Ekşi Duyuru

Melih Gökçek'in dinozorlarının parası Ankara halkından çıktı. Olay milyon dolarların birilerine gitmemesi.

Edit: Melih Gökçek'in aday olduğunu söyleyen olmadı. Neyden ne çıkarmışsın.

Trollerin göz yaşları en büyük motivasyon.
Bir de seçim iptal eden partinin utanmaması.

istanbul için beykoz'u avrupa'da sanan birisine oy vermemiş olabilirler.

ayrıca erdoğan karşıtlığı dahil ideolojiye oy kullanmaları erdoğan'ın propagandalarda neredeyse belediye adayı kadar belki daha fazla var olduğundan olabilir.

Melih Gökçek aday değil burada bile anlaşmazlık var sanırım insanlar neye oy verdiğinden emin değil.

Bu seçimin özeti bence şu başlıktı

eksisozluk.com

Yani bakanların ve cumhurbaşkanı'nın sahaya inmesi seçmende olumsuz bir tepkiye mi sebep oldu? Çoğunluk bu yüzden mi CHP'ye oy kullandı? Eğer öyleyse bu durumun belediye hizmetleri ile bağlantısı nedir? Yıllar önce cem uzan popülist söylemlerle, şehir meydanlarında bedava lahmacun dağıtarak stadyumlarda İbo konserleri vererek %10 a yakın bir oy kazanmıştı görünen o ki değişen fazla bir şey olmamış popülizm hala etkili ama genel seçimlere yansımayacağını düşünüyorum.

Halk reyizine laf degdirmek istemiyor ama ülke rezil halde. Ekonomi rezil, isci haklari rezil, sağlık rezil, egitim rezil, emekli maaşları rezil, kiraci/ev sahibi durumu rezil.

Eh genel secimde yapamayacakları için bu seçimde uyarı verdiler.

Ha eminim belli kitleye göre rezil değil bunlarin hiçbiri de hani muhaliflere gercekten kopuk denilirdi, simdi gerçekten kopuk olan önündeki rezilligi görmeyip her yerde savunan troller.

Yine benim değindiğim yere geldik ekonomik sorunların, emekli maaş larının yeterli seviyede olmamasının veya diğer sorunların belediye hizmetleri ile ne alakası var?

valla millet senin dediğin gibi sadece ideolojiye göre oy vermiyor. sen neden kafanda cumhur ittifakı belediyeleri müthiş hizmet veriyor da diğer parti belediyeleri vermiyor ön kabulüyle başlıyorsun ki değerlendirmene? halk yerel seçimlerde mevcut yönetimden memnun değilse alıyor aşağıya.

benim ilçemde insanlar 2 dönemdir başkan olan cumhur ittifakı adayının veremediği hizmetlerden ve yediği rüşvetlerden o kadar nefret etti ki artık bu seçimde en fanatik iktidar partisi yanlıları bile o adaya oy vermedi. herkesin "çok iyi adam ama ancak 3. olur" dediği chp adayı büyük farkla alıyor şu an. istanbul, ankara gibi diğer belediyelerde de insanlar belediyeciliklerinden yeterince memnun ki oylarını değiştirme gereği duymamışlar.

İyi de ben sizin derdinizi anlayamadım. Tüm bahsettiğiniz sorunların cozulecegi mecra belediye değil o halde akparti ile devam mı demeliydi insanlar? İnsanlar hayatından memnun değil ve diğer partiye oy verdiler. Mesele bu kadar basit. Yarn CHP den memnun olmayacaklar ve diğerine oy verecekler.

Bulunduğum ilde büyükşehir belediyesi otobüs hatlarını tamamen değiştirerek eskiden olmayan bir ulaşım sorunu oluşturdu. Bunun üstüne en kurak yılda bile Türkiye'nin en çok yağış alan yerlerinden biri ilimiz olmasına rağmen su ücretleri aşırı zamlandı. Sonuç bye bye...
İlçe belediyesi ise göreve geldiğinden beri yıkım ve asırlık ağaçları kesmekle meşgul. Ha bir de her seçimde ve toplantılarında mahallede gece 11'de havai fişek patlatıyorlar. Sonuç onlara da bye bye...
Ben çok bilendim son 5 yılda, millet de bilenmiş demek. Yine de böyle bir sonuç beklemiyordum. Millet akıl edip tepkisini gösterebilmiş sonunda. Mahalle baskısına karşı şeklimiz belli olsun diye CHP'ye bastım. Adayları mantıklı konuşan insanlardı.

