sorun yaratmaz da çirkin bir görüntü oluşturur. benim de diplomamın arkasına bastı mesela. gözükmüyor ama rahatsız oldum diplomamın arkasında mühür.

niye vuruyorlar? çünkü noter kendine güvenmiyor. ileride bu çıkarılan suretin muhatabı, notere gelip de "bu suret sahte. sen bunun aslını görmeden suretini çıkarmışın" derse diye aslını senden isteyip (kendine de bir suret alıyor, üstüne de senin telefonunu adını falan yazıyor icabında ulaşabilmek için) "aha bak aslını görmüşüm, hatta mühür bile basmışım" diyebilmek için basıyor. kendine güvenen noter basmıyor böyle bir şey. hatta nüfus cüzdanı sureti çıkarttığınızda nüfus cüzdanının aslına da basmıyor. istediğine basıp istediğine basmıyor.

ben toplam 4 kere ayrı noterde ayrı suret aldım hepsinde vurdu çok acayip oldu arkası :) sonra üniversiteye verdim bişey demediler, onlarda katladı zaten anası ağladı diplomanın.

makbuzunu sakla, ikinci suret alışında yine aynı notere makbuzunla gel, ikinci mührü vurmayız demişti mühürü vuran noter. şimdi makbuz da diploma çerçevesinin arkasında duruyo öyle.

noterin kendine güvenip güvenmemesi ile alakalı bir şey değil. usül böyle gerektiriyor. noterler bu işleri kafalarına göre yapmıyor sonuçta. mevzuatta hepsinin yeri var. suret işlemlerinde damga vurulması gerektiği bir yerde yazar, onlar da uygular. sahtecilikle birebir ilgilidir. bu suret işinde de noterin işi belgenin sahte olmadığını kanıtlamak olduğuna göre, usülen vurması gerekir. şimdi herkes "ne sahteciliği? bu benim diplomam vs" şeklinde konuşur ancak noterin bu tarz işlemlerde inanılmaz ağır yükümlülükleri vardır.

noterin kanıtlaması gereken benim belgemin sahte olup olmadığı değil ki. benim götürdüğüm suretin, aslının aynısı olup olmadığı.

sanırım asıl nedeni sureti notere onaylattıktan sonra belge aslı üstünde oynaşma yapmayın diye. 2 sene sonra belgenin aslı ile o suret tutmayacak. noter de diyecek ki "bak ben bunun arkasına tarih numara vermiş, mühür basmışım. bu tarihte bu suretteki gibiydi. demek ki sonradan aslıyla oynanmış. benim kabahatim yok. ben yanlış onay vermedim". ama bunu yapması için de arkasına mühür vurmasına gerek yok. çünkü arkasına mühür vurmuş olması, noterin bakmadan onaylamış olabileceği şüphesini ortadan kaldırmaz. belki işini savsakladı, hakikaten de aynısı olmadığı halde aynısı diye onay verdi, aslına da mühür bastı. asıl kanıt noterin suretidir. noter kendine de bir suret alıyor. çıkarır dosyasından "aha ben onayladığımda da böyleydi, sonradan oynanmış" diyebilir.

gereksizdir bence. mantığı yoktur.

sinirim geçmedi benim..

elektrik hattı çürümüş, elektrik kaçırıyor olabili, anahtardan duya kadar olan hat

akp ampülünden değil de şu yeni çıkan beyaz renkli kıvrımlı olanlardan dene bir de. onlar voltaj düşüklüğünde bozulmuyor bildiğim kadarıyla.

ev(duvar) içi hattın işi bitmiş. ya duvarlar kırılıp yenilenecek ya da duvar üstünden yeni kablo döşenecek gibi görünüyor.

kırmaya gerek yok en yakın buat(kutu)dan değiştirirler onu. hani duvarda ufak kapaklar var metal pek gözükmez, işte ordan.

kablo değiştirmek için duvarların kırılmasına gerek yok, ampule gelen kablolara yeni kablolar bağlanıyor ve duvardaki yuvarlak delikteki eski kablonun ucu çekiliyor, işlem bittiğinde kablonuz yenilenmiş oluyor..

