Giriş
(7)

ntv spor

x factor
uydu kullanıyoruz, bazı maçlarda şifre giriyor. bundan sonra da nba maçlarını veriyormus. şifreye maruz kalır mıyız? izlemenin herhangi bir yolu var mı?bir de ntv sporun yayın akışına nasıl ulaşabilirizsaygılar
uydu kullanıyoruz, bazı maçlarda şifre giriyor. bundan sonra da nba maçlarını veriyormus. şifreye maruz kalır mıyız? izlemenin herhangi bir yolu var mı?
bir de ntv sporun yayın akışına nasıl ulaşabiliriz
saygılar
0
x factor
(21.01.08)
sitesinde izlemek icin bisiler anlatıyordu. sifre fln varmıs giriyormussun.
0
bryan fury
(21.01.08)
su anda new york-boston macına girmediler sifre futbol maclarına giriyorlar sanırım..
0
Simmons
(21.01.08)
normalde şifreli kanalları izleyebiliyor musun? kumandadan nasıl şifre girileceğini biliyor musun?
0
tom riddle
(22.01.08)
yok şifre girmedi de, la liga maçlarında giriyor şifre ve nasıl olabileceğini ve ne şifre gireceğimi bilmiyorum eheh var mı ki bi şifresi.?. )
0
🌸x factor
(22.01.08)
İspanya'da ligi şifresiz izlemek isteyen vatandaşların çakallığını anlayan İspanyol kanalının bir uygulamasıdır. Vatandaşlar bu uygulama öncesinde uydularını NTV'ye çevirip öyle izlemekteymişler. NTV de bununla ilgili bir açıklama ve de çözüm getirmişti ama neydi hatırlayamadım.
0
algoritmik uzay nalburu
(22.01.08)
bi yazılım olması gerekiyor alıcıda her alıcıda olmuyor şifre girmek için
0
kofteburger
(22.01.08)
sipru dan da izlenebiliyo..ama yurt dısında telif hakkına takılırmı bilmem..
0
isott
(22.01.08)
(10)

20 ytl banknot üzerindeki yanık

tom riddle
nasıl farketmeden elime geçtiyse, resimde görülebileceği gibi 20 ytl üzerinde yanıklar bulunuyor. bu parayı birisine kakalamadan değiştirmemizin yolu var mıdır, yani belirli bir devlet kuruluşu bu parayı değiştirir mi? yoksa bu paranın üzerindeki yanığı görmemek mümkün değil (benim dışımda)
nasıl farketmeden elime geçtiyse, resimde görülebileceği gibi 20 ytl üzerinde yanıklar bulunuyor. bu parayı birisine kakalamadan değiştirmemizin yolu var mıdır, yani belirli bir devlet kuruluşu bu parayı değiştirir mi? yoksa bu paranın üzerindeki yanığı görmemek mümkün değil (benim dışımda)
0
tom riddle
(21.01.08)
bankamatikle yatırın gitsin,alan memnun olmazsa o da yatırır geri
0
im2shy
(21.01.08)
bankamatikten kasıt, yeni seri makineler ise (yani anında hesabınıza para yatırabileceğiniz) makinenin kabul etme olasılığı yok gibi. eğer varsa o makinenin lokasyonundan beni haberdar edersen sevinirim.

sıradan bir alışveriş ile elinden çıkarabilirsin. senin eline nasıl geçtiyse bir başka kişinin de eline geçeiblir.
0
broo
(21.01.08)
Ziraat Bankası böyle yırtık, hasarlı paraları değiştiriyor diye biliyorum ama tam da emin olamadım... Bir deneyin derim.
0
late viper
(21.01.08)
merkez bankasından değiştirebilirsiniz. yırtık, eksik paraları değiştirmekte mümkün
0
opteron
(21.01.08)
ya bu parayı iki kere kakalamaya çalıştım, ikisinde de karanlıkta olsam da fark etti insanlar, yani öyle kolay değil birine yedirmek, alıcı banknotu açtığı zaman anında görüyor. fark edilmemesi için alıcının parayı açmadan cebe atması lazım (bkz: ben)

bir de ziraat bankası'na gidicem ben, benim de aklımda öyle bir durum vardı çünkü.
0
🌸tom riddle
(21.01.08)
git pazarda harca
0
efruz
(21.01.08)
@opteron
O dediğin Ankara için geçerli, Merkez Bankası'nın olmadığı yerlerde bu gibi durumlar için vekil banka Ziraat Bankası idi. Şu an nedir, ne değildir tam emin değilim...
0
late viper
(21.01.08)
@late viper, merkez bankasının sadece ankarada olduğunu nereden çıkarıyorsunuz hepsinde varmıdır bilemiyorum, ama pekçok ilde merkez bankası vardır. ama evet merkez bankasının olmadığı yerlerde ziraat bankası tedavülden kalkan paralar da olduğu gibi bu işlemleri yapabiliyor.
0
opteron
(21.01.08)
@opteron evet haklısınız...

Hatta buyrun tam çözüm:

"Yazıları okunmayacak şekilde kirlenmiş, yıkanmış, boyanmış, yanmış, yırtılmış veya sair sebeplerle eskiyip yıpranmış, değeri belirlenebilen tam banknotlar ile yüzeyindeki eksiklik %50'den az olan banknotlar, yazılı değeri üzerinden başa baş olarak; tek parçadan ibaret olmak kaydıyla yüzeyindeki eksiklik %50 olan banknotlar yazılı değerinin yarısı üzerinden yenileriyle değiştirilebilir. Yüzeyinin yarısından fazlası eksik olan banknotlar ise değiştirilmemektedir. Eskimiş, yıpranmış veya kısmen fiziki parça kaybına uğramış banknotların, doğrudan T.C. Merkez Bankası şubeleri, T.C. Ziraat Bankası veya diğer banka ve özel finans kurumlarının şubeleri aracılığıyla değiştirilmesi mümkündür."
0
late viper
(21.01.08)
arkadaşlar im2shy'ın dediği doğru çıktı. bir iş bankası btm'si bu parayı kabul etti. şaşkınlıktan havalara uçmaktayım :)

bu btm'nin lokasyonu manisa.
0
🌸tom riddle
(21.01.08)
(8)

alkol nefes soluma falan

agk
ben şimdi galiba yine çok içtim neyse eskiden de olurdu da böyle olmazdı artık çok içtiğimde nefes nefese kalıyorum. niye ki çok merak ettim.
ben şimdi galiba yine çok içtim neyse eskiden de olurdu da böyle olmazdı artık çok içtiğimde nefes nefese kalıyorum. niye ki çok merak ettim.
0
agk
(21.01.08)
beraberinde sigara?
0
pascha d
(21.01.08)
olma mı paşam...
0
🌸agk
(21.01.08)
ciğere bir şeyler dokunuyor olmasın sakın :S
0
fempusay
(21.01.08)
Yüzde ve vücutta kızarma?
0
inatci kahraman aga
(21.01.08)
valla aslında tam tersi olması lazım, alkol kana geçtiğinde kan dolaşımını yavaşlatır çünkü, dolayısıyla solunum hızın da azalır. ama alkolden çok sigara yüzünden nefes nefese kalıyor olabilirsin, o da erken dönem emphysema (amfizem) olabilir, doktora gitmekte fayda var.
0
tom riddle
(21.01.08)
"çok içtim" dediğin limitlerinin üstünde içmek sanırım, ben de komaya girecek kadar içtiğimde oluyor, derin derin nefes alma ihtiyacı hissediyorum. Nefes yoğun bir şekilde alkol koktuğu için yeterli oksijeni almak için daha fazla havaya ihtiyacım olduğu çıkarımına varmıştım.
0
kimlanbu
(21.01.08)
tırnakların etle birleştiği noktalarda kızarıklıklar? hafifcecik tepecikler? üzerlerinde renk farklılaşması?
0
can see
(21.01.08)
bunu buraya yazdığımı hatırlamayacak kadar içmişim
tırnaklar sağlam gibi
alkol oranı yüksek şeyler içiyorum genelde fiski olmadı kanyak kızarma olmuyor ama şiddetli şekilde nefes alıp vermem düzensizleşiyor.
0
🌸agk
(21.01.08)
(5)

pas lekesi

kumral ada mavi tuna
pas lekesi çıkar mı? çıkarsa nasıl çıkar?
pas lekesi çıkar mı? çıkarsa nasıl çıkar?
0
kumral ada mavi tuna
(20.01.08)
sentetik olmayan kumaşlardaki lekeler: tuzlu limon suyuyla ovuşturun. sonra içine biraz amonyak katılmış suyla silin ve durulayın. lekeli kısmı suyla ıslatın ve kaynar su buharına tutun. kuzu kulağı ile ovun, sıcak su ile durulayın. sentetik kumaşlardaki pas lekeleri: diğer kumaşlardan daha çok dikkat gerekir, en etkili çözüm lekeli kısmı biraz limonla ovmaktır.

(bkz: #11217664)
(bkz: pas lekesi)
0
efruz
(20.01.08)
ortalıkta dolaşan cillit bang tarzı temizleyiciler temizleyebiliyordu sanırım.
şöyle bir şey de var:
www.ntvmsnbc.com
0
tom riddle
(20.01.08)
pas sökücü alırsın. karaköy'de yeşilköy elektronik'te var. Selanik Pasajı.
0
thefirstfbli
(20.01.08)
yani kumaştan temizler mi pası bu dediğin şey? teşekkür ederim.
0
🌸kumral ada mavi tuna
(21.01.08)
sanmıyorum genelde metal üstünden falan temizlemek içindir pası
0
thefirstfbli
(21.01.08)
(11)

"an itibariyle" rapidshare

kofteburger
açılıyor mu?opendns ve treewalk ile denedim?
açılıyor mu?
opendns ve treewalk ile denedim?
0
kofteburger
(19.01.08)
hayır. 4.2.2.1 ve 4.2.2.2 kullanıyorum ben de ama sunucu bulunamıyor dedi.
0
infernal majesty
(19.01.08)
acilmiyor.
hidemyass ile de denedim, yok. sanirim down ?
0
sourlemonade
(19.01.08)
daha geçen hafta üç aylık üyelik almıştım. bendeki şansın gözünü seveyim.
0
deckard
(19.01.08)
bende bi problem yok?
0
passion rules the game
(19.01.08)
Yurtdışından da açılmıyor. Neyse ki türk telekom değil sorun :)
0
harzem
(19.01.08)
@sofistike maymun
.de olmasın o
0
🌸kofteburger
(19.01.08)
@kofteburger

.de üzerinden login olmayı denedim olmadı?
0
deckard
(19.01.08)
Evet yabancılar da erişemiyor, az önce onayladılar.

Domain adresinde sorun var ama IP sağlam:
80.239.151.250

Yalnız yükleme ve indirmeler çalışmaz şimdilik. Çalışan bir domain gerekli o iş için.
0
harzem
(19.01.08)
bu geceyarısına doğru açılacakmış, digg'de yazıyordu sanırım.
0
tom riddle
(19.01.08)
maghia.free.fr adresindeki ip ayarları %windir%/system32/drivers/etc/hosts doyasına eklenince düzeliyor +rep emeğe saygı
0
🌸kofteburger
(20.01.08)
an itibariyle erişim yeniden sağlanıyor.

20. January 2008 - Problems accessing RapidShare

Unfortunately, starting at 5 pm CET, one of our carriers experienced a severe technical problem with their hardware, causing a loss of 50 gigabit of bandwidth. Therefore RapidShare was unavailable for several hours. We already have taken steps to avoid this particular problem in the future.
0
deckard
(20.01.08)
(2)

websitesi içeriği görüntüleme

oddity
içeriğinden download yapılabilen (ya da foto arşivi olan) sitelerin içeriğini ftp usulü görebilmek mümkün müdür? böyle klasör klasör site içeriği görüntüleyebilecek bir program vs var mıdır sorarım size.
içeriğinden download yapılabilen (ya da foto arşivi olan) sitelerin içeriğini ftp usulü görebilmek mümkün müdür? böyle klasör klasör site içeriği görüntüleyebilecek bir program vs var mıdır sorarım size.
0
oddity
(19.01.08)
flash xp de vardı sanrım.
ya da flashget de yapyordu

teleport pro onerırımı ben, indirek istedigin uzantıyı sec indirsin o.
0
bryan fury
(19.01.08)
internet download manager'ın grabber özelliği var
0
tom riddle
(19.01.08)
(9)

internet hizi

turkish tekila
hizimin 1 mbit oldugundan emin olmak istiyorum. sonuclari dogru olan, guvenilir bir sekilde ogrenebilecegim bir site var mi?
hizimin 1 mbit oldugundan emin olmak istiyorum. sonuclari dogru olan, guvenilir bir sekilde ogrenebilecegim bir site var mi?
0
turkish tekila
(17.01.08)
speedtest.turktelekom.com.tr msn zart zurt ne varsa kapatıp siteyi açınız
0
atrin
(17.01.08)
speedtest.net adresini de deneyebilirsiniz.
0
diabolus79
(17.01.08)
www.speedtest.net bunu sık kullanılanlar ekleyin bence.
(haritadan yakın şehri seçin.)
0
can see
(17.01.08)
hızınız speedtest.net adresinde beklediğinizden yavaş çıkarsa istanbul ve ankara'yı seçip de test yapın. bazı sunucular aşırı yavaş gösteriyor çünkü.
0
tom riddle
(17.01.08)
testi yaptim, download 800 kusur, upload 233 kusur cikti. zannediyorum bu 1 mbit demek?
0
🌸turkish tekila
(17.01.08)
aynen öyle :)
gününe göre daha yüksek ya da daha düşük sonuçlar çıkabiliyor. bu sanırsam ortalama bir değer olarak iyi..
0
can see
(17.01.08)
speedtest.ttnet.net.tr diye biliyordum adresi bir de diğer link i varmış ogrenmiş olduk:) orda cıkan sonuc haliyle sahip oldugunuz degerlerin altında cıkacaktır ama 1mbit baglantınızı var oldugunu sanıp sonuclar 500kbs nin altında cıkıyorsa turk telekom a bir gidin. 800-900kbs arası cıkar genelde sorun yok demektir oda.

speedtest.turktelekom.com.tr
0
rurouni
(18.01.08)
kablo net'se sorun var demektir. 1024 yazmalıdır. en az 1000
0
thefirstfbli
(18.01.08)
kablonet degil, soylediklerinizden dogru anladiysam onda ortalama hiz gostermiyor
0
🌸turkish tekila
(18.01.08)
(5)

p2p hakkında bilgi

undarist
yurtta kalıyorum ve burada p2p olayını yasaklamışlar yani limewire veya utorrent falan gibi programlar bi işe yaramıyo..film indirmek için ne yapmalıyımnot:yurttaki ağ üzerinden internete bağlanıyorum ve use fallowing dns adres diye bi ayar seçip öye bağlanıyoruz yurdun verdiği dns numarası dışında
yurtta kalıyorum ve burada p2p olayını yasaklamışlar yani limewire veya utorrent falan gibi programlar bi işe yaramıyo..
film indirmek için ne yapmalıyım
not:yurttaki ağ üzerinden internete bağlanıyorum ve use fallowing dns adres diye bi ayar seçip öye bağlanıyoruz yurdun verdiği dns numarası dışında başka bir numarayla veya ip numarasıyla falan bağlanamıyoruz internete..
ayrıca rapidshare falan da açmıyo.. yasakanmış...
0
undarist
(17.01.08)
treewalk dns programı bir nebze işe yarayabilir.
0
passion rules the game
(17.01.08)
malesef işe yaramıyor..
0
🌸undarist
(17.01.08)
bende yurtta kalıyorum. evdeki çinli arkadaş bi program verdi. program internet explorerin ayarlarını değiştiriyor. internetten yurdun yasakladığı sitelere girebiliyoruz fakat p2p programlarını çalıştıramıyor ama rapidshare çalışıyor. istersen bi ara internetten download et. programın adı ultrasurf
0
sanio
(17.01.08)
güzel yapmışlar. film indirmek için milletin ailesiyle falan haberleşmesini engellemek niye? bilgi işlem ile anlaşın bir hdd alın(1 terrabyte falan) onu açsın paylaşıma nasıl olsa kendisi sürekli film indiriyordur. 100 mbit hızla yeni filmlere falan ulaşırsınız böylece. rapidshare olayı ise tamamen dallamalık zaten aynı ip den izin falan vermiyor belli bir şeyin üstünde. hesap alıp da indiren varsa da ne kadar kasacak ki port başına hız limiti koyarsın olur biter. bounda yapmışlardı bunu sanki port başına 50 kb/sn gibi bir limit vardı yırtınsan geçemiyordun bir ara.
0
ozdek
(17.01.08)
proxy server kullanabilirsin. yalnız bu dns olayına bir çözüm bulman gerekiyor. bu şekilde bu yasağı atlayabilirsin.

yalnız benim bir internet account'um proxy server kullanıp yasağın üzerinden atladığım için kapatılmıştı, aklında bulunsun.
0
tom riddle
(17.01.08)
(3)

winrar şeysi (galiba)

pispinti
merhaba. ayıptır söylemesi torrentbytes'dan friends sezonlarını indiriyorum. o sitedeki her dosya gibi bunlar da .rar'lı olarak geliyor, dolayısıyla ben 1 sezonu bir klasöre kopyalamak için 25 kere "belirtilen klasöre çıkart" demek zorunda kalıyorum. bunun bir kısa yolu var mıdır?fotolarını da koydu
merhaba. ayıptır söylemesi torrentbytes'dan friends sezonlarını indiriyorum. o sitedeki her dosya gibi bunlar da .rar'lı olarak geliyor, dolayısıyla ben 1 sezonu bir klasöre kopyalamak için 25 kere "belirtilen klasöre çıkart" demek zorunda kalıyorum. bunun bir kısa yolu var mıdır?

fotolarını da koydum iyice anlatabileyim diye..

lan niye olmadı fotolar. öhöm.
0
pispinti
(15.01.08)
2 türlü anladim

1inci turlu cevabim, bir cok rar dosyasi varsa ve tek seferde hepsini bi yere acmak istiyosaniz mouse ile tum rar dosyalarini isaretleyip (ctrl de kullanabilirsiniz bunu yapmak icin) sag tus yapip dosyalari cikart deyip gosterdiginiz yere "tek seferde" cikartmak.

2inci turlu cevabim, dizinin 1 bolumu bisuru rar parcasi halinde geliyo, yani tek bir dosya parcalara ayrilmis. eh bu durumda da ilk rar dosyasini actiginiz anda diger rarlari da actiginiz yere kendisi otomatik acmasi gerekmiyor mu?


zannedersem 2 anladigim sekilde de degil?
0
la traviata
(15.01.08)
her bir bölüm için ayrı ayrı .rar dosyaları var, 25 ayrı klasörde. 2'de dediğiniz gibi yapıldığı zaman winrar tüm parçaları çıkartıyor fakat elimizde 1 bölüm oluyor sonuçta. aynı işi 25 bölüm için tekrarlamak gerekiyor yani.

acaba diyorum kolay yolu var da ben mi kaçırıyorum?
0
🌸pispinti
(15.01.08)
indirdiğin zaten bir sezonun tamamı. o sezonun bölümleri de tek tek parçalara ayrıldığı için maalesef hepsini ayrı ayrı unrar yapmalısın.
0
tom riddle
(15.01.08)
(9)

Aksaray-Havalimanı Hafif raylı metro

alkolik imam
Arkadaşlar Aksaray-Havalimanı hattında çalışan hafif raylı metro saat kaçta ilk seferine başlıyor. Zeytinburnundayım sabah 6:45 te uçağım var yani 5:45 civarında orada olmam lazım taksiyle gitmekte istemiyorum..
Arkadaşlar Aksaray-Havalimanı hattında çalışan hafif raylı metro saat kaçta ilk seferine başlıyor. Zeytinburnundayım sabah 6:45 te uçağım var yani 5:45 civarında orada olmam lazım taksiyle gitmekte istemiyorum..
0
alkolik imam
(15.01.08)
yok o saatte sakata gelirsin.
0
radikalherif
(15.01.08)
aksaraydan havalimanına ilk sefer 06:00 da.
0
oyvind
(15.01.08)
6da binsek heralde 6:15 civarı havalimanı içindeyiz aramadan geçmek vs 6:30 diyelim 15 dakika kala check-in yapmazlar :) Evet şimdi şöyle soralım o zaman son sefer kaçta :))
0
🌸alkolik imam
(15.01.08)
metrodan indiğin yerden epey bi yürüyorsun. yani yol ne kadar sürer bilmiyorum ama 15 dakika sırf metrodan inip havalimanına yürüyüş sürer.
0
kibritsuyu
(15.01.08)
"aksaray >> havalanı" 40dk civarında sürüyor!
18 durak var hatırlatırım. her durağı 2 dakikada katediyor.

