ince memed. her türlü yaşar kemal, fakir baykurt, cengiz aytmatov kitabı. köy edebiyatı bunlar ama ben çok severdim.

- savaş ve barış (o kadar etkilemiş ki karakterlerin çogu aklımda )
- dorian gray portresi (malum ergenlik dönemleri)
- oblomov
- sineklerin tanrısı

kuyucaklı yusuf
yeni gelen edebiyat hocası bu kitabı önererek nokta atışı yapmıştı. hiç kitap okumayan yaramaz meslek liseli öğrencileri olarak bayılmıştık

açlık oyunları serisinin ilk kitabını lisede açılan kitap standından almıştım daha filmi çıkmamıştı. Baya sürükleyici gelmişti. ama şimdi filmini vs izlediyse o tadı vermeyebilir.

Jules verne (orijinal tam metin çeviri tabi)

dan brown un ve grange in kitaplari bayaa sariyordu. ama en cok hosuma giden yalom un nietzsche ağladığında kitabi olmustu.

Çoğu kişinin okurken zorlandığı 1800 sayfalık Savaş ve Barış’ın veya 600 sayfalık Oblomov’un 17-18 yaşında birine kitap okumayı sevdireceğini hiç sanmıyorum. Stefan Zweig veya Albert Camus’nün en bilindik kitaplarını önerebilirim, aynı şekilde İnce Memed’i de.

çavdar tarlasında çocuklar

Zweig kitapları. O zamandan hatırladığım bir diğer kitap da kürk mantolu Madonna. Çok klişe olacak ama o zaman sevmiştim

hep bilim kurgu klasiklerini okurdum ben. Dune serisi, Vakıf serisi falan.

Çok kitap okumayan biri olmama rağmen Olasılıksız kitabını hızlıca bitirmiştim lisedeyken. Sonra Empati'yi de okumuştum galiba ama Olasılıksız baya iyiydi aklımda yer etti. Siyah Kan veya Ölü Ruhlar Ormanı da o zamanlarda baya hızlı okuduğum kitaplardandı.

fantastik ve bilim-kurgu edebiyatları. ama babalarını... tolkien, asimov falan yani.

Tam o yaşlarda ucuz satan bir kitapçıdan tanımadan bilmeden aldığım bir kitaptı. Muhtemelen ağırlığına göre fiyatı çok ucuz gelmişti de almıştım - Dr. Jivago. Hikayesi ile uzaktan yakından alakam olmasa da garip bir biçimde bende yer eden bir kitap oldu.

Harry Potter'a başlamak için yaşı biraz geçmiş gibi ama belki hoşuna gider.
LOTR
Stephen King'in kitapları olabilir.
China Miéville'in türünü tuhaf kurgu olarak adlandırdığı kitapları ilgi çekici olabilir.
George Orwell'dan Hayvan Çiftliği ve 1984
Yevgeni Zamyatin'den Biz
Selçuk Aydemir'in ve Ferhan Şensoy'un kitaplarını da beğenebilir.
Gogol'un öyküleri de eğlencelidir.

beyaz diş, 80 günde devri alem, beyaz geceler, denizler altinda 20000 fersah.

İhsan Oktay Anar'ın bütün kitapları olabilir. Kısa ve sürükleyici, üstelik kendine has üslubu ile mutlaka ilgisini çekecektir diye düşünüyorum.

youtube artık kendi yapıyor diye biliyorum. tabi yükleyen kişi time ları yazarsa

Timestamplerden bahsediyorsan sen de bir video yukleyip aynisini yapabilirsin

yazdıgın ölçüler büyük ihtimal inc biriminde. aşagıdaki linkten ölçülerine göre karar verebilirsin. ne için kullanacagın önemli. ordaki l ölçüsünün değişmesi a ölçüsünüe baglıdır. sebebi basit broken tork hesabı.

fiyatı size kalmış. izeltaş iyidir.
www.izeltas.com.tr

edit: ben 12" seçerdim. büyük ama iş yapar.

Bahsettiklerin inc değil mm evinde kullacaksan fenelde küçük numaralar iş görürü haricinde en cok kullanılan 17 19 24 izeltaşın veya başka bir markanın kombine diye geçen bir tarafı yıldız bir tarafı yaprak denen modelden alabilirsin kısa boy bi de kaliteli kurbağacık alırsan karşılıklı sıkmak için lazım olur black decker bits uclu tornavida seti de cok iyi hem tornavida cok fazla sayıda ucu var hem de civata sıkarsın

10" idealdir. 8" bazı musluk ve bataryalara yeterli gelmiyor.
Evde kullanacağınız için en ucuz bulabildiğinizi alabilirsiniz.