menüden:

araçlar/hesap ayarları

istediğin posta hesabını seçip değiştir diyorsun.sağ alttaki diğer ayarlar'a tıklıyorsun. gelişmiş sekmesinde "iletilerin bir kopyasını sunucuda bırak" seçeneğini işaretledin miydi tamamdır.

bir de aynı ayarı mail kutundan da yapıyorsun, gmail de oyleydi.

teşekkürler..

işsizliğin belgesi mi var?

neye göre kime göre,
çalışıp çalışmadım ayağına yattığını kim nasıl takip edebilir ki

varmış evet belediye burs için istiyor.

daha önce ssk'ya bağlı olarak bir kurumda çalıştıysanız ,işten ayrılma belgeniz ile beraber, ssk dan artık sigorta primlerinizin ödenmediğine dair belge alabiliyorsunuz.işsizlik belgesi eğer SSK, Emekli Sandığı ve BAĞ-KUR'da kaydı olmadığına dair mühürlü belge ise , hepsine gidip teker teker kayıtlı olmadığınızı bildiren kağıtta alınabilir.

ha bir de iş ve işçi bulma kurumundan belki net bir bilgi alabilirsiniz.

işsizlik belgesi sosyal güvenlik kurumlarından, bize prim ödemesi yoktur diye alınan kağıt demektir.

evet gayrı resmi çalışan, yani primi ödenmeyen biri bile işsiz sayılıyor

sskdan emekli sandığından ve bağkurdan çalışmadığınıza dair belge alıyorsunuz diye biliyorum..

ssk,emekli sandıgı ve bagkurdan belge alıyorsunuz kayıtlı olmadıgınıza(prim odemediginize) dair.

otomatik ödeme var ama bana hiç fatura gelmiyo mesela. igdaş, iski ve tedaş (ayedaş ya da tek her neyse) online fatura imkanı da sunuyorlar. garanti internet bankacılığında fatura son ödeme tarihinde hatırlat diyorum otomatik mail geliyor mesela garantiden. kağıt faturaları da hiç açmıyorum ya da kayboluyor zaten sağda solda.

düşündüğüm şey aslında türkiye'nin bir türlü geçemediği e-devlet uygulamalarıyla ilgili. herkesin tc kimlik numarası oldugu gibi devlet veritabanında kayıtlı bir de sitesi olsa. devletle ilgili yazışmaların hepsi o siteye gelse biz de ödemelerimizden o şekilde haberdar olsak ne güzel olurdu.

Kendi cevabınızı kendiniz vermişsiniz. Memleket güya otomatik adres, nüfus vb. sistemine geçerken, devletin bir A kurumu benden hala ikametgah, ne bileyim savcılıktan temiz kağıdı istiyorsa orda bir terslik var zaten.

aldığım duyumlara göre telekom ve adsl (ttnet) faturaları da mail olarak gelecek yakın zamanda..

evet aslında devlete neden kızıyoruz ki sadece.. üniversiteler de var.. ben bugün öğrenci belgesi almak için başvurup günler sonra alabiliyorum. kardeşim e imza diye bir olay yok mu. ben öğrenci numaramı ve şifremi girsem ve belge talep etsem, dijital olarak dekanlık görse ve iznini verse ben de yazıcımdan çıktımı alabilsem.. bu da ayrı bir uyuzluk.

yine aynı şekilde ikametgahtır sicil kağıdıdır zarttır zurttur bunların hepsi netten halledilebilmeliydi. sahtesini yaparlar denecek ama şöyle olur ben tc kimlik no mu girerim onlar inceleyip çıktı izni verir ve o kağıtta bir de tek kullanımlık şifre olur. tabi abarttık iyice ama farklı bir çözüm de bulunabilirdi.

Elektirk ve su faturası, kredi kartı ve telefon faturalarından farklı, sizin eve gelip saati okumadan faturayı kesemiyorlar, ne kadar kullandığınızı ancak saatten görüp faturandırıyorlar, hal böyleyen kapının önünde sana fatura kesiyor, sadece mail ile atması imkansız.

www.shopping.hp.com

www.mavibilgisayar.com

www.dell.com

edit: bir de $oyle bir $ey gordum:

urun.gittigidiyor.com

www.sahibinden.com?

hp pavilion serisinden uzak durun.

bijon anahtarı..

