Isciliksiz altin almayi dusunmedigine gore her halukarda fiyati dusecek satarken. Kiza tam altin ya da 5i 1 yerde takamayacagina gore yapacak cok da bir sey yok.

Sertifikasi olan gorece guzel bi tas alirsan deger kaybin olur ama en azindan adam akilli bi fiyata elden cikarabilirsin.

Marka kuyumculardan alirsan onlar daha buyugunu almak istediginde yakin bi degerden sayarlar ama zaten onlardan alirken bastan kazigi yiyorsun.

Zen daha pahalısını alman koşuluyla değişime gittiğinde ürünü sattığı fiyattan sayıyor ama paraya çevirmek istediğinde hiçbirinde acımıyorlar

İki sene evvel anneme atasay'dan pırlanta almıştım. Satıcı bana demişti ki, ileride taşı büyütmek istersen, farklı bir model ile değiştirmeyi düşünürsen aldığın fiyattan geri senden alırım, fark varsa sadece farkını ödersin demişti. Ömür boyu taş parlatma ve bakımı da ücretsiz. Ki iki defa annemden kaynaklı sorun yaşadık yüzükle, hemen sorgusuz sualsiz islemleri yapıp, eski haline geri dönderdiler sağ olsunlar. Evet markalı yerler en baştan fiyat şişirmesi yapıyorlar ama bu tür olanakları da normal bir kuyumcu da yapmıyor. Çok yakın tanıdığınız bir kuyumcu yoksa, markalardan şaşmayın derim.

İkinci olarak sorunuzla alakasız ama, pırlanta mâlumunuz saflık derecesine yani berraklığıyla da değer biçiliyor. Harf sınıflandırması var, özellikle ona dikkat edin.

Sony, Android tv olmasıyla ve özellikleriyle bence diğerlerinden bir gömlek üstte. Uygulama namına hiçbir sıkıntı çekmezsin, vlc player kur, ip tv kur istersen asphalt indir oyna. Kumandada netflix tuşu var, yeni serilerde sanırım youtube tuşu da var.

www.vatanbilgisayar.com

Hocam valla bu tv işi gerçekten çok fazla araştırılıp öyle alınması gereken bir şey. Paneller, yenileme hızları, renk gamı, elektrik sarfiyatı vs. alma kriterlerini çok fazla değişkenlik gösterebilen bir elektronik ürün.

Samsung nu8000 almak üzereyim bir bakın isterseniz.

Philips 55pus7303

smart tv arayuzu olarak en kullanisli en hizli arayuz LG'nin WebOS arayuzu. isisne yarayabilecek butun uygulamalar mevut(netflix,spotify, youtube, play movies, amazon prime vs) ve uyuglamalar arasi yada kanallar arasi gecis cok hizli. panel olarak da diger cogu uretici panelleri LG'den alir. aslinda arayuz disinda markalarin onemi yok. her markanin farkli segmentlerde tv'leri var. fiyat farkliligina en cok farkli kalitede paneller kullanarak sagliyorlar. o yuzden onemli olan butcenin alabilecegi en ust seriden tv almak.

panele odaklanin, duzgun bir ekran almak onceliginiz olsun.

netflix-smart vs olayini tv box'larla cozun. hem daha stabil hem daha hizli olacaktir. (tv'lerin smart'lari les gibi ve 2 sene sonra cop oluyor)

kendi mesleğini yapamıyor demişsiniz. sonra kendi mesleği ile ilgili açık pozisyona çağırmışsınız. e bu işi de kabul edemeyeceği açıkken teklif edip adamı reddetmek durumunda bırakmak saçma geldi.

ha borç harç içinde yüzüyodur, sırtınızdan geçiniyodur o zaman saçma. girip 1 yıl da çalışabilir.

şu an memlekette acaip bir işsizlik var. öncelikle bu elde var bir. ikincisi ise türkiye'de bir masa başı işte çalışma hastalığı var. herkes masabaşı iş istiyor ama 80 milyonluk ülkede elbet bu mümkün değil ve tarımın, üretimin bitmesinin bir sebebi biraz da bu. her neyse karmaşık mevzular.

şimdi böyle bir ortamda ilgili referanslar sizin arkadaşa iş bulup da olumsuz yanıt alınca, kendilerince "beğendiremeyince" biraz alınmış olabilirler. eğer tepkilerini abartmıyorlarsa bence normal kabul edilebilir.

arkadaşınızın hastalığı sonradan mı nüksetti? inşallah o bölümü hastalığını bile bile okumamıştır.

Bizde aynısını dedik arkadaşa, çocuğu çağırmayalım çocuk bu işi yapamaz istese de diye. Ama nafile dinletemedik. Çocukta doğal olarak reddetti. Kendi halinde, ailesi dışında kimseye yük olduğu yok. Yani bizden bir kuruş yardım almadığı gibi arada bizim vermek istediğimiz parayı da almıyor zaten. @elorelia

Aslında sözlerle ve hâl hareketlerle çocuğu baya baya rencide ettiler desem yalan olmaz. Masa başı iş mevzusu keyfilikten değil, sağlıksal bir durum. İltihaplı romatizma hastası ilgili kişi. Sonradan ortaya çıktı bu hastalık. Yoksa kim bile bile lades der ki? @rosencruz

akp = erdoğan

ağır top falan yok. sadece erdoğan var. parti kursalar %3'ü geçemezler. ama tabiki adaletsizliğin karşısında yer alan tavır almaları bireysel bazda önemlidir.

Tayyip’in dava gibi bir derdi olmadığını görüp tepki veriyorlar. Ekonomi başına damadını koyan adamın dava demesi bana da komik geliyor. Şu yaptığını 2002’de yapabilir miydi?

AKP tabanında seçim tekrarlanmasını yanlış bulanların gazını alıyorlar. Yani bak hata yaptık farkındayız ama bir sor niye yaptık hesabı :( Bu tür büyük haksızlıklarda davutoğluyla gül ve hatta barınç çıkar konuşur öyle. Geçen sene de böyle bişey olduydu hatta ama siyasi gündem yoğunluğundan hatırlayamıyorum.

Ne değişti? Tasfiye edildiler, pastadan dilim alamıyorlar. Bütün dertleri bu. Yoksa başbakanlıklarını da cumhurbaşkanlıklarını da biliyoruz. AKP'nin içinde olduğu söylenen huzursuzluğu akıllarınca kendi lehlerine kullanmaya çalışıyorlar. RTE'den en ufak bir farkları yok.

Aslında siyasal İslamcıların dostluğu da, dava arkadaşlığı da çıkar sınırlarına kadardı, şimdi sadece kamuoyunda bu tartışmayı görüyoruz. Bakın Abdullah Gül olmasaydı, bugün ne recep tayyip erdoğan ne de ahmet davutoğlu olmazdı. Evet bülent arınç gibi siyasal figür anlamında güçlü insanlar olabilirdi elbette ama daha fazlası hiç birisi olamazdı. Bugün akp'nin tepeden aşağıya tüm yönetim kadrosunun yaşadıkları, tattıkları her lezzeti bizzat Abdullah Gül'e borçludur. 2001-2003 sürecini detaylı hatırlayan, araştıran varsa ne demek istediğimi gayet iyi anlayacaktır.

rte akp'yi tek başına kurmadı. refah'dan kopan kişilerle beraber çalışıp başarılı oldular. fakat rte zamanla partide kendine tehdit oluşturabileceğini düşündüğü herkesi uzaklaştırdı. partide, tek fonksiyonu koşulsuz itaat etmek olan binali gibi, iki lafı biraraya getiremeyen tipler kaldı.
partiden kovulanlar rte'ye karşı tavır almak istiyorlar ama rte'nin gücünden korktukları için cılız tepkiler verebiliyorlar.

akp zaten bölünmeye abdullah gül cumhurbaşkanı olduğunda başlamıştı. ben abdullah gülü sevmiyorum ve aralarında en tehlikeli olanı da o. her devrin adamı, her zaman kendine bir yer bulup ön plana çıkmaya çalışıyor. akp kuranlar ilk kafa takımı da rte ye bir yere kadar dayandı.çünkü istekleri yapmak istedikleri hukuksuz ötekileştirmeye dayalı. bu ülke de ne kadar din sever siyasal islamcı varsa bir o kadarda güçlü karşı taraf mevcut. bu yüzden aşırı olmanın sonlarını getireceğini abullah gül ile davutoğlu biliyor, rte bilmiyor.

