zorla cıkartamaz. bizde hiç izin kullanmayan uzun dönemler vardi. hangi gerekce ile zorla izin kullandırtmak istiyorlar.

zorla çıkartmak diye bir olay yok, istemezsen çıkmazsın.
emrederse çıkarsın o ayrı.
çıkmazsın sana ot yoldurur o bambaşka bir konu.
ben askerdeyken bu gibi durumlarda genelde isteneni yapardım.
bir defa sıkıntı yaşadım afaganlar bastı, genel komutanlığa internetten mesaj gönderdim daraldım bazen intihar edesim geliyor dedim o komutanı doğuya gönderdiler, yedi sicil amirim de halimi hatrımı sordu geçti.

muhtemelen denetleme falan vardır, sana izin kullandırıp denetlemeye sokacaklardır. ama öyle bir hakları yok.

Bölük astsubayıyla yalnız başına konuş. Belki halledersin.

kısa vadede geri dönüş istemiyosanız arsaya yatırın. yok kısa süreli(1-2 yıl gibi) lazım olur o para derseniz altın olabilir. yada verin bi bankaya ortalama risk değerleriyle işletsinler sizin için.

altın hesapları var direk, ona yatır.

kuveyt türk, ülke çapında bir kampanya gibisi şekilde fiziksel altını gram altına çevirdiydi. bakarsın devam ediyordur. www.53habermerkezi.net

evde tutma onları fazla. hırsızlar da mahalleyi gözetliyorlarsa yeni evlendiğinizi biliyor olmalılar. Yeni evli evinden iyi altın çıkar :) ben hemen diyim de arkadaşlar icabına baksın :P

araba almayın da ne yaparsanız yapın. devamını getirebilecekseniz ev için peşinat yapın, gözünüz şimdi kesmiyorsa altın olarak tutup daha ileride kullanın.

takılabilecek 1-2 parça hanıma seçtirip gerisini saklayın..altın daha da çıkacak..ev araba alırsınız ama..hanım al bunlar senin demeyin..onlar sizin ortak..bu arada yeni evlenenlerin evine hırsız gelir evde altın vardır, bunlar balayındadır diye..dikkat

zaten durduğu yerde yükseliyor, bankada tutacaksanız da altın hesapları var. arsa işlerini biliyorsanız iyidir ama bilmiyorsanız girmeyin. altın son 10 yılda yüzde 400 azandırmış.

9,70 seviyelerinde BJKAS alın, ekim gibi 16.00 TL'den bozdurun.

İster bankada kiralık kasaya koy, ister bozdur bedelini faize yatır, istersen ev için peşinat yap.. Ancak ne yaparsan yap, sakın evde tutma, evde saklama. Çalıyor i.neler. Takip ediyorlar, çalıyorlar. Tecrübeyle sabit. .mına koyduklarım.. !

www.saglamaltin.com

ev al, ev alınır.

gidin en hızlısından ev alın.

çok şahane laptop çantaları gördüm gerçekten ama hangisi nerede satılır bilemiyorum.
sizin tüm ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir tane bulabilirsiniz sanırım biraz ararsanız.

Bir sırt çantası deneyebilirsin. Ben zamanında Eastpak'in notebooklar için ürettiği bir sırt çantası buşlmuştum, 4 sene önce falandı hatta. O zamanlar daha 15,4" ve 17" için iki seçeneği vardı şimdi belki daha da çok opsiyon olabilir. Öğrenciyken özellikle sabahlara kadar oyun oynama planlı arkadaşlara giderdik, o zamanlar özellikle çok hayrını gördüm.
Aynı anda hem notebook'u hem apratları kabloları, hem de yatıya kıyafetleri falan sığdırabildiğim bişeydi.
İş için nasıl giyinmen gerekiyor bilemiyorum ama ben şu an işe bile bununla gidip gelebiliyorum. seviyorum lan çantamı :)

targus??

omuzlar isyan ettiyse su cekcekli olanlari, hani valiz gibi, onlari deneyin. Oyle super cantalar var.

havlu önemli evet...
(bkz: the hitchhiker's guide to the galaxy)

Bimeks'te Case Logic sırt çantaları baya bir büyük kendime aldım geçen hafta(Forum İstanbul'dan).Aynı ürün Teknosa'da 2 katı fiyatına satılıyordu.

Alırken batarya'ya dikkat et, gerekirse sadece batarya için ikinci bir garanti al. annemin, benim ve arkadaşımın aldığı 3 notebookta da pil problemi oldu. Adamlara alırken söyle, adam hemen defansif "yek eyle şeyler yeee, atıolar!" moduna girecektir. Aman dikkat.

en ucuz burdan alabilirsin bi arkadaş aldı hemde distribitör garantili


www.pcdepo.com

Ben direkt olarak bir internet sitesi ya da bir dosya veremeyeceğim ama anca şu kadarını söyleyebilirim ki, bu konuda yazılmış bir sürü kişisel gelişim kitapları reyonunda mevcut kitaplar satılmaktadır. Bunun yanı sıra eğer gerçekten sermeya sahiplerini bu gibi fikirlerle sunum dahilinde etkilemeyi düşünüyorsan gitmeden önce vücut dili ile ilgili kitaplar okumanı da tavsiye ederim, daha da ileri gidemem, he ne kadar işine yarar bu anlattıklarım orasını da bilemeyeceğim.

google'dan project proposal diye ara bin tane örnek gelir.

ama çok temel olarak, yarım sayfalık bir mektup (ne yapacağın, ne istediğin, sunacağın kuruma ama özellikle insanlığa vs nasıl faydası olacağı gibi bilgiler), sonraki sayfada daha detaylı açıklamalar (teknik bilgiler, faydalar, geliştirme yöntemleri vs vs), sonraki sayfada finsansal bilgiler içeren bir doküman olması gerekli.

Sizden business plan, veya türkçesiyle iş planı isteyeceklerdir. Atıyorum bir motor yaptınız, adamlara bu motor nasıl çalışır, teknik özellikleri nelerdir diye anlatıp kafalarını şişrmeyin. Kabaca şu başlıklara odaklanın: Bu motor ne işe yarar, kimlerin işine yarar (pazarınız nedir), benzer işi yapan cihazlar var mı varsa neden siz tercih edilesiniz, bu motor üretilmiş mi üretmek için ne kadar para lazım, üretilmişse satışa başlaması için ne kadar para lazım, tanıtım/reklam planlarınız neler ne kadar masraf çıkartır, kaç sene içinde bu fikir breakeven noktasına gelir, daha sonra ne kadar kar bırakır, ürün ufak değişikliklerle farklı pazarlara açılabilir mi, geleceğ ilişkin planlar neler vs. Kısacası "para" olayına odaklanmanız lazım.

öncelikle size yatırım yapacagını varsaydığınız insanlarla iletişime geçip proje alanından bahsetmeniz ve ufak bilgiler vermeniz gerekecektir. sonrasında size ne şekilde bir sunum istediklerini zaten kendileri anlatırlar.
hoppadanak randevu verip 30dk. var anlat demezler.

bunun dışında, sorular soyle geliyor.

fikir ne, ( yeni bir social network sitesi misal )

ne noktadasın, ( implementasyon bitti, 10.000 kullanıcım var, soyleler boyleler, yada hiç bisi yok dahaca ortada)

baska benzer kimler var ( bu konuyu cok ciddi arastırın, sunuma gittiginizde abd den gelmiş bir arkadas size bilmediginiz milyon tane proje sayabilir, sizden baskasının aklına gelmedigini varsaymayın, emin olmak için çok arastırın.)

nereye gideceksin ( 2 sene icinde google a satacam, buyuk dusun. kucuk hesap yaptıgında canları sıkılır. )

ne lazım ( reklam, iş gücü, uc tane gazete yazarı ile baglantı vs gibi, sadece para dusunmeyin)

fikri nasıl koruyacaksın ( patent vs. )

baska birisi bu işi yapmak istediginde ne olacak. burada cok takılırlar, yani ingiltere de milyon dolarlar sahibi bi arkadas sizin yapmak istediginiz bu isi yapmak istedignde sizin bulundugunuz noktaya ne kadar sure icerisinde gelebilir? gelmemesini saglayabilecek misin?

gibi gibi...

