Giriş
(2)

düşünce kartları oluşturmak (kitap sorusu)

ahm1
kitabı okuyorum mesela nihilizm ile ilgili bir şey geçiyor ve beğendim o cümleyi, "nihilizm" başlıklı bir "kart" (veya ismi ne ise, kullanışlı bir şey olması lazım) oluşturacağım ve oraya kopyalıcam. sonra mesela başka bir cümle gördüm, onu "modernizm" başlığına atıcam. başka bir kitapta nihilizm il
kitabı okuyorum mesela nihilizm ile ilgili bir şey geçiyor ve beğendim o cümleyi, "nihilizm" başlıklı bir "kart" (veya ismi ne ise, kullanışlı bir şey olması lazım) oluşturacağım ve oraya kopyalıcam. sonra mesela başka bir cümle gördüm, onu "modernizm" başlığına atıcam. başka bir kitapta nihilizm ile ilgili cümle görürsem onu da nihilizm başlığına atıcam vs.

bunu notion'da en efektif şekilde nasıl yapabilirim? ya da başka bir uygulama mı kullanmak lazım?

teşekkürler.
0
ahm1
(09.08.23)
Bunun benzerini ben yaptım, sonuçta şöyle oluyor;

"Ya dur bi söz vardı tam bunla ilgili "ajdjsjs" gibi bir şeydi, nereye koydum bunu acaba heralde nihilizmdedir ama absürdizme de girer aslında. Bakalım burda mıymış? Yok. Absürdizmde o zaman, bakalım, orda da yok. Tüh, şuralarda mı acaba? Yok. Kim bilir nereye koydum. Neyse... Öyle bir şey vardı işte şimdi bulamayacağım"

Oluşturduğunuz şey kendi başına baştan sona okumak için güzel ama eğer bunu yapma sebebiniz doğrudan o sözleri kolayca bulma amacı taşıyorsa çok pratik olmuyor.

Her kitap için ayrı notlar almak daha mantıklı, çünkü hikayenin genelini düşününce sözün hangi kitapta olduğunu hatırlamak daha kolay.

Ben kitap notlarını excelde tutuyorum. Hem yaygın bir program hem de kolay organize ediliyor. Böyle durumlarda spesifik bir programa bağlı kalmak iyi olmuyor atıyorum not tutmaktan uzaklaşuyorsunuz, bir sene sonra tekrar heveslenşyorsunuz ya da bilgisayarı falan değiştiriyorsunuz uğraşmak zor oluyor.
0
akhenaten
(10.08.23)
bununla ilgili şöyle bir yazı yazmıştım,

philocoder.medium.com

anahtar terimler: kişisel bilgi yönetimi (personal knowledge management) ve zettelkasten
uygulama: obsidian

dilediğinize en sağlıklı şekilde ulaşabilmeniz için "başlık"lar kullanmak yerine "etiket"ler kullanmanız gerekiyor. yani, sadece beğendiğiniz cümle için atomik ayrı bir not dosyası oluşturacaksınız, bu dosya içerisine cümlenin kendisiyle beraber "#modernizm", "#nihilizm" gibi istediğiniz sayıda etiket dahil edebileceksiniz, bu sayede modernizm ile ilgili tüm notlarınıza uygulama (obsidian ve benzeri uygulamalar) aracılığıyla "#modernizm" etiketini aratarak ulaşabileceksiniz. aynı şekilde, bir kitaba dair tüm notlarınıza sonradan göz atma gibi bir isteğiniz varsa, cümleyi not aldığınız dosyaya "#kitap_adı" etiketi eklemeniz yeterli olacak.
0
ajora
(10.08.23)
(1)

ekşi sözlükte tüm entryleri metin dosyası olarka kaydetme

musmus
çöp kutusunda bulunan entrylerim var. bunları toplu olarka metin dosyası halıne getirmek istiyorum. ya da şöyle söyleyim çöp kkutusunda bir entry arıyorum ama bulamıyorum. 2000 entry var çöpde. nasıl yaparız?
çöp kutusunda bulunan entrylerim var. bunları toplu olarka metin dosyası halıne getirmek istiyorum. ya da şöyle söyleyim çöp kkutusunda bir entry arıyorum ama bulamıyorum. 2000 entry var çöpde. nasıl yaparız?
0
musmus
(15.07.23)
masaüstündeyken sözlüğe girip,

ayarlar > yedek > çok istiyorum bu yedeği evet!

derseniz hesabınızın yedeğini alabilir, daha sonra zip'ten çıkardığınız xml dosyasını herhangi bir tarayıcı ile açıp ctrl+f ile istediğiniz şekilde aratabilirsiniz. oluşturulan yedekte çöpte bulunan entry'ler de bulunuyor.
0
ajora
(15.07.23)
(5)

Evernote vs Obsidian

burka
Selamlar3-4 yıldır Evernote kullanıyorum. Şimdi baktım, neredeyse tam 4 sene önce gene buradan size danışıp onda karar kılmışım. Notion, Google Docs vb. tek tek inceleyip Evernote'u seçmiştim.Ücretsiz sürümünü (online olarak) kullanmama rağmen gerçekten de ihtiyacımı karşılıyor bence işlevsel buluyo
Selamlar

3-4 yıldır Evernote kullanıyorum. Şimdi baktım, neredeyse tam 4 sene önce gene buradan size danışıp onda karar kılmışım. Notion, Google Docs vb. tek tek inceleyip Evernote'u seçmiştim.

Ücretsiz sürümünü (online olarak) kullanmama rağmen gerçekten de ihtiyacımı karşılıyor bence işlevsel buluyorum. Öte yandan geçenlerde şu duyuruda www.eksiduyuru.com "Evernote"un derli toplu bir alternatifi sorulunca merak ettim, girip baktım. Aslında merak da ettim çünkü Evernote bence güzel tasarlanmış bir uygulama. En azından derli toplu tanımının karşılığını verdiğini düşünüyorum. Ayrıca ben gelişmiş özellikleri kullanmadığım için bilmiyor olabilirim ama insanların şikayetçi olup beğenmediği yönlerine de sık sık rastlıyorum. Gerçekten de farklı alternatifleri aratacak kadar yetersiz buluyor musunuz?

Duyuruda bildiğim tavsiyeler verilmişti (notion vs.) ama daha önce haberdar olmadığım Obsidian'ı görünce merak ettim. Evernote'dan memnun olan biri olarak Obsidian'a ne dersiniz? Aslında çok ihtiyacım yok ama sadece merak ettim. Her ikisini kullanmış, aşina olan kişilerin görüşlerini öğrenmek isterim.
0
burka
(13.07.23)
kullanım senaryosuna kullanıcı deneyiminin değişeceğini belirterek kendi sürecimi özetleyeyim, belki faydası olur:

3-4 sene önce evernote kullanıyordum. fazla hantaldı (yani, yavaş), ve de klasör yapısı beni kısıtlıyordu. mobil uygulamasını pek kullandığımı hatırlamıyorum, muhtemelen arayüzü yorucuydu benim için, ve hantaldı yine tabii. bunların yanında, anlık senkronizasyonu gayet iyiydi diye hatırlıyorum evernote'un, zaten o yüzden belirli bir süre boyunca kullanıp faydalandım.

2-3 senedir obsidian kullanıyorum, elim ayağım gibi. çok daha iyi bir kullanıcı deneyimi sunuyor, ayrıca notlar arası referanslar verebilmek notları sınırsız esneklikte organize edebilmeyi sağlıyor. markdown formatında not almak yine bir esneklik unsuru benim için. notlar arası referansın önemi için: zettelkasten diye bir not tutma sistemi var, ilginizi çekebilir, bakabilirsiniz; obsidian böyle not almanın önünü açıyor. obsidian'ın graf özelliği (notların graf olarak görselleştirilmesi) -pratikte pek kullanılmayan "fancy" bir özellik olsa da- ilginizi çeker bir de muhtemelen.

not: cihazlar arası senkronizasyonu sağlamak için "obsidian sync" var sanırım, onu hiç kullanmadım. private github repository'si açtım ve masaüstünden push'luyorum notları güncelledikçe repo'ya (teknik gelirse bu kısım, açabilirim). başka uygulamaların cloud'una pek güvenmiyorum, veri kontrolü ne kadar elimde olursa o kadar sağlıklı benim için. aslında evernote muadili olarak obsidian'ı değil, simplenote diye hiç hantal olmayan, çok daha minimal bir uygulama var, onu kullanıyorum cihazlar arası senkronizasyon için. obsidian ise en nihayetinde, daha kalıcı olan notların simplenote'tan taşındığı, muhafaza edildiği yer oluyor. obsidian&github ve simplenote kombinasyonuyla devam etmemek için bir neden göremiyorum ufukta.
0
ajora
(13.07.23)
@ajora

Merhaba, detaylı yanıtınız için teşekkür ederim. Notlar arasında referans verebilmek mesela "Kaplan" notundan "Kedigiller notunun 3 sayfasının 2. paragrafı"na link verebilmek şeklinde mi?

Aslında Obsidian'ı araştırırken Zettelkasten yöntemini de görüp incelemiştim. Merak etmemin bir sebebi de buydu. Sanırım işin sonu ihtiyaçlar ve kullanıcı deneyimine bağlanıyor. Ben en iyisi Evernote ile devam edip diğer uygulamaları da bir deneyeyim. Bakalım nasıl sonuçlar alacağım.
0
🌸burka
(13.07.23)
rica ederim.

hem dediğiniz gibi (ki benim nadiren ihtiyacım oluyor notun spesifik bir noktasına link vermeye, ama başkasının daha fazla olabilir tabii), hem de daha basit olarak not içerisinde başka notun bağlantısını paylaşma gibi. bir de etiketler ile yine çok esnek bir kullanım sağlayabiliyorsunuz,

streamable.com

bu obsidian'ın sağladığını söylediğim şey: benim çalışırken yazılımla aldığım notların bağlantıların görselleştirilmiş hali, yani grafı.

mesela "fonksiyonel programlama" ve "reaktif programlama" diye iki ayrı konu için iki ayrı dosyam var. ileride göz atmak için bir kitabı not almak istemiştim, ancak bu hem fonksiyonel programlama, hem de reaktif programlamayla ilgili bir kitaptı. bu gibi durumlarda geleneksel not alma yönteminde (yani klasörleme+dosya), bu kitabı ne tarafa, hangi dosya içerisine not almanız gerektiğinize karar veremiyorsunuz ve böyle durumlarla karşılaştıkça notlar zamanla fazla kullanışsız hale geliyor. bu sık yaşadığım bir problemdi ve obsidian'la şöyle yapabilmeye başladım: kitap için ayrı bir not dosyası açıp (zettelkasten ile zaten notlar böyle atomik olarak kullanılmaya başlanıyor) dosya içinde #fonksiyonel_programlama ve #reaktif_programlama diye etiketleyebiliyorum ve graf üzerinden de tüm ilişkileri görebiliyorum. grafın karmaşık görünmesi yanıltmasın: kitap adını arattığımda sadece onunla ilişkili etiketler, dosyalar görünüyor (i.hizliresim.com ).

bunlar biraz uç durumlar tabii ve normal bir kullanımda evernote da gayet yeterli olur muhtemelen. çok fazla sayıda notunuz varsa obsidian'a göz atmanız faydalı olabilir, ama "evernote bana yetiyor" diyorsanız da bir sıkıntı yaşayana dek devam etmek de gayet mantıklı.
0
ajora
(13.07.23)
@ajora

Tekrar merhaba. Simplenote'u inceledim, gerçekten de adı gibi biraz fazla basit :) Sadece not almak, etiketlemek gibi işlevleri var. Sanırım öne çıkan özellikleri paylaşım ile aynı not üzerinde birden fazla kişinin çalışabilmesi, bu notların "publish" ile yayımlanabilmesi. Her ne kadar notlarım içerik olarak çok büyük oranda yazıdan oluşsa da yer yer döküman, resim, fotoğraf kullandığım da oluyor. Bu açıdan simplenote bana yetmiyor.