Akp bir kazan kazan partisi. Kaymakamından başlayarak her pozisyonda yedirerek bağlıyor ve pislikleri ortaya çıkmasın diye kolay kolay ayrılamıyorlar. Bu iki eski arkadaş artık rant çarkından çıktıkları için eleştiriyorlar haliyle.

Tek garip gelen Melih Gökçek. Sanırım iki tarafın da birbirine karşı çok ciddi kozu var. Kimse birbirine çakmıyor.

hacı abi ne arkadaşı ne güvenmesi ya,
baştan sona full çıkar ilişkisi. çıkarlar örtüşmezse ayrılırsın yol kesersin ne gerekirse yaparsın.

aslında gündemi takip edince sürpriz değil, bir aydan fazla süredir davutoğlu, babacan, gül ün yeni partiyi açıklayacağı, akp içindeki küskünlerin ona geçiş yapacağı konuşuluyordu, geçen hafta nevşin mengü bu açıklamanın ramazan sonrasına bırakıldığını söyledi kaynaklarından aldığı bilgiye göre

partinin pr ı da yapılmaya başlandı, geçenlerde davutoğlu köprüden geçerken akp tişörtü giymiş birini intihardan vazgeçirdi vs

fotoğraf buydu mesajı açık
twitter.com

ekran kartının ram'inin; performansa etkisinin neredeyse ihmal edilecek kadar az olduğunu ve cahili olduğun bir konuda hiç araştırma yapmadan alışveriş yapmanın cezasını çekiyorsun. yapabilecek hiçbir şey yok.

o ekran kartıyla pubg'nin açılması bile mucize. ekran kartın 4GB değil zaten, sistem belleğinden kendisine ayırıyor bişiler o kadar.

özetle, yüksek sandığın şeyler 5-10 sene önceki oyunlar için yüksek.

Harici bir ekran kartı var. Bir de sistemde paylaşımlı bir ekran kartı var.yani toplamda iki tane ekran kartı var. Bir tanesi amd R5 bir tanesi de amd 520. Benim sorum şu, tamam kabul oyun oynatmıyor, ama video izlerken dahi donması çok saçma değil mi? @washe

Vİdeo izlerken kasıyorsa ekran kartı değil işlemciye odaklanman lazım. bir de hdd'ye (çünkü online video izlerken önce veri hdd'ye yazılır sonra ordan okunur). ssd alırsanız düzelme olur.

sdd'li olmayan bazı windows10'lu bilgisayarlarda hdd çalışma oranı sürekli %100 oluyor. Bu da performansı çok çok etkileyen bir unsur. Bunu kontrol edin. Eğer %100 görüyorsanız çözüm: SSD

Ah be hocam naptınız siz? Keşke almadan buraya danışsaydınız. Ekran kartında önemli olan bellek miktarı değildir, marka ve modeldir. Sizin ekran kartınız ta fi tarihinde uretilmiş bir kart. Üstelik giriş seviyesinde bir ekran kartı. 2014- 2015 yıllarında rezil bilgisayarlara koymak için moda olmuştu. Doğru düzgün oyun oynayamazsınız bununla. 2012-13 ve öncesi yıllarda çıkan oyunları oynayabilirsiniz ancak. Bu arada kaç para verdiniz bilgisayara merak ettim.

1- Çok çalışkan
2- Arkasında güçlü bir sermaye gücü olan kişilerle ortaklık
3- Profesyonel bir şekilde yönetilen güçlü bir ekip

Çalışkanlık + Reklam

Bence gayret ve azminin yanına ek olarak, doğru zamanda doğru kişilerle kontak kurması. Tabii bunun içinde büyük bir şans/tesadüf gerekiyor.

para ve iyi bir pr şirketi

nusret'in tesadüfen mi meşhur olduğunu düşünüyorsunuz cidden?

ferit şahenkin manitası diye bir duyum aldım ama dedikodudan ibaret olabilir

Kenfisini zerre sevmem ama kendi yolunda başarılı olmuş birisi o yüzden saygı duyuyorum. Gerizekalı zengin kitleyi çok iyi yerden yakalamış vaziyette. İçinde yaşadığımız garabet çağın tüm gereklerini yerine getiriyor, iyi analiz etmiş bazı şeyleri. Hiç öyle elitizm kasmıyor diğer gastronomi ikonları gibi.

ferit şahenk etkisi

Mayeskuel+1 Bunu ben de duydum

Başarılı reklam ve finansal ortak

Çalıştığınız alanı seviyorsunuz ve çok daha iyi atılımlar yapmak istiyorsunuz. Ne yaparsınız? Nusret, bir müşterisinin de yardımıyla, üç aylığına bir ülkeye gidiyor. Dönünce farklı et sunumları yapıyor. "Gittim ve işe yaradı, şu yöntemleri öğrendim, daha da öğrenirim" diye çevresini ikna edip yine bir yolunu bulup bu sefer yanılmıyorsam Amerika'ya gidiyor.
İlk üç aylık yurtdışı eğitiminde son maaşını almış, o maaşla orada idare etmiş.
Abisinden öğrendiği kasap çıraklığını Günaydın gibi bir restoranda çalışacak kadar ilerletmesi müthiş bir şey. sonrası, para sahibi olan insanlarla muhabbet, kendini inandırma, yani iletişim gücü.
saltbeat akımı da kimin fikriyse tebrikler. adam o şekilde tuz atarken ilk başlarda nasıl acıyordum, yazık, nasıl göründüğünü bilmiyor diye. meğer üç yıl sonrasını görmüş adam. önce dalga geçer, sonra merak edersin. şeyma subası misal. kadın evli adamdan çocuk yaptı, eski eşinin paralarını yiyor, herkes önce kınadı, ama şimdi takip ediliyor.

Ferit Şahenk etkisi demek biraz yanlış olur. Doğuş grubu ortak olduğunda zaten Nusret'in etilerde her gün tıklım tıklım olan bir restoranı vardı. Etilerde restoran açmak zaten başlı başına bir seviyeyi geçmek demek. Şahenk'ten önce başka bir ortağı daha var. Mithat Erdem isimli bir tekstilci. Şahenk'ten önce ne kadar çalışkan ve azimli olduğunu bu adama ispatlamış olacak ki, o restoranı açmak için gereken sermayeyi alabilmiş. Şimdi çok acayip PR yapıyor (ki bazen de çok çirkin oluyor) o ayrı evet ama, daha kasapken bunu yapabileceğine insanları inandıracak kadar çok çalışıyormuş demekki.

Kısacası çok çalışkan ve azimli.

Nusret'i marka yapan sey koca holding. Potansiyeli gorup yatirim yaptılar ve boyle oldu.
Büyüleyici siradisi basari hikayesi falan yok ortada.

Calistigi restoranda isim yaomisti, o ismi kullanarak kendine yer acti ve iyi is yapmaya basladi. Potansiyeli gorup yatirim yaptılar ve dunyaya yayıldı.
Tesadufen populer falab olmadi +1

Ortada şaşıracak bir sey yok, olağanüstü bir sey yok. Para ve daha once denenmis verimli pazarlama stratejileri var.

Burada Nusret'in basarisindan soz edeceksek o da calistigi restoranda kendini musterilere sevdirebilmesidir. Daha otesi degil.

