aklıma nedense afrikadan israile getirilen yahudiler geldi. bak filmleri fian da çekildi.

ya aslına bakarsan iş hayatı anlamında ele almam gerekiyor. yani kölelikten çok bir işyerinde farklı kültürlerden oluşan farklı ırkları nasıl bir arada tutup motive edersin. falan filan.

yurtdışında ruslar ile türklerin bir arada kardeş kardeş çalıştığı bir ofiste bulunuyorum mesela şu an. böyle bir kültürel fark mı?

www.porttakal.com

@bloodorbloom
teşekkürler..

rica ederim.

çok şahane olur aynı sorun bende de war. etrafında bir de her daim üç tane lavuk sap var. bir yol gösterin de şu muhabbet yolda görünce selam vermekten öte geçsin. bu arada kızı cidden hiç tek görmüyorum. her daim o saplardan biri var. yaptığım araştırmlar sonucu görüştüğü yok o kesin.

hayali bir kişi yaratın. bir sebeple (iş / kitap ya da bilgi alışverişi vs.) okuluna gidin. denk getirip kızı bulun ve "merhaba" deyip hayali kişiyi sorun. bir şekilde muhabbete girip yanına ilişin. kantin / cafe tarzı bir yerde olursa daha mükemmel olur. yanında beklesem olur mu deyip yanında takılın. gerisi size kalmış ama bilirim ki sözlükçü için imkansız yoktur ancak biraz zaman alır.

zor be. ilk olarak sürekli iletişime geçilebilecek bir yer bulunmalı. facebook, msn, telefon. sonrasında muhabbet başlatacak bir şey bulabilirsin. mesela bu da okulunda yapılacak bir şey olabilir, film gösterimi filan böyle böyle şeyler varmış nasıl oluyor biliyor musun? sonra gelişir zaten ama ilk aşama cidden zor. kendi tecrübemi söyleyeyim gerçi küçüktük o zaman:P direk telefon numarası istemiştim. vermişti. ilk aramada bendeniz ödemeli atınca işin olmayacağı belli oldu. şsklfhdşkgsfshd

@dambıl
abi ben bilmez miyim bunları :) ama ertesi gün bakınca facebook'u olmadığını farkettim.. bütün planlar onun üzerineydi. yoksa kaçar mıydı ilk gördüğüm gün telefonunu falan zorlar alırdım.. kaderde böyle çömezlik yapıp kaçırmak da varmış :(
biliosun oscar almış adamım dasdsadasdas

gideyim bölümünden arkadaş edineyim. kendime de tick atıyorum, çok güzel düşündüm.

ya meşhur forvetler gibi fırsat kolla aynı aktivite içerisinde yer al ya da direk git merhaba de aklına bir şeyler gelir o anda. zor diyosan. deme.. dene. zaten yokmuş hayatında olumsuz cevap verirse, bundan sonra olmasa da olur. takma.

e git direkt konuş?

herzman kullandığım konuşma taktiğim var :) hatta duyuru'da anlattım bile :)
benim soruda belirttiğim gibi karşılaşma bahanesine ihtiyacım var :) tarihi bir bina gidip fotoğrafını mı çeksem mesela :) aha kendime bir tick daha

burada sorunca direk imaj biçmeyin :) çekingen değilim. konuşmaktan falan korkmuyorum, zaten öyle duygusal bir insan da değilim.. sadece millet çok yaratıcı cevaplar veriyor diye bir sorayım dedim.

ortak bir şeyler bulmalısın. hafiyelik yap evet. ortak arkadaş/hobi/zevk vs vs. höbeleyy diye yanına gidince bahsedecek, hatta davet edecek bir şeyin olsun.

misal, ismail yk konseri var ne hoş değil mi figen?

vallahi üzüyorsunuz beni :(
soru:"nasıl bir bahaneyle okula sızmalı?" kızla konuşmak için repliğim, taktiğim vs gereken her şeyim var.

okulu geçerken uğranacak bir yer değil, yolda rastlaşmam mümkün değil. bir şekilde o binada bulunmak için bahane bulup kıza rastlasam mesela. fotoğraf çekme fikri çok iyi, bulan arkadaşı tebrik ederim.

anti femme fatale/sayfa 130-198/x kadınlar/kategori d/kapa gözlerini taktiği
kitabımdan bir alıntı:
...düşün ki anadoluya bir memlekete gitmişsin, işin çıkmış, sende sadece x olarak kalmış kadının geliyor aklına deli deli. gözlerini o her gün binlerce kere açıp kapadığın anlardan biri. ve kadının karşında ne kadar da hoş bir karşılaşma değil mi? sana burada ne işin olduğunu soracak, o rutin "merhaba merhaba" nızdan öte. "bıdıbıdı işim vardı" mı diyeceksin a kamil? tabiki hayır, tek cümleyle onu şoka uğratacaksın.
"hiiç seni görürüm diye buraya geldim" diyeceksin. "ne nasıl ya ile saçmalamaya başlayınca" tebessüm edip, usuldan usuldan aslında öyle olmadığını söyleyip ama, bilahare gördüğüne çok çok çok sevinidiğini de söyleyerek, aslında ne zamandır da konuşmak istediğini söyleyip puan toplayacaksın. etrafa bir göz gezdirip bulduğun ilk kafe restorant v.s. ye davet edip ayakta durmayalım dedikten sonra iki ihtimalin olacak, ya oturacaksınız ya da o başka bir zaman diyecek, diyebilir. çünkü kadın bu, binbir hali var; kitabın giriş kısmında anlattığım gibi. "peki " diyeceksin, eğer red ederse o an konuşmayı, peki diyeceksin ama öyle kuru kuru değil, "peki ama, bir buluşma sözü istiyorum, beni dinlemenizi istiyorum" diyeceksin. kelimeleri unutursan kızı da unut. "istiyorum" u iki defa söyleyeceksin. o an kafası piyonla çarpışmış hadron hızlandırıcısına döneceği için size "peki peki" diyecektir. hatta "peki olur" diyecek. demezse beni taksim meydanında...(en azından "peki" diyecek). "görüşmek üzere" deyip ayrılacaksan bu kitabı hiç anlamamışsın. ne demiştik sayfa 56 da?, buluşma gibi ayrılma anı da sıcacık olmalı. buna uyarlarsak, diyeceğin şudur: "merakla bekleyeceğim 2 hafta sonra pazara" diyeceksin uzaklaşırken. elin de yarım havada elveda aşkım der gibi kalkacak. kız, sizi uber romantik sanacak, hele ki "2 hafta sonra" demenizi kıramayacağı için( ne diyecek 2 hafta sonra pazara dolumuyum). aslında 2 hafta uzun bir süre, kıza ilkin rahat gelecekken bu süre, aranızı soğutabilir,(hani ara a.k?) ama ama ama, ileride göreceğimiz gibi bu ara safhada kadınınıza kendinizi ufak şeylerle hatırlatın, tam 1 hafta sonra o sizi yavaş yavaş unutmaya başlamışken, bir yandan da "buluşayım mı buluşmayayım mı 1 hafta kaldı" ikilemlerini yaşamaya başladığı bir anda, hemen olaya gireceksiniz, küçük bir velet bulacaksınız mahalleden, (önceden dediğim gibi, ilişkilere arkadaş ve akraba karıştırmak yok) cebine 5-10 lira sıkıştırıp (fazla değil ileride gene lazım olur bu velet) kızın okulun oraya götürüp soteye yatacaksınız, kız arkadaşlarıyla okuldan çıkarken siz çocuğun eline bir (içinde : " unutmazsın ama, ben bunu göze alamam, 5 gün sonra buluşmak üzere saati ve yeri sen seç, ben c.tesi bütün gün mesajını bekleyeceğim telefonum 0532..... " yazan) küçük bir kağıdı tutuşturup yollayacaksınız, çocuk kağıdı "abla abla diye" verip kaçacak. (kaçmalı ona göre)... kız mesaj atacaktır,
buluşma için sayfa 101- red için sayfa 88- onun verdiği tarih için "tamam süper" mesajı, belirsiz başka zamana belki" için "siktiret"
bu kıyağımı unutma-
edit: "okulunu biliyoruz" demişsin, yakın çevrenden kimseye gereğinden fazla kızdan bahsetme! ayrıca bağyan ne demek? bir de kızın okulunu da yaz da buradan yardımcı suser bul.

e git direk konuş demek kolay olsa da o kadar kolay olmadığını biliyorum. bir kaç kez karşı karşıya gelmeye çalış 2-3 defa denk getirebilirsen ondan sonra git konuş kesin, göz aşinalığı olsun hatun kişinin.

ahahaha valla sabahın köründe koptum yani. neden bu gidip konuşamaz önkabulü :) konuşurum ama aynı ortamda buluşamıyorum, derdim o.

yüksek lisans/doktora ya da bitirme tezi yapan bir arkadaşına yardım amacıyla kütüphaneye geldiğini söyleyebilirsin. ben yerdim şahsen bu bahaneyi. bu yalanı desteklemek için de konu olarak da karşındakinin anlamayacağı bir konu seç. kız dediğine göre "uçucu kül ile arpa küspesi külü kullanılmış betonun mukavemetinin araştırılması" gibi absürt bir konu diyebilirsin. SEM falan da kullanıyorlarmış demen iyi olur.

bence okula git kızı bul buluncada mesela kızın bolumu x okulu y kampusundeyse kıza sor işte "pardon x okulu y kampusune nasıl gidebilirm" die...hem hafiften niyetini de belli etmiş olursun..