150 saat uyumamaya çalışmak, ilaçları ardarda almaktan daha çok zarar vermez mi?

her ne yapıyorsanız yanlış yapıyorsunuz, bunu bir de kimyasallarla desteklemeye çalışmanız cidden sakat.. 100 saati geçtikten sonra muhtemelen bayılarak uyuyosunuzdur ve bu kendi başına zaten tehlikedir.

uyku önleme amaçlı olarak bir ilaç üretildiğini düşünmüyorum. zaten bu yüzden en uzun süre uykusuz kalanlar hep amfetamin tipi uyuşturucuları kullananlar oluyor. sen de öyle olmak istemeyeceğinden, gel vazgeç bu işten.

amfetamin. ayrıca uyuşturucu değildir, uyarıcıdır.

basit, sürekli yemek yiyeceksin, yediklerin proteinden oluşacak, özellikle de arada 10 veya 20 dakikalık "churchill uykusu" yapacaksın. ha eğer durum sürekli, her saniye için gerekli bir durum ise;
bir mixer buluyorsun, içine sırasıyla: çiğ ciğer, çiğ yumurta, türk kahvesi, kimyon, tuz ve bir iki bardak su ile karıştır.
ilk önce kola ve üstüne çiğ kahve ve üstüne red bull ve nihayet bunun da üstüne bu yapacapın karışımı iç.
bütün bunları 90 saat sonra yap ve emin ol ilerideki 35 - 40 saat uyumamayı sana garanti ediyorum, bünye güçlüyse ve öncesinde hayvanlar gibi yemek de yemişsen bu saati ileriye çekebilirsin.
tabi bunları yapmak için sağlam bir mide gerekir, haberin olsun.

mutu,

ne uyusturucu ne de yemek kombinasyonlari ile bu isi yapmani onermiyorum. birkac gun uykusuz kaldigin zaman icki icmis gibi sarhos oluyorsun. daha uzun uykusuz kalinca teknik olarak deli bile sayilabilirsin. uykusuzluk saglikli bir sey degil ve uzak durmanda fayda var.

urun.gittigidiyor.com

(bkz: vivarin)

hepinize çok te$ekkür ederm yaptığımın yanlı$ oldugunun farkındaydım daha bir farkında olmamı sağladınız.*

tolvon!! hatta 10mg lik tableti, yarim tane al! uzun sure bile kullanabilirsin. aliskanlik yapmaz. doktor tavsiyesi yani. rahat rahat kullanabilirsin. ama rahatca kalkma olayini sagliyabilecek hic bir uyku hapi yok. onun icin bitkisel ilaclara bakman lazim.

warsa ben de talibim. arkadaş ne veriyorsa iki katı. :D

bildiğim kadarı ile o kadar kısa sürede uyutan ve o kadar kısa sürede kalkabileceğin bir hap yok. büyük ihtimal uyku düzeni için istiosun. antidepresan sana tavsiyem. bir bir buçuk saatte etki istediğin zamanda da kalkma. istediğin zaman 3 saat değil tabi yedi sekiz falan. tabi böyle ilaçlar bodoz kullanılmaz. en iyisi doktora sormak

tolvon derim ben de.
ağızda kuruluk yapması en büyük sorunu. 10mg'ın yarısı bile kafi (mesela 12 saatlik uykundan kalkalı 6 saat olmuşsa bile uyuyabiliyorsun), fakat 15 dakika değil 1-1.5 saat önceden alman gerekiyor. reçetesiz satılıyor sanırım ben 1-2 senede bir kutu bitiriyorum o yüzden en son alalı baya oldu ama reçetesiz alıyordum, taa zamanında doktorum uyku bozukluğu için vermişti.

desyrel kullandım ben. yarım saatte bayılacak kadar uyku basıyordu. aynı zamanda antidepresan kendisi. bağımlılık yapmıyor. doktor tavsiyesiyle almıştım elbette. ve sana da doktora gitmeni öneririm.

remeron

bütün desyrel beni yere seriyor resmen. ilk aldığım gece mışıl mışıl uyudum, sabah uyandım ama refleks, tepki vs bir şey kalmamıştı. berbattı o gün. dr yarım dedi. aklınızda bulunsun, kişiden kişiye çok değişiyor vücududn tepkileri

remeron daha iyi olur..tolvon kalktiktan sonra bogazi mahfediyor..yanliz remeronu ilk alista 24 saate yakin uyuyabilirsin..(remeronu yarim tabi tam alma)

xanax..en bi güzel uyutucu..yeşil reçete olması sizi korkutmasın..gayet laik bi ilaçtır..

xanax'ın ciddi bi bağımlılık yaptığını çevremdeki bir kaç insandan biliyorum.(ki bi tanesi bakırköyde yatmıştı sırf bu nedenden dolayı) ama yine de teşekkürler:)

burada yazılan xanax dışındaki tüm ilaçlar reçetesiz alınabiliyor mu peki?

burada yazılan ilaçları eczaneden reçetesiz alabiliyorsunuz diye o ilaçlar reçetesiz değildir. xanax ise yeşil reçetelidir. yani uygun dalın hekiminin reçetesi olmadan eczaneler veremezler, suçtur.

vücut düzeniniz ile ilgili bir sorununuz varsa direkt hekim önerisi dışında asla bu tarz ilaçları kullanmayın

ilaçlı uyku hapları masumane haplar olmadıklarından dolayı, reçeteli de olsalar, reçetesiz de olsalar kullanılmamalarında fayda vardır. ancak ve ancak doktor nezaretinde kullanılmaları gerekir. en büyük zararları sizi bu gece uyutmalarına rağmen, sık kullanılmasalar bile bir süre sonra bağımlılık yaratıp uyku düzeninizi tamamen bozmalarıdır. bunun yanında insanın sinir sistemine yaptıkları gereksiz yüklenme sonrasında uyku harici zamanlarda da karakterinizi etkileyecek kadar önemli değişiklikler yaratabiliyor.

bu tarz ilaçları kullanmak yerine, daha doğal yöntemleri deneyebiliriz. örneğin melisa çayı insana hem huzur verir, stresini alır, hem de uyku getirir. benzer bir şekilde sarı kantaron da doğal bir antidepresandır.

kısacası ibik gubik sentetik kimyasal ilaçlar almak yerine, doğanın bize bahşettiği o güzelim çayları içelim içirelim. evet bunu yapalım.

sabah ofiste iş güç olmadan oturmak ne zormuş be..

Eğer bünyen kimyasallara çok alışık değilse; bitkisel ya da yarı kimyasal şeylere yönelmeni tavsiye ederim. gnc de bununla ilgili bir hap hatırlıyorum ama adı aklıma gelmiyor şimdi. Gnc dediğine göre bitkiseldir ama ben yine de azıcık da olsa kimyasal kullandıklarını düşünmekteyim. Ama kimyasallarla iç içe yaşamış biriysen, ilk hapşurukta 2. kuşak 1000 mg antibiyotik'e saldıran birisi isen doğal yolların çare olması biraz zor.
hem zaten niye oluyor ki?
süt iç, ayran iç, spor yap, koş, seks yap, hayvan gibi sıcak duş al, kitap oku, klasik müzik dinle... ama kimyasallar en son tercihin olsun, bugünden itibaren kimyasallardan uzak yaşayacağına da söz ver.

alamazsın diye biliyorum.

tek seferlik çekimlerde alabiliyorsun diye biliyorum ama emin değilim.
Zira istersen limitin 1.000 ytl olsun ve ayda 10 ytl taksitle 1.020 ytl'lik ürünü almaya çalış bunu alamıyorsun, dolayısıyla limit ile kartın içinde nakit para olması ayrı bişey. Yani 100 ytl limitli kartına 150 ytl yatırıp 150 ytl lik ürünü tek seferde "banka kartı" usulü kullanabilirsin ama o dediğin şey olmaz. yani limit ile nakit birbirlerini ikame edemiyor.

ben alırsın diye biliyorum. çünkü para yatırdığın zaman kullanabileceğin limit yükseliyor.

bankadan bankaya değişmekle beraber, finansbank'ta oluyor misal.

ürünün 50 lirasını nakit ödeyip, 100 lirasını kredi kartına taksit yaptırsan?

işbankası'nda da oluyor alabiliyorsun. parayı kredi kartı hesabına yüklediğinde limitin artıyor.

bütün kredi kartları icin limit aşımı diye bir şey söz konusu. kendin limit aşımına izin vermemesini sağlıyabiliyorsun. 100 lira kredi kartı limiti icin biraz küçük oldugundan biraz büyütüp örnekler verelim. 500ytl limit ile ortalama 600-700ytl alışveriş yaparsın ancak limit aşımı icin de ekstara para ödersin. 500lira limitle 800liralık alışveriş yapmanada izin vermez.