Peşin hüküm yok. CHP ve DEM ideoloji partileri Kadıköy'de, Beşiktaş'ta, Çankaya'da, İzmir'de veya güneydoğuda bu partileri oylayan "seçmenler" takım tutar gibi oy kullanıyor oy verdikleri adayları bile tanımıyorlar projelerin veya belediye / toplum sorunlarının hiç bir önemi yok çünkü CHP ve DEM seçmeni açık fikirli değil dogmatik kafa yapısına sahip şu an CHP'ye verilen oyların çoğunluğunun emanet oy olduğunu düşünüyorum zaten bu başlığı açma sebebin bu eğilimin nedenlerini öğrenmek CHP'ye başarı getiren oyların çoğunluğu gerçek muhafazakar CHP seçmenine ait değil bu seçim CHP için başarı olarak görülse de önemli olan emanet oyları koruyabilmek çünkü bir ideoloji partisi için sürdürülebilir olmak bu çok zor CHP ve DEM gibi ideoloji partileri kapsayıcı partiler değil.

Mesela İBB için malum şahısa oy kullanan kitlenin hiçbirinin belediye hizmetlerine (kent lokantaları, kültürel etkinlikler vs bunlar İstanbul gibi bir dünya metropolü için çok düşük seviyeli icraatlar Kadir Topbaş dönemi ve liyakati ile mevcut başkan dönemi ve liyakatini kıyaslayın arada dağlar uçurumlar var metro inşaatlarını bile topbas başlatmıştı İmamoğlu %80 i bitmiş olarak teslim aldı bir çoğunu 4 yılda ancak tamamlayabilmek) oy verdiğini bilinçli seçmen olduğunu düşünmüyorum İmamoğlu'nun arkasında çok güçlü bir pr ekibi var geçen seçimde de sıradan alalade bir ilçe belediye başkanı olan İmamoğlu'nun yildizi 4-5 ayda patlatıldı hatta tanınan bilinen biri değildi

Benim derdim falan yok sadece genel eğilimi anlamaya çalışıyorum insanların bilinçsizce oy kullanması çok üzücü. Yerel seçimlerde belediye hizmetlerine ve adayın liyakatine oy verilir bizde ise ideoloji, ekonomik sorunlar, emekli maaşları ve partilere göre oy veriliyor anladığım kadarıyla. Ben bu kafada olmadığım için halkın eğilimini ve gündemini anlamaya çalışıyorum.

Evet abi tamam anladık çok üzüldün ve en çok üzüldüğün şey de 20 yıldır bilinçli oy kullanan halkın bu sefer senin istediğin tarafa oy atmadığı için bilinçsiz olması.
Öyle bir anlatiyorsun ki sanirsin son zamanlarda her başlığa yazdığı ekonomi çok iyi, her şey çok iyi, oylar çalındı diye aglamayin dedikten sonra buraya böyle arastirmaci gazeteci gibi gelmenin amacını anlamiyoruz saniyorsun. Bize ılımlı halkçı muhafazakar rolu yapma işte üzüntüden kendine cikarimlar yapmaya calisiyorsun ama olmadi yani, uzuldun, yastiga gözlerin yaşlı koydun. Geçen seçim calindi diye eminim sosyal medyayi yıktın ama şimdi ikinci kez diyemiyorsun o sebepten şimdi ikinci kez yenilince sosyoloji doktorasi yapiyormus gibi havaya büründün.

bariz bir şekilde ön kabul ile yazıyorsun. chp veya dem seçmeni adayları tanımıyor da akp veya mhp seçmeni çok mu iyi tanıyor? chp ve dem ideoloji partisiyse akp ve mhp de lider partisi. hatta onların planla projeyle hiç işi yok, reis veya başbuğ ne derse onu yapıyorlar.

halkın oy verme eğiliminde partilere göre kesin bir ayrım arıyorsun ama öyle bir ayrım yok. orta ve küçük boyutlu ilçe belediyelerinde partiden ziyade aday öne çıkıyor hepsinde. büyük ilçeler ve büyükşehirlerde "partiye oy verme" olayı belki bir tık öne çıkabilir ama orada da beşiktaş'ta chp'ye veren seçmen ile trabzon'da akp'ye veren seçmenin ne farkı var oy verme nedeni olarak sence? beşiktaş seçmeni ideolojik oy kullandı da trabzon belediye başkanı müthiş projeleri sayesinde mi seçildi yani?

