Türkiye mi Almanya mı? Satışın az olmasının sizin dışınızda da sebepleri var çünkü ülkelere göre.

Edit: Türkiye’de şu an faizler malum. Şu ortamda gerçekten ihtiyacı olanlar dışındaki insanların paralarını tutmayı tercih etmesi anlaşılabilir, yani sadece siz satamıyor değilsiniz, insanlar da almıyor demek istiyorum.

Bunun dışında bireysel olarak ne yapabilirsiniz; sattığınız marka modelin tüm teknik detaylarına hakim olun, aynı şekilde rakip modellere de hakim olun ki diğer markayı kötülemeden kıyas yapabilin. Ben hayatımda benden daha bilgili bir satış temsilcisine denk gelmedim henüz. Bence en önemli husus bu. Sonuçta müşteri o aracın fiyatını bilerek mağazaya geliyor ama teknik detaylara hakim olmayabiliyor. Örneğin diğer markada olmayan basit bir donanım bile tercih sebebi olabiliyor. Sizin hedefiniz kafası karışık, ikna edilmeyi bekleyen müşteriyi bilginizle ikna etmek olmalı.

Aracın güçlü yönlerini öne çıkarmaya çalışın, örneğin bizimki şu kadar pahalı ama şu kadar daha ekonomik, şu kadar zamanda yakıt tasarrufuyla aradaki farkı amorti edersiniz diye müşteri yerine önceden hesaplamaları hazır edin.

Yedek parça bulunabilirliği, servis ağı ve maliyetleri önemli konular. Bu tarafta ekonomik bir markaysanız bu yönleri öne çıkarın. Ortalama servis süreleri nedir, bunları bilin, müşteriye aktarın.

Türkiye

1 haftada 3 satış az mı? Gerçekten soruyorum.

Giysi satıcılarına tavsiye olarak,
deneme amaçlı müşterinin giysiyi giymesi satışın yarısı derler.
Siz de müşteriyi sürücü koltuğuna oturtun, biraz gezdirin.

Müşterinin sorularına göre hassas olduğu veya bilmediği hususları anlayabilirsiniz.
O hususlarla ilgili bilgi edinek öncelikler arasında olmalı.

Bazı erkek müşterilerin üstünde yanındaki kadının etkisi büyük olur.
Siz kadını ikna edici cevaplar verin, o da eşini ikna edebilir.

Her müşteri çoğunlukla yakın çevresinden, arkadaşından gördüğü bir aracı düşünerek geliyor diyerek, ilgili aracın artıları yanında diğer markalardaki benzerlerine göre öne çıkan farklılıklarına da değinmek gerek diye düşünüyorum.

Alış verişte insan psikolojisi, ürüne karşı duyulan his önemlidir.

Zararın def'i, faydanın celbinden önce gelir..
diye hayatın bir kuralı vardır.
Akıldaki olumsuz görüş ve sorular mantıklı şekilde giderilirse fayda (satış) zaten zuhur edecektir.

(satış temsilcisi değilim)

Hocam son faiz artışları sonrası piyasanın durgun olması normal. İhtiyacı olmayan biri araba almak yerine aynı parayı faize koysa 1 aylık taksi parası çıkar hemen hemen.

Tabii ki sorunu tamamen dışsallaştırmayın. Kendinizi de geliştirmeye devam edin yukarıda verilen önerilerdeki gibi.

Satış pazarlama teknikleri eğitimi almanızı tavsiye ederim. Bazı dönemler satış yüksek olur bazı dönemler durgun olur ticarette olur böyle şeyler

youtube'a nisan 2024 x marka-model bayi fiyat listesi diye videolar çekebilirsiniz. insanlar çok aratıyor bunları. video çekmem derseniz, forum donanım haberde üyelik açıp haftada bir yazıyla fiyat listesini atabilirsin, arada da sizin marka modelleri soran olursa yardımcı olursunuz. o şekilde çok müşteri toplayan var şu an.

ilk arabamı aldığım satış temsilcisi sürekli olarak whatsappta durum paylaşımı yapıyor şu araba var fiyatı şu diye arabaların fotoğrafları ile birlikte. bunun gibi bir şey yapabilirsiniz.

Insanlar araba bakmaya gelirken akillarinda bazi negatif yorumlarla gelirler. Sattiginiz marka modelin forumlarinda en cok konusulan, en cok can sikan problemleriyle ilgili saglam karsi argumanlar bulup satir aralarinda bunlari musteriye izah edin.

Misal cherry almaya giden birinin aklinda mutlaka "bunlar 2 3 sene sonra cekip gider mi?", "yedek parca olayi nasil olacak?" Sorulari vardir. Evet araba fiyatina gore albenili ama yukaridaki sorular da almamaya itecek kadar guclu.

Arabayi anlatirken "cherry x firmasiyla 10 yillik sozlesme imzaladi" gibi bir bilgi de gecerseniz o soru isaretini bertaraf etmis olursunuz.

Tabi bunun icin forumlara, facebook gruplarina hakim olmaniz, iyi arastirma yapmaniz gerekmekte. Adamin aklinda olmayan bir soru isaretiyle ilgili konusup kafasini da bulandirmamak gerek.

kırmızı değirmen-Pierre La Mure eski bir roman babamın kitapları arasında bulup okumuştum.Çok güzel bir romandı hala 1000k'da konusunu okuyabilirsiniz.

Emile Ajar (Romain Gray)- Onca Yoksulluk Varken
Herman Melville - Katip Bartleby

Hamdi Koç- Ciplak ve Yalniz
Muhtesem otesi, yazarin alametifarikasi, asiri kivrak bir dilin ornegi. Hastasiyim.

Okumadım, ama merak ediyorum:
Nihal Atsız - Ruh Adam

ernesto sabato - tünel
cobo abe - kumların kadını
buzatti - tatar çölü (kişisel favorim)
tanizaki - anahtar
hasan ali toptaş - uykuların doğusu (yazardan bağımsız eser güzeldir)
hesse - bozkırkurdu

nahid sırrı örik'in bütün romanları.. başta Sultan Hamid Düşerken ve kıskanmak. enfestir

www.bkmkitap.com

Erendiz Atasü - Dagin Öteki Yüzü
Ferit Edgü - Giden Bir Kedinin Ardindan
Mehmet Günsür - Iceriye Bakan Kim
Halikarnos Balikcisi - Mavi Sürgün
Kemal Bilbasar - Denizin Cagirisi
Vüs'at O. Bener- Dost - Yaşamasız
Feyyaz Kayacan - Siginak Hikayeleri

roman ya da öykü. kiyida kösede kalmis harika kitaplarin isimleri.

Yeni vana alıp değiştir. Ben de senede 1 kez yaşıyorum bu sorunu.