ürünü internetten alacağım için böyle bir yola başvurmak istiyor(d)um, sanırım en temizi müşteri hizmetlerini aramak, cevaplar için çok teşekkürler.

bildiğim kadarıyla tansiyon ile alakalı bir sorun olmasının yanı sıra -yaş burada önemli tabi- ayrıca gün içinde aşırı ve aşırı yağlı veya sağlıksız yemekler yendiğinde -mesela iki porsiyon 150 gram kuyruk yağı ile yapılmış adana kebap gibim ya da bir ekmek kokoreç + işkembe + kelle paça gibim- oluşan ve yorgunluğa ve -tabi ki olmazsa olmaz- strese bağlı bir durum.

ayrıca benim annemde yaşadı bu problemi zira annemin mesleği diş hekimliği ve üzerine afiyet biraz da yaşı geçiyor. bilek gücü isteyen mesleklerin ilerlemesinde bu yaşanır. bunun bir da latince bir adı vardı da tam olarak hatırlayamayacam şimdi, işte bu kemancılık, gitarcılık, sıvacılık, diş hekimliği gibi mesleklerin uzun süre yapılması ardından veya mouse'nin çok fazla kullanması ardından kronik olarak yaşanan bir şeydir bu. tedavide bileklik ya da -kimi kaynaklara göre- elliktir. sorunun devamı neticesinde ameliyat. yani iki gün içinde geceleri devam ediyorsa kardeşim, tez doktora görün derim ben ta ki bir doktor beni g.t edinceye kadar.

cinebonus varsa cinebonusların tamamında gözlük ile 3 boyutlu izlenebiliyor

sinamanın özelliği diye biliyorum ve izmit'te öyle bir yer yok bildiğim kadarı ile...

bunca yıllık izmit liyim, ama daha duymadım soruna hitap edecek bir mekan. yani bildiğim kadarıyla bunu izleyebileceğin bir mekan yok.

Umut yok yani :/ Teşekkür ederim.. NCity sineması cinebonus değil miydi ya?

son yapılan sinema ncity en düzgünü de orasıdır herhadle ama hiç gitmedim orada sinemaya o ayrı.

insan gozu, bakan ya da bakilan hareket etmedigi muddetce 3b u normalde algilayamaz. o yuzden tabii ki de gozluk kullanilmasi gerek, derim ben.

sinema salonunun bi ozelligi yok. giri$te real3d gozlukleri dagitiyorlar i$te yillar evvel dinozor dergisinin verdiginden :)

Eee ben şimdi İzmit'te seyredebilecek miyim seyredemeyecek miyim anlayamadım tam olarak. En iyisi sinemaları arayıp sormak ...

atasofrasi.blogcu.com bu aletsiz.
www.gorselsanatlar.org bu aletli.
www.ailemizinblogu.com

birbirlerini ortalayacak şekilde ilk olarak birleştirirsin -artı yapacak şekilde- sonra da sürtersin, ve kanımca 1 dakikadan az bir sürede ayıklanır.

zamanininizi kendinize gore ayarlayabilmek anlaminda ben, wall street instutute'u tavsiye ederim. subeleri de var.

eğer konuşmak istiyorsan bence kesinlikle wall street institute.

groundhog day bundan iyisini bulamazsin; o kadar da iddia ediyorum.

Eternal Sunshine of the Spotless Mind ve Notting Hill var bence..sanırım etkılıyodur denemedım ama..

elli ilk öpücük filmini de deneyebilirsin. fifty first dates orijinal adı.

Meg Ryan'ın envai sayıdaki filmi de aradığın tarzdadır..

"erkek tavlama sanatı" her ne kadar erkek tavlamakla ilgili gibi görünse de içinde bir bayanın nasıl tavlandığı konusunda açık seçik bilgiler mevcut ;)

love actually. özellikle ingiltere'den amerikaya kız tavlama amacıyla giden birinin hikayesi var ki evlere şenlik. biraz absurd bir ilerleyiş ama zevk alacağın kesin.

Dokunmayın Şabanıma. Tek geçiyorum.

"Sert ama kibarımdır. İyi dans ederim. Israrcıyımdır."

Hehe.

nasıl pas geçilmiş anlamadım, tabi ki somethings gotta give ve the notebook, bu filmleri izlemeden "ben romantik film izledim" demeyiniz; izleyiniz, izletiniz. hatta bu filmleri izlemek için mümkünse bir kız arkadaş bulun onunla beraber seyredin.

Belcika'da Delirium Cafe her bira-severin ugramasi gereken bir yer. Birkac kere.

Otel/pansiyon yerine mumkun oldukca couch-surfing olayina girmeye calisin. Sirf maliyet degil, sizinle biraz sohbet edecek, ilgilenecek, tuyo verecek bir yerli olmasi buyuk bir arti.

1.hizli treni bilemeyecegim de, eurolines var otobus olarak bu ulkelerin hepsinden hepsine ulasim var. www.eurolines.com

2.www.hospitalityclub.org (bu sitede hangi ulke olursa olsun mutlaka ama mutlaka cok ucuza bazen bedavaya bile kalacak yer bulursunuz)

4.avusturya'ya gitmisken, cek cumhuriyeti'ni(ozellikle prag ve karlovy vary) gormemek olmaz. viyana-prague trenle ya da otobusle 3-4 saat. hatta cek cumhuriyeti-slovakya bile yapilabilir sonrasinda.

1)fransa,belçika,almanya arasında hızlı tren var. ama hızlı trene bu kadar takılmayın derim. imkan olduğunda gece trenlerini kullanın. hostel masrafını azaltırsınız. gittiğiniz şehrin istasyonunda bütün güzergahları görebilirsiniz.
2)kalacak yer ve yemek masrafları falan için günlük 50 euro ayırın. bütçenizi bu şekilde ayarlayın. genelde bu kadar tutmaz ama beklenmeyen masraflar da olacaktır arada. az kişiyseniz yer bulabilirsiniz ama gitmeden 1-2 gün önce internetten yer ayırın.
3)çantanıza dikkat edin. para, bilet ve pasaportu gizli bir kesede üzerinizde taşıyın.
4)belçika da brugge çok sevimli bir şehir. görün derim.

bir aralar Thalys'in kampanyası vardı, Fransa Belçika Almanya arası hızlı trende çok komik paralarla ulaşım sağlıyordu. Özellikle bu firmaya bi bakarsan sana yardımcı olabilir.
ayrıca olabildiğince ulaşıma dikkat edin, gezmek görmek maliyetinden iki kat daha fazlasını ulaşıma harcayacaksınız çünkü.
gezi planınızı daha çok kuzey tarafından yaparsanız daha az maliyete daha çok yer görmüş olursunuz, tabi hareket noktanız neresi olucak bi bilgim yok ama, kafamda çizdiğim rota şu şekilde oldu: Paris - Amsterdam - Köln - Nürnberg - Prag - Viyana - Milano (Como Gölü) - İstanbul
Bu açıdan şimdiden söyleyim en ucuza mal olabilecek rota bu olsa gerek ki bu bile pahalıya patlar ama eğer rotanızı baştan çizer ve ilgili uçak biletlerini bir an önce satın alırsanız maliyetiniz epey düşer. Ama tabi İtalya'ya gidilmişken bi floransa'yı görmemek, Almanya'da Duvar önünde resim çekmemek, brüksel'in meydanında oturup bir bira içmemek olmaz tabi ama dediğim gibi maliyetli olur. bu yüzden bir an önce geçiş ülkelerini belirleyip uçak bileti mi tren bileti mi artık neyse bir an önce satın alınması.
Bunun yanında hosteller geceliği 50 Euro dan başlıyor bunu bir yana not edin, gerekirse gideceğiniz yerde sabahlamayı tercih edebilirsiniz, mesela paris dediğiniz yer 1 günde kesinlikle bitmez, 3 gün en azından bütün güzelliklerini görmek için anca yetecektir. hele hele musee de louvre için en azından 2 ila 3 saat tour eiffel için ise yine 1 saat kurukta beleyeceksiniz ki hani daha versailles fln... yani kalacak yer için ucuz yerleri tercih etmeniz yanı sıra -formula 1 hostelleri mevcut en ucuz olarak benim bildiğim- tekrar söylüyorum mümkün olduğunca sabahlamaya trende uyumaya özen gösteriniz.

1- kesinlikle ryan air ve easy jet'in sayfalarında gezin! ben geçen yaz madrid paris uçak yolculuğu gidiş dönüş vergiler dahil(aslında sadece vergiler var:)) 35 eur'a yaptığımı bilirim.

2- yunanistan italya arası feribotlar oldukça uygun interrail biletin olmasa bile
2005 yazında bari-igumenitsa feribotu 54 eur. idi

3- interrail biletin yoksa ülkeler arasaı tren yolculukları oldukça sarsıcı olabilir. yine geçen seni ryan air'e yönelmeden evvel ispanya fransa arası tek gidiş biletin 212 eur. (öğrenci tarifesi) olduğu dumurunu yaşamışlığım vardır. bu örnek dışında sen de araştırırsan göreceksin ki tren oldukça sarsıcı olabliyor.

4- yine de bastıra bastıra söylüyorum EASYJET RYANAIR ve GERMANWINGS bu üçü kolunda altın bilezik:)) kesin ama kesin olarak bir düşün derim.