Aşırı zekisiniz. Çok ince laf sokuyorsunuz. Brova. Herkese ayar verdiniz.

Benim tek motivasyonum var. O da beka sorunu. Bu ülkede malum parti benim için beka sorunudur. Herhangi bir ortamda elinin güçlü olması daha da rahat at koşturmasına( göçmen doldurmak, yabancıya toprak ve vatandaşlık satmak, halkı uzun dönem yabancı sermayeye ya da yandaşlara borçlandırmak vb. ) sebep olacak.

Karşısında her kim güçlü adaysa( patates çuvalı dahil) oyum onundur.

Gerçek beka sorunu budur. Gerçek zeka bunu algılar.

Çıkarınıza ters düştüyse de belki hakkaniyetli olmaya karar verirsiniz.

akillidepo.com.tr

not: kullanmadım ama reklamları gördüm

Evden eve taşımacılara güvenme. Zamanında zorduklarımın hepsi şark kurnazı kafasındaydı.

ankara'da depoburada kullandım ben. sapasağlam alıp sapasağlam da teslim ettiler 2 yıl sonra.

istanbul için edepola.

Akıllı depo demeye geldim ben de. 1 yıla yakın tuttuk, ne ekstra ücret ne başka bir şey. Ayda bir kere paramızı ödüyorduk. Eşyalar gayet düzgün teslim edildi. İlk andan son ana kadar iletişim kurduğumuz herkes çok ilgiliydi. İstanbul için konuşuyorum.

İhtiyatlı olmak güzel.
ama enkazdan enkaza da fark var.
Enkaz altında kalan birisi için kıpırdayamadıktan veya makasın olduğu odaya geçemedikten sonra bunun bir anlamı kalmıyor.
Enkaz halindeki evinde şanslı olan telefonunun ışığı ve yakındaki yiyecekler ile o an kendi durumunu kurtarabiliyor ama demir kesme makası, kazma, kürekle enkazın altından kendi başına veya aile fertleriyle dışarı çıkabilen hiç duymadım.

Makas balyoz kazma gibi aletler daha çok dışarıdaki yardım ekiplerinin işine yarıyor.

"Muhtemel bir yıkıcı deprem sonrası kurtarma çalışmaları için evlerde ilk yardım çantasının haricinde bulundurulması gereken malzemelerden biri demir makası"
değildir.
zaten o hengamede hayatta kalmışsan bile aklına bile gelmeyecek.
ama illa ki almak istiyorsan, evin kolon ve kirişlerinde kaçlık beton kullanılmışsa, o boyutta alman yeterli olur. en büyüğü 16 mm'dir zaten. O da 80-90 cm büyüklük 10 kg civarıdır. Yakar marka piyasadaki en iyisidir.
İllaki demir kesmek için bir şey bulundurmak gerekiyorsa, ben olsam akülü avuç taşlama bulundururum.

Bu depremde demir kesme makası çok konuşuldu ama, demir kesme makası BİLE yok şeklinde serzeniş olarak dile getirildi. Bu makasla enkaz altından yapılabilecek bir şey pek yok. Bodrum kattakiler tam bir çökme olmadıysa dışarı çıkmak için pencere demiri kesebilirler ancak.

Dışardaki HERHANGİ bir kişinin de bu makası kurtarma maksatlı kullanması sakıncalı bence. O kesilen demirin o an neyi taşıdığı, kesilince yeni bir çöküntüye sebep olup olmayacağı soru işaretiyken konuyu uzmanına bırakmak en güzeli.

Buna katılmıyorum. Her şeyden önce enkaz kaldırmak, yere dökülmüş yapboz parçalarını toplamaktan ziyade jenga parçaları çekmeye benzer. Öyle kafanıza göre bir yerleri kesip, bir şeyleri kaldırmak isterken binayı altında kalanların üzerine yıkabilir ya da potansiyel bir geçiş alanını kapatabilirsiniz. Bu, tahmin ettiğinizden daha kolay bir şekilde gerçekleşebilen bir şey.