Bu minimum bütçenle arona alabilirsin. Çok fazla krediye girmeden

açıkçası bütçemin üstüne çıktım biraz. fiat egea cross
fiat egea cross wagon
dacia duster

bu arabalara bakıyorum.

citroen aircross

yeni dusterler guzel diyorlar ama binmedigim icin bilemiyorum.

egea cross icin ise 1.4 benzinli modeli onermem, minimum 1.3 multijet alabiliyorsaniz alin. arkadasimda var 1.4 modeli sehir ici duz yollarda problem yok ama yokus performansi baya zorluk cikarabiliyor. ailesi mersin'de yasiyor, pozantiyi cikarken arac 4 kisi full iken baya zorlandik.

Provizyonun olayı o hocam. Geri yatar.

ben 2 sene once cilzdirdim
i lasik idi
3 ten indi ama sol gozde astigamt kaldi 0,25
simdi sol goz 0.5 astigmat oldu
kedsinlikle tavsiye ederim muhtesem bir konfor
gozluk yasa kalitesini dusuruyormus
doktor iyi arastimak lazim

2 seneye yakın oldu lasik oldum bir miktar kusur kaldı göslük takmıyorum sıkıntı yaşamıyorum ama gözlükle daha net görüyordum bence konforum azaldı
Notouch tavsiye etmediler olan arkadaşlar çok acı çektim dedi

Ha birde hadtane doktor makine önemli

20 sene oldu. :) Teknoloji epeyce gelişti tabii o zamandan beri. Tavsiyem, yaptırın.

Eğer gözün ilasik için uygunsa düşünme yaptır. 2 ay önce yaptırdım Ulus medikalparkta. 0 sorun şu an.

Eğer retina kalınlığın uygun değilse diğer yöntemleri araştır. Onlara hakim değilim.

2 sene once yaptirdim, keske daha once yaptirsaymisim diyorum hep. muhtesem bir rahatlik. hic komplikasyon olmadi bende. hangi teknik oldugunu bilemiyorum acikcasi, cok guvendigim bir aile doktoru testleri yapti, ne uygunsa onu yapti. cok kisa sure icinde iyilestim.

Aynı hissiyat bende de var ama saçla yağla ilgili değil. Pis hissediyorum kendimi. Onun için her sabah duş alırım mutlaka.

Keşke herkes öyle olsa.

++

Her sabah duş alırım. Bazen akşamdan aldıysam bile (halı saha sonrası vs) sabah yine de saçımı yıkarım. Tatil günü olsa bile.

Hissiyat mı gerçek mi önce ona emin olup, hormon kontrolü veya psikolog diyorum.

aslında öyle değilse ama hissiyatsa problem sadece sorununuzun çözümü psikologdadır sanırım. ancak gerçekten sebumlarınız fazla çalışıyor da olabilir. bende öyle mesela her gün mutlaka saçımı yıkarım, işe gitmeden önce de haftasonunda da. seboreik dermatit var zaten bende. his mi gerçek mi bunu da anlayacak kişi sizsiniz.

Temiz olduğunuz halde öyle hissediyorsanız psikolog. Vucudu her gun yıkamakta sorun yok ama saç her gün yıkandıkca daha fazla yağlanacak ve dengesi bozulacak. Ben her gün yıkadığım dönemde artık sabah yıkadıysam aksama yağlanıyordu. İki güne bire alıştırdım.

Yüzde de yağlı his varsa, nemlendiri kullanılmayan cilt kuruyunca sebum üreterek dengelemeye çalışıyor ve cidden yağlanıyor. Bu yüzden yüze nemlendirici kullanmak gerekli.

Çözüm burada.


twitter.com

çok haklı bir isyan. Fakat artık insanlar "şu film güzel izleyeyim" demiyor da platforma ne geldiyse onu izleyip geçiyor.

Spesifik film arıyorsam google'da aratıyorum zaten netflix prime vb. yerde varsa gösteriyor, yoksa malum ortamlar... (torrent)

Dayatılan filmlerden daral gelince malum ortamlara vurdum kendimi.
Utanıyorum ama böyle.

film platformlarının çalışma mantığı bu değil zaten. orada film aramaktan ziyade katalogdan bakılır ne var diye beğenilen açılır. eğer katalogdan izlemek sizi kesmiyorsa çeşitli alternatifler var. ya filmin sonuna izle ekleyerek googlelayıp bakarsınız ya torrent kullanırsınız (stremio da bir nevi torrent)

Paralı platformlar aradığımız filmi bulalım diye değil, kendi yaptıkları çöpleri seyirciye dayatma yeri haline geldiği için bulamıyorsunuz.

Ben uzun zamandır abidikfilmizle nokta com ve benzeri sitelerden izliyorum film ve dizileri. Asla utanmıyorum ve gocunmuyorum, hatta bunun bir hak olduğunu düşünüyorum. Altyazı gelecek diye platformun kendi dizisinin bile Türkiye'ye gelmesi aylar sürüyor. Kötü çeviri ve sansür de cabası. Apple TV'den kiralayıp izlediğim Bade Runner 2049'da bir sahneye sansür uygulanmış, filmden kesilen bir kesit dahi vardı.

Korsan güzel. İstediğim zaman istediğim filmi izliyorum, geldi mi gitti mi derdi yok.

Stremio

swatchseries.mx/home

www.neredeizlenir.com

Sanırım Mubi hariç her platforma üyeyim ama son izlediğim üç filmden ikisini malum ortamlardan indirip izledim. ben internetteki filmizlehadişimdiizle tarzı sitelerden bi şey izlemeyi hiç sevmiyorum reklamıdır, dandik görüntü kalitesidir vs o yüzden hâlâ old school indirip izliyorum. Stremio da güzel ama arşivciliğin yerini tutmuyor :D

sflix

www.braflix.video

Çok haklı bir isyan internetiydi, alışverişiydi, 2341124 kişiye bölünen üyelikleriydi derken kaç tane platform var ama yine de istediğim diziler/filmleri bulamadığım oluyor çoğu kez. Türkiye ve bulunduğu bölgeyle ilgili saçma sapan telif hakları mevzusu var. ABD Netflix'ine bakınca derya deniz. Bir ara ücretsiz denemedeyken VPN ile faydalanıyordum.

Parasıyla yasal olarak, bir yandan da 1500 reklam ve virüs ile uğraşmamak için tonla para akıtoyursun. Karşılığında onların sana sundukları 3 çözüm var. VPN, Torrent veya HDFilmCehennemi!

Stremio, İptv vs kullanılabilir.

enparada yok. başka herhangi banka olur.
akbank, yapıkredi, garanti, iş, vakıf

Yurtdışında teb iyi sanırım. Komisyonsuz para çekebiliyorsun.

Kk olarak maximumla sorun yaşamadım. Kamu bankalarının kartlarını ise asla kullanmanı tavsiye etmem. Euro harcamalarımda hep fazladan ödeme yapmak zorunda kaldım. Euro’yu dolara çevirdikten sonra tlye çeviriyor kamu bankaları. Bu da 2 kez makas demek.

Üstteki arkadaşın dediği gibi her bankada oluyor. Ama yine masrafsız bir banka arıyorsanız Teb öneririm. Kart aidatı var ama para transferlerine falan ücret ödemiyorsunuz en azından.

