www.cprogramming.com

www.kalfaoglu.com

ben de genelde ingilizce kaynaklar var, turkce el altinda bunu bulabildim. Sayfanin en altinda diger konulara gecis yapabilirsin.

tavsiyem youtubeda tutorial aratman, konuyu cok iyi anlatan videolar var.

Ama bir gunde bunlara hakim olmam biraz zor, string array pek karisik degil de fonksiyonlar da az kafan karisabilir ama yapacak bisey yok yardir.

sanırım bu işini görür tr.scribd.com

asansör parası nedir? yani neye harcanıyor tam? ne kadar sürede bir veriliyor? duruma göre ev sahibine kilitlenebilir.

aidat yok mu? asansör parası diye bir şey ilk defa duydum.

300tl cokmus. Asansör binaya ait oldugundan her dairenin katılımı zorunlu. Sizin icin ayarlatip 11. Kata cikamayacak sekilde ayarlasalar 11 kat cikmak pek güzel olmazdı. Miktari ve kalemleri sorgulayin bence ama odemeniz gerekir. Aksi durumda yonetim imza toplayıp sizi binadan attirabilir.

ev taşırken bir kerelik alınıyor. çıktığımız ev 50 lira istedi verdik. bu götler uçmuş 300 lira diyor. bir de 11. kat. biliyorlar el mahkum.

ev sahibine kilitlemek mümkün değil. adam verin ya nolacak diyor. civar apartmanlar da 50 tl alıyormuş. şimdi araştırdım. sulh mahkemesi bakıyormuş apartman yönetimi kararlarına.

aidat ısınma ile 200 tl. o da boru gibi yani.

öyle asansör yaptırma parası değil ya. asansör ile eşya taşıma için 300 tl. çift asansör var bir de. birini kullanmamıza izin verdiler. bir de en ağır eşya buzdolabı idi. o da 100 150 kilo. asansör 4 kişilik 320 kg taşıyor.

baza sığmadı mesela elemanlar 11 kat çıkardı.

iyi araştır derim kanunu ama öyle saçma iş olmaz.

ilk kez asansor parasi diye birsey duyuyorum. bana biraz enayi duduklemek icinmis gibi geldi. asansoru nasil kapatacak? o katta baska daire yok mu? onlar da mi kullanmayacak asansoru?

kapıcıyı dikmiş kapıya kullandırtmam diyor.

Evden eve taşımaların normalde kendi asansörü olurdu. Keşke öyle bir firmayla anlaşsaymışsın. Çektiğin sıkıntıya değmezdi.

bilsem onu da yapardım o da patlardı. ev sahibi balkonları eve dahil etmiş. pimapen ile kapamış. camdan buzdolabı baza vs mümkün değil girmez.

o 300 lira ne içik kullanılacak onu anlayamadım. asansörde 300 liralık aşınma mı meydana gelecek 11. kata eşya çıkarınca? bunu kim nasıl hesaplamış? ben de ilk defa duydum.

kendileri oturup böyle bir karar koymuşlar ki kiracı gelmesin. ev sahipleri otursun hep. o değil avukat akraba dolu. yarın bir arayıp onlara soracam.

sen eşyaları taşırken asansörün yaktığı elektriği kontrol et apartman sayacından onu öde.

ya hayatımda bu kadar saçma bir şey görmedim. maksimum ağırlığı geçmediği sürece ne taşırsanız taşıyın fark etmez ki. asansöre kesinlikle zarar vermezsiniz kaldı ki böyle bir şeyin geçerliliği yok. kanunlar önünde de saçma saçmadır isterse herkes asansör parasını kabul etmiş olsun o hüküm bozuluyor benim bildiğim kadarıyla ama siz yine de avukata danışın.

.rrspu çocukluğuna çok güzel bir örnek. Bu yöneticiliğin genel bir kuralı. .rrospu çocuğu olmazsan yönetici olamıyorsun. Istiklal akarsu'nun güzel örnekleri vardı bu konuda. İşleri güçleri yok bu gavatların, böyle uyuz uyuz uğraşıyorlar milletle. Kapıcı yok kullandırtmam derse sittir git yöneticin gelsin de. O ev sahibini de dövmek gerekir ayrıca. Evi vermek için hiç söylememiş. Buradan sinir oldum olaya. Yasa değil bu, ayrıca apartmanda sor soruştur nedir bu de, kimler vermiş, vermişlerse de makbuzları nerede. Yok mok derselerde yönetici göstermek zorunda. Göstermezse de usulsüzce milletten para aldığı için dava etmekle tehdit et. Tabi akraba avukata danış öncelikle.

asansörü ağır yük taşıma için kullandığınızdan servisini çağırıp normal rutin bakımda harici ekstra bakım yaptıracaklardır ve bunun ücretini size mahsup ediyorlardır sanırım. başka bir açıklama bulamadım.

orası açıksa arkeoloji de açıktır. sabancıdan arkeolojiye gitmek için taksime mi geçicez?

yanlış anlamayın da neden google dan bakmak yerine buradan sorduğunuzu merak ettim :o)

www.istanbularkeoloji.gov.tr

leechturkde üye alımı açık. oradan çekebilirsin.

emule rulez ;o)

'sen görümcesin ağırlığı olmalı' eyvah eyvah. siyah bişiler giyebilirsin o zaman

takım elbise ya da elbise.

cinsiyete göre değişir. klasik gibi geliyor ama inan giymezsen sonradan keşke diyebilirsin.

bi düşün derim :o)

sevgiler


düzeltme: görümcesin kısmını görmemiştim ibretlik kalsın :o))

www.ipekyol.com.tr!/lookbook

sayfa 7-8 fena değil mesela

damnlucifer do you know what is görümce:d
patikli penguen bence siyah ağır falan takılma. ten rengine uygun açık renklerde hoş bir elbise giyebilirsin. fiziğin nasıl bilmiyorum ama uzun olursa daha iyi olur sanırım.

@ users ben sildim de sildiremedim napıyım ?

@ damnlucifer görümceyim diyorum cinsiyet belli elbise giyeceğim de klasik ama nasıl bir klasik kestiremiyorum. İş başvurusuna gidiyormuş gibi düşünüyorum o vakitte.

çok abartı olmayan şık elbiseler iyidir. Örnek;
www.zara.com
www.zara.com

bugün ne giysem'i izlesen kafanda kesin bir şeyler canlanır aslında. jürinin genelde dikkat ettiği bir şeyi söyleyeyim. bunu uygularsan, dikkat çekme konusunda gelinle yarışan görümce olmazsın. :)

"kıyafetin hareketli olacaksa(taşlı falan) aksesuarlar düz olmalı ya da tam tersi"

Uzun bir elbise olmalı biraz da dekolte ve kaliteli bir kumaş; hani gelinden sonra en dikkat çekici olmanız beklenir muhtemelen.

d&r'larda falan bunun için özellikle şeyapılan kitaplar var. phantom of the opera, a tale of two cities gibi kitaplar ama böyle kademe kademe. 1'den 5'e kadardı sanırım. dili geliştirmek için okuyanlar için düzenlenmiş şekilde yani. şehrinde d&r yoksa internetten bak hocu.

penguin ya da oxford'un kitapları dil eğitimi için en kaliteli kitap yayıncıları. küçük kısa hikayeleri kendi seviyene göre seçebilirsin 2.ellerini yarı fiyatına bulabilirsin.