İzeltaş alabilirsin

nawar +1
ilkyardım çantasında demir makası bulunması olacak iş değil.

dışarıdan müdahaleyle de paldır küldür kesilecek biçilecek bi şey değil enkaz. içeride bi moloz kayar yaşayanı da ezip geçer bi ömür onun azabıyla yaşamak en iyisi olur. yaşayan akrabaları cinayet sayarak failin canına bile kasteder.

demir makasının yanına balyoz da lazım. keski ve çekiç de lazım. hidrolik payanda da lazım. bunları kullanan birinin gücü 2 saat olmadan tükenecektir.

bunlardan hızlı olmak için 1000 watt hilti lazım. onu besleyecek büyüklükte jeneratör lazım. jeneratörün yakıtı çabucak bitecektir 3-5 saatte bir yakıt takviyesi lazım. kerosen alıyo bazı jeneratörler. bunları kullananın gücü en fazla 8 saatte tükenecektir. istiharat etmesi lazım. biri onu yedeklemeli. tüm bunların enkazda kalmaması lazım.

bunları kullananın içinde canlı olan enkaz nasıl kazılır bilmesi lazım. göçüğe girmeyi bilmeli. o yüzden madenciler dağcılar mağaracılar koşuşturuyor en önde.

bi tek kepçeyle en üstten kaldırıp en alta kadar ince ince çalışarak inmek mümkün. ona da kepçe lazım. depremde biri babasını öyle kurtardı. 1 günü buna harcadı.

o vaziyette kepçeye de hiltiye de göz diken çok olur. kalabalık edecek adam lazım. silah lazım.

Sokak kedileri ne alaka?

90larda ortaokuldayken elimize ne sopalar yedik ama bunların yaptığının 10 da birini bile yap(a)mıyorduk. İmkansızdı böyle hareketler. Yapan olsa bile aklından şüphe edilirdi. çok çok bir öğrencinin yaptıkları artık alışılmış bilinen türden yaramazlıklar olurdu.
bazen de bir kaç kişi sebebiyle tüm sınıf sıra dayağından geçerdi.
Yine ellerimiz başkaları sebebiyle kızarırdı.
Otorite kurma açısından etkili de olurdu.
70'lerde ilkokul okuyanlar ise öğretmenlerinin köyde ev ev gezerek kim o sırada dersi başında değilse yarın okulda cezasını gördüğünden bahsediyordu.

Tabi burada eğitimle şiddet kavramı yan yana gelmez demek yerine, yaptırımın kişinin yaşına uygun, terbiye edici tarzda olması gerekiyor. Yoksa zaten maksat öğrenciye travma, koma yaşatmak olmamalı.
Görüntülere bakıyorum da bunlar genç, ergen falan değil başka bir şey gibiler sanki. Adını koymak zor bu halin.
O an sınıfta bu iki zıpırın yerine, iki uzaylının olması bana daha normal geliyor.

disiplin kuruluna sevk edilmişler bir yerde yazdığına göre. doğruluğunu bilmiyorum.
Tabi sevk etmekle kalmayıp yaptıklarına uygun ve ibretlik bir çözümle sonuçlanmalı bu sevk.
Anne babalarını okul idaresi olmasa bile il/ilçe milli eğitim müdürlüğü uyarı ikaz niteliğinde bir yazı göndermeli veya ilgili makama çağırılmalılar.
Evet bir suç veya davranış kişisel ama burada eğitim kavramını konuşuyorsak,zaten ilk eğitim ailede başlıyor. anne babanın da bu olanlardan en başta ve doğrudan sorumluluğu var.

Çocukların yaptıkları aile içi iletişimsizliğin veya gerilimlerin ne boyutta olduğunu da gösteriyor bana göre.

Gerçekten de sokak kedilerinin beslenmesiyle bu konunun ne alakası var? Hatta bence sokak hayvanlarının beslenip, korunması daha önemli. Çünkü öğretmen kendini, sokak hayvanının kendisini koruyabilmesinden daha iyi korur. Konuyu bilmiyorum ama toplumda ciddi anlamda bir çökme var her yönden. Buradan her meslek grubu nasibini alıyor.

veganlara surekli laf atan insan modellerinin her random olayi sokak hayvanlarina bi sekilde baglamasi. inanilmaz.

"Türkiye'de öğretmenlerin otoritesi sağlanamıyor" - ogretmenin otoritesini saglamasi gereken kendisi degil mi yaw? Baskasi bu konuda nasil yardimci olacak?

