o uygulama en düşük 4.0 versiyonu ios yazılımı istediğini söylemiş. itunes kurup ipod yazılımını güncelle.ama ipod 1st gen ios 4.0 desteklemeyebilir diye düşünüyorum

1 nesil en fazla 3.0 Destekliy o yüzden su an cogu oyunu uygulamayı calıstırmaz muzik video atıp keyfine bak derim.

selam
bende de 1. nesil ipod touch var. 1. nesil ipod touch en fazla IOS 3.1.3 mü ne destekliyor. 3.2 desteklemiyor yani. O sebeple birçok uygulamayı ne yazık ki yükleyemeyeceksin.

takip ettiğin kişi ile arkadaş olmadan güncellemelerini görebiliyorsun (eğer o kişi de izin verirse)

facebook un twitter ı gibi bişey.

misfits kesinlikle

Black Books
Little Britain

sitcom değil ama little britain
goodness gracious me
fawlty towers
ab fab
black adder

Misfits +1
bir de ingiliz değil ama izlemediyseniz Modern Family de tavsiye ederim.

Black Books
Black Books
Black Books (It Crowd'un senaristi yönetmeni bir şeyleri Graham Linehan aynı zamanda Black Books'un da aynı şeyleridir.)

Curb your enthusiasm'i çok övdüler ama pek bakamadım.

(bkz: shameless)

ing how to live your life + free agents izle derim.
coupling + it crowd ben de seviyorum ama
ben always sunny, the league, trailer park boys (canada) curb your enthusiasm gibi dizilerin daha çok hastasıyım.

youtube'tan a bit of fry and laurie skeçleri de izleyebilirsiniz kısa kısa.

hatta benim canım çekti izleyeyim biraz:

www.youtube.com

black adder eski die unutmuşuz süperdir.
tabi herşeyin başı monthy python da var.

revo uninstaller ile açılıştaki başlayan gereksiz programları kaldır . ccleaner ile bir temizlik yap ama en önemlisi vistayı bırakıp bir an önce win7'ye geç.

eski 3 tuşlular şaahne ama çoğu mouse da programı yükleyip atama yapabilirsn ek tuşlara

wacom tablet alsan daha mantıklı sanki.

wacom tablet'ler de çok pahalı ama ben ise yeni mezunum şu an zor yani.
şöyle birşey buldum nasıl?

www.bimeks.com.tr

www.bimeks.com.tr

bundan gayrısı yalan. otokette sürekli mause kullandığın için çok çabuk bozuluyor. fazladan para verme. linkteki mausten 4-5 tane eskittim 3 yılda. tekerlek geniş olduğu için otokette büyük rahatlık oluyo.

sıcak şarap yap ondan. en iyi öyle değerlendirilir.bi de bu havada sıcak şarap iyi gider.google dan arat bir sürü tarifi çıkar.

@jack
saol ama onlar için çok malzeme lazım. maddi durumdan dolayı atmıyorum şarabı :)

dimes kırmızı meyveler var. onu kat çok iyi oluyor.

kötü şarabın en iyimser sonu ocakta kaynatılmaktır :/
yahu katacağın malzeme elma kabuğu, tarçın fln..

(bkz: şargoz)

uludağ gazoz ya da fruko kullan.

sangria yapabilirsin..

Soda.

pas tuşu seçili oyuncunun pres yapmasını sağlar. şut ise takımca pres yapmasını.

edit: bunun haricinde küçük bir defansif taktik, orta ya da uzaktan şut durumlarında falan kontrolü eline al. pres tuşlarına basma. tam adamın önüne kay. eğer alışırsna faul yapmadan blok çekebiliyorsun.

Ara pasına göre değişir. Ama önceliğin topa sahip olmak olsun. Pası alacak futbolcunun önü açıksa ve topla arasında rakip yoksa ileriye sür. Rakibin topu ele geçirme ihtimali varsa topa doğru koş.

bi ek de benden üçgen+L1 yaparsan ara pasını havadan atar.

şut atmak için şut tuşuna basıp bıraktıktan hemen sonra r2 yaparsan plase vurur.

hep aynı dönen ayakkabıların altını doldurmak lazım, kaç bin kullanıcı var burda herkesin değişik zevkleri var.

ya yazsam da eksik kalıcak. nike, adidas, converse, tiger, polo, lacoste, new balance, timberland, ugg, slazenger... ne biliyim çıkınca standard orda burda, herkesin ayağında gördüğün şeyler.

güzel bi marka ya da hatta kendi ayakkabılarını yapan güzel, uygun fiyatlı bi yer olamaz heralde. camper dene seversin belki.

yani arada "ya da" var. diğeri zor zaten de güzel bi marka olabilir tavsiye.

Camper ve Fred Perry baya iyi sanki.Herkesin ayağında yok en azından ve klas modelleri var.

rockport farklıdır..

kesinlikle kullan. performans %25 farkediyor

ram miktarı 4gb üzerindeyse veya 4gb üzerine çıkarmayı planlıyorsanız kesinlikle 64bit kurun.

tabii kullanacağınız uygulamaların 64bit ile uyumlu olduğunu varsayıyorum.

ram olayı göz ardı edilemiyor çünkü 3 gb ve altı ram varsa 32 bit 64 bitten daha hızlı. 4 gb ve üstü ram varsa bilgisayarda bulunan ramı kullanabilmek için mecburen 64 bit kurmanız gerekir.

ben win xp tavsiye ederim.

bilgisayarın özellikleri önemli buna cevap vermek icin. ama win7 de 64bit te candır

konfigürasyon

core2duo e8400
ATI HD4850
2 GB RAM

64 tabiki

10 gün sonra kaldıracaksın diyenlere bakma.

imza : 2 yıllık 64 bit kullanıcısı.

Özür diliyorum, arkadaşlar yazmış ama ben şahsi tecrübeme dayanarak söylüyorum, 2 GB RAM için gereksiz bir işlem, performans kaybı yaşamadığım gibi gözle görülür bir performans artışı da göremedim. Bu yüzden de 32-Bit Windows 7'ye geri döndüm. Bence RAM'inizi yükseltmeyi deneyin, 64-Bit Windows keyfi sisteminiz 4 GB RAM'e sahip olduğunda söz konusu olacaktır.

hiç 32 bit kullanmadım.rtm ve daha öncesinden beri kullanıyorum w7.

64 bit win7, 32 bit win7, 64 bit xp ve 32 bit xp kullanmış biri olarak
1.32 bit xp
2.64 bit xp
3.32 bit win 7
4.64 bit win 7 diyebilirim.
eğer 4 gb ram yoksa hiç 64 bit kurma. performans alamayacağın gibi uyumsuzluktan da canın çıkar. bunu yanın da core i sınıfı bir işlemcin yoksa win 7 de kurma. core 2 duo lar win 7 için çokta iyi bir seçenek değil.
32 bit xp candır.

bi program vardı ama adını unuttum aynı isimli dosyaları buluyordu

soroyu sorduktan sonra araştırdım da evrak çantasını deniyorum sanırım işe yarayacak.

emin değilim. nedir belirtileri.

actifed iç 1 saate geçer.

@freekara yok, genelde akmıyor. hastalıkta sadece.

bu arada mandalina limon falan yedim. iyice geçti akıntı. gayet iyiyim şuanda. teşekkürler.

aferin,eğer allerjik astım yada solunum yolu rahatsızlığın varsa tehlikeli bir ilaç dikkatli ol derim

ünlü davulcuların eğitim dvdleri vardır bunların içinde konser, stüdyo kayıtları olur play along şeklinde takılırlar stüdyoda. mesela portnoy un liquid drum theatre gibi. burada hem konser hem stüdyo bolca görüntü var bir cok unlu grup davulcusunun da olur genellikle. grup davulcuları üzerinden arama yaparsan bir sürü şeye ulaşırsın.

youtube da performansın sonunda drum cam de ekleyebilirsin.

daha bu sabah merak etmiştim ben bunu, hay yaşa..

:) ok cevabı sabırsızlıkla bekliyoruz o zaman.

tek seferde alıyor.

babam küçük esnaf, kredi kartıyla çekim yaptığı zaman para küçük bi kesinti ile ertesi günü hesabına yatıyor. bu taksitli olduğunda da böyle. ama yine de esnaf adam karta karşı oluyor. sıcak parayı seviyorlar.

Sistem şöyle işler A bankası posunu işyerine koyar, kendi kartlarına daha uygun komisyon alır, genelde işyeriyle yaptığı anlaşmaya bağlı olarak 1 gün sonra ya da 40 gün sonra ödeme yapar, taksit durumu da yine bankadan bankaya farklılık gösterir, bunun dışında aylık belli bir ödeme kotası dolduran işyeri pos kullanım bedeli vs. ödemez, çok satış komisyon oranlarında da pazarlık şansını arttırır...

kahve, kek(havuçlu, çikolatalı, tuzlu sevenler için dereotlu).

sıcak çikolata / salep, cips (evet pek damak tadım yok gibi gelebilir),
patates kızartması - kola (hele heyecanlı filmlerde evdeymiş gibi film izlemek için hep isterim bunu)
sandviç - içecek (iş çıkışı yaldır yaldır sinemaya gittiğim gençlik günlerimde karnım guruldardı, o günlerin hatırası olarak ve hatta küçük boy pizza - içecek bile olur)
acıktım be.

ek olarak yazları ve hatta kışları dondurma - su. hele şu madonun meyve parçacıklı dondurması gibi. offf.

hiç bir şey. oraya film izlemeye gidiyorum.

