bilgisayarı fişten çek. pili çıkar. 15dk bekle. pili tak fişe tak. çalıştır.
*yani hem laptop hem bios 15dk boyunca enerjisiz kalacak.
*valla en son bios resetlemem 10 sene önce falandı. 15dk diye biliom.

1 dk yeterli diye söylemişler her yerde ondan mı olmadı acaba? bi de onu deniyim.

Builtin memory oluyor onlarda. Eski mantık çalışmıyor öyle. Anakart üzerinden müdahale gerek. Ve seni aşar.

yassı pillerden olması lazım. saat pili yani. o pili çıkartıp artı ve eksi kutbu birbirine tornavida/tel ile dokuındur. yani kısa devre yap. bios sıfırlanmış olur.

bi arkadaşım da aynı şeyi söyledi. o söküp taktığım şey pil değilmiş. komple açmam ve pili bulmam gerekiyomuş. hey allaam ya. dertsiz başıma dert açtım.

off, uefi bios ise eğer,2012 üretimiyse yüksek ihtimalle öyledir. pil çıkartarak filan biosu sıfırlayamazsınız. tek çare yetkili serviste biosu yeniden yüklemek. ama yine de cihazın modelini aratıp ne tip bios kullandığına bir bakın. boşuna sökmemiş olursunuz aleti

@dedi kalabaligin icinden bir ses

www.xbitlabs.com

açabildiğimde gördüğüm arayüz linkteki gibiydi. sanırım bahsettiğniz başka bi versiyon.

resimdeki gibiyse eski tip biosdur. pili bulursanız çıkarıp 20 saniye bekleyip geri takın. bios pilinin üstünde cr2032 yazar

kanyon arka taraflarina bakin bence. gultepe sanirim , genelde sakat bir mahalle olarak gecsede tek basina yasayan arkadaslarim var o bolgede

Gültepe'de bulursun anca

Gülbağ da olabilir

1000 lira yapsan seçeneğin artar aslında

emniyetevler, çeliktepe civarına da bi bakın derim.

bir hafta sonra evden çıkıyorum. m.köy gülbağ da oturuyorum. tek kalıyor idim kadın başıma :p 750 kira veriyordum. ev sahibim iyi bir insan. düşünürsen telefonunu ulaştırabilirim.

ben de arıyorum ordan biliyorum çok merkezi ve saçım şekil bir merkezlerde 1500'dan aşağı ev budur denecek bir yer yok. beşiktaşta 1200 verirken ağlayacağın evi izmir de körfez manzarasıyla tutuyorsun. batsın böyle şehir.

Aslında bir şey söyliycem. Ortaköy taraflarına bak. Dereboyu Caddesi'nden içeri doğru giden sokaklarda, yukarılara çıkıldıkça fiyat düşer. Çok da güvenli raad muhitlerdir.

Bunu görünce benim ev çok ucuza gitmiş.. Halıcıoğlunda Metrobüse 400 m mesafe 1+1 600 TL verdim 6 ay önce... Halıcıoğlu ve sütlüce taraflarına bakın derim. Ulaşım açısından iyidir. Fiyatlarda uygundur. İti kopuğu olmaz olsa da bulaşmaz. İti kopuğu hatta mahallenin insanı olduğunu öğrendikten sonra korur bile:)

cevahirin arka kısmına bakabilirsiniz, yollar inişli çıkışlı ama fena sayılmaz. halide edip mahallesi tarafında iç mahalleler hariç bakılabilir, metrobüse ulaşım var.

başka semt olabilecekse kağıthane-başak konutları var, daha geçen hafta arkadaşım tuttu 800 tl'ye ve evin içi gayet düzgün, merkezi ısınması senelik 500-600 ödeniyor ama bunun dışında aidat 110 ya da 120 her ay. baya ferah bi site, yeşil alanı bol, 30 küsür blok var. ulaşımda güzel, iş çıkış saatinde 10 metrede bir duran dolmuşla şişli'den 30 dk da gidiliyor. mobese ve güvenlik var.

cevap veren herkesd tesekkurler. cok acil oldugu icin burayla ilgilenemedim bile direk sahada araştırma yaptık. besiktas ihlamurdere cadddesinin yukarilarinda pazarlikla 900e bi yeri tuttuk. muhteşem bi yer degil ama cok ciddi bi sorunu gorunmuyor.tekrar tesekkurler herkese :)

internette bulamazsın öyle baskı kalitesinde afiş. elden bulman lazım...

sahafları fln gezmeni öneririm, internette bulamazsın.

@hamsi, internette bulamazsın dememdeki kasıt, dijital olarak bulamazsındı :)

ne sipariş ediyorsunuz? amazon sadece kitap ve cd/dvd gönderiyor türkiye'ye.

kitap ve cd disinda cok az sey gonderiyor turkiye'ye.

(bkz: borderlinx)

yüzüklerin efendisinin figür oyuncaklarindan sipariş etmek istedim. acaba gerekli şeylerde bulur muyum ki? bulursam da aradıgim parçayı bulur muyum? veya getirten bi yer bulabilir miyim?

gerekli şeyler'e sormakta fayda var. olmadı kadıköy'de dreamers var, oraya da sorabilirsiniz. hatta şuradan aradığınızı bulabilirsiniz belki;

www.dreamersfigure.com

usshopex tavsiye ederim ama gümrük limitlerine dikkat.

www.yurtdisindan.com

gereksiz uygulamaları kaldırıp şifre değiştirin.
ben böyle kurtuldum.
edit: oha başlığı okuyup direkt yazmıştım :/
üzgünüm. ilgili birimlere mail atmayı deneseniz diycem ama ben denedim, belki şifre değişikliği işe yaradı, belki de onlar el atıp bana haber vermediler...

hesap ayarları.. soldaki sütundan en alttaki facebook reklamları..Üçüncü şahıs reklamları ayarını düzenle.. Hiç kimse.. Değişiklikleri kaydet.
çoğu sayfada bunun yapılması tavsiye ediliyo umarım işine yarar zira ben de birçok arkadaşı bu yüzden engelledim

anne kuşlar, eğer sağlıksız bir yavru olacağını anladığı yumurtalara veya boş/ölü yumurtalara önem vermezler. başka yumurtaları da varsa yuvada bu yumurtaları yuvadan bile uzaklaştırabilirler.

ayrıca kuşların yumurtalarının üzerinde her zaman kuluçka yapmak gerekmiyor sanırım. sonuçta anne kuşun da beslenmesi gerekiyor ve bunun için de yumurtaları bırakıp yuvadan ayrılması gerekebiliyor.