oxford böyle kitapları var kırmızı veya maviydi rengi. 1'den 12'ye kadar olabilir kitaplar.bölüm bölüm, her bölümde bir hikaye var. onlar çok işe yarıyor. bulabilirsen onları dene

emule kullanan birisini bulup şöyle aramasını istersen:

bookworm series oxford

arşiv olarak indirebilirsin.

ya da aşağıdaki linkten pdf ve mp3 lerini satın alabilirsin;

www.oup-bookworms.com

biletleri ayni sirketten aldiysaniz sorunsuzca transit gecis yapabiliyosunuz vize olmadan.

teşekkürler serabetan, evet biletim aynı ikisi de hatta dönüş de lufthansa'dan :o)

sevgiler

formun örneği olsa daha rahat olur şu şekilde yazın
add1: ninja caddesi, ahmet efendi sokak
add2: hüsniye abla app 4/56 Maslak
ŞİŞLİ
country:Turkey

Ataturk Caddesi
Cumhuriyet Mahallesi
1978 Sokak
Tasgomlek Apartmani
Daire: 5
Suzelyali / Izmir / Turkey

Yani Turkey dışında heryer Türkçe olmalı. Çünkü diğer kısımları bizim PTTciler okuyacak.

turkce karakter kullanilmayacak adreste onu da ekleyeyim

Amerikan sisteminde adresler bizimkilere oranla kısacık olduğundan adres boşluğu da küçük oluyor. Mümkün olduğunca kısaltma kullanarak yazsın, noktalama ve Türkçe harf kullanmasın.

Ataturk Cd Cumhuriyet Mh
1978 Sk Tasgomlek Apt D5
Guzelyali/İzmir/Turkey

posta koduna pek önem verilmiyor bizim ülkemizde ama bence eklerseniz çok iyi olabilir :o)

Çok teşekkürler herkese. Son bir soru; hani bizde No: 16 Daire: 8 gibi oluyor ya, No'sunu nasıl yazacağım? Ya da yazmalı mıyım?

no: 6/6 apartman no/daire no şeklnde yazabilirsiniz

açılış disketi dediği yıllar öncesinin olayı, artık disketi birak floppy sürücü bile üretilmiyordur :o)

bad sector'e denk gelen yerleri işaretleyerek sorunu çözebilirsin sanırım,

www.tacktech.com

markaya göre indir yükle, işaretle.

bir önemli bilgiler varsa artık o diski emekli edebilirsin :o)

www.hirensbootcd.org

(bkz: hdd regenerator)

garip bir raslantı ama ben de bu sabah araştırdım :)

şöyle bir yer buldum ama ne kadar sakindir bilemiyorum;

hosgoru.com

iyi pazarlar.

briç pazarı demek ki bugun (:
şöyle bir liste var aslında:
www.bricturk.com
yorum yapacak üyeler olursa süper olur.

peygamber donu (iç donu daha dogru sanirim)
termal bel korsesi :) ya da termal degil de yunlu bel korseleri var iste..

bir de kalin giyinecegine kat kat giyin derler.

kaz tüyü montları bu konuda çok övüyorlar ama deneyimim yok kendisi ile. ama tavsiye vereyim 1-2 kalın kat giymek yerine 5-6 ince kat giysin. ne bileyim bir atlet 2 tişört 1 kazak 1 hırka 1 mont. çoraplarına da aynısını yapsın.

el örgüsü gerçek yünden yapılma içlik. onun da içine hasyün marka- taklit olmayacak- içlik.

hocam soğukta temel sorun terin iç çamaşırlarının dışına atılamaması oluyor. yoruldukça terliyor insan, terledikçe iç çamaşırları ıslanıyor ve bir süre sonra ıslak çamaşırlar daha da çok üşümesine neden oluyor. ıslak çamaşırlar vücudun ısısını adeta emiyor ve üşümeye neden oluyor. temel sorun iç çamaşırında anlayacağınız. içliktir termaldir kullandı demişsiniz kullandığının daha iyi markaları daha çetin şartlar için üretileni var mı ona bakın derim (tam derecelerini bilmesem de bu zımbırtılar belli sıcaklıklara kadar koruma sağlıyor diye hatırlıyorum). onun dışında kaz tüyünden yapılan montlar tavsiye edilir hep, en iyi doğal yalıtım malzemesi diyorlar (ne derece doğru bilemiycem). bir de birkaç kat birden giymesi iyi olur ermanenin dediği gibi. ayakkabı su geçirmez olsun (sıradan botlar vs suya dayanıklıdır ama su geçirmez değildir, gore-tex tavsiye). cep sobası vs de kullanılabilir ama ne derece güvenlidir bilemem (iyi markalar güvenlidir muhakkak ama piyasada çok dandik ürünler de var)

Kaz tüyü mont kullanmış biri olarak kesinlikle işe yarıyor diyebilirim. ama yüzde yüz kaz tüyü olacak. Örneğin ben Adidas' ın ciddi anlamda kaz tüyü montunu almıştım. Ankara' da kar topu oynarken soğuktan alt ve üst çenesi birbirlerine vuran arkadaşlarıma inat içimde bir hamam işletmesi var edasıyla takılıyordum etrafta. Ve yine tecrübeyle sabittir ki thinsulate eldiven kullansın. 3m in insanlığa armağanı thinsulate elleri üşüdüğü zaman kendinden geçen bireyler için bulunmaz nimet...

@nictir okuyunca netten hemen bakındım elyaflısı var, izalosyonlusu var, atış eldiveni diye de bişeysi var, şölesi var bölesi var eldivenlerin.. acaba tam bi ad almak mümkün müdür senden? yani şu olsun numarası da bu olsun gibi. internetten sipariş edileceksem erkek eli numaralı filan mı satılıyor acaba?

adidas'ın kaz tüyü montları o kadar iyi değildir. tüy atar. gerçekten kaz tüyü mont alabilirsiniz. bence dağcılık malzemeleri satan yerlere yönelinç arkadaşların söylediği gibi termal içlik mantıklı.

termal içlik
içine ara katman bi polar
dışına daha kalın bir polar daha
dışına bir de kaz tüyü mont
-40 dereye dayanır gibi geliyor.

bu arada söylemeden geçemeyeceğim kesilikle bir orta sınıf dağcılık botu alsın.

valla benim eldiveninin bi' markası yoktu. bimden almıştım 3m thinsluate yazıyor üzerinde çok da komik bir paraya almıştım yıllar önce. Kayak malzemesi satan yerlerde daha kalitelileri vardır içi elyaf gibi bir dolgu maddesi falan var. gayet hoş.

kurbanda bi koyun postu falan bulup kendince bir elbise yapması?

atletlerin-futbolcuların formanın ıcıne giydigi dar atletler var nike iyi bu konuda altlıkkta var ozellıgı teri emiyor dısarı atıyor ustunede saglam kazak polar gıydımı bı bok olmaz...içe ne giydigi onemli olan..

bu durumdaki bir insan eğer bu yapma ürünleri giyerse ter yapar içinde patlar. daha kötü olur. olması gereken hakiki üzde yüz pamuktan örülmüş giyeceklerdir. sakın plastik, acrilik bilmem polyester tarzı şeyler alma... yüzde yüz pamuk olacak unutma.