5-içimden bir his turkmsic gibi birşeye dahil olduğunu söylüyor. haklıysam beni uyar sana birsürü ayrıca tavsiye vereyim. TurkMSIC ne la? diyorsan boşver bu maddeyi yoksayabiliriz

interrail.genctur.com

paris konusu açılmışken 3 günlüğüne gidiyorsan louvre gerçekten fuzuli oluyor hele ilk seksiyonundan sonra adeta çıkmak için koşarak geziyorsun. 3 günlük paris gezisinde ne louvrede harcayacağın 1 gün(yarım gün gezme yarım gün de ancak dinlenme,ne de eiffel kulesi önünde bekleyeceğin 4-5 saat lüksün var. bu ikisini yaparsan pişman olursun uyarayım. ve evet paris'i mutlaka görmelisin bence

Cevaplar için çok teşekkürler. İlk eklemem gerek şey uçak biletlerimizi aldık, vizelerde tamam ve interrail olayıyla alakamız yok.

Yaptığımız planı en azından kafamızdaki şeyi söyliyeyim. Yine sizden "mantıklı olmuş", "mantıksız olmuş de git ya" şeklinde yorumlar bekliyorum.

İlk olarak gidişimiz İzmir - Stuttgart olacak. Ablam orada doktor olduğundan o noktaya gidiyoruz., kendisi bizi karşılayacak. Yaklaşık 3 hafta gezme süremiz var çünkü 31 Temmuz'da Hamburg yakınlarında Wacken Open Air'de olacağız, olmamız lazım Opeth, Bodom izleyecek deli gönül. Bu 3 hafta'yı şu şekilde değerlendireceğiz:

Stuttgart -> Munih -> Viyana -> Uçak ile Roma akabinde Floransa, Venedik, Milano (4-5 gün İtalya yaparız diyoruz) -> Marsilya, Bordoex oradan Uçak ile Paris (6-7 gün Fransa olur diyoruz)-> Hollanda - > Hamburg

Sonra yaklaşık 8-9 günümüz kalıyor ki onda da Almanya'yı gezip Dortmund uçağıyla döneceğiz.

Aklımıza takılan sorun şu ki 4-5 gün İtalya'da 3 şehir gezmek için yeterli olur mu? Çok mu yorucu olur? Veya 1 haftada Fransa'da Marsilya, Bordoex ve Paris yapmak uçak kullanılmazsa yorugunluktan adamı öldürür mü? Biraz daha rahat ve dinlenerek gezmek için aradan İtalya'yı çıkarsak mı ne yapsak? Yoksa 2 kez 2 nokta arasında uçak kullansak mı daha iyi olur?

Dipnot: TurkMSIC'tan değilim ama kıyısından köşesindan EBAT olarak bulaştık :)

interrail bileti alman daha mantıklı. o kadar ülkeyi gezmeye yürek dayansa cep dayanmaz. misal münihten prag a ikinci sınıf tren bileti 40 euro. 1 ay içerisinde hiç gezmesen 14 15 şehir gezersin ve interrail biletin yoksa çok tuzlu olur.

selam hamburg´ta nerede kalacaksiniz fikiriniz var mi sizlerle ilgilenebilirim hamburg´ta zamanlari ayarlarsak. kesinlikle italya´yi cikarmayin derim ben interrail kullanin pasa pasa gezersiniz

Ekonomik olmasını istiyorsunuz fakat hızlı trenlerden bahsdiyorsunuz. Hızlı trenler pek ekonomik bir çözüm değil. Interrail ile alakamız yok demişsiniz fakat interrail bir ulaşım tercihi neticede ve sizin gibi biri için daha hesaplı olacak. Eğer güzergahınızı iyi ayarlayabilirseniz flexipass'lere bulaşabilirsiniz.

Sonuçta zevklerinizi, ilginizi biz bilmiyoruz. İlgisiz biri için Roma 1 günde gezilebilecekken bazıları her şeyi görmek isteyebilir. Demek istediğim, planınızı sadece gideceğiniz ülkeler, şehirler üzerine yapmayın. Neler görmek istiyorsunuz? Görmüş olmak için olmayın. Gideceğiniz yerde ilginizi çeken neler var? Oraya gitmeniz için değer mi? Avrupa'nın yarısını gezmekten bahsediyorsunuz. Çok şey göreceksiniz, çok eğleneceksiniz, fakat her şeyi kısıtlı sürede bitiremezsiniz. Daha fazlasını görmek isterseniz, çok daha fazla yorulacaksınız. Aradaki denge size kalmış.

Her yer trenle yakın. Çok uzak sıçramalar yapmayacaksanız uçağı kullanmanıza gerek yok bence. Ancak önceden çok ucuza ayarlayabilirseniz işe yarayabilir. Konaklamaya vereceğiniz parayı gece trenlerine verebilirsiniz. Bir de sizi ağırlamak, gezdirmek isteyenleri geri çevirmeyin. Her zaman bilen birilerine takılın.

- Bir kere bence programı baştan yanlış yapmışsınız. Batı Avrupa, özellikle kuzeybatı çok pahalıdır. Daha ortaları, doğuları ya da bilemediniz güneyleri gezmeliydiniz. Gezilecek görülecek şeyler her yerde var.
- Hızlı treni de boşverin. Bu trenler otobüse ve normal trene değil, havayoluna alternatiftir. Heves ettiyseniz denemek için 1-2 kere binin ama tasarruf yapmaya niyetliyseniz kesinlikle size gelmez.
- Avrupa'da trenler otobüslerden pahalıdır. Eurolines'a bakın siz. Yazın ucuz uçak bileti bulmak zor iş.
- Hospitality club ya da couch surfing imkanları bulamazsanız (ki daha önceden tecrübeniz yokken bulmanız zor) hostel için www.hostelworld.com kullanın. Hem yeriniz garanti olur hem de walk-in fiyatlarından kesinlikle daha ucuza rezervasyon yaparsınız. Milletin yorumlarını da görmek mümkün. Ama bence hosteli de boşverin direkt bir dandik çadır (20-25 liralıklardan), birer de uyku tulumu ve mat alın kendinize. Her Avrupa şehrinde çok güzel ve donanımlı kamp alanları var.
- Açık söyleyeyim, o kadar yeri 3 haftada gezemezsiniz. Yani gezersiniz de, pek bir şey anlamazsınız gezdiğinizden.
- Roma'yı görün yeter. Gerisi yalan :)

İyi yolculuklar.

Yorumlar için teşekkürler. Genel olarak bir toparlıyayım:

- ilk olarak batı-kuzey batı avrupa'yı gezmek bizim değişmez planımız. çünkü hem almanya'da ablam+arkadaşımın akrabası var. hem de zati kuzeyindeki wacken'daki festivale gideceğiz. ayrıca fransa'yı görmek istiyoruz. zaten ikisinin arasında hollanda kalıyor. yani abi buralar pahalı misal ispanya+portekiz çakalım gibi bir şey söz konusu olamaz, teklif dahi edilemez :)

- hızlı tren olayı zamandan kazanmak için aklımıza gelmişti ekonomik olduğundan değil. fakat bir çok kişinin "amman ha" tepkisi ile karşılaştım. yolculuk + ekonomi için bir gün gece treni, bir gün hostel şeklinde olacak gibi gözüküyor. ayrıca yardımcı olan bir hayırsever kullanıcın bahsettiği gibi germanwings'ten aldık uçak biletlerini. ucuz bilet bulursak direk alıp rotada rötüşlar yapacağız.

- hostelling club'a üye başvurusu yaptım, bekliyorum. fakat sıfır referansla yeni bir üyeye gel buyur denilir mi orası şüpheli.

- "pembeli kız" wacken'dan sonra (ki tam olarak 3-4-5 ağustos'a tekabül ediyor) hamburg-berlin civarını gezmeyi düşünüyoruz. irtibatı nasıl sağlayacağız? he bu arada başka bizi bizi ağarlamak ve gezdirmek isteyen sevgili okuyucular! beklediğiniz an geldi. işte size fırsat :)

- 386dx kocaman köşeli bir jetonu düşürdün bende çok sağol :) zaten wacken'a gidip çadır kurucağız. çadırı wacken'dan hemen önce almayı düşünüyordum da yola çadırla çıkarsak hakkaten de bayağı bayağı ucuza getirebiliriz yolculuğu. aklıma gelmemesine hayret ediyorum. muhteşem öneri cidden tekrar çok sağol.

- en temel şeyi sona saklıyayım, gezmek benim için oranın yemeğini yemek, içkisi içmektir her şeyden önce :) fransa'nın güney sahilinde içip çadırda sızmak ve elde harita tekrar yola koyulmak şu an bayağı sempatik geliyor kulağıma. ha 2. haftada hal kalmazsa görürüm ben seni derseniz tabe ona da bir şey diyemem.

bana mail adresimden ulasirsan sizi hamburg´ta gezdiririm kalacak yer de ayarlariz hostel falan.oradan da berlin´e postalarim sizleri ;)

[email protected]

www.couchsurfing.com

kalacak yer problemini kolaylar ve de çok ucuza getirirsiniz.

her memleketten, her yerden insanlar var. size kendi evlerini açıyor, yatacak yer veriyorlar ya da şehri gezdiriyorlar ya da benzeri şeyler. bunlar için de ücret talep etmiyorlar. tabii türkiye'den bir hediye götürmeniz yerinde olur. siteye bakmadan yola çıkayın derim.

hızlı tren olmasa bile normal trenlerin çoğu da 200'e çıkıyor batı avrupa'da.