şarap. güzel ouyo.astoria daki sinemanın barı var oradan bi şişe açıp dışarda birer kadeh içiyoruz girmeden. kalanı da içerde yuvarlıyoruz.

"Aaaa çok ucuzmuş" diyeceğim bir menü hoşuma giderdi. Misal Mısır+kola+su+gofret = 5TL

tacos kola

bi duble viski

"korkunun ecele faydasi yok"

* gitmis gelmis biri (323.donem)

yok lan.
Gönüllü yüksekova

ürkecek ne var? Tek derdiniz terör mü? Askerde niyazi olma ihtimaliniz de var, nöbetteki arkadaşınızın namluyu götünüze sokma, ya da burnunuza sokmaya çalışma durumu (başıma geldi) sırasında silahın patlaması ile gayet niyazi olabilirsiniz.

Hatta eğitim zaiyatı bile olabilirsiniz, Manisa'da olan var kısa dönemlerden, 335. kd yim bu arada.

Korkarak elinize birşey geçmiyor, yapıp geleceksiniz, hayırlısıyla

335 kd

ben değil sevdicek gidecek, ama korkan benim..

@seyduna6687
aha ben de 321'im. astek ama, personel astek.

yapcak bişey yok.

ölümden kaçamazsın, bir de tersini düşün ya sen askerde iken şuan olduğun yerde deprem olursa?

herkesin ömrü saniyesine kadar belli. tut ki biri tehlikeli bi yerde askerlikten kaçınmak için torpil falan yaptı ve kaldı memleketinde, güvende sandığı bir birlikte. adam o gün çarşı iznine çıkar ve araba çarpar, kafasına bişey düşer ama illa ki ölür. onu değiştiremezsin.
ben de asker yolu gözlediğim için hiç kolay olmadığını biliyorum. sabır gerek.

1-2 yılım var daha. korkuyorum. gitmek istemiyorum. insan öldürmeyi öğrenmek de istemiyorum. hapsedilmek de istemiyorum. mevzu ölmek değil yani. orada kapalı kalma ve birkaç zavallıdan emir alma fikri beni ürkütüyor.

249'um. O zaman da terörün alası vardı. askeri kıyafetle çarşıya çıkmak yurt genelinde kaldırılmıştı öldürülmeyelim diye. Üstüne bir de kardak krizi vardı. sıram geldi gitmek lazım dedim. yanlız benimle aynı dönem askerlik yapan kardeşim, kura Diyarbakır'a çıktı diye şaka yapınca zavallı anamın yüzü düşmüştü. şaka yaptığına inandıramadı kadıncağıza.

tamircilerin bile götürdüğü bir yer biliyorum avrupa yakasında.

tamirci değilim ama kendi ekran kartımı kendim tamir ettim bi bakayım istersen. mecidiyekoydeyim

yazıcıoğlundaki EMES bilgisayara GÖTÜRME'de nereye gidersen git. :)

green, neresı orası?

Bayrampaşa'da.

tum bayrampasayı arayalım mı:)

burada adres isim filan yazınca reklam deyip siliniyo... isteyen olursa ozelden soyleyebilirim.

greenplease gönder bana özelden şu adresi mekanı da bir götüreyim baktırayım. jack nasıl becerdin kendin tamiri bilmiyorum ama son çare sana da getirebilirim elbette :) yeni makina alacak param yok bu oldu oldu yoksa pc siz kaldım.

yönetmenin tarzı bu.

niye eş zamanlı şekilde geçiyor diye bişey mi var. bu kötü olma kriteri midir yani. ya da ben de bilirim bidon çekmeyi filan ne demek ki. bir filmin kötü olduğunu göstermez bunlar. ki filmde gayet gelişip sonuca varan bi olay da var. ağır ve sıkıcı gelmiş olabilir ama film mi bu nedir denecek bi durum yok ortada.
ya bir de okuyan sanıkcak ki böyle boş boş şeyleri çekip film diye koymuş. böyle mi geldi gerçekten sana yani.

Filmi çok beğendim. Büyük ihtimalle cinayet nasıl işlendiye odaklandın. Yada gösterilmesini bekledin. Öyle bir beklenti içerisine girmiş olabilir misin?

önce başka filmlerini de izlemeliydin,
mesela uzak, iklimler, kasaba...

@tepedeki psychedelic adameş zamanlı geçmesinden kastım, her detay gözümüze sokuluyor, yani akıcı değil. akıcı olmaması da içine almamasıdır beni. bu da benim için kötü kriteridir yani. evet benim ve salondaki onlarca kişi için öyleydi. sıkıcıydı net olarak bir olay yoktu. acayip basit bir konu hatta benim için konu bile yok. detayları çekerek de zaman doldurmuş filmde. Siz ne anladınız da filmin sahibiymiş gibi savunmayı geçtiniz anlamadım? Neydi tam olarak o bidon sahnesi? Bize ne anlattı o bidon? Ne verdi? Ne hissettirdi?
@tamamtamambuldum yani elbette görecelidir kimi beğenir kimi beğenmez. o konu da kesinlikle hak veriyorum size. o kısım gerçekten kaliteliydi. çünkü gerçekti. gerçekliğini hissettirdi. ama şahsi düşüncem böyle bir sahne daha güzel bir tema içerisinde geçerse daha etkili olabilirdi.

@nemo problemo haliyle giriyor insan, bence film biraz belgesel havasında olmuş. bir cinayet işlendiğinde savcı doktor polis jandarma vs ne yapar bu gibi durumlar işlenmiş. siz neden çok beğendiniz peki?

@kimilolo bilemiyorum 5 yıl sonra tekrar izleme isteği duyabilirsem kesinlikle izlerim ve bugünkü düşüncemle kıyaslarım

@hoot ilk defa filmini izledim, bir de filme girmeden önce hiçbir şey bilmiyodum film hakkında, kimler var konusu ne vs gibi

dalga geçmek veya ayar vermek için sormuyorum;

yaşın kaç? (sinema beğenilerinin yaşla çok ilgili olduğunu düşünüyorum)

sinematografi işte buralardaki olay.

bence yaşa bağlancak bir şey değil 4 kişi gittik. biri 50li biri 40lı biri 20li yaşlardaydı ve hiçbirimiz beğenmedik mesela

bana kalırsa beğenmediysen çok şey kaybedersin gibi bi durum yok yani nihayetinde zevk meselesi ama nuri bilge ceylan filmleri çok normal filmler değil, yani olay konu değil diye düşünüyorum. ben beğendim bu arada.

beğenmemek başka bi olay. ne ki bu, yuvarlanan bidonu ben de çekerim demek başka bi olay. ben filmin sahipliğini üstlenmiş değilim. sadece bahsettiğin şeyler ve bahsetme şeklin büyük bi önyargıya sahip olduğun ve ya adam rüzgarı çekmiş koymuş demeye bahane bulabilmek için izlemeye gittiğin gibi bi düşünce uyandırdı bende. ha öyle olmayabilir tabii ve beğenmemiş de olabilirsin. illa bu beğenilecek nasıl beğenmezsin demiyorum senin nasıl beğendiniz bunu deyişin gibi. ayrıca yuvarlanan bidon da tek başına bi sahne değil sonuçta. film bir bütün ve adam çektiği her dakika için fazladan para/alkış vs. almıyor ki zaman doldurmak gibi bişeyle alakası olsun olayın.

@nabruknabruknabruk evet kesinlikle zevk meselesi, kayıp bazında sadece zaman oldu benim için. evet olay konu değil. peki tam olarak ne? çekimler mi? detaylar mı?

Yukarıda da belirttiğim gibi kesinlikle önyargıyla gitmedim. Film hakkında hiçbir bilgim yoktu. Sadece gideceğim filmin adını biliyordum ve girdim izledim. Benim sormamdaki amacım gerçekten merak etmiş olmam, burda kimseyi yargılamıyorum, kaçırdığım detayları yakalamaya çalışıyorum, filmi anlamaya çalışıyorum. Benim bulamadığım ama genelin bulduğu nedir diye öğrenmeye çabalıyorum. Kişisel düşüncem yukarıda söylediklerim. Sonuçta bidonun yuvarlanması, elmanın düşmesi, yaprakların uçuşması tamam hoş sahneler. Ama bana bir şey katmıyor, bir şey düşündürmüyor. Sadece merak ediyorum size ne hissettirdi bunlar? Size ne düşündürdü?

senin zevklerine çok ters bir yerde bu film. sözlükte en sevdiğin 10 film olarak :

"1.(bkz: the shawshank redemption) (esaretin bedeli)
2.(bkz: pulp fiction) (ucuz roman)
3.(bkz: reservoir dogs) (rezervuar köpekleri)
4.(bkz: inglourious basterds) (soysuzlar çetesi)
5.(bkz: shutter island) (zindan adası)
6.(bkz: star wars) serisi (yıldız savaşları)
7.(bkz: the green mile) (yeşil yol)
8.(bkz: the dark knight) (kara şovalye)
9.(bkz: the prestige) (prestij)
10.(bkz: fight club) (dövüş kulübü)"

bunları yazmışsın. hatta sonra "neden kötülediniz" diye şaşırdığını da belirtmişsin. ne bileyim hem bunları hem de bu filmi beğensen o tuhaf olurdu asıl. zevkler renkler olayı işte salla gitsin. nuri bilge ceylan'a sorsak o da recep ivedik'i star wars'ı sevmez herhalde.