Yumurta sağlıksızsa kuluşkaya oturmayabilir, yuvadan da atabilir. Ama bırakın kalsın, sakın yumurtaya dokunmayın, yoksa sağlıklı bile olsa kuş oturmaz üzerine.

ama yuvayı bundan 1.5 ay önce bi erkekle beraber yaptılar kı zaten yem yemeye de beraber gelırlerdi nöbetlleşe fln değışmelerı gerekmez mi? hatta erkek de bugün geldı sabah bıri fıtıdakı saksının içinde bırı de mermer pervazda oturuyodu.

yumurtaya yakşaşırsanız da gelmez.

yumurtaya insan eli dokununca kuluckaya yatmadıklarını duymustum.

frame var çok iyidir. hatta türkçesi bile yayınlanıyor.

hımm ya çok bılmıyorum ben aslında kız arkadaşım ıçın soruyorum da, böyle trend ve dekorasyon dergilerınden ziyade daha teknik ve profesyoneller için içerik sunan bi dergi arıyomuş sanırım.

frame profesyonellere yönelik zaten.

olmaz güzel bile olur, elmanın kabuğunu varsa biraz ıhlamur ve kabuk tarçınla sıcak suda demlersin balla da tadlandırabilirsin

kendin dalından koparmadığın elmayla yapma. parafine batırıyo çiftçi amcalar parlak görünsün diye. çok sağlıklı degil.
ama tadı güzel olur :)

yeşil elma kabuğu kullan, ıhlamur,az çubuk tarçın, limon ve tabii ki bal.

eski sevgilimin kimliğinde "zerdüşt" yazıyordu.

din hanesi boş olan tanıdığım insanlar var. turk vatandasıgına cok kucukken gecen yabancılarda eger anne baba musluman değilse ve ozellikle bir sey belirtmezlerse genede bos bırakılıyor.

ben de kişinin beyanına uygun olarak din hanesi değiştirilir, boş bırakılır veya sılınır diye biliyorum. ama tabi uygulamada haneyi bos gören ilgili nasıl bakış atar, hangi işleme tabi tutar muallak.

yakın zamanda yasal oldu, eskiden degildi.

@dyg*dyg
Bildiğim kadarıyla "din hanesinin silinmesi" gibi bir olay yok, boş bırakılıyor. Bu ikisi farklı şeyler. Keşke silinse toptan da kurtulsak.

din hanesini boş bıraktırmak çok kolay ve 5 dakikada yapıyorlar.

@thor odinsson
haklısın yaptıgım fahiş hata kapsamında bile değerlendirilebilinir:) şöyle değiştiriyorum: Din bilgisine ilişkin talepler , kişinin yazılı beyanına uygun olarak tescil edilir , boş bırakılır veya silinir. silinen hane değil hanede yer alan din bilgisidir.olmuştur heralde?

kendi din hanesine ateist yazdıramayan arkadaşım sinirlenip zerdüşt yazdırmıştı. yani bazılarında sıkıntı çıkabiliyor.

"belli dinler" yazılabiliyor diye biliyorum ben de. anaakım dinler diyelim :p gidip "meraba, ben şintoistim" dediğiniz zaman kovalıyo'lar.

benimki boş. ben gidip boşalttırdım ama o kadar da kolay değil. öyle 5 dakka da sürmüyor. gıcıklığına uğraştırdılar biraz. her neyse;
3 büyük dini zaten yazdırabiliyorsunuz. onun dışında da birkaç seçenek var.
bazı çok bilinen uzak doğu dinlerini de yazdırabiliyorsunuz o kadar.
onun dışında tek seçenek boş bırakmak. ateizm seçeneği yok mesela. ya da kafanıza göre bir şey yazdıramıyorsunuz. zaten memurun önündeki sistemde seçenekler belli.

hayır yakın zamanda cıkan duzenleme ıle geldi bu olay, daha ocneden mahkemeye gidip yıllarca ugrasıp tamam haklısın ama mevzuat boyle dendı cok kişiye.

bütce ?

oda-kahvaltı tek kişi 60 lıradan ucuza var mıdır bu standartlarda? (tekın olmayan bi yer olmamalı elbet)

zonguldak amele birliği misafirhanesi var adına bakma internet sitesine bak. yeri süper fiyatları uygun.

@piszenci tam yorumuna terslenmeye hazırlanıyodum ki gerçekten öyle bi yerin var olduğunu öğrendim :D gerçekten güzel görünüyo sıteden yarın bi telefon açıp sorucam. hey allaam başka isim bulamamışlar mı :D

bu arada hala diğer önerilere de açığım.

www.airbnb.com burdan günlük haftalık aylık kiralık ev bulabilirsin istersen.saydığın şeylerden iyidir.

4 saat.

başkent, cumhuriyet, sakarya, boğaziçi ekspresleri lüks tren kategorisindeler ve genelde 4 - 4,5 saatte ulaşırlar. diğer ekspresler (kilometrik trenler) pek hızlı değil, her durakta duruyorlar neredeyse. 6 7i bulabilir anadolu, güney, doğu flan.

8'i bile bulabilir.

10 bile olabilir bilemezsin, belki de hiç gitmez.