Bahar şenlikleri falan olmalı bu zamanlarda, varsa ona gitmek bahane olabilir...

mission failed :(

dus al, kurulanmadan bi salondan bi arka balkondan cam ac. ciplak bekle. tamamdir. bunlari yaparken o gun pek adam gibi yemek yememis olmak arti puan.

bence bi psikiyatra falan görün.. insan niye hasta olmak ister ki azizim??

hasta numarası yap bünyeyi boşa harab etme.

grip aşısı ol.

Hasta olan biriyle sevis. Tobe tobe, kendine gel yahu...

Yakınlarınızda çok kalabalık bir iş/alışveriş merkezi bulun, en kalabalık asansörünün butonunu yalayın. Daha hızlı hiçbir şekilde hastalanamazsınız. Ama gribin yanında aids'di kırım kongoydu topluca kapabilirsiniz.

istanbuldaysan beşiktaş'ta otobüs duraklarının yanındaki çeşmenin altına kafayı koy bi güzel ıslat, sonra da kadıköy vapuruna bin, dışarıda otur.

bu bahsedilen bütün öneriler menenjit, zature vs. gibi ciddi hastalıklara yol açabilir. o "bi sebep"ten dolayı böyle işlere kalkışma derim. yoksa nalları diker, yaptığın işte hakı bokunu karşılamaz afedersin.

immün sistemi baskılayan ilaçlar kullanın. Bağışıklık sistemini iflas ettirin. Sonra görürsünüz domuz gibi bünyeyi. Gripten taraf değiştirmeyin de...

çok yor kendini, bi iki gun uykusuz kal, bi aksam da yatarken pencereyi ac, ustunu de ortme, yine az uyu, salgin da varsa garanti hasta olursun.

şu anda acayip nezleyim, dişiyseniz 1 kere öpebilirim. bulaştı bulaştı bulaşmadı düşünürüz bir şeyler.

Hemen Şirinevler'de (havalimanına da yakın sayılır) Adela Otel var ama fiyatları nedir bilmiyorum doğrusu. Onun haricinde Bahçelievler'de bir otel görmüşlüğüm yoktur. Bir de öğretmenevi var ama herkese açık mıdır, kalınır mı, edilir mi, onu da bilmiyorum. Arz ederim.

adela kazık, bahçelievlerde otel yok. ama şirinevler minibüs duraklarının orada var butik otel.

büyük adanın adı heybelinin tadı der heybeliyi adayı tavsiye ederim. ohh ms

heybeli. büyükada bu zamanlar kalabalık olur.

büük ada derim tek gecerim.

ilk kez gidecekseniz büyük tabiki.

adaları bilen biriyle gidin de hangisine giderseniz gidin.
adalar hüsran çünkü.

elindeki paso 1 nisanda bitti
topkapıya gidersen oradaki kafa amca hemen verir. (pasoyu)

bonus: gecerli degil.

topkapı dolu olmadığı zaman hemen veriyor pasoyu ancak şu aralar paso süresi bittiği için yoğun olabilir. erken giderseniz sorun çıkacağını sanmıyorum.

hayir.

n96 ya win98 yükledim ben. olabilir bilmiyorum

çıh, bu özel bakım isteyen bir şey.

nedeni ne peki? paslanma gibi bi şey mi acaba?

bana da imkanı yok gibi geliyor. böyle bir teknoloji varsa duyulurdu yahu en azından. az mı insan ağladı yanlışıkla her şeyi sildim ne yapacağım diye.

ama varsa böyle bir şey ülkenin gelişmişliğiyle gurur duyarım. kdfşghjdlkgjfs

dosyalara herşeyi yaptığın halde, geri getirilirken kullanılan laboratuar ekipmanları "magnetic force microscopy" ve "magnetic force scanning tunneling microscopy" imiş. burdan başlayabilirsin aramana

disk e zarar vererek yapmak istiyorsan yolu var. yok etmenize gerek yok. manyetik bir olay. bu kaa.

low level format attıktan sonra o bilgi hangi teknikle geri getirilebilir merak ettim.

tabi firmalar yeni nesil disklerde low level olayına kısıtlama getirmiş vs. onu bilemem bak. teorik olarak disk izin veriyorsa veriler kalıcı olarak silinebilir.

konuyla ilgili faideli bi tartışma:

forums.whirlpool.net.au

bir adet live linux cd'si takıp;

dd if=/dev/sda1 of=/dev/null

gibi bir şey yazarsanız olur gibime geliyor. tabii sda1 dediğim silmek istediğiniz yere tekabul etmekte

kulaktan dolma kalem www.cs.auckland.ac.nz

formattan sonra harddiski ağzına kadar doldurursan eski verilere ulaşmaları imkansıza yakın olur. manyetik güç falan yazmış gunetapar_ o olay işi değiştirebilir.

soruda eksiklik var.

bu verilerle soru çözülemez sanırım

bence 36 derece.
Çünkü soru buradaki şekli ile eksik çizilmiş veya kitapta eksik çizmiş yani özetle EKSİK
ama AB doğrusu ile AC doğrusu birbirine eşitse veya ABM açısı ile ACM açısı eşitse soru çözülür ve 36 çıkar....
Tabi ki başka bilgilere göre cevap da değişebilir:):)::):):))::)

edit:
@layouter, sallama kabiliyetimi kullandıydım emme demek tutmadı, aydınlandım. doğrusun vallah :)

eğer abm ve acm eşit deniyorsa sorunun yanında yöresinde sonuç 36 evet..

geometri unutmak kesin söylemler için bi sorundur evet :) yanılmışım demek..

36 olamaz, eger AM dogru parcasi cizilirse MAC 36 olur (MA=MC=yaricap oldugu icin). o yuzden x=BAC'nin 36'dan buyuk oldugu kesin ama diger arkadaslarin da dedigi gibi soru eksik.

72

biz de öyle düşünmüştük. soruda eksiklik var. teşekkürler herkese.

univ bilgi işlemini aşmanız gerek ki, boşverin indiği kadarıyla idare edin.

sanal ip'ler ile olacak isler degil onlar. bilgi islem'de calismiyorsan zorlama bosuna.
ayrica, torrent ulakbim aglarinda yasak bir sistem (her ne kadar kullanan olsa da tabi). ulakbim genelde uyariyor universiteleri o konuda ve yanlis bilmiyorsam cezasi da var. cok zorlarsan mac adresine ban yiyebilirsin bilgi islem tarafindan, bilgin olsun. (okula uyari gelir de yaptirim uygulanirsa falan)

harcadığın zamana lanet edersin, üstüne bir de ulakbimden şikayet geldiğinde baskın yapar gibi ellerinde mac adresleriyle bilgi işlem geliyor. ama güzel bir yol söyleyeyim, ben öyle sömürmüştüm.
okulda hocaların olur, kütüphanenin olur, yani kısıtlama olmayan ve rahat erişebileceğin bir bilgisayar bul. buna uzaktan erişim programı at. eve ya da yurda gidince aç bilgisayarı, bağlan uzak makineye oradan indir. aynı ağ üzerinde olacağı için, kendi bilgisayarına hızlı çekersin.

üniversiteden (odtü için konuşuyorum) bir şey indiriyorsanız abartı sayıda (bir kerede 4-5 ayrı download) ya da hızda (bir kaç yüz kB/s'yi geçecek kadar) yapmazsanız pek bir şey demiyorlar. bir de güncel film-oyun-program vs. indirmemeye de dikkat edin, peer to peer kullanımı olduğu kadar lisans ihlali yüzünden de mac adresinize ban gelebiliyor. mac adresini değiştirirseniz ve farkederse bunu bilgi işlem, internete gutbay demeniz gerekebilir. dikkat edin kanaatkar olun.

ben harbiden bu gg'nin geldiği boyutlara inanamıyorum. insanlar artık duyuru'da gelip sorma ihtiyacı hissediyorlar. kime sinirlensem bilemedim. ekşi'nin geldiği hallere bak. neyse..

şöyle bir örnek vereyim, zamanında okan bayülgen için "disko kralıyla ne kadar büyük sıçılara geldiğinin farkında olan..." şeklinde bir entry'im götüme girmişti.

