doktor iyiyse ve tanınan özel hastaneyse fiyat normal. ama devlette olursan max 1500-1800 arasına patlar diye düşünüyorum. ağustos eylül gibi bende düşünüyorum ama bakalım.

Estetik de var sanırsam. Yoksa pahalı. Deviasyon ameliyatları ucuz ve sigorta karşılıyor.

Merhaba, estetik hiç yok. Özel sağlık sigortam da yok.

plastik cerrah di mi? normal fiyat.
deviasyon varsa devlette bedava ama iyi doktor bulmak mesele.

yani, plastik cerrah ayırımı nedir bilmiyorum... "Op. Dr." adamin titri. deviasyon sorunum var asıl durum o zaten, estetik bir şey istemiyorum hiç. nefes alabileyim yeter :) aynı doktora ofisten başka bir arkadaşımız ameliyat oldu, ertesi gün işe gelmedi, sonrasında geldi hiç bir sıkıntı vs. de yaşamadı. Doktor iyi gibi yani.

rucka boji yarın yaptırdım sigortayı diyelim, ne zaman ameliyat olabilirim?

Miraç kandili, İslam inancına göre Muhammed göğe yükseldi.

islam inancına göre hz muhammed göğe yükselip Allahla birebir görüştü.
Daha doğrusu kimsenin geçmeye izninin olmadığı çizgiyi geçip Allahla görüştü.

bugunkandilmi.com

www.bugunkandilmi.com benim :) burada görmek hoşuma gitti.

osmanli zamaninda uydurulmus bir rituel.

(bkz: http://www.issizacunkaldimi.com/)
(bkz: http://www.muslumgursesoldumu.com/ )
(bkz: http://www.munirozkuloldumu.com/ )

edit: ha bi de şu var: (bkz: alpertungaoldumu.com)

www.theuselessweb.com

messigeldimi.com
www.ismycomputeron.com

wandatasindimi.com

bugunkandilmi.com

bu siteleri yapmak için basit bir yöntem var mı bu arada?

alan adları falan da orijinal... .com'lu falan. millet para mı veriyor bu alan adlarına?

ben çok uzak kalmışım bu işlere. bi deyiverin hele sevabına.

bugungunlerdenne.com
drogbageldimi.com
sneijdergeldimi.com

www.howmanypeopleareinspacerightnow.com

belhandageldimi.com

bugunkandilmi.com
bugungunlerdenne.com

domainlerinin sahibi insan olarak soyluyorum, basit bir yontem yok. sayfa yapiyorum :)

dolarrekorkirdimi.com

soldaki ağacın (yapraklarının yarısı duran) kalan yapraklarının şekli ile bıyıklı amcanın saç-bıyık şekli aynı. ondan mı bahsediyorsunuz acaba? =)

o ağaçla amcanın arasında arkadaki ağaçlarda bi insan yüzü var, profilden, uzun burunlu, çatık kaşlı!

olabilir, ben de çocukların ağaçta bir şeye bakıp gülmelerine odaklandım aslında. belki de o beyaz saçlı adam ortadaki sarı kafanın hademe olduğu okulda öğretmen olabilir değil mi ?

evet amca aynı ağaç, kara adam da aynı Bruce Willis

dediğini hala yapıyorlar mı bilmiyorum ama sistem basit, bu şekilde tıklama yaptır, 100 dolara ulaş, ödeme zamanı hesabın banlansın, paran yansın.

Bu kafada olan çok

140$lık çek aldım ben bu şekilde. ama tabi 2008 yılından günümüze sistemi geliştirmişler midir bilmiyorum...

beni hala banlamadı o zaman.

50$ aldığın için banlanmamışsın. meblağ yükseldikce account managerların ilgisini çekecektir.(stay under the radar) bu arada bu kişilerin websitelerinin biraz da olsa trafik alması gerekiyor. %TO diye bi olay var. siteye giren her kişi reklamı tıklamış haliyle şüphe çekici. oysa hali hazırda trafiğin olursa bu anlaşmalı tıklamaları normal gibi gösterebilirsin.

bu arada normal herhangi bir içerikte websitesi kurarak gerek PPC gerek CPA modelleriyle para kazanmak, 11 - 12 kişilik bir grup kurmaktan daha kolay. hiç bir şey yapamıyorsan dandik bir tane e-book hazırla çok iyi tasarlanmış bir landing page'i olan websitesi aç Google Adwords ile de ürününü promote et. ya da clickbank.com'da başkalarının ürünlerini sat. hadi o da olmadı her hangi bir Survey CPA Networküne üye ol. örnek: (cpalead.com, maxbounty.com) herhangi bir şeyi bir anket doldurma karşılığında ver. Örnek: E-Book, bir Televizyon Dizisinin x sezonunun y bölümünü izleme şansı. Bu ücretsiz anketleri doldurmak genelde 30 saniye almaz ve en az 1.40 $ kazandırırlar. Tabii bu anket olayı için hedef kitlen %90 Amerika olmalı. Ben bu işlerde henüz NOOB iken bir websitesi açmıştım. Dizi episodeları vardı sitemde video olarak. Örnek (ddizi.com) ama ingilizce tabi. Diziyi izlemek istediğinde karşına bir survey çıkıyordu. Yukarıda bahsettiğim CPA Networklerinin surveyleri. Site yeni olduğu için hiç trafiği yoktu ve haliyle kimse de anket doldurmuyordu. Omegle.com tarzı sitelere giriyodum, rastgele insanlarla çetleşirken sitemin linkini veriyodum. Bir anket doldurmasını rica ediyodum. Bu şekilde bile saatte 10 dolardan fazla kazanıyodum. Sonra bütün gün omeglede çetleşmenin beni telekız yapabileceğinden korktuğum için SEO ile organik trafik elde etmem gerektiğini anladım. (bkz: think outside the box)

www.watchdocumentary.com
türkçe değil tabii ki.

goo.gl

şöyle bişi var... izlemelik değil ama download etmelik... sağlam arşiv var..

xhgc18.blogspot.com

download etmeden, türkçe veya türkçe altyazılı bildiğiniz yokmu?

www.videonette.com

Tabi ki belgeselizle.tv

www.qiblalocator.com

nasil kullancam bu siteyi anlamadim hicbisey?

güneşin nereden doğduğunu ve battığını biliyorsan kestirebilirsin.

haritada ki + işaretini şu an bulunduğunuz yere getirin. kırmızı çizginin yönü kıbledir.

Link Amerika kıtası için yalnış gösteriyor ama, Kanada'ya götürünce kuzey kutbuna doğru gösteriyor.

@3200, dunya yuvarlak, turkiye'de guneye donuyorsun kanada'da kuzeye...

dünya yuvarlak olduğu için kıble de kuzeydoğuya denk geliyor. burada açıklamaları var, bir de harita koymuşlar.

moonsighting.com

bulundugunuz yerden kabeye en yakin mesafe ne yondeyse kible de oraya dogru olur.yani kible illa guneye dogrudur diye birsey yok..

geçen gün bir arkadaşımdan gördüm ne kadar doğru bilmiyorum. ama denediğimizde doğru çıkmıştı.
anlatmayı deniyorum:
bir seccadeye çengel iğne ile tesbihi tutuştur
seccadeyi elinde topla tesbih aşağı sarksın
sonra tesbihe dairesel hareket yaptır yönü önemli değil, senin yönün de önemli değil
dairesel hareketin sonunda tesbih bir yönde hareket etmeye başlıyor
işte o yön kıblenin yönü.

kendi yönünü veyahut döndürdüğün yönü değiştirsen de aynı yönü gösteriyor hareket sonunda, denemelerimizde öyle çıkmış idi.

şimdi yazdıktan sonra aklıma geldi sanırım seccade olmasına gerek yok direk elinde çevirsen de olur.

dieselsingle "JAMES RANDI" diye bi adam var. bu yaptığını iddia ettiğin şeyi ona da gösterir ver inandırırsan 1 milyon dolar veriyor... www.randi.org adresinde bilgi var. görmek isteriz ödülü aldığını hadi aslanım.

videosu olanlarda cikiyor videosu olmayanlarda cikmiyor sanirim.

@crucio
Onu düşündüm ve kontrollü deney yaptım fakat sebep o değil maalesef.

tarayıcını değiştir ben chrome kullanıyorum çoğu kez çıkmıyor o yüzden facebook youtube vs. video müzik indireceğim zaman firefox kullanıyorum ha oda olmazsa explorer den giriyorum biraz yavaş oluyor ama işe yarıyor

@cetoxim
O da çare olmadı malesef. Hadi beyler, bulun şunun çaresini :)

@ZROSSE

çünkü hiçbiri olmadı.

streaming server'dan gelen dosyaları indiremezsin, ayrıca streaming server gibi davranan bir kod var bazı dosyalar da oradan geliyor onları da indiremezsin. bunların dışında diğer providerlardan gelen (youtube, dailymotion vs.) dosyaları indirmen mümkün.

ben yaptım ordan biliyorum :)

Çok alakasız olacak ama call of duty'nin zombili haritası falan olabilir mi acaba?

(bkz: sanitarium)

ruyada oynuoduk demissin, assassins creed olabilir mi acaba

gönderdim.

