[]

Şu rüyanın mutlu etmesinin tahlilini yapalım

Arkadaşlar, ben 5 çocuğu olsa, 5'i de kız olsa mutlu olacak bir erkeğim. Evli ve çok şükür sağlıklı küçük bir kız çocuk babası erkeğim. Çocuğuma ölüyorum, o derece yüksek bir bağla bağlıyım.

Geçen gün rüyamda, hafif çekik gözlü, güzel bir kadından, hafif çekik gözlü, cidden çok yakışıklı, esmer bir erkek çocuğum olduğunu gördüm (gayrimeşru).

Rüyamda, ne zaman canım sıkkın olsa diğer evime gidiyor, çocuğumla vakit geçiriyorum. Çocuğum da, annesi de kanaatkar olmasıyla, bana duydukları saygı ve sevgiyle asli evimden daha çok huzur veriyordu rüyamda.

Şimdi, burada hoşuma giden şey, rüyamdaki o ikinci evdeki huzur değil; bu durumun içinde olmaktı. Yani kimsenin bilmediği, aklım estiğinde kaçıp huzur bulabileceğim ikinci bir eve sahip olma durumu, birini kimsenin bilmediği ikinci bir evi olan erkek olma durumu acayip hoşuma gitti uyandığımda. Yapacağımdan değil ama cidden güzel bir duyguydu. Dediğim gibi, hoşuma giden şey durumun kendisiydi.

Hadi bunun tahlilini ve sizlerce tahminini yapalım. Bir erkek neden böyle bir şeyden haz duyar sizce?

 
Hem baska kadın hem farklı bir çocuk hem de başka bir ev. Dostum bebek kucuk galiba daha? Senin hayatında rutinlikten mütevellit bir rahatsızlık baş göstermiş. Bi tatil yapın hep beraber ;)


  • hayatbirfilm_basroldesensin  (12.08.19 01:48:32) 
e basit? bir sorun var ortada, o sorundan uzaklaşıp kafayı dinleyeceğin bir yerin varç bundan keyif alınmayacak da ne olacak? tatil gibi bişi işte. tatiliniz gelmiş sizin.

ayrıca +üğpoıuy
  • selam  (12.08.19 11:19:11 ~ 11:19:57) 
[]

Mobil oyun

Bazen farklı olanı yapmanın değil de, herkesin yaptığını iyi yapmanın daha çok kazandıracağını düşünüyorum.

Ben hiç mobil oyun oynayan biri değilim. Ama kelime bulma oyunlarına insanların nasıl müptela olduğunu görünce iştahım kabarmadı değil. Zira mesleğimin %80'lik kısmı kelimelerle ve hatta etimolojiyle alakalı sayılır. Bu anlamda çok geniş bir havuz oluşturabilirim.

Uygulama, yazılım vb. işlerin çalışma mantığını biliyorum. 2 binli yılların başlarında forumlar açıp admin egosu tadacak kadar geçmişim var :)

Özetle, çok basit bir kelime bulma oyununu kendim, sıfırdan, en başından nasıl yapabilirim sorusunun cevabını en iyi veren kaynağa yönlendirir misiniz beni? Arama motoru sonuçları çer çöp sayfalara götürüyor bu konuda.

 
  • pislick0  (08.08.19 10:55:24) 
[]

Kimse işini düzgün yapmıyor. Herkes şark kurnazı

Selamlar.

Bizim insanımız neden böyle? Artık tahammülüm kalmadı.

Arabanın lastiklerde 160-180 arası hızlarda balans var diye götürüyorum, sözde yapıyorlar; artık 100'de balans yapıyor (jantlar, lastikler kusursuz aslında). Anlayamıyorum ya. Bilgisayara bağlayıp yaptığın şeyi nasıl daha beter ediyorsun?

Cam krikosunda hata var. Tamir için götürüyorum. Olmayacaksa olmaz desene. Yapıyor, 2 gün sonra aynı. Kendim söküp yaptım, aylardır sorunsuz. Sen camcısın. Bunu da beceremiyor musun yani?

Gelelim asıl bu başlığı açtıran sebebe ve soruma. Koca koca firmalar bile şark kurnazı olmuş. 3 kuruş için rezilce taklalar atıyorlar.

Bir internet sağlayıcısından aboneliğimi iptal ettirdim. BTK kararıyla bana 200 tl ödeme çıkmış. Benim alacağım var yani. Firmanın sayfasının alacak sorgulama sayfasına girip, iban ve diğer bilgilerinizi girip iade al butonuna basıyorsunuz, güya iade olacak. Firmanın sitesinin tüm fonksiyonları, özellikle kendi tahsilatları için olan sayfalar tıkır tıkır çalışıyor fakat iade etme kısmı devamlı "İşleminizi gerçekleştiremiyoruz" uyarısı veriyor. Arıyorum, çağrı merkezi personeli güya neyi kastettiğimi bile anlamıyor. Mail atıyorum dönüş yok. Resmen o sayfayı bilerek çalıştırmıyorlar.

En son cimere yazdım. Cimer konuyu btk'ya havale ettikten 1 saat sonra firma beni arıyor. İban teyit edelim hemen yatıralım diye.

Yani bu kadar takla mı atmam lazım paramı almam için? Milyon dolarlık firmasın, 200 tl ödememek için hallere hareketlere bak.

Üstüne üstlük 15 iş gününde yatarmış para. Neden? Yani ben abonelik başlatacağım desem 1 saatte evime geleceksiniz, kurulum dahil iş bitecek. Bilgi ve hız çağındayız. 200 tl'yi ancak 15 günde mi yatırabiliyorsunuz? Neden diyorum, mahsuplaşma, muhasebe şu bu uzun sürüyor. Ama diyorsunuz ki aboneliğiniz olursa anında mahsuplaşır, faturanızdan düşeriz. Bak o zaman saniyede mahsuplaşabiliyormuşuz işte.