Elektrikle çalışanları da var.

Kırmızı plastik camın içindeki minik ampul eskimiş olabilir.

Üstünde hiç fiş takılı değilken de yapıyor mu, yoksa sadece bi sürü fiş takılıyken mi yapıyor buna bakmak lazım.

yani evdeki ampüllerde parlayıp sönüyor mu? voltaj dalgalanmasından olabilir.

onun dışında ampül eskimiş olabilir, her şey olabilir. içini açıp bakmaya çekiniyorsanız yada baksamda anlamam diyorsanız, değiştirin gitsin derim. riske girmeye değmez. ama taktığınız aletlerde sorun çıkmadıysa büyük ihtimalle ampül bozulmuştur.

Evde voltaj dalgalanmasi yok. Yatmadan once fislerin hepsini sokup bi deneyeyim 3200 un onerisini ve kapatip uyuyayim. Yarin da komsu elektrikciye bir sorayim, olmazsa degistiririm. Sagolun.
Alakasiz not: Cocukken sayisiz kere musluga dokununca voltaj yedim; bitisik komsudan bizim musluga kacak vardi da, tirsitmam o yuzden, Freud yine hakli yani :s

Ya zaten sen kritik seviyede akım çekersen sigorta atar. Kritik seviyede akım çekmemişsin ki atmamış.

Daha önce ı ışığın kıpraştığını farketmemiş olma ihtimalin var gibi görünüyor. Yani daha önce dikkatle bakmamışsın hiç, o sırada ışığın titrediğini farketmemişsin, sonra dikkatli bakınca titrediğini görmüşsün.
Büyük ihtimalle panik yapacağın bir durum yok, bu çok prizlerin içerisinde detaylı, karmaşık bir şeyler yoktur. Eğer daha önce fiş takıp çıkarırken yanma vs. olmadıysa bir problem yoktur.
Ayrıca eğer konu ile ilgili fobin varsa o ışığı elektrikçiye iptal ettirebilir ya da ışıksızını kullanabilirsin, zira o meretin (lambanın) tek yaptığı prizlere elektrik gelip gelmediğini göstermek.

içindeki kabloda ufak bir temassızlık olabilir.. önce mutlaka ana fişi çıkart, yoksa sen yanıp yanıp sönersin.. vidaları sök, ışığın hemen altına gelen vidaları ve bağlantıları kontrol et, sıkıştır, geri kapat.. artık hep yanacak..

tam olarak cümle içinde nasıl kullanmışlar?

Batilerde kullanılan soğutma sistemleri, batideki yeri ve çalısma sartları ....

diye geciyor.

bati genelde telekomcuların kullandığı terimlerden biridir. ceviri yapan arkadas telekomcu sanırım. bati aslında body nin okunusundan turemıs olup, genelde sistemlerin bulundugu dolaba denir. icinde shelfler, shelflerde sisteme ait kartlar olur. batinin üzerinde enerji girisi icin sigortalar olur vs.. yani bati sudur
bildiginiz sistem dolabi..

bizzat ordan mezun arkadaşlardan eşşek baglasan mezun olur cumlesini duymuslugum var.. bu adamlar dokuz eylulde master yapıyorlardı o yuzden bolumun kotu oldugu anlamı cıkmasın onun yerine mezun olmanın kolay oldugu anlamı cıkabilir ama.. evet..

tşkler... ancak endüstri mühendisliği hakkında da bilgisi olanlar varsa çok iyi olacak.

bu biraz hatta ne birazı çok çok gecikmiş bir cevap olacak ama belki başkaları faydalanır.

itü, odtü, boğaziçi, yıldız, marmara ve taşşaklı özel üniversitelerden birinde burslu endüstri mühendisliği okuyamıyorsa bir kişi, bu kişi ister er olsun ister dişi; bulmalıdır kesinlikle okuayacak başka bişi..

