha aynısı gelir, sözlükte aratacak olur falan: laptopı prizden çekmek gerekiyormuş hocam:) mantıklı tabii:)
  • idyl  (18.09.13 10:04:23) 
[]

italya vizesi başvurusu

İtalya vize başvuruları iData aracılığıyla yapılıyor gördüğüm kadarıyla.
Randevu sistemi falan yok mu? Elimizi kolumuzu sallayarak gidip kuyruğa giriyoruz gibi bir izlenim edindim sitelerinden. Ne bir randevu sistemi ne de telefon numarası var da.



 
gidip bankalardaki gibi kapida numara aliyorsun ve sirani bekliyorsun.
eskisi gibi randevu sistemi yok.

  • hatunun biri  (31.07.13 15:14:41) 
idata ya ayrıca para veriyorsun tabi . en son ikiyüz küsür tl birşey vermiştim . sonradan da takip etmen gerek. özellikle bayram öncesi düşünüyorsan çok yoğunluk vardır ve eksik evrak vs oldu mu ya da onaylanmama durumunda dönüp bilgi vermiyorlar .


  • devilone  (31.07.13 16:40:15) 
konferansa gideceğim, davet mektubum da var diye vize ücreti ödemeyeceğim diye seviniyordum. o ekstra para işi hiç aklıma gelmemişti. 200 küsür de az buz değilmiş. tey allahım. pek teşekkür!


  • idyl  (31.07.13 21:26:44) 
[]

blood is thicker than water

Aile her şeyin üstündedir minvalinde bir anlama gelen bu deyiş için Türkçe bir karşılık arıyorum. Ammavelakin içinde "kan" sözcüğünün mutlaka geçmesi lazım. Kitapta yazar kana dayalı ilişkilerden uzun uzadıya bahsedip sonra bunu örnek veriyor.

Atasözlerinden bir şey çıkmayacak gibi. Saatlerdir arıyorum, bir şey yok. Deyimlere yeni bakacağım. Ama herkesin aklına yerleşmiş bir şiir dizesi, şarkı sözü falan bile olur:) Var mı aklınıza gelen bişi?


 
tamamen az önce kendim uydurdum.

"kan bağı her şeyden önce gelir."
  • kedili madam  (31.07.13 11:35:44) 
ben biraz daha alengirli, çağrışımlı bir şey arıyordum saatlerdir. bu kadar doğrudan şeyler aklıma gelmemiş:) teşekkürler.


  • idyl  (31.07.13 11:51:15) 
[]

bir çeviri sorusu

"In the substantive fields of law, politics, economics and
religion, he identified many of the key issues which became the basis of
intellectual growth and specialization in the discipline."

Şu cümlede "substantive fields" tabiri en iyi nasıl karşılanabilir?

 
sübstantif diye de kullanılıyor aslında ama tözel diye çevriliyor genelde.
tözel alanlar kısaca, çevirmen değilim de; öyle çevriliyor yani benim gördüğüm.

  • siradan bir adam  (08.07.13 02:59:58) 
"....nın asli/temel/değişmez ilkeleri çerçevesinde". ilk ikisi daha isabetli muhtemelen ama tözel de denebilirdir. "tözel" biraz daha felsefi bir terim gibi kalıyor gibi geldi metinde, ; emin olamadım.


  • dafaiss  (08.07.13 03:26:12) 
aslında sözlük karşılığı tözel evet. pek çok çeviride de böyle geçse de benim çok hazzettiğim bir türkçeleştirme değil bu. hukuk alanında falan "maddi hukuk" diye de çevriliyor, ama "maddi alanlar" da pek aydınlatıcı bir tercüme değil. belki rastlamadığım bir karşılığı vardır diye bir sorayım istemiştim. cümleten teşekkür.


  • idyl  (08.07.13 04:04:59) 
ama bence tözel tam olarak karşılayan kelime. biraz artistik gibi duruyor da, alışık olmadığımız için sık sık görmeye ve duymaya bence. yani hukuktaki maddi hukuk gibi bir şey de değil buradaki anlam aslında.
bilemedim.
alternatif bulursanız yazarsanız sevinirim; ben de merak ettim :)
  • siradan bir adam  (08.07.13 04:21:40) 
tözel doğru bir çeviri, aslında haklısınız. ama bu kitap, lisans eğitimlerinin başındaki sosyoloji öğrencileri ya da sosyolojiye ilgi duyup bir yerden başlamak isteyenler için yazılmış bir nevi giriş kitabı. bazı tercüme karşılıkları her ne kadar dile yerlemiş olsalar da, çeviriyi okuyucu kitlesinin kim olacağını akılda tutarak yapmakta fayda var. "sosyoloji ne menem bir şeydir" diye bir fikir oluşturmak amacıyla yazılan bir kitapta, daha önce bu alanda hiç okumalar yapmamış birinin (kitap bu kimselere yönelik yazılmış çünkü) okuduğu zaman kafasında bir şey uyandırması çok güç olan "tözel" kelimesini kullanmak, kitabın amacına aykırı geliyor bana. daha kuramsal bir tartışma metni olsaydı, tözel karşılığını kullanmak sorun olmazdı misal (kitabın okurunun daha önce benzer metinleri/çevirileri okumuş olduğunu varsayarak söylüyorum bunu).
şimdilik daha iyi bir şey bulamadım, ama bulursam ses ederim tamamdır:)

  • idyl  (08.07.13 16:21:15 ~ 16:25:40) 
[]

türkçe akademik dipnot vermece

Akademik bir metinde şöyle bir dipnotun Türkçesi nasıl oluyor?
"Cf. ibid., pp. 69, 238-9."
Aslında sadece Cf kısmını öğrenmeye çalışıyorum.


 
kşz demisler sozlukte ama bence sen acik acik yaz.