Herneyse, benim paramı geciktirdikleri her gün için yasal günlük faiz talep etme hakkım var mıdır bir şekilde? Faturamı ödemezsem onlar her güne işletiyorlardı da. Benim geciktirme lüksüm yoksa onların da olmamalı.

Milyon dolarlık firmalar bile çakallık peşine düşmüş. Artık midem bulanıyor. Bir tamirciye işimiz düşer, sokak sokak "acaba tamir edebilir mi?", "acaba hangisi kazıklamaz" sorularıyla geziyoruz. Biz bu ülkede işimizi şüphe duymadan pat diye yaptırtamayacak mıyız?

Düşünsenize "tanıdık var mı abi, gidince kazık yemeyelim çünkü" demek rutin olmuş bizlerde. Çünkü biliyoruz ki gittiğimizde 10 esnaftan 9'u kazık peşinde. Tam tersi olmalı.

 
:))

evleniyorum ben de yakın zamanda. evin tadilat işleri ve eşyalar için sürekli ustalarla esnafla muhatap oluyorum. türkiye öyle bi duruma gelmiş ki kim kimden ne koparabilirse onu kar sayıyor. tamamen kazıklama ve çalma üzerine kurulu iş ilişkileri var. işin komik tarafı herkes dinden allahdan bahsediyor.

en sonunda baş edemedim tadilat işlerini youtube dan bakarak yapıyorum. ne alet lazımsa para verip alıyorum işimi görecek kadar. en son panjur yaptırayım dedim. uzun hikaye şimdi anlatmayayım adam panjurumu yapamadı evde panjur yok. malzeme alması için verdiğim 1800tl param şu an adamda kaldı. daha bunun gibi tonla hikaye geldi başıma. boyacıya para verdim evin boyası sıkıntılıydı eski boyaları kazıyıp yenisini yapması için anlaştık. adam kazımadan boyamış şu an evin boyaları yine kavlıyor. bi daha ki sefere kendim boyayacağım.

ev eşyasını artık 300-500 fazla verip ikea vs gibi firmalardan alıyorum. duşakabin yaptıracağım gibip mahalledeki esnaf yerine pahalı olduğunu bile bile koçtaş a yaptıracağım mesela. kendi yapabildiğim her şeyi de kendim yapıyorum.

piyasa böyle mazlesef. balık baştan kokar. tüm ülke hırsız ahlaksız.
  • ergenpezeveng  (02.08.19 13:11:30) 
çünkü firmalar biliyorki sen dava etsen bile en az avukata 2k-2,5k yaslayacaksın dava masrafın vs olucak dava en iyi ihitmalle 6ayda bitecek sonra sen o 300tl-400tl masrafını diğer masraflar ile beraber alacaksın vs.

kimse bu masrafa girmek istemiyor. çünkü mikro davalar türkiye çözülebilen şeyler değiller. ha çete davası ha benim aracı yapamadın davası aynı.

aynı zamanda tabi mesleki yeterlilik diye bir durum yok. bu tip işler için lisanslama gibi bir durum yok. makineye parası yeten boşta gezen adam bir makine bir tabela ile oluyor sana işin ehli.

sen bir de sanayide iş yaptırırken gör. adam yalvarıyor senden iş almak için tamam diyorsun 10dk içinde işin normalden uzun süreceğini anlayıp senin malzemeyi falan atıyor dışarı git başka yere diyor.
  • dedim dedim de kime dedim  (02.08.19 13:13:04) 
Reyiz, imdat doktor zannedip kucağına bırakırsanız kendinizi herhangi yemini olmadığı için afedersiniz ama dudukluyecektir sizi


  • protrek  (02.08.19 13:27:34) 
balans sadece lastik ve janttan değil fren diskinden dolayı da olabilir. disk sıcakken araba yıkamak mesela sebeplerden biri.


  • sttc  (02.08.19 19:22:03) 
[]

Anksiyete mi bu?

Arkadaşlar selam.

Çok uzun zamandır şöyle şeyler yaşıyorum:

- Tanımadığım numaralar arayınca falan kesin başımda bir bela var hissine kapılıyorum.

- Allah korusun da, devamlı surette çocuğumun (3 yaşında), diğer sevdiklerimin başına kötü şeyler gelme korkusu yaşıyorum, gözümde felaket senaryoları canlanıyor.

- Yüksek lisans yapan bir askere özel ders veriyorum mesela. Sonra baya arkadaş olduk. Çok da severim kendisini. İnsan gibi insandır. Ama ara sıra aklıma "ya malum olaylara karışmış da kendini saklamışsa ve şu an takibat altındaysa, benle de sık sık görüşüyor, benim de başımı yakarsa" gibi şeyler geliyor. Hatta ben hep komutanım diye hitap ederdim, o da o kadar samimiyiz, komutanım ne alaka abi de geçsin derdi. Ben de artık bir telefon görüşmesinde "abi bak, artık komutanım demiyorum abi diyorum ehehehe" dedikten sonra yine aklıma "ya telefonları dinleniyorsa, ya malum yapıdan zannedilirsem vs." diye yersiz endişeler yaşıyorum. Ama yaşamaktan da alıkoyamıyorum. Halbuki ben kendimi biliyorum, bulundukları semtlerden bile geçmemişim, yakın zamanda ben de devlet memuru olarak atandığımdan aşırı kapsamlı bir güvenlik soruşturmasından da geçmişim, devlet beni biliyor ben devleti. Ayrıca adamla tanışalı 1 sene olmuş. Öncesinde tek bir iletişimin bile yok. Bunun neyini izah edemezsin ki? Bu neyin endişesi diyorum, fakat buna rağmen paniğe kapılıyorum. Sorunum da bu zaten. Bilmeme rağmen endişe yaşıyorum.