Kavram karmaşası olmasın, size lazım olan "kurbağacık"tır, ingiliz anahtarı daha farklı.

Bir evde bulunması gereken ölçü en azından ağzı su saati vanası (3/4) ölçüsüne uygun olması lazım.

Onu da yarım saattir bakıyorum bulamadım netten, çap ölçüsü var hep.

12" yeterli olur gibi, senede belki de bir kaç senede bir kullanacağınız bir alet için profosyonel ekipman almaya gerek yok. Bir hırdavatçı bi milyoncu dükkanına gidin ve alın.

Linç is coming ama ben sorun ederdim sahsen.

ederim

yahu nolucak sacmalamayin, kilo gelir gider

benim için sorun olurdu. bu arada daha önceki bir soru ya da cevabından dolayı erkek olarak kalmışsın aklımda nedense, şaşırdım soruyu görünce de. ilginç.

başkalarının onay vermesi gerekiyor değil mi yanında gezdireceğin adam için? senin içinden gelenin önemi yok.

insanlara göre mi adam sececeksin arkadaşım. yanında mutlu isen kendini güvende hissediyorsan sıkıntı olmamalı.

erkekler güzelliğe göre nasıl kadın seçiyorsa ve eleştiriyorsa kadınların da seçme hakkı var. linçlenecek durum yok. benim için kişisine göre değişirdi ama hayır.

@kelepir+1 ideal kilosu için de ufak bir özveriyle 3-4 ayda cillop gibi olur o ama sendeki bu durum değişmez.

sorun edip etmemek olabilir linçlik bir durum yok. benim için sarışın mı esmer mi sorusundan farksız. zaten sorun eder diyen kişiler, o kişi ile tanışınca/karşılaşınca/konuşunca bilinçaltından kaynaklı birlikte olma düşüncesini eliyor. bu içten gelen bir şey. klişe ama yarın kimin ne olacağının garantisi yok. siz etkilendiyseniz, onunla vakit geçirmekten keyif alıyorsanız niye düşünüyorsunuz gerisini ?

buradaki esas sorun, sizin bu soruyu burada sormanız. içinize siniyorsa olur sinmiyorsa olmaz. o boy/kilodaki insanların hiç mi evliliği yok ? kilolular kilolularla diyeceksiniz. hiç mi zayıf/kilolu ilişkisi görmediniz.

bu soruyu buraya sorarak içinizi mi rahatlatacaksınız ? bu soruyu sorma motivasyonunuzu gerçekten merak ettim.

içiniz rahat etmediği, o beyi olduğu gibi kabullenemediğiniz için bu soruyu soruyorsunuz. sizden ricam, eğer o bey ile birlikte olma kararını verirseniz, bir daha bu düşünceye girmeyiniz.

hayır sorun etmezdim, kabul ettiysem, sevdiğim birinin sağlığını düşündüğüm için 100 kg'a kadar indirirdim, sonra özgüveni biraz düzelir, bi 20 daha verir, spora gider, kas yapar beni terkederdi.

sorun olmaz. ben de 43 kiloyum, mutlu mesut takılırdık :)

olmaz

Dogustan getirdigi ozelliklere gore insan yargilamam mesela. Boyu, goz rengi, ten rengi vs. Napsin yani nasil degistirsin derim. Ama sonradan gelistirebilecegi seyleri elestiririm. Kendi hayatima alacagim insani da secme kriterim budur. 100 kilo ustu de gari acikcasi. Bi saglik problemiyle kilo veremiyorsa vs cok da begenilecek bi seyi yok benim icin.

Olmayın. Bunu soracak kadar düşünceliyseniz, hiç başlamayın.

@kelepir sadece bu soruyu değil, tüm modern kadın erkek ilişkilerini, toplum normlarını, her şeyi tek cümlede özetlemiş. helal olsun. imzamı atarım.

Birinden hoslanmak icin fiziksel olarak cekici bulmamiz gerek miyor bu zaten? Siz kendisinden hoslaniyorsaniz daha neyi dusunuyorsunuz ki?

Erkek kilolarindan pek anlamiyorum, 180'e 120 kilo nasil gorunuyor pek fikrim yok ama soruyu sordugunuza gore cidden fazla. Biri rastgele tanismak istese sadece goruntuden ibaret olacagindan benim kararimi etkilerdi muhtemelen. Baska kosullarda tanistigim biri icin degisebilir tabii. Hoslandigim ve deger verdigim birine kilo verme konusunda da sonuna kadar destek olurum ama boyle bir istegi yoksa beni olumsuz etkiler bu.

