opel astra sedan kalite ve denge konusunda tatmin edici (özellikle iç dizayn gerçekten iyi, insignia ile aynı). benzinli alırsan turbo motor olsun olmasın, şehir içi 9,5 ten aşağı inmeyecektir, bu yüzden opel astra sedan + landirenzo lpg kit (turbolara da oluyor diye okudum) öneriyorum.

Opel Astra Sedan'ı pek tutmadı 2. el piyasası için dezavantaj.
Civic temiz araba, 2. eli sağlam. Donanımı iyi, malzeme kalitesi yüksek ama fazla yakar. Çok km yapmam derseniz gayet güzel bir tercih olur.
İnsignia benzine dokunmayın, alacaksanız dizelini alın.
45-50 bin lira verip de Superb tarzı araba almayın ayrıca. Olacaksa Alman/Japon olsun.

Hayırlı olsun

Hocam biz daha 2 hafta önce renault laguna aldık 2009. araçtan son derece memnunuz. Bir de sigortadan kazalı alıp tamir ettirmiş olmamıza rağmen. Konfor genişlik yakıt-performans konusunda benden tam not aldı. 6 vites uzun yolda özellikle yakıt konusunda çok başarılı.

@hicunutmam donanım olarak Superb biraz yukarıda kalıyor görünüyor. Bir de vw üretiyor sanıyorum.
Bir de bu lpdi işine ne diyorsunuz?
Yine bir de iç mekan genişliği passat ve superbde fazlayken Civic geride kalıyor değil mi?

kohezyon nedeniyle ıslak olan daha duraylıdır. çünkü su kohezyonu yani taneler arası çekim kuvvetini arttırır.

Kuru olan daha saglamdir bence. (Strength daha yuksektir sayisal deger olarak) Nedeni ise islattiginizda hucre duvarlarini genlestirip birim hacim basina dusen seluloz mikrofiber miktarini azaltmaniz. Dayanikliligi saglayan dogrudan bu fiberler.

Ahşabın fiziksel özellikleri nem oranı ile etkilenir.Akşap kururken hacım kaybına uğrar ve büzülür. Sertlik ve dayanımı artar ancak enerji tutma kapasitesi azalır. Ahşabın özellikleri %12-15 nem durumunda belirlenmelidir.

Örneğin su ile temas eden bir ahşap % 200 yeni kesilmiş iğne yapraklı bir ağaç % 130-60, piyasada kuru edilen bir ahşap % 25-15 , suni kurutma yoluyla kurutulmuş bir ahşap % 12 rutubetli durumdadır. Ahşabın bulunduğu ortamın rutubetini alması nedeniyle , tam kuru % 0 halde bulunması mümkün değildir . Belli bir değerden sonra sabit kalan su miktarı en fazla % 30‘dur. Bu nedenle ahşabın bünyesine giren su ile selüloz dokusu ve bağları şişmeye , eksilmeyle de büzülmeye uğrar ve bu nedenle de birtakım çatlaklar meydana gelir. Bu deformasyonlar genellikle ahşabın en fazla teğet yönünde, geniş yapraklılarda iğne yapraklı türlere göre daha fazla olmaktadır. Ayrıca rutubet artışı ahşabın mekanik mukavemetini de düşürücü rol oynar.

Kaynak: teknolojikarastirmalar.comŞABIN TEKNİK ÖZELLİKLERİ

ahsaptaki nem artisi egilme dayanimini düsürür istisnasiz.

çok uzun zamandır sanat ve hayatın yeni sayısını görmedim ben

"Bütün Şiirleri" adındaki toplu şiir kitaplarını alın. Örneğin bende böyle bir Nazım külliyatı var, Necip Fazıl gibi şairlerinki daha makul ölçülerde (Çile). Toplu alım yapacaksan cüzdanının aşkına Cağaloğlu'na in.

Bunun yanı sıra çeviri şiirlerde büyük yayınevlerinin çıkarttıklarını alman daha doğru olur ya da eski Varlık yayınları'nın kileri falan.

cemal süreya - sevda sözleri

özdemir asaf - yuvarlağın köşeleri

bu senin daha ziyade şiir anlayışınla alakalı. bence, orhan veli-bütün şiirleri ni alırsan, garipçilerin şiirlerinde konuşma dili kullanması ve ahenk unsurlarına yer vermemesi şiirleri hikaye'ye yaklaştırıyor ve bu açıdan şiire ısınman kolaylaşır. orhan veli'nin şiirleri insanı o kadar alıp götürür ki, müşfik kenterin, sadece masa-sandalyeye oturup bütün orhan veli şiirlerini okuduğu gösterisi var, baya da ilgi çekiyor. o açıdan orhan veli ile başlaman, daha günlük konular, biraz daha mizahi bir anlayış olma açısından seni şiire yaklaştırabilir :)

garipçiler arasında oktay rifat-orhan veli
toplumcular arasında nâzım- ahmed arif- enver gökçe- arkadaş z. özger
ikinci yeniciler arasında turgut uyar- cemal süreya- sezai karakoç- edip cansever
modern şiir(nası bi tanımsa artık) can yücel- arif damar
yenilerden ibrahim tenekeci
gençlerden onur akyıl ve onur caymaz

Teşekkür ederim değerli tavsiyeleriniz için.Kitap işini genelde kütüphaneden hallediyorum malum öğrencilik,sefalet :)

Charles Baudelaire - Kötülük Çiçekleri (Mümkünse Varlık Yayınları)

Lale Müldür - Anemon

şiir dergileri var çok güzel. hem bu kültürün oluşmasına yardım eder.yoksa internetten de şiir okuyabilirsin.yasakmeyve var misal onla başla.

turhan ve dost kitabevleri yabancı dilde yayın satıyor yanılmıyorsam

internet download manager denediniz mi?

şimdi denedim ama internet download manager bütün sayfayı indirdi içerisinden videoyu nasıl ayırabilirim?

Merhaba, link bu; (380 MB)

mms://95.0.159.132/icerikyonetimsistemimedya/video/2010/06/14/b464ce1d-3538-4193-a1e7-e7dce740a0cc.wmv

o tip araçlar içinde bir vw caddy geçemiyordu yanlış hatırlamıyorsam

neden yasak? konuyu bilmeyen birisi olarak merak ettim?

vergisini öderseniz serbest. vergi avantajıyla alırsanız yasak.
kamyonet geçer çünkü bunlar ve vergi avantajları vardır. bu tipte hiç bir araç geçemez bu nedenden dolayı.

ticariler gecemıyor. arka kısmı kapalı olanlar gecemıyor, camlı ıse geciyor.