6da binip nasıl 15dk da oraya gitmeyi düşünüyorsunuz :P

edit: ehe mehe. zeytinburnunu sonradan farkettim
0
winsome
(15.01.08)
es den sana attığım mesaj işine yarayabilir.
0
thefin
(15.01.08)
Saat altıda aksaraydan kalkıyor zeytinburnuna ancak 20-25 dakika sonra varır. belki de daha geç. 10 dakika da havalimanı sürse 35 dakikada istasyonda olursunuz. ama metro durağı dışhatların altında. içhatlar girişine 10 dakikada varıyorum. uçak kalktığı sıralarda orada olursunuz, el sallayabilirsiniz:)

son sefer gece yarımda. ve pek mantıklı değil. ilk otobüs seferlerini araştırın mutlaka o civara da vardır.

bir de online çekin yapın, o kontuarda daha az sıra oluyor. saatten kazanırsınız.
0
gulden kale
(15.01.08)
online check-in yapsanız da boarding 15 dakika kala bittiği için stres olmayın, havaş ya da özel arabayla gidin.
0
tom riddle
(15.01.08)
online check-in yapsam bile malesef valiz var...O yüzden mecbur yetişmeliyim. En mantıklı hareket ya taksi ya da Havaş olacak bi miktar parayı gözden çıkarmamız gerek haliyle :)
0
🌸alkolik imam
(15.01.08)
(7)

plaka alacagim yardim edelim abiler

maresalx
yeni bir vosvos aldim 1963 model bunun plakasi 34 yarin 06 yaptirmam gerekiyor 1 aylik surem dolmak uzre.simdi ilkokuldayken saplanti halindeydi butun arabalarin plakalarinin hanelerini felan ezberlerdim ben 06 v 1963 olsun isterdim ama bu plaka dolu plakalarda eskiden 3 harf varsa 2 rakam olabiliyo
yeni bir vosvos aldim 1963 model bunun plakasi 34 yarin 06 yaptirmam gerekiyor 1 aylik surem dolmak uzre.

simdi ilkokuldayken saplanti halindeydi butun arabalarin plakalarinin hanelerini felan ezberlerdim ben
06 v 1963 olsun isterdim ama bu plaka dolu plakalarda eskiden 3 harf varsa 2 rakam olabiliyordu simdi durum nasil ?
mesela 06 vv 113 alabiliyor muyuz ya da soyle sorim sorumu kac harf olursa kac rakam olabiliyor ornekleriyle aciklayabilir misiniz. optum tsk bye ltf pls mck asl
0
maresalx
(14.01.08)
İstanbul ve ankara plakalarda harf ve rakam toplamı 6 olabiliyor. Küçük illerde de 5. Rakam sayısı en fazla 4.

Yani şunlar hep geçerli:
06 AB 1234
06 ABC 123
42 A 1234
42 AB 123
42 ABC 12

slm mrb nbr ltf pls tsk gnc trk cll.
0
harzem
(14.01.08)
senin durumla alakasız olsa da eklemeliyim ki, bazı ticari araçların (örn. bazı okul taşıtları) 5 tane numaraya sahip olabiliyor.
0
tom riddle
(14.01.08)
peki 06 vv 1963 alabiliyor muyum ben yani mesela ??
0
🌸maresalx
(14.01.08)
01 x 0001 - 01 x 9999
01 xx 001 - 01 xx 999
01 xxx 01 - 01 xx 999
kalabalık şehirlerde
01 xxx 001 - 01 xxx 999
01 xxx 0001 - 01 xxx 9999 alabilirsin. (tabi a asayiş oluyor sanıyorum aa falan özel diyebiliyorum bir de göt piç vs gibi şeyler hariç 06 vv 963 alabilirsin sanıyorum.... yoksa tabi
0
atrin
(14.01.08)
yazmayı unutmuşum bu arada hayırlı olsun kazasız belasız kullan ben de üstü açılmış bir adet almayı planlıyorum ilerki senelerde =)
0
atrin
(14.01.08)
emniyet'in sitesinde boşta olan plakalar var. daha fazla boş olan var mı bilmiyorum, olabilir.
0
passion rules the game
(14.01.08)
www.ankara.pol.tr

ankara'da tahsis edilebilir durumdaki plakalar buradan bulunabilir.
afiyet olsun
0
heavens scream
(14.01.08)
(6)

divx release gruplari?

noid
hali hazirda sozlukte de bu baslikta bir seyler var ama ben kalitelerine gore siralanmis bir liste ariyorum. asagidaki gibi:1 - waf2 - unseen3 - prodji....
hali hazirda sozlukte de bu baslikta bir seyler var ama ben kalitelerine gore siralanmis bir liste ariyorum. asagidaki gibi:

1 - waf
2 - unseen
3 - prodji
.
.
.
.
0
noid
(14.01.08)
axxo prodji'den iyidir.
0
fredi
(14.01.08)
mvs de fena değildir.
0
tom riddle
(14.01.08)
şu anda kesinlikle adresini hatırlamadığım bir site var. cdquality.com gibisinden bir şey, bilen varsa yazıversin. neyse, orada her release'in kaliteleri karşılaştırılıyor.

ama herşeyden önce axxo, sonrasında da unseen ve waf derim. hatta axxo'nun release'lerini takip edip onların arasında seçim yapmak bile bir tercihtir. kendinizi sadece tek sineması olan bir anadolu kasabasında hayal edin.
0
co2s2
(14.01.08)
algoritma
(15.01.08)
axxo korsan dağıtımdan tutuklanmış arkadaşlar. artık axxo yok. olsa olsa eski filmlerin axxo ripleri var. ben de arıyorum axxo ayarında film ripleyen grupları.
0
kibritsuyu
(15.01.08)
simdi axxo, filmi tek cd'ye yazmak istiyorsaniz en kaliteli divx'leri yapiyor ama unseen ve prodji gibi release'lerle karşılaştirilabilecek bir kalitesi yok. ben de onceleri hep axxo indiriyordum ama unseen ve prodji ile tanistiktan sonra axxo'yu biraktim. zaten unseen ve prodji'nin yaptigi divxler 2gb'dan asagi olmuyor.

bu arada algoritma'nin verdigi linkler benim icin bayagi faydali oldu. bu sitelerde bir filmin farkli release gruplarina ait ekran goruntulerinden hangisinin daha kaliteli oldugunu anlayabiliyoruz.
0
🌸noid
(15.01.08)
(2)

Sağlık - Kafa Derisi Şişlik

ermanen
Annemin kafa derisinde hafif şişlik var ve bu şişlik zaman zaman yanıyor.. Bazı doktorlar yağ bezesi diyor, bazıları birşey yok diyor, garip ilaçlar veriyorlar.. Tomografi ve MR'da birşey çıkmıyor.. Başka birşey olabilir mi ve daha kötüye gidebilir mi?
Annemin kafa derisinde hafif şişlik var ve bu şişlik zaman zaman yanıyor.. Bazı doktorlar yağ bezesi diyor, bazıları birşey yok diyor, garip ilaçlar veriyorlar.. Tomografi ve MR'da birşey çıkmıyor.. Başka birşey olabilir mi ve daha kötüye gidebilir mi?
0
ermanen
(13.01.08)
benim annemde de yıllardır var, özellikle saçlarını boyatırken yandığını söyler. büyüklükleri ve sayıları zamanla artabiliyor. bir arkadaşından bunların alınabildiğini ama oldukça acı verici bir işlem olduğunu duymuş. kendisi iğneden bile korkan bi insan olduğu için senelerdir yaşar gider bu şişliklerle. bir zararı ortaya çıkmış değil.
0
jangara
(13.01.08)
ct ve mr'da bir şey çıkmıyorsa kafatası içinde bir sorun yok demektir. deri dokularıyla alâkalı bir problem olabilir. dermatologunuza başvurun.
0
tom riddle
(14.01.08)
(12)

uyuşturucu tedavisi

iradene
2 senedir "sigara" kullanıyorum, neredeyse her gün. ikincisi yılbaşında olmak üzere ne yazık ki xtc de kullandım.Kendime, irademe hakim olamıyorum. Kısa süreli hafızam çok bozuldu, işlem gücü ve beyin gerektiren bir sektörde olduğumdan eğer kurtulamazsam hayatımı mahfedeceğim.Bunların bulunduğu orta
2 senedir "sigara" kullanıyorum, neredeyse her gün. ikincisi yılbaşında olmak üzere ne yazık ki xtc de kullandım.

Kendime, irademe hakim olamıyorum. Kısa süreli hafızam çok bozuldu, işlem gücü ve beyin gerektiren bir sektörde olduğumdan eğer kurtulamazsam hayatımı mahfedeceğim.

Bunların bulunduğu ortamı terk edersem daha büyük bir bunalıma gireceğim. Arkadaş ortamını terk etmeye gücüm yok.

Aileme söyleyemiyorum, kullanmayan arkadaşlarıma derdimi anlatamıyorum, şu an aileme bağımlı olduğumdan profesyonel destek için "gücüm" de yok.

Bugün tövbe ettim ama bu bokların kısa ve uzun vadedeki etkilerini biliyorum. Fiziksel bir yoksunluk hissetmeyeceğim ama ruh halimin şiddetli bir tepki vereceğinin bilincindeyim.

Fişlenmeden, afişe edilmeden nasıl ücretsiz yardım alabilirim ? Bu bırakma dönemini en az zararla nasıl atlatabilirim ?

Devlet hastanelerinden faydalanmak istemiyorum, özel sektörden yardım almak istersem bana ne kadara mal olur ?

Bunun sebebini de bir hikayeyle anlatmak istiyorum. Adamın birisi sahilde karaya vuran deniz yıldızlarını alıp tekrar denize fırlatan birisini görüyor. "niye uğraşıyorsun, bunlardan bir sürü var hangi birisine yardım edeceksin, bir kaç tanesini kurtarman neye yarar" diyor. Adamın cevabı ise "sen onu bir de kurtulan yıldızlara sor" diyor.

Durum özetle bu, gerçekten yardım edecek birisi gerekiyor, formalite icabı ilgilenip geçiştirecek birisinin yarardan çok zararı dokunur. yardım edin, lütfen. buraya yazmaya çekinenler olursa [email protected]
0
iradene
(13.01.08)
(bkz: amatem)e basvursaniz, aklima en mantiklisi bu gibi geldi
0 212 660 00 26

www.amatem.gov.tr seklinde internet adresleri var.

kullanimi olumle sonuclanabilecek cok zararli bir sey bu. ustelik turkiyede icinde ne idügü belirsiz kimyasallarin da bulasmis oldugu bir madde. sagliginiz icin lutfen buraya bir danisin. gecmis olsun
0
la traviata
(13.01.08)
bu işlerle yakından ilgilenen, hatta kitap çıkarmış whatever nickli bir arkadaş vardı sözlükte. sonra küstü gitti sözlükten. belki arada login oluyorsa yardımcı olabilir sana.

kitabının adı 01 enjektör idi, belki bir şekilde ona ulaşabilirsin. bunu kullanan baya insanla içli dışlı olmuş biri.
0
ramadura
(13.01.08)
Bu işi cümle aleme duyurmadan, kendi halimde halletmek istiyorum diyorsunuz ancak vereceğim tavsiye size biraz korkutucu gelebilir.Daha önce Ekşi Sözlük'e de bu konu hakkında konferans vermiş olan İstanbul Emniyet'inde görevli komiser Zafer Ercan bu işe kendini adamış bir adamdır.Size yardımı dokunabilecek adam olarak ilk onun ismi aklıma geldi.

zaferercan.com
0
devourthedamned
(13.01.08)
---
yanıtımı sildim
---
0
hlathguth
(13.01.08)
hlathguth ile aynı fikirdeyim. ailenizin haberi olursa daha iyi olabilir. hlath tıp öğrencisi olduğu için ayrıca görüşlerini dikkate alabilirsiniz. benim özel olarak değinmek istediğim ise arkadaş çevremi bırakamam demişsiniz. bence işe buradan başlayın. gerekçenizi -eğer sizi seven insanlar ise- anlayışla ve takdirle karşılayacaklardır. anlayışları yoksa bu sefer onlardan yürüyerek değil koşarak uzaklaşın.
0
can see
(13.01.08)
açık konuşmak istiyorum. senden çok daha uzun süre boyunca cigara içtim, kimyasalda geldiğim son noktada bir akşamda 30 hapa kadar varmıştı ve alkoliktim.

kurtulmak için, birlikte en çok kullandığım insanları hayatımdan çıkardım.
en bol bulduğum şehri terkettim.
başka bir şehire, ailemin yanına gittim.
o şehirdeki insanlarla iletişimimi de olduğu gibi kopardım.
telefon numaram bulunduğu anda hattımı değiştirdim.
bir yılda 10dan fazla kez yani.

amatem'e gittim tedaviye ama yalandı. kendimi tedavi eden kendim oldum. aileme karşı dürüst oldum, saklamadım ve anlayış göstermelerini istedim. eleştireceklerse bunu düzeldiğim zamana saklamalarını, şimdi yardımlarına ihtiyacım olduğunu söyledim.

kız arkadaşıma söyledim ve onun desteğini aldım.

ve kendimi onlara karşı bir kez daha zayıf duruma düşürmemek için de bıraktım herşeyi.

içinde olmayan tedaviyi sana dışarıdan veremezler. amatem'e gitsen dahi, göreceksin ki, orada tedaviye gidenler, terapiden çıkınca ot çekmeye gidiyorlar, hem de hastanenin bahçesinde :)

kendinden başka kimse doktorun olamaz. ve çok uzun bir süreli kullanıcı olmadığın için bırakman, tahmin ettiğin kadar zor olmayacaktır.

ben günde 5 paket içtiğim sigarayı bile bıraktım :)
0
elsanin mecnunu
(13.01.08)
birinci yapmanız gereken şey arkadaş grubuyla bir daha muhattap olmamak. "vazgeçemem" tam bir zayıflık göstergesi. zayıf olunca da uyuşturcu falan bırakılmıyor maalesef. kendi kafanızda problem yaratırsanız, çözüm olarak uyuşturucuya yönelirsiniz. bu kolaya kaçmak oluyor hafiften. iki kere uyuşturucu almak bağımlılığa sebep olmaz, kolayca kurtulabilirsiniz ama her gün önünüzde bunları temin eden biri olursa pek de kolay olmaz tabi. sigarayı bırakmayı ikinci etapta düşünün, nitekim diğer maddeler kadar zararı yok, yine de onu bırakmanız da zamanla olacaktır. yeni çevre edinin, hiç olmazsa yalnız kalmaktan korkmayın. bu maddelerin çözüm olmadığını kafanızda anladığınızda zaten olay bitecektir.

aileyle paylaşmak en azından sizi bu tip maddelerden zorla da olsa uzak durmanızı sağlayacaktır.
0
passion rules the game
(14.01.08)
Arkadaşlar son derece güzel yanıtlamışlar yapılabilecekleri ben onlar kadar bilgili değilim bu konularda ama birkaç şey de ben söylemek istedim.
Öncelikle ne yap ne et kimyasallardan uzak dur derim. Sonra bu tarz maceralara girmeye ve seni de çekmeye meraklı arkadaşlarından. Yarın eroin de denemene vesile olabilirler çünkü o zaman değil arkadaş çevreni terk etmeye gücün kendini kaldıracak bir gücün kalmaya bilir. Requiem for a dream adlı filmi kesin izle, daha da bir sarsıl kendine gel, ki nispeten gelmişsin ki bunu paylaşıyorsun bizimle ne güzel. İrade gerektiren kararlar söz konusu olduğunda en büyük doktorun gene kendin olduğu cümlesi çok doğru bence. Eğer kendinde bu gücü, iradeyi ve kararlığı görebiliyorsan bunu hayata kendin geçir. Ama kendin hiçbir şey başaramıyorsan ve okun yaydan fazlasıyla fırladığını düşünüyorsan ailene bir şekilde söyle derim. Herkesin ailesi farklıdır eğer aşırı muhafazakar bir ailen varsa elbette yiyeceğin lafları düşünerek onlardan çekinirsin, ama eğer modern bir ailen varsa hiç düşünmeden paylaş bence. Ama dediğim gibi kendi kendine yardımcı olamıyorsan o zaman nasıl bir aileye sahip olursan ol kesinlikle onlara açılman lazım.
0
justhink
(14.01.08)
benzer bir sorun yaşayan bir arkadaşımızı içine düşmek üzere olduğu bir bataktan elbirliğiyle çıkarmıştık. üstelik aynen sizin durumunuzda olduğu gibi, yardım isteyen kendisiydi. neler yaptık:

- içinde bulunduğu arkadaş ortamından çıkardık.
- sürekli birlikte vakit geçirdik. günde 25 saatimiz bir arada geçti.
- bağımlı psikolojisine dair bol bol okuyup araştırdık. kullanmasını engellemek üzere her türlü önlemi aldık.

temel olarak buydu. ama dediğim gibi, bu kişi, benim pek de samimi olmadığım, ama beni seven benim de sevdiğim bir arkadaştı ve başarılı olmamızdaki temel neden gelip bana açık açık "bana yardımcı ol" ricasında bulunmasıydı.

bu nedenle bence siz de etrafınızda güvenebileceğiniz birilerine durumu açıkça anlatıp desteğini isteyin. mutlaka vardır. ve bence, eğer ayrı şehirlerde falan değilseniz ailenizden de destek isteyin. ileride sizi bekleyen hayatla karşılaştırdığınızda, annenizin üzülmesi, kardeşlerinizin dışlaması size o kadar da acı çektirmeyecektir.
0
atesikus
(14.01.08)
kendi sigara bırakma deneyimlerimden öğrendiklerimi irade konusunda çok başarısız biri olarak paylaşmak isterim.

eğer ortada gerçekten fizyolojik bir bağımlılık yoksa, psikolojik bağımlılıkla uğraşman gerekiyor, bu zaten bariz. psikolojik bağımlı birisi olarak sana vereceğim tavsiye, zamanın geçmediği, o maddeyi istediğin her an normalde gereksiz olan bir işi yap. git banyo yap, bir arkadaşınla aptalca bir tartışmaya gir ama birbirinizi kırmadan elbet. ya da boş boş dışarıda gez, soğuktan titre ve evine gidince ısıtıcının yanına kurul. uyku problemleri çekeceksin büyük ihtimal, doktora bu şikâyet ile başvurup sedatif bir ilaç alabilirsin. bir psikiyatriste danış, düzenli terapilere katıl. amatem'e kesinlikle başvur. ailenin duymasından utanç duysan da elinde olan her sosyal destek aracını kullanmak zorundasın.

en önemlisi ise sabır. günleri saymadan anı yaşadığını hissederek yaşarsan psikolojik bağımlılığından da kurtulabilirsin.
0
tom riddle
(14.01.08)
avantajın bu iki maddenin de yoksunluk başgöstercek bağımlılıklar yapmaması. evet ecstasy, tahribat oranı esrardan daha fazla olan bir ilaç, fakat yaşam stili haline getirecek kadar çok ve sık kullanmamışsın, bu çok iyi.
kendi nacizane görüşümce bilinç ve irade ile, birkaç kez denediğin ecstasy'nin eğer çok devamını getirmezsen ve kullanmayı bırakırsan ileride çok sorun bırakmayacaktır. bence asıl sorunun alışkanlık haline getirdiğin "sigara"yla... bırakması epey zordur 2 sene neredeyse her gün içince. irade patlaması yapıp da birden bırakabilirsen harika olur, ama en azından azaltarak işyerinde yaşadığın konsantrasyon sorunlarını gözle görülür oranda yokedebilirsin. yavaş yavaş azalttığın için muhtemel bir depresyon çok daha hafif olur, doktor tavsiyeli uygun bir antidepresan ilaç ile de bu depresyon süreci neredeyse hissedilmeden geçer.
bilemiyorum, fakat yaşam şekli haline gelip geceli gündüzlü abartılmadığı sürece sigara'dan hayatın mahvolacağını hiç sanmıyorum...
0
twang
(14.01.08)
Merhaba,
öncelikle, "sigara"nin bu kadar bagimlilik yaptigini bilmiyordum, acikcasi bende kullaniyorum ve sanirim 5 sene oldu, uzun süre almayinca bir özlem, istek vs duymuyorum, ya da konuyu ben anlamadim, bahsettgimiz sey ot degil mi ?
ayrica sanirim uyusturucu bagimliligindan kurtulma yolu "civi civiyi söker" mantigi, bu konuda bir kac örnek vermek gerekirse ;
"mantar" yemek, evet mantar yiyen arkadaslarda gözlemledigim ve yurtdisi kaynakli forum sitelerinde de okdugum üzere, bu mantar in ilk 10 kullaniminda belli halisünasyonlarin neden oldugu "kork"dan dolayi bu tür maddelerden "soguma" durumu oluyormus.
yani belki pek ispati ve bilimselligi olmayan bir yol ancak dedigim gibi hem arkadasimin hemde forum sitesinde yazanlarin tecrübelerine dayanarak, bir süre taze manter yiyerek bu korku nun olusmasi ve bu ürünleren sogumayi gerceklestirebilirsiniz.
ya da en iyisi, dine sarilip beyni baska sekilde uyusturmak, bu sekilde diger illetten kurtulunca radikal dinciligide bir yavas yavasda azaltabilirsiniz.
simdi bunlar belki alternatif cözümler olmayabilir ama denemektende zarar cikmaz düstruyla söyleyiverdim.
umarim cözüm bulursun sorununa.
0
alchemistt
(14.01.08)
(4)

ankara'da kablo modem

lykos
görüp elleyip tepesini koklayarak filan kablo modem alabileceğim bir yer var mıdır ankara'da? "ben satıyorum ikinci el" diyen varsa o da olabilir.
görüp elleyip tepesini koklayarak filan kablo modem alabileceğim bir yer var mıdır ankara'da? "ben satıyorum ikinci el" diyen varsa o da olabilir.
0
lykos
(13.01.08)
tam sorunun cevabı olmayacak ama en azından bilgi olur diye söylüyorum şu anda motorolla nın emektar siyah wireless olmayan modemi piyasada yok. Bulursan al, ithalatçı firma teknotel artık getirmeyeceğiz demiş miş miş. Bu modemi bir routerla kullanırsan en iyi çözüm bu.