En büyük bir terbiye mekanizması sınıfta kalmak ya da okuldan atılmak. Var mı böyle bir yaptırım? Bir başka terbiye mekanizması olan öğretmen-veli işbirliğini de veli eğitim seviyesi düştükçe unutmak gerekiyor. Ezcümle çözüm sınıfta kalmanın ve okuldan atılmanın tekrar sürecinin kurulması. Dayak bir terbiye mekanizması değil, o zaman da değildi. Çocuğun sesini kestik, korkuttuk diye disiplin kurduğunu sananlar varsa diye söyleyeyim dedim.

4 yıldır sokakta beslediğim kedi ben ne alaka diye soruyor. ne diyeyim?
gerçekten sapla samanı karıştırıyorsunuz ya. böyle bi zihniyeti ciddiye alıp cevap bile yazmamak lazım.

sokak kedilerini niye dahil ettin konuya? gereksiz olmuş. sokak hayvanları bize muhtaç canlılar sonuçta.

Kaş sanat güzel, niş art güzel bu ikisi de güvenilir yerler. Artam zaten referans noktası.

Dur denmeyecek. Bundan rahatsiz olan ve bunun degismesini isteyen çok az bir kitleyiz. Ülkede o kadar ciddi problemler var ki şuna gelemez bile ülke.

İnsanlar zaten kararlarını vermişler.
Her yeri ayağa kaldırmaya gerek yok ama gelenek halini almış.
Partilere bu sebeple yapılan hazine yardımları konusunda ise oldukça kemer sıkan bir çözüm lazım.
yazık o kadar paraya. Verin fakir ailelere.
Çok eskileri bilirim bu hususta. Mesela siyasiler bir yere gittiğinde kurbanlar hazır olurdu.
Bundan kurtulduk şükür.
Diğer gereksiz gelenekler zor olsa da metruk kalacaktır umarım.

Şu gerçek ki her ülkede olduğu gibi devlet denen yapı, bazıları için devasa büyüklükte bir şirket demektir. Güç ve kaynaklara erişme imkanı oldukça fazla. İçinde yer almak isteyen de çok olacaktır suistimal eden de.

Bence sigara artık çok demode.

Ben de sizin gibi düşünüyorum. Artık kapalı alanları bırakın açık alanlarda dahi sadece "burada sigara içilebilir" yazan yerlerde sigara serbest olmalı. Onun haricindeki hiçbir yerde sigara içilememeli. Maalesef ülke olarak çok uzağız buna şu an.

Çok haklısın.
Çok rahatsızım.

Ben bu başlığı görünce çok mutlu oldum. Benden başkalarını da görmek içimi rahatlatıyor. Zira ben bu durumla alakalı çok mücadele ettim. Ama ben günah keçisi olarak kaldım ve yaptırım olarak da çok bir şey yapamadım. Ancak toplumda bu duruma tepki gelişirse bu durum biter. Kapalı alanlarda sigara içmenin önüne geçemiyorum, insanlara kanser olabileceklerini izah edemiyorum. Avm'ler bile leş gibi sigara kokuyor. İnanılmaz bir bilinçsizlik var. Ve bu bilinçsizlik her kesimde var. Berbat bir şey. Bu yüzden keşke yurt dışına gidebilsem diyorum. Ama işte onun da derdi ayrı. Bilemiyorum..

En azından tek olmadığıma sevindim. Bireysel olarak ancak farkındalık oluşturabiliriz veya şikayette bulunup kamu kurumlarının harekete geçmelerini sağlayabiliriz. Malum kamu kurumlarını harekete geçiren bireylerdir denetim önce bireylerden başlar. 2008 yılında yanılmıyorsam "dumansız hava sahası" uygulaması başlamıştı bu alanda avrupada ikinci ülke olduk diye seviniyorduk fakat tekrar 90lara döndük bu halk serbest bırakmaya gelmiyor denetimler ve cezalar rutin olmalı takside minibüste bile şoförler sigara içiyor kimse bir şey demiyor herkes çok rahat ve bu durum normal karşılanıyor çok üzücü.