"bu entrynin yasal bir sorun teşkil etmesi halinde t.c. yasaları karşısında sorumluluğu bizzat üstleniyor ve de açılacak herhangi bir dava sonucuna kadar silinmemesini istiyorum"

bu hiçbir işe yaramaz abi.

film neydi onu merak ettim ben (lan silmeyin iki dakka öğreneyim şunu içimde kalacak)

film? ıssız adam.
bu kadar kes yapıştır (esinlenme değil 25 kadar filmden direkt kes yapıştır ve v.s. kaynaklardan)
zoruma gitti bu kadar insanın, ki sözlükçünün de körü körüne bu saçma sapan filmi beğenmesi. adam resmen dalga (en basit tabiriyle) geçiyor ve böylesi bir filmden parayı kaldırıyor. ve ve ve sözde sinema yazarları dahil kimse gıkını çıkarmıyor, hatta övgüler diziyor. ne oluyor Allah aşkına şaşırdım kaldım...

Yazdıklarını iyi ölçüp-tartma yeteneğine sahipsen bir zararı olmaz diye düşünüyorum. Zira gg durumu için yapılan tarif gayet açık: "herhangi bir yasal hak doğuracak kelimeler kullanılmayacak" sen eğer yazdıklarının başkalarına yasal hak doğurmayacağından eminsen, yazmanda hiçbir mahsur yok. ama kendine güvenemeyip ipin ucunu-kantarın topuzunu kaçırmaktan ürküyorsan boşver.

beşiktaş'ta barbaros'un denize yakın yamaçlarında var birkaç tane.

www.tekinozalit.com

tam adres olarak veremicem ama bakırköy tren istasyonunun kitapçı köprüsü ayağından bakırköye doğru raylara paralel yürürken sağ tarafta bir yer var bir tarafı kırtasiye bir tarafı fotokopici özalit falan ismini bilmiyorum ama..

tarlabaşı'ndaki net copy var.. abime yolu sordum aynen yazıyorum: taksim çiçekçilerin karşısında bir sokak var (meydanı sırtına ver) o sokak girişinde solda otomobil parçaları satan yerler var o sokakta ilk sola giricek solda 2. veya 3. dükkan zaten kocaman net copy yazıyor bütün bina onların

beşiktaş'ta da necdet varmış bide tansaşın arkasındaki sokakta

meydandan aşağı inerken soldan ikinci sokakta fotoğraf matbbacı karışımı bir yer onlar yapıyor.
ama tavsiyem şirinevlerdeki kültür üni. sokağından şirinevler meydana giderken 3-5 tane var. bakırköye de yakın.

orange coffee ve radikalherif'in bahsettiği yer "svg grafik". fazlası ile işini görecektir.

sigarayla diş bölgesi enfeksiyon kapmaz, ha başka bir şey olur mu dersen,zararlıdır.
ama iç sigaranı diyecektim ki , iki gün sigara içemeyecek kadar iraden varsa bırak ;)

yok canım cuma-cumartesi içki bık bık falan iççem eğlencem, yalnız başına gitmiyo tabi ondan merak ediyorum.

bi şey olmaz.

Tütün çok iyi bir insectisittir. (böcek öldürücü) Sanırım enfeksiyon yapmaz. Hatta enfeksiyonu da engeller. (sonuncusunu kıçımdan uydurdum)

çook geçmiş olsun...yine çok geç gördüm duyuruyu ama gerçekten 20'liklerin her türlüsünden çektim ve de çektirdim. 1-2 gün içmeden durabiliyorsan direkt sigarayı bırak yahu :) bana 20 küsür yıllık çene cerrahı bile "duramayacaksan iç, ama çok kuvveti çekme dumanı, kanamayı arrtırır sonra" diye. 45dk sonra karşılıklı tüttürüyorduk.

bir hafta sonra dikişlerin alınacak, o zamana kadar da özellikle ilk 2-3 günü hafif sızdırır o yara. dilinle veya başka bir şeyle kurcalamaya, dikişlerini kendin almaya falan kalkmazsan bir şeycikler olmaz. dikişler alındıktan sonra bile orada içi boş olan bir şişlik kalacak, eğer diş alt çenede idiyse büyük ihtimalle sonradan da ağrı-sızı yapabilecek. o ağrı kulağa da vurabilir, vurursa da benim gibi 20'liği aldırdıktan 1.5 ay sonra kbb uzmanına koşmamak gerekir.

geçenlerde sanırım sonuncuyu çektirdim. ertesi günü akşam apranax'ından sonra birayla kurtuluşumu kutluyordum yahu. marifet diye yazmıyorum hani, her biri ayrı azap verdi...ondan...

ha bir de senden geçmiş ama, bundan sonra başına gelebileceklere not: baktınız diş çekildi saatler geçti ama halen babalar gibi kanıyor, eczaneden adrenalin ampul alıp bir miktar pamuk üzerine hafifçe tatbik ediyor, yaranın üzerine yerleştiriyorsunuz. dakikalar içinde toparlıyor. eski tüfek bir çene cerrahı tavsiyesiydi. yanlıştır diyebilecek genç arkadaşlar olabilir. benim denemem gerekmişti, bir zararını görmedim şahsen.

benim oyle iki batik 20 ligi ayni anda cekmisleri, dikisler alinana kadar da cok fena ama nerden baksan 7-8 paket sigara icmisimdir. antibakteriyel gargara vermisti doktor surekli kullandim bi de tuzlu su calkaladim agzimda ara ara oyle sorunsuz atlattim. bir de orasi cukurlu girintili cikintili falan kalabiliyor uzun bir sure, yemek artiklari birikiyor onlar enfeksiyon yapabilir. dis arasi fircasiyla o girintili cikintili yerleri temizlemem gerekmisti. bir sene oldu ancak kapandilar.

bence anlamış gibi yapıyor gruptan dışlanmamak için.

yoksa "one minutes"(evet minutes) olayı komik olduğu kadar vahim.

Sonuçta ANS gibi değil Tayyip. Zeki adam. 6 senede öğrenmiştir derdini anlatacak kadar.

pcihoscosama nın da dediği gibi, ancak ötesinde ingilizce öğrenmiş. one minute olayında ne var ben hala anlamış değilim ya. ama gerçekten de baya baya öğrendiğini biliyorum.

tayyip erdoğan ingilizce biliyor , ama diplomatik konular konuşacak seviyede olmadığı için bilmiyor diye lanse ediliyor.

fotoğraf çekimindeki sohbette tayyip erdoğan sadece "ok" diyor ve kafa sallıyor, obama konuşuyor. sonra dönüp yürürlerken obama durumu farkediyor, bozuntuya vermeden gülümseyerek soluna doğru dönüp, sol eliyle parmaklarını açıp kapatarak birilerine tercüman işareti yapıyor ve sohbeti kesiyor.
bence rectoa'nın dediği gibi tayyip erdoğan ingilizce bilmiyor, bilse bile seviyesi diplomatik seviyede olmadığı için bu gibi durumlarda kullanmıyor.

telefon görüşmelerinde ise tercüman telekonferans yoluyla hazır bulunuyor, yani görüşmede aslında üç veya daha fazla kişi oluyor. tercümanlar kendi ofislerindeki telefonlardan görüşmeye dahil oluyor. zira liderler sıklıkça birbirlerini arıyorlar ve tüm liderler ingilizce bilmiyor.

Anlıyormuş gibi yapıyor.
Sonuçta Ahmet Necdet Sezer gibi değil Tayyip. "Yabancı dil bilmiyorum" diyip tercüman istemeyi düşünemiyor. 6 senede öğrenmiş ancak "van minüts" diyecek kadar.

@pichoscosama,
derdini anlatacak kadar mı? hahaha :))
adam başbakan yahu, devlet meseleleri için orada.

Ayak üstü resim çekiminde devlet meselesi mi konuşulur yahu? :) Özel ders aldı ve konuşabiliyor.

kadıköy.

kadıköy derken? bana direk satan yerin adı lazım. kadıköy derya biyer arayarak bulmanın imkanı yok.

kadıköy, yazıcıoğlu.

yine tam bişey yok ama okdir teşekkürler gidip bir bakarım. farklı önerisi olan varsa yine yazsın lütfen.

bahariye'den modaya doğru giderken havuza(artık ufak bi meydan oldu)gelmeden solda yeni, ufak bi elektronikçi açıldı. vitrininden gördüğüm kadarıyla bu tarz işlere yoğunlaşmış abimiz. oraya bi bak derim.

mediamarktta vardı birkaç hafta öncesine kadar oraya bi bak derim. ben ps2 için olanından aldım iki tane, birini satıcam, sanırım bi şekilde pc'de de kullanılabiliyo bunlar..