  • econman  (01.04.13 23:32:47) 
Karsılastırma ıcın bakınız, seklınde verırdım. Ama o zaman kısa olmazdı elbette


  • atmacaged  (01.04.13 23:54:28) 
[]

ales'e gecikmeli başvuru?

bir arkadaşımla konuşurken fark ettik biraz önce, ilkbahar ales sınavının başvuruları 20'sinde bitmiş. kaçırmış oldu. biraz zor zamanlardan geçiyor, bu sınav da bayağı önemliydi onun için. ösym merkezlerinden dilekçeyle falan geç başvuru yapılabiliyor mu? bilen var mı?




 
sanmıyorum, mağdur çok

eksisozluk.com
  • neo  (24.03.13 21:00:11) 
Olmuyor, sonbahara artık.

Lakin bazı okullar GRE de kabul edebiliyorlar. Başvuracağı okula bir sorsun bakalım.
  • bazilika  (24.03.13 21:14:29 ~ 21:15:13) 
[]

become that which thou art?

tam olarak ne demek bu?




 
"kimsen o ol (ona dönüş)" gibi.

edit: 'become who you are' olarak düşündüm ama neden which denmiş, art kelimesi eski ingilizce'deki are mı yoksa bildiğimiz art mı tabi bunları da göz önünde bulundurmak gerek.
  • astaroth  (17.03.13 14:49:59 ~ 14:52:09) 
ben de aynı şeylerden ötürü şüpheye düşmüştüm, ama evet aynen dediğiniz gibi imiş. adorno ve horkheimer'ın bir metninde de geçiyor bu ibare, bunun üzerine yazılmış bazı makaleleleri de taradım bir yandan, "become what you are made to be" diye izah etmiş yazarlardan biri.
teşekkürler!

  • idyl  (17.03.13 15:17:21) 
[]

şu cümlede ne demek istiyor allasen? (ingilizce)

Her okuduğumda başka bir yere çekiyorum, çıkamadım içinden:

In the mundane stories and jokes which fill so much of our everyday lives we are continuously engaged in recounting the way that the world appears and in reinforcing, through laughter which profits at another's expense, the apparent order of things.

Bu cümlede takıldığım yer "through laughter which profits at another's expense" kısmı yalnızca. Bir okuduğumda diyorum ki "herhalde birine yüklenip diğerlerini güldürmek gibi bişi kastediyor". Sonra ama hiç kişi lafı geçmemiş, o zaman oradaki "another" "laughter'ın another'ı" diyorum. O zaman da cümleye bir anlam veremiyorum. Var mıdır içinden çıkabilen?

edit: fill yerine feel yazmışım, düzelttim.

 
ben özet olarak şunu anladım;

insanlar birşeylere gülerken, güldükleri şeylerin başkalarının hayatını etkilediğini düşünmezler.
  • makel  (11.03.13 12:06:59) 
[]

adalara taşınmak

İstanbul'da Büyükada'ya, Burgaz'a falan taşınanlar eşyalarını nasıl taşıyorlar? Daha önce bir arkadaşım Burgaz'a yerleşmişti, ama o başka bir şehirden geliyordu, bütün eşyalarını Burgaz'dan almıştı direk. Eşyalarıyla gidenler nasıl gidiyor? Vapurla her seferinde birkaç parça eşyayla git gel mi yapıyorlar?




 
Genelde bahar mevsiminde İstanbul'dan adalar'a bir yazlıkçı göçü olur. O dönemlerde bir çıkartma gemisi kullanılıyor topluca kiralanan. Ama onun dışında vapurun lumbarağzında tek tük eşya taşınıyor. Ayrıca adaların normal nakliye işlerini yürüten motorlar, takalar var.


  • emrak  (25.02.13 14:05:04) 
bazı nakliye şirketleri evinden alıp adalara götürüyor diye biliyorum.


  • mega idea  (25.02.13 14:09:39) 
[]

bir imla sorusu

Sürekli kafama takılsa da bir imla kılavuzunu açıp niyeyse hâlâ bakmadığım bir mevzu var. Özel isimler iyelik eki aldığında kesme işaretini nereden koyuyoruz mevzusu. Misal "Hitler'in Avrupası'nda." Bana doğru olan buymuş gibi geliyor. Ama bazı kitaplarda "Hitler'in Avrupa'sında" gibi kullanıldığını görüyorum. Bunların hangisi doğru?