Airties var çekimi iyi değil diyorlar, kablosuz olan için.

En iyi alternatif netmaster wireless fakat bazıları emulede verimsiz diyor bazıları. Bazılar da hiç sorun yok diyor. Cwb500 müdür nedir.
0
thefirstfbli
(13.01.08)
lykos sanırım kablonet kullanan modem anlamında kablo modem dediği için kendisini vatan veya mavi bilgisayar'a yönlendiriyorum.
0
tom riddle
(13.01.08)
ikinci el kablo modemde bir uyari yapayim yeri gelmisken.. turksat dan borcu yoktur belgesi de isteyin 2. el alacaksaniz.. kablo modem in mac adresi uzerinden butun islemler yapildigi icin sonradan basiniz agrimasin..
0
bigman
(13.01.08)
herkes motorola diyor ama bulamadım ben de. en ucuz model olan NETMASTER CXC-150'yi alıp iyi bir wireless router ile kullanayım diyorum. mavi gözümden kaçmış, ben baktığımda stokta yoktu galiba. vatan'da yine bulamadım :) borç olayını da öğrendiğim iyi oldu. herkese teşekkürler :)
0
🌸lykos
(13.01.08)
(2)

elektro gitar tel yükseklikleri kaç mm olmalıdır ?

paganini
elektro gitarımın tellerini cızırdamaları kesilecek kadar yükselttim. şimdi her biri bir başka yükseklikte oldu. dolayısı ile çalmak zor ve parmakları kesiyor özellikle ince teller. mi la re sol si mi şeklinde her telin kaç mm yükseklikte olması gerektiğini yani ideal yüksekliğini yazan olursa sevin
elektro gitarımın tellerini cızırdamaları kesilecek kadar yükselttim. şimdi her biri bir başka yükseklikte oldu. dolayısı ile çalmak zor ve parmakları kesiyor özellikle ince teller. mi la re sol si mi şeklinde her telin kaç mm yükseklikte olması gerektiğini yani ideal yüksekliğini yazan olursa sevinirim. bir de bu yükseklik 12. perdenin tahta kısmından alınacak yükseklik midir yoksa perdenin metal kısımlarından mı ölçülür tel ile arasındaki mesafe ? şimdiden teşekkür ederim.
0
paganini
(12.01.08)
eğer cızırdıyorsa biraz eşikle oynasan daha doğru olur. eşiği biraz alçaltabilirsin tellerin gitarın içine girdiği yerdeki vidalarla oynayarak. yüksek perdeleri zımparalamaya çalışma, daha da cızırdar, elinde aletleri olan bir gitar dükkanında cızırdatmadan alçaltabilirler. herhangi bir standartı yok ama teli bıraktığında tekrar salınıma başlamaması gerek, yani çok yüksek olmamalı. 12. perde tarafından da ölçebilirsin, daha içerdeki perdelerden de. ha, öyle bi ölçümü yapacaksan, perde metalleri ile yapman gerekir.
0
tom riddle
(12.01.08)
tellerin her birinin farklı yüksekliklerde olması son derece yanlış. Bu gibi cızırtı durumlarında yapılması gereken teller ile ayrı ayrı oynamak değil, hepsi aynı yükseklikte iken sap ve eşik ayarı yapmaktır.
Eşik ayarını kendin yapabilirsin, ama sap ayarı (gitarın sapının eğiminin değiştirilmesi) oldukça ince bir iştir ve MUTLAKA işini iyi bilen biri tarafından yapılması gerekir. Gitarlar sıcaklık değişimlerinden çok etkilenirler, bu yüzden 6 ayda bir ustaya götürülüp komple elden geçirilmelidirler.
Böylece bütün tellerin aynı seviyede olur ve cızırdamazlar.
P.S. Eğer gitarın çok ucuz ve kalitesiz bir gitar ise, ağzınla kuş tutsan bile o cızırtıları yok edemeyebilrsin, onu da baştan söyleyeyim :)

Umarım yardımcı olabilmişimdir.
0
24th fret
(12.01.08)
(11)

Öhöm, Film İndirmek

schimsonique chaiselongue
yatıyor rapidshare premium öylece. cithiz vardı, kısmen kapandı.o kadar geniş olmasa da, aradığım filmleri bulabileceğim bir download sitesi bilen var mı acaba?torrent sevmiyorum, nedendir bilmem.not: dışarıya kapalı.
yatıyor rapidshare premium öylece. cithiz vardı, kısmen kapandı.

o kadar geniş olmasa da, aradığım filmleri bulabileceğim bir download sitesi bilen var mı acaba?

torrent sevmiyorum, nedendir bilmem.

not: dışarıya kapalı.
0
schimsonique chaiselongue
(12.01.08)
projectw.org
0
oldtimer
(12.01.08)
flawless victory
(12.01.08)
ben de warez-bb'yi tek geçerim, en eski filmlerin bile birkaç mirror'dan rs linkleri oluyor.
0
tom riddle
(12.01.08)
katz.cd
0
jangara
(12.01.08)
www.rlslog.net ten tum yeni cıkan release leri bulabilirsin
0
kush
(12.01.08)
warez bb'de yeni account oluşturulamıyor vefakat.
şöyle ki:

"sorry, but the board administrator does not allow new registrations to this board."
0
insensitive
(12.01.08)
kassarulu.blogspot.com

tek geçerim ;)
0
crayze horse
(12.01.08)
sorularinizi disari kapali diye belirtmeniz gereksiz. cevap yazmak istendiginde disari kapali duyurularin uzerinde uyari cikmiyor. disari acik duyurularin uzerinde uyari cikiyor.
0
compumaster
(12.01.08)
rapidreactor.net i bilirsin gerci ama yazayim dedim.
0
umka
(13.01.08)
nedendir bilmiyorum lakin, rapidreactor e ısınamadım.

tam manasıyla çözebilmiş değilim de, hani kredili sistem midir, u/d oranına mı bakyodur bilemedim.

search'te bulamıyorum aradığımı.
0
🌸schimsonique chaiselongue
(13.01.08)
warez-bb kullaniyorum ben de, ne ararsan film/dizi/oyun var, üstelik gayet de kaliteli bir forum, üstte verilen kassarulu'nun uploadları da orda bulunabiliyor. şimdi öğrendim yanlız öyle bi blogu olduğunu onun.
rapidreactor var da, isteyene dolu invitation da gönderebilirim ama ben hiç kullanmiyorum neredeyse.
ayrica google kullan, bulamadığım çoğu şeyi google'da "x rapidshare" şeklinde aratinca bulabiliyorum.
0
maersk
(13.01.08)
(22)

tamamen sürtünmesiz bir dunyada bir insan digerine yumruk atabilirmi? daha dogrusu ona zarar verebilirmi?

jay kay
hicbi sekilde surtunme yok, birisine yumruk atabilir, zarar verebilirmiyiz?birisine silah ile ates edip onu delebilirmiyiz?(evde cok hararetli tartisma konusu)
hicbi sekilde surtunme yok, birisine yumruk atabilir, zarar verebilirmiyiz?

birisine silah ile ates edip onu delebilirmiyiz?

(evde cok hararetli tartisma konusu)
0
jay kay
(12.01.08)
fiziğim rezalettir ama neden olmasın. yumruk attığımızda zarar veren baş faktör sürtünme değil, bir nevi şeklini içeri doğru bozmak gibi bir şey. mermi de sürtünmesiz ortamda hızını kaybetmeyeceği için delip geçer.

diye düşünüyorum. salladığım belli olmasın. :P
0
passion rules the game
(12.01.08)
yumruğun ve merminin atış hızına bağlıdır (merminin atış hızı saçma oldu biraz, ekseriyetle mermiler hızlıdır). sürtünmesiz ortam, objeyi yavaşlatmaz, aksine sürtünme olmadığı için yavaşlamasını engeller.

söz gelimi bir mermiyi ateşliyorsunuz. havanın sürtünme katsayısı normalin 10 katı diyelim. mermi havadayken sürtünmeden dolayı hızını kaybeder. hız kaybı yaşayan mermi hedefe ulaşırken etki gücü azalır.

diyelim ki sürtünme yok. o zaman hiçbir hız kaybı olmaz ve mermi çıktığı hızla (buradan tam emin değilim, belki ivmeleniyordur) hedefi vurur.

yumruk ise tamamen atış hızına bağlı. sürtünme olmadığı için daha zevkli atılır orası ayrı.
0
deckard
(12.01.08)
verecegi zarar olculemeyecek kadar kucuk derecede artar, baska farki olmaz.
Yer cekimi olmayisi yuzunden rakip *eger normalde yere dusurecek bir darbe almis ise*, bu yere dusme sirasinda alacagi ek hasari almaz sadece.
0
rygard
(12.01.08)
Sürtünmesiz de olsa, surat, inen yumruğun yahut çarpan merminin gücüne eşit miktarda ve ters yönde tepki vereceğinden gayet de zarar verebilir şeklinde atmak istiyorum. Hatta, ortam sürtünmesiz olduğu için, hıza bağlı olarak güç de artacağından daha fazla zarar verir diyerek atmanın sınırlarını zorlamak istiyorum.
0
inatci kahraman aga
(12.01.08)
sürtünme olmazsa tepki olur mu?

yani sürtünme aslında bi tepkidir ve misal arabalar yerin tepkisiyle ilerliyor. sürtünme olmasa yer tepki vermez ve tekerler olduğu yerde döner. sürtünme olursa yerden aldığı tepki ile ileri gider

surata inen bir yumruk, ya da değen bi mermi, sıfır sürtünmede ilk hareketini devam ettirir. sürtünme yok ise, dokular tepki vermiyor demektir ve mermi deler. yumruk da dokuları birbirinden ayırır, teorik olarak böyle. çünkü dokular birbirinden ayrılmamaya direnirse bu tepkidir ve yumruğun şiddeti kadar, birbirine yapışık dokular tepki verir
0
efruz
(12.01.08)
yumruk attigin zaman vucuttan kayip gitmezmi o yumruk? yada kurşun?

yumruk attigin zaman birisine elinin kaymasinin yani sira, o kuvvetin dik bileseni de vurmanla beraber seni arkaya, onuda ileri ittiren bi kuvet olusucak. dolayisiyla nasi zarar veriyosun sen bu adama? kurşunda da ayni... degilmi?
0
🌸jay kay
(12.01.08)
tamam f kuvetinin bilmemne yuzeyine(sabit degil) etkisi gibi dusunelim. bence surtunmesiz ortamda bi kuvvet bi yuzeyle etkilesirse ikiside ebesine kadar gider ama birbirine zarar vermez.
0
🌸jay kay
(12.01.08)
sürtünmesiz bi dünya diyo, vucuda da sürtünmez havaya da

vücuda değince merminin yön değiştirmesi için bi direnç, bi tepki gerekir ama işte sürtünmeyince olmaz o. yani merminin yumruğun yönü değişmez ve deler geçer. sürtünme olmazsa beden de olmaz, atomlar ayrılıp gider o ayrı
0
efruz
(12.01.08)
ayrica kursunun sana zarar vermesinin sebebi sanki senin yerden aldigin gucle (surtunmeden kaynaklanan) kursuna karsi koyman. kursuna karsi koymazsan kursun sana carpar seni ebesine, hayvan gibi ivmeyle firlatir
0
🌸jay kay
(12.01.08)
şimdi bahsedilen senaryoda sürtünmesizliğin bir limitinin verilmesi lazım. çünkü sürtünme olmayan bir evrende bahsettiğin senaryonun gerçekleşmesi dahi mümkün değil.

Çünkü sürtünmenin yan etkisi olarak gerçekleşen bir sürü faktörü de saymalıyız veya verilen limitler ile gözardı etmeliyiz.

Misal yumruk atacağız diyelim, ileri doğru hareketi sağlamak için ayağımızı bastığımız yerden(ki ayak basarak durmak diye bir şey söz konusu değildir, aslında vücut bütünlüğü diye bir şey bile söz konusu değil) sürtünme sayesinde destek alıyoruz demektir. Yani olmaz ha diyelim ki duruyoruz yerimizde, yumruk atmaya yeltenilen an vücudun milimlik ilk hareketinde bir yöne doğru kaymaya başlarız. Diyelim ki bizi tutan bir kemer var, kemer bile bizi sürtünme sayesinde olduğumuz şekilde ve doğrultuda tutuyor.

Yumruk atan kişi tarafında bu sorunları çözdük diyelim, bir de yumuğu yiyen kişi var. Yumruğun karşı tarafa dokunduğu anda, karşı tarafın vücudu herhangi bir kuvvet tarafından bulunduğu noktada sabit durması için engellenmediği için, dokunulduğu anda o kişi olduğu yerden uzaklara doğru yolculuğa çıkacaktır. yani sen yumruğunu yüzüne gömemeden o adam kolunun yetişriği mesafeden uzaklara doğru yolculuğa çıkmış olacaktır zira onu bulunduğu konumda tutan herhangi bir kuvvet yok.

Tabi ki burada bir faktör daha var, sürtünme kuvveti kuvvetin uygulanan yüzeye dimdik olmadığı durumlarda önemli. yani yumruğu, kurbanın yüzüne herhangi bir açıyla temas edecek şekilde atmadığımız sürece(ki elin ve yüzün dümdüz yüzeyler olmadığınıgöz önünde bulundurursak, bütün yüzeylerin tam 90 derece açıyla birbirlerine dokunmaları imkansız. kurbanı sürtünmesizliğin etkisi ile uzaklara fırlatacak bütü nkuvvetler el ve yüzün şekilleri itibariyle 90 derece açıyla uygulanan kuvvetler olacaktır. diğer kuvvetler ise sürtünme olmadığı için sıfırlanacaktır.

misal normal dünyada sürtünmeyi arttıracak şey, yumruk atınca kurbanın yüzü yumruğun etkisiyle biraz içeri çökecek ve el ile içeri esnemiş deri arasındaki sürtünme iyice artacak, yumruk o pozisyonda yüzde kaydığı zaman bir etki elde edilecektir. fakat vurulduğu zaman yüzdeki derinin içeriye doğru bükülmesi durumu, kurbanın durduğu pozisyon sebebiyle yumruğa gösterdiği atalet sebebiyle olacak. yani onu bulunduğu pozisyonda tutan bir kuvvet olduğu için sen yumruğun etkisini bekliyor olacaksın. fakat sürtünme diye bir şey yoksa, dha önce dediğim gibi, dokuma anında(hatta havanın etkisini de göz önünde bulundurrusak sen dokunmadan hemen önce, rüzgarın etkisi ile) kurban yumruğundan uzağa doğru hareketlenmeye başlamış olacaktır.

yani böyle bir durumu izole edip ele almanın pek mümkünü yok alsında. hiç bir yerde sürtünme yok diyorsak cevap, "zaten iki kişi yumruk atan-yumruk yiyen pozisyonunu alamaz bile, hadi aldılar diyelim, yumruk atan yumruk atmaya niyeltendiği anda, yiyen de yumruk ona yaklaştığı anda bulunduğu pozisyonlardan uzaklara doğru kaymaya bşlayacaklardır. bu durumda yumruğun karşı tarafa ulaşabilmesi bile şaibeli, diyelim ki ulaştı, o zaman sadece karşı tarafın yüzüne tam oalrak 90 derece ile gelen kuvvetler ona geriye doğru bir kuvvet uygulayacak(ama ayağının altında sürtünme olmadığı için onu ileri itmekten başka bir işe yaramayacak) diğer açılarla gelenlerin ise herhangi bir etkisi olamayacak" diyebiliriz.

Bunun dışında tartışabilmek için kimi limitler gerekir mesele ile ilgili. zira öyle bir fenomen olmasa zaten ne insan olabilir ne başka bir şey.

not: fizikçi falan değilim. kişisel aciz yorumumdur.
0
kurukafa
(12.01.08)
uzayda sürtünme var. sürtünme olmasa gezegenler ve hatta mekikler ilerleyemez, göktaşları ilerleyemez

uzayla ilgili bişey diyelim. uzay boşluk değildir. uzayda bi madde var ,ki yıllarca öteden çıkan ışıkları bile dalga dalga buraya kadar geliyor taşınıyor
0
efruz
(12.01.08)
sürtünme dediğin şey temastır. sürtünme olmazsa temas olmaz. bu kadar basit.
0
darknum
(12.01.08)
veremez. bu seye benziyor, birbirini iten miknatislara. surtunme olmadigi surece yumruk uzerinden kayip gidecektir.
0
turkish tekila
(12.01.08)
başkasına zarar vermek, karşıdan verilen tepki kuvvetiyle ilgilidir aslında. Newton'un üçüncü kanununa göre, eğer bir şeye vurursan o da sana aynı kuvvetle geri etki eder. Bize zarar gelmesinin sebebi de, uyguladığımız tepki kuvvetinin o bölgedeki zayıf deri ve damarlar tarafından kaldırılamamasıdır. Bu yüzden sürtünmeyle tek alakası yumruğun hızını neredeyse ihmal edilebilecek boyutlarda azaltan hava sürtünmesidir.
0
rainel
(12.01.08)
sürtünme olmadan tetiği çekemezsin. biyolojim iyi değişldir ama yumruk atabileceğini de zannetmiyorum. de ki oldu yumruk yiyen kişi ivmeli hareket yaparken atan da aynı hareketi yapar, sürtünmesiz ortamda atanla yiyen sonsuza dek birbirinden uzaklaşmış olur:) tabanca için de aynısı geçerli gibi.. kurşunla kurşuna hdef olan kişi tek bir cisimmiş gibi toplam momentumu koruyacak şekilde hareket ederken kurşunu atan da ters yönde hareket eder diye ve kurşun kişi de tahribat yaratmaz diye atıyorum.
0
surtunme kuvveti
(12.01.08)
Evet
0
ermanen
(12.01.08)
konu en başından beri ilgili olmasa da bana şu videoyu anımsatıyor (hani yumruklar, birbirinden uzaklaşmalar, sabit hızlar fln):

www.youtube.com
0
deckard
(12.01.08)
kayıp gitmekten bahsedilmiş. unutmayın ki yüzeye 90 derece açıyla uygulanmış bir kuvvetle aynı yönde gelen bir merminin ya da bir yumruğun kayma ihtimali yok, çünkü yatayda herhangi bir kuvvet yok.eğer mermi birinin karnına dik açıyla isabet ederse delip geçer. ha delip geçtikten sonra bir kısım enerjisini bize bırakır. ama, tamamen elastik bir çarpışma olarak düşünebilecek (sürtünmesiz koşulda) o etkileşimde merminin kütlesinin küçüklüğünden ötürü hayvani bir ivmeyle değil, belirli bir sabit hızda momentum korunacak şekilde hareket eder.
0
tom riddle
(12.01.08)
buz pistinde arkadaşınıza yumruk atmayı deneyin. ikiniz de geriye doğru kayacağınızdan 1. sürtünmeli ortamdaki destekli bir yumruk çakamazsınız. 2. yumruk eleman geriye doğru kaydığında daha az etkiye maruz kalacaktır. 3. yine de canı yancaktır yeterince eylemsizlik yaratacak bir kütlesi vardır çünkü. bir itmeyle vurma arasında fark vardır. elinizi tokat atacakış gibi havaya kaldırın. arkadaşınız yanağını avcunuza dayasın. bütün gücünüzle kolunuzu ileri tokat atar gibi ittirin. arkadaşınız 2-3 metre geriye gider ama canı pek yanmaz çünkü gücünüzün büyük bölümü o kütleyi itmek için harcandı, eridi gitti. aynı hareketi kolunuza aynı kuvveti vererek arkadaşınız 1 adım önünüzde dururken yapın. pek geriye gitmez ama canı çok yanar. çünkü gücün tamamına yakını suratında kaldı.

mermi vücudun içine girecektir. içeride yarattığı basınç organlara zarar verecektir. merminin açtığı delik değil, toplam enerjisidir asıl zararı veren. bunula ilgili olarak (bkz: balistik/#8900142). ateş eden kişi geriye doğru kayacaktır.


