doğrudan bir yanıt değil ama köpek sahiplenme, yetiştirme ve yaşamınızı onlarla paylaşmak konusunda çeşitli bilgilere erişebileceğiniz bir adres önereceğim:

www.pozitifpati.com

İdrar tutamıyor derken o 2 kez dışarı çıkışı dışında hiç çişini yapmıyor mu yani normalde evde? Çok küçük çünkü çişini tutmasını beklemek için. Bizimki 3 yaşında olduğu halde 4 kez çıkarıyoruz biz tuvalate. Yavruyken de çişi geldikçe yapıyordu zaten evde, tutması çok çok zor çünkü o dönemlerde.

4 aylık bir köpek için 2 kere sokağa çıkarmak yetersiz; tuvaletini ortalama kaç saat tutabildiğini iyi gözlemleyip, ona göre mesela her 5 saatte veya 6 saatte bir dışarı çıkartmak lazım. Bu işin belirli periyotlar dahilinde olması önemli.

Havladığında nasıl bir yöntem izliyorsunuz? Mesela kendi köpeğimize evde tek başına kalma alıştırması yaptığımız zamanlar, bazen odasının kapısını kapıyor ve onu yalnız bırakıyorduk. Ağlıyor, havlıyor, kendini parçalıyordu ancak kapıyı katiyen açmıyorduk. Ne zaman ki ağlamayı keser ve en az 3 dakika sessiz dururdu, o zaman kapıyı açardık. Bu vesileyle ancak sessiz durduğu takdirde istediğinin yapılacağını öğrendi ve gereksiz ağlama ile havlamayı kesti.

İnsanlara sırnaşması sorun değil, hatta sosyalleşme çağında özellikle insanlara sırnaşmalı ve onlardan ilgi görmeli; mümkünse insanlar da farklı farklı olmalı. Yaşlı, çocuk, orta yaşlı, kadın, erkek, üniformalı, üniformasız vs. gibi. Bence sosyal bir köpek olmasına çok takılmayın, iyidir iyi.

Köpeğinize bir ağızlık alın, sokakta herhangi bir şeyi ağzına aldığı an, ağızlığı geçirin. Yani konfor alanını bozun. Bunu durmadan tekrarlayın, bir süre sonra ağzına bir şey almanın yanlış olduğunu anlayacak ve kesecektir. Ayrıca ödül mamasıyla gezerseniz, ağzına bir şey aldığında ona ödül mamasını sunma şansınız olur, ödülü gören köpek ise otomatik olarak ağzındaki istenmeyen nesneyi bırakacaktır. Zaman içerisinde bu eylemi "Bırak" komutu ile desteklerseniz, ağzına aldıklarını bırakmayı da öğrenir.

Köpekler birbiriyle delicesine oynarken, hatta dışarıdan kavga ediyorlar gibi görünürken takmamayı öğreneceksiniz ve peşlerinden koşma ihtiyacı hissetmeyeceksiniz. Tabii ki korunaklı olmayan alanlarda asla tasmasız gezdirmeyin köpeği. Bu koşturma olayının korunaklı bir alanda gerçekleştiğini varsayıyorum. Ayrıca köpeğinizle "Gel" alıştırması yapmak önemli. Bunun için de yine ödül mamasından destek alacaksınız, çağırdığınız ve yanınıza geldiği her seferinde onu aşırı sevip, ödül mamasıyla ödüllendireceksiniz. Bu sayede köpek, yanınıza gelmenin ödül manasına geldiğini düşünecek ve sizin "Gel" komutunuza gönüllü olarak uymaya başlayacak.

mesela (pseudo code gibi yazıyorum, kural falan dikkat etmeden):

int topla(int a, int b) {
int c;
c = a+b;
return c;
}

toplam1 = topla(3, 5); // 8
toplam2 = topla(6, 9); // 15
toplam3 = topla(toplam1, toplam2); // 23

yukarıda topla(a, b) function'ı a ile b argümanlarının toplamını "döndürüyor". bir nevi yanıt veriyor.

Başka bir ustaya daha gösterin. Piston kurum bağlamış ve motor yağ yakıyor. Kompresyon sekmanı da dahil olmak üzere yağ sekmanlarını kontrol ettirin. Bu sıkıntılar motor gücünün ve veriminin düşmesine sebep olur. Triger kayışı değişimi yapıldıysa dişler tam düzgün takılmamış olabilir.

motor ustama yönlendirebilirim. arabayı gösterir fikir alırsın en azından. şaşmaz'da.

Yağ eksilten aracın bujisinin değiştirilerek sorununun çözüleceğini düşünmek büyük cehalet ilk işin ustanı değiştirmek olsun.

sorun tek silindirde ise büyük ihtimal yağ segmanı değişimi sizi kurtaracaktır. ayrıca o pistonun subabları da kontrol edilmeli.

@hayda bre, @orpheus
yağ/kompresyon sekmanı ve sübapların kontrolü motoru açmadan gerçekleştirilebilir mi? yani mümkün olan en az işçilik ile arıza tespiti nasıl yapılabilir bilginiz varsa paylaşabilir misiniz?

kompresyon ölçümü buji yuvasından takılan bir aparatla yapılıyor.
subaplar ve ilgili parçalar motoru açmadan sadece üst kapağı açarak yapılabilir. bi kaç saatlik iş fazla pahalı olmaz. subablardaki aşınma ve lastiklerinde sorun varsa zaten gözle görünür o.

segman değişimi için motorun açılması şart. önce yukardakileri denemek lazım.

delicevat +1, yağ pompası, devir-daim pompası, debriyaj baskı/balata, triger seti gibi ekipmanlarının senin sorunun ile alakası yok. 220 bin km'deki bir motor hazır açılmışken değiştirelim tekrar motor indirilmesin diye düşünürsen evet değiştirilebilir, fakat zamanı geldiğinde bahsi geçen parçalar değiştiyse boşuna masraf. Şu an ben kendi aracımın motorunu indirdim evde tek başıma, fakat rektefiyeye girmesi gereken parçalar oldugundan eskiden beri tanıdıgım bir ustaya götürdüm parçaları. Rektefiye için 700 tl, motorun toplanıp takılması için 650 tl fiyat aldım, diğer parça masrafları hariç. Ford için maalesef bildigim bir usta yok :/

@mevtagezer segmanların kontrolü için motorun açılması şart.

Growing Object-Oriented Software Guided by Tests

www.amazon.com

bunun yaninda yine ayni serinin bu kitabi var www.amazon.com bu da cok kolay okunabilir bir kitap, OOP den daha cok java ya yogunlasmis bir kitap.

giris icin genelde hep "Head First" serisi kitaplari oneriyorum cunku piyasadaki bircok java-OOP anlatimi kitap ya orta seviye javayi bildiginizi ya da OOP bildiginizi farzedip anlayiyor. Bu kitap ise cok basit anlatimli, bir suru detaya bogulmadan ornekler ve cizimlerle anlatiyor. Cok hizli okunup bitirilebiliyor, ingilizcesi cok sade. Bu kitabi bitirdikten sonra herhangi bir orta seviye java kitabi cok daha anlasilir hale gelir ornegin bu www.amazon.com yada bu www.amazon.com

OGYoutube

ogmods.net

No root user seçin telefon rootlu değilse.

skytube
gerçi tam arkaplanda çalıyor denemez. yalnız ekran kapalı/kilitliyken durmuyor official YouTube app gibi, çalmayı sürdürüyor.

MYT Material ya da Doremi.

//

Playlist insanı değilim yazdığım şarkının çıkması önemli. Bu iki program da YouTube'u kullandığı için günlük tempoda sık sık kullanıyorum.

Wiper

bu köpek sahiplenildi diye hatırlıyorum. fb linkine tıklayınca da pasif yazıyor. bir karışıklık mı var?

ilan aktif yazılmış. teşekkürler. şansı açık olsun

aslında sahiplenildi fakat sahiplenen kişinin hayatında gerçekleşen ani değişiklikler nedeniyle geri verildi. ilandaki pasif ifadesi hatalıdır. düzeltilecek.

çok güzel, umarım yuva bulabilir :/

diyemiyor olabilirsiniz. yaşadığım örnekte, tapulu susuz tarla vasıflı arazimiz üzerine 20m^2 beton platform üzerine tel çevirip içine alet edevat koymak için bile "aslında" izin almamız gerektiği söylenmiş idi. almadan yapmıştık ama, almamız lazımmış meğerse.

teoride izin gerekli o zaman, ama pratikte sallanmıyor. teşekkür ederim.

yurt dışından para transferlerinde bankalar ve western u. gibi firmalar baya kesinti yapıyorlar. ben yurt dışına para göndereceğimde (75€) yaptığım hesaplarla en ucuzunun paypal olduğunu bulmuş idim.

swift denilen şey kabaca üye bankalar arasındaki uluslararası para transferidir. senin swift için ayrıca bir hesap açmana gerek yok, hesabının olduğu bankanın swift ile çalışması yeterli ki trdeki tüm büyük bankalar çalışıyor zaten bildiğim kadarıyla.

swiftde bir komisyon oluyor ama onu parayı yatıran ödüyor zaten, sen alıcı konumundaysan sana giren çıkan bir şey olmaz.

IBAN numarasını yollasan yeter. Başka bir şey yapmana gerek yok.

bir yemeğe 1 bulyondan fazlası gereksizdir.
ha diyorsan ki ben ordu doyuruyorum, kazanla yemek yapıyorum, şaka bir yana cidden çok büyük tencerede yapıyorsan 2 tane koyarsın, 8-10 kişilik fln.
:)

@goldentitan
aslında benim sorum, "bir tablet bulyonun kaç bardak gerçek et suyuna eş değer olduğu"

şöyle de sorulabilir;
- iki su bardağı gerçek et suyu yerine kaç su bardağı su ve kaç tablet et bulyon kullanmalıyım?

bence x=y<5
ama bu demek değil ki 2 bardak için yarım kullanın, yine tam tablet kullanın sonuçta.

4 porsiyon için 1 bulyon.

1 su bardagi su icine atilmis bir bulyon 1 su bardagi et suyuna esit olmasi lazim. bulyon paketinin üstünde yazmiyor mu öyle bisey?

@shi aila
1'e 1 değil ama evet, üstünde yazıyormuş; "5 su bardağı suya 2 tablet".

renk ve frekans ayarların tam mı?

filmlerin sadece full hd olması çok bir anlam ifade etmiyor aslında. fullHD diye iki saatlik film indirdiysen ama dosya boyutu 2GB ise çok şey bekleme derim. öncelikle görüntü kalitesinden emin olduğun bir medya ile denemelerini yap bence.

Bir de tv'nin görüntü ayarları var, ben real cinema mı ne ona ayarlıyorum.

renk ve frekans ayarları nasıl yapılıyor.

TV'nin 1920 X 1080 çözünürlükteki tazeleme sıklığı (frekans dediğim bu) bilmen gerekiyor. LAptop'tan da çıkışı bu şekilde ayarlaman gerekiyor.

Renk de hem TV'nin kendi ayarlarından hem de laptoptan yapılmalıdır.

Contrast, Hue, B/W vs. bu ayarlar işte.