Ayrıca; simplenote Wordpress ile bağlantılı olarak çalışma imkanı sunuyor sanırım. Bu açıdan da potansiyel olarak Wordpress kullanıcılarını hedeflediğini söyleyebilirim.
0
🌸burka
(13.07.23)
merhaba, evet evet öyle, dediğiniz gibi ve evernote'un muadili değil kesinlikle. ben hantallıktan hiç hazzetmediğimden ve şimdiye dek simplenote kadar hızlı/rahat not aldığım uygulama olmadığından kullanıyorum simplenote'u. henüz az önce obsidian'a atmak üzere çektiğim birkaç fotoğrafı bilgisayara geçirmek için google drive kullandım mesela :p ama simplenote'tan da bunu beklemiyordum zaten kullanmaya başladığımda. drive kullanmak bir problem teşkil etmiyor benim senaryomda, ama sizin ya da bir başkası için ek bir adım gibi gelebilir ve istemeyebilirsiniz bunu. evernote, notion gibi uygulamalara bloatware deniyor (çok fazla atraksiyonu var, dolayısıyla da dediğim gibi hantal); bu hantallığından kaçınmak için (çok daha iyi olabilir bu arada 3-4 sene öncesine göre evernote, hiç bilmiyorum) bazı diğer şeyleri manuel halletmeye razı oluyorum.

obsidian'ın da mobil uygulaması var bildiğim kadarıyla ama "obsidian sync kullanayım senkronize olsun mobil-desktop" deseniz, mobil uygulamasının da evernote'taki gibi son kullanıcıya pek hitap edeceğini düşünmüyorum. muhtemelen bir şeyin fotoğrafını çekeyim de obsidian'a atayım deseniz evernote'takinden daha yorucu olabilir (mümkün mü onu da bilmiyorum).

obsidian "aygıtlar arası senkronizasyon", "anlık her yerden dilenen şekilde not alabilme" gibi noktalarıyla öne çıkmak yerine "not tam olarak böyle tutulmalı" gibi bir iddiada bulunuyor aslında ve vaat ediyor öyle bir not tutma ortamını. ama dediğiniz gibi ihtiyaca, kullanım senaryosuna göre bayağı kullanışlı/kullanışsız olabiliyor kişiler için.
0
ajora
(13.07.23)
(13)

40 yaştan sonra Boğaziçi'nde okunur mu?

yadigar
Şimdi olayımız şu:Yaşı 40'a dayanmış, yarı emekli bir bilgisayar mühendisiyim. Hobi amaçlı devam ettiğim Fransızca kursuna daha fazla para bayılmamak adına aklıma şöyle bir fikir geldi:Dedim ben üniversite sınavına dilden gireyim. Eğer İstanbul'da bir devlet üniversitesinde fransızca bölüm (tercüme,
Şimdi olayımız şu:

Yaşı 40'a dayanmış, yarı emekli bir bilgisayar mühendisiyim. Hobi amaçlı devam ettiğim Fransızca kursuna daha fazla para bayılmamak adına aklıma şöyle bir fikir geldi:
Dedim ben üniversite sınavına dilden gireyim. Eğer İstanbul'da bir devlet üniversitesinde fransızca bölüm (tercüme, edebiyat yahut öğretmenlik vs.) kazanırsam beleşe yakın bir masrafa dilimi ilerletebilirim. Diploma şart değil, istediğim derslere girerim. Amaç ayda 3-4 bin lira kursa bayılmamak.

Fikir güzeldi. Gelgelelim, yks ve ydt aşırı iyi geçti. Muhtemelen ilk 1000-3000 arası bir şey gelecek sıra. Gençken Boğaziçinde okumak içimde kalmıştı. Vakit olarak, mesaim yok ve aylak sayılabilecek bir yaşamım var. Bir maceraya atılıp bu yaştan sonra Boğaziçi'nde bir bölümü mezun olma niyetiyle okumalı mı? (Fransızca bölüm yok. İngilizce çeviribilim, edebiyat, öğretmenlik vs. var) Yoksa bir heves başlayip da elime yüzüme mi bulaştırırım bu yaştan sonra?

Yahut plana sadık kalıp da yıldız, istanbul vs. bir üniversitenin fransızca bölümünü yazıp keyfime göre derslere mi katılayım?

Edit ile ek bilgi: Kariyer, meslek yahut dünyalık adına, kendimden hoşnut bir yerdeyim. Bu bir "kendime hayat ve meslek olarak nasıl bir yol çizeyim" sorusu değil. Soran da zaten yeni mezun değil. İki çocuklu, evli. (Büyüğü liseye gidiyor)

Güncelleme:
Plana sadık kalıp Yıldız Fransızca’yı yazmıştım ama tercihlerin son günü Kur’an okurken “Arapçam da iyi paslanmış” deyip bir gazla tercihi değiştirip, Türkiye’nin en iyi Arapça hazırlık eğitimini veren vakıf üniversitesinin Arapça Öğretmenliği bölümünü tam burslu olarak tercih ettim. Aşırı verimli bir hazırlık senesi geçirip ikincilikle (100 üzerinden 0.07 puan farkla) bitirdim. Bölüme geçince baktım ki bölümün Arapça dersleri hazırlıktan daha düşük seviye. Eğitim/Formasyon dersleri de baydı beni. Gençlere de pek uyum sağlayamadım. Bir buçuk yıl sonra bıraktım dersleri. Arapça’yı yeniden adam ettik gibi. Fransızca için de artık paraya kıyıp Fransız Kültür’de yüzyüze derslere (7 yıl sonra yeniden) devam edeceğim gibi duruyor. Yine sınava mı girsem? Çok hoş oldu hazırlık yılı tam istediğim gibi oldu.
0
yadigar
(21.06.23)
boğaziçi'nin adı geçtiği yerde diğerleri seçenek bile değil. herkesin içinde kalmış bir şey türkiye'de boğaziçi'de okuyamamak özellikle sayısal kesim için.

yıldız, istanbul falan sadece dert katar bence. yani sadece kampüs için bile boğaziçi seçerdim, her gittiğimde ulan zamanında dişimi sıksaydım ne olurdu diyorum.

bölüm olarak da boğaziçi çeviribilim'de okuyan arkadaşım zor zor dedi, fakat kız okul zamanı espor yayıncılığı yaparken buna rağmen bir tık uzatmalı bitirdi.

tabii illa fransızca olacak diyorsanız bölüm daha iyi olur.
0
gule gule
(21.06.23)
Boğaziçi'nin ortamı eskisi gibi değil. Aslında eğitimi de iyi değil, sadece öğrenciler iyi. Elit bir ortam ve kaliteli eğitim istiyorsan Sabancı, Koç, Bilkent doğru adres.

Bir de Fransızca demek GSU demektir.
0
roe
(21.06.23)
Yanlis kurgulamissiniz mevzuyu. Bogazici'nin ozelligi ogrencileri. Bu da demektir ki: Her sene Turkiye'nin en bilincli, hirsli, ve o vakte kadar gorece olarak kendini gelistirmis, iyi okularda okumus 500 (diyelim) 18 yasinda genci giriyor Bogazici'ne. Bunlarla ayni ortamda buyumek 18 yasinda hayati ve modern kulturu yeni ogrenen bir cocugun gelisimin icin de harika bir firsat. Ote yandan 40 yasindaki adam... ne alaka? 18 yasindaki cocuklarla interraile mi gideceksin, tiyatro mu yapacaksin, cimlere uzanip bagimsiz film izleyip vay anasini mi diyeceksin, esli danslar klubune mi gideceksin? Sacma yani.

Bogazici yerine koc diyelim, sabanci diyelim. Durum hala ayni sekilde sacma.

Ikinci olarak dil ogrenmek icin universiteye gitmek belki 80'lerde 90'larda falan bir yontem olabilirdi de gunumuzde asiri gereksiz.
0
hot potato
(21.06.23)
tamamen öylesine girdim sınava desen tamam gir bi bak içinde kalmasın denebilir ama bir amaç için girmişsin. boğaziçi'nde okumak ukte kaldı diyorsun tamam ama anladığım kadarıyla alacağın diplomayla hayatında hiçbir şeyi değiştirmeyi düşünmüyorsun. bir hiç uğruna esas amaçtan vazgeçmek çok mantıklı gelmedi. hot potato'nun dediği gibi 18 yaşındakilerle ortama girebileceğini sanmıyorum. o durumda anca kampüse giriş hakkı faydası olur sana o da değer mi franszca üniversite eğitimi isteğinden vazgeçmene, hangisi daha önemli bunlar senin bileceğin şeyler.

bir de diğerlerinin de dediği gibi x okulun fransızca bölümü yerine gsü'ye girsen daha iyi sanki, bilmiyorum senin dereceninin de yetmeme durumu var mı gsü için ama yoktur herhalde.
0
semaforo de medianoche
(21.06.23)
Boğaziçi sözel öğrenci profili hırslı fakir falan değil. Tam tersi zengin ve idealsiz. Gelecek kaygısı olmadığı için boun etiketi almak istiyor.
0
roe
(21.06.23)
Okunmaz çünkü 4 yıl. Lisede tıp okumayı çok istiyordum. Şu an kazansam okumam. 6 yıl harcamak istemem. Emekli olunca belki üniversite okuyabilirim.
0
dissendium
(21.06.23)
aynı şekilde bilgisayar mühendisiyim; benzer şekilde içimde boğaziçi felsefe ukde kaldığı için 25 yaşında boğaziçi felsefe yüksek lisansına başlayıp ilk dönem sonunda bıraktım.

felsefe mezunu olmadığım için ilk sene hazırlık yılıydı, dolayısıyla lisans öğrencisi gibi lisans derslerine girdim sadece (online'dı hepsi, korona dönemiydi). mesela logic'te, her hafta ciddi vakit ayırılması gereken ödevler vardı ve ödevlere vakit ayırmayı absürt bulduğumdan ilk 2-3 ödevden sonra "bu kadar yeterli" deyip kafada bitirmiştim (bir başkası belki hocalar ile konuşabilir ödevler vesaire için de, ben bölümü tamamlama niyetiyle başlamamıştım zaten, girmek ukdeydi sadece).

benim ukde versiyonumda şöyle sonuçları oldu: önceden sürekli kafamda boğaziçi felsefe takılıyken, bölüme bir girip çıktıktan sonra bir daha ukde olarak aklıma gelmedi bölüm hiç. yani, girip çıkmış olmak, 5-10 kez keyfi olarak güney kampüs'e gidip takılmak yeterli ve de çok iyi oldu. ayrıca yüksek lisansa devam etmeyerek, 20-30 yaş aralığındaki üç senemi pek de ilgi duymadığım derslerle, konularla vakit harcayarak heba etmemiş oldum.