 
1. senin yazdığın doğru.


  • xenophobe  (22.02.13 18:35:24) 
İlk kullanım doğrudur.


  • microfiction  (22.02.13 19:09:50) 
[]

ingilizceden çeviri konusunda fikir

Merhabalar,
Şimdi elimizde şöyle bir cümle var:
"Today we live in a world in which the extended circulation of symbolic forms plays a fundamental and ever-increasing role."
Bu bir kitabın ilk cümlesi.

Ben bu cümleyi şöyle çeviremedim resmen:
"Bugün sembolik biçimlerin geniş kapsamlı dolaşımının temel ve gittikçe artan bir rol oynadığı bir dünyada yaşıyoruz."

Neresinden eğip büksem güzel bir şekilde ifade edemiyorum. "geniş çaplı bir biçimde dolaşımda olma halinin" mi demedim, özgün cümleden koparak "her yere yayılmış olmasının" mı demedim. Yok. Olmuyor. Okuyan kitabı eline alıp arkasına yaslandığında daha ilk cümleden "ne diyor bu ya" demesin diyorum. Yapamıyorum, neresinden tutsam aksıyormuş gibi geliyor.

Şunu güzel bir şekilde nasıl ifade edebilirim, fikri olan var mı?

 
şöyle 1-2 alternatif türettim ama...

"Sembolik formların ileri döngüsünün temel ve gittikçe de gelişen bir rol oynadığı bir dünyada yaşamaktayız bugün."

"(Bizler bugün) sembolik biçimlerin devasa(!) döngüsünün temel ve gittikçe de büyüyen bir rol aldığı bir dünyada yaşamaktayız."

hiç bugün demeyin bence aslında.
  • iz  (21.02.13 13:26:55) 
evet. bugünü atmak iyi bir fikir sanırım.
döngü yerine dolaşım daha iyi bir karşılık ama bence. burada bahsettiği sembolik biçimler, kitabın ilerleyen bölümlerinde göreceğimiz üzere, gazete, kitap, dergi, tv programları gibi basılı-görsel medya ürünleri çünkü.

  • idyl  (21.02.13 13:38:07) 
bunlar da benim alternatifler, 1. cümle aldı başını gitti ama :)

Günümüz dünyası sembolik biçimlerin önemli ve giderek artan bir biçimde etkisini arttıran dolaşımına sahne oluyor.

Günümüz dünyasında etki alanı genişlemiş sembolik biçimlerin dolaşımı köklü ve giderek artan bir role sahip.
  • vrykolakas  (21.02.13 13:54:59) 
vrykolakas ikinci alternatif bayağı güzel olmuş aslına bakarsan:) "etki alanı genişlemiş" "geniş kapsamlı"dan daha iyi olmuş kesinlikle. köklü de temel'den daha iyi durmuş. teşekkür ederim:)


  • idyl  (21.02.13 14:27:00) 
[]

çeviri yardımı - free floating intellectuals

Bir çeviriyle uğraşıyorum da.
"free floating intellectuals" diye bir tabir kullanmış. Kararsız kaldım çeviride. Siz nasıl karşılardınız bunu?



 
özgün seyreden entelektüeller


  • vizdilva  (08.01.13 13:50:49) 
i seni love ben seviyorum tarzı bişey bence ama ingilizce daha karmaşık tabiii


  • veilofsin  (08.01.13 13:52:03 ~ 13:52:22) 
bu kişileri niteleyen başka cümleler de var mı? bana birden fazla yere çekilebilir gibi geliyor. misal:

- kafasına göre takılan, dilediği gibi yaşayan, özgür ruhlu
- beyin fırtınası/bilinç akışı vb gibi düşünce sistemleri kullanan
- amaçsız bir şekilde bir oraya bir buraya savrulan, kararsız
  • kül  (08.01.13 13:57:28) 
özgün seyreden? bu direk sözlükten bakarak çeviri mi yoksa böyle karşılandığını daha önce bir yerde gördünüz mü?


  • idyl  (08.01.13 13:57:59) 
tabirin kullanıldığı cümleyi yazabilir misin? Ona göre ne kastetmiş anlaşılabilir. eğer yapmam dersen de boşta gezen entelektüeller diyeceğim.


  • interview with the vampire  (08.01.13 13:58:24) 
Bu tabirin kullanıldığı yerlerden biri mesela şu:
"One issue is that intellectuals were often not free floating
with respect to contemporary political movements such as fascism. While
many intellectuals left Germany, an equally large group of influential intellectuals
co-operated with national socialism."

ya da şu:

"It is against this debate that we have to understand Weber and
Mannheim’s concern for the social role of the free-floating or unattached
intelligentsia.."
  • idyl  (08.01.13 14:00:03) 
bağlı olmamak anlamında kullanılmış daha ziyade. bu tabir metinde çok fazla kullanıldığı için her defasında "herhangi bir görüşe bağlı olmayan" demek yerine belki doğrudan bir tabir bulabilirim diye düşündüm. ama böyle demek de mümkün tabi.