- Fazla kimseye bulaşmam, dalaşmam ama tartışmak, kavga etmek icap ettiğinde gayet cesur davranırım. Fakat mesele kapandıktan sonra çeşit çeşit senaryolar gelir aklıma. Ya tartıştığım adam gurur meseelsi yaptıysa, ya takip eder de sabah arkamdan bıçağı takarsa vs.

- İnsanlara karşı iyi niyetli sözlerimin asla anlaşılmayacağını, farkedilmeyeceğini, ama artniyetim olmamasına rağmen söyleyeceğim şeylerden insanların kesin kötü bir mana çıkaracağını zannetmekten kendimi devamlı insanlara açıklama gereği duyuyorum. Şunu dedim ama sakın bunu anlama vs. gibi.

- Hep başıma kötü bir olay gelip tepe takla gideceğimi, batacağımı, iflas edeceğimi, muhtaç kalacağımı düşünüyorum. Hani bir şey olacak, kaza bela vs. ve ben elimdeki herşeyi kaybedecekmişim gibi.


Bunlar anksiyete belirtileri mi? Çok ağır şartlardan ve zamanlardan geçip hayatımı yeni düzene oturttum, depresyon mu, yoksa bu yeni düzenimi kaybetme, eski günlere dönme korkusu mu bu sizce?

 
@mor bembombom +1


  • mikahakkinen  (30.07.19 08:49:26) 
Anksiyete farklı bu bildiğin panik atak.. yakın zamanlarda çok sevdiğiniz biri öldü veya büyük bir depresyon yaşadıysanız bu tür şeyler oluyor..


  • dakota  (30.07.19 08:50:39) 
Hocam daha fazla ilerlemeden profesyonel destek alın derim.


  • lcha  (30.07.19 09:46:30) 
Yasadiginiz seyin panik atakla zerrece ilgisi yok. Boyle seyleri burada sormanin olumsuz etkisi iste, konuya vakif olmayanlar da cevap verebiliyor.

Dediginiz gibi mantikli aciklamalarla atlatamadiginuz kaygilariniz var ve cogu da o binbir zahmetle kurdugunuz duzeni kaybetme korkunuzla iliskili. Terapiyi ve ilac tedavusini dusunun derim, kendi kendine ortadan kalkan seyler degil.
  • red g  (30.07.19 09:47:24) 
Ne kadar uzun zamandır acaba?


  • kckmlqm  (30.07.19 10:00:28) 
Bende bir pofosyonel destek almaniz yonunde oy kullanacagim..


  • zifirnikotinkarbonmonoksit  (30.07.19 10:04:08) 
Bende de ciddi anksiyete bozukluğu var. Gözümde çıkan bir hastalıktan dolayı anksiyete ve depresyon ilaçları bana yasaklandı. O zamandan beri geldiğim nokta hiçkimsenin olmak istediği bir yer değil. O yüzden tedavi olmak için fazla beklememenizi öneririrm. Hele büyük şehirde yaşıyorsanız bu konuda seçeneğiniz çok olacaktır. Kendi kendine geçmiyor.


  • puyule  (30.07.19 12:58:38) 
[]

Arabayla ilgili kararsızlığı yok edelim

Elde bir araba var. Eski model ama genel durumu çok iyi. Japon aracı. Konfor, donanım, kozmetik durum 30 bin liralık, 19 yaşında bir araç için mükemmel.

Satılsa aynı paraya daha iyisini alma şansımız yok. En az üzerine 20-30 bin eklenmeli ki ortalama bir güncel araç alınabilsin. Üzerine para eklenecek bir dönemde de değiliz. Ülke şartları malum. Yüzüne bakılmayan araçlar ateş pahası olmuş. Benim aracımdan 10-15 bin tl daha pahalı araçlar bile (Linea vs. oluyor o paralara çünkü) benim aracım kadar kaliteli değil. Daha fazlasını vermeyecek. Daha yüksek fiyat fark gerektirecek araçlara da gücümüz yetmez. En güzel aracın elinde tutabildiğin araç olduğu bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum. Bildiğin ve sahibi olduğun araç en iyi araç şu ortamda bence.

Aracın silkeleme sorunu var, günlük kullanıma mani değil; hatta usatmız da "yaptırmaya kalksan para benim cebime girecek ama görmezden gelerek en az 100-200 bin binebileceğin bir durumda aracın, masrafa girmene değmez" diyor. Subaplardan kaynaklı bir silkeleme olabilir, motorunun genel sağlığı iyi, bir sarsıntıyı tesbit için motor açtırmana, motor yaptırmana değmez diyor.

Bir de şanzıman indirilip, revize edilmeli; uğultu başladı. 700-800 civarı masrafı var.

Özetle, bu arabaya totalde 5-10 bin tl harcansa, çok yüksek modelli araçlarla aynı sorunsuzlukta ve daha fazla konforda olacak. Zira bunun dışında yaşından kaynaklı arıza çıkarabilecek tüm mekanik parçalar orijinalle değiştirilmişti ve japonluğunu gösterecek düzeyde uzun yıllar "eski araba olmasından" kaynaklı herhangi bir başka arıza açmayacak büyük ihtimalle.

Bu halde de binilse birkaç sene binilir ama biraz keyif kaçırıyor.

Özetle; bu araca bu masrafı yapıp, şu ekonomik ortamda yeni bir araç için çekilecek kredinin faizinden daha düşük bir masrafla güzelce binmek mi? Yoksa nerede tırak, orada bırak diyene kadar 5 kuruş bile harcamamak mı? Yoksa yakın fiyatlarda başka bir araçla takas etmek mi (ki yeni alınacak arabanın da ne çıkacağı spru işareti)? Ne dersiniz?