Bir süre arjantin'de sonra abd'de çalışmış diye biliyorum. Kendi işinin ehli olmuş. Herhangi bir işi iyi yaptığınız zaman ve biraz hırs ve vizyon sahibi iseniz başarı kaçınılmaz.

yaptığı işi çok seviyor. her saniye etleri düşünüyor. bi gün adamı ferrarisiyle kız arkadaşlarıyla veya nightclub da görmedik. tek yaptığı şey et ve onu da elinden geldiğince iyi yapmaya çalışıyor.

Adamin bisey oldugu yok, sahenk'in maasli elemani.

bu adam işi bilmiyor mu şimdi? kim ne derse desin işi bilmeyen adam patlar. belli ki bu kasaplık işini adam çok iyi biliyor bi kere. onun dışında da eski fotoğraflara bakarsak çalışmadan buralara gelmek işi bu kadar bilmek mümkün değil.

demek ki çalışıp işi iyi öğrenmiş. demek ki kafası da çalışıyor karşısına çıkan fırsatları değerlendirmiş.

şahsen ben gidip yemeğe o kadar para vermem. bana saçma geliyor. ama adam yapmış yani helal olsun bu işten para kazanıyor sonuçta.

Doğru çevre doğru insanlar doğru reklam
Tadı öyle müthiş de değil

Ferriye kizlari atip gece kluplerinde takilmak marka olup zengin olmaya engel degil. Eti tokatlayip instagrama atmak icin de eti sevmen gerekmiyor. Planlanmis pazarlama politikasina uygun bir imaj yaratildi iste, olay o.

Çok çalışkan bir adam, şans da peşinden gelmiş belli ki. Türkiye'de binlerce kasap var, hiç biri Ferit şahenk'e denk gelmedi sonuçta. Olması gerektiği gibi bir çevre edinmiş, insanları ikna edebilmiş, sonrasında da profesyonel PR çalışmalarıyla kendini parlatmış. Her yönüyle bir başarı hikayesi bence.

boyle bi baslik varmis.

eksisozluk.com

internet mahir gibi ilginç olması ve şansın yardımıyla ünlendi, biraz destek ve kendisinin de alanında boş olmaması nedeniyle tutuldu. insanlar meraktan veya şamatasına gidiyorlar, yemeklerden memnun kalınca gitmeye devam ediyorlar ve sistem işliyor.

16-17 sene evvel ben Bostancı Günaydın'ın kasap kısmında bu adamı net hatırlıyorum. İki çocuk vardı benim siparişlerime bakan. Bu pire gibi seri iş yapan cevval biriydi. Sonra kasaptan lokanta tarafına geçmiş diye duydum.
Demek ki çalışkanlığın yanında insan ilişkilerinin de iyi olması gerekiyor. Ama bu derece atılım, biraz şans biraz da sağlam bir destekle mümkün.

her şey açık

yedek subay olmak isteyen lisans mezunu 2 ay eğitim ardından yedek subay olacak 10 ay daha askerlik yapacak

eğer yedek subay olmak istemezse 1 ay acemilik ve 5 ay erbaş olacak

eğer bedelli isterse 1 ay eğitim ardından parasını verip terhis olacak

kaynak yapayım, 2 ay eğitimden sonraki 10 aylık süreçte maaş verileceği yazılmış da bu 50-100 liralık maaş mı yoksa subay maaşı mı oluyor? subay maaşları 4 bin küsür benim bildiğim. şu an mesela gitsem, 2+10 yapsam askerliğimin sonunda bana 40 bin lira mı ödemiş olacaklar yoksa kantinde yemelik minnak maaş mı?

bir yanım, "subay maaşı veriyorlardır. yoksa niye 6 ay yapmak dururken bir sene yapsın insan?" derken, diğer yanım "yok la her askere gelen adama 4 bin lira verecek olsa devlet batar" diyor...

ilki olsun lütfen ya öyle olursa çok iyi, kyk borcunu tamamen kapatırım askerde sfjss

@der meister, subay maaşı üzerinden belli hesaplamalar yapılarak verilecek. O da yaklaşık 4500 gibi bir para olacak aylık.

Asıl gönderiye cevabı @dafuq vermiş.

lisans mezununun 3 seçeneği var önünde.

1- 1 ay yapıp 31000 lira verip geri dönüyorsun bu bedelli.
2- subaylık çıkarsa 2 ayı normal yapıp 10 ay ayda 4500 küsür lira alarak yapıyorsun. çıkma oranı düşük.
3- normal askerlik seçeneği. 1 ay acemilik + 5 ay erbaşlık

bu arada dövizliler bedelli'nin yapacağı 1 aylık eğitimden de yırtıyor aynı paraya anladığım kadarıyla :D

Benden de Önlisans mezunları için aynı soru gelsin o halde. Kardeşim Önlisans mezunu. Önlisansta durumlar nasıl olacak peki?

Lisans mezunu icin bisey degismedi aslinda. Sadece bedelli sonsuza kadar uzamis oldu.

Çeşitlilik her zaman anlam ve değer kazandırır. Ama getirisine bakıldığı gibi, götürüsüne se bakılmalı bence. Belirttiğiniz kategori açıldığı anda, kariyer.net türevi bir yer haline gelecektir diye düşünüyorum.

hayır. buraya bari iş bulaşmasın.

hayır.

sağdaki kategorileri bir kere bile kullanmamışımdır.
bence gerek yok.

Ya sorusu olan zaten soruyor bari bi kategori olsunda is gorusmeleri mulakatlar veya daha onemlisi knowhow kisminda sorular ve cevaplar bir yerde biriksin check edebilelim

kırma zeytin

salça, baharat

zeytinyağı, zahter (kuru ya da yağlı), nar ekşisi, sürk peyniri, humus, zeytin.

bavulun olmayacaksa baharat alabilirsin sadece. bavul olacaksa peynir, zeytin, salça.

ben de uzun zamandır günübirlik gitmek istiyorum. dönüşte deneyimlerini de yaz bari =)

Kuru Künefe

Hatay dediğiniz yer kocaman bir şehir. Gideceğiniz yer neresi? Antakya mı? iskenderun mu?

Antakya ise 1 milyon şey yazabilirim. Hiçbirini yanınızda taşımanıza gerek yok. Ben her gidişimde (yılda min. 2 defa) alışverişimi yapıyorum, kargoluyorlar. Çantamda falan taşımıyorum. Nereye gittiğinizi söylerseniz fikir verebilirim.

Antakya'da tuzlu yoğurt, iskenderun tarafına geçecekseniz humus. Et sürk bir de. Et sürk nedir diyenler olursa da, sürkün siyah versiyonu, tadı da mükemmel ötesi.

ceviz reçeli. almadan gelirsen ankara üzerinden dönme.geçirmem.

humus ve tahin.

Zeytinyağı, defne sabunu, ham ipek şallar, kırma zeytin, sürk peyniri

Antakya ise tavsiyelerim.

Uzun çarşıya gidin. Zaten şehrin göbeğinde.

ahan da şurası: www.google.com!4m5!3m4!1s0x0:0xd9a9325f9f534538!8m2!3d36.2024197!4d36.1629179

Burası baharatçıların salçacıların bol olduğu bir yer. Zaten Antakya'dan alabileceğiniz bir çok güzel şeyi burada bulabilirsiniz. Buradaki mağazaların bir kısmı şu şekil çalışıyor. Siz oradan alacaklarınızı alıyorsunuz. Parayı ödüyorsunuz, adresinizi yazıyorsunuz bu adamlar size gönderiyorlar. Böylelikle hamallık yapmıyorsunuz. Girdiğiniz dükkanda sorarsınız kargoyla gönderip göndermeyeceklerini.

Uzun çarşıdan almanızı tavsiye edebileceğim şeyler:

- Biber salçası (acısı, az acısı, tatlısı var artık damak zevkinize göre isterseniz karıştırtırsınız da ama ben genelde ayrı ayrı alıyorum)

- Pul biber

- Ben almıyorum ama ne zaman gitsem arkadaşlarım sipariş veriyor Gar Sabunu. Ya da defne sabunu diye geçiyor. Sedef hastalarına falan iyi geliyormuş diyorlar. Ben kendim de bir ara kullandım sedef hastalığım yokken. Zeytinyağlı defne sabunu bulabilirsiniz oralarda.