@efruz: uzayda sürtünme varsa cisimler neden yavaşlamıyor?
0
cashkopat
(12.01.08)
"hiçbir şekilde sürtünme yok" denmiş. bırakın praetiği, teoride bile olması mümkün değil bunun. yine de "acaba olsaydı" diye düşünür isek, sürtünmesiz bir ortamda hiçbir şey başka bir şeye zarar veremez. zira sürtünmesiz ortamda madde yoktur. sürtünme, maddeler arasında olur; eğer sürtünme yok ise, ortamda madde de yoktur ve sorunun geçerliliği kalmaz. ortamda madde de olmadığından kimse kimseye zarar veremez (çünkü kimse yoktur)
0
kimi raikkonen
(12.01.08)
yumruk atıldığında veya kurşun bize değdiğinde tahribatı yaratan sürtünme değil, impulse denilen(türkçesini bilmiyorum) uygulanan kuvvetin zamana göre türevi alındığındaki olgudur.

yumruk yediğimizde suratımızın dağılması, derimizin ve altındaki dokunun zedelenmesi de bu impulse'ın ne kadar yüksek olduğuna bağlı. bir topa vurduğumuzda onun ne kadar hızlandığı da impulse ile ölçülür. kuvvet uygulanan cismin momentum değişimi olarak da düşünülebilir.

ortam sürtünmesiz olursa kurşun hız kaybetmeden gelir ve yine bizi deler. sadece eğer çok eğik açıyla geliyorsa belki bizden sekebilir ama deriyle teması "perfectly elastic" olmadığı için yine impulse'a bağlı olarak sıyırıp geçme ihtimali var. zarar verme ihtimali yani.

kısaca verilen zarar sürtünmeden ziyade kütle ve hıza bağlıdır. bunlardan sadece hız sürtünmeye bağlıdır, o da hava sürtünmesine. yer sürtünmesiz de olsa o anda yediğimiz impulse'dan ötürü zarar görürüz.

ayrıca bazı yorumlar yerçekimsiz ortama göre yapılmış ama ben öyle bir ibare göremedim.

gerrain yorumları okusa gözleri dolardı sanırım. : )

(ingilizce mühendislik okuyorum. eğer mesajda "öyle strong bir presence" havası varsa affola, türkçe terimleri bilmediğimdendir.)
0
bushwacker
(12.01.08)
yumruk olayında şöyle ki aparkat vurursan bişey olmaz ama zumzuk yine ayşağı yukarı aynı zararı verir. yani yüzeye dik gelecek olan kuvvet acıtır sadece, normalde yüzeye teğet gelen bileşke de sürtünme yüzünden acı verebilecekke sürtünmesiz ortamda bişeycikler olmaz. totalde sürtünmeliden daha az zarar verir.

kurşun ise yine delip geçebilir çünkü delip geçme yüzey direnci ile malzeme sağlamlığıyla bir nevi alakalı, yani dik bir kuvvet bir yüzeyi sürtünme olmasa da yeterinde gererse yırtabilir.
0
zbam
(13.01.08)
(5)

[Yardım] Yeşil Pasaport falan filan

erostrada
arkadaşlar benim şöyle bir sorum var. ben şahsen 21 yaşında bir erkeğim(vallaha kimseye selam etmek için demiyorum :P) neyse olay şudur ki normalde benim yeşil pasaport hakkım 18 yaşında bitiyordu eskiden,fakat bir arkadaşım bugün yasanın değiştiğini artık çalışana kadar erkeklerin de yeşil pasaport
arkadaşlar benim şöyle bir sorum var. ben şahsen 21 yaşında bir erkeğim(vallaha kimseye selam etmek için demiyorum :P) neyse olay şudur ki normalde benim yeşil pasaport hakkım 18 yaşında bitiyordu eskiden,fakat bir arkadaşım bugün yasanın değiştiğini artık çalışana kadar erkeklerin de yeşil pasaport hakkının devam ettiğini söyledi.
ikimiz de daha önce kısa süreli çalıştığımız için sigortalarımız yapıldı ama şu an ödenmiyor ve işsiziz..(ne duygu sömürüsü yaptım,okuyoruz aslında :))
falan filan,doğruluk payı var mıdır?şimdi pasaport alsam yeşil renk parlar mı?yanıt veren arkadaşa şimdiden teşekkürler..
0
erostrada
(11.01.08)
valla iem'in sitesinde halen daha 18ya$ olarak geciyor. ama hakkaten degi$tiyse super olay yahu. benimki de alinmi$ti.
"7-Yukarıdaki 1,2,3,4,5 ve 6. maddede belirtilen şartları taşıyanların eşleri, 18 yaşından küçük erkek ve kız çocukları ile 18 yaşanı bitirdikten sonra, çalışmayan, evli olmayan ve hak sahibi ebeveyni ile birlikte ikamet eden (Öğrencilik hariç) reşit kız çocukları hususi pasaport alabilirler."
www.iem.gov.tr
0
sourlemonade
(11.01.08)
afedersiniz ama sizi yemişler efendim yok öyle bişi.
0
agk
(11.01.08)
allahim lütfen gercek olsun, evet
0
the man who hears deepest inquisitions
(11.01.08)
daha söz konusu kanun, tasarı şeklinde. ama sevgili medyamızın şişirmeleri sonucu, her zamanki gibi henüz tasarı aşamasındaki kanunu yürürlüğe girdi gibi gösterdiler.
hele bi kanunlaşsın o zaman yardımcı olurum.

kısacası: 18 yaşını geçtiğiniz için artık yeşil pasaport açısından hak sahibi değilsiniz. söz konusu kanun çıkınca da, zaman bakımından geriye etkili olacağını sanmıyorum.
0
nesilsiz
(11.01.08)
yok öyle bişey. şimdi olsaydı bile ne yazık ki eski kanunla bu hakkını kaybettiğin için alamazdın.
0
tom riddle
(12.01.08)
(7)

havale niye ertesi güne kalır..?

tabudeviren
"...i$te teknoloji sen geli$ uzaya astronot yolla pi sayisini 400 milyon basamaga kadar hesapla ama..."dün yapılmış havaleyi hâlâ hesaba geçirme.gittigidiyor'da da böyle, ideefixe'de de... ödeme ertesi güne kalıyor.o kadar bilgisayar ağı var şu var bu var. neden bu bekleme?
"...i$te teknoloji sen geli$ uzaya astronot yolla pi sayisini 400 milyon basamaga kadar hesapla ama..."

dün yapılmış havaleyi hâlâ hesaba geçirme.
gittigidiyor'da da böyle, ideefixe'de de... ödeme ertesi güne kalıyor.
o kadar bilgisayar ağı var şu var bu var. neden bu bekleme?
0
tabudeviren
(11.01.08)
makineler herşeyi otomatik yapsa da, belki insan onaylıyordur. bankada çalışan biri olsa daha net cevap verir

bir de havale demişsin sanırım kastettiğin eft. zira aynı bankalar arası havale anında olur, gece yarısı bile olsa yapılır. ama bankalar arası para transferleri yani eft belli saatler arasında oluyor.
0
efruz
(11.01.08)
mesai saatlerinde yapılabiliyor hesaplar arası aktarımlar sadece. sanırım kötü niyetle kullanımı engellemek için.

kredi kartı ise anında onay verildiği için 7/24 aktif oluyor. kullanıcıda tüm sorumluluk çünkü.
0
nihilanth
(11.01.08)
@efruz

bir alışveriş sitesindeki alışverişim için 'havaleyle ödeme' seçeneğini kullandım. (buna havale diyorlar da aslı eft midir bilemem)..
havaleyi anında yaptım ve ödediğim miktar hesaptan anında gitti de karşı tarafın hesabına geçmesi niye bu kadar uzun sürüyor onu anlamadım. dün akşam (~18 suları) yaptığım havale duyuruyu yazarken hâlâ onaylanmamıştı. birkaç dakika önce yapılabildi ancak. (..şükür..)
0
🌸tabudeviren
(11.01.08)
havale aninda gecmesi gerekir ayrica 24saat yapilabilir.
eft sadece mesai saatlerinde oluyor ve gunde sanirim 3-4 defa i$lem araligi var.
0
sourlemonade
(11.01.08)
İki farklı banka arasındaysa havale olmaz, eft olur. O da günde genelde üç veya dört defa onaylanır. Sabah 9, 12, öğlen 3, 5 falan gibi bişeydi.

Haa dersen ki internetten alışveriş yaptım havaleyle ödedim ama hemen onaylanmadı, onun sebebi başka. Orada onaylanan şey bankadaki para transferi değil. idefixe falan gibi sitelerde havale onaylayıcı adamlar var. Düzenli olarak bankayı kontrol edip havaleleri onaylamak zorundalar. Çünkü bankaya yapılan havaleyi otomatik olarak işleyip sisteme geçiren bir protokol yok.

Ben de hosting satıyorum, havaleleri ortalama bir gün içinde onaylayabiliyorum. Çünkü bankadan otomatik olarak kontrol edebilecek bir sistem yok.
0
harzem
(11.01.08)
buyuk ihtimal harzem'in dediginden. ama ben banka ayagini soyleyeyim:

sitelerin havale dedigi nane aslen EFT. bunu da senin bankan yollar ama rakip bankanin hesabina hemen dusmez. genelde bankalar ufak miktarlari erken yollar ama bankasina gore giciklik da yapabilir. diyelim ki hesaba 14:00'te atti. bunu alan banka da site hesabina 15'te gecirdi. e site sahibinin onayini birak, o saatten sonra siparis takibi, distributorden isteme, urun paketleme vesair bisuru islemin hemen hicbirine zaman kalmayacagi icin... internet siteleri bunu genelde "sonraki gun" kabul etmeyi secerler. bence.
0
507
(12.01.08)
havalelerin işlemesi otomatik değil.
0
tom riddle
(12.01.08)
(11)

[elektronik devre] direnç büyüklüğü nasıl karşılaştırılır?

hanioluryabazen
dirençlerin büyüklüğünü multimetre kullanmadan nasıl karşılaştırabiliriz? eşitliğini de karşılaştırmamız gerekiyor. şöyle ki devreyi öyle kurmalıyım iki direncin büyüklüğünü veya eşitliğini led yakarak göstermem lazım. nasıl yapabilirim?bütün devre elemanlarını kullanmak serbest :)
dirençlerin büyüklüğünü multimetre kullanmadan nasıl karşılaştırabiliriz? eşitliğini de karşılaştırmamız gerekiyor.

şöyle ki devreyi öyle kurmalıyım iki direncin büyüklüğünü veya eşitliğini led yakarak göstermem lazım. nasıl yapabilirim?

bütün devre elemanlarını kullanmak serbest :)
0
hanioluryabazen
(11.01.08)
dirençlerin büyüklüklerini multimetre kullanmadan hesaplamak istiyorsan renk kodlarına göre hesap yapman gerekiyor. bu çok zor bi hesap değil aslında birçok yerde bulabilirsin;

www.silisyum.net
0
crayze horse
(11.01.08)
yok öyle değil ölçen bir devre kurmam lazım. öyle hesap yapılmayacak yani.
0
🌸hanioluryabazen
(11.01.08)
buna bir devreye gerek yok bence, atıyorum şu an ama mesela 1 ohm bir direnç ver elinde 0.25 w olanlardan. 1.5 ile 4.5 volt arasında çalışan ledin herhangi bir ayağına bağlarsın bir de gene atıyorum 1kohm direnç var sonra da onu bağlarsın. Birinde fazla yanar diğerinde daha az yanar ya da hiç yanmaz. Temel mantık bu.
0
thefirstfbli
(11.01.08)
amaç devreyi kurabilmek. öyle bir devre kurabilmek istenen.

şunun gibi iki direnç bağlanacak aynı anda hangisi büyükse onun çıkışından sonuç almalıyız gibi.
0
🌸hanioluryabazen
(11.01.08)
Bak sana devre:

1 kohm'luk direncin ucuna A direncini bağlıyoruz. Başka bir 1 kohm'luk direncin ucuna B direncini bağlıyoruz. Sonra bu iki diziyi de paralel bağlıyoruz. Ucuna da voltaj veriyoruz.

1 kohm ile A arasındaki bağlantı noktasıyla, diğer 1 kohm ile B arasındaki noktayı da birbirine bağlıyoruz. Ama nasıl bağlıyoruz? Bir led'le.

Ledler akımın tek yöndeki geçişinde çalışır. A ve B'nin büyüklüklerine göre led yanacak veya yanmayacak. Led'i taktığın yöne bağlı olarak A büyükse led yanar veya B büyükse led yanar.

Ancak aradaki fark küçükse led kuvvetsiz yanar. Yani aradaki farkı da görebilmiş olursun.

Boşuna 4 sene elektronik okuyup 5 seneye uzatmadık :P
0
harzem
(11.01.08)
harzem sağolasın ya.

demek istediğin bu mu?

img122.imageshack.us
0
🌸hanioluryabazen
(11.01.08)
harzem'in dediği sistem gayet uygun. bunun dışında led'in daha parlak yanmasını istiyorsan 1k'lık dirençler yerine 100'lük direnç takabilirsin (ne kadar azaltırsan aradaki voltaj farkı o kadar çok olur, bu sayede turn-on voltajını daha rahat geçersin). bunun yanında gözlemlerimde kırmızı renkli led'lerin turn-on voltajlarının sanki biraz daha düşük olduğunu hissettim. o yüzden kırmızı led kullanman daha uygun olur. mesela senin pspice'da kullandığın component 0.6 voltta açılıyor. gerçek led'lerin biraz daha yüksek oluyor turn on voltajı.

şimdi bir simulasyon yaptım, forward voltajı (turn on voltajla aynı şey) 0.6 civarıte olan kırmızı bir led (daha büyük oluyormuş sanırım) yakabilmen için iki uç arasında 0.6 volttan büyük fark oluşturabilmen gerekiyor ki ledi yakabilesin.o yüzden aradaki fark 500 ohm olduğunda led 5 volt input ile büyük ihtimalle yanmayacaktır.

ikinci edit: 100lük direnç takma, led yanar büyük ihtimal :) teoride 5v'luk inputla led yakmadan en az 400r kullanabiliyorsun, o da yetmiyor 500ohm'luk farkı anlamaya
0
tom riddle
(11.01.08)
aslında istenen daha karmaşık bir şey. hangi direnç büyükse veya eşitse ona göre göre led yanmalı. en az iki led kullanmak gerekiyor yani.
0
🌸hanioluryabazen
(11.01.08)
valla daha karmaşığını dijital elemanlar ile yapabilirsin, ama gerek yok.
0
tom riddle
(11.01.08)
bu tarz şeylerde mikrocontroller kullanmaya alıştığım için oturup kapılarla falan tasarlama sabrına sahip değilim.

bahsettiğiniz devreyi dahili adc'si olan herhangi bir mikrocontroller ile tasarlayabilirsiniz.

benim kullandığım adclerin girişleri genellikle 0-0.5V arasında değer kabul ediyordu. bu değeri 0-255 arasında bir sayıya çeviriyordu.

biz renk ayıran robot yaparken kullanmıştık. bir tane sabit direncimiz vardı, bir tane de ldr(foto direnç ) kullanarak gerilim bölücü yaptık. çıkışın maksimum 0.5v olmasını sağlayacak değerleri hesapladık. hassaslığı sayesinde renkleri bile ayırt edebildik.

eğer proje gibi bir şeyse dediğim yolu bir düşünün, eğer hobi içinse biraz fazla karışık gelir.
0
kimlanbu
(11.01.08)
harzem'in sistemi LEDlerin eşik değeri için sıkıntı yaratıyor.

opampla karşılaştırma ve fark devresi ile bu devreyi yapabildim. bir window discriminator diye bir şey varmış onla yapılabilirmiş. o nedir ve nasıl yapılabilir ?
0
🌸hanioluryabazen
(15.01.08)
(5)

euro hesabına para yatırma

paranormal
İş Bankası'nda bulunan bir euro hesabına para yatırmam gerekiyor. Çok fazla da bir şey değil ama adam elden almam diye ısrar ediyor. Bankamatik + lardan yatırabilir miyim? Şubeden yatırırsam herhangi bir kesinti oluyor mu veya ücret ödeniyor mu?
İş Bankası'nda bulunan bir euro hesabına para yatırmam gerekiyor. Çok fazla da bir şey değil ama adam elden almam diye ısrar ediyor. Bankamatik + lardan yatırabilir miyim? Şubeden yatırırsam herhangi bir kesinti oluyor mu veya ücret ödeniyor mu?
0
paranormal
(11.01.08)
Kendine de bir İş Bankası bir Euro hesabı açtırıp, Internet'ten yapsan?
0
cedilla
(11.01.08)
Kişinin hesabının bulunduğu şubeye yatırırsanız herhangi bir kesinti olmayacağını sanıyorum.
0
inatci kahraman aga
(11.01.08)
ödemeyi alacak taraf elden almamaya diretiyor ise kesintiyi de onun alacağından düşebilirsiniz. bu onun tercihi çünkü. ama ticari bir alışveriş ve fatura durumları söz konusu ise o yüzden hesaba ısrar ediyor olabilir ama dediğim gibi maliyetini ona yansıtabilirsiniz
0
fearofthedark
(11.01.08)
bankamatik'lerden yatıramazsınız. bankamatikler sadece türk lirası tanıyabiliyor.
0
tom riddle
(11.01.08)
Kendi hesabınıza yatırmadığınız sürece artık komisyon alınıyor. Hatta İş Bankasının kendi hesabından para çekerken (eğer asıl hesap başka şubedeyse) komisyon almak gibi bir uygulaması bile var, o yüzden komisyon kesin gibi.
0
sui
(11.01.08)
(5)

Going to-present continous

aynali
ingilizcede gelecek zamandan bahsedilirken going to planlanmış kesin olaylardan bahsedilirken kullanılıyor.ama aynı durumlar için present continous tense de kullanılabiliyormuş.(they are playing football next saturday gibi.)bu iki kalıbın kullanım arasında ne gibi farklar vardır?hangi durumda hangis
ingilizcede gelecek zamandan bahsedilirken going to planlanmış kesin olaylardan bahsedilirken kullanılıyor.ama aynı durumlar için present continous tense de kullanılabiliyormuş.(they are playing football next saturday gibi.)bu iki kalıbın kullanım arasında ne gibi farklar vardır?hangi durumda hangisi kullanılır?ben değil msnden kardeşim soruyor.ayrıca teşekkür de edebiliyor kendisi...
0
aynali
(10.01.08)
"we use the present continuous to talk about future when there is a fixed agreed plan" diye de bir tanımı varmış kendisinin.yani plan içermeyince değilmis compumaster.hayır ingilizcem de iyidir ama kardeşim hazırlık okudugu için kendime güveniyorum,özgüvenimi kaybettim.
0
🌸aynali
(10.01.08)
konuşma dilinde ikisinin farkı yoktur. ancak yazarken doğru anlaşılması için going to kullanmak daha doğru bence.
0
tom riddle
(10.01.08)
Present Continuous Tense
------------------------

yakın gelecekte yapılacak, özellikle de planlanmış şeyleri anlatmak için kullanılmaktadır.
- I am seeing my dentist on Wednesday. (Çarşamba dişçimi göreceğim.)
- Polly is coming for dinner tomorrow. (Polly yarın yemeğe geliyor.)
- We are going on holiday next week. (Gelecek hafta tatile gidiyoruz.)



Be Going to
-----------

1- Yakın gelecekte yapmayı planladığımız , niyetlenilen eylemleri anlatmak için ( actions intented to be performed in the near future )

Örnek ( example ) : I am going to join a gym on Saturday.

2- Planlı eylemleri anlatmak için ( planned actions or intentions )

Örnek ( example ) : Now that she's passed her exams she's going to train to be a solicitor.

3- Yakın gelecekte kesinlikle olacağına dair kanıtları olan olayları anlatmak için ( evidence that something will definitely happen in the near future )

Örnek ( example ) : Those dark clouds mean ıt's going to rain soon.

4 - Hakkında emin olduğumuz şeyler ya da halihazırdayapmaya karar aldığımız yakın gelecek eylemlerini anlatmak için ( things we are sure about or we have already decided to do in the near future )

Örnek ( example ) : They are going to operate on his leg
0
ermanen
(10.01.08)
"we're playing this sunday" british english diye dusunuyorum. amerikalilar her halukarda "we're gonna play" derler. "gonna" olayi Britanyada cok informal kacmakta iken, ABD baskani official speech'lerinde kullanir.
0
507
(11.01.08)
Bence türkçedeki karşılığından çok da farklı değil. Hiç düşünmemiştim üzerinde ama

"maçı bu cumartesi oynuyorlar" cümlesi ile "maçı bu cumartesi oynayacaklar" arasındaki fark ne ise bundaki de odur bence.
0
kurukafa
(11.01.08)
(9)

500 gb hdd fat 32 olmazmış ya, üçe bölüp fat 32 yapsak her birini?

can see
fat 32 haline getirmeyi partisyonlara ayırma işleminden önce mi yapıyorduk? sonra mı? birine beni zorlayacaktı sistem ama hangisine?sıralamayı hatırlayan var mı?
fat 32 haline getirmeyi partisyonlara ayırma işleminden önce mi yapıyorduk? sonra mı? birine beni zorlayacaktı sistem ama hangisine?
sıralamayı hatırlayan var mı?
0
can see
(10.01.08)
fat32 kullanman icin n tane 32gb'lik partition yapman lazim.

edit: saglikli olmaz yani yapsan bile.
0
sourlemonade
(10.01.08)
@assert h
1.hmm. caaanım hipotez acımasız bir gerçek tarafından tarumar edilir ya bazen.
80 gb harddisk kulanıyorum. fat 32.