 
2012 model opel corsa ile eşim kaza yaptı ve hava yastıkları açılmasaydı, eşim allah korusun vefat edebilirdi. artık o araçta metal yorgunluğu olabilir. japon araçları genelde yere yakın ve kazalarda dezavantajlı. bence biraz ekonomini sıkıp daha yeni bir araç almanı öneririm. hiç bir şey sağlıktan önemli değil bence.


  • mikahakkinen  (29.07.19 15:07:35) 
japon olmasa değiştir derdim. bakımları yaptırın, bırakın masraf olsun ama buna değer. para verip yepyeni alacağınız arabanın kalitesi de fiyatına göre uygun olmayacak çünkü her şey dehşet pahalılaştı.
yaptırıp tepe tepe kullanın

  • MtKrt  (29.07.19 15:08:31) 
@mikahakinen, çok geçmiş olsun öncelikle. Bu araçta da 2 adet hava yastığı ve abs mevcut. Sizle aynı fikirdeyim, ancak tüm şartları zorlasam bile yine düşük model ve benzer sorunları olabilecek araçlara yetiyor ekonomimiz. Hiç arabaya binmeyelim desek, ufak çocuk da olduğu için gerçekten ihtiyacımız var. Merkeze uzak yaşıyoruz artık.


  • alfist  (29.07.19 15:09:17) 
Japon olmasa bas geç derdim. Honda mı? Eğer öyleyse yaptır geç. Bir 10 yıl daha rahat binersin. Sonrasına sonra bakarsın. Şu an borçlanmaya değmez.


  • baldan kaymak  (29.07.19 15:10:46) 
abi sen o corolla'yı satacaksın. satmadıkça beynini kemirecek. sat, rahat et.

olmadı tekrar benzerini alırsın.
  • babilbaligi  (29.07.19 16:47:44) 
daha çok şehir içi kullanıyorsan bence idare eder, hatta masraf bile yapma bu şekilde gitsin gittiği yere kadar.

ama uzun yola çok çıkıyorsan güvenli değil, aile çoluk çocuk falan girince işin içine daha güvenli bir araca binmek gerek diye düşünüyorum. ne kadar sakin kullanırsan kullan bin bir türlü manyak var.
  • reanarchy  (29.07.19 17:06:58) 
elbette yaptır.
hele mazda ise kesin yaptır..

  • 2 tostos turan  (29.07.19 23:28:29) 
[]

Şu saat klasik kıyafetle nasıl olur?

Merhaba, saat şu:

www.decathlon.com.tr


Kravatsız takım elbise yahut sadece gömlek-kumaş pantolon vs. ile giyildiğinde.

 
yakışmaz bence


  • re noreno  (18.06.19 15:12:39) 
Olmaz


  • elorelia  (18.06.19 15:15:29) 
tüh ya, belki içindeki metalik kısımlardan kurtarırız demiştim.

Neyse, peki bana maks 250 tl'ye kadar bir saat önerir misiniz? Gidip bir avm'den alabileceğim marka olursa iyi olur. Bütçe de düşük ama umarım vardır öyle bir saat :)
  • alfist  (18.06.19 15:19:15) 
gömlekle olmaz. polo tşörtle olur bence


  • kitik  (18.06.19 15:19:37) 
polo tişörtle olur +1


  • evandro roncatto  (18.06.19 17:57:43) 
Gömlekle olmaz +1


  • westblack  (18.06.19 17:57:58) 
avm'de bulunsun dedin diye

www2.hm.com
  • hot potato  (18.06.19 18:29:20) 
[]

Kamerası İyi Android One Telefon Önerisi

- Kamerası çöp olmasın, karanlıkta dahi yeterli fotoğraf ve videp çeksin.

- Muhakkak Android One olsun.

- Ucuz olsun.


Hangi telefon bana uyar yukarıdaki kriterlerime göre?

 
huwai


  • emfuzi  (14.06.19 15:13:12) 
Şoğomi


  • (s)AINT  (14.06.19 15:14:32) 
Android One için çok alternatifin yok zaten.
Türkiyede General Mobile veya xiaomi'nin bir modeli var mi 2 lite mı neydi.
İkisi de tam anlamıyla android one sayılmaz. Daha iyi bir alternatif olarak google pixel deneyebilirsin

www.sahibinden.com
  • ayin yazari  (14.06.19 16:14:21) 
GM9 pro öneririm ya da temiz bir google pixel 2 mesela.


  • denemebirikiüç  (14.06.19 16:35:37) 
[]

Ssd alacağım yardım eder misiniz?

www.asus.com

Şu bilgisayara sahibim. 2.5" 9,5 mm SATA diyor. Ben şimdi buna sadece SATA ssd mi alabiliyorum? Yoksa uyumlu diğer versiyonlar da var mı?

2.5 SATA yazanlardan mı alacağım, SATA yazanlardan mı, SATA3 mü?


edit: Şimdi anladığım kadarıyla bu sata portuna SATA3 takılır ama okuma yazma hızı yarı yarıya düşer. Ancak normal sata ssd'ler daha pahalı ve hemen hemen okuma yazma hızları zaten sata3'ün yarı yarıya düşmüş hızlarıyla aynı. Sata3 alıp takmak daha mı mantıklı? Daha ucuza bulunuyor çünkü.

 
IDE bağlantılı SSD mi varmış?

SATA bir bağlantı türü. SATA 1.0 - 2.0 - 3.0 tipleri de bilgisayarınızın anakartı ile alakalı bağlantı hızlarını gösterir tiplerdir. Siz standart bir SSD alın (Samsung EVO'yu öneririm) bilgisayarınızın SATA girişine bağlayın. Bilgisayarınız çok eski olmadığı için zaten SATA 3.0 desteği vardır. Olmasa bile çok büyük dert değil. SATA 2.0 da yüksek sayılabilecek hızları (300 MB/sn) destekler. Buradaki can alıcı nokta SATA 2.0 kullanan birinin 450 MB/sn ya da 580 MB/sn hızda SSD alması arasında fark olmayacaktır. Çünkü anakart en fazla 300 MB/sn okumaya elverişlidir.