Finansbank'in kendisinde var.

Kolaylık açısından Enpara ile Finansbank hesaplarını kullanıyorum birlikte. Finansbank'in kredi kartını Dolara çevirdim bunun için.

teb +1 dediğin şekilde sorunsuz kullanıyorum. TL-USD-Euro 3 farklı kurdan ekstre alabiliyorum.

SERVERGAZİ
Firdes KANDEMİR
0533 558 53 43
aciliyeti yoksa pazartesi muhtarı arayıp sorabilirsiniz. bugün telefona bakar mı bilmem.
www.merkezefendi.gov.tr

Teraspark dolmuşları gidiyor sanki

Denizli ulasim portali yukleyin

Ahmet Akın

Akın dil ile ben de 0dan 80 aldım tavsiye ederim

akin dili online ders ve katilimcisi cok fazla diye belirtmek istedim. yani aslinda yine kendi kendine calisiyor gibi oluyorsun

Udemy'den serdar hocayı tavsiye ederim bence gayet güzel bir kurs hem de hesaplı.

bavulla yurtdisindan getiriyorlardir, yanina almadigin surece getirirsin..

Ben bagaja koyup getiriyordum (Victorinox vs getirmisligim var). Küçük bıçaklar bagajda sorun olmuyor. Kabin bagajına koyamazsiniz tabii ki.

Japonya'dan hayvan gibi bıçağı valizime koyup getirdim, sıkıntı yok. Muhtemelen alanlar da öyle almıştır ithalatında sıkıntı çıkıyorsa.

Bavulla Almanya’dan bütün arkadaşlarıma 45 civarı bıçak getirdim. Solingen vs. Sorun olmadı.

türkiyede nasıl yok amazon.com.tr'de var işte

Almanya’dan gelecek birilerine getirt. Şu an Türkiye’de yok sanırım.

Eczanelerde var. Camsil şiçesine koyabilirsiniz.

Boş sprey şişesi değil de nalburdan ilaç makinesi al küçük.
Kohtrine içinse interneti kullan. Eczanelerde pahalı satılıyor.

X3 e alirsin eczanede

Paça mı sorduğunuz? Pantolon başı 50-100 arası değişir muhtemelen.

Google üzerinden yorumlara falan bakın.

80tl, aldığınız yerin anlaşmalı terzisi varsa 20-50tl arası.

Maalesef box alman gerek.

Google tv ya da onnbox alabilirsin.

Bende de aynı televizyon vardı model numarasını yanlış hatırlamıyorsam.

Maalesef bu tarz içerikleri oyun konsolum var onun tarayıcısından açıyorum. Konsol vs. yoksa @jackyr'ın dediği gibi bir tv box alıp akıllı tv'yi daha akıllı hale getirebilirsin.

ps5
amazon firestick (gerçi bunu 3 saatte alamayabilirsin.
kindle yad benzeri e-book reader

hepsi için tax free formu ve daha sonra havaalanında iade almayı unutma

bir de outlet bulursan ayakkabılar çok uygun oluyor. 40 euroya vans, 50 euroya 530 falan alabilirsin.

önemsiz

Denizci olma ihtimali

Belirleyici bir şey olmayacak vereceğin cevap ama takdir edersin ki üç tarafı denizlerle çevrili bir ülkeyiz. Normal yani bunun sorulması ordunun bir de deniz kuvvetleri olduğunu düşünürsen.

Bir yaz çalıştığım yerin hemen yanında iskelede sahil güvenlik vardı.
Oradaki askerlerin hiçbirinin doğru düzgün yüzme bilmediğini görünce bu sorunun bir öneminin olmadığını düşünmeye başladım.

@burfak Onlar bilmeden bildiklerini söyleyenlerdir. Test eden yok nasıl olsa.

onlarla deneyimim yok ama başka böceklerle var.

"Bayer K-othrine" gerçekten başarılı bir ilaç/zehir. Ben her bahar evde süpürgeliklere cam önlerine falan bundan sıkıyorum, böcek görmüyorum veya ölü görüyorum. Zamanında evi ilaçlatırken adamdan öğrenmiştim. Bunun konsantre olanını alırsan pompa da alıp kendin suyla karıştırıp sıkman gerekiyor. Hazır sulu versiyonu da çıktı ama onun oranı hazır, her böceğe yeter yetmez bilemem.

Bu böcekler kağıdı çok seviyorlar. Muhtemelen mutfak çekmecelerinize serdiğiniz kağıtlar onlara ortam sağlamış. Evi ilaçlatıp o bölgedeki tüm kağıtlardan kurtulun.

Edit: K-othrine +1 Çok etkili bir ilaç ben de kullanıyorum ama böcek fazlaysa bir yerden destek alın.

Küçük ilaç pompalarından al ve K-othrine ile süpürgelikler balta olmak üzere her yeri ilaçla

Aynı dertten muzdariptip. Defne yaprağı %99a kadar çözdü. Tek tük görüyorum ama artık önemsiz. Gardırop, kitaplık, mutfak çekmeceleri, akla gelebilecek ger yere koydum. Şimdi azaldı bir daha aldım. Sayısını arttiracagim yaprakların. Her yere defne yaprağı yerleştir.

İlaçlama haricinde detaylı temizlik de önemli bence. İlaçlamadan sonra yumurta bırakma olasılığı olan köşe bucak her yeri elektrikli süpürgeyle süpürüp sildik biz, koltuk minderleri altı, baza altı, mutfak dolabı içleri, tezgah altı vb her yer. Bu şekilde yapınca kurtulduk.

gerektirir gözler kapalı kalıyor bi süre gözlük falan da takıyosun

kesinlikle. gözlerini o gün boyunca ne kadar kapalı tutarsan o kadar rahat geçirirsin süreci

olsa iyi olur, ameliyat sonrasında gözler mümkün mertebe kapalı olmalı fakat illa şart değil, benim refakatçim yoktu, ameliyat sonrasında bir kaç saat hastanede gözler kapalı oturup sonrasında da güneş gözlüğü takarak evime gitmiştim.

İşlem sonrası saatlerce gözler kapamı tutuluyor. Çok koyu gözlük taktırılıyor. Kör gibi olduğunuzu düşünün

yanınızda biri olsa daha iyi olur tabi ama ben tek gitmiştim, zaten 1-2 saat operasyon sonrası hastanede bekliyorsunuz. sonra hemşireye taksi çağırır mısınız demiştim, taksi geldi bindirdiler. taksi şehirlerarası otogara bıraktı, bir göz yarım aralık (zaten isteseniz de tam açamıyorsunuz) sisler puslar silik siluetler arasında koca izmir otogarında 1 km yürüyerek bilet alıp otobüse bindim, 2 saat yolculukta gözler kapalı. inince gene taksi ve ev, cuppa yatak.
zaten o kocaman kara kalın gözlükle sizi görenler kör zannedip yolu açıyorlar :D

Yanında biri olsun çok net.


Çok canı yanıyor ilk birkaç saat insanın.