Bi erkekolarak, 180 e 120 kilo baya fazla bence uyurken bile rahat vermez o adam. Benim gibi 2 kişinin birleşimi bu adam resmen.

bu kişiye göre değişiklik gösterir. kimi sorun edebilir, kimi etmeyebilir. her ikisi de bireysel tercih. bence bu tercihimizde ki en dikkat etmemiz gereken nokta, bana bu tercihi yaptıran/yaptırmayan iç ses mi yoksa dış ses mi? ben gerçekten bu kilo ve boydaki birinden fiziksel olarak uyarılmıyor muyum, yoksa bize her saniye dayatılan güzellik/estetik/fit olma haliyle ilgili dayatmalar kafamın içinde sürekli döndüğü ve onlardan kurtulamadığım/kurtulma ihtiyacı duymadığım için mi tercih etmiyorum?

Iyi bir insansa, anlasiyorsaniz dert degil. Iliskiye baslayip kilo vermesine destek olabilirsiniz. Ama kilo vermeye direnc gösteriyorsa, bilerek sporu savsakliyor, diyetini aksatiyorsa ben sorun ederdim.

Cevaplarda "Yanina yakistirman, milletin onayini alman mi gerekiyor illa!" denmis. Baskasinin onayiyla alakasi yok, sahsen kilo fazlasi benim cok dikkatimi cekerdi. Gecenlerde benimle ayni boydaki yakin arkadasimin 83 kilo oldugunu ögrendim. Acilen kizi diyetisyene yönlendirip, spora baslattik. "Body positivity" bir yere kadar iyi hos da, saglik sorunlari yasatacak durumlari hos görmek pek mantikli gelmiyor. Adam kisa boylu desen mesela hic mühim degil. Benim erkek arkadasim benimle ayni boyda, 1.65 dünya tatlisi bir insan. Ama fazla kilo demek saglik problemleri demek, 100 kilonun üzerindeyse bir durup düsünürdüm ben.

aşık olduysan zaten bunların önemi yok. çok çirkin birini de sevebiliyorsun garip. ama ben genelde baştan birinden doğrudan hoşlanamadığım için genelde boy kiloya bakıyorum. çünkü çok zayıfım, aramızda sürekli bu muhabbet geçsin istemem.

Abla ne bilelim biz, sana gore sorun değilse sorun degildir, sorunsa sorundur. Birlikte olunur mu ne demek ki?

Sahsi fikrimizi soruyorsan sismanla olmaz derim ben. Cunku sisman.

"1.80 boy, 120 kg ölçülerine sahip"
Bir zamanlar bu bendim. En başta senin ilişkiden beklentilerin nedir onu çok iyi bilmen lazım. Örneğin çok gezip tozmak istiyorsan vs. hayal kırıklığı yaşatabilir. Senin arzuladığın şey fiziksel mi manevi mi bunu bilmen gerekir.

Güzellik dünyanın en subjektif şeyi. O yüzden tanışmak istiyorsa, sen de hoşlanıyorsan bir şans vermekte fayda var. Baştan anlarsın zaten ne kadar iyi olursa olsun çekici bulmuyorsan bulmuyorsundur, kendini ve onu aldatmanın gereği olmaz. Yine de kilolu olması da çekici bulmayacağın anlamına gelmez.

o boya o kilo gayet fazla. bir zamanlar ben de o boyda ve o kilodaydım. kız arkadaşım da vardı. canım cicim aylarında sorun etmedi fakat 1 yılı geçtikten sonra kilo ver şöyle böyle demeye başladı. canım cicim geçtikten sonra o kilo batmaya başlıyor inan bana.

ayrıca eskiden o kiloya sahip birisi olarak söylüyorum gayet de sorun edilecek ve hiç de sağlıklı olmayan bir kilo. sporcu falan değilse olması gereken kilo 80 falan anca.

Kısa vadede çok zor. Bence 8.50'ye kadar yolu var.

bence biraz dinlenmesi gerekiyor veya geri çekilir gibi. anormal derecede anlamsız yükseliyor. gerçi bddk yurtdışına tl çıkışını kıstı galiba -ki demekki birileri doları dışarı çekiyorlar. dünyada olanlar pek formulize edilecek gibi değil. amerika sınırsız dolar basacam diyip çogu para birimi karşısında deger kazanması bunlardan biri.

Teknik analize göre 7.20 direnç noktası. Dönerse ordan döner dönemezse geçmiş olsun.