  • idyl  (08.01.13 14:02:25) 
ben de şöyle bir cümle buldum:

"Mannheim felt that a stratum of free-floating intellectuals (who he claimed were only loosely anchored to the class structure of society) could...."

bunlara bakınca dediğiniz gibi özgürlük öğesi ağır basıyor. kendilerini toplumda bir yere koyamama durumu gibi bir şey. bir sınıfa ait hissetmiyorlar kendilerini. türkçe bir terim karşılığı olacağını sanmıyorum, siz bir terim uydursanız bile tam anlamı veremeyebilir. sadece "bağımsız" deyip, bu kavramla ne kast edildiği açıklanabilir belki. ileriki kullanımlarda da her seferinde bir sürü kelime yazmak zorunda kalmazsınız.
  • kül  (08.01.13 14:04:20) 
herhangi bir fikre bağlı olmayan, serbest entelektüeller diyelim o halde. en uygunu bu.


  • interview with the vampire  (08.01.13 14:05:15) 
tamamdır, çok teşekkürler. bağımsızın çağrışımları (özgürlükçü, vs.) daha farklı olabileceği için serbest demek sanırım daha uygun düşecek. dipnotla açıklayıp devam etmek de en iyisi olacak gibi.
elleriniz dert görmesin! :)

  • idyl  (08.01.13 14:14:01) 
[]

metis yayınevi merkez ofiste kitap satışı?

Metis Yayınevi'nin İstanbul'daki merkezi Beyoğlu'ndaydı yanlış hatırlamıyorsam. İletişim ve Ayrıntı Yayınları'nda olduğu gibi burası da indirimli kitap satışı yapıyor mu biliyor musunuz? Yapıyorsa ne kadar indirimi?




 
Metis'te indirim olup olmadığını bilemeyeceğim ama en fazla %20 indirim yapıyorlar. YKY de %20 yapıyor mesela.


  • Hallerlale  (18.12.12 20:35:49) 
Aşırı bir indirim olmuyor tabi de alınabilecek en ucuz şekilde alınıyor orası kesin


  • esenboga  (18.12.12 21:10:28) 
alacağım bir dizi kitabın hepsi metis'ten. şu sıralar idefix'te sanal fuar var diye bakayım dedim, orada %15 indirim var. iletişim ve ayrıntı kendi depolarında %30 indirimli sattıkları için metis de benzer bir indirim yapıyorsa direk oradan alayım demiştim. du bakalım, kesin rakamı öğrenmeye çalışayım ben bir.
teşekkürler!

  • idyl  (18.12.12 22:48:38) 
[]

yine bir çeviri sorusu

şu cümledeki qua'yı nasıl hallederim?
"the unhindered growth of media industries qua commercial concerns."



 
ticari kaygılar "ekseninde" medya endüstrisinin engellenemez gelişimi

bana en iyi uyarlanabilir karşılık bu gibi geldi.
  • 9kuyruklukedi  (15.10.12 14:11:06 ~ 14:21:21) 
bakındığım kadarıyla "as", "by virtue of", "concerning"e yakın anlamları var. "in the capacity of" da var ama tam oturtamadım. şurada daha çok "as" vurgulanmış: answers.yahoo.com

bunlardan hangisinin kullanılacağına karar verdikten sonra türkçesini yamultmaya geçebiliriz: "ticari hususlar/sorunlar anlamında/açısından/olarak hatta ticari hususlara/sorunlara ilişkin olarak medya endüstrilerinin engellenemeyen büyümesi" diye hepsini kapsayıp gerisini size bırakıyorum.
  • sanat guresi  (15.10.12 14:16:22) 
hmm. ben de şimdilik "ticari kaygıları olan" diye çevirdikten sonra, işaretleyip geçmiştim geri dönmek üzere, ama o olmayacak gibi evet. ben bunları bir düşüneyim. teşekkürler!


  • idyl  (15.10.12 14:21:16) 
[]

ıhlamur çayı demlemece

Bu ıhlamur çayı nasıl hazırlanıyor yahu? Hasta oldum üstünüze afiyet. Gittim ıhlamur aldım aktardan. İnternetten bakıyorum. Bir yer diyor ki koyun ıhlamuru suya, su kaynayıncaya kadar bekleyin, sonra demleyip için. Diğer yer diyor ki o kadar kaynatmak iyi değil, 1-2 dk tutup sonra 10 dk demleyin. Vücuda vereceği yarar her ne ise onu yok etmeden nasıl hazırlanır bu meret?




 
kaynatılmaz, demlenir. kaynatırsanız tadı çok kötü olur. French press'e falan ıhlamur ve kaynar su koyarak hazırlayabilirsiniz.


