Herkesin isi oyle dostum. Herkes de doktor, muhendis olmak istiyor. Sorun biraz da bunda. Muhendis arkadaslarim da sikayetci o da ayri konu.

Isimizi sevmiyoruz cunku topluma, kendimize yararli islerde calismiyoruz. Patrona yarayacak isler yapiyoruz. Birine bir faydan olsa sevinirdin paran az da olsa daha mutlu olurdun.

pinkylips +1

gelir ne kadar, bakmakla yukumlu oldugun coluk cocuk var mi? Ben yasam standartimi minimuma indirdim. Maasin %80ini kenara koyuyorum. 4 ila 7 yil arasinda temel barinma ve gida ihtiyacimi karsilayacak kadar yatirim yapabilecek miktara ulasacagim ve isi birakacagim. benim cikis planim bu. isi seviyormus gibi yaparak hayat gecmez.

is bulabilirsen calismaya baslamadan once amerika'daki sirketin sana vize icin sponsor olmasi lazim. vize beklerken ulke disina cikman gerekiyor. Vize sureci bir kac ay surer. Ama isi yerinde aramak acisindan guzel bir plan. Sirketlerle yuz yuze gorusme imkanin olur.

diyelim ki yazin Amerika'da is aradin ve bir sirket seni ise almak istedi. ama en erken bir sonraki senenin (2018) nisaninda h1b (calisma vizesi) basvurusu yapabilirler. sonra seni bir lottery'e sokacaklar ki trump reis bu isleri de degistirecek. diyelim ki sen o lottery'den cikip h1b hakkini kazandin. bu lottery'de sansin yuzde 25 bu arada. Cok dusuk degil ama kesin cikar da diyemezsin. ama hadi diyelim ki cikti, o zaman 2018 ekimde is basi yapabiliyorsun. yani senin is bulmanin ustunden 14-15 ay gecmis oluyor. tabii nedense bunca zaman da o sirket seni beklyecek.

anlatmak istedigim bana cok mantikli gelmedi bu plan. senin yerinde olsam wat sirasinda okul bakardim kendime. bir master yapar sonra is hayatina atilirdim. malum amerika'da herhangi bir diploma alirsan, mezuniyetin ardindan 1+(2) yil opt hakki taniniyor. senin icin +2 mumkun cunku muhendissin, o alanda bir master yaparsin. opt icin beklemek yok. cekilis yok. istedigin gibi ise baslarsin. o uc sene icinde de calistigin sirket sana h1b alabilir.

istisnasi yok mu dersen, non-profit kurumlar icin bekleme durumu, ya da h1b cekilisi diye bir sey yok. o yuzden bakacagin kurumlar genelde universiteler felan olabilir sadece. ama ben yine de egitim arti is yolunu dusunurdum yerinde olsam.

Yok. Evet, secilebilir.

Hukukcu degilim ama maddeler belli.

madde 101 açık.

''Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir.''

bazen gerçekten abarttığınızı düşünüyorum. hele bazıları var ki erdoğanın şu anki cumhurbaşkanlığı bu yeni duruma dahil değilmiş gibi 2019 yılından itibaren 14 yıl daha cb yapabilir diyenler görüyorum.

@blue eyes white dragon, 106. madde de onun etrafindan dolasilmasini sagliyor iste. O maddede de gayet acik.

"Cumhurbaşkanı Türkiye Büyük Millet Meclisi seçim tarihine kadar görevine devam eder. Kalan süreyi tamamlayan Cumhurbaşkanı açısından bu süre dönemden sayılmaz."

"Kalan süreyi tamamlayan Cumhurbaşkanı açısından bu süre dönemden sayılmaz".
blue eyes white dragon, cumlenin onunu ve arkasini da okuyarak bu kismi nasil yorumluyorsun? Bu sure iki doneme dahil degil diyor.

zorlanırsa çıkarmış. ama bunu ancak normal şartlarda 2019 seçimleri için deneyebilirler. 2019'da bu denenir ardından seçilen başkan istifa eder, bir seçim daha olur onda başkan seçilir ama bu o 2 defa kuralına işlemez. sonra normal süre bittikten sonra bu sefer de kendisi aday olur direkt ve seçilir.

fakat 2019'da erdoğan bir kere aday olup 2024'te bitirirse, diğer türlü izin verilmez bence.

Mesele zorlama meselesi degil. Mesele Recep Tayyip Erdogan da degil. Anayasa degisiklik teklifindeki maddelerin yasal olarak boyle bir acayiplige olanak saglamasi. Recep Tayyip Erdogan yapmaz, 20 yil sonra baska adam gelir o yapar. Halk oy verdigi surece bir kisinin sinirsiz sure cumhurbaskani olmasi imkani var. Bugunden gectim, 20 yil sonra ulkede basin ve siyasi propaganda ozgurlugu ne sekilde olacak fikrimiz yok. Algi yonetiminin yapilabilecegi bir ortam olusturulursa 1 kisi 50 yil bu ulkeyi yonetebilir.

İkametgah yurtdisindà değilse kullanamazsiniz.

yurtdışı seçmen kütüğüne kayıtlı olman gerekiyor. Kaydı yurtdışındaki konsoloslukta önceden yaptırman gerekiyordu. Yani kullanamıyorsun.

Kuksa yapabilirsin.

yazılım öğrenmeye çalış.

- Ayri araclarla degil birlikte giderseniz daha guvenli olur.
- Eger erkek kizlara gore daha guclu kuvvetli ise araca ilk erkek binsin en son erkek insin. Surucu birinizi bakkala bir sey almaya gonderirse, icinizden en ciliz olaniniz gitsin.
- Araci durdurdugunuzda, binmeden once plakasini not edip, 4. bir kisiye bu araca bindik diye mesaj olarak gonderin. Bir tedirginlik olursa aracin plakasini bildiginizi surucuye soyleyin, plakanin baskasina mesajla gonderildigini belirtin. Ayni seyi surucunun fotografini cekerek de yapabilirsiniz.
- En ufak bir supheniz varsa araca binmeyin.

- içi full erkek dolu arabalara binmeyin. hayır demeyi öğrenin

- tek başına bir adamın arabası bile olsa yok işte şurada bir yer var yemekleri nefis, efendime söyleyeyim şo otarafta bir yer var manzarası harika iki bira atalım muhabbetlerine hayır deyin kesinlikle, ısrar ederse "bizim işimiz acele bizi indirin biz başka arabayla gidelim size mani olmayalım gidecekseniz" gibi bir cevapla savuşturun.

- arabaya binerken "hele hölö höylöylöy otospot çekiyos, çok eğlenceliyiz, eğlenmeye gidiyoz kakarakikiki" kafasında olmayın, bizim halkımızın gerçek bakış açısını bilseniz otostop çekmeye bile cesaret edemezsiniz.

- bu konuyu böyle söylemeyi pek sevmiyorum ama hatun kişiler olarak giyiminize dikkat edin rica ederim.

- şöför erkekse ve sürücü yanı boşsa oraya erkek otursun, kadınsa kızlardan biri otursun.

- bana sorarsanız muğla izmir arasına türkiyenin en batısı bile olsa otostopa çıkmayın. otobüsle 2 saatlik yol.

milasta okumuş akyakaya, bodruma bol bol kızlı erkekli -kimi zaman 10 kişilik gruplar halinde- otostopla seyahat etmiş biri olarak yazdım bunları.

not: eğer gezmek için gidiyorsanız ve daha önce gitmediyseniz mutlaka akyakaya günü birlik de olsa uğrayın. herkes bodrum bodrum diye yırtınır ama huzur akyaka'da. gerçi kışın gitmedim lakin kışın da farklı bir güzelliği olacağını tahmin ediyorum.

bildigim kadariyla kayitli olma zorunlulugunu referandum icin kaldiracaklar.
Kaldirmazlarsa, bir an once konsolosluga gidip ikamet bildirimi yapman gerekiyor.

konsolosluk.gov.tr ye gir, orada adres bildirim formu var, doldurup konsolosluga postaliyorsun.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim sordum, cevap aynı.

tüm cevaplar için teşekkürler, yarın elçiliği de arayayım, cuma günü helsinki'ye gideceğim de elçiliğe uğrama şansım olmayabilir, elçiliğin cevabına göre posta ile adres beyan formunu atarım. hayırlı işler :)

çok zor bir olay değil, konsolosluga gidip form dolduruyorum o kadar. 5 dk lik is.

yurt dışı oturma izniniz ve pasaportunuzşa konsolosluğa giderseniz 5dk sürer,
konsolosluk yoksa şehrinizde postayla gönderin ,yanına da bir dilekçe iliştirin hallederler hemen.

Ben de farkina varmistim, soruyu gorunce iyice merak ettim ve google'da biraz arastirdim.

Surada ayni konu tartisilmis:
ux.stackexchange.com

Bu da konu hakkindaki Google duyurusu:
productforums.google.com!category-topic/gmail/oAsE-6wmaSU

Çoğu sistem email adresinizi girdiğinizde cookielere ve ip numarasına göre bazı kontroller yapıp ona göre şifre ekranında size özel grafiklerden oluşan ekranlar getiriyor. Sanırım bu hem pisching'e karşı bir önlem hem de kullanıcı için karışıklığı azaltıyor. Ayrıca hacker botlar için de bir nevi zorluk çıkıyor.

Ben is yerinde intuos PTK 640 kullaniyorum. Daha once calistigim ajanslarda en yaygin olarak kullanilan model de bu. Daha once PTK-840 da kullandim, bana biraz gereksiz buyuk geldi.PTK 640 bile tek ekranla calistigimda buyuk geliyor, biraz aliskanlik meselesi galiba.

Baska modelleri kullanmadigim icin yorum yapamiyorum.

Ben profesyonel değilim tamamen hobi olarak çizim yapıyorum bu yüzden ucuz birşey gerekiyor :) teşekkür ediyorum

abi çizim elde biter. al wacomun en ucuzunu yardır. urun.n11.com zorlarsan daha ucuzları da bulabilirsin. ama ben çizdiğim yere bakmadan çizemem diyorsan işler değişir.. ben kullanmadım bu arada ama yeteneğe inanıyorum. zaten wacom değil mi alayı kaliteli..

ilaç olan kremlerde skt sorun olmaz demişti aile büyükleri, lakin kesin bilgi değildir, ilaçlarda skt ne derece önemli bilemiyorum

bence kimyasal maddeleri sktleri geçtiği gibi bertaraf etmek en mantıklısı.