Doları tutacak enstrümanlar yeteri kadar güçlü degil. Kasada para yok. Swap hamleleri tükendi. En fazla 1 ay belirli bir seviyede tutarlar sonra yine yukselir her zamanki gibi. Fellik fellik para aranıyor korona da darbe vurdu.

Amerikan doları olması gereken değerinin çok çok üzerinde bu fiyatlandırma kesinlikle gerçekçi değil olağanüstü bir dönemden geçiyoruz henüz salgın bitmedi ülkelerin tedbirleri hala devam ediyor FED'in indirimi salgın sebebiyle hala fiyatlandırmaya yansımadı mesela. Normalleşme başlayınca USD'nin salgın öncesi değerininde altına düşeceğini düşünüyorum.

sabit kur rejimine kadar yolu var.
lübnandaki gibi döviz hesaplarına erişimin kısıtlanmasına kadar yolu var.
dünyada birçok ekonomi analizi kurumları türkiyenin ekonomik anlamda batıp sermaye kontrollerine gideceği konusunda hemfikir.

Dxy hala 100 civarında. Ralli yeni başlıyor. Yakında şahlanıp 110’ları gördüğünde kur nerelere gelir göreceğiz.

Bir ekonomi bakanı her konuştuğunda türk lirası değer kaybediyorsa ve bu bakan bu kadar rezil duruma rağmen hala süperiz diyorken işinden alınmiyorsa, türk lirasi neden değer kazansin?
Kısacası hayal dünyasında yaşayan ve bunun londra'da finansal saldırı olduğuna inananlar dışında kimsenin türk lirasinin değer kazanacagini düşündüğünü sanmiyorum.

Onun yerine herhangi bir döviz alsan daha çok kazanır.

Ama illa sürünmek istiyorum dersen alternatif bank %10.5 diyor.

akmasada damlasın diyip neden vadeli?

vadeli hesap, emtia, hisse vs. bunlardan birine yatırım yaptıgınızda ve digerine yatırım yapmadıgınızda ne kaybedeceksiniz önce onu bilmelisiniz. mesela döviz aldıgınızda döviz kazancının enflasyon karşısında götürüsü ince bir çizgi.

Amerika'da maaşlar aylık değil yıllık oluyor. Çıplak maaş yıllık $.5000 gibi geldi bana.

Birisi programı yazmış. Çözümü kendim bulmak istediğimden, etkisi altında kalmamak için kodu incelemeden çalıştırdığımda 303.000$ çıkıyor. Yani, maaşı hesaba katmamış anlamına geliyor.

eğer soruyu yanlış anlamadıysam $247000 gibi geldi.

Github'da alıntı yaptığım kitabın bütün sorularını paylaşan birisi var. Onun cevabını kopyalayıp çalıştırdığımda 303.000$ çıkıyor. Yani

5.000$ % 6 = 300$
5.000$ % 8 = 400$
293.000$ % 10 = 29.300$

Hepsinin toplamı 30.000$ yapıyor. Yani, o da maaşı kullanmamış anlamına geliyor.

Bu durumda neden 5.000$ maaş yazmış. Onu anlamadım.

yukarıda yanlış yazmışım. eğer maaşı hesaba katarsak $253000 olması gerekmez mi?

maaşı öylesine yazmış olamazlar maaş+komisyon olmalı. en azından bizde iş dünyasının içindeyiz. kimse kimseye para dagıtmıyor :d

Zaten sorun maaşı hesaba katmakta. Maaşı hesaba katarsan 6 ay sonunda zaten 30.000$ ediyor.

crown'un dediği gibi, aksi belirtilmediği sürece maaşlar yıllık mı Amerika'da?

"Base vs. Annual Pay
While base pay excludes supplemental compensation received in the course of employment, annual pay takes into account actual earnings over the course of the year. Annual pay may be significantly higher than the base pay, since it may include bonuses, overtime, benefits, or awards.

Annual pay also factors in any amounts paid by an employer for a worker's medical, dental, and life insurance policies. The sum of these premiums is added to the base rate, along with other forms of compensation such as overtime or bonuses, to calculate the amount of pay that was actually received in a calendar year."

Salomon. Cok memnunum. Soguk bir sehirde yasiyorum baya ve banamisin demiyor..su gecirme vs. zaten imkansiz diger bir suru ozelligi de var aklima gelmeyem simdi.. bir bak.. ya da jack wolfskin..onun botu degilde montu var ben de mont alacaksan tavsiyem ekstradan..ama botlari da cok kaliteli...

outdoor istiyorsan columbia dan şaşma derim

peki bu outdoor ayakkabıların asfalt filan aşırı kaydıgını söylüyorlar. bu ne kadar dogru?