Kısacası laptopu TV'ye bağladıktan sonra masaüstünde boş bir yere sağ tıkayıp, Ekran çözünürlüğü hatta oradan da Gelişmiş seçenekleri kurcalaman gerekebilir.

oradaki inanmak kelimesiyle kastedilen din için kullanılan inanmak kelimesiyle aynı şey değil, daha çok doğruluğunu kabul etmek anlamında kullanılıyor ama dediğin gibi zaman zaman anlam karmaşası yaratıyor.

olur da bir gün evrimin yanlışlığı ispatlanır da başka bir teori gelişirse ona inanırız demek. dogmatik değiliz demek. din değiliz demek. maymuna tapıyon ehüüüü diyen kazmalara karşı bir savunma mekanizması.

teori - kanun konusundaki kısım şu sitede güzel açıklanıyor:

www.notjustatheory.com

evrim teorisi dünyaca genel kabul gören bir olay. bugün okullarda öğretilen doğruluğu ispatlanmamış ama doğru kabul edilen binlerce olay var. evrim'in tek sıkıntısı kutsal kitaplarla çelişmesi, yoksa bir farkı yok.

sözlüğe de yazılmıştı: şu geçenlerde iran'da dünya yuvarlak mı tartışmasıyla çok alay edilmişti ya, aslında türkiye'deki evrim tartışmasından daha temelsiz değil yani.

ha türkiye'de bile bakma 10 sene öncesine kadar evrim adam gibi öğretiliyordu. biz lisede evrim var diye öğrendik, salak salak şeyler kafamıza sokulmadı. ta ki akp başa geldi, bu işe el attı, umuma açık parklarda belediyeler evrimin olmadığının "kanıtlarını" gösteren adamlara para verdi, sonra konuşulmaya başlandı.

evrim teorisi'nin kanıtlanmamış yahut sürüncemede olan kısımları evrimin varlığı ya da yokluğu ile ilgili değildir. evrim teorisini teori yapan şey evrim sürecini açıklama üzerine olduğu içindir, evrimin kanıtlanmamış olması değil. evrim kanıtlanmamış bir olgu değildir. sokakta gördüğün evcil kediler bile evrimin kanıtıdır.

evrim diye bir 'kanun' asla varolamaz. bu kelime oyunu yıllarca kullanıldı. evrim bir 'kanun' değildir. kütleçekim 'kanunu' evrendeki bütün makro boyutta maddeler için geçerli ve değişmezdir, evrim teorisi ise bir süreci 'açıklayan' bir veri bütünüdür ve bu veriler yeni bulgularla sürekli değişkendir. örneğin cro magnon'larla yakın akraba, günümüz insanına daha çok benzeyen bir tür bulunur ve teoriye yeni bir veri eklenmiş olur. moleküler veya tarihsel boyutta her gün yeni veriler bulunmakta.

fundamentalist ve ukala olmak istemiyorum ama olacağım biraz elde değil, insanların bi sik bilmeyip de üzerine en çok konuştukları konudur evrim. çünkü bu kadar çok veri yığınına rağmen mantığı bir o kadar da basit. adamın karşısına iki sayfalık karmaşık fizik denklemi koymuyorsun ki bi sik bilmediğini farketsin. 'dil'le anlatmaya çalışıyorsun ve örnek veriyorsun ama adam okumuyor bile.

en.wikipedia.org
çog da iyi açıklamış, çog da güzel açıklamış. ben de çevirmeye çog üşendim.

www.eksisozluk.com

evrimle ilgili aklınıza takılan her türlü soruyu buradan bize sorabilirsiniz.
www.evrimagaci.org
www.facebook.com/treeofevolution
fakat şu kafanızdaki soruları belki biraz giderebilir. www.facebook.com

2.3.5 de aksine batarya ömrünü uzattılar diye biliyorum. Tam olarak nasıl yapıldığını hatırlamıyorum ama, cihazdaki pil hafızasını, daha doğrusu pille ilgili datayı tutan dosyayı sıfırlama gibi bir özellik var. Onla ilgili doğru programı bulup kurarsan, ben ismini bilmiyorum, belki pil datasını temizlemen işe yarayabilir

diyorlar ki telefon kapanana kadar pilini bitirip sonra recoveryde açıp "wipe battery stats" yapıp, sonra da sonuna kadar şarj etmek bu update ormanlarında 6.38 kaplan gücündeymiş. efsaneye göre bunu yapabilmek için custom recovery yüklenmiş olmalıymış ve telefon bilgisayar usbsinden değil de fişe takılan şarj aletinden şarj edilmeliymiş.

@metvagezer telefonu S-OFF yapmak istemiyorum.Bu yüzden sadece telefonda arkada ne çalışıyor ne kadar pil harcıyor onu bilmek istiyorum.

s-off yapmak istemiyorsan, ayarlar kısmından pilimi ne kullanıyor kısmına bakarak yüzdelik olarak görebilirsin neyin ne kadar kullandığını

settings->about phone->battery use işini görebilir belki.

Değildir. Bir şey çıkmaz.

30 yaşındaysan ve paran varsa 21 gün değil, hiç yapmıyorsun askerlik.

sorunun cevabı; bence de değil. bence asıl insan haklarına aykırı olan askerliğin ta kendisi. eyyorlamam bu kadar.

içini rahatlatacaksa bence haklısın, insan haklarına aykırı olduğunu düşünüyorum ben de, düşünüyorum düşünmesine de neye kime fayda getirir bilmem.

şu yasalar ve şu anki bedelli koşulları çerçevesinde büyük bir haksızlıktır.

bedelli askerliği savunanlar parası olmayan ne yapsın? sorusuna cevap verebilirse haksızlık bir nebze azalabilir.

vicdani ret o yüzden gündemde diye biliyorum. paranız yoksa kamu görevi ile ödeyebiliyorsunuz bildiğim kadarıyla.

not: henüz yasayı okumadım.

vurgulamak istediğiniz şey yasalaştırılmış adaletsizlik ya da eşitsizlik olabilir ancak insan hakları olamaz. zorunlu askerlik (ki bedelli-kısa-uzun hepsi zorunlu) kavramı bütünüyle pek çok hakkın gaspıdır zaten.
b,ildiğim kadarıyla yakın bir zamanda vicdani redde dair bir yasa çıkmayacak.

şu meşhur klişe laf var ya, "herkes eşittir ama bazıları daha eşittir". ulen ağzımız yüzümüz klişe oldu be!

ayrıcalığa, ayrımcılığa, sana, bana, bize mütemadiyen giriyor bu ve benzeri durumlar.

eşitlik minderin altında, adalet çekmecede, sınıf da masadaki tabakta.

askerlik komple kalkmadıkça bu adaletsizlik kaybolmaz...

O noktaya varana dek, üniversite okuyanın kısa dönem okumayanın uzun dönem ve sıcak çatışmanın içerisinde askerlik yapmasını bu zamana kadar tartışsaydınız, insan hakları ve eşitlikten bahsedilebilirdi. Üniversite okuyamayan ve Şırnak'a giden adam kime isyan etsin, ayrımcılığa girmiyor mu bu durum? hani eşitlik, adalet, sınıf vss? diyorum ben de.

Adam iki çuval toz kaçırsın , boğaza nazır villada otursun , 4x4 cipler kullansın bu koymuyorda askerlik mi koyuyor güzel kardeşim. Hangi eşitlik hangi adalet?

@layer26
orada eşitsizlik var diye buradaki eşitsizliği görmezden mi gelelim?
bir alanda eşitsizlik olması başka bir alanda da eşitsizlik yapılmasını meşru mu kılar?

şu klişe, basmakalıp ve alakasız düşüncelerden kurtulun artık yahu.

@baldur Eşitlik diye birşey yok uyanın anlamında yazdım. Anlayana..

Eşitlik, adalet vs yok, olmayacak da.

Vicdani ret yok, olmasın da zaten. İnsanların sırf yaa ömrümün bilmem kaç ayı gidiyor ben bunu çekemem internetsiz ne yaparım bahanesiyle askerden kaçmak istemesi vicdani reddin istenmesinin en temel sebebidir.

Uzun dönem ve kısa dönem askerlik arasındaki süre farkı konusunda kararsızım, kısa dönemden de bolca öküz gördüm, uzun dönemden daha da fazla öküz gördüm, ama sanırım tek tip askerlik olması daha mantıklı.

Sonuç olarak, 6 ay mı 8 ay mı ne olacaksa artık, tek tip askerlik şart koşulsun, vicdani red bok püsür olmasın, millet paşa paşa askerliğini yapsın

işe yaramıyormuş.

www.tuncaelektronik.com.tr

şu şey elektrik tasarrufu saglamaz herhalde :D bi de içini acıp gostermişler. bari karmaşık bi şey olsaymış belki inandırıcı olurdu

allah aşkına bir elektrik mühendisi falan çıksın şu sahtekârlığı anlatsın. yok böyle bir şey. sadece bir trafo"cuk" ve ne bileyim alakası bir devre ile olacak şey değil bu. bu bildiğin saadet zinciri. boş kutu satsalar sahtekâr olarak suçlanacakları için içine koyuyorlar bir devre. tamamdır. e senin elektrik faturan düşmezse "sizin kullanımınıza uygun değilmiş" diyerek geri alıyorlar. bir çok kişi de geri vermeye falan üşendiği için kalıyor öylece.

%25 tasarruf sağlayabileceğine ben de inanmadım açıkçası. günlük 1-1.5kw civarı elektrik tüketimim var evde. adamların ürünleri minimum 10kw dan başlıyor :D büyük ihtimalle cihazın fiyatı da benim 2 tam yıllık elektrik faturam kadar. böyle cihazlardan ziyade elektrikli aletleri alırken tükettiği elektriğe göre almak en mantıklısı.

tasarruf sağlamaz (ev kullanıcısına maddi olarak). kompanzasyon büyük endüktif(genelde)/kapasitif karakterli yükleri olan tüketiciler için uygulanır ve gerekirse endüktif tüketimleri ücretlendirilir (cezalandırılır). ev kullanıcılarına aktif tüketimleri haricinde bir tarife uygulanmaz.

Ha teknik olarak kompanzasyon şebeke yükünü ve kayıpları azaltır, ama hesaplı yapılması gerekir. Endüktif yük seviyesine göre kompanzasyon seviyesi ayarlanır. Bu aletler bu ayarı yapabiliyorlar mı bilmiyorum. Zaten ev tüketimleri de genelde aktiftir sanıyorum, tabi 30 tane PFC'siz güç kaynaklı oyun bilgisayarı çalıştırmıyor veya 20 yıllık buzdolabınızı kapağı açık çalıştırıp evi soğutmaya çabalamıyorsanız.

erkekseniz öyle. isteğe bağlı bağkurlu olabilirsiniz. ayda 250 küsür lira ödemesi var. ben bu şekilde ameliyat oldum.

Niye kazık yemiş olasın? Senin için söylemiyorum ama 18ini dolduran ve bir baltaya sap olamamış herkese devlet bakmak zorunda değilki.

bgraydin haklısın teşekürler sanırım verdiğim 20 lira bana koydu :)inheritance:erkekseniz öyle diyor bayanlarda durum nedir peki? devlet bir baltaya sap olamamış bayanlara bakmak zorunda mı?

bayanlara evlenene kadar ya da iş bulana kadar bakıyor diye biliyorum.

en son bayanlar için de kalktı o durum galiba.

babalar gibi de kazık yemiş oluyorsun. 18'ini dolduran ve hangi baltaysa artık ona sap olamamış ama en az 3 çocuk hedefiyle ülke içerisinde ekonomik faaliyetlerini sürdüren ve cayır cayır vergisini ödeyen her T.C. vatandaşı gibi. devlet sosyal, ama bazılarına daha sosyal.

santralin bekçisi falan varsa ondan kaçabildiğiniz sürece bir zarar olmaz. yalnız bakın elektrik santrallerinin yakınlarında şalt sahaları olabilir, oralara girmeyin. belinizi kırarsınız.

kollar santral kulesinin yüksekliğine ve türbin gücüne göre yerden 30m-45m yüksekten geçer dönerken. büyük güçlü türbinlerden bahsediyorum tabi, evin çatısına kurulan ufak olanlarından değil.

hay allah hiç mi yoktur? ne biliyim kollar falan da çarpmaz mı bi yerimize? Don kişot'a uyarlamaya çalışıyorum da..

eğer 10 15 metre boyunda değilseniz kollar çarpmaz.

kendisi rüzgar oluşturmadığı için, rüzgarından da uçmazsınız, aksine geçen rüzgarın hızını azaltır.

kuşları öldürür. ama amerika da yapılan araştırmalar, geleneksel yöntemlerle elektrik üreten tesislerin neden olduğu kuş ölüm sayısının, rüzgar türbinlerinde ölen kuşların sayısına göre daha fazla olduğunu göstermiştir (üretilen birim elektrik başına).

don kişot rüzgar değirmeniyle ortaklığa gidip, kömür santrallerine filan kafa tutsa, belki biraz daha değişik bir şey ortaya çıkar :D

Rüzgar değirmenlerinin rüzgarı çok tehlikelidir.
Paraşütvari üzerinize bol kıyafetler giyip yaklaşırsanız, rahat uçarsınız.
Bu sebepten ötürü bekçileri, dar pantolon, slimfit tşörtler giyer.
Genelde mahalle de top diye anılırlar.
Oğulları da eşçinselliğe eğilim gösterir.