sizin durumunuzda, belki boğaziçi tercih edip bir sene (ya da ne kadar isterseniz) durup boğaziçi hevesinizi alabilirsiniz, sonrasında, bir sene sonra zaten yine bir başka -fransızca- bölüme giriş yapabilirsiniz.
0
ajora
(21.06.23)
fransızca galatasaray
0
abi bi dizi buldum on numara
(21.06.23)
plana sadık kal müdür ya. napacan bu dakikadan sonra ben olsam fransızca yazıp keyfime bakardım.
0
sizofren06
(21.06.23)
takil bence, hic mahsuru yok. bence super
0
camussar
(21.06.23)
hayata bir kere geliyoruz. hayallerin pesinden kosmak guzel bence. ben destekliyorum. en azindan denemek bile guzel. olmuyorsa birakabilirsiniz. dendigi gibi daha sonra yatay geçiş de dusunulebilir.
0
ermanen
(21.06.23)
senin gibi 1-2 "çıkıntı" oluyor bölümlerde onlara denk gelirsen yabancılık çekmezsin
bazı şeyleri zaten biliyor olcaksın sıkıcı olacak
biraz da zamane gençlerinden kendini geliştirmiş örnekleri görürsün
hazırlık sınıfı olur zaten ilk sene
0
bir soru sorcam
(21.06.23)
yok atlasa girip Boğaziçi, İstanbul farketmez özellikle sözel ve dil bölümlerine yerleşenlerin mezuniyet yıllarına bir bakın. Öyle bir iki istisna gibi değil. Bayağı ikinci üçüncü üniversite olarak yerleşen sayıları her geçen gün artan bir kesim var. Dünyada da böyle. Üniversite bu demek zaten. Kariyerinizi değiştirmek, ufkunuzu genişletmek. Amacınız her neyse. Ortamdan ziyade bölümün size katacaklarına odaklanırsanız, ders programlarını, eğitmen profilini falan incelerseniz daha mantıklı bir karar alabilirsiniz diye düşünüyorum.
0
sibertenik
(21.06.23)
(2)

Kritik seçim vaadi: Demokrasiye Katılım Teşvik Ödeneği

ajora
merhaba,oldukça kritik ve seçim sonucuna etki edebilecek, ancak gündeme taşımakta zorlandığım bir vaat hakkında fikir, mümkünse destek almak ve soru sormak adına yazıyorum: demokrasiye katılım ve teşvik ödeneğihttps://eksisozluk1923.com/demokrasiye-katilim-ve-tesvik-odenegi--7654296başlık altında za
merhaba,

oldukça kritik ve seçim sonucuna etki edebilecek, ancak gündeme taşımakta zorlandığım bir vaat hakkında fikir, mümkünse destek almak ve soru sormak adına yazıyorum: demokrasiye katılım ve teşvik ödeneği

eksisozluk1923.com

başlık altında zaten okuyabilirsiniz, açıkça yazdım, ama kısaca bir özet geçeyim burada da: oy kullanmaya gitmeyen 6 milyon seçmen var ve cumhur ittifakı kanadı bu 6 milyon seçmenin ancak %3-4'ü olabileceğinden, yine neredeyse 6 milyon kadar çeşitli nedenlerle sandığa gitmeyen muhalif/apolitik seçmen var. ve "oy kullanan her vatandaşa seçim sonrasında 5000 tl demokrasiye katılım ve teşvik ödeneği" gibi bir vaat, bu siyasete tamamen uzak, oy kullanmaya üşenen, bir adet oyun bir şey değiştireceğini düşünerek gitmemeyi tercih eden muhalif/apolitik seçmenin ufak bir kısım haricindeki (sandığına uzak bir lokasyonda olup yine gitmemeyi daha makul bulacak olanlar) tümünün sandığa gidip oy kullanmasına neden olacak, ve böyle bir teşviğin en kötü ihtimalle "1-2 milyon" oy getirecek olduğunu ve böyle bir vaadin acilen gündeme taşınması gerektiğini düşünüyorum.

şimdi,

sözlük üzerinde bunu iki kere paylaşmayı denedim, ancak abuk subuk sözlük kitlesi hem ne demek istediğimi, bu vaadin neyi hedeflediğini hiçbir şekilde anlamayıp ("akp seçmeni para ile oy değiştirmez" gibi şeyler yazmaktalar mesaj üzerinden; ancak bu vaadin hedefi sadece ve sadece sandığa gitmeyen 1-3 milyon civarındaki seçmeni sandığa direkt olarak çekmek üzerine) @2 @3 olmak adına başlığı kirlettiğinden ve bu entry'lerin yarattığı algı nedeniyle başlık hak ettiği ilgiyi asla göremediğinden, bu vaadi gündeme taşımak adına birkaç saat önce hem reddit üzerinde paylaşım yaptım (www.reddit.com); orada da yeterince gündem olmadığı için buraya geldim (az önce ise taylan yıldız'a sözlük üzerinden mesaj gönderdim). buraya gelmemin nedeni hem "acaba ben mi bir noktayı kaçırıyorum" diye sormak için (ki öyle olduğunu düşünmüyorum, sadece fazlaca şüpheci yaklaşıyorum ilgi görmemesi sonucunda, ama bu muhtemelen insanların görece uzun bir yazıyı sözlük üzerinde okumaması nedeniyle), hem de bu vaadin bir şekilde nasıl gündeme taşınabileceğine dair önerilerinizi almak için.

özetle, seçim sonucu değiştirebileceğini düşündüğüm etkide farklı bir vaat var ortada ve belki bir kıvılcım etkisiyle gerçekten seçim sonucunu değiştirebileceğini düşündüğümden, "acilen" gündem olarak ilgili mercilere bir şekilde ulaşması gerektiğini düşünüyorum bunun ve ülkenin akıbeti adına elimden geleni yapmaya çalışıyorum, hatta taylan yıldız'a dahi sözlük üzerinden mesaj gönderdim az önce. ve hem destek almak, hem de vaat ile gözden kaçırdığım bir nokta varsa ve bunun üzerine yorum almak istedim. yoksa eğer gündem olması için şimdi çabaladığım şekilde çabalamaya devam etmeye çalışacağım.

not: vaat ile ilgili kafanıza takılan herhangi bir konu varsa sormadan ya da yorumlamadan önce lütfen başlıktaki içeriğin "tamamını" okuyun, çünkü her şeyi detayıyla, madde madde açıkladım orada açıkça. siyaset ile hiç işi olmayan işinde gücünde, sadece ülkenin geleceğini düşünen bir mühendisim ve aklıma gelen ve işe yarayacağını düşündüğüm fikri bir şekilde gündeme taşımaya çalışıyorum.
0
ajora
(16.05.23)
düşündüğün şey mantıksız değil ancak o kadar da orijinal bir fikir de değil, ki farklı mecralarda paylaşmana rağmen bir türlü reaksiyon almamış olmasından anlayabilirsin. sandığa gitmeyen seçmeni teşvik için ne yapılabilir diye insanlara sorsan ya senin sistemdeki gibi para dağıtılmasını, ya da oy kullanmayanlara para cezası kesilmesini düşünebilir direkt. benim açımdan sorunlar şunlar:

1- kim oy kullandı, kim kullanmadı bunun kaydının yapılması bir sorun.

2- devletin kasası tam takır kuru bakırken 60 milyon seçmene bahsettiğin meblağların dağıtılması ayrı bir yük. (hesaplamaları okudum.) sembolik ücretler verilirse de bu sistemin bir etkisi olmayacaktır.

3- sandığa gitmeyen seçmenin büyük bir kısmının tembellik nedeniyle değil de "beni temsil eden kimse yok." düşüncesi veya "oy verdiğimde hiçbir şey değişmeyecek." endişesiyle oy kullanmayı gereksiz görmesi nedeniyle gitmediğini düşünüyorum. kaynak dötüm. bu kişiler para almak için de muhtemelen geçersiz oy kullanacaklardır.
0
knight of cydonia
(16.05.23)
teşekkürler geri dönüş ve ayırdığın zaman için.

- vaadin orijinal olup olmaması hiç önemli olmamakla beraber, farklı mecralarda reaksiyon alamamamın nedeninin, paylaştığım mecraların kitlesinin böyle bir vaadin seçim sonucunu ne ölçüde etkileyeceğini algılayabilecek yetkinlikte olmaması olduğunu düşünüyorum. sözlük üzerinde paylaşılan bir başlığın gündeme taşınması niteliği oranında zor olmakta genel olarak.

- kimin oy kullanıp kimin kullanmadığının bir sorun olduğu denklemde vaadin nasıl form değiştirebileceğini, başlıkta paylaştığım 5. ek açıklamada belirtmiştim.

- "bayramlarda iki maaş ikramiye"lerin havada uçuştuğu, ya da eyt'nin hayata geçirildiği bir ortamda bu vaat için 60 milyar tl'nin bir şekilde bulunabileceğini düşünüyorum, vaat edilen "çalınan paraların" geri getirilecek ise eğer, böyle bir vaadin gerçekleştirilmesi gayet makul olduğu geliyor. sonuç olarak kılıçdaroğlu'nun "418 milyar dolar'ı geri getireceğim" vaadi de bir vaat mesela ve gerçekleştirilmesi çok daha zor görünen bir vaat. en kötü durumda, burada "gerçekleştirilmesi muallakta olan bir vaadi halka sunmak" ya da "seçimden feragat edip ülkenin yokuş aşağı ilerlemesinin devam etmesine göz yummak" gibi, bence hangi tarafın seçilmesi gerektiği çok açık olan bir trade-off var. böyle bir vaat seçim sonucuna büyük ölçüde etki edilecekse ve dolayısıyla seçim kazandırma ihtimalliyse, gerçekleştirilebilirliği bir ölçüde kenara koyularak verilmeli vaat bana göre.

"sembolik ücretler verilirse de bu sistemin bir etkisi olmayacaktır" konusunu anlamıyorum, vaat 5000 tl değil de 1000 tl olarak açıklandığı durumda dahi, milyona yakın ve belki daha fazla apolitik genç sandığa yönelebilir. vaat 500 tl olsa dahi ve 100.000-200.000 gibi bir oy kazanımı olsa dahi bu bir oy kazanımı, ve maddelerde de açıkladığım gibi her denklemde yüz binlerin üzerinde oy getirisi kesin olan bir vaadin ivedilikle gündeme taşınması ve dikkate alınması gerektiğini düşünüyorum. bu vaat tek başına seçim kazandıracak ölçüde etki etmeyebilir; ama ihtiyaç duyulan etkinin çok büyük bir bölümünü de karşılayabilir.

son yazılanın ise hükümsüz olduğunu gün içerisinde kaç kez aktarmak durumunda kaldım bilmiyorum: bahsettiğiniz düşünce ve endişelerle gitmeyen yüz binlerce seçmen olduğuna katılıyorum, ancak, insan psikolojisi, kılıçdaroğlu'nu sevmeyen veya nefret ilişkisi yaşamayan bir insanın psikolojisi (ki oy vermeyen seçmenin muhalif, apolitik ya da bahsettiğiniz gibi umutsuz seçmen olduğu baz alınırsa, bu kesmin çok ufak bir bölümü böyledir ancak) 1000-5000 tl almak için kılıçdaroğlu'na oyunu verme eğiliminde olur. kılıçdaroğlu'na oy vermediği her denklemde evden çıkıp sandığa gitme motivasyonu ile çelişmiş oluyor zaten, çünkü kılıçdaroğlu kazanamadığında ödeneği alamayacak ve evden kalkıp boşu boşuna oy kullandığı absürt bir durum içerisinde bulacak kendini.
0
🌸ajora
(16.05.23)
(7)

hâlâ vs hala

ajora
entry'lerde ya da başka yerlerde yazdığım yazılarda kendimi bildim bileli bilinçli olarak şapkasız yazıyorum, çünkü sık kullandığım bir kelime ve yazı boyunca aynı kelimeyi şapkalı yazmak fazla kasıntı/eğreti duruyor benim için. bununla beraber insanların bu yazımla ilgili algısından tam emin değili
entry'lerde ya da başka yerlerde yazdığım yazılarda kendimi bildim bileli bilinçli olarak şapkasız yazıyorum, çünkü sık kullandığım bir kelime ve yazı boyunca aynı kelimeyi şapkalı yazmak fazla kasıntı/eğreti duruyor benim için. bununla beraber insanların bu yazımla ilgili algısından tam emin değilim (aslında bu algıya sahiptim önceden ama üzerine düşündükçe belirsizleşti sanırım) ve bunu merak ettim: uzunca bir yazıda "hâlâ" yerine "hala" yazıldığında yazarın bu kelimenin yazımını bilmediğini mi düşünürsünüz, yoksa gözünüze bile batmaz mı bu?

bunun dışında yine bazı konularda tdk'ya aykırı davranarak "tdk'ye" yerine "tdk'ya" yazıyorum mesela bu cümledeki gibi. belki bunun gibi başka "bilinçli yanlış yazım" örnekleri varsa aklınızda, bunlar hakkındaki görüşünüzü de belirtebilirsiniz.
0
ajora
(28.01.23)
senelerdir a üzerinde şapkanın kaldırıldığını ortamlarda söylüyordum. çünkü öyle bir karar bayağı konuşulmuştu hangi seneydi hatırlamıyorum. Şimdi sizin soruya cevap vermek için arattığımda bambaşka şeyler çıktı. meğerse hiç böyle bir şey olmamış. bir kaç sene sonra da kaldırıldı diye mi okuyacağız bilemedim. zaten tdk en öfkeli olduğum kurumlardan biri.