@qazaqwsx +1
ne zaman outdoor ayakkabı tavsiyesi istense salomon diyorum, bir ilgim yok ama :)
yaz kış bu ayakkabılardan kullanıyorum. bir de salewa var, Türkiye'de salomon kadar yaygın değil (ki salomon da çok yok öyle her yerde).

asfalt konusunda hiç öyle bir şey hissetmedim. aylarca yürüyüş yaptığım da oldu, bir yıldan fazla hep aynı ayakkabıyı giydiğim de.

merrell tecrübem var. bırak asfaltta kaymayı mayına bassan sarsılmazsın. tavsiye ederim.

Asfaltta kayma vibram tabandan kaynaklaniyor. Vibram tabanlar sert oldugu icin (aslinda farkli sertlik dereceleri var) asfaltta, hele de islak asfaltta cok kolay kayar. Yani sonuc olarak, dogrudur, asfaltta kayar. Bu outdoor markalarinin sehir ici icin urettigi modellerden al. Vibram taban iyidir, saglamdir ama asfalt icin uygun birsey degil.
He ben kullaniyorum ama.

bence de c# ya da java ya yonelin. c++ ya da c gibi dilleri tek basina ogrenmek cok daha zor. ustelik c#, java islevsel diller.

Öncelikle platform belirlerseniz daha iyi olur, yani mobil mi web mi masaüstü uygulaması mı?

pc den başka bir platform için düşünmüyorum. tek amaç pc diyelim.

C#, Java veya Pyhton. Python çok eğlenceli.

ben de java veya c# diyeceğim ama sırf hobi için öğreneceğim diyorsan python da güzeldir. dünya'da en çok kullanılan dil ayrıca, kaynak sıkıntısı da çekmezsin. hoş java ve c# için de kaynak sıkıntısı yok gerçi.

Python oneririm (baslangic icin ogrenmesi daha kolay zira) fakat daha profesyonel dusunuyorsaniz Java derim.

Ote yandan;

@Barix: En kullanilan programlama dili Python degil, Java.

biz evde 4 kişi yaşıyoruz. eve giren toplam para 1.500 lira. ne yiyip ne içiyorsunuz siz :)

1250 lira çok fazla gerçekten. ben hiç hesaplamadım ama tahmini bir cevap vermem gerekirse kardeşim ve ve bir ay boyunca 3 öğün yemek için 700 lira diyebilirim

izmir'li şarap içer de ondan fazla gelmiş :D

sadece mutfak demeyelim, bunlara temizlik malzemelerini de katalım?
Şarap ayda 3-4 şişe falan çok değil yani. 30,00 tl birim.

normal bence.
yani canının istediğini yiyen insanlar olduğunuzu düşünürsek, içkisinden şarküterisine, etinden ıvır zıvırına evin genel ihtiyaçlarına falan 1.000-1500 rahat gider.

valla ben bir market arabası doldurunca 600'den aşağı ödemiyorum.
ki ona da bir ay idare ediyor diyemeyiz.
2-3 haftada bir erzak alışverişi yapılıyor bizde ortalama.
ayda 1.000 ya da 1.250 elbet ödeniyor.
zaten kırmızı et alınca kıymasıyla bilmemnesiyle neredeyse 200 sırf o tutuyor.

hayat çok pahalı.
bizde de aynı yani durum.

evin genel ihtiyacı denince zaten mutfak masrafı + temizlik malzemeleridir benim aklıma gelen.

onu düşünerek yazdım.
konumuz o olduğu için.

yuhh diyorum...

bizde evde iki kişiyiz. dışarıdan hiç yemek yemeyiz. canımız ne isterse yeriz. aylık gıda harcamamız 125 tl yi geçmiyor... ki evde hiçbir eksik yok. sizin harcadıgınız parayı biz toplam gider olarak bile harcayamıyoruz.

sana tavsiyem alacaklarınızı 2-3 günlük alın. inan böyle daha az israf oluyor.

not: hani ögrenci de değiliz. çalışıyoruz. bu durumda giderimiz bu kadar. bence özeleştiri yapma zamanı...

@deju aylık gıda masrafı 125.00 tl mi? nerede yaşıyorsunuz yahu? kendi gıdanızı kendiniz mi üretiyorsunuz nedir? biz de yapalım?