Doktor akrabamız ilaçların ek olarak +6 ay ekleniyor ama sen yine de kullanma demişti :)

Bazı ilaçları kullanmamak lazım ama onların içinde kesin olarak yazar veya alırken söylerler. Tetrasiklin türü antibiyotikler iyi koşullarda saklanmalıdır ve tarihi geçtiğinde alınmamalıdır mesela. Zararlıdır. Bazı antibiyotikli kremler de etkisini çabucak kaybederler. Bunlar dışında çoğu ilaç nemlenmemiş, ambalajı yırtılmamış, çok sıcakta veya soğukta kalmamışsa birkaç ay daha idare eder. Ben son kullanma tarihi 2 seneden fazla geçen ilaçları bile içmiştim. Ölmedim ama pek bir işe de yaramadılar. 6 ay falan geçmişse çoğu ilacı kullanırım.

Kozmetiklerde bu parabenler kullanılmayınca dayanıklılık da azaldı. Koruyucular o kadar fazla değil. Parmaklıyorsanız bir sürü şey üreyebilir ama açık yaraya, göze, burna, ağza sürmedikten sonra bir şey olmaz. Tüp kremse hiç dert etmiyorum. Yapıları değiştiyse atıyorum. Maskaraları ve krem göz farlarını atıyorum bir tek.

Arkadaşın haklı, ben de fakültede hocalardan çok duyduğumu hatırlıyorum bunu. Ama tabii bütün ilaçlar için geçerli değil bu. Gerçekten o tarihten sonra kullanılmaması gereken bir grup ilaç da var.

Amerikan ordusu geçen yıl tüm birliklere ilaçların son kullanma tarihlerine eklenebilecek süre şeklinde bir liste yayınlayarak bilmem kaç milyon dolar tasarruf etmişti. Ama ilacına ve saklama koşullarına göre değişiyor kafanıza göre kullanmayın.

Annem eczaciydi. Skt gecmis ilaclari 6 aya kadar kullanabilirsin derdi. Yine de cok pahali ve ulasilmasi zor bir ilac degilse risk almamakta fayda var.

Creative Commons lisansli fotolari gelir elde etmeyecegin bir akademik calisma icin ucretsiz kullanabilirsin.
Ayrica spesifik bir sey aramiyorsan unsplash.com adresine bir goz at. Sitedeki tum fotolar ucretsiz ve ticari amac icin dahi kullanilabiliyor.
Daha spesifik fotolara ihtiyacin varsa Shutterstock, istock, dreamstime, vs gibi sitelerden gorsel satin alabilirsin.

Squarespace'e bakabilirsin ancak fiyatları hakkında bir bilgim yok. Yine de internette araştırırsan belli bir süre ücretsiz kullanman için tonla kupon bulabilirsin.

ücretsiz wordpress temaları var. anlayamadım demişsin ama biraz araştırırsan çözersin bence.

ben de wordpress diyorum. anlamasi cok zor degil. eminim youtube'da kurulumun nasil yapildigi hakkinda videolar vardir.
site ne hakkinda bilmiyorum ama bir de "semplice" diye bir olay var, wordpress ustunde calisiyor:
www.semplicelabs.com

wordpress en mantıklısı biraz araştırın hemen vazgeçmeyin. ama wordpress.org'dan indiriyorsunuz wordpress.com değil.

hepexport.com

www.cafunecosmetics.com
yukaridakilerin ikisinin toplam maliyeti 100 tl altinda.

Merhaba, şu an dünyanın en büyük hosting firması olan GoDaddy'nin bir kampanyası mevcut.
Size 100 gb alan ve sınırsız trafiği başlangıca özel aylık sadece 3 tl ye veriyor. Kampanyayı incelemenizi ve eğer site işine girecekseniz hostunuzu buradan uygun fiyata almanızı tavsiye ederim.

Site İçin: goo.gl tıklayın.

Meteora diye bir yer var, atinanin biraz disinda. Biraz arastirin, belki hosunuza gidebilir:
www.meteoraflights.com

meteora ya uğra mutlaka.

ben de meteora diyorum. volos diye bir şehir var yol üstünde sayılır. tsipirou diye içkisi ünlüdür. boubari denen mumbar dolması, spetsofe denen sosis veya sucuk sote gibi bir yemek ve melahrini diye bir tatlıları var. oraya da uğrayabilirsiniz. güzergahta en büyük şehir larisa, oraya da gelmişken uğranabilir. oranın börekleri meşhurdur. peynirli, sosisli veya patlıcanlı. selanik'te de mutlaka ama mutlaka trigona panoramatos yemeden gelme.

sirketler odemeleri yaparken odeme islemini organize eden payroll provider denilen aracilarla calisiyor bazi ulkelerde. Kastedilen sey bu olabilir. Olabilir diyorum cunku bu sirketler icin kullanilan dogru tabir payroll provider, payroll company degil.

önerme pek doğru değil.

Email göndersen?

Turkiye'deki postanelerde posta kutusu diye bir sey var. Postane icinde numaralandirilmis kutulari kiralayip, adres olarak o kutuyu kullanabiliyorsun. Iran'da da benzer bir sistem olabilir. Kuzenin bir posta kutusu kiralar, sen de mektubu o adrese gonderirsin.

Yok, fakat o yazıyı silip üzerine kendin yazabilirsin. Bu ileri derece Photoshop bilgisi gerektirir.

eger yazi baska bir layer'da ise ve "rasterize" edilmemisse var. ayni fontun bilgisayarinda yuklu olmasi lazim, aksi durumda font degistirmen gerekir.

internetten alacagin .jpg, .png, vs gibi resimlerde layerlar olmaz. bu yuzden yaziyi kolayca edit edemezsin. ama onun da yontemleri var tabii.

Yok.

çevirisi yapılmadı. çeviri yapılmamasının sebebi anonim çevirmen bulamamaları değil, çok tepki çekeceğinden dolayı cesaret edilememesi. yanlış hatırlamıyorsa aziz nesin bir kere çevirmeye yeltendi, hatta salman rushdie ile almanya'da görüştü ama çevrilmedi.

aziz nesin bu kitabın çevirisini bir gazetede gün gün yayınladı diye biliyorum. çıktığı bir televizyon programında bundan bahsetmişti en azından.

ordino (delivery order)
mal faturası
çeki listesi

cro? c/o diye birşey var, certificate of origin

CMR

Air Waybill adindan da anlasilacagi uzere havayolu tasimaciliginda kullanilan belge.
CMR karayolu tasimaciliginda kullanilani.
Yuk deniz yolu ile geliyorsa o zaman da B/L ya da BoL (Bill of Lading) deniyor.

Yapmazsan vizen bittiği andan itibaren ülkeye giremezsin.
Yasal statü kazanamayacağın için çalışma hakkı, sosyal sağlık hizmetleri gibi imkanlardan yararlanamazsın.

Yabancılar polisine gidip önce gerekli evrakları öğren. Sonra onları toplayıp, varsa harcı ödeyip, gerekiyorsa randevu alıp başvuruda bulun.

Merak ettim Hollanda'da misin?

Arkadasima vize icin sponsor oldum bir kere. Vizeyle beraber bu bildirim yukumlulugu zimbirtisi da vardi. Arkadasim gelince 1-2 gun icinde yerel polise elemanin geldigini bildirdik. Sinirdan cikarken de cikisini polis kaydetti vs.

Vize sponsoru olurken bir kac bin dolarlik bir tahutte bulunuyorsun. Eger arkadasin bu yukumlulukleri yerine getirmezse devletin senden tazminat alma hakki oluyor.

Benzer bir durum varsa bildirimde bulunmani tavsiye ederim.

Ülkeye göre degisse de, eger kira kontrati, sözlesme vs yaptin, bir yerde kalacaksan, bunu yapmayip ban yeme ihtimalin var. Tipis tipis yolladiklari olmus eksiden biriyle burda konusmustuk daha evvel.

Arkadaslar cek cumhuriyetindeyim. Zaten 10 gunlugune tatile geldim yani burada kalmayacagim yine de yapmam gerekiyor mu? Gerekiyorsa nereye yapiyorum?

ornegin kurumsal kimlik yapiyorsun. yaptigin tasarimlari sanki basilmis gibi kartvizit, bloknot, zarf, cd gibi seylerin ustunde gosterebiliyorsun mock up ile.

bu zarf, cd, a4 kağıt gibi şeylerin şablonları var. onları alıyorsun, photoshop da iki tık ile senin tasarımların onların üstüne "otutturuluyor/giydiriliyor". sen de "aha bak basılırsa aynne böyle olacak" diyebiliyorsun.

Mock-up dedigimiz detaylandirilmamis, son sekli verilmemis taslak tasarim. Daha cok nasil bir "look and feel" olacagini gostermek amaciyla yapilir. Cikan sonuc buna benzeyecek ama tam olarak bu degil diye gosterirsin musteriye.

Sketch dedigimiz olaydan daha ust seviyede, bitmis tasarimdan daha alt seviyede bir yerde durur. Kisitli zaman icerisinde, musteriye referans olarak gostermek amaciyla uretilen taslak. Daha sonra bu taslak ustunden geribildirim alip calismayi ona gore gelistirirsin.

ev küçük ise televizyon daha mantıklı geldi bana.

Senin işini görecek projeksiyon tarzı HD olmalı. HD projeksiyonlar da 1000 lira civarında:

www.bimeks.com.tr

ben olsam 1000 liraya, hatta daha ucuza tv alır öyle izlerim. Hem projeksiyon ne olursa olsun TV kadar güzel gösteremez.

en ucuz ve mantıklı yolu tv almak.

küçük odada projeksiyon rahatsız edici olabiliyor. ben geçen sene bi heves aldım ama kısa bir süre sonra mide bulantısı baş ağrısı yapıyor. en az bi 5-6 metre izleme mesafesi sağlamak lazım sanırım.

linkte verilen lg yi aldık gayet güzel tavsiye ediyorum, ps4 de bağlayabilirsin

@borumu oda da o kadar mesafa yoktur. koltuk falan var. yine dönüp dolaşıp tv alcam o zaman. :(
Teşekkürler.

@nymphe

sen yine de mesafeyi bir araştır. ben duvara yaklaşık 100 cm genişliğinde bir görüntü yansıtıp 3 metreden izlemeye çalıştığımda çok rahatsız oldum ama kişisel bir rahatsızlıkta olabilir.

projeksiyonun dezavantajları var. soba gibi ısınır, ses yapar, hava aydınlıkken sıkıntı olur. bence de tv.

6-7 yıldır sadece projeksiyon cihazı kullanıyorum. LG'nin LED lambalı cihazlarını kullandım halen 720P bir cihazı kullanıyorum. Amerika'ya gidersem upgrade amaçlı olarak yine alacağım. (Full-HD ve ışık gücü biraz daha yüksek bir modeli gözüme kestirdim)

İki ay öncesine kadar televizyonum yoktu. 55" 4K bir smart tv aldım ama hala 720p projeksiyon cihazını daha çok kullanıyorum. Görüntü alanı televizyona göre 4 kat daha büyük ve bu boyuta alıştıktan sonra televizyon gerçekten aynı tadı vermiyor.