Ağırlık elektronik olmak üzere arada bir normal sigara da içiyorum, haftada 8-10 tane içiyorumdur hatta. Kendim de kullandığım halde kapalı alanda sigara içilen yerde boğuluyorum dayanamıyorum. Onu geçtim yolda önümde sigarasını tüttüre tüttüre giden denyolar daha da deli ediyor. Güya bazı ana caddelerde sigara içme yasağı geldi 2 yıl önce falan ama kimsenin umrunda değil, denetleyen yok. Caddeyi geçtim mekanları denetleyen bile yok.

Bence de öyle, ben de rahatsızım. Fakat ülkede yanlış olan çok fazla şey var.
Ahlaksızlık, anlayışsızlık, kural tanımamazlık, empati yoksunluğu gibi sıkıntılarımızın pek çok sonucundan biri de sigara içilen mekanlar.
Kısa sürede düzeleceğini sanmıyorum. Bi ara bu iş gündemdeydi, "bu mekanda sigara içiliyor ihbar hattı" vardı yanlış hatırlamıyorsam, olmadı.

Ben de yazin mekanlarda acik alanin sigara icenlere ayrilmasina sinir oluyorum. Yani direkt ayrilmis degil ama oyle oluyor. Geciyorsun, yan masa arka masa hepsi iciyor. Bir gun bilinen de bi restoranda garsona bu durumu soyledim. Sizi iceri alabilirim burada iciliyor maalesef dedi. Ben de e bi ayri alan olusturun burada da dedim.. neymis icen sayisi hep daha fazlaymis olmazmis. O kadar garip ki. Bu da bir gun gulecegimiz bir sey bence. Tipki eskiden otobuslerde sigara mi iciliyormus diye guldugumuz gibi.

Yalniz.. su sigara icen egitimsiz, alt tabaka olayina katilmiyorum. Hic de oyle bi durum yok. Obama bile bir ara birakmaya calisiyordu. Uzun yillarin tiryakisi. Ve ulkemizde neden bu oran bu kadara da katilmiyorum. Iyi ki bi turk gibi icmek lafi cikmis bir yerden... avrupali, amerikali da gayet iciyor.

Türkiye en çok sigara içilen ülkelerden biri. İstatistiki olarak sigara içen yetişkinler içmeyenlere oranla fazla sanırım. Bu insanlar seçmen, kanun koyucu, uygulayıcı, iş yeri sahibi, müşteri... Tabi bir diğer yandan da devlet için ciddi bir vergi kalemi... Yani ne kimsenin daha fazla kanun koyası var, ne mevcut kanunlara uyası var, ne de bu kanunları uygulayası var. Sigara içmeyenlerin tek şansı, içenlerin örgütlü olmaması ve örgütlenemeyecek olmaları (Sigarayı savunacak bir argüman kurmak zor) olabilir.

Sigarayla Savaşanlar Derneği vardı bir ara, keza Yeşilay... Bunların güçlenmesi lazım. Bireysel boykot vb. çok bir işe yaramaz bence.

Hayatımda türk ve balkan coğrafyası kadar sigara içen başka hiçbir yer görmedim. Ne avrupa ne amerika ne asyada. Yunanlar, türkler, bulgarlar vb milletler olarak adeta bacayız. Açık alan otomatik olarak sigara içmek için ok gibi algılanıyor ve sigara içmeyen insanlar boğuluyor. Bebeğinle açık havada oturup yemek bile yiyemiyorsun. Adam tamamen kendinde hak görüyor.

Bir de sigara mı kaldı ya. Lisede iç büyü bırak yani.
Ben sigara kullanmıyorum ama ne hikmeyse montum saçım sürekli sigara kokuyor. Asansöre biniyor insanlar leşş, toplu taşımaya biniyorlar leşşş, ofiste yanına oturuyor leş.

Bezdum.

Sabri Uslu

telefonun kendi yedekleme sistemleri. android ios değişir androidse googlea iossa zaten itunes üzerinden.

denemeden bilemezsiniz.

summerjam0306, muhakkak tecrübe etmeden bilinmez bilgi sahibi olan vardır diye düşünmüştüm.

anlatamıyorum, hepsini izledim zaten fakat sorduğum sorulara dair bilgi bulamadım.

o işler eskisi gibi değil artık. ülkeler bu konuda daha sıkılar. bir çoğu sattığınız malzemelere el koyabilir. siz de 5 parasız ortada kalabilirsiniz. sadece buna güvenerek yola çıkmayın derim

adı geçen youtuber'lar pandemiden önce başladı bu işe. o zaman normaldi. şimdi değil

Sen hiç "vize" diye bir şey duydun mu? Vize almak için mesleğin, hesabındaki para gibi şeyler kritik önem taşır.