Ameliyat türüne göre değişir. Kesinlikle brii lazım diyenler geç iyileşen yöntemleri kullananlar sanırım. ilasik veya daha üstün yöntemler olacaksa refakatçi kesin gerekmez ama olursa iyi olur tabi.

valla hem tavuk hem krema, riskli bence. ben yemezdim herhalde.

yenmez

bir sey olmaz bu havada ya aksamdan sabaha

Soru işaretiyle bakardım. Bir kokla falan belki bozulmamıştır

bir şey olmaz.

biz zaten akşam pişen yemeği soğumadan dolaba koymayız, o da akşam yatana kadar soğumaz. dışarıda bırakır, sabah dolaba koyarız. bugüne kadar herhangi bir yemekten bu sebeple zehirlenmedik.

Kesinlikle yeme. Hem krema hem tavuk çok riskli.

tadına kokusuna bakarak yerdim

yediniz mi? :')

birincisi rahat degil.
ikincisi dayanıklı degil. 3. ay yanlardan patlamaya başladı. adidasın ayakkabısı 2 senedir ayagımda siz düşünün.
Sosyal medyada influencerler neyin peşine düşerse arkasındaki sürü de onu takip ediyor hepsi bu

hiç bir özelliği olmayan bir ayakkabı. ona 5 bin verene kadar gider gore-tex veya yastıklaması olan bin kat rahat kaliteli ayakkabılar alınır.

görüntü olarak güzel duruyor bence, ben de almayı düşünmüştüm. arkadaşım 5-6 ay giydi bu ayakkabıyı, yanlarındaki bez söküldü patladı, tüketici haklarına başvurdu ama geri dönüş olmadı. ben de bu sebepten adidas response cl aldım. rahat ve şık tavsiye ederim.

Fors. Insta'da, arkadaş gruplarında fors. Fors itemi. Bunu alacağına Puma Milenio Tech al.

new balance zaten çöp değil mi ya. 5bine gider merrel falan alırsın mis gibi.

Şok görünüyor ama fos +1


Ben kız arkadaşıma yurt dışı bir outletten 60 Euro’ya almıştım mayıs ayında

Ayakkabi bence cok rahat ama hic dayanikli degil. Kenarlari file oldugundan ve altinda hicbir ekstra kumas/deri bulunmadigindan sokulmeye basliyor. Bence bu ayakkabi cok fazla ayakkabisi olan, 530'u da ayda yilda bir giyecekler icin uygun, diger turlu 3 aylik omru var.

Bu tarz bir sey ariyorsaniz Adidas Response CL cok daha iyi gorunuyor bence.

Yillarca dad shoes olarak dalga gecilen modeldi. Itelediler millete.

interaktif vergi dairesine girince kendisi otomatik hesaplıyor.

50.000 TL / 12 = 4.166,66 TL aylık kira gelirin. Mart dahil 10 ay kira geliri elde ettigin için 41.666,66 TL gelir üzerinden.

2635.00 + 467,20 TL kira vergisi ödeyeceksin, götürü gider seçeceksin.

Siz de ayrıca kira ödüyorsanız gerçek gideri seçip hiç vergi ödemeyebilirsiniz.

Not:50.000 kira gelirinin bir kısmı 2024 yılına ait olduğu için 50.000 üzerinden vermemelisiniz.

Pamukkale tabii ki de.

@mikahakkinen Pamukkale gitse sorar mıyım bu soruyu?

ali osman Pamukkale ile aynı sanki. aynı bayide satılıyor.

Ali Osman Ulusoy karadeniz'e giderken kullanılıyor genelde. en son geçen sene annem kullandı yolda otobüs bozuldu 3 kez. şikayet ve yardım gitmesi için m.hizmetlerini aradım otobüsün içindeki birisinin araması gerekiyormuş :) türkiye'de kara taşımacılığı berbat durumda. koyun taşır gibi insan taşınıyor. şoförler ve personel cahil cühela.

Kamil koç köy otobüsü. Ulusoylar bölünmüş. Yani kamil koçtan iyi ama ülkede ne iyi ki otobüsler iyi olsun. Havayolları mafya otobüs mafya herkes mafya.

soundpeast air 3

Huawei freeclip (dış sesler de duyulmaya devam edilen sistem, sırf meraktan alacağım sanırım)

Huawei freebuds 5, ikinci el uyguna bulursun

artsa ne kadar artacak ki? bayiilerde şu an motor mevcut, ancak motorlar yazın para eder. xmax alacaksan bekleme al o da zamlanacak şurdaki fark en fazla 10 bin kar zarar yazar sana.

artık motor bulunabiliyor. bu haber daha çok çin mallarını hareketlendirir. motor fiyatları kur/enflasyon paralelinde artar, yani önceki gibi karaborsa fiyatları oluşmaz bence. o yüzden ben olsam kasko değerini tavan alırdım. örneğin kasko değeri 10 lira ise maks 9’a (+ekstra aksesuarlar ama orda da aksesuarın sıfır fiyatının %60’ı maks olacak şekilde) satmak lazım. bu işin doğrusu bu ama siz bilirsiniz.

50ccler çöp olacak. Sizinki etkilenmez bence de +1

Bu arada mobil olduğum için edit yapamıyorum. Cihaz Mayıs ayında Almanya mediamarkt dan alındı. Türkiye’de garantisi oluyor mu acaba bu cihazın ?

bakırköy- Khalkedon Elektronik tamir için.

Aytaç Doğan

3ü 1 arada deterjanlarda zaten tuz var. Gereksiz olmuş tuz dökmek. Ayrıca tuz bardakları inanılmaz çiziyor. Sorunun sebebini ise bilmiyorum. Muhtemelen fazla tuzdan dediğiniz gibi.

Aynı sorun bende de var. Kendi kendine düzeliyor bazen. Sonra tekrar gidiyor.

o grundigin yorumlarına amazondan bakmanı tavsiye ederim. çok dandik her şeyiyle.

Amazon’da zaten en çok satan model. güçlü ve sessiz olduğu da söylenmiş.

dandik, kötü malzeme kalitesi gibi yorumlar watt’ı yüksek olan diğer saydığım yerli markalar için yapılmış. mikser kullanacağımı sanmıyorum. doğrayıcı robot ve çorba karıştırıcı lazım. o yüzden set bakıyorum.

Bosch 3 bin lira ben 1500 lira civarı bakıyorum

fakir mr chef quattro aldım, memnunum.

amzn.eu

Bende de cosori var memnunum. İndirim takip et. 2600 civarlarına düşüyor genelde

tesekkurler cevap ıcın. Cosorı o zaman.

ben de 6-7 aydır cosori kullanıyorum memnunum, amazondan 2600 lira gibi bir fiyata almıştım. ama alırken gözden kaçırdığım bir durum var; yedek parça ve servis. aratırsanız bu konuda sıkıntı yaşayan insanlar mevcut. sorun çıkarmadığı sürece bir problem yok ama bir sorun durumunda sıkıntı yaşatabilir gibi geliyor.