nostradamus..

detay bilgi isteyene veririm.. bilgi anlamında..

japon baliklari bildigim kadariyla fanusta pek yasayamazlar. suya oksijen takviyesi yapan bir akvaryumda yasasa belki boyle olmaz. bi de kucukken benimkilerden bazilari yeme yumulup digerlerini ac birakirdi. sonra cok yiyenler sisip olur, yemeyenler de acliktan olurlerdi.

walla simdi kotu haber vermek istemiorum ama sanirim senin balik yolcu. tecrubelerime dayanarak soyleyebilrim ki bu hareketlerde bulunan bir japon max 1 hafta yasar. bence son gunlerini iyi yasat, en guzel yemlerle besle, bir dedigini iki etme, gerekirse bi fotograf makinesi hediye et, mutlu göçsün hayvancagiz.hatta son son hatira fotograflari cek, eksibition'a koy ne bilim, iste oyle. yasarsa eger atv anahaber'e cikartalim

senin paluk hakkın rahmetine kavuşmuş, bundan sonra yapacağın işlem eğer müslümansa bir fatiha oku arkasından denize - nehire at ( yiyecek döngüsüne katkın olsun ). ama paluk japon, budist geleneğine göre gömmen gerekebilir, araştırmak lazım.

eger ortama bir adet "flower horn" birakirsan, hem japon baligin guzel bir amaca hizmet etmis olur , hem de kamerani alip bir "built for: the kill" belgeseli bile cekebilirsin.

Kardeşim, kaplumbağa olsun, balık olsun, köpek olsun alıp alıp bi zaman sonra sıkıldığından ve bunlara bakmamaya başladığından buna benzer şeyleri çok yaşadık ailecenek. Demem odur ki hemen ümitsizliğe kapılma. Birkaç örnek vereyim balıklarımızla ilgili;

Bir tanesi aynen sizinki gibi ters mers yüzmeye başlamıştı arkadaşın tavsiyesiyle suyunu değiştirip çok az tuz attık suyuna düzeldi.

Bir diğeri çok acayipti. Bir akşam deprem olmuştu bizim salak da korkup atlamış fanusundan ve saatlerce diye tahmin ettiğimiz bir zaman dilimi içinde yerde kalmış mal gibi. Bulduğumuzda gayet mordu üzülerek suya attık gayet balık gibi oldu daha sonra yine aynı balık ters yüzdü suyunu değiştirdik iyileşti. Gerçi sonuçta öldü ama en az 3-4 ay daha yaşamıştı, ölünce çok üzülmüştük.

Ama diğer bir tanesine heyecandan ve üzüntüden kalp masajı yapmama rağmen (valla yaptım) öldü.

En iyisi bi balık malık satan bi yere sormak; )

internette üşenme araştır, aynı denge sorunu yaşayan balığına dengede durması için mantar takan birisi vardı. yalnız hatırladığım kadarıyla gene de ömrü pek uzun değil

ayheyt'cim,
bu yazim belki sana fikir verir. her konuda destek verebilirim.

#6754030

hehe : )

kabız olmuş olabilir. sıçamadığından dolayı karnı şişip suyun üstüne çıkıyor olabilir (dalga geçmiyorum ciddiyim). küçük bir cezvede ıspanak haşlayıp yutabileceği boyutlara getirdikten sonra yem gibi verin. yedikten sonra şerit gibi uzun uzun sıçıyorsa ve sorunu düzeliyorsa geçmiş olsun.

tamamıyla aynı şey benim bir balığımın başına da gelmişti. nefes alıyordu ama hiç kıpırdamıyordu kafası güzel gibi suda salınıyordu öyle. pet şoptaki teyze fanusun suyunun fazla değiştirilmesi sebebiyle balığın şaftının kaydığını söylemişti. ilacı varmış ama balığı kurtarmaya yetmezmiş. sonuçta balık sizlere ömür olmuştu.

kardeş burada okuduklarına güvenip tuz falan atma, bir veterinere balıkçıya sor bulabiliyorsan.

zamanında gonzales'im vardı hayvan kendini masadan aşağı atıyordu bunalımdaydı sanırım. Birgün hareketsiz kaldı, titrmeye başladı.