Şu durumda "kârı" yerine "karı" yazılmış bir yazıda yazım yanlışı olduğunu düşünürüm.
0
hikaye mesture
(28.01.23)
Birkaç sözcükte anlam karışıklığı olmaması için şapkalı a kullanılıyor. Kar/kâr hala/hâlâ adet/âdet aklıma geneler. Ben genelde hâlâ diye yazıyorum ama arada üşenip hala yazdığım da oluyor ve böyle yazan birini okusam negatif düşünmem.

Tdk'da konusunda ciddi bir haber sitesi falansa "aa yanlış yazmışlar ehehe" diyip eğlenirim ama günlük konuşmada ben de hep tedeka diyorum. O yüzden kötü düşünmem yazan hakkında.

Bilinçli olarak ağabey yerine abi yazıyorum. Makale de yazsam kitap da yazsam ağabey yazmam çok iğrenç bir sözcük bence.

Geçen biri duyuru açmıştı Türkçede baya diye sözcük yok bayağı o diye. Bence baya yani baya baya yazıyorum. Yanlışsa da yanlış :)

Bi de noktalama olarak yine geçenlerde baya tartışıldı iki nokta olayı. Cümleyi iki noktayla bitirmeyi seviyorum tweet atarken falan. Tek nokta sertliği yok, üç noktanın gereksiz manidarligi yok, tam ortada bir etki veriyor..

Böyle günlük hayatta bilinçli yaptığım yazım/noktalama işaretleri hataları
0
nundu
(28.01.23)
tam tersi "hâlâ" yazılması rahatsız ediyor beni. anlam karışıklığı olabilicek bir durumsa ben de şapka kullanabiliyorum ama babanın kız kardeşinden bahsetmediğinin ayan beyan ortada olduğu bir yazıda şapka kullanmak falan aşırı garip bence. hayırdır orhan pamuk'la mı görüşüyorum diyorum içimden.

öte yandan böyle sadece aşırı resmi bir dilekçe, evrak vb. konularda uyulması gereken onun dışında uyulduğunda aşırı garip duran bir sürü kural var bana göre türkçe'de. nundu da yazmış mesela bayağı, ağabey var. onlar dışında anane, babane yerine anneanne, babaanne yazılması da komik geliyor bana. ya da gidicez, kalıcaz vs. yerine gideceğiz, kalacağız yazmak, yukarda mesela olabilicek yazmışım doğrusunun olabilecek olduğunu biliyorum ama olabilicek daha samini geliyor bana. şirkette mail yazsam e'yle yazarım fakat chatleşmedir, entry yazmadır falan i'yle yazabiliyorum bunları bazen moduma göre değişiyor. düşünsek daha çok şey çıkar böyle.
0
semaforo de medianoche
(28.01.23)
@hm

evet, seneler önce düzeltme işaretinin kaldırıldığına dair bir şeyler söylendi, çoğu insan şapkasızlığa kapılıp gitti sonra.

"kârı" yerine "karı" yazmıyorum asla ve sormak istediğim de tam olarak buydu aslında. birinin "kârı" yerine "karı" yazmasına ben de takılırım, ama "hâlâ" günlük kullanımda çok fazla kullanıldığından bu kelime özelinde esnemeye gidebiliyorum. "kârı" yerine "karı" yazsan idrakı da çok zorlaştırır zaten, o yönü de var. şapkasız olarak yazılan "hala" okunduğunda okuyanın algısı direkt olarak babanın kız kardeşine değil de "hâlâ"ya gidiyor bence, o yüzden okuyucuyu da zorlamıyor, doğal geliyor.

@nundu

âdet, abi, tdk konularında hemfikiriz. baya konusundaysa, ben de maalesef "baya" yazanın doğrusunu bilmeden yazdığını düşünüyorum :p ama uzun yazılar dışında, mesajlaşmalarda falan benim de "bayağı" yazmaya elim gitmiyor ve yıllardır "bayaa" yazıyorum çözüm olarak. gerisi okuyana kalmış, hehe

@sdm

şimdi yazdıklarıma çok benzer şeyler yazmışsınız siz de, katılıyorum.

---

bu mesajı yazarken şimdi öğrendim mesela: "idrakı" değil de "idraki" imiş. muhtemelen anarşist tarafım ağır basacak bu kullanımda da uzunca bir süre.
0
🌸ajora
(28.01.23)
TDK düzeltme işaretini hiçbir zaman kaldırmadı, L harfi kendinden sonra gelen sesi zaten incelttiği/uzattığı için (birkaç istisna dışında) lâ yerine la yazmayı norm belirlediler, o kadar. Layık, lakin, laubali falan yazarken â kullanılmıyor artık. Kullanımı da epey kurallı aslında. www.tdk.gov.tr

Uzunca bir yazıda "hâlâ" yerine "hala" yazıldığında yazarın bu kelimenin yazımını bilmediğini, biliyorsa da umursamadığını, üşendiğini düşünürüm. Ben telefon klavyesinde bile hâlâ yazıyorum, zaten telefon da alıştı, klavyenin üstünde doğrusu çıkıyor hemen. Gelicem, bakıcaz falan gibi konuşma dilini yazıya geçiren yazım yanlışlarını casual yazışmalarda kullanıyorum, bilgisayar başındaysam yine kurallı yazıyorum gerçi, alışkanlık. Ama bu gibi şeyler gündelik kullanımla belirleniyor ve değişiyor, TDK sonradan gelip kural koyuyor sadece. Mesela yukarıdaki örneklerde ağabey/abi var, çalıştığım bazı yayınevlerinde kitaplarda da abi kullanıyoruz, ağabey yazmıyoruz.

Bir de genel olarak, Latin alfabesi kullanan bir sürü dilde bütün şu sesler (àáâãäåæèéêëìíîïñòóôõùú) varken bizim bir â, î ve û'yu çözemememizi hiç anlamıyorum.
0
kobuzchu kiz
(28.01.23)
Yazım yanlışı ya da bilgisizlik değil dümdüz saygısızlık olduğunu düşünürüm. Hadi hafifleteyim, özensizlik diyeyim. Her şeye çalışan kafalar bunları mı öğrenemeyecek de ayırt edemeyecek... inanmıyorum buna.

Ayrıca tdk denen kurumun Türkçeyle oynadığı kadar başka hiçbir kurum kendi anadiliyle oynamamıştır bu kadar çok saygısızlık yapmamıştır. Aklına esti mi kural değiştiriyor, kural neden konur diye sorsan cevap veremezler ama.
0
muhayyer divan
(28.01.23)
uyarınca bir de "tdk polisi" diye de kafa ütülerler.

dil aklın aynasıdır demiş büyüklerimiz. güzel yazmak gerek.
0
alperz
(29.01.23)
(9)

sıfır network ile yüksek değerli kitabı yayımlatmak

ajora
felsefi deneme kategorisinde denebilecek, içerisinde kapsamlı bir düşünce sisteminin ve var olan söylemlerin dışında olan bolca özgün düşüncenin yer alacağı ve bu haliyle felsefe dünyasında kendisine bir yer bulabileceğini düşündüğüm değerde bir kitap yazdım diyelim (diyelim). ancak herhangi bir net
felsefi deneme kategorisinde denebilecek, içerisinde kapsamlı bir düşünce sisteminin ve var olan söylemlerin dışında olan bolca özgün düşüncenin yer alacağı ve bu haliyle felsefe dünyasında kendisine bir yer bulabileceğini düşündüğüm değerde bir kitap yazdım diyelim (diyelim). ancak herhangi bir network'e veya tanınırlığa sahip değilim ve burada sormamdan da anlaşılaşacağı üzere kitabın onay alma ve yayımlanma süreçlerine dahi hakim değilim. böyle bir durumda kitabı düzgün, bilinir yayınevlerine gönderdikten sonra, bu yayınevlerinden herhangi birinin kitabı değerlendirmeye alıp, kitabın değerini idrak edebilip süreci devam ettirme ihtimali nedir? bugün için yayınevleri değerli kitapları alelade olanlardan ayırt edebilir halde mi, yoksa bu şekilde yayınevine gönderilen kitaplar, değerinden bağımsız olarak incelemeye dahi alınmıyor ve bu süreçler bağlantılar olmaksızın olmuyor mu?

not: burada asıl beklenen kitabın yayım onayı alması değil; kitap bir şekilde yayımlanır zaten. merak ettiğim, herhangi bir yayınevinin hiçbir aracı olmadan (bağlantı, para vesaire) "bir dakika, burada farklı bir şey var" gibi bir değer idrakıyla bir kitabın ve yazarının üzerine düşmesi ve sonraki süreçlerde sanki kendi kitabıymış gibi destek göstermeye meyilli olup olmadığı.
0
ajora
(13.12.22)
Burada en büyük problem, kitabın değeri ile satış rakamları arasında birebir bir bağlantının olmaması. Yayınevi "aa evet bu mükkemmel bir kitap ama çok satmaz, zarar ederiz" diyebilir.

D&R çok satanlar listesi; "Vazgeçilmez Olmanın Sırrı", "Sırlarımız Kadar Hastayız", "Kararı Ben Veririm", "Düştüğünde Kalkarsan Hayat Güzeldir" gibi kitaplar ile vasat bir kesime hitap ediyor. O yüzden kitabın kalitesinden çok "bu kitap çok satar"'a inanmaları lazım.

www.dr.com.tr
0
archmage mahmut
(13.12.22)
Hangi yayınevine hangi türde kitap göndereceğini bilmek için o yayınevinin yayımladığı kitapları bilmek gerekir. Böyle bir araştırma yaparak umduğunuz desteğe bir adım daha yaklaşabilirsiniz. Bir de günümüzde YouTube kanalı açıp ondan bir kitleye ulaşıp sonra o kitleye kitabı satmak ("diamond tema" gibi)sanki daha bir garanti gibi. Yoksa basıldığıyla kalır bence her türlü.
0
baba553
(13.12.22)
Soru hatalı aslında. Bir alanda hiç networkü olmayan birinin o alanda kayda değer bir eser üretebileceği fikrine kafa yormak boş iş.
0
retiredcolonel
(13.12.22)
@archmage mahmut

aslında asıl önemli nokta kitabın değerinin yayınevi tarafından idrak edilip edilemeyecek olması, yani sizin bahsettiğiniz "bu mükemmel bir kitap" anı. o değerde bir kitabın değerini idrak edebildiği takdirde vizyonlu bir yayınevinin tek bir kitap için kâr/zarar hesabını geride bırakıp prestiji, ileride farklı şekilde konuşulması muhtemel bir kitabın kendilerinden çıkmış olmasını arzulayabileceğini düşünüyorum. merak ettiğim nokta ise yayınevleri arasında böyle vizyonlu olanlarının olup olmadığı; ortada çok değerli olduğuna dair içeriğinden başka hiçbir done bulunmayan bir kitabın değerini idrak edebilecek çalışanlara sahip yayınevlerinin olup olmadığı.