- Zeytin (yeşil kırma zeytini çok övüyorlar ben siyah zeytinciyim hep siyah alırım)

- Nar ekşisi


Bunun dışında çarşıda herhangi bir kahve satan bir yere girip türk kahvesi alabilirsiniz. Yani gidip adama antakya kahvesi istiyorum derseniz "ne diyo lan bu değişik" diyebilir çünkü aslında antakya kahvesi diye bir şey yok. Siz türk kahvesi deyin o size antakya kahvesi verir, başka kahve yok zaten antakya'da. Antakya'nın kahvesi biraz daha koyu, biraz daha serttir. Eğer ben sert kahve sevmem derseniz de almayın.

Humus için Limon mezeciye gideceksiniz.

ahan da şurası:

www.google.com!3m1!4b1!4m5!3m4!1s0x1525c3cedc3a03a3:0x8ea65882c95136e9!8m2!3d36.196913!4d36.1611149

Buradan alabilecekleriniz:

- humus (humus dayanıklı bir malzeme değil. Tadı mükemmel ama İstanbul'a döndüğünüz akşam ya da en kötü ihtimalle ertesi gün yediniz yediniz sonrasında tadı bozulmaya başlayacak. miktarını ona göre ayarlayın)

- cevizli biber (bu dayanıklı bir şey. 10 gün falan yersiniz bunu. bu nedir anlatmayacam kesin alın bunu zaten)

- içli köfte. Bu adamların içli köftesi bayağı iyi.


Şimdi geldik künefe mevzusuna. Künefe mevzusuna.

Bunun için 2 tane önerim var. Ama tavsiye yüzdemi vermem gerekirse 1. öneriyi %20 ikinci öneriyi %80 tavsiye ediyorum.

Birinci öneri: Gözde künefe

www.google.com!3m1!4b1!4m5!3m4!1s0x1525c3bf8cac3a1b:0x7149f227c2aae654!8m2!3d36.188468!4d36.153959

Burası her zaman elinde dondurulmuş künefe bulundurmuyor. Eğer buraya gidebilirseniz, vaktiniz olursa gidip bir sorarsınız. Dondurulmuş künefesi varsa alırsınız. ya da isterseniz telefonla gitmeden 1-2 gün önce arayın. şu gün gelicem, uçakla istanbul'a götürmelik şu kadar künefe istiyorum deyin. Hazırlarlar onlar, siz sadece gidip alıp gelirsiniz. telefon numarası da şu : (0326) 223 87 81

İkinci önerim havaalanında dönüş uçağına binmeden önce bilet kontrolünden geçip gittiğiniz bir bekleme salonu var. Apronun dibi oluyor burası. Buradan doğrudan kapı açılıyor uçağa geçiyorsunuz. Heh o salonda Künefest isimli minik bir büfe gibi bir şey var. Orada hazır dondurulmuş künefeler satılıyor. Künefest'in bir şubesi de istanbul'da florya'da. Antakya'da bir çok künefe ekolleri vardır, bunlardan en yeni ekol olanı bu adamlar. Ama benim favorim olmuşlardı. Mekanında yemek biraz daha iyi olsa da aldığınız dondurulmuş künefe, istanbulda yiyebileceğiniz 100 künefenin 99'undan 2-3 gömlek daha iyidir emin olun. Künefeleri eşe dosta hediye etmek için de alabilirsiniz.


Alınabileceklerle ilgili önerilerim bu kadar.

Ekstra bir öneri yapayım;

Eğer imkanınız olursa yeme içme işini harbiye'de kule restaurantta yapın. Şehrin içinde güzel yerler var ama antakya'nın yemeklerinin merkezi harbiye dediğim yer. Eğer imkanınız varsa ilk önce orayı düşünün. Eğer yoksa merkezdeki yerleri değerlendirebilirsiniz.

Pöc kasabı, çınaraltı yusuf usta gibi yerler sosyal medya aracılığıyla çok pompalandığı için meşhur oldu, sanki antakya'nın en iyi yerleri gibi adları çıktı ama aslında olay öyle değil. İkisi de hakikaten çok lezzetle yerler amma ve lakin bunlar kumsaldaki kum taneleri kadar önemsiz antakya'nın yemek kültüründe (antakya'ya dışarıdan gezmeye gelenler hariç).

Künefe ekollerinden bahsedeyim.

1) ferah künefe: Antakya'nın en eski ekollerinden biri. Ama lezzeti diğerlerinin yanında biraz geride kaldı. Diğer ekoller bundan bariz daha iyi. Bu 60-70 yıldır aynı tadda kaldı.

2) Çınaraltı yusuf usta: BU adam odun ateşinde yapıyor. Bol fıstıklı ev tipi künefesi var. Bu adamın künefesi fena değil. Ama aşırı popüler oldu durduk yere o yüzden itici geliyor.

3) Kral künefe: Bunlardan da 25 yıldır falan künefe yerim. her zaman ilk 3ümde olur bunlar.
4) Meclis künefe kafe: işte o havaalanında künefe satan künefest isimli yerin antakyadaki mekanı burası. Mekanın adı meclis künefe kafe. Eski hatay meclis binasının girişinde bulunuyor. Bayağı güzel künefesi var. En yeni ekol bunlar ve benim şu anda tartışmasız favorim.

5) Harbiye künefesi: Eğer yemek için harbiye'ye giderseniz zaten yukarıdakilerin hepsi boş. Gidin harbiye künefesi yiyin. Bambaşka bir lezzet. Kule restaurant bu konuda bayağı iyi.

Gidemedik, seferler iptal oldu. Baska sefere diyelim.

facit diye arat hocam.

Tam olarak facit ab model 1004.

Peki bu ürünün yahut benzeri bir ürünü sıfır bulabilme ihtimalim var mı? Varsa nereden?

sıfır bulabilme ihtimalin yok gibi. yani yeni üretilen bir şey değil. nereden baksan 40-50 senelik cihaz.

ama ankara için söyleyeyim. eğer hala duruyorsa ulus denizciler caddesinde uludağ kebap'ın 1-2 bina yanındaki binanın altına inen mrdivenler var. orada facit, daktilo vs. tamir eden bir usta vardı, yılların tamircisi. onun elinde vardı öyle şeyler. ya da yine o civarda ara sokakta eskiciler, hurdacılar var. oralarda bulunabilir. elbette sıfır değil dediğim gibi.

bu arada bunlar şeritli yazıcılı modeller değiller.

letgo da baktım zibilyon tane var

Lobi diye bir kurulus yok tek basina, lobi bu tur olusumlarin bir butunu. Dernek vs.

Yani kısacası düşünce kuruluşlarında çalışan uzmanlar bir şekilde birleşip yaptıkları işler bütünlüğüne lobisel faaliyetler diyebilir miyiz?

Poşet köylülerini hiç sevmiyorum. Poşet diye kıçlarını yırtıyolar kasada. İyi oldu

25 kuruş fazla hem de çok fazla. Bir kilo poşet 6 lira posetcide,en az 100 poşet falan yapar o da yani market kicimiza kazığı atıyor 24 poşet alıyorsun 100 poşet parası veriyorsun . Üstelik amacımız poşet satın almak da değil yan kazik.

Meselenin çevreyi korumakla alakası olmadığı için insanlar tepki gösteriyor. Poşet 25 kuruş ama 15 kuruşunu devlete veriyoruz. Neden?
Sağlıksız poşetleri parayla satmak yerine, doğada çözülebilen poşetler üretilse mesela. Daha sağlıklı bir çözüm olmaz mı? Ya da file vs. Kullanımını artırmaya çalışsalar.
15 kuruş deyip geçmeyin devlet vatandaşını silkeleyecek bir yer daha buldu. Insanlar buna tepkili biraz.

poşet kalitesi artacaksa desteklerim, bu haliyle desteklemiyorum. her zaman 1 poşet fazla isterim kasadan, çünkü eve gidene kadar yırtılıyor poşetler, çift kat yapıyorum mecburen.

fikir guzel, pratik kotu.

ben zaten genelde kendi cantamla vs giderim ama 25 kurus cok fazla. 10 kurus falan olmasi gerekiyordu bence.