Kullanımım daha çok film izlemek, oturduğum yerden bilgisayar kullanmak şeklinde.

Gündüz zaten evde olamadığım için aydınlık olması sorun olmuyor.

biraz elektronikten anliyorsan ve elin yatkinsa eski LCD monitorler ile kendin de bir tane yapabilirsin:
www.youtube.com

youtube ve google'da bir cok kaynak var. ayakkabi kutusundan yapilanlarla ugrasma hic.
1000 TL'nin cok daha altinda yapilabilir diye dusunuyorum.

bosan gıt,

4 yıllık bırısı karı/kocadan pek farklı degıl sanırım. geliyorsa adamla/kadınla gelmıyorsa tek basına git.

Farkında mısınız bilmiyorum de evli değilim. Zaten sorun da erkek arkadaşımın olup olmaması değil, çok daha farklı.

her ülkenin kendine özel olan bölümlerinden birini okumasaymışsın keşke ama mesela kendi ülkene dönüp yakın sayılabilecek ama genel geçerliliği olan bir konuda yüksek yapsan mesela uluslararası ilişkilerle alakalı olur, siyasetle alakalı olur falan, ona göre de bir meslek seçsen? ben senin yerinde olsam yol yakınken eğitim olanakları için şartları zorlardım (denklik - yüksek vs) o kadar okuduktan sonra kafe açmak seni üzmeyecek aynı parayı kazandıracaksa o da olur neden olmasın. erkek arkadaşın da canına susamadıysa zamaniçinde fikre alışacaktır bence :')

avrupada bir ülkede hukuk alaninda yüksek lisans yapip bu yüksek lisans diplomasi ile hukuk alaninda calismanin bir yolu var mi peki, yoksa hukuk alaninda calismak icin iki diplomani (bachelor ve master) birlikte mi sunman gerekiyor. bunu inceledin mi?

Ya da avrupa ülkelerinden birinde yine hukuk alaninda akademik bir yol cizebilirsin kendine.

artilarini eksilerini yaz türkiye'de kalmanin, diger ülkeye gitmenin, hangileri senin icin önemli düsün tasin.

ben almanya'dayim mesela, ülkenin vatandaslarina verdigi haklar, güvenlik, sosyal devlet falan süper. ama insanlar iyrenc, o yüzden burada kalmak istemiyorum cok.

sanirim bölümünü, cok gelecek plani yapmadan secmissin. yurtdisina gitsen yine international law falan devam edebilirsin heralde. ya da akademide de devam edebilirsin diye tahmin ediyorum.

sonuc olarak bryan fury'e katiliyorum. ayril, dön ülkene.

keske universiteye baslamdan once duyuruda sorsaydin, eminim bir cok kisi seni en azindan hukuk gibi denklik gerektirecek bir bolumu okumaman konusunda uyarirdi.

asil konuya donersek, senin yerinde olsam turkiye'de kalmazdim. tekrar 4 yillik bir universite okumak (maddiyat elveriyorsa) hic de dusundugun kadar kotu bir secenek degil. muhtemelen gencsin ve o 4 yilin cok uzun oldugunu dusunuyorsun ama degil. 60 yasina kadar calisacagini varsayalim. 35 yil boyunca cafe isletmek mi istersin (ki aslinda zevkli olabilecek de bir is) yoksa 4 yil daha okuyup 31 yil boyunca sevecegin uzmanlik gerektiren baska bir isi mi yapmak istersin? 35-40 yil calisacagini dusununce 4 yillik kaybin (ki aslinda kayip degil, cift diploman olacak) hic de onemi olmadigini anlayacaksin.

ben 5-6 yildir yurtdisinda (Amerika + Avrupa) yasiyor ve calisiyorum. odum patliyor isimle, vizemle ilgili sorun cikar da geri donmek zorunda kalirim diye. Senin oyle bir derdin de yok. Erkek arkadasin da seninle gelirse onun da hayati kurtulur.

Bir de senden ricam geldigin yere dondugun zaman oradaki Turklere isin TRT haberde gorduklerinden cok daha farkli oldugunu, ulkenin epey bir boka sardigini anlat lutfen.

5 - 6 yıl korkutuğun kadar uzun bir süre değil. zaman öyle çabuk geçiyor ki. imkan ve istek varsa hiç durma ve git. 5 sene sonra keşke demekten iyidir.

mutlu değilsen dön bence.

Avrupa vatandasligin varken gelip Turkiye'de okuman bile bayagi fantastik bence.

Bir de hukuk sorunlu bolum, eger Turkiye'de hukuk diplomasi alirsan baska ulkede hukuk alaninda calisman cok zor. Muhendis, mimar bir sekilde denklik aliyor ama hukuk icin bayagi zor. Hukuk bitirip Turkiye'de 1000 lira maasla, berbat calisma saatleriyle staja baslarsin, sonra kadrolasmis mahkemelerde tecavuzlere verilen indirimleri izlersin.

Bas git arkadasim, durdugun hata. Ben Kanada'da kalmak icin yirtiniyorum su anda, Avrupa vatandasligim olsa, hele ki ailem Avrupa'da yasiyorsa donup arkama bakmam bile. Elemani bir sekilde getirirsin yanina.

Ben de aynı sıkıntıyı yaşıyorum. Tamam yabancı ülkelerde kollarını açmış oraya taşınması beklemiyor fakat, hukuk okuduğum için denklik almak herhangi bir meslek dalından çok daha zor. Benim de bu sene bitiyor.
İki çare kalıyor: ya hayat boyu hukuk icra etmeden farklı bir yaşam standardı yakalayacaksın. Ya da meslek uğruna burada kalacaksın.
Ben hukuku seviyorum, o yüzden içimde icra etme hevesi var ve beni kararsız bırakan bu. Ama senin yerinde olsam kesinlikle giderdim. Aman aman sevmedikten sonra, burada avukat olmanın hayatına ne etkisi var ki? Git, mutlu ol.

kaç ablacım. vatandaşlığın da var kasma mevzuyu.

türkiyedeki hukuk diplomanın avrupada veya başka yerde hiç bir geçerliliği yok. hukuk sistemleri ve kanunlar komple farklı olduğu için ondan o düşünceyi bi kafandan at en başta. erkek arkadaşının diploması EUA'ya göre akredite mi bi baktır. akredite ise avrupada geçerlidir. değilse ülkeye göre 200 ile 600 euro arasında değişen ücretle denklik alabiliyosun.

bence dön geri aç cafeni biraz para biriktir ardında da eğer aklına yatıyosa mesleğe yönelik işletme veya şirket yönetimi gibi dallarda eğitim al. en temizi bu olur.

belki dört yıldır üniversite okuyup da hala birinci sınıfta olduğum için bu kadar kolay geliyor bana söylemek ama senin yerinde olsam ben basıp giderdim herhalde.

vatandaşlığın da varmış ne güzel. açıkçası üniversite mezunu olup burada yaşamaktansa, atıyorum isveç'te lise mezunu olarak sıradan bir işte çalışmayı tercih ederdim ben. çalışma şartlarım insani mi? tamam. gerisi çok mühim değil. senin önceki duyurularından hatırladığım kadarıyla isviçre veya avusturya sanırım ülke. buralarda da öyle gidip asgari ücretle türkiye'deki gibi 12 saat çalışacağını sanmıyorum. hem bissürü kursu, okulu falan vardır bi şeylerin. ne biliyim benim bi arkadaş elektrik okuyodu 2 senelik mi ne, gayet güzel yaşıyo şimdi isveç'te.

dediğim gibi belki avrupa'yı görmediğimden belki de okul için emek sarf etmediğimden bu kadar kolay geliyor söylemek ama şu an bi avrupa ülkesinde oturum iznine sahip olmak için çok şey verebilirdim sanırım. türkiye'de üniversite mezunu olup iyi para kazansan ne olacak sanki.

türkiyede hukuk okumuş, mannheim'de bürosu olan eniştem var oradaki türklerin buradaki davalarına bakıyor
orada göç-azınlıklar- konularında AB filan gibi kurumlarda derneklerde örgütlerde yerel yönetimlerde ya da akademide işin olabilir belki
yani kafe açmak da berbat değil ama neden tek seçeneğin bu diye düşünüyorsun? (biliyorum aklımız hep ilk gastronomiye çalışıyor ben de okurken o alanda çalışmıştım ama daha geniş bakmaya çalış, böyle yerlerde staj yapmaya çalış bence hazır evin var, kalacak yerin var, vatandaşsın para bile vermeseler olur)
bence böyle "keskin" karar almaya çalışma, dene, deneyin. erkek arkdaşın da sen de hem orayı hem burayı deneyimleyin, gerekirse bir süre gidip gelin. bi bakın.gerçekten gençsin daha böyle büyük büyük kararlar almak, kesin dönüm noktaları yaşamak zorunda değilsin ki sıkma kendini.

Biraz daha detay verseniz hoş olurdu. Mesela neresi bu sayılı hukuk fakültesi, ya da vatandaşlığınız hangi ülkeden?

Mesela AB üyesi bi ülke vatandaşı ve galatasaray hukuk mezunuysanız direkt fransa'ya, belçika'ya gidin derim, illaki iş bulursunuz.

Bir de alan değiştirmeyi düşünebilirsiniz, özellikle business school'lar alan değiştirenleri kabul ediyor. Gmat'te 700+ alabilirseniz o okullara da şansınız olur. Hem AB üyesiyseniz görece daha ucuza okursunuz, hem de sonrasında çalışma izni derdiniz olmadığından rahat iş bulursunuz. Tabii yatırımcı bankacı veya pazarlamacı olmak istemeyebilirsiniz o ayrı.

Ben 3 sene Avrupa'da yaşadıktan sonra 2 sene önce Türkiyeye döndüm, biraz daha zorlasam kalma şansım da vardı Avrupa'da. Yeterince çabalamadığım için kendime her gün kızıyorum.