Öncelikle afiyet bal şeker olsun yediğiniz balıklar bol bol protein olsun dedikten sonra.... buyurun burdan diyorum :)

www.balikavi.net

un ile ya da firinda bugulama yaparak. uyyy agzimin suyu akti

yağlı balıklar ızgarada daha güzel olur. ama yağlı olmayan balıkları ızgara yaparsanız kurur. onları da una bulayıp yağda kızartabilirsiniz.

Yağlı olanlar,fırında pişirme kağıdı üzerinde pişirilince güzel oluyor.

büyük balıkları fırında bir miktar pişirdikten sonra tavuk gibi küçük parçalara ayrırarak (didikleyerek) damak tadınıza uygun şekilde salataya dönüştürebilirsiniz.

"en iyi" si kişisel olsa gerek ama ben "mangalda sardalye"nin üstüne balık yemedim.. sardalye zaten tutmasından ayıklamasına, pişirmesinden yemesine görsel şölen =)

ufak balıkları (hamsi, istavrit, çinekop vb...) temizleyip yıkadıktan sonra suyunu emmesi için bolca unlanıp yağda tavada kızartılması,

orta ve büyük boy balıkları (uskumru, palamut, çipura vb...) patates limon kabuğu bir iki diş sarımsak ve varsa, bulabilirsen defne yaprağı ile altına ve üzerine yağ döktükten sonra -isteğe göre salça ile yumurabilinir- önceden ısıtılmış fırında 25 - 30 dakikada pişirilmesi,

özellikle çipura ve somon için ısrar ve tavsiye ettiğimiz şekliyle, kömür ızgara'da -mangalda- altlı üstlü kızartılması,

hamsi için ise kemiklerini de soyabilecek kadar profeyonel isen aralarına un ve ceviz koyduktan sonra yağda kızartması -hamsi köftesi-,

yine mangalda ufak balık kızartılacaksa bunların aleminyum folyo'ya sarılıp kıartılması,

pek bir güzel olur. al sana hepsini verdim, afiyet şeker olsun, ama yanına taze soğan ve roka yemiyorsan sen bilirsin deyim deyim, ne deyim...

godless commie'nin bir hamsi kuşu vardır, normal un ve mısır unlu rakılı bulamaçla iki hamsiyi yapıştırıp kızarttığı. of.

ben ki balık sevmem..

muhtemelen yakinda "15 gun icinde odemezseniz mahkemeye verileceksiniz" diye bir posta gelebilir.

internet bankaciligi kullaniyorsan girip oradan borcuna bakabilirsin. ya da hizmet numarani bana soylersen senin icin bakabilirim.

borc biraz katlanmistir. 3 ayda geciken 49 ytl oluyordu 58 ytl. avukata verilmemis olabilir henuz cunku 1 yil gibi bir sureden geri geliyorlar. yine de odeyin derim en kisa zamanda.

hiç bişey olmuyor merak etme. ben 1 sene tlefon faturasını yatırmadım, anca aradılar beni cepten "şüpheli alacaklısınız" diye. yani öyle bişey oldu mu muhakkak arıyorlar. ayrıca 7 x 30 olduğuna emin misin, ben adsl'nin 35 olduğunu sanıyordum, bir daha kontrol et istersen. bu arada sen bu kadar ay adsl ödemediysen kannımca telefon faturasını da ödemedin, ben derim ki sen bence telefon faturası içinde git bir kontrol ettir, zira patlarsın benim gibi... Ayrıca hala kesilmemişse internetin helal olsun.
ve tabi ki internet hesabın şehirden şehire nakil ettirilebiliyor. zira ben sormuştum bu iki sene kullanma kampanyasında "ben giderim, bu hat nolcak?" deyü, "merak etme biz peşinden getiririz onu" demişlerdi, haberin olsun.

hala mümkün olabilir. ama çok heveslenme.
eğer dosya çooook önemli ise:

1. harddiski kullanmayı derhal bırak.
2. harddiskini halihazırda windows kurulu bir bilgisayara ikinci harddisk olarak bağlayarak kurtarma programlarını denemeye başla.

çünkü (kısaca) windowsu kullandıkça farkında ol/olma sürekli yazma silme işlemleri yapıyorsun. aradığın dosyanın tam üstüne yeni bir dosya yazman işini daha da zorlaştırır.

easyrecovery yi dene can see nin dediği şekilde.

ben 2kez formatlanmi$, tekrar partitionlari olu$turulmu$ fakat dosya yapisi bozulmu$ olan 40gb'lik diskten (10gb'i okunamaz halde bozulmu$tu, o ayri) 22gb civari veri kurtardim recover my files sayesinde. tabi taramaya ba$lamadan once ntfs olarak bir kez de ben formatlami$tim. onu da du$un.
yani mumkun. bozuk dosya, illa ki cikacak kar$ina.

Kurtarma işlemini bir kaç farklı programla birden deneyin.

(bkz: data recovery programlari )

teorik olarak evet. pratikte farklılıklar olabilir.

'can see''in önerdiği metoda ek olarak. Active Undelete isimli programı şiddetle tavsiye ederim.
Ayrıca bozuk olan word dosyalarını makul düzeyde tamir edebilen programlar var.

bu sorudan aklıma geldi sorayım: Empire State'in tepesindeyim, elimde laptop, arkadaşların resimlerine bakıyorum... Şu patlayan yanan pil mevzuu, bir anda alev aldı laptop, cayır cayır yanıyor. Söndürecek şey de yok, attım Empire State'in tepesinden aşağıya. O sırada da aşağıda bando varmış, laptop yanarak düştükten sonra üzerinden geçtiler. Arkalarından hal bu ya, asfalt düzeltme makinesi geçti, sonra da acil iniş yapan bir Boeing 747'nin iniş takımlarının altında kaldı. Çok ısınmıştı, bende önce hemen Hudson nehrine attım, 8 ay sonra bulduk laptopı. Neyse, bende başladım laptopı temizlemeye, belki çalışır diye, ama çalışmadı. Disk'ini söküp başka laptopa taktım. Onda da bir har har har sesi falan, format attım geçmedi, bir daha attım geçmedi, bir daha attım geçmedi, bir daha da attım geçmedi. Ulan dedim şimdi geçicek low level formatı, ve factory reset'i dayadım geçmedi. Ben de içini açtım, baktım biraz çamur var biraz da kararmış. Çamaşır suyu döktüm, bulaşık makinesinde yıkadım, kapattım, bu sefer hiç ses yok oh süper dedim. Nasıl başardıysam bir 8 kere daha format attım, ama hala böyle bir garip çalışıyor.

Şimdi bu resimler kurtarılabilir mi? Sizce şans var mı?

fotograf makinesinde hala duruyor olabilir resimler, oraya bir bak.

bad sector ya da good sector errorları genelde diskette oluşan fiziksel hasarlardan müzdarip çıkan uyarılardır ve genelde geri dönüşü yoktur. yapılması gereken en mantıklı hareket başka bir bilgisayara takıp* recover my files progrmaını çalıştır, ama bilgin olsun dosyaları kurtarırsan hemen başka bir harddisk'e yere at çünkü artık o hdd fazla gitmez, çöpe gider bi kaç haftaya.

@compumaster.
hayır. :)

ama... yalnızca formatlamış ve sonra yanmış ve sonra denize düşmüş olsaydı.. son bulunduğu ortam şartlarını bozmadan (misal aynı deniz suyunun içinde kalacağı bir kap ile) kurtarma vaadi veren firmalar var.

senin örnekte tüm şartlar aşırı zorlanmış.

herkese çok teşekkür ederim,
gidip kendime yeni bi harddisk alıcam ve tekrar deniycem. eğer 2 ay önce kaybettiğim babamın günlüğünü kurtarabilirsem hepinize minnetttar kalıcam.

Şimdii aslında direkt duyuru açacaktım ama ayar mayar alırım korkusuyla önce arama yaptım. aslında gayet doyurucu cevaplar verilmiş ama olsun, gene verilsin. istiyorum ben bunu.