Elbette ki zevkler ve renkler tartışılmaz, ben sadece nbc'ı da denemiş oldum, tanıdım en azından. Sonuçta herkes her şeyi beğenecek diye bir kaide yok

ben de konusuyla ilgili bişey bilmeden gittim. bashettiğim önyargı nuri bilge ceylan filmi olmasından kaynaklandığını düşündüğüm bi önyargıydı. yani sadece onun isminin olmasının getirdiği bişey. farketmeden öyle bi düşüncen de olabilir içten içe ama ama yok diyorsan yoktur o zaman, tamam.
ve şu sahnelere takılıp kalmamak lazım daha önce de dediğim gibi. hala bidonun yuvarlanması ne hissettirdi, sana ne kattı diyorsun. bu dark knight'ta batman'in adamları dövmesi sana ne kazandırdı demek gibi bişey. ben de dark knight'ı hiç sevmemiştim mesela. üzüntüden ağlıycaktım nerdeyse insanlar nasıl zevk alıyor bundan diye.

tarz meselesi. sinema tv mezunuyum ve nbc filmlerinin hiçbirini sevmem.

nuri bilge ceylan hakkında da hiçbir şey bilmiyordum filmi izleyene kadar :)
dövmesinden falan değildi yahu film içine alıyodu ne bilim heyecan uyandırıyordu en azından

imdb'deki ilk 250 yi seyredip film işinden anliyorum deyince böyle oluyor. insanin ne bilmedigini bilmesi önemli. film boktan olabilir. ama şaşırmak ve öyle de film mi olur mu demek cehaletin göstergesi.

zaten nbc filmlerinin amacı insan kasvete sürüklemektir ki pek ala sizin üzerinizde de başarıya ulaşmış. uzak iklimler üç maymun kasaba izlediyseniz hepsinde ana karakterlerin iç sıkılması ve bu sıkılmayı yan karaktere ve izleyiciye taşıması vardır.

filmi daha izleyemedim, spoiler olmasın diye de yazılanlara kaçamak kaçamak baktım. yav herkes nuri bilge sevecek diye bir mecburiyet yok. başkası sever sen sevmezsin. bir kubrick sever diğeri lynch, biri fellini sever diğeri herzog vb.. seveyim diye kasarsan hiç sevemezsin. çok film izleyip, filmler üzerine düşünmeye başladıktan sonra bu tip filmleri beğenmeye başlar insan. hızlı ve öfkeli, transporter falan izlyen adamın önüne koyarsan bu filmi adam küfür de eder, söver de ( sizin için demiyorum bunu ) . yani nuri bilgeyi beğenmediyseniz bırakın şimdilik başka yönetmenlerin filmlerini izleyin, öyle öyle renginizi bulun. sonra bir bakmışsınız bir gün nuri bilge filmlerini bayıla bayıla izliyorsunuz :)

bi de şöyle bir anım var, üniversitede de bir arkadaşım vardı sinema muhabbetleri yapardık. n.b'nin iki filmini yarım yamalak izleyip bırakmış sevmemiş, o da hatta " ben de çekerim oğlum konu yok" falan diyordu. bi kaç yıl sonra öyle denk geldik, sohbet falan derken konu n.b'ye geldi. baktım adam n.b'yi övüyor, anlatıyor falan dedim oğlum hani sen sevmezdin, demez mi abi ben şimdi anlıyorum diye. bu süre içersinde tabi bir çok yönetmen, auteur filmlerini izlemiş.. tabi herkes için böyle olacak diye bir şey de yok..

bu arada ben de severim keretanın filmlerini, 3 maymun hariç.. bir de not arada semih kaplanoğlu filmlerine falan denk gelirseniz nuri bilge ceylan filmlerinden sonra izleyin..

@jackofalltrades cehaletle ne alakası var? bir film görüşü yüzünden bir insana cehalet lafını yapıştırmak ne kadar doğru bilemiyorum. film işinden anlıyorum dediğim de yok. ayrıca şaşırmış olabilirim, emin olun salondakilerin hepsi şaşırdı. öyle de film mi olur da diyebilirim? bu benim şahsi görüşüm. ben burda bilgi edinmek için sordum. konuyu açıklayıcı yorum yapmayacaksanız hiç yazmayın.

@mistikla kasvete sürüklenmek filmin olayından değil de işlenişinden, tarzındandı bence tamamen, telefon çaldı morg hazırlanıyor, telefon çaldı morg hazır. hadi morga yürüyelim. sinema sanattır benim için. bir duygu vermeli bana. ve ben bu sahnelerin hiçbirinde bir duygu alamadım

Olmaz. Olamaz. Bu imkansız
Siyah/beyaz bi nebze evet...

geri donusu yok yani hmm???

şimdi ben sana siyah beyaz bi film sahnesi göstersem, bu adamın ceketi ne renk desem, söyleyebilir misin ? peki bilgisayar nasıl bilecek ? üstelik sen ceketi görünce tanıyabiliyosun, bilgisayarlar onu bile yapamıyor henüz.

hadi yaa anladim. neyse vatan sagolsun! tesekkurler beyler

bence de olmaz

yaptırabiliriniz ortalam 100 tl

tabii ki yaptırabilirsiniz
bulunduğunuz şehirde birden fazla honca servisi varsa hepsinden fiyat alın
ilave olarak tanıdık usta varsa kaportasını ve motorunu bir de o görsün
tramer'den de sorgulatmayı unutmayın

buyuk motosikletlerin bie 150-250 arası değişiyo honda servisinde araba biraz daha pahalı olsa gerek.

uzun dişetleri ve kahverengi olan dişetleri gülüşü çok bozuyor. imkanınız varsa yaptırın bence.ağız içinde yapılan işler genelde acıtıyor.bu da acıtıyodur.

hiçbi bilgim yok ama bence yaptırmayın. Tabii gerekliliği size kalmış (çok rahatsız oluyorsanız, sosyal hayatınızı etkiliyorsa vs.), ama para-vakit harcayıp, acı çekmeye değen bir şey gibi gelmedi bana böyle problemler yoksa.

"gülerken diş etleri görünmeyen insanlara güvenmem."

aksasu değişik bir yaklaşım olmuş sağol :)

iyi bilinen ama bizzat sorun yaşadıklarımı söyliyim. beyoğlu göz, bakırköy kızılay, osmaniye ssk.

ya yanlış ilaç, ya ilgisizlik yada sadece asistan doktorların olmasından dolayı tavsiye etmem. sözlükte (bkz: kızılay altıntepe tıp merkezi)'ini övmüşler ama hiç gitmedim.

ben istanbulda 2 göz hastanesine gittim ikisi de iyiydi ama etlier dünya göz baya iyiydi. diğeri galatadaki kuledibi göz hastanesi.

beyoğlu göz

arkadan çarpan hertürlü suçlu oluyo genelde.

mobese falan yoksa sağlam bir avukatla kurtarırsın gibime geliyor. Ama olay yerinin fotoğraflarının iyi çekilmesi, rapor tutulurken olmadık şeylere imza atılmaması lazım.

20km ile gittiğini ispatlarsan zaten minimum hız sınırının (30km/s) altında olduğu için karşı tarafa sokarsın suçu.

hiz siniri 110 km/h olan bir yol yok. Otobansa 120 km/h, en dusuk hiz da 40 km/h. devlet yolu ise 90 km/h düsük hiz siniri yok. devlet yolu olup olmamasina göre diger aracin kusur orani degisir.
otobansa;
trafigi yavaslattigi icin ve hatali sollama yaptigi icin kusur verilir.
ama 20 km/h hizla giden aracin serif degistirme hizi göz önüne alinirsa siz de göz göre göre araca carpmissiniz. büyük oranda siz kusurlusunuz.

Devlet yolu iste kusur oraniniz artar.

tahminen konusuyorum; annem trafik kazalarinda bilirkisi azicik asinayim

Not: yolda emniyet seridinin olup olmamasina göre de degisir cok sey.

@dampire, bildiğim kadarıyla artık mesken mahal dışındaki ayrımlı yollarda 2011 başından itibaren hız sırını 110 km/h çıkarıldı.

yorumlar için teşekkür ederim. geçen gün bahsettiğim şekildeki bir durumda (110 km, 2 şeritli tek yön) yaşlı bir amcamın teki bana göre göreceli olarak duruyorken anlamsız şekilde önüme geçti. dönebileceği bir yer yok, önünde araç yok... yolda emniyet şeridi de yoktu. santimlerle sıyırarak aracı sağ şeride geçirebildim. o sırada sağdan gelen birisi var mı yok mu bakamadım bile. arkadan çarpsam, ne mobese, ne araç kamerası, ne görgü şahidi var. zaten doluyum: (bkz: 35 ac 1295/1)

sanırım bu işin tek çözümü, araca bir dashboard kamerası takmak olacak.

clean tonları fena değil akustik olarak kullanılabilir ama fake bir elektro havası mevcut. sahnede bi şarkıda bu tonlarda bir elektro gitar duymak istemem şahsen.

neden gecikmeli olarak gelsin ki ? hem eşik altı manyetik hem de normal manyetik sistemi var anladığım kadarıyla, güzele benziyor ama bence akustik(NATURAL) sesi de önemli, yani yoksa normal elektro ile iyi bir efectör cihazı alırsın aynı akustik gitar simulasyonunu bulursun zaten.

bir de fiyat ne ?

edit: videonun yarısını izlememiştim, fiyatı uygunsa al. özellikleri fena değil.

ek olarak orada gördüğün altın sarısı manyetik ile gelmeyecek büyük ihtimal onlar limited edition olanları.

mersin senkop müzik market'de 755 liraya inmiş.
@jack'n brooks maddi olarak sıkıntıdayım,gitar kursu verirken dershanede kullanabileceğim bir akustik gitara ve canlı müzikde kullanacağım elektro akustik gitara aynı zamanda konserde kullanabileceğim elektro gitara ihtiyacım var yani sonuç olarak fake de olsa mecbur kullancam.