Şimdi tekrar gitmek için uğraşıyorum ama hiç kolay değil, yeniden bir başlangıç yapma şansım olsa, hiç düşünmez basar giderim. bence siz de öyle yapın.

yazmayacaktım size verebileceğim bir fikrim olmadığı için ama dayanamadım: YA BUNDA DÜŞÜNÜCEK NE VAR ARKADAŞIM ARKANA BİLE BAKMA BAS GİT. bırak standart bir yaşam için avrupaya gitmeyi standart altı bir yaşam için bile bir an olsun düşünmeden giderim. hiç birşeyin olmasa bile medeni bir toplumda yaşayacaksın, tecavüze uğramak, saçma sapan bir sebeple öldürülmek risklerini en aza indireceksin. adaletle bir sorunun olduğunda güvenebileceksin. insan olarak bir değerin olacak.ileride canından çok seveceğin çocucuğunu gönül rahatlığıyla ve bir sürü sosyal imkanla büyüteceksin. en önemlisi ailen orada zaten arkana bile bakmana gerek kalmayacak. k.bakma çok doluyum içimi döktüm birazda buraya. yeni hayatında bol şans.

sen galiba gsü mezunuydun ablacım, basıp fransaya belçikaya gidip yüksek lisans yapsana? hukukla ilgili hiçbir alanda çalışamayacağına emin misin? belki avukat olamazsın ama danışman olursun, akademisyen olursun, niye cafe açasın?

benim hukuk mezunu arkadaşım londrada 9 ay london school of economicsde master yaptı.
türkiyede de deneyimi var tabii ve imf'ye girdi.. sen de bir lse yapıp 1 yıl avrupada böyle international kuruluşlara başvursan, hani vatandaşlığın da var, gsü mezunuysan zaten fransızcan da vardır, baya kapılar açılmaz mı?

seni gerçekten anlıyorum ve bu aralar benim de kafam çok karışık, ama akademisyenlik falan çok kolay değil artık yani mezun olunca iş bulamayanlar üniversitede kalmaya uğraşıyor gerçekten bunu istemese bile iş olsun diye geliyorlar akademi de istediğin gibi olmayabilir sonra üzülebilirsin. üniversite denkliğini kesin olarak araştırdın mı? eğer olmuyorsa master için o ülkeye gitsen sonra çalışmaya başlayabilirsin belki? bunu da bi düşün.
erkek arkadaşının kafası da net olsun şimdi tamam deyip seninle gittikten sonra uyum sağlayamazsa seni bahane etmesin. çok ciddi bi konuşma yap.
kısacası bence git yani bir yolunu bulup git.

Yüksek lisans veya denklik için fırsat olacaktır ama diyelim ki olmadı vve en kötü durum oldu. En kötü durumla bile 5-6 yıl hiçbir şey değil. Ben de 8-9 yılımı çöpe atmanın planlarını yapıyorum şu an mesela. Şöyle düşünebilirsin, diyelim ki denklik olmadı, yüksek lisans da olmadı. Orada yeniden üniversiteye başlaman gerekti ve diyelim ki okumadın. 4 sene sonra yine aynı ikilemle debeleniyor olacaksın. Başa alırsan, 4 sene sonra orada bir üniversiteden mezun olacaksın, üstüne bir de hukuk mezunu olacaksın. Avrupa, disiplinler arası çalışma için cennet. Bu iki temel sende olursa, onların güzel bir kombinasyonunu bulabilirsin. Örneğin, burada hukuk okuyan bir arkadaşım yurtdışında moda ile ilgili bir şeyler yaptı. Şimdi, modaevlerinde hukuk bölümlerine danışmanlık yapıyor. Hukuğa niş bir alan her zaman gerekli. Hatta denklik alsan bile, niş bir yüksek lisans iyi olabilir.

Ek olarak, İstanbul her zaman dönüp dolaşıp gelinebilecek bir yer. Farz edelim ki gittin ve gittiğin yerde mutlu olmadın. İstanbul'da her zaman iş bulursun. Yurtdışı tecrüben olduğu için avantajlı olursun. İstanbul hep burada, istediğin zaman gel ve yerleş.

Erkek arkadaşın da yüksek lisans yapabilir yurtdışında. O da senden 5-10 ay sonra gelir ama gelebilir. O da yüksek lisans yaparsa, orada kendini kanıtlamasına gerek kalmaz. Mühendis zaten, orada da iş bulabilir.

Bu sorunun bir tek cevabi yok. Ancak yazdiklarindan anladigim kadariyla isin epey basindasin. Ileri donuk iyi bir yatirim olacagini da dusunerek sana Sigma 18-35mm F1.8 almani tavsiye ederim. Bunun ustune bir de 50mm 1.8 ya da 1.4 alirsan bir cok gereksinimini karsilar.

Sinema filmi cekilen prime lensler cok pahali, bazilari 4 - 5 bin dolari buluyor. Ornek olmasi acisindan Zeiss lenslerin fiyatlarina bakabilirsin. Normal sartlar altinda 18, 24, 35, 50, 85 vs gibi birden cok lensten olusan bir setin olmasi gerekir. Oradan toplam maliyetini tahmin et iste :)

Yukarida yazdigim Sigma prime lens degil, ancak fiyat/performans ve kapsadigi aci olarak (1.8 de oldugu dusunulurse) baslangic icin cok iyi bir opsiyon.

Bu arada body'i satin aldin mi bilmiyorum ama canon 5d mark 3 yerine sony a7s 2 ya da blackmagic'in modellerine bakmani oneririm. Film isi gozuktugunden cok daha maliyetli ve komplike bir olay. Ekipman butcesini yaparken mutlaka ses kayit, isik, vs maliyetlerini de hesaba katmanda fayda var.

35 mm nin tercih sebebi açıdan ziyade 1.4 diyafram açıklığı bence.

Bence arkadaşım lenslerden önce ciddi bir eğitime gitmen gerekiyor. Geniş açı ile tele lensin ayrımını sorarak canon5d mark3 için lens arıyorsan güzel mangır vardır sende...
35mm genel olarak sinema film çekim açısıdır. Ama son zamanlarda 70mm de kullanılmaya başlanmıştır ki hayran bırakır bu kadraj sizi...

perkele'nin her dediğine +1. benzer şeyler söyleyecektim vazgeçtim :)

artık, eğer bütçen varsa, aynasız 4k makinelere yönel. Panasonic GH4 ya da Sony A7s II fiyat/performans ürünleri diyebiliriz AMA 8bit codec olayı işi bozuyor. GH4 + Atomos kayıtçı ile 10bit 4K görüntü alabiliyorsun, o Sony'den daha iyi bir seçenek gibi duruyor ama ben yine de A7s II'ye daha sıcak bakıyorum, çünkü daha "genel kullanım" kamerası istiyorum.

Sırf film çekeceğim deseydin de kesinlikle Blackmagic Ursa Mini'ye bak derdim. Ama stok fotoğrafçılığı diyince... Bak o zaman da, Sony A7r II daha iyi bir "orta yol" olabilir. 40mp daha fotoğrafa yönelik bir kamera, yine 4k gayet iyi video kaydı ve slog 2 var.

Lens seti diyince de... Bir set dizip sonra her farklı kamerada kullanırım diyorsan Nikon mountlu lensler daha popüler çünkü daha uyumlular. Canon lenslerin (bir şey uzunluğu, tam hatırlayamadım) fazla olduğu için sığma sorunları yaşanıyor. Yine Metabones Speedbooster gibi adaptörler var bazı lensler öyle kullanılabiliyor.

Yine perkele'nin önerdiği lens, Sigma art 18-35, Panasonic GH4 + Speedbooster ile birlikte en çok kullanılan en popüler lens.

Ayrıca Samyang lenslere de bak. Güzel bir set kurabilirsin. Ben 85mm T1.5'i çok sevmiştim ama geniş açılarının görüntüsünü hiç sevmemiştim. Fazla keskin bi garip gelmişti. Mümkünse dene, youtube-vimeodan deneme videolarını izle öyle al.

seindfel, Geniş açı ile tele lensin ayrımını sormadım ki!

kargafilmekipmanlari.com

reklam yapayım bari

akşam akşam iyi güldürdün, Allah da seni güldürsün

www.aftership.com
buradan arat. Daha kaydı olmayabilir 3-5 gün sonra da bak, zaten 1 ay falan bekleme Ocak sonu hatta Şubat gibi gelir herhalde.

Geldiğinde postacıya 3-5 bişi patlatmayı unutma. onlar bizim canlarımız.
20 30 gün aralıgında elinde olur ama bu aralar yılbası nedeniyle tıkanıklık var.

aliexpress'de her urun icin guvenlik suresi var. bu sure 40 gun falan. o 40 gunu gecirmemeye cok dikkat et.
paket eline ulasmadigi taktirde 40 gun gecmeden once aliexpress'e sikayette bulunursan paranin tamamini geri alabilirsin. gonderici paketin sana ulastigini kanitlamak zorunda.

40 gun sonunda guvenlik suresi kalkiyor, sonra yapacagin basvuru aliexpress tarafindan dikkate alinmiyor.

bu arada gercekten de cok zaman aliyor paketlerin gelmesi. 40 gunun dolmasina yakin, paketler hala gelmediyse sureyi 1-2 hafta kadar uzatabilirsin.

1 ayı görüyor genelde aliexpress hatta bazen 3 ay olduğu da oluyor.

Aldığın ürünün altında yazar tahmini ulaşım süresi. genelde 29 - 40 gün.

gecenin bu saatinde kahkaha attırdın benim gibi birine, allah belanı vermesin pantolonlu adam

yaptığım onlarca alışverişe dayanarak 3-6 hafta arasında geleceğini söyleyebilirim.

Brest kalesi? İkinci dünya savaşı'nı klasik Amerikan bakış açısıyla yansıtmaması bakımından güzel bence. :)

land and freedom
united red army
ten days that shocked the world
reds
1900
libertarias
good bye lenin

Belgesel olarak The Century: America's Time
www.imdb.com

Basliktan da anlasilacagi uzere tarihi olaylara Amerika acisindan bakan bir belgesel. Amerika 2. dunya savasi sonrasi soguk savas donemlerinde Sosyalist ulkelerle sicak iliskiler yasadigi icin ilgini cekebilir.
Youtube'da bolumleri bulabilirsin.

Film (sosyalizm ile ilgili degil ama izlemediklerin varsa ilgini cekebilir diye yaziyorum):
The Butler
Selma
All the President's Men
JFK
Frost/Nixon
Hunger
The Ides Of March

www.imdb.com
www.imdb.com
buradan yürüyebilrisin

150 tl zor bir butce bu is icin.

Olay sadece mikrofonla bitmiyor. En sagliklisi ses kayit cihazi + mikrofon kullanman ama o butce ile imkansiz.

Sadece mikrofon olarak Rode VideoMic var, bir goz at.
Daha ucuz olsun dersen Zoom H1 marka kayit cihazi var. Dogru kullanirsan isini gorme ihtimali var.
Eger iPhone'un varsa kulaklik ya da lavalier takarak da deneyebilirsin. Bu saydiklarimin hepsi kameranin kendi mikrofonundan cok daha iyi ses kaydeder.