"final recovery" kullandım bu iş için. geri getirdiğim tüm video dosyaları bozuk çıktı. hiçbirini açamadım.mühim dosyalar değildi gerçi sadece denemek için şeyapmıştım ama hayalkırıklığı oldu. asıl mesele bi arkadaşımın laptopundan kurtarmak istediğimiz mp3 dosyaları. "final recovery" scan sırasında tamamlanmadan kapanıyor kullanamıyoruz bile.
şimdi en uygun en bi güzel program "recover my files" mı???? ayrıca diskte defrag yapılmış olması silinmiş dosyaların durumunu etkiler mi? hiç format atılmamış bir disk bu arada bu. sadece silinmiş.

bir de çok uzun sürüyor 40 gb hdd nin recovery programı tarafından scanlenmesi. 1 buçuk saati geçti sonra program bitirmeden kapadı kendini. felan.

tabi ki skype tartışmasız. Normal telefondan da daha net.

ek bilgi olarak; görüntü de ekleyebilirsin olaya, sabit telefonda arayabilirsin kredi kartıyla para yatırarak daha ucuzdur normal tarifelerle karşılaştırılınca.

skype'in philips ile urettigi telefonunu alirsan, aldigin kisi skype'da online olur, onun ev telefonunu aramis olursun (bilgisayar gerekmiyor, ev telefonu ile birlikte kullaniliyor)

evet skype güzel görünüyor. yalnızca tam olarak anlamışmıyım diye soruyorum. mesela baktığım ücretlendirmede UK i aramak 100 dakikası 2 euro mu oluyo? bi de voip nedir ne değildir bilen var mıdır?

voip; voice over ip. yani ip üzerinden ses iletimi. skype zaten voip teknolojisinden yararlanıyor.

skype gercekten bu isin tartısmasız en iyisi
ben size skype destekli wi-fi telefonları tavsiye edebilirim,kablosuz internet baglantısıyla nerede olursanız olun (mesela kablosuz internet hizmeti veren cafe'ler) pc'ye gerek duymadan rahatca konusabilirsiniz.(Bu cihazların icinde sadece skype yazılımı oluyor ve sadece skype gorusmesi yapmak icin kullanılıyorlar.

Ya da gene wi-fi destekli pda,cep telefonu gibi cihazlarla da skype kurulumu yaparak rahatca bedava konusabilirsiniz.

Ses kalitesi konusunda supheniz olmasın,normal ev telefonlarından bile daha kaliteli oldugunu garanti edebilirim.

Bu arada compumaster'a bir sorum var,philips'in telefonlarının pc ya da internet baglantısı olmadan kullanıldıgına emin misiniz?
Ben cok arastırdıgım halde boyle bir sey duymadım,ev telefonuyla skype baglantısını nasıl saglıyor?
Benim bildigim o philips skype telefonlar %100 pc'ye gereksinim duyuyor.

internet tabi en guzeli.
gtalk da kraldir goru$me konusunda. usb telefon da alirsaniz oh mis.

peki şöyle ucuzundan wi-fi destekli telefon önerseniz? bi de yazılımı skypeden mi indirecez bedava konuşmak için?

frings diye bi olay da varmış şu wi-fi destekli telefonlardan konuşabilmek için. www.frings.com da inceledim fazla birşey anlayamadım. nedir ne değildir.

teamspeak diye bir program var biz bunu genelde multiplayer oyunlarda kullanıyoruz, bilgisayarı hiç yormuyor ve ayrıca telefonlara da kuruluyor. kendinize özel bir kanal açmak biraz sorun sadecei bunu da internetten temin edebilirsin zaten bi şekilde öyle veya böyle. o kadar ki acaip ucuz.

Arkada$ım bu i$ için önerim voipraider. ben kullanıyorum, hatta türkiye içi aramalarda bile kullanıyorum ve çok ucuz.
www.voipraider.com adresinden satın alabilir, fiyatlara bakabilirsin. Ses kalitesi fln süper zaten ev ve cep telefonlarını ve herbi$eyi dakikası 13 cent. belirli kredi alıp kullanabiliyorsun. bu iyi bir$ey. swh

sabit telefon ve cep telefonu aramada lowrate voip iyiymiş diye duydum.

"kendi kendime izleyebileceğim bir virüs programım var" tarzında bir checkbox falan olmalı oralarda bir yerlerde.. onu işaretleyin.

çok yüksek ihtimalle avira'nın update yapılması gerekiyordur herhagi bir internet bağlantısı yoksa bundan dolayı böyle bir ibare ile karşılaşıyor olabilirsin ya da internet vardır ama avira'nın update manager'i sakatlanmıştır. setup'ı varsa hemen modify et. mümkün değilse prof. edition unu indirebileceğin bir site verebilirim sana. öpüyorum.

img136.imageshack.us

ekşi sözlük kararını verdi zaten, onun neticesiyle uğraşıyoruz.
çıkan bir sürü kişi var, her gün de bir sürü kişi çıkıyor. ona yakın hızda da geri çaylak olan veya uçan mevcut.
beklemek artık dayanılmaz bir hal aldıysa, kendi hesabınızı kapatma şansınız da var.

(bkz: olan biten/#11500940)

kendi hesabını kapat demek yukarda yazılanları bir nevi kabul etmek anlammı taşıyor herhalde veya bana öyle geliyor. birilerinin 1 milyon $ vermiş olmasından endişe duyuyorum.

kendi hesabını kapat demek, "maalesef uzun süredir bekliyor olmanız normal, beşyüz bin kişi var ve sırayla bakıyoruz, beklemek sizi delirtecekse hesabınızı kapatıp bu eziyetten kurtulabilirsiniz" anlamı taşıyor.
bir de, assert h'in verdiği bakınızdaki entryi okumak faydalı olabilir.

hesabı kapat bitsin bu sıkıntı demek biraz da "okullar olmasa milli eğitimi ne güzel yönetirim" demek olmuyor mu?
bir de bu çaylakları yazar yapma bu kadar zor oluyor da neden kademeli olarak yapılmıyor onu merak ediyorum. tamam sırada 500 bin kişi var ama bunu alan da ekşi sözlük yönetimi değil mi?
ekşi sözlüğü yıllardır okuyorum, seviyorum ama eleştiriye bu kadar kapalı olmak ekşi'nin kendi duruşuyla çelişmiyor mu?

bunun eleştiriye kapalılıkla arasındaki ilintiyi kuramadım ben.
8 moderator + ssg = 9 kişi, her biri günde ortalama 15 kadar yeni yazarla ilgileniyorlar diyelim. (Yazar olduktan sonra tekrar çaylaklığa düşenleri dahil etmedim, ayrıca ispiyonlanan entryler de var yapılan iş dahilinde, o da bu konunun dışında). Yaklaşık 130 yeni yazarın entryleriyle ilgilenildiğini gösterir bu gün başına. Bunların yarıya yakın (atıyorum: 50) yazar olsa ve o gün 30 yazar da (çoğunun yeni yazar olması olasılığı çok yüksek) muhtelif sebeplerle uçsa, her gün yazar sayısının ancak 20 kadar artacağı görülebilir. Tabii bunların hepsi sallamasyon bilgi, zira her gün aynı sayıda yazarla ilgilenmek mümkün olamayabiliyor. mesela bugün gerrain coştu ve 100 kadar yeni yazarla ilgilendi, şu anda zombileşmiş olduğunu hissedebiliyorum. az önce kendi tarihçesine not aldı adam yav ahahahhaha

bir de kendi adıma şöyle bir bilgi vereyim:
entrylerini incelediğim yazar adayının hatası var diyelim, ancak diğer entryleri iyi olduğu için uçurmamaya karar vermişim. bu durumda entrysini sildikten sonra "geç şimdilik" diyerek kendisini sıranın sonuna gönderiyorum [diğer entryleri süper ötesi şahane harika entryler olmadıkça, ki az ihtimal bu]. zira kendisi ilk hakkını yeterince olumlu bir şekilde kullanamamış oluyor.
ayrıca, ilk bakışta (muhtemelen 1-2 sn içinde) yazarın entrylerini okuyup okumayacağıma hemen karar veriyorum. 1-2 tane anket entrysi, diyaloglu geyik veya sadece bkz'dan ibaret entry yazmış olması, diğer entryleri süper olsa bile o yazarın entrylerini okumadan sıranın sonuna göndermemle sonuçlanıyor. zira çaylak arabiriminin oralarda bir yerlerde, "sadece örnekten veya bkz'dan ibaret entrylerin çaylak entrysi olarak sayılmayacağı" ibaresi buulnmakta.

bir de, allah aşkına 64 tane entry girmeyin yav. hemen pas geçiyorum, asla da okumam 60 küsür entry yazmış adamı, çünkü onun yerine 6 tane başka çaylakla ilgilenebilirim. diğer çaylaklar bitinceye kadar sıranın sonunda bekler o aşırı hiperaktif arkadaş (kendi açımdan konuşuyorum tabi).

peki bende bişey sorayım; bundan sonra sözlük herkese acık bi komunite mi olacak? hic bitmeyecek mi yazar alımı? sonsuza kadar kayıtlı okur olmak icin basvuranlar hep caylak mı olacak??