@baba553

ilk iki cümlede bahsettiğiniz durumu biliyorum elbette, teşekkür ederim. ikinci kısımla alakalıysa: tam da bu gibi atraksiyonlara asla girişmeyecek olduğum için sordum aslında soruyu. reklam, pr çalışması ya da bir kitleye ulaşması için yapılan her türden uğraşa çok mesafeliyim ve bu yüzden bu süreçlere yayınevlerinin destek sağlayıp sağlayamayabileceğini merak ediyorum. yayınevinden bu anlamda herhangi bir destek görmediğim durumda yapabileceğim tek şey muhtemelen felsefe ile ilişkisi olan ve yetkin olan/olmayan insanlara diledikleri takdirde kitabı göndermek olur.

@retiredcolonel

bir alanda network sahibi olmanın o alanda kayda değer eser üretmenin gerek koşulu olması absürtlüğü bir kenara, kendinden eminliğinize paralel bir kendinden eminliğe geçen sene de maruz kaldım: felsefe mezunu olmadığımı ve neredeyse sıfır felsefi altyapıya sahip olduğumu belirterek bölüm dışı adaylar için hazırlık yılı olmasına rağmen boğaziçi felsefe yüksek lisansında bölüm dışı adaylardan da elle tutulur bir altyapı bekleyip beklemediklerini sormuş ve "kant hegel kimmis bilmiyorum diyorsaniz o iş bozok üniversitesinde bile olmaz" şeklinde bir yanıt almıştım. sonucunda ise sıfır felsefi birikimle kendi bölümünün mezunları da dahil olmak üzere çok sayıda felsefe mezununu geride bırakarak güney kampüste buldum kendimi. kendinden eminliğinizi törpülemeniz dileğiyle diyeyim.
0
🌸ajora
(13.12.22)
mahmut doğru söylemiş, önemli olan kitabın satılması. bu iş bir yatırım işi, kitabevi senin kitabını basmak ve dağıtmak için ciddi bir para harcayacak. trde bir felsefe kitabı içinde ne kadar özgün düşünce olursa olsun kar ettirecek bir noktaya gelir mi? bunları araştırmak ve düşünmek lazım.

mesela ben bir felsefe kitabını, felsefede yeni bir çığır açmış, devrim yaratmış olsa bile almam ki kitap okuyan biriyim. bu kitabı kim, kaç kişi, nasıl alır ona kafa yormak gerekiyor.
0
roket adam
(13.12.22)
bir alanda network sahibi olmanın o alanda kayda değer eser üretmenin gerek koşulu olması absürtlüğü

Burada kendinden emin olma durumunu törpülemesin gereken benim yani öyle mi? Ahshsjdjs şaka gibisin.
0
retiredcolonel
(14.12.22)
www.youtube.com

şunu tavsiye etmek isterdim size ama,

eksisozluk.com
eksisozluk.com
eksisozluk.com

haklısınız diyelim.
0
🌸ajora
(14.12.22)
@roket adam

kitaptan herhangi bir maddi beklentim yok, hatta aksine -hiç profesyonelce olmaz tabii ama- gerektiği durumda yayınevinin olası zararını da karşılayabilirim. belki bunu dosya gönderimi sırasında belirtmek işe yarar ama böyle olunca da yine bir çeşit reklama dönüşmüş oluyor durum. sürecin doğal bir şekilde ilerlemesi ve kitabın organik olarak bir kitle tarafından bilinir hale gelmesiydi isteğim sadece özetle, ve bunun için de haklı ciro kaygısının yanında o kadar da açgözlü olmayan ve zaman zaman daha güzel kaygılar güdebilen yayınevlerinin var olup olmadığını merak etmiştim ihtimal ne kadar az olsa da. bunun cevabını bulmak için de sektörün içinden kişilerle direkt olarak iletişime geçmek gerekecek sanırım.
0
🌸ajora
(14.12.22)
Peder uzunca bir zaman tarihi eser sayilabilecek bir bina uzerinde calisti. Sonra bu biriktirdiklerini turkce/almanca olarak temize cekmis. Bunu kitaplastirayim bari hatira olarak kalir dedi, sordu sorusturdu, beyoglu'nda bir sahafa yonlendirdiler. Elamanla gittik konustuk, cepten karsilayip 500 kopya bastirip spor olsun diye dagitacaz. ISBN falan hersey hallediliyor. bir iki ornek basilti falan onun uzerinde duzeltme yapiyordu en son.

Yayin evlerinin birinci amaci ise yarar kitaplarin halka ulastirilmasi degil kar oldugu icin %99.9 ilk baski sana girer. Oradan "traction" yakalarsan patlatip 50-100 baski yaparsin, nobele kadar gidersin.

Ya da dusundugun gibi "the chosen one" degilsindir, ilk baski komple sana girer, kendinden eminligini sorgulamaya ve belki de torpulemeye baslarsin.
0
cooperr
(14.12.22)
(2)

"insan, olduğu değil, olmak istediği kişidir" minvalindeki söz

ajora
eğer ben kendi kendime icat edip daha sonra unutmadıysam böyle bir söz vardı, tam olarak nasıldı? arattığımda bir şey bulamadım. çok da eğilip bükülecek bir söz değil gerçi ama sorayım dedim yine de.
eğer ben kendi kendime icat edip daha sonra unutmadıysam böyle bir söz vardı, tam olarak nasıldı? arattığımda bir şey bulamadım. çok da eğilip bükülecek bir söz değil gerçi ama sorayım dedim yine de.
0
ajora
(09.12.22)
Ben Gibi'de duymuştum da gerçekten böyle bir söz var mı bilmiyorum.

"insanların olmamızı istediği kişi değiliz,olmaya karar verdiğimiz kişiyiz der paulo coelho"

3x3 büfe bölümünde ayakta tartışma sahnesinde söylüyordu.
0
signore
(09.12.22)
anımsadım bu sözü ama bahsettiğimden farklı anlamda biraz. belki de budur hayal meyal hatırladığım bilmiyorum, teşekkürler
0
🌸ajora
(12.12.22)
(7)

tavsiye filozof

ajora
kolaycılığa başvurduğum garip bir duyuru olacak: felsefeye ilgi duymakla birlikte şimdiye dek çok az okuma yaptım ve bu aralar okumaya ayıracak vaktim de pek yok açıkçası; ama yoldayken vesaire bir kitap oluyor illa yanımda ve elimdeki bittiğinde bu sefer daha önce okumadığım bir felsefeciye giriş y
kolaycılığa başvurduğum garip bir duyuru olacak: felsefeye ilgi duymakla birlikte şimdiye dek çok az okuma yaptım ve bu aralar okumaya ayıracak vaktim de pek yok açıkçası; ama yoldayken vesaire bir kitap oluyor illa yanımda ve elimdeki bittiğinde bu sefer daha önce okumadığım bir felsefeciye giriş yapayım diyorum. kitap seçiminde nokta atışı yapmak istediğimden de burada sormak istedim: rasyonaliteye fazla değer veren, inançsız, nihilist; schopenhauer, camus, bertrand russell gibi isimleri seven bir insanın sevebileceğini düşündüğünüz felsefeci (ve o felsefeciden tavsiye ettiğiniz kitap) varsa duymak isterim. özellikle altta birazdan vereceğim bağlantıdaki mavi renkli arkadaşlardan bazılarının çok üst düzey felsefe yaptığına dair bir algı oluştu oradan buradan edindiğim izlenimler nedeniyle; bu sebeple bu arkadaşlar arasından bahsettiğim profilde bir insanın okumaktan memnun kalacağı herhangi birini de tavsiye edebilirsiniz basitçe.

ayrıca,

justpaste.it

aşina olduğum ya da en azından adını sık sık duyduğum felsefecilerin ileri bir tarihte felsefelerine dair temel bir bilgi edinme maksadıyla bir liste çıkardım (herhangi bir şekilde sıralı değil), listedekiler dışında felsefe tarihinde önemli bir yeri olan ancak atladığım, ya da pek tanınmayan ve underrated olduğunu düşündüğünüz felsefeciler varsa da duymak isterim.
0
ajora
(01.09.22)
Ben o listedekilerin çoğunu biliyorum. O yüzden kısaca tavsiye vereceğim. Nigel Warburton - Felsefeye Giriş ve benzeri kitaplarına mutlaka bakınız. Ayrıca Platon'un ilk dönem eserlerinden başlamak idealdir. Perikles filozof değil. Mavi arkadaşlar da bence ilk elden okumak için pek uygun değiller bu aşamada. Bence temel eserleri okumak en doğrusu. Hobbes, Locke, spinoza, Rousseau ve Mill okumak eğlencelidir. Aristoteles'in Nikomakos ve Politika kitapları yeterli. Diğerleri kolay okunmaz (fizik, metsfizik falan). Ama ben olsam Marx ve Engels'e özel bir yer ayırırdım. Komunist Manifesto ve Anti-Duhring özellikle. Birçok eserleri kolay okunmuyor. Zaten felsefe kategorisinde de değerlendirmek zor çoğunu. Ama Anti-Dühring'i öneririm. Eğlenceli ve kolay okunur.
0
prole
(01.09.22)
Başlangıç için anlatımı çok eğlenceli, sıkmadan anlatan bir kitap önerebilirim:
Felsefenin Kısa Tarihi
Yazar: Nigel Warburton
0
graphytube
(01.09.22)
teşekkürler cevaplar için.

sistemli bir felsefe okuması yapmaktan ziyade hap şeklinde, spesifik bir felsefecinin sistemine hızlıca dalma niyetindeydim ama sağlam temel olmadan okumak kolay olmayabilir mavi arkadaşları, haklısınız.

bir de eklemeyi unutmuşum: toplumsal, yönetimsel, politik konular veya ideolojik sistemlerden ziyade biraz daha bireye, bireyin varoluşsal problemlerine vesaire odaklanan felsefecilere, daha doğrusu söylediklerine ilgi duyuyorum.

bu doğrultuda, felsefi temeli de iyice oturttuğum varsayılırsa (çok da temelsiz sayılmam aslında bu konuda) mavi arkadaşlardan öneriler alabilirim yine. bu arada şimdi yazarken dikkatimi çekti, yanlış anlaşıldı ise bir düzeltme yapayım: parantez içinde "giriş için tavsiye kitapları" derken o felsefeciye girişten bahsetmek istemiştim; "felsefeye giriş"ten değil. şimdi güncelledim duyuruyu daha yanlış anlaşılmasın diye.

(gözden kaçırdıklarımı hızlıca bir web sayfasından kontrol ederek ekleyeyim derken perikles de kaynamış araya :ı)
0
🌸ajora
(01.09.22)
Çok sağlam bir antoloji niteliğinde kitap için Ahmet Cevizci'nin Felsefe Tarihi'ni öneririm.
0
dark-tower
(02.09.22)
biliyordum bunu da, teşekkür ederim.