  • whoosie  (11.10.12 16:55:37) 
demliğe ıhlamuru koyun, üzerine yeni kaynamış suyu dökün. demliğin kapağını kapatın, beş on dakika sonra fincana alın, balla tatlandırın.

seviyorsanız az tarçın da koyun demlemeden önce, iyi oluyor.
  • marikaki  (11.10.12 17:01:54) 
Herkesin yöntemi farklı olabilir; fakat ben ıhlamur demleme konusunda tecrübeli biri olarak nasıl yaptığımı anlatayım:

Herhangi bir demliğin içine(ıhlamur için ayrıca demliğiniz olmadığını farz ediyorum t1.gstatic.com hatta çaydanlık altlığına bile olabilir;

1. Bir miktar ıhlamuru(normal bir çaydanlık demliğiyse, bir avuç ıhlamur mesela),

www.sifalibitkitedavisi.com

2. 1-2 santimetre olacak kadar kırdığım kabuk tarçını,

www.google.com.tr

3. 1 ya da 2 tane karanfili,

upload.wikimedia.org

4. Öğütülmemiş zencefilden(çok sert olur), hemen hemen kırdığım kabuk tarçın büyüklüğünde kestiğim parçayı,

t3.gstatic.com

5. Son olarak, eğer varsa elimde kurutulmuş kızılcık da,

t1.gstatic.com


koyarım. Malzeme miktarını kullanacağım demliğe göre ayarlamış olduğumdan, demliğe hemen hemen ağzına kadar soğuk su doldururum. Sonra ateşini kısık ayarladığım ocakta demlenmeye bırakırım. Kaynamaya başladıktan, 10-15 dakika sonra servis yaparım bekleyen varsa.
Fakat ben ıhlamuru kırmızılaşmaya başladıktan sonra daha çok severim. Bu da bir iki saat demlenmesi anlamına geliyor kaynadıktan sonra(altı kapatılıp).
  • djarwi  (11.10.12 17:16:54 ~ 17:19:05) 
ben kaynatıyorum.içine elma ve limon kabuğu koyuyorum. su kaynayınca tamamdır. miss :) kullandıktan sonra da içine su koyuyorum ya o gece birdaha ya da ertesi sabah tekrar ısıtıp içiyorum.ertesi güne rengi daha yoğun olur ama tadı aynı.ben hastayken hep böyle yapıyorum.bir zararını görmedim.yararı da işte benim için baş döndürücü muhteşem kokusu ve sıcak birşeyler içmenin rahatlığı oluyor. elma ve limon kabuğunu da tavsiye edei hastalık için içeçeksen.

geçmiş olsun..
  • si13el  (11.10.12 17:59:23) 
yapraksa kaynatmak gerek, çiçekse demlemek.


  • anonimyususer  (11.10.12 20:49:12) 
sallama çayları kastetmiyorum (onlarda ıhlamur tadı almak mucize zaten);

40 yıllık doğu karadenizli olarak söylüyorum; kaynatılır yahu. kaynadıkça rengi daha çok çıkar.
  • holy diver  (12.10.12 17:26:17) 
[]

ingilizce devrik cümle

Tek bir cümle üzerinde saatlerimi harcadıktan sonra ve artık boşvermeden önce buraya da bir yazayım dedim. İngilizcede devrik cümle kurmanın bazı kuralları var haliyle, ama sabahtan beri de o kurallar ne kadar çeşitli ve/veya esnetilebilir diye okumadığım şey kalmadı, yüzde yüz emin olmadan da içim rahat etmiyor. Özetle "Cruel were these guys" cümlesi ne kadar doğru bir devrik cümle? Adamların acımasızlıklarını vurgulamak için başa almaya çalışıyorum onu. "Cruel was what these guys were" yaparak da vurgulanabilir doğru bir şekilde, ama anlam değişiyor haliyle.
Belki bir fikir veren olur.



 
ilk cümle doğru ama devamında bir sonucunu veya açıklamasını eklemen daha uygun olacaktır. "cruel were these guys." yerine "cruel were these guys, they beat the shit out of me" gibi.


  • megafon  (25.09.12 11:54:36) 
Arkasından "Herhalde onu öldüreceklerdi" cümlesi geliyor aslında evet. Virgül değil de nokta var arada. Bir çocuk kitabı da bu, olabildiğince doğru ve güzel aktaracağım derken "bu ne yeaa?" tepkisi verdirtmemeye çalışıyorum. Doğruysa ne âlâ!:)


  • idyl  (25.09.12 11:59:38) 
Ben olsam, çocuk olsam, "bu ne yeaaa" demezdim, güzel geliyor kulağa devrik devrik.


  • megafon  (25.09.12 12:06:38) 
Cruelty was what these guys were (Boyle daha hoş)

Onun dısında devrik cümle kurmak için iyi derecede yazabiliyor olmak lazım okumanın yanında.

Ornegin, "pride goeth before fall" said the resigning shadows, whatsoever.
  • gunlerin kopegi  (25.09.12 12:08:26) 
[]

amerikan ingilizcesi vs. ingiliz ingilizcesi

Amerikan İngilizcesi ve İngiliz İngilizcesi arasında kelime farklılıkları oluyor ya. Yazım farklılıkları değil de, farklı kelime tercihleri. Bunları bulabileceğim, internet üzerinden bir sözlük, site vs. var mıdır?