:) güle güle kullanınız, open source iyi bişidir :)

proxylists.net sitesinde var. güncelleniyordu 15 dakikada bir.

yaa peki böyle %100 çalışan ve 1-2 ay daha kesin çalışacak proxyler bulamazmıyım?http ve sock filan olması önemli değil çalışssın yeter...

botmaster.ru
www.proxy-list.biz
www.cybersyndrome.net
www.proxylist.com.ru
www.proxylist.com.ru
eliteproxy.us
freeproxies.biz
www.samair.ru
www.proxz.com
www.proxz.com
www.proxz.com
www.proxz.com
www.proxz.com
www.proxz.com
www.proxz.com
www.proxz.com
www.proxy4free.com
www.proxy4free.com
www.proxy4free.com
www.proxy4free.com
www.proxy4free.com
www.proxy4free.com
www.proxy4free.com
www.publicproxyservers.com
www.publicproxyservers.com
www.publicproxyservers.com
www.publicproxyservers.com
www.publicproxyservers.com
www.anonymitychecker.com
www.anonymitychecker.com
www.anonymitychecker.com
www.anonymitychecker.com
www.anonymitychecker.com
www.anonymitychecker.com
www.anonymitychecker.com
www.anonymitychecker.com
www.digitalcybersoft.com
www.steganos.com
openproxies.com
www.openproxies.com
proxy4free.com
www.proxy4free.com
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.samair.ru
www.proxy-world.de
www.proxy-world.de
www.proxy-world.de
www.proxy-world.de
www.proxy-world.de

neye göre alınır mı?mesela ben şeklen beğenmedim buna göre soruyosak almam.fiyatı uygun bana e ozaman alırım.teknik özelliklerine hayran kaldım alırım.acer lovemarkımdır alırım.
ama almam evet çizgileri çok sert.eminim yakından odun gibi bişeydir bu

bu kadar zor bir soru değil sorduğum... basit bir cevap istiyorum neye göre kime göre şeklinde abartmaya gerek olduğunu düşünmüyorum... her neyse cevabımı aldım gene de :)

alnır bence.

aynı fiyata 15 gün önce aynı özelliklerde olanının 22 inç samsung'unu aldım. 22bw mi ne. 1050p bnezdeki yalnız. bu daha iyi görünüyor.
bunu bulsam bunu alırdım.

bu monitör işi yarrak gibi bir şey. büyüdükçe faydalı bir olay.

acer bedavaya sevap dağıtsa almam.

acer almam. acer almam. acer almam. bin kere de yazarim bunu, copy paste bile yapmam, usenmem. acer almam.

hele samsung'um varken yanina yaklasmam. bonus: laptop'lari batasica

evet, bilet aldığınız kredi kartını göstermenizi istiyorlar. dolayısıyla kredi kartı sahibi de olmalı yanınızda.

mümkün. siz bileti yakınızın ismiyle alın gidin bir thy ofisinden bastırın. dilerse yakınınız kendi ilindeki thy ofisine gidip, kendi adına kesilmiş bu biletin bir kopyasını isteyebilir (öncelikle sizin kredi kartınızla gidip bileti almış olmanız lazım)

ya da yine siz bileti gidip kendi ilinizdeki thy ofisinden bastırın. yakınınız online check in yapar, uçağa binerken de kontuardan sadece uçuş kartını alıp gider. rahat olun.

bu olayı ben de anlamadım. ben şimdiye kadar pegasus ve sun express'ten online bilet aldım, kart sahibi kim diye birşey sormadılar. ama bir arkadaşım atlas jet'ten yakını için bilet almış, havalimanında arıza çıkarmışlar.
bu arada ben sanal kart kullanıyorum, kredi kartım yok. zaten birşey söylerlerse neyi ibraz edicem ki?

bir cok kez baskasinin kredi kartiyla alip gidip geldim. kart falan istemiyorlar.

thy nin online bilet help desk inide arayabilirsin icin rahat etmiyorsa§

www.thy.com.tr den bulabilrsin numarayi

elektronik bileti internetten aldiysaniz, thy ofisine gidip derdinizi anlatip kredi kartinizi gosterip onaylatiyosunuz. onlar bir check isareti atiyorlar sistemdeki kredi karti kontrolu kismina. yakininiza eletronik bilet kodunu sms le yolluyorsunuz o da kontuarda kodu veriyor, bankodaki gorevli sistemden zaten kredi karti kontrolu yapildigini goruyor sorun cikmadan check-in yapiliyor.

ek:
Türk Bankacılık sisteminde Kredi Kartı numarası ile Kart üzerinden yazan isim ve adres bilgisi sorgulaması yapılmadığından Online işlemlerde kullanılan kredi kartının manüel olarak kontrol edilmesi Sanal Pos hizmetini veren bankanın bu hizmeti kullanan kuruluşlardan istemektedir. Bu sebeple THY olarak Online olarak işlem yapıldığında kredi kartını kontrol etmesi gerekmektedir, uygulama ile ilgili tüm uyarılar sayfalarımızda işlemler yapılırken ve işlemler tamamlandığında gösterilmektedir.

Kredi kartı kontrolünün kaldırılması Bankaların Bilgi işlem sistemlerindeki yetersizliklerinden dolayı mümkün değildir. Kredi Kartı ibrazı uçuş öncesi satış ofislerimizde veya uçuş günü check-in kontuarında yapılabilinmektedir. Eğer bu işlemi yaptırmadığınız takdirde internetten alınan biletler ile uçuş hakkı verilmemekte olunup Yolcularımızdan yeniden bilet alınması istenmekte ve Online olarak ödenen tutar iade edilmektedir, ancak yeni bilet alınmadığı takdirde bilet kurallarına göre iptal iade şartları geçerli olmaktadır. Sanal kartla yapılan işlemlerde sanal kartın bağlı olduğu kredi kartı gösterilmesi istenmekte ve güvenlik kontrolü kaldırılmaktadır.

ben de çalışıyordum thy check-in'de. çalıştığım süre içinde kimsenin kredi kartı ibrazından dolayı uçağa alınmadığını görmedim. en fazla yolcudan sizi telefonla arayıp kart numarasını öğrenmesini istiyorlar. ayrıca sanal kartla alırsanız eğer kart numarası farklı olduğu için hiç kontrol yapılmıyor.

(bkz: #15727664)

cookileri actın mı ?

auto fill opera da yok

cookieleri de açtım ama olmuyor, bir tuhaflık var sanırım, yardımın için teşekkürler.

eğer şifre girdiğin kutucukların etrafını sarı bir çizgi çevreliyorsa ctrl+enter kombinasyonunu kullan otomatik girer.

ctrl+enter veya yukarıda bir yerlerde "wand" simgesi olacak ona tıkladığında otomatik olarak dolar.

operanın sihirli wand ı var yukarda.ona bas doldurur enter'a bile basar...:D

ikinci özellik mevcut değil operada...

teşekkür ederim arkadaşlar,

süper bir browser aslında ama, bahsettiğim 2. özelliğin olmaması çok büyük bir eksik bence. dediğiniz gibi wand yapınca kendisi dolduruyor. diğer eksiğini de tamamlasa da hepten operaya geçsem.

auto fill için de bi javascipt eklentisi var aslında, gayet de calısıyor.

nereden bulabilirim acaba?

userjs.org

surda var.

teşekkür ederim, bakalım olacak mı?

teşekkür ederim, oldu... biraz uzun sürdü ama oldurabildim sonunda :)

burhan felekte, heybeliada, caddebostan ve en son kızıltoprak (sıralama hatalı olabilir) adına sualtı rugby'si yapmış bi insan olarak, güzel spor yap derim...

burhan felek biraz gevşek bi yerdir hakikaten... yeni gelenlerden değil de yılın belli dönemlerinde kan raporu falan isterler... eğer içine hiç sinmiyorsa biraz su alıp analiz ettirebilirsin...

zaman zaman su parıl parıl oluyodu, zaman zaman da biraz bulanık... bana bişi olmamıştı :)

Kendi taktiğimi anlatayım:
Gmail'e girip Yukarıdaki ayarlar/settings kısmına girerek pop/imap tabına geçiniz. Buradan POP'u ve imap'ı etkinleştirip, bu sayfayı kapatmadan bilgisayarınızdan Outlook Express ya da Microsoft Outlook programını açınız. Outlookta araçlar-hesaplar-hesap oluştur-posta seçeneklerini takip ederek Gmail hesabınızı outlook'a tanıtınız. Bu tanıtma işlemi, kullandığınız outlook versiyonuna bağlı olarak Gmail'in kendi sayfasında "yapılandırma talimatları" altında mevcuttur. Outlook için Gmail hesabınızı yapılandırdıktan sonra bunu yedeklemek için birçok seçeneğiniz mevcut. Gmail çökse dahi zaten tüm e-postaları bilgisayarınıza indirebileceğiniz için herhangi bir sıkıntı olmayacaktır ama illa yedekleyeceğim diyorsanız "outlook için yedekleme" şeklinde yaptığınız bir google araması sonucunda birçok küçük ücretsiz programcıklar bulabilirsiniz.

Şayet "öyle bir anlatmışsın ki konuyla ilgili bildiklerimi de unuttum" derseniz, bu akşam saat 22'den sonra evde olacağım, online olarak beraberce bu ayarları yapabilriiz.

settings > forwarding and pop/imap

buradan "Enable POP for all mail (even mail that's already been downloaded)" seçeneğini seçiyorsun. daha sonra mail programın için gmail ayarlarını yapıyorsun. maillerin şıkır şıkır bilgisayarına inmeye başlıyor.

pop3 üzerinden bir günde indirebileceğin veri miktarının bir limiti olması lazım ama.

azar azar gelir diye bir tahmin yürütüyorum şu anda.

Cevaplar için çok teşekkürler. Ben soruyu eksik sorduğumu farkettim. Zaten problemim de bu. Outlook'u sevmediğim (nefret ettiğim diyelim) için gmail kullanıyorum ve Outlook'a bulaşmadan yapabileceğim var mi acaba, google'ı karıştırıp ben bulamamıştım.