@bryan camlı da olsa kamyonet görünürse geçemez. vergi avantajından yararlanan geçemez kısaca. ha vergi avantajını kullanmak istemedi hususi gösterdi vergiyi de ödedi falan öyle olabiliyordu eskiden. tabi 1. köprüden geçmek için kim 10 bin tl fazladan öder orasını bir düşünelim.
hesaplıyor... hesaplıyor... hesaplıyor... hesaplıyor... hesaplıyor...
kimse ödemez.

vergi avantajı ne bilmiyorum da tek bildigim hususi mi ticari mı oldugu, hususi olsa da arkası kapalılara cakıyorlar cezayı.

su anda herhangi bir fiat bayisine giderek satin alacaginiz doblo, ne yaparsaniz yapin bogazici koprusunden gecmez. caddy, transit vs digerleri de gecmez. vergi versen de gecmez.

kesin bilgi

1)evrim o kadar uzun sürede olmaz, ortalama ne kadar sürede olur bilmiyorum ama. evrime karşı direnç meselesinde haklısın mesela benim gözler feci bozuktur, gözlük falan olmasaydı ben ve gelecek nesillere aktaracağım göz bozukluğum tarihe karışırdı, vahşi bir ortamda olsaydık gözü bozuk insan kalmayabilirdi bile diyebilirim hatta.
2)bunu ben de düşünmüştüm mesela şöyle olabilir; doğan her insanı çocuk doğurmadan önce(kesin olsun ergenliğe girmeden 10 yaşında diyelim) yüksek bir yerden atarız. bir şekilde hayatta kalanlar çoğalır ve her nesilde bunu yaparız. bir süre sonra insanlar kuş gibi uçmaz belki ama en azından az biraz süzülebilir diye düşünüyorum veya o olmaz düşmeye karşı direnç kazanırlar.

edit: şu evrim süresine kafam takıldı biraz araştırayım dedim mesela şöyle bir şey varmış "Günümüz modern fillerin bilinen en eski atası 60 milyon yıl önce evrim geçirmiştir. 37 milyon yıl önce fillerin atası bir su aygırı ile benzer bir yaşam tarzı vardı." ama benim kafamda evrim böyle bir şey değil pokemon evrimi gibi zort diye dönüşmüyor ki, 60 milyon yılda ortam şartları hiç mi değişmemiş?

edit2: bir şeyler daha buldum "Örneğin Danua ve Çivava köpek cinslerinin arasındaki cüsse farkı yapay seçilimin bir sonucudur. Çok farklı görünmelerine rağmen, her iki köpek cinsi de -diğer tüm evcil köpek cinsleri gibi- günümüzden yaklaşık 15.000 yıl önce Çin'e denk gelen bölgede evcilleştirilmiş olan birkaç kurdun soyundan gelir" demek ki evrimin ne kadar değişiklik yarattığına bağlı olarak süresi de değişiyor, yeni bir cins 15.000 yıl yeni bir tür 60 milyon yıl gibi gibi.

1- bu mantıktan yola çıkarsak, insan aklı seçilimi önlediği kadar hızlandırıyor da. ara ara büyük savaşlar çıkıyor, dünya kirleniyor, küresel ısınma yüzünden buzullar eriyor falan filan. bunlar da insan aklının ölümü hızlandıran etkileri.

verdiğiniz örnek olsa olsa matrix'te birer dalgalanmadır. uzun vadede evrim konusunda ineklerden daha önde ya da geride olduğumuzu söyleyemeyiz.

3. soru)
şu sürekli "ara form, missing link gösterin bir tane" diyip duran "kedi canli yaratilişçiya" birisi neden "ee insan da bir ara form işte... insandan önceki tür ile, sonra gelecek olan türün arasindaki tür" demiyor? adam ara form gösterin, gösteremezsiniz diye milyon tane konferans verdi, milyon kitap yazdi..
sinirden kendimi sikiyorum burda youtube'da izlerken..

1)evrimsel ilerleme adı altında bilinçli bir ilerleyiş söz konusu değildir. sonuçta zekamız da evrimsel süreç sonucunda oluştuğu için zekamız ile çevre koşullarına direnç geliştirmemiz gayet doğal. bu insan türünün başarısını gösterir ve yanlış birşey değildir. insansı maymun ve ilkel insan türlerinin varlığı 60-70 bin seneden daha fazla bu arada. ayrıca farklı türlerden söz ettiğimiz için hepsine birden insan diyemeyiz. homo sapiens türüne koyduğumuz bir isim insan.

2)yapay seçilim, daha doğrusu seçilimde insan faktörü zaten etkin. ama verdiğin örnek mümkün ve mantıklı değil. genlerle oynama sonucunda mümkün olabilir, ama buna doğal seçilim diyemeyeceğimiz için evrimin doğal işleyişi de diyemeyiz.

3) yani nasıl söylesem, adamın bir inancı var buna karşı olan her şeye de gözlerini kapatıyor. sen önüne çıkıp "al ulan yarı kuş-yarı kedi iskeleti all alll!!" desen de evrimi kabul etmeyecek.

3)ara form biraz karmaşık bir konu. aslında teknik olarak hiçbir canlı türü ara form olmak için varolmaz. ama günümüzde yaşayan iki farklı canlı türü arasında, bu iki tür arasındaki farklılaşım sürecinde ortaya çıkmış ve yok olmuş türlere ara form diyebiliriz. ama dediğim gibi, teknik açıdan doğru bir yaklaşım değil.

ara form niye yok diye bir soru olamaz. götünden anlamıştır olayı. şu soru olabilir: şempanze bugün insana en yakın akraba olan tür, ama şempanze birden bire insana evrimleşmediğine göre, aradaki türler nerede? bunun cevabı türler arası rekabete, yani basitçe yaşamkalıma dayanır. habitat ortaklığı ve beslenme şekillerindeki benzerlik homo sapiens türünü diğer bir türle, örneğin cro magnon türüyle rekabete sokar. sonucu bu.

bugün şempanze türü hala mevcutsa habibatımızdaki ve beslenme şekillerimizdeki farklılıktan kaynaklanır. yani birbirimize rakip değiliz. ha, insan hepsinin yaşam alanını sikip atmakta, o ayrı bir konu.

hayır bir hayvan neden yarı kuş ve yarı kedi olsun ki... kedi baştan itibaren ağaca tırmanma, memeli ailesi kapsamında takılmakta, pençelerini kuvvetlendirme, dislerini guclendirme vs. vs. yolunda gidiyor.. butun organlari ve yetenekleri bu dogrultuda gelisiyor..

kus da uçma, minik tohumlari yeme, agac dalina tuneyebilme, yumurta ile cogalma vs. vs. ozelliklerini gelistirecek yolda gidiyor ve bütün organları bu dogrultuda birbirine uyumlu, koordine olarak gelisiyor..

bir hayvanın yarısı kedi yarısı kus nasıl olsun ki.. gittikleri yollar cok farkli.. gel de anlat bu yobazlara...
cogunluk olmalari sinir bozucu...

ara formdan öyle bir anlam çıkaramazsın. sen niye onları takıyorsun ki. bilim bilimdir. bırak ne diyorlarsa desinler. doğru bilgidir aslolan, kimin ne dediği değil. iq'su iki haneli adamlarla sidik yarıştırmak haybeye.