(ilk mesajdaki anlam kaymasından dolayı hala soruma bir yanıt alamadığımdan küçük bir "up" mesajı)
0
🌸ajora
(02.09.22)
Spinoza ve Sartre oku. Belki bir de Kierkegaard. Ama o varoluşsal kaygılar zamanla geçiyor. Mavi arkadaşlar ihtiyacını karşılamaz.
0
prole
(03.09.22)
hocam simdi russell, schopenhauer ve camus birbirinden alakasiz 3 filozof. bu adamlarda ortak ne gordunuz? russell mantiksal atomist analitik felsefenin temsilcisi, schopenhauer kita felsefesinde metafizik ve etik uzerine yogunlasmis bir adam. camus ise bir felsefe sistemine sahip olmayip varolusculuk uzerinden tanimlanabilecek bir isim. bu 3 isim birbirine yakin degil ki bunlara bakip bir dorduncu onerelim.

bence siz bati felsefesini bir butun olarak kavrayamamissiniz. o yuzden asagida verilen felsefe tarihi kitaplarini okumaniz gerektigini dusunuyorum. bu sekilde felsefe tarihini, farkli akimlari, bunlarin gelisimini ve birbirleriyle olan iliskilerini anlayabilirsiniz. belki kafanizda bir seyler daha net oturur o zaman. ve hangi filozoflarin/akimlarin size ilginc geldigini de anlayabilirsiniz.
0
antikadimag
(03.09.22)
(2)

akla gelmeyen kelime/terim

ajora
kendi içinde çelişki barındıran, asla mümkün olamayacak durumlar için kullanılan bir kelime/terim var bildiğim ama aklıma bir türlü gelmeyen, bunu arıyorum. "saçmalık"la eş anlamlı denilebilir belki ("absürt" değil tabii). bilinirliği pek olmayan, genelde entelektüel çevrenin kullandığı bir kelime.
kendi içinde çelişki barındıran, asla mümkün olamayacak durumlar için kullanılan bir kelime/terim var bildiğim ama aklıma bir türlü gelmeyen, bunu arıyorum. "saçmalık"la eş anlamlı denilebilir belki ("absürt" değil tabii). bilinirliği pek olmayan, genelde entelektüel çevrenin kullandığı bir kelime.
0
ajora
(19.07.22)
Oksimoron mu
0
floydian
(19.07.22)
evet. bir kelimenin bu kadar dilimin ucuna gelip çıkmadığı hiç olmamıştı, teşekkürler
0
🌸ajora
(19.07.22)
(2)

Boğaziçi felsefe yüksek lisans: bilim sınavı ve mülakat

ajora
Tecrübe edeniniz varsa, bilim sınavı hangi tarzda olur? Bir konu ile alakalı essay mi yazmamız beklenir? Eğer böyleyse birden fazla konu arasından seçim imkanı tanırlar mı, ya da kendi belirlediğimiz bir konu üzerine yazabilir miyiz?Felsefe lisans mezunu olmayan adayların ekstra bir hazırlık yılı ol
Tecrübe edeniniz varsa, bilim sınavı hangi tarzda olur? Bir konu ile alakalı essay mi yazmamız beklenir? Eğer böyleyse birden fazla konu arasından seçim imkanı tanırlar mı, ya da kendi belirlediğimiz bir konu üzerine yazabilir miyiz?

Felsefe lisans mezunu olmayan adayların ekstra bir hazırlık yılı oluyor, adayın felsefe mezunu olup olmamasına göre bilim sınavının bir ihtimal değişkenlik gösterebileceğini düşünüyorum. Cevaplarsanız felsefe mezunu olup olmadığınızı da belirtirseniz sevinirim.

Ayrıca mülakatla ilgili de tecrübeleriniz varsa alabilirim. İngilizce oluyor, değil mi?

Teşekkürler.
0
ajora
(31.05.21)
4. sınıf dersinde kuantum gerçekliği üzerine sınav sorusu vardı, maddenin hem parça hem de dalga olarak davranmasının determinizmi nasıl etkilediği gibi bir şeydi soru. O gün saçmaladım tabi, buna ancak 20 yıl sonra cevap verebilir hale geldim. Kuantum kolay anlaşılacak bir konu değil ve ben yavaş yavaş okuyorum :)
Ayrıca bilim felsefesi dersinin konularına ve okumalarına bakın. Kuhn'lar Popper'lar vs.

Özel ve genel görelilik de faydası olur bence.

Hiçbiri çıkmazsa kızmayın, zaten zevkli konular öğrenmiş olursunuz bilmiyorsanız da.
0
spankenstein
(31.05.21)
@spankenstein çok teşekkürler cevap için ancak yanlış anlaşıldı sanırım, bilim felsefesi ders sınavından değil de yüksek lisansa girerken yapılan bilim sınavından bahsediyorum :P
0
🌸ajora
(31.05.21)
(7)

Boğaziçi felsefe yüksek lisans

ajora
Bilgisayar mühendisliği mezunuyum, felsefi altyapım lisansta aldığım "Felsefeye Giriş" dersinden ibaret; hiç yok desek yeridir yani (analitik düşünce anlamında fena sayılmam; sadece Kant ya da Hegel'in ne dediği hakkında bilgim yok). Felsefe mezunu olmayanlar için yüksek lisans programının ilk senes
Bilgisayar mühendisliği mezunuyum, felsefi altyapım lisansta aldığım "Felsefeye Giriş" dersinden ibaret; hiç yok desek yeridir yani (analitik düşünce anlamında fena sayılmam; sadece Kant ya da Hegel'in ne dediği hakkında bilgim yok).

Felsefe mezunu olmayanlar için yüksek lisans programının ilk senesi lisans dersleri aldığınız bir hazırlık yılı oluyor. Buna güvenerek başvurmak istiyorum bölüme ama böyle bir hazırlık yılı mevcut olmasına rağmen felsefe mezunu olmayan adaylardan yine de elle tutulur bir altyapıya sahip olmaları bekleniyor mu, bilmiyorum. Mezun, hâlihazırda okuyan ya da yazılı/sözlü sınavlarına girmiş olan varsa eğer, bilgilendirebilirse çok iyi olur.
0
ajora
(02.05.21)
Mesela ODTU'de felsefe, tarih sosyoloji vs mezunlarini alip bilimsel hazirlik okutuyordu, ki bu bahsettigim ornekler ODTU (yani ayni fakulte) mezunuydu.

Basvurun tabi ama bilgisayar muhendisiligi mezunu olarak bir sansiniz oldugunu dusunmuyorum. Hele Bogazici ya da en azindan yakin seviyede bir okul mezunu degilseniz. Zira diger adaylar sizden daha guclu olacak.
0
hot potato
(02.05.21)
Ben 6 sene önce yaptım bunu. Sonra tek dersten lisansı uzattığım için devam edemedim ama süreci anlatayım.

odtü ve boğaziçinden hocalara mail attım. Dedim şöyle bir konu var, bunun üzerine çalışmak istiyorum, ne dersiniz diye. Okula falan davet ettiler, 3-4 saat oturup konuştuk.

Bilgisayar mühendisliğinden birinin gelmesini olumlu karşıladılar. Hatta o zaman bi kaç doktora öğrencisi de vardı aynı şekilde, duyulmamış bir şey değil.

Genel olarak neyi ne kadar biliyorum diye sorular sordular, çok zorlayıcı değildi. Ama bilimsel hazırlık muhtemelen yorucu olur, öyle işle falan birlikte gitmez. Çünkü 4 senelik eğitimi 1 seneye sıkıştırmaya çalışıyorlar, bir de alan dışından gelince ekstra çalışmak lazım. Ama ciddi bir çalışmayla olur gibi görünüyordu bana.
0
plutongezegendegilmi
(03.05.21)
cevre mühendisligi mezunu arkadasim su an felsefe alanında profesör olmak üzere. oluyor yani ama bogazici felsefede yl a başlamak icin bogazici felsefe lisans ögrencisinin bilgisine sahip olmak erekiyor. kant hegel kimmis bilmiyorum diyorsaniz o iş bozok üniversitesinde bile olmaz.
0
spivak
(03.05.21)
belki zaten biliyorsunuzdur ama boğaziçi ve odtü'de bilişsel bilim diye bir program var, bilgisayar mühendisliği ve felsefeyi bir araya getirebileceğiniz çalışmalar yapma fırsatınız olur diye düşünüyorum bu programa başvurursanız. bilişsel bilim yüksek lisansına alınmanız da felsefeye göre daha kolay olabilir.
0
vacigok
(03.05.21)
Teşekkürler cevaplarınız için.

Bilişsel bilim ilk denk geldiğimde heyecanlandırmıştı; biraz araştırdığımda çok da içine çekmedi. Oraya küçük bir ön hazırlıkla çok daha rahat girebilebileceğimi düşünüyorum ama önceliğim felsefe.

Boğaziçi felsefe lisans öğrencisi kadar bilgiye sahip olunması gerektiğini zannetmiyorum yüksek lisans için, öyle olsaydı bir sene hazırlık yılı okutmazlardı.

@plutongezegendgilmi felsefi altyapınız ne düzeydeydi peki? Çalışmak istediğiniz konu akademi için yüzeysel mi kalıyordu mesela?
0
🌸ajora
(03.05.21)
Ya benim çalışmak istediğim alan language of thought ve symbolic systems'tı. Biraz da CS altyapısına yönelik konular olduğu için işin matematik tarafında rahattım, felsefe tarafında da en azından konuyla ilgili önemli makaleleri okumuştum mesela. Ama Hegel konusunda ben de çok şey bildiğimi söyleyemem. Yani özellikle hocalarla konuştuktan sonra 1-2 yıl ciddi çalışmam gerektiğini farketmiştim.
0
plutongezegendegilmi
(03.05.21)
Anladım. Ben de benzer şekilde category theory'ye ilgi duyuyorum ama öğretim üyelerinin ilgilendiği alanlar arasında olmadığından pek bir şey çıkacağını düşünmedim oradan.
0
🌸ajora
(03.05.21)
(2)

Tecil bittikten sonra bedelli askerlik başvurusu yapmak

ajora
19.06.2019 tarihli lisans mezuniyetim sonrasında askerlik şubesine giderek askerliğimi 19.06.2021 tarihine kadar tecil ettirdim. Bu tecil bitiş tarihinden birkaç ay sonra yüksek lisans kaydı yaptırıp tekrar tecil hakkımı kullanacağım. Bedelli askerliği de yüksek lisans sonrasında yapacağım.Bu yazdık
19.06.2019 tarihli lisans mezuniyetim sonrasında askerlik şubesine giderek askerliğimi 19.06.2021 tarihine kadar tecil ettirdim. Bu tecil bitiş tarihinden birkaç ay sonra yüksek lisans kaydı yaptırıp tekrar tecil hakkımı kullanacağım. Bedelli askerliği de yüksek lisans sonrasında yapacağım.

Bu yazdıklarım Askeralma Kanunu'na göre tamamen mümkün: Kanun'da bedelli askerlik hizmetinden bakaya ve yoklama kaçağı olanların yararlanamayacağı yazıyor ve ikisi de değilim (Yoklama kaçağı, tabi olduğu yoklama yılı içerisinde yoklamasını yaptırmayanları ifade ediyor. Tecil bitince hemen yoklama kaçağı olunmuyor; tecilin bittiği sene içerisinde, 31 Aralık tarihine kadar şubeye gidip yoklama yaptırmazsan yoklama kaçağı sayılıyorsun. Bakaya ise sevke tabi olduğu hâlde sevkini yaptırmayanlar ile sevk edildiği birliğe katılmayanları ifade ediyor).

Bunları şunun için yazıyorum: Kanun her ne kadar böyle dese de bu sisteme pek güvenemiyorum, tecil bittiği an e-Devlet üzerinden bedelli başvurusu yapamayacakmışım gibi geliyor. Askerlik şubesine de ayrıca soracağım (bugün gittim, kapalıydı) ama şubelerde dahi herkes farklı bir şey söylediğinden oradan alacağım bilgiye de güvenmiyorum açıkçası. İçinde bulunduğum durumu yaşamış olan arkadaşlar varsa onlardan bilgi almak isterim bu sebeple.
0
ajora
(29.04.21)
Ben şunu anlamadım; zaten tecil için her türlü hakkınız var, kafanızı kurcalayan konu nedir?