@nedensizcebenim anladığım kadarıyla overdrive ekstra bi efektör ile yapılmaksızın gitar üzerindeki manyetikler iş görüyor yalnız bu manyetikler distortionda notch freq sorunu yaratır mı diye korkuyorum.

zaten üzerinde notch filter olduğunu da söylüyor videoda, göründüğü gibi tek hareketle akustik ve elektro geçişi de yapabiliyorsun, ama efekt üzerinde olması ilginç, harici de bağlarsın sanki, alet güzel ben tuttum açıkçası.

dediğim gibi elektro sesi videoda dinlediğin gibi mi olur bilmiyorum büyük ihtimal siyah kapalı manyetik gelecek.

biz ne notch filterlar gördük be hacı:)
acımasız bir grup şehir magandası tarafından çalınan sanchez gitarımın üstünde de sözde notch filter vardı ama gel görki distortion bağlayınca rezalet anlar yaşatıyordu.o yüzden güvenemiyorum.tek tuşla geçiş imkanı sunmuş ama özellikle rock repertuarlarda ritm-solo beraber çaldığım için anlık geçiş gitar üzerinden zor olacak,pedalla bile zorlanan bünye gitardaki o tuşu arayıp duracaktır.

ikisi farklı şeyler bu adamlar o teknolojiyi çözmüş ki böyle iki yönlü bir alet üretmişler, yoksa ben de akustik gitarımın üzerine elektro gitar manyetiği takar takılırım.

son olarak ibanezin aynı tip, sadece elektro akustik geniş kasa modelini arkadaşıma almıştık aşağı yukarı aynı fiyata, bir konserde deneme imkanım olmuştu sesi ve çalımı çok harika idi.

yarın deneme imkanı verirlerse mağazada deneyip almayı düşünüyorum,tabi uçak saatimi çok kritik umarım yetişebilirim her ikisine de..
son olarak ibanez'in kalitesi tartışılmaz elbette,çok teşekkür ederim gecenin bu saatinde azcık olsun içimi ferahlattın kardeş.

day o?

jason derulo - dont wanna go home
orjinali de beetlejuice filminden:Harry Belafonte - Day-O(The Banana Boat Song)

olabilir mi?

hayır klasik bir şarkı değil tür olarak dont wanna go home ye benziyor evet
radyo gazide denkgeliyordum arabadayken hep

www.youtube.com ?

world maalesef o da değil

presto buda ayı şarkı bu değil aradığım

popüler birşey değil sanırım kimse bilmiyor :( ama bulursanız çook mutlu olacağım :)

söyleme ve çevirmenin olabileceği zaman mekan ikilisinde bulunmamaya çalış.

Üzerine bir de ışıklarda beklerken, aracın teki gelip size çarptı. Dolayısıyla söylememe şansı yok :(

polis, aracı bağlamadı mı? tutanaklara geçmiş olay hakkında yalan söylemek iyi bir karar değil.

yapılabilecek tek şey; sahte belge. battı balık, yan gider felsefesiyle. orijinalin üstündeki araç bilgilerini değiştirmek, en iyisi fotokopi, aslını vermediler dersin.

*dünya genelinde kullanıcılara sorun cıkaran bir makine,
*ikinci el riski

bence cevabı kendin vermişsin.

bu işin parası olmaz çeşitli çarpışma testleri var onları incelersen anlarsın. fullface kasklar daha güvenlidir, ama kullanım bakımından açılabilir kasklar genelde tercih sebebi olur. benim ilk önerim shoe multitec olur ama fiyatından dolayı nitro'da güzel tercihtir testlerden oldukça yüksek puanlar alıyor.

alacağın motosiklete de bağlı biraz. ben de yeni aldım motosiklet. sym fiddle II 125. aldığım adam gitmiş 130 euro'ya agv planet kask almış. ben olsam onu almazdım mesela. 150 tl'ye çok güzel ve sağlam kasklar var. benimki çeneden bağlamalı yarım açık. çok rahat falan ama 125 lik bir scooter için fazla biraz. eğer sen de scooter almayı düşünüyorsan ls2'ye falan bak. yarım açıkları güzel. ama motor racing veya enduro tarzı bi şeyse o zaman tam kapalı alabilirsin onda da agv'yi tavsiye edebilirim. şimdi ikinci bir kask alacağım mesela, onu daha ls2'den alırım muhtemelen, beğendiğim modeller var. bana sorarsan yarım açık kask al, çok kullanışlı ve rahat. karbon olaylarına girerim dersen, yarı motosiklet parasına kasklar var tabii.

güvenlik olarak full faceler bir numara hala.

tek tavsiyem var. paraya acıma, daha ucuz diye daha az sağlam olan bir kask alma. inşallah kazasız belasız gidersin tabii, ama yarın öbür gün ola ki motordan düşüp tok diye kafanı asfalta vurursan kafandaki o kask seni koruyacak. o yüzden kafana ne kadar değer veriyorsan kaska da o kadar bütçe ayır derler.

ilk kask olarak scorpion modellerine bakabilirsin.mesela
www.motomaxonlineshop.com
veya
www.motomaxonlineshop.com
hem uygun fiyatlıdırlar hem çarpışma testlerini güzel puanlarla geçmişlerdir. sonra illaki başka kasklarda alacaksın emin ol. haliyle ileride daha yüksek modellere markalara geçersin tecrübelerin arttıkça gelecektir bu.
kaskı denemeden alma kafanın içinde dönmemesi gerekiyor. çok fazla sıkmasada biraz sıkabilir. zamanla pedleri yüzünün şeklini alacağı için çok dert etme.

full face kask öneririm. sıcaktan kaskınızı açamayacağınız bir kask sizi önden gelen darbelerden korur. işinizi olasılıklara bırakmayın.

kaskı alırken balaklavayla birlikte al ve kullan yazında buff ile böylelikle kirlenmez ve daha hijyenik olur.

kaskı alırken içindeki üretim tarihine bak 4 yılı geçmiş kask alma kasklarında son tüketim tarihleri vardır.

ayrıca kask bir iç çamaşırı gibidir. başkasına verilmez veya özensiz kullanılmaz.

umarım koruma olarak eldiven mont dizlik bot bellik gibi ekipmanlarıda unutmuyorsunuz. scooter veya supersport makina farketmeden bu ekipmanları her zaman giymeniz sağlığınız açısından önemlidir.


ekstra olarak scooter'a bu kask fazla hebele hubele diyenlere kulak asma sen scooter kullanmıyorsun belki ama scooter bile derler ya işte o hesap.
www.eksisozluk.com
www.eksisozluk.com

bonus
www.eksisozluk.com

honda ps150i kullanıyorum.yaz için darlamasın diye givi marka yüz kısmı açık olan çeneden bağlı kask aldım ama kışın bunu kullanamam sanırım üşür kafa.o yüzden ben de full face alıcam bu aralar bi tane.agv almayı düşünüyorum.

schubert, nolan, lazer, agv.... gibi güvenilir bilindik markaların bütçene ve zevkine uygun herhangi bir modelini alabilirsin. bu tip markalar için taban fiyat genellikle 70-80 euro.

www.samsung.com

37'' olanını aldım gayet iyi.

usb'den video oynatma konusunda en iyisi samsung'dur.en çok formatı da o destekliyor. lg de 2. sırada, ama samsung 1 numara bu konuda. 40 inch örnek için:

www.hepsiburada.com

telefon kullanmıyorsanız en uygunu uydunet, telefon kullansanız da kullanmasanız da ttnet sizden ekstra sabit bir ücret alıyor.

uydunet. hatta tv için bir çözümünüz yoksa kablo tv ile beraber çok kıyak. ben ayda 30 tl veriyorum 12 ay kontrat yaptık. 1mbps sınırsız ve kablo tv ayda 30 tl. kablosuz modem de onlardan.

filmler mkv, brrip olsun. bazılarında 5.1ch diye belirtir sesin kanallarını. böyle olursa 5.1 destekli olmuş olur elindeki film.

full hd ekranın boyutuna bakar. 40 ve yukarısı ise sağlam rip gruplarının yaptığı büyük boyutlu brrip'lerden aşağıya düşülmemeli. bir de ne indirdiğine bak, açıklamaları araştır, kendin yavaş yavaş tecrübe edeceksin.

1.2 motor her ne kadar şehir içi için güzel, vergi konusunda avantajlı olsa da en az 1.4 düşün derim. şu anda 1.2 corsa kullanıyorum, keşke 1.4'ünü alsaydım dediğim baya oldu.

gider fiat linea alırım. hem az yakar, hem bakım+servis ucuza gelir.

ford fiesta

Corsa 1.3 CDTi Dizel ‐ 95 HP kampanyalı fiyatı: 41.684 TL(2012), 40.453TL(2011)
Senin sınırı çok az geçiyor ama ben olsam bunu düşünürdüm.

2008 honda 1.6 pre ya da elegance dusun. super konforlu bi arac.. hemde piyasası var.