Detaylı bilgi: kb-tr.sandisk.com

edit: SATA 1.0 - 2.0 - 3.0 bağlantıları standart girişlidir. bunların arasında uyumsuzluk problemi olmaz. Tek problem anakartınızda sata 3.0 girişi yoksa donanım belli bir hızı geçemez. bu hız da sata 2.0 için 300 MB/sn, sata 1.0 için 150 MB/sn. Bunlar eski olduğu için sizin için dert de değildir. SATA 3.0 desteği vardır sizde.
  • himmet dayi  (11.06.19 09:26:53 ~ 09:29:44) 
@himmet dayi umarim bardir sata3.0 desteği. 2016'da aldigim bir laptop bu. Web sayfasindaki özelliklerinde sata yazıyor ama sata kac destegi var yazmiyor.


  • alfist  (11.06.19 09:31:23) 
Vardır. SATA 3.0 artık eski bir teknoloji sayılır.


  • himmet dayi  (11.06.19 09:34:12) 
[]

Yeşilköy-Çağlayan Adilyesi'ne Gidiş + bugün bayram trafiği olur mu?

Merhaba,
Yeşilköy'den adliyeye gitmem lazım icra dairesine. Metroyla mı gideyim, arabayla mı?

Vakit önemli. İşyerimden izin aldım. Hızlıca gidip gelmem lazım.

Metroyla olursa yeşilköy-yenikapı-mecidiyeköy-metrobüsle çağlayan mı yapılıyor? Senelerdir toplu taşıma kullanmadım, bilmiyorum pek. Haritadan baktım sadece.

Arabayla daha kısa süreceği kesin de, metroyla ne kadar sürer gidişim. Bir saati geçer sanırım. uzun bir hat, istasyon içinde yürüme mesafeleri de var.

Arabayla gideceğim de, gidince adliyedeki park olayından çekiniyorum.


Ayrıca, bugün mesai bitiminde bayram trafiği olur mu sizce ekstradan? Zaten cuma trafiği oluyordu. Yeşilköy-Levent arası için soruyorum.

 
cennet taraflarinda, metrobuse yakin bir otoparka araci parket.
atla ilk geken metrobuse 35-38dk sonra adliyede in. 3 dk da adliye icindesin.
isin gucun rast gelsin.
  • portakal agacindaki vitamin  (31.05.19 15:13:29) 
[]

O Ses Türkiye'de Azeri Bir

Kizin söyledigi yabanci sarkiyi ariyorum. Gayet hizli giden bir sarkiyken bir yandan La la la la baby lalala lala lala la la la lala lallaa diye devam ediyordu.

Hangi sarkiydi bu?


 
beyonce - i care


  • bxgx  (07.01.19 23:46:32) 
[]

Devlet faizsiz koşulsuz herkese kredi dağıtsa

Ticari olmayan vatandaşlar için devlet faizsiz, koşulsuz şartsız, uzun vadeli, maksimum 100 bin liraya kadar kredi dağıtsa, el borcu, banka borcu olan vatandaş bunu ödeyip rahatlasa ekonomiye bunun etkisi ne olur?

Tabii ki o parayla ev, arsa, araba alacak, hatta tatile gidecek, hatta lüks tüketim yapacak milyonlarca insan da var. Yapsınlar, onlar da piyasaya para sokmuş oluyorlar sonuçta.

Fakat tek taksidi bile aksatmaya izin vermeden, koşulsuz şartsız, afsız, indirimsiz ciddiyetle geriye toplayacak bu paraları devlet. Öyle düşünleim.

 
Pek bilgim yok ama enflasyon yükselmez mi iyice?


  • Boris  (07.01.19 15:37:01) 
Bir şeyin arzı olursa değeri düşer demi.


  • bos gezenin bos ustasi  (07.01.19 15:44:08) 
olmayan parayi harcamanin ekonomiye hicbir zaman katkisi olmaz. 40milyon kisiye verdi desek o parayi, yaklasik 700 milyar $ yapiyor.
1- devletin bu kadar parasi yok
2- o para ile Apple'in butun hisselerini alsa ulkeye daha cok katkisi olur.

(bkz: neden para basip borc odemiyoruz)
  • crucio  (07.01.19 15:44:20 ~ 15:45:47) 
Devletin hazinesi yıllık %25 zarar etmiş olur o tarz bir durumda. Çok ciddi bir rakam.


  • roket adam  (07.01.19 16:15:28) 
"Pek bilgim yok ama enflasyon yükselmez mi iyice?" Evet, ilk etkisi enflasyonun artması olur.

"Bir şeyin arzı olursa değeri düşer demi." Bu paranın diğer kurlara karşı değerini düşürür, ama paranın fiyatı esasen faizle ölçülür. Faizleri de düşürür yani.

"olmayan parayi harcamanin ekonomiye hicbir zaman katkisi olmaz. 40milyon kisiye verdi desek o parayi, yaklasik 700 milyar $ yapiyor.
1- devletin bu kadar parasi yok
2- o para ile Apple'in butun hisselerini alsa ulkeye daha cok katkisi olur."

Bu tamamen yanlış bir yorum. Olmayan parayı harcamak diye bir kavram yok. Devlet para yaratırsa para olmuş olur. Devletin o kadar parası yok da saçma, para yaratılabilen bir şey. Devlet istediği kadar para yaratabilir teorik olarak. Apple'ın hisseleri konusu saçma çünkü onlar dolar ile alınıyor, burada sözkonusu olan TL.