Sorulmasının üzerinden çok zaman geçmiş ama belki lazım olan çıkar diye yazayım dedim. Cevaplar hep vücudun ısısını koruması üzerine yazılmış, ısı üreten bir şey giymesini kimse tavsiye etmemiş. Atlet üstüne yapıştırılan, 12 saat ısı üreten bantlar var. Google'da şunu arayın: body warming patch outdoor.

kerpeten ya da vida vidayı söker.

kerpetenle tutulacak bir kismi yok disarda, tamamen gomulmus girdigi yere. vida vidayi nasil soker?

eğer tek bir vida çıkmasıysa tornavida falan sokup araya çıkartırsın. eğer tahta kapıysa sonra çıkardığınız vidanın boşluğuna dübel çakıp, vidalayın daha asğlam olur.

tahta degil kapi, bir de tek vida degil, baska vidalar da var.

diğer vidaları çıkartın. son vidayı dediğim şekilde çıakrsın zaten. eğer şarjlı tornavida varsa o da söker vidayı. abanman lazım baya.

ters kargaburun hani şu sıkınca ağzı kapanan değil açılanından

sokak cocuğuna katılıyorum, şarjlı torna vida ya da alçak devirde matkap ile çıkartabilirsin ama vidanın açılacağı yönü bilmelisin.

vida yuvasında havşa varsa yani vida başı dışarda değilse monte edildiği parçaya zarar vermeden yapılacak iki seçim var. bir metal çubuğa vida başını kaynaklamak. böylece parçayı çevirerek vida sökülebilir. veya vida başı genişliğinde bir kama ile vidaya çekiçle yiv açmak böylece düz bir tornavida ile sökülebilir hale gelir.

matkap, şarjlı tornavida yemez baştan söyleyim ümitlenmeyin hiç. vidadaki yıldız kısım oyulmuş diyorsunuz, şarlı tornavida orayı iyice oyar.

ilk çözüm şu, vida boyuna göre, tercihen 5mm lik matkap ucuyla vida başını patlatın. Bu sayede artık o vida sizi bağlamaz.

ikinci çözüm uygun kalınlıkta bir düz tornavida ile açma yönüne doğru çekiç darbeleriyle vidanın gömüldüğü yerden dışarı çıkmasını sağlayın. daha sonra kargaburun, kerpeten gibi bir aletle açma yönüne çevirerek çekin.

www.zamzar.com 'u deneyebilirsin

şöyle bir deneyebilir misin?

ffmpeg -i input.m4a -ab 320k -ar 44100 output.mp3

parametrelerden anlaşılacağı üzere 320kbps 44.1 khz mp3 çıkmasını bekliyoruz :o)

bana kalsa gibson les paul alırdım ama bilmiyorum metalden kasıt hangi metal eğer vikinglerden çalacaksan pek işine yaramaz gibi o zaman yine gibson'ın diğer modellerine veya genel olarak metal müzik için özellikle jackson, esp, ibanez markalarının o aralıktaki gitarlarına bakabilirsin. markaları tercih edeceğim sıraya göre sıraladım, ama gibson iyidir:)

bu sırada hatırlatmakta fayda var gitar kadar kullanılan pedal ve amfide önemlidir. 2000 liralık gitarı 200 liralık amfiyle birlikte çalmak çok hoş olmayacaktır.

yeni başlıyacaksan (ki öyle yapacaksın) o kadar parayı salt gitara bayılmak yerine onun yarı fiyatına ortalama bir gitar ve ortalama bir amfi alabilirsin. kalan parayla da tatile falan gidersin, mis gibi.

şakası bir yana olaya "hiç olmadı çora çocuğa kalır" mantığıyla yaklaşmak da kısmen yanlış gibi. yeni başladığından mütevellit zaten en dandik gitar bile belirli bir süre sana çok kral geleceği için yine aynı mantıktan yola çıkarak, en kral gitarı da alsan onun ne kadar kral bir gitar olduğunu dandik gitarın cefasını çekmemiş biri olarak istesen de farkedemeyeceğini üzülerek bildireyim.

o kadar param var ne dandik gitar alıcam lan! diyebilirsin. haklısın. madem öyle diyorsun sen de dandik gitar alma, orta seviye bir şeyler al fakat gidip de 3 milyara yakın para verme gitara şu aşamada. (o paraya bir çok iyi gitaristin bile henüz erişemediği güzelim gitarlar alınıyor, bunu da bir düşün bence)

tüm bu gerekli bilgilerden sonra gitar tavsiyesine geçebiliriz.

öncelikle yeni başlayacağın için "floyd rose" sistemi barındırmayan bir gitar almanı öneririm. kullanması her ne kadar zevkli de olsa gerek akordu, gerek tel değişimi, gerekse de köprü vs. ayarları yeterince sancılığı olacağı için bi zaman sonra canını sıkıp, gitardan soğutabilir. fakat sen metal ve türevlerini yapıcam diyorsun ki metal müzik yapabileceğin eli yüzü düzgün gitarlar genelde floyd rose içerir bu yüzden sürekli yardım alabileceğin bir bilenin varsa senin için daha sağlıklı olur. (kaldı ki bir bilenin olsa buraya sormazsın o da ayrı konu)

eli yüzü düzgün kategorisinde şu güzel bir gitardır misal.
www.mydukkan.com

alternatif olarak bu da ondan aşşağı kalmaz,
www.mydukkan.com

salt metala bağlı kalmam,
metal da yaparım kariyer de dersen farklı alternatifler de var tabii ki de "yeni başlayacağım 2.5-3 binliralık gitar tavsiye edin diyince elini kolunu bağlıyorsun adamın.

bunun yanında amfi ve pressesör e de para ayır. işin o kısmı beni aşıyor, tecrübe ettiğim pek efekt aleti yok.

Arkadaşlar değerli görüşleriniz için teşekkür ederim. Ben sadece gitar için ayıracağım parayı bahsetmiştim anfi ve diğer aletler içinde maddi imkanların doğrultusunda orta veya üstü modelleri zorlamayı hedefliyorum. Metal müzik derken hızlı şeylerden hoşlanıyorum. Bu saatten sonra oturup pure black yapacak halim yok, yaş geçiyor ama bazen çoşmak istiyor deli gönül :o)

Genel olarak sert müzikler icra edebileceğim, gitar arıyorum dersek daha temiz bir yaklaşım olur sanırım. Teşekkürler.

neyseki yaş kemale ermiş çoluk çocuktan bahsediyorsun, yoksa "fiyatı 1750 ile 2750 arasında gitar arıorum, üstüne de amfi vs. alıcak bütçem var" diyen birini, "250 liraya bi (line 6 pod 2.0) bulsam 250 takla atıcam" ruh haliyle çarmığa gerebilirdim :)
neyse ufak çapta bir sinir krizinden sonra, ESP derim.

usa fender stratocaster. şimdi almasan da ileride bi gün mutlaka alıcaksın :)

Okuyup cevap veren herkese teşekkür ederim. Değerli bilgileriniz doğrultusunda güzel birşeyler ortaya çıkacağını düşünüyorum.

İyi geceler dilerim, sağ olun.

ilaç kullanmaya gerek yok hiç. kendinizi yavaş yavaş az uyumaya alıştırınız. şu an 7 saat mi uyuyorsunuz. 1 hafta boyunca yattığınız andan 6 saat sonrasına alarm kurup o saatte uyanmaya çalıiın. 6 saat yetmiyor gibi gelirse, bir haftayı bir ay yapın. bünyeniz alışana kadar işte. sonrasında ise 5 saat yapın. bünyeniz alıştığında 5 saat bile fazla gelebilir=)

o değil de dL ne ola ki?

teşekkür ederim dambil :o)

bunu deneyebilirim.