Ford Fiesta +1

niye kimse seat demiyor :)

40000 tl yeter mi bilmiyom ama skoda octavia'dan şaşma derim.

ford focus mk3 rulez!

Toyota Corolla alırım tabii ki. Diğer tüm arkadaşlara da "YUHHH" diyorum.

toyota auris

polo bluemotion 1.2 tdi
fiesta 1.4 tdci
astra classic 3 cdti
full corsa 1.3 cdti

sıraya göre düşünün.

toyota al kafan agrimasin.

focus kasa yenilediğinden eski kasaları 32 bin den başlıyan fiyatlar ile satılıyor bakmanızı öneririm.
birde cruze hb var çok yakışıklı görünüyor. (:
fiyatı da 33 civarı

polo al, yılın arabası seçildi.

honda civic alırdım kesin. ama yetmiyor sanırım sıfırına. o yuzden toyota corolla olsun.

kia ceed'in ızgarası ve iç malzemesi polo'ya göre kalitesiz. üstelik ncap çarpışma testlerinde de polo'nun gerisinde.

ibiza yerine polo da düşünebilirsiniz.

1.2 tsi motorlarla 1.2 atmosferik standart motorları karıştırmayın
performans ve tork konusunda çok daha iyidir tsi motor.

seat da vag grubunun ürettiği arabalardan biri ve aynı motor yeni jettada kullanılıyor.

dsg ise şu anda piyasadaki en iyi otomatik vites sistemi
bence tercihiniz güzel

ama bunlar dışında size nacizane tavsiyem
radarınızdaki bütün araba markalarını gidin dolaşın, oturun içine ondan sonra karar verin, aceleye getirmeyin, hangi arabaya içiniz ısınıyorsa onu tercih edin.

biraz daha üstüne koyar, seat leon alırdım ben. ama tsi motor. çok hoş motor sesi var aracın. hem aile arabası hem spor. arkadaşta var 2010 modeli yaklaşık 2 hafta bindim hayran kaldım. ibiza yı geç leon süper abi.

şöyle bişeye tanıklık etmişliğim var. köpek ufacık yerde, güneşin altında yaşıyor filan gibi düşüncelerle bi tanıdığım etrafta dolaşabileceği bahçeli bi yere götürdü. sonra hayvan orada depresyona girmiş, bişeyler olmuş, bişey yememiş filan, öldü gitti öyle köpek. yani bu köpekler duygusal oluyor değişikliklerden etkileniyor filan. belki hepsi öyledir de bu daha bi öyle gibi. yani oranın uygun olmadığını düşünüyor olsan da o orada mutludur belki. onu da düşün diye dedim.
bu arada benim bahsettiğim köpek labrador retriever'dı da gayet yakın türler zaten. şimdi hatırladım.

gerçek sahibinin köpeği geri isteme ihtimali yok mu? sonra tam bağlanmışken üzülmeyin...

@onur onu da sordum en azından sahibi de mutlu olur köpek de kurtulur diye ama bana dedikleri "valla elemanlar abiğ çankayada yoldan buldukk dedi biz de bir şey demedih" oldu... o yüzden sahibine ulaşmak oldukça güç gibi gözüküyor..

bahçeden çalınabilir. golden oyuncudur yabancı falan pek tanımaz iki oynaştıktan sonra isteyen istediği gibi götürür hayvanı.

çalınma konusunda haklısınız ama çalınmaması için sağlam bi barınak ya da baraka her neyse ondan yaptırmayı düşünüyorum büyük genişçe demirden, gerekirse çift kilit olur..

Köpeği cinsine göre genelleme yapmak biraz yanlış olacak. Çünkü köpeğin geçmişi, yetiştirilmesi hakkında bilgimiz yok. Evde sürekli mama ile beslenmeye alışmış bir köpek ise ki; oldukça bakımlı demenizden de bunu anlıyoruz, ilk başta sizin verdiğiniz yiyeceklerin birçoğunu yadırgayıp yemeyecektir. Bu konu biraz deneme yanılma yöntemiyle çözülür. Evde yetişen bir köpeğin bünyesi de doğal olarak biraz daha hassas oluyor. Yani havalar soğuduğunda ve hayvan dışarıda her bulduğu börtü böceği yemeye kalkacağından hastalanma ihtimali de yüksek olacaktır.

Sahibi bence ilk olarak çevredeki barınaklara bakacaktır. Barınağa bırakmaya gönlünüz el vermezse de en azından gidip bilgi verebilir, kendi iletişim adresinizi bırakabilirsiniz ki sahibi sorarsa ulaşma şansı olur.

etrafına tel çevirin ama tasma vurmayın sakın. depresyona giriyorlar.

edit:
www.facebook.com

bu hayvan mı sizin gördüğünüz? bakın yeni bir ilan ve ankara-etimesgut'tan. ilgilenirseniz süper olur.


kesinlikle buraya başvurup sahibini aramalısınız:

www.facebook.com
geçici olarak söyleyeyim:
mama ile beslemezseniz ciddi ciddi cildinde sıkıntılar çıkar hayvanın. mamaların yararlarından biri de tüy bakımı ile ilgili. o yüzden mama dışında beslenmemeli. alıştıysa zaten yadırgayacaktır diğer yiyecekleri.
sahiplenilmeyi-sahiplenmeyi çok seven bir cins bu. aile ortamına alışık, insan arıyor bünyeleri. dışarısı çok zor gelecektir ona. müstakil özel yeşil alanlı bir villanız yoksa dışarısı çok zor ona... üşür de hastalanır da.

sahibi deliler gibi arıyordur hayvanı, yukarıdaki linkten sahibine ulaşmak için yardım isteyin.

empati yapın lütfen.

aslında halen iki soruma da cevap alabilmiş değilim...

bende de golden var
1- o köpek ev dışında beslenmez, yazık olur hayvana.
2- mamayla beslemek zorundasınız, hatta pahalı mamayla beslemelisiniz, ucuza kaçtığınızda 2-3 hafta içinde tüyleri dökülmeye başlar, derisi pulpul olur, kızarır vs.
mamanın yanında meyve verebilirsiniz, benimki elma-armut-portakal-incir vs. her şeyi seviyor.. ayda 3-4 kere kemik kaynatıp verirseniz çok iyi olur..
tatlı-tuzlu-baharatlı vs. yemekler vermeyin. (tuzsuz ve yağsız makarna verilebilir mesela)

benim bir sibirya kurdum, erkek arkadaşımın da iki tane goldenı var. goldenlar evde yaşıyor, sibirya kurdu bahçede.

en başta goldenların dışarıda yaşamaya pek uygun olduklarını düşünmüyorum. sevgilimin goldenları ışıklar kapanırsa korkuyorlar, sevgilim evde olmazsa ağlıyorlar. her gün en az 2 defa çişe çıkarılıp oyun oynatılıyorlar, çok yaşlı olmadığı sürece bir goldenın haylaz olmaması mümkün değil; adı üstünde retriever.

1- bu şekilde hareket etmesi gereken ve oyunculuğuyla bilinen bir hayvanı apartman bahçesine ya da balkondaki bir barakaya hapsederek ona iyilik mi yapmış olacaksın?
2- kuru mamayla beslenmesi gereken cins bir hayvanı başka gıdalarla besleyerek ona iyilik mi yapmış olacaksın?
3- aşısına, hastalığına, oyuncağına, tırnak kesimine, vs. gereken ilgi ve maddi desteği gösterebilecek misin?
4- karda yağmurda bile her gün onu çıkartıp gezdirebilecek, oyun oynamasına imkan tanıyacak mısın?

eğer bunlardan sadece birine bile olumsuz cevap veriyorsan o hayvanı hiç alma daha iyi. zaten bir defa alıştığı ortamdan ayrılmış, gerçekten iyi bir hayat sunamayacaksan boşuna kendine alıştırma hiç.

araştırdığım kadarıyla golden'lar evde beslenmenin yanında bahçeye de uyum sağlayan, haylaz yapısı nedeniyle bahçeli evlerde daha rahat yaşam süren hayvanlar. ki golden sahibi arkadaşlar vasıtasıyla goldenlarla bolca vakit geçirmiş biri olarak goldenlara pek yabancı olduğum söylenemez. neyse bunu düşününce kendisine barınak yapıp günün sadece birkaç saati dışarı çıkarmak kendisi için sıkıntı olacaktır belki, ilgiyi görünce yerinde duramayan yalnız bırakılınca küsen ve enerjisini koşarak oynayarak bir şekilde atması gereken bir hayvan sonuçta. yine araştırdığım karadıyla bahçede yaşayabildiği içinde soğuğa dayanıklıymış ama tek sorun o değil işte. benim sıkıntım köpeğin orda susuz, yemeksiz kalmaması ve acaba köpek için bir şeyler yapabilir miyim çabasıydı. karakolda köpekle ilgilenirken bir polis arkadaşta yazık oluyor burda köpeğe ben su vermesem su vereni yok arada ekmek v.s bir şeyler veriyoruz diyordu, ki en son gördüğümde poğaça verdiklerini söylemiştim. şimdi durum böyleyken de köpeği orda bırakmak istemiyor insan, bir şeyler yapmak istiyor. köpek bende olursa ne olacak? belki ufak bi kulubesi olacak ama daha çok ilgi görecek, günün 2-3 saati dışarda olacak bu kesin, enerjisini atma imkanı olacak, eğer bu kararı alırsam illa ki aşısı bakımı olacak, yemek vermek sıkıntı oluyorsa imkanlar zorlanıp mama da alınacak v.s. peki ya orda kalırsa? zincire bağlı ekmek ve suyla gidecek işte... bunun karşılığında eğer şunu yapamıyacaksan bunu yapamıyacaksan köpeği orda bırak demek pek çözüm değil zira orda o hayvanın mutlu olduğunu veya orda yaşamaya devam ederse sağlıklı besleneceğini düşünmüyorum. sonra belki benim gibi düşünen biri alacak ya bakacak ya bakamıyacak öyle gidecek işte. belediye barınaklarına bakıldığında neden bir sürü golden olduğunu azçok tahmin edersiniz, köpek bakmanın zahmetli bir iş olduğunu çok iyi biliyorum, hele hele golden gibi akıllı fakat yerinde duramayan ilgi isteyen bir köpeğe bakmanın zahmetli olacağının da farkındayım...