Hiçbir şekilde yoklama kaçağı olamazsınız zaten. Bakaya hiç olamazsınız.
0
savidan
(29.04.21)
Kafamı kurcalayan şu: İnternette ağırlıklı olarak "tecil bitene kadar bedelliye başvurmazsanız bedelli yapma hakkınızı kaybedersiniz" gibi bir düşünce hakim. Birkaç yerde daha sordum, bu cevap verildi ama kanun böyle demiyor.

Dediğiniz gibi yoklama kaçağı değilim ve 2022'ye kadar hiçbir şey aksiyon almadığım durumda yoklama kaçağı oluyorum anca. Bakaya hiç değilim ve olamam yine dediğiniz gibi. Ama insanların tecil bitmeden bedelliye başvurmalısın demesi ikilemde bıraktı, ekstra teyit etme ihtiyacı hissettirdi.
0
🌸ajora
(29.04.21)
(5)

Yazılarımı paylaşabileceğim bir komünite/mecra

ajora
Çeşitli alan ve konularda özgün yazılar yazdığımı düşünüyorum; şimdiye kadar az sayıda yazdım, bundan sonra daha sık yazmak için vaktim olacak.Yazıları kendi sitemde paylaşıyorum, reklamımsı paylaşımlar yapmaktan da hiç haz etmediğimden hiçbir mecrada paylaşmıyorum; haliyle yazılar kimseye ulaşmamış
Çeşitli alan ve konularda özgün yazılar yazdığımı düşünüyorum; şimdiye kadar az sayıda yazdım, bundan sonra daha sık yazmak için vaktim olacak.

Yazıları kendi sitemde paylaşıyorum, reklamımsı paylaşımlar yapmaktan da hiç haz etmediğimden hiçbir mecrada paylaşmıyorum; haliyle yazılar kimseye ulaşmamış oluyor. Bu sebeple bu tarz "düşünsel" (bu başlık altında toplayabilirim sanırım yazıların çoğunu) yazılara ilgi duyan insanların bulunduğu, yazılarımı paylaştığımda karşı tarafın da bundan memnuniyet duyacağı ortamlar arıyorum. Bu tarz bildiğiniz mecralar varsa önerileri alabilirim.
0
ajora
(07.03.21)
Ya çok captain obvious olacağım ama ekşi sözlük?
0
plutongezegendegilmi
(07.03.21)
Konu ve başdurdğunuz yerin tarzı önemli. Yazılarınız özgünlüğü konusunda fikir almanızı öneririm. Tamamen başka bir gözün okuması iyi oluyor.

Medium'un oturmuş bir kitlesi var, takipçi olayı olması kendinizi duyurmak için avantajlı
Vesaire.org
Manifold.press
Filmloverss
www.dadanizm.com
Kafa-bavul
Gazete vb yerlerin forum sayfaları
Karga Mecmua (Hala çıkıyor mu bilmiyorum)
Gaiadergi

Sadece bu tip yayınlaır takip için Twitter hesabı açarsanız, benzer yerler de önünüze düşecek.
0
kaset
(07.03.21)
Medium ve Ekşi'de zaten zaman zaman paylaşıyorum ancak fazla ana akım mecralar olduklarından sıcak bakmıyorum; pek işime yaradıkları da söylenemez zaten. Medium'da paylaşmak için "ortalama okuyucuya hitap edecek şekilde" yazıp, kendi sitemde paylaşırken üçte ikisini kırptığım bir yazım var mesela. "Millet okusun" diye eğip bükmekle uğraşmak istemiyorum yazıları.

Önerdiklerinize göz atacağım, teşekkürler.
0
🌸ajora
(07.03.21)
Dogru basliga yazarsaniz eksi sozluk en cok kisiye ulasabileceginiz mecra.

Belirli bir alanda yaziyorsaniz ve ilgili kisiler okusun istiyorsaniz kaset+1
0
brkylmz
(07.03.21)
bubisanat.com
0
anatomik
(07.03.21)
(14)

Aklıma gelmeyen Türkçe kelime

ajora
"diğer" gibi bir kategori olmadığı için bu kategori altına açtım, kusura bakmayın.toplumun alt tabakasına hitap eden şeyleri ifade etmek için kullanılan bir kelime var, kullanma ihtiyacı doğuyor sürekli ama hatırlayamıyorum. "bayağı"nın eş anlamlısı denebilir ama tam değil. mesela "yeni gelinlerin e
"diğer" gibi bir kategori olmadığı için bu kategori altına açtım, kusura bakmayın.

toplumun alt tabakasına hitap eden şeyleri ifade etmek için kullanılan bir kelime var, kullanma ihtiyacı doğuyor sürekli ama hatırlayamıyorum. "bayağı"nın eş anlamlısı denebilir ama tam değil. mesela "yeni gelinlerin evlerini abartılı bir şekilde süslemesi fazlaca xxx"

kendimden şüphe eder oldum böyle bir kelime yok muydu acaba diye, bir el atın lütfen. teşekkürler.
0
ajora
(18.08.19)
Avam?
0
wish i could find a way to disappear
(18.08.19)
Avam, varoş
0
efruz
(18.08.19)
yok, ikisi de değil. 7-9 harf civarında gibi.
0
🌸ajora
(18.08.19)
Abes?
0
tulumba
(18.08.19)
Alelade?
0
kisa
(18.08.19)
bunlar da değil maalesef.
0
🌸ajora
(18.08.19)
Amiyane.
0
black holes in the sky
(18.08.19)
lümpen?
0
kibritsuyu
(18.08.19)
alaturka
0
silver apple
(18.08.19)
Pejmürde
0
i ve been mistreated
(18.08.19)
Banal
0
bosver nicki
(18.08.19)
pespaye? (gerçi tam birebir o anlamda değil)
müptezel?
0
cedilla
(18.08.19)
pestenkerani?
sallapati? :)
0
cedilla
(18.08.19)
Türkçe derken öz türkçe mi yoksa türkçeye geçmiş yabancı kökenli mi? Amiyane gibi geldi bana da.
0
glide
(18.08.19)
(11)

Birinden para alarak iddaa oynayıp kazancının bir kısmıyla iade etmek

ajora
(Birinden "anlaşarak" para alarak)Yasal olarak sıkıntı çıkarır mı? İddaada martingale'e benzer ancak çok daha sağlam bir sistemle oynuyorum ancak kasa az olduğu için hem süreci hızlandırmak, hem de riski azaltmak (kasayı hızlıca arttırmak için risk alabiliyorum) adına böyle bir fikrim var. Örnek üze
(Birinden "anlaşarak" para alarak)

Yasal olarak sıkıntı çıkarır mı? İddaada martingale'e benzer ancak çok daha sağlam bir sistemle oynuyorum ancak kasa az olduğu için hem süreci hızlandırmak, hem de riski azaltmak (kasayı hızlıca arttırmak için risk alabiliyorum) adına böyle bir fikrim var. Örnek üzerinden gitmek gerekirse biri olası riskleri de kabul ederek bana para gönderecek, 5x diyelim. Bir ay gibi bir sürede bu parayı 8x yapacağım, 3x'lik kazancın bir kısmını (örneğin x) anlaşmamıza göre ben alacağım, kalanı (7x) iade edeceğim. Olur da batarsak da şeffaflık olması adına verilen miktarla oynanan tüm kuponları açıkça paylaşacağım kişiyle.

Özünde bir arkadaştan ödünç para alma tadında bir olay, ama her ne kadar şeffaflık olsa da bunu internet ortamında (ekşi'de) paylaşmak sıkıntı doğurur mu merak etmekteyim.
0
ajora
(09.03.19)
paylaşmakta sıkıntı yok ama batma olasılığın yokmuş gibi bir izlenim aldım.
yüksek ihtimalle hemen başlarda batacaksın ve 5x borcu nasıl ödeyeyim bana kupon önerin diyeceksin gibi geldi.

eğer para verecek kişi sıkıntı yapmıyorsa paylaş tabi bence sıkıntı doğrumaz. Sonuçta yeni icat edilen patentli telifli bir icat değil
0
basond
(09.03.19)
Borç olayı yok, küçük bir ihtimal ama batma durumunda adam benden parasını geri istemeyecek, anlaşma ona göre yapılacak. Onun dışında düz bahis yapan biri değilim, dönem dönem farklı sistemler deneyip bunların olasılıklarını programlar yazarak hesaplıyorum. Şimdiki sistem için henüz yazmadım ama öncekilerden çok daha iyi olduğu bariz, paylaşım yapmadan önce yazıp girdisini çıktısını gösteriyor olacağım. Sistem de öyle "ya tutarsa" kafasında bir şey değil; "oynanan tekil bir maçın tutma olasılığı %70" gibisinden bir ön kabul ve buna bağlı olarak istatistiksel bir çıktı var. Tek yanılgı o maçı tutturma olasılığını yanlış vermek olabilir ki tamı tamına doğru vermek zaten mümkün değil. Ama o o ön kabulü de paylaşıyor olacağım zaten anlaşacağım kişiyle, ona göre kafasına yatarsa tamam diyecek.
0
🌸ajora
(09.03.19)
Kurdugun sey saadet zinciri oldugu icin oradan ceza yersin.

Ilk basta kuponlarin parasini odeyip daha sonra gelen yeni uyelerin parasini digerlerine vereceksin. Sonunda da batis.
0
acemi
(09.03.19)
İstanbul'un kalbinde daha bu ay iyi bir maaşla işe başlamış biri bilgisayar mühendisi olarak (ilk işim, o yüzden bu iş için ayırabileceğim bir bütçe yok elimde) milleti dolandırıp hapislere düşmeye hiç niyetim yok ama saadet zinciri şeklinde düşünebileceği aklıma gelmemişti, teşekkürler bu bakış açısı için.

eksisozluk.com

Zamanında yazdığım bu tarz entry'ler var, ekşi'de yapacağım paylaşım da fazla detaylı olacak. Sistemin istatistiksel olarak çıktısını verecek algoritmayı şu an yazıyorum, kaynak kodu da millet sistemi çözmesin diye maskelenmiş şekilde paylaşmayı düşünüyorum. Ayrıca yapabilirsem bu işi maksimum 3-4 kişi ile yapmayı planlıyorum, sonra elimde yeteri kadar kasa oluşmuş olacak zaten.
0
🌸ajora
(09.03.19)
Simdi iyi niyetli oldugunu dusunelim.

"yıl sonunda elinize geçecek para koyduğunuzun genelde %10-11 fazlası.

sonuçlardan çıkarılan sonuçlardan çıkarılan sonuç:

banka faizi > martingale"

Bi kere zaten banka faizi (hem de sifir riskle) %20 buradan patliyorsun.

Ikincisi para kazanma ihtimalin yuksekse neden birine ihtiyac duyarsin. Limitless filmindeki gibi astronomik kazanc sansin olsa hadi tefeci bulursun ama seninki zaten normal kazancin bile altinda. Bu yuzden saadet zincirine donusmesi kacinilmaz.