> o değil de dL ne ola ki?
damnlucifer imzası :o)

sureyi dusururken mutlaka spor da yapın.

yıllardır uğraşırım ben bunun için ama asla beceremedim. 6 aydır 6 saat uyuyorum ama hala sabahları kalkmakta zorlanıyorum. bence biraz da kişiye göre değişiyor. herkes 6 saat uykuyla yaşayamaz.

veya ben de bu yöntemi deneyip kendimi az uykuya şartlandırmaya çalıştığımda bu sefer iş yerindeyken belli saatlerde inanılmaz uykum geliyor, hatta başımı elime koyup mikro uykular yapıyorum.
yani kişiden kişiye değişir.
hem uyku güzel birşey ki? ihtiyacınız varsa uyuyun bence.
ama dendiği gibi spor ve düzgün beslenme, efendim alkolü azaltma vs uykuyu daha kaliteli hale getirir, belki ihtiyacınızı azaltır.

değerli bilgilerininiz benimle paylaştığınız için çok teşekkürler arkadaşlar :o)

Kullanıcı hatası deme ihtimalleri yüksek. Son dönemlerde üretilen notebook'ları xp kurulsun diye değil vista ile kullanılsın diye üretiyolar. Hatta başka işletim sistemi kurmak bile garanti kapsamından çıkarıyor bazılarını.

Toshiba'nın kendi bios update programıyla update ederken böyle bişey olsa, işletim sistemi ile ilgili bir değişiklik yapmadığınızı varsayalım bir an, kullanıcı hatası deseler itiraz edersiniz. Ama şu an çamura yatmak için yeterince sebepleri oluyor gibi.

öncelikle merhaba ve geçmiş olsun.

servise götürmeden cd ile bios yüklemesi yapabilirsiniz.

indirdiğiniz dosyanın linkini verebilir misiniz?

geçmiş olsun, zaten bios güncellemelerinde "for xp only" vs gibi uyarıları olur, ona göre güncelleme yapılır, sizin bios gitmiş o belli, servise götürüp bir miktar da para bayılacaksınız mecburen çünkü, bios güncellemesi garanti kapsamında değildir, yapacağınız tek şey gidip serviste bir tane hemşeri bulup ona daha ucuza yaptırtmak :)

bios güncelleme garanti kapsamında değildir.

üreticiler genelde özel olarak zaten sorunsuz çalışan sisteme bios update yapmayın uyarısnı anakart kitapçıklarına yazarlar.

Cihazı servise görütdüm. Garanti kapsamında olduğunu söylediler. Yalnız aman diyim siz siz olun gömülü sisteme (donanıma) güncelleme yapmayın, iyi biliyor olsanız bile.

Bu arada arıza tespiti sonucu : Anakart ve ekran kartım değişecekmiş. (Bu ikinci anakart değişimim. Artık alışkanlık oldu, yılda bir anakartı güncelletiyorum. Geçen seferkinde de Google Sketch-Up ın ilk kullanım demosu yüzünden değişti anakart.)

sultanahmet-çemberlitaş civarında görmüştüm sanki, turistlere yapılıyor diye biliyorum hala. ama çok kalmadı dediğin gibi

dreamkeeper teşekkür ederim bi uğrayıp kontrol etmekte fayda var :o)

Artik tum o oyunlari neredeyse her yerde bulmak mumkun. Las Vegas tadinda Poker kartlari ve chipleri alicaksan D&R'da bile var, tabi fiyati da o derece yuksek. Metro'da da ar falan.

teşekkürler polifonik osuruk :o)

kadıköyde, akmar civarındaki kitapçılarda falanda baya müştemilat var. wow ve aoe masaüstü oyunlarını bile görmüştüm.

teşekkürler arnatuile, fakat ben daha çok tavla, dama, satranç ve iskambil kartları üzerine dükkan arıyorum :o)

işe yarayabilir gibi duruyor;

www.cs.nott.ac.uk

başka elinde not olan, söylemek istediği olan varsa çekinmeden söylesin üstteki tik'e kanmayarak :)

eğer linux ve win aynı bilgisayardaysa iki farklı oturumdan çok iki farklı bilgisayar gibi davranırlar. biri çökerse diğeri az sıyrıkla (harddisk ayrıysa) kurtarır. hatta pc açılırken siyah ekrandan hangisine geçeceğini sorar. oturum açar gibi değildir.
yani olmaz bu.

hia;
böyle bir şey şuan kullandığım thunderbird'de var. ama arkadaş ayarlamıştı. nasıl olduğunu hatırlayamıyorum.

windowstaki firefox imlerini bir yere export edip, linux altındaki firefox'tan da içeri tekrar import ederek bunu yapabilirsiniz. tabii bu manuel ve geçici bir çözüm olacaktır. ayrıca linux'un ntfs desteği olduğunu varsayıyorum. dediğiniz şekilde nasıl olur düşünmem gerek :)

bol şans.

"foxmarks kullanıyorum, rahat ediyorum"

linux altından da kopyalana biliyor tabii yine windows bölümünün linux tarafında okunduğunu varsayıyorum

damnlucifer@zion ~ $cp /mnt/windows/Documents\ and\ Settings/damnlucifer/Application\ Data/Mozilla/Firefox/Profiles/3d76lw94.default/bookmarks.html ~/.mozilla/firefox/5s2pil4v.default/bookmarks.html

yapmadan önce yedek alın sonra bana sövmeyin :o) bir de "damnlucifer" yazan yerlere sizin kullanıcı adınız gelecektir. şu 3d76lw94.default ve bu gibi 5s2pil4v.default klasörler sizde farklı olabilir aldırış etmeyin.

bol şans v2

(bkz: foxmarks)

Bunu eklenti, ftp, kopyalama, linkleme falan kullanmadan yapmanın kolay bir yolu var.
linux altında '~/.mozilla/firefox' dizininin altında profiles.ini diye bir dosya bulunuyor. Bu dosyada geçerli olarak kullanılan firefox profiline ait kısımdaki (genellikle Profile0/default oluyor bu) Path kısmına windowsta kullandığınız firefox profilinin path'ini giriyorsunuz. bu kadar.
Ben yine de detaylı bir tarif vereyim:

Malzemeler:
1. Windows ve linux üzerine kurulu, baz versiyonları birbirini tutan(2. 3 gibi) iki firefox kurulumu.
2. Windows c partisyonunun her açılışta linux'a bağlanıyor olması. (bunun mevcut olup olmadığını anlamak ve değilse halletmek kolay ama başka bir konu o yüzden uzun uzun burada anlatmayacağım)

Hazırlanışı:
1. Windows altındaki firefox profil klasörü tespit edilir:
Bu klasör bende '/win' şeklinde. sizde bu klasörün yolu '/mnt/sdxx' veya '/media/hede' şeklinde olabilir.
Firefox profil klasörü standart olarak "Documents and Settings" klasörü altında kullanıcı adınıza ait klasörde "Application Data/Mozilla/Firefox/Profiles/" şeklinde tutulur. Örneğin bende bu klasörün tam adresi "/win/Documents and Settings/Administrator/Application Data/Mozilla/Firefox/Profiles/" şeklinde..