@dali dili haval..; eğer satmayı düşünüyorsan ve pc uyumluysa burdan yazabilirsin fiyat hakkındaki detayları.

soyle bir sey buldum:

www.ehow.com

Arada sırada kendisine sorun, cevap yanlışsa doğrusunu söyleyin. Zamanla yön duygusu gelişecektir. Sabırlı olun, birkaç ay içerisinde öğrenir.

yazıp çizdiği eline göre öğretebilirsiniz. ben hala o şekilde küçük bi analiz yapıp öyle çıkarıyorum sağımı solumu.

saglaksa mesela, yazi yazdigin elin sag bunu ezberle gerisi gelir dersiniz olur bence. ben de boyle yapiyorum.

aşı olduğun kolun sol kolun.
en kolayı bu.

saat saga takılır diye bisi yok tabi, istedigin yere takılır.

chp yi pas geçin o sol filan değil. sağ için mhp yi gösterebilirsiniz, bizim ülkede böyle. 60 lardan girip de anlatabilirsiniz. darbeleri de unutmayalım bu arada. bunlardan sonra küba ve sovyetlere oradan eski yunana kadar uzanın.

tecrğbeyle sabit yöntem:
karmaşıklaştırmamak adına sadece bir tarafı öğret önce. ve bu kullandığı tarası olsun solak çocuğun sol eli gibi. hep onu sor bir süre. sol elin hangisi, sol ayağını kaldır. hadi sola dön, sola doğru koş falan gibi komutlarla solu öğret mesela. bunu bi 2 gün kadar yap oyunlaştır kısacası. o yaşta çocuklar oyunlarla verilen bilgileri daha kolay içselleştirir. daha sonra ince ince bu yaptıklarımız sana solunu öğretti, solun olmayan sağındır bak bu sağ elin falan diye anlat. görsel öğe kullanmak da çok önemli. orqan'ın verdiği linkteki gibi ilk öğrettiğin taraftaki eline bi kocaman bi yıldız resmi çizmek gibi. tabii non toxic boyalarla :)
(bkz: öğretmen hassasiyeti)

5-6 yaşında bi çocuğun şimdiye kadar öğrenmiş olması gerekir. öğrenmemişse de, bir kere söylemenizin yeterli olması lazım. 5 yaşında coğrafi yönleri bilen çocuk tanıyorum ben.

iki üç kere dene düş, öyle düşmeden öğrenilmez.
bir kere öğrendin mi ömür boyu unutmazsın :)

hayır arkadaşım hiç de saçma olmadı!

bisiklet insanın tam anlamıyla hayatını değiştirebilecek bir hobi...

ayrıca bunun yaşı falan da yok.
50 li yaşlarından sonra bisiklet binmeyi öğrenmiş, onyıllarca bisikletiyle ülkeyi baştan başa bisikletiyle dolaşmış birçok bisikletçi var...

istanbulda yaşadığımdan ne yazık ki bu çok değerli işi üstlenemeyeceğim...
ama istersen (git: www.bisikletforum.com)(bkz: #14424387) adresinden ankaradaki birçok bisikletsevere kolayca ulaşabilirsin...
Bisiklet konusunda www.mtbtr.com ile beraber en kral sitelerden birisidir.
kolay gelsin diliyorummm

bisikletforum.com açılmak bilmiyor niyeyse, ama anladığım kadarıyla şahane ortammış

bir yer veya birini tavsiye edemem ama baska bir tavsiyem var: ben de yakin gecmiste yetiskin birine bisiklete binmeyi ogretmistim. daha onceden nasil ogretilecegine dair bir fikrtim yoktu ama insanlarin en cok korktugu sey dusmek oldugu icin dusmeden durmayi ogrettim once. sonrasi cok cok hizli gelisti. surerken kendini guvende hissetmedigi her an rahatlikla durabildigini gorunce rahatladi, rahatladikca da acildi. size ogretecek kisiyle bunu konusmak isteyebilirsiiz diye yaziyorum.
bisiklet cok guzel bir hobi, pesini birakmayin.

yani bilemiyorum ve umarım dalga geçtiğimi düşünmezsiniz ancak bir bisiklet temin ettiğinizi ancak öğretecek birini bulamadığınızı varsayarak söylüyorum: bisikletlerin yanlarına koyulan iki küçük tekerlek ile (sanırım "yan teker" diyorduk küçükken) düşme sorununu halledersiniz. üstelik biraz alışınca teke indirir ve en sonunda da çıkarırsınız. ancak tabi ki herhangi biri görürse komik olabilir o yüzden bunu son çare olarak düşünün.
ankara'da olsam seve seve yardımcı olurdum.

selam, sen odtüde değil misin?

okulda olduğun zamanlar ben sana öğretebilirim, hem trafik falan da sorun olmaz. ama benim bisikletle başlaman çok sağlıklı olmayabilir, daha ufak tefek bisikletlerle daha kolay mı olur sanki diye düşündüm bi an. hoş, benim emektar düşme kalkma falan hiç sorun etmeyen bir arkadaşımız, sen çok ufak tefek değilsen olur bence.

öyle, zaten bazen çok canım sıkılıyor, ben de hava almış olurum sayende. karşılık gerekmez bu arada.

özünde güze almanya'ya gideceğim için öğrenmek istiyorum, hatta yani bisikleti de gidince alırım herhalde, burdan oraya götüremeyeceğimi düşünürsek.. türkiye'de "amaan nasılsa tam keyif almaya başladığımda bi araba falan gelir ezer beni" diye diye sallamadım hiç öğrenme işini. bu düşme korkusu da çok ciddi olarak var hakkaten bünyede, yani düşünün ki çocukken bile hiç kösele ayakkabıyla mermerde kaymamış, kar yağdığı anda yürüme hızı saatte 4 km'den saatte 2 metre'ye falan düşen bir insandan bahsediyoruz burda. feeling the blanks'i ankara'ya ithal edicem resmen o kadar ciddiye alıyorum bu düşme işini. bu kadar carladıktan sonra hakkaten ha soruya keşke "bisiklet almaktan anlayan varsa şeyedelim de yazın da bisiklet işine gireyim ben" diye ekleseymişim diyorum. oy.

almanya icin daha da sartmis. bu arada turkiye'de ogrendikten sonra almanya'da kullanmak daha kolay gelecek.

dusmeden durmayi ogrenmek icin anahtar bisiklet selesini baslangic icin ayaklarin zorlanmadan yere degebilecegi bir mesafeye gore ayarlamak. sonra bisikletin uzerinde iken ogreten kisi arkadan itsin/tutsun sen bir iki pedal atip hemen dur. bunu uc bes kere yapinca zaten durmanin ne kadar kolay oldugunu goreceksin. sonrasi pedala basmaktan ibaret :) trafige cikmadan once bir baska bisikletli ile aradaki mesafeyi koruma (hiz ayarlama) konusunda antreman yapin ve sonra tamamdir.

teoride ben öğretecekmişim gibi duruyor. okudum ettim bişeyler, öğreten kişinin uyması gerekenler falan (bisiklet forumları sağolsun). zaten ondan, tek endişem benimkinin yüksek kaçması arkadaş yeni öğrendiği için. bu arada şeyi kestiremedim, fikri olabilen söylese ne güzel olur? ben kendi kendime öğrenmiştim çocukken, ama kardeşim arkadaşlarım falan öğrenirken hep bilen birimiz tuttuk arkasından. tutan olan hep süren olandan ebatça büyüktü. acaba yetişkine öğretirken de ebatlarımız önemli olur mu? bana çok olmaz gibi geldi, yani bana yaslanmayacak sonuçta; ama, ben süper mario'nun mantar yememiş hali gibiyim biraz. çekindim?

tutan kisinin herkul olmasina gerek yok. ogrenen kisi pedallara henuz asina degilken (~5 dakika) ilk itmeyi saglamasi onemli. ogrenenler genellikle durma anindan ilk harekete kadar olan surede denge ihtiyaci duyuyorlar. o asamada dengeli bir el atmak yeter de artar bile. zaten dedigim gibi bir 5-10 dakikalik mesaiden bahsediyoruz hepi topu :) guveniyorum ben, cok hizli olacak bu surec.

ptt- posta çeki ekürisi ile.

sanırım oturuş şeklini iyi belirlemek ve malum bölgeyi epilasyon, ağda vs. ile temiz tutmak(bi de bi cerrahtan duydum, kot pantolon giyenlerde daha fazla oluyomuş bu nalet olay).

2. soruya cevap: kıllar sürekli dökülerek kendini yenileyebiliyor; ancak dönen kıllar dökülmedikleri için sürekli uzuyorlar.

arkadas soylemis. eger killi bir insan evladiysaniz kuyruk sokumu bolgesini her gun yikanip temiz tutmak ve tras etmek gerekiyor. bunun yani sira hareketli bir yasam tarzi sart. bilgisayar basinda oturup kalmamak gerekiyor. ha bir de "kaykilarak" oturmayin uzun sure. allah got vermis, ustune oturun.

aman diyim traş etmek olur mu ya? yüzümüzde her gün traş ettiğimiz sakallarımızda bile traştan sonra kıl dönmesi olabiliyorken hiç göremediğimiz bir bölgeyi jiletle traşlamak çok sakat. yani makineyle kısaltılabilir ama sinek kaydı yapmayın hiç bi zaman. ayrıca şunları izlemekte fayda var.
www.uzmantv.com

1. valla kaçışı yok. olacağın varsa oluyorsun. istersen sadri yıldız gibi havada asılı dur (şahitlerinin olması önemli) istersen takla atarak otur, öyle. bunun dışında ne yaparsan yap yüzde yüz çözüm değil. oturmamak tabii ki çözüm ama oturmadan hayat yaşanmıyor işte. eğer çok oturman gereken bir işte çalışıyorsan, tek %100 çözüm o bölgeye epilasyon.