Bir de kendi imkanlarinla wind shield yap kullanacagin mikrofona/kayit cihazina.

olmadı

Güvenilir bir site ama bazen otelin kendisinin sitesinde rezervasyon daha ucuz olabiliyor nedense. Tam tersi olması gerekirken. Onu bir kontrol edin derim ben.

booking.com bir cok ulkede faaliyet gosteren buyuk bir sirket. ebay gibi dusun.
sirketten kaynakli bir guvenlik sorunu yasama ihtimalin oldukca dusuk.

yıllardır kullanıyorum hiç problem yaşamadım tavsiye ederim .

sorun olmaz ama sanal kart numaranı vermeni tavsiye ederim, olası bir rezervasyon değişikliğinde izinsiz para çekebiliyorlar.

oteller %15 komisyon veriyor buraya. otelin kendisinden de fiyat alın.

eger rezervasyon yapacagin otel büyük bir otel degilse otelin kendisinden rezervasyon yapmak yerine, daha pahali olsa bile booking.com dan yapmani tavsiye ederim. Eger otel nedensiz yere rezervasyonunu iptal ederse, ya da kredi karti bilgilerini calarsa hakkini araman zor olur. ama booking.com üzerinden yaptigini islemlerde bu site ara bulucu oluyor ve genellikle otelin degil ziyaretcinin tarafini tutuyor.

Hyatt Otel'in Long Islanda'ki şubesi Hotel ama bilmiyorum tabi, daha önce tecrübe ettiğim şeyler değil bunlar.
Teşekkür ederim arkadaşlar, otelin kendi sitesinden de fiyat aldım siz söyleyince ama aynı fiyatı verdi. Hatta groupona falan da baktım :)

bu arada, benim siteden rezervasyon yaparsanız ben de ufak bi komisyon alıyorum, hani bi sözlükçüye de faydam olsun derseniz. :) www.taylandgezi.com

yok.
www.uniqlo.com

yok

geceleri tek başına tenhalarda dolaşmadığın sürece tehlikeli değil. evrakların tam olsun ve her zaman yanında bulunsun, aksi takdirde tehlikeli olan şey polis olur.

hayat nasıl yaşadığına, neyi sorduğuna göre pahalı. yeme-içme işini ucuza da getirebilirsin yolunu bulursan, kendin pişirirsen. kiralar çok pahalı. içki ucuz.

1 ay önce falan tatil için gidip 2 gece kaldım.
tehlikeli gözükmedi gözüme. istanbul'dan çok daha tehlikeli değildir mesela.

her şey çok büyük ve çok gürültülü bir şehir.
çok ucuz bir yer değil. epey avrupai görünen bir şehir (mimari olarak).
insanlar sıcak kanlı değil. insanlar yorgun ve kızgın. gülümseyen insana rastlamak zor.

süper şehir, zamanında baya güzel her yerini gezebilirsin. çünkü öyle kısa zamanda gezilebilecek yer değil.

tehlikeli dersen, normal yani istanbuldan daha az tehlikeli.
polis tehlikeli, pasaportunu alıp sana para karşılığı geri verebilirler. o yüzden belgeni göster ama verme.
içki ucuz-yemek pahalı-suşi ucuz <3
gece hayatı eğlenceli
kiralar vs baya baya pahalı yani

tehlikeli değil bana kalırsa. sarhoş insan her yerde tehlikeli olduğundan onlardan uzak durabilirsiniz.

hayat çok pahalı değil bence. ulaşım, alkol, yemek ucuzdu. 2 kişi kahvaltı yapıp 15 lira verdiğim yer de var 60 lira da. aralarında tek fark hizmet ve servis. bence ucuza getirebilirsiniz.

petersburg kart alın vardığınızda kitapçığı ile beraber, indirim kuponlarını da tüketin mis gibi. bütün her yere (turistik) ücretsiz girebiliyorsunuz o kartla ve kuponlarla. ayrıca istanbul kart gibi metroda da kullanacağınız kart odur.

tavuklar pişirildiği için bizi etkilezmişmiş, dedi dün bi doktor. onun yalancısıyım. :)

pişmiş etten geçmesi çok zormuş. doktorlar öyle diyo. hiç sallama, bol bol tavuğa devam.

yumurtadan da bulaşma ihtimali var, yumurta kullanılan gıdalardan da.

Kuş gribi olmasa da tavuk yemiyorum. 2 yıldır tavuk yemeyi bıraktım. Ki tv ye çıkan çoğu dr a da güvenmem kendimde bu işin içindeyim size sadece birgün için kanallarda dr lar tarafından yanlış aktarilan en az 10 adet söylem bulabileceğime iddaya girerim. şişirilmiş tavuklar; kıllanma, erkek meme büyümesi yalancı meme, hormonsal bozukluklar, akne vb bunların en büyük nedenlerinden biri. hergün yiyecek diye tüketilen tavuklar. Hergün bahçenden ot kopar onu ye daha sağlıklı olursun inan bana.

mommo - kız kardeşim (selpak hazırla ağlayabilirsin)

3 idiots'ın devam filmi tadında "PK" diye bir Hint filmi var. Alışılagelmiş dini yargıları ve dinleri sömüren insanları eleştiriyor. Onu da ekle listene.

21 grams
babel
crash (2004 yapımı olan)
her
melancholia
prisoners
revolutionary road
seven
trainspotting
training day
the fountain

Deux jours, une nuit

v for vendetta?

PK gerçekten çok güzel bir filmdi. bizkid + 1
También la lluvia

Hepinize tek tek teşekkür ediyorum arkadaşlar. Bakacağım tek tek::)

hem realist, hem tokat gibi hem de gerçekçi diyorsan şunları listenin başına koy derim:
Jagten - www.imdb.com
A seperation - www.imdb.com
4 months 3 weeks and 2 days - www.imdb.com
Beyond The Hills - www.imdb.com
In a Better World - www.imdb.com
After Lucia - www.imdb.com
The White Ribbon - www.imdb.com
Child's Pose - www.imdb.com

Cok tesekkur ederim @perkele. Bazılarını İndirmeye başladım bile.

taxi driver
funny games (1997 yapımı ise)
mulholland dr.
full metal jacket
nymphomaniac.

1-full metal jacket
2-taxi driver
3-pulp fiction
önce bunları izle de, gerisinin sırası çok mühim değil

1-pulp fiction
2-contact
3-minority report
4-american beauty

1. Pulp Fiction
2. American Beauty
3. The Hunt
4. Full Metal Jacket
5. Snatch
6. Cloud Atlas
7. Taxi Driver
8. Mulholland Drive
9. There Will Be Blood
10. Nymphomaniac
11. 12 Years A Slave

The Hunt
A Separation
Full Metal Jacket
Taxi Driver
There Will Be Blood
Funny Games
Snatch
Nympho
The Good, The Bad...
vs, vs...

Becoming Jane vasat. En sona at.

Filth'i bilmiyorum.

Pulp Fiction
American Beauty
Full Metal Jacket
Taxi Driver
Mulholland Drive
There Will Be Blood
Minority Report

Bunlar klasik. Eksik kalma.

oncelikle vizeniz coklu giris degil mi aman sonra sorun olmasin ?

havaalanindan cikmaya cok degecek bir zaman degil ucaktan inip sehir merkezine gidene kadar ineceginiz saate gore paris de bir sey kalmaz. En iyisi havaalaninda takilmak bence

vizeyi çoklu giriş isteyeceğim çünkü zaten madrid'e geçeceğim ve fransa vizesine başvuracağım ayrıca. havaalanından merkez 1 saat deniyor. öyleyse 2-3 saat eyfelin önünde instagramlık fotolar çekilip dönülebilir diye düşündüm :D

çoklu vizeye niye ihtiyacın var onu anlamadım.
fransa da ispanya da schengen ülkesi. paris'e gidip oradan madrid'e geçtiğin zaman schengen bölgesinden çıkmış olmuyorsun. o yüzden tek girişli vizen dahi olsa sorun olmaması lazım.

asıl sorun olabilecek konu ilk girişi vizeyi aldığın ülkeden yapmaman olabilir. paris'e giriş yapmaya çalıştığın zaman ispanya'dan aldığın vize ile sorun çıkabilir. kesin çıkar demiyorum, çıkması ihtimal dahilinde diyorum :)

Bence merkeze gidilir. 3-5 saat bile olsa Paris'de gezmiş olursunuz. havaalanında beklemekten iyidir.

hayır vizeyi zaten fransa'dan alacağım o yüzden ilk girişi de fransa'ya yaptığım için sorun olmayacaktır. çoklu vermezlerse başka ülkeye geçemiyorum sanırım yanlış mı biliyorum?

Bütün schengen bölgesini tek bir ülke gibi düşün, çoklu girişe ihtiyacın yok. Schengen bölgesine girdiğin anda istediğin gibi serbestçe dolaşabilirsin.

tek giriş schengen'den çıkınca girememek (istanbul-fransa-bosna-ispanya yapamazsın mesela çünkü bosna schengen dışı)
çok giriş schengen'e istediğin gibi çıkıp girebilmek (yukarıdaki rotayı yapabilirsin)
10 saatte de merkeze gider 2 foto bir kahve yapabilirsin.

cdg'den paris merkez 45 dakika - 1 saat arası sürüyor. 10 saat havaalanında beklemektense ben gitmeyi tercih ederdim. eyfelde foto, oradan metro ile ressamlar tepesine gider sonra havaalanına dönerdim.

Bazı emlakçıların ev buldukları kiracıdan da bu şekilde para aldığını duymuştum, normalde ev sahibinden almaları gerekiyor bu ücreti. Bu siteyi hiç duymadım daha önce, ama kontratı imzaladıktan sonra ödemenizde bir sıkıntı yok bence. Zaten kontratı yapmadan istiyorlarsa parayı, pek güvenilir bir durum değil.

Kontrat derken elimde onlarin imzaladigi ve benim orada kalacagimi gosteren bi pdf belgesi var. Bu jadar

Bilemedim güvenilebilir mi. Facebook'ta expats of amsterdam grubunda sorarsanız daha iyi cevap alırsınız muhtelemen. Belki siteyi kullanmış olan vardır.

ben de siteyi hic duymadim. witcher'in yazdigi gibi kontrati yapmadan parayi odeme. Sadece pdf ne kadar guvenilir bilmiyorum. Sitede de sadece email adresi var. Bir de para odeme metodu onemli. Western Union ile falan isterlerse uckagit demektir.

okuyarak kapilar aciliyor genelde baskan.

@baldur2 senden cevap bekliyordum :)

okumak derken master falan mı diyorsun? ben artık okumak istemiyorum, yeter. Başka türde nasıl gidebilirim? Biyomedikal mühendisiyim ama orada bu işi yapmak istemiyorum. Sanatımla gitmek istiyorum.

en garanti yolu gitmek yasamak istedigin ulkede yuksek lisans yapip sonrasinda orada is bulmak.

turk sirketleri ile gideceksen insaat sektoru bu konuda avantajli. Ancak bati avrupa amerika falan olmaz sikko arap ulkeleri, afrika yada orta asya olur.

ya da kendi alaninda calisan butun sirketlere CV yollayacaksin, kasacaksin.