Başkent, Cumhuriyet, Sakarya, Eskişehir Eks. en hızlılarıdır. Teoride 3 saat 50 dakikada.. Pratikte 4 Saat 15 dakikada alırlar yolu.
Fatih 4 saat 30 dakikada.
Anadolu 5 saat 10 dakikada alır...ve şaşmaz pek.

kamil koç'la git daha iyi.

kadıköy moda caddesindeki kuaför ramazan'da gayet güzel kesiyorlar. 20 liraydı en son.

not: uzun saçlıyım.

mos yada mehmet tatlı

bitti malesef

evliliğin ütopya olduğunu ben de düşünüyorum. sıkılırım ki ben? karşımdaki de benden sıkılır gibime geliyor, bu düşünce beni daha da sıkar, bu döngü böyle devam eder? yani evlenmeden önce bir kadına bakış açın, onunla olan ilişkin, evlendikten bir süre sonra çok farklı bir hal alır gibime geliyor.

Kadın konuşur... Engelleyemezsin. Yapısında bu var yani. "Walk the walk" kısmında iyi olmadıkları için (erkekler kadar) "talk the talk" kısmı gelişmiş genlerinin.

Hatta bırak dilediği gibi konuşsun kadın, eğer bir şekilde susturursan içinden konuşmaya devam eder, ki bu çok daha kötü bir şeydir, hiç istemezsin.

Ama tablo bu kadar karamsar değil tabii, zaman içerisinde dinliyormuş gibi yapmayı öğreneceksin :) Sabır anahtar kelime burda.

@money money money: çok güzel söylemişsiniz. içinden konuşma kısmına da aynen katılıyorum. ama kadının monologu eğer soru işaretiyle sonlanırsa dinlememiş er kişi felsefi, soyut şeyler söyler gibi yapıp hiçbişey söylememe rolüne gidiyo (ben öyle yapıyorum en azından ) ki bu da bayağı bi çene mesaisi... oluyoruz sana walkie talkie :D öyle degil mi

evlilik utopya filan degil. cok super ornekler de var etrafta. ama once kendini cozmus olman lazim. birey olarak yapabileceklerinin maksimumuna ulasip tamam aga artik bi de hatunla deneyelim diyebilmen lazim. mutlulugu hatunda ararsan cuvallarsin.

ayrica bir cin atasozu der ki: erkeklerde iki bas kadinlarda iki agiz bulunur...

dedikodu ve makyaj muhabbetını senle yapmadıgı zaman keyıflı muhabbetlerı var aga, kadının ıyısı de bunları senle yapmaz zaten.

cevap veren herkese teşekkürler. sorunun başlığına bakınca evet seksist duruyo ama aşağıdaki açıklamalardan ne demek istediğimi anlamışsınızdır diye düşündüm. yanlış anlayan arkadaşlar olmuş.

benim az konuşan ama çok iyi anlaştığım bir göz kırpmasıyla iletişim kurabildiğim kız arkadaşlarım da var çevremde ama arkadaş olarak kalıyo işte onlar. sevgili olunca aynı kapris ve beklentiler, anlamsızca uzayan konuşmalar, küçücük şeylerden tartışmalar başlıyo işte.

kadınları eleştirmeye çalışmıyorum aslında. marstan, venüsten gelme durumunu anlatmaya çalışıyorum. benim gibi düşünen kızlar da var bunu biliyorum. tabi duyuruyu bütün gün konuşmaktan yorulmuş içkili bi kafayla yazınca böyle durmuş olabilir . evet?

@freefroglet: bence bir erkek bışeyi birisiyle paylaşacağı zaman mümkün mertebe özet olarak anlatır. bunu da kasıtlı değil kendiliğinden yapar zekası sonuca ulaşmaya yöneliktir çünkü. (sonuçtan kastım derdini anlatmak seks yapmak değil) erkeklerin sevdiği sporlar da hep sonuca ulaşmaya yönelik değıl mi zaten.

kadınlarsa küçük detayları anlatmayı, deteylarla uğraşmayı severler deteyları unutmazlar falan ve erkekler unutursa sinirlenirler fln

demek istedigim zekalarımız farklı çalışıyo ve bu bizim için büyük bi zenginlik ama en büyük sürtüşmelere de bu neden olmuyo mu?

kadın erkek ilişkilerini anlatan sitcomlar filmler kitaplar bundan yok mu?

bir soru sordum diye aptal olmayı haketmiyorum bence.

dns (domain name server)'lar eğer bir yerel ağ içerisinde değillerse globaldir hocam. farklı bir şey değiştirmesi gerekiyor olmasın?
(bkz: comodo dns)
(bkz: google dns)

samair.ru

dün yapılmış çorba bugün bozulmaz ama. bişey olmaz bence.

yoğurt çorbası ekşi miydi?

ayrıca yayla çorbası bekledikten sonra mide bozabiliyor. belki bir benzerlik vardır.

zehirlensen anlarsin haci, ishal olursun, kusarsin, yani hik diye olmuyosun, baya bi aci cekiyosun gunlerce, hem ishal hem kusma olursa hastaneye git, yoksa bol bol su ic, portakal, mandalina falan ye, gecmezse, direk doktora.

parmak yöntemini kullan hep işe yarar :D

zehirlenmelerde mide öyle birden bulanmaz. en azından bi bir iki saat geçer.
gıda zehirlenmesi değildir.

iyi haberlerim var ölmedim :D midemi falan üşütmüşüm sanırım. şimdi bişeyim yok. cevap verenlere teşekkürler :)

netten de alırım diyosan (git: www.tahtakalehobi.com)

çarşı'da nezih var. orada bulabilirsin. *

Sanat malzemeleri için Güven Kırtasiye'ye bakmanı öneririm.
Balık pazarından yukarı çıkarken sağda, Çiya'nın karşısı.
Şu da sitesiymiş: www.guven-arts-crafts.com.tr

offf amk off. delleniyorum o uni yi hatırladıkça

4. levent e gel. ordan 500 t ye bin. maltepe köprüsünde in. köprüye çık. ordan minibüs veya 'ring'e atla.

illa kadıköy den gitcem diyosan. 19 b otobüsünü bul. sor bakalım okuldan geçiyo muymuş.
geçmiyosa yine maltepe köprüsüne kadar git. yine minibüs veya ring bekle. ( fazla beklemezsin)

maltepe'ye bi sekilde gelin. merkeze cok yakindir tip fakultesi. onunden okulun servisleri kalkar. en rahat boyle.
kadikoy'den maltepe'ye trafigin durumuna gore e5'ten 21A iett ya da kadikoy kartal (mavi baslikli)minibusle gelinebilir. uzun ve mesakatli bi yolculuk icin; 17, 16 yada kadikoy pendik, kartal (beyaz baslikli) minibusler kullanilabilir.

ama en temizi tren derim. 25dk'da haydarpasa'dan maltepe'ye gelirsiniz. tren istasyonundan servis duraklari 5-6dk yurume mesafesinde.

ordan bi şarkı mesela şu:
the swingle singers - surfboard
diğer şarkılar da bu gruba mı ait bilmem.