şu aşamada yapılacak en mantıklı iş bir şekilde sahibine ulaşmak olacak, eğer ulaşamazsam da ona en iyi imkanı nasıl sağlarız buna bakmak lazım. gerek kendim, gerek başka bir güvenilir sahip bularak. ne olursa olsun öyle yapacaksan, böyle yapamıyacaksan köpeği orda bırak daha iyi demek kolay olsa da ufacık bir ilgiyle deliye dönen, gözlerinizin içine bakan bir hayvanı orda bırakmak herkes için kolay bir şey olmayabilir, en azından çözüm yolu oraya bırakmak olmamalı... neyse gün ola harman ola...

1) kışın üşür mü? dediğiniz hayvana, insanlar kış ayında buz gibi göle sokup vurdukları ördeği getirtiyorlar. üşümez. en fazla kulübe içine bir tane kamyon lastiği atarsınız. kıvrılır girer içinde uyur. rüzgarı kesseniz yeterli. müsait bir zamanda kulübe planını çizebilirim size :)

2) verebilirsiniz. ama mama kadar sağlıklı değildir. internetten BARF diye aratırsanız tonla makale ve tarif çıkacaktır karşınıza.

hurarsiv.hurriyet.com.tr

pek faydası olmaz, davul çalmasını istiyosan davul alcan, bunu çalmasını istiyosan bunu alcan. elektronik davullar var akustiğe daha yakın yamaha ve roland ın onlara bakabilirsin en azından ama fiyatları baya tuzlu.

benim gençliğimde karşılaştığım durum karşısında edinimlerinden şöyle bi öneride bulunabilirim, bir akustik davul alın ve onu kurabileceği ve arkadaslarıyla çalışabileceği, cevredekileri rahatsız etmiyecek bi yerden küçük bir depo ayarlarsanız onun için en şahane şeyi yapmış olursunuz.

yaniii. orta karar. birkac ay idare eder belki ama bir kere gercek davul setinin basina gecen insan icin kullanilasi bir alet degil, calmisligim var ve o pad'lerin acikcasi bilekler icin pek iyi oldugunu da dusunmuyorum. imkan varsa elektronik davul yoksa da muzisyen arkadas edinsin bol bol studyo'ya. en guzel o sekilde gelistirir.

umut vermek istemiyorum belki yanlış biliyorumdur ancak emniyette işlem yapabiliyorlar diye biliyorum imei nuramasından.

polise çalıntı telefon bildirirken imei ni bildiriyorsun ama sanırım o iş yaş, yani imei numarası ile bulunan telefon yok.

Yanlış bilmiyorsam, belki de ağır yamuluyorumdur, polis operatörlere bu durumu iletip, telefona bu telefon çalıntıdır vs mesajı göndertebiliyor.

öncelikle kendi operatörünüze ve ilgilenirlerse diğer operatörlere de bildirin. başıma geldiğinden biliyorum çalınan telefon turkcell sim kart takılana kadar bulunamamıştı.

başıma geleni ve sonrasını yazıyorum. izleyip izlememek sana kalmış.

2009'da telefonumu takside düşürdüm. İner inmez farkettim ve aradan 1 dakika geçmeden telefonumu aradım. 2 defa meşgule alındıktan sonra 3. aramamda telefonum kapanmıştı. Sonrasında savcılığa gidip IMEI numarasını bildirerek suç duyurusunda bulundum. Bu suç duyurusu bir dilekçeden ibaret. Buna ek olarak bir de senin ifadeni alıyorlar. Sonuç mu? IMEI numarasını takiben telefonum Trabzon ve sonrasında Urfa'da olduğu bilgisini verdiler. Fakat bana geri geldi mi? Hayır. Amacım da bana geri gelmesi değil, o telefonun kullanılamamasıydı aslında. Ama gayette kullanılmış ki nerede olduğunu tespit edebildiler.

Sonuç olarak bu gibi mevzulardan sonuç alan şimdiye kadar ben görmedim. Ama denemek parayla değil tabi. Yine de bir suç duyurusunda bulun derim. "Kaybettim/düşürdüm" şeklinde bir ifade ile sanırım takip bile etmezler. Ayrıca off pera bir ihtimal kamera görüntülerine bakabilir sanki fakat konsolosluğun mahkeme tarafından bir belge almadan bakacağını sanmam.

ben de takside düşürmüşüm bir taksim gecesi sonrası. emniyete gidip şikayette bulundum ifade verdim ama hiç ilgilenmediler.savcılığa da dilekçe yazdım. ertesi gun taksici beni arayıp teli almak için gitmemi istedi. bu şekilde telefon bana döndü.tel bulunduyğu için ertesi gün savcılığa gittim dilekçeyi geri almak için ama zaten takipsizliğe uğramıştı bile. benim gördüğüm kadarıyla emniyet polis teşkosu bi boka yaramıyor. hatta sizi hırsızlıkla suçlama yolunda gidiyorlar lanet olsun bu ülkeye.

Savcılığa bildir imei numarasıyla. Buluyorlar.

radikal bir cevap vereyim öyleyse, yıllar önce (yaklaşık 10 yıldan bahsediyorum) telefonum dersaneye giderken çalınmıştı çantamdan (evet bir zamanlar ergendim). telefonun olmadığını 10 dakika içinde farkettim ve hemen polise gittim. dilekçe verdim, imei numarasını bildirdim. sonra bulunmasından ümidimi kestim, yeni bir 3310 aldım (o zamanın kralıydı kendisi) ve hayatıma devam ettim. aylar sonra (yaklaşık 7-8 ay) emniyetten aradılar, telefonumun bulunduğunu ve gidip teslim alabileceğimi söylediler. söylenene göre çalan kişi telefonu başka birine satmış, o da başka birine... derken telefonu son alan kişi kullanmaya başlamış ve lapss! gidip almışlar elinden. telefon geri geldiğinde de sapasağlam çalışıyordu. bursadan çalınan telefonun konyada bulunduğunu da belirtmek isterim ayrıca. e bu da benim böyle bir anımdır.

4-5 yıl önce annemin telefonu çalındı ve 3-4 ay sonra bulundu. imei numarasından tespit ediyorlar. süre polise ve operatöre bağlı tabi. kaybettim derseniz nasıl yaklaşırlar bilmiyorum ama.

vakti zamanında çaldırdığım 6610 imei ile 6-7 ay sonra geri geldi. ama o zamanlar bu kadar telefonda yoktu piyasada. ve sanirim artık imei numarasını bile değiştirebiliyor kimi telefoncular.

bir iki sene önce mi ne bi tantana çıkmıştı, bişeyin parasını alıp bak telefonun çalınınca kitleyecez telefonunu diye. onunla bir ilgilen istersen. bari alan kullanamasın.

kardesimin calinan telefonu imei numarasindan siirt'te bulundu. bir yila yakin sürdü bulunmasi.

madem ben de kendi tecrübemi yazayım. birkaç sene evvel telefonum çantamdan çalındı. savcılığa dilekçe verdim.

birkaç ay sonra beyoğlu adliyesinden duruşmaya çağırdılar. duruşma saatini beklerken benimle beraber bekleyenlerden öğrendiğim çalınan telefonlarının bulunduğu idi. hatta çalıntı telefonu alan zavallı adam da gelmişti mahkemeye.

sonra ben içeri girdim. hakim bana telefonumun esenler civarında kullanıldığını söyledi. ellerim bomboş çıktım duruşmadan.

özet olarak başvurun savcılığa. bazen bulunabiliyor. bazen de bulunamıyor.

imei numarayısla buluyorlar, bu çok kolay ayrıca..

bu vesileyle o gün off pera'nın önünde üstüne kustuğum beyaz elbiseli kızdan özür dilemeyi borç bilirim.

2 yıldır 32 gb kullanıyorum. daha bir kere 8 gb'ı aşmadım. o ekranda film izlemek yada müzik arşivimi taşımak gibi fantezilerin yoksa müzik, ders videoları, oyunlar, uygulamalar, karikatürler için yeter de artar.

peki şarj olayı nasıl bunun? Bana günde kafadan 5-6 saat lazım olacak çünkü.

bana fazla geldi 2. el ipod 4 32 gb yi 500-600 e buluyon.

fiyat normal gibi. ben 8 kullanıyordum hiç bir zaman ah 16 olsaydı 32 olsaydı demedim.şarjı 6-7 saat gitmeli gibi.benim 1. nesil gidiyordu çünkü o kadar.

peki bu nesil olayı ne oluyor? bende soru sorayım

buyersguide.macrumors.com

burda aşağılara doğru şöyle diyor. almayın



neden derseniz bu dönem başı 5. nesil geliyor. türkiyeye gelsin gelmesin 4ler fena ucuzlayacak bir süre sonra da piyasa da kalmayacak nasıl şu an 3. nesil bulamıyorsanız aynı durum.