"Devletin hazinesi yıllık %25 zarar etmiş olur o tarz bir durumda. Çok ciddi bir rakam." Bu da yanlış. Hazine maliye politikası kuruluşudur, yani vergi toplama-bütçe, harcamalar. Açık piyasa işlemleri para politikası işidir ve MB veya diğer kamu bankalarıyla yapılabilir. Onun için de kenarda para olmasına gerek yok, para yaratılır.


Genişleyici para politikası anlamına gelir bir nevi. Yani para basmak. Kısa vadede büyümeye ve enflasyona artırıcı, işsizliğe düşürücü etki eder. Zaten benzerini yaptı devlet KGF kredileri ile. 250 milyardan fazla kredi dağıtıldı. Aynı zamanda bankaların rezerv oranları düşürülerek de para yaratılıp, o paraların kredi olarak verilmesi sağlanabilir. Benzer kapıya çıkar hepsi.

Para politikası araçları genelde kısa vadeli sonuçlar için kullanılır. örneğin Amerika 2008 krizinden genişleyici para politikası ile çıktı. Yani para bastı. 80 yılda bastıklarından daha fazla para bastılar 2 yılda. Ama pnların bizdeki gibi enflasyon problemi yok, aynı zamanda paraları bizimki kadar kırılgan değil. Bizim bir de üstüne ciddi dış ticaret açığı problemimiz var, bu yüzden tasarrufun azalması da problem oluyor.

Özetle evet yapılabilir, benzerleri yapılıyor. Bunlar kısa vadede enflasyonu artırır, büyümeyi artırır, işsizliği ve faizi düşürür, fakat orta ve uzun vadede paranın değerinin düşmesini sağlar, işsizlik geri tırmanır, faizler yine artar, enflasyon düşmez. Türkiye'nin kaç yıldır yaptığı da aşağı yukarı benzer işler zaten:)
  • perferil  (07.01.19 17:49:46) 
[]

Financell kredisi ödeyememek

Selamlar,

Turkcell'in finans kuruluşu Financell'e borcum vardı kredi için. Düzenli ödüyordum. 99 günlük bir gecikme oldu. Dün arayıp ödeme yapacağımı söyledim. Yasal takibe alınmış, tüm tutarı tek seferde ödemeniz gerekiyor. Henüz avukat ataması yapılmamış, o nedenle dosya, icra, avukat masrafınız şu an için yok. Ödeme zorluğu yaşıyorsanız tutarın %30'unu peşin ödeme şartıyla protokol yapalım, kalanı taksitle ödeyin dediler. Bu protokol şu meşhur "banka ve finans kuruluşlarına taahhüt vermeyin, onu verirseniz ilk ödeme güçlüğünüzde mahkemelik olursunuz" olayının ismi yumuşatılmış hali mi?

Bu protokolü onaylayayım mı? Henüz aramadılar, teklif için arayacaklar.

 
not: ne ekonomi ne de hukuk uzmani degilim.

zaten mahkemelik olmamis misin? sanki sana kolaylik sunmuslar gibi? sonucta belli bir borcun var. bu gecikmis ve mahkemelik olmussun. sadece su anda surec baslamamis. ama her an baslayabilir. bunun yerine yeni bir protokol yapalim demisler.

"banka ve finans kuruluşlarına taahhüt vermeyin, onu verirseniz ilk ödeme güçlüğünüzde mahkemelik olursunuz" bence burada anlatilmak istenen: kredi cekmeyin:). sonucta bundan buyuk taahhut yok.

%30 odeme imkaniniz var mi? varsa ve toplam odeme miktariniz artmiyorsa kabul edin. yok %30 odeyecek durumunuz yoksa yada toplam tutar artiyorsa bu konularda pazarlik yapin. toplam tutari artirmamaya calisin ve pesin odeme miktarini dusurmeye calisin.
  • crucio  (04.01.19 10:36:41) 
Borcu ödemeye niyetiniz varsa yapın protokol gitsin. Sonuçta ödeyeceksiniz bir şekilde.
Adamların amacı sizden bir şekilde kalan parayı almak. Protokol yapıp tekrar ödeyemediğinz diyelim yine aynı süreç işleyecektir diye düşünüyorum.

Ama yok ödemem kaçarım ederim vs derseniz yapmayın tabi.
  • ayin yazari  (04.01.19 11:46:37 ~ 11:47:06) 
[]

Şöyle bir internet sitesi

Yapmak istiyorum:

Yök'ün tez veritabanı gibi. Mükerrer çalışmaları önlemek adına, tez çalışması yapanlar bu siteye adı soyadı, enstitüsü, tez danışmanı, çalıştığı konu, teze başlama ve muhtemel bitiş tarihini gönderecek.

Sitede arama fasilitesi de olacak. Tez konusu belirleyecek insanlar girip kendi çalışmak istediği konu çalışılıyor mu çalışılmıyor mu bakacak.

Hangi altyapıyı, neyi kullanmalıyım?

 
php ve mysql


  • çok hızlı 2 ile çarpabiliyorum  (02.01.19 13:22:19) 
yök yakın zamanda, tez önerilerinin de sisteme girilmesini istedi. bu aralıktan itibaren devam eden calismalar da yök veritabanında olacak ama buna public access olacak mi belli degil. yani o kadar ugrasirsiniz, yök acar veritabanını proje yan gelmis olur.

bir de burada önemli olan nokta altyapidan ziyade kullanici girişi, türkiye'de akademisyen tembel, bencil, ve bosvermisci. yani başkasinin calismasina bakmak icin girer ama kendi calismasini yüklemez. kimse yüklemeyecek herkes bakacaksa bu site icerigi nasil olusacak?
  • proteus  (02.01.19 14:14:27) 
[]

Sosyal medyadan kolay ulasilabilecek ünlü

Kimler var sizce? Dm'lerine bakacak, dm'lere bogulmamis biri olarak?




 
haluk levent?


