çok yanlış bilinen bir şey var. insanlar zannediyor ki kusur oranını taraflar belirliyor, "ben kusurluyum, ben hatalıyım" diye tutanağa yazılıyor, yazılması gerekiyor. bu yüzden de maddi hasarlı kazalarda insanlar hala mal gibi yolun ortasında trafik polisi bekliyor. bekliyor ki gelsin polis yazsın.
hayır yok öyle bir şey. kusur oranını taraflar da belirlemiyor, polis de belirlemiyor. o tutanağı okuyan tramer belirliyor. kendin de tutsan, polise de tuttursan tutulacak tutanak da, yazılacak şeyler de aynı. tutanak denen naneye sadece olanı biteni yazacaksınız. kusurluyum, hatalıyım, hatasızım falan demenize gerek yok. her iki taraf da kendi açısından sadece olanı biteni kendi hanesine yazacak, bir de yalandan kroki çizeceksiniz. polis sadece alkolden şüphe ediyorsanız, yaralanma varsa falan gerekli.
A aracı: sarı yanarken kavşaktan geçtim ve sağ ön taraftan B aracı bana çarptı.
B aracı: yeşil yanınca hareket ettim ve sol taraftaki kırmızıda geçen A arabasının sağ ön çamurluğuna çarptım.
hepsi bu kadar. artık sarıda mı geçmiş, kırmızıda mı geçmiş, öteki yeşilde mi geçmiş sarıda mı gazlamış buna tramer karar verip kusur oranını belirleyecek.
onun dışında eğer aranızda kavga olmamışsa, alkol falan da yok diyorsanız, kazanın fotoğraflarını her açıdan çekin, sonra da arabaları kenara çekip tutanağı tutun. her iki taraf da kendi hanesini doldurup imzalasın, tutanakların birer nüshalarını (kimin asıl kimin suret aldığının önemi yok), taraflar birbirlerinin ehliyet, ruhsat ve trafik sigorta poliçesi fotokopilerini alsın, sonra alın arabanızı gidin yolunuza.
gerisi sigorta şirketleri ve tamirciler arasında zaten. sigorta şirketinize sorarsanız sizi yönlendirecektir.
0