 
  • hasanli  (18.09.12 13:35:46) 
bu iyiymiş. ama benim aradığım, tureng, zargan gibi bir sözlük. istediğim her kelimeye bakabilmek için.


  • idyl  (18.09.12 13:39:36) 
  • hasanli  (18.09.12 13:42:10) 
ikisinin güzel bir karsilastirmasi icin en.wikipedia.org

www.englishclub.com

google'da american english vs british english diye arayabilirsin.
  • question the answers  (18.09.12 13:46:52) 
[]

numaralı gözlük camında buğu

Birkaç aydır numaralı gözlük kullanıyorum, henüz de tam alışamadım. Bir de bir buğu sıkıntısı var. Gözlüğü çıkardığım ve taktığım zamanlardaki görüntü farklı oluyor, canlılık bakımından. Gözlükte sanki çok ince gri bir tabaka çekilmiş, hafif bir buğu varmış gibi. Silsem de kâr etmiyor. Arada gidip musluğun altına tutuyorum, siliyorum, az da olsa geçiyor.
Neden olabilir? Camdan mıdır, ben mi doğru düzgün temizleyemiyorum? Yoksa böyle bir şey zaten herkeste mi var?



 
ben terlediğim zaman buğu oluyor. onun dışında sıkıntı yok. yanında özel bezi bulunsun sildiğin zaman geçiyor zaten.


  • esenbogan  (16.09.12 13:47:38) 
ben de gözlük kullanıyorum;

camı temizleyemiyorsun tam olarak. suyla temizledikten sonra kurulama işini mikrofiber aquaphilic (bunun türkçesi ne hiç bilemedim, suyu seven gibi bişey) bir bez ile yapmalısın.

fakat bu bezler çok çabuk kirlendiği ve niteliğini kaybettiği için kendi adıma (gözlük camım kolay çizilebilen bir cam değil) temiz bir selpak - peçete (bilimum temiz ve toz bırakmayacak zımbırtılar) ne bulursam onu kullanıyorum ve bir defada bir yüzeyi elimdeki şeyin temiz olduğunu bildiğim yüzüyle temizliyorum bir daha da kullanmıyorum.

üstüne falan silme sakın kurularken, üzerin bir şekilde kirli olacağından anca leke bırakırsın o da gri tonlarında görmene neden olur sırf kirdne dolayı.

eyyorlamam bu kadar.
  • the diabolic  (16.09.12 13:47:40) 
belki de camınızın kalitesinden kaynaklanıyordur.ben novax kullanıyorum.buğu falan da olmuyor.


  • yuvarlanantencereninkapagi  (16.09.12 14:15:12) 
@esenbogan - terlemesiyle pek ilgisi yok bendeki durumun, o buğu her daim kalıyor.

@the diabolic - o mendil işini denedim. tam olarak geçmediyse de hakikaten daha iyi oldu.

@yuvarlanantencereninkapagi & lim - cam kalitesi olması daha muhtemel sanırsam. gözlüğün numarası çok büyük değil. iş dolayısıyla günlerim çoğunlukla okuyup yazmakla geçtiği için, numara küçük bile olsa, en azından çalışırken kullanırsın, rahatlatır, diye vermişti doktor. gözlük denen meretin ne kadar pahalı olduğunu bu vesileyle keşfedince, nasıl olsa sadece çalışırken takacağım diye daha uygun bir çerçeve seçmiştim, bu mevzuda hiçbir fikrim olmadığı için ne benim aklıma camla ilgili bir şey sormak geldi ne de satan kişi bir şey söyledi. novax'a bir bakayım madem. aman aman bir fiyat farkı yoksa camı değiştiririm olmadı.

teşekkürler cümleten.
  • idyl  (16.09.12 15:06:34) 
[]

muğla civarında gezilecek yerler

Arkadaşımın yanına Ula'ya gidiyorum on günlüğüne (Muğla'nın ilçesi). Araba da var, sağa sola gideriz diye düşündük. Organizasyonu bana bıraktı, oysa o tarafları pek bilmiyorum ben. Günübirlik Fethiye'ye gitmemiz gerekiyor birkaç iş için. Bir iki gün de Datça, Palamutbükü taraflarına gideriz diye düşündüm. Onun haricinde önerebileceğiniz yerler var mı? Niyet denize girmek, güzel yerler varsa da gezmek görmek. Sakin bir tatil olsun istiyoruz. Geceleri en atraksiyonlu eğlence rakı sofrası olabilir ancak.

Arabayla 3-4 saatlik yerler bile olabilir. Gece kalmalı öneriler daha bile güzel olur. (Bir de fikriniz varsa eğer, önerdiğiniz yer Muğla'dan kaç saat uzaklıkta yazabilirseniz, şukela olur.)


 
kafa dinlemelik bir yerler istiyorsaniz koycegiz ve ekincik'e ugrayin. fethiye'ye gidip gelirken yol ustunde hem.
koycegiz'de pansiyonlar super ucuzdur, gunubirlik teknelerle dalyan'a da gezmeye gidebilirsiniz hem.