İnternette soruşturdum azıcık suya bir miktar tur bir miktar şeker karıştırıp 1-2 damla içirin iyi gelir dediler.

hayvanın agzına karışımın 1 damlasını koyar koymaz "kıhhh" diye bir ses çıkarttı ve aramızdan ayrıldı.

böhü

yani kızma sakın bana ama, ben de bi günde iki adet japon balığını öldürebilecek beseleme gücüne sahip bi sahiptim...sonra ne oldu, ağırlaşa ağırlaşa dibe vurdular.

bunlar balık, yediklerini unuttukları için ne atarsan yiyorlar...sonra da şişiyorlar...

umarım kurtarırsın, bence hemen yemi kes...

balığı kaybettik.. huzur içinde yatsın.. diğer balıklar sizin yardım çalışmalarınızı unutmayacaklarmış.. !

hava atmak gibi olmasın ama. 4 sene aynı balıgı beslemişligim var. Veya ben küçüktüm öldükçe babam yenisini getiriyordu.

www.haydi.net

surayı bi inceleyin kapsam içinde olanlar sayılmış.

çok tesekkur ederim..

şuna dikkat:

(bkz: her şeyin vergi iadesini almanın yolları/#9421768)

gıda geçerli olmakla birlikte normal ölçülerde olmalı. atıyorum, 5000 ytl.'nin tamamını simit fişiyle doldurursan olmaz (var böyleleri. sanırsın 1 yıl boyunca paso simit yemiş. simitçi emmoğlunun dükkanından fiş topladığı kabak gibi belli). makul ve mantıklı olmalı.

her şeye rağmen kafanıza takılan bir şey olursa cevaplamaya hazırım.

kontrol eden şiketinizin muhasebecisiyle alakalı bu biraz.. gıda, giyim, sağlık, eğitim dışında (bir de kira vardı aylık 150 ytlyi geçmemek üzere sanırım oran artmış olabilir) hiçbir şey geçmiyor.. geçtiğini iddia edenler de maliye bakanlığına bağlı olarak çalışanların fişleri iyi kontrol etmemesi sonucunda geçiyor..

aylık 150 ytl.'yi geçmemek şartı diye bir şey yoktur. kiranızın tamamını, ne kadar olursa olsun yazabilirsiniz. hatta toplamanız gereken tutarı sadece kira bile karşılıyor olabilir. hiç önemli değil. aylık 150 ytl. olayın ipneliğidir affedersiniz. şöyle ki; siz ayda 500 ytl, yani yılda 6000 ytl. kira ödedim derseniz, maliye de ev sahibinize der ki "bilader sen gel şöyle. bu adam senin evine 6000 ytl. kira ödemiş. hani sen bu aldığın kira gelirini beyan ettin mi, vergisini verdin mi?" vermediyse ev sahibinden o vergiyi cezasıyla birlikte alırlar. sonra da ev sahibi size gelip "niye yazıyon lan kirayı. senin yüzünden bi ton vergi ödedim" diyebilir. ev sahibinin bundan kurtulmasının yolu her yıl değişen sınırın altında kira geliri elde ettiğini söylemesidir. evet 2004 yılında bu sınır yıllık 1800 ytl. idi. yani yıllık 1800 ytl.'nin (aylık 150 ytl) altında kira geliri elde edene maliye "gel bilader" demiyordu. o yüzden de ev sahibi ile anlaşıp kontratı ayda 150, yılda 1800 ytl. 'ye göre yapıyordunuz falan filan.

bu sonu 2006 yılı için yıllık 2200 ytl.'dir. yılda ödediğiniz kira 2200 ytl.'nin üstünde ise ev sahibinizin bu gelirini beyan edip etmediği incelenecektir. ev sahibinizin gazabından korkmuyorsanız kira ödemelerinizin tamamını yazabilirsiniz, sınırı yoktur. duruma açıklık getirmek için yazdım bunları. bu yöntemi vergi kaçırmak için kullanmayın. yalnızca bilin, uygulamayın.