çok hoş, dinlendirici şarkılar var di mi?

ben de 24 yasındayım, yaklasık 4-5 yıldır dediğin moddaydım, hala herşeyin zaman geçirmek ve kendimizi kandırmak için bir oyun oldugunu dusunmekle beraber gelen bir maile-aslında resmi de olmasına ragmen- saf saf bakıp gulebiliyorum 2 saattir.
bence bu birşeyleri anlamsız bulma hikayesi IQ ile yakından ilintili, zeki insan depresif olur kardeşim ama illa ki senin de IQnu aşan mutluluk sebepleri cıkacaktır:)

mutluluk artık lüks. huzurla yetinmek gerek.

ekleme: 24 lerin haline bak yaw. nasıl bir nesle çattık böyle arkadaş?

entrylerinden pek haz etmesem de radioheadbanger'ın bu konuyla ilgili uzun bir entrysi vardı. hatırlayan mutlaka yazacaktır o durumu, adam haklıydı orda sanki.

bir 24 de beni ekleyin. ruhum 70 yaşına gelmiş gibi hissediyorum. bir de bu ara depresyona mı ne girdim kolumu kaldırasım yok, tüm sorumluluklar birikti göte kaçacak bu hafta içinde. neyse çözümünü bulursanız bana da haber edin.

oeh bi 24 de burada var ve aynen dünya yıkılsa umrumda değil gibi.

(!)

bi 24 de burada var anasını satayım.
artık iyice mutluluğun cahillikle paralel olduğuna kanaat getirmeye başladım.

k0b.tumblr.com
böyle de bi şey buldum, bakıyorum arada. 24'ler beğenir heralde.


"huzur önemli"ye aynen katılıyorum, huzurlu muyum bilmiyorum... (mantıken huzurlu olmam lazım, galiba!? ) (huzur buysa sokayım huzura)

bu "gecikmiş ergenlik daralması" fikri de akıl kurcalıyor; ama yok, öyle değil hacı. ergelik dönemini de gayet berbat bir şekilde geçirdim (onu çok sevdiğim halde hala babama sarılamam) ve ergenlikteyken edindiğim büyük-küçük her başarıda sevindiğimi, heyecandan delirip odamda gizli gizli havalara zıpladığım anları bilirim.

kısaca; ergenlikte aklımda yer ederdi bu olumlu durumlar, şimdi ise daha iyi durumda olmama rağmen sanki başıma gelen olumlu şeyler yılllar önce olmuş-çoktan geçmiş gibi oluyor. ekranın arkasından izler gibi.

yanılmıyorsam ergenlik dönemindeki daralmalar çok büyük oranda egoyla ilgili, şimdi ise diğer insanların hayvanlığıyla.( yok hacı yanlış anlamayın ben de hayvanın tekiyim, beni de şeytan dürtüp duruyor; ama millete insan gibi -yalan da olsa- ve sayılı davranıyorum -maalesef-. e böyle olunca "aa etraf horozbu çocuğu dolu lan" diye rahatça görebiliyor insan) (inşallah bana öyle geliyordur, yanılıyorumdur)

iş-eş-arkadaş üçgeninden hiç biri beni de heyecanlandırmıyor. vay arkadaş, 18imde bir an önce evden çıkmak istiyordum, şimdi beni en mutlu edecek şey annemin babamın yanına gidip tekrar evin çocuğu olmakmış gibi geliyor. hayat bizi erken yoruyor, "şu da bitsin, sonrası rahat" diye diye kandırdık kendimizi, ama bitmiyor, ve bitmeyen bir şeye göre de çok hızlı akıp gidiyor. anne-baba diye ağlarken -burası çok korkunç bak- anne-baba olacak yaşın geliyor.

ne biliyim, git spor yap dicem ama alışkanlığın yoksa üç gün sonra bırakır, iyice depresyona girersin. kendimden biliyorum. ben böyle çok bunaldıkça müziği açıp hoplaya zıplaya dans ediyorum, belki sende de işe yarar. uzun vadede de başka şehirler, ülkeler görmek kadar ölü toprağını atan bişey yoktur. ilk tatilde kaç bi yerlere.

bi de tabi bütün bunların ötesinde bir çözüm var ki: (bkz: montla sıç)

bir 24'de burada

sıkıldım artık ben de... 18 yaşımdan beridir çalışıyorum yaz boşluk 2 hafta 3 hafta demeden dur durak çalıştım. üniversitemi bitirdim ve düzenli bir çalışma hayatına başladım.. sıkıldım işte.. belki başka problemlerim var, herkesi farklı farklı problemleri olduğu gibi...
arkadaşın birisi demiş nasıl 24sünüz siz ben sizin zamanınızda diye... evet ben de öyleyim aşık oluyorum geziyorum eğleniyorum arkadaşlarımla vakit geçiriyorum ama bunların hiçbiri bu söylediğim konuya ilaç değil...

yaş 24,
dişi cins,
hem proleter hem öğrenci
sabah kalktığımda dişlerimi fırçalarım
"bir tost"

arkadaşım psikoloğa gitsenize, neyi dert ettiğinizi kendi başınıza bulup çözemiyorsunuz işte? normal falan değil bu.