(bkz: blue card)

ben dil kursu için geldim, dil kursu sırasında iş buldum. kendim para biriktirdim, işlere kendim başvurdum, kendim uğraştım. meslekten istifa edip öyle geldim buraya. nolan'ın bahsettiği ab mavi kartım var.

Ben Green Carda basvurdum. 4 senedir Amerika'da yasiyorum. Cikmaz diye dusunme, her sene sansini dene.

evet master arti sonrasinda is bulma en mesakkatli ve kalici yollardan biridir. sanatim dedigin ne?

ne is yapmak istiyorsun?

ilgilendigin ise gore degisiyor olaylar, tek bir formulu yok bu isin.

Ben universite'de okudugum bolumden farkli, formal egitimini almadigim bir is yapiyorum. 1 yil kadar Amerika'da calistim. Son 4 yildir da Hollanda'dayim.

Amerika'daki sirkete kendim basvurmustum. Hollanda'daki ilk sirket beni buldu. Sonra is degistirdim Hollanda'da, ikinci sirketi ben buldum vs.

Yani bir formulu yok bunun. Tirmalaman lazim biraz. Yasamak istedigin ulkeye bir sure gidip orada is firsatlari kovalamak sansini arttirir. Biraz da sans meselesi. Tatile gelip, Craiglist'e ilan koyup is bulan arkadasim var, 3-5 yildir Amerika'da yasiyor.

Dedigim gibi 1 tek formulu yok bu isin. Herseyi dene. Paran varsa 3-5 ay git, is bulmaya calis.

Ben daha önce arabanın içinde uyumuş birilerini gördüm ama yılbaşı gecesiydi.
Amsterdam'da parkyeri ücretleri çok pahalı diye biliyorum. Özellikle merkezde ücretsiz park diye bir şey yok. Ama Amsterdam'ın biraz dışına çıkarsanız ücretsiz park alanları var. Tuindorp Oostzaan bölgesi ücretsiz mesela.

tr'ye donuste bana tutun getirir msnz? :)

aklıma bir bu geldi;
bad to the bone :www.youtube.com

i am a man çok iyiymiş bu arada +1

belki şu: www.youtube.com

şunu bir dene derim:
mando diao - golia www.youtube.com

Lovage- Sex

Paolo Nutini- Iron Sky

üstteki ikisi alakasız şarkılar hatta senin gönderdiklerine de pek gitmiyor ama güzel şarkılardır aradığına cevap verebilir.

maylene-step up
audioslave-gasoline
testament-love to hate
motörhead-tear ya down
curtis stigers & the forest rangers-this life
alice in chains-them bones
rage-not forever
the dreadnoughts-boneyard
flogging molly-another bag of bricks
3 doors down-duck and run
the tea party-apathy, transmission, temptation

kuyucaklı yusuf

samed behrengi kitapları olabilir mi?

yakup kadri karaosmanğlu - yaban

hakan gündayın herhangi bir kitabı..

charles bukowski-ekmek arası
emrah serbes-erken kaybedenler
alper canıgüz-oğullar ve rencide ruhlar
aylak adam (favorim)
yeraltından notlar

(bkz: Pala Hayriye) yeni okudum ve çok beğendim.

Panoramik başlık alarak bu işi halledebilirsiniz.

www.klasfoto.com.tr

böyle bir şey alırsan işini görür gibi macrocular kullanır genelde

www.kamerithalat.com

neden kuşbakışı tepeden çekmen gerekiyor?

Gazeteyi köşelerinden tutarak beyaz bir arka plana asıp karşıdan çeksen daha az masraf ile işi daha hızlı çözmüş olmaz mısın?

hangi sıklıkla kullanacaksın ve gerçekten ihtiyacın var mı?
bende Zoom h6 var. Bir arkadaşımda da senin almayı düşündüğün model vardı.
Fiyat performans olarak güzel bir alet. Ama gerçekten ihtiyacın olup olmadığını düşünerek karar ver derim. Mesela yeni model bir iphone'un varsa o da işini görebilir. H1 ile yapacağın kayıt daha iyi olacaktır tabii.

6 aylık araştırma sonucu Geçen hafta h1 aldım. kesinlikle fiyatının üstünde bir performans sergiledi. bu kadar beklemiyordum. slr üstüne takmak için olan aparata kızak diyorlar. geçen bende aramıştım ondan.

@perkele evet ben de onu düşünüyorum.alırım biraz kullanır sonra bırakırsam yazık olur.dediğim şeylerde kullanacağım. perküsyona başlayacağım belki onun kaydını da yaparım diye düşündüm.şu an iphone 3gs ile kaydediyorum ederken.tascamın iphone için aparatı var ama benim telefon desteklemiyor.

sorunlarınızı tabiiki anlayamam ama objektif açıdan bakıldığında aynı anda hem araştırma görevlisi olmaya, hem resim yapmaya hem ydsye hazırlanmaya hem yüksek lisans yapmaya hem evlenmeye hem para kazanmaya hem askerlik yapmaya hem kitap okumaya çalışıyorsunuz.

sizce de biraz fazla değil mi?

hepimiz bazı seçimler yapmak zorundayız çalışmak, okumak veya zamanı geldiğinde evlenmek gibi fakat siz hepsini birden yapmaya çalışıyorsunuz. bazı şeyleri zamana yaymaya ihtiyacınız var sanırım

cok saf ol o zaman. zira ben ortada dert mert goremiyorum. bazi aksakliklar diyelim. cok kafaya takmissin. dert dedigin kanserdir, sevdiklerinin olumudur, acliktir, sefalettir. bi elini yuzunu yikayip kendine gel. ve herseyi agirdan yoluna koymaya calis.

teşekkür ederim yanıtlar için. mutlaka herkesin kendine göre derdi var.
benim sorunlarım bazı sorunlar yanında çok sığ da kalabiliyordur muhakkak ama bu bir şeyi değiştirmiyor ki. evet kendime biraz daha dışarıdan bakmama fırsat veriyor elbette.

''çok mutsuzum'' lafını sanırım hayatımda ilk defa kullandım. ama ben sorunlarımı iphone unun camı çizilen birisi gibi yaşamıyorum.

herkes mutlu olamayabilir. ama bu da süreci kabullenip hissiyatsız yaşayacağınız anlamına da gelmemeli.

bosuna aciklama yapma kardesim. 5 yil sonra geri bakip bu anlarini hatirlayinca yuzunde kucumseyici bir gulus olacak; o zaman beni hatirlarsin.

@canlıcenaze

seni avuntuların kralı ilan ediyorum. ya da kraliçe bilemedim şimdi.

mutluluk gayet ulaşılabilen bir şey, ve çevremde gayet mutlu mesut mükemmel hayatlara sahip insanlar var. sen ben öyle değiliz diye yok/anlık diyemezsin. zaten onlardan olsaydık cumartesi günü burada dolanıyor olmazdık değil mi. bu benim düşüncem tabii. seninkine de saygım sonsuz.

hanımlar beyler :)) tartışmayın. ben bir süre dışardayım ve telefonum 3210 olduğu için yazamıyorum.

gelince yazacağım hepinize teşekkürler ;)

evet, dertler ölüm, kanser gibi çaresiz, büyük dertler değil. mayeskuel'in yazdığına da katılıyorum biraz. yıllar geçip sorumluluklar/rutin arttıkça hayat da daha az çekilir bir yer oluyor.

ama yine de küçük ya da büyük olup olmadığının önemi yok. dert dediğin insanı mutsuz etmeye yeter.

yazdıklarından anladığım kadarıyla ara bir dönemde olduğun anlaşılıyor. bu belirsizlik ve bir şeylerin olmasına dair sabırsızlık sıkıntı yaratıyor gibi. elinden geleni yapıyorsan işi biraz daha zamana bırakıp sabırlı olursan bunları daha az dert edersin gibi geliyor.

Sorunlarının en önemlisi zamansızlık gibi gözüküyor. Ne kadar zaman geçiriyorsun bilmiyorum ama Internet/TV'yi bırak. Kendine katı bir program yap ve bu programa uymaya çalış. Sabah çok erken kalk, gece geç saate kadar çalış. Yüksek lisansda harcadığın zamandan geri kalan zamanı çeşitli bölümlere ayır. Mesela sabah 1-2 saat YDS, derslerden sonra 2-3 saat resim/grafik tasarım (para kazanma amaçlı aktiviteler), sonraki 1-2 saat ingilizceye ayır. Hangi işe günde/haftada kaç saat ayıracağına sen karar vereceksin tabii, ben örnek olsun diye yazdım.

Haftaiçi her gün toplam 12-14 saat verimli çalışır, eğlence kısmını haftasonuna bırakabilirsin. Verimli çalışırsan zaman ayırabileceğin şeyler artar gibi geliyor. Verimi arttırmak için kütüphane'ye gidebilirsin. En önemlisi yaptığın planı aksatmadan hergün uygulayabilmek.

Bir süre dene, tempo çok ağır gelirse tekrar gözden geçirip başka bir plan uygularsın.

Hocam çok Sayıda iş ve plan Arasında kalmış sonra hiç birine tam olarak vakit ayıramamış gibi duruyorsunuz.

Bence ilk yapacağınız şey önceliklerinizi belirlemek ve en önemli ve acil olanlardan başlayarak Parça parça dırayla halletmeniz yönünde olacak. Zaman yönetimi sıkıntısı olunca eldeki işler dahi yapılamıyor motivasyon problemi oluşuyor. Ki kız arkadaşınızla beraber olmamayı pek dert etmeyin tek başınıza değil 50-50 karşılamanız gereken bir durum.

Önce yds sonra para verecek resimler sırası şeklinde mesela

şu insanlara, baskı yapmayın kendinize, dert dediğin sadece ölüm kanserdir, diyerek daha büyük baskı yapıyorsunuz haberiniz yok. tek dert ölüm ve kanser değildir, insanların yaşam içinde tonla sorunu olur, bir başkasının yanında esinti olan diğerini devirir. bu acıları tutup da teraziye koyamazsınız, koymamalısınız da. böyle bir dert piramidi yok. insan var. onun toplumsal, ailesel ve karakter olarak ortaya çıkmış ruhunun eşikleri var.

neyse bunun dışında baktığımızda ben çok güzle bir meslek gördüm, severek yaptığınız bişi belli ki ve de sevdiğiniz biri var hayatınızda. bunları düşünüp önce bi rahatlayın. sonrasında da hepsinin bir arada yürüyebileceği bi planlama yapın. eğer vakit kaybetmek istemiyorsanız bir yuva kurmak için, saçma prosüdürleri unutup iki koltuk bi televizyonla-atıyorum yani- kurun yuvanızı, beraber geçinme derdine düşün. ya da biraz daha bekleyip, sabredip, destek olup dediğim planlamayı uygulayın. bi kere grafik ve resim siparişlerini öncelik yapın. ondan sonra diğerlerini yanına yerleştirmeye çalışın. çünkü para getirecek onlar. ikinci önemlisi de teziniz gibi görünüyor, ona da günlük vakit ayırın. her şey yoluna girecektir.

yanıtlar ve çözüm önerileri için teşekkürler.

ben de dert piramidi yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. başkalarının dertlerini küçümsemeden herkes kendi sorununu özgürce yaşamalı. bari bunu yapalım dimi?