2. profiles.ini dosyasında gerekli değişiklik yapılır.
"~/.mozilla/firefox/" altındaki bu dosyada bizim değişiklik yapacağımız satır "Path=csdj1l9d.default" şeklinde bir şey. burada "csdj1l9d" kısmı sizde değişik olacaktır.
bu satırı "Path=[windowstaki profil klasörünüz]" olarak değiştiriyoruz.
Mesela ben yapınca "Path=/win/Documents\ and\ Settings/Administrator/Application\ Data/Mozilla/Firefox/Profiles/whbzn48f.default/" şeklinde oldu.
NOT: dikkat ederseniz boşluk karakterlerinden önce "\" sembolleri var. sanki komut satırından erişiyormuş gibi olması gerekiyor buranın.

Dikkat edilecek hususlar:
Bilgisayarı yada firefox'u kapatırken tam ve düzgün kapandığından emin olmak gerekiyor. aksi taktirde düzgün kapatılmamış şekilde açmaya kalkınca firefox zaten çalışır durumda olduğunu falan zannedebiliyor.

afiyet olsun :)

önce herkese teşekkürler.
biraz uğraştım da şöyle bir şeyle tam olarak istediğim oldu, thunderbird'de de böyle yapınca harika oluyor.

linux'ta .mozilla nın içinde profile in içinde hedehodo.default diye bir klasör oluşturdum. sonra bu klasörün içine Aplication Data/mozilla/profile/bilmemne.default kalsörünün içindeki extention ve pluginler hariç hemen her dosyayı gösteren sembolik linkler koyuverdim. yalnız atlanmaması gereken bir şey var az önce ben atladım. profil.ini dosyasının içindekini değişitirip hedehodo.default dosyasını göstermek.
kendim sorup kendim cevap vermiş gibi oldum kusura bakmayın ama, belki bunu okuyup beğenip yapanlar felan olur da ben de mutlu olurum.
hatta sözlüğe mi yazsam len.
neyse teşekkürler tekrar.

şöyle bir modelle başlayabilirsiniz:

www.hepsiburada.com

eğer tuş hassasiyeti gibi ek özellikler istiyorsanız fiyat katlanacaktır tabii.

şu ürün hakkında ne düşünüyorsunuz ?

www.eniyiteknoloji.com

doyurucu piyano seslerine sahip klavye ya da dijital piyano fiyatları çin malı oldukça başarılı akustik konsol piyanolar kadar hatta daha da yüksek olabiliyor. bence en güzeli akustik piyano. fakat benim yerim dar, akorduyla, bakımıyla uğraşamam, sessiz kullanmak, kulaklıkla çalmak isterim dersen bir maidi klavye ve ses kartı alarak bilgisayar üzerinden yazılımsal sesler kullanarak çalışmanı tavsiye ederim. en ucuz seçenek de bu oluyor zaten...

piyano çalmak istiyorsan piyano almalısın. piyano ile orgun kullanımı biraz farklıdır. orgla ancak piyano çalarmış gibi yapabilirsin. bu girişten sonra:

= illa org alacağım dersen,

1- 'standart tuş' olmalı
2- en az beş oktav olmalı.
3- tuş hassasiyeti olmalı.

= maddi durumun iyiyse,

1- akustik piyanonun yerini hiçbir şey tutamaz.
2- akustik piyano alacaksan mutlaka yanında bir piyano eksperi bulunmalı (piyano eksperi diye yanında çok iyi çalsa bile piyanist götürme; piyano eksperliği apayrı bir olay.)
3- 5.000 TL'nin altındaki piyanolara itibar etme.

= maddi durumum o kadar da iyi değil diyorsan,

1- dijital piyano alabilirsin. 800-1500 euro arasında fiyatları var.
2- dijital piyano alırsan midi bağlantı kablosuyla bilgisayarına da bağalayabilir binbir çeşit iş yapabilirsin.
3- kulaklık takarak hiç kimseyi rahatsız etmeden sabahlara kadar piyano çalabilirsin.

Akustik piyanonun yerini hiçbir şeyin tutmayacağına katılmakla birlikte seni sıkmayacak bir akustik piyano için 5000TL seviyesine çıkmana gerek olduğunu düşünmüyorum. 2200-2400$ civarında 110-117cm gayet güzel konsol piyanolar mevcut. Piyano eksperi olmasam da piyano satış ve akordu yapan biri olarak gönül rahatlığıyla önerebilirim. Bu arada ikinci elde ucuza eski rus ve doğu bloku ülkelerin piyanolarından bulabilirsin(Calisia vs.), aman uzak dur. Sonra çok pişman olursun.

Dijitalde Yamaha'dan şaşma. Onun da YDP serilerinden çok GH3 tuş takımlı CLP serisini tavsiye ederim ki 1600€'luk fiyatıyla yukarıda bahsettiğim gibi bir akustik piyano ile yaklaşık aynı fiyata sahip olacaktır.

cevaplarınız için çok teşekkür ederim arkadaşlar, gerçekten çok yardımcı oldunuz :o)

v0.49b bağlandı sorun yok.

düğümleri değiştirebilirsiniz
download.tuxfamily.org

amule2.2.2'de sorunsuz bağlanıyorum.

doktor değilim ama nöbet geçiriyor. büyük olaslıkla da üşütmüş yiğneniz. çocukken bana da çok olurdu üşüttüğümde. ama kesin tanı ve tedavi için bir hastahaneye gitmek daha yararlı olacaktır.

doktora götürmek lazım doğrusu.

kesinlikle örtmemek, hatta üstündekileri çıkarmak lazım. koltuk altlarına soğuk ıslak havlu yerleştirin. atletine kadar herşeyi çıkarın.

en dogrusu doktordur. bilincsiz ilac da vermeyin cocuga. benim karaciger iflas etmisti bu grip ilaclari yuzunden.

37.7 cok yuksek ates degil, ozellikle cocuk icin.

Ateşli olan hiç bir hastanın üstü örtülmez , hatta biraz soğuğa kaçan ılık suda duş aldırılır.Havale geçirir maazallah amman diyim.

teyzem şöyle der eğer ateşi yoksa ve titreme , üşütme geliyorsa üstünü açmaya gerek yok , ateş geldiği zaman üstünü örtmeyin.

gecmis olsun hasta oluyor olabilir. 37,7 ye ates denmez korkulacak bir sey yok, ama uzerini atesi varken ve yukselirken ortmeyin.Sakin!
Boyle titreme bircok hastalikta ortaya cikabilir, ama aklima mevsimsel ve prodromal olarak birden su cicegi geldi niye ise.(kaale almayiniz,sadece tahmin)
gecmis olsun, doktora goturmeyi ihmal etmeyin cocukta, bir de sakin aspirin vermeyin, atesini parasetamol ile dusurun.
Su anda goturemiyor ve sabaha goturebilecekseniz de, atesinin yukselmesine engel olunuz. 38 i gecerse ve daha da yukselirse beklemeyin, acile goturun.

vücutta yaygın bir enfeksiyon olduğundan(ki bunun menşei bademciklerden tutun da sidik kesesine kadar olabilir) ötürü,vücut bir savunma mekanizması geliştirir ve cillop gibi yaşayan patolojik etkenlere(hastalık yapıcılar diyebiliriz) "al sana ateş!yan mendebur!" der.

bu yangı dediğimiz mekanizmanın devamıdır ve aslında ateş düşürücülerle(eğer ateş beyni etkileyecek seviyede değilse) vücuda destekten çok köstek olunur.burda amaç ateş eğer tehlikeli boyutta değilse(40-41.5 ve üstü) hastayı rahatlatıcı yaptırımlarda bulunmaktır.üst örtmek v.b. tehlikelidir.ılık bir duş rahatlatıcı olabilir.

en yakın doktora başvurmak en etiğidir.