Soru:
kurulu bir windoz'u tam, gerçek, (eski win 98 disketleryle olduğu gibi) gerçekten formatlayabilirmiyim? yoksa beni üstüne yazıp sistemi düzeltmeye mi zorlar?

yani format bildiğimiz o eski format mı hala?
0
🌸can see
(10.01.08)
xp cdsi ile başlattığında harddiski silebilir, yeni birim oluşturabilirsin. bölümleri tamamen silmiş olduğundan ve geri birim oluştururken formatlaman gerektiğinden eski 98 gibi formatlayabilirsin. yeni birimi formatlarken fat32 seçebilirsin. maksimum kaç gb destekliyor bilmiyorum ama yüksek destekliyor. ben de 100 gb kullanmıştım sanırım, ama performansı düşük olabiliyor ntfsye göre
0
efruz
(10.01.08)
şimdi şöyle ki assert h'in bahsettiği durum, fdisk ve format utility'lerinin microsoft tarafından max. 32 gb'lık fat32 table'ları yaratabilecek şekilde limitlenmesinden dolayı. bildiğim 32bit windows sistemleri boyut olarak istenildiği kadar fat32'lik partitionları tanıyabiliyor. ha, bu limiti üçüncü parti programlarla aşabilirsiniz.

bu konuda kb article linkini de vereyim: support.microsoft.com

diyelim ki fat32 file system'ıyla format etmeye çalıştın. bak ne diyecek bilgisayar:
Logical Disk Manager: Volume size too big.

hem fat32 yüksek volume'lerde biraz ağırlaşıyor deniliyor. ya farklı bir program ile en fazla 80 gb kadarını fat32 yaparsın, ya da en büyük parçayı da ntfs yapıp, gerisini de istediğin gibi fat32 yaparsın.
0
tom riddle
(10.01.08)
bence hepsini ntfs yapsin :)
0
compumaster
(10.01.08)
format atmaya gerek yok fat->ntfs dönüştürme vardı noldu ona.
0
kofteburger
(10.01.08)
@kofteburger

hdd çantada duruyor. sıfır. boş. formatsız.
0
🌸can see
(10.01.08)
partition magic gibi bir program işini görür.
0
chavezding
(11.01.08)
@kofteburger
duruyor hala yerinde, convert, ellerinden öper.
0
animæ
(11.01.08)
(5)

sozluk'te degisim

turkish tekila
entry'lerdeki butonlar kayboldu. bu benden kaynaklanan bir problem mi yoksa sozluk hakikaten mi degisti? bilgisi olan?
entry'lerdeki butonlar kayboldu. bu benden kaynaklanan bir problem mi yoksa sozluk hakikaten mi degisti? bilgisi olan?
0
turkish tekila
(10.01.08)
bir sorun yok bende? ctrl+f5 de yaptim.
bir dene sen de.
0
sourlemonade
(10.01.08)
firefox'u restart edince duzeldi. ancak nedenini anlayamadim.
0
🌸turkish tekila
(10.01.08)
son birkaç gündür bana da oluyor bu. firefoxu çok uzun süre açık bırakınca oluyor, sebebini bilmiyorum
0
bushwacker
(10.01.08)
bende 3gundur kapanmadi firefox. ama bir degi$iklik olmadi hic, ilginc valla.
0
sourlemonade
(10.01.08)
firefox'da olur öyle.
0
tom riddle
(10.01.08)
(9)

elektrik teli ve elektrik çarpması

bushwacker
diyelim ki yüksek gerilim hattına düştüm. ne yaparsam elektrik çarpar, ne yaparsam çarpmaz? hem tele hem de yere değersem çarpıyor galiba, ama kauçuk ayakkabı giyip de hem tele hem yere değersem çarpmıyor?mesela aynı tele 2 elimi açarak dokunursam çarpılır mıyım? ya da 2 ayrı tele 2 elimle dokunursa
diyelim ki yüksek gerilim hattına düştüm. ne yaparsam elektrik çarpar, ne yaparsam çarpmaz? hem tele hem de yere değersem çarpıyor galiba, ama kauçuk ayakkabı giyip de hem tele hem yere değersem çarpmıyor?

mesela aynı tele 2 elimi açarak dokunursam çarpılır mıyım? ya da 2 ayrı tele 2 elimle dokunursam ne olur? hem 2 elimle hem de ayağımla aynı tele dokunursam ne olur mesela? vs vs.. bu ve bunun gibi sorularım var. bilen biri cevaplarsa çok makbule geçer. : )
0
bushwacker
(10.01.08)
iki tele birden dokunursan carpilirsin.
tek telde sorun olmuyor. ki bir cok ku$ oyle takiliyor. el ve ayak kombinasyonunu bilemicem ama tek telde bir $ey olmamasi lazim.
tabi bu dediklerim normal hat icin de gecerli olabilir. yuksek gerilimde belki gecerliligini yitiriyordur.
0
sourlemonade
(10.01.08)
benim sözüme güvenip gidip denemeyin sakın, baştan uyarayım.

kutuplar arasındaki potansiyel fark sizi çarpar. tek bir tele dokunursanız çarpılmazsınız; ama toprağa veya daha farklı potansiyelde bir iletkene dokunursanız kavrulursunuz allah esirgeye.

ayakkabıdan anlamıyorum ve merak da ediyorum, prizdeki faza ve duvara dokunsak çarpılır mıyız? faz ve toprak hattına bağlanırsak kesin çarpılırız herhalde?
0
fadetoreality
(10.01.08)
Türkiye'de orta gerilim direkleri 1-35 kV, yüksek gerilim direkleri 35-154 kV arasında gerilim taşıyor. Bir de çok yüksek gerilim direkleri var onlara girmiyorum bile.

Bu tellere çıplak elle dokunmak için yaradana kavuşmak gibi bir isteğiniz olması lazım. Dikkat ederseniz kalite penselerin üzerinde bile "max 500V" yazar. giyeceğiniz ayakkabının çok özel tasarlanmış olması lazım. şu cevabımın sonunda üşenmezsem ölmemek için kaç ohm'luk bir bot giymeniz gerektiğini hesaplarım.

yüksek gerilim içeren trafo ve şalt merkezlerinde bazı bölümlerde tellere dokunmanıza bile gerek kalmaz. çünkü gerilim hava direncini kırıp üzerinize ark olarak gelecek kadar yüksektir. yani havadan size aduket gibi gelir, kömür eder toprağa gider.

özetle hiç gerek yok iki tele dokunmanıza, bir tanesi bile oldukça yeterli. eğer deney ortamı olsaydı havada iki el iki ayak, kafa, burun artık ne denk gelirse bir tele dokunabilirdiniz. Yalnız gerçek hayatta havanın direncini dikkate almanız gerekir. bir yandaki telle uygun mesafede durmanız gerekir, aynı şekilde toprakla da.

Hava'nın delinme gerilimi 30,000 V/cm. yani 30kv taşıyan bir tele dokunuyorsanız toprağa veya başka bir tele 1cm'den fazla yaklaşırsanız hava iletken gibi davranır ve güle dönersiniz. edit : güle değil küle dönersiniz :) ayrıca bu 1cm değeri en iyi koşullar altında geçerli.

ne kadarlık dirence sahip bir ayakkabı lazım size hesaplayalım. 25 mili amper (25*10^-3) güvenlik limitidir.

v = i*r ==> 154.000 = (25*10^-3)*r ==> r = 6.160.000 ohm gerekli. malzemelerin dirençlerine bakarak uygun bir ayakkabı tasarlatabilirsiniz :) gene de bu ayakkabıyı giydiğinizde ufak bir gıdıklanma hissi duyacaksınız.
0
kimlanbu
(10.01.08)
@kimlanbu:
peki o zaman yüksek gerilim hatlarına çıplak elle dokunsam, yerden yüksekteyim diğer tele de çok uzağım. o zaman bir şey olmaz mı? hani 1 cm falan demişsin ama en az 1-2 metre vardır heralde o tellerin arası?
0
🌸bushwacker
(10.01.08)
teoride eğer 154kv'luk potansiyeli olan bir kabloya dokunduğunda her şey kitaba göre giderse yerden 5,13 santimetre yukarıdayken tek bir tele dokunduğunda bir sorun olmaması lazım.

ayrıca kimlanbu'nun dediği ayakkabının sadece 6.6megaohm direncinin olması da yetmeyecek büyük ihtimalle. ayakkabı o ısıya dayanabilir mi, o da önemli. sonuçta 25mA*154kV = 3850 Watt, yani bir saniyede 3850 joule ısı üretecek bu ayakkabı. artık insan vücudunun ısı sığasını bilmediğim için ne kadar ısıtır bilemem, ama burada kastım, elektrikten değil de ayakkabıların aşırı ısınmasından zarar görebilirsiniz.

bir de insanın vücudunun ne kadar nemli olmasıyla da şöyle bir enteresan durum ortaya çıkabilir, eğer vücudunuzda tamamen birbirine temas eden nem varsa eğer (terli yapalım ki iyi de elektrolit olsun), direnç sıfıra yakın olacağı için elektrik akımı toprağa ulaşabiliyorsa hiç çarpılmadan, sadece yanıklar ile kurtulabilirsiniz, gerçi suyun o anlık aşırı ısınma ile ilginç bir fiziksel tepki göstermesi (leidenfrost etkisi olur sanırım) de suyun tamamen buharlaşmasını, yani çarpılmayı engelleyecektir.
0
tom riddle
(10.01.08)
@bushwacker, aynen dediğin gibi bir şey olmaz. sadece faza dokunursan açık devre modunda olacağından hiçbir şey olmaz.

@tom riddle, benim belirttiğim 6M ohmluk direnç değeri ise ölmemesini sağlayacak değerdir. bu botları giydiğinde bile vücudundan yaklaşık 25ma akım geçecek ve "gıdıklanacak" teoride.

bildiğiniz gibi dirençler belli güç değerlerinde üretilir 0.25w, 0.50w, 1w vs gibi standart değerlerde. belirttiğiniz gibi uygun güce dayanabilecek değerde bir bot tasarlarnması lazım yoksa dondurma gibi erir.
0
kimlanbu
(11.01.08)
Türkiye'de enerji iletim seviyesi 154 ve 380 kV dur.Laboratuvar ortamında tek tele dokunarak ve toprak ya da ikinci elektrik hattına belirli mesafelerde durularak akıma kapılmaktan kurtulabilirsiniz.
Fakat normal şartlarda (yüksek gerilim trafo merkezlerinin kurulumunu yapan bir firmada çalışan biri olarak söylüyorum), 380 kV için faz faz arası yaklaşık 5 metre, faz toprak arası 4 metre mesafe bırakılır, elektrik hattı aranızdaki mesafe bundan daha düşük olursa...başınıza gelebilecekleri hayal bile edemezsiniz
0
frown
(11.01.08)
Gerilim altındaki iletkenler için kabul edilen azami yaklaşma mesafeleri

50 - 3.500 volt arası 30 cm

3.500-10.000 volt arası 60 cm

10.000-50.000 volt arası 90 cm

50.000-100.000 volt arası 150 cm

100.000-250.000 volt arası 300 cm

250.000-450.000 volt arası 400 cm
0
ermanen
(12.01.08)
aslında mesafeyi her bin volta karşılık bir cm olarak ayarlayabilirsin.
yüksek gerilim ayırıcılarının bıçak mesafesini buna göre yapıyoruz (:
eline demir bir bilya al, üstünde 34kv voltaj olan, birbirine 50cm mesafedeki iki yüksek gerilim telinin arasına at. voltaj sana ömrün boyunca unutamayacağın bir gösteri yapacak.
0
buzkran
(22.05.08)
(1)

epilepsi,metafizik falan

chiquillo
epilepsi(sara) krizi sırasında bireyin üzerinde binlerce volt luk gerilim indüklenmesi gibi bir olay oluşuyormuş. akıbeti var mıdır? detayları öğrenebileceğim link verir misiniz?
epilepsi(sara) krizi sırasında bireyin üzerinde binlerce volt luk gerilim indüklenmesi gibi bir olay oluşuyormuş. akıbeti var mıdır? detayları öğrenebileceğim link verir misiniz?
0
chiquillo
(10.01.08)
urban legend olsa gerek. vücutta oluşan 1 kilovoltluk bir potansiyelin vücutta (direnci en fazla yaklaşık 10 kiloohm) oluşturacağı akım, ventriküler fibrilasyona, yani kalbin elektriksel düzeninin altüst olmasına sebep olabilir.

bu konuda wikipedia'nın söylediğine göre subdural (beyne doğru kafatasından sonra gelen ilk zarın altı) elektrotlar ile 20-30 milivoltluk genliği olan dalgalar gözlenleniyormuş. önceden söylediğim gibi o kadar yüksek elektriksel potansiyel, vücutta elektriksel aktiviteyi oluşturan iyonların hepsi kutuplaşsa bile oluşmaz diye düşünüyorum (kaldı ki böyle bir kutuplaşma da mümkün değil).
0
tom riddle
(10.01.08)
(6)

ünlülerin gerçek isimlerini kullanmaması

deckard
bir ünlü neden gerçek ismini kullanmaz? tamam absürd isimlere sahip olanlar var fakat mesela robert allen zimmerman neden bob dylan ismini seçmiştir ki? robert zimmerman da gayet akılda kalıcı bir isim. ya da misal metallica'nın ilk basçısı damian phillips niyeyse brad parker olarak tanınıyor. daha
bir ünlü neden gerçek ismini kullanmaz? tamam absürd isimlere sahip olanlar var fakat mesela robert allen zimmerman neden bob dylan ismini seçmiştir ki? robert zimmerman da gayet akılda kalıcı bir isim. ya da misal metallica'nın ilk basçısı damian phillips niyeyse brad parker olarak tanınıyor.

daha bir sürü örneği var da bir çırpıda aklıma gelenler bunlar. gerçek ismi de gayet akılda kalıcıyken niye böyle bir olaya başvururlar?
0
deckard
(10.01.08)
ermanen
(10.01.08)
facebook'da bulunmamak için. ileri görüşlü insanlar
0
fearofthedark
(10.01.08)
zaten ingilizce'de bob, bill, joe falan diye isimler yok bildiğim kadarıyla. bunların hepsi kısaltma. uzunları da robert, william, george. yani bill gates'in de gerçek isminin william gates olduğuna eminim. yani bob dylan sadece soyadını farklı kullanmış.
0
kibritsuyu
(10.01.08)
bence genel bir kural yok, her vakayı kendi içinde araştırmak lazım. hepsinin bir hikayesi vardır elbet.
-------------------------------------------------
During his Dinkytown days, Zimmerman began introducing himself as "Bob Dylan". In his autobiography, Chronicles (2004), he wrote, "What I was going to do as soon as I left home was just call myself Robert Allen.... It sounded like a Scottish king and I liked it." However, by reading Downbeat magazine, he discovered that there was already a saxophonist called David Allyn. Around the same time, he became acquainted with the poetry of Dylan Thomas. Zimmerman felt he had to choose between Robert Allyn and Robert Dylan. "I couldn't decide — the letter D came on stronger", he explained. He decided on "Bob" because there were several Bobbies in popular music at the time.

en.wikipedia.org
0
ezeriko
(10.01.08)
insanın kendisine seçtiği isim diğerinden daha gerçek oluyor. tercih meselesi. tanınacaksam bu isimle tanınmak istiyorum olayı.
0
sf arjuna one
(10.01.08)
bir de şöyle bir şey var nom de guerre
0
tom riddle
(10.01.08)
(18)

Öğrenilmesi en zor dil

ermanen
Aslında kişinin ana diline göre değişir ve bunun yanında başka faktörler de vardır elbet. Ama genel olarak düşünürsek en zor dil hangisi? Bir de Ana dili Türkçe olan birine göre en zor dil hangisidir?
Aslında kişinin ana diline göre değişir ve bunun yanında başka faktörler de vardır elbet. Ama genel olarak düşünürsek en zor dil hangisi? Bir de Ana dili Türkçe olan birine göre en zor dil hangisidir?
0
ermanen
(04.01.08)
Kadınların dili diye bir geyik vardır.

Anadili Türkçe olan biri için, Latin alfabesi kullanmayan bir dildir en zor dil. Gramer yapısının benzerliğinden dolayı Japonca'yı da eleyerek, Çince diyorum. Konuğumuz olan bir Çinli, dillerini kendilerinin bile tam olarak öğrenemediğini söylemişti.
0
paranormal
(04.01.08)
çince
0
chavezding
(04.01.08)
fince çince yunanca die bi sıralama vardı sanki.
0
ruth
(04.01.08)
çince ve yunancaya katılmakla beraber arnavutçanın da çok zor olduğunu duymuştum ama bilmiyorum çok pis yemiş olabilirler beni.
diğer bi taraftan türkçe desem?öğrenmeye çalışıp çuvallayan çok gördüm, harf düşmesi ve sondan eklemelerin çok zor olduğunu söylerler hep.
0
vampyria
(04.01.08)
yakın zamanda yapılan bir araştırmada en zor dilin fince olduğunu biliyorum. kaynak gösteremeyeceğim ne yazık ki.
0
tom riddle
(04.01.08)
Bir de şöyle bir araştırma var mıdır hiç:

Şu anadile sahip kişi için şu dilin öğrenilmesi daha zor şeklinde bir liste, ya da dillerin karşılaştırılması gibi...
0
🌸ermanen
(04.01.08)
ben fince, çince, arapça, rusça sıralamasını hatırlıyorum ama sanırım bu ingilizce konuşanlar için hazırlanmış sıralama.
0
surtunme kuvveti
(04.01.08)
bu son sorduğun soruda dilin akrabalık derecesinin ve farklı ailelerden dillerin o dile olan etkisinin önemi var sanırım. örneğin, ari dillerinden birisi ana dili olan birisi, ötekilerini çok zorlanmadan öğrenebiliyor. biz de kendimizi sıksak tatar türkçesi gibi dilleri bir latince'ye göre daha rahat öğrenebiliriz. yine arapça'nın da dilimize olan etkilerini düşünürsek arapça'yı da o kadar zorlanmadan öğrenebiliriz sanırım.

ama bunu istatistiksel olarak elde etmek biraz zor olur sanırım, çünkü dilin kullanımı olsun, tam olarak kaç tane dil olduğunu bilmeyişimiz olsun (bunu salladım, arada kaybolan diller de var çünkü) böyle bir araştırmayı kolay yapmaz. yine bu araştırmayı anlamak için dünyadaki türkçe dışında her dil konusunda bir fikir sahibi olmak gerek -ki bana çok zor bir ihtimal gibi geliyor. sallamak gerekirse, ben paramı zulu diline ve sümerce'ye koyarım
0
tom riddle
(04.01.08)
fince'ye katilmiyorum. en azindan turkler icin, ayni dil ailesindeyiz sonucta. ural-altay.
0
skipper
(04.01.08)
az önce dediğime göre, evet biraz daha yakın olması gerekir, ama fince ile türkçe, ural altay dil ailesi içinde iki ucu temsil ediyor. biz altayların en doğusundaydık, onlar ise uralların en batısında. yani çok da büyük bir kolaylık bekleme, zira duyduğuma göre 12'den fazla farklı zaman varmış (sallıyor da olabilirim)
0
tom riddle
(05.01.08)
tabii ki i$itme ve görme engelli (ikisi bir arada olacak, evet.) ki$ilerin konu$tuğu dil. nasıl konu$abildikleri hakkında hiçbir fikrim yok.
0
ari maya
(05.01.08)
@arı maya: mayına basıp hem kör, hem sağır hem de dilsiz kalmış bir astsubay vardı, zamanın gn.kur.başkanı ziyaretine gitmişti. avcuna yazarak iletişim kuruluyordu kendisiyle, mors alfabesi gibi bir şey.
0
cashkopat
(05.01.08)
farsca bilen her dili ögrenir diye biliyorum ben de...ama dilin tabi söyle bir tuhafligi var, cok yönlü yani okumasi, yazmasi, konu$masi ve konu$ulanin anlanmasi olarak...eger bunlara göre bakilirsa her dilin zorluk derecesi degisir...örnegin ben yunanca konu$uyorum ama yaz desen micarim öyle yani
0
the man who hears deepest inquisitions
(05.01.08)
Allah Allah, kimse Fransızca dememiş? Küçükken hep Fransızca da aşırı zor diye bilir, beller idik. Bilmiyorum değişti mi ya da bizi mi yiyorlardı. Fransızca'nın da bisrü zorlukları varmış ama.
0
colonizer
(05.01.08)
çerkesce diye duymuştum..
0
tan vakti
(05.01.08)
@cashkopat: o doğu$tan değil ama onunla anla$makta ne var. doğu$tan görme ve duyma dolayısıyla konu$ma engelli birinden bahsediyorum.
0
ari maya
(08.01.08)
hangisi olduğunu bilemiyorum ama çince ile ilgili bişeyler okumuştum zamanında. bir çinli çocuğun normal bir gazeteyi okuyup anlayabilmesi için 12 yaşına gelmesi gerekiyormuş. japonca için bu 10 yaş civarına denk gelmekte imiş.
0
soren
(11.01.08)
ermenice
0
ymerdiveni
(03.11.08)
(4)

metrobüs neden soldan akıyor

parantez
metrobüs hakkında 2 sorum var. 1.si metrobüsler neden yolun solundan gidiyor. 2.si metrobüs soldan aktığı için farları akşam ve gece karşıdan gelen sürücülerin gözünü almıyor mu ?
metrobüs hakkında 2 sorum var.
1.si metrobüsler neden yolun solundan gidiyor.
2.si metrobüs soldan aktığı için farları akşam ve gece karşıdan gelen sürücülerin gözünü almıyor mu ?
0
parantez
(04.01.08)
bildiğim kadarıyla metrobüs yolunun ortasında bulunan duraklara yanaşırken sorun olmasın diye otobüsler de yolun solundan gidiyor..eğer normal trafikteki gibi sağdan gitselerdi durağa yanaşmak için şerit değiştirmek zorunda kalırlardı..bu da ayrı bir sorun olurdu tabii..
0
musti 336
(04.01.08)
Musti 36 da cevap vermiş ama ben de yazayım. Bu metrobüslerin soldan gitmesinin nedeni tamamen plansızlık.Metrobüslerin kapılarının hangi tarafa açıldığına bakmaksızın yapılmış bir yol ve durak tasarımı sonucunda kapının ters istikametine doğru durak koyulduğu anlaşılmış, bu yüzden kapılarla duraklar birbirini tutsun diye akış yönü değiştirilmiştir.
0
selimse
(04.01.08)
hollanda'dan gelen, içinde eindhoven şehir planları olanlar dışında solunda kapısı olan otobüs olmadığı için.