Amaç eğer çevreyse tamamen plastik posetleri yasaklayip kumaş kese kağıdı yada fileye gecilsin

Destekliyorum, 25 kuruş az bile bence, insanlar nedense poşet almak zorundaymış gibi yorum yapıyor komik duruma düşüyorlar.
Bakın çok basit; poşet almazsanız kimseye para gitmez, mükemmel bir şekilde çözüldü sorun. yaklaşık 7 senedir beklediğim bir gelişmeydi, lise yıllarımda farkına vardığım bir sorundu, annemi fazla poşet almaktan vazgeçirebilmiştim o yıllarda artık herkes mecburen vazgeçecek :D
Uzun yıllardır elimde taşıyabileceğim şeyler için poşet almazdım ben, çok mutluyum.

Ne demiştik almazsak kimseye para gitmez, parayı almaya kalktıklarında da her türlü alıyorlar zaten. Şu ülkede devlete verdiğim vergiler için çok acıyan birisiyimdir, sigara içen arkadaşlarıma bile verdiğiniz vergiye acıyorum ben diye dalga geçiyorum, yani devletin soygun yaptığı yerde başka bir opsiyon varsa onu uygulayın derim.

25 az, 1 tl falan olmali.

Dogada eriyen poset diye bisey yok, parcalanip dogaya karisiyor. Sonra baligin icine girip oradan da tekrar sana giriyor.

Avrupa bunu yasakladiysa bir bildigi vardir. Yalniz bu kadar yayginlasmadan yapilmasi lazimdi.
Carrefour ilk acildiginda paraliydi(saglam buyuk poseti vardi) hem de asiri yuksek bir fiyati vardi, bi kere kazigi yiyince evden goturuyordun. Sonra o da bize uydu beles verdi.

Keşke 5 lira olsa

kesinlikle evet, karsi cikanlar neden karsi cikiyor anlamiyorum, 25 kurus da gayet ideal, zaten amac poset satmak degil, insanlari az poset kullanmaya mecbur birakmak.

olay güzel. ama 25 kuruşa da doğru düzgün kalın poşet vermeliler ki fazladan bir kaç bir şeyi tek poşette taşınabilsin az poşet kullanılsın. aynı dandik ötesi poşetleri verip, fazladan para almak da fırsatçılık çünkü.

Tamamen yasaklanmalı ve sorun kökten çözülmeliydi, insanlar cebinde veya çantasında file taşıyabilir ve market içi malzemeler de eskisi gibi kese kağıdına koyulabilir.

25 kuruş çok az, parasını verir yine alır bizim milletimiz. İlk poşet 25 sonrakiler 1 lira olabilirdi.

Poşet kullanımını azaltacağı muhakkak, kampa ve pikniğe gittiğimde ormanda daha az poşet görmeyi ümit ediyorum

Kesinlikle evet+1 hatta pet şişe yerine cam şişede su satilsin sadece.
Zero-waste şehir hayatı için zor ama en azından kullanimin sınırlandırılması mümkün. Ne demis ekolojik kaygıları olan atalarımız? Reduce-Reuse-Recycle

Her konuda Avrupai olanlar, Avrupanın bu özelliğini neden almak istemiyor diye sormuşsunuz.

Peki bende size bir kaç soru sorayım, izninizle.

Bizim gibi ortadoğu çukurundan sıyrılamamış, medeniyet anlamında gelişmek için gelişen bir ülke de adama sormazlar mı, senin hangi yönün Avrupa ile aynı seviyede de poşet konusunda onlarla aynı şeyi uygulamaya çalışıyorsun diye? Asgari ücret mi eşit? Halkın refah seviyesi mi eşit? Bilime, teknolojiye, temel malzemelere, hobilere, kültüre, sanata aynı oranda erişebiliyor musun da kendini poşet konusunda Avrupa ile kıyaslayabiliyorsun?

Madem poşet konusuyla Avrupa'ya bir adım yaklaştık. Bende halk olarak derim ki, bir Alman işçisinin yaşadığı refah seviyesinde yaşamak istiyorum. Haftasonları uğraşabileceğim hobilerim olsun istiyorum, e tabii bunun içinde temel yaşam maddelerini aldıktan sonra maaşımdan biraz yüksek miktarda para kalmalı. Ya hadi hobi olaylarını geçtim, ulan bir alman yahut herhangi bir Avrupa ülkesi vatandaşı 40-45 ayda ortalama bir araba (ki oranın ortalama arabası bizim ülke de lüks) sahibi olabiliyorken, ben burada en aşağı 140-150 ay çalışıyorum.

Madem Avrupa ile boy ölçülecek, devletin kendine yarar sağladığı konularda değil, halkın yararına olan konularda düzenlemeler sağlanmalı.

Çevreci duyarcılara da bir şeyler yazmak istiyorum. Devletimiz çevreyi, ekolojik dengeyi düşünseydi, poşetleri kökten yasaklayıp, fileli modellere geçiş için kararname çıkarır, güneş panellerinden üretilen elektrik için mecburi ve külfetli lisans saçmalığı yönetmeliği çıkarmazdı.

Yıllardır Avrupa'da olan bizde neden yok dediğim uygulama. Çevre için bunun gerçekten yapılması lazım, bizim insanımız maalesef 3 5 tane poşet alıyor 2 küçük parça için. 25 kuruş da çok değil gayet normal bir fiyat. Zaten amaç poşet kullanımının azaltılmasını teşvik etmek, pahalı olsun ki sen almayasın. 5 10 kuruş olsa kimse umarsamaz.
Burada devlete gidecek paradan ben de hoşnutsuzum, keşke bilsek ki o para gerçekten çevre için harcanacak saçma sapan israf edilmeyecek ya da çıkarlar için kullanılmayacak...

Bir Avrupa ülkesinde yaşıyorum ve genelde sırt çantamla gidiyorum alılverişe ve bir büyük torbam var aylar önce satın aldığım. Bunlar büyük alışveriş için, torba da sağlam, yırtılma diye bir şey yok. Önceden de yanımda bir küçük bez torba taşırdım olur da ufak tefek şeyler için markete gidersem diye. 2 süt bi paket ekmek vs sığacak bir şey.
3.5 yıldır buradayım ve en fazla 20 defa falan poşet almışımdır marketten onlar da hazırlıksız gittiysem vs. Oysa İstanbul'a tatile gittiğimde çok market alışverişi yapmamam ve ara sıra bişeyler almama rağmen iki haftada 10 poşet falan kullanıyorumdur.

Kısaca; uygulama güzel, fiyat iyi, devlete güven yok

Ya şurda devlete para veriyoruz diyenler vermek zorunda mı? Kafana silah mı dayıyolar kardeşim poşet al diye. Şaka mısınız nesiniz. Adam poşet alma, daha az poşet al, poşet arzı azalsın diye uğraşıyo. Bundan devletin kar etmesi de benim gücüme gitmiyo. Bu çomarlara böyle böyle öğretecekler insanlığı. Hükümet burada risk bile alıyo bence.

Akp’nin en sevdiğim iki icraatından biridir bu. Sigara yasakları ve zamları ile poşetin paralı olması.

Ne kadar komik duruma düşüyor arkadaşlar yahu, utanmadan hesap kitap yapıp pahalıya satılıyor demişsiniz :))

Maksat caydırıcılık arkadaşlar farkında değil misiniz hala? 25 kuruşun 15i devlete fslanı filanı uğraşmayın, gidin bimden veya başka bir yerden ömürlük alışveriş poşeti satın alın 4 küsür liraya birkaç tane. Sonra onları kullanın bütün alışverişinizde.