Her gün dışarıdan yemek yeseniz günde 30 tl falan eder zaten. Hadi 40 olsun. 1200tl ediyor ayda. Eğer mutfak masrafına içki dahil değilse çok fazla gibi.

karnınız açken markete gitmeyin. önce güzelce doyurun karnınızı, sonra markete gidin. markete giderken, mutlaka liste yapıp gidin ve o listeye titizlikle uyun.

buzdolabının sebzeliğinden, direkt çöp kutusuna giden şeyler var mı?

sürekli evde mi yemek yapıyorsunuz? yoksa dışarıda da yiyor musunuz?

semt pazarlarına gittiğiniz oluyor mu hiç?

raf ömrü uzun olan kalemleri azar azar mı alıyorsunuz yoksa toptan mı alıyorsunuz? toptan almanız, çok daha akıllıca olur. toptan alamıyorsanız bile, en büyük ambalajının birim fiyatıyla, en küçük ambalajının birim fiyatını karşılaştırın. bazı durumlarda ciddi tasarruf edebilirsiniz. 1-2 kereliğine yaptığınızda önemsemeyebilirsiniz ama yıllarca aynı şeyi yaptığınızda çok fark eder çünkü ''yekûn tutar''!

bir de markadan markaya farklılıklar var. BİM'den alışveriş edin demiyorum ama markalar arası farklar da var.

''işten çok yorgun çıktım, çok gergin bir gün geçirdim, zaten karnım da çok aç, hadi bi an önce doldur şu arabayı da, kasaya gidelim, boşver şimdi fiyat karşılaştırmasını!'' dediğiniz anda, sayaç deli gibi işlemeye başlar.

bu bir yol ayrımı. bu tavsiyelerime uyan ve harcamadığı parasını biriktirenler, sonunda ev satın alırlar.

bibip: @godsparticle, çünkü sen çok akıllı bir adamsın hocam. hayat beni iki değirmen taşının arasında öğüttü. sen de satır aralarından bunu okuyabiliyorsun.

compadrito olayı güzel özetlemiş. Adamın her cevabından bir hayat dersi çıkarıyorum :)

1250 lira cokmus. havyar yemeden sofradan kalkmam diyorsaniz normal ama, arada falan domestik takilin tarhana falan icin. portakalli ordegi ayda 1-2 yemeniz yeterli

çok fazla 1250. her şey dahil en fazla tuttuğu zamanlar 400-500 falan tutuyor. her istediğimizi de alıp yiyoruz çok şükür.

biz de 2 kişiyiz ve 1.500'ü buluyordur ortalama. fazla olup olmadığının belirleyicisi bizleriz geneliikle ekonomik koşullar haricinde. yüksek gibi görünen bu miktarın oluşumunda tükettiğim bazı gıdaların organik olması -fiyat direkt 1,5- kat oynuyor- semt pazarı desen ortalama semt pazarlarının iki katı fiyatlara sahip (Ayrancı Mahallesi), her gün ortalama yarım kilo et yiyen adamım -etimi kasaptan alırım, marketten bir tık daha pahalı-, haftada 1-2 kez balık alırım -deniz balıkları 1,5,2 katı pahalı kültür balıklarına nazaran- besin takviyelerim var, yöresel ürünlere dair uğradığım yerler marketlerin yine 1,5 katına fiyat içeren bazı sevdiğim ürünlere sahipler, Bim ve A101'den alacak pek bir şey pek bulamadığım için nadir uğrarım gibi sebepler etkili. tek başıma 2 kişilik yemem de etkili elbette. Haftada bir kez dışarıda yeriz.

Kişisel özellikler yanında, nerelerden alışveriş yapıldığı, hangi kalite ürün tercih edildiği, mahallenin konumu, beslenme tercihinize bağlı olarak yapılan alışverişte protein ağırlıklı ürünlerin karbonhidrat ağırlıklı ürünler karşısında görece pahalılığı genelleştirebileceğim maddeler olarak karşıma çıkıyor.

EK: bu masraf kalemlerinde ayrıntı olarak belirtmek istediğim bir husus eve patates, makarna, pirinç, salam-sosis gibi görece ucuz ürünlerin girmemesidir. ikamesi olarak tükettiğim karabuğday, esmer pirinç, kavurma ve pastırma gibi ürünler de ortalama 1,5 katı fiyata sahip karşılaştırıldığında. öyle şarap marap gibi zevklerim de yoktur, eve girmez. soda hariç asitli içecek ve abur cubur kategorisindeki ürünler de girmez eve, bunlar da görece ucuz kalemler. ayda ortalama 2-3 kilo kaliteli kuruyemiş, 1 kilo kuru meyve alırım bu abur cubura karşılık olarak, onlar da ucuz değil karşılaştırıldığında abur cuburla.

bu arada compadrito'nun yazdıklarından sonra eklemek istedim.

daha pahalı olsa da memnun olduğum markayı alırım, ucuz olduğu için başka marka çok nadiren tercih ederim.

yani dondurma yiyeceksem ucuz diye x markayı değil, sevdiğim z'yi alıyorum.
ya da x salam/sucuk yerine y alıyorum.
fiyatı da ona göre fark ediyor.

ya da belli mağazalardan alışveriş yapmayı seviyorum.
bim'i ya da çağrı market'i tercih etmiyorum.

benim de kendimce uyguladığım ekonomi yöntemleri var, ama genel olarak keyfimi ve kaliteyi olabildiğince ön planda tutarak alışveriş yapıyorum.

bu biraz da tercih meselesi tabii.

bu demek değil ki en kaliteli şarapları içiyorum vs.
yani öyle üstdüzey bir durumum da yok.
ailemden gelen, büyürken edindiğim alışkanlıklarımı devam ettiriyorum sadece.

ama şu var ki, eskiden de aynı şekilde yaşıyordum, o zaman evin kirasına denk gelmiyordu bu masraflar.
şimdi aynı şekilde yaşayınca evin kirasına denk mutfak masrafım oluyor.

gelişen ekonomimizin bir örneği olsa gerek.

şimdi aylık 300-400 deyip te her istediğimizi yiyoruz diyen arkadaslara şaşırıyorum. Nasıl oluyor bu? ya ulkede etın kılosu 35,00 lira? bilemiyorum çıkamadım 400'le işin içinden.

2 kişiyiz evde
haftaiçi akşam yemekleri yeniyor, 1 kişi kahvaltı ediyor. haftasonu 2-3 öğün evde
abur cubur çokça alınıyor
her akşam mutlaka et-tavuk-balık üçlüsünden biri

haftalık 100-130 lira arası market alışverişine gidiyor

Biz dört kişi yaşıyoruz, aylık mutfak masrafımız, 600 civarı. bunun içinde iki çocuğumuz için yaptığımız organik gıda alışverişleri de var. Yalnız çocuklar öğle yemeklerini okulda yiyor, biz de ticketla hallediyoruz. Onun haricinde hafta sonları dışarda yiyoruz. Bu saydıklarım rakama dahil değil. haftada bir ya da iki balık yeniyor, onun dışında çocuklar haricinde biz kırmızı et yemiyoruz.

Kuzenimin de dört kişilik ailesi var ve mutfak masrafı 4000 tl (dört bin)yi buluyormuş. Duyduğumda nedir bu, her gün havyar, trüf mü yiyorsunuz diye şaşırmıştım. (Evet Türkiye gerçeği) :)

ikinci seçenek çünkü nesne dediğimiz şey, eylemden etkilenen hededir ve birden fazla kelimeden oluşabilir. burada da kabul edilmeme eyleminden etkilenen 15 yaş altı çocuklardır.
ayrıca bu cümle active voice, passive olarak "children under fifteen aren't admitted" olarak yazılır.

nesne olarak hangisini alırsan al, bahsi geçen "children" zaten "under fifteen" olduğu için cümle her türlü hocam fazla egon var mi'nın kurduğu şekilde olmak zorunda. ben mi yanlış anladım acaba yoksa?

2.si 15 yasın altındaki cocuklar iste.neyi itiraf ediyolar 15 yasın altındaki cocukları öbek halinde o .

not:bu nası cümle ya?

tamamdır. ben olaya başka bir pencereden baktıgım için yanlış yaptım. çok sağol.

2. yazdığınız doğru olan.

@der meister hangisini alırsan al olmaz, cümlenin noun phrase'i relative clause içeriyor ve bunu bölemezsiniz. o yüzden "children under fifteen" doğru olanı.

@ efendilik dizboyu admit burada kabul etmek anlamında, örneğin bara 15 yaşın altındaki çocuklar alınmıyor/kabul edilmiyor gibi.

sporcu doktoru daha iyidir. örneğin en iyi ortopedi uzmanları spor külüplerinde çalışır.