göz alma durumunun ise önemli olduğunu zannetmiyorum, yol zaten yeterince aydınlık oluyor, otobüsün kısaları göz almaz o kadar.
0
tom riddle
(04.01.08)
Şu anda metrobüs hattında işletilen otobüsler geçici olarak orada. Hollanda'dan bu hatta çalışmak üzere alınan özel otobüsler teslim edildikten sonra sağdan akmaya başlayacak. Planlama aşamasında gözden kaçmış bir şey değil yani.
0
386 dx
(05.01.08)
(12)

trafikte radara yakalanmak

tom riddle
merhaba. dün a şehrinden b şehrine giderken bir otobüsü sollarken sanırım 100-105km arasında radara yakalandım (ama hiç emin değilim) şimdi öncelikle birinci sorum şu; radarı gördükten sonra hiçbir yerde çevirme olmadı, şimdi polis gidip de cezayı ruhsat sahibi olan anneme gönderir mi, yoksa çevirme
merhaba. dün a şehrinden b şehrine giderken bir otobüsü sollarken sanırım 100-105km arasında radara yakalandım (ama hiç emin değilim) şimdi öncelikle birinci sorum şu; radarı gördükten sonra hiçbir yerde çevirme olmadı, şimdi polis gidip de cezayı ruhsat sahibi olan anneme gönderir mi, yoksa çevirme olmadığı için cezadan sıyırdım mı? ikinci sorum ise, ben ehliyet alırken, eğitim kitabında sollama sırasında hız sınırının aşılabileceği yazıyordu, bu doğru mudur? bana pek doğru gelmeyen bu durum eğer doğruysa ben sollama yapmış olmama rağmen ceza alır mıyım, duble yoldaydım çünkü.
0
tom riddle
(04.01.08)
çevirme olmadığına göre muhtelemen yırtmışsınız. ama plakaya ceza kesmiş de olabilir. öğrenmenin en güzel yolu gidip trafik vergi dairesinden öğrenmek. boş yere internetteki gib.gob.tr adresine bakmayın. orada cezalar girilmiyor, güncelleme yapılmıyor. ayrıca sollama yapılırken hız sınır aşılabilir gibi bir şey hiç duymadım, hiç de mantıklı gelmedi, bir bilen açıklar bu durumu.
0
sijwocaq
(04.01.08)
şehirler arası yolda hız limiti 90 kilometre ve %10 da toleransı var.yani maksimum yapabileceğin hız 99 kilometre.tabi o sırada meskun mahalden geçmiyorsan.bunun üzerindeki hızlarda cezayı yersin.bayramda ayvalık çıkışında 129 kilometreyle yakalanıp 222 ytl cezayı yiyince öğrendim bende.plakaya ceza kesildiğini sanmam.bunu öğrenmenin en iyi yolu vergi dairesine sormak.çünkü eğer ceza kesildiyse bir hafta içinde ödersen indirime gidiliyor.
0
sarap dumani
(04.01.08)
pekii, diyelim ki ceza yemişiz, plakanın kayıtlı olduğu ilin vergi dairesine mi gitmek gerek?
0
🌸tom riddle
(04.01.08)
O sollama anı meselesini ben de duymuştum, galiba 10 saniye falan içerisinde hız sınırının aşılması gibi bir limiti vardı (yani solluyorsan 10 saniyede sollarsın hesabı). Yurtdışında bazı ülkelerde bu mantığın olduğunu biliyorum ama Türkiye'den emin değilim.

Plakaya ceza kesme olayı bir ara mahkemelik oldu diye biliyorum (bu trafik gönüllüsü adamlar vardı hani plakaya ceza kestiriyorlardı, sonra o iş iptal oldu vs.) Hatta bu yüzden fotoğrafının çekilmesi zorunlulğu falan gibi şeyler de konuşuldu o ara.

Siz vergi dairesinden borcunu öğrenebilirsiniz. Hatta eğer sisteme işlenmişse Garanti Bankası internet şubesinden de görebilirsiniz. Hatta garantiyle işiniz yoksa bana plakayı atarsanız ben bakabilirim.
0
sui
(04.01.08)
Evet o sollarken hız dahil bazı trafik kuralları geçersiz olur diye bir kural vardır ama bu kural duble yollarda geçerli değildir sanırım. Ceza konusuna gelirsek bazı cezalar plakaya kesilebiliyor fakat bazı cezalar sürücüye kesilmek zorunda. Hız cezası da sürücüye kesilmek zorunda olan bir cezadır o yüzden plakanıza ceza yazamazlar endişelenmeyin.

Radar konusuna gelirsek tam bu trafik radarlarının çalışma prensibini bilmiyorum ama otobüs siz ve radarın arasına girdiği için radar hızınızı ölçememiş olabilir ya da eğer yolda hiç çevirme yoksa (yani sizi dahil kimse durdurulmadıysa, yolda kurulu bir polis çevirme noktası yoksa) caydırma amaçlı radar süsü verilmiş bir polis arabası/maketi olabilir veya masum sivil bir aracı siz radar zannetmiş olabilirsiniz...
0
selimse
(04.01.08)
az önce iş bankası internet şubesinden baktım, orada görünmüyor, garanti'de de aynı sonucu verirdi sanırım.

bir de sizin bahsettiğiniz fâhri trafik müfettişliği olayında olduğu gibi değil ki bu radar olayı, adamlar artık videoya da alabiliyor, tabi radarın olduğu arabada ek bir kamera var mıydı bilmiyorum (umarım yoktur)

işin komik yanı, o yolu çok iyi bilen birisi olarak her zaman çevirme yapılan yerde hiçbir polis aracının olmamasıydı. yolun daha başlarında daha alâkasız bir yerde arabaları durdurmadan beklemeleriydi. emniyet kemeri kontrolüydü sanırım.

bu arada araç gerçek bir vasıtaydı ve radardı gerçekten, ön camında beyaz silindirik aleti (osilatördür herhalde) görebildim. hâtta tam önünden geçerken sanki eliyle yokladılar o aleti.
0
🌸tom riddle
(04.01.08)
arkadan ceza yazmak kalktı diye birşey yok. bir seferliğine adamın biri o uygulamayı dava etti ve kazandı. ama bu uygulamada bi değişiklik olmadığına eminim. radar kontrollerinde çevirmedilerse sizi, yazmıyorlar cezayı. endişe etmenize gerek yok yani.
0
hayvan riza
(04.01.08)
100-105 km hızla gidiyorsanız size tolerans göstermişlerdir. normalde 99 km hızdan biraz daha yüksekmiş hızınız.
veya sizin radar olarak görmüş olduğunuzu sandığınız araçta radar olmayabilir. )radara yakalanma korkusuyla halüsinasyon olabilir pekala)
0
etna
(04.01.08)
ya tartışma gibi olacak ama matrix'ten müdahele edilmediyse o arabada radar cihazı olduğundan 100% eminim. arabada en az iki kişi olduğunu görebilecek kadar uzun baktım.
0
🌸tom riddle
(04.01.08)
yeni kuruyor da olabilirler aleti. bu arada bir not: yasalara göre radar olan bir yolda bunun levha ile belirtilmesi gerekiyor. bu levha 20 km içinde bir radar olabileceğini belirtiyor, mutlaka olduğunu değil.

sıkıyor da olabilirim, duyduğum bu.
0
paranormal
(04.01.08)
hayır sıkmıyorsun. avrupa birliği yasaları gereği radarla hız tespiti yapıldığı işaretçilerle belirtilmek zorunda, trafik yönetmeliğimizde de var. benim gittiğim yolda da bu işaretlerden iki, bilemedin üç tane vardı sanırım
0
🌸tom riddle
(04.01.08)
muhtemelen sıyırdınız, genelde yakaladıkları yerde öperler... 1-2 ay içinde kapınıza postacı gelip ceza tutanağını tebliğ ederse 15 gün içinde indirimli olarak ödeyebilirsiniz. ruhsatta belirtilen adres güncel adresinizden farklı ise tebligat ulaşmayabilir, böyle bir durumda da en garantisi, 2-3 ay sonra motorlu taşıtlar vergi dairesinden bi temiz kağıdı istemek olur. sıra bekleyemem derseniz, eninde sonunda muayene/satış için bu belgeyi alacaksınız, orada ortaya çıkar...
0
hgn
(04.01.08)
(3)

Dil uyuşması

ermanen
Dil uyuşması nelere alamet olabilir?
Dil uyuşması nelere alamet olabilir?
0
ermanen
(29.11.07)
ağız içi diş taşı, diş protezleri, dil gece ısırması gibi nedenlere bağlı olabileceği gibi nörolojik nedenlere de bağlı olabilen hastalik belirtisi. 50 yas uzeri hastalarda da damar tikanikligindan oluşur. (yazar : keri)
#10575329
0
rentts1
(29.11.07)
yakın zamanda dişçiye gittiysen, lidocaine uyuşturur ama etkisi geçicidir. bunun dışında dile giden bir sinir demeti varmış, yanağın içinden geçen, uzman ve emin değilim ama bu sinire uzun süreli baskı uygulamış olabilirsin.
0
tom riddle
(29.11.07)
tansiyon
0
demlikposet
(29.11.07)
(55)

tanımadığınız birisi tüm hayatınızı size anlatabilir mi?

enola gay
Hiç tanımadığınız bir kişiyi ararsınız ve sadece isminizi verirsiniz. O da sizinle ve ailenizle ilgili kimsenin ama hiç kimsenin bilmediği şeyleri söylerse bunun adı ne olur? Şarlatanlık mı? Hiç sanmıyorum.. Peki nedir? Bunun açıklaması ne olabilir? Bu kişinin adını ya da telefonunu size vermeyeceği
Hiç tanımadığınız bir kişiyi ararsınız ve sadece isminizi verirsiniz. O da sizinle ve ailenizle ilgili kimsenin ama hiç kimsenin bilmediği şeyleri söylerse bunun adı ne olur?

Şarlatanlık mı? Hiç sanmıyorum.. Peki nedir? Bunun açıklaması ne olabilir? Bu kişinin adını ya da telefonunu size vermeyeceğim, oyuna da gelmiyorum bu geyiklere hiç girmeden bana bunun mantıklı bir açıklamasını yapabilecek birisi var mı?

Medyumluk mu? Cin mi? Tanımlanamayan yaşam formlarının sizinle ilgili her şeyi bilmesi mi? Nedir bu? Sadece bu konuda ciddi bilgiye sahip kişiler cevap yazsın ya da hiç yazmayın.

Teşekkürler.

edit: Evet bu arkadaş ile tanıştık evimize geldi çay içtik. Kendisi numerolojiyi kullanarak bu tür bilgilere ulaştığını ve kesinlikle medyum olmadığını söyledi.

telefonda görüştüğü insanların o an neler yaptıklarını da ses renklerinden ayırt ettiğini söyledi.
0
enola gay
(19.03.07)
keşke öyle doğaüstü güçleri olan insanlar olsa da heroes daki gibi bize faydaları dokunsa. sizin hakkınızda birşeyler bildiğini iddia ettiğiniz adam da senin benim gibi sıradna insna bence. nasıl bu tür şeyleri bildiklerine gelirsek, o tür tarot, fal, cin çağırma tarzında doğaüstü güçlerden medet uman insanlar genellikle bir takım sorunları için giderler. o sorunlar da genellikle bellidir; ya aşk, ya iş, ya da aile içi sorunlardır. tabi yüzyüze görüşürseniz, sözde medyum kişi sizin mimiklerinizden daha fazla ipucu elde edip daha destekli atacaktır. tabi bi de bu "doğaüstü güçleri" karşılığı sizden "çay parası" da alacaktır o "fedakar" insan. bu uğurda ne evler, ne arsalar verenler oldu. umarım o kişiyle olan irtibatınızı en kısa zamanda koparırsınız. esen kalın, sağlıcakla...
0
comptrol
(19.03.07)
para ya da yüz yüze görüşme söz konusu değil beni anlamadınız sanırım hayatımda hiç tanımadığım bir insanı arayıp verdiğim tek bilgi: "isim" sadece isim veriyorum ve bana onunla ilgili her şeyi söylemeye başlıyor yeterli mi?

para almıyor.. yüzümü görmüyor.. aldığı tek şey "isim"
0
🌸enola gay
(19.03.07)
annem bile babamı durduk yere öpmüyor, para almadan neden yapsın ki. sizi ikna etmesi için kısa vade de bir şey talep etmeyebilir ama uzun vade de elbet bir şeyler isteyecektir-evet biraz sabit fikirliyim :)hem size zararı dokunmadığını düşünüyorsanız, bedel de ödemiyorsanız, siz sorun o da anlatsın ne kaybedersiniz ki:)
0
comptrol
(19.03.07)
2-3 sene önce evde kendi halimizde takılırken bi radyo programına denk geldik. programdaki kadın kendisini arayanlara aynen dediğiniz gibi hayatlarını anlatıyordu. 'oha lan karıya bak ne güzel de sallıyor' diye içimden geçirirken annem bağlandı yayına. kadın annemin adını, doğum tarihini ve anneannemin adını sordu ve hemen anlatmaya başladı, aile yapımızı, fiziksel özelliklerimizi, benim ve kardeşimin eğitim durumlarını, babamın mesleğini, anne tarafı akrabaların hayatlarını, o sıralarda düşünce aşamasında olan eğitimimle ilgili bir durumun ne zaman gerçekleşeceğini(dediği zamanda gerçekleşti) bi çırpıda anlattı.
afallayıp kalmıştım resmen, uzun süre düşündüm mantıklı bi açıklama bulabilmek için, bulamadım.
aklıma gelen en mantıklı 2 şey şu oldu: kadının önünde hayvani bi database var, ad, ana adı, doğum tarihi yazınca otu boku şak diye döküyor ortalığa ya da kadın telepati olayını aşmış bitirmiş, direk zihne dalıyor.
0
ravioli
(19.03.07)
ravioli cevap için teşekkürler. divit sana diyecek bir şey bulamıyorum. comptrol ayrı dünyaların insanlarıyız :)
0
🌸enola gay
(19.03.07)
sallamıyorsan anlatan kisiyi optum bye de gitsin. yok illa paranoya yapacam diyorsan oturun bi cay için.
0
bryan fury
(19.03.07)
arkadaşlar, açıklayıcı olması açısından şöyle söyleyeyim, bahsi geçen kişi 2 ölümden ve bu 2 ölümün sebebinden bahsetmiş... yani karakter analizi gibi bir durum söz konusu degil, geçmişin doğru bir şekilde bilinmesi durumu var... ve karşı tarafa verilen bilgi sadece isim, soyad bile yok.
0
1980
(19.03.07)
sözlükte böyle şeylerden söz edilince direk "yahu gidin dağılın" tepkisiyle karşılaşırsınız. bunların sebebi piyasada bu işi yaptığını söyleyen ve aslında yapmayan bir sürü sahtekar,insanları aldatan ve sömüren kişilerin varlığıdır (tabi metafiziksel şeylere inanmayan materyalist insanların çoğunluğu oluşturması ayrı konu). o kişiler çok olduğu için bu işi gerçekten yapanların olmadığı ve böyle bir şeyin olmadığını düşünür bazıları. ama vardır. islam inancına göre deyip devam edeyim :

bilindiği gibi cinlerin insanlardan cok daha farkli bir zaman kavrami var. onlar cok daha hızlı yaşıyor ve bizim 10 günde bitiremeyeceğimiz bir işi 1 günde bitirebiliyorlar (mesela) cinler birden fazla yerde de görünebiliyorlar. bunlardan bazıları insanlarla epey haşır neşir. ve bazı insanlar yaptıkları büyülerle cinlerle irtibat kurmayı başarabiliyor (var böyle bişi) irtibat kurmanın dışında cinleri kendilerine hizmetkar ediyorlar nası oluyosa.

kısaca o bilgileri o kişiler cinlerden alıyorlar. isim ve ana adı vs. söylendigi zaman cinler onun hakkındaki bilgileri alıp getiriyor. tabi bize göre çok kısa sürede oluyor bu. aslında o gidiyor araştırıyor falan vs. (meleklerden çalıyolar falan diye duydumdu) ayrıca bu bilgilerin hepsi doğru olmayabiliyor. cin yalan da söyleyebiliyor. keyfine kalmış.

isteyen kahkaha atsın isteyen fantastik desin. bu olayın dini acıdan izahı budur.

bunlara inanmıyosanız şöyle diyeyim. isteyen bana da inanmaz. bunlardan birisi yıllar önce benim yakın zamanda ameliyat olacağımı ve nerede ameliyat olacağımı söylemiş, biz epey şaşırmıştık. çok zaman geçmeden geniz eti ameliyatı olmuştum. olayın üzerinden epey zaman geçtikten sonra hatırlayıp oeh ama hakkaten demiştim.

böyle şeylerle eskiden epey uğraşmıştım, ebcedinden tut kenzul havasına. ama aman diyeyim, şizofren olmama ramak kalmıştı (bilimsel olarak yani)
0
nihilanth
(19.03.07)
öncelikle söz meclisten dışarı
o kadar şarlatan varki piyasada kafadan bunlara inanı cahil/salak bunları da uyanık/dolandırıcı olarak isimlendirmekten çekinmiyorum. istatistiksel olarak daha hiç yanılmadım yakın zamanda da yanılacak gibi değilim.

yani senin durumunda bana göre hile/hurdaya dayalıdır derim.
0
darknum
(19.03.07)
bu kişiyi tanımamanız, onun ailenizdeki ya da ailenize yakını bir kişiyi tanımıyor olduğu anlamına gelmez. size hakkınızda söylediklerini bu kişi(ler)den öğrenmiş olabilir. Mesela bu adamın/kadının numarasını nereden edindiniz? Biri size verdiyse kafadan hem sizi hem de bu insanı tanıyor demektir.
0
kermitz
(19.03.07)
Bu kişinin şarlatan olduğunu düşünenler bana mesaj atsın ben o kişinin cep telefonunu vereceğim o adamı aradıktan sonra buraya tekrar cevap yazmanızı isteyeceğim aa sonra beni de soytarı yapmamanız için lütfen bana hiç bir bilgi vermeyin.

ben üstteki cevaplardan "ravioli" ve "nihilanth" ınkini benimsemeyi seçtim. hala nasıl oluyor da hile hurda olduğunu düşünebiliyorsunuz.. nihilanth girişte çok güzel açıklama getirmiş evet şarlatanlar var.

fakat benim bahsettiğim durum çok farklı.. bahsettiğim kişinin numarasını veren arkadaşımı yaklaşık bir kaç aydır tanıyorum ve annemin-babamın ölüm sebebini ablamdan başka bilen hiç kimse yok yer yüzünde.. ya da ben öyle sanıyordum.

ama şarlatan-hile hurdacı sevenlere cevap yazmaktan yoruldum yine de cevap yazıp zahmet ettiğiniz için teşekkür ederim.
0
🌸enola gay
(19.03.07)
efendim oluyor böyle seyler. bizim basimiza da geldi, baskalarinin da geliyor nasil oluyorsa oluyor. hatta chuck palahniuk amcamizin nonfiction isimli eserinde bahsini yaptigi bir olayi da var ki o olay sonrasi oturup lullaby i yazmis.
0
atmacaged
(19.03.07)
metafizik aslında fizik ile sandığımızdan cok daha içli dışlı, olmaz öyle şey demek kolaycılık olur. piayasada sahtekarların sayısının ehil olanlardan cok fazla olması bizi yanıltmasın, zira ehil insanlar zaten piyasaya düşmez ve paraiçin falan yapmaz.
0
efruz
(19.03.07)
yıldızname diye bir şey var belki alakalıdır.
0
kimlanbu
(19.03.07)
Evet efenim ben de inanıyorum. Benzer olaylara birkaç kez rastladık biz de (annemle teyzem gitmişti bir kere v.s.)

Neyse efendim benim değinmek istediğim biraz farklı. Bir gün kapıya dilencimsi falcımsı bi kadın geldi annem de el falı mı ne baktırmış (ki annemin de faldır büyüdür böyle şeylerle alakası yok ama arada böyle saçmalıyor) işte kadına baktırmış falı mı ne kadın da 2 oğlun var (ki var ve Türkiye'deki çocuk sayısı ortalamasından yola çıkarsak bunu bilmek zor değil pek) demiş ve biri hayırsız olacak demiş(ya da buna benzer bir şey tam hatırlamıyorum). Normalde neredeyse hiç komplekse falan sahip değilim ki iddialı olmamaya çalışıyorum her zaman ama falcının söyledikleri ve birkaç sene sonra süregelen/giden hayatım bu sözü mal gibi hep hatırlamamı sağladı. Şu an okumaktayım(okul çok çok uzadı) ve çalışmıyorum da. yani kabataslak "hayırsız" gibiyim.

Kadının söylediklerinin sıkma şeyler olduğunu biliyorum (ha gerçekten gerçekleri söyleyenler olduğunu biliyorum) ve kadın hakkında şöyle iyi bu kadın fal konusunda böyle iyi bi kadın fal konusunda gibi bişey de duymadık. yani ona ve söylediklerine inanmak için bir nedenim de yok ama söylediklerinin atmasyon olduğunu bilsem de kafamdan çıkaramıyorum.