Tekrar teşekkürler.

gmailinizi -eğer değilse- dil ayarlarından ingilizceye getirin (gerekirse sonra tekrar dönersiniz) ve ayarlardan labs sekmesine gelin. offline gmail seçeneği var oralarda. tıklayın, takip edin. bütün mail ve eklentileriniz makinenize inecek. masaüstü ikonuna tıklayarak her daim çalışacak gmail arşiviniz hazır.

yahoo vs başka bir hesap alın. settings->fowarding and pop/imap üzerinden gelen her mesajın bir kopyasını da buraya göndertin.

Outlook'tan başka e-mail client'ları da var. Mesela mozilla thunderbird.

Bi kaç tane daha ekleyeyim thunderbird'e ek olarak. Windows live mail veya windows mail kullanabilirsiniz.

Ek olarak; bu işi yapan bir adet firefox eklentisi de var. Şurda kendisi:
addons.mozilla.org

Önce Google Gears kurulur, ardından Gmail içerisindeki Ayarlar kısmından Labs'e gelerek en üstteki Offline isimli Google eklentisi aktif hale getirilir, tüm mailların bilgisayara indirilmesi beklenir..

@dehri ve @underdose'un önerileri sorunumu çözdü. kendilerine ve hepinize teşekkür ederim.

(bkz: gmail backup)

böyle bi alet var güzel çalışıyor...

cookie yükleme açık mı?

sözlük üzerinde sağ tıkla, "edit site preferences", cookies tab'ına git... oradaki herşeyi sil dene bakalım olacak mı... bug'lara yazmıştım bunu ama ssg bug değil bu opera desteklenmiyo diye sildi.

çerezler açık ve şimdi sildim çerezleri cuk diye girdi...

kaç yıldır ilk defa oldu. engelleyici bir çerez mi aldı ki block falan yazıyordu

huzursuz bence yanlış değil. güneşin sıcak oluşu nesnel bir yargıdır bence de. fakat mesela uzaylılar olsaydı gerçekten ve onlara göre güneş soğuk olsaydı o zaman öznel olurdu belki. başka bir yıldızın daha sıcak olması veya insanların oraya gitmeleri güneşin sıcak olmadığını değil nispeten soğuk olduğunu gösterir ki bu da bu da güneşin herkese göre sıcak olduğunu değiştirmez. 50 derece sıcaktır mesela ama 40 derece de sıcaktır değil mi efendim. biz onu teknolik bir alet ile o anda hissetmesek de gerçek olarak yine de sıcaktır. bilmem anlatabildim mi düşüncemi.

evet lemmiwinks'in dedigi gibi gunesten daha sicak bir yildizin olmasi ve oraya gidip bile o sicakligi hissetmis olmamiz gunesin sicak oldugu gercegini degistirmiyor. belli derecelere kadar sicaklik oznel olabilir, ama gunes kadar cok sicak birseyde oznellik mantik disi gelebiliyor, ama gunesin sicak olmasinin sana gore nesnel olmasi da bir bakima oznel bir dusunce oluyor. ha bir de nesnel veya oznelin arasinda kalan yargilar da olabilir. sadece nesnel ve oznel yarginin olmasi da nesnel bir yargi mi oluyor o zaman, bana gore olmuyor:)

merhaba,

benim düşüncem şu şekilde... başka bir yıldıza gitsek, orası güneşten sıcak olsa bile, güneş yine de bizim için sıcak olacaktır. başka yıldıza göre soğuk olması, güneşin insan için sıcak olduğu gerçeğini değiştirmez... Gün gelir vücut yapımız değişir de güneşin ısısına dayanacak hale gelirsek o zaman soğuk ya da sıcak değil diyebiliriz bence.

huzursuz'un önermesi eksik. Güneş bir yıldızdır bunda hemfikiriz değil mi? yıldızların hr diyagramına göre Güneş G tipi bir yıldız. G tipi yıldız da ortalama sıcaklığa sahip. hatta biraz altında kalıyor ortalamanın. G'den daha sıcak F, A, B ve O tipi yıldızlar var, ki bunlar milyonlarlarcadır.

yani; Güneş insanlara göre sıcaktır, fakat yıldızlara göre soğuktur.

"Güneş sıcaktır" demek eksik kalıyor. nesnel bir yargı demek için bence yeterli bir önerme değil.

şu değerin üstü sıcak altı soğuktur diye bir treshold olmadığından sıcaklık kavramında kesin bir nesnellik yok aslında, çay 80 derece dersek nesnel olur ama sıcak çay kişiden kişiye değişir.

Kime göre, neye göre? Sorusunu yöneltebileceğimiz için bence "Güneş sıcaktır." önermesi nesnel değildir bence. Ha, "Her şey sıcaktır." denilseydi bu her şeyin bir sıcaklığa sahip olması sebebiyle nesnel bir önerme olurdu. Deckard'ın da belirttiği gibi yıldızlar açısından bakıldığında güneş sıcak olmuyorsa bu önerme eni konu özneldir. Güneş, insan öznesi için sıcaktır.

huzursuz'un verdigi bilgi nesnel degildir bence.

ozne olarak 'sicak'in, taniminda nesnellik yoktur. gunes sicaktir yerine sunlar kullanilip, yargi nesnel yapilabilir gibi:

gunes, dunya'dan daha sicaktir.
gunes, ortalama G tipi bir yildiz kadar sicaktir.
gunes, ortalama bir insan vucudundan daha sicaktir.
gunes, insanlara gore daha sicaktir (bir ustteki cumle babinda).

gunluk hayatta kullandigimiz sicak genelde 3. kullanimin kisaltilmisi. Birinci ve dorduncude ise 'daha' kelimesi ile karsilastirmadan gelen bir nesnellik var.

'gunes sicaktir' bir baglam icinde olmadigindan tartismaya aciktir ve eksik arguman icermektedir bence.

Bende sıcaklık kavramının öznellik taşıdığını söylüyorum aslında. Yani atıyorum bilmiyorum kaç C derece değil de; sadece sıcak demek yeterli değil bana göre. Şöyle bir örnek daha vereyim; Aynı insanın hem ekvatora hem de kutba gittiğini düşünelim. Ekvator'da "güneş amma da sıcakmış" derken; kutupta "ortam buz gibi, güneş hiç de sıcak değil/ısıtmıyor" diyebilir. Yahut olur da güneşin ömrünün bitip soğumaya başladığını düşünelim.

Sanırım huzursuz'un dediği "ne olursa olsun; güneşin sıcaklığı müdahale edilmeksizin bellidir." Ama ben o önermeden öyle çıkartamadım. Anlatım eksikliği denebilir belki...

7. nesilim ve toplam 681 entry'm var. Her basliga ziplayip yazmak istemiyorum. Bir de tirsiyorum.

herkes yazmak zorunda değil. kaldı ki sabırtaşı yazarlar alınmasaydı bile ilk dört-beş nesilden belli kişiler hariç çok fazla sözlüğe yazan olacağını sanmıyorum. onlar için sözlük miadını doldurmuştur sanırım. hepsi koca koca insan olmuş, evlenmiş barklanmış vs. diğer nesillerde de var tabii ki bu insanlardan. binlerce yazar var, hepsinden sürekli olarak aynı ilgiyi bekleyemezsin.

yazılan şeyin okunmaması, arada kaynaması durumu da var.

onca yıldır yazar modundayım asla aman hergün birşey yazayım aman şu yazılmış aman hemen atlayayım demedim. canım isteyince yazdım ki bu aralar sözlükte birşey yazmak da canım istemiyor gerçi o kadar aktif de bir kullanıcı değilim çoğunlukla okumaktayım. ancak her yeni nesilin gelişinde yaşanan aman herşeye birşeyler yazayım mantalitesi yüzünden soğuyorum uzunca bir süre yeni nesil üyeleri doğal seleksiyon ile azalana kadar bekliyorum zannımca çoğu yazar da bu şekilde davranmakta

ben de bir senelik, 7. nesil yazarım. 409 entry yazmışım. hiçbir zaman ortamlara akmayı deli gibi yazmayı düşünmedim. dikkatli davrandım. aman şunu bir bilene sorayım, moderatöre sorayım derdindeydim.

afacan acar arkadaşların bu deli gibi yazması, bu anket merakı anlaşılmaz.

bir de iki günde sözlüğü hatmetmişler akılları sıra. bir arkadaşı referansla 11. nesil yazar yapmışlar. ona yüklenip duruyorlar utanmadan. sözlük kurulduğundan beri referansla yazar alımı var, ssg'nin ve moderatörlerin keyfi bilir. bunu da yazmışlar zaten. ama bu arkadaşlar 1 ayda onu bunu azarlama hakkı bile bulmuşlar. yok kız oldukları için yazar olmuşlar filan. şaka yaptıklarını da sanmıyorum. yuh artık.

aslinda hala her gun yazilarini yaziyorlar. fakat yogunluktan, sol frame nin ferrari hizinda akmasindan ve sevgili sabirtasi yazarlarimiz her basliga birseyler karaladiklarindan dolayi eski yazarlarin yazilarini okuyamiyoruz. o yuzden badinize ekleyiniz bir kac kaliteli eski yazar, o zaman farki gorursunuz.

içimden bir cevep veresim geldi ama neyse....nerde olacaklar sözlükte....

zaten ilk günlerde sözlüğe pek giremedik yavaşlıktan, girdiğimizde de abuk entryler. küfür ve beddua ettik.

mesajlaşıyoruz valla. arada bir-iki şey yazıyoruz.

nesli tükenen yazarlardan olmakla birlikte yıkılmadım ayaktayım karde$.

robinbook - be$inci nesil gammaz.

entry sayım 5.000'i geçti bile.

İn$allah sizlerde 5.000 ler gibi entry sayılarına gelirsiniz de kafanızda, yazacak bir$eyin pek kalmadığını anlarsınız. Fantezilerimize kadar yazdık, artık ne yapalım.