2. e dönen kıllar dışarı çıkamıyor ki? o yüzden içeride uzuyor da uzuyor. başıma geldi oradan biliyorum.

ara sıra kontrol et, şüphen varsa takibe al.

Az biraz cesaret toplayıp lazer epilasyona başvurun. 1-2 kere ananızdan doğduğunuza pişman olursunuz ama hayatınız boyunca bir daha böyle bir endişe yaşamazsınız. Ameliyat ihtimalini sıfırlamak da cabası.

Hatta son zamanlarda bu lazer epilasyonların eve alınanları da çıkmış annemin dediğine göre. "Millete götümü açamam hacı" diyorsanız onlardan edinip kendi işinizi kendiniz görün. Ama tabi bu aletlerin fonksiyonları ile ilgili pek bilgim yok.

demonoid te bulunuyo bazen.

orada bulamadım. belki ben bulamamışımdır. sen bakıp link verebilir misin rica etsem ?

ftp kas bence.

www.zevklimp3.com
burda var baya

smart ftp candır.

cuteftp ve smart ftp ikisi de güzeldir ama cute ftp daha kullanışlı sanki.

anla$ilan siz hic flashfxp kullannami$siniz

filezilla başarılıdır, cuteftp'den aşağı kalır yanı yoktur, ücretsizdir ve türkçe dil desteği vardır.
bitti.

cerrahpaşa tıp fakültesi, ablam orada olmuştu beyin ameliyatını. azeri bir cerrah vardı.
asıl problemi kalpten çıkan bir atardamardaydı yanlış hatırlamıyorsam o ameliyatı da sonra alman hastanesinde yaptırdık, çok şükür iyileşti.
tabi ikisini de kısa sürede çokca araştırıp tercih etmiştik.
ben doktorların isimlerini sorup öğrenirim.

o gün uyuma, uykusuz kal. o saatte uyu. o saatte uyandırıl. o saatte uyu o saatte uyan.

(bkz: #11656450)

Bende de ayni sorun var su siralar. Ne zaman ki yapacak isim gucum olmaz, bu durumda bulurum kendimi. Insan daha bir depreşif oluyor. Uyku ilaci kullanmak ise yarayabilir.

(bkz: spor)

ben tatil zamanları öyle geç yatıyorum, sonra sabah 6.40'da kalktığımda ertesi gün otomatikman 11'de falan uykum geliyor..

Sabah erken kalkarsan bikaç gün belki faydalı olabilir.

Kesinlikle bir gün uykusuz kalıp, akşam 10-11 civarına kadar seni ayık tutacak işlerle uğraşıp, sonra yatman. İster istemez erken kalkacaksın. Buradan sonrası sana kalmış, mecbur kalmadıkça düzeni bozma.

Eğer uykuyu çok seviyorsan tavsiyem şu, her hafta 15 dakika azalt normal uyku süreni. 1. hafta 15 dk erken kalk, 2. hafta yarım saat erken kalk, 3. hafta 45 dk erken kalk. Zamanla alışıyorsun.

(bkz: atarax) :)

inananlar şöyle açıklıyor,
biri kız biri erkek çocuklar oluyor. ikizler.
bunların normal gelişim süreci çok hızlı. havva'nın da gebelik süresi kısa fln.
doğan çocuklar birbirleriyle evlenmiyorlar. diğer ikizlerle evleniyorlar.
ee, sakat çocuk doğma ihtimali?, aynen sorulduğu gibi, ihtimal o.
ortada ensestlik fln da yok.
tut ki dünyada soyu tükenecek aynı cinsten biri dişi biri erkek canlılarsınız. bilim adamları sizi ne yapar?
inanmayanlar, inanmıyor zaten.

adem'le havva'nın evlatları birlikte olup çocuk sahibi oluyor mu, olmuyor mu?

Bu bahsettiğiniz kabulden rahatsızlık duyan ilahiyatçılar var. Onlar pek yüksek sesle bahsetmeseler de Adem ile Havva'nın ilk yaratılanlar değil ilk "kültür"lü insanlar olduklarını savunuyor. Yani allah dünyada gelişimine devam eden insan şeklindeki varlığa Adem ile Havva'yı yollamış ve bu şekilde çoğalmışlar. Bana bu şkli de pek mantıklı gelmiyor gerçi.

hiçbir şey yoktan var olamaz.
ama görüşe bakılırsa biz var'ız. (en azından öyle sanıyoruz.)
zaten bu noktadan bakıldığında var oluşumuz imkansız. dolayısıyla iki kardeş yatağa girmiş, çok mu...

hamamdakaybolana bu yaklaşımda katılamıcam eğer bu dediğin seçeneği pozitif kılarsak başka günah sayılan durumlarında artısı olur zina da yapalım, hırsızlık da o zaman yani ne şekilde hangi durumları kabul edelim doğrusu muamma.

ayrıcana din başlı başına tırt bilgilerle dolu inanmaktan öte bence doğru yaşayalım ayrıca adem ile havva cidden kardeş kardeşleri birleştirmisse biz genetik olarak sakat tipler olabiliriz yani kanıtı yok sonuçta tabi benim dediğiminde yok

Âdem ile Havva hiç yaşamadı. (Bilim böyle söylüyor.)

www.youtube.com

deviantart denedin mi?

audrey Tautou.
Jean Seberg - serseri aşıklardaki rolünde.

flickr'dan da bakabilirsin.

www.flickr.com

natalie portman ve winona ryder bence enfes
www.miodiolive.com
upload.moldova.org

filiz akın'a da çok yakışıyor
turkkitap.de

meg ryan ve winona ryder tabi ki.

natalie imbruglia bi ara kısa saçlıydı süperdi

www.hairfinder.com

ama yüzün de böyle olması lazım..

kelebekgaleri.hurriyet.com.tr

kesinlikle halle berry
realmusicpeople.com

halusinojen etkisi yok onun. hızlıca sarhoş etmesinin dışında. bir de boğazdan bir gemi geçiyor o kadar.
yanında ot içenlerde oluyo o. ya da mantara bağlarsan.
lsd fln, bunlar advance işler. evde yapamazsın, bir çeşit kolonya işte bildğin.
bir de çok film seyretme.

tansaşta vardı sanırım. karıştırıyor da olabilirim ama burda kesin olarak var. www.ickisepeti.com

evde de yaparsınız. (yaparsın derken içmek için hazırlama anlamında) şekeri damıtmak için absinthe kaşığı falan satılıyordu gittigidiyor da görmüştüm ama çok da gerek yok yaani.
nasıl yapıldığı için ise (bkz: absinthe) onlarca entry var.

ladies and centılmının ben su anda piyasada satılan pazarlama harikası absenti degil 18 19. yuz yılda milleti maymun eden orjinal absenti soruyorum..

"absinth" diye ararsanız gerçeğini bulursunuz.
öbürü zaten absent. yok yani

18. ve 19. yuzyildaki absinthler, ilk cikan kolalar gibi, tarih oldular. prag'da da yok iciniz rahat olsun :)

absinthe, eger pelinotu ve anason tatlarini cok seven ve baska ickilerde deneyip artik degisik bir sey arayan birisi degilsen almaya deger bir sey degil.

neden degil? cunku halusinasyon olayi yalan. bugunku absinthelerde yalan, eski absinthelerde de yalan. ayrica turkiye'de cok az cesidi bulunuyor ve asiri pahali. yani elde etmen hem cok zor hem de cok pahali olacak. o kadar efor ve para sarfettikten sonra da eline bir sey gecmeyecek.

alternatif olarak büyük marketlerden alabileceğin absinthilion diye bişey var. alkol oranı 67 bi onu dene beğenirsen danimarkadan gönderebilirim. ama bildiğimiz absinth tabiki.

yanlış bilmiyorsam o eski absinthelerde tolien denen madde var ki kendisi tiner bali gibi uçucuların etken maddesi. beyne doğrudan hasar veren bir madde.

ben de babamdan ipod istemiştim getirdi, 160 dolara almış. nano dördüncü nesil galiba.

Merhaba,
Her türlü teknolojik aletleri isteyebilirsiniz. Kesinlikle Türkiye'dekinden çok daha ucuz. Ben de zamanında mp3 player'lar, cep bilgisayarları vs. istemiştim. Tavsiye ederim.
Kolay gelsin.

Teknolojik aletler cidden ucuz. Ama bir de şöyle bir şey var.Ben bundan 3 yıl önce bir arkadaşıma cep telefonu ısmarlamıştım. Oldukça ucuza aldım ama tamamen Arapçaydı ve İngilizce'yi desteklemiyordu (Türkçe'den bahsetmiyorum bile). Yani alırken biraz da dikkat etmek gerekiyor.

fotoğraf makinesi /laptop.
yeni modeller çokca bulunuyor orada.

ipod mantıklı sanırım.
öyle çok pahalı birşey de istemek istemiyorum.

global warranty dahilinde bir notebook. ama dikkat et global warranty'li olsun.

ee aldırmışken "ipod" değil de "iphone 3g" aldır bari..

yok ya. o kadar değerli eşyaları taşıyamıyorum.
elimin teki sürekli cebimde oluyor.