Ben de senin meslektenim, bi ara kafa yormustum. Sonra bahis sirketlerinden biriyle temasim oldu. Baktim heriflerin icinde zaten tonla bilgisayar muhendisi var ve bunlar zaten uluslararasi bahiscilerle(yine muhendis) de calisiyorlar(ve hicbiri butun dataya sahip olduklari halde bahis oynamiyor). Bu kadar toplam zekayi yenip kazanamazsin.
0
acemi
(09.03.19)
istanbul'un kalbinde iyi maaşla işe başlamış bir bilgisayar mühendisiyseniz iddaa'nın bahis firmalarının en kötülerinden biri olduğunu, iddia'yı geçtim en iyi firmaların dahi bu tarz sistemlerin tamamına karşı önlemler geliştirdiğini, çoğunlukla geliştirmeye dahi zahmet etmeyip çok fazla kazanan kullanıcıların hesaplarına limit koyduğunu öğrenecek/bilecek kadar akıllısınızdır sanırım.

işin yasal kısmı hakkında bir bilgim yok ama planınızın sonuç vermeyeceğinden adım kadar eminim. kendim çok bahis yaptım, profesyonel olarak sektörün içinde de bulundum ve rahatlıkla söyleyebilirim ki bahis İSTİKRARLI bir biçimde para kazanmak için tercih edilebilecek en yorucu, en yıpratıcı ve saçma yol.

bahis oynanmaz demiyorum ama bu şekilde oynanmaz. başkasının da başını yakmayın.
0
der meister
(09.03.19)
(sen de mi der meister)

Hoşuma gitmeye başladı olay, 21'de gibi hissettim.

öncelikle "acemi" adlı yazara,

Gönderdiğim entry'de zaten yapılması mantıksız olan bir sistemi açıkladım, şu anki sistemle alakası yok. 2 hafta gibi bir sürede kasayı biraz da risk alarak (risk almamak için bütçe arıyorum zaten, yoksa elde etmek istediğim miktara ulaşmak 1-2 yılı bulur) 6 katına çıkardım, öyle diyeyim. Bu süreçte sisteme tamamen bağlı kaldım, aldığım riskten kasıt ise sık kupon yapmak.

-

Çok fazla kazanan kullanıcıların hesaplarına limit koyma gibi bir olay şimdiye kadar duymadım, görmedim. Böyle bir şey olsa bile gider bayiden oynarım, bayilerin tümüne fotoğrafımı gönderip "bu adam kara listede" demeyecekler herhalde? Onun dışında hayvani kazanç durumunda İddaa'nın önlem alacağının elbette bilincindeyim ancak atıyorum, ayda 15 - 20k gibi bir kazancı önlemeye çalışacaklarını sanmıyorum.

Etiğe fazla önem veren biri olarak ben toplamda 5000 lira birikimi olan bir adamdan tüm birikimini yalvarsa da almam. Orada burada değil de ekşi'de paylaşacak olma sebebim de bu zaten. Ulaşmak istediğim kitle maddi açıdan fazla rahat, vereceği parayı gözden çıkarabilir, aynı benim gibi 21'i izledikten sonra MIT'ye girmek isteyen ama hayatına İstanbul'da beyaz yaka olarak devam eden kitle.

Benim yaptığım sistem ile uzun vadede, sürekli para kazanma gibi bir olay zaten imkansız. Uzun vadede kasanın kaybetmeyeceğinin bilincindeyim yani. Benim elde etmek istediğim belirli bir miktar var ve o miktara kadar sorunsuz gitme olasılığı ise oldukça yüksek. Basitçe öyle düşünülebilir,

1942304756

"sonsuz"un içinde üstteki sayının bulunma olasılığı %100,
10000 basamaklı bir rakam dizisinde üstteki sayının bulunma ihtimali çok az.

Ben sonsuz değil, 10000 adım atmayı planlıyorum.

imla
0
🌸ajora
(09.03.19)
"Kurdugun sey saadet zinciri oldugu icin oradan ceza yersin." @acemi

adam bütün olayı tek bir cümle ile özetlemiş.

çok saf biri olduğunu ümit ederek, aman diyorum. nitelikli dolandırıcılık işlenir direkt sabıka kaydına.
0
makbur
(10.03.19)
Allah allah, dolandırıcılık yapmadığım halde dolandırıcılık olarak geçerse ilginç olur cidden. Aldığım parayla yaptığım kuponları (maç içeriği hariç) zaten adama ibraz ediyor olacağım, yani eğer bir ihtimal batılırsa adam o paranın gerçektten bahisle gittiğini bilecek. Parasını fazlasıyla iade ederken yine kuponları ibraz ederek paranın bahis yapılarak arttırıldığını açık şekilde gösteriyor olacağım. Onun dışında adam benimle olası batma riskini de kabul ederek, olur da batarsa parayı geri istemeyeceğini taahhüt ederek anlaşıyor.

Bunların dışında, saadet zinciri olmadığını kesin olarak ortaya koymak için anlaştığım her kişiden benim müdahele edemeyeceğim bir internet platformuna (örneğin hepsinin ekşi yazarı olduğunu var sayarsak nick altına) benimle anlaştığına dair bir yazı yazmasını ve bana parayı gönderdiğine dair bir dekont vesaireyi de göndermesini isteyeceğim. Bu şekilde her şey daha da şeffaf olacak, dediğim gibi maksimum 3-4 kişiyle bu işi yapıyor oluşum herkes tarafından görülebilecek.
0
🌸ajora
(10.03.19)
bankadan ihtiyaç kredisi fln çekseniz onun yerine? sonuçta taksit taksit ödeyeceksiniz, bu kadar eminseniz ödeyebileceğinize neden işin içine bir başkasını sokuyorsunuz ki?
0
taurina
(10.03.19)
"O kadar" emin değilim. Atıyorum, %85 ihtimalle kasayı 2 katına çıkarıp %15 ihtimalle battığım bir durum için geri ödemek zorunda olacağım ve geri ödemeye gücümün yetmeyeceği miktarda para almak alınabilecek risk değil, çünkü %15 gayet olası bir ihtimal. Ama maddi durumu iyi biri gözden çıkarabileceği miktarda parayı böyle bir durumda gözden çıkarabilir.
0
🌸ajora
(10.03.19)
(4)

Üniversiteye girip yedi sene boyunca derslere girmemek

ajora
Böyle bir şey planlıyorum, okuldan atılma gibi bir durum var mıdır bunda? Ders kayıt döneminde hiç ders kaydı yapmayacağım, yapsam da derslerden kalacağım not ortalaması 0 olacak direkt.Derdin ne diye soran olursa diye: İçimde ukde kalan bir bölüm var ama 4 senemi verip mezun olma gibi bir imkanım y
Böyle bir şey planlıyorum, okuldan atılma gibi bir durum var mıdır bunda? Ders kayıt döneminde hiç ders kaydı yapmayacağım, yapsam da derslerden kalacağım not ortalaması 0 olacak direkt.

Derdin ne diye soran olursa diye: İçimde ukde kalan bir bölüm var ama 4 senemi verip mezun olma gibi bir imkanım yok, zaten öyle bir isteğim de yok. Arada derslere girip bölümün havasını solumak istiyorum.
0
ajora
(12.01.19)
senin bu fantezin yüzünden okumak isteyen bir genç üniversite okuyamayacak. bunu umursadınmı ?
0
aslindasorunumpsikolojik
(12.01.19)
ders kayıt döneminde hiç kayıt yapmamak bir süre sonra atılmayla sonuçlanabilir, yönetmelikleri okuyun. Ama hep kayıt olursanız bir sorun olacağını sanmıyorum eğer o okula özgü bir kural yoksa.

yalnız illa havasını solumak istiyorsanız, özel öğrenci olarak 1-2 ders alabilirsiniz, bu kadar zahmete gerek yok sanırım, hatta hiç bir kayıt olmadan arada sırada derslere girseniz yine kimse bir şey demez, amacınız için fazla teferruatlı işler planladıklarınız.
0
gezegen olan pluton
(12.01.19)
bşzde 2 dönem 1.8'in altındaysan atılıyordun.
0
argent dawn
(12.01.19)
İstediğim bölüm boğaziçi felsefe, okumak isteyen genç gerçekten felsefe gibi bir bölümü okumaya çok istekliyse bir sene daha hazırlanır. Hazırlanmıyorsa, benim bu isteğimden de görüleceği üzere ondan daha fazla hak ediyorumdur zaten bölümü. Bu arada bölümü yazanların yarısı felsefe için değil de Boğaziçi için yazıyor.

Özel öğrenciliği de düşündüm ama yarım dönem ve onun prosedürleriyle uğraşmak bana daha zor geldi açıkçası. Bir de kendi bölümümden mezun olmama kısa bir süre kaldı ve öğrenciliğini tamamlamış olanlardan da özel öğrencilik için 2500 dolar gibi uçuk bir miktar istiyorlar.

Yönetmeliğe niye bakmayıp sadece google'da arattıktan sonra direkt buraya yazdım bilmiyorum, bakıyorum hemen. Teşekkürler cevaplar için.
0
🌸ajora
(12.01.19)
(2)

Adını hatırlayamadığım tiyatro oyunu

ajora
çocukken gitmiş ve gülmekten ölmüştüm ancak adını hatırlayamıyorum. hatırladıklarım şunlar: kraliyet ailesi var, kraliyet ortamında herkes birbirini yanlış tanıyor (unvan olarak ve/veya kan bağı olarak, onu da hatırlamıyorum) oyunun sonlarına doğru da balo gibi bir etkinlikte herkesin birbirini yanl
çocukken gitmiş ve gülmekten ölmüştüm ancak adını hatırlayamıyorum. hatırladıklarım şunlar: kraliyet ailesi var, kraliyet ortamında herkes birbirini yanlış tanıyor (unvan olarak ve/veya kan bağı olarak, onu da hatırlamıyorum) oyunun sonlarına doğru da balo gibi bir etkinlikte herkesin birbirini yanlış tanıdığı ortaya çıkıyor. açık ara en eğlendiren kısım da son kısım zaten.

hangi oyundu bu?

üye olmayıp cevaplamak isteyenler için: [email protected]

teşekkürler.
0
ajora
(26.12.17)
yanlışlıklar komedyası olabilir mi? shakespeare?
0
interview with the vampire
(26.12.17)
isim bir şeyler çağrıştırmadı ama konusuna baktım, çok çok benzer başka bir oyun yoksa o gibi duruyor. teşekkürler.
0
🌸ajora
(26.12.17)
(4)

Ekşi'de geçmiş mesajların kaybolması

ajora
Bugün, bir süre önce uzunca mesajlaştığım bir yazarla olan mesajlaşmamıza baktığımda attığımız ilk mesajların gözükmediğini fark ettim. Belki x mesaj sınırı koymuş olabilirler diye düşünüp mesajları saydım, şu an görebildiğim mesajların sayısı 44. Herhalde öyle bir sınır olsa 44 değil 40-50 falan ya
Bugün, bir süre önce uzunca mesajlaştığım bir yazarla olan mesajlaşmamıza baktığımda attığımız ilk mesajların gözükmediğini fark ettim. Belki x mesaj sınırı koymuş olabilirler diye düşünüp mesajları saydım, şu an görebildiğim mesajların sayısı 44. Herhalde öyle bir sınır olsa 44 değil 40-50 falan yaparlardı bu sınırı.

Pek umutlu değilim ancak yine de sormak istiyorum, bu mesajları geri getirmenin bir yolu var mı?
0
ajora
(01.11.16)
Tarih sınırı var, yok.
0
herp
(01.11.16)
geri getirme yolunu bilmiyorum ama arşivle seçeneğini kullanabilirsin bundan sonra saklamak için
0
neseranni
(01.11.16)
30 günden eski Ekşi Duyuru mesajlarını siliniyor. Ayarlardan silinen mesajları
• E-mail olarak gönder seçeneğini tikleyiniz mail adresinize gelsin.
0
Ufuk
(01.11.16)
Sözlük mesajlarından bahsetmiştim.

Evet, tarih sınırı var sanırım. 6 ay öncesinin mesajları silinmiş. Neyse, sağlık olsun.

Teşekkürler.
0
🌸ajora
(01.11.16)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.