@leylak sarabi, çok özür dilerim; ama... (aslında meclisten dışarı yazmaya çalışacağım, üstüne alınma)

normal olmayan direkt "arkadaşım psikoloğa gitsenize, neyi dert ettiğinizi kendi başınıza bulup çözemiyorsunuz işte? normal falan değil bu." diyebilmek maalesef. hak vermeyebilirsin tabii olarak, hak vermek istersen üzerine biraz düşünmek gerekir kanaatimce.

...ve neyin dert edildiği de açık değil mi sence, bunun da bir çözümü yok. bu bir sorunsa (ki bence net olarak öyle) sorunu çözebilecek olan sensin. çözer misin? (tahmin edersin ki çözebilmek için sorunun ne olduğunu bilmek gerekir)

not: akla gelebileceği üzere ne derdi ne tasası olan, ne de bir düşünce üretebilme yetisine sahip olan, ego tatmini olarak "bunalımdayım" vs. modunda yazan yok mudur buraya...e vardır tabii büyük ihtimalle. (belki de yoktur, bilemeyiz)

bende de var. hatta sıkıntıdan evlenmeyi bile düşünmüştüm birkaç ay önce heyecan olsun diye. artık hiç düşünmüyorum üstünde kabullendim durumu şikayetçi de değilim . öhöm öhöm bi de zekayla ilgili olduğuna ben de inanıyorum bi de algıların daha açık olmasıyla falan.

"ben de, ben de" diyenlerin hepsinin uzun süredir kız/erkek arkadaşının olmadığını düşüünüyorum. edinin, o boşluğunuzu doldurur!

@terp,

ben evliyim :) buradaki "24"lerden biriyle tanıştım onun da bir sıkıntısı yoktu bu konuyla ilgili. yanılmıyorsam diğerleri de böyledir.

hacı buradaki kafası çalışan bu adamların kız arkadaş sorunu yaşaması garip olurdu zaten be, yapma.

@merdümgiriz..

mühendislik fakültelerine hiç uğramadınız galiba :)

ohoo ne çok dertli varmış.

birkaç şey açıklayayım. yaşlılıktan kastım "ben bu işleri aştım" gibi bilgelik taslamak değil. merak etmek keşfetmeye çalışmak gibi yaşlılarda olmayan gençliğe özgü bi heyecanın eksikliginden bahsediyorum, heyecandan gebermekten değil. detaylı bilgi sahibi olduğum şeyler var evet ama pek çok konuda da kendimi yetersiz buluyorum açıkçası. bunun dışında biraz dağınık ve erteleyen bir insanım ama arkadaşlarımla her hafta buluşup ya bişeyler içiyorum ya sergi geziyorum falan güzel bunlar ama eve geldiğimde mutsuzum. kız arkadaşım olsun isteseydim bulurdum ama hoşlandığım insanla bile karşılaşmıyorum (çekici bulmak ayrı konu). kısa süreli ilişkiler de de duygu olmadığı için sıkılıyorum karşımdaki ınsandan, sıkıyorum da doğal olarak.

dine inanmıyorum agnostiğim ve bu da inanan bir insanda var olan optimizmin bende olmamasına sebep oluyo doğal olarak. "kendim süperim insanlar bok" diye bi düşüncem de yok bence hepimiz bokuz. insan olmakla barışık değilim sanırım.

hani lisedeyken üniversiteye dair, üniversitede hayata atılmaya dair heyecanlar olur ya, o yok bi de bende. geleceğimi çok da merak etmiyorum. çalışmak evlenmek çocuk fln heyecanlandırmıyo beni veya ne biliyim evim arabam olsun. bi sik olmuyo bunlar gelince bence. çocukken var olan hayatın büyüsü kayboldu sanki. koca bir dünya var ve ben gidip onu deneyimlemeliyim derdim çocukken. şimdi o dünya nispeten küçük olsa da hayli büyük hala ama ben merak duymuyorum sanki. öff ne biliyim böyle işte...

@merdümgiriz: amacım küçümsemek, erkek/kız bulamıyorsunuz demek değildi. insanın ilişkisi olunca daha farklı bakıyor hayata, her şeyi geçse sevdiceğinden güç alıyor, falan filan...

bu arada "kafası çalışan bu adamların kız arkadaş sorunu yaşaması garip olurdu" demişsiniz, tam tersi olduğuna inanıyorum.

:)
yapma hoca be...kafası çalışan adamın açılamama, beğenilmeme vs. sorunu olmaz biliyorsun. "beğenilir miyim", "reddedilir miyim" gibi sorunu zaten olmaz. ( "kafası çalışan kişi istediği kızı elde eder" gibi bir saçmalığa gitmesin de konu :)

...ama "beğenir miyim derdi olur" dersen o ayrı; ki bu dert sayılmaz. abazalık dert olur böyle bir durumda, normal bir insanın da abazalık gibi bir derdi olmaz zaten.

(ulan nefret ettirdim kendimden...çokbilmiş gibi konuşa konuşa)

@sttc,
:) mühendislik fakültelerinde kafası çalışan adam mı var acaba, yıllardır ben mi denk gelmiyorum bunlara?

kafası çalışan adam derken zeki adam demek istiyorsun sandım. beğenilir miyim derdi olmayan adam kendine güveni olan komplekssiz adamdır. bunlar histir, zeki diye bir insan direkt kendine güvenen ve komplekssiz bir insandır diyemeyiz. hatta yineliyorum, zeki adam her şeyin farkındadır, bol hesap yapari ince düşünür, tartar; sonuçta karşı cinsle büyük ölçüde hüsran yaşar. tarihte göz önünde bulunan birçok dehanın ortak sorunudur...

@terp,
evet; kafası çalışan adam derken zeki adam demek istedim.

dediklerine katılıyorum tabii ki; ama "sonuçta karşı cinsle büyük ölçüde hüsran yaşar" kısmı garip değil mi? senin tarifin daha çok "sayısalcı" diye tabir ettiğimiz; kafası sözele, sanata, his konusuna, hayata... pek basmayan kişilere uyuyor. millet (işin içinde rakamlar-formüller vs. olduğundan) bu (sadece)sayısalcıları zeka sahibi sanmakta sen de farkındasın, (sadece)sözelciler gibi düz adam oldukları açıktır halbuki.