4*4 SUV araç istenebilir yaklasık 20-30.000 dolara cok harika lux jeepler alabilirsin.Vergi yuzde 3 falan :)

tahtakale

ben de polimer kil çalışırken buzdolabına magnet yapmıştım ama uygun mıknatıs bulamadığımdan, restoranların sipariş magnetleri olur ya hani telefonu yazar, incecik, onları makasla uygun büyüklükte kesip yaptığım magnete yapıştırmıştım, hoop buzdolabına.

siz şimdi kapak demişsiniz, içine yapıştırmak olmaz tabi ama araya sünger gibi kağıt gibi bir bağlantı elemanı yapıştırıp, üstüne de restoran magnetini kesip yapıştırabilirsiniz. zaten tam kapak yüksekliğinde mıknatıs bulmanzı zor olabilir, böyle kendiniz ayarlayabilirsiniz yani bilmiyorum bi fikir işte.

ebay'den buradan alıcagının cok daha ucuzuna ck daha kaiteli seyler alabilirsin bir bak istersen. türk malı kullanılmasından yana olmamın yanı sıra ülkemizde üretilen kaliteli seyler oldukca pahali. en iyi secenek ebay gibi gorunuyor. cesit cok... optimum alisveris merkezinede gidebilirsin.

(bkz: lc waikiki)

(bkz: tiffany)
indirim zamanı baya hesaplı oluyor, kalite de fena değil.

istanbul?

her ayın son günü boyner'de bazı ürünler yarı yarıya ucuzlamakta(dün öyleydi mesela).

indirim zamanlarını takip edin. mesela bershka nın indirim zamanı muhteşem harika süper ötesi olduğu bilinmektedir. iyi takip edin ucuza neler alırsınız.

(bkz: deposite)

pardusu xp desktop'tan mı kuruyorsunuz?

evet windows üzerinden kurmaya çaılışıyorum çünkü dvd sürücüm yok, bu dosyayı flasha atıp flashtan boot etsem nasıl olur bilmiyorum..
flashtan kurmaya kalksam, içindeki herşeyi silip sadece bu dosyayı mı bırakmalıyım. ayrıca flashtan boot etsem bile bu image dosyasını bilgisayar kendisi açıp sorunu kendi kendine çözer mi, yani sanki cd takılmış gibi rahat rahat kurabilir miyim

o olay ubuntuya özgü. pardusla olmaz öyle

berbat bişi değildir.
ama dinlenmek ve ilaçları kullanmak lazım. bi de bol bol sıvı almak.
tekrarlar genel olarak. ben olduğumda çifte gidiyordum. 2 şer 2 şer yani :) ama olmayabilir de tabi, şans.
ayaklarınızı sıcak tutun, üşütmeyin.
bıçak sokması gibi de ağrıyabilir, dalga dalga da ağrı gelebilir. bana her ikisi aynı anda oluyordu. çok ağrırsa apranax kullanın. güdne 4 taneye kadar izin var ama 6 saat ara olması lazım.

Az sonra iğneci gelecek korkuyorum :S :S :D cevaplarınıza teşekkürler.

@oceano sendede sadece ağrımı vardı yoksa idrar yaparken ağrı yanma kesik işeme gibi şeylerde varmıydı

Bende sadece bir kısım ağrı var okdr

idrar yaparken ağrı yanma kesik işeme : sistit olmussun canım gecmis olsun, arkadaslarında dedigi gibi kisisel temizlik eksikliği ve cinsel iliski ile başlar.
korkulacak bişi yok, tuvalette sabahlamak tabiki sinir bozucu ama ilaçlarını düzgün kullanırsan 1 haftaya geçer (bu arada ilaçlardan dolayı idrarın çok pis kokacak korkma normal)

Ama bende sadece aşırı olmayan alt karın ağrısı var onun dışında bir işeme problemi falan yok ne agrılı,ne yanmalı ne de kesik :S acaba yannış bir iğne mi oldum ben az önce :S

belirtiler değişebilir, hiç ağrısız sadece ateşle, sadece yanmayla, hatta belirtisiz, tesadüfen yapılan tahlille de çıkabilir, bence takılmayın bu noktaya. antibiyotikleri dr ne kadar dediyse yaptırın, iyileştim deyip kesmeyin. bi şeyciğiniz kalmaz.

teşekkürler çok

ölüyorum diye kendimi acile atmıştım, sağ bacağı kıpırdatamıyordum kasık ağrısından %100 fıtık sanıyordum.
iye olmuşum. ultrason fln yapılınca çıktı. ağrı normaldir gibi.

valla ben kendimi bildim bileli hijyene onem veririm. kadinlar icin ozel olarak uretilmis sabunlardan kullanirim normal duş jeli yerine fekat bu illete ben de yakalanmistim. benim idrar yaprken bir problemim yoktu, yanma vs gibi. yalnizca bobreklerim feci agriyordu tum vucudumla beraber. dedigin gibi sitma gibi zangir zangir titremenin akabinde atesim cikiyordu. grip zannetmisti acildeki doktor bile. tahlilde anlasildi. ben de 1000 mglik igne yaptirdim gunde iki kez. cok sukur 3 sene oldu tekrarlamadi. ama daha cok dikkat ettim, beli acik giyinmedim vs. doktor bana havuzdan bile kapabilirsin demisti. mikrop vucuda girdikten sonra hasta yapmazmis. hafif yanma yaparmis arada bir ama iltihap yapmasi icin bobrege dogru ilerlemesi gerekirmis. ben purinol diye uriner sistem antiseptigini hep bulunduruyorum evde. hafif yanma falan varsa, supheleniyorsam hemen iciyorum. doktor bana tedaviden sonra 6 ay kadar kullan demisti. tabi sen doktora sor yine de. bir de c vitamini idrari asidik yaptigi icin bakteri uremesini engelliyor. ozellkile suda eritilenden (bobreklere daha cabuk ulasir) her gun kullanabilirsin. gecmis olsun.

bende sadece ağrı vardı apranax alıyordum güdne 4 defa.

doktor soruyordu işerken yanma vs var mı diye hçbir zaman olmadı bende onlar.

Teşekkürler sevgili bayanlar, bu iğneler zannımca iyi geliyor. Ağrım azaldı biraz daha fakat iğneler püüüh yakıyor. Purinol bana da verdi, belli sürelerde purinolu içmek lazım bu tip şeylere yakalanmamak için ki keza bende hijyenime çok dkkat eden bir insanım, sanırım soğuk havada kısa montlar falan pek iyi bişey değil :D . Ah kadın olmak ahhh

para eder mi ki yav. ben anna karenina'nın 70'lerdeki bir baskısını hem de böyle ansiklopedi cildi gibi olan kendinden ip ayraçlı falan olanını akmar'dan 10 milyona almıştım. yensinin yarı fiyatına yani :)

Öncelikle birinci basım koleksiyonerler için çok değerli diye biliyorum, ikincisi ise 1970 ile 1930 arasında hayli fark var :) Gayet tabii milyonlar milyarlar beklemiyorum ama bir ederi varsa aşağıya gitmesine üzülürüm.

Birinci basım hadisesini bilemem ama 1940 basımı Karamozof'u 2.5 liraya almıştım. Kütüphanemin en değerli parçasıdır da üstelik :)

ne yaparsanız yapın ama acele etmeyin. direkt istanbul üzerinden konuşuyorum ama diğerleri gibi bu piyasanın da en yoğun istanbul'da oldugunu sanıyorum. istanbul'daki en bilinen sahaflar da malum aslıhan pasajı'nda, bir de simurg var beyoglu'nda yıne.

kadıkoy'dekılerın zengınlıgı son derece tartısılır.

aslıhan'dakı kıtapcıların cogu cidden kitapçı. yanı domates alır gibi alıp domates satar gibi satıyorlar kitapları. bir iki tanesi sadece gerçekten sahaf. yani işi biliyor. demem o ki, bir şey etmez onlar, gibisinden lafları boşverin; fazla da acele etmeyin; aslıhan'daki amcalara tek tek sorun.

balzac - vadideki zambak, orijinal fransızcasının ikinci basımı ise, onu detaylı araştırın, değerlidir büyük ihtimalle. Türkçe yayımlanmış halinin ikinci basımıysa, pek para edeceğini sanmam.

gittigidiyora bir bakarsan 1920 basimi kitaplarin 10-20 liradan gittigini goreceksin.

en fazla 8-10 liraya satabilirsiniz,ya da internetten 15-20 ye. ama değmez hani,dursun sizde daha da değerlensin.