Surfshark şu an Superonline ve ttnet de çalışmıyor.

Sözlükteki başlıklarında güncel bilgiler var. Oradan kontrol edebilirsin

oncelikle sunu birakayim bilgisayarda kullanmalik olarak

www.eksiduyuru.com

soruna cevap olarak acikcasi ben hicbir vpn'e guvenmiyorum. teknik olarak aciklamak istersem cok uzun surer. :)) bir ara mozilla vpn cikaracakti baktim hala cikarmamis turkiye icin. aralarinda en alinasi mozilla'ninki.

ben hetzner uzerindeki vps'lerimden birine openvpn server kurdum. kendi hususi profilimle bilgisayardan veya telefondan istedigim gibi almanya ip'si ile gezinebiliyorum.

hetzner uzerinde en ucuz vps sanirim 3 euro falandi. openvpn server icin de hazir script var (github.com) sadece kullanici adi ve sifreni giriyorsun. kuracak olan olursa yardim ederim.

bisina macunu
su içme sonrasında

karabiber-sıcak su-limon-bal

*asker hastalığı. acilden giriş yap. ciğerlerin iltihaplanmıştır.

40 - 45 gün kadar öksüre öksüre gezdim naptıysam olmadı biraz çekiliyor galiba

1 kasımda terhis oldum. yaklaşık 20 gün öksürdüm. 1 hafta düzenli antibiyotik kullanınca epey azalmıştı ama hala daha ufaktan bir kuru öksürük var. (mevsimsel grip bu durumu ilerletti)

aralıkta terhis olan arkadaşım da aynı şekilde.

özel hastaneye git. ciğerleri dinlesinler. muhtemelen antibiyotik verecek ve antibiyotiği alınca düzelecek. Askerdeki herkeste oluyor bu maalesef.

maddi imkan yeterli değilse en azından aile hekiminden randevu almaya çalışın, öksürük ciğer ile ilgili olduğu için süreyi çok uzatmayın.

acemi birliginden sonra 2 ay falan surmustu bende o. hatta bogulacak gibi oluyordum. havalar isinmaya baslayinca duzeldi... ilac falan aldim ama cok fayda ettigini sanmiyorum.

Kullanıyorum. Sorun yaşamadım.

Sorun yok. Kullan.

139T olmalı otobüs numarası, Tepeüstü'ne gidiyor Şile'den. Ona biner, çekmeköy metro durağında inersin.

Metroya biner, altunizade'den metrobüse aktarma yaparsın. Sonrası kolay sanırım.

Edit: ben tersden anlamışım :)

Tam tersini yap, metrobüs ile Altunizade'ye gel ve Üsküdar - Çekmeköy metrosuna, çekmeköy yönünde bin.

Son durakta in ve şile yönünde 139T, veya üsküdar şile otobüsü, ya da yeni bir minibüs hattı açılmıştı şile için, onu öğren ve bin.

@John Bloor

Eyvallah çok makbule geçti. Marmarayla üsküdar yaparım oradan çekmeköy. Artık oradan da dediklerinizden birini denerim.

Üsküdar’dan direkt otobüs gidiyor. Otobüs sarı otobüs deği. Bildiğin şehirler arası otobüs. Ama Akbil geçiyor

Otobusun nosu da 139. Uskudar-Sile

E devleti bilmem de 1-2 ay içerisinde bağlı bulunduğun askerlik şubesinden alabilirsin

Şimdi baktım. Ben kasımda gelmiştim. Sisteme düşmüş

o kağıdı kaybetmemen lazımdı.
tamamen şubeye bağlı. 1-3 ay arası düşer.

Sağlık ve evlere gelen servis elemanları ilk aklıma gelenler.

prodüksiyon firmaları. kiraladıkları iç mekan lokasyonlarda çalışırken tüm ekip galoş kullanıyor, sık sık değiştiriyor.

Meslek değil ama Dolmabahçe sarayında günlük 3000 kişi ziyaret sınırı var ve bu genellikle ulaşılan bi sayı. Önceki yıllarda 4 bindi ama şu an restorasyon var diye sınırlandı zaar. Selamliga girerken ayrı, hareme girerken ayrı galoş kullanılıyor.

gıda üretim tesisleri başta olmak üzere sanayideki bazı sektörlerin üretim -arge bölümleri
restoran mutfakları
özel poliklinikler.. diş polikliniği vs.

Anaokullarına dışarıdan biri girecekse galossuz girmelerine izin verilmez genelde.

Çoğu diş hekimi kliniğine, spor salonuna ve eski adıyla doktor muayenehanesi yeni adıyla kliniğe girilirken galoş giyiliyor.

diş hekimleri, anaokulları, her türlü klinik, bazı diyetisyenler, spor salonları.

Estetik/güzellik merkezleri

ilaç fabrikaları.

ne kadar çok kullandığını görsen aklın çıkar. bazı bölümlere üst üste bile giyiliyor.

eve gelen servis. kombi servisi vs gibi.

Yağmurdan dolayı lnb su almıştır. Düzelir kendi kendine

trt'ler horizontal yayın yapar, paralel bağlı başka bir uydu alıcı varsa ve vertical bir kanaldaysa başka kanallar çıkmaz diğer uydunun fişini çekin düzelir.

Tek uydu alıcı var. Bazı kanallar geldi, bazıları hiç yok.
LNB ıslanıp bozulduysa, tüm kanalların uçması gerekmez miydi?
Anten yönü düzgün gözüküyor.

Düzeldi mi?

bi tane superga ayakkabım olmuştu. rengi çok çabuk soluyor. ayrıca vansta rahat edemiyorsan bunda da edemezsin. ama unisex evet.

Superga vanslarsan daha rahat. Avrupadan 10-15 Euro’ya aldım geçen sene. Memnunum ben.

son kullanma tarihi geçmemişse yenir

Pişmemiş yumurtadan bahsettiğinizi düşünerek, buzdolabiniz duzgun calisiyorsa yenir hiçbir sey olmaz. Çok yedim, bir şey olmadı. Tarihi gecenlerde de bir şey olmadı.

Değil buzdolabı, mutfakta oda sıcaklığında dursa da kolay kolay bir şey olmaz.

Yenir, yiyorum.

Salladığınızda ses çıkmıyorsa ve suda yüzmüyorsa büyük ihtimal bozulmamıştır.

dün yumurta aldım sktsi 15 aralıktı. yenur.

Dolaptaysa yenir her türlü. Zaten yenmeyecek vaziyetteyse tadı ya da kokusuyla belli eder.

Yenir. Bozuksa kokar zaten leş gibi. Ortamda duramazsın

Yenir

Eskiden yumurtalar bakkalda satılırken açıkta, kartonda satılırdı. Buzdolabına falan konmazdı. Ama 1 ay uzun süre. Ben olsam atardım. Hayvanlara falan da vermezdim.

orijinal

evet

Amazon troy ile çalışıyor apple ürünlerinde. Ben daha önce satın aldım. Orijinal.