Evet rüzgar değirmeni

aslında kömür santralleri dediniz aklımda yeni şimiekler çaktı, nükleer santraller yapmayı düşündüm hem bi mesaj bi bişiy veriri insanlığa :P bi de çok konuşulmaya başlandı ya japonya depreminden sonra yeniden..

şaka şaka sadece bi okul procesi bu tabi ki..

koordinatlari yaziyor zaten google earth ama o koordinatlarla bir sey bulamazsiniz.

belediyeye gidip sorgulamaniz gerek. internetten bu islem yapilamiyor-du-, umarim hala yapilamiyordur.

google earth harika bişey evet ama o kadar da değil. o dediğiniz tapuda belediyede devlette vardır ancak ve zaten google earth te göremezsiniz. aradığınız şey GIS veritabanı ve entrapmen in de dediği gibi umarım böyle birşeye internetten erişim yoktur.

bahsettiğim, earthde görmek değil de, earthde bakıp da ilgimizi çeken arazi bilgilerini herhangi bir kanalla öğrenmekti, yani earth bana burası ... ada ... parsel demesin, ama başka bir yere (efendim internet sitesi olur, duş başlığı olur) earth'den (veya başka bir yerden) bulduğum koordinatı söylediğimde bana ada/parsel/imar bilgilerini verebilsin.

bir yerin imar planının, parsel bilgilerinin, o parselin köşe koordinatlarının halka açık olmasında ne gibi bir sakınca olabilir?

benim elimde örneğin bir tapu ar ve üzerinde pafta/ada/parsel bilgisi yazılı haliyle. bu parselin köşe koordinatlarını öğrenmek istiyorum örneğin ankara'dan kalkıp da teee artvin'e gitmeden.

belediyelerininternet sitelerinde mahalle haritaları olabiliyor. ada parselini yazar mı bilemem tabii ama bakmakta fayda var. ancak doğru adres tapu ve kadastrodur ve imar müdürlüğü. telefonla bilgi verirler mi bilemiyorum tabii artvindekiler, işleri başından aşkın oluyor. interlekten zor gibi geldi bana.

150 170 tl arası. ayrıca foto ve görüntü cdsini de 50 küsür liraya satıyolar.

reaction diye bir şirket var, en güvenilir, en profesyonel ve dolayısıyla en popüleri. fiyatlar da 100-150 tl arasındaydı en son.

fiyatlar 120-170 arası, pazarlık edersin biraz. şirketin adını unuttum ama bir tanesi çok tavsiye ediliyor, hatırlarsam yazarım tekrardan. pilotları çok prof diye falan ama bence hiç gerek yok boşuna 50-60 lira fazla verirsin. hiç ölen kalan duymadım orda.

edit: airborne müş. pilotlar hep TYH sertifikalıymış falan. fiyatı da 170 lira.

www.eksiduyuru.com
Bir kısmını cevaplar.

reaction +1
kaş'a gidin :D

bira+burn diye bi olay var.. denemedim, denemem de muhtemelen ama aklinda bulunsun..

(bkz: wine spritzer)

Tekila! Bir 50'liğin içine bir tekila shot en idealidir.

biraya hiçbir şey katılmaz. buz bile. sade iç.

küçük bardaklara koyup iç.

biranın kafa yapmasını istiyorsan daha çok bira içeceksin bunun başka yolu yok.

tadını beğenmiyorum diyorsan o zaman içme, sevilmez mi biranın tadı? o zaman aynı fiyatlandırmayla şarap içebilirsin hatta daha ucuza.

shot olarak içilen, damak tadına uygun herhangi bir içki. karıştırıp içme. bir bira ardından iki shot ölçüsüyle takıl.

beraberinde kornişon takıl...

extradan meksika birası olmaz ama,bi bardağın kenarlarını limon sür sora tua batır kenarları margarita gibi tuz olsun sora birayı koy içine biraz limon sık tuzlu tuzlu iç

tekila shot +1

duborug kırmızı

50'lik birayı 70'lik bardağın içine koy , bir shot bardağı acı badem likörünüde bardağıyla beraber 70'lik bardağın içine at , burada maksat karışım olmasın , sonra yuvarla bir dikişte gitsin , zaten içimi kolay oluyor ama fazla abartma , taklaya gelme.

flash için bu var www.wix.com gayet de güzel, bol içerikli.

flash değil de, html olsa daha uygun sanki

bizimkine ilk baştan beri hill's yediriyoruz, oldukça fit kendileri. veterinerler de tavsiye ediyor markayı zaten. burada ben de daha önce sormuştum, sonuçta hill's tercih etmiştim.

madem herkes böyle diyor, ben de yarın alayım o zaman mamayı.
kuru mama ile ilgili sorun içeriğinin yanısıra kuru olması, bir sürü kedide böbrek hastalıklarına sebep olduğunu duydum. o yüzden de kedim normal kilosuna dönünce tekrar evde yapılmış mama vermeyi planlıyorum, o kadar zor değil hazırlamak, temel birkaç şeyi öğrenince çok kolay oluyor ve kediler de çok seviyor

ben açıkçası kaliteli kuru mama yiyerek obeze dönen bir kedi görmedim hiç o sebeple mamayı sizin yapmanız yerine şiddetle Pro-plan ya da Hills kullanmanızı öneririm bundan sonra. bunlar hakikaten çok kaliteli mamalardır duyduğunuz korkunç şeyler büyü ihtimalle "market mamaları" ile alakalıdır.

kedileri böbrek hastası yapanlar tvlerde reklamı çıkan whiskas vs gibi kötü market mamalarıdır. kaliteli mamaların kedilere zararı yoktur.

ayrıca neden veterinere inanmıyorsunuz?

@afro-sadece ilk yıl market maması verdim, 2 yıldır proplan yiyor ve bu kiloda.
@mea- (git: 160938) burada da yazmıştım kedimin başına gelenleri. burda bahsettiğim ameliyattan sonra başka bir veterinere götürdüm ameliyat sonrası takibi için o da antibiyotiği eksik dozda uygulamış, kötü bir şeye sebep olmadı ama ben veterinerlere güvenmiyorum artık.

tam olarak anlamadım sanırım. 100 elma bir sütunda 90 armut başka bir sütunda mı olacak. yoksa ayrı ayrı elma ve armut sayılarını mı görmek istiyorsunuz?

öncelikle ayırmak için aşağıdaki formülü kullanın.

veri a1 hücresinden başlıyorsa;

B1 hücresine; =PARÇAAL(A1;1;BUL("elma";A1)+4)
C1 hücresine; =PARÇAAL(A1;BUL("elma";A1)+5;UZUNLUK(A1))

yazıp elmalarla armutları ayırın.

"100 elma"yı bir sütuna yaz, "90"ı bir sütuna yaz, "armut"u bir sütuna yaz.
aşağı doğru 90 olanı 10'ar artır, başka bir sütunda da &'le birleştir işte.

evet sadece armutlar artacak. hücre içinde formül yok, rakamlar ve karakterler var..

ve de sonuçta formülle arttırdığım ve elde ettiğim şeyler

100 elma 90 armut
100 elma 100 armut
100 elma 110 armut
100 elma 120 armut şeklinde aynı hücre içinde olacak..

tam olarak anlatabildiysem ne mutlu, inşallah diyelim =)

umarım bu sefer doğru anlamışımdır.

A1 hücresine "100 elma 90 armut" yazdıktan sonra aşağıdaki doğru diğer hücrelerde

100 elma 100 armut
100 elma 110 armut
100 elma 120 armut

yazmasını istiyorsunuz değil mi? eğer böyle ise a2 hücresine aşağıdaki formülü yazıp istediğiniz kadar aşağıda kopyalayın (daha basit bir formül mutlaka vardır ama ben istemeyerek biraz uzattım sanırım)

=PARÇAAL(A1;1;BUL("elma";A1)+UZUNLUK("elma")-1)&" "&PARÇAAL(A1;BUL("elma";A1)+UZUNLUK("elma")+1;BUL("armut";A1)-BUL("elma";A1)-UZUNLUK("elma")-2)+10&" "&PARÇAAL(A1;BUL("armut";A1);UZUNLUK(A1))

cevaplar için teşekkür ederim..

formülü çalıştırtmayı beceremedim, evdeki excel ingilizce,

=MID(A1;1;FIND("elma";A1)+LENGTH("elma")-1)&" "&MID(A1;FIND("elma";A1)+LEN("elma")+1;FIND("armut";A1)-FIND("elma";A1)-LEN("elma")-2)+10&" "&MID(A1;FIND("armut";A1);LEN(A1))

diye denedim ama çalışmadı..

@mevtagezer & ile yapmak güzel pratik görünüyo.. " "'la da boşluk attım mı tamamdır..

proteus .

hala devam ediyormu bilmiyoru ama ewb ( electronic workbench ) de olabilir.

proteus sanırım paralı.. başka yok mu?

proteusu crackli bulabilirsin heryerde. çok populer bi programdır.

LTspice

proteus iyidir biz elektronic workbench kullanmıştık

hiren's boot cd, ntldr hatasini cozuyor, yani en azindan menude ntldr'yi duzelt diye bi secenek var. denemeye deger.

wintoflash.com

kendini ısıra ısıra yalıyor, pire falan olabilir mi, acaba ne yapsam ben şimdi?

kap götür veterinere, en kralından bilgiyi verirler orada. kısa vedede eve işemesin istiyosan bir leğene kum koy (marketlerde satılan kedi kumlarından), kediye de göster bi kere, öğrenir.

veterinere götür.

hiç panik olmayın. gerekirse telefonumu vereyim arayın, harika bir şey yapıyorsunuz.

yalanması, kendini temizlemek istemesinden. güzel temiz bir yavru demek ki.
pire olması mümkün ama kedi piresi insana kesinlikle geçmez rahat olun.

bir kaba birazcık süt koyun ve yarı yarıya sulandırın. içine çok az da ekmek içi koyun. afiyetle yiyecektir. biraz da su verin ayrı bir kapta, malum bu havalarda çok susuyorlar.

yakınlarda bir petshop ya da migros varsa, bir paket silikon kum alın. 6-7 lira civarı, migrosta biraz daha pahalı oluyor. çok yüksek olmayan bir kabın içerisinde (yayvan bir leğen olabilir mesela) o kumu dökün, kediciği kumum üzerine koyun ve patilerini tutup nazikçe kumu eşeletin, o ne yapması gerektiğini bilir ve sonra da hep oraya yapar.

başka bir şey soracak olursanız sözlükten mesaj atın.