Yahu paralı olmasaydı bile bizim vatandaş olarak az kullanmamız lazımdı poşeti.

@delay hocam kimse biz torba torba poşet alıp doğaya salacaz, çevrenin anasını ağlatacağız, gelecek nesiller için bok gibi bir dünya bırakacağız demiyor ki; 25 kuruşa satılacak olan poşette neden devlete 15 kuruş veriyoruz diye sorguluyoruz. Yoksa poşetin parayla satılması değil meselemiz.
Adamlar poşet başına aldıkları 15 kuruşla kendi ceplerini dolduracak siz diyorsunuz ki kafana silah mı dayıyorlar poşet alma diyorsunuz. Hadi ben almayı düşünmüyorum almadım. 80 milyonluk bir ülke. Hiç poşet satılmayacak mı?
Mesele poşetin parayla satılması değil. Bana sorarsan satılmasın tamamen yasaklansın.

İyi oldu, çok da güzel oldu. İyi ki 5 kuruş, 10 kuruş gibi sembolik bir ücret değil. 25 kuruş en azından caydırabilir insanları fazla poşet alma konusunda. Hatta 50 kuruş olsa bile yeridir.

maskeli balonun maskesizi Bro o zaman devlete vermediğin para için mi burda tartışıyoruz?

Bana diyolar ki “poşet 25 kuruş, 15’ini devlete vericez, alıp almamak sana kalmış”

Ben de 15 kuruşum devlete gitmesin istiyosam almam. Çok takmıyosam alırım. Çevreciysem zaten poşet bedava olduğunda da almazdım. Yani ortada beni ilgilendiren bi şey yok.

Eskisinden daha iyi bi şey var ama. Poşeti tümden nasıl kaldıracaksın? Parayla sattığında bile çomarovskiler tantana yapıyo o kadar alışveriş yapıyoruz, poşet bile parayla diye.

Adamlar kendi cebini doldurmak için poşetten gelecek paraya mı kaldı? Bi gss daha çıkartır, trafik cezalarını arttırır, kdv’yi yükseltir, niye doğrudan elini cebine sokup riske girsin ki? Kdv’yi %20 yapsa kimsenin ruhu bile duymaz. Daha çok para kazanırlar.

Ben burada amacın “la naapsak da vatandaştan daha çok para alsak” olduğunu düşünmüyorum. Öyle olsa da buna katılmak veya katılmamak da senin elinde. Çok basit. Poşet alma. Paran adamların cebine gitmesin madem öyle.

@delay bence burdan gelecek 15 kuruşun bile hesabını yapıyorlardır. Dediğim gibi benim derdim poşetin parayla satılması değil. Bunun devletin attığı çevreci bir adım olarak görülmesi. Ben diyorum ki çevre, doğa vs. Adamların umurunda değil. Gelecek 15 kuruşun hesabını yapıyorlar.
Ve evet yılın ilk günü benim, senin devlete vermeyeceğimiz paranın tartışmasını yapmayalım. Mutlu yıllar dilerim :-)

İlla ki yapıyolardır, orası ayrı ama burada iyi olanı da görmek gerek. Bence sigaradan alınan vergiden hiçbir farkı yok. İkisine de sonuna kadar köstürebilirler. Hatta poşet 1 lira olsun, 90 kuruşu devlete gitsin. Sigara içiyorum bu arada günde 3 tane de olsa.

Zihniyet olarak evet öyleler. Çevreyi çok taktıklarını ben de düşünmüyorum ama bu uygulama sonuç olarak çevreye daha az zarar verecek. “Finito giocare resultante importante” demiş ünlü bir Türk düşünür :)))

Mutlu yıllar. :)

@maskeli insan, belli ki siz tatli bir insansiniz, hala iyiniyetle sorunu anlatmaya calisiyorsunuz ama karsi tarafi dinleyip yeni bir sey ogrenmek yerine sadece kendi hakliligini ispat etmek icin iletisim kuran insanlarla bunu yapmak zor.

yine de ne konustugunu bilmeden aklibasinda insanlara comar diyip aslinda kendisi hakiki comar olanlar icin avrupa, amerika veya avustralya bu isler boyle yurumuyor diyerekten baslayayim.

bir kere burada birisi zaten yazmis, cevre konusunda herkesin bildigin o yesil ucgenin manasina, orada 3lu bir motto vardir. reduce, reuse, recycle. yani azalt, tekrar kullan ve donusturerek kullan. simdi turkiye'de zaten cogunlukla plastik posetler bu amacla kullaniliyor. neden? cunku turk halki zaten marketten aldigi posetleri tekrar kullaniyor, cogunlukla da cop poseti olarak. hepimiz gormusuzdur, cop bidonlari genelde beyaz market posetleri ile tika basa doludur, bunlarin cok azi gercek cop torbasidir. peki aynisini neden elin avrupalisi amerikalisi yapmiyor? cunku onlar icin market poseti eve geldikten sonra cok bir ise yaramiyor, onlar da coplerin nasil atildigina dair duzenlemeler var. kafana gore istedigin posete evin butun copunu karisik bir halde doldurup atamiyorsun. turkiye'de kac evde copler geri donusume tabi oluyor veya buradaki super! cevrecilerden kaci evinde coplerini ayiriyor, farkli cop konteynerilerine atiyor ve buna uygun cop torbasi kullaniyor? bilip bilmeden cevrenize cemkirmeden once yarim bilgili doktorun candan, yarim bilgili imamin imandan ettigini unutmayin, biraz ogrenmek amacli okuyun, birileri hirsiz ugursuz bir hukumeti elestiriyorsa bilin ki bir sebebi vardir, okuyup ogrenmeye calisin.

buradaki amac bellidir, ayni yetmez ama evet kampanyasindaki gibi yarim akilli bir iki entelin gonlunu celmek, bu hamlenin hicbir cevreci amaci yoktur. cevreci amaci olan hukumet elektrikli arabalarin vergisini dusuk tutar, gunes enerjisi kulanimini kolaylastirir, tutup da nukleer santral kurmaz.

bir de cevre konusunda duyarli olanlari, kendi tuketimlerini sorgulamaya cagiriyorum, yapabileceginiz en akillica hamleyi soyluyorum, ideal olarak vegan, olmadi bari vejetaryen olun. araba yerine bisiklete binin, toplutasim kullanin. birisinin parmak sallayarak sizi caydirmasina gerek kalmadan yaninizda bez poset veya katlanan poset tasiyin. akli basinda olan insanlar bunu zaten yapiyor.

Şaka gibi insanlar var burada hahahahahahah

Benimle aynı şeyi söylüyo ama bana tepki veriyo :))))))))

Hayır, öğren, bilgilen deyip de yazıda bi şey yazmamak, oradan buradan örnek vermek de ayrı bi olay. Hem anlamamış, hem yanlışlayan bi şey söylememiş, hem de karşısındakini suçlamış.

Hahahahah bu kafayla zor ya. Ülkede nükleer enerjiyi de bunun gibi zekalar eleştirdiği için kulak asılmıyo olabilir. Ben olsam ben de sallamam. Doğru söylese bile bozuk saat muamelesi yaparım.

@mavicorap, işler böyle yürümüyor dediğiniz ülkelerde nükleer santral yok mu?

Akp'nin yeni keriz silkeleme uygulaması. Çevrecilik ayağına kendilerine yeni gelir kapısı yaratıyorlar. Pek bir yararı olamayan popülist bir yaklaşım. Bu yüzden desteklemiyorum.