5. nesil çıktıktan sonraki iki ay içerisinde tercihinizi gözden geçirin ve o zamana kadar bekleyin.



dipnot: ben 4. nesil 8 gb kullanıyorum geçen aya kadar hafıza yetiyordu ancak usbdisk ile kitap dosya vs. yükledikçe doldurdum bana az geliyor. sadece dinleyeceğim şarkıları atıyor kitap ve resim bulunduruyorum bana yetmedi.

dipnot2:4. nesil çıktıktan bir hafta sonra aldım aldığımda kampanyaydı şuydu buydu 350ye aldım.


kısacası almayın.

almayın derken kastedilen sadece yenisi çıkacak bu ucuzlar mantığı değil. bu zaten ucuz değil kanatimce.

ayrıca 4. neslin wifi özellikleri daha kuvvetli safaride güncelliştirmeler vs. mevcut. diğer mac ürünleriyle etkileşim geliştirilmiş. ön ekrana kamera konmuş sarj süresi uzatılmaya çalışılmış. çoğu yeni oyun ipod 4 ve ipad altı kabul etmiyor zaten.


pişman olmamak için acele etmeyin demek istemiştim kısacası.

hey ben ben :)

@istanbul beyefendisi hangisini istiyorsun. birinç.

torrentleech ve demonoid eğer bir hakkım varsa torrentleech

@istanbul beyefendisi

sözlükten bana mail adresini gönder. ikisi de hemen geliyor..

@raa sen var ya harikasın ve ben bugün şanslı günümdeyim. çok teşekkürler duyurudan attım sözlükten de atayım.

özelden mesaj attım

benim bildiğim bu var,

www.eceyurtlari.com

ece iyidir, bi de ideal yurtları yaygındır kenya'da. pardon konya'da. ece otogarın hemen orda, ideal kısmen her yerde var.

ece

ideal daha uygun kriterlerinize. cemaat felan değil.

Bir de Damla Kız Yurdu var, onun hakkında da bu konuda bir şey duymadım.

ideal var ama gidilesi yer değil kesinlikle, memnun kalan görmedim duymadım, gören duyanda yok sanıyorum.

damla var, kampüs karşısı daha geçen hafta önerdim birisine orda kayıtlı şuan.

ece var, kampüse uzak gerek yok tramvaya atraksiyona, güzel yurt ama uzak yani.

atatürk var, bu yarı özel torpil olmadan almıyolar, bu saatten sonra alcaklarınıda sanmıyorum. ama girebilirsen yaşarsın.

barbaros yurdu var, bu sonradan geldi aklıma küçük bi bina ama imkanları çok iyi diye duydum,burda kalan hiç tanıdığım yok kulaktan dolma bilgilerim hizmetleri hakkında. kampüse uzak, gene tramvayla gitmen lazım.

er kişiyim ama hepsinde kalmış kadar bilgim var. damla ve atatürk candır, kyk'da kalmak istersen konya kız yurdu(2 yan binamız) iyidir, alaaddin ve mevlana gibi banliyölerden uzak dur.

logitech.

logitech x 540 ın f/p oranı iyi

logitech x 540 +1 550 desi vardı galiba o seriye bak.

www.vatanbilgisayar.com

ben bunun a520 olanını kullanıyorum. kalite açısından aynı ama inspre W olarak biraz daha güçlü.

hangi şehirdesin bilmiyorum ama sahibinden.com'dan yaşadığın şehirden arama yapıp ikinci el bir ses sistemini deneyerek almak bence daha makul. ayırdığın bütçe ile çok kaliteli sıfır bir ses sistemi almak zor. örneğin istanbul için önereceğim ikinci el sistem bütçenin çok az üstünde ama değer: www.sahibinden.com boston acoustics çok kaliteli bir markadır, büyük ihtimalle logitech veya creative marka hoparlöre göre çok çok daha fazla memnun kalırsın. başka bir modelinin sıfırının fiyatı: www.sahibinden.com?

defalarca bindim ben.

ben de defalarca bindim

kartonla sigara ve çakmak sorun çıkarmıyor, çoğu zaman böyle biniyorum.

bana da abd yolculugu oncesi adam sormustu bagajda var mi cakmak, zippo tarzi bisey diye.

uçağı yakmak isteyen kibritle biner yine yakar. ya da öğlen saatindeki bir seyahat için bol güneşli bir hava cam kenarında bir koltuk bir mercek bir kağıt parçası yeterli olabilir.
güvenlik yasalarının ateşli aletle uçağa binilmez gibi bir uluslararası yasa bendinin en az 2 fırkasında geçen bir gerekçeye göre çakmağı yasak kılan şey sanıyorum çakmak taşı olabilir. bunun nedeni çakmak taşının patlayıcı bir yapının köşebentlerini tutması olabilir.
ama ne defalarca bindim ne buna dikkat ettim terminal çıkışında unuttuğum halde durumu çok defa cebimden çakmak çıkmıştır. bu sorun olmadığı anlamına geliyor.

ama bugünki seyahatten ötürü denkgeldi şimdi bilakis, antalya havalimanında güvenlikten geçerken benim bir arkamdaki "ben üniversitede öğretim görevlisiyim" diyen orta yaşlı bir adamın ulusal uçak parkuru için ettiği bir beyan vardı bunu bilakis burası için yazıyorum. adam dedi ki kapıdan geçerken kemerleri çıkartmak vatandaşı ekstradan yormaktır ve eğer dedi, güvenlik kapısından geçerken dit dit sinyali alıyorsanız, üzerindeki metal eşyaları ve kemeri çıkartabilirsiniz ama öncesinde bu eziyeti vatandaşa yapmaya yasal hakkınız yok ben bunun dersini veriyorum üniversitede dedi.

yani bu şu anlama geliyor özetle, kemer tokanızda metal yok ise kemerinizi çıkartmayın. adam uzun konuştuğu için ben burada böyle özetliyorum.
iyi de bir bilgi paylaşımı olmadı mı şimdi bu.

abd harici hiç bir sorun olmaz

Bildiğim kadarıyla üzerinize alabiliyorsunuz, ancak bagajda yasak (kendi kendine yanma olasılığına karşı).

yurtiçi uçuşlarında çakmaksız bindiğim olmadı.

şu tipleri daha çok severim ben.

blog.desa.com.tr

gayet güzel gözüküyor.

bileklik bende kullanıyorum ama bu biraz apaçi işi kaçmış be hocam, daha az demirli birşey bulursan şık durur

böyle şeyler resimde çok kötü durabiliyorken bilekte enteresan hal alabiliyorlar. tipinizi bilek kalınlığınıız ten renginizi bilmiyorum ama değişik olabilir.

ben de yazın iki sarmallı, deri ip gibi bileklik takarım.

ortasında bir nike amblemi eksik. onu ekletip birde nike amblemli demir yüzük takarsan bence süper olur.

az önce gittiğim sürücü kursundaki elemanda vardı bunun aynısı

abi iyi de, harbi yarak gibi bu ya. sen seviyosun, 3 kişi seviyo diye takma şunu. yeminle şunu seven insanı merak ederim. yaş kaç hem?

saçlarını üçgen yapıp bide dar pembe t-shirt giyersen 10 numara olur.

kanks gayet hoş. caddede filan takılırken herqezte qörüyorum bu bileklikten. bence hemen almalısın

pek hoş değil.takma bence.

kelepçesi eksik...
(bkz: gay)

Oldukça kötü.

bence güzel.

Bence de.

450 falan

ye$ilini de (bu az alkollüydü) siyahını da (bu prag absinthe'i, %89.9'du) içtim; bi bok görmedim. ha bu demek değildir ki kimse göremez, gören görür; bakı$ açısı diyorum eyyorlamam bu kadar.

bildiğim kadarıyla halüsinasyon gördüren absinthe şu an üretilmiyor. şu an piyasada olanların orjinaliyle alakası olmadığı söyleniyor..

eskiden thujone oranı yüksekti şimdi galiba ab standardı 35 mg/kg limitlerle üretiyorlar.

Ben yine anlamıyorum madem bir etkisi yok neden konuluyormuş, niye "yav madem koymayalım" demiyorlar da dozaj limitli de olsa kasıp koyuyorlar. Niye bir üretici de malını anlatmak için web sitesine "koyduk ama bi sorun neden" diye yazmıyor. Nerede bu devlet!

sanırım yalan. 2,5 yaşımdan beri absinthe içiyorum hala bi bok görmedim.

bi gece diğer içtiğim kokteyl ve shotlar harici 1 şişe absinth içtim %68 di sanırım polski olanı. kafam jet gibi oldu ama halü falan yoktu.

yeşil periler gördürmedi ama fena halde mala çevirdi beni. sanırım o periler verilen paranın tribi. b en görüyorum siz nasıl göremezsiniz diye artistlik yapıyolla.:p

kafan güzel galba!!

sen hangi şarkıyı söylüyorsun ha? var mesela. bu da itici tabi.

yok ben cevap olarak söylemedim, sana çıkıştım!!!

Uçtuğunu duyurmaya meraklı özenti müptezel sorusu, ya da sağdan soldan duyup anlamı hakkında oturup düşünmemiş saf bir özenti cümlesi. Bunların dışında bu repliği kullanan görmedim.