kedi sahibi bir abla sabahın köründe arandı, bilgilenildi. kedi kumu, tırmalama çubuğu çiş kabı, yemeği falan her bişeyi alındı. kaşınması ve ısırması normal dişleri kaşınıyor ve sokaktan geldi o yüzden her şey olabilir tabii ki dendi, biraz sakinleştim şu anda. kumunu tanıdı, mamasını yiyor, suyunu içiyor keyfi yerinde ve saldırganlığı da biraz azaldı. akşam üstü veterinere de götürcem. yardımlarınız için teşekkür ederim, başka bi şey olursa yazarmışsınız da sözlükten sorayım mı? :))

bir de elinizle oynatmayın. elinizi ıssırdığı zaman küsmüş gibi yapın ellerinizi koltuk altlarınıza sokup saklayın. böyle böyle elinizi ıssırmamayı öğrenir. şu anda bebek olduğu için bir şeyleri ıssırması filan normal. tanımaya, öğrenmeye çalışıyor.

kedi oltası alın ya da kendini yapın. bir çubuğun ucuna lastik bağlayın, lastiğin diğer ucuna da tüylü bir oyuncak. onunla oynatın. saldırma ve yakalama dürtüsünü tatmin edersiniz.

mutfağa girmesini istemiyorsanız şimdiden her girdiğinde mutfaktan atın ve hep aynı sesi çıkartın. şişşşşt diyorsanız şişştt ama yüksek perdeden ve hep aynı şey. tabi şimdi mutfağa girmesinden rahatsız oluyorsunuz ama bir süre sonra götünü başını bile öper hale geleceksiniz, kedi sevgisi böyle bir şey :)

bir de bu kekoların anlamlandırma yeteneği biraz azdır. bir kabahati yaptıklarında hemen o anda kızmanız lazım. yoksa niye kızdığınızı anlamazlar.

kedi ve disiplin kelimelerinin zıt anlamlı kelimeler olduğunu aklınızın köşesine yazın.

reklam uğruna formatı anırtmayalım arkadaşlar.
duyuru var bak negzel.

bilet milet satıldığına göre sizinki de olur, silinmez, formata aykırı değildir. ama burada duyursanız çok daha güzel olur çok daha güzel iyi olur tamam mı:)

hocam sen tükanın yerini de tarif et de gelip alalım, deneyelim. hem beğenirsek söyleriz de burda, niye söylemeyelim. :)

sayın abilerim. alaman teknolojisinin son harikası olan bu pc, inkiltere kıralı, taçsız kral pelaee, bakenbauğeer, filan falan. ya sallayın birşeyler hiç bir fikrim yok. 20 lira deseniz de 2000 lira deseniz de tamam diyeceğim. kafamda bir şeyler oluşsun en azından.

ya vatan bilgisayar'dan sıfır fiyatlara bakıp onlardan kdv'yi üstüne de bi %20 amortisman düş, olsunu sana fiyat işte. olmaz mı?

hm hm %20'yle kurtarırım yani? dur bi bakayım ne kadar olacak.

Moral bozmak istemem, ama siz o fiyatı 2'ye bölün eğer çok çok yeni değilse.

yok canım, moral bozulması gibi bir durum yok. bilgim olsun diye soruyorum, en objektif tahmin neyse söyleyin ben de bileyim de ona göre karar vereyim değer mi satmaya.

Film sessiz değil.

vlc player da, sesi olduğundan yüksekte dinleme şansı vardı galiba. bir de onda dene bence. yoksa yeniden indir. sessiz film değil tabi ki:)

center kanalı bi şekilde stereo çıkışa dağıttırman lazım sanırım. ezberden bilemiycem şimdik nasıl olduğunu. başka film olsa yanıt vermezdim ha :D

bbrip'lerde bazen ses sorunu oluyor. bu sorunu aşmanın en iyi ylu ve en sorunsuz ve kaliteli film izleme yolu vlc player indirip onunla seyretmektir.

bi dakika.. ben de bu filmi sessiz izledim? sessiz değil miydi?

farklı media player'lar dene.
ben bs player'da sesi çok çıkmayan bir filmin km player'da çok rahat izledim

önce windows media player ile denedim ses vardı. ama altyazı olmadı tabi. sonra gom ile bir daha açtım. bu sefer ses geldi. dosyanın keyfine göre sanırım.
@sir gawain hadi başlarda diyalog yok da ortalardaki diyalogları da mı sessiz izledin?

adam ölürken biraz ses çıktı onun haricinde ses yoktu.

:p ya neyse sen bana bakma, film sesli tabii ki. ben olsam çoktan başka bir sürüm indirmeye başlamıştım bile.

dvd'si var bende filmin.
bi defa taktığımda senin sorununu yaşamıştım, başlardaki sesler çok az geliyor ve insanların sesi gelmiyordu. dvd player'la 5 dakika boğuşmamın sonucunda (kumandadaki bütün tuşlara basmak, menudeki bütün ayarları kurcalamak) normal haline döndürebilmiştim.

(18!/(18-6)!)/(24!/(24-6!)) olabilir mi acabağğ?

hehe, değiştirdim sinsi gibi.

18/24 x 17/23 x 16/22 x 15/21 x 14/20 x 13/19 sadeleştirdiğimde şöyle bir şey çıktı...


yaklaşık 0.1379 tabi illa sayı derseniz işte... yukardaki gibi bir işlem yapmak gerek bildiğim kadarıyla..

18x17x16x15x14x13 / 24x23x22x21x20x19 (:

18'in 6'lı kombinasyonu bölü 24'ün 6'lı kombinasyonu.

rubiks cube ün cevabına katılıyorum.sonuç da %13 küsür cıkıyor

18/24 x 17/23 x 16/22 x 15/21 x 14/20 x 13/19

yani, şöyle ki önce ihtimal önce 24te 18, sonra bir kişiyi seçtiğimiz için hem seçilen grup hem de tamamından birer kişi sırayla azalıyor. 6 kişiyi(6 işlemi) tamamladığımızda ise son buluyor.

nikon d60 modelini ve 18-55 lens alınız, başlangıç için idealdir. çanta almayı da ihmal etmeyiniz.

ikinci el D80, yanına da 18-135 lens, onun yanına da 50mm f1.8 lens alınız. bilen biriyle bakınız ediniz.

nereden alınır peki teknosa hariç?

istanbul'da hayyam pasajı tabi ki. fotokritik diye bir site var, onun market kısmına bakabilirsin.

kesinlikle bilen biriyle ve deneyerek, elleyip koklayıp al.

dslr fotoğraf makinesi almanız için henüz çok erken. Eğer kendinize alıyorsanız tabii. Bu iş öyle burdan tavsiyeyle olmaz ki. Bir ton okumanız lazım. naçizane fikrim.

ya önce nasıl bir şey sitediğinize karar verin. mesela bir kız arkadaşım kendisine canon eos 30d almıştı sorasında da büyük diye hayattan baymıştı. yani kısmen ufak bir makine mi istersiniz?
mesela geçen arkadaş d5000 aldmış bende d80 var karşılaştırdım bir kadın olsam kesinlikle d5000 i alırdım falan filan.

haricinde canon eos 450d ye bakın derim hala 0 ı bulunmakta.
ikinci el bakacasanız gene eos450 d ya da nikon d80 oalbilir.
ikinci el canon eos 40d de 1500 tl ye falan bulunabilir.

tavsiyem bütün her yerleri dolaşın hayyam, teknosa, darty mediamrkt. inanılmaz kampanyalar olabiliyor.

geçen bir reklam panosunda gördüm canon eos 1000d 999tl ydi 15-55 lens ile.

bu arada özellikle hayyamı didik didik araştırın. mesela peşin fiyata falan baya indirim yaparlar orada. ikinci el de hayyamda çokça bulunur.

ayrıca tavsiyem eğer daha öcne fotoğraf çekme (slr de) tecrübeniz varsa sıradan bir body alıp güzel bir lens set oluşturabilirsiniz. mesela tamron 17-50 f2.8 üstüne 50mm f1.8 üstüne sigma 50-150 f2.8 gibi.

ya da yeni başlayacaksanız bu olayara 18-55 bence yeterli bir lens ama 18-135 gibi bir lens daha iyi olabilir, zamanla da nasıl bir set oluşturmak istediğinize karar verir alrısınız vs.

500d. Ben alamadım, sen al.

belediyeler ilgileniyo bu işle. netten araştırın biran, bulursunuz.
haftanın belli günleri gelip alıyorlar evden

Beyoğlu belediyesinin servisi var, 444'lü bir numara, arayınca gelip evden alıyorlar. belki diğer belediyelerin de vardır...

hiç kimsenin bir haltla ilgilendiği falan yok. ne belediye ne bilmemne. yaşadığınız şehri bilmiyorum ama ankara'da ilgilenen eden yok.

siz ayrı poşete koyup geceleri sokakta dev arabalarıyla çöp toplayan çocukların işini kolaylaştırın yeter. onlar kağıdı, camı, tenekeyi, plastiği özenle ayrı ayrı toplayıp geri dönüşüme kazandırıyorlar. çocukları çöp karıştırmaktan kurtarmanız yeterli şu güzel memleketimin şartlarında.

antalya'da geri dönüşüm için çöp poşetlerini bile belediye dağıtıyordu, en azından dedeman bölgesinde. antalya'da varsa diğer büyük şehirlerde hayli hayli vardır diye düşünüyorum. belediyeleri araştırmakta fayda var. tansaş'ta atık piller için çöp kutuları da var.

organik atıkları da biyobozunur çöp poşetlerinde ayrıca tutup, o şekilde atabilirsiniz (doğal döngülerindeki yeri daha kolay alabilsinler). veya backyard composting işine girebilirsiniz.

en güzeli tekrar kullanılabilecek şeyleri evde bir işlere yaratmak, hemen çöpe atmamak. sadece şişelerden yaptığı evde oturan amcalar var. bir malzemeyi atmadan bi kaç işte bile daha kullansanız çok ama çok çok faydanız olur.

çünkü geri dönüşüm için de şu anki teknoloji ile çok enerji harcanıyor.
he bunun dışında illa çöpe atıcam diyorsan da mesela cam, metal ve kağıtları çok kirletmeden ayırarak koyarsan şehrindeki belediye uğraşmasa bile çöp toplayıcılar geri dönüşüme kazandırıyor.

he bu arada özellikle plastik çöpten en son tuğla yaptılar, betondan dayanıklı oldu diyorlar. ben de onların yalancısıyım.

ama çok da kasmayın.
mesela tüp krem kapaklarını kendine minare yapan deniz minareleri var.
plastik yiyebilen bazı bakteri türü canlılar var.
doğa başının çaresine bakar merak etmeyin. dünyayı kurtarmanız veya yok etmeniz o kadar kolay değil. atom bombası yapanlar, hadronda bilmemne çarpıştıranlar düşünsün bu durumu. siz keyfinize bakın. tatlı canınızı bunlarla yormayın :)
o kadar çok etkimiz var ki şu an bunu azaltmaya çalışmak ancak günah çıkarmak gibi bişi olur. ömründe bi kere uçağa binsen, ayrıştırdığın tüm çöpler heba olur mesela hehe, bunun artı-eksi hesabını yapmak neredeyse hiç mümkün değil.

he yalnız bi nokta daha var.
daha az ambalajlı ürünler almaya gayret edebilirsiniz. bu sayede çöpünüz de azalır. yani sadece elinizden çıkarırken değil, satın alırken de çöpü düşünün pliiiz iyi günner

bir de sanıyorum ya darty ya da media markt elektronik eşyaları alıyor. onları da lütfen çöpe atmayın, bu geri dönüşüm yerlerine verin.
bir de tabi ki piller.

sigortan yattığı sürece yemişim sözleşmeyi.

hukuk böyle işliyor.

fakat tazminatlarını falan resmi tutar üzerinden alırsın.

zarf içinde aldığın parayı bir şekilde kanıtlayabilirsen, tazminatını tüm maaş üzerinden alacaksın, kanıtlayamazsan da bankaya yatan ve sgkya bildirilen tutar üzerinden alırsın.

sözleşme yazılı olmak zorunda değil, yazılı olma şartı yok her sözleşmede.

işten çıkarılırsanız elden ödenen kısımlar için kanıt/tanık da yoksa kayıtlı ücretiniz üzerinden hesaplanır tazminat, ama tazminat almanız için işverenin işten çıkarma gerekçesinin haklı veya geçerli sebebe dayandırılmaması gerekir. gerçeğe aykırı uydurulan bir gerekçe olursa, veya kanunen haklı veya geçerli sebebe dayanmadığı halde tazminat ödemesinden kaçınılırsa da vakit geçirmeden itiraz etmeniz, bilenlerden fikir almanız gerekir.