@fusha nukleer enerji dunyanin her yerinde tartismali bir karar, ayrica su anda yeniler pek insaa edilmiyor, zaten biliyorsunuz bir kere acildi mi nukleer santrali kapatmak diye birsey yok, sadece kullanmama secenegi var, yoksa nukller atik gomulu olarak hep orada yuzyillar boyu kaliyor, olabilecek herhangi bir dogal felaket, savas vs de bu aciga ciktigi anda butun bu tartismalar anlamsiz oluyor. yani eninde sonunda ortada bir musibet var, fakat buna nasil yaklasilacagi konusunda farkli ekollerin farkli gorusleri var, mesela tabiiki akepeliler bu fikri destekliyor.

bence bizim icin en kritik farki su, felaket olana kadar hersey cok guzel fakat sonra o santralin bulundugu ulkenin ne kadar guvenlik uygulamalarini takip ettigi acayip onem kazaniyor, daha fazla birsey soylememe gerek var mi turkiye acisindan? bizim milletimizde bu cahillik bu inat oldugu surece ben hicbir turke nukleer santral konusunda guvenmiyorum, kendimi ve sevdiklerimi emanet etmek istemiyorum, hele ulkemin ve dogal kaynaklarimi hic hic emanet etmek istemiyorum.

bu konuda farkli bilgileriniz varsa benimle paylasin, benim okuduklarim ogrendiklerim bu isi bilenlerden dinlediklerim sonucu ben bu sonuca ulastim.

Mesaj yolladım.

Karnabahar yemeği 3 tabak
3 litreden biraz az su
Kıymalı yumurta
1 tabak yeşil mercimek yemeği
1 bardak çay şekersiz
1 kupa filtre kahve

sanırım bu kadar

4-5 bardak ısırgan ve kantaron çayı
2x600ml kahve
1 tavuk hamburger
herbalife
eski kaşar (yarım tekerlek dermişim)
ilaçlarım
anamın yaptığı güzel börek (ufak bir parça)
3 litre civarı su

Hamsi tava (1 porsiyon)
Kola-Şekerli (2 bardak)
3-3.5 litre su
Üç dilim süzme beyaz peynir (Kibrit kutusu büyüklüğünde)
Bir porsiyon tavuk dünyasından kremalı mantarlı tavuk
Çay bardağında Türk kahvesi (4 bardak)
İki buçuk paket sigara (50 adet)
İki bardak çay

2 tabak sırganımsı, sade kara lahana yemeği. Somun ekmek dilimiyle 3 büyük dilim mısır ekmeği. 2 revani dilimli bisküvili muhallebi veya puding. öyle bir şey. 2 adet etsiz kara lahana sarması. Hiç sıvı yok.

kuzu tandır
1 lahmacun
ezme-salata
irmik helvası-çay

akşam sigara içtim
biskrem ve albeni yedim birer paket
2 de bira içtim

sabah kahvaltı açık büfe davar gibi yedim
uçakta da sandviç yedim
şu an açım ama bir şey yemesem iyi olur

2 bardak şekerli çay
1 fincan şekerli türk kahvesi
Çok ufak bir miktar ekmek, avuç kadar.
Yarım tabak makarna
3 tane halley.

42 kiloyum :(

Bir kase çorba, bir tabak kısır, bir dilim tatlı, iki porsiyon börek, iki bardak kola, iki bardak su, 20 bardak kadar çay, bir muz, iki adet mandalina, bir bardak votka.

Cheeseburger, patates, kola, sigara, simit, peynir, sekerli cay, recel, beyaz leblebi, white chocolate mocha.

Allah belamı verecek sanirim.

dun aksam ki mangal davetinden bir parca sis, sis'in tamami yani 6-7 parca kusbasi

biraz yogurtlu meze , soda

kahvalti yok, oglen biraz havuclu yesillik salatasi, bolca sade ve az sutlu kahve.

dün ve bugün toplam 3 adet avokado
peynir
iki kupa sütsüz-şekersiz kahve
anason-kimyon-rezene çayı
kendi yaptığımız ev yapımı enginarlı kuru domatesli pizzadan üç dilim
salata
2 kadeh kırmızı şarap
3 adet kivi
biraz önce de yine ev yapımı humusu az biraz ekmeğe sürüp yedim atıştırma olarak.
eh su da baya içerim, bilemiyorum tam miktarını..

dün akşam 2,5 dilim pizza, bir kase supangle

bugün 1 bardak çay, 1 bardak kahve

3 adet lahmacun
2 paket maydanoz (paket servislerdeki plastik içindeki kadar)
300 ml ayran
8 adet eti cici bebe.
25-30 gram patates cips
200 ml maden suyu
yarım bardak coca cola zero (250 ml bardak)
2 fincan çay- (250 ml falan heralde. 2-3 şekerli)
125 gram sucuk
1,25 ekmek (200 gramlık ekmek)
2 adet yumurta sarısı
1 silme tatlı kaşığı tereyağı
1 silme tatlı kaşığı yağsız tuzsuz lor peyniri
13 adet zeytin
2 adet çeri domates
5 fincan çay (2-3 şekerli)

dün akşam ve bu sabah yediklerim

bu öğlen: 1 tabak makarna, 1 bardak gazoz, 1 kaşık yoğurt. bu sabah: 1 bardak süt, 5 dilim sucuk, 2 adet haşlanmış yumurta, 3 yeşil zeytin, yarım kibrit kutusu peynir, yarım dilim ekmeğin üstünü doldurucak kadar bal. dün akşam: 1 porsiyon ayva tatlısı, yaklaşık 1 avuç doldurucak kadar krem şanti (sek yedim kaşıklayarak), 1 tabak yoğurtlu karnıbahar kızartması, 5 adet ev yapımı çiğ köfte, toplam 4 dilim ekmek tüketmişimdir yanlarında, 1 litre falan da su.

Dün akşamdan beri yediklerimi yazayım. Allah belasını versin demir ilacının.
Bir kase kısır
Bir dilim kek
Bir tabak tavuklu sırın
Bir tabak brokoli
2mandalin
Bir kase kuru dut
Sabah: Kavurmalı yumurta iki dilim ekmekle. Çay.
Öğlen: Yarım kase kısır, Bir tabak makarna, İki dilim baklava, bir kase domatesli sos, iki dilim ekmek. 2 bardak çay.

Akşam hamsi var, yemeyecem.

nescafe
çay
filtre kahve
sahlep
nane-limon
pharmaton hap
külbastı 1 porsiyon
bulgur pilavı 1 porsiyon
redbull
su 2 bardak
antep fıstığı
yerfıstığı

amex olan çok fazla yerde geçmiyor ama geçtiği yerlerde daha çok mil veriyor. ayrıca amex e özel bi sürü kampanya oluyor. ama üyelik ücreti baya fazla türkiye'de her yerde geçmeyen bir kart için (bence) o nedenle mastercard ı tutardım ben senin yerinde olsam.

Kesinlikle amex'i kullan. Amex'in avantajları çok daha fazla. Hele ki yurtdışına seyahat eden birisiyseniz sunduğu avantajlar daha da çoğalıyor.

amex eu ve tr de pek gecmıyor ama daha fazla mil veriyor. gecen yerde ben amex kullanıyorum ıkısı de aktif.

Amex bir çok yerde geçmiyor, yolda kalırsın.

banka kartı/debit kart ile sadece 3d secure işlem yapabilirsiniz.
bildiğim kadarıyla amazon türkiye'nin 3d secure ödeme alma seçeneği yok, kredi kartından doğrudan çekim yapabiliyor.

türkiye'deki birçok site ödemeyi defautl 3d secure ile alıyor, default 3d ile almayanlar da kullanıcının seçimine bırakıyor. eğer banka kartı ile ödeme yapacaksınız 3d secure istiyorum seçeneğini işaretlemeniz şart.

n11, hepsiburada, pegasus vs. ödemeyi 3d secure ile alabilen, debit kart ile alışveriş yapabileceğiniz sitelerden. eğer bunlardan da yapamıyorsanız ziraat müşteri hizmetleriyle iletişime geçmeyi deneyin.

Herhangi bir sorun yaşamadım bugüne kadar. Acaba hesabınız blokeli yahut işlem kısıtlı olabilir mi?