Bundan sonrası ağır ağır olur.

Orhan Baba'dan bir $arkıyla selam ederim.

(bkz: yalnız değilsiniz)

ben butonundan eski nesil olduğunu bildiğin yazarları aratabilirsin. ışık hızındaki sol frame de yakalamak imkansız oluyor o nedenle görünmüyorlar ama yazıyorlar eskisinden az da olsa.

yazmamak zor. çabalasan da engel olamıyorsun filan.

img86.imageshack.us

o kadar kalabalıksınız ki :) bizim yazdıklarımız sizinkiler arasında kayboluyor... bi de yenilerde bir heyecan olur sürekli yazma isteği duyuyorlar (çoğu boş oluyor bu entry'lerin ama) eskiler daha bi doymuş halde tabi...

3. nesil olarak 804 entry'mle uzaktan izliyorum karambolu.

Yurticinden normal Turkcell numarasina mesaj atan kisi, mesaji alanin yurtdisinda olmasindan sorumlu olmadigi icin normal sayida kontor oder diyorum.

Kesin cevabi tabi ki Turkcell musteri hizmetleri verebilir.

yok farketmiyor 2 kontör olması lazım. Yurtdışına çıktığında telefonunuza ülkeye hoşgeldiniz mesajı gelir. sevgilisinden onu göstermesini istesin :) madem paranoya var mantıklı olsun bari. telefonu ilk açtığı dakikalar içinde gelri bu mesajlar.

ben de farketmiyor diye biliyorum. kalan ücreti yurt dışına çıkan kişiden alıyor olması lazım operatörün.

cep telefonu denen alet mobil bir alet. arayan kişinin ne aradığını bilmek dışında "arayanın yerini bilmek" gibi bir sorumluluğu yok. ararken de mesajda da böyle bu. ararsın, aranan yurtiçindeyse bağlı olduğun tarifeden sadece sana yazar. aranan yurtdışındaysa, sana yine sadece onu arama tarifen neyse o yazar, yurtdışı farkı falan biri bir şey varsa da o aranana yazar. mesajda da aynı. yollayana 2 kontör yazar. yurtdışına mesaj yollamanın bedeli 3 kontör ise mesela, 1 kontör de mesajı alana yazar.

iki kontör mesajı gönderenden bir kontörde mesajı alandan gidiyor.

turkcell.com.tr

ücretlendirme altında...
--------------------
Turkcell faturalı hat kullanıcıları için yurtiçine gönderilen her mesajın servis ücreti 0,22 YTL’dir. Yurtdışına gönderilen mesajlar ise 0,33 YTL olarak ücretlendirilir.

Turkcell faturalı hat kullanıcıları daha ucuza çok mesajlaşma avantajı için tıklayın.

Ekonomik Mesaj paketleri ile %90’a varan avantajlarla sevdiklerinizle mesajlaşın!

Hazır Kart kullanıcıları için yurtiçine gönderilen her mesajın servis ücreti 2 kontördür. Yurtdışına gönderilen mesajlar ise 3 kontör olarak ücretlendirilir.

Fiyatlara KDV dahil, ÖİV hariçtir.

KDV ve ÖİV dahil fiyatlar için tıklayın.

benim bildiğim 3 düşer, arama da öyle.. aradığınız kişinin yurtdışında olup olmadığını bilemezsiniz tabi ki ama yine de yurtdışında bir kullanıcıyı aradığınız vakit farklı bir tarife uygulanır normal yurtiçi değil. aynı şey mesaj için geçerli attığınız her mesaj 3 kontör karşılığındadır. yine de emin olmak için wpi'nin de dediği gibi trukcelli aramak en mantıklısı.

Turkcell hattindan yurtdisindaki bir turkcell abonesine yollanan msjlari soruyorduk biz. ay emin olamadik hala!!

Yurtdisi derken karisiklik olabilir, ona dikkat edelim. Turkiye'ye ait bir telefon numarasinin Turkiye disina cikmasi ve bu numaranin aranmasi ile Turkiye disindaki bir telefon numarasinin aranmasi ayni sey degil.

Huzursuz'un kopyaladigi yazida yurtdisi diye belirtilen sey yabanci bir telefon numarasi, yani Turk olmayan bir operatorun numarasi.

huzursuz'un verdiği fiyatlar yurtdışı abonesine mesaj fiyatları yalnız. kesin emin olmamakla birlikte önceki cevabımda dediğimi yineliyorum ben.

ben kesin emin olarak söylüyorum. adam isterse satürn'e gitsin, siz o kişiyi arama tarifeniz neyse ona göre ücretlendirilirsiniz. yani turkcell'den turkcell'e 25 kuruş ise, size sadece 25 kuruş yazar. mesajda da aynı, aramada da aynı. turkcell'den satürn'ü aramanın fiyatı 1 lira ise, tarifeniz gereği turkcell'den turkcell'e 25 kuruş diye size sadece 25 kuruş yazar, kalan 75 kuruş da satürndeki aranan arkadaşa yazar. çünkü mobil bir alet. bilme zorunluluğunu yok. bilemezsiniz aranan kişinin nerede olduğunu.

hatta türk telekom'daki yönlendirme hadisesi de böyle. diyelim ki ev telefonunuzu evden çıkarken cebe yönlendirdiniz. ee ne olacak? evden eve ucuz diye arayan adama cep telefonu arama parası mı girecek? o ne bilsin sizin cep telefonuna yönlendirdiğinizi? ona gayet güzel evden eve arama parası yazar, size de evden cebi arama parası yazar.

adım gibi eminim bundan. al kanıtım da var. elimde turkcell'in gönderdiği ayrıntılı fatura dökümü var. bayramda millete mesaj atmışım. türkiye'deki arkadaşıma attığım mesajın bedeli de 0,18644 ytl. yazıyor, yanında "kısamesaj" yazıyor. suudi arabistan'daki arkadaşımın turkcell hattına attığım mesajın bedeli de 0,18644 ytl. yazıyor, yanında "kısamesaj" yazıyor. suudi arabistan'daki arkadaşım belki turkcell hattını kullanmıyordur diye suudiarabistancell hattına (turkcell değil. 0096 diye başlayan bir numara) attığım mesajın bedeli 0,279661 ytl. yazıyor, yanında da "yurtdışına atılan mesaj" yazıyor.

tesekurler kibrit suyu

öyle bir alet duymadım ama eski laptop varsa onu kullanabilirsin. ben öyle yapıyorum. sessiz çalışıyor.

sessiz fan/powersupply takabilirsin en basitinden.

bittorent destekli "network attached storage" cihazlara bakabilirsin, tam olarak dedigini ve hatta fazlasini yapar.

www.eksiduyuru.com

(bkz: nas)

www.ducki.com.tr

ahah hakikatten sonradan Türkçe öğrenmiş İngiliz aksanıyla "Çok teşekkür ederim" diyor. Eminim öyle bir şey yoktur tabi ki de, ne bileyim şartlı koşullanma falan bunlar güzel şeyler tabi...

ben zaten küçükken "silence in the studio"yu da uzaylı seni seviyorum olarak duyardım. acaba bende pink floyd'a ülkemizle ilgili bir bağ oluşturma gibi bir psikoloji mi oluştu.

valla baya bi uğraştım ama bir türlü duyamadım hocam,
(bkz: yanlis anlasilmis sarki sozleri)

bi saattir dediğin aralıklarda aranıyorum, geri alıyorum sürekli, meğer 7.12 de başlıyormuş bendeki mp3 te. güzel yakalamışsın helal.

açtım dinliyorum duyamadım öyle bir şey. mp3'ler farklı sanırım.

edit: duydum duydum. benim de 7:12'de başlıyormuş ama.

ben de duydum :) güzelmiş

@deckard

bendekini ancak akşama gönderebilirim. bir mp3playrdan ie tarzı kulaklıkla dinlerseniz daha rahat ve net anlarsınız.

evet bende de 7.12 de söylüyor. benjamin linus'ün "türkçe biliyır mısınız?" deyişine benziyor. bence benjamin linus o!

bende duydum. 7.12 den önce biri daha "teşekkür ederim" diyor sanki.. duyan var mı?

bendeki mp3'e göre duyduklarım
(7.07 itibarıyla)

erkek: "çok tşekkür ıderim"
kadın: "..eğlendik" (gibi birşeyler diyor) (çok sessiz)
erkek: "saolun" (çok sessiz)

ses işleme yazılımlarından anlayan varsa incelerse güzel olacak.