Ayrıca sağlık sigortan falan yoksa başına bir şey geldiğinde net ölürsün.

ferenc + 1.

Bir de her fenomenin YouTube videosuna kanmayın. Ekranda simit yiyorlar, ama akşam yemeğinde mantarlı biftek. Tabii biftek kısmını yayınlamıyorlar.

Genellikle aileleri de destek oluyor zaten. Yani keyif yapıyorlar, hercai veya seyyah değiller.

Bileklik dışında birşeye gerek yok. Sörfçü bilekliği ve minimal dogaltas artı deri uniseks bileklik takilin. 15 senedir ticaretini yapıyorum daha hızlı ve hep satan bişey olamaz

aiesec.org yaşınız kaç bilmiyorum ama verdiğim linkten bir programa kabul alırsanız herhangi bir masraf yapmadan yurtdışı deneyimi yasayabilirsiniz

Zero masraf yapmadan vize alamazsın. Hesapta para görmeden vize vermezler. Bizim Türkiye veriyor. Sonuç: Kütahya'da fuhuş yapıp insanlara hastalık bulaştıran faslı üniversite öğrencisi. eksisozluk.com

Hiçbir ülke bunu istemez. Hatta Türkiye'de bile bileklik sattırmazlar. Zabıta hemmen çöker. Güzel fantazi ama..bileklik satıp dünyayı gezmek. 13 yaş hayalleri

dunyayi gezmenin daha mantikli yollari var. bir insanin gelir kaynagina dair tek umudu bileklik satmak olmamali bence.

Eğer öğrencilerin okuyabileceği tarzda kitaplarsa okullar kabul ediyor. Sorabilirsiniz çevrenizdeki bir okula.

Düşmez.
Adam global paranın sahibi. Basar, öder en kötüsü.
Olmadı, kaynağı olan bir ülkeye özgürlük getirir falan.

Mirket, bir mucize gerçekleşmezse abd ekonomisi için temerrüt kaçınılmaz bir durum ancak bu durumun gerçekleşmesi halinde olası etkilerini kimse bilmiyor para basma olayı zaten su an devam ediyor zaten fakat o paranın karşılığı yok mesele bu ayrıca üretim yok ABD ekonomisi tamamen çin'e ve Asya'ya bağlı, dolar üzerinden yapılan petrol ticaretine bağlı fakat enerji ticari ve rezerv parada artık günden güne çeşitleniyor bunun haricinde Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler körfez ülkeleri ve OPEC üyelerinin enerji ticaretinde ABD dolarından vazgeçme veya Çin para birimini alternatif olarak kullanma kararı almalarına sebep olabilir ABD'nin artık dünyanın herhangi bir yerinde askeri müdahale yapacak gücünün olmadığını düşünüyorum 10 yıl önceki ABD ile bugünkü ABD aynı durumda değil askeri müdahale yapacak olsaydı Ukrayna'da yapabilirdi.

Silindi.
www.google.com

Kısa cevap dünya ekonomisi çok mutlu olmaz.

Bu arada abd'de üretim yok demek komik bir yorum bana göre. ABD öldü bitti diye kendinizi inandiracaksaniz bile istatistik verilerine karşı çıkmayın.

ABD Ukrayna'da niye savaşsın ki. Taşeron devlet savaştırmak dururken niye askerini riske etsin.

Ukraynadan maksat,
Rusya'nın o bölgedeki emellerini engellemek
Rusya-Almanya doğalgaz hattını kesmek
Rusya'yı bitmez bir savaşla meşgul etmek
Avrupa'yı ABD ve NATO etrafında konsolide etmekti.

Hepsini de gerçekleştirdi. Niye savaşsın. Derdi ne? Bizim karayağız delikanlıların düşündüğü gibi top, tüpek girişmek değil ki savaş. Savaş bir strateji oyunu. Ve adam kazandı işte.

İş konusunda şunu öğrendim. Çin bir alanda rakibinse Çin'den müşteri kazanamıyorsun. Kazanamadığın için ticaret olmuyor. Çince ihtiyacı olmuyor. Bu tamamen çalışacağın şirketin hedef ülkesine bağlı. Ve kolayca Çin gibi büyük ülkeler seçilmez. Genelde euro kazanma amacıyla Avrupa ülkeleri seçilir. Bu genelde Almanya'dır. Amacınız işse durum bu.