Enparayla bugün alışveriş yaptım. Kendisi para kart, banka kartı, debit kart.

Ziraatin dandikliği yani.

Cüzzi bir tutar ile tekrar dener
misiniz ?

Saçma gelebilir fakat amazon.tr için, 50 tl ve üzeri alışveriş için ziraat debit kart işlem sorunu gibi birşey okumuştum.

yurtdisinda da banka karti ile online alisveris yaygin olmadigindan olabilir, ben kimseye denk gelmedim sahsen..neden kredi karti kullanmamak konusunda israrci oldugunu anlamadim, daha guvenli. kredi kartini patlatirlarsa acarsin telefonu, su tarihten sonraki harcamalar bana ait degil dersin 1 ay icinde silerler harcamalari. direk visa/mastercard/amex'e girer. banka karti oyle degil, hesabi kaptirirsan sana girmesi buyuk olasilik cunku muhattabin kendi bankan, kredi karti oyle islemiyor.

ezcumle: kredi kartindan yardir gitsin..

turk ismi koyabilirsiniz, bugra bogac falan gibi.

aile buyuklerinden size yardimci olan, sevdiginiz birinin ismini koyabilirsiniz veya kisisel olarak cok saygi duydugunuz bir insanin ismini koyabilirsiniz, tarihten biri de olabilir, yakin cevrenizden biri de...

kendi isimlerinizden turetebilirsiniz.

acikcasi biraz anne babanin hobileri neler, nerelisiniz, ne is yapiyorsunuz, politik ve dunya gorusleriniz neler onlara da bagli. genelde beyaz yakalilar doga isimleri koyuyorlar mesela veya muzisyenler turku, beste felan gibi isimler koyuyorlar. bunun gibi kendi hayatlarinizdan billurlasip gelen bir isim olmasi daha ozel olur.

Altay ve Ulukayın.

Ulukayın isim anlamı olarak yaşam ağacı demektir. Ulukayın koyarsanız çeyrek altın takarım. :)

Arkadaşımın oğullarının isimleri
Ata - mete
Aras - barlas
Çağan - çınar

Ali ve Barış.

Kağan-hakan

Kuzey Güney
Rüzgar Poyraz
Dağhan Kağan (Hakan ile birlikte tanıdığım 3kardeşin ismi)

Mustafa kemal

Isimlerin anlamları karaktere yansıdığı için anlamı güzel olan isimleri tercih ederdim.Kuran'da geçen her isim zaten konmaz. Aileniz bu nedenle o şekilde bir fikir sunmuş olabilir.

Ben eski isimleri sevdiğim için öyle tercih ederdim.

Ömer,ali,
mehmet,mustafa,kemal, metehan,bilgehan,
Dediğim gibi önce anlamlarını araştırın.

cok klasik olabilir ama Savas&Barış olabilir..

Kesinlikle öz Türkçe olsun. Arap ismi geleneği de azalarak bitsin.

İslam dininde ebeveynin görevi anlamı güzel, insana değer veren isim koymaktır, kutsal kitap'ta geçen isim koymak gibi bir şart yok. Tabii geçmiş dönemin peygamberlerinin isimleri olabilir. Babanıza öncelikle bunu söyleyin.

Sonra, benim tavsiyem dağ bayır çayır çimen ismi değil, insana yakışacak, anlamı güzel ve pozitif, fonetik olarak uyumlu ve söylemesi kolay isimler seçmeniz.

bir de, "ismi ağır geldi, ismini kaldıramadı" gibi inanışlar vardır folklorumuzda. evliya isimleri ya da anlamı çok ağır isimler, Allah'ın bazı adları gibi, koyarken dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Mesela Kadir yerine Abdülkadir kullanımı bu yüzden gelenekte yaygındır. Doğrudan esma koymamayı tercih etmiş atalarımız.

Sağlıkla kavuşun, bir de anasına sorun inşallah.

Aybars-Baybars

Suskunluk Sarmalı diye bir mesele var, bir göz atmak isteyebilirsiniz. Teoride insanın doğru buldukları adına çatır çutur savaşması gerektiğini düşünüyorum, pratikte bunu uygulamaktan hayatım sikildi. Ne yardan ne serden geçmemek için çareler arayıp duruyorum.

Toplumun yüzde doksanı değilse bile yüzde sekseninden çoğu garanti yavşak. Bu üstü kapalı yavşaklık anlaşmasına katılmazsan, cezanı çekiyorsun.

toplum, toplumun kurallari, toplumun degismesi mumkun olmayan konulari... bunlari tartismak, uzerinde dusunup zaman harcamak benim isim degil. akla mantiga yatmayan yanlis kurallari tabii ki tasvip etmiyorum.

herkes benim gibi neden dusunup yasamiyor diye kendimi icten ice yiyip bitirmeye calismiyorum. benden farkli insanlar da var diyorum kendime, oyle yasayip gidiyorum.

İfade etmiyorum.

Bir kac kere bahsettiginiz anlamda uyarilar/cikislar yaptim. Sonuc olarak kabak hep benim basima patladi. Sonrasinda insanimizin ne kadar iki yuzlu, bencil ve cikarci oldugunu kabullendim. Artik "Bana ne, ne haliniz varsa gorun" diyip geciyorum.

@Leonardo

Mevzu esasında herkes benim gibi düşünsün mevzusu değil. Toplumun işine geldiği an, işine geldiği gibi doğruyu ve haklıyı ayırt edici şeyleri değiştirebilme hızı ve tutarsızlığı.

En basit haliyle bundan 10 sene önce fetö'ye toplumun büyük bir kısmı saygı duyarken bugün ardından beddualar edilmekte. Ama biz (benim gibi düşünenler) o günlerde de bunlar müslüman değil, bunlar örgüt, bu cemaat devleti ele geçirmeye çalışıyor diyorduk vs. O günlerde herkes bizi gayrimüslim yaptı, gavur yaptı falan.

Toplum olarak yozlaşmış durumdayız. Ben,sen, o fark etmeksizin hepimiz işimize geldiği gibi anlık olarak değiştiriyoruz. İşimize nasıl geliyorsa.


Esas anlatmak istediğimi şimdi daha iyi anlamışsınızdır umarım.

Toplum, toplumun kuralları, toplumun değişmesi mümkün olmayan konuları (?) hakkında tartışmak, bunlar üzerine üzerine düşünüp zaman harcamak, bir insan ve toplum bilimcisi olarak benim işim. Toplumun geri kalanının benim gibi düşünüyor / düşünmüyor olması değil mesele. Hiçbir zaman da bu kadar sığ, yüzeysel bir düzlemde olmadı.

Mesele toplumların bilgi kuramsal temelleri, doğru/yanlış bilgiyi neye göre tayin ettikleri, kültürel olarak bilgiye yaklaşımları. Ve bu bağlamda, neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verirken referans noktasını keyfi olarak tayin eden insanların arasında, bunlara dikkat çektiğinde başına gelecekler buradaki mesele.

Nusret tarzı derken?

Soytarılık mı yoksa et mi?

Meat and meet var

Et yemek istiyorum hocam:)

@ananiyimioguz
Abi saygi duyuyorum ama arap kulturune merakim yok cidden.

löp et mi, kebap mı?

arap kültürüyle alakası yok, kebap seversen hataylılar iyidir.

Löp hocam.

Florya'da Etçi Mehmet var.

medeniyet sofrasiyla nusret'i kafa kafaya vurasim geliyor.

ben feneryolu'nda otururken wyndham kalamis'in altinda ozgur chef vardi, gayet guzeldi. bi defa gidip mail listelerine uye olursan arada bir %50 indirim falan yapiyorlar 1 gunluk, yer bulursan guzel oluyor

by ulus steak house & burger

(bkz: baran et mangal)

- biget steakhouse
- günaydın steakhouse
- virginia angus steakhouse&hamburgerci

scarlet

Hikmet steakhouse var, Yeşilköy civarında. Tavsiye ederim.