@canlıcenaze senin gibi free olmak isterdim bigün. yalnız olduğum dönemlerde öyleydim zaten.

@perkele teşekkür ederim program için denemekte fayda var

@efrasiyab87 haklısın ne diyeyım

@yalnizligin muthis saltanati dimi azizim haklısın aynen öyle. tavsiyeler için sağ ol ;)

sanırım bu seçimler için yurtdışı oy kullanma olayı iptal edilmiş.
yurtdışından gelen türk vatandaşlarına belli bir zaman zarfında gümrük kapılarında oy kullanma hakkı verilecek. kesin bir bilgim yok ama mantık yürüterek oy kullandığın havaalanının bağlı olduğu şehir sayılıyordur diye tahmin ediyorum.

şöyle bir entry var ekşide;

"vatandaslarin bagli bulunduklari bir secim cevresi olmadigi icin verilen oylar turkiye geneline dagitilmis sayiliyor. "

kim diyo bu secimler icin yurtdisi oy kullanma olayi iptal edilmis?
daha yeni disisleri bakanligindan mail geldi.

oha resmen yanlış bilgi vermişim :)
ama yurtdışı oy kullanımının iptal edildiğine ve gümrük kapılarında oy kullanılabileceğine dair bir haber okumuştum birkaç hafta önce.
duyuruyu cevaplarken de üşendim linki bulmaya.

şimdi durum farklı gözüküyor. oy kullanımı ile ilgili karar resmi gazetede yayınlanmış.

Yakın Türkiye tarihi belgeselleri var, onları izle:

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

temel olarak bir katman kare bir şekilde yazıyı yazacaksın daha sonra ikinci katmana içi transparan 8'i üzerine koyacaksın, 8'in etrafı transparan olmayacağı için sadece 8'in içinde yazanlar görünecek.

www.photoshopessentials.com

cetoxim'in cevabı verdiğin linkteki görüntüyü elde etmeni sağlamaz
Verdiğin linkte dikkat edersen 8'in içindeki yazı kelim/harf başı olup olmadığı önemsenmeksizin kesilmiş.

Zebragibi'nin söylediği yöntem ile sonuç alabilirsin ama biraz daha temiz çalışmak istersen maskeleme yöntemini kullanmanı tavsiye ederim

alt katmana paragraf halinde yazıyı yazacaksın. bir üst katmana 8 rakamını koyacaksın. ikisini birlikte seçip clipping mask yapacaksın. şu linke bakabilirsin:
veerle.duoh.com

linkteki daireler yerine seninkinde paragraf şeklinde yazı olacak.

Micmac*

Tenacius D - pick of destiny

Delicatessen (1991) - Bunu tavsiye ederim. Çoğu izlettiğim kişi sevmese de ben ayrı bi zevk almıştım.

Melancholia (2011): O distopikliği damarlarında hissediyosun. Müzikler olsun kurgu olsun çok hoşuma gitmişti. Bilmiyorum belki abartıyorum ama aksiyondan çok dünyanın sonunu yaşayan insanların ilişkileri ve psikolojisi işlenmiş.

The guest. Filme bayildim. Millet de bu filmi linc etmeye bayiliyor. Kesin izle. 2014 yapimi.

@oddyseus Delicatessen birkaç sene önce izlemiştim ve çok sevmiştim.
O tarz filmlerin değişik bir tınısı oluyor. İsmini unutmuştum, hatırlatman iyi oldu.

Melancholia diyecek laf. O da günlerce üzerinde düşündüren zaman zaman sorgulatmaya yönelik.

Önerdiğin iki filmide zamanında izledim ve beğendim. Varsa bir öneri daha alayım yoksa da teşekkürler.

a fantastic fear of everything
this is spinal tap
napoleon dynamite

hobo with a shotgun

@konusma ben konusuyorum daha filmlere tek tek bakıyorum. İzlemek için sanırım sıralama yapmam lazım (: farklı tarzlar olması daha iyi. Teşekkürler.

@sadakatsiz festen'ı seyretmedim. Ekledim listeye. Teşekkür ederim. Diğer filmleri seyretmiştim. Den brysomme mannen herkes sevmez ama ben sevdim denilen türden.

(bkz: the words)
www.imdb.com

az önce izledim never let me go izle dostum kaybetmezsin kazanırsın o kadar diyim. romantik gibi göründüğüne bakma öyle değil işin içinde başka işler var.

the book thief : www.imdb.com

Las Acacias: www.imdb.com
The Fifth Season: www.imdb.com
Harvest Time: www.imdb.com
Le quattro volte: www.imdb.com
Morgen: www.imdb.com
Roads to Koktobel: www.imdb.com

ondskan

Rabbit proof sence.

Harika.

Vargtimmen - Ingmar Bergman

İçim şişmişti izlerken, mazoşistçe bi' zevk almıştım.

the words
cassandra's dream

gridlock'd

tasarim siradan.
baska bir theme bul.

Bu tur niyetleri olan biri olarak sunu demek istiyorum, bence var olan bloglardan birine yazilarini yollaman daha uzun omurlu ve daha cok kisiye ulasabilmen acisindan daha yararli olur. Yoksa emegin yeterince deger gormeyebilir.

yandaki kırmızılardan yazıya odaklanamıyorum kapattım

çok spor çokça spor sloganını görünce kapattım

Azicik daha insafli yorumlasaymissiniz keske :)

Bahis de yazmayi planliyorum. Yillardir takip ediyorum basketbolu. Paylasayim dedim. Bugun de yazdim.

Uzun süredir takip ettiğim bahis maçlarını da paylaşıyorum. Önümüzde de basketbolun geldiği noktayı, modern oyunu yazmak istiyorum. Siz nasıl buluyorsunuz hareket planımı.

Oyunun gidişatı hakkında da yazılar yazıyorum. Daha kalıcı olması adına.

geniuspitt.blogspot.com.tr

nikahtan hemen önce alıyorlar.

metro turizm hollandaya kadar gidiyosa polonyaya da gidiyodur kesin. olmadı budapeştede falan inip başka bi otobüse binersin.

polonyadan otobusle berline gec, oradan uc en temizi. Berlin yada leipzig den cok rahat ucak bulursun bence eger bu aksam degil ise.

zenc'cim, aktarmalı olmasa bile sen kendin aktarma yarat. Polonya'dan mesela Berlin, Munih, Budapeşte, Viyana ya da Prag'a kendi imkanlarınla geç ve ordan uçağa bin. yine saatler tutmuyorsa, tutan herhangi başka bir avrupa ülkesine rynair ya da easyjet ile geçip ordaki uçağa bin.
otobüs çekilir mi o kadar yok ya. :/

wizzair e bak bi de. istanbul budapeste arası uçuyo. budapeste gidip otobüse de binebilirsin saatler uyuyosa

Suraya bir bak:
eurolines.com

Galiba istanbul'a kadar yok ama belki yakinlara gelirsin :)

bir de blablacar.com diye bir olay var.
Car pooling sitesi. Oraya bak mutlaka. Belki otobusten ucuza bile bulabilirsin.

Polonya'ya otobüs var, ama haftanın belirli günlerinde.

3 yil icinde toplam 90 gun kalabilir bunu ister 1 hafta 1 hafta kullanir istersen 90 gun kullanir, 90 gun uzerindeki kalimlar icin oturma iznine basvurmak ya da o ulkeye ozel vize almak gerekir

toplam 90 gün. her seferinde sıfırlanmıyor yani.

Peki referans verebileceğiniz bir link var mıdır kesinleştirmek adına. Ya da bilgileriniz kesin midir? Kritik bir durum, o yüzden onaylatıyorum.
Teşekkürler,

arkadaslarin soyledikleri bilgiler kesin, guncel ve dogru.

c tipi schengen vizeleri maksimum 90 gundur, bu sure doldugu zaman tekrar bas vurulmasi gerekir.

Kesin bilgi, yayalım.

konsolosluklarin ve elciliklerin web sitelerinde sengenle ilgili genel bilgiler var, ornegin asagidaki macaristan buyukelciliginin sitesinde gayet kisa ve acik bir sekilde bilgilendirmisler, benim de emin olmak icin ararken denk geldigim ilk sonuctu;

www.mfa.gov.hu

arkadaslarin yazdigi bilgiler kesin.
kaynak bulmak yorar ama verilen bilgiler zaten cok seyahat eden herkesin bildigi, kesin bilgiler.

3 yil : vizenin gecerlilik suresi
90 gun: 3 yil icerisinde yoplam kalabilecegin gun sayisi
mult: coklu giris cikis. yani bir kere giris cikis yaptiktan sonra 90 gunu doldurmadiysan ve 3 yil bitmediyse tekrar girebilirsin.

Merhaba,
Bilgiler kesin değil. Araştırdıktan sonra mesela Fransa için şöyle .Son 180 gün içinde 90 max. kalmak suretiyle istediğin kadar vize sürenin içinde o ülkede kalabiliyorsun:
vosdroits.service-public.fr

Macaristan'nınkinde tam belirtilmemiş ama yukarıda linkte çok açık söylenmiş.

"Ainsi vous disposez d'une période globale de 180 jours pour effectuer un séjour ininterrompu de 90 jours ou plusieurs séjours d'une durée cumulée de 90 jours maximum. À l'expiration de ce délai maximum de 90 jours, vous devez quitter Schengen. Vous ne pourrez y revenir que 180 jours après votre première entrée pour un nouveau séjour maximum de 90 jours, et ainsi de suite pour tout autre voyage."

@diable
zaten alti ay icerisinde maksimum 90 gun schengen vizesi alinabilir, o da c tipi oldugu icin. daha uzun oldugu zaman uzun donem vizesi aliyorsunuz, o bakimdan bilgiler kesin, bu bilgilere her yerde ulasabilirsiniz ancak biraz karisiktir, spesifik noktalarda kafa karisabilir.

Evet, 6 ay için en fazla 90 gün turistik alabiliyorsun. Fakat 3 veya 5 senelik vizeler var. Bunlarda son 180 gün içinde max. 90 kalma şartı işliyor. Yani bir sonraki altı ay içinde de 90 gün kalınabiliyor.

caps koysana boolum

google translate'in yeni bir servisi var.
rusca bir yazının fotoğrafını çekince ingilizcesini gösteriyor.
o yöntemle ne olduğunu anlayabilirsiniz.

van gogh müzesine gidin. diğer müze beni pek sarmadı. paraya yazık. rijk müzesi mi ne. eğer i amsterdam yazısında resim çektirecekseniz sabah erkenden kalkıp gidin. yoksa 500 turistle birlikte çıkarsınız resimde. kötü bir zaman seçmişsiniz. bu aralar havalar fena değil ama soğuk olabilir, hazırlıklı gidin. akşamları kokain falan satan zencilerden uzak durun. sokaklardaki işeme kabinlerine gündüz bakıp gülmeyin. akşam lazım oluyorlar.

coffeshop, live sex show, red lightta gezinme(başka bişi hapma bence aşalsl), bisikletle gezinme, heineken gezintisi, sex museum

Muzeler, kanal turu, bir de "live porn show" denen gereksiz sey, aksam yapacak birsey bulamazsan.

İlgi alanlarını yazarsan daha fazla yardımcı olabilirim.

Modern sanat seviyorsan Stedelijk'a gidebilirsin:
www.stedelijk.nl

Fotograf seviyorsan FOAM'da güzel bir exhibition var:
www.foam.org

Eye Film Museum'a gidebilirsin, cafe'si güzeldir:
www.eyefilm.nl

Kafeler:
Cafe Brecht: www.cafebrecht.nl/
Kriterion: www.kriterion.nl/
Winkel (elmalı tart'ı meşhurdur) :www.winkel43.nl

Restaurant:
Melkwek Cafe (Eat At Jo's): www.eatatjos.com
Amsterdam kütüpanesinin en üst katındaki La Palace'ın manzarası iyi, fiyatları ucuzdur: www.laplace.com

Bunun dışında Anne Frank, Van Gogh, Rijkmuseum falan.

smoke weed everyday.

madame tussaud müzesini beğendik.
bal mumu müzesi

Özet geçiyorum : Burda illegal, orada legal olan her şeyi dene. İş için gitmiyorsan kafan her daim güzel olsun :)

Öneriler için teşekkürler. Müzeler çok pahalı o yüzden seçici olucam. 400 euro götürcem 4 gün için. Umarım yeterli olur. Pahalı bir şehir olduğu yazıyor her yerde.

Zaten kafam ayık gezmeyi düşünmüyorum. Sömestra denk geldiği için mecburen bu zaman uygun oldu. Artık soğuğa aldırmadan elimizden geldiğince tadını çıkarmaya bakıcaz :) madame tussauds ve van gogh a gidebilirim. Onun dışında red light'ı görmeden dönmeyiz zaten. Gündüz de bulldogda ve çeşitli kafelerde falan takılırız. Bir de heineken experience varmış orayı da merak ediyorum.

Akşamları ne yapacağımı bilmiyorum daha karar veremedim. Clublar falan nasıldır kaçta açılır ? Bir de bourbon street music club varmış oraya takılırız bir akşam herhalde.

1- "Zaten kafam ayık gezmeyi düşünmüyorum."
2- "Artık soğuğa aldırmadan elimizden geldiğince tadını çıkarmaya bakıcaz"

ÇELİŞKİ!!!

amsterdamı o kafayla gezersen güzelim şehirden kafa olmanın ve saçma sapan eğlenmenin dışında bir şey anlamadan dönüp gelirsin.

daha önce bir amsterdam sorusuna verdiğim cevap:

tren istasyonundan şehir merkezi istikametine doğru sırasıyla gideyim.

istasyondan çıkınca zaten kalabalığı takip ederseniz, en işlek caddede bulursunuz kendinizi. sağ tarafta dünya pahası hediyelik eşya dükkanları, sol tarafta da büyüklü küçüklü çeşitli müzemsiler var. büyük genişçe bir meydana çıkacaksınız; orası dam square. kraliyet sarayımsı bir şey var. gezmeye çok değer mi bilmiyorum ama 25 euro gibi bir ücreti olduğundan ben hiçbir zaman girmedim içine. daha doğrusu içine girdim, girişten bakıp çıktım. onun hemen arkasında, cadde üzerinde tarihi, mükemmel bir binaya kurulmuş bir avm var. bizdekilerden çok farklı. orada da şöyle iki dönülebilir.

geri geldik o meydana. sarayımsıyı arkamıza aldık, karşıda bir dikilitaş var. o tarafa geçtik, ara sokaktan hafif sol yaparak girdik, de oude kerk var (the old church). ben ne zaman gitsem içeri giriş yoktu hiç. sürekli mi yasak, yoksa geçici bir şey miydi bilmiyorum. o kilisenin hemen alt tarafında da red light başlıyor zaten. hem gündüz hem gece görmek gerekir diye düşünüyorum. gece ben çok tedirgin oluyorum oralarda. o yüzden adam akıllı nerde ne var keşfetmek için gündüzden bi ön hazırlık yapılabilir. red light'tayken kanalın diğer tarafına geçince de çok abidik gubidik sevimli dükkanlar başlıyor. mesela bir condom shop var. vitrindeki her parça görmeye değer :) onun dışında ikinci el dükkanlar falan, çok güzel şeyler bulabileceğiniz dükkanlar var o sırada.

neyse, dam square'e geri çıkalım, cadde üzerinden devam edelim. hatırlayamadım şimdi tam ama dümdüz yürürken (ha bu arada o meydanda madam tuso müzesi de var ama ben ona da girmedim) sağ tarafında çiçekçiler olacak. o araya girip çiçekler, tohumlar falan bir süre takılabilirsin. sokaktayken sol tarafında çiçekçiler, sağ tarafında da küçük küçük peynirciler olacak. o peynircilere girip peynirleri tat, ama alma. çünkü (yol tarifini hatırlayamadım şimdi) de pijp denen mahallede aynı bizim pazarlar gibi pazar kuruluyor. ben 500 gr baby gouda'yı 4 euroya almıştım ordan. en ucuz peyniri o pazarda bulursun.

ucuz demişken, illa ki hediyelik almak istenir. onu da watrelooplein'ın oralardaki bit pazarından bulabilirsin. dükkanların yarı fiyatına her şey.

Bira falan içilecekse de "brouwerij 't ij" var yine şehir dışına doğru bir yerlerde. bir değirmenin içine kurulmuş bar. bahçesi de çok güzel beer garden şeklinde. karşı tarafında böyle limanımsı falan, güzel yerler var. tam hatırlayamıyorum, gidip bakman lazım :)

ya bir de sarpathistraat üzerinde amsterdam üniversitesinin öğrenci yurdu var. oralarda çok güzel bir kültür merkezi vardı. giriş katında akşamları çok güzel konser salonları oluyordu. ama adını unuttum onun da.

bu arada, hooop diye amsterdam centraal'e geri gittik. arka tarafında deniz var. bir de köprü var. o denizin ortasında java eiland diye bir ada var. köprüden yürüyerek oraya git, otur orda saatlerce denizi izle, limanı izle, mis gibi havanın tadını çıkar. çok fazla bir manzarası, özelliği falan yok ama çok huzurlu, şehrin kalabalığından uzak. belki sadece sen bile olabilirsin o an orada oturan.

şimdi böyle anlatınca gerçek dünyadan kopup oralardaymışım gibi hissettim. annem odaya girince kendime geldim. çok üzülüyorum.

not: bunlara ek olarak bir de vondelpark var.

edit: daldan dala atlarken atlamayı abartmışım biraz. "neyse, dam square'e geri çıkalım, cadde üzerinden devam edelim. hatırlayamadım şimdi tam ama dümdüz yürürken" diyip bırakmışım.

evet, neyse, dam square'e geri çıkalım, cadde üzerinden devam edelim. hatırlayamadım şimdi tam ama dümdüz yürürken, ama baya gideceksin rembrandtsplein tabelasını takip et. çok yakın zaten. orası da çok güzel, alternatif bir meydan. ben en son gittiğimde resim yarışması vardı. ressamlar eserlerini hem sergiliyor hem de bir yandan yeni tablolar yapıorlardı.

oradan da devam ettiğinde, meşhur iamsterdam yazısının oraya çıkacaksın, museumplein yani. ama yine orda da çok bir şey bekleme. yazının da bir nanesi yok. yazının ordaki rijksmuseum dünyadaki en güzel müzelerden diyorlar ama, fakirlik. ona da girmedim. vondelpark da o müzenin arka tarafında zaten.

edit 2: zaten amsterdama gdip kafa olursan, haliyle amsterdamdan tat almazsın, sonra da bi bok yok dersin. öyle güzelim bir şehire gitmişsin, neden ziyan edesin ordaki vaktini mantarla şunla bunla? içmeyin kardeşim. ya da akşam inzivaya çekildiğinizde için. gününüzü de gezerek değerlendirin. içecekseniz de ütopia var, oradan alın ne alıyorsanız.

bir de, couchsurfing'de adamın biri geçen yıl free canal tour'lar düzenliyordu külüstür bir tekneyle. ona katılırsan insanların saatlik 60 euro verdiği geziyi daha az konforlu bir teknede sen bedavaya yapabilirsin. tur sonunda 3-5 euro bahşiş bırakmak ya da bir bira ısmarlamak da opsiyonel.

hatta onu da başka cevabımdan kopyalamışım:
www.eksiduyuru.com

400 euro her türlü yeter rahat olun. otel parası falan içinde değil tabi? heineken leş gibi bir bira bence. yani fabrikayı görün tabi ama içmeye başka bişey deneyin. alman birası varsa onları tercih edebilirsiniz. mantar olayına girecekseniz ve ilk defa yiyecekseniz grupta birisinin kafası normal olsun. yine ismini malesef hatırlayamadığım büyük bir park var. vondelpark mı neydi. hava iyi olursa orda yiyebilirsiniz. ama birinizin kafa açık olsun unutmayın. mexicana ilk sefer için gayet ideal bence.

clublar 12 falan gibi dolmaya başlar. ama cuma cumartesi günleri çok kalabalık olabiliyor, o yüzden biraz çok geç gitmemekte fayda var.

Bulldog'u boşverin, turist kazıklamaya yönelik saçma bir mekan orası
Nieuwmarkt'da Green Place var, oraya takılın:
www.thegreenplace.nl

Bourbon Street canlı müzik için iyi mekan.
Onun gibi, yine Leidsplein'de Water Hall var, biraz daha salaş bir yerdir. Oraya da takılabilirsiniz: www.waterhole.nl

Gece Leidsplein çevresinde takılacaksanız şu barlar da güzeldir:
Weber
Lux
weberlux.nl