Of gereksiz yere uzun oldu yazı. Yani demem o ki kişi geçmiş ve bugün ya da gelecek hakkında kesin doğruyu görse/söylese bile bunun birçok zararı olduğuna inanıyorum. Kaldı ki gelecekten falan iyi şeyler söylese bile yine de "iyi" bir ruh haline sahip olabilmek için yeterli değil bu. Adam/kadın bana "oğlum gelecekte nobel mobel elini sallasan ellisini alacaksın" dese ve bu doğru olsa bile kendimi iyi hissedeceğimi sanmıyorum. Bırakalım hayatımız neyse onu yaşayalım. Üzerine gelecek treni öğrenip bunu haber alan insan raylardan kaçarken düşer kafasını betona falan vurur ölür neblim.

Ha bir de istihare var konuyla ilgili ama neblim İslama uygun hem günah da değil (fal, büyü, cin kullanma, gelecekten haber almak falan bunlar hep günah şeyler) insanı delirtmiyor da.

Bir de Paramparça Aşklar ve Köpekler'de harika bir söz vardı az biraz zorlayınca konuya uygun olabiliyor;

"Allah'ı güldürmek istiyorsan O'na planlarından söz et"

Not: Bu arada başınız sağ olsun.
0
colonizer
(19.03.07)
Anlatabilir de anlatamaz da.

Cinlere ve benzeri seylere inaniyorsan cevabimi bastan es gecebilirsin.

Inanmiyorsan Ingilizce'de cold reading diye adlandirilan olayi arastirmani oneriyorum. Cold reading'i iyi yapan insanlar bu olaydan haberdar olmayan kisileri, muneccim vs olduklarina rahatca inandirabilirler.
0
wpi
(19.03.07)
yahu bunun inandırması mı kalmış?

ben de hiç ama HİÇ inanmazdım diyorum size.. ya şimdi aslında çok somut ve çok ciddi bir olayı anlatmak istemiyorum o yüzden herkesin yaşamış olabileceği bir falcı deneyimimi anlatmak istiyorum. bunun nesi kandırmaca lütfen yapmayın etmeyin.. diyalogları kısım kısım yazacağım ama inanıp inanmamak size kalmış tabii ki..

böyle gayet cafe ortamı.. kahve içip fal baktırıyorsun.. hatta gittiğimiz arkadaşla özellikle hiç konuşmadık aramızda hani bir şeyler duyup bizimle ilgili, geri satmasınlar diye =)

falcı: " senin ailenin nerde olduğuna karar veremedim.. deniz var ama istanbul mu izmir mi karar veremiyorum.. "

tamam büyük şehirden geldiğimiz belli de bir şekilde.. şimdi bölünmeyi nası bildi adam? zira küçük yaşlardan beri ayrı olan anne ve babam şöyle ki: annem ve sülalesi istanbul'da, babam ve sülalesi izmir'de yaşamakta..

ayrıca benle gelen arkadaşıma da direkt "eskişehir" dedi ve bildi..

falcı: "seni çok ama çok üzmüş birisi var.. adında. h var.. ortadaki harf s.. son harf de n sanırım.. hasan mı?"

evet efendim.. gayet hasan..

nerden biliyor efendim? nasıl bir bilimsel açıklaması olur?

evet hayatta en hakiki mürşid ilimdir fendir.. ama bunlar en hakikisi diye başka olgular da yok diyemeyiz..

saygılar..
0
vercingetorix
(19.03.07)
Arkadaslar, israrla cold reading diyorum.

Ozellikle ustte vercingetorix'in orneginden yola cikip birkac seyi aciklayayim. Falci ailenin Istanbul'da ya da Izmir'de oldugunu soyluyor. Simdi eger vercingetorix busbutun izmir'li olsaydi falci neredeyse bilmis olacakti. istanbullu olsaydi da bilmis olacakti. ailenin bolunmus olmasi yonunde somut bir soz yok falcidan. vercingetorix sozu alip kendi bildigiyle birlestirdigi zaman "falci ailenin bolunmus oldugunu bildi" kanisina variyor.

"yeterince ileri teknoloji buyu gibi gozukur" diye bir laf var. yani biz gidip bugunku elektronik aletleri falan 300-400 sene once yasamis birisine gostersek bizim buyu yaptigimizi zanneder o kisi. simdi burada yazan insanlarin cogu elektronikteki teknolojik gelismelerder haberdar. ama obur yandan psikoloji, sosyoloji de yerinde saymiyor. insanlar hakkinda bilgi edinmenin cok ileri yontemleri var. ondan sonra insanlari konusmalarin hangi kisimlarini hatirladiklari, zihnin nasil calistigi konusunda da bilimadamlari bayagi yol katediyor. bu tip bilgiler pratik olarak cold reading'de kullaniliyor.

sonucta ne kadar akilli ve mantikli olursa olsun, cold reading'den haberi olmayan bir insan bunun kendisine basariyla uygulanmasi sonucu kandirilabilir.
0
wpi
(19.03.07)
önceliklecolonizer ın içimizde ilgili arkadaşa baş sağlığı dileyen tek insan olduğunuhatırlatır ve kendisinin hayırsız olmadığını göstermeye bu bile fazlasyıal yetmektedir. kaldı ki ben seninle yüzyüze de görüştüm , gayet bal lokum çocuksun :)

bu tahminlerin gerçekci olmadığına inanan varsa , 6. hissi kuvvetli ve vaktinde bu tür işlerle uğraşmış, yalnız artık cesaret edemediğinden pek yapmayan bir arkadaşımdan bu başlığa yorum girmiş kimi kişiler hakkında bir fikir yürütmesini istedim ve şu metni güç bela o söyledi, ben yazdım:

“Diğer insanların sseni sevmesine ve beğenmesine ihtiyaç duyuyorsun ve fakat kendini çok eleştiriyorsun. Kişiliğinde çeşitli güçsüzlükler olsa da, onları çoğunlukla telafi edebiliyorsun. Henüz açığa çıkmamış büyük bir potansiyelin var. Dışarıdan görüntün, disiplinli ve kontrollü, iç dünyanda ise sıkıntılı ve güvensiz olma eğilimindesin. Doğru karar verip vermediğin ve doğru şeyi yapıp yapmadığın noktasında kimi zaman ciddi kuşkuların vardır. Bir miktar değişimi ve çeşitliliği tercih ediyorsun ve sınırlamalar ve kısıtlamalar seni kuşattığında, hoşnutsuzluk duyuyorsun. Bağımsız düşünen bir insan olmaktan gurur da duysan ve başkalarının ifadelerini yeterli kanıt olmadan kabul etmezsin. Ama kendini başkalarına açmakta fazla serbest olmanın pek mantıklı olmadığını düşünüyorsun. Kimi zaman dışadönük, sokulgan ve arkadaş canlısısın; kimi zamansa, içedönük, tedbirli ve çekingensindir. Kimi istekleriniz de, gerçekçi değildir...”

bu metni mümkün olduğunca imla ve dilbilgisi hataları yapmadan yazmaya çalıştım, yaptıysam kusura bakmayın.

bu özelliğe sahip bir arkadaş var içinizde, bana özel mesaj atarsa hakkında daha fazla bilgi alacaktır. teşekkürler...
0
comptrol
(19.03.07)
çoğu kişi ne yazık ki yanlış anlamış beni. ben karakter analizinden, faldan ya da "çok iyi insansın çok güzel günler geçireceksin istediğin işe sahip olacak para sahibi olacaksın" tiplerinden bahsetmiyorum.

hayatımda adını sanını duymadığım birisini arayıp kendimle ilgili zaten bildiğim şeyleri bana söylemesinin açıklamasını istiyorum.

yer yüzünde nasıl bir insan böyle konuşabilir onu merak ediyorum çok net yazıcam artık çünkü zaten cevabımı aldım bir kaç arkadaş çok güzel özetlemiş.

aradığım şahıs: annenin adı ne?
enola gay (zafer): emine
aş: annen eklem rahatsızlığı ve beyin ile ilgili bir sorun yüzünden vefat etmiş. peki babanın adı ne?
enola: kudret
aş: bunu duymak istediğine emin misin?
enola: evet
aş: annenin ölümü yüzünden kendisini bırakmış.. çok üzgünüm.

(97 yılında babamla ilgilenen doktorun sözleri de az çok bu şekildeydi)

----------------------------------------

Sonuç: 1 yıl arayla anne ve babasını kaybeden birisi olarak paranormal olaylara meraklı olmam kadar doğal bir şey olamaz tabii ki bilinmeyen dergileriyle büyümüş, bilinmeyenler.net i açmış birisi olarak paranoyak olduğumu düşünebilirsiniz ama etrafınıza bakarsanız bu tür şeyleri yaşamış kişileri görebilirsiniz.

Kısaca herkesin kendine göre doğruları var herkes kendisine göre açıklamasını yazmış. Ben de bazılarını seçtim, hoşuma gitti.

Güzeldi.
0
🌸enola gay
(19.03.07)
Cinlerin varliklari hakkinda bu kesin olarak dogruymus gibi konusulmasi dogru degil bence. Cinlerin var oldugunun kaniti yok. Tanimadigim kimselerin inancina karismak istemiyorum, bu yuzden burada kimseden cinlere inanmamasini istemeyecegim. Ama "cin vardir" diyemeyiz kesin olarak.

Cinlere inanmayan birisi olarak asil sordugun soruya, sonradan yaptigin aciklamayi da hesaba katarak soyle cevap verecegim: "hayir, bu mumkun degil". Senin hakkinda bilmesi mumkun olmayan bir sey soyleyemez sana. Bir sekilde ogrenmis oldugu varsayarak daha mutlu yasarsin bence.
0
wpi
(19.03.07)
korku filmlerine döndü. kadın garip varlıklar görmektedir ve kocası dahil kimse ona inanmaz. hatta deli olduğunu düşünürler. sonunda herkes gerçekle yüzleşir yahut kadın anlamsızca ölür :)

herneyse konuya dönecek olursak kişilerin şahsi tecrübelerinden elbette belirli bir şeyin varlığına kesin olarak inanamayız. bilim somut dayanaklar arar inanç ise soyut birşeydir. başkasının yaşadığı deneyimlerden arta kalan bir şey değildir.

hz. ali, gayb perdesi açılsa (yani her şey ona gösterilse) imanım artmaz diyerek inancın görülerek değil, hissedilerek ve düşünülerek olması gerektiğini söylemiş bize.

cinlerin mevcut olup olmadığı söz konusu değil. şimdi size ben gördüm o zaman vardır diyemem bu benim deneyimimi kapsar. size yardımcı olacak tek şey @shirak'ın da mesajında dediği gibi bunun sadece islam dinine ait değil, tarihte var olan bir çok dinde kullanılmış olmasıdır. bu da sanırım böyle birşeyin gerçek olma ihtimalini kuvvetlendirebilir.

insanların "gerçek" dediği şeyler şey herkesin görebildiği ve varlığını farkedebildiği bir şeyse zaten cinler "gerçek" değildir merak etmeyin ;)
0
nihilanth
(19.03.07)
shirak rahatsızlık duyma olayından bahsetmiş. siz de de oluyor mu bilmiyorum ama ben ne zaman cinlerden bahsetsem başım ağrır.

rahmetli halam kahve falı bakardı. o da falı bıraktığında sebebi sorulduğunda fal bakarken rahatsız edici ve ürkütücü baş ağrısı yaşadığını söylemişti.

bu tip deneyimleri yaşamıştır bir çok kişi.
yardımcı olması açısından yazdım.

böyle şeylere inanmayan fakat ilgilenen kişilerin önü engellenmemeli bence,araştırsınlar her bişeyi. ama tabi inananlar fazla kurcalamamalı bence de.
0
nihilanth
(19.03.07)
telepati olabilir... ciddi bir cevaptır.
0
dirk pitt
(20.03.07)
Paranormal/doga ustu olaylarla ilgilenenlere James Randi Educational Foundation'a bakmalarini oneriyorum. Web sayfa link'i asagida. En ilginc kisim bu insanlarin doga ustu (cin min dahil herhalde) herhangi bir olayi/yetenegi kanitlayabilen kisilere 1 MILYON DOLAR odul veriyor olmasi.

Odul hakkinda bilgi:
www.randi.org

Vakfin ana sayfasi:
www.randi.org
0
wpi
(20.03.07)
wpi nin 1 milyon dolarlık entrysine istinaden:

vay anasını bir nevi ghost busters yani, hadi aslanlarım biliyorum yüzümü kara çıkartmayacaksınız; bizdeki cinler, ruhlar, evliyalar,yatırlar hiç bir ülke de yoktur . demek ki türkiye de bunu öğrenenlerden birisi sizsiniz-yoksa birileri almış olurdu bu ödülü; alın bir milyon doları o kendini çok bilmiş bilim adamından da kapak olsun bu ona. üstelik adamın geleceği hakkında birşeyler söylerseniz 2 MİLYON DOLAR bile alabilirsiniz bence. hem sadece islam da yoktu bu cinler değil mi, vodoo su var, hinduzimi var , var oğlu var. hala orada mısın, hadi ghost busterlarım, may the force be with you. bizi de bir yemeğe götürürsünüz artık.
0
comptrol
(20.03.07)
wpi teşekkürler bilgi için. enteresanmış.
0
nihilanth
(20.03.07)
şehsen benim tanıdığım bir insan bu gibi işlerden bir milyon dolardan fazlasını kazanıyor.. adam henüz 20 küsür yaşında, ama bir telefonla özel jeti geliyor, kapıda özel şoförü bekliyor.. büyük avrupa kumarhanelerinin baş danışmanı..

kendisi hakkında çok fazla şey yazmak istemiyorum, okuayacak olursa tepkisi ne olur bilmiyorum.. ama siz daha soracağınız şeyi aklınızdan geçirirken onun dönüp cevap vermesi, yaptığı bir yığın şeyden sadece bir tanesi..

çok yazarsam inanmazsınız muhtemelen ama böyle insanlar var arkadaşlar.. kabul etseniz de etmeseniz de.. karşılaşsanız da karşılaşmasanız da..
0
vercingetorix
(20.03.07)
dirk pitt in ciddi cevabına katılıyorum bende.eger enola gay'in verileri tamamen doğruysa tabi.
ayrıca bu telepati olayı zaten beyinlerin fiziksel yakınlığı ilede alakalı değil.isim üstünden yapılan bi değerlendirme çok sallamasyon olurdu.
bu ilginç bi konu tamamen materyalist takılan ya da cin bilmemne vardır diyen gruplara 2 side yoktur diyemezsiniz.
şu tarz birşey size de olmuştur, mesela içinden hande yener şarkısı söylersin, karşıdan arkadaşın gelir o şarkıcı ile ilgili bişey söyler.tesadüf diye bişeyin olmadıgına inana telepatik görüşte var, bilinçsizce yapılmış bi telepati örneği gerçi bu.
0
x factor
(25.03.07)
Amerika'da bu konularda 26 yildir bilimsel arastirma yapan, paranormal seylerin var olduguna inanan ve kanitlamaya calisan Princeton universitesi PEAR labratuvari bu sene en sonunda kapandi. NY Times gazetesinde cikan haberin linki asagida.

26 yil arastirma yapip, para yonunden sikinti da cekmedigi halde kapandigina gore en ufak bir sey ispatlayamadigini anlamak zor degil.

Insanin yeteneklerinin boyutunu anlamak kolay degil. Cogumuz kucumsuyoruz farkinda olmadan. Kucumsedigimiz icin de varsaydigimizin otesinde bir kabiliyet gordugumuz zaman bunu doga ustu guclere yoruyoruz.

Buna ek olarak, ve belki daha onemli olarak, olasiligin hayatimizdaki etkisini kavrayamiyoruz. Dunyada alti milyarin ustunde insan var. Milyonda bir olur dediginiz sey 6000 insanin basina gelebilir yani. Anlamasi zor cunku ortalama insanin icinde yasadigi dunya yuzlerce, ya da en fazla binlerce kisiden olusuyor. Anlayabildigimiz rakamlar bunlar. Ama gercek dunya bundan cok daha buyuk. Ve o yuzden arada bir gercek dunya bizim kucuk dunyamiz ile kesisince sasiriyoruz. Normal bir sey bu, paranormal degil.

-----
www.nytimes.com
0
wpi
(30.03.07)
şahısa ulaşamadığım için yorum yapamayacagım : ) ama olabilir evet var boyle şeyler demekle yetiniyorum. özellikle falda bazen insan şaşkınlıktan ağzını kapatamayacak duruma gelebiliyor hakikaten.
0
likeinme
(30.03.07)
ne mistik milletiz be. ekşi duyuru açıldığından beri en çok cevap alan başlıklar paranormal, psikolojik konular.
astroloji, cinler falan bunların hepsi vardır. ama onlara inanmak fayda getirmez. insanı kaderci yapar. hayatla savaşma isteğini yokeder. her şeyi kolay kabullenmenizi sağlar. mutlu olmak için gerçeğe değil kendi gerçeğimize ihtiyacımız var.
0
sf arjuna one
(30.03.07)
Arkadaslar, "vardir, yoktur, olabilir, olamaz" derken bir de neden boyle dusundugunuzu soylerseniz tartisma / muhabbet daha iyi gececek diye dusunuyorum.
0
wpi
(30.03.07)
benim taktigim esas nokta, bu konuya inananlar konussun, gerisi konussun yaklasimi. ben paranormal, metafizik; artik nasil adlandiracaksaniz adlandirin, bi fenomenlerin hicbirine zerre kadar inanmayan biriyim. bana, boyle bi sey gercekten varsa, buna inandirmak kadar kolay bi sey olamaz. bahsi de gecmis, randi - ki kendisi de bir illuzyonisttir - boyle bi yetenegi oldugunu kanitlayanlara yine dendigi gibi bir milyon dolar vermeye hazir. ki bu insanlar bi sekilde ongoru veyahut gercege dair bir bilgi verdiklerini iddia ettiklerine gore bu tur bi double blind testi gecmeleri cocuk oyuncagi olmali.

"hz. ali, gayb perdesi açılsa (yani her şey ona gösterilse) imanım artmaz diyerek inancın görülerek değil, hissedilerek ve düşünülerek olması gerektiğini söylemiş bize." gibi inanc temelli yoldan kendini tamimlamadigina gore bu insanlarin cogu, randi son onbir yil icinde bu parayi herhalde bikac bin kere dagitmis olmaliydi.

demem o ki, korukorune inanmak istiyosaniz; buyrun inanin, ama ongoru yapmak gibi fonksiyonlarina inaniyorsaniz bu tip seylerin, nasil kendileriyle celistiklerini gormeyi eminim ki siz de istersiniz.
0
kurulananfok
(30.03.07)
hiç tanımadığımız bir kişiyi arıyoruz ve sadece ismimizi söylüyoruz. ve o kişi ailemizle ilgili "hiç kimsenin ama hiç kimsenin bilmediği şeyleri" söylüyor öyle mi?
oldukça iddialı, dikkat çekici, şaşırtıcı bir durum bu. olayı bu şekilde algıladığından, bu konulara ilgin ve aileni kaybetmiş olmanın verdiği hassasiyetle bu olaydan çok etkilenmen ve bu şekilde algılaman doğal.

ancak verdiğin diyalog bu yukarıdaki iddiaları taşıyamıyor. öncelikle annenin ve babanın ölüm nedenini (başın sağolsun bu arada) sen fark etmemiş olsan da çevrendeki herkesin (senin yolda görsen tanımayacağın ama seni uzaktan tanıyanlar dahil) bildiğine eminim. böyle şeyler gizli kalmaz, virüs gibi en ilgisiz kişilere kadar yayılır biliyorsun toplumumuzda.
ayrıca sen tanımadığın bir numarayı arıyorsun ki konuştuğun kişinin hiç tanımadığın birisi olduğundan bile emin değilsin. ve dahası onun seni tanımadığını veya seni tanıyan birisini tanımadığını da bilmiyorsun. arkadaş zincirleri söz konusu olduğunda en ilgisiz kişiye bile çok yakın olduğunu görüyorsun.
ve son olarak yukarıda da birilerinin söylediği gibi bir tür veritabanına bakmadığını nereden biliyorsun. sonuçta (doktorun söyledikleriyle de örtüştüğüne göre) resmi kayıtlar için sır değil bunlar. aslında babanın ölüm nedenini en son bilecek kişi sensin gibi geliyor bana. aynı dönemde aynı ruhsal çöküntünün içerisinde olacağından babandaki değişikliği sen fark etmemiş olabilirsin ama çevresindekilerin gözünden kaçacağını sanmam.
Sanırım "tanımlanabilen yaşam formları"nın senin hakkında senden daha fazla şey bilebileceğini kabul etmen gerekiyor.
[bir de konuyla ilgili daha fazla bilgi verirsen iyi olur. nasıl bir numara bu, nereden buldun. 118 bile paralı, bu adam her arayanın sırlarını mı anlatıyor. neden? başka kime ne sırlar anlattı. sadece ölüm nedenlerini mi biliyor? vs.]
0
zebra ureticisi
(31.03.07)
ben de zerre kadar inanmam bu işlere. zaten öbür tarafın varlığına da inanmam. bu evreni yaratan güç konusunda değişik teorilerim var sadece. ama keşke olsa diyorum. keşke elimde inanabileceğim somut bir kanıt olsa. beni tamamen inandıracak şekilde. mişli muşlu anlatılanlar beni zerre kadar etkilemiyor açıkçası. başıma gelmesi lazım.
0
oldtimer
(31.03.07)
aradığınız kişi şarlatanmı medyum mu bilemem ama gayet terbiyeli biriymiş. hiç tanımadığım biri beni arayıp sadece adını söylese ben ana avrat yardırırdım. öylede terbiyesizim.
0
zittirulp
(31.03.07)
doğrudur, vardır. örnekleyelim:
abim (ismi hakan'dır) yolda yürürken dilenci/falcı karışımı bir kadın yerde oturduğu yerden abime doğru uzanır ve abimin üzerinde hiç bir şekilde ismini belirtecek bir işaret olmamasına rağmen, ve abimi tanıyor olması ihtimalinin sıfır olmasına rağmen "hakanım, hakanım, gel, falına bakmam lazım" diye ısrar eder. korkan abim kaçar. (belki çok önemli bir kaderi vardı da kadın bunu açıklayacaktı di mi, niye kaçarsın ki)

dedemin abisinin karısı (benim neyim olur hiç bir fikrim yok) yani rahmetli sabiha yengem bir gün yeni taşındığı apartmanda ikamet eden deli falcıya gider. falcı tanıdığının yakını olduğundan kendisinden para almaz ve sadece elini tutarak sabiha yengeme geleceğiyle ilgili net ve kesin olaylar söyler ve olayların ne zaman olacağını açıklar, olaylar, (x isimli bir tanıdığının y tarihinde vefat etmesi'ne kadar)aynen açıklandığı gibi gerçekleşir.