Şehirlerin arabaya göre dizayn edilmesi vs insana göre dizayn edilmesi farkı var. Türkiye'de üç şehirde yaşadım. İzmir ve Eskişehir'de çok ters bir yer değilse araba vs toplu taşıma süre olarak hemen hemen aynı oluyor ama toplu taşımada aktarma falan yaparsan biraz yorucu tabii. Arabayla gidince de park sorunu yaşama riski yüksek.

Denizli'de toplu taşıma rezaletti ve her yere taksiyle gitmem gerekiyordu arabam olmadığı için.

Avrupa'da toplu taşıma genel olarak gayet düzenli ve verimli. Amerika vs Avrupa bu alanda çok yapılan bir kıyas. Amerika araba ağırlıklı bir ülke (hatta Kanada'yı da sayabiliriz buna). Avrupa ise genellikle daha çok toplu taşıma ağırlıklı. Toplu taşımayla istediğin yere gitmek, arabayla gitmekten daha pratik oluyor çoğunlukla. Özellikle Avrupa'nın büyük şehirlerinde şehir merkezlerine araba sokmak, park etmek vs hep büyük dert. Onun yerine metro, tramvay gibi raylı sistemlerle gidiliyor ya da bisiklete biniyor coğrafya da uygunsa.

Amerika'da bile artık ordaki araba bağımlı sistemden şikayet eden ve Avrupa'daki şehirleşmeye özenen pek çok insan var. Hem iklim krizi bu konuda büyük faktör hem de şehirleri sadece arabalar için tasarlanmaya mahkum kılan bir durum

berlinde toplu tasimanin arabaya gore avantajlari
- gidilecek yere cok fazla aktarma yoksa arabaya gore daha hizli. ornegin benim onceki ev-is arasi trenle 20 dakika, bisikletle 30 dakika, araba ile 50 dakika suruyordu.
- park sorunu buyuk. sehir merkezinde gunluk park ucretleri 10 euro gibi oluyor. ucretli park yerlerinde bile park yeri bulmak zor.
- sehir icinde cok fazla trafik isigi var ve trafik isiklari yaya, bisiklet, ve araba icin ayri ayri duzenlendigi icin isiklarda bekleme sureleri cok fazla. hele sola donus yapilacaksa arabalarin, bisikletlerin, ve yayalarin tumumun gecisini tamamlamasini beklemek gerekiyor ki bazen yesil yaninca ancak iki arabanin gecisine imkan taniyacak zaman oluyor.
- araba ile giderken trafik, park sorunu gibi nedenlerden dolayi ulasacagin zamani kestirmek zor. ama toplu tasimada gidecegin yere ne zaman ulasacagini biliyorsun. ornegin onemli bir toplantin varsa is yerinde, toplantidan 10 dakika once orda olmak istiyorsan toplu tasima ile bunu planlayabilirsin. ama araba ile gidersen ulasacagin zaman yarim saat once de olabilir, yarim saat sonra da bilemezsin.

yani ozetle araba uzun yolda, hafta sonu aktiviteleri icin, gece toplu tasimanin azaldigi zamanlarda, ulasimin zor aktarmali oldugu noktalara erismek icin, acil durumlar, alisveris icin vs avantajli. diger durumlarda toplu tasima buyuk sehirlerde daha pratik.

türkiye'deki gibi uzun sürüyor mu yolculuklar şehir içinde? izmir'de mesela 1 saat sürebilir bir ilçeden başka ilçeye.

Ogrenciler yaygin kullanir
Otopark ucreti ve yer aramak merkezi yerlerde sikintilidir
Tr ile kiyaslanmayacak kadar kalitelidir toplu tasima. Saatinde kalkar. Metrobus gibi tiklim tikis olmaz.
Merkezdeyken toplu tasima makul hatta hosuma gidiyordu benim ozellikle biniyodum otobuse, trene.
1 evde 1 araba varsa herkes onu kullanamaz. Herkes tek tek araba alinca da vergisi biraz goze batabilir. Arabasiz ev oldugunu pek dusunmuyorum ama dedigim gibi herkes ayni saatte kullanamaz birinden biri fedakarlik edecek

Fransa avantajlari;
-yuzde 75-100 oranında şirket tarafından ödeniyor. Araba ile bu yok.
-otobuslerin kendi yollari var. Kimse de o yola girmiyor.
-park etmek çok pahali. Şöyle diyeyim yaşadığım yerde şehir merkezinde 3-4 saat 8€ falan.
-sehirler arac gelmesin diye kurallar koyuyor. Misal karbon salinimi yüksek araclar (bunlarin etiketleri var) sehre giremiyor. Girerse yakalanirsa ceza yiyor. Çoğu sokak arabasiz, arabali olsa da bazilarinda bir şerit araba, bir şerit otobus, bir şerit bisiklet.

Bu arada Avrupa'da bahsettiğiniz hiç yaşamadım (20 dk yer 1 saat). Aksine araba ile 1 saat süren yer toplu taşıma ile 30 dk.

Bu arada toplu taşıma kullanmiyorum.
Ve toplu taşıma tabiki Türkiye'ye oranla gelişmiş.
Bir de çoğu kişinin Arabasi var zaten. Sadece ise gelip gitmekte kullanmiyorlar. Bir de mesai kavrami falan Türkiye'den az olduğu için aksam 4.5 gibi cikiyor millet, bisikletle ya da otobüsle falan. Ama aksam 9da cikarsan tabiki farklı yani

peki trafik için türkiye'deki gibi sıkıntılı şoför profili yüksek mi? türkiye'de motorsiklet kullanmak istiyorum ama üzerime sürerler ya da apaçinin biri makas atar diye endişeleniyorum. bu yüzden hiç girişemedim.

Otopark ücretleri inanılmaz pahalı çünkü. Yurtdışında araç kiraladığımızda en çok bize koyan şey park parası ödemekti. Her park ettiğimiz yerde makineyi bulup bozuk para atmaktan bıkmıştım 4-5 günde.

@hknty; yani avrupa ülkeleri arasında fark var. Ama Türkiye ile kiyaslanamaz sürücü profili.
Ben en son ne zaman korna çaldım hatırlamıyorum.
Yalniz motorsikletin ve bisikletin her yerde riski var, sadece Avrupa'da daha az.

Eger merkez disinda yasiyorsan Almanya'da da yarim saatte araba ile gidecegin yere 1 saatte toplu tasima ile gidebilirsin.Ustte yazildigi gibi ana konu merkezde park yeri sikintisi ve park ucretleri. Bir de ickili halde araba kullanmama durumu da toplu tasimaya yonlendiriyor.