- bilgisayar kulaklığa zarar vermez, aksine empedans konusunda kaprisli olan bazı mp3 player'lar kullandığınız kulaklıklarla uyumsuzluk gösterebilir. sizinkinin bunlardan biri olmadığını tahmin ediyorum.
- bunlar kapalı tip kulaklıklar, siz daha çok evde, sessiz alanda, izolasyon gerektirmeyen mekanlarda vs. kullanmak amacıyla alıyorsanız açık tip olan px100'ü px200'e yeğleyebilirsiniz çünkü totalde px100'lerin px200'lere göre daha iyi performans verdiği söylenir (sennheiser'ın en ünlü fiyat/performans ürünlerindendir kaldı ki), açık tip kulaklıkların soundstage'i de (sahne derinliği, sahne hissi) daha iyidir kapalılara kıyasla.
- sennheiser'lara tr'de metan bakıyor bildiğim kadarıyla, ama metan'ın müşteri hizmetlerinden memnun olmayan epey insan tanıdım (bizzat deneyimlemedim). yurtdışı ürünlerde problem çıkarma olasılıkları var (garanti kapsamında kabul etmeyebilirler, fatura ibrazı isteyebilirler, hatta "parası neyse veriyim, tamir edin," demeniz halinde dahi sıcak bakmayabilirler. bakabilirler de, kendilerine sormak lazım. ama neticede yurtdışından alınan ürün her zaman biraz risk taşır post-purchase servisleri açısından).
- kulaklığa para vermenize değer, kulaklık önemlidir. müzik dinleme seanslarınızın en önemli bileşenlerinden biridir ve müzik dinleme kalitenizi optimuma çekmek için bir miktar nakdi gözden çıkarmanız makbuldür. diğer yandan px200 fiyatına değer mi, o konuda net yorum yapamayacağım. tr fiyatına değmeyebilir belki ama abd fiyatına değmesi muhtemeldir bir tr kullanıcısı için.

evde değil, işyerinde ve serviste yani yolda kullanmak için alıyorum. yani ofiste yanımdaki arkadaşıma yada serviste yanımda uyuyan kişiye ses ulaşsın istemiyorum. o yüzden kapalı almayı tercih ettim, ayrıca px200 ün tasarımına da aşık oldum (:

Px200 kapalı diye geçiyor ama 2 senedir kullanan biri olarak söylemeliyim ki hem kullandığım en rahatsız kulaklıklardan biri hem de neredeyse bütün sesi dışarıya veriyor, otobüste kulaklığı kulağıma takmadan rahat rahat müzik dinleyebiliyorum neredeyse hoparlör ayarında kendisi. Bu arada bas konusu da doğru bas frekanslarda kesinlikle başarısız, Px100 kullanmadım daha iyi midir kötü müdür yorum yapamayacağım ama bir daha Sennheiser kulaklık almamaya yemin ettim. Ha bu arada deli misin o zaman 2 senedir niye kullanıyorsun diyecek arkadaşlara, o kadar parayı verdikten sonra atmaya kıyamadım maalesef şeklinde cevabım da hazır:)

ben de mp3 player ile yolda dinliyordum bu kulaklıkla... son derece memnundum, hakikaten kafadan çıkardığınız zaman dışarı ses veriyor ama kafadayken kimse müziğin sesini duymaz... ben memnundum şu anki kulaklığım bozulsa gene alırım :)

Ben uzun süre Px 100 kullandıktan sonra bunun kapalı halidir, başka da farkı yoktur diyerek Px 200 aldım. O zamanlar pek gündemde değildi. Hiç memnun değilim, çekmecede duruyor 2 senedir. Baslar Px 100'e göre zayıf, daha doğrusu ses bakımından hiçbir şekilde alakası yok.

Fakat dışarıya ses vermiyor. Bunun yerine kulak içi modeller düşünebilirsiniz. Cx 300 olabilir mesela. Tasarım konusunda hak veriyorum ama.

kulakiçi kesinlikle düşünmüyorum. en küçük başlığı bile kulağıma girmiyor, ayrıca uzun süreli kullanım için uygun değil(saatlerce kullanacağım).

px100 aklıma yattı sanırım.

tekrar uyarayım: serviste, otobüste, uçakta, caddede vs. kullanım için izolasyon vaat etmeyen açık tip kulaklıklar ideal tercihler değildirler; px100 de açık bir kulaklıktır. seçiminizi bunu göz önünde bulundururak yapın. iyi dinlemeler!

www.guvenliweb.org.tr

şu da var.

mindtrick.net

set var bende, ama ev geniş değil, o yüzden ortaya atmıştım soruyu:)

yasak deil mi bu meraktan soruyorum

Evet kumar oynamak ve oynatmak yasak.
Bizim yapmak istediğimiz, teknik olarak hesabına okey oynamak gibi bir şey.

Kahvede bir deste kağıt ve okey istedik. Adam ıstakalarla gelince "ıstakalara gerek yok" dedik. Napıcaksınız dedi, poker oynayacağız dedik, yasak dedi. Tamam taşları istemiyoruz dedik, gene yasak dedi. Çayına bile oynamayacaktık. Bu da böyle bir anımdır.

Soruya gelelim, kumar oynatmak diye bir suç var, bu şekilde çağrı yaparsan problem olabilir.

açılın ben polisim

Valla olsa guzel olur tabi de yasak var. Onun disinda tanimadik insanlarla oynamak da cok eglenceli olmayabilir. Sorun morun cikar sonra.

hold em zirvesi olmuştu bikaç ay önce limon'da, ama az katılım oldu sanırım. o zirveyi düzenleyenlerle irtibata geçseniz?

kumar olarak değil, fasulye fıstığına oynarsak, oyun bitince de hepimiz birbirimize dondurma, gazoz ısmarlarsak ben de oynarım :) ama istanbulda değilim... kıbrıs'tayım burda kumarhane bol ama kumar oynamak için gitmem işim olmaz :)

her neyse... ileride böyle bir organizasyon olursa katılmak isterim diyip öpüyorum.

ona gelene kadar facebook'ya var yaw, ben hep oynuyorum.

ilk mesajı düzelttim, bir göz atıverin:)


@ravioli; limona da bir bakayım, güzel fikire benziyor.

@kimlanbu; evet kafelerde falan durum öyle, ciddi ceza veriliyor çünkü.

@wpi, ne gibi bir sorun çıkabilir ki, yani şaka yapmıyordum, cidden şaka gibi sembolik ola.. eöö neyse.:)

@huzursuz; gelince haberleşelim, bakarsın o zaman da yaparız bir şeyler.

@lejant, çok teşekkürler.
programı indirdim. bir deneyeyim bakalım nedir ne değildir. olmazsa mesajlaşırız:)

@desdinova; Facebook poker çok kötü yahu, poker oynamayı bilene rastlamak çok zor orada. Herkes bingo oynuyor neredeyse. Ayrıca online poker ile yüz yüze poker arasında dağlar kadar fark var, bence orjinali online dan çok daha keyifli.

hold em zirvesi bizim evde (godless commie ve cedilla) olmuştu.
sadece ve sadece iki parti king oynamıştık, çok zevkliydi.
zaten topu topu da 4 kişiydik.

vay adi!!! niye haberim yok lan benim bundan. benden gizli turnuva mı düzenliyorsun?!?!? dağıtırım len o turnuvayı. pis.

aha asıl baskını şimdi yedik. pardon saryağğde hanım, yaptık bir eşeklik, affedin..

kWh * saatlik değer olmalı

tam değil. alet sürekli olarak onu tüketmiyor sonuçta. ortalaması nedir onu bulmak lazım.

Hesabın doğru, elektriğin birim fiyatına elektrik faturasından bakabilirsin. Birimi ykr/kWh 'dir.

kW * Ykr/kWh = Ykr/h şeklinde cihazın bir saatte harcadığı parayı bulursun.

edit: net bir sonuç almak için @mortifera'nın dediği gibi ortalamayı düşünmek gerekli. cihazın üstünde yazan güce bakılırsa hata yapılabilir.

tamam teşekkür ederim... benim merak ettiğim saatlik gider yani ortalamaya gerek yok... iki cihazı karşılaştıracağım da ondan... :)

aletin bir günde kaç saat çalıştığını bilmen gerekiyor,

70 W gücündeki bir lamba günde 5 saat çalışırsa ayda 10500 kWh enerji harcar.

Bunu ykr/kWh birimli fiyatla çarparsan ayda ne kadar faturaya etkidiğini bulursun.

ben varım. duruyor iso da.

alcohol 120% ile deneyeyim 2 tane iso var elimde... bakalım nasıl olcak...

Sorunu çözeceğini pek zannetmiyorum ama tarayıcınızın cache'ini ve ekşi sözlük cookie'lerini temizlemeyi deneyin. (en basit cevap buydu işte, esirgemedim)

dns ayarlarınızı değiştirmeyi deneyin. (network ayarları kısmından) yani bütün tarayıcılarda türksat uyarısı alıyorsanız nameserver ile ilgili bir sıkıntı yaşıyor olabilirsiniz belki, request timeout sıkıntısı da yaşıyor olabilirsiniz, siz bir dns leri değiştirmeyi deneyin.

sorun kablonetten kaynaklı dns değiştirmeye felan kastırmayın boşuna.bunlar zamanında evi aramışlardı temiz internet diye ücretsiz bi uygulamamız var özelliklede çocuklar için diye bende hayır istemiyorum demiştim olay kapanmıştı.ama birkaç ay sonra bir anda devre girdimişti o olay.aynı sorun bende yaklaşık bir ay önce oldu.tamam iyi hoş benden habersiz beni koruyolar da o kadar paranoyakça hazırlanmış ki bu temiz internet zımbırtısı sayfada alkol/sigara/seks/warez/crack benzeri bi kelime geçtiği anda engelliyor.ben de olduğunda efes pilseninn sitesine girerken farkettiydim o bile engellliydi.siz hemen 444 126 yı arayın temiz internet uygulamasını istemiyorum deyin hallediyolar.
ha birde ben aradığımda yılışık bi herif çıkmıştı bazı sitelere giremiyorum dediğimde hafif gülerek hangi sitelere mesela diye sormuştu bende tamamen legel siteler hem sizene diye çıkış yapınca işlemler bi anda hızlanmıştı sizde kayın fırçanızı kafalarına göre iş yapmasınlar

sözlükle alakalı cookie'lerini temizle... opera kullanıyorum ben aynı sorun bende de var.

flv'ye has bir bilgim olmamasına rağmen, genel görüntü sıkıştırma prensiplerine dair yüzeysel bilgimden söyleyebilirim ki, bir şekilde decompress-recompress etmeden video üzerine bir şey eklemeniz pek mümkün değil. Bunu otomatik yapacak programlar vardır belki ama yine de bu açma ve yeniden kayıplı sıkıştırma işlemini yapacaklardır. ama misal sitedeki flash oynatıcımda videonun üzerinde gözükse yeter, karşı taraftaki kullanıcının bilgisayarında cachelenen flv dosysının içinde olmasa da olur dersen onun bir yöntemi vardır sanıyorum ve bilenlere bırakıyorum.

ha bir de flv bir container formattır.

egzantrik bir çözüm olarak şunu önereyim:

videoyu orjinal boyutunda oynatırken camtasia studio ile screen capture alıp sonra produce my video kısmından watermark ekleyebilirsiniz.

olmadı ae cs3 flv import ediyor sanırım.

ffmpeg.mplayerhq.hu (windows versionunu arayıp bulman lazım buluo...)