Yazıyormuş görmemiş ama yine de içim rahat etmedi alış veriş yapanlardan, fikir talebim sürmektedir.

en son ucuz olan site weblebiydi, ondanda milletin dili yandi. gerci bu sitede butun kartlara taksit yapiyor bilemedim. ayrica boyle kredi kartiyla elektronik urun satiyosa mecbur garantili olmak zorunda. garantisi olmayan urun satamazsin yasal olarak. hele birde fis, fatura kesecekler.

webdenal'a bir baksan, belki onlardakiyle arasındaki fark azdır.

ben distribütör garantisi olmayacak diye çekiniyorum, çünkü kuzenim başına böyle bir olay geldi daha önceden.

fiyat bazında site sıralaması şu şekilde;
www.fiyatara.com

cevaplar için teşekkürler.

ben daha önce ereyondan aldım gayet iyiydi...

evet bu adamlar turkcell hatlarida satiyor. kafalarina gore fiyat koymuslar hatta. ben olsam guvenmezdim. hepsiburada.com dan alirim 100 ytl fazla veririm icim rahat eder.

cevaplar için sağ olun arkadaşlar, hepsiburada'dan şaşmamak en iyisi dediğiniz gibi.

haydi kalın sağlıcakla :))

ereyon piyasa fiyatının çok altında ve güzel ürünler satıyor. satış sonrası desteği de çok iyi. artı olarak alacağınız ürünün paralel ithalat mı yoksa distrubitor mu olduğunu siteden görebiliyorsunuz. tavsiye ederim. hepsiburada genelde çok geç yanıt veriyor.

ben ceptikla.com'dan telefon aldım ertesi gün elimdeydi. donanımhaberi de takip ediyorum bu siteden telefon alan birsürü insan oldukça memnundu. nokia kom garantisi de mevcut eğer yazıyorsa "kvk genpa garantisi vardır" diye.

www.sihirlikazan.com

cep telefonu konusunda hayli iyi fiyatları var. teslimatta filan da sorun çıkarmadılar. dene istersen.

ceptikla.com dan sasma arkadasim herhangi bir sikinti olmaz. olursa gel bana soyle hallederiz.

kac tane bastiriyorsunuz? ya da bastiracaksiniz? 1-3-5 tane ise size verilen fiyat normal. daha ucuzu olmaz..

mecidiyeköy flashcopy center.
mecidiyeköy garanti bankasının olduğu sokaktan içeri dalıp ilk sola dönüp yokuş aşağa sallanacaksın( yokuş oğuz sokak diye geçiyor) yokuşun bitimine doğru sağda en alttaki dükkan. kitabı orjinal gibi alırsın. istersen karton cilt ister bez cilt. bi opengl kitabı yaptırmışım orjinalinden kaliteli vallahi :))

hadi rastgele.

merhaba,

öncelikle linux dünyasına hoş geldiniz.

windowsta çalışan sürücülerinizi linux üzerinde ne yazık ki kullanamazsınız.

size ilaç gibi gelecek bir site var üstelik tüm sorularınız daha önce cevaplandı.

www.ubuntu-tr.org

bol şans.

Ben adsl modem'le giriyorum internete, tanıtmam gerekmedi. Cd'nin içindeki linux klasörünün içinde olan dosyaları gösteren bir ekran görüntüsü yollayabilir misin? O zaman yardımcı olabilirim. Dosyalara çift tıklayarak bir şey kuramazsın, sadece deb paketlerine çift tıklayarak kurulum yapabilirsin ubuntu'da. Bekliyorum sıkrinşatınızı.

biraz zahmetli oldu ama yukardaki site sayesinde kurdum bağlantıyı. ama yine de koyuyorum yukarı screenshotları burdan yapmanın bi yolu varsa onu da öğreniyim. sağdaki ilk cd'yi açınca gelen ekran, soldaki de sağdaki ekrandaki klasörün içi. ben de .deb uzantılı paketler inidirip kurdum ama cd'nin içindeki dosylarda hiç .deb uzantılı bişey yok. neyse.

bir de bununla alakasız olarak ses ve ekran kartlarıyla ilgili bişey sormak istiyorum. bunların da sürücülerini de tanıtmak gerekiyor da benim ikisi de on board böyle bişey yapmam gerekir mi yine de? yoksa sadece bi ses, görüntü oynatıcısının olması yeterli mi?

O zaman size genel bir bilgi vereyim. Eğer ubuntu'da bir program (ya da driver) kuracaksanız, öncelikle synaptic paket yöneticisinden bakın, eğer depolarda varsa ordan kurun. Eğer yoksa, programın deb pakedini bulup ordan kurun. Deb paketlerini şu sitede arayabilirsiniz: www.getdeb.net Orda da yoksa, programın sitesine girin. Sitesinde deb pakedi varsa ne ala, yoksa kaynak kodunu indirip kaynak koddan kurmanız gerekir. Kaynak kodu dediğim şey, arşiv dosyalarıdır, genelde tar.gz, tgz gibi uzantıları olur böyle dosyların.

Paket yöneticisiyle kurmaca:
Ubuntu'nun, içinde deb paketleri bulunan depoları var. Synaptic paket yöneticisi bu depolar eklenmiş olarak gelir. Sen ayrıca başka depo da (örneğin medibuntu deposu) ekleyebilirsin. Synaptic paket yöneticisi'nde "yenile" butonuna bastığın zaman, depolardaki paketler hakkında bilgiler içeren bir dosya indirilir ve synaptic bu dosyaya bakarak sana depolardaki paketleri gösterir. Sen yüklemek istediğin paketleri seçip onayladığın zaman, synaptic depolardan seçtiğin paketleri indirip kurar. Paket yöneticisinin güzel yanı, bağımlılıkları otomatik bulup kurmasıdır. A programı çalışmak için B paketine ihtiyaç duyuyorsa, siz A programını seçtiğiniz zaman, size "Bunun B paketi lazım, kuruyom bak karışmam" der, siz de "Hadi kur bakalım" dersiniz.

Deb dosyasıyla kurmaca:
İndirdiğiniz deb dosyasına çift tıklarsınız. Bağımlılıkları kontrol eder. Kurmanız gereken bağımlılık varsa önce onu kurmanız gerekir. Sonra yüklersiniz işte.

Kaynak koddan kurmaca:
İndirdiğiniz arşiv dosyasına sağ tıklayarak "buraya aç" diyin. Çıkan klasörde nasıl kuracağınızı anlatan bir dosya var mı diye bakın. Varsa orda yazılanları uygulayın. Genelde şöyle bir kurulum olur: Uçbirim (terminal) açın. "cd" komutuyla klasörün içine girin. sırasıyla "./configure" ve "make" komutlarını girin. Eğer bir sorun varsa (bağımlılık sorunu), o sorunu "./configure" komutunun çıktısından anlayabilirsiniz. Sorun yoksa "sudo make install" diyerek kurulumu bitirin.

Not: Kaynak koddan program kurduğunuz zaman, kurduğunuz program paket yöneticisinde gözükmez, o yüzden programı silmek istediğinizde sizi uğraştırır. O yüzden paket yöneticisinden "checkinstall" pakedini yüklemenizi öneririm. Kurulumda "sudo make install" komutu yerine "sudo checkinstall" kullanırsanız, yüklediğiniz program paket yöneticisinde gözükür, böylece silmek istediğinizde paket yöneticisi vasıtasıyla silebilirsiniz.

Not2: rpm paketleri de, deb paketleri gibi kurulum dosyalarıdır. Ama ubuntu rpm kullanmaz. Kurmak istediğiniz programın sadece rpm pakedini bulabildiyseniz, "alien" kullanarak rpm pakedi yükleyebilirsiniz. "alien"ı paket yöneticisinden kurabilirsiniz.

İyi günler.

rosetta stone var en meşhur eğitim setlerinden biridir. emuleden falan bulabilirsiniz. dizileri, filmleri altyazı ile izlemeye tam gaz devam edin. ingilizce şarkıları en doğru şekilde eşlik etmeye çalışarak söyleyin, sözleri okuyun, anlamaya çalışın, türkçe'ye çevirin. ama konuşma konusunda partik yapmadan ilerlemeniz çok zor. türkiye'ye pratik yapmak istiyorsanız tatil yörelerindeki otellerde çalışabilirsiniz. benim ilk aklıma gelenler bunlar.

zamanında üniversitede dil lab'ında eğitim setleri vardı, hatırlamıyorum markayı ama sistemi şöyle.
öncelikle arayüzü profesyonel. bir kadın bir erkek hoca var ve seslerde kadın ve erkek olarak ayrı ayrı, istediğini seçebiliyorsun, yukarda köşede duruyor anlatıyor sonra örneklerle sana çözdürüyor, gerekli görünce "hadi babab birazda sen oku" diyor, sesi kontrol ediyor, farklı farklı şekilde çalıştırıyor. bunun setleri başlangıç 150 euro civarıydı almadım, nettede bulamadım. bunun gibi programlardan bildiğinzde yardımcı olabilir tabi. rosetta stone indirdim ama çalıştıramadım, yukarda dediğim gibiyse bulmayı denerim gene?

damnlucifer, [email protected]

diğerine yetişmedi :-)
www.myingilizce.com

rosetta stone en bo.tan egitim setidir. uzaktan egitim teknolojilerini bilen birisi olarak soyleyim. yok yere ne zamaninizi ne de paranizi harcayiniz. egitimin temel mantigi, ogrenciden gelen feedback in egitmen tarafindan degerlendirilip , ogrenciye uygun methodlar ve kanallarla bilgiyi aktarabilmektir. rosetta stone da en temel oge olan feedback yok. esasen uzaktan egitim paketlerinin hic birinde feedback yok ama emin ol rosetta stone en bi ise yaramaz urundur. dil ogrenmek istiyorsan,en temel olarak kitaplara basvurmalisin, anlamadigin yerleri de sormak icin wordreference e basvur derim. kolay gelsin.

grammer bilgilerini biraz tazeledikten sonra film seyredin.
takın kulaklığı,
alt yazıları ingilizce olarak ayarlayın.
film seyrederek öğrenmenin şöyle bir güzelliği vardır.
mesela bir kelime "bottle"
eğer bu kelimeyi bilmiyorsan ve bunu okuyorsan bir yerde, o zaman sözlüğe bakman lazım.
oysa film seyrederken adam "give me that bottle" der ve diğeri de ona şişeyi uzatır. böylelikle sen bottle'ın şişe demek olduğunu anlarsın. böylelikle hem görsel hafızana yerleşir hem de daha az kelimeye bakmak zorunda kalacağın için daha verimli öğrenirsin. çünkü sözlüğe çok baktığında dikkatin dağılır, şevkin kırılır vs. bir de, filmde söylenen cümleleri içinden tekrar et, hem telaffuzun, vurgun gelişir, hem de kalıpları öğrenirsin.

hurafenin krali

Ayni soru bende de var ya. Bahcesehir universitesi burslu sosyoloji yazsam mi diyorum.. Vallahi ben o okulun onunden ne zaman gectiysem hep "disko" havasi yasatti bana. Mesela o okulun kantininde oturup gazeteni okuyamazsin, kitabini okuyamazsin.. Oyle bir ortam yok cunku. Surekli cistak cistak muzik caliyor. Ya da bana mi hep oyle denk geldi bilmiyorum.

Ama Bilgi Universitesi oyle degil mesela. Tam tersine, huzur dolu bir okul izlenimi yaratti hep. O yuzden en basa Bilgi yazdim. Bahcesehir'i de 5. siraya yazdim ki gelme ihtimali yok. Ona gelene kadar baska okula yerlesirim.

Bahcesehir'i birileri anlatsa cok iyi olur. Sirf egitim bazinda degil. Bunyesindeki insanlar, sosyal aktiviteler, icindeki insanlarin kendini ne derece gelistirme olanagi bulabildikleri.. Universiteye illa ki egitim kalitesi gozuyle bakmiyorum. Oradaki ortamdir onu universite yapan. Eger kendimi zerre kadar gelistiremeyeceksem, piyasa yapmak icin yahut sadece bir diploma sahibi olabilmek icin gelen insanlarin arasinda kalacaksam katiyen yazmam orayi. (ki Bahcesehir icin genel izlenimim ne yazik ki boyle)

senin kisisel tercihine kalmis. ben etrafimda benim aldigim puani alamamis ama benimle ayni bolume okumaya gelmis insanlar olsun istemedim, tercihimi devlet universitesinden yana kullandim. secim senin sonucta.

Bahçeşehir Üniversitesi'nde burslu okumanın sosyal olarak hiçbir sorun yaratmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.

İnsanları için de çok iyi veya çok kötü bir şey söyleyemem. Herhangi bir üniversiteden farksız. Tabii öğrenci profilini maddi gücü yüksek insanlar oluşturuyor tahmin edilebileceği gibi.

bilkent'te 6 senem bitti 7'ye başlıyorum. hiç düşünmeden burslu yaz derim. öğrenci işleri hariç kimsenin burslu burssuz bilgisi olmaz, efsaneler hurafedir. odtü'yü, hacettepe'yi görüyorum, halen iyi ki bilkent yazmışım diyorum.

bursunu derslerde başarısız olunca geri almıyorlarsa hiç farketmez devlet özel olayı. en fazla kitaplara filan biraz daha para harcarsın o kadar.

Vakıf üniversiteleri birer işletmedir. Devlet üniversiteleri de birer işletmedir çok temelinde ama bunun farkında değildirler. Buradan bir yere geleceğim, ondan lafa böyle başladım.

Şimdi siz öğrenciler olarak bu işletmelerin bir ürünüsünüz. Dolayısı ile bu ürünün iyi olması, işletmenin orta vadede oldukça hayrına bir şeydir. İyi bir mezun, başarılı bir mezun işletmenin geleceği için son derece önemlidir. Bu nedenle bütün bu bahsettiğim yapıların aslında en temel hedefi yetkin insanlar yetiştirebilmektir.

Vakıf üniversitelerinin devlet üniversitelerinden farkı, nispeten daha fazla rekabetçi şartlar altında işlediklerinden ve nispeten daha rekabetçi adamlar tarafından yönetildiklerinden bu gerçeğin farkına varmış olmalarıdır. O nedenle vakıf üniversiteleri, öğrencilerine, özellikle de burslu öğrencilerine, bir çok fırsat sunarlar. Yurtdışı değişim programları, çift anadal, yan dal, staj olanakları, iş bulma konusunda destek sayabileceğim bu fırsatlardan sadece bir kaçıdır. Evet devlet üniversitelerinde de misal bir Erasmus bürosu vardır ama çoğunlukla kaderine terk edilmiş durumdadır, bürokrasiyle boğuşmayı göze almak gerekir oraya ulaşmak için. Ama vakıf üniversiteleri neredeyse öğrenciyi kulağından zorla tutup gönderir, çünkü bilirler ki siz başarılı olursanız, piyasada duyulursanız, okulun adı da duyulacak, bu da üniversiteye daha çok talep olmasını sağlayacaktır. Vakıf üniversitelerinde hocayla temasınız daha kolaydır, gayet tanınan bilinen adamlardan ders alırsınız, bunların da size katkısı yadsınamayacak boyuttadır.

"Köpekler ve burslular giremez" hikayeleri eskide kaldı. Eğer Bahçeşehir gibi bir üniversitenin burslu bir bölüme girebiliyorsanız hiç durmayın. Oraya giderseniz de gözünüzü dört açıp karşınıza çıkan fırsatları değerlendirmeye bakın.

Bu satırlar Boğaziçi İşletme mezunu biri tarafından yazıldı.

sabancı'da bir sene burssuz okudum. 6 senedir de gyte'de okuyorum. en kral öğrenciler burslular. herkes yazmış ama ben de onaylamak istiyorum. kesinlikle burslu. bir kere bina olarak, olanak olarak çok daha iyi bir okul olur.

Diğer okulları bilmiyorum ama Bilkent'te kim burslu kim burssuz ne hocalar bilir ne öğrenciler, kesinlikle bir ayrım yok. Ayrıca yüksek lisans başvuruları için ODTÜ ve Boğaziçi'ni gezdim geçenlerde Bilkent'in kıymetini bir kere daha anladım, eğer burslu girebiliyorsanız Bilkent'i öneririm. Daha önce de dedikleri gibi devlet okulları devlet dairesi gibi, gerek eğitim imkanları sınıfları vs. gerek devlet memurlarının yaklaşımları...

Zaten arkadaşlar yazmışlar herşeyi.
Dershane ve okullarda insanların ağzına sakız olan "özel üniversite bomboş yer, herkes birbirini düdüklüyor parti veriyor" tarzı safsatalara bakmayın, hayatında özel üniversite kapısından içeri girmemiş insanlar bok atmaya bayılırlar, sürekli öğrencileri yererler vs..
Siz alacağınız kaliteli eğitimi ve teknik olanakları düşünerek hareket edin.

kardeşimde 50% özel tercih etti ve gidecek doğuş'da okuyacak (eve yakın diye tercih ettik), şimdi kimi iyi diyor kimi kötü diyor, kötü olanı korkutuyor yani öyle bir atmosfer var mı gerçekten, burslu burssuz ya da derslerden burslu olanlara ayrıcalık gibi, çok saçma işler bunlar.
genede özel iyidir

açıkçası ben, sadece paraları olduğu için benden 40-50 puan az almış kişilerle aynı okulda okumak istemem. düşün, sen çalışıp atıyorum 350 almışsın özel üniv. x bölümüne girmişssin, başka biri 300 puan almış kalan 50 puanı cebeniden vermiş(!) seninle aynı bölümde. senin emeğini satın alıyor gibi bir yerde.

ama tabi diğer yandan özel üniversitelerin bir çok devlet üniversitesinden daha iyi eğitim verdiği bir gerçek.

Bir arkadaş "sırf parası var diye benden az puan alanla okumak istemem" demiş ama Bilkent Bilgisayar'da gözlemlediğim kadarıyla ÖSS'de ilk beşe girip okul uzatan da var, burssuz okuyup 3.5 üstü ortalama yapıp ABD'nin top üniversitelerine burslu yüksek lisans için kabul alan da var. Kısaca ÖSS'de alınan puanlarla üniversitedeki akademik başarının alakası pek yok. ÖSS'yi o kadar da ciddiye almayın yani...

devlet okulundan beklentilerin nelerse herhangi bir özel üniversitesinden de beklentin o yönde olmalı.

herşey insanın kendisinde bitiyor. bence özel devlet ayrımı yapmaktansa bu bölümü ne kadar seviyorum ya da bu mesleği hayatımın sonuna kadar yapabilecekmiyim diye düşünmeni tercih ederim.

eğer bu kısmı geçtiysen, kesinlikle gözün kapalı tercih edebilirsin.tabii gideceğin okulu, olanaklarını araştır. gerekirse öğrencilerle konuş. her üniversitede olduğu gibi sorunlar mutlaka olacaktır ama eğitim konusunda tatmin olacağını düşünüyorum.

bu arada söz emekten açılmışken 7 senede devlet üniversitesi bitiren arkadaşlar kimin emeğini çalıyor merak ediyorum doğrusu?

Emek çalma falan muhabbetleri olunca müdahil oldum yine. Bir vakıf üniversitesinde öğretim üyesi olduğumu da belirterek bu hususa şöyle nokta koymak isterim ki, geçen dönem sınıfımdaki ilk 10'un 8'i burssuzdu. Burssuz öğrencilere aptal genellemesi yapmak, vakıf üniversitesinde hiç bulunmamış olmanın getirdiği bir stereotypingdir benim nazarımda.

sen sorun etmezsen burslu olup olmamani baskalari da sorun etmez. vakif universitelerinde parasini verip okuyan ogrencilerin hepsi super zengin degildir. evini/ arsasini vs satip cocugunu okutan ailelerden tutun da, okuldan aldigi yuzde 50 bursun geri kalanini calisarak okul parasi kazanan ogrenciler de gordum. vakif universitelerinde kantin masasinin ustune son model araba ve cep telefonunu, ultra marka giysiler icindeki kollariyla koyan tipler de vardir ve bu tip insan cesidi her yerde vardir. bazi vakif universitelerinde sayilari biraz daha fazla olabilir hepsi bu. bi de su da bilinir: havasi atilan sey, baba parasidir, ona itibar gosterenler o tiptekilerle takilir. insanlar birbirini oldugu gibi kabul eder, sorun olmaz. haa bi de aklima sey geldi; burssuz okuyan ogrencilerimin uzerinde daha cok baski oldugunu gozlemlemisimdir hep. zengin olun ya da olmayin, para veriyorsunuz ve cocugunuz derslerinde basarisizsa, bu burssuz aileler icin cok daha goze batici oluyor ve cocuklarina yukleniyorlar. her ikisinin de kendi icinde artilari ya da eksileri var ama burslu olmanin eksisi daha az bence, en azindan bizim okulda (bilgi) oyle. bahcesir'de cok arkadasim var, yarin bi sorayim ama onceki muhabbetlerimizdeki ogrenci profili konusmalarimiza dayanarak burslularin sorun yasamadigini soyleyebilirim sanirim.

devlet üniversitelerinin devlet kurumlarına benzediği benzetmesi çok doğru. vakıf üniversiteleri rekabet halinde olduğu için öğrenciye çok daha fazla değer verip yetiştirmeye uğraşıyorlar, mesela bilkent'te asistanında prof'una kimsenin sıfatı kapısında yazmaz, egoların eğitimin önüne geçmemesi için (bkz: #11253069). denildiği gibi herşey kişide bitiyor, kaç tane alemci-ortamcı insan tanıdım burslu olduğunu görünce şaşırdığım, tam tersi de geçerli.

burslu okumak güzeldir sorun yaratmaz hatta hocalarla aranda bağ bile olabilir bursun kesilmesin diye hocalar yardımcı olur
bursluluk iyidir

(yaşar üniversitesinden burslu bağlantımız burada sona eriyo)