"kafası çalışan" sözümü başkalarına ya da kendimize yormadan direkt olduğu gibi basitçe "kafası çalışan" olarak algılamak daha kolay olabilir kanaatimce.

kedilerin dogum yapmasi sadece mart ayinda olmaz tabi eger hamileyse. yakininizdaki veterinere goturup rica etseniz genel muayene yapar size sorunun ne oldugunu belirtir.
belki de kendi aralarindaki durumdan vs diger kedilerden cekiniyor olabilir.insanlar gibi onlarda da baskin ve cekinik davranislar var.

azmış da olabilir. çoğunlukla mart ayında azarlar lakin şart da değildir. çiftleşme mevsimi dışında çiftleşen, çiftleşmek isteyen bir hayvan da olabilir.

(bkz: jeux d'enfants)

19.00 diye biliyorum.

Bu ülkenin tarihi, büyük hayal kırıklıklarının tarihidir aslında. Cumhuriyeti milat olarak aldığınızda, devrim kendi çocuklarını yemekle başlamıştır işe.
Kurucu kadronun neredeyse yarısından fazlası telef olmuştur.
Birlikte Kurtuluş Savaşı verdiği Kürtleri yok saymış ve büyük acılar yaşatmıştır.
Varlık vergileri, çalışma kampları, kutsal varlıkların yağmalanması sıradan bir reflekse dönüşmüş; kendinden olmayan, bir gün bile güven duygusu içinde olamamıştır.
Başbakanını idam etmiş, fidan gibi gençlerini darağaçlarına göndermiş, yargısız infazlarda yok etmiştir.
Resmi olarak ölüm listeleri yayımlamış, yayımlamakla kalmayıp listedeki herkesi ölüm üçgenlerinde, sokak köşelerinde, evlerinden alarak, gözaltı merkezlerinden çıkararak canlarına kıymıştır.
‘Düşman’ icat etmeden idare edebilme kabiliyeti geliştirememiştir. Kendi yurttaşına bir gün bile güvenmemiştir.
Giyimine karışmış, inancına karışmış, fikrine karışmış, mezhebine laf etmiş, yoksulunu yok saymıştır.
Hiçbir üniversitesi dünyanın seçkin akademi listelerine girememiş ama yolsuzluk ve yoksulluk listelerinde ülke olarak hep üst sıralarda yer almıştır.
Karakol gidilecek yer mi düşülecek yer mi?
Dünyanın bütün dillerinde ‘gidilen’ bir yer olan polis karakolları, sadece bizde ‘düşülen’ bir yer olmuş, üzerine türküler yakılmıştır.
Elinizi vicdanınıza koyup söyleyin, “Gözaltındayken intihar etti” haberlerinin bir tekine şüphe duymadan inandınız mı?
Dünyada hiçbir ülke gösteremezsiniz ki hapishanelerinde bizdeki kadar aydın, sanatçı, bilim insanı, gazeteci ve politikacı ağırlamış olsun.
Baro başkanlığı yapmış, büyükelçilik yapmış insanlara, son günlerinde bir pasaportu çok gören bir cumhuriyetin vicdanı hür diyebilir misiniz?
Kapattığımız siyasi partiler, tarihte kurup batırdığımız devletlerden daha çoksa bu işte bir arıza var diye düşünmez mi insan?
Kurulduğu günden beri milli birlik ve beraberliğe muhtaç olunmayan bir gün bile geçirmemişsek bu cumhuriyetin sefasını ne zaman süreceğiz sizce?
Okul sayısından çok dershane olur mu?
Kime sorsanız ‘eğitim, güvenlik, sağlık ve yoksulluk’ olarak sıralar bu ülkenin dertlerini.
Nerede dert varsa çözümünü ekmeğe bağlamışsınız.
Eğitimi dershanelere, güvenliği koruculara ve özel güvenlikçilere, sağlığı tüccar hastanelere, yoksulluğu da inayet ve sadakaya teslim edince cumhuriyet mi olunuyor?
Ekonomisi bir sert yellenmeye bakan bu ülkede en çok kazananların bankalar olmasında hiç mi bir garabet yok?
‘Herkese eşit eğitim hakkı’nı programında yazmayan bir tek parti var mı?
Seçim meydanlarında bunu söyleyerek gerinmemiş bir lider hatırlıyor musunuz?
Bu sözü bir beze yazan öğrencilerin cezaevinde olduğunu söylediler mi size? O öğrencilere istenen cezanın 15 yıl olduğunu da duymadınız mı?
Fikri hür, irfanı hür nesilleri biraz uzun bekleyeceksiniz; Cumhuriyetin 100. yılı geldiğinde halen cezaevinde yatıyor olacaklar çünkü.
Ne yapabiliriz?
Bu yazıyı vakitlice okuduysanız eğer, valilik ve belediyeyi aramakla işe başlayabilirsiniz.
Kişi başına düşen milli gelirden payınıza düşen kısmını, havai fişeklerle heba etmelerini engelleyebilirsiniz. Bu yoksul halka bir de pespaye görgüsüzlüklerle zulüm etmelerinin önüne geçebilirsiniz. Zaten o fişekler masum kuşları öldürüyor.
İnsanların patır patır öldürülmelerine genellikle sessiz kaldınız; bari kuşlara olsun mani olabilirsiniz. Onlar sıcak yerlere göçüyorlar, cumhuriyetinize bir şey demediler ki.

süpergüç Türkiye, şakşakşakşak...şaka

(bkz: easy listening)

dead can dance

ney fiyuuuuuuuuuu

ambient music

(bkz: chill out)

Eufloria Soundtrack. Diğer tarz müziklerde fazla müzik aleti kullanıldığı için ilginç olabiliyor ama bu tam sıkıcı ve dinlendirip uyku getiriyor. Biraz dinlemek için çaba sarfet. Aksi halde çok itici gelebilir başta.

goldberg varyasyonları

şifrenizi değiştirmeyi deneyin. sizden önce değiştirmişse hacklendiğinizi doğrulayabiliriz

twitter hesabiniz ile baglandiginiz herhangi bir site var mi? settings->connections altinda gorebilirsiniz varsa. bilmediginiz ya da istemediginiz bir site varsa erisimini engelleyebilirsiniz.

tamam da giriş yapamıyor musun? şifremi unuttum seçeneği vardır herhalde onu denemedin mi?

hesabım açık durumda ama benzerı bır olayı başka bı sitede de yaşadım hesabımı açtığım halde spam mesaj gönderiyodu bırılerı hesabımdan. şifremi degiştirınce düzelmişti sorun. aynı şey twitter da da oldu. zaten beni şaşırtan da bu. hesabım açıkken olması!

kontrol ettim şifrem değiştirilmemiş.

settings->connections kısmında da alakalı bı şey yok. twitpic fln var.

Bilgisayarınızda trojanvari bir şey var. Antivirüs kullanmanızı öneririm. Antivirüs varsa, Spybot search and destroy adlı freeware progamla taratmanızı öneririm.

mac os kullandıgım için (mac os un kendi default yazılımları dışında) koruyucu yazılım kullanmıyorum. bi deniyim bakalım. teşekkürler.

teyzeoğlu, su döküldükten sonra hiç çalıştırmasaydın, tamamen kuruduktan sonra kendi çalışırdı zaten.

sen yine de bir elektronikçiye götür, belki geri dönüşü olur.

1-yurtdışndan sipariş edip getirtebilirsin. gümrükte takılmaz bence, 100 dolar filan sırını vardı onun.
2-üstünde usb portu olan klavyeler var ama sen bir usb uzatma alıp aynı işi görebilirsin bence.

turkiye'de ciddi pahali.. ille apple olsun diyorsan yurtdisindan siparis verebilirsin.. ama apple olmasin da olur diyosan o boyutlarda usb'li klavyeler satiliyor..

bu arada apple alacaksan kablosuz versiyonu guzel baya..

aleti ters çevir. 12 saate yakın elleşme ve periyodik olarak fön makinası ile kurutma işlemi yap.

yazmamışım, bu su dökülme olayının üzerınden bırkaç ay geçtı. o zaman ters çevırıp bekletmıstım falan ama yok gıtmıstı artık yanı. üşengeç oldugum ıçın de hala degıştırmedım.

acaba bu saatten sonra servıse götürsem gülerler mı bana :)

ikametgah değişiyor, kaldı ki listeler indi. sandıklar kesinleşti. oy kullanmanız, bildiğim kadarıyla başka sandıkta mümkün değil.

cık olmaz.

ayrı bir gözlük değil, zaten verileni takabiliyorsunuz gözlüğün üzerine..

istinyeparkta en iyi izlenir

bende gözlüklüyüm ve şimdiye kadar hiç özel gözlük aramadım? 4 defa falan gitmişliğim vardır. Tak gözlüğün üzerine izle. Işıklar sönmeden takarsan çevredeki birkaç mal güler sadece o kadar.

dedem de gözlüğün üzerine takıp izlemiş.

alien abduction.

abduction doğrudur.

uzun süredir düzensiz şekilde besleniyorsanız b12 vitamini eksikliği hafıza eksikliği yapabilir. bu halinizin günlük yaşamınızı etkilediğini düşünüyor, alzheimer hastalığı için endişeleniyorsanız doktora gitmenizde fayda var. Nörolog bakar.

aynı soruyu tekrar tekrar soruyorsunuz. hastalık olduğunu düşünmüyorum. sebebi bence dinlememek. bazen ben de aralıklarla aynı soruyu insanlara sorarım, cevabı alınca daha önce bu soruyu sorduğumu hatırlarım.

yani bence, soruyu sırf öylesine, sohbet olsun, laf olsun diye soruyorsanız, cevabını gerçekten merak etmiyorsanız ve sizi ilgilendirmiyorsa cevabı hatırlamayıp hiç sormamış gibi tekrar tekrar sorma ihtimaliniz yüksek.

soruyu sorduktan sonra değil, cevabı aldıktan sonra iletişim kanalını kapatın. yani cevaba odaklanın, konsantre olun. onu soruyla aynı pakete koyup zihninizde birlikte kaydedin. naçizane önerim bu olabilir.

dikkat dağınıklığı da var mı? bu dediklerinin yasnında bende dikkat dağınıklığı da var. b12 alıyorum, kısmen işe yaradığını hissediyorum. bir de beyni ilgi duyduğu konulara yönetmek lazım, daha iyi çalışıyor ve bu durum ilgi duyulmayan konularda da yararlı oluyor. aslında bir ara bir nörologa gitmem lazım fakat ister devlet ister özel olsun kalıplaşmış düşüncelerle yaklaşacaklarından gitmiyorum.

teşekkürler cevaplar içn.

@ezeriko: söyledikleriniz mantıklı geliyo ama ne zaman ilgilenmiyorum ne zaman ilgilendiğim halde unutuyorum ayrımını yapamıyorum.

@evrendeki en mutevazi insanim:dikkat dağınıklığı da olabilr. uykusuz kalmadan yaşamayı başarabilirsem bi sorun olup olmadığını anlarım sanırım.

www.uludagsozluk.com

Evet ispanyollar anne ve babalarının soyadını alırlar. İlk olarak babasının ilk soyadını, sonra da annesinin ilk soyadını alırlar. Tabi günümüzde bundan farklı da yapılabiliyor ama genellikle bu yolu izliyorlar.

Örn: Mesela kişinin adı "Miguel Angel" olsun(Bu isimler de büyük ihtimalle büyükbaba ve/veya büyükannelerinin ismidir ya da aziz veya azizelerin). Babasının ilk soyadı "Garcia", annesinin ilk soyadı "Jimenez" olsun. Böylece kişinin adı soyadı tam olarak: "Miguel Angel Garcia Jimenez" olur. Bu kişi genellikle ismini söylerken "Miguel Angel Garcia" yı kullanır.