Sahaflarda hepsine 20 lira veren olursa + 10 lira ya da biranız da benden olsun.

bu kadar eminim.

1850 li yıllardan İngiltere basımı incil var, yüzüne bakan yok.

daha garip bir $ey yazayım dudağınız uçuklamasın aman:

1750'li yıllardan Müteferrika matbaasında basılmı$ bir kitap ( ki kendisi osmanlı'ya matbaanın ilk geldiği yılarda basılan kitaplardandır.)için 1.000 lira teklif edildi. Bu rakam da sahibi tarafından komik bulunduğu için kitap iade edildi. Sanırım sahibi daire parası falan ümit ediyordu ama sahaf kitlesi 300 lirayı teklif edene kadar bir sürü ağladı neredeyse.

size bir karde$ tavsiyesi: sahaflara satmayı denemek yerine okuyacağınız iki tane kitap beğenin ve kar$ılığında sizdeki kitAPLARI TEKLİF edin. Belki insaflı birine denk gelirseniz istediğiniz kitapları verebilir.

kolay gelsin.

(bkz: The Bucket List)

bucket list'te araç falan çalmıyorlardı yahu adam zaten hastanenin sahibiydi:)

o değil de, 400 darbe geldi aklıma.

Knockin' on Heaven's Door (1997)

www.imdb.com

not: süper filmdir tamam, izlemeyen arkadaşları da düşünerek lütfen filmin sonunu yazmayın yahu.

Knockin' on Heaven's Door

evet film bu.. çok teşekkür ederim..

editlemişin ama sen editlemeden önce okudum filmin sonunu.

ben de the sixth sense'in sonunu söylüyorum lan: bruce willis ölüymüş meğer.

bunu yapmak istemezdim.

oo bu iş çığrından çıkmaya başladı!! dostum çok acımasızsın bunu haketmemiştik..

ben de ev arıyorum taksime yakın.. uygun kira derken? 800 lira falansa boşuna aramayın adam gibi bir muhitten düzgün şey bulmayı.

eskide kaldı hocam öyle şeyler, başınıza bir şey gelmez.

pahalı oralar, evler de kötü fiyat düşerse..
düzden şaşmayın, mecidiyeköy iyidir..

tahmin etmiyorum, sesler gerçekle birebir.
(bir arkadaşım)

sonradan sağır olduğuna göre, önceden duyduğu seslerden yararlanır ve duyar.

gibime geliyor.

konu hakkında fazla bilgim olmamakla beraber bolca fikrim vardır.
bence beyin seslerden önce korku, heyecan, tedirginlik vs. hissi yaratıyor, sonrasında sesleri efekt olarak sunuyor bünyeye. yani bu hisleri daha etkili kılmak için. bizlerde tam aksine sesten dolayı bu hislerin oluştuğunu sanıyoruz. burdan yola çıkarak, evet sağır olan biri de bu sesleri gayet tabi duyabilir.

ses halusinasyonlari algiliyorlar. yani sesi zihinlerinde gorsel olarak tasvir edebiliyorlar. daha fazla bilgi icin voice hallucination kavramini arastirabilirsin.

sesleri hatırlayabiliriz. bu anlamda zihin hala bunu yaratabilir. ve elbette beyin, şizofrene tercihini yaratmaktan yana kullanır. guess'in yazdığıyla da desteklenebilir.

kör oldugunda göremeyeceğine göre sağır oldugunda da duyamaz gibime geliyor. zira veri gelişi olmadıgı için kendini şartlandırır oradan hiç bir ses duyamayacağını. ancak tabi ki normalde insanın içinden gelen, duyar gibi oldugu sesleri hissedebilir. zira şizofren aktivite beyinde neticesinde.

düşünsene şöyle bir diyalogu

- abi görüyorum artık. karşımızda bir kamyon durmuyor mu?
- abi hayır hiç bir şey göremiyorsun yüzdeyüz körsün sen. şizofren olduğun için kamyon duruyormuş gibi geliyor sana

:S

sonradan kör olanlar uzun süre 10 yıla kadar görüntülü rüya görebiliyorlar nihilanth. zamanla sıklığı azalıp sadece sesli rüyaya dönüşüyor.

gunetapar rüya göremezler demedim zaten göremezler dedim.

5-6 oyunu var, ama şu anda istanbulda yok.

teşekkürler. yine de tatmin etmedi bu cevap beni. birilerinin buralarda genet'dan oyun sahneye koyup sonra da bana haber etmesini bekleyeceğim.

sende herşeyi buldum.
ya da ne varsa buldum getirdim.

ben çiçekten anlamayan bir öküzüm, param da çok, hepsini aldım getirdim.

saydığınız çiçeklerin tümü bir demet içinde bir araya gelmez. en azından mevsimsel olarak. birden fazla çiçek kullanmak istediğinizde renk tonları üzerinden bir seçim yapılır görsellik açısından. Ya da hazırlanacak demetin biçimine göre uzun ve kısa saplı, çiçekleri tek ya da grup halinde bulunan bitkiler birleştirilir. Kokuları çok baskın olan çiçekler bir araya getirilmez, güzel kokulu bir çiçekle birlikte daha az kokan çiçeklere yer verilir. Bir de çiçeklerin kendi aralarında sosyal sınıfları var mesela orkidelerle papatyalar birlikte buket olmaz. çok ve değişik renkli çiçekleri bir arada kullanmanın simgesel anlamı yoktur. kendi içinde uyum sağlanarak yapılır.

önce taksim sonra da ortaköy.
taksime gelmek için de çift katlılar vardı avcılardan( bağcılardan da olabilir, ben karşının öğrencisiyim)

herhangi bir şekilde aksaraya ulaş ordan 30D hattına bin

metrobüse bin, z.kuyu'da in, sahil otobüslerinden birine bin.

bence de taksim veya aksaray otobüsleriyle uğraşma. atla metrobüse in zincirlikuyu'da. ordan da otobüse bin. en çabuk böyle gidersin bence.

avcılar dan kesin surette metrobuse bin ama zincirlikuyu da degıl mecidiyekoy de in mecidiyekoy de levent-etiler tarafına giden otobuslerın hangı duraktan gectıgını sor (ındıkten sonra yuruyecegın mesafe 1-2 dakıka kadar sadece ters ıstıkamette yanı duragın ters tarafında kalmamak ıcın sor) oradan DT 2 numaralı otobuse bin bu otobus 10-15 dakka arayla kalkan bı hattır. ha yolun ters tarafında kalırsan DT 1 gelir ona bındıgınde taksım-besıktas uzerınden ortakoy e gıdersın bu bıraz zamanını alır metrobus le zıncırlıkuyu ya gıdersen ordan once besıktas a falan ınmen gerekır bu da yıne guzergahını uzatacaktır (ya da aynı DT2 hattına bınmek ıcın yukarıya dogru bıraz yurumen gerekır kı hıc anlamı yok)

avcılardan metrobüsle cevizlibağ. cevizlibağdan da belediye otobüsü. bir de, iett nin internet sitesinde, güzergahı aratıp seçenekleri görebiliyoruz. belki avcılardan ortaköye direkt otobüs vardır.

sanırım o işi muhtar yapıyor çünkü beni sandık görevilisi olarak yazmış.geç kalmış olabilirsin.

ilçe seçim kuruluna gidip kayıt yaptıracaksınız. onlar size okul öneriyorlar. siz de seçiyorsunuz. geçen sefer öyleydi.

yalnız başvuru süresi bitmiş olabilir, bilmiyorum.

mahallenizdeki muhtara danisin. gerekli ayarlamalari o yapiyor.

ne işiniz var, memur değilseniz. max 20 lira verecekler. memurlar oturacak, siz deliler gibi çalışacaksınız tam gün. parayı da 2 ay sonra alırsınız.

daha süresi var. bizim partiden ayın 16 sına kadar isim verin demişlerdi sandık görevlisi olmak içim.

genel saçimlerde bir arkadaş 60 ytl almıştı, chp'den görevli olmuştu... partilere bak istersen

Yurtiçi kargo ile cumartesi günleri 13.30'a kadar ararsanız evinizden gelip kargonuzu alıyorlar. Gönderdiğiniz evrak ise taş çatlasın 4-5 lira tutar. Size yakın ise elden teslim de edebilirsiniz. Ancak pazar günleri kargo şirketleri kapalı. Cumartesi verdiğiniz evrak pazartesi öğlen arkadaşınıza ulaşmış olur.

nilüfer turizmin kargo şeysi vardı bir aralar kalktı mı ki o?

ptt cumartesi.

Oradan çıkartmak istiyorsa New York'a gitmek zorunda. Connecticut, Delaware, North-South Carolina ve Florida gibi eyaletlere New York'taki konsolosluk bakıyor.

Adresi: Turkish Consulate General, 821 United Nations Plaza, 5th Floor, New York, NY 10017, USA

Bulamıyorsa Michael Scofield ve arkadaşları yardımcı olabilir.

orada hazırladıp yolladığı bir vekaletname ile mümkün olabilir diye biliyorum.

vekaletname verebilmesi için de konsolosluğa gitmesi lazım :) bir de biraz tuzlu bir fiyatı var sanırım.

rica minnet alabilirsiniz. durumu iyice anlatmanız lazım ama. abim hastanedeyken ben gidip çıkartmıştım onun kimliğini, baya uğraştırdılar, sorgu sual fln ama verdiler.

vekaletname vermek icin 1. konsolosluga gitmek zorunda 2. tc nufus cuzdanini konsoloslukta ibraz etmek zorunda :). pasaport suresini uzatan kurum da konsolosluk olduguna gore ablanizin zaten kimligi kayip olduguna gore oraya gitmesinden baska alternatif yok bence. nufus idaresi yeni kimligi sahibinden baskasina vermez, memurun insiyatifine de kalmis ama hic sanmiyorum vereceklerini. ben kardesiminkini 2 saat dil dokmeme ragmen alamamistim. bir de kimlik olsa pasaportu nasil uzatacakti postayla mi?

kanal d avrupa nin reklamlarinda cikiyo bu aralar sürekli. www.e-konsolosluk.net, bir göz atin isterseniz. biraz kurcaladim da isinize yarar gibime geldi

verdigim link, link olarak görünmüyor kopyala/yapistir yapmaniz gerekecek

esas kazıkçı onlar ya, o yüzden buraya sorma ihtiyacı hissettim.

(bkz: karagul is merkezi )

oraya cok yakin yerlerin tamami pkk magarasi, hizbullah yuvasi gibi ozellikler tasiyor. o yuzden yasamasin orada. ille yasiycam derse hamburgdan sonra acayip acilacaktir ufku, oyle boyle degil..ben diyim asagi karabayir sen de birlik mahallesi..

oralarda bekara ev biraz zor düşük bi ihtimal yenibosnaya bakın

kanalın heryere servisi var. çok uzak olmadığı sürece bağcılar a diretmezdim ben olsam. dmc de çalışıyorum ve sırf yakın diye orada yaşamayı düşünmem. bahçelievler, yenibosna vs civarına bakabilirsiniz bence. bağcılarda 6 ay ömür geçmez. ha fiyat konusunda bir şey diyemem ama halkalı konutlar vs de olabilir. bence beşiktaş civarına kadar ev arkadaşı arayanları da değerlendirebilir arkadaşın.

güneşlide eston kirazlı evler sitesi var. ama oranın da aidat vs gideri vardır. tuzlu kaçabilir belki bilemedim şimdi.

bağcıları yerin dibine batırmışız.
karabayır, birlik mahallesi esenlerde.
bekara her türlü ev bulursunuz.
ama çok kalabalık, tavsiyem şu, eğer many durumu varsa, bakırköy-bahçelievler civarı baksın. oldukça yakın, ancak o zamanda kira 1,5 -2 katı artar.ya da bağcılar meydan, bakırköy arası ( parseller, haznedar, çalışlar) civarı ucuza yaşayabilir.
kolay gele.

ikitelli de polis lojmanları ve "avrupa konutları" diye bir yer var. guvenlikli, kapıcılı, otoparklı, havuzlu:)) tek odalı daireler de mevcut. oralara baksın. diger taraflara giderse gasp'a gelir valla.

saat kaçta?,
kabataş tramvay z.burnu metro.

Metrobüs çalışma saatleri; zincirlikuyu kalkış saatini esas alman gerek.
www.iett.gov.tr
Şirinevler metrobüs durağından metroya havaalanı aktaması yapıyorsun. Metro zaten havaalanının içine giriyor(son durak olarak)
www.istanbulmetrosu.com
Yani bütün olayın zincirlikuyuya ulaşmak.

saat 8 de orda olmam lazım. taksim den 96t de mantıklı gibi geliyor şimdi bakrım ona.

beşiktaş için en hızlısı taksim den havaş servisidir.yanılmıyorsam ücreti 10 ytl ve 6 dan itibaren her yarım saatte kalkıyor

En hızlı tabii ki Havaş ile gidersiniz.

Alternatif İETT'nin taksimden kalkan ekspres otobüsü
ya da
tramvay - yusufpaşa (zeytinburnu değil hayır) - metro - havalimanı

çıh

Yurtdışından alınan ürünlerde türkçe altyazı bulmak zor, hatta imkansız diyeceğim ama emin değilim o kadar.
aradığınız idefix'te var mesela, Türkiye'den sipariş veriyorsanız oradan bir bakın.

www.ideefixe.com

Hatta şimdi baktım da, yurtdışına da gönderim yapıyorlarmış.

yok türkiye'deyim de, fiyat 1.5 katını geçiyor işte (:

amazon.co.uk sitesinde bazılarının altyazı bilgileri yer alıyor. aldığım bazı bluray filmerde türkçe altyazı mevcuttu yanlış hatırlamıyorsam.

vapurla karaköye geçeceksiniz.

vapurla karaköy ya da kabatas
kabatasta ve karaköyde vapurdan indigin yönde tramvaya bin
nerdeyse tam önünde durak var ama her iki yöndende kacinci durak oldugunu bilmiyorum
istersen yürüyebilirsin de mesafa fazla degil

kadıköy'den kabataş'a vapur yok. karaköy'e bin. on dakika yürürsün en fazla. tramvaya binmeye değmez bile. ama yağmur yağıyor o da var tabii. karaköy'den bir durak sonra oluyor. aman ha eminönü tarafına doğru gitme.

kadıköyden kabatasa vapur var
ido dan kontrol edebilirsin
ben her iki güzergahi herhangi birini kacirirsan diye yazdim

haftasonu gideceğinizi varsaydım (kıvırıyorum burda). haftasonu vapur yok sadece haftaiçi var.

bahsettiğiniz şeyi açıklasanız iyice,
onu yapacağınıza sıralı şekilde tepedeki boş hücreye "1" yazıp onu sağ alt köşeden tutup aşağı kadar çekerek 1 2 3 4 ... yapsanız.

"parçaal" formülü ile yapılabilir. tam olarak anlatırsan yardımcı olabilirim.

ustad sayilmam ama ben de anlayamadim sorunu.

parçaal tamamdır. teşekkür ederim

bir de not düşmüş olalım.

metni sütunlara dönüştür - concancate'ti sanırım ingilizcesi - yardımıyla bölebilirsiniz. Böylece elinizde osmanlar da ayrıca kalır.

ekşi sözlük yazarı, internet kullanıcısı

eksisozlukten mi internetten mi geldiğini anlatıyor. eksisozlukten sadece yazarlar geliyor tabi, ha bi de duyuruda internet kullanıcılarının göremediği şeylerde var :)

eksi sözlük kullanıcısıyım duyuru sayfasına girerken eksi sözlük kullanıcısıyımdan girmeye çalışıyorum olmuyo nie?

yazar olmadığın için.

ikonun ustunde mouse ile biraz bekleseydin gorebilirdin.

(bkz: tooltip)

bir parçasını alıp kediye verin, kedi yiyorsa siz de yiyin, bozuk şeyleri kediler de yemiyor

hmm, kedi almak için bir neden daha. henüz yalnızım maalesef.

aslında aynı özellik insanda da var fakat günümüz sentetik gıdaları nedeniyle körelmiş olabilir. insan beyni hayatı boyunca karşılaştığı sucuk koku ve tadlarını kaydeder, bunları karşılaştırarak karşılaştığı her sucuğun bozuk mu sağlam mı olduğunu anlar.

tam kıvamındadır o, bişi olmaz.

ben iki aylık taş gibi sucuğu yedim. üstelik kesilmiş haldeydi, sonra karnım bile ağrımadı. kurt falan yoksa yiyin gitsin. gecenin bu saati yiyecek başka da bir şey yok sanırım.

kesmeden önce suya tut biraz. hem o dışındaki zar rahat çıkar hem biraz olsun yumuşar.

sıcak suya tutunca kolay soyuluyormuş diye bişi okudum hagadende soyuldu, zar zor kestim pişirdim ve yedim. tadı sucuk gibiydi işte. ölürsem haber veririm.

Kuruması normal. Kesinlikle yiyebilirsiniz, hiçbir şey olmaz. Garantisi benim.

sucuk dediğin (pınar sucuk falan değil, kendi imalatımız olan) asılıp kurutulur zaten. küflenmemişse yiyebilirsiniz. kuru olması bozuk olduğu anlamına gelmez.

yenir sucuk bu şekilde.şüpheli gördüğün yemekleri yerken yanında biraz vodka içersen hiçbir şey olmuyor.dezenfekte ediyor galiba.neyse konumua dönersek bende 2-3 aylık sucuğu yemiştim taş gibiydi hiç bir zararı da olmamıştı.çiğ yemediğiniz takdirde.

cok daha güzel olur hatta tadı. afiyetler olsun

alternatif'in vodka önerisini de ciddiye almamanızı önereyim. Zehirlenme gibi ciddi olaylara neden olmamak için bilmediğiniz şeyleri yazmaktan da geri durun lütfen.