Tonlama var
Karakterler var

Çok kazık. En az bence 10 sene lazim

Yerinde olsaydim beklerim çinliler ingilizce öğrensin.

Avantaji grameri cok basit

Çok zor, denedim birkaç ay ama yok baya uzun yıllar koymak lazım.

Ben öğrenmem. Avrupa dilini tercih ederim.

konuşabilmeyi çok isterdim ama bana AŞIRI ZOR geliyor ki bunu iyi seviyede ingilizce, ortalama üstü rusça bilen daimi bir "dil öğrencisi" olarak söylüyorum.

iş dünyasında (tabii sektöre de bağlı) inanılmaz faydası olabilir. "çin süper güç olacak yeğenim" demiyorum ama sonuç olarak bugünkü ekonomide bile büyük yerleri var. benim zerre ilgimi çekmiyor mesela ama kültür, tarih, coğrafya vs. olarak da koskoca bir bölgeden/geçmişten söz ediyoruz.

lisede benden birkaç dönem üstten birisi vardı. o adam benim hatırladığım kadarıyla çinceye resmen aşıktı. elinde defterle gezerdi, bütün o şekiller olsun vs. onları yazardı, tekrarlardı. yanlış bilmiyorsam o bile sinolojiden dokuz yılda mezun olmuştu zamanında. düşün.

şöyle söyliyim bana "birader sana dünyanın en iyi hocalarıyla çalışma fırsatı veriyoruz. tek sorumluluğun çince öğrenmek. beş yıl boyunca sana rahat rahat yetecek parayı maaş olarak bağlayacağız. sen sadece sana verilen müfredat kapsamında çince öğreneceksin. senden beklentimiz beş sonunda çincenin en azından b2 seviyesine gelmesi. bunu yaparsan torunlarına bile yetecek kadar para, gayrimenkul vs. alacaksın. senden iş yapmanı bile istemicez" teklifiyle gelseler bi saniye düşünmeden reddederim djfdjfd. biliyorum çünkü. yapamam. acayip bi dil.

ama öğrenmeye niyetin varsa hevesini kırmış olmayayım çünkü bunu yapan insanlar KESİNLİKLE var. bir tanesini bizzat tanıyorum. yıllar önce televizyona bile çıkmıştı, çin bi şey bakanı ya da direkt winnie the pooh reyiz gelmişti galiba, onların tercümanlığını yapmıştı. bizzat demeyeyim gerçi ama annem tanıyor o kızı mesela. normal türk vatandaşı, sinoloji okumuş üniversitede.

isteyen yapar ama ben yapamam.

bence çince öğrenene kadar 2 tane çok rahat temiz başka dil öğrenilebilir.

Birde hayatının tamamını TR de geçireceksen pratik yapacak adamı ancak Rehber falan olursan heralde yapabilirsin. Genede akıcılığı kazanmak için bi süre çinde/tayvanda falan kalman gerekir. bunlarında hesaplanması lazım. yoksa Tr'de bu dil kasılmaz.

Yandex güncellemiyor artık herhalde, google girdiğinden beri. Google da ortalama 1.5 yılda 1 güncelliyor (konuma göre), bazen bir yıl içinde 2 kere güncellediği de oluyor.

döviz bürosu her zaman daha avantajlıdır, özellikle miktar söyleyip pazarlık yapabilirseniz

Doviz burosu elbette ama istanbul'da iseniz de en ideali kapali carsi orada da yine daha da ideali:

saglamoglualtin.com

Online olarak herhangi bir doviz burosu ile kurdaki farki karsilastirabilirsiniz.

1 milyon tl yüksek bence.

300-400 arası normal bence. cocugun okul taksidir vs derken dolabiliyor daha aşağısı.

Şahsi olarak 500k üstüne yüksekmiş derim.

Ama çok kazananan insanlarda durum ne bilmiyorum. Belki onlara göre normaldir, onların 1-2m olabilir.

Benim şu an 200. 3 yıldır çalışıyorum.

2 milyonluk tek karta yuksek derim. Orta segment bi arabayi alabilmeli en azindan.

300-500binlik kart cogu kiside var zaten.

Valla benim 100 bin bana çok

limitsiz kart