Bana bak bu is yerini SGK prim tutarini dusuk gosteriyorlar zarf icinde para veriyorlar diye vergi dairesi, ssk ya sikayet edersen cok afedersin cok buyuk simis olursun sirketi,bu yollu tehdit edersen her turlu alirsin istedigin parayi, ama boyle tahsilat yaparsan danismanik ucreti alirim hocu mis.

---------------
uyuklayankedi:
"ama tazminat almanız için işverenin işten çıkarma gerekçesinin haklı veya geçerli sebebe dayandırılmaması gerekir"
---------------

Esas merak ettiğim konu da bu aslında. Çalıştığım koşullarda işten çıkarma için haklı/haksız sebepler ne olabilir? Sözkonusu koşullarda yaklaşık üç senedir çalıştığım da göz önüne alındığında, "ya işe geç kalıyorsun" gibi bir bahane işveren lehine geçerli bir bahane midir örneğin?

yani atılman lazım genç...

ben de mühendisim, proje bazlı çalışıyorum ama odanın kuralları gereği,normalde aldığım paranın iki katı kadar miktara sgk'lıyım. yarısını alıyorum, hatta bölük börçük, geç, zamansız aldığım için bırakmak üzereyim.

haklı sebeplerle hizmet sözleşmesi feshi diye aratırsan sonuç elde edersin.
işe gelmemek işveren tarafından haklı fesih ve geçerli bir sebeptir. yalnız bunu sözlü değil, yazılı olarak işe gelmediğine dair evine ihbarname yollaması lazım, ikinci ihbarnamede haklı fesih ortaya çıkar...

birçok yolla katakulli yapabilirler.. haklı fesihte tazminat vs alamazsın...



bu sgk'ya şikayet filan hikaye onlar, adamlar herşeyi kılıfına uyduruyor, hiç yorma kendini... tehdit filan etme alacaklarını da alamazsın..

şuraya bir bakın. madde 25 işverenin fesih hakkını doğuran sebepleri açılıyor, işçi için de fesih hakkı doğabilir, o da madde 24'te. bilgi için madde 17'den 22'ye kadar olan kısımları da okuyun bence. mesela madde 20'de fesih bildirimine itiraz etme usulü falan anlatılıyor. Sorunuzun cevabı madde 25/II/g'de. (uzun uzun yazmamak için böyle adres veriyorum.)

www.iskanunu.com

lens denesen?

denedim bi dönem, gebertti beni. alışmış olmak lazım sualtında kullanabilmek için. acil kullanıcam maskeyi, lensleri kaybederim, hep gözümü açarım suda.

www.bausch.com

ben su lenslerden kullanıyorum senelerdir, gozlerim de 5.30 benım de astigmatım var.

suyun altında açıyorsun gozlerını, cok problem olmuyor. tabıı abartmadıkca -yanı boş bulundun, gozlerını actın bır sey olmuyor.

numaralı denız maskesı de ıse yarıyor. ama baya tuzluya patlayabılır.

tam canlandıramamış olabilirim ama, deniz maskesi zaten yüze takılmıyor mu? gözüne lens, yüzüne de sıradan bir deniz maskesi taksan?

mares in look serisine bir bakmalıyım numaralı maske için.. aslında lens kullanmaya başlasam, güneş gözlüğü de kullanabiririm. en temizi lense geçmeyi denemek.

cressinin focus modellerinde var bu olay ama camları da az para değil hani 90 100 kağıttan başlıyo gokriver acil kullanıcam diyince sen..

1 ay içinde temin etmem lazım. Aciliyeti o. 1 ay sonra dalış.

Anadolu yakasındaysan kızıltoprak marintekte görmüştüm. 3 ayrı çeşit olarak yapmışlar ama numaraları filan aklımda kalmadı tabii. 90 kağıttan başlıyodu camları.

Haftasonu bakıyorum, sağol.

recuva diye bir program vardı. dene istersen.

biçimlendirmeden dene ama.

kartı makinadan çıkartıp kart okuyucuyla bilgisayarına takmayı dene. daha sonra bilgisayarım> hafıza kartın> sağ tuş> özellikler dediğinde dosya sistemi "raw" olarak görünüyorsa recovery programlarına başvurman gerek.

önerebileceğim recovery programı www.z-a-recovery.com adresindeki program olur. bir forumda deneyen pek çok kişiden onay almış. ama ben denemedim benim başıma geldiğinde verilerin önemi olmadığı için formatlamayı tercih etmiştim.

yine de verilerin için fazla umutlanma derim. kolay gelsin.

sundisk in programı var. ''resque pro''
fotoğraf kurtarmada en iyisidir.
ama ilk ihtimal farklı bir bilgisayar yada kart okuyucuda okutmayı dene.

cikolatali kupe al.

kupe kutusuna bi tane minik ama cok pahali cikolata koy, got yirtan bi de ambalaj yaptir, ver.

Hulahop

arkadaşım onu da biz mi söylicez ne kız arkadaşını tanırız ne bişey bari ne sever hobileri neler ne tarz bi insan biraz bahsetseydin. ayrıca sen tanıyamadıysan ne hoşuna gider bilmiyosan pes diyorum.

ben de cok begendigim bir mp3 calar almistim. 'ayy cok guzelll' demisti yalandan. ama ben begenmistim.

onemli olan senin begenmen. ne alsan da 'ayy cok guzelll' tepkisini gorecen.

ferforje kapı yaptır. bence kesin çok beğenecek. bir ömür unutamaz.

kendin yap. bok bile olsa kendin yap ver. umarım bokunu vermezsin. ama ne hediye edeceksen kendi ürünün olsun.

babalar gibi bir hediye tavsiyesi geliyor hazır ol. şimdi mevsim itibariyle bahar çiçekler böcekler... çık çayırlığa çimenliğe yarı çapı 3-4 cm olan bir papatya demeti oluştur.. tam ortasınada demetin, renkli bir çiçek bul iliştir .. sonra bu demeti beyaz yahut kırmızı bir kurdelayla bağla.. ve hatun kişiye ver.. o çiçekleri toplarken az çok elin yara bere olur çizikler fln oluşur onlarıda göster... kız sana ibadet etmeye başlmassa gel yüzüme tükür bu kadar da iddalıyım... öyle alışveriş merkezlerinden, büyük kapitalist düzenin piçi olmuş markalardan alacağın zilyon liralık hediyelerden çok çok daha iyidir.. tabi anlayana... bende böyle bir hediye verebilecek kız arkadaş arıyorm henüz bulamadım sebebi benim anlayışımın böyle olduğundan da olabilir... kız biraz piyasa kızı değilse çok etkilidir...

çiçekler için istanbul üniversitesi avcılar kampüsünü kullanabilirsin... güvenlik sadece biraz iknaya bakar.. durumu anlat anlayışlı olacaklardır...

bi kıza alınacak en güzel hediye ayakkabı veya çantadır. ikisi takım olursa tadından yenmez.

bence muzik kutusu cok guzel bir hediye :)

Pekala'nın önerisi çok yerinde. Hemen hemen her doğum günümde alsam da, hiç bir hediyeye değişmem, en çok sevdiğimin elleriyle topladığı çiçekleri...

çanta ya da ayakkabı olmalı bence de.

Ben Nikon F80 kullanıyorum ve gayet mumnunum. SLR ise Nikon olmalı derim. F80 sanırım artık üretilmiyor ama Sirkeci'de Hayyam Pasajında bulabilirsiniz.

yea 3000 - 5000 almayın. shutterı az D70s bulun alın. ya da D80 alın birazcık daha ittirip. bak yukarıda 18-135'le beraber satılıyor.

400d. sıfır spot bulursun.

700-800 liraya sıfır olympus e420-450 falan bulunabiliyor. düşünlebilir. türkiyedeki fiyatını bilemiyorum ama fransada şu an çevremde herkeste sony alpha 230 var. 250 euroya kit satıyorlar. nokia 3310 gibi herkesin elinde.
edit: slr denmiş şimdi farkettim.

Ben kesinlikle müziğe yönlendirirdim nasıl olsa normal eğitimini alacak.

müziğin yanında spor ve iyi bir yabancı dil eğitimi şu an aklıma gelenler.

spordan kasıt da jimnastik, yüzme ve basketbol. özellikle jimnastik vücudunu eğitmesi için çok küçük yaşta kesinlikle yapılması gereken bir spor diye düşünüyorum. yüzme de iskeletin düzgün gelişmesi için yararlı olur diye düşünüyorum. basketbol da sevdiğim bir spor:)

ben kesinlikle dil konusunda iyi eğitim verecek bir kurum arardım.

bale eğitimi veren bir kurum benim için tatminkar bir kurumdur.

yaratıcı drama, satranç ve bir spor dalı.
yaratıcı drama; çünkü hayalgücünü kullanarak yaratıcılığı teşvik ediyor. Böylece giderek körelmelerini engelliyor.

satranç; çünkü stratejik düşünmesini sağlıyor, olayı üstten görerek bir kaç adım sonrasını planlamayı teşvik ediyor.

spor; çünkü hem gerekli, hem de dalına göre farklı yetenekler kazandırabiliyor.

ayrıca çocugun yeteneğine göre müzik ya da resim de olabilir.

yüzme, basket, tenis, satranç, go, çeşitli müzik aletleri, bilgisayar (ama basit herkesin bildiği şeyler değil de biraz daha yazılımsal olabilir.).

satranç, yüzme, müzik, tiyatro, elektronik, geniş anlamda bilim, vs. hangi konuya eğilimi varsa onu çıkarabilecek, bulabilecek ve geliştirebilecek bir yere göndermek isterdim.

ilkokulda bize yaptıkları gibi herkese flüt çalmayı öğretmeye çalıştıkları bir yere değil, sadece futbol ya da basketbol oynatılan bir yere değil.

müzik ve yabancı dil. ayrıca çocuğun ilgilendiği şeyleri keşfetseler, neye yetenekli olduğunu anlasalar da ona göre davransalar pek şahane olur gerçekten de.

Çok güzel fikirler geliyor arkadaşlar. Devam edelim lütfen:)

Peki sizce bu fikirlerinizi gerçek anlamda uygulayabilen bir eğitim merkezine aylık ne kadar ödemeyi kabul edersiniz?

Kim bilir, belki de çoçuğunuz olana kadar böyle bir eğitim merkezi fikri hayata geçirilmiş olur, hem de fikir babalarına da büyük indirim yaparlar:)

kesinlikle muay thai kick box bu tarz bir dovus sanatina yonlendirirdim. kavgaci olmasi acisindan degil, kendine guvenli ve saglikli olmasi acisindan. hayatimda kavga etmemis bir insanim ama bunun insana vermis oldugu guven cok daha baska bir sey.

Bir Rus egitmenin gozlemi: Turkiye'de cocuklari yonlendirmeye cok hevesliler ama cok yanlis bi sey yapiyolar, o da her seye cok erken yasta baslatiyolar.

Misal, motor becerileri gelismemis cocugun eline muzik enstrumanini veriyosun, cocuk kendini kabiliyetsiz zannediyor filan. Fazil Say'a kizini soruyolar, muzige ilgisi var mi filan diye, adamin cevabi: "Muzik (varsa) insanin icinden fiskirir." Yani bizim bahsettigimiz cocuk, o tur istisnai bir cocuk degil. Siradan bir cocuktan bahsediyoruz. 11 yasindaki bir cocugun eline gitar vermekle, 14 yasindaki bir cocugun eline gitar vermek arasinda cok fark var mesela.