Latin amerika ülkelerinde de ise durum farklıdır. Onu bilmediğim için yazamıyorum.

Heh, Wikipedia'da da anlatılmış: en.wikipedia.org

ispanyolların dışında portekizli ve hispaniklerin isimlerinde doğum yerleri de varmış sanırım. bi de üstüne lakaplar ekleniyomuş. isimleri bir nevi hayat hikayeleri oluyo yani :) adamların kültürü ilginç zaten siesta falan... teşekkürler cevaplar için.

vala cebinde kelimeler ve anlamlarının yazılı olduğu bir kart taşıyabilirsin. yanında sözlükle gezip, merak ettiğin bir kelimeye anında bakabilirsin.
ama bunlar bende işe yaramadı. iki gün sonra unuttum genelde.
ancak dizi ve filmleri ingilizce altyazıyla izlediğimde ezberleyebiliyorum. hatta bunlar toefl sınavlarında grammarda bile işime yaramıştır.
ingilizce metinler okuyabilirsiniz, sevdiğiniz bir kitabın ingilizcesini okumaya çalışın mesela. bir kelimeye 3-5 kez denk gelince mecburen öğrenirsiniz.

bence çalışmaktan çok kullanmaya çalış. internetten makale oku şarkı sözü çevir ingilizce düşünmeye çalış kendi kendine yolda giderken aklına bir kelime geldi ingilizcesini bilmiyorsun yaz bir kenara eve gidince bak falan. yaşamının parçası haline getir ingilizceyi. ha bir de yabancılarla konuşabilirsin internette. kimse seni yadırgamaz ingilizceyi eksik biliyorsun veya bilmiyorsun diye (13 yaşında wow oynayan ingiliz veletler hariç onları sallayacaksın)
son olarak benim telefonumda (6600) bir sözlük yüklü oxfordun ingilizce-ingilizce arada sıkılıp bakıyorum ona rasgele kelime falan çıkartıyor öyle en azından görmüş oluyorum aklımda çok kalmasa da.

bi de bişey dikkatimi çekti amerikan sitcomlarını falan izlemekten olsa gerek, biraz sokak ingilizcesi ağırlıklı gibi sanki dağarcığım. biraz ingiliz neşriyatı okumam gerek sanırım.

okuduğun bölümle ilgili makaleler oku o zaman. hem akademik ingilizceye aşina olursun hem de bölümünle ilgili terimleri öğrenmiş olur ve gündemi takip edersin. veya gazete oku internetten ne bileyim.. büyük şehirlerdeysen arada git bi ny times al oku veya seçenek çok yani. yeterki kullanmak iste sen ingilizceyi

kesinlikle sözlük çalışması.


mesela kelime ''bounce'' olsun

zibilyon tane kullanımı var.

www.macmillandictionary.com




mesela ''dolu taneleri çatı üstünde sekiyordu'' derken


to bounce off şeklinde kullanmamız gerekmiş.

the hailstones were bouncing off the roof gibi.


böyle böyle ben hergün birkaç kelime öğreniyorum. gogola o kelimeyi yazıp onlarca değişik kullanım yerini not alıyorum.


o verdiğim site candır.


www.websters-online-dictionary.org burası biraz abartmış olayı yalnız

bisikletforum.com
0-2. el vs. her çeşit ilân mevcuttu burada.

sıfır düşünüyorsan
kaçkar bisiklet
yeşil bisiklet
delta bisiklet

bunlardan birine baakbilirsin.

not: bianchi falan alma, süper dandik onlar. eğer bütçe yeterse giant, trek, scott, corracted falan bakın derim.

www.deltabisiklet.com

bak su uygun gibi, fiyatı da iyi yani.

bianchi falan, süper rahat onlar, çok hafif çok güzel gidiyor, yıllardır sürüyorum çok memnunum.

bianchi en son alacağın bisiklet bile olmasın. en azından yeni olanları. eski üretimleri yine iyi bi nebze. ama onlardan artık kalmadı.

italyan uretimi bianchi'ler iyidir, fakat yeni modeller kalitesiz Turk uretimi bildigim kadariyla.

zahmet edip cevap yazan arkadaşlara teşekkürler. bi de yukarıda bahsettiğim tarzda bi bisikletin 2. eli nekadar olursa makul olur sizce?

aynen öyle msb... italyan olanları bulabiliyorsanız havada kapın ama türk üretimleri uzun vadede kullanılacak bisikletler değil.

ikinci el 300 400 civarı bulursun bence, tabi bisikletine bağlı biraz. bisiklet konusunda bütçeyi artırmak gerekebilir iyi bir şey isteniyorsa.

mesela ben de ikinci el ve ucuz bisiklet istiyordum ama onun yerine taksitle aldım güzel bişey. öyle de olabilir, bütçeyi çok zorlamaz.

heykel öğrencilerine bir sormak lazım benzer malzeme için.

ayakkabı tamircileri ve üreticileri dolgu malzemesi olarak kullanıyor.makyaj için satılanını alma zira çok pahalı...
ayakkabı tamircisi, ayakkabı üreten yapan eden bir kişi, ayakkabı sarf malzemesi satan bir yer bul. çok ucuz bir şey olduğundan, tamirci vs. bir pet şişeye doldurur verirler. öyle olmasa bile malzemeciden parasını verip alabilirsin.süt görünümündedir. kaucuk benzeri bir ağaçtan elde edilir bildiğim kadarıyla, kimyasal mamül değildir.

rustyspooon.deviantart.com adresindeki modeller hande şekerciler'e ait. bilgi almak istersen yardımcı olabilirim.

ben buraya bi soru ekleyeyim mi ya, şimdi hep gavuristan menşeili ortamlardan latexle ilgili bişeyler okuduğum ettiğim için tam bilemiyorum olayını, praktikere gidip sorduğumda "yapıştırıcı var lateks?" dedikleri şey maske figür vs yapımında kullanılabilecek olan lateks mi? hani bak öyleyse squatterbloat'un sorusunu da cevaplamış oluyoruz, "praktikerde var" şeklinde, ondan diyorum yani.