şu anda ipod fiyatlarından da özelliklerinden de habersizim ama kapasite ya da nesil farkı olmasın?

dr.dre beats kulaklıkları aynı model dr.dre 300 TL diyor , gittigidiyor orjinal açılmamış kutu 100 TL diyor, çok sakat site bence daha önce telefon üzerinden aynı sahtekarlığı yapanlarıda gördüm ama teknoloji ürünlerinde şöyle birşey var

yer samsun makroavm
üst katta teknosa bu ipod indirimdeydi atalım 200 TL
alt katta makro markette 400TL

teknosa galaxytab 790TL
makroavm 1150TL

6.nesil 8 gb. hepsi, (almak istediğim de bu) bir fark yok görünüyor. almak üzereyim ama teknosa ve düşük fiyat düşündürüyor.

bit.ly

stok fazladir belki ne bileyim farkli bi kanaldan ithal edilmistir o yuzden de ucuz olabilir. netteki fiyattan ziyade bi teknosa subesine gidip kendin baksan daha iyi bence.

haklısın pamuk ama bu ara hayatım iş-ev-uyku üçgeninde geçiyor. utku'nun da söylediğine bakılırsa teknosa bazen böyle "hatalar" yapabiliyor.

daha ucuzunu, bir platformda bulmam zor görünüyor.

hocam ben yurtdisindayim apple store daki satisi bile 300 den fazlaya geliyor burda. kacirmayin derim bende sasirdim

kaçırmadık :] teşekkürler.

"ya biz nesilleri karıştırmışız, bir de 100 lira daha alırsak süfer olcak" gibi bir söylemle karşılaşmamak için de ss aldım, tüketici hakları derneği'ni çaya davet ettim, 1-3 iş günü içerisinde bekliyorum.

ben de aldım, belki yeni nesil falan geliyordur ancak üründe hiç bir problem yok, gayet güzel kullanıyorum :) pil ömrü konusuna dikkat etmek lazım ama, belki bayatlamış olanları satmışlardır :)

yeni nesil gelmiyor, direk icinden takipcisiyim apple'in. ya teknosa'nin malligi ya da saglam indirim yapmislar.

ilgilenenler içün:

bugün teslim aldım (siparişin ertesi günü gönderildi), herhangi bir sorun yok, canavar.

(bkz: the big bang theory)
(bkz: dexter)
(bkz: game of thrones)

gecen senenin en cok konusulan dizisi spartacus blood and sand idi. ilk bolumu izleyin, bayilirsaniz bayilirsiniz zaten gerisi kendiliginden gelir.

game of thrones bu senenin en cok ses getiren dizisiydi. 10 bolum yalnizca. spartacus ile ayni sekilde etki mekanizmasi gosteriyor.

komedi olarak two and a half men var. benim favori komedi kaynagimdir.
geek bir tip iseniz the it crowd ve the bing bang theory.

macera olsun ama bolum icinde cogu sey cozulsun derseniz burn notice var. tam cerezlik.

daha agir top olarak dexter.

onun daha agir dozajlisi olarak oz, the wire (bunlar bitmis halde).

devam etmekte olanlar icinde agir mi agir ama muhtesem bir is olarak breaking bad.

eh az cok yayinlanmakta olan tum dizileri saydim sanirim:)

@kabiz gugu +1
ayrıca breaking bad veya spartacus blood and sand
bonus:the tudors

dexter, game of thrones, camelot, dune ( 2 adet mini seri var), lost room (yine mini seri)

eskilerden x-files var izlemediyseniz. ben şahsen tekrar başladım, sarıyo epey..

yeni sezonu da basladigi icin ben de breaking bad'i kesinlikle oneriyorum.
ek olarak weeds dizisi de oldukca farkli bi konuya sahip cok guzel bir dizidir. bunun da yeni sezonu basladi.

bir de unutmadan, Luther isimli, ingiliz yapimi diziyi de oneriyorum. ben cok begendim. 2 sezon bitti. ilk sezon 6, ikinci sezon 4 bolumden olusuyor.

dizi değilde bi bak istersen www.acababugun.com

her dizi sorana söylediğim gibi eğer izlenmediyse ve muhafazakar bir insan değilsen (bkz: coupling)!!.

ingilizce iyiyse bir örnek www.youtube.com

-how i met your mother'ı sevmediysen friends de sevmeyebilirsin, tarzları aynı. --falling skies yeni başladı daha 7.bölüm yayınlanmadı 1.sezon.
-23 bölümlük flash forward var ki iptal edilmesiyle 70 milyon ağladı
-vampir dizisi var vampire diaries 2.sezon bitti 2-3 aya 3.sezon gelir , kolay izleniyor twilight gibi değil, zaten twilighttan önceye dayanıyor senaryo
-diğerlerininde önerdiği gibi game of thrones var 2 bölüm sibel kekili oynamış/oynicak duyduğumda çok şaşırmıştım( evet game of thrones izlemedim hala )
-how i met your mother'ı nasıl sevmezsin bide

(bkz: that '70s show)
(bkz: two guys a girl and a pizza place)

Google versin kardeş.

usta ben okuyana falan soruyom google bende bakarım.

arkadaşım mekatronik okudu (eğitim fakültesinde) kpss de ataması yokmuş, onu biliyorum, biraz çaresiz kalmıştı...

bir de adından anlaşılacağı gibi robot tasarım vs işleriyle ilgili, robot yapıp programlıyorlardı ama, ona google yardımcı oluyordu bayağı bir :)

Türkiye'de saçma bi şekilde işsiz kalan bu adamlar Avrupa'da havada kapışılıyor.

bi arkadasim acikogretim dershanelerinde ders veriyor.

elektrik elektronik mekanik. hepsini aynı anda okuyacaksın. oha amk.

Sultanahmetten emin değilim, Yerebatan sarnıcında geçmiyor. Diğerlerinde geçerli bildiğim kadarıyla.. Hepsi aynı gün rahat rahat gezilir diye düşünüyorum. Neredeyse yanyanalar zaten :)

valla bu saydiklarina 2 veya 3 sene once bi gezi duzenledik bikac arkadas. sadece 1 tanesi icin muze kart gerekiyordu. onun disindakilerde kart gecmiyor.

yaya yaya gezeceksen 3 saati bulursun. biz detayli gezip tozduk, yemek yedik falan. o sekilde 3 saatte tamamlandi burasi.

firefoxda yer imleri satiri icin roomy bookmarks toolbar kullaniyorum. sadece sitelerin iconlari oluyor ve uzerine gelince site adi gorunuyor. eger ff kullaniyorsaniz oneririm. roomy, firefox 4 ile uyumludur bu arada.

delicious.com'u da deneyin. kategorize edemeseniz bile sadece kendi bilgisayarınızdan değil her yerden ulaşabilirsiniz bookmarklarınıza.

istediğin gibi bir cevap olmayabilir ama: turkcell'e geç.

ben 1 senedir adam gibi 3g goremedim telefonda. edge eh iste, cogu zaman gorunuyor ama arada bi onun da gittigi oluyor. eger uzun sure duzelmezse vardir kesin birsey. internet konusunda avea guvenebilecegim bi firma degil artik, hersey olabilir.

anakart 800mhz frekansi destekliyor. 1066 icin overclock gerekli.

Şimdi anlamlı oldu. Sıkıntı olur onunla uğraşmak yine en iyisi 800 mhz devam etmek. Peki ben makinaya 2x2gb 800 mhz iki yeni ram mi alıyım yoksa ; bir tane 2gb alıp eski 1 gb ram le 3gb'mı yapayım. Ne kadar fark eder?? Şimdiden çok teşekkürler cevaplar için.

ram gerektiren isler yapiyorsaniz 4 gb daha iyidir. lakin normal bir kullanici icin 3 gb fazlasiyla yeterlidir. elinizde hazir varken bence 1 tane 2 gb almaniz kafidir.

bastır parayı yeni bi anakart al yanına da 3*2 ram *

madem o kadar akıl veriyosun Sisteme uygun anakart bul bana :)

elindeki 1'i sat 2 al.

minimatica ve simploblack güzeldir.

otomatik kurulum yaparken dil secenegi yok mudur? hostta bi ftp vermistir heralde, bence en guzeli kendin at wp-tr dosyalarini mis gibi olsun hersey. dil dosyasi atip ugrasmaya gerek yok bence.

librio fena degildir. cok fazla fonksiyonu yoktur ama oldukca sade ve kullaniciyi hic yormaz. bazi siteler turkcelestirdi ayrica. google'da aratarak bulabilirsin. rss-ems cevirisi daha guzeldi bu arada.

tr.wordpress.org
bu dosyayı indirip üzerine kurarsan ayarların bozulmadan sorunsuz çalışır. (veritabanı vs dahil) sorun olursa ara. bi de adresini de ver ki ziyaretçin artsın. :-)

Beatles dinlediniz mi hiç?

belki inanamayacaksınız ama rock dinliyorsunuz.

klasik rock

blues tandanslı rocknroll.

ben de tepedeki psychedelic adam ile ayni fikirdeyim. blues rock diyorum tavsiye ediyorum. hatta sunlari da bi dinler misin lutfen?

www.youtube.com
The Rolling Stones - What A Shame

www.youtube.com
Eric Clapton-Blues Power

www.youtube.com
Jimi Hendrix - catfish blues

Jefferson Airplane - Somebody To Love --- www.youtube.com
Johnny Cash - God's Gonna Cut You Down --- www.youtube.com
patti smith - because the night --- www.youtube.com
dolly parton - jolene - www.youtube.com
Red Hot Chili Peppers - Californication --- www.youtube.com
Steve Miller Band - Serenade --- www.youtube.com
David Bowie - Space Oddity --- www.youtube.com
Neil Young - Love And War --- www.youtube.com

ek olarak www.last.fm sitesini de kullanabilirsin. muziklerini begendigin bi sanatcinin veya grubun sayfasina bakarsan alt kisimda benzer sanatcilar bolumu cogu zaman isine yarar.

ayrıca bunu alan bunu da aldı:

chris isaak - baby did a bad bad thing
www.youtube.com

the doors isimli grubu da deneyin.

kayıt ettiremezsin.

bi yolu? :s

pasaport bulacaksınız yeni bir tane

para vereceksin hakkı olan biri kaydedecek.
100 liraya falan gidiyor

gerenk yok o zaman. madem öyle everybody danke :)

bu yasa ne yasasi ben anlamadim. gecen sene temmuzda telefon alip pasaporta kaydettirdim. o sebeple soruyorum

ben de bilmiyorum telefonu alacağım kişi dedi. istersen bi telefoncuya sor yard. olurlar

Öncelikle daha önce pasaport kaydı yapan kisi iletişim kurumunu arayıp iptal ettirecek, yeniden pasaport kaydı gereken durumlar biraz sakat çünkü...

Seninde pasaportunun yurda giriş mührünün son bir ay içerisinde vurulmuş olması gerekiyor..

aile, toplum baskısı. coğrafyamız. erkek egemen toplumu.

her sevgilim bi kere versin ama karım bakire olsun kafası.

sebebi muhtemelen her sevgilim bir defa versin ama karım bakire olsun diyen türk erkekleri olsa gerek. meali: toplumca sahip olduğumuz ikiyüzlü ahlak anlayışı.

edit: uykusuz her gece atak davranmış.

gercekten soruyor musun bu soruyu?

turk erkeklerinin %80'i "bakire olmayan kizla evlenmem" mantalitesindeyken, ulkemizde namus halen bacak arasinda araniyorken?

e o zaman niye diğer bokları yiyolar? yani her haltı yaparım seni ilişkiye girmeden tatmin ederim moduna giriyolar?

çok sebep olabilir.

bu kavramı kendisi düşünmeden kabullenmiş olabilir.(aileden veyahut kültürden)
erkeğe güvenmiyordur.
kendini gerçekten kocasına saklamak istiyordur.
çevresi ona namusun bacak arasında olduğunu kafasına kazımıştır.
kendisinin en değerli organı olarak görmektedir.

birçok sebep olabilir. seviyorsan saygı göster, sevmiyorsan uğraşma çünkü senin değiştirmen, onun ilerideki suçluluk duygularını sana yöneltmesine neden olabilir ve çok başın ağrıyabilir.

cunku cinsellik yasamak istiyorlar onlar da. partnerlerini de mutlu etmek, ellerinde tutmak istiyorlardir herhalde. ama ileride koca bulamam, orospu damgasi yerim gibi dusunceler nedeniyle bakire kalmayi tercih ediyorlar.

turk erkeginin buyuk cogunlugunun abaza kalmasindaki en buyuk etken, kadinina ikinci sinif insan muamelesi yapmasidir, yani turk erkeginin kendisidir gene.

@yirttin gotumu sahin agam; maşallah bu nasıl nick böyle abi:p

her neyse, yani pek bi duygu beslenmiyosa hiç uğraşma o yoluna sen yoluna diyosunuz?

"her neyse, yani pek bi duygu beslenmiyosa hiç uğraşma o yoluna sen yoluna diyosunuz?"
@cunku kardes değiliz, seni sevmesi eşittir sana vermesi, öyle mi?

@g7mor, tabii ki hayır ama sonuçta belirli yaşa gelmiş etmişsin, illa ihtiyaç duyuyorsun cinselliğe ve bunu yaşamak istemek gayet normal bana göre.

@cunku kardes degiliz, lise yıllarında şahin k filmleri izlerdik :)

(bkz: yırttın götümü ağam)

edit: nicke daldık soruyu atladık. sen bu kızı hayatının neresine koyuyorsun. eğer ki bunu düşünme gereği dahi duymadıysan kızdan ayrıl derim. ama sırf bu isteğini yerine getirmedi diye değil. duygularını incitme sakın. saygı göster kıza. kendisini eşya gibi hissetmesin. yada açıkla böyle böyle ama üslub önemli.

gönülden tavsiye; ne istiyorsan onu yap.

çünkü türk kızlarının kukusu altın kaplama. evlenmeden verirseler eğer değerinin düşeceğine inanıyorlar.

@yirttin gotumu sahin agam; ben bu kızı yani pek bi yere koyamıyorum hani devam ederse eder modundayım. eğer anlaşamazsak o yoluna ben yoluma fakat bunun dediği şey 6 yıl gibi bir süre. kendince yaptığı planlardan sonra ben 6 yıl sonra evlenirim moduna girmiş. lan 6 yıl ne bekliyosun vicdansız.

yahu cinselliği niye tü kaka görüyoruz? e iki taraf da sağlıklıysa iki tarafın da cinsel gereksinimleri varsa elbette seni sevmesi eşittir seninle sevişmesidir. birbirini seven iki insanın cinselliklerini paylaşmalarından doğal ne olabilir? bu zaten bir ilişkinin esaslı unsuru değil midir?

öte yandan bir dişinin "her türlü tatmin ederim ama zarımı elletmem" tavrı bana müthiş ikiyüzlü geliyor. sen ileride kocana yalan söyleyeceksin demek ki. asıl ahlaksızlık (bakire olmamayı orospuluk sayanlarla birlikte) budur. yalan söyleyenden korkacaksınız!

böyle diye diye bütün hatunlar önüne gelenle yatıyo. bu da toplum baskısı değil mi?

artık toplum baskısı mı kaldı? her boku yiyolar sadece zar kalsın derdindeler.

@microfiction, bakire olmayanın orospu sayıldığı bir dönemden, bakire olanın orospu sayıldığı bir döneme geçişin sancılarını yaşıyoruz.
bu kardeşimiz diyor ki "bu kız bana vermiyor, benim arzumu tatmin etmiyor, ben buna tekmeyi vurayım".
bende asıl amacın cinsellik olduğunu, sevginin, cinsel ihtiyacın karşılanması halinde vaadedilen bir ödül olduğunu anlıyor ve bunu soruyorum.

"her boku yiyorlar bi zar kalsin" diyorlar cunku millet olarak o zari namusun sembolu olarak goruyoruz. olay bu kadar basit. uzerinde sosyolojik olarak kitaplar bile yazilabilir -ki yazilmistir da- ancak ozet gecmek gerekirse, budur. seni sevip senle sevismesi de birseyi degistirmez. birgun birsey olur da bakire olmadigini anasi, babasi, kardesi, amca oğlu anlarsa belasini siker diye de korkuyordur. yani bir kizin bu konudaki tek korkusu ileride bunla degil baskasi ile evlenirsem ve bekaret ararsa diye en azindan kafam rahat olsun degil. bu konuyu dusunurken yasadigimiz toplumun yapisini isin icine fazlasi ile katmak gerekiyor.

bir erkeğin bakire(!) kızlarla bir başka erkeği aldatabilsinler diye alternatif (çocukça) yollardan ilişkiye girmeye çalışması düşük erkek kalitesini göstermez mi?

eh düşük kız kalitesiyle düşük erkek kalitesi bir araya gelince de düşük seks kalitesi kaçınılmaz olur.

tekme vurmak ha.yeme bizi:)

sabiha gokcen'den 4levent'e iett, 4levent'ten taksim'e metro, taksim'den ataturk'e iett.

en basit: havaşa biner taksimde inerordan bir daha havaşa binersiniz. ama baya pahalı.
en ucuz: e-3 idi sanırım sabihadan geçen levente giden bir otobüs var. ona binersiniz. leventte metroya geçersiniz şişhanede inersiniz. oradan da aksaraydan geçen bir otobüse atlarsınız. topkapı, zeytinburnu, k.m.paşa otobüsleri gibi. aksarayda inip aksaray metroya binersiniz. o metronun son durağı havaalanı.

edit: taksimden de otobüs vardı havaalanına doğru.

istanbul'da basit ve ucuz ulasim? bence ikisi bir arada olmuyor. ya ucuz yolu sececeksin ya da basit yolu. havas kullanabilirsin. surekli in-bin in-bin yapmaktan iyidir ancak sehirler arasi ulasim gibi masraflidir.

levente otbüsle geç.
metro ile mecidiyeköye geç.
metrobüs ile zeytinburnunda in. oradan havaalanı metrosuna bin.
4 araç ama en hızlısı bu.

böyle aktarmalı bir bilet almayı düşünüyorsan alma. Hayattan soğuyabilirsin.. Birde maxi shuttle diye birşey var 41Tl'ye alır taşır seni direk oradan oraya tavsiye ederim. Kredi kartının maximum olması gerekmemekte..
www.maximum.com.tr

bu arada zaten basit bir hesapla 2 havaş da 30 TL falan tutar sanıyorum.

f değeri.

yani üsttekinin f değeri düşük?
peki mm değeri bu şemaya göre neyi etkiler?

hayır üsttekinin f değeri daha yüksek ama diyafram daha kısık. diyaframda öyle bir olay var. diyafram açıldıkça f değeri küçülür.

cknvisual.files.wordpress.com

mm değişseydi görüş açısı değişirdi. yakın uzak kavramları değişirdi.

cknvisual.files.wordpress.com

örnek veriyorum
geniş açıda: göüş açısı genişler, yakındaki objeler olduğundan daha büyük, uzaktaki objeler olduğundan daha küçük gözükür. ya da olduğundan daha uzaktaymış gibi gözükür. bu byüklük ve uzaklık kavramları benim de kafamı karıştırıyor :/ deprem şiddeti büyüklüğü falan gibi :/

her neyse tele objektiflerde: görüş açısı daralıyor, uzaktaki objelr olduğundan daha yakın gözüküyor. mesafeler kısalıyor vs.. : )

bu büyük gözükür küçük gözükür hadisesini en güzel dolly zoom denen sinema tekniği ile anlarsınız. hani dizilerde filmlerde görürsünüz. görle şaşırma anında, tam olarak kadrajda olan insan suratı sabit dururken, arka plan zoom out veya zoom in olur.

www.youtube.com
www.youtube.com

bu nasıl yapılır? kamerayı fiziksel olarak uzaklaştırırken bir yandan da aynı hızda zoom yaparsınız, yani mm değerini büyütürsünüz (veya tam tersi, kermayı yaklaştırırken zoom out yaparsınız). geniş açıda şu yakın gözükür, dar açıda bu uzak gözükür mevzusunu en iyi bu anlatır bana.

abi tam olarak anlatamadım.
2 lenste ki fark, kırmızı çizgiler.
yani benim gözlemlediğim bi durum bu.
aynı uzaklıkta 2 lensi yan yana koyalım. ikiside aynı çiçeğe odaklansın.
1. lens çiçekten 1 m uzaklıktaki topu %80 flu gösteriyor.
2. lens çiçekten 1 m uzaklıktaki topu %30 flu gösteriyor.
işte kırmızı çizgilerin dışarları flu aslında (3dsmax, AE de bazen kullanıyorum, ordan az çok böyle bi çizim çıkardım)
bu iki lenste ki bu fark neyden kaynaklanıyor?

dediğğim gibi olayın sebebi diyafram yani f değeri. açıklaması ise; diyafram değeri (f değeri[diyafram açıklığı azaldıkça]) büyüdükçe net alan derinlinliği artıyor, küçüldükçe net alan derinliği azalıyor. kırmızı çizgiler net alan derinliğini gösteriyor, bu alan derinliğinin dışında kalan bölgeler flu çıkıyor.

Alan derinliğini hastalığı var, 5dmark ii alma gibi bir fikirde, hasbelkader az bir bilgi var. Amaç da sadece video. Lens almak gündeme gelince nasıl bir seçim yapmalıyım, o kafama takılanları sordum.


şu dolly zoom'u birkaç defa farkettim filmi izlerken, yakınlaşırken zoom'u kısıyolar diye düşünmüştüm. Şimdi böyle teknik açıdan incelemek daha hoş oldu.

Teşekkür ederim.

canon ef 50mm f1.8 lensi dusunelim.
f1.8 ile bir portre fotografi cektiginiz zaman arkaplanda kalan nesneler flu cikar. bunun sebebi f degerinin 1.8 gibi dar bir aralikta olmasi. bu aralikta portresini cektiginiz kisinin kulaklari bile flu cikabilir.

ancak f degerini yukarida anlatilan diger degerler (nesneye veya kisiye olan uzaklik, iso degerleri, enstantane vs.) sabit kalacak sekilde, 1.8 araligindan 13 araligina alirsak eger sadece portresini cektigimiz kisi degil, arka plandaki nesneler de net bir goruntu verir. hatta 13 degeri oldukca genis bir aralik oldugu icin goruntude neredeyse hersey net olacaktir.

bunun sebebi diyafram degeri ile oynayarak makinaya girecek olan isik miktarini degistirmis olmanizdir. yuksek diyafrag degerlerinde aciklik daralir ve giren isik miktari azalir. dusuk diyafram degerlerinde ise aciklik artar ve giren isik miktari artar. bunlarla orantli olarak da enstantane sureleri degisir. mesela f13 degerinde yeterli bir fotograf almak icin yuksek enstantane suresine ihtiyac duyarsiniz.

mm ve f degeri arasindaki orani da yine lens belirler. sabit f degerli lensler de bulunuyor. ancak bir lenste mm degeri baslangictan yukseldikce f degeri de artar. bu artis bahsedilen fluluk oranini da etkiler tabi. sabit f degerli lensler de ise diyafram acikligini sabit tutabildiginiz icin flu bolgeyi de kendiniz istediginiz gibi ayarlayabilirsiniz.

şimdi daha iyi anladım.
yalnız dikkatimi çeken bir nokta var.
dediğiniz gibi f1.2 nin çekimi:
web1.canon.jp

ama birde f5.6 nın çekimi var
www.youtube.com
5.6 olmasına rağmen nasıl bu kadar temiz bir sonuç alabilmiş?

400mm olmasından ötürü mü?

laptop is icin mi okul icin mi?

eger disarida cok kullanacaksaniz ve takim elbise falan giymiyorsaniz sirt cantasi oneririm. zira bu cantalari tasimak bir sure sonra cidden zor oluyor. ne omuz dayaniyor ne de kol. ama yok takim elbise falan diyorsaniz, case logic iyi bir markadir ancak fotografta ic detay gosterilmemis.

laptop hem iş için hem okul için.üniversitede çalışıyorum o yüzden bu tarz çantalar baktım.gerçi sırt çantasıda çok sorun olmaz diye düşünüyorum.önerebileceğiniz modeller varsa onlarıda inceleyebilirim.

alabilirsin.com

ben bunu kullanıyorum gerçi 16" liği varmı bilmiyorum ama. 35 tl ye almıştım carrefour dan. bu modelden bulma imkanın yüksek

bu modeli hepsiburada da gördüm 16'' liği vardı fiyat olarak da uygun.çanta nasıl peki memnunmusun?

eger bir de arabaniz yoksa kesinlikle sirt cantasi alin derim, ellerinizin serbest olmasi her turlu isinize yarayacaktir, ayrica omurga sagliginiz icin de daha iyi olur diye dusunuyorum.
yalniz canta " icimde laptop tasiyorum" diye bagiran birsey olmasin, zira dunyanin binbur turlu hali var, calinma riski artar. (bu arada bu risk el cantalarinda en yuksek seviyede...)
Bu baglamda belki de bilgisayariniza daha ince bir kilif alabilir ve hatta dikebilirsiniz, ben keceden diktim cok memnunum, ve herhangi bir sirt cantasiyla da tasiyabilirsiniz. ya da direk spor canta gibi laptop bolmesi olan cantalar var onlar da isinizi gorebilir.

totalde kaç saniye olmasını istiyorsunuz?

su an 8 saniye civari. ama yeni bir klip olusturabilirim. o yuzden balik vermek yerine baligi tutmayi ogretebilirseniz cok memnun olurum. yaklasik 15 saniye olmasini istiyorum.

ben kötü bir öğretmenim. balık tutmayı başkası öğretsin :) hele yazarak çok zor zaten :)

www.youtube.com

yeni yükledim 1-2 dakika bekleyin lütfen.

camtasia studio 7.1 ile yapilabiliyor. videoyu indirip denedim. istersen upload edebilirim.

Özür dilerim bi hata yapmışım hemen sildim :) Bu arada sesi tamamen kaldırdım çünkü copyright ile sıkıntı yaşamak istemiyorum youtube hesabımda :)
Düzeltilmiş hali:
www.youtube.com

ul.to

windows movie maker yapiyormus bu isi.

uygulama sayfasindayken ustte yazan bilgileri duzenle'ye tikla ve cikan sayfada App Information diye gecen bolumu duzenle. gelistirici bilgileri kisminda sirket/company secersen istedigin seyi yapmis olursun.

Bu durumda uygulama yine benim tarafımdan oluşturuluyor. Peki daha sonra uygulamaya hiç zarar vermeden başka birisini admin olarak ekleyip kendimi tamamen uygulamadan çıkartabiliyor muyum? Başka bir deyişle uygulamayı devredebiliyor muyum?

www.facebook.com
kismina girip uygulamanin ayarlarina erisirsin. ayarlari duzenlerken About kismi var. hani su uygulama adi, tanimi falan giriyorsun. oradan manage users kismindan bir yonetici ekledikten sonra kendini silebilirsin. boylece uygulamayi da devretmis olursun

Sade, güzel, Chet baba dolu, elinize sağlık :)

bu şarkıların toplu bir listesi olsa bir şekilde, yutup da insanlar o listeyi açsa dinlese hepsini birden.
çok sade olmuş iyi emmi diğer sayfaya geçişi bulmak zor olmuş
müzükler iyi ^ ^

sosyal aglarda paylasmak icin gerekli tuslari falan ekleyebiliyorsaniz bence gayet guzel olur, tumblr uzerinde galiba ama yine de bilemedim. bunun disinda sadeligi sevmeme ragmen fazla sade buldum acikcasi.

bir de nasil karsilarsin bilmem ama bence sadece muzik degil ayrica tur ile ilgili bazi ufak minik bilgiler de paylasmalisin ara ara.

@cosmic ; teşekkürler

@diesel ; temayı bende seviyorum ama evet o kısmı sıkıcı biraz :/ liste olayını ayarlamaya çalışıcam

@ dengesiz ; temam teknik olarak zayıf o konularda, temamı seviyorum ama önerebileceğiniz bir şeyler varsa açığım :) daha çok yeni bir blog , aklımda var o tarz bilgiler vermek ama böyle sıkmadan , baymadan , güzel bişi olsun istiyorum . .. o yüzden biraz daha var onlara :)

teşekkürler yorumlar için

belediyeler yardim edebilir. ayrica bazi veterinerler sadece malzemelerin ucretini alip kisirlastirma islemini gerceklestirir. yardimci olacak kisi bulabileceginizden supheniz olmasin.

diger konuda benim dusuncem, bence 1 azginlik donemi gecirsin hatta ciftlestirebilirseniz ciftlestirin. kendi kedim malesef 3. kez ciftlestirme cabalarimizi bosa cikariyor ve gebe kalmiyor ama etraftan gordugum kadariyla hem kedi icin hem de sahibi icin dogum ve bebeklerin buyume sureci sahane geciyor.

dişi kediler nadiren de olsa çiftleşme dönemi geldiğinde oralara buralara işerler. bu erkeklerin işeme nedeniyle aynı değildir sadece.

dişi kedilerin kısırlaştırma operasyonu erkeklerinkinden biraz daha zor bir işlem olduğu için, biraz daha pahalıdır ve sonrasında da özen ister. çok ucuza bir yerlere yaptırmamak iyi olur o açıdan da. Ankara'da Yenimahalle belediyesi dişileri 50 tl'ye kısırlaştırıyor ama İstanbul'da kimi belediyeler ücretsiz yapabiliyor. Ama çok iyi araştırmak lazım, çünkü riskli bir operasyon dişi kediler için biraz da olsa.

dişi kedim kısır değil, daha bir kere sağa sola işemedi. Erkek kedim kısırlaştırmadan önce evde işemedik köşe bırakmadı.

Dişi kediyi kısırlaştırarak sağa sola işemesine engel olabileceğini sanmıyorum. Kızgınlık döneminden de korkma, sakinleştirici verdiğinde 2 gün içinde pamuk gibi oluyor.

4 aylık sayılır. nisan başı gibi azmaya başlar sanırım. sakinleştirici hap önerisi güzel. onu deneyebilirim böyle bi durumda.

yavrulara bebeklere kim bakacak? bir sürü yuvasız kedi varken, bir de evde doğurtmayı doğru bulmuyorum :(

(kediniz cins kedi olur, cins yavrular istersiniz o başka ama sokak kedisi ise doğurtmayın yazıktır.)

Ya ömür boyu sakinleştirici mi vereceksiniz? Dişi kedilerin operasyonu zordur. ucuza kaçıyım derken hayvanın sağlığını tehlikeye atmayın derim ben.

dişi kedimi çiftleştirmeden önce, her azgınlık döneminde sakinleştirici verdim. tabii veteriner tavsiyesiyle. doğum yaptıktan sonra da sakinleştiriciler devam etti.
ne büyük cehaletmiş!!!!
daha sonra göğüslerinde mercimek den nohuta doğru çeşitli büyüklükte urlar çıktığını gördük. ne yazık ki kızım kanser olmuştu, sebebi de sakinleştirici sandığımız hormon haplarıydı. bir prof eşliğinde beş kişinin girdiği ameliyatı atlattı fakat sonrasına dayanamadı, hepimiz için çok acı verici, kabus gibi bir süreçti.
lütfen o sakinleştiricileri kullanmayın.
dişilerde kısırlaştırma ameliyatı sırasında yumurtalık ve rahim de alınıyor. bildiğiniz insan ameliyatı. bu yüzden hijyenine ve becerisine emin olduğunuz bir yerde yaptırın. narkozun etkisi 1 saat kadar sürüyor, sonrasında ise yalpalıyor, tam ayağa kalkamıyor ama 2 - 3 gün sonra ameliyat semptomlarını atlatıyor.

Gentle alarm olsa gerek.

smart alarm clock

sleep as a droid en güzeli onların, applanet'da var.

6 ayı geçince iptal oluyor numara diye biliyorum. ben de iptal edilen numaramı almak için gitmiştim. 29 lira istemişlerdi.

cok eski ve unuttugum bir hattimi tekrar alabilir miyim diye sordugum zaman, eger hat kapandiktan sonra 1 seneden fazla sure gecmisse hatti tekrar alamazsiniz demislerdir. 1 sene sonrasinda numara raflarda satisa cikiyormus tekrar.

kahve dünyası
pizza pizza
baydöner

edit: ilave

sultanahmet koftecisi
hd doner
dome pico
simit sarayi

franchising sitelerine girin orda zincirleri görebilirsiniz.

kırıntı

hosta piknik
aba piknik

iskender

hacıoğlu
bereket döner

saray muhallebicisi

değiliz

yök

ya mesela şöyle bir durum var. buraya çok takılan kişiler var ve sitede belli bir tecrübe edinmiş oluyorlar. ve aynı soruları görmekten veya sorunun cevaplarının başka yerlerde daha mantıklı bulunabileceğini aklında geçirenler alternatif cevaplara yönelebiliyorlar. bu cevaplar ironi ve söz dokundurma içerebiliyor. aslında çok yardımsever kişiler de arada böyle yanıtlar verebiliyor.

mesela benim de 1000 cevabımdan 10'nunda böyle olabilir. ama genelde çok saçma sorulara böyle yanıt vermişimdir. sadece komiklik yapmaya çalışmaya gelenler ya da cevaplarının çoğunluğunda böyle olmaya çalışanlar da olabilir.

ben sorularıma böyle yanıtlar verenlerden rahatsız olmuyorum açıkçası. arada gülümsetiyor. tabi abartmadığı ve hakaret derecesine varmadığı sürece. esprinin kalitesine de bağlı tabi :)

haklısın insanlar düzgün cevap verileceğine inanarak yazıyor çoğu şeyi.haa çok ciddi olması gerekmez belki ama latife yapacaksa zekice yapar ,ince espri yapar hakkını verdi dersin.

çok mu yalnızsınız?

@ermanen
Haklısın bir bakıma arada espri yapılabilir ben burda ondan bahsetmiyorum ama ciddi ciddi soru soruyoruz adam altına hiç alakasız bir şey yazmış.Açıkçası ben sizin bir çok duyurunuza baktım istatistiklerden verimli bir kullanıcısınız bazıları benim de sormak istediğim şeylerdi vb..Açılan duyurudan anlaşılıyor üslup ona göre cevap verilebilir bu ayrımı gerizekalı olmadıkça herkes yapabilir diye düşünüyorum.
Hepiniz Cem Yılmaz olabilirsiniz belki ama burda göstermeyin gidin sahnelere çıkın.

@hll4747
Mesela buraya da damlamışlar bu sevgi pıtırcıkları.

bazı arkadaşlar sorulara cevap vermeyi değil komik olmayı seçiyorlar :) canları sıkılıyor sanırsam. hepimizin sıkılıyor.

kimisi oyle dandik konularda sorular soruyor ki insanlar ister istemez makaraya sariyor. sevgilime hangi kucuk suprizleri hazirlasam diye sorunun sorulabilecegi bi yerde bunu da makaraya almak normal bence.

Ekşi Duyuru'nun kendisi bile zamanında komiklikler yaptı. Misal şöyle bir soruya bir dönem ciddi cevap vermek oldukça zordu :

"yaa bi şarkı var böyle beginnn falan geçiyor içinde, adidas reklamında da çalıyodu"

Ekşi Duyuru ana sayfasına logonun olduğu yere direkt player ekledi yönetim.

Troll olduğuna kanaat getirdiklerime de ciddi cevap vermiyorum. Cevabımı en geç yarım saate siliyorum zaten kirlilik yaratmasın diye.

evet zaten genel olarak konuştum. haklılık, genel mantık çerçevesinde genelde soruyu sorana tabidir, karşıdakine cevap hakkı doğmadığı sürece. bazı durumlarda duyurudaki aşinalık ve samimiyet derecesi de faktör olabiliyor. bir anlık sıkıntı da insanı öyle cevaplara itebiliyor. bilimsel tez hazırlamış gibi cevapladım yahu :) ama ciddi soruya gerçekten çok alakasız yazanlar çıkabiliyor ve bu tür cevaplar için uyarı sistemi var zaten. moderatörler de silmeye çalışıyor gördükçe. benim de zamanında forum tarzı cevaplarım silindi mesela, ama zaten haklılardı. :) tabi yazdıklarımın %1'i bile değil öyle durumlar.

hayatın çok zor olmalı.

malak gibi soru sormayı beceremeyenlere malak gibi cevap veriyorum şahsen ben.

ha ciddi ve duzgun sorularla taşşak geçenlere ben de kıl oluyorum.


bi de internet kullanıcılarına kılım çok fena.

@kimlanbu
konu komiklik değil bilmediğin bi konuda komiklik yapmak.Bu beginli şarkı neydiyi soran merak etmiş olabilir buna karşı yönetimin yaptığı küçük bi jest ve komiklik olabilir çok normal bence. demek istediğim zaten anlamışsınız trollük başka normal konuya cevap başka tabi

ermanen'e şiddetle katılıyorum.

aynı durum soru soranlarda da var.zaman zaman bu da rahatsız edici oluyor bence...

doğada denge vardır. dolayısıyla bu platformda da...

bu durumda, soru/cevap yazarken rahatsız edecek derecede komiklik yapanların dengesini sizin gibi soru/cevap yazarken rahatsız edecek derecede ciddi olanların sağladığını düşünüyorum.

umarım bu düşüncem sizin gibi birisi için yeterince (fazlasıyla) ciddidir.

Açıkçası çok ciddi değilim ama birisinin sıkıntısı hakkında dalga geçmem. evet cevabınız ciddiydi.sağolun

ben insanların tecrübelerinden de yararlanmak istemiştim. ayrıca sorum sadece depresanın ne olduğu ile ilgli olsa neyse başka konular da vardı. burda asıl amaç üzüm yemek mi bağcıyı dövmek mi benim amacım bilgi,tecrübe edinmek bağcıyı dövmek değil. mesela ben o duyurula bu konuda benim gibi sorunları olmuş bi insanla mesajlaştım.Bi getirisi oldu soruyu öylesine sormadım.Neyse sadece ben ve benim duyurumla ilgli değil. genel itibariyle soruldu.

peki siz mal olmak zorundamısınız_? öyle mal sorular soruyorsunuz ki ya ben de kendimce komik cevpa yazacam ya da pas geçecem. zaten gecenin 3'ü olmuş komik cevap yazıyorum ben de. kendimce eğleniyorum. sen gelip antidepresanın ne olduğunu bilmeden ben bunu yutayım mı diye soru sorarsan ben de sana mal mal cevap veririm. ne bekliyorsun ki_? yutma yazıp geçelim mi_? robotmuyuz biz_?

sen önce kendine şunu sor ben buraya ne için geliyorum. misal ben sorulara cevap vermek için geliyorum. sen ne için geliyorsun_? bence soru sormak için geliyorsun. antidepresan'ın ne olduğunu bilmeyen, nasıl kullanılacağını bilmeyen adam cevap vermek için gelmez heralde. gelse de verdiği cevap ne kadar yardımcı olur muamma.

demişsin ki bana faydalı oldu sorunlarımın benzer olduğu biri ile mesajlaştım. o zaman soru sorma tarzını geliştir. antideprasının ne olduğunu biliyorsan sorma. her ilaçta olduğu gibi onun reçetesiz kullanılmayacağını biliyorsan sorma.

buraya ne kattığını düşün ondan sonra bizi yargıla. rahatsız olmak ne doğal hakkın ama benim de senle dalga geçmek en doğal hakkım. rahatsız oluyorsan yahoo answers var oraya alalım seni.

Okumakla anlamak arasında fark olduğunu bana gösterdiğin için teşekkür ederim ayı adam. İlk önce ben hapı şu an alacam demedim bilgi edinmek istedim.Sorduğum sorudan alınmış olmalısın ki buraya da üşüştün.İlk olarak ben antidepresanın ne işe yaradığını bilmek zorunda değilim.İkinci olarak da size bir cevap zorunluluğu sunmuyorlar cevap verme sen de. espri yapmak zorunda değilsin.Okumak zorunda bile değilsin açma duyuruyu okuma,çok basit değil mi?
Soru sorma tarzımı size göre değiştirmeyeceğim.Reçete olayını gerçekten bilmiyordum,öğrenmiş oldum.
Ben buraya bir şeyler katmak zorunda değilim.Öyle bir zorunluluğum yok.Sitenin bir şeyler katmayanlar gitsin diye bir kuralı olduğunu sanmıyorum.Ayrıca siz benim nereye gidip nereye gitmeyeceğimi belirleyecek konumda değilsiniz.Haddinizi aşmayın.
Antidepresanın ne olduğunu bilmeyen ya da tam bilmeyen bir insanın da cevap verebilecek konuları olabilir benim buraya geliş amacımı da dan diye ön yargıyla belirttiğiniz için ayrıca teşekkür ederim.

ben güldüğüm ve güldürdüğüm için rahatsız değilim. soruda rahatsız mısınız diye sormuşsunuz. ben de cevap verdim. alayım tiki. ayrıca en üstteki iki arkadaş da direk olarak sorunuza cevap vermiş. çok değerli zamanlarını ayırıp sizin sorunuzu okuyup cevap yazdıklarına saygı duyuyorsanız tik atarsınız. öptm kib bye.

Bence komik olan hersey caizdir. Sordugum sorulara herkes tum maharetini sergileyebilir, cok da memnun olurum. Dogru duzgun bisey sorduysam zaten cevabi bildigi halde yazmayip dalga gecen olmaz. Ki sagolsun her soruya buyuk ciddiyetle cevap veren arkadaslar var, gercekten sagolsunlar. Ama 1-2 cevap alip 3-5 de komikli cevap okumak keyif verir ne guzel iste, daha ne olsun.

soru sorma tarzını bize göre değiştirimeyeceksen biz de cevap verme tarzımızı sana göre değiştirmeyeceğiz. istediğim komikliği mallığı istediğim duyurunun altına yaparım.

sen buraya bir şey katmak zorunda değilsen ben de katmak zorunda değilim. sen katmayınca ben katmayınca senin sorularının altı mal mal cevaplar ile dolar sonra gelir burda komik olmak zorunda mısınız? diye ağlaşırsın.

eğer ben senin bir eşy katmadığını iddia edip haddimi aşıyorsam sen komik olmak zorunda mısınız? diye başlık açıp haddini aşmıyormusuz_?

bir şeyler katmayanlar gitsine karşı çıkıyorsun benim senin soruna bir şey katmayan cevabına laf söylüyorsun. bir şey katmak zorunda değildim hani. ben buraya yazdığım için para almıyorum. istediğimi istediğim komiklikte istediğim yere yazarım.

çok basit bir soru olan antidepresanı google'a sözlüğe yazarak da bilgi edinebilirdin. buraya sormandaki amaç ne_?

tekrar söylüyorum ben senin hangi soruyu ne tarz sorcağına karışamıyorsam sen de benim hangi soruya ne tarz cevap verceğime karışamazsın. o yüzden sen haddini aşma.

Ben kimseden cevap tarzını değiştirmesini istemedim sadece rahatsızlığımı dile getirdim.Eğer mallık yapmak istiyorsanız bence sizin önünüze kimse geçemez.
İlk önce ben ağlaşmıyorum bunu belirteyim.Siz katmak zorundasınız ya da değilsiniz demedim dikkat ederseniz.Sadece bana söylenen şeye cevap verdim.Katın katmayın benim için önemli değil zaten, ama en azından okuduğumuzu anlayalım yeter.
Diyorsun ki ben senin bir şey katmadığını iddaa ettiğimde haddimi aşıyorsam sen komik olmak zorunda mısınız diye başlık açtığında haddini aşmıyor musun diye sormuşsunuz.
Burda ben soru sormuşum ve bi rahatsızlığı dile getirmişim kimseyi suçladığım yok ama diğerinde direk itham edilmişim sen katmıyorsun diye.. kapiş?

antidepresan'ı geçtim bir çok şeyi insanlar google'a yazarak bulabilir ama nedense onun altına google'a yaz kardeşim diye mesajlar gelmiyor.Burda yine duyuruyu ne amaçla kullandığımıza geliyor konu ve bu sizi hiç ilgilendirmez istediğimi sorarım.E siz de altına sizin dediğiniz için söylüyorum mallık yapıp saçmalayabilirsiniz.Bu da sizin kişisel sorununuz.Umarım anlaşılmışımdır.
İyi geceler.

@yasakani

emin ol internet kullanıcılarının birçoğu da yazarlara kıl. kendinizi bi bok zannetmekten vazgeçemediniz bi türlü

internet kullanıcılarını temsil etmiyorsunuz 3 5 soytarı olarak. internet kullanıcıları yazarları sevmiyor veya yazarlar internet kullanıcılarını sevmiyor demek size mi düşüyor lan?

beyler sakin!!1

(bkz: uuu beybi güzel bi hareketlenme oldu bende)

Gordugum kadariyla sorum ve iletmek istediklerim anlasilmis.'Sorun'un muhattaplari da 'soru'nun muhattaplari da gonderilen iletiyi almis.En son arkadasin dedigi gibi bunu yapanlar genelde yeni nesil loser kitle.Gormezden gelecegiz.

servise girme suresini bilmiyorum. acikcasi ben kaza yaptigim gun tutanak ile birlikte servise teslim etmistim arabami.

bu arada eger taraflar kaza konusunda anlasamiyorsa polis cagirilir ve karar verilir. zaten polis iki tarafa da soyle boyle yaz diye belirtiyor.

ben baya geç götürdüm kaskoya sorun olmadı.
ama bence erinmeyin netten telefonunu bulup bi arayın böyle böyle bişey var şehirdışındayım diyebilirsiniz mesela.

poliçe süresi bitmeden götürürseniz bir sorun cıkmaz. tutanaktada acık bir şekilde karsı taraf kusurlu gözüküyorsa yeterli orada eksperin pek bir işlevi olmuyor zaten. oldugu gibi sigorta şirketine teslim ediyor kaza tutanagını.

yetenek de işin içinde var tabii ama araba kullanma sıklığına bağlı
alışkanlık olayı sonuçta. temmuza ağustosa kadar aşağı yukarı her gün arabayla çıkar gezer tozarsan gayet ustalaşırsın. ilk 10 bin kilometre çok önemli, sonrası su gibi gidiyo diyolar mesela.
ama uzun yol olayını bilmiyorum o başka bi boyut sanki ya :/ aşırı konsantrasyon gerektiriyor.

ehliyeti almadan trafiğe çıkmamanızı öneririm öncelikle. türkiye'de yaşıyoruz. neyin ne olacağı belli değil. bir kaza durumunda hata karşı tarafta bile olsa ehliyetsiz olan(yani normalde trafiğe çıkmaması ve o kazaya dahil bile olmaması gereken) siz olursunuz.

ben ehliyeti aldıktan sonra önce şehrin tenha yerlerinde babamdan devraldım direksiyonu. sonra her hafta biraz daha şehrin içine girip öyle geri verdim. öyle öyle emekli ettim kendisini. artık özel şoför olarak bile beni kullanıyor. ne kadar süreceği hakkında bir şey diyemem. gerçekten de size bağlı. acele etmezseniz, zamanın geldiğini kendiniz anlarsınız. hareketlerinizin refleksleştiğini görürsünüz. ama yoğun trafik(özellikle rampa yerler), dar sokaklar en son gireceğiniz bölümler olsun.

uzun yol konusunda ise; dikkat, dinç kafa/vücut gibi şeyler önemli. şehir içindeki kadar ustalık gerektirmez genelde ama daha fazla dayanıklılık ister. kısaca, uzun yola çıkmadan kendinizi hazırlarsanız, özellikle hız ve sollama kurallarına dikkat ederseniz sorun olmaz.

ben öğrendikten hemen sonra başladım. çünkü otomatik araba vardı. :)

aslında bir kaç püf noktası var işin onları kaptıktan sonra 10 gün sürsen şahane araba kullanırsın. ilk olarak kulandığın yolları bilmek önemli. sen şeridinde giderken ışık çıkar durursun fakat bir bakarsın sağa dönenler için yeşil yanıyor sende o şeritteysen mecbur ilerlersin.

bir de kavrama noktası var bu tecrübe ile olur boş bir alanda bolca denersen araba hangi noktada istop ediyor hangi aralıkta daha iyi gaz olıyor hepsini rahat rahat denersin.

sonra aynalara bakma sorunu var aynaya bakarken ya kendini kaptırır önüne çıkan yayayı ezersin ya da hiç aynaya bakmadan gidip bu sefer sağından solundan geçeni görmezsin. bu durumda çok kısa aynaya bakıp arkandan seni sıkıştıranlara aldırmadan sabit hızınla ilerlemyi öğrenmelisin.

debriyaj çok önemlidir baktin sıkıştın bas debriyaja sonra rahat rahat git. bunların dışında gene boş alanda freni filan dene. çok zor değil sakin ol ve etrafındaki arabalara aldırmadan sür.

üç kez 15 dakika trafiğe çıktım, 4. seferde gecenin bir yarısı ankaraya gittim istanbuldan. benim ki cesaret ayağına gereksiz bir mallıktı belki ama anlatmak istediğim şu ne kadar rahatsan o kadar çabuk olur. sadece arabaya bişey olur mu diye korkma yeter.

sıklıkla araba kullanırsan temmuz, ağustos aylarında gayet rahat seyahat ediyor duruma gelirsin. araba kullanırken artık bazı şeyler otomatikleşiyor ve bu da ne kadar sıklıkla araba kullandığınızla doğru orantılı. eskiden vites değiştirirken motor sesini takip ediyorken bir süre sonra hiç farketmeden arabanın devrine göre vites değiştirdiğinizi farkedersiniz. falan filan.

sadece arabayı çalıştırmayı bilen,mahalleyi ayağa kaldırarak,zar zor kalkış yapabilen ablamı 2 gün evet yanlış duymadınız 2 gün çalıştırarak saldım trafiğe.
ama bu 2 günü sırf arabaya adadık desem yeridir.sonraki 2 haftada iyice ustalaştı.
önemli olan trafikten ve araçtan korkmamak,sakin olmak ve bi süre en sağ şeritten gitmek.
ha bide benim gibi sakin bir öğretmene ihtiyacınız var,bu şartları tamamlarsanız hayal değil,hatta çok kolay.

Direksiyon dersine değin herhangi bir otomobilin sol ön koltuğuna dahi oturmamıştım. Direksiyon sınavından önce 6 saat bir hoca ile çalıştık. Allah için iyi bir öğretmendi.

Ehliyeti aldıktan sonra ilk denemem İstanbul-Adapazarı arasındaki yaklaşık 150 km idi. Varış noktasına 50 metre kala çok küçük bir kaza yaptım. Yalnız şehir içi dur-kalk yaparken oldukça stres yaşıyorsun.

O günden sonra 3 gün araba kullanmak istemedim, İstanbul'a dönüşte sorun yaşamayınca o günden itibaren İstanbul'da şehir içinde de çok şükür ki sorunsuz araç kullanıyorum.
Yalnız benimki sadece aptal cesaretiydi. Aklı başında adam bayram arefesinde otobana çıkmaz ilk araç kullanımında.

Sükunetini koruyabiliyor ve stres yapmıyorsan, fazla vaktini almaz. Dikkat sorunun da yoksa 2 haftada sorun yaşamadan dolaşabilecek hale gelirsin. Tecrübesizlikten kaynaklı ani sorunlar mutlaka olacaktır. Ki 20 senelik şoförlerin de kaza yapma olasılığı yüksek. Kendin 1 ayda harika araç kullanacak hale gelebilirsin ama başkaların hatasını zamanında farkedip anında tepki verebilmek çok uzun zaman alıyor.

En önemlisi ne kadar tecrüben olursa olsun kaza denen şey anlık mesele. Asla oldum ben deme, hiçbir zaman fazla rahat olma.

Bu tamamen seninle alakalı bir durum, şöyle ki, yeteneğin ve özgüvenin ne kadar birbirleri ile doğru orantılı olursa o kadar rahat edersin.
Ama her şeyden önce muhakkak trafik akışının çok yoğun olmadığı yerlerde Fren hassasiyetini geliştir,aynaları kullanmayı ve sinyal vermeyi öğren ve kesinlikle hız yapma.Ve unutma ki makas atmak,hız yapmak usta sürücülük anlamına gelmiyor.

Uzun yol konusu ise biraz karmaşık, her ne kadar araba kullanmak oturduğun yerden geliştirilebilen bir şey olmasada bir anda koşmamak gerek, 2 ayda şehir için de sorunsuzca dolaşırsın ama uzun yol riskli olur.Bir de kullanacağın arabayı tanıman çok önemli.Aracın tepkilerini bilmen ona alışkın olman bunlada hep sürüşünü etkileyen faktörlerdir.

Bir de ara ara benimde yaptığım ama elimden geldiğince yapmamaya çalıştığım bir hata,trafikte kimseyle dalaşma,bedelini hayatınla ödeyebileceğini veya geri kalan hayatını mahvedebileceğini unutma.
Bir de bana bir şey olmaz deme, anlık bir şey, üstelik sen ne kadar iyi olursan ol önemli olan başklarının da iyi olması.

trafiğin yoğun olmadığı yollarda arabayı tanımaya çalışın, ani fren, park, rampa kalkışı, debriyaj kavrama noktası, vites geçişleri gibi olayları deneyin. hem olayın mantığını kavrarsınız hem de tecrübe olmuş olur. arabayı hırpalayın, olur o kadar, tecrübesiz olmaktan daha iyidir. sürüş esnasında yanınızda anlayışlı(arabanın sahibi olmasın)birisi olsun ya da kimse olmasın. bu tür pratikler sizi trafiğe daha çabuk adapte edecektir. uzmantv de sürüş eğitimi ile ilgili videoları izleyin, küçük püf noktaları öğrenebilirsiniz.
hayırlı yolculuklar :))

3 haftada ankara trafigine çıktım. bol bol rampa da kalkışı ve iki araç arasına park etmeleri deneyin. araç sürmek çok zor değil, asıl bu yazdıklarım zor öğreniliyor, özellikle park etme.

yukarıdaki bütün güzel bilgilere ek olarak, sakin bir yerde hafif bir eğim (yokuş) bulun ve orada çalışma yapın. bu sizin hem kavrama olayını çok hızlı "kavramanıza", hem de trafikte başınıza gelebilecek olan aracı yokuşta kaldırma\kaldırabilme konusunda yardımcı olacaktır. ayrıca yeni sürücülerin ya da kimi zaman araç değiştiren\alışılan dışında araç kullananların ortak sorunu olan arabanın boyunu hesaplayabilmek de özellikle dar yollarda canınızı sıkabilir. bol bol park çalışması bunun çözümü olacaktır.

hiç kasmayın direk E5'e çıkın ehliyeti aldığınız zaman. Belli bir süre asla en sol şeritten ayrılmayın böylelikle özgüveniniz gelecektir. Dur kalklarla birlikte de arabanın dilinden anlamaya başlayacaksınız.

ben 2 hafta gibi bir sürede alışmıştım. 2 ay kadar sonra artık araba kullandığını düşünmüyorsun yolsa yürümek gibi oluyor. önemli olan kendini kasmadan sıkmadan rahat olabilmen. kısaca arabayı kullanırken düşünerek değil içgüdüler-refleksler ile kullanır hale gelmen.

edit: önceden epey bi motosiklet kullandığım için trafik tecrübem vardı ama motosiklet ve otomobil 2 farklı dünya.

olay tek basina cikmakta. yaninda bence biri olmasin. yani biri olmasin derken, hicbir sey bilmeden cik demiyorum. birisiyle biraz calisirsin, ogrenirsin. sonrasi sende tek basina kullanmada yani...
once sokak aralarinda, sonra yavastan caddeler sonra da ilce merkezi vs. diye gider. olay tamamen guven meselesi. gozunuzde buyutmezseniz rahatlikla kullanirsiniz. akliniza "kimler kimler kullaniyor araba" lafini getirin.

dell, hem işlemcisi, hem rami, hem de servisi daha iyi(adamlar eve servis gönderiyor.).

dell. toshiba cok sallama model

dell

toshiba kullanıcısıyım. sağlam cihazdır ama servisi çok kötü, ısınma problemi çok fazla dell'i bilmiyorum ama toshiba'yı pek tavsiye etmem.

dell tartısmasız.

dell..

md5 kullansan ? şifreler de güvende kalır.

decode/encode olayina mudahale edemiyorum cunku ucretli olarak satilan ve acik olmayan bir java uygulamasi. uygulamanin kendi sifreleme algoritmasi var. ben ornegin sifrenin "eksiduyuru" olmasini istiyorum. oncelikle uygulamada "encode eksiduyuru" diyorum ve bu sifre sifrelenmis olarak bana veriliyor (ornegin: dfgjksfk39281 olarak) sonra bunu aliyorum ve ilgili txt dosyasina kaydediyorum.

kullanici java uygulamasi ile servera baglanirken aptal uygulama servera sifreyi acik ve net olarak gonderiyor. boylece tcp/ip uygulamasi bunu dogal olarak goruntuluyor.

o yuzden goruntulenemeyecek bi karaktere ihtiyacim var.

edit: bazi ascii karakterleri bu programi kullanan windows xp kullanicilari gormuyor. ancak ben windows 7 64 bit kullaniyorum ve goruntuleyebiliyorum.

bu tip durumlarda en iyisi rsa kullanmak. dinleyenler o kadar yetenekli midir bilinmez ama aktif sniffing ile md5'i de bertaraf etmek çok zor olmaz.

rsa için kullanacağın bir key pair yaratacaksın, public parçası ile şifreyi encrypt edip göndereceksin. aldığın tarafta ise private key ile decrypt edeceksin. kıçlarını yırtsalar kıramazlar :)

yok öyle bir dünya.
program açık kullanıyorsa elinizden bir şey gelmez.
ssl proxy veya vpn aracılığıyla bağlanırsanız gözükmez snifferlar tarafından.

ekleme: yani ya veriyi yerel ağdan şifreli çıkaracaksınız ve gerisini aracı(proxy veya vpn) halledecek ya da yerel ağı güvenli kılacaksınız. Wireless ise mesela şifreleyeceksiniz wpa ile. Eğer şifreyi verdiğiniz kişilerden şüpheleniyorsanız o zaman wpa-enterprise kullanacaksınız böylece herkesin ayrı şifresi olacak.
kablolu ise switch(hub değil) kullanacaksınız ve bir adet intrusion detection system ile milletin yanlış işlere girişip trafiğin üzerlerinden akmasını engelleyeceksiniz. Kablolu ağlarda şifreleme de mevcut olabilir aslında ama hiç denk gelmedim nedense.

sniff edeni falan olacak kadar önemli bir programsa yazanlara bunu raporlayıp düzeltmelerini beklemek en mantıklısı. istediğin kadar görünmeyen ascii karakter kullan sniff eden vatandaş onun hex karşılığına bir şekilde ulaşır.

bu bir web uygulamasi ve donanimsal olarak birsey yapmak mumkun degil.

malesef uretici firmadan ses soluk cikmiyor.
tesekkur ederim fikirleriniz icin

bu durumda natnan'ın önerdiği ssl proxy yahut vpn uygulayabileceğin tek yöntem... en azından sana tehdit olacağını düşündüğün yeri atlatana kadar böyle bir şeyi kullanabilirsin. isp'lerin vpn hizmetleri mevcut...

korkmanız gereken şey bu durumda kendi yerel ağınız. yani internetteki herhangi biri sniffer açıp sizin şifrelerinizi ele geçiremez. yani belki teorik olarak mümkün ama teknik olarak korkmanızı gerektiren bir şey olmadığını düşünüyorum.

yani aynı modem/routerdan bağlandığınız insanlar böyle bir şey yapmayacak insanlarsa korkmanıza gerek yok. bilmiyorsanız eğer diye ekleyeyim dedim.

tabii ki uydunet 1 mb sınırsız... (hatta şu an kullanılmasa ble uydunet 512 kb sınırsız bile yener diye iddiayı daha da güçlendiriyorum:))

uydunet 1 mbit sınırsız. ttnet adsl 1mbit tam 1 mbit vermiyor.

uydunet kullanirken 135-140kb hizla download yapabilirsin.
+ fiyat olarak cok daha ucuz

ttnetde telefonu kullanmasanız da para ödüyorsunuz.
uydu netde takın kabloyu tv ye mis gibi koblo tv. tvde uydu varsa alın dandik bir tv kartı takın bilgisayara oldumu sana 2.tv.

her türlü uydunet alır yani.

ikisi aynı olsa bile ttnetin aşağılık politikaları yüzünden uydunet alınır

o zaman uydunete geçiş ve sonrasında yaşanacaklar buradan herkese duyurulacaktır anacııım.

her şekilde the dark knight birinci olurdu. ardından 1989'da çekilen jack nicholson'lı batman filmi gelir.

thugster +1

dikkat ederseniz izlenebilitesi joker karakterinin başarısıyla, baskınlığıyla doğru orantılı.

en kötüsü val kilmer sonra george clooney li olan. dark knight en iyisi.

benim gözümde batman returns her zaman bir numaradır. dark knight ikinci olabilir. batman begins de güzeldi. batman&robin de en tırtıdır herhalde.

dark knight iyidir ancak 10 küsür yıl sonra 2005 yılında batman begins gelince, belki de batman'e olan açlıktan olacak, ağzım açık, allah'ım bu film nolur bitmesin nidalarıyla izlemiştim batman begins'i. 1 numaradır bana

Tim burton ve Christopher Nolan'lı batmanler başta joel schumacherinkiler sonda yer alır.

dark knight
batman begins
batman 1989
batman returns
batman forever

son ikisi eh iste tadi veriyor suan ama ilk 3 sirada yazdiklarim en iyileridir.

dark knight
batman begins
batman returns
batman
batman forever
batman& robin

"have you ever danced with the devil in the pale moonlight?" sebebiyle ilk batman. neden mi? "I just like the sound of it" :)

ilk ikisi, oda gotham şehrinden dolayı.
gerisini sallamıyorum

metrobüsten indikten sonra rahatlıkla taksi bulursun. 10 lira civarı yazması lazım.

son durak zaten avcilar. indikten sonra ayni istikamette minibusler ile ambarliya ulasabilirsin ancak zorlu holding binasi e5 uzerinden ziyade biraz daha iceride bulunuyor. bina zaten hayli buyuk oldugundan dolayi gormemeniz mumkun degil, uzerinde logosu da var.

turkcelle mail atın iptal etsinler.

online islemler sayfasindan falan iptal etmek gibi daha etkin yontemler ariyorum acikcasi.

www.calarkendinlet.turkcell.com.tr

burda websifreyle login olup iptal edebiliyorsunuz.

kapıda satış var. sıra uzun olabilir pazar dolayısıyla, 10 15 dakika beklemek gerekebilir sadece.

avea hattin varsa biletix'ten body worlds biletlerini %50 indirimli olarak alabilirsin

kadin linet oluyor

ne cekmek istiyosun, hangi lens e kac para verebilirsin asıl sorular bunlar. yoksa 18-55 in yerine ne alsan daha iyidir.

Portre için yüksek performans/fiyat oranıyla www.bhphotovideo.com öneririm

Manzara için ben kendime
www.bhphotovideo.com
almayı düşünüyorum, aldığım duyumlar, okuduğum yorumlar iyi, lensi tecrübe etmiş değilim.

hocam, daha önceki duyurundan hatırlıyorum seni. lensten şikayet ediyordun.

sana tavsiyem elindeki lense alışmadan, onla güzel şeyler çekmeden ve sana yetmediğini hissetmeden yeni bir şeye geçmemen.

ama yok ben ille de lensi değiştiricem diyorsan tamron 17-50 f2.8 var. aynı aralıkta.

portre için canon 50mm f1.8 alabilirsin, manzara için geniş açı iyi gidebilir. geçen bir arkadaşta canon 10-22 gördüm gerçekten güzel bir lens.

ama tekrar ediyorum, elindeki lensin hakkını vermeden para bayılma, emin ol aldığın yeni elnsin de hakkını veremezsin, boşuna para vermiş olursun. biraz sabır. kötü bir lens değil o 18-55 ler kim ne derse desin.

gecen duyuruda da yazdigimin aynisini yazacagim, fotografi iyi yapan %90 fotografcidir. zamaninda senin gibi begenmeyip 2 tane objektif aldim, ama su an en cok kullandigim objektif kit objektifim (18-105mm benim de cok buyuk fark yok).

18 ile 55 odak uzakliginin min. ve max. degeri. en az 18mm'ye iniyor (en genis aci), en cok da 55mm'ye cikiyor (en dar/tele aci). iki odak uzakligi degeri olmasi objektifin zoom objektif oldugunu da ifade ediyor.

@jolietjake +1

ben kendim eos 40d ile birlikte 50mm f1,8 ve yaninda sigma 10-20mm kullaniyorum. bu arada tokina 11-16mm daha basarili bi lenstir, sigma alternatif olabilir zira guzel bi araligi kapsiyor.

hacı sen birine bakıp çıkma, git bir yerlerden fotoğraf ne nasıl çekilir, makine ne nasıl kullanılır objektif falan güzel şeyler ile ilgili bişeyler oku.

hala lens alıcam diyor üstüne de 18 ne 55 ne diyor.

panpa manzara lensi portre lensi diye bişey yok
ahauhau
manzara lensi ne lan ahuahau. o ne diceksin ama 70-200 le de manzara çekili 18-55 le de 10-20 ile de. manzara lensi ne be? lövbe yerappim!!!


sahibinden satılık manzara lensi lskjflsjkdfsdf. portre lensiyle falan manzara çekilmez mi? o_0

ben manzara lensleri choq sefiyom <3


ayrıca mrtksn yi dinleme, adamın makinesi choq dandik!!!

photoshopta replace color ile yapabilirsin.

"color select" diye bişey var photoshopta, oraya girip resimden damlalık(?)la istediğin rengi seciyorsun, sonra aralığını/hassasiyetini aşağıdaki bardaki imleçi hareket ettirerek belirliyorsun, sana resimde nerelerin secılecegını gösteriyor orda previewdan. yani çok geniş aralıklar için kullanamazsın ama mesela imajdaki sarı tonlarını yazıyı almadan secebilirsin gibi.. sonra da eğer, atıyorum, o yuvarlagın dısında kısımlar varsa mask'a geçip boyama silme yontemıyle sectiğin yerleri değiştirebilirsin. secim yaptıktan sonra da color balance ya da replace color ile renk değiştirebilirsin.

mukemmel olmasa da sayenizde yapabildim, tesekkurler.
img227.imageshack.us

metrobüs olması lazım. intenetten iett adrsinden bakın.

taksim'den havaş ile ulasmalari oldukca kolay olacaktir, her yarim saatte otobus kalkiyor.

kozyatagindan havas in servisleri var. en kolay o sekilde olur. saatleri surada:

www.havas.net

taksim'den meydandaki 96 T ye binsinler. havaalanı otobüsüdür kendisi ve havaştan daha ucuz.

maltepeden e5 ten geçen herhangi bir otobüse binip uzunçayır metrobüs durağında ( otosan diye de geçer ) inip, metrobüs yardımıyla zincirlikuyu - zincirlikuyu' da aktarma ile merter. merter metrobüs çıkışında hemen sağda metro istasyonu bulunmakta. buradan aksaray - havaalanı metrosunu kullanarak toplamda yaklaşık 1 saat 15 dk da havaalanında olabilirler.

en ucuz ve zahmetsiz ve hızlı yolu budur.

abi mesajın altında "Like" butonu aradım yeminlen.

Okurken duygulandım ya

mağazadaki "buyrun ne bakmıştınız"cı abilere ablalara bunu söylemek lazım. konuyla alakasız oldu ama tepkileri ne olur merak ettim.

geçen hafta gittim ben de mont almaya bi bok alamadım arkadaş, çok uzun, çok kısa, çok kalın, çok ince hepsinin ortası yok. buyrun ne bakmıştınızcı ablalara anlatıyorum elimde öyle bişey yok ama şu var basıl diyo sik gibi afedersin.

oyle bir yazmissin ki, terzi falan olsam yemin ediyorum sana ozel mont yapardim.

aşağıdaki videoyu izle tekrardan düşün derim!
www.youtube.com

voyager linkini verdigin videonun aciklamasinda laser degil, karbondioksit kullanildigi yaziyor.

Benim kuzenim denedi Lazerle sildirmeyide yaptirmasaydi daha iyi dovmenin renkleri gitti ama siluet olarak sekil kaldi kolunda ve kabariyo kabuk topluyo surekli

ekmek dilimlerini yagsiz tavanin uzerine koyup ara ara cevirin tavayi yakmadan. olur oyle.

tavada yapabilirsiniz.ekmekleri dilimleyip atın bi tavnın içine kızarıyo oyle.mini fırın varsa o da olur.

teflon tava

tava olabilir? çok hafif margarinle bir ihtimal..

edit: hey maşşallah =))

evet teflon tava. hatta bence margarin yerine biraz tereyagi surun. oh super

fırının varsa fırına at direk. yoksa herkesin dediği gibi teflon candır.

Ekmek dilimine yatay sekilde catali sok. Bu sekilde ocaktaki atesin ustunde tut. Atesin 4-5cm ustunde olsun. 1-2 dakikada kizariyor. Catal da isiniyor, cikarirken dikkat et.

iphone4 al.. çünkü..

iphone 4 tabiiki....hem tasarım olarak hemde fonsiyonelliği bakımından bana göre blackberry i ezen bi tel

edit: iphone düşkünlüğü-okuduğum üniversitenin wifi sistemi sadece bilgisayar ve iphone yazılımlarını destekliyor bu kadar diyim

htc al çünkü; www.youtube.com

ikisi arasinda iphone. temmuzdan bu yana htc desire kullandigim icin, htc desire alternatif olarak onerebilecegim bir diger telefon.

tabi ki iphone. neden? cunku bir fenomen

- iyi de fenomense fenomen benim isime nasil yarayacak bu?

- oyle bir fenomen ki, gerek amator gerek profesyonel binlerce yazilimci ve firma ha bire yepyeni uygulamalar yaziyor, bitmek tukenmek bilmiyor.

kurumsal bir şirkette çalışıyorsan emaillerini sürekli kontrol etmen gerekiyorsa veya mail çok gönderiyorsan blackberry. hem telefon olsun hem ipod olsun binlerce uygulama desteği olsun sıkılınca eğlenceli 1-2 oyun oynayım diyorsan iphone4

tabiki blackberry al
iphone herkesin elinde var o kadar ele ayağa düştü ki çakmaları da inanılmaz derecede çok

iphone kötü demiyorum ama tek elinle doğru düzgün kullanamıyorsun. aman ekranı çizilmesin diye yoruluyorsun sanki telefon değil.
hem mail konusunda hem kullanılabilirlik konusunda hem tasarım konusunda blackberry. ayrıca bbm falan var

en eskilerinden bir bb kullanıcısı olarak, kesinlikle 4 al...
htc daha iyi tabi...
bb çok sorun çıkartıyor.

4 yilda 6 bb degistirdim. ya bende sorun var ya da bu tel cok cabuk bozuluyor.ben de htc oneririm

iphone tabii ki. nedeni applications denilen uygulamaları. pişman olmazsın.
ayrıca ekran kalitesi, ipod görevi de görmesi, hd video çekimleri falan. anlatılmaz yaşanır.

ayfon 4 hocam. bir milyon app, jailbreak vs.
bbnin kasası falan cok dandik bence. etrafımdakilerin hepsi gıcır gıcır.
ayfonun bence tek eksigi pili, ama o da o performansa dayanamıyor normal.

nergis (daffodils) gibi sanki ama degil gibi...

@thunder; nergis değil sanırım.
kır çiçeği veya kolza olabilir diye düşünmüştüm ama emin olamadım.

hardal sanırım.

yellow campanula, çan çiçeği, bellflower. bence. üzeri yağlı gibidir petallerin azcık.

sarı kantaron olabilir

bilmiyorum ama cok guzeller yuvarlanmak istedim o tarlada

bakar bakmaz kolza dedim.
nergis degil. çan çiçeği hiç değil. sarı kantaronun yaprakları daha açık ve uzun oluyor.
kolza bence de.

sarı gelincik

kanola tarlası bu.

Bunlar Türkiyede de yetiştirilen kanola bitkisi Diğer adıyla rapiska.Biodizel üretiminde kullanılıyor.Marketlerde ev tüketimi için yağlar da raflarda yerini almaya başladı bile...Kuş yemi olarak da kullanılır.

www.gamespot.com
olabilir mi ?

Hayır her seferinde resetleniyor. Zamanı bi kenara not edersin . Bi dahaki sefere uğraşmassın hacı.

yok başlamaz diye biliyorum.fakat bu iş gom player'da yapılıyor.önce düzenleme yapıyosunuz,sonra düzenlenen altyazı şeysini save diyip ayrı bi dosya yaratıyosunuz...
eğer bs player için de böyle bir şüpheniz varsa filmi izlemeden önceki altyazının değiştirme tarihine bakın ve siz filmi izleyip ayar çektikten sonra dosyanın değiştirme tarihine bakın farklılık varsa kaydetmiş gibi olur.bize de haber verin.

subtitle workshop ile ayarlarsan her seferinde ugrasmazsın..bsplayerda olmuyor maalesef

hayir. bu tip islemler icin subtitle workshop gibi programlar kullanabilirsin.
divxplanet.com

ayarlardan win 7 öncesi haline dönüştürebiliyorsunuz o çubuğu, kurcalayın bakalım. ama onun dışında bilemedim.

ben adres cubugu kullaniyorum. adres cubugunu alip asagiya yerlestiriyor, oraya girdiginiz siteyi direk aciyor.
hicbir sey yapmasaniz da baslat menusunde de sik kullanilan olarak cikiyor zaten.
aslinda masaustundeki kisayola tiklamak da cok zor degil. direk tek tikla masaustune gidebiliyorsunuz zira.

ikinci bir internet explorer acmak istiyorsaniz, internet explorer iconuna sag tiklayin internet explorer'i secin. bu sekilde farkli bi pencere acmis oluyorsunuz, diger uygulamalarda da gecerli. hatta kullandiginiz mouse orta tusu varsa onu da kullanabilirsiniz.

olay sadece ikinci internet explorer veya ikinci bir program açmakla sınırlı kalsa onu dediğiniz şekilde çözerim ama sorun sadece o değil. dediğim gibi dört tane kısayol var orda. soldan üç tanesi açıkken sağdaki kısayol taa çubuğun ortasına geliyor. ya da 1, 2 ve 4üncüyü açtığımda üçüncü açılmayan kısayol devlerin arasındaki cüce gibi kalıyor orda. saçma bi görüntü oluyor. ben illa eski haline dönsün istiyorum.

cubuga sag tiklayin ve ozellikler menusune girin. acilan menude "gorev cubugu dugmeleri" kismindan "her zaman birlestir, etiketleri gizle" secenegini belirleyin. boylece alt kisimda sadece ikonlar oluyor. ben uzun suredir bu sekilde kullaniyorum.

bunun disinda klasik windows xp tarzi bi goruntuye donusmuyor sanirim. belki ikinci bi program vasitasiyla yapmak mumkun olabilir.

netbooklarin sarji zaten genel olarak uzun gider. sirketten verdikleri sallama bi exper ile 2 film izliyorum. ama eger tek istedigin netbook degilse, 1000 tl verip notebook da alabilirsin. netbooklardan performans bekleme, ozellikleri iyi olsun demissin ama neredeyse hepsi ayni ozelliklere sahip suan.

notebook var zaten. netbooku çok sık seyehat ettiğim için istiyorum. ama baktığım kadarıyla bir çoğu için 2 program açınca kasıyor vs demişler.
bir de bu atom ne yahu?

film izlersin her formatı internete girip işini halledersin office 2007 bile olsa yarı yolda bırakmaz.kısacası genel mevzularını bunla halledersin.fakat alınca yanında mutlaka 8 gblık bi flash disk lazım oluyo.sonra bu kasma olayı çok doğru değil.ancak gidip çizim programları gibi okkalı uygulamalar açmaya çalışırsan çok iyi performans bekleme.

hocam sana bu cevabı asus 1005ha ile yazıyorum. asusun önderliği tartışılmaz netbookta. eee serisi. 750tlye çok güzel asus var n550 işlemcili 1015pem modeli var. arkadaşım kullanıyor süper alet. 10saat pil ömrü yazıyor 8 saat temiz gider. etrafımdaki herkes asuslu şikayetçi olan kimse yok. hepsinede ben aldırdım.

alırken ddr3 ram desteklemesine ve en az 6cell pilli olmasına dikkat edin işlemci zaten atom olacak

acer aspire one.

Farklılığın üstesinden gelmenin bir yolu var mı bilmiyorum ama Linux ve Windows değişik dosya sistemleri kullanıyor. Dolayısıyla önce Linux altında formatlamanız gerekecek sanıyorum. Yine de bu işi iyi bilen biri cevap yazana kadar bekleyin.

kendi dosyalarım dediğim müzik, fotoğraf, video doyaları. aslında anlamak istediğim kurulum yaparken "tüm diski kullan" seçeneği komple format mı atıyor yoksa sadece windows u mu kaldırıyor? akıllının biri çıkıp harici disc e at dosyalarını demez umarım.

tum diski kullan dediginiz zaman diskin tamamini temizleyecektir zira windows gibi fat32 - ntfs dosya sistemini kullanmiyor. ya dosyalarinizi baska bir yere yedekleyeceksiniz ya da diskinizi bolumlere ayirip kurulumu bos bir bolume yapacaksiniz.

sadece netbooklar için bir ubuntu sürümü var. ubuntu remix

aratınız.

destekledigi netbooklar arasinda yer aliyorsa aletiniz baska hicbir sey dusunmeden ubuntu remixi kurun.

ayrica sayet oyle cok buyuk beklentiler icinde degilseniz wubi diye bir guzellik var. oradan da kurabilirsiniz. en son ubuntu remix kurdum oyle, performans acisindan bir sorun yoktu.

ayrica hali hazirda tek parca hddlerde sorunsuz kurulumu yapabiliyor ubuntu. kendi tercihi zaten oyle geliyor. atiyorum 80 gb ise hddniz karsiniza bir bar geliyor. onun boyutunu ayarlayarak windows ve ubuntu icin ayrilacak boslugu belirleyebiliyorsunuz.
fakat soyle soyleyeyim bu cok tavsiye ettigim bir sey degil. bunun yerine hdd'yi ileride ikiye bolmenize kadar wubi ile kurulum yapin (en az 10 gb ayirin daha az ayirmayin derim)

yahu ubuntu kurayım mı iyimidr diye sormuyorum. diyorum ki ubuntu kurucam. netbook için olan versiyonunu da biliyorum. wubi nedir onu da biliyorum.

diyorum ki kurulum anında "tüm diski kullan" seçeneğini kullanırsam, tüm diske format mı atıyor yoksa sadece windows u mu siliyor. bilmediğim konu bu. ama sanırım komple format atıyor disc e.

evet bozulur, vidalar muhurlenıyor bi sekilde, renk veriyor.

bozulur. bir kere açılınca o vidalar sen ben bile anlarız daha önceden açıldığını. bir de içinde yapışkan falan oluyor ordan anlıyorlar.

fan giriş çıkışından süpürge ile çeksene tozları. denedim %100 çalışıyor

faaip, o gitmeyen boya dedigin renk vermesi durumu iste.

acikcasi cok fazla umursadiklarini gormedim ama denk gelirsen ve ugrasmak isterlerse hikaye uzar.

kimin actigi farkeder zira su hayatta vida sokeyim derken anakarti cizen insanlar da var. garanti sartlarina gore servis hizmetini alabileceginiz yerleri marka belirtiyor zaten. kimin actigi ise soyle anlasilir; cihazin servis kayitlarini kontrol ederler, ellerinde acilmis ancak daha once herhangi bir servis kaydi olmayan bir cihaz varsa baskalari tarafindan acilmis demektir.

diklensen de,polise de gitsen,başkalarını da tutsan hepsinde de bir huzursuzluk olacak içinde.hele birde evliysen çocuğun falan varsa hiç bulaşma.yok mu tası tarağı toplayıp sakin bir yere gitme ihtimalin?yok işim gücüm yerinde kıpırdayamam diyorsan polis en mantıklısı

direk savcılığa verin.

babamın bir tanıdığı zamanında çözümü yurt dışına kaçmakta bulmuştu.

bi tehdit, zor kullanma vs. gibi bariz durumlar yokken para verilmisse polise, savciya ne denebilir ki? ha birsey olur elbet ama bence boyle bi durumda serbest kalma ihtimalleri cok yuksek ve sonrasi da muamma. bunun haricinde onlarin dilinden anlayacak birileri ile birseyler yapmak nereden baksan suca azmettirmek, kan alirlar bence, hic gerenk yok.

adamlar zaten devamlı içeri girip çıkan adamlarsa biri girince öteki, öteki girince diğeri geliyorsa savcılık bir çözüm gibi gelemiyor. onların dilinden anlayacaktan kastım suça azmettirmekten ziyade onlardan daha taşaklı daha sözü geçer birileri ile dur artık dedirtmek.
ve ne yazık ki kaçmak şu an için ne insanın kendine yedirebileceği ne de mümkünatı olan birşey.

ha bu arada bu adamlarla daha önce ortak bir iş yapılmışlığı veya herhangi bir alışveriş falan suç teşkil edecek hiç bişey yoktur. adamlar damdan düşer gibi gökten iner gibi çıkıverdiler ortaya.

polise güvenmiyorum.
son seçeneği seçerdim.

bence adalete güvenin. ailenizi güvene alıp (bir yakına, şehir dışına vs gönderip) hukuk savaşına başlayın. bazen sanıldıgı kadar güçlü olmayabilir bu köpekler. tırsabilirler hukuku görünce

is turunu ve ilgili organizasyonun buyuklugunu bilmiyorum ama bazi sektorlerde bu bahsettigin karanlik tipler konsolide ve buyuktur. bu gibi bir durum soz konusu ise polise gitmek pek bir ise yaramaz, hatta polise gittigin icin basina is de acilabilir, polislik kurumu guzel ve iyi bir kurum olsa da icinde calisan kisiler de memurlar, bazi memurlarin amaci ve etigi kurumunkiyle ayni olmayabilir. (gg olmadan anlatmak uzun surdu heh)

ayni durumda hatirinin gectigi karanlik tipler eger bunlarin rakibi ise tartismanin ortasinda kalabilirsin. yani restoranin var diyelim, bir kac hafta para kazaniyor musun ona bakilir, sonra bir gun karanlik bir tip gelip sizin vale servisine ihtiyaciniz var, bizden alacaksiniz diyebilir, ve sen evet dersin, ucreti de ne ise verirsin. uc hafta sonra baska bir tip gelir ve "onlardan almayacaksiniz, bizden alacaksiniz" diyebilir, simdi ona hayir dersen ve ikinci gelen birincisinden guclu ise ertesi gun restoranin onune uc tane is makinasi park ederler, cektiremezsin ve efektif olarak restoranina arac ile gelinemez. bunun sonu o iki karanlik tipler grubu arasinda bir guc savasina donusurse sana olan tehditler de buyur, ve bazi barlarda goruldugu gibi mekan onunde kursunlamalara kadar giden bir yola girersin.

demek istedigim, ilgili karanlik tiplerin guclerinin buyuklugunu kestirebiliyorsan, ve bunu polisin halledebilecegini dusunuyorsan polise gidebilirsin. bunu da cevrendeki benzer isletmelerin sahiplerine sorarak ogrenebilirsin, onlar ne yapiyor?

eger konsolide edilmis sektorlerden birindeysen ve polisin basa cikamayacagi, hatta bazi memurlarin da dahil olma ihtimalinin oldugu bir karanlik tipler grubu ile karsi karsiya oldugunu dusunuyorsan, en guclusu kim ise ona siginman gerekir, ama eninde sonunda onlara da para vermek durumunda kalacaksin, cunku sonucta onlar da sana bir hizmet veriyor olacak. artisi var, en azindan bir sure talep stabil ve ayni kisiler tarafindan olacak. eksisi ise hala para veriyor olman. ve evet su anda hatir geciyor gibi olabilir ama gelecekte oyle olup olmayacagi belli olmaz. bence yalnizca bu riski aliyor iseniz ikinci karanlik tipler grubuna basvurabilirsiniz.

benim onerecegim sey sudur, bu sizinle direk temasa gecen karanlik tiplerin mutlaka bir patronu vesairesi vardir. bu tarz organizasyonlar uzum yemek isterler ama bagciyi dovmek yalnizca son raddede digerlerine ornek olmasi icin olur. eger odeyemeyeceginiz bir miktar talep ediliyorsa ilgili patron ile direkt gorusmeyi sertce isteyip onunla acik ve secik olarak maddi durumunuzu, hangi miktar odemeyi kaldirip kaldiramayacaginizi ve neyin mantikli oldugunu konusabilirsiniz. ortada bir kar varsa, karanlik gucler organizasyonlari bu kardan ufak pay ister, size buyuk rahatsizlik verip is yapmayi birakmanizi istemez. merkezi otoritenin zerre duzen saglama kuvvetinin olmadigi ortamlarda bu tur karanlik tiplerin olmasi dogaldir, birisini engelleseniz bire bir digeri baska bir gun gelecektir, bu durumda en iyi diger secenek stabilite olduguna gore stabiliteyi mantik ile saglamanizi oneriyorum. yine de yakindaki isletme sahipleri ile bir konusun, onlar ne yapiyor onu ogrenin..

eger bir kurum degilseniz ve sadece gelirinizin yuksek oldugunu dusunuyorlar da kisi olarak sizden para talep ediyorlarsa o zaman durum degisir. olmayan parayi alamazlar, yani zaten "gelirim eskisi gibi degil" seklinde bir yalan soylemeyi dusunmussunuzdur, bunun tutmadigini dusunerek size minimum zarari verebilecek ikinci sey olan tasinmayi oneririm.

ve bundan bir kurtulus yok, philadelphia'da bir barin gece 2 de kapanmak yerine 3.30 da kapanabilmesi icin mayor john street e verilen paradan ve o para verilene kadar onde bekleyip hasilattan pay alan polis memurlarindan tutun da dc de baska bir mekan para vermeyi reddettigi icin alkol ruhsati basvuru cevabi gelmeden alkol satildigini ihbar edip mekana buyuk ceza yazdiran karanlik tipler bile var. en kral ulkede bile onlarla yasamayi ogrenmek gerekiyor, ama bir savas cikarip ortasinda kalmak yersiz..

normalde tiklemek yetiyor gibi ama ben zaman ayırıp cevap yazan fikrini paylaşan herkese teşekkür etmek istedim yinede. teşekkürler arkadaşlar.

etrafında bu karanlık tiplerin başedemeyeceği ağır abilerin olması lazım.

bu ağır abiler senden para pul istemezler. arada bir ufak tefek hatır gönül işleri olur mesleğin, yeteneğin itibariyle.

mekana gizli kameralar kurup, internette bir servera kayıt edilse(mafya durumu çakozladığında kasetteki görüntüleri sildirmemesi için) ve siz diklendiğinizde bunlarda ortalığı dağıtıp çekse silahları falan.. sonrada o görüntüleri show tv, star vb. yayın kuruluşlarına yollasanız türkiye sallanır diye umuyorum.

en iyisi pro'dur.
sonra macbook standart işler için.
air ise en hafif olanı fakat cd sürücüsü falan yoktur.

pro iyidir yani hem donanım hem kullanılan malzeme olarak.

Macbook Air zaten seçenek bile değil bence.
Benim tercihim sadece kasası yüzünden bile Macbook Pro'lar yönünde olurdu.
Lakin "pahalı" sözcüğünü ağzınızdan düşürmeyecekseniz "yeni macbook"ların kasa sorunlarından(çatlama, ısınma) sıyrıldığını duymuştum.
Topu stabil aletler bunlar. Üzmez.

performans istiyorsan, senin bilgisayarın 15" macbook pro'dur. sorun olmaz, taşırım dersen 17" de olur.

hatta macbookların odaklandığı şeyleri de yazayım bari:

-beyaz 13" macbook'lar: günlük kullanım
-macbook air: taşınabilirlik, hafiflik
-macbook pro: performans

macbook air'dan performans alamazsin. tasarim ve tasinabilirlikten baska bir artisi yok.
performans dedigin icin macbook secenegini de silmek zorundasin. ayrica malzeme kalitesi olarak da eger son versiyonlarda degisiklik yoksa macbook bence o kadar kaliteli malzeme kullanmiyor -kasalarda catlamalar, renk degistirme gibi sorunlar yasaniyordu.

macbook pro secenekleriniz arasinda en elle tutulur olani. ama core2duo islemci artik geride kalmaya basladi. bugun en dandik markalarin bile ortalama laptoplarinda i3 - i5 islemci var. hele turkiyeden alacaksaniz vereceginiz o paraya 2 tane gayet ust duzey laptop alirsiniz.

kiyaslaman icin ornek olarak
linkteki bilgisayarin performansi cok iyi, tasarimi da hic fena degil,
www.hepsiburada.com (6gb ramli aslinda)

Yazı bekle. Yazın MAC OS X Lion'la beraber yeni sürümlerin çıkması olası. İster yenileri alırsın, istersen de eskileri ucuza kaparsın...

sony eurasia uluslarasi garantiye destek vermiyor. kisaca y.disindan alinan hicbir sony urunu eurasia garantisi altinda degil.

Peki ne diyorsunuz almak mantıklı mı? Yoksa Türkiye'den mi almak mantıklı? Burada 160gb slim 450 TL civarı iken Türkiye'de 650 TL civarı, belki daha bile fazla...

hocam ne kadar guven verir bilmem ama simdiye kadar yurtdisindan cekine cekine aldigim hicbir elektronik cihaz ariza vermedi. zaten ps3 de genel olarak cok sik ariza veren veya kronik problemi olan bi urun de degil acikcasi. aradaki fiyat farki size cok geliyorsa alin. bu arada artik jailbreak olayi var ps3ler icin, kopya oyun oynatabiliyorsunuz. zaten boyle bir durum dusunuyorsaniz her sekilde garanti disi kalacak cihaz.

yurtdışından al ve güzelce kullan. böyle şeyleri takma kafana. bişeycik olmaz. 300 lira gibi bir fark var arada. alsan da 1 sene sonra bozulsa o zamanki fiyattan bi daha yurtdışından alsan yine de karda olursun emin ol. türkiyenin elektronik vergileri çekilmez fiyatları doğuruyor, imkanın varken böyle şeyler düşünmen bile saçma. millet 1000 liralık iphone'u bile yurtdışından alıyor mesela garantisiz biçimde. oradan pay biç. sırf garantili olsun diye 1600 vermiyorlar. ayrıca aldığın ürüne tam olarak "garantisiz" demek de yanlış. oldu da bozuldu, belki bi gideni falan bulursun amerikadaki servise yollarsın.

ha şu var tabi eğer sen aşırı pimpirikliysen, böyle ne bileyim cihazlarından minicik bir farklı ses gelince falan hemen servise koşturan biriysen o zaman yaramaz tabi sana. benim ps3'üm yurtdışı mesela. fan sesi olması gerekenden biraz fazla aldığımdan beri. belli ki bişey var. oyun oynarken zaten fan man duyulmuyor. oyundan çıkınca da aleti kapatıyorsun zaten. eee? 6 aydır da bişey olmadığına göre demek ki hayati bir sorun değil dedim salladım gitti. bu gibi bir durumda kafayı yiceksen alma tabi :)

PS3 ler kolay kolay bozulmuyor sorun olmaz. Tanıdığım bir çok kişi yurtdışından PS3 aldı ve gayet sağlam. Fakat şöyle bi şey var. Amerikada satılan PS3 ler amerikaya göre üretiliyor. Amerikada satılan bütün Cd lerin bölge kodu avrupaya göre farklı. Amerikadan aldığın herhangi bi cd yi Avrupada çalıştıramzsın. Eğer sürekli amerikaya gidip gelen birisini tanıyorsan aldır. Sonuçta istediğin oyunu sana yollar. Eğer imkanın varsa Avrupada ki herhangi bi ülkeden al. Türkiyenin bölge kodu avrupayla aynı olduğu için sorun çıkmadan oyun oynarsın. Şahsen ben PS3 ümü almanyadan aldım ve bi kaç oyunu da fransadan almıştım.

ps3 oyunlarında bölge kodu koruması yok. o yüzden aldığın yerin vs'nin önemi pek yok. sadece oyun mesela online oynacaksan o durumda seni amerikadaki servera gönderir filan.

aletin bölge kodu olayı hiç yok. o kod oyunlarda, alet region free.

oyunlar konusunda alet region free, nerden yun alrısan al calıstırır, sadece us den aldıgın oyuna psn europe dan update cekemezsın o olur. ya da ab ulkelerınden aldıgın oyuna us de update cekemezsın. tek sıkıntısı bu. nu da id seysınden yapabilirsin. bi hesap us den bi hesp uk den seklinde.

ps1 dahil aldıgım hic bi ps bozulmus degil. fat kasalarda sarı ısık sorunu grulebılıyordu, slim lerde duymadım okumadım hıc.

düşünmeden bodozlama dalış yap. her türlü değer.

değer.

geç gitsin.

sisteminiz yeterliyse, evet.

Peki xp'ye oranla artilari nelerdir ki?

Hemen

kıldır tüydür 7.. kal xp'de, mutluluğunu bozma..

sistem güçlüyse geç, yok takılmalar falan olabilir diyebilceğimiz sistemse kal.

kullanim kolayligi acisindan kesinlikle windows 7 oneriyorum.

Peki makinemde 400gb lik cok cok onemli veriler var ama yedek hdd yok, flash disk hak getire, cd ye yaz deseniz yazilmaz. Bunlarin backupini nasil alicam?

bir arkadaştan hdd ödünç alıp yükleyeceksin ona. sonra da bilgisayarına. benim aklıma bir bu geldi. 400 gb az değil.

harddisci formatlamadan bölümlere ayıran programlar var. nedir isimleri bilmem ama.

edit: hatta windows 7 olsaydı bu işi kendisi de yapabiliyordu.

Windows 7 candir hemen gec:)