Bu cocugun Turkiye'de buyuyecegi icin yaris ati fenomenine maruz kalacagini var sayiyor ve makul bir sure kurstur, egitimdir diye ellesilmemesi, arkadaslariyla oyun oynayabilecegi ve agaclari sevebilecegi bir ortamda yetistirilmesi fikrini savunuyorum.

taekwondo

yaşa bağlı değişir.

okul öncesi kurumsa dans ve dil,
okul çağıysa müzik ve spor.

fiyat sormuşsunuz piyasa araştırması için sanırım ama gelen öneriler hep farklı tellerden ve gelir durumuna göre çok büyük değişkenlik gösteren olaylar. ben aylık 1000 lira veririm, öbürü çüş sokaktan mı topluyorsun parayı der küfreder yani.

yabancı dil eğitimi olurdu benim seçimim. ama bu okuldakinin aksine gramere yönelik değil tamamen konuşma pratiği üzerine bir eğitim veren program olurdu.

modern tavla

şunlardan birini veya bir kaçını evladımın yönelimine göre tercih ederdim.
basketbol
yüzme
satranç
yabancı bir dil
drama

Çocuğunun süpermen olduğunu zannetmeyen anne-babaların yaşadığı bir dünyada, anne babalara "çocuğunuz süpermen" gazı vermeyecek bir kurum olması yeterli. Sonra ortada 100 iq ile durmadan zorlanan, zorlandıkça asabileşen ve öküzleşen çocuklar olmaz mesela.

Bir de çocuğun karakterini anlama konusunda anne babalara destek verebilir. Mesela kıçının üzerine oturamayacak kadar hareketli bir çocuğa piyano öğretmeye çalışmamalı, futbol oynasın o çocuk ne biliim. Çocuğu yarıştırmasın, paylaştırsın. Ufkunu açsın, vizyonunu geliştirsin, play-doh yerine hamuru undan-tuzdan yapsın.

Çok dertliyim be sözlük.

dans.

yamaç paraşütü! agility için de işte, onun için ne lazımsa.

müziğe ilgisi olursa, oralardan. fotoğraf çekmeyi de öğrensin fotoğrafçı olmasa da.

veterinerden alacagınız frontlineı ensesine dokun, hatta veteriner yapsın daha saglıklı olur pire tasmasına vs de gerek kalmaz.

kedinizi tartın. kilosuna göre dış parazit ilacı isteyin vetten. böylece hayvanı götürmenize de gerek kalmaz. ense tüylerini iyice aralayıp tüm tüpü deriye yedirdiğinize emin olun. yine de keneler üstüne tutunabilir, dikkat edin, atlar :P

Veterinere götürmek elbette en iyi yol ama bizim kedi biraz agresif.. Fazla laubalilikten hoşlanmadığı gibi en ufak bir ters hareketimizde pençeyi atar :) O sebepten veterinere götürebilmek çok zor bir ihtimal.. Birde buradaki veterinerlere pek güvenmiyorum..

o zaman frontline ın ürününü alın, kilosuna gore verilicektir zaten bilmeniz gerekli, ensesine dokmeniz gerekiyor veterinere sorun veya internet sitesinde nasıl koyucagınız yazıyor kolayca halledebilirsiniz bu sekilde

pire tozu öldürebilir. pire tasması da daha dün ank. üni. vet. fak.'de dinlediğime göre zehirli - uzun vadede hede hödö falan.

normal sök, onların iz bırakmayan cinsten olmaları lazım. yine de iz bırakırsa bence çok hafif ılık suyla nemlendirdiğin bezle sil. çok hafif nemli ama, cihaza su gelmesin. veya marketlerle laptop temizlemek için yapılmış spreyler var...

çıkardıktan sonra iz kalırsa kulak temizleme çubuğu ve kolonya ile temizleyebilirsin.

Saç kurutma makinasıyla biraz ısıt orayı. Cart diye çıkar. Sonra izopropil alkolle de kalan izleri temizlersin.

izopropil alkol +1
hehe, saç kurutma makinesiyle abartma ama, sonra çemçük ağızlı olur labdobun.

bi arkadaş 'varsa ben sonsuza kadar cehennemde kalmam sen kalırsın. yoksa da zaten bi şey olmaz' demişti bana.

ya hacı çok saçma geliyor, öyle pamuk ipliğinde yaşıyoruz ki, bir çocuğun doğmasından 80 yaşına kadar gelmesi bence içinde 2093480934 tane mucize barındırıyor. he din vardır yoktur bir şey demiyorum, ama büyük bir güç bir şeyler var yae bence.

inancımı hiçbir şey yanıltmadığı/tersini göstermediği için inanıyorum. :) ama neye inanıyorum tabi orasını da anlatmam lazım gelir ama anlatmıycam :P
inanmayanlar da cehenneme mahkum gerçekten ama ahirette değil, bu fani dünyada... sürekli o cehennemde yaşıyolar zaten, üzülüyolar, sıkılıyorlar, savaşıyorlar vs vs vs. inanan da şüpheye düştüğü annn hop cehennemde :P

aileden gelen bişey, onlar ne ise sende o oluyorsun, seçme şansı verilmiyor.
gerçi ibadetlere o kadar bağlı değilim ama şu dini konuları da o kadar irdelememek lazım yoksa hayatı yaşayamazsın, netice de kimse bir şeyin gerçek olup olmadığını söyleyemez.

(bkz: agnostisizm)

bilim herşeyin açıklamasını yapabilir ama o kadar gelişemedik daha, dünyanın oluşumundan sonra "büyük bir güç"ün etkisi olduğunu düşünmüyorum ama ondan öncesi için bence birisinin parmağı var bu işte. şimdilik böyle düşünüyorum ama şu cern deneyinin bayağı bir şey açıklayacağını tahmin ediyorum, olmadı en azından biz bilemeyeceğiz kimin parmağı var yok?

(bkz: adam uçmuş beyler)

inanma ihtiyacı yaradılıştan gelir..
zora düşünce kimden yardım dileyebilirsin ki??
ya da bunca mucize kendi kendine mi oluyor...
Hz.Ali'nin sözü : Eğer İslamiyet yoksa ikimizde ölür toprak oluruz, ya varsa??

kendi üstünde bir güce inanmak, insanı her zaman rahatlatır, sıkıldığın anda yönelirsin dua edersin, rahatladığını hissedersin, bir felaketle karşılaştığında ondan geldiğini atlatacağını düşünürsün, eğer çok iyi biri olursan bir gün şirinleri göreceğine inanırsın (of negzel anlatıyorum bu ne şimdi :) ). kısacası insanın üstündeki büyük bir yükü alır, asıl sorun inanmamakta, çünkü iki bacağından birini kaybetmiş gibi hissediyor ve sürekli yalpalıyorsun.

kendisinin bir parçası olduğu bir güce inanmak ise insanı sorumluluk sahibi yapar :)

tam toparlayamayacağımı hissediyorum ama bir başlayayım bakayım heheh.

bence;
tanrı inancının en temelinde ölüm/yok olma korkusu var. insanlar bir gün gelip var olmayacaklarını kabullenemiyorlar. bunun yanında da, günlük hayatta karşılaşılan risklerden korunma ihtiyacı - kendini güvende hissetme ihtiyacından söz edilebilir.

ayrıca insan tembeldir - her canlı tembeldir ehe, en az enerji. ama insan aynı zamanda farkında olduğundan, bazı erindiği edimlerin psikolojik baskısından kurtulmak için de üstü kapalı olarak tanrı inancını kullanıyor (kader - kaza vs.)

hali hazırda bir inanç sistemine doğmak da oldukça etkili tabi, daha insan düşünüp çözümlemeye fırsat bulamadan - hatta düşünmeyi öğrenmeden - pek çok felsefi sorunun (sözde) yanıtı hazır olarak önüne seriliyor (tembellik yine bak).

işi bireysel düzeyden biraz yukarılara alınca da görmek mümkün ki, inanç/din unsurları, insanları gütmek için oldukça elverişli sopalardır. bu yönde ilerleyince de, insanlara inanç bir şekilde dayatılıyor ki daha sonradan tuhaf işleri sorgulamasınlar, paşa paşa savaşsınlar şehit olsunlar, paşa paşa tüketsinler vs.

entry silinmiş.

ilginç. moderasyon tarihçesi falan, oralarda bir bilgi bulamıyorum ben.
kendim sildim de hatırlamıyor muyum? olur mu öyle?

entry silinme istatistiklerin yok yani moderatörler silmemiş. sen silmişsindir o zaman farkında değilsindir.

evet ben o olayı unutmuşum. ondandır o zaman.

sildiğinizi hatırlamıyorsanız inci saldırısıyla alakalı olabilir. cuma akşamı mı girmiştiniz?

Bende de var bu, inci saldırısının olduğu gün öğlen iki gibi girmiştim. ilginç olarak aynı gün ondan sonra girdiğim başka bir entrye hiçbir şey olmamış. moderasyon bilgilerimde de görünmüyor, benimkinin linki de şu:

sozluk.sourtimes.org

"aradan yanlislikla silinmis entryniz var ise onaya yollamadan canlandirabilmeniz lazim." ssg'nin dediği şey bu galiba.

yavaş yavaş düzeltilmeye başlandı sanırım bu olay.benim de öyle olmuştu inci olayından sonra.çöp te filan da yoktu.modlog ta da herhangi bişey yoktu.sonra kendiğinden entry niz canlandırılmıştır diye mesaj geldi.

canlandırma gibi bir seçenek göremiyorum. dahası, entry hala silinebilir görünüyor, sağ altındaki seçeneklerde "sil" bulunmakta.

perşembe gecesi - cuma sabahı (28.05.2010 00:23) girmişim.

demirtepe'de de bir yer var, hemen metro durağından aşağı necatibey'e doğru giden sokakta, adını unuttum ama onlar da turlar düzenliyorlar. orayla da konuşup değerlendirebilirsin.

genelde, fanın egzos ızgarası ağ gibi tozla kaplanıyor, bu yüzden de ısınan havayı dışarı atamıyor alet. sonuçta da deli danalar gibi çalışmasına rağmen etkili olamıyor. tekrardan o zibilyon tane vidayı söküp, fanın egsoz ızgarasını temizlemen lazım sanırım.

e acıp temızlıcen ya da temızleticen ?

fanı temizledim sanıyordum. heat sink denen kısımdan deli gibi toz falan da çıkardım ama. heralde temizlememişim doğru dürüst hatta daha kötü hale getirmişim. bios seçeneğini elemek istedim çünkü biosu güncelledikten sonra baya saçmaladı bilgisayar, şimdi kendine geldi ama ısınıyor dediğim gibi.

neyse açayım madem ne yapalım. macunluyorlar falan diyorlardı fan temizlerlerken o ne ayak?

ne macunu denir buna? nerede bulunur?

termal macun, köşe bilgisayarcılarında bulunur. tamir, toplama yapan yerlerde yani.

köşe bilgisayarcı şart değil. vatan bilgisayar gibi büyüklerde de olur.

1. problem 2.problemden kaynaklanıyor olabilir. Çünkü yapmadıkça tuvaleti, erteledikçe bir yerden sonra gelmemeye başlıyor ve karında rahatsızlık olarak kalıyor sadece(gerçi o da olmamış ama). Bunun 1 ay kadar yapılmadığını gördüm. 1 ay sonunda baya sancılı oluyor :P

Sabahları kahvaltıdan önce kuru kayısı + 1 büyük bardak su gibi yöntemlerle boşaltımı düzenlerse gelecektir bence. Ama o/bu sebeplerden yapmamaya devam ederse hayat zor maalesef.

terle atıyordur heh hoh

süper bir soru.
lakin, bu soruya cevap yok. aynı durumda olan başka tanıdıklar söz konusu. vücut yapısı falan diyeceğz buna artık. bağırsakların çalışma problemi, falan filan deniyor.

başka bir yerde tuvalete gidememek de psikolojik açıklaması işin. zaten tuvalete çıkma eylemi çok ender gerçekleşen bir olay olduğundan, bu durumu başka yerde yaşamak istememesi normal. normal insan dediğin bi gün yapmazsa zorlanır çünkü, bu problemi yaşayanlar için bir-iki günlük gecikme problem olmuyor. o yüzden rahatça eylemi gerçekleştirecekleri bi zamanı beklemeleri normal. yine de bi doktor, bu yabancı yerde tuvalete gidemeyip, eylemi geciktirme olayının vücudu alıştırdığını söylüyordu. yabancı yerdeyim diye tuvalete gitmeyip ertelediği zaman, vücut geç çıkmaya alışıyor gibin.

yine de bi doktordan falan yorum alırsak süper olacak tabi.

activya yesin; ise yariyor gercekten. bir de dogadan form cayi...ciddi saglik problemi yoksa kesin cozum...

asıl bu bahsettiklerin kabızlık (dışkılamama) tanımına uyuyor. google'da aratın. kabızlık ve dışkılamama üzerine açıklayıcı metinler var. bir okuyun bence. bir hastalık belirtisi yoksa yediklerine içtiklerine dikkat etsin. lifli besinler yesin. kayısı yesin. muz ve kola tüketmesin. laksatif etkili ve bağırsak yumuşatıcı ürünlerden alın (kadınsal yoğurtlar). bunun gibi şeyler..

hamurişi falan çok yerse sıçamaz. lifli şeyler yemesi lazım.

sizin yanınızda çekiniyor da olabilir. mesela otel odasında içerde siz varken yapmak istemiyor olabilir. bir de belki sizden gizli tuvalete girmiş olabilir yanlız bıraktığınız bir anda. ama bünye meselesi olur yani normaldir.
kahve içsin kiraz yesin sorunu kalmaz.

scrubs'da dr. elliot reid aynı durumdaydı. çözülebilir bir sorun ancak iki yönlü: fiziksel ve psikolojik.. mutlaka doktora görünmeli..

bir çay kaşığı zeytin yağı yesin, kahvede iyi gelir.
ben de eskiden birkaç günde bir sıçardım, güzel zamanlarmış şimdi günde bir kaç kere boğazda balık besliyorum.

abicim tehlikeli bisey bu, 1 hafta hic sicmiyorsa ciddi bir zehirlenme tehlikesi ortaya cikar. gidin bi doktora 1 haftadir sicmadim deyin ciddi sekilde telas yapar. bagirsak dugumlenmesi falan saniyorlar ilk. neyse tabi sizin derdiniz o degil, ama ilac milac verip sicirtmaya ugrasirlar kesinlikle. ustune dusulmesi gereken bi sorun bu, kesinlikle profesyonel yardim alin. daha da ciddilesirse hakikaten zehirlenebilir.

müsil koy kız arkadaşının yemeğine filan müsil koy biraz sonra bak bakalım evde birinin olmasını takıyormu :)) evet yap bunu.

1 hafta çok uzun bi' süre ve tehlikeli de. Doktora görünmekte fayda var ama reddederse;
kavun yiyip üstüne su içmesini öneriyorum. Soğuk bi' taşa falan da oturursa tamamdır. Bi' de sen evde olma bi' kaç gün. Rahat bırak kızı. Son kısım espri de kavun + su yapsın.

sinameki içir sen ona.

tamamen psikolojik. dışardaki tuvaletlerde kendini rahat hissetmemesi de öyle. psikolog desteği de almalı.

kuru kayisi, kuru erik, elma, portakal, sabah kalkar kalkmaz icilen caydanlikta ILITILMIS iki bardak su. Uzun yuruyusler.

Bunlar faydali olacaktir.

Sana alistikca, tuvalete gitme aliskanliklari da degisecektir.

Bu tur tatillerde, onun genel olarak tuvalete gitme saatlerinde, senin odayi terkedip disari cikman faydali olabilirdi.

Eline okuyacak bi sey alip tuvalete oturup beklemesi ve konsantre olmasi da onemli.

Senin veya baskasinin iceriden cikacak sesleri duymasindan korkuyosa, o tuvalete girince, siz de muzigi acabilir ve onun ses cikarma korkusunu ustunden atmasina yardimci olabilirsiniz.

Zamanla ve telkinle alisir.

Barsaklari mushile alistirmayin, mushil en son care.

kabızlık sadece dışkılama sırasında sorun yaşamak değil, dışkılama periyodunda uzunluk olarak da tabir edilebiir. arkadaşların yazdığı bitkisel çözümlere katılıyorum ama eğer sorun organik bi nedense acile git. bi karın röntgeni çektirt. bi obstrüksiyon tıkanma olabilir. ama sanırım kız arakadaşında huzursuz (irritabl) barsak sendromu olabilir. ne yazık ki bu hastalar kronik kabızlıktan muzdariptir. duphalac osmolac gibi dışkı yumuşatıcı ve dışkılamayı tetikleyici ilaçları kullanabilirsin tabii ki doktor tavsiyesi ile.

fitil ile her yer tertemiz!

çok teknik bilgiler veremiyeceğim, ancak aynı problemin çok daha ağırını yaşamış biri olarak yardımcı olmaya çalışıcam. çok değil bir iki sene öncesine kadar, iki haftada veya üç haftada bir tuvalete çıkardım. ayda bir olduğu da olurdu tabi. ailem çok kaygılanırdı hep normal olarak, küçüklüğümden itibaren hep böyleydim çünkü. zehirlenicem diye, ya da bağırsaklarımdan ciddi sorunlar yaşıycam diye çok korkarlardı. duyuru sakinlerinin affına sığınarak söylüyorum öyle bir sıçardım ki afedersiniz anlattığım kişiler ciddi anlamda inanamıyolar. ben de normal bi insan olsam ben de inanamazdım gerçi sanırım. detaylara pek girmiycem. benim de hiç tuvaletim gelmezdi nerdeyse artık, ama daha küçük yaşlarda gelirdi de gitmezdim, böyle böyle arttı zaten. çok çeşitli sebepleri olabiliyor bunun özellikle psikolojik manada, ama çok uzatmak istemiyorum yardımcı olmak amaçlı bi cevap en nihayetinde.

büyük ihtimalle çevredekiler yapamasan da düzenli otur, ılık su iç kuru kayısı ye falan diyolardır, haklılardır da ama ben pek girişmedim o işlere. ha bu arada normal insan seviyesine inmese de artık gün aşırı, ya da en fazla üçüncü günde tuvalete çıkıyorum. bu sorundan kurtulmak için cidden psikolojiyi ona göre ayarlamak gerekiyor. bence kız arkadaşınız tuvalete girmeyi sıklaştırsın, biraz da ıkınması gerek çünkü bünye tembelliğe alıştığından tuvaletin varsa bile zor yapabiliyosun. tam yaparken yarım kalabiliyo kaslar çok sağlıklı çalışmadığından, iğrenç acılara sebebiyet verebiliyor:)

kız arkadaşınızın yedikleri nereye gidiyor bilmiyorum ama az önce de söylediğim gibi benimkiler anca kalemle bölünüp bikaç kova su dökmeyi gerektircek derecede birlikte el ele çıkıyorlardı bağırsaklarımdan:D ehem neyse. bu arada bunu yavaş yavaş da olsa azaltmanız çok önemli çünkü bağırsak hasarları çok tehlikeli ve eski sağlığını kazanması zor oluyor. kendim pek sorun yaşamadım(sanırım) ama hemen yakınımda kız arkadaşımın ablası var. çok kötü ameliyatlar geçirmiş kendisi ama yine de sağlığına kavuşamamış. neyse çok fazla uzattım zaten, sorularınız olursa cevaplayabilirim daha da uzatıp saçmalamak istemiyorum:) umarım bir an önce daha iyi bir duruma gelir kız arkadaşınız.

ne yazık ki bayanlar genelde bu problem var..
osmalak içsin..

ayrancı dolmuşları çetinemeç'ten geçip hoşdere cad.'ne dönüyor sanırım. öveçler - sokullu - dikmen - ayrancı; bu semtlerin çetinemeç'e yakın yerlerinden ev bulabilirsin.

Çetin Emeç bulvarı boyunca gider sonra hoşderenin altından geçip ikinci sağdan portakal çiçeği sokağa döner ve migrosa kadar çıkar. Sonra yine aynı güzergahtan döner. Güzergah üzerinde uygun fiyatlı ve öğrencilerin tercih edeceği evler genellikle sokullunun alt taraflarındadır.

Ayrıca sabah ve akşamları servisvari bir otobüs vardır aynı güzergahtan giden. Ama ders saatlerin sürekli aynı olmayacağı ve ders yokken okula gitmek istemeyeceğin için pek güvenme o otobüse.

ford ka. ama eskidiler tabi. ama yeni modeller de iyi midir bilmiyorum ben 97 model kullandım. spor araba gibi ataktır ama çok çok az yakar.
otomatik vites sevmiyorum kişisel olarak. :)

toyota yaris mesela? gerci 1lt benzinli motorunda otomatik vites var mi bilmiyorum, 1.3 ve 1.4 dizelde var da. lpg taktiracaksan clio veya clio symbol'e bakabilirsin bence diger alternatiflere gore daha ucuzdur haliyle.

otomatik vites olayi 50km yolun ne kadarini yogun trafikte, dur kalk yapma sikligina gore degisir..eger cok ise otomatik vitesle rahat edersin tabiki. yoksa fulya yokusunu her gun trafik oldugu saatte cikacaksan isin zor duz vites araba ile:)

Opel Corsa Yukarıda link verilmiş zaten.
Nissan Micra www.sahibinden.com
Renault Clio www.sahibinden.com
Hyundai Accent www.sahibinden.com

Bir de 1.2 Fiat Palio gördüm bu fiyata ama bulabilir misini bilmem
www.sahibinden.com
www.sahibinden.com

Burada dikkaet etmem gereken alacağın arabanın eski model olacağından yürür aksamına dikkat etmen.Bir de apaçi arabalarından uzak dur.Yukarıdakilerin içinden o fiyata bulabilirsen ilktercihim Nissan Micra.Sonra Accent ve Clio olur.Bir de Ford Fiestalar ve Uno lar var eskimodel ama ben pek beğenmiyorum.

Otomatik vitesi kişisel olarak tercih etmiyorum.

clio ve clio symbol'ü düşünebilirsin cidden.hem reno olunca anında alıcısı oluyo satmak istediğinde sorun olmaz.

yeni arabalarda yokuş çıkarken freni tutmak gibi bir özellik var. ayağı debriyajdan çekerken fren anında boşalmıyor, bir kaç saniye bekliyor. park ederken sinir bozucu olsa da bence otomatiklere yaklaşıyorlar bu teknolojilerle.

hepsine boş ver.
lada samara hacı. 90-92 arası bul. öyle makineler var ki, fabrikadan yeni çıkmış gibi. lpg'liyse hele amanin. parçası falan sakız parasına. zaten bozulmuyo ki. yakıtı da koklar anca.

uno tavsiye etmem. az yaktığı gibi birşey yoktur. yolda kalabilirsiniz. sağı solu oynar baş ağrıtır. para ile bela satın almaya gerek yok.tofaşın uno-tipo serisini arabadan saymak yanlış olur.

corsa-clio-fiesta-polo- for ka türevleri uygun olur.

bulunabilirse 96 model 1.4 honda civic otomatik tadından yenmez.

yalnız 1.4 motor sakin ve akıllı kullanıldığında anacak ekonomik olur. yoksa büyük hacimli bir motor kadar yakmaktan hiç çekinmeyectir.

bütçeye uyuyor ise dizel birşey düşünülebilir.

otomatik vites şehir içinde rahattır ancak her zaman %10-15 fazla ykıt tüketir ayrıca herhangi bir arıza durumunda otomatik vitesin masrafı bu tip eski arabalarda çok güzel olur.

10 bin tl altına alınacak araç için güzel toplanmış kazalı ve boyalı bişey alabilirsiniz.

türk insanı bu araba kaza yapmış kimbilir şaşsesi nası eğrilmiştir 200 le viraja girerken ne olaak diye düşündüğünden
genelde kazalı ve komple boyalı araçların piyasası 2-3tl kadar düşük olur.

ortalama ve acemi bi şehir kullanıcısı için ise araba güzelce toplanmışsa bunun pek bi önemi yoktur. ha satarken gene aynı şartlar geçrlidir araç 2-3 bin tl ucuza gider.

citroen c1 dizel.
ufak olduğuna bakmayın 4 kapılıdır.şehir içi az yakmasıyla birlikte şehir dışında uzun yolda da gayet stabil gider, yormaz kullanıcısını.
geçen sene bu araçla antalyaya gitmiştik 3 kişi.

başlat'a ses yaz.orayı karıştır.denge diye bi yer var.sağ sol'u oradan dengele.

orada bi sıkıntı yok. baktım oraya.

o gereksiz bir detay olmuş :) vlc ile denedim onda da oldu aynısı.

kulaklığın jackını tam oturttuğundan emin misin? sen oturttuğunu sansan bile tuhaf plastik çıkıntılarından falan bi yere dayanıp oturmuyor olabilir. veya, kulaklık jackını uzunlamasına ekseni etrafına sağa sola çevirince (takılıyken yani) bir değişiklik oluyor mu?

çok saçma ya. jackı tamamen oturttuğumda sadece sağdan ses geliyor. yarım takınca iki taraf da ses veriyor. şimdi sen söyleyince azcık oynayayım dedim baktım bir şey değişmiyor. çıkarmak için çektiğimde iki taraftan da ses geldiğini fark ettim.

e o zaman jak girişinde problem var..

jak girişinde problem yok büyük ihtimalle, sadece kullandığın kulaklık ve kulaklığı taktığın yerin çıkışı ile ilgili. ki o da bozuk demek değil, sadece mono/stereo ya da üçüncü bir veriyolu oluşuyla ilgili. mesela telefon ile gelen kulaklıkların jakında 3 adet -şimdi nasıl tarif edeceğimi bilemedğim- boğum bulunur, o yüzden stereo çıkış veren bir mp3 player a tam oturtulduğunda dediğin gibi tek kulaklıktan ses gelir, yarım oturttuğunda stereo gelir falan filan.. onun gibi bir durum olsa gerek.

harici anteni var mı, anten yerinden çıkabiliyor mu.

çıkıyorsa çıkarıp daha güçlü anten takarsın.

yok haci zorladim sabit sanirim anteni.

yayın bandını değiştirip bir de öyle dene.

bant olayi tam olarak i$e yaramasa da etki ettigini soyleyebilirim. modemi evin daha bir orta kismina aldim $imdi bir sorun yok. 5 metrelik bir ethernet kablosu kullanmamin di$inda \:

repetatör denilen aletlerden kullanabilirsin.

Sultani

ya tam hatırlayamıyorum ama mesela bu topkapı sarayındaki kapıların falan isimleri çok güzeldi onları düşünebilirsiniz.

şehzade sofrası olmadı sadrazam da..ağı
düzeltiyorum sadrazam otağı

salçasız

Ottorest

ResOtto


ResOttoman

Harc-ı Merc

Sofra-yı Humayun

Lezzet-ül Osmani



Herhangi birini seçersen yemek isterim :]

Tuğra

Dersaadet

ResOtto iyidir iyi.

resOtto bana risotto yu çağrıştırdı o da dünya mutfağı, ana fikirden uzaklaştırabilir insanları.
dersaadet, tuğra, humayün ve sultani güzelmiş.
sultan sofrası yada bab-ı ali de olabilir.

çaşnigir- saray aşçısı demek.

çok alakasız da olsa söylenmesi pek hoş olduğundan osmanlıca en güzel terim NAKKAŞ bence.

emin ol, istisna bir durum yaşamıyorsun (iş hayatına hoş geldin). ayrıca çoğu iş yeri 12 ayını doldurmadan yıllık izin vermez. en azından bir hafta izin vermişler.

hangi sektördesin ne iş yapıyorsun söyler misin?

benim de 6 ay oldu, ayni durumdayim. koleden bi farkimiz yok harbiden, belki biraz daha moderniz ve kole olmadigimiza inandirilmisiz.

isi gucu birakip siktir olup gitmeyi dusunuyorum valla.

sozluk.sourtimes.org

bir kere yaşlıyorsunuz, dayanamıyorsan katlanma.

başka yerde de çok farklı bir muamele olmayacak. genellikle bu şartları baştan konuşmak gerekiyor. biraz da işinde başarı ve kararlı duruşunla ilgili. patron bana ctesi iş var geleceksin dedi. gitmiyorum. gitsem bile; 2-2,5 saat durup çıkıyorum. ama benzer statüdeki iş arkadaşım pazar bile gelmek zorunda. tabi bunun karşılığında prim veya mesai almıyor.

patronlar çalışana bir sabır testi yapıyor. hele tepki göstermezsen, konuşmazsan öylece gider o. ama patrondan patrona değişir. konuşmaya gidersin muhasebeye de yollayabilir.

ayrıca 9 ay çok kısa bir süre. 2,5-3 yıl sonra sanırım şartlar değişir.

biraz sabredip kendini kanıtlaman lazım bence. bu sırada da fırsatlar için gözünü açık tutmalısın. atalete kapılıp kabullenmediğin sürece her zaman daha iyi bir yaşam şansın var.

haklarının farkında ol ve kendini, kişiliğini ezdirme.

gerçi sektörler farklı ama, örneğin ben, şu anda senin patronunun keyfiyetine benzer koşullarla çalışıyorum ama, her zaman böyle değildi. ilk sene paşa paşa takım elbisemi giyip, sabaha otobüs geç gelirse kendi cebimden verip taksiyle bile işe gidiyordum. ve elektrik-elektronik mühendisi olmama rağmen yaptığım iş çevirmenlikti.

sonra ne oldu? bastım istifayı ostim'e mühendislik yapmaya gittim. takım elbise hariç aynı koşullarla bir süre çalıştıktan sonra eski işyerinden tekrar teklif geldi. teklif onlardan gelince de ben şartlarımı oldukça özgür belirleyebildim. bunun gibi fırsatlar yaratmaya çalış derim.

biraz daha katlanın bence sıkılmak için 9 y çok erken. ben de aynı düşüncedeydim bir buçuk yıllık işimden çıktım ve şu an evde çok sıkılıyorum ayrıca her ay bankaya maaş yatması çok güzel bişeymiş olmayınca değerini anlıyor insan...

tatil mi ne tatili ya unut tatili kölesin sen bide üstüne para veriyorlar. hangi köle para alıyor.

şaka biryana 1 seneyi doldurun en azından sonra konuşmaya gidin böyle böyle diyin maaşımı arttırın şu olsun bu olsun diye haklarınızı arayın. vermiyorlarsa çıkıp gidin.

iş arayın bulamazsanız gezin tozun simit alın yiyin. takılın yani. işinizi iyi yapıyorsanız mutlaka 3 ay içinde iş bulursunuz merak etmeyin.

bulamazsanız ağlamayın çay demleyin iyi gelir relaks.

abi kusura bakma ama, sen bu kafayla gidersen, sermayedar olmadigin surece, girdigin her isten SIKILIRSIN. Soyledigin ilk sey su:Patron tatilleri birlestirip geziyor. E gezer tabii, parayi veren dudugu calar abi. Sen de yatir o kadar sermaye, sen de kur basarili ve istihdam yaratacak bi is, ondan sonra sen de birlestirirsin tatillerini. Kendini nasi kiyasliyosun boyle sermayedarla? Kolelikten yirtip bu dedigimi yapan olmadi mi? Oldu. Bi arkadasim vardi, it gibi seyahatlere giderdi, ne zaman arasam sehir disinda olurdu. Otuz bin dolar para biriktirdi. Sonra is kurdu. Gene it gibi calisti kendi isinde. Simdi kokten bina sahibi oldu. Kendine villa yaptirdi, her sene yurtdisi tatil, hem de bi kac kere filan. Neydi abi bu adam? Babasi astsubay emeklisi bi gariban muhendisti. Sen daha is hayatina "off yaa" diye baslarsan, isin zor. Koy takkeni onune ve hangi sosyoekonomik sinifa mensup oldugunu bi daha dusun. Senin meslektas benzetmen de biraz tegmenin kendini orgeneralle mukayesesi gibi olmus. Evet tegmenle orgeneral de meslektas. Bu isi ya seve seve yapacan, ya da sike sike yapacan. Onun icin sen kendini bu isten nasi zevk alir hale getirirsin onu bi dusun. Isi ve isyerinin kurallarini degistiremeyecegine gore, kendini degistir. Ben askere gittigimde SS kuralini ilk gunden benimsedim ve seve seve yaptim askerligi. Bir gun bile safak da saymadim. Beraber askerlik yaptiklarimiz her gun kahrede ede kalktilar yataklarindan. Benim aylarim vizir vizir gecti, onlar dakikalari saydilar.

Tatil lazim mi? Lazim degil, sart. Yedi sene ust uste tatil yapmayip ruh sagligi bozulan ve intihar eden birisini biliyorum. Senede bir hafta nasil? Eh, cok az ama az olan da daha degerlidir.

Sen ve senin gibilere hic kimse ogretmedi mi abicim, basini sokabilecegin bi cati alti varsa, evinde musluk ve akan su varsa, buzdolabin varsa, bankada iki kurus paran varsa, duzenli bi gelirin varsa, dunyadaki bilmem kac milyardan daha sanslisin diye? Sen kendini niye patronunla mukayese ediyosun? O bilmem kac milyar acliktan surunen insanla mukayese etsene. Bugun sen Afganistan'in Tora Bora sehrinde dogmus buyumus de olabilirdin. Veya Mozambik'te, Cibuti'de. Simdi ya elinde keles, daglarda yasiyodun, ya da acliktan yerlerde kivraniyodun. Kendini onlarla kiyaslasana. Annen seni pamuklara sarip da buyuttu herhalde. Sen once "mind set"ini degistir abicim. Bu kafayla gidersen, omur boyu mutsuz olursun. Istersen tuvalet temizleyicisi ol, isini severek yapmayi kendine ogret. Oyle kolay is degildir ha! Cok zor istir ama imkansiz da degildir. Biz hic birimiz gelip sana bu konuda yardimci olamayiz. Bunu sen kendi kendine basaracaksin. Guzelce iki kurus parani da biriktir. O bir hafta tatilinde de hic bi sey yapamiyosan, asgari bi sahil cay bahcesinde oturup dalgalari seyredecek kadar paran olur herhalde. O her anin ne kadar kiymetli oldugunu anlarsin. Ben Pazartesi gunlerini cok severim biliyo musun? Her Pazartesi, insanin bir isinin oldugunu hatirlatir cunku. Keske benim de bi isim olsaydi da simdi, dun yataktan firlayip isime gidebilmis olsaydim.

@compaditro maşallah yazıların adete rakı sofrasında demlenen amca gibi abi gibi duyuruların böyle bir havaya ihtiyacı vardı. rakı çekti canım

@fukka

aynen. bir tekirdağ devrilir bu yorumun üstüne :))

Tatil derken?
9 günlük bayram tatilinin sadece 1 günü bana tatildi.
2 ayda bir pazar tatili kullanıyorum (60 günde 1 yani)
15 aydır hiç uzun süreli tatil yapmadım.

İşine geliyosa hemşerim olayı :)