  • kibritsuyu  (31.12.18 00:54:16) 
Ona cok mesaj gidiyordur ya. Gormez bence @kibritsuyu


  • alfist  (31.12.18 00:56:12) 
su aralar cok cok revacta olmayan ama aslinda eskilerin guvenilir ve kaliteli isimlerini tercih ederdim ben olsam, sebnem ferah, kirac gibi isimlere bakardim, tek bir unlu yerine gruplarla da sansini deneyebilirsin, yuksek sadakat, manga, duman gibi.

bir de tabi kanatsiz melek mujdat gezen var ama yazik su aralar kafasi cok doludur.
  • mavicorap  (31.12.18 01:33:55) 
Sinan Çalışkanoğlu iphone isteyen, Aslıhan Gürbüz de tatil isteyen takipçisini ifşa etmişti. Demek ki dm'lere bakıyolar :)


  • petekpare  (31.12.18 02:00:20) 
@petekpare. Oyle bir sey istenmeyecek aslinda.


  • alfist  (31.12.18 02:03:36) 
belki makul bir isteği geri çevirmezler.


  • petekpare  (31.12.18 02:51:30) 
Demet Akalın


  • rakidabalikolsa  (31.12.18 03:27:32) 
Berdan Mardini. Kesin gorur.


  • stavro  (31.12.18 12:19:14) 
Selena gomez


  • Delay Fuze  (31.12.18 18:59:38) 
arnold schwarzenegger.
ve evet, soyadını tek seferde yazdım!
plaketimi hazırlayın.
  • pangea  (31.12.18 21:44:11) 
[]

Neden Türkçe bilmiyoruz?

Kendim gibi sosyal bilimciler veyahut anadiline önem veren okumuş kesim disinda istisnasiz kimse Türkçe konusmayi ve yazmayi bilmiyor.

Dahi anlamina gelen -de ve -ki disinda, genel olarak kimse hicbir seyi duzgun yazamiyor. Anlatim bozukluğu desen, zaten adam anadilini derdini anlatacak kadar dahi bilmiyor. Bugun lisans mezunu biri "ilk markete girdigim esnada" dedi mesela. Tamam konusma dilinde anlatim bozukluğu aranmaz ama cok mu zor "Markete girdigim esnada" diyebilmek?

Gencler desen toplam 50 kelime ile yasamlarini surduruyor. Universitede odama gelip derdini anlatmak isteyen ogrencilerimde "yani, hani, sey, falan" havada ucusuyor. Çünkü cümle kuramiyorlar.

Bir de su "fotoğraf cekinmek", "felan", "morel" vb. hatalar karsimdaki insandan sogutuyor beni. Ciddiye alamiyorum.

Bunun yaninda bizler hocalarimiza bir seyler yazarken ciddi bir katibin elinden cikmkscasina yazardik yazacaklarimizi. Sahsi olarak benim icin onemli degil ana çoğu devlet memuru olacak ogrencilerimden gelen mailleri görünce bunlar nasil evrak hazirlayacak diyorum. Benzerlerinden binlerce olan maillerden birini aynen kopyaliyorum"

"hocam. slm. Ben X. Not itirazlarimiza ne zmn degerlendirirsiniz..? Sevgiler."

Yahu yemin ederim kendime saygısizlik olarak gordugumden değil. Ama sonucta resmi bir yazisma sayilir bu. Selamlama, kendini tanitma, uslup, bitiris, hicbir sey yok. "Kankanla" whatsapptan yazisiyorsun sanki.

Neden Türkçe ogretememisiz biz bu insanlara?


Ekleme:

Bir de kurumsal dille yazmak için çabalayıp cümleyi başladığı gibi bitiremeyen, cümlenin siyak ve sibakına dikkat edemeyen kesim var. Sıradan bir sosyal medya paylaşımında bile kurumsal dille yazmaya çalışıyorlar. "Kandil gecenizi en içten dileklerimle tebrik eder, ailenizle mutlu kandiller geçirmeniz dileğiyle..." yazıyor. Daha gerçekten kurumsal dille yazmanız gerekenleri şöyle yazan insanlarsınız: "Talep etmiş olduğunuz evrak, tarafımızca hazırlanıyor olup, farklı konularda talebiniz olduğu taktirde yardımcı olabiliriz". Sizin neyinize uzun cümleler?

Ekleme 2:
Tabii ki ben de bir sürü hata yapıyorum yazarken. Ancak fahiş hatalardan kaçınıyorum. Ancak konuşurken aşırı hassasiyet gösteririm. Güzel Türkçe konuşmak insana nitelik katar diye düşünüyorum.

 
Daha iki gün önce sokak ropörtajında "Osmanlı Devleti'nin kurucusu kimdir?" sorusuna verilen cevapları görmediniz sanırım. Deveye sormuşlar boynun neden eğri hesabı...

www.youtube.com
  • birsürüsorumvar  (24.12.18 17:06:21) 
Şimdi kızacaksın ama sen bile sesli harflerin noktalarına dikkat etmiyorsun. Benim böyle takıntılarım yok ancak gerçekten Türkçeye tecavüz ediliyor.


  • mikahakkinen  (24.12.18 17:12:18) 
Çünkü gençlerim hayatı sosyal medyada geçiyor. Geçen birisi Cimer'e yazdığı dilekçeyi paylamıştı hitap olarak da şunu kullanmış:"Slm":))


  • gelmeistemem  (24.12.18 17:14:18) 
@mikahakinen, haklısınız, ne kızması? Telefonumda Türkçe klavye kapalı. Dolma parmaklarla yazamıyorum yoksa.Otomatik düzeltme düzeltirse ne ala.


  • alfist  (24.12.18 17:17:18) 
2007 yılında Şanlıurfa'da bir GSM bayiinde çalışıyordum. Akçakale ilçesindeki bir ilkokulun müdürü geldi. Derdini anlattı, dilekçe yazması gerektiğini söyledim. Önüne bir a4 ve kalem koydum. Ben söyledim o yazdı. Dilekçeyi elime aldığımda Ğ (Yumuşak g harfi) ile başlayan kelime gördüm.