anlamadığım bir şey var:
moderatörün entrylerimi okuyup okumadığını nasıl anlayacağım ben?
çünkü eğer entrylerim ortalama ise beni sıranın sonuna yollayacaklar anladığım kadarıyla, uçurulmanın yerine... bu nasıl bir denklemdir yahu?!
bari sıranın sonuna göndermeyin de okunup okunmadığını anlayalım. ya hep ya hiç diyorum ben...

sirrikadem: bilemiyorum? tanım yapmayı biliyor isen ve garbage değilse, sıranın sonuna atılma durumu olmaz zaten.
sıranın sonuna yollanma ise şöyle oluyor: onay bekleyen 20 bin çaylak belli bir sıraya göre geliyorlar ve sıranın en sonuna itelenmiş oluyorsun.

sözlük bindiği dalı kesmek istemeyecektir bence. bu konudanda anlaşıldığı üzere eski binlerce okur şimdinin çaylaklarının bir çoğunda sabır tükenmek üzere gibi duruyor. yani moderatörlerin dediği gibi kapat git demek sözlüğün eski durumunu düşününce biraz cesur kaçıyor. sözlüğü şimdilik idare eder mi eder fakat bu kadar adamı oyalamak sonraki yıllarda dert açar gibi duruyor. belirsizlik kimseye yaramıyor çünkü.

edit: bu arada nerden kapatılıyor bu meret:)

(bkz: sekizinci nesil çaylak/@chemsuk)

bir kıyas olsun diye kendi durumumu belirteyim:

9. nesil kayıtlı okurdum. yazar alımlarının açıldığı gün 10 entry girdim. sonraki günlerde entry girmeye devam ettim fakat sonradan girdiğim entryleri direkt çöp kutusuna postaladım, sonradan canlandırmak üzere. bu arada ilk 10 entrymden bazılarını sildim ve ikinci gün girdiklerimi 10 entry arasına koydum.

10 ocakta yazarlığım onaylandı. bir arkadaşın dediği gibi bekleme konumunda da değildim, yıllardır yaptığım gibi okumaya devam ediyordum; derken bir gün bir baktım yazar olmuşum.

sanırım bu konuda gerrain ve kimi raikkonen kendilerini laf anlatma uğruna heba etmeye adamışlar. benim şöyle bir düşüncem oldu. bu süreci daha sıkıntısız ve daha kısa sürmesi açısından ssg bir kaç kişiyi daha sadece çaylak onaylamakla yetkilendiremez mi? bunu suser'ların da bilmesine gerek yok, siz kendi aranızda halledin işte. lan! yoksa!!??

istatisik kısmında şu an 19360 onay bekleyen yazar var. kimi raikkonen, 8 mod + ssg diyerek 9 kişinin günde ortalama 130 yazarla ilgilendiğini yukarıda belirtti. şimdi çaylak arkadaşlarım olayın "bana niye sıra gelmedi" diyedursun, 19.360 kişilik bir kümenin içinden 130 kişilik bir grup seçiliyor. öte yandan 57448 tane 10 entry'i henüz tamamlamamış çaylak gün be gün tamamlıyor ve onay bekleyen çaylak olarak ekleniyor. 19360 sayısı artmaya devam ediyor. hal böyleyken bence gün içerisinde yazarlığı onaylanan kişi olma olasılığı azalıyor. he elbet birgün olacak, bunu bildikten sonra geriye hiçbir endişe, sıkıntı, keder kalmıyor zaten.

entrylerimize yaptığımız edit bile belki bizi sıranın sonuna atıyordur bilemiyorum, onu kimi raikkonen veya bir başka yetkiliden duymadıkça emin olamayız.

not: evet algebra finaline çalışıyorum.

çıkın bi dolaşın hava alın. rahatlayın. ekşi sözlüğe üye olacam diye uyuşturucu bağımlısı triplerine girmeyin. biraz da insanlara anlayış gösterin, kendilerini parçalayacak halleri yok sanırım makul bir sürede yapıyorlardır işi.

ha sözlükle ilgili endişeniz varsa, çaylak olamam diye korkuyorsanız allah aşkına çaylak modunda son gördüğümden beri değişmediyse neyi nasıl yapacağınızı ne yapmamanız gerektiğini o kadar güzel anlatmışlar.

ya bak benim teknigi uygulayabilirsin, bir ihtimal.. ben caylakken baktim 10 entrymi girdim, bekledim bekledim bu is olmayacak, bissuru entry girmeye basladim.. artik tamamen rasgele bana sira mi geldi, yoksa "bu adam surekli entry giriyo sonra kontrol etmek cok zor olacak" falan mi dediler bilmiyorum, bir de baktim yazar olmusum..

bence de beklemek çok faydasız. zira ben son entrymi 5 kasım da girip onay bekleyen çaylak konumuna geçtim yamulmuyorsam eğer. ve o zaman baktığımda 3 bin çaylak vardı onay bekleyen ve üzerinden de 2 ayı geçgin bir zaman geçti. kimi'nin dediği sisteme göre ele alırsak bu durumu şu an bana çoktan sıra gelmiş olması gerekiyordu ki bence o sistem de yeterince açıklamıyor yazar alma sistemini. beklemek yersiz herkes normal günlük işlerine dönüp takılsın ekşi'yi de okumaya devam etsin. zira okumadan yazar olunmaz. önce biraz bir şeyler okuyup fikir sahibi olup ondan sonra yazar olmak hem sizin için hem de ekşi için daha hayırlı olur.

harika yazdiginizi falan dusunuyosunuz sanırım. bi seyi begenmemislerdir gondermislerdir. bastan bastan okuyun hepsini. edit falan yapın. bkz kullanın bol bol. işi bildiginizi gosterin. cok da buyutmeyin. hic beklemediginiz bi anda geliyo boyle heycan yapıp lan olmusmuyum dedigim onca zamanda bi hareketlenme bile yoktu. sonra lan ne gelmis bakiyim diye maili actim yazardım falan. okuyun, oylayın, online olun. sozluk sadece yazmak icin degil ki.

1- sözlük 9. yılını tamamlamak üzere. 9 yıldır burada duran birşeye o kadar senedir yazar olmamışsınız da, 2 ay beklemişsiniz çok mu?

2- ben hala ve hala ikinci bir miğferdibi beklentisi içerisindeyim. moderasyonun çaylak onaylamaktan daha önemli işleri olduğunu düşünüyorum.

3- bunların hepsinin yanında, bence hepsinden daha önemlisi, sözlük kişisel bir teşebbüs. böyle bir bürokratik yapıya sahip olması tamamen kişisek bir tercih. demokratik bir yapı olma zorunluluğu yok. moderatörler sadece nick'inizi sevmediği için sizi onay bekleyen çaylak sırasının sonuna atabilir ya da sadece bayan olduğunuz için entry'lerinize bakmadan yazar yapabilir. kimse çıkıp da "neden böyle yaptın?" diye hesap soramaz. hesap soracak tek insan da ssg! demokratik demesek bile, adil bir sistem olması tamamen bazı insanların -haklı olarak- kişisel tercihleri. moderasyonda keyfiyet faktörü, istesek de var, istemesek de var ve bu bizim mızmızlanabileciğimiz birşey değil.

Uyarı aldıkları için paylaşım sayfalarını kaldırdılar geçen hafta.
www.cithiz.com

evet gitti orası. uyurgezer.net te kaldırdı film arşivini. kaldık yabancı sitelere.

film şirketlerinin türkiye temsilcileri sahipleri hakkında tutuklama kararı bile aldırmışlar rusya da yaşayan sahibine göre. kapatılmadan da kötü durumda yani.

alternatif olacaksa eğer sharebus.com var.cithiz ile beraber en sağlam arşiv burada.

geçen hafta ilgili makamlar kendilerini dava edeceklerini salık verdiği için an itibariyle hala patlak konumda bulunan artık sadece donanım konusunda bilgi verebilen ve eski dava konusu olmayan linkleri kalmış, hem rapidshare'yi, hem onca upload yapan adamı hem de o esnada download sıralamasında bekleyen flash get'leri feci halde üzmüştür.
ama üzülmeye değmez zira, bu oluşumda emeği geçmiş zatlar ve yakınları ve eski üyelerin yeni bir yapılanma içine girdiğini ben söylememiş olayım sizde ordan burdan bir yerden duymuş olun. hatta sitenin isminin de www.downup.net olduğunu ben hiiiiiç duymadım görmedim yazmadım elimden kaçtı.
zira patlayan sitenin hemen ardından işleme koyulan çoğu öğrenci olan bu insanlar anladığım kadarıyla eski cithiz'in performansını en azından 1-2 ay içinde sağlayacaklardır.

bildiğim kadarıyla o kauçuklar tek olarak da satılıyor, d&r'da vardır.