İngiltere Brighton'dan bildiriyorum, her yere giden otobüs var hatlar güzel ama in-bin çok uzun sürüyor. 8km'lik yeri arabayla ne kadar sürede gideriz siz tahmin edin, otobüsle 1 saate yakın sürdüğü oluyor.

ama park etmek dert ve çok pahalı +1

otomobil sigortaları çok pahalı gördüğüm kadarıyla. Bir de insanların paraya bakış açısı farklı. Mesela bir Türk %10-15 fazla para verip otomatik araba alır bence, ben öyle yaparım, burada herkes manuel alıyor. O fark çok göze batıyor. Bir de burada ikinci eli 5 bin pound olan arabaya Türkiye'de 10-15 verildiğini duysalar kalp krizi geçirirler herhalde :D

fakat yine çok ilginç, 2000 pounda güzel bisiklet var ve millet alıp kullanıyor, 2000 pounda araba da var.

peki arabaya bakış açısı nasıl? biliyorsunuz türkiye'de bir statü göstergesi anlamsız şekilde. orada değildir diye düşünüyorum. ancak yurtdışına giden türklerin büyük bir bölümü gider gitmez araba alıyor. hatta 4x4 falan alıyor. türkiye'de de istediğiniz kadar para kazanın eğer arabanız yoksa fakirsinizdir insanların gözünde. :)

Arabaya bakış açısı gene Fransa için; ayagimizi yerden kessin.
Yani param var, bmw alayim yok. Kendi müdürüm misal temiz aylık 5-6bin euro alıyordur. Eşi de o civarda. Kendinde c3 var eşinde 3008.
Misal toplam binada iki 3 audi falan var. Geri kalani normal arabalar.
Ama buraya gelip ucuz araba görünce coşan Türkler var tabi. Yeni gelen arkadaş ilk hayali a5 almak. Kendisinin 3 katı maaş alan adamlar bile almıyor ama kendisi istiyor :)

Kısacası hayır. Kimse kimsenin arabasına bakmıyor.

Sebebi farkindalik. Herkes araba kullanmak istese trafik dakkasinda kordugum olur. Turkiye'de herkesin arabayla trafige cikmasini engelleyen sey fakirlik/yuksek nufus, avrupa'daysa caydirici politikalar var (bahsedilen trafik isik dizaynlarindan tut park ucretlerine kadar). Bir de her yere arabayla gitmek isteyenleri idare etmek icin habire yollari genisletmeleri, her tarafa otaban yapmalari lazim. Onu yapmak icin de binalari sehri yikmalari lazim. O da avrupa olmaz, ABD olur, yerine gore Turkiye olur.

-Yaşam tarzı
-Şehirleşme
-Lojistik

Yaşam tarzı:
Avrupalılar aslında bizim taşra/köy hayatı gibi yaşıyor. Bol fiziksel aktivite, uzun yürüyüşler onlar için ok. Adam 40 dakika orman içinden yürüyüp market alışverişi yapmaya gidiyor. Sonra da aynı yolu geri dönüyor. Otomobil onlar için ihtiyaç halinde kullanılacak bir ulaşım aracı sadece. Yani ya marketten büyük alışveriş yapacaktır, ya uzak bir yere gidecektir falan. O yüzden bizdeki gibi statü sembolü olarak da konumlamıyorlar. Parası olan adam Toyota Prius da kullanabiliyor.

Şehirleşme:
Avrupa şehirlerinin çoğu küçük. Berlin Paris gibi metropoller dışında. Çoğu şehri yürüyerek en fazla 1 saatte uçtan uca gezebilirsin. buralarda raylı sistem de oldukça gelişmiş. Yani Polonya'da bir ev tutmuştuk. Tren istasyonunun yanında. Polonya'nın bilecik'i gibi bir şehir düşün. Ama evin önünden trene binip Berlin'e ya da Paris'e gidebiliyorsun. Ee tren varken arabayla niye gidesin.

Lojistik:
Otomobil ucuz ama bakımı pahalı ve zahmetli. Yani bizde işten 1 saat erken çıkıp sanayiye uğrayıp periyodik bakımını yaptırabiliyorsun. Elini sallasan usta. Mahalle arasında bile. Orada bir arabanın 10.000 bakımını yaptırmak bir olay. Müsait usta bulacaksın. Randevu alacaksın. Adam sana muhteşem bir işçilik bedeli çekecek vs. O yüzden otomobil gerekmedikçe kullanılan bir şey değil.

Bir de tren ağı çok geniş avrupa'da. 1000 nüfuslu köyden bile tren geçiyor. Zaten şehirler birbirine yakın. Hollanda dediğin ülkeyi baştan başa 4-5 saatte gezersin arabayla. Arkadaşım Köln'de yaşıyordu işi dusseldorf'ta. Trene biniyor. Türkiye'yi düşünsene izmit'te yaşıyorsun ama işin Şişli'de.

Ha bu arada Türkiye'de de toplu taşıma fena değil aslında. ama biz inmeyi binmeyi, yürümeyi sevmiyoruz. Onun da etkisi var. Avrupa'da arkadaşlara takılıyorum hatta oradan oraya 20 aktarmayla gidiyosunuz bayıla bayıla şurada Göztepe'den metroya aktarma yapınca suratınız düşüyor.

Bugun aldim daha. Arkadasim kullaniyor aslinda oburunu alacaktim ama o cok memnun oldugunu soyleyince never leak aldim ben de. Basmali aksine zor olur gibi geldi bana da.

Geçen sene basmalısını aldım. Özellikle araba kullanırken kullanmak için. Çok memnunum.
Yerine bırakınca otomatik kapanması güzel bir özellik.

oturup bankta içecekseniz bu dediğiniz de kullanılabilir.

Ben oturup içeceğim zaman kapağını çıkartıp bardak gibi kullanıyorum.

ben yıllardır kullanıyorum. basmalı kapak. hem fazla güç kullanmak gerekiyor hem de bir türlü yudum miktarını ayarlayamadığım için her zaman kapağı içerek kullanıyorum. bir daha alsam kapak sistemi farklı bir şey alırdım.

www.amazon.com.tr

bende bu var, çok daha kullanışlı.

motosiklet burclu adam'ın linkini verdiği trigger action modeli en güzeli. sadece içmek için iç hazne ile dışarıya temas açıldığından dolayı, maksimum süre sıcaklık ya da soğukluk sağlıyor. tek elle kullanabiliyor olmak büyük rahatlık.

www.amazon.com.tr

rezz. aynısı bende de var öneririm.

peki neden amzn.eu bu değil ? ben de almak istiyorum da

Geçen gün Apple Maps beni ters yola soktu, sonra da tövbe ettim kendisine. Ters dediğim öyle sokak falan da değil, bildiğin bulvar gibi, 3 şeritli bölünmüş ana yola soktu. Dalgınlıkla yola girsem kafadan girerdim birine. Daha önce de benzer sorunlar yaşadığım için Google Maps kullanmıştım, ama uzun zaman geçtiği için heralde düzelmiştir diyerek deneyeyim demiştim ama zerre düzelmemiş. Yandex de denemiştim zamanında ama Google Maps bence daha iyi ve doğru.

Apple Amerika’da iyi çalışsa da ülkemizde verimsiz. Google daha güncel ve akıllıca davranıyor.

apple maps'e her şans verişimde yüzümü kara çıkardı şimdiye kadar.

Apple Maps yanlış. Kaç kere Feedback yolladım yanlış yol diye. Sallamadılar

bunu ozellikle taksicilere soruyorum.

%65yandex
%35 google

dedi. apple'i sallamiyorum. cunku bana gore tr'de allaha emanet.

başarsoft - igo

The Boys muhteşem
Mentalist de eski dizi ama yeni izledim, güzeldi.

big bang theory

the marvelous mrs maisel
daisy jones & the six
the boys
fleabag
upload

eskilerden:
veronica mars
chuck

the boys
upload
grand tour
clarkson's farm
invincible
the boys diabolical

The Terror

Jack reacher
Jack ryan
Two and half a man
The office
Ek olarak Clarksons farm(çok eğleniyorum jeremy clarkson’u izlerken)

this is us

Ege’de orkide.

Trakya’da biryağ kullanıyorum.

Diğerleri motor yağı gibi kokuyor bence.

Üniversitede ucuz diye kanola yağı almıştık denemek için. Fiyatı da aşırı uygundu. 1 kere kızartma yapıp çöpün yanına koymuştum tenekeyi. O da motor yağı havası veriyor bence

türkcell 10 yerde çekiyorsa
türk telekom 8 yer.
vodafone 6 yer olarak düşünebiliriz. şehir içindeyseniz aradaki fiyat farkına değer. köye gittiğimde ihtiyaç olmuştu sadece. onun için türkcell e geçtim bir ara. sırf bu sebeple geçmiştim fakat köy dışında bir eksiğini görmedim genelde de şehir içinde oluyorum.

İşim gereği çok seyahat yapıyorum. Turkcell pahalı gelince diğer iki operatörü de deneyeyim dedim.
Turkcell harici düşmanıma bile tavsiye etmem, o kadar söyleyim.

Köy ise turkcell
Sehir ise turktelekom

Zet +1

yıllardır bitirmeye çalışıyorum, dün son sezon 7. bölüme geldim. jenerik başlayana kadar öyle bir sahne koyuyor ki onu geçmen imkansız, her bir saniyesi inanılmaz merak uyandırıcı oluyor ama jenerikten sonra da geri kalan dakikalarda size bu kadar heyecan yeter deyip uyku moduna geçiyor maalesef. bu diziden maksimum keyif alabilmen için hiç ara vermeden, her detaya dikkat ederek izlemen lazım. dün mesela son sezon altıncı bölümde jimmy'nin rakip avukatlık şirketinden transfer ettiği sekreterin yeni iş yerine arabaya geliş sahnesi var, o esnada arabada yüksek sesle severek dinlediği müzik türüyle birşey anlatılmak isteniyor, bakın karakteri bu deniliyor eyvallah ama o şarkının adını ve karakter hakkında ne fikirler vereceğini öğrenmeye mecalim yok açıkçası. yav he hee deyip geçiyorum o an uyumuyorsam. yani bu şekilde keyif almak imkansız. yoksa gerçekten sinema adına çok fazla detay içeren ağır bir dizi. walking dead biraz aksiyon biraz trajedi biraz bilim kurgu olarak başladı ve yıllar sonra elimizde sadece trajedi kaldı. işte better call saul'de bu baştan beri böyle. belki ilk sezonlar hariç. orada abi kardeş çatışması aşırı lezzetliydi kabul. özetle bu dizide karakterler arası diyaloğu izlersin ama asıl diyalog sustukları an başlıyor, bakışlarında, mimiklerinde, gülüşlerinde çok sayıda cümle yatıyor, aldığın zevk bunları okuyabileceğin kadar. bu da herkese gelmez.

Kesinlikle katiliyorum.

Son birkac sezondur bende de akmamaya basladi, cunku cok dikkatle izlemek gerekiyor ustteki yorumda oldugu gibi.
Zaten hukuk terimleri vs giriyor, bir de konular baglantili olunca yoruyor. Gecen sezonda bunu fazlasiyla hissettim, o yuzden bu kez her ne kadar sevsem merak etsem de cesaret edip izleyemiyorum.

Ben güzel güzel bitirmiştim güncel güncel. Eşim 2. Sezon mu 4. Sezon mu ne dayanamayıp bıraktı. Akmıyorsa hiç zorlamayın. Dizi hep o tempoda gidiyor...

bence son iki sezonu daha heyecanlıydı çünkü Breaking Bad'den tanıdığımız karakterler işin içine giriyordu. Ama temposu aynı aslında.

Final sezonu akmıyor. Ondan önceki sezonları iple çekerdim. Son sezonu 2 senedir bitiremedim.

better call saul bir dark side'e geçiş hikayesi, üstelik bu hikaye breaking bad gibi bir sürecin yaşandığı albuquerque evreninde geçiyor, eğer breaking bad'i severek izlediyseniz, vince gilligan'ın hikaye anlatımına ve sinematografisine alışkınsanız bu dizinin sıkıcı gözüken her bir saniyesi bile altın değerindedir. benim için gelmiş geçmiş en iyi dizi nedir sorusunda sopranos'la yarışır, o kadar çok seviyorum.

ama işte bu anlatım herkese göre değil, tonla arkadaşım var ilk 2 sezonu geçemediği için breaking bad'i izleyemeyen. eğer bu diziden benim kadar keyif alacaksanız breaking bad hafızanızın iyi olması gerekiyor ki walter'ın imparatorluğu kurulmadan önce neler olmuş, jimmy dark side'e nasıl geçmiş, tavukçu nasıl dağıtımı eline almış, mike nasıl ekibe dahil olmuş, kim gibi önemli bir karakter neden breaking bad sürecinde yok bu sorulara aranan cevaplar diziyi mükemmel kılıyor.

diziyi mutlaka izleyin, pes etmeyin. eğer akmıyor diyorsanız da bir oturuşta 2-3 bölüm izlemeli partiler yapın. unutmayın bir dark side'a geçiş hikayesi izliyorsunuz, ince ince işleniyor öykü, eğer tamamlarsanız hayran kalacaksınız.

zaten dizinin olayı yavaş temposu. ben dizideki ambiansı çok sevdim.
son 2 bölümdeyim.
arka arkaya 3-4 bölüm izlenecek, hafta sonu bir iki sezonu bitirilecek bir dizi değil. sindire sindire izlenen bir dizi.

Yaşlı adamı bilge dahi falan yapmışlar hadi neyse de, o yaşta sokak serserilerini haşat etmesi falan nedir ya?

Yok gençler almıyor bu dizi ya ben ozark’tan dewamke

prole +1

İlk Sezon ilk bölümler akmıyor. Ben bi kere deneyip bırakmıştım. Sonra tekrar başladım, ilk bölümleri geçince bi anda çok akıcı, her bölümü merak uyandıran bir hale geldi. Sonunu nasıl getirdim anlamadım.

temposu sonuna kadar ayni. Yavaş. Detaylardan keyif alan bir izleyici degilseniz sevmezsiniz.

geçebilir

polisin insiyatifine kalmis. killik yapmak istese yapar. hakkini arayamazsin cunku kabak gibi other countries yaziyor.