  • fader  (18.07.12 12:28:19 ~ 12:31:26) 
Ula'ya 10 dakika kadar mesafede Akyaka var mutlaka gidin. Gitmişken çınar koyuna gidin. Kız kumu var mükemmel bir yer gidin.


  • coca--cola  (18.07.12 12:37:40) 
[]

shakespeare'in hamlet'inden bir soru

Merhabalar,
Shakespeare'in Hamlet'inden Polonius'un şu pasajında:

"This above all: to thine own self be true,
And it must follow, as the night the day,
Thou canst not then be false to any man.
Farewell, my blessing season this in thee"

ilk cümledeki "to thine own self be true" kısmını çevirmen Türkçe'ye doğrudan "kendine karşı dürüst ol" diye mi çevirmiş acep? Elinin altında Türkçe çevirisi olan varsa bir bakabilirse nasıl makbule geçer. (Paris'e gitmekte olan oğlu Laertes'e verdiği son tavsiye bu; hani yerini bulması kolay olursa diye not düşeyim dedim.)

 
Sahne-Perde verebilir misin müdürüm? Can Yücel çevirisi var, epey de bakındım fakat denk getiremedim. Ki çok olmuş okuyalı...


  • Dunedan  (27.06.12 13:57:49) 
İngilizcesinde Act I, Scene 3 diye geçiyor. Ardından da "Elsinore. Polonius'un evinde bir oda" yazılmış.
Satırlar da yazılıysa eğer, 565 yazıyor İngilizce metinde (gerçi şimdi internetten baktım, başka bir yer 78-80 demiş satırlara.)

  • idyl  (27.06.12 14:09:28 ~ 14:10:15) 
Of of of, ne kadar zaman geçmiş; ben unutmuşum bunu. Kusura bakma dostum. Lâzım mı hâlâ?


  • Dunedan  (06.07.12 10:26:32) 
Yok yok lazım değil:) Kitapçıya gidip İş Bankası ve Cem Yayınları çevirilerine baktım. Can Yücel'in nasıl çevirdiğini bulabilsem güzel olurdu, ama çeviriyi teslim ettim zaten çoktan. Teşekkürler:)


  • idyl  (06.07.12 17:16:15) 
[]

deşifre için ücretlendirme

Hemen konuya gireyim. 100 dakikalık bir radyo programının deşifresi yapılacak (ses kaydı metne aktarılacak). Bir arkadaşım arayıp ücretlendirmenin nasıl olduğunu sordu. Ben ta yıllar önce bu işlerle uğraşıyordum, o zaman dakikası 75 kuruş - 1 tl gibi şeylerdi. Ama şu anki ücretlendirmeler nedir bilmiyorum. Bilgisi olan var mı?




 
saati 55 tl ile 85 tl arası değişen fiyatları var.


  • tanri siva  (06.06.12 11:21:29) 
çok teşekkürler!


  • idyl  (06.06.12 11:40:41) 
[]

"serbest kürsü"nün ingilizcesi

Var mıdır "serbest kürsü"yü İngilizce'de karşılayacak bir tabir?




 
freestyle


  • Dr. Kissingher  (28.02.12 19:53:13) 
Aslında ben de emin olamadım ondan. Bir derneğin faaliyet raporunda geçiyor, Serbest Kürsü adıyla bir toplantı düzenlemişler. Op-ed uyar mı ki buna?


  • idyl  (28.02.12 19:53:59) 
Hmm open mike olabilir belki hakikaten. Aslında her önüne gelen konuşmamış, belirli bir konuşmacılar listesi var, sırayla söz almışlar sanırsam ya da işte ortak bir tartışma olmuş. Hiçbir açıklama da yazmıyor. Ama open mike uyar gibi harbiden de.


  • idyl  (28.02.12 20:07:49) 
[]

same-store sales'in türkçesi?

Evet. Çevirmekle uğraştığım bir metinde geçiyor da. Bir türlü bulamadım Türkçe'deki karşılığını.

en.wikipedia.org


 
"Eş mağaza satışları" demiştim.
Aslında "zincir mağaza satışları" daha yaygın kullanılıyormuş.

  • konor  (17.08.11 22:41:58 ~ 22:45:50) 
yahu çok teşekkür ederim. kimse artık görmez etmez ki diye üzüle üzüle yine de bir umut kontrol edip duruyordum ilanı. şimdi fark edince pek bir mutlu oldum, teşekkürler:)


  • idyl  (17.08.11 23:12:16) 
[]

facebook sorusu

vallahi aradım, ama sonsuz sayıda sayfa çıkınca bununla ilgili ve ben bir türlü öğrenmeye çalıştığım şeyi bulamadıkça, sıkıntı bastı yeminle.
derdim şudur: ben listemde olan bir arkadaşın bildirimlerini, fotoğraf ekledi olsun, şunla arkadaş oldu olsun, durum bildirimi olsun, hiçbir şeyinin benim anasayfamda çıkmasını, bana duyurulmasını istemiyorum. 'arkadaşını sil gitsin' hakikaten çok daha şukela bir çözümse de, anlatsam üç sayfayı bulacak durumlardan dolayı silemiyorum da. bir de işin daha da şeysi, mümkünse arkadaş bu bildirimlerden çıkarma halinden haberdar da olmasın istiyorum. mecbur liselilik yapıcam artık, başka çare kalmadı.