@fukka

spor hekimi dediğim,spor hekimligi diye bir brans.kulub doktoru bulacagımı sanmıyorum buralarda.

spora biraz ara ver bakalım geçmezse ii bir ortopediciye görün sonra fizik tedaviye bakın bakalım..

yeditepe ünv. hastanesi, dr.tahsin beyzadeoğlu, ortopedi uzmanı ve amatör-profesyonel sporcu hastaları çok.

tahtakurdudur o :))

cila çözüm olabilir.ama tam emin değilim.

gaz dökün. bizim de bi baktık böle olul oluk olmuş tüm yerler :) gaz döktük geçti gitti. benzin de olurmuş.

böyle ahşaba zarar vermeyen türlü kimyasallar kabulüm.. denerim artık bişiler eyvalla.

ayrıca kurusu murusu kurdu ne dediğimi biliyo muyum ben allasen!! ühüh :/

bildiğim kadarı ile component bağlantı tüplü tvlerde pek olmuyor. ben hiç rastlamadım. componentta her üç kabloya da bağlamazsanız renk olmaz. gösterdiğiniz kablodaki diğer iki ise sanırım ses. size ps3> kompozit kablo lazım. (sarı olan) onu da isterseniz scart'a bağlarsınız. bu arada ps3 hakkında bilgim olmadığı için eksik bilgi vermiş olabilirim. ancak burada önemli nokta kompozit ile komponent bağlantı farkı. size kompozit lazım. sizde komponent var.

bundan bulup satın alırsanız işinizi görür.
www.tvcables.co.uk

dikkat! bundan değil
pan.fotovista.com

@somekindofdevil

dedigin şey ps3 kutusunun içinden çıkıyor.onuda denedim görüntü değişmedi.

ps 3 ü daha önceden hdmi ile bağladıysanız onun arkasından tüplü tv ye bağlayınca sorun çıkıyor. kullanma kitapçığında reset atarak açma var. o şekilde açıp bir de içinden çıkan kendi kablosuyla bağlamayı deneyin.

sentetik olunca gayet mümkün

son kullanma tarihine bak almadan önce, gereksiz yere fazladan alma
vitaminlerin çoğu gayet ucuzdur (misal c vitamini kiloyla zaten satılıyor karaköy'de falan)
multivitaminden en çok olmak kaydıyla, sonrasında kalsiyum ve c vitamininden olmak kaydıyla alabilirsin.

@groove salad

sentetik olunca ucuz ama bir işe yaramaz mı oluyor?

ucuz olur suni olur güzelde olur
ama sonradan mutlaka bir yan etkisi falan çıkar.
hiç bulaşma

ya sentetik nası etki eder bilemem ama dinçlik istiyorsan sporda kahve iç git bence

windows live 2010 veya windows live 2009 diye arama yap

@janavarorion
cevabın için sagol...


Mallık bendeymiş yılları karıştırdım.Şimdi oldu...

Emule nadir bulanan şeyler için idealdir(zaten torrentle bu konuda kıyaslanamaz.Emule paylaşım torrent ise takas programıdır).Dediginiz film türk torrent sitelerinde yok.Zaten eski türk filmleri pek çıkmıyor malum yeni nesil filmler yüzünden.(Baktıgım torrent siteleri türktorrent,bittürk,leechturk,arenatr,zamunda).Galiba filmi nette bulmak imkansız.

evet emule doğru cevap bu tip nadir filmler için. linkleri emule'de kendiniz aratıp bulabilirsiniz ya da divxplanet forumlarında filmi arayın link çıkar büyük ihtimal. eklediğiniz zaman da çok çok yavaş iniyorsa kaynak varsa eğer, dizinin linkinin verildiği posta yeniden paylaşıma sunulma ricasında bulunun. onun dışında burada yoksa sharebus.com'a bakın. orada da yoksa unutun o filmi:). ama emulede bekleyin, sabırlı olun 1 ayda sürse iner genelde.

o tip nadir bulunabilirliği olan filmler için yazıcıoğlunda bazı yerler vardı ben de burada öğrenmiştim tekrar sorarsanız cevaplayan çıkacakcaktır.

1. filmin dvdsi cıkmışsa illa bulunur aslında. su an yoksa bile request ile bulunur belki.
usenet türk ve eski şeyler icin cok kullanıslı değil bence. emule belki iyidir.

emule paylaşım torrent takas lafından da nefret ediyorum ayrıca.

2.o tarz filmler için en iyi kaynak karagarga dır herhalde.

3. öyle bir ihtimal de var. eski büyük yerlerde bulma ihtimalin yuksek(nerde satılır hiçbi fikrim yok ama)

son olarak divxplanet te arattım filmi orda bi kullanıcı elinde filmin dvdsinin oldugunu isteyen olursa paylaşabilecegini yazmış. fakat ileti tarihi 2005 :)