@ziplayan meksika bamyası: ortam şartları değişti diye illa o tür ortadan kalkacak diye birşey yok. ortam şartları değişince farklı türler evrimleşmiş işte, ama fil türü de yaşamını devam ettirebilmiş ve tükenmeden üreyebilmiş. evrim filde tıkanmış gibi birşey söz konusu değil ki. eğer tür ortam şartları değişmesine rağmen yaşamını devam ettirebiliyor ve üreyebiliyorsa bugün hala yaşar tabii ki.

@cro magnon yok benim takıldığım yer o değildi, neden hala maymunlar var gibi bir şey oluyor o :) takıldığım yer evrimin böyle tık diye olan bir şey gibi söylenmesi oysa evrim canlıların doğumu ve ölümüyle her an devam eden bir süreç değil mi? ama o başka bir şey kastetmiş, o canlının zaman içinde çok değişip farklı bir tür oluşturduğunu söylemiş anladım şimdi.

hea.

2. soru hakkında bilgim yok, ama antropologlar tıbbi gelişimin, ilaçların, tedavilerin evrimi olumsuz etkilediği düşüncesindeler.

o dediğin konuya hitler zamanında baya bi kafa yormuş ama eline yüzüne bulaştırmış, iyiki bulaştırmış yani... bundan sonraki evrim laboratuvar ortamında olacak, superhuman dedikleri kavram tartışılıyor şu an. doğal/yapay seçilimle öyle bir olayı hızlandırmak için 10 milyon baş, kontrol edebildiğin bir insan çiftliği kurman lazım.

hitlerin arkasındayım bu konuda. biraz malca yapmış ama mantığın arkasındayım.

hitler (ayni sekilde lavey'de) nietzsche'nin evrime felsefik yaklasimini (nietzsche'nin kız kardesi olacak orospunun da katkisi ile) kicindan anlayip, sahip oldugu kisilik ozelliklerinin, karakter ozelliklerinin de zemin olusturmasiyla sicip sivamis bir adam.

bu arada ben çevre degisince türler de kesinlikle degisir demedim ki, ayni turler kalir eger kalabiliyorlarsa, adapte olur yeni cevreye.. cok radikal bir degisim olursa bu süreçte tür degisir...
mesala bocekler taa en basindan beri pek degismemis.. ama diger canlilar degistikce degismis..

konu sosyal darwinizm e gitmesin, yapmayın etmeyin... sosyal darwinizmin darwin ve evrim teorisi ile alakası yoktur, liderlerin insan gütmek için kıçlarından icad ettikleri bir şey ve ucundan tutulur yanı yok. böyle bir fikre kapıldıysanız iyi okuyun, araştırın, bilin,hatta düstur vermek haddime değil ama bu hevesten vazgeçin, insanları sahip oldukları bütün değerlerden soyutlayan, basitleştiren bir kavram... geyiğe alınacak bir tarafı yok.

sosyal darwinizm ne yahu? geyik mevzuu bu nihayetinde, ben kendi bakış açımı söylüyorum, liderlerin yaptığından bana ne. hitler'i savunduğum falan yok. benim elimde güç olsa genetik olarak daha kapasitif(fiziksel ve zihinsel) insanları seçer çiftleştiririm. bu da benim fantezim, liderler sikime kadar yoksa.

bu arada belirteyim, böcekler fena şekilde evrimleşmiş canlılar, karaya ilk çıkanlar oldukları için evrim süreçlerini tüm canlılardan bir adım önden gerçekleştirmişler, dünyadaki en hakim türler onlar şu an.

Bu konuda birkaç tavsiye verebilirim.

Journey of Life (2005) imdb: tt0455259
Life in the Undergrowth (2005) imdb: tt0760222

darwin zamanında daha dna'nın varlığı dahi bilinmiyor bunu da belirtelim ama. genetiğe yapılan insan müdahalesi de evrimi yönlendirmektir bir nevi.

sigara içer gibi biriktirmek var, şöyle anlatmıştı bir arkadaşım; ne yapıp edip günlük-haftalık neyse o sigara parasını koyacaksın oraya çünkü sigaraya her biçimde para bulursun.

bireysel emeklilik gibi bir şey biriktrmeye ve o paraya dokunmamaya zorlar.

vadeli altın hesabını da araştr.

biriktirdikçe git altın al. bozdurmayı hayatta istemezsin. ama çaldırma tabii. hem uzun vadede değer kazanır.

Hep kullandığım bir taktik, gidiyorsun çok sikimsonik bi para birimine çeviriyorsun biriktirdiğin parayi, her daim, her yerde kolaylıkla bozduramayacağın (misal isveç kronu gibi). Etkili bi yöntem, kendi icadim.

Aylik butcene gore gunluk harcirahini cikar. Mesela, aylik giderlerine (su, elektrik, telefon vs) harcadigin paranin disinda kendin icin ayirdigin parayi 30'a bolup, gunluk harcama bedelini bul. Harcamadigin gunler, o gunun parasini bir kenara koyunca ve yavas yavas biriktigini gorunce gaza gelip daha cok biriktireceksin.

Meyveli soda yada soda

sıcak çikolata. ayrıca kivi, kuşburnu vs gibi aromalar.

soda limon (churchill)

muz iyidir bizim kahvede bile en çok o içiliyo

su
soda-limon
meyve çayları (çaya alternatif)
aromalı kahve (kahveye alternatif)
türk kahvesi
şalgam (?)
çeşitli meyve suları

varsa milkshake

oralet.

allah başka dert vermesin :) heryerde herşey içilmez. güvenmediğim yerlerde sadece hazır içecekleri tüketirim. lipton green tea candır. ya da türk kahvesi en fazla.

heh, ice tea aradığım cevapmış görünce anladım.

img296.imageshack.us

bi de türkiye'de emperyalizm yoktur zincir sallayan genç vardır / türkiye'de emperyalizm yoktur ekrem vadır diye iki karikatürü vardı onları da buldursak ya; teşekkürler:)

@kaburga
sphotos.ak.fbcdn.net

bu da ek olsun :)
sphotos.ak.fbcdn.net

teşekkür ederim :)

(bkz: marshmallow)

bizim yenimahallede alemdar işhanındaki sahafta gördüydüm yanlış hatırlamıyosam

ankara da çizgi roman sahaf dedin mi tek isim vardır o da kuğulu pasajının alt katındaki ayhan'dır. orada envai çeşit çizgi roman var.
kuğulu parkın ana girişinin karşısında pasaj.

doğan yayınlarınca yayımlanan bir mesnevi tercümesi vardır. onu alın. ama yetmeyebilir. onunla birlikte açıklamalı olarak okumak için abdülbaki gölpınarlı'nın inkılap'tan çıkma mesnevi şerhini edinmeniz gerekir. bunu zaten hangi tercümeyi alırsanız alın edinmeniz gerekir ama benim bildiğim kadarıyla piyasadaki en makbul çeviri doğan'dan çıkan. bu ikisiyle birlikte mesnevi okuma keyfiniz odanızın bir köşesinde gökteki şems gibi parlayacaktır.

mesnevi manzum bir eser olduğu için, aynı şekilde çevrilmiş nir hali var ilgilenirsen. kaynak yay.'dan çıkan. orjinele yakın diyorsan en yakın hal bu.

doğan yayınlarından çıkanı sanırım mevlananın torunu tercüme edip basıma hazırlamıştı

Mevlana konusunda uzman,kitapları olan bir öğretim görevlisi
bana "Abdulbaki Gölpınarlı" tercümesi Mesnevi tavsiye etmişti.

kısmak isterken sürekli kapanırsa?

açmak isterken de kapanır o zaman?

kaburga +1
kısık ateşte alev alması zor olur.

demek istediğinizi anlamadım o zaman ben?

acmak isterken kapanmaz cunku maximum noktayi gectigini anlayabilin ama digerinde oyle degil.

zaten kapalıya en yakın ve en uzak noktalar kısık ateş verir. ortadayken max ateşi yakalarsınız.

bende bu sabah bunu düşünüyordum. bence de öyle olması lazım.
bi seviye belirlersin onun altına kısılmaz, böylece herkes mesut olur

siir.gen.tr kendini şöyle anlatıyor ama uzun zamandır güncellenmiyor yamulmuyorsam

Değerli Okur,

Bu satırları okuyorsan, yaşamına "şiir" katmışsın demektir. Merhaba!
Bizleri şiir paydasında buluşturan bu sayfalar, insanlık sevgisinin ürünüdür. İnsandan sanata, edebiyattan şiire çıkılan sınırsız yolculuğun paylaşımı. Çıkar gözetmeyen saf bir sevgi bu.

Sevgili Tuğrul Asi Balkar, Mehmet Murat Yaşar, Meryem Yavaş, Fatma Çırak, M. Mahzun Doğan, Ferdağ Şehirli, Yusuf Altunel, Selçuk Yamen, Oğuz Ayoğlu, Gülgün Demirci, Atilla Sırdar, Attila Aşut, Suat Özçelebi, Ömer Şişman, Özlem İpek Duran, Eren Erimer, Zeynep Egemen, Tuğçe Baran, Vedat Terzi, Candan Saman, Yakup Karakurt, Hülya Deniz Ünal, Evrim Ayşe Yaşar; emeklerinizle bu sayfalara ve şiire katkıda bulundunuz, içtenlikle teşekkür ederiz.

1996 yılından beri yapılan bu çalışmalar, siteyi "titiz bir şiir seçkisi"ne dönüştürdü. Bu antoloji, özenle hazırlanmış geniş arşivi ile birincil başvuru kaynağı olduğunu kanıtlar nitelikte.

Sevgili Okur,

Dizelerin arasında dolaştıkça, şiirle yaşamın bağlarının ne kadar güçlü olduğunu göreceksin. Bu sayfalar tepeden tırnağa şiir kokuyor. Ve seni yalnızca şiir okumaya değil, şiiri yaşamaya çağırıyoruz. Sevgimiz şiirle başlar, aşkımız şiirle dile gelir, kavgamız şiirle sürer. Bazen iç çekişimiz, bazen haykırışımızdır şiir.

İnsanlığın duygu yüklü ortak mirasına hoş geldin!

sağlık söz konusu olamaz, aile hekimliği gibi çökük bir sistemi çalıştırma çabasında, eczaneler feci durumda; ayrıca sağlık paralı iken nasıl bir iyilik olacak?

20 yıldır delinemeyen bolu dağı tüneli bu hükümet zamanında bitirildi:)

ilaclar ucuzladı fln diyorlar.bida bu yeni sistemi etrafımda begenenler var.

okularda kitapları bedava dağıtıyorlar

Türkiye duble yollarla örüldü, öldürmeyen hızlı tren seferlere başladı

bizim burdaki ssk hastanesini süper yaptılar, eğer her yerde bu tip iyileştirmelere gidildiyse sağlığı sayabiliriz.

ayrıca demiryolu diyelim. cumhuriyet tarihi boyunca yapılandan fazla demiryolu yapılmıştır.

sigara yasağı

@ruhibirbanyo bizim orasi neresi abi?

kürt açılımı
ergenekon operasyonları
türban yasağına son verilmesi
askere sivil yargı yolunun açılması
devlet doktorlarının özel muayene açmasını engelleme
istanbul'a metrobüs ve metro

benzin 4 lira oldu yürüyorum artık daha sağlıklıyım..

paradan 6 sıfır atıldı. dünya aleme rezil olmaktan gereksiz sıfırlarla boğuşmaktan kurtulduk

Bir Ekonomik Tetikçinin Anıları John Perkins
bu kitabı okuyunca yukarıda (sigara yasağı hariç) sayılanları kim yapmış anlarsınız.
iyi deyince aklıma gelen ise:
sol iktidarların yapamadığını yapıp 1 mayıs ı tatil ilan etmesi.

vizyonları sağlıklı olmasa da bir şekilde tartışılmayan konuların tartışılmasına vesile oldular.


pek çok ülkeye vizenin kalkması güzel bir gelişme.
demiryoluna olması gerekenin altında da olsa "hiç"ten oldukça fazla yatırım yaptılar.
karadeniz sahil yolu gibi bir rezalete imza attılar, bu kimileri için başarı sayılabilir.
yine hes'leri başarı sayan garip insanlar da çıkacaktır.

özel havacılığın önünü açtılar. uçak biletleri çok ucuzladı. alternatifler arttı.

(bkz: akp hükümetinin olumlu icraatları)

-"dumansız hava sahası" en büyük olumlu icraattır akp hükümetinin türkiye'de gerçekleştirdiği

Türkçe dışında yayın yapan TRT kanalları
vize kaldırılan ülkeler

bir delinin hatıra defteri'ne bir şekilde bilet bulabilirseniz kesinlkle gidin. gişelerden falan bulmanız mümkün değil de, bir tanıdığınız gidemez vs. bir şekilde bulabilirseniz gidin.

ikinci olarak da "geç kalanlar"ı tavsiye edebilirim.

memleketimden insan manzaraları var akünde ya da şinaside. izlemedim ben ama kötü olacağını tahmin etmiyorum.

mavi sahne'ye bak, doğaçlama oyunları var süfer.

@zui

19 Aralık'ta da var gayet.

Arkadaşlar teşekkür ederim ilginiz için heralde en uygunu mavi sahne güzel bir oyun olursa sizinle paylaşırım.

Arkadaşlar mavi sahnedeki tuluatmasyon oyunu çok güzeldi.Herkese gitmesini öneririm çok eğleneceksiniz.Ayrıca ek bilgi oyun tamamen doğaçlama.

şahin pipo iyi seçenekler sunuyor. genel olarak seçimlerde kullanıcının fiziki özelliklerine göre tercih yapılması gerektiğini söylüyorlar.

başlangıç olarak uzun pipo alma. ben ilk olarak gandalf piposu almıştım. zor oluyor

boşver pipoyu direkt bong al

www.uzmantv.com

al onları.

al(+1)
hani olmaz ama günlerin köpüğü de var mı içlerinde?

yok malesef
www.idefix.com

tinyurl.com

Uyeliginiz varsa indirebilirsiniz ama.

malesef yok

Mesajla msn adresimi yolladim, ekleyin ben torrentini yollayayim size.

açıkçası bi 10 dakika düşündüm bir fikir bulamadım, neden sonuç ilkesine dayanarak varsayımlarda bulunabiliriz, çekirdeği çevresindekilere dokunmadan dünyanın merkezi boş kalacak şekilde çıkaramayız, çekirdeğin milyarlarca yıl sonra soğuyarak katılaşabileceğini hayal edersek yerküre üzerinde belli varsayımlarda bulunabiliriz, yine içe veya dışarı doğru bir patlama ve çatlama olmaz diye düşünüyorum.

kimse oraya inip arastirmadigindan su anda teori soyle: nikel ve demirden olusuyor, bu baglamda dunyanin kutlesini arttirdigindan yercekimini arttiriyor, bir de ic ve dis cekirdeklerin donusu nedeniyle olustugu dusunulen manyetik alan var.. yani cekirdegi komple cekip aldik diyelim, herhangi bir patlama olmaz ama belki kutleye bagli olarak gocmeler olabilir, aydan ve gunesten biraz daha uzaklasilabilir vs.. yine de manyetik alanin gitmesi ve yercekiminin azalmasi atmosferi uzaya karistirir ve sicakliklarin acayip yukselmesine yol acar. kisa (kime gore neye gore) bir tektonik etkinlikten sonra bir daha herhangi bir deprem vesaire olmaz.

kabugu parcalarsan da cekirdek ucup bir yere gitmez, death star goruntusune sahip olursun. yercekimi teorisine gore iki kutle birbirini ceker, ama kutlesi daha fazla olan az olana dogru daha yavas gelir. eger carpisma olmayacak sekilde ise, yani birbirlerine bitisik halde birakirsan her hangi bir hareket olmaz. cekirdegi cikarip mesela ay ile dunya arasinda birakirsan, cekirdeksiz dunyanin kutlesi cekirdeginkinden daha fazla ise dunya kendisine dogru yavasca (ama kendisinin cekirdege gittiginden daha hizli) gelen cekirdege carpar, belki parcalanir, eger parcalarin ivmesi geride kalan herhangi bir kutlesel cekimin kuvvetinden kurtulabilecek kadar yuksekse kuyruklu yildiz ve meteor olurlar..

tabii cekirdegi ve dunyayi ayirip sabit birakinca ille de birbirlerine carpmak durumunda degiller, iki turlu donme hareketlerini de kaybederlerse ve aralarindaki mesafe yeteri kadar uzaksa daha birbirlerine carpmadan kutle hesaplarina ve bulunduklari yerlere gore mesela gidip gunese, aya, vesaireye de carpabilirler. teoride ay da boyle bir seyin gelip dunya'ya carpmasindan olusmus, yani herhangi bir kutlenin ne yapacagi hizina, diger kutlesel cekim etkilerine ve donme hareketi ile bir centrifugal-centripetal force dengesi olusturup olusturmadigina bagli. daha unuttugum veya yanlis hatirladigim varsa eklenir umarim...

soğumuş gezegenler hala dağılmadan patlamadan durabiliyor -bu yanlış anlamış halimin cevabı-

merkezkaç kuvvetine göre şekillenirdi yine. her iki biçimde de.

çekirdeğin etkisi hem itme hem çekme şeklinde. kütlesinden dolayı kendi dışındaki herşeyi yer kabuğunu kendine çekmekte, bu çekmenin etkisi ile sıkışmakta ve bu sıkışmanın etkisi ile yer kabuğunu itmekte. bir denge sözkonusu.

de ki çekirdeği çıkardın, yüzeye yakın ince bir kabuk kaldı, bu kabuk muhtemelen kendi çekim merkezi sebebiyle kırılıp daha küçük bir kütle olacak şekilde buruşacaktır.

ya da merkezde ufak bir bölge çıkardın. o zaman buraya yakın tabakaların sertligine göre çıkardığın bölge o şekide kalacaktır. ama dünyadaki kütle kaybından dolayı yeryüzündeki çekim kuvveti azalacaktır. bununla birlikte çekirdek magma gibi bir sıvımsı tabaka ile dolu olduğundan, daha da muhtemelen çıkan boşluk yukarılardan inecek tabakalar ile dolup denge sağlanacaktır.

de ki yer kabuğunu zayıflattın. bu zaten günümüze kadar olan bir süreç. yanardağlarda magma sıkıştığı için, serbest kalmak için dışarı çıktığına göre, çekirdek öyle bir durumda dışarı çıkmaya çalışacaktır. tabi bu durumda onu içeride tutmaya çalışan yerçekimi ile bir yarış sözkonusu.

bu arada belirtmeden geçemeyeceğim merkezkaç kuvveti diye bir kuvvet YOKTUR.

Merhaba.

7-8 litrelik bir akvaryum sadece betta için bile çok küçük olur, yanına neon vs. almanız imkansız bu hacimde, bu kadar dar bir akvaryumda betta neonların hepsini tek tek öldürür. Kaldı ki neonlar sürü balıklarıdır ve en az 6 tane beslenmelidir. Şimdi size birkaç öneri vereyim. Madem henüz akvaryumu almamışsınız vazgeçin bu 7-8 litreden, doğru düzgün bir akvaryum kurun. 2 seçeneğiniz var. Birincisi sadece betta beslemek, ikincisi betta ve neon beslemek.

Birinci seçenek için;
Sadece betta beslemek için 15 litrelik bir akvaryum yeterlidir. (Bulunduğunuz şehire göre fiyatlar değişir ama biz 15 litrelik akvaryuma 20 lira diyelim)
Isıtıcı kesinlikle şart. (ortalama 15 lira)
Eğer pipo filtre alacaksanız, tek çıkışlı hava motoru + pipo filtre (ortalama 13 lira)
Pipo filtreden vazgeçip 3 watt gücünde bir şelale filtre de düşünebilirsiniz, mesela Atman HF-100 şelale filtre (ortalama 17 lira)
cam termometre (5 lira)
1,5 litre civarında Hagen Siyah Kum (Ortalama 4 lira)
Bitki olarak java moss (7 lira), 3 kök elodea (5 lira)
Erkek betta splendens (5-7 lira)

İkinci seçenek için;
Betta ve neon beslemek için en az 50 litrelik bir akvaryum. (ortalama 50 lira)
50-100 watt'lık bir ısıtıcı (yine ortalama 15 lira)
2-3 watt'lık şelale aparatı olan küçük bir iç filtre alabilirsiniz. (en fazla 15 lira)
cam termometre (5 lira)
5 litre hagen siyah kum (ortalama 15 lira)
Neonlar loş ışıklı gölgelikli ortamlardan hoşlanırlar, o yüzden anubias gibi büyük yapraklı bitkileri tercih etmenizi öneririm: 1 kök anubias (5 lira) Ama yine yanına java moss ve elodea gibi bitkileri de tavsiye ederim. Ayrıca gölge yaratması için su mercimeği veya pistia gibi yüzey bitkilerinden de kullanmanız faydalı olacaktır.
Erkek betta splendens (5-7 lira)
Neon tetra (tanesi ortalama 3 lira)

* Yalnız her iki akvaryum için de aydınlatma gerekecektir. Onu da aldığınız akvaryumun boyutlarına göre uygun bir şey alırsınız. Bitkiler için day light (gün ışığı) floresanı tavsiye ederim.

*** www.akvaryum.com sitesindeki foruma üye olup, aklınıza takılan bütün soruları orada da sorabilirsiniz. Lütfen benim tavsiyelerimi dikkate alın, eğer o kafanızdaki 7-8 litrelik akvaryumu almaya kalkışırsanız çok büyük eziyet olur hayvanlara, siz de çok üzülürsünüz. Başlarda acemiyken akvaryumcular mutlaka sizi kandırmak isteyecektir, aralarında mutlaka "7-8 litrede 10-15 balık besleyebilirsiniz" diyenler çıkacaktır. Unutmayın, onlar sadece ceplerine giren paraya bakarlar. Siz ise sonuçta hem pişman olur, hem de vicdan azabı çekersiniz. Benim 1 değil, 1'den çok akvaryumum var, yıllardır balık besliyorum, size elimden geldiğince yardım etmeye çalıştım.

İyi günler dilerim...

Sanırım siz Ankara'dasınız. Ben de Ankara'dayım, o yüzden size birkaç akvaryumcu önereyim.

1. Kızılay'daki akvaryumculara güvenmeyiniz, hepsi para avcısı...

2. Size bilgilerine ve dürüstlüklerine güvendiğim 3 akvaryumcunun adresini vereyim:

Nehir Akvaryum (www.petakvaryum.com)
Barış Manço Caddesi 13/A
Balgat / Ankara
0 312 286 65 52
------------------------------------------

Musa Akvaryum (www.musaakvaryum.com)
8. Cadde 16. Sokak (Eski 73.Sokak) 86-A
Emek / Ankara
0 312 222 11 35
------------------------------------------

Jumbo Akvaryum
5.cad.( Cengizhan.cad. )4/A
Bahçelievler / Ankara
0 312 212 13 32
------------------------------------------

***Yukarıdaki mesajda verdiğim betta fiyatları sadece veiltail (tül kuyruk) bettalar için geçerlidir. Türlerine göre ortalama betta fiyatları:

Veiltail (tül kuyruk) bettalar: 5-7 lira
Crowntail (taç kuyruk) bettalar: 7-15 lira
Halfmoon bettalar: 15-80 lira arasında değişir... Ancak eğer bu hobide acemiyseniz Halfmoon almamanızı tavsiye ederim, çünkü halfmoonlar diğer betta türlerine göre çok hassastır, bakımı zordur... Ben veiltaille başlamanızı öneririm.

7-8 litrede ancak birkaç kiraz karides besleyebilirsiniz.(bkz: kiraz karides)

daha önceden tecrübem var, yaklaşık 50 litrelik bir akvaryumda 4 sene baktım. akvaryumu küçük düşünmemin sebebi şu ilk başlarda betta mutlu olsa da ileri zamanlarda akvaryum içinde yoruluyor, aynı bardaktaymış gibi hareket etmiyor. ama 15 lt ideal gibi göründu. betta akvaryumunda pipo filtre tercihimin nedeni şu, ileride dişi ile karşılaşınca köpük yuva yapan erkek için işkence haline geliyor şelale fitre, çok küçük bir hava motoru ve pipo filtre şahane o yüzden.
aydınlatmayı led ile yapmayı planlıyorum, ancak gün ışığı etkisi yaratır mı onu biraz araştırmam gerekecek sanırım.
@marcelle ankara'da halfmoon var mı? varsa hızlandırabilirim düşünme işini.

Eğer kaldıysa Jumbo Akvaryum'da muhteşem halfmoonlar vardı, tanesi 18 liraydı, ama harikaydılar. Bir arayp sorun kalmıştır belki... Benim de gözüm kaldı Jumbo'daki halfmoonlarda ama yerim olmadığından alamadım...

Benim de bettam 40 litrelik bitkili bir akvaryumda epeyce uzun bir süredir mutlu mesut yaşıyor.

www.bettalar.com/forum/ sitesine üye olmanızı tavsiye ederim.

yaklasik 10 senedir dedigin gibi yasayan biri olarak kolay bir cozumu olmadigini soyleyebilirim.

denemedigim tek sey kendimi her sabah uyanik olmak istedigim vakitte kalkip gunes isigi almaya zorlamak. melatonin hormonunun regulasyonu ile alakali bir sey. yasadigin yer gunes isigi almiyorsa, gece isikta calisiyorsan falan bir sure sonra sirkadyen tamamen bozuluyor geri donmemecesine.

delayed sleep phase syndrome olarak geciyor ara arastir istersen. gecmis olsun.

aksine... misal su an bulundugum oda 2 taraftan surekli gun isi aliyor. ayrica surekli karanlikta takilan bi tipim... sinir sistemim bozuldu resmen, surekli sinirli haldeyim.

bende yaklaşık beş senedir böyle yaşıyorum, düzelmiyor, dengeyi bozuyor. doktora görünmek faydalı olabilir
edit: melatonin'in dışarıdan alınması işe yarıyormuş.

Ben de aynı lan. Saat 4'te uyandım. Napcaz bilmiyorum. Ama ev harbiden güneş almıyor pek. Lambayı otomatik açtırsak olmuyo mu bu işler.

bedenin biyoritmini düzenlemek için düzenli aktiviteleri gerçekten yılmadan uygulamak lazım. hayatınıza sokmaya çalıştığınız alışkanlığı 21 gün kesintisiz uygulamalısınız (21 gün kuralı diye bir şey var). - '1 gün uyuma, ertesi gün erken yatarsın' taktiğini iki gün yapıp olmuyo bu dememeniz normal, uzunca bir süreye ihtiyacınız var.

aklıma gelen aktiviteler:
spor yapın, her gün belli saatte spor yapın ancak bu akşam 8den sonraya kalmasın ki 12 gibi uykuya geçebileceğiniz ortam oluşsun.
yatmadan önce gevşetici bir şeyler içmek - adaçayı gibi, ıhlamur gibi.
yatağı sadece uyku için kullanmak - misal kucakta laptop ile yatağa girmemek, yatakta dikkat gerektiren kitaplar okumamak, sadece uyku öncesi saçma sapan kitaplar okumak.
ışık önemli - gece yatarken perdelerinizi açık bırakın, sokak lambası falan varsa da uyku gözlüğü takın, sabah saati kurun, gözlüğü gözünüzden çıkarttığınız an gün ışığına doyun, ve bir de sabah ritüeli edinin (spor olabilir) ama mesela evcil hayvan olur, çişe çıkartmanız ya da mama vermeniz gerekir, sorumluluk duyarsınız.

kısa hikayelerle ya da akıcılığı genel tarafından onaylanan roman ve öykülerle başla.

son dönemden akıcılık mevzusunda akla ilk gelen isim adam fawer oluyor. 2 kitabı var zaten. bir solukta biter.

kısa öyküler içinse, hala aziz nesin'den aldığım tadı başkasında bulamadım:\

suzanne collins - açlık oyunları

yazar: dean r. koontz
kitap: yabancılar
aşağı yukarı senin gibi bi okuyucuyum, harbi bu kitabı soluksuz okumuştum.
bilim-kurgu bu arada!

Henri Charriere'nin kelebek isimli romanı gayet sürükleyicidir bak

Herman Hesse oku, ufkunu genişletir..

albert camus - yabancı

kumarbaz, dostoyevski

açıkçası burada cevaplarda yazan dostoyevski, hesse ve camus kitaplarının öyle çok da film gibi akıcı okunabileceğini düşünmüyorum. okudum, severim ama öyle değiller bence.

tavsiye edebileceğim yazarlar, paul auster, kurt vonnegut ve engin geçtan. bu kişilerin romanlarını tek seferde ve akıcı olarak okuyabilirsiniz. çok da güzeldirler bu arada.

wilbur smith öneririm seri halinde yazıyor yani soy sop olarak devam ediyor yalnız afrika tabanlı bir romancı her kitabında afrika coğrafyasını konu alır. eğer seriye meraklıysan yırtıcı kuş, muson yağmurları, mavi ufuklar dededen toruna koloni zamanları korsanlar doğu hint deniz şirketi ve 1700 lerde geçiyor. tek takılmayı seviyorsan maceracılar, bir avuç kum, şimdi ölmek zamanı birsürü kitabı var macera seversen oku oku bitmez. clive cusslerinde romanları güzeldir sahra romanı film oldu.

puslu kıtalar atlası
ihsan oktay anar

persepolis kesinlikle.. bir kere karikatür gibi, okumayı sevmeyen bir çok arkadaşıma verdim kitap çok kalın olmasına ramen en geç 1 haftada bitirdi hepsi.. ayrıca boş bir kitap değil iran islam devrimini anlatıyor, biraz da bilinçlenirsin..

Marjane Satrapi - Persepolis

hatta kitabın filmi de var ilginizi çekerse..

hepinize teşekkürler.liste yaptım kendime söylediğiniz kitapların bir çoğunu almayı düşünüyorum.

sonea: persepolis film olarak izledim kitabı da okurum film güzeldi çünkü

(bkz: chuck palahniuk)

şekil olsun, yok başka amacı.

o pek bi içki içmek adabı olmuyor. aksine içmeyi bilmemek oluyor biraz.

son, bitiş, hadi hayırlı işler. zevk sigarası, iyi geceydi abi birası. eğlendik lan birası. kafa da olduk ama birası. karıştırmak için değil, iyi içerim senin içtiğin birayı da ben rakının üstüne öylesine içerim birası.

Rakının üzerine bir şey içen rakı içmekten anlamıyor demektir :)

damıtma içki ile mayalı içkiyi karıştırarak götü başı dağtıtıp sabah baş ağrısıyla uyanmaktan başka hiç bir işe yaramaz.

şarap-->bira sorun olmaz
rakı-->viski sorun olmaz
rakı-->bira göt eder
rakı-->balık tadından yenmez.

denyoluk.

kusup ortalığı batırmak için.

midesi kaldırmayan adam içmesin zaten. cila çekmeyi severim. içmeyi bilmemek değil tamamen zevk meselesi. 4 duble rakıdan sonra 1 bira içmeyi severim. 5 duble rakıdan sonra içmem misal.

ya da tekila üstüne miller ile cila çekmeyi severim.

amacı yüksek alkol oranına sahip içkilerden sonra daha kolay içime sahip olan bira ile güzelleşme çalışmalarına ucuz yollu devam etmektir.

@kimlanbu,

Katılıyorum.

Sıklıkla rakı faslından sonra bira cilası yaparım. Bir nevi yemek sonrası tatlı durumu, güzel bir filmin kapanışı, gün sonu...

Mideniz kaldırıyorsa iyidir, yok kaldırmıyorsa uzak durun elbette, fakat tercihlere zevklere saygısızlık edip "içmeyi bilmemek" gibi yorumlar yapmayın, etmeyin eylemeyin :)

vefa zat rakının üzerine buz gibi bira ile cila çekmeyi çok sevdiğini anlatıyordu bir yerde

'rakı-->viski sorun olmaz'

(bkz: bullshit)

@ate, lol.

@ate

bullshit'ten kastın "iç-içir" se ; hangi içki olursa olsun , sorun olur :)

ama saçmalık anlamında kullanıyorsan; orada ikisi de destile içki olduğu için sorun olmaz anlamında söyledim. Haa içen yok mu ? var tabi ki. Sonuçta (bkz: chivas regal)'a soda koyup içen bir milletiz.

babooshka,

diger arkadaslar cok elestirmis olsa da bu hareketin pratik bir sebebi de var.

Yuksek alkollu ickiden bira gibi bol sulu ve dusuk alkollu bir ickiye gecis yaptiginda icki ictigin (ve dolayisiyla sohbet ettigin, eglendigin, sarhos oldugun) sureyi uzatma imkani yakaliyorsun. Ayrica o ana kadar ictigin ickilerin kana karismasi icin zaman taniyorsun.

Iyi bir is mi, kotu bir is mi onun tartismasina ben girmiyorum. Ama yapanlar bilerek veya bilmeyerek icki alemlerinin belli bir tarafina pozitif etki etmis oluyorlar.

herkes denyoluk yada gördüsüzlük diye tanımlamış ama bence gerçekten yapılması gereken bi durum..ben rakı içtikten sonra bi bardak bira attığımda çok rahatlıyorum..ve benim gördüğüm öyle lüks mekanlar yada club fln geçin bunları adam gibi sohbet-fasıl-rakı yaptığınız bi yerde şişe bittikten sonra devam etmiyceksen sen sölemeden kalem bira gelir ikram..demekki bizide geçtim mekan sahipleride görgüsüz sizin görüşünüzle..

gür ozalit var karanfilin devamında ucuzdur sanırım orası

Selanik Cad.de, konur'un bir üst sokağı, Fırat Fotoğrafçılık var, kaliteli bir fotoğrafçı, 13x18'i 50 kr.a yapıyor. Bir de Kızılay'da metronun içinde Real Foto var; orası da kaliteli baskı yapıyor.

ikinci bir soru konservatuardan alabiliyomuyuz?

"dertliyim ruhuma hicranımı sardım da yine" olmalı

bende öyle düşündüm fakat aradaki nüans beni çelişkiye itti. sonuçta ruhumda hicranım ile ruhuma hicranımı arasında fark var.

gerek sözlerin, gerek bestenin güzelliğinden olacaktır ki, çok sevilmiş, çok alıntılanmıştır dertliyim ruhuma hicranımı. misal, sezen aksu'nun notalarıyla levent yüksel'in sesinden dinlediğimiz orhan veli şiiri dedikodu'nun son dizeleri, "ya o, muallâ'yı sandala atıp, ruhumda hicranın'ı söyletme hikayesi?", sanmayalım ki başka bir şarkıya göndermedir. muallâ'nın söyleyip söylemediği muallâkta olan güzelim sözler ise şunlardır... #1300758

şarkı repertuarıma güvenirim(:p), bu iki kelimeyi içeren başka şarkı hatırlamıyorum.

takılırsınız tabi. benim dandik 512mb ram'li, 1.6 centrino işlemcili notebook'um bile o kadarını yapabiliyor.

takılrısınız, ortalama bir bilgisayarın yaptığı her şeyi yapıyorlar.

millet fm, counter strike ve daha nicelerini oynuyor bu netbooklarda, aldırma msn ile interneti aynı anda açamazsın diyenlere.

netbook bence güzel bir şey, alan çıksa hayır demem mesela.

netbook, windows 7 starter sürümü yüklü gelmişse, aynı anda 3 programdan fazla çalıştırılamıyor. belki ondan bahsetmişlerdir arkadaşların. eğer satın aldığın netbook windows 7 starter yüklü ise windows xp ya da starter olmayan herhangi bir windows 7 ya da vista sürümü kurarsan bir sorun olmaz.

fiyat aralığı nasıl içinde linux gelenlerin?

cok deli cihazlar var yea, senı keklemısler. asuslara bak ozellikle. tabi para coksa viao al kafadan kopart.

asus 1101 11.6" bir netbook kullanıyorum. üzerinde win7 ultimate yüklü ve gayet iyi bir şekilde çalışıyor. aynı anda media player, firefox, idm ve msn kullanabiliyorum hiç takılmadan. arada word ve foxit reader da açık duruyor.

bazen kargonun gelmesi 2-3 günü geçebiliyor. kargo biilgilerini girmemiş olması muhtemel. ürünü yollamama gibi bi durumla az karşılaşılıyo çinkü orada profil yorumlarına göre alışveriş yapıyo genelde insanlar.

merak etme sorun yok.
1. sen onaylamadan para adama gitmez rahat ol.
2. genelde kargolar gelip şirketten paketi alıyorlar. orada ayak üstü fiş hazırlanmıyor. o nedenle bende çoğu zaman kargoya numara giremiyorum ve 1111 gibi dolduruyorum.
kısaca merak edecek birşey yok.

açık arttırmadan falan ucuza kapattıysan yollamak zorunda olduğundan öle bişey yapmış olabilir, sanırım alıcının da onay süresi var muhtemelen onu geçirince iptale gidecektir.

not: sadece fikir yürüttüm!

büyütecek bir şey yok. satıcı çok şey satıyordur. o kargo numaralarını tek tek girmek işkence. yok seri numarası yok referans numarası yok gönderdiği şube... ölme eşeğim ölme. kasacağına öylesine numara girmiştir. kargoladıysa elinde olur. olmazsa parayı bloke eder, para transferini durdurursun. ürün gelmedi dersin. onlar da adama sorar gönderdin mi göndermedin mi diye. o zaman eğer gerçekten kargoladıysa araştırır faturayı arşivden veya kargocudan bulur der ki; gönderdim aha şu şu şu numaralarla. olay aydınlanır.

divxplanet.com

burada 10. bölüme kadar çevrilmiş. gerisi yok

bsplayer'da var :) eheheh