10 yıldır falan kullnıyorum yeni moda oldu. tvlerde falan da duymaya başlayınca bana da itici gelmeye başladı.

kafa kelimesinden anlaşılacağı üzre drug ortamlarından çıkma bir laf. millet duyuyo bi yerde sarıyo bilip bilmeden. sorsan kafadan kasıt ne diye eblek eblek bakınır. undergroundken güzeldi. şimdilerde bayat.

@cedric tweedledee bana çıkışman da cevap sonuçta. bak şimdi kendimi de tiklicem ben. neyin kafasındayım bilmiyorum her gördüğümü tikliyorum.

yeniler: - neyin kafasını yaşıyosun
eskiler: - senin kafanın dingilini sikeyim

valla biz eskilerın kullandığı daha samimi bence.

ben ilk kaan sezyum'un yazılarında görmüştüm sanırsam.

şehir neresi? yöneliminiz ne üstüne olacak. mesela belgesellerde ve filmlerde edius kullanılır. haber montajlarında avid kullanılır. sözlükten ulaşırsanız yardımcı olayım hocam.

iş ilanlarına bakarsanız yönelimin ne olduğunu göreceksiniz.
ben hep Final Cut ilanlarıyla karşılaşıyorum şahsen.
bu arada öğrenmesi en kolay olanı Adobe Premiere'dir.
gerçi mantık hepsinde aynı olduğu için birini öğrenirseniz, diğerine alışmanız uzun sürmez.

selam sektör bu beşli* arasında gidip gelmekte:

sony vegas, premier cs5, edius, final cut ve avid.

bununla birlikte filmlerde edius filan kullanılır? kurgucudan kurgucuya değişir hepsi de her iş için uygundur hepsi, öyle şurada bu burada şu kullanılır diyemeyiz.

bununla birlikte pratik bir şekilde final cut kullanan insan türkiye'de az olduğundan doğru bi tercih olur final cut öğrenmek. kursla mursla öğrenemezsin yeterli derecede. bir kurgu programını kullanmak kolaydır zaten, önemli olan onu pratik ve iyi kullanabilmek. bunu da bir kurgucunun asistanı olarak en iyi öğrenebilirsin.

bir de filmler hala büüyk oranda 35mm çekiliyorlar kurgu masasında kurgulanıyorlar yani :).

şehir istanbul. şu anda halihazırda çalıştığımdan, bir kurgucunun asistanı olmam mümkün değil. haftasonum ve iş çıkışı akşamlarım müsait yalnızca. bir de mac im yok. kendim kurcalayarak öğreneyim diyecek imkanm yok yani şu anda :/ tv kanallarında çalışmayı planlıyorum

Şöyle söyleyeyim;
Tv kanallarında çalışacaksan Edius öğren;
Düşük bütçeli firmalarda tanıtım, klip, belgesel, vs için Adobe Premiere,
Dizi veya Film montajı içinse Final Cut veya Avid.
Bugüne kadar Türkiye'de hiçbir filmin edius ya da premeier'le kurgulandığını duymadım, zannetmiyorum.
(sinema filmlerinden bahsediyorum tabi.)

edius genel olarak tv kanalları ve haber işlerinde kullanılır final cut belli stüdyolarda vardır iyidir ama çok yaygın değil. avid ise bu işin kralı. hangisini öğrensem işime yarar dersen avid dışında hepsi aynı bana göre. istediğinle başla ama başlıcaksan avid e başla.şu an neredeyse bütün diziler ve filmler avid kullananlar tarafından kurgulanıyor.

Bu işlerin az-çok içinden biri olarak belirtiyorum: Kesinlikle final cut öğren. Yakın zamanda piyasada yaptığım bir araştırmada prodüksiyon tarzı iş yapan şirketlerin hemen hepsi final cut kullanıyorlar.

final cut kesinlikle. avid falan kullanan kalmadı. televizyonlarda cinegy veya edius kullanılır. not: ulusal bir haber kanalında prodüktörüm.

aa cinegy i kullandım biraz, aşinayım (:

ali-g :D

abzürd komedi istiyorsan zohan

peter sellers'dan the party.

soul plane

3 idiots (hem gülecek hem aglayacaksın )

airplane 1-2, hot shots, top secret.

28 hafta sonra

www.youtube.com

fragmanını görebilirsin.

dylan dog u izle bi istersen.zombi vampir ortaya karışık.

doomsday

zombieland - son zamanlarda çıkmış komik zombililili

rec/rec 2 - zombi filmlerine yeni bir soluk getirmiş kamera çekimiyle ve gerçekçi oluşu..

dod sno - nazili zombi filmi, komikli şakalı

i am legend - tek başına hayatta kalmaca, sürükleyici

the crazies - farklı bir yönden, gizemli

izleyip görebileceğin en iyi zombi filmi: (bkz: shaun of the dead)

yazıcaklarım yazılmış o zaman
Shaun Of The Dead +1
Zombieland +1

Planet terror

zombi filminin kalitelisi mi var ki. alayı saçma geliyor bana.

@Google01 ben seviyorum hastasıyım walking dead serisinin kitabını okumaya başladım benim gibi kitap düşmanı adam o derece yani :D

o zaman quarantine 2 . kaliteli mi bilmem. zombi filmi ama. yarım saaten sonra bıraktım zombi filmi olduunu bilmiyordum.

eğlencelik ve türk filmi olması açısından incelenebilir.
(bkz: ada zombilerin düğünü)

beslenmen nasıl, psikolojik durumun, uyku düzenin nasıl, ilaç aldın mı dostum? bilgisizce migren hastası biri olarak soruyorum haberin olsun.

bu saydıklarınızın çoğu şu sıralar hayatımı özetliyor.

iki tarafta da rahat insanlar oluyor, ya diyalog "0" oluyor ya da, tanışıyormuşçasına muahbbet vs edilip ortak nokta bulunuyor...

ha ben hiç böyle birşey yapmadım, yapanlardan bildiğim bu...

abi sen hakkatten çok haklısın. katılıyorum. ama bir yandan da alışma süreci geçtikten sonra karşındaki insanı tanıyorsundur ve kararını veriyorsundur ev arkadaşlığı devam etsin mi etmesin mi diye. yani tahminim öyle.

oldukça zor ve riskli bir iş tanınmayan insanla ev paylaşmak. ben 2 yıl önce mecburiyetten tek başına kalan birinin yanına çıkmıştım. rahat edemedim hiç.kendi evin gibi olmuyor.20-25 gün civarı sürdü zaten bu durum.daha sonra unideki ev arkadasım gelip kurtarmıştı beni bu durumdan yine beraber eve cıktık hala beraberiz. birbirimizi liseden beri tanıyoruz.unide 2 yıl ev arkadası olduk uni bitti iki yılda böyle 4-5 yıldır aynı evdeyiz işte. arada başkaları evlerde de yaşadım kısa süreler mecburen ama olmuyor. biriyle evi paylaşmak çok zor. kendisi şimdi nişanlandı .nişanlısı ben ve o beraber yaşıyoruz. gelecek yıl evlenince artık tek başıma yaşarım diye düşünüyorum.

arkadaş oluyorsun. ben üniversitenin ev bulma sitesinden böle birşey yapmıştım. o yüzden üniversiteli biri olduğu için sorun olmadı, arkadaş olduk.

Mecbur kalınırsa gayet olası ve normal. Üniversitenin ilk senesinde, hayatımda ilk kez gördüğüm 3 elemanla aynı odada kalmaya başladım mesela herkes gibi. Ev ile yurt hemen hemen farksız zaten, 7/24 aynı odadasın aynı yere sıçıyorsun. Eğer iki taraf da mal değilse, bir şekilde bir muhabbet açılıp kaynaşma sürecine geçiyorsun.

Ha mesela eve çıkmıştım 3. sınıfta. 4. sınıfa geçtiğimizde mecburi olarak tanımadığımız bir elemanı 4. olarak eve aldık. Bir senedir beraber kaldığımız 3 arkadaş olarak bu yeni arkadaştan hiç haz etmedik ve hep mesafeli durduk. Kendi odasından hiç çıkmıyordu o da anladığı için. Bu işler böyle, öğrencilik hayatı zor tabi :)

hic tanismadan eve alinmmiyor ki zaten. evi görmek icin geliyor, o arada cay kahve iciliyor. en az bi yarim saat falan konusuluyo, kimyanin tutup tutmadigi belli oluyor zaten o arada. o ilk görüsmede anlasilmadiysa veya hic anlasabileceksiniz gibi durmuyosa (ki bunu konusmanin uyumundan, akiciligindan vs. anliyosun) odayi vermiyosun ve devam ariyosun. benim bildigim böyle.

up up up diyeyim o zaman..

hp servisi ıvırı zıvırı pahalıdır.
asus çok iyidir ama çok pahalıdır.
lenovo neymiş ki ?
dell inspiron N4030 var bende bi tane. bütün işlerimi görüyor. 900 küsür tl ye almıştım galiba. oyun isterseniz inspiron un yine 1200 tl lik süper laptopları var, onları öneririm.

(git: pcdepo.com)

Dell Inspiron i7-2630Q 4GB 500GB 15.6" Siyah HDMI USB 3.0 1GB GT525 FreeDOS

1,521 TL

teşekkürler öneriler için bakalım birazdaha öneri gelsin:)

1500 TL'ye dell i7 Q2630 usb 3.0 hdmi yerinde destek sunan bir cihaz ve servis bulamazsin. fazla arama bence.

sony al

biraz daha para biriktir.2000 tl ni çöpe atma derim ben