şuraya bi bak...

www.jeroenwijering.com

şöyle bi komutu var

ffmpeg -i get_video.flv -vhook "./vhook/imlib2.dll -i logo.png" -y g.avi

vs. vs. )

kulaklık çalışıyor mu?

Vista'nın saçmalıkları arasında "Şimdi kulaklık taktınız. Emin misiniz?" gibi bir şeyler vardır belki. Her şeyi on kere "Emin misiniz?" dedikten sonra yapıyorlar ya onda, belki öyledir o da.

Ya da benim bilgisayarımda meselâ ayarları var onun (Bilgisayarın kendisinde). Kulaklık takınca, ses ayarlarından kulaklığı seçiyorsunuz gibi... Öyle midir acaba? Hiç bilmiyorum aslında ama, sadece fikir yürüttüm.

kulaklık çalışıyo... taktıktan sonra ses ayarlarına girip kulaklığa ver çıkışı demek zorunda kalıyorum her seferinde derdim budur :)

ya o tür ayarlar kontrol panelindeki ses sekmesinden set as defaults vs. ile yapılıyor ama tam çözümünü bilmiyorum. yine de kurcalarsanız kesin yolunu bulacağınıza eminim

vistanın bazı sürümlerinde var öyle bir kazmalık.

www.google.com.tr
buraya sürümünü de ekle ara filan....

salak vista işte =)

darn ! ulan bu kadar kolay bişiyi nasıl bozuk yapabiliyolar.

yo hayır bir sürü entry olsa anlayacam yine de :) tek entry var. bu yüzden kafamı karıştırdı.

belli bir karakterin üstünde olması ve yüceltilmiş olması yeter.

Bunu da bana bir yazar söylemişti. Eskiden entry'ler bir kötü oy alınca bile "Başucu Eserleri"nden çıkıyordu. Artık öyle bir şey yokmuş. Entry'niz istediği kadar kötü oy alsın, belirli bir karakter sayısını aştıysa ve başta şukela aldıysa, listede kalabilir. Sanırım, sizin entry'niz de başta beğenildi ama, sonradan kötüleyenler oldu. O yüzden öyle görünüyor.

geçen ssg olay'da bişi demişti, başucu eserleri hesaplaması bozuldu, bi iki gün içinde düzelir yazmıştı, belki onun etkisidir.

neden bilmiyorum ama ara sıra bana da olur. kendiliğinden geçiyor bir süre sonra.

browser olarak ne kullanıyorsunuz ? benzer bir sorun opera'da var, sözlüktekü buglar başlığına yazdım ama opera olduğu için ssg bunun bir bug sayılmayacağını söyledi... login olduğuma sanki olmamışım gibi kalıyordu tüm sayfalar... şöyle bir yöntemle çözüyorum sorunu ben, sözlük ile alakalı tüm "cookie/çerez"leri siliyorum, sonra tekrar login olduğumda düzeliyor...

apache web server (En yaygin kullanilan web serverlardan biri. Php ile yapilmis siteler icin ideal. Bedava.)
cassini web server (Asp.net'in web server'i. Cok buyuk siteler host edilmeyecekse asp.net siteleri icin ideal.)

sun 'ın web serverları da bedavadır :) ama kurmak için 10 kaplan gücünde bilgi ve donanım gerekiyor :)

apache için "xampp" adında bir paket var... kolayca kurabilirsin...

"lighttpd" diye bi tane daha var apache'den çok daha az yer kaplıyo, daha ufak, php'de destekliyo... ona da bakabilirsin.

(git: 40666)

of süper :) çok teşekkür ederim... bu kadar kısa sürede yanıt almak harika :)

printf("%.2f",10023123553.45634663);
->10023123553.45

number_format
round
ceil

fonksiyonlarına da göz atabilirsiniz, işinize yarayabilir.

ayrıca ufak bir tavsiye vereyim...

<?php $sonuc = $eur_doviz[3]/$usd_doviz[4]; echo("$sonuc");?>

daha optimize yazabilirsin :

<?=printf("%.3f",$eur_doviz[3]/$usd_doviz[4]);?>

lakin $eur_doviz[3] ve $usd_doviz[4] değerlerinin gerçekten var olduğunu ve $usd_doviz[4]'ün 0'dan farklı olduğunu kontrol ettirmende fayda var...

artar, hemen hallet...

mantiken artmasi gerekiyor ama artmiyor. garanti bankasi kullaniyorsan kesinlikle artmaz limiti yukeltmen gerekir ama is bankasi kullaniyorsan para yattikca balansin ayni oranda artiyor

world card da artıyor. eminim.

cardfinans kullanıyorum.

maximumda artiyor. sirf bu yuzden spor ayakkabi almak istedigimden taksitle, 10 ytl daha yatirmistim. telefonla bankaniza bir sorun 2 dk.da deirm

aynı olayı 3 gün önce aynı amaçla aynı kartta yaptım. oluyor.

hocam cardfinans kullanıyorsan da artar. hatta cash in atm'lerden birinden işlemi kendinin yapmanı öneririm.

maresalx'in yanlış cevabını düzeltelim: bonus card'larda da limit açılıyor ödeme yapıldıgı gün.

serials.ws
(hangi versiyon oldugunu yazmadigin icin boyle genel bir cevap verdim)

RecoverMyFiles.v3.98.5930
Name: MyComputer
Key: 00000G-E7PXC6-BRUFTG-B7G6X0-XMQUTM-6NZ20D-68NJ00-07WZC1-FKQ0W0

(bkz: craagle)

windows xp'nin kendi programında bağlandı yazısı çıkıyor öyle belirli aralıklarla. vista'da görmedim böyle bir şey.

sadece bağlandı yazısı değil. bağlantı gerçekten kopuyor. ilginci wep de sorun yokken wpa da bu sorun oluyor. iki üç kere denedim hep wpa da yapıyor bunu

birisi network'üne saldırıyor olabilir. WPA kullanan wireless networklerde, paketleri topladıktan sonra client kullanan atakları çalıştırmak için bağlı bir bilgisayarı koparmak gerekiyor, birileri seni koparıyor olabilir, MAC ID filtresi kullanmayı dene, yine kopma oluyorsa başka bişidir, olmuyorsa saldıran olma olasılığı yüksek.

mac id filtresi kullansa da o kişi saldırabilecektir, aklınızda bulunsun. kismet'te hangi mac id'si bağlanmış yazıyor hepsi.

eğer şifreniz wep iken birileri saldırmışsa bu sefer de aynı şey oluyor olabilir. ne yapılablir derseniz bence şifrenizin içine -*=) gibi karakterler ekleyin. benim bildiğim kadarıyla aircrack denen kırma programı bu -'yi algılayamıyor bir türlü. bir de şifrenizi karışık karakterler yapın, sözlükte bulunabilen bir isimden olmasın.

benden başka mac id yok. saldırı ihtimali biraz düşük. burada genelde WEP le şifrelemiş saldıran onlara saldırır herhalde. ağ adını bile yayınlamıyorum ki şifrem gayet uzun.

/// <summary>
/// Description
/// </summary>
şeklinde, summary tag ile ilgili yardım sayfalarında örnekleri var.

www.csharp-station.com

adresine de bir bak... class'ın kendi içinde otomatik olarak olan, ama sen tanımlamadan çalışmayan "get" ve "set" metodları var... bu da işine yarayabilir.

Sistem tarihini geriye alıp öyle save edebilirsiniz...

edit: ya da no-nonsense-software.com adresindeki ücretsiz SetFileDate yazılımı bu işi yapıyormuş...

total commander'da yapar aynı işi...

(git: 6755)

;)

algılarının sürekli açık olması, karşı cins, yeni elbise, arabam otoparkta, akbilim bitti, ulan bir de yemek mi yesem, üst kat mı alt kat mı, uf hatuna bak.

evet, algıların sürekli açık olması, duyuların devamlı çalışması devamında da benzeri olmayan beden yorgunluğu.

aslında temel esas şudur; dikkat edilirse bu gibi mekanlarda(mağaza, alışveriş merkezi) "pencere" yoktur, etraf tamamen sizin algılamanız gereken ürünlerle bezelidir. sabahın köründe de girseniz, akşam vakti de olsa ışıklar deli gibi yanmakta, size zamanı hatırlabilecek etkenler(güneş ışığı, hava karartısı vs.) engellenir. zamanın nasıl geçtiği farkedilemez. dediğim gibi, temel esas müşteriyi içerde tutmak, algısını sürekli açık tutmaktır.

nihayetinde, zamanın nasıl geçtiğini farketmeyen algısı sürekli açık (potansiyel)müşteri bişey alsa da almasa da deli gibi gezer ve yorulur..

o tur binalarin yogun sekilde elektrik kablolandirilmalarindan kaynaklandigini saniyorum. hatun kismisi disinda bildigim herkeste goruluyor bu ve dogal.

bunu ben de cok dusundum. misal ayakkabi alcam. sadece o katta geziniyorum ve kafam cok karismiyor. hooop bakiyorum vitrine begenmiyorum, yurumeye devam vs.. simdi bu sekil 2 saat gecirince, istiklal'de 2 saat yurumem gibi olmuyor, cok daha yorucu. o sirada kiza, oglana da bakmiyorum, aklimda ayakkabi disinda baska bi sey yok. ama delicesine yorgunluk.. neyse duyguyu vermisizdir sanirim, ornegi cok uzattim.. iste dudun dusun neden vs derken suna kanaat getirdim. 2 ihtimal daha dogrusu:
1. temiz hava, oksiyen yok ortamda. yani ortamdaki hava klima, havalandirma gibi cihazlarla saglaniyor. tamam kulelerde de boyle ama ordaki insanlarda fiziksel atraksiyon yok, genelde masa basi.
2. alisveris turunda yurumek kadar sabit ayakta da cok dikiliyoruz. yurumeye oranla ayakta oylece dikilmek daha yorucudur derler.
bunlar benim sallamalarim, sizinkileri de merak etmekteyim.
neden?

Temel sebep havanın temiz olmaması, yüksek karbondioksit oranı yorgunluk ve başağrısı yapıyor...

isbu fikirlerin herhangi deneysel yapilandirilmasi bulunmamakta, tamamen sahsim uzerindeki gozlemlerime dayanmaktadir.

ben de cosmicstring'in fikrine benzer dusunuyorum. ornegin ben normalde oldukca hizli yuruyen biriyim, yurumeyi de cok severim. fakat alisveris merkezi turevi yerlerde insanin dikkatini ister istemez ceken bir cok etkenden oturu, bacak kaslarimizin alisilagelmis hareketlerden farkli ve duzensiz harekete maruz kalmasi sonucu bitap dusuyor olmasi kuvvetle muhtemel.

akustik sorunununda büyük etkisi var. bu tarz yerler genelde bu gibi hesaplar devreye katılmıyo sanırsam.

ama bi kapalıçarşıda, bi külliyede, eski yapılmış müzede saatlerce gezilse böyle yorulmuyor. mimari olarak da birşeyler var sanki. hava akımları ferahlık da önemlidir.

sesten oluyor devamlı bi uğultu var, boşken git çok yorulmazsın.

bi koşu gittim denedim, yorulmadım. bence psikolojik olabilir, 'yorulmam gerek...yoruldum...hmm sorun ne ola ki' gibi.

@alchemistt: :) ama bahsi gecen 20 dakkalik bi sure degil. gecirelen sure ve hissedilen yorgunluk oraninin diger ayni sureli aktivitelerde vuku bulmamasi ya da yorgunlugun daha cok olmasi.

ben alışveriş merkezine girer girmez başlıyor bu yorgunluk. oradaki ışık kirliliğine bağlamıştım ben de. gündüz gittiğinizi varsaysanız bile etrafta gözünüzü kamaştıracak ve yoracak kadar fazla aydınlanmış nesne oluyor.

isteksizlik, tüm sayılan faktörleri 3 ile çarpıyor da ondan.

hep erkekler yoruluyor, niçün? hiçbir erkek 1 saatten fazla alışveriş merkezi gezmek istemez de ondan. bir tane hatun bulun "ay ben de çabuk yoruluyorum" diyen, torunlarımı keserim. keza hatun kişiyi alakası olmadıgı bir ayaklı şova götürün (autoshow vb). o da aynı fiziksel ve mental sonuçlarını dillendirecektir.

aynı mevzuyu her alışveriş merkezine gittiğimizde tartışırız.evet bir hatun kişiyim,alışverişin de hastasıyım lakin yok efendim en fazla 1 saate (misal ankamall denen ucubik yerde 1 katta) yoruluyorum. ayrıca yoğun bir göz ağrısı da yapıyor. elektronik mühendisi arkadaşa sorduk,hani bu alttan üstten kablo geçiyo ondandır,elektromanyetik alan sonuçta diye. kanıtlanmamış bir şeymiş bu da(yine de çok emin değilim tabi kendisinin görüşünden de :P ). yine en mantıklısı havalandırma sorunu ve ikide bir durmak olabilir bu ayak diz bel ağrısının.

alışveriş merkezi yerine, kalabalık bir yerde, mesela pazarda da deneseniz, aynı sonucu alırsınız, kalabalığı yarmadan, başkalarının temposunda hareket etmekle ilgili galiba, sürü içinde hareket eden davar gibi ayıptır benzetmesi, hele hele pazarlarda, üzerinize sürtünen muhtelif teyze organları da oluyor, göğüs olsun, kalça olsun, onlardan kaçacağım derken telef oluyor insan.

benim de bi teorim var (çok mutluyum)

taban farkı, alış veriş merkezlerinin tabanları dümdüz ve kaygan, dışarıda böyle değil, ayaklarımız hep aynı şekilde yere basmaktan da etkileniyor olabilirler çünkü söz konusu yorgunluk benim hep ayak bileklerimde başlar bundan olduğunu düşünürüm... tabi yanlış düşünüyor da olabilirim...

işte çözüm: :D

www.coolest-gadgets.com

Bir de sevdiğin kişilerle, arkadaşlarınla gidince daha zevkli...

renkler. parlak ve değişken renkler insanı felaket yoruyor. çok parlak ve sürekli değişen renkleri olan bir kısa filmin montajını yaptıktan sonra günlerce yorgun hissettiğimi hatırlıyorum.

beyaz peynirin on günde bozulacağını sanmam.
buzdolabı kaçıncı kademede çalışlıyor :P eğer yeterince soğutuyorsa afiyetle yiyebilirsin.
domates varsa ikisini ekmek arası yap (: afiyet olsun

not : peynirin bozulduğu suyundan anlaşılabilir. suyun rengi koyulaşmışsa bozulmuştur.

10 gün dolapta durduysa ve sıkıca kapatılmadıysa yemeyiniz... sıkıca kapattıysanız da yemeyiniz... bağırsaklarınız büzüşür...

bi şey olmaz yahu. yeşillenmemişse bozuk gibi gözüken yerlerini kesip ye. kıymayı da ye hatta hala atmadıysan.

1 ay geçse de yerim bişey olmaz.

yeme len, sen bize lazımsın. böyle tehlikeli hareketlerde bulunma.
ben sana yeme alıcam söz. yalnız o yemek sana gelene kadar bozulur. onçün ben senin yerine yerim (:

@sindustrial, geçen sefer verme demene rağmen kıymayı kedilere verdim, şimdi apartmanın önünden ayrılmıyorlar :)

@buzkran, duygulandırdın beni, çok iyisin.

@umuda, "Lorem ipsum dolor sit amet, consectetuer adipiscing elit. Sed sit amet metus nec tellus pellentesque convallis."

@kibritsuyu, @divit sizlere de teşekkürler.

kediler bu duruma yine bayılacak :)

1-2 ay kutusu ve suyu içinde beklemiş beyaz peynir yedim hiç bişi olmadı... hatta tamamen suyun içinde de değildi yarısı dışarıda, yarısı içeride idi... sağlam oluyorlar bence...

bünye işte huzursuz

abi sen de dolabı doldurdun yiyecekle sonra hep dışardan mı yedin:)..
10 günde peynire bir şey olmaz

10 günde bozulmaz peynir çok ekstrem bir durum olmadıktan sonra. "Bunun bir şeyi yoktur ama hevesim kaçtı" diyorsan omlet falan yap, yufka al arasına koy gözleme yap. Ekmeğin üzerine koy biber ek fırına ver, ne biliim.

pasaklı bir annenin hazin oğlundan kesin cevap

10güne asla bir şey olmaz
bizde 20-25gün durabiliyor gene yeniyor
sağlamız da
yiyin gari

kasaba gidip özellikle öyle et istediğini söylersen o şekilde kesip hayvanı verebilir sana bence...

2. sorun için ise hardal yerine acı seviyorsan vasabi tavsiye ederim...

Resimdeki sey T-bone steak. Aslinda iki ayri steakten olusuyor.
en.wikipedia.org

Turkiye'deki et kulturu Amerika'dakinden (yani filmlerde gordugunden) farkli. Bana gecen gun birisinin anlattigina gore kesim bicimi etin tadini ve yumusakligini etkiliyor. Helal yontemle oldurulen hayvanin eti kalin/iri parcalar halinde hazirlanmaya Amerikan sekli kesilen kadar uygun degil.

Sonucta farki kesim sekli yaratmasa bile bir fark var. Bizde et genelde ya dovulur, ya kucuk kesilir ya da iyice marine edilir. Bu yontemler sebebiyle oyle buyuk eti kolay kolay bulamazsin.

Istanbul'da Dukkan adinda bir kasap+lokanta var. Amerikan usulu steakler satiyor ve pisiriyorlar. Ankara'da ne var bilemiyorum.

ankara'da t-bone steaki hakkıyla yapan bir yer yok malesef. bir tek lone star diye bi yer vardı, tunalı gölge barın karşısında üst katta hala varsa belki orada bulabilirsiniz. onun dışında çeşitli restoranların menüsünde olsa da sadece adı aynı malesef. bunun dışında gidip kasaptan bulabileceğinizi sanmıyorum ki evde pişirmesi çok da kolay olmayabilir.

tatmin eder mi bilemiyorum ama delizia marka hardal oldukça acıdır. kesmezse wasabi de kullanabilirsiniz.

evet restauranttan ziyade evde pişirmek üzere arıyorum. t-bone olmasa da olur. büyük parça olsun yeter.

hardal olaak da delizia kesmiyor malesef. bir restaurantta yedim (bkz: göksu restoran) ölümüne acıydı. nedir bu hardal dedim, kendimiz yapıyoruz dedi, plasik kapta verdi biraz. hardal tohumu alıp kendim yapiyim dedim iğrenç oldu. kısacası olduramadım bunu da bi türlü.

dukkanistanbul.com muydu neydi.

T-bone steak i kipada görmüştüm satıyorlardı.
Hardal için de almanya/avusturya civarlarında bir tanıdığın varsa rica et sana extra scharf Estragon hardal getirsin. Bir tüpü 1€ falan.

i3.ebayimg.com

Almanlar hardal konusunda aşmışlar. Muhtemelen daha iyisi ve acısı bulunur almanyada.

ankaradaki en ünlü t-bone steak mekanı budakaltı'dır.
adından da anlaşılacağı üzere budak sokak 6 numarada.
fiyatları biraz yüksek olsa da, çok güzel bir yer.
ben sevmediğim için t-bone yemememiştim ama yiyenler seviyor.
bir de şöyle birşey duymuştum. t-bone çok pahalı birşey. yani kasaptan et olarak satın almak bile çok pahalı. adamlar da belli bir fiyatın üzerine çıkmak istemiyorlar ve en ünlü hadiseleri de bu olduğundan menüden kaldıramıyorlarmış.
son dedikodular bunlar.
söz sende kipritsuyusu

2.aradıgınız hardal soylelenler gıbı kendınız yapmalısınız , coleman hardal tozları var bırde bır turk markası var adını sımdı hatırlamıyorum .(ama buyuk baharatcılara sorsanız mutlaka bılırler ) .kesınlıkle hardal tohumu degıl hardal tozu olacak aldıgınız sey yaklasık olarak kılo 100 lira civarı (pahalı yanı)
acılıgına gore su veya sirke konur . sirke biraz daha az acı yapar (acı yapmaz demıyorum dıkkat edın ) isteginize gore konyakta ekleyebılırsınız , birazda pudra sekerı . hardal sarap ,hamur gıbı mayalanarak olusan bır yıyecek (demek istiyorum ki 'restoranda begendiniz hardalı alıp ,yapmadan once icine biraz katarsanız kıvamını daha rahat yakalarsınız) ayrıyetten metal kesınlıkle sokulmaz hardalın ıcın
e , tahta veya plastık kasık ,karıstırıcı kullanmalısınız .
1.resımde gosterdıgınız et , dıger cevaplardada soylendıgı gıbı t-bone steak fakat bızım hayvanı kesım yontemlerımızden oturu lezzetsız oldugu soylenır . hayvan bogularak olduruldugu zaman bu etin lezzeti ortaya cıkıyor ( bogularak oldurulen hayvanın kanı ıcınde kalıyor ve et dogal olarak daha yumusak vbe sulu oluyor.)ama yınede ıstersenız carrefourda fılan gormustum bırkac kezoralarda vardır , kasap bu etı boyle parcalamaz sıze yanı , hem bonfıleyı hemde kontrfile birlikte almalısınız sonra kestırmelısınız .tbone steak bır yanı bonfıle dıger yanı kontrafıledır .
sanırım siz ılk basta gozunuzu doyurmak ıstıyorsunuz ,
bunun ıcın dana pirzolası alabılırsınız gayet buyuk olur ,lezzet konusunu bır sey demeyecegım .
ama ben guzel et yemek ıstıyorum ,goruntu o kadar onemli de degıl dersenız kasapta gordugunuz guzel bır bonfılenın buyukce sını secın hafıf caprazlamasına yaklasık 3cm kalınlıgında kestırın (sakın dovdurmeyın ) evde bır tabak ,bıcak yardımıyla hafıfce bastırın ete zarar vemıyecek sekılde .
cok degıl guzel bır soguklukta 0-4^ gibi üç dört gün bekletin (tabii et taze ise )
ısıyı cok ıyı ayarlayıp , etı cok cevırmeden hatta sadece bır yuzunu bır kere dıger yuzunu bır kere yeter bile .
son olarak tavada pişirdeysenız etın uzerıne tereyegını koyup yaklasık 2dakıka kapagı kapalı olarak dınlendırip masanıza getirebılırsınız ,
aynı dınlendırmeyı ızgara ıcınde yapmanızda gayet olagandır ,olmalıdır.
afiyetler olsun .
saygılar

Valla doktor degilim ama eminim ki iyi bir sey olmazdi. Ickiyi agzinla iceceksin arkadas, hem mecazi, hem gercek anlaminda.

burnu bilemicem ama kulağa çok fantastik geliyor. garson getirdiyse vardır bi bildiği sanki.

ikinci votka redbulldan sonrasının hesabını da ödemedim ben. içmem dediğim halde sırf beni maymun etmek için o ibne garson ve ibne barmen ısmarladı geri kalanını. "benden" diyip diyip koydular önüme. e ısmarlanmış, önüne gelen içkiyi de beleş sirke baldan tatlı mantığıyla içtik tabi. içmemek olmaz :)

şöyle bişi buldum ama bi olayı yok gibi..

vids.myspace.com

Muazzam eğlenmişler bence. Burundan çekince çok da abartı bir iş olacağını sanmam.

olsa olsa iğrenç olur. yani tekila kılcal damarlardan direkt kana karışacak değil ya?

muazzam bir acı olurdu heralde ömrü hayatında unutamıyacağın.
asıl abi rövanş yapman lazımdı.
hocam bak bu rectum tekilası diye :)

yok

oyle olması da gerekiyor zaten ?

görüntülemek istediğin site olur ya çok amatör falansa ve klasörlerin yazma izinlerini kapamamışsa mümkün... .php .asp vs. uzantılı dosyayı indirir, içinde neler var bakarsın... başka türlü imkansız...

php ve asp gibi diller sunucu tarafından yorumlanıp size html olarak çıktı vermek üzere tasarlanmışlardır. sitenin kodlarını almadan böyle bir içini görme olayı mümkün değildir.

www.huzursuz.com

adresinde benim yazdığım bi kod var... altta "viewsource" link'ine tıkladığında dosyanın kaynak kodunu gösteriyor... belki işine yarar...

(edit: malmışım ben, soruyu yanlış anlamışım :) )

Kendi kodunuz değilse göremezsiniz tabii ki. Kendi kodunuzu görmek istiyorsanız (bkz: phps)

ben bi keresinde 3 şişe kıbrıstan alıp bavuluma koydum, 3 şişe istanbuldan alıp elimde çıkardım kimse bişi demedi, hatta kıbrıstaki hava alanından da 3 şişe civarı alıp elimde geçirebilirdim herhalde... elinizde torba falan görmüyolarsa, sırtınızdaki çanta da çok hayvani değilse pek kontrol etmezler...

atatürk geliş'te sadece 2x 1 litre ya da 4x750 lilik satıyor duty free. bundan fazlasını satmıyor istesen de. kıbrıs'ta istediğin ya da işte alabileceğin kadar al( departure'da hakkın daha fazla), el bagajına ( sırt çantası vs)koyarsın. ist atatürk geliş'te de ordaki hakkını alırsın.

valla aynen pyro'nun dediği gibi, çıkışta sınırlama yokmuş hiç :)

şu mudur ?

www.thinkgeek.com

bir de su modeli vardi:
www.firebox.com

@huzursuz, abi permanent olmamasi gerekiyoki sokebilelim, ama yine de tesekkur ederim.

@ainothia, abi vakumluymus bu iyiymis. kafamdaki resme uzak olsa dahi konsept ayni. cok cok cok tesekkurler.

ben bunu bir belgeselde seyretmiştim. ucunda ufak bir kulaklık şeklinde cisim vardı. nereye yapıştırırsan ya da takarsan o hoparlör oluyordu. lakin üretip satıyorlar mı bilemedim

(bkz: cirque du soleil) i arastirin emule veya benzeri paylasim seylerinde. mesela (bkz: corteo) adli sirk gosterileri cok enteresan.

teşekkürler... hemen bakacağım..

tag&rename de denedin mi ?

acdsee de yapıyodu böle bi şey. olmazsa rename master iyidir. free.

www.snapfiles.com

klasordeki avi dosyalarin hepsini sec. birincisine sag tikla, "Pink Panther - Genie With the Light Pink Fur (1)" olarak adini degistir. digerleri de otomatik olarak olusturma zamanina gore
Pink Panther - Genie With the Light Pink Fur (2)
Pink Panther - Genie With the Light Pink Fur (3)
..diye gidecektir. en sagliklisi program ile yapman tabiki.

edit: haklisiniz o zaman, hepsinin dosya adi oyle diyince boyle dusunmustum.

yok yanlış oldu. her birinin hem adı farklı, hem numarası farklı. 22. bölümün dosya adı

Pink.Panther.022-Genie.With.the.Light.Pink.Fur-DvdRip.xvid.ac3.avi

ise 23. bölümün dosya adı

Pink.Panther.023-Pink.Plunk.Pink-DvdRip.xvid.ac3.avi

24. bölümün dosya adı

Pink.Panther.024-Doctor.Pink-DvdRip.xvid.ac3.avi

falan diye gidiyor.

@only her bölümün ismi farklıdır, hepsine aynı isim vermemeli. sanırım noktalardan kurtulmak istiyor. el ile yapmak program arayıp bulup nası çalıştıgını öğrenmeye calışmaktan ve o mantığa uygun komutları girmekten daha kolay oalcak gibi

www.albert.nu

indiriyorsun."." yi " " ile replace sonra trim "dvdrip.ac3"
bitti

total commander'da yapar aynı işi... öyle de güzel yapar ki..
(bkz: multi rename tool)

k-lite kurarken hep aynı setup dosyasından mı kuruyorsun? eğer öyleyse internetten yeni bir versiyonunu indir bir de öyle dene.

hata seni takip ediyorsa ayarlarında ya da kurduğun bişilerde sorun var demek... codec pack'den olması muhtemel... ben codec pack yerine ffdshow kuruyorum, codec pack'ini kaldırıp biraz kullan bakalım bilgisayarı...