etrafındaki insanlardan birinin kulaklığınınınkini çal. ama açıkcası o dediğin markayı gözle görmüşlüğüm yok zira herhangi bir boyut algılamasını yanlış izah edebilirim.
sümger alınır, lazer kesimli bir bıçakla (ya da acaip keskin farketmez) enine ve boyuna keslir. sonra üzerine bir kumaş ve üstüne ütü konması vasıtası ile iyice kıvırtılır ve neticesinde ikiye katlanacak şekle gelir. al bu şekliyle o yumuşak şeyin yenisini alana kadar idare edersin. bu arada o yumuşak şeyleri satıyolar gerçekten.

hepsi bir seferde aklima gelmiyor, ek olarak two and a half man, according to jim, married with children, House, deadwood, Seinfield, Nip Tuck, CSI serileri (3u de)firefly, 4400, bufy the vampire slayer, angel, Babylon 5 serileri, Band of Brothers, dirt, everybody loves raymond, Farscape'de bitti. Hatta neden bilmiyorum friends ve sex and city'nin birer ikiser bolumunu bile izledim -elbette kastim iyice soup opera diziler degil, sildim zaten bunlari. ingiliz ekolunden de coupling, black adder, it crowd, british bilmemne, monty python vs de izlendi. animelere hic girmiyorum, bir de onlari dvd olarak almak zorunda kaliyorum. Baska basarili tv dizisi bilen?


mal beyani gibi olmus pardon da, cidden izleyecek dizi bulamiyorum.Bir cogu da aklima gelmiyor daha arsivdekilerin. Bi buldurun.

not: "yalan ruzgarinin 33. sezonu cok guzeldir" diyeni bulup, hayatini karartmaktan cekinmem.

belki the lost room'u atlamissinizdir. ancak bu listeden sonra, uc bolumluk mini dizi ne kadar yeter bilemiyorum.

yeteri kadar dizi izlemişsin, biraz farklı şeyler dene.

(bkz: anime)
pişman olmazsın.

supernatural da fena değil.

anime de izliyorum, sadece anime indirmiyorum, satin aliyorum.

supernatural ile lost room'u izlememistim, simdi indirip bakiyorum, tesekkurler.

abi yanlış anlama ama yeteri kadar izlemişsin izleyeceğini, gez dolaş temiz hava al biraz da....

Weeds'i de izleyebilirsiniz. Çizgi dizi olarak Avatar The Last Airbender var çok iyi. Entourage'ı beğenirsiniz sanırım. Oz eski dizidir ama 6 sezon bir süre idare eder.
edit: Sıradan sayıyorum: Arrested Developement'ı kaçırmak olmaz bulun izleyin, Californication var yeni dizi izlenebilir, Dead like Me zaman geçirmek için izlenebilir eğlencelik, Kyle XY çok iyi bir ilk sezona sahip başlayın, Frasier'ı izlemişsindir ama atlamayalım, the O.C. Gossip Girl felan diyeceğim ama bu tür josh schwartz dizileri sarmayabilir bilmiyorum. Ugly Betty çok beğeniliyor ama herkese yönelik değil. Aklıma gelenler bunlar.

death note izleyin mutlaka

it's always sunny in philedelphia izleyiniz izlettiriniz.

simpsons ın bütün bölümleri eksiksiz izleyen biri daha çıktı demek. yazdıklarının çoğunu ben de izledim valla ilk aklına gelenler dışında çok izlenesi diziler bulamadım. jericho mesela vardı onu beğenmedim.

dead like me, frasier, everybody loves raymond

numb3rs var csi gibi. birisi onermis ama entourage cok saglamdir tavsiye ederim.

the riches var, gozden kacan ama fena olmayan bir dizi. kanalin salakligi yuzunden sonlanan the traveler var fena degil-di- :(
baska baska, v var. ben indirdim izleyecegim tekrardan henuz izleme sansim olmadi ama cocuklugumun efnalerinden...
harsh realm var mini olarak.
dayanabilirsen bionic bitch ile dresden files var. bence deneme ama senin bu yoklukta mal bulmus magribi gibi saldirman olasi.

alpinsamuray bu disari cikan halim bir de, cikmasam neler olacak sen dusun. Son bir aydir normalden iki kat fazla artik zamanim var, o yuzden costum.

Avatar'i izledim bu arada, anime konusuna cok girmiyorum, cikamayiz. hem izledigim hem de izlemedigim yuzlerce saglam anime var zira. daha samurai seven'a para yetistirip bitiremedim, korkuyorum animelerden.

"oz" izledigim ve yazmayi unuttuklarimdandi, it's always suny in ph, fraiser, everybody loves ray ve arrested development da ne yazikki tukettikleirm arasinda. izlemediklerimi toplarsam tavsiyelerden sunlar cikiyor; the lost room, supernatural, weeds, entourage, californication, dead like me, kyle xy, death note, numb3ers, the riches, the traveler, v, harsh realm, bionic bitch, dresden files

nerden baksan iki hafta doyurur bunlar beni (ehah), itinayle emule listeme giris yaptilar. fena halde diziye verdim kendimi, oyle boyle degil. Aklina baska dizi gelen eklerse sevinecegim, Tesekkurler ayrica herkese.

"Masters Of Science Fiction" sözlükteki yorumları güzel. ben de izlemedim ama temin ediyorum :)

house md şiddetle öneririm.

Kesinlikle House.

dizi mi, hmmm.. (yazilmayanlari yazayim, yazilanlara katiliyorum)
30 rock (gecen sezondan beri, komedi/sitcom, cok komik, cok komik demis miydim)
bionic woman (bu sezon, sci-fi ogeli macera)
brothers & sisters (gecen sezondan beri, aile dramasi)
chuck (bu sezon, komedili casus dizisi)
er (valla ben 14 sezondur takip ediyorum kendisini, bayabilir de, baymayabilir de)
e-ring (2005 olmasi lazim, askeri propaganda dizisi olmasina ragmen seviyoruz. dennis hopper ve kelly rutherford var yardimci oyuncu olarak. black ops, pentagon, 1 sezon)
gossip girl (bu sezon, ben begeniyorum OC'nin ilk sezonlarindan kesinlikle daha iyi, kelly bunda da var gorunuyo arada)
hustle (bbc con dizisi, hastasiyim her turlu, 4 sezon olacakti)
jekyll (bbc mini series, 2007, gerilim/macera, guzel dizi yapiyo su ingilizler)
journeyman (bu sezon, bilimkurgulu macera, eh diyelim)
life (bu sezon, zen ogeli polisiye, conspiracy)
medium (cok nefistir, paranormalli polisiye. cok nefistir demis miydim, 3 sezon)
pushing daisies (bu sezon, cok basarili, fantastik komedi, tam komedi de degil, goofy macera diyelim)
space: above and beyond (bulmak problem olabilir, 1995 sci-fi, cok cok basarili, sozlukte entrimi oku hakkindaki, 1 sezon)
shark (gecen sezondan beri, avukatli/mahkemeli crime fighting dizisi, james woods var, cok basarili)
smith (kotuydu bu, 7 bolum mu ne var zaten, ne bileyim)
spaced (channel 4 (ingiliz) komedi dizisi. cok guzeldir. shaun of the dead ve hot fuzz filmlerini yapan ekipten zaten. 2 ya da 3 sezon olacakti, seneler oldu izlemeyeli)
sports night (aaron sorkin dizisi, 2000 idi galiba, peter krause/felicity huffman, komedi, 2 sezon. studio60 ve west wing'i bitirince o gazla izleniyor)
studio 60 on the sunset strip (aaron sorkin dizisi, cok severim, tek sezon)
the nine (eh, gecen sezonun yarim kalan dizisi, ilk 13 bolumu var sadece, sonunu getirebilmis degiller)
tin man (tam olarak dizi sayilmaz mini series, sci-fi channel'da bu ay basinda verildi, basarili)
the new adventures of old christine (30 rock kadar bomba degil tabi ki ama ben seviyodum, dizi kalmazsa izlenebilir, 2 sezon olsa gerek)
the west wing (aaron sorkin dizisi yine, politik drama, nefis, 7 sezon)
veronica mars (en hastasi oldugumuz dizilerden, mystery/macera, 3 sezon)

ha, biz=ben ve ben.

everybody hates chris'i de eklemek lazim, 3 sezondur oynuyor. komedi, seviyoruz.

edit: yukaridakilere katiliyorum demisim, katildiklarimi da yazayim, hatta onem sirasina gore yazayim:

house. kesinlikle.
arrested development
entourage
the lost room (mini series zaten)
weeds
californication
numb3rs (bazi bolumleri cok sallama)
oz (ben izlemedim bastan sona, bastan sona izlemeyip burada tavsiye ettigim tek dizi kendisi)
frasier'a da bakmak lazim, benim de bir ara izlemem lazim. (iki oldu)

monthy python'in sadece filmlerini degil flying circus serisini izlemediysen o da var izlenmesi gereken.

king of queens yok burada. yoksa seyretmedi mi hala...???