bunu açıklamak için bir teori mevcut, her ne kadar kanıtlanması imkansız olsa da. buna "zamanın bütünlüğü teorisi" diyebiliriz, kendisine verilmiş başka bir isim var mı bilemiyorum. yani olay şudur ki, nasıl leonardo da vinci zamanının ötesinde icatlar gerçekleştirdiyse (paraşüt, bisiklet, roket vb) bu insanlar da farkında olmadan aslında zamanın bizim gördüğümüz "şimdi"den ötesini görürler. yani bir şekilde algıları bizim bildiğimiz insanların algılarından daha geniştir ve zamanın daha geniş bir kısmına hakim olabilirler ve olmuş ve olacak olayları bu zaman dizisi içinden çekip günümüze çıkartabilirler.

konuyla ilgili bilgim sınırlı olduğundan yorumlarımı bu noktada kesmeyi uygun gördüm, umarım yardımcı olmuşumdur.
0
error 6
(01.04.07)
her olayın, açıklanmadan önce paranormal bir olay olarak betimlendiğini hatırlatayım ilk olarak.

her şeyin bir açıklaması var, fakat sanırım çoğunluktan farkım; tüm bu olanların bir şekilde pozitif bilimlerle açıklanabileceğini veya herhangi bir şekilde bunu açıklayan kavramın tam olarak anlaşıldıktan sonra bu bilimler arasına gireceğinin kesin olduğunu düşünmemdir.

insanoğlunun inanç arayışı sonucu dinlerin oluşması gibi, siz de inanmak istediğiniz şey için bir yol bulabilirsiniz kendinize. kim bilir bu sizi çok etkileyen telefon konuşmasından önce kaç yüz tane başarısız tahmin yapıldı sizin hakkınızda. tesadüf dersem gülersiniz, fakat bunu da ciddi olarak değerlendirmeniz gerekir.

cin gibi yokluklara inanmamı doğal karşılayın lütfen, ortada hiçbir kanıt ve akla yatkın bir izahı yokken. biz onlarla bu kadar iletişim kurmaya çalışırken, onlar neden sessiz kalıyorlar?

düşük bir ihtimal de olsa telepati olabilir. düşük ihtimal olmasının nedeni, büyük bir yetenek olması ve bu yeteneği fark etmenin sahip olmaktan daha zor olmasıdır.

inanmak istiyorsanız, kendinize inanacak bir şeyler bulabilirsiniz. gördüklerinizi, duyduklarınızı bir şekilde kendinize adapte etmeniz hiç de zor değil. sonuçta benzer hayatlar yaşıyoruz, ne kadar farklı olduğumuzu düşünsek de... böyle bir tahmin, mucize değil.

beni üzen, sözlükte takip ettiğim ve fikirlerine güvendiğim kişilerin, olayların pek üzerine kafa yormadan körü körüne inanmaları. kendinize inanın.
0
paranormal
(01.04.07)
Var böyle şeyler...Bizle hiç alakası olmayan bir kişiye İzmir'de babamın fotoğrafını veriyor bir tanıdık, bizden de habersiz yapıyor bunu...O zat benim adımdan tut da tüm sülale şeceresini, işini gücünü söylüyor, akabinde de gelecek tahminlerinde bulunuyor..Şu günlerde akıl sağlığı bozulma durumundaymış diye duyduk sonradan o tanıdıktan...Vaşş diyesi gelmiyor değil insanın...Mucizevi bir durum sözkonusu...Mucizeler olmayacak diye bir kaide de yok..
0
turcopolis
(01.04.07)
böyle yeteneklere sahip kişilerin "şerrefsiz evladı" olduğuna dair ciddi bilgiye sahibim. arkadaşım hasta mısın? gel bak ne güzel geleceği görebiliyosun. şununla bilimin gelişmesine yardım et. felaketleri önle, aidse, açlığa çare ol. telefonla müneccimlik yapmaktan başka bi faydan olsun insanlığa.
"that doesn't work that way" diyenlere "how does it work?" deme hakkımı her daim saklı tutuyorum.
0
kabizcik
(02.04.07)
Öncelikle başın sağolsun, üzücü bir kayıp olmuş.

Bir de harflerden giden bir fal tekniği var ama muhtemelen o teknik de senin bu konudaki merakını tatmin edecek bir teknik değil. İsmini hatırlasam söylicem ama sonuçta dünya üzerinde bir sürü ayşe var mesela, sadece isim üzerinden gidilebilseydi bütün ayşelerin kaderi aynı olurdu, zira sanırım soyadını söylememişsin. Artı bu teknik hesaplamalara falan dayanıyor, o nedenle o kadar çabuk cevap veremezdi onu kullanacak olsaydı.

Kendi teorimi kendim çürüttüm, kendimi kutluyorum.:)
0
aysegulnazcan
(02.04.07)
dünya göründüğü gibi basit değil, biz sadece görmek istediğimiz gibi görüp ruhumuza huzur pompalıyoruz. bazıları bunu reddedip "lan! daha farklı şeyler olabilir" dediğinde ötelerle tanışabiliyor. mesela ben ve rüyalarım ve rüyalarına girdiğim gişiler :) paranormal olaylar için sadece takdir ilahi diyebileceğim.
0
kezman
(11.04.07)
pek fazla bilinmiyor olsa da duru görü denilen -halk arasında da kalp gözü açık derler buna ki ikisi farklıdır- bir şey var.eğer biraz araştırırsan öğrenebilirsin ya da bana ulaşırsan ben sana anlatabilirim.
bizim düşündüğümüz kadar basit bir şey değil ruh.ruhumuzla birçok yerde gezinebilir ve birçok yetimizi de geliştirebiliriz ancak bunun için çalışmamız gerekir.bazı kişilerde de doğuştan bu yetiler olur zaman içinde ya kaybederler ya da daha fazla geliştirirler..böyle işte.
0
eveline
(27.05.07)
Bazı kişilerin bir şekilde telepati mi dersiniz, karşısındaki insanın beyin dalgalarını yakalayıp çözme mi dersiniz ne dersiniz, bu tarz yetenekleri var hakikaten. Benim kuzenin eşi bekarken bir aralar iyice sardırmış bu falcı mevzusuna, bir keresinde gittiği bir falcı karşısında kendisini evli ve üç çocuklu olarak düşünmüş, falcı eleman da şak diye sen evlisin ve üç çocuğun var demiş (ehhe şehir efsanesi anlatır gibi yazdım sanırım ama böyleyken böyle). Geleceği görebilen vesiyonları olduğundan ise aksine şahit oluncaya kadar şüphe duyarım yalnız...
0
hulleci
(16.06.07)
falcılık değilde bir şeklde karşındakinin aklından geçeni okuyabilen birisiyle ben de karşılaşmıştım. bir komşumuz ki kendisi bu özelliği sebebiyle bol bol kahve falı bakardı, tabii tamamen ücretsiz olarak. ancak işin içinde fal olunca olaya inanmayan bana bir gün hep birlikte sahilde yürürken öyle havadan sudan sohbet ederken yine havadan sudan sohbet ettiğini sanarak bir çok şey söylemişti, o sırada kimseye hiç söylemediğim ama aklımı her zaman doldurmuş olan. hem de çok net olarak, ama işin garibi ne söylediğinin kendi de farkında değildi, söyledikleri yüzünden benim donup kaldığımı fark etmedi bile, hala havanın ne kadar sıcak olduğunu filan söylüyordu. ancak tabii şu da var hiç bir şekilde geleceği filan söylemedi, saçma ve hiç olmayacak olsa da benim içimde olan neyse onu söyledi, ancak sen şöylesin böylesin türünde herkese uyabilecek muğlak şeyler değil, çok somut bir şekilde. o zaman öyle kalmıştım ben akşam akşam, kimse de fark etmemişti.
0
kern
(02.07.07)
ben de lise yıllarında ölesine kahve falı bakmaya başlamış ve zamanla bu anlamda çevremde ünlenmiş biri olarak, yani bu kez bakan taraf olarak konuyla ilgili deneyimlerimi paylaşmak istiyorum. ben bunu nasıl yaptığımı bilmiorum ama kahve falı bakarken bugüne kadar birçok ilginç olay yaşadım. hayatımda ilk kez gördüğüm arkadaşımın kardeşinin arkadaşının annesine (birbirimizi ne kadar tanımadığımızı anlatmak için özellikle yazdım) yoğun istek üzerine fal baktım. hiç muabbet etmedik. direk fal olayına girdik. şehir dışında bir evleri olduğunu bu evde ekim - dikim yapıldığı yani bi nevi çiftlik evi olduğunu söyledim.ankara dışında çiftlik evleri varmış. ve uzatmiim bu evle akrabalarla ilgili yaşananları anlattım. bi avukatın bu evle ilgili davada başarısız olduğunu, a ile başlayan yeni avukatla şanslarını denemelerini söyledim. vesaire vesaire. bir keresinde hayatımda ilk kez gördüğüm bi kıza sevdiği çocuğun ismini söyledim direk ve hakkında bir çok şeyi. bir başka sefer evli ve hiç tanımadığım bi kadına baktım ve kadının bi işle ilgili görüştüğü biriyle ilişki yaşadığını ve bir dolu şeyi söyledim kadın dumur oldu.bazen kendim yok artık dediğim şeyler bile çıkıveriyor ağzımdan. bunlar nasıl oluyor, nasıl oluyor da biliosun derseniz tam bir açıklamam yok aslında. fincandaki şekilller bakarken bi anda anlatmaya başlıyorum.devamı geliyor. ağırlıklı olarak da şekilleri yorumluyorum ama o kadar çok ilginç ve imkansıza yakın şeyi, ayrıntıları filan bildim ki. ben de bi anlam veremiyorum. zaten artık bakmıorum. sadece bunun mümkün olduğuna dair bişiler söylemek istedim.
0
hushhush
(16.07.07)
öncelikle başınız sağ olsun.

nihilanth bir cevabında cinlerden bahsettiğimde başım ağrır demiş. buna psikosomatik demek çok doğru olur bence. kendim için konuşursak yüksek gerilim hatları, yüksek miktarda manyetik alan olan yerler (mr cihazının olduğu oda, cihazın içi) trafo yakınlarından geçerken başım ağrıyor benim de. yalan değil. bir popüler bilim dergisinde elektromanyetik dalgalar ile baş ağrısı arasındaki ilişkisi ile ilgili bir makaleyi okumadan önce böyle bir şey yaşamazdım. benim için olduğu gibi ilk başta da dediğim gibi psikolojik uyaranlara verilen istem dışı somatik cevaplar denilebilir bu duruma.

asıl konuya dönmek gerekirse açıklaması karmaşık da olsa zor değil. hiç tanımadığınız kişiyi sizin için random bir zamanda aramışsınızdır, ama acaba o kişiyi aramanız random bir olay mı? yoksa birisi size belli etmeden aramanızı mı sağladı? o kişi çeşitli kurumlardan sicil takibi yaptıktan sonra işine yarayabilecek bilgileri toplayıp sizden bu aramanın gelmesini bekleyebilir. yanlış anlamadıysam bir arkadaşınız vermiş numarayı size. hikâye ile tutarlı. ikinci durum da evlatlık verilen kişilerin gerçek anne babasını arayan kişilerin de yapabileceği prosedürleri içeriyor. bu konuda da bir sorun yok. bir de etrafta size yakın olan birisi ile bir plan yaptıktan sonra böyle bir açıklama yapılabilir diye düşünüyorum.

ha, diyelim ki bu olay şu anki teknoloji ile açıklanamıyor, o zaman durumu bence hiç açıklayamayız. cinler konusunda kesin bilgiye ulaşamayacağımız aşikâr. peki ya hiç bilmediğimiz bir teknolojiyse? bir arkadaş bahsetmiş, siz, ateşin bulunduğu zamanlara yanınızda 1 liralık bir çakmakla gidebilseydiniz o insanlar size tapabilirdi bile. daha yakın zaman için bir örnek verebiliriz, zamanında insanların ayaklarının yerden kesilmesi olası değilken 15 saat boyunca havada kalıp neredeyse dünya üzerinde bir tur atmak için bir 200 yıl önce insanlar ne düşünürdü sizce? velhasılıkelam, bence düzmece değil ise açıklamak için yeterli bilgiye henüz sahip değiliz.
0
tom riddle
(04.01.08)
anlatabilir, mümkündür, hatta doğaldır -çünkü böle çok insan gördüm ve onları görme sebebim asla bana gelecekle ilgili bilgi versin değildi ondan doğal geliyo olabilir-
bu bahsettiğim bilgi vermeden bilgi alma olayı. ha doğum saati-tarihi-yerini söyle bir astroloğa (ama astrolog derken gerçekten astroloji bilen birine demek istedim yoksa güne$ burcunu bilen herkes astrolog lan hehe) anlatır sana her bi$eyini. yani gerçekten biliosa yapabilir. valla bak.
0
ari maya
(13.01.08)
inanmayacaksınız ama benim bir yakın akrabam rüyasında tanımadığı insanları görüyor ve onlara bir şekilde gerçek hayatta ulaşıp yardım ettiğini söylüyor.

bir gün annem ve komşumuz o yakın akrabamıza giderken, annemin ayakkabısı çukura takılıyor ve dengesini kaybediyor. sonra yakın akrabamızın evine vardıklarında, annem ona anlatmadan, o ayakkabasının başına gelenleri söylüyor. bu gerçekten yaşanmıştır.

not: şimdi kafama takıldı. galiba annemin ayakkabısının topuğu kırılmıştı o gün. acaba o kırığı görüp mü bunu söyleyebildi, emin değilim.
0
sirrikadem
(09.03.08)
gelecegi görmüyosa kesinlikle cin dir.

bilen bilir izmirde örnekköy de pasaklı birsen diye bi falcı var. yaslı kendi halnde bi kadın. sadece isim sorar, suya bakar anlatır. annem arada bir gider tavsiye alır bu kadından.
bildiklerini duysanız inanamazsınız. bir hanenin icinde olan, hane dısından kimsenin bilemeyecegi seyleri anlatıyor.gözümle görmesem inanmazdım o derece.

büyü falan da yapmaz yani öyle sacma sapan seyler yok. gelecegi tahmin edemiyo tabi ama geçmişi ve bugunu cat cat söylüyor. benim sadece kocamın adını vermemle kediye, muhabbet kusuna ve saf yüne alerjisi oldugunu bildi, daha ne olabilir ki?
bide bunu onceden biliyo olması imkansız, cunku arada bi tanıdık yok, veya yakınında/baskasına anlatmıs degiliz. kaldı ki suan burda söyleyemeyecegim aile ici hiçkimselerin bilmedigi özel seyleri bile söyledi kadın.

cin diyorum cin. baska acıklaması yok bence bu olayların.
0
merope
(20.06.08)
herkes başından geçenleri anlatmış, ben de dayanamayıp kendi başıma gelenleri anlaticiim dostlar. bilen bilir izmir'de bir çok mekan var "kahve sizden, fal bizden" sloganıyla çalışan. yani gidip türk kahvesi içiyosunuz, sonra birisi gelip falınıza bakıyor. ben de bir arkadaşımdan duyup geyik olsun diye başka arkadaşlarımla gittim bir gün, gelen falcı ben ve arkadaşlarıma hayatımızda ne olup bitiyosa,geçmişte ne olmuşsa bir bir anlattı, bildiği, anlattığı şeyler inanılmazdı. örneğin babamın o sıra belinden rahatsız olduğunu, kız arkadaşımın isminin içinde "f" harfinin geçtiğini, o sıralar kafama neyin takıldığını söyledi, bunlar buraya yazdıklarım, bir de yazmak istemediğim bir sürü şey var. yaşadığım şoku anlatamam.
sonra aynı yere sürekli takılmaya başladım, bir çok falcıya fal baktırdım. kimisinde tutturamadılar,kimisinde acaip saçmaladılar. (hatta bir keresinde acaip saçmalayan bir falcı bayan "sen de medyum özellikleri taşıyosun,o yüzden göremiyorum senle ilgili şeyleri" demişti). ama çoğu zaman doğruları bildiler. (bir de mekandaki erkek falcıların çoğunun feminen tipler olduğunu belirtmek isterim, bunu belirtiyorum çünkü % 90 ı böyleydi,gay gibiydi. lüzumsuz bilgi veriyorum burda :P ) her ne kadar beni çok etkilese de her gittiğimde bunun gerçek olamayacağını, işin içinde mutlaka bir illüzyon ya da sahtekarlık olduğunu düşündüm, böyle bir şey gerçekten olamazdı, mutlaka bir hinlik vardı. bu fal muhabbetine bir ara verdim,epey gitmedim o mekana, sonra bi gün yine gittiğimde, yeni gelen bir falcıya fal baktırdım. çoğu şeyi bildi, ama ben hala olayı ciddiye almıyordum ve bu illüzyonu nasıl yaptığını düşünüyordum.ta ki annemin,babamın,sevgilimin, en yakınımdaki insanın bile bilmediği, yani benden başka bir insanın bilmediği,bilme ihtimalinin de sıfır olduğu bir şeyi söyleyene kadar. yemin ederim ki bildiği şeyin başka bir insan tarafından bilinebilme,tahmin edilebilme ihtimali 0 (sıfır). söylediği şeyi kimsenin öğrenme ihtimali yoktu, tahmin edebilme ihtimali de yoktu. söylediği( bildiği) şeyden sonra tabi benim illüzyon,hinlik teorim çöktü. bu başka bir şeydi.

başlıkta yazılan tüm cevapları okudum, farklı açıklamalar ve nedenler getirenler olmuş. ben bunu bir nedene bağlayamıyorum. şu sebepten biliyorlar diyemiyorum. ama şunu diyebilirim ki böyle insanlar var ve sizin hakkınızda bazı şeyleri bilebiyorlar, görebiliyorlar, bunu nasıl yapıyorlar bilmiyorum ama yapabiliyorlar.

not: yollamadan önce okudum da yazdıklarımı. ulan yıllarca gerçek kesitle, sır kapısıyla dalga geçiyoruz, kendi anlatım dilimize bak. bahsettiğim konuya bak. hey allaaam. ayrıca yazıdaki dublaj türkçesinin etkilerini siz de farkettiniz mi? ehehe neyse, acaip uykusuzum ondandır belki, birazdan yatıp yarın 17.00 de fln kalkmayı düşünüyorum. kendinize iyi bakın, akıllı olun.
0
nerdeyim ben
(07.11.08)
sevgili sirrikadem bir ghost whisperer vakası mı yaşıyorsunuz?
0
yanntiersen
(10.01.09)
çok kişi bunların olduğunu iddia ediyor. Ama bahsi geçiş, "paranormal yoktur!" diyen James Randi abimiz "paranormal bulana veya getirene 1 milyon dolar" vericem dedi ve hala para kendisinde.

Ve eskiden bir programa böyle yeteneği olduğunu iddia eden bir dolu adam çıkardı. Eşyaya dokunarak geçmişini tahmin eden mi dersiniz, insan aurası gören mi dersiniz. Hepsi de programda çuvalladı. Böyle durumlarda da paranormal kişiler "yani aslında benim gücüm var ama makina değilim, bu ortamda çalışmadı gücüm" falan diye zırvaladılar. Ve konu böyle paranormal kişiler falan olunca hep bir gizem öğesi oluyor. Yani bu insanların hiçbiri gücünü kontrollü ortamlarda, televizyonda göstermiyor. Tercih mi etmiyorlar, bir ihtiyaç mı duymuyorlar bilemem.

Bu konuda bir de Uri Geller'in adı geçmese olmaz. Bu arkadaş Türkiyede de program yapmış, paranormal güçlerle dolup taştığını iddia eden bir ilüzyonisttir ve James Randi tarafından maymun edilmiş, sahtekarlıkları çok kez televizyonda gösterilmiştir.

Bunun için o kişiye sorun bence, "olayın ne" diye. Hissediyorum vs. diyebilir. Derse kontrollü deneyler yapın bakalım ne kadar tutuyor. Ne bileyim çırılçıplak soyunup arayın bakalım tahmin edebilecek mi... Ailenizle ilgili bildiği şeyleri açıklayamam ama bazı durumlarda sosyal zekası yüksek kişiler karşıdaki insanların ne hissettiğini vs. kolayca anlayıp manipüle edebilirler
0
kasketli
(24.01.09)
Enola gay gittiğin falcinin telefonunu msj la iletirsen cok sevinirim:)
0
fndmntl
(08.10.13)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.