şimdi. 1 saattir facebook'un ilgili olabilecek her bir yardım başlığını okudum. bulabildiğim yegane şey şu oldu: anasayfada, misal ahmet kişisinin paylaştığı fotoğrafın üzerine geldiğinde, sağ üst taraftaki çarpı'ya tıklandığında, aşağıda 3 seçenek sunuyor: "ahmet'i gizle, "spam olarak işaretle" ve "iptal" olmak üzere. bu "ahmet'i gizle" seçeneği tam da benim aradığım şey midir? ben artık bu arkadaşın facebook hayatının bildirimlerini almayacak mıyım? üstelik o da benim bunları almadığımdan hiç haberdar olmayacak mı? kendisiyle facebook ilişkimiz, arkadaş listelerimizde birer isim olmaktan ibaret olacak mı?

çare bu değilse, ama bildiğiniz başka birşey varsa, bir deseniz o nedir, ne güzel olur anlatamam.

 
evet çare bu."ahmeti gizle"..onun da bundan haberi olmaz.ben de yaptım çoğuna bunu :)


  • lavitaebella  (08.09.10 01:29:00) 
oha be arkadaşım. bu ahmet'in senin onu gizlediğini öğrenmesi seni ne sıkıntılara sokmuş böyle. hide ahmet'e tıkla, korkma bir şey olmayacak. ben listemin yarısına yaptım bunu.


  • i ve been mistreated  (08.09.10 01:29:48 ~ 01:30:05) 
yahu cümleten teşekkür ederim. kaç gündür sinir kaynağı olmuştu bana. gizledim, rahatladım, kontrol etmek için anasayfaya baktım, harbiden hiçbir şey yok. yeminle rahatladım:) hayır arkadaş insan bir yaştan sonra lise algısına dönünce vicıt da yadırgıyor, olmuyor yani:)
çok çok teşekkürler yeniden:)

@esrefoldu: evet senin dediğin başka birşeymiş:) sırf daha afili duruyor diye ilk senin dediğini yapayım dedim. daha bir ciddi geldi:) ama yok, ordan bildirimler engellenmiyor:)
  • idyl  (08.09.10 01:38:51 ~ 01:49:35) 
[]

uçak/mühendislik terminolojisi bilenlerden çeviri yardımı ricası

efem bir teknolojiyle ilgili bir çeviri tamamladım. teslim etmeden önce üzerinden son bir kez geçiyorum. bir kısım var, çevirirken de asabım bozulmuştu, hala da aynı etkiyi yapıyor. şöyle ki:

"The new domain in fact made possible a new generation of military aircraft designed to be inherently unstable (in technology jargon, to have “relaxed static stability”). This gave an advantage. Just as you can maneuver an unstable bicycle more easily than a stable tricycle, you can maneuver an inherently unstable aircraft more easily than a stable one."

mesele, burda ne anlatmak istiyor anlayamıyorum meselesi değil. bu unstable/stable'lıların türkçe'de uygun bir karşılığı vardır muhakkak, ama ben niye bulamıyorum meselesi. 'relaxed static stability' kısmına, sonra değiştiririm diye 'gevşek statik denge' yazmışım, değiştiremiyorum, 2 saattir uçaklarla ilgili makale okuyup duruyorum, asabım bozuldu. bilen eden varsa valla sevaba girer.

 
duruş denkliği ya da kalıcı denge mealine geliyormuş static stability.

tureng.com

başka bir teknik terimde "relaxed" kelimesi, serbest olarak kullanılmış.

tureng.com

şöyle diyebilirsin sanırım bunlara dayanarak: "serbest duruş denkliğine sahip olması".
  • pisagorsamsa  (14.07.10 14:55:07) 
bence yukarıdaki tanım yanlış olur. direk stabilite falan denebilir ama olmazsa onun türkçesi "kararlılık"tır.


  • vecihi  (14.07.10 16:38:04) 
hmm. şimdi siz sözlüğe bakarak değil de bildiklerinizden yola çıkınca benim yine kafam karıştı:) ben "serbest duruş dengesi"nde karar kılmıştım en son, ama kararlılığı da bir araştırayım yeniden.


  • idyl  (14.07.10 17:35:17) 
mesela f-16 için çok "unstable" bir teyyare derler. o yüzden uçuş kontrol bilgisayarı saniyede bilmem kaç bin/milyon komut yollar tarzı bir bilgi vardır. stabilite uygun bir kavram bence.


  • maresaldesaxe  (15.07.10 00:10:04) 
en son "serbest kararlılık" demiş bulundum. çeviriyi de bugün teslim ettim, bu tabirin altını çizdim ama burdaki cevaplar üzerine, bunlar da olabilirmiş diye not düştüm. kendileri karar versinler artık:)
teşekkür ederim cümleten:)

  • idyl  (15.07.10 14:14:34) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.