Bu adam okul müdürü. Kendisi Türkçe bilmiyor, çocuklara nasıl öğretsin.
  • amortisman  (24.12.18 17:23:02) 
Okumak okumak okumak..
Okuma alışkanlığı kazanmamış insanlar sadece hayatlarını sürdürebilecek kadar konuşuyor (hem nicelik,hem nitelik bakımından).. Bu yetersiz dil,internet diliyle harmanlandığında ortaya böyle kötü bir netice çıkıyor.. Duygularını ve fikirlerini derinlemesine kavrayamamış,tanımlayamamış ve dolayısıyla doğru ifade etme hevesinde de olmayan insanlar yaratıyor okumamak..
Bir de bizim nesil (30 yaş üstü) okula,öğretmene pek kıymet verirdi:) Anlaşılan şimdi durum pek öyle değil..
  • chatrefhill  (24.12.18 17:27:33) 
eskiden vatandaslik dersi vardi, hala var mi bilmiyorum. tarih hocalari girerdi derslere, ben sahsen nefret ederek okudum diyebilirim ki zevkli bir derstir. dersler sonuk, sacma sapan sinav sorulari falan. neyse, senenin bitmesine yakin derse giren hatun ben aslinda doctor olmak istedim, ogretmenlik son seceneklerimden biriydi dedi sikintinin sebebini anlamis olduk.


obur taraftan benim turkce/edebiyat derslerime ortaokul/lise doneminde hep bu isi severek yapan ogretmenler girdi, sansliydim. bunlarin icinden bir tanesi babasi asker olmasini isterken babasiyla kavga edip edebiyat fakultesine yazilmis bir adamdi. 2'si sairdi zaten siir kitaplari falan vardi bu adamlarin, bize sadece edebiyatla ilgili degil hayat ile alakali guzel seyler ogrettiler.

ezcumle, sikinti hocalarda ogrencilerde degil.
  • cooperr  (24.12.18 17:33:00) 
Ben de çok takılıyorum bu konuya. Hele ünlülere bakıyorum instagram'da. O kadar güzel şarkılar yazmış sanatçılar bile Türkçe bilmiyor. Örneğin her cümlenin sonuna üç nokta koyanlara sinir oluyorum. Geçen gün İlber Ortaylı'yı takip ettim, bir onun cümle sonlarına nokta koyduğunu gördüm.


  • nothing in my way  (24.12.18 17:37:51) 
Kimsede okuma alışkanlığı ve özen yok. Doktora bitiren ve zekasından çok emin olduğum arkadaşım dahi "de"leri yanlış yazıyor. Bilmediğinden olduğunu sanmıyorum, bence kesinlikle özenmiyor.


  • lcha  (24.12.18 17:38:35) 
Birkaç sebebi var:
1. Eğitimin kalitesi bozuk. Kızım Türkiye'nin LGS başarısı çok yüksek bir okulunda okuyor. Okulun devamlılığı çocukların liseye girişte yüksek puan almasına bağlı. Bazen okuldan velilere yazı gönderiyorlar, resmen ağlamak istiyorum. Bu yazıyı yazan birinin o okulda hademe bile olmaması lazım.
2. O çok güldüğümüz diziler var ya, kaliteli olanları hem de, "bir demet tiyatro"lar "Avrupa Yakası" burada sevilen tiplerin konuşmaları nasıldı bir hatırlayın. Kelimeyi bozarak güldürüyorlardı. Felan, fotoğraf çekinmek hep oralardan kalma
3. Yeni neslin yazışma platformu Whatsup, doğaldır ki orada nasıl yazıyorsa dilekçesinde de bu şekilde yazacak. Çare için 1 numaralı sorunu çözmemiz lazım. Rhetorik 101; konuşma dili, yazma dili ve applikasyon dili arasındaki farklar nelerdir. Bir insan diğerine yazıyla bağırabilir mi?
4. Yine eğitimle alakalı olacak ama ilkokul 1. sınıf milli eğitimin önerdiği kitapları bir görmeniz lazım. Editör kullanmamışlar sanırım. Yazım yanlışları dolu. O sınıfta öğrenci yeni yeni okumayı öğrenecek, ses ayarlamalarını düzenli cümleye göre öğrenmesi lazım, kitap baştan aşağı devrik cümle dolu. Hırrr.

Düzgün konuşup yazmayan insanları hayatımdan atamam (çoklar çünkü) ama mesafemi korumaya çalışıyorum.
  • SiyamkedisiZorro  (24.12.18 17:40:19 ~ 17:41:49) 
kötü hocalar sebebi bence. benim de türkçem berbat olmasa da iyi de değildi liseye kadar, sonra bi hocamız oldu lisede kadın idealist öğretmen konseptinin vücut bulmus haliydi resmen. bizim kafamıza vura vura türkçe öğretti resmen. normal müfredatı 3 saniyede işler bitirir sonra türkçe dil bilgisi kurallarını işlerdi sürekli. 3 yıl boyunca sürekli aynı kuralların üzerinden geçe geçe, detaylara ine ine öğretti valla. derste artık tartışmalar yapıyorduk bu şöyle mi olur böyle mi diye, akşam eve gidip araştırıp ertesi gün gelip anlatıyordu falan. böyle uğraşan hocalar olmadığı sürece sadece okuyarak falan da olmaz.

edit: yapmaya geldiğim edit'i bos gezen usta yazmis aslında. dünyanın her yerinde eğitimsiz kesim böyle bozuk konuşur ana dillerini yani bize has bi şey değil.
  • proletarier aller lander vereinigt euch  (24.12.18 17:43:31 ~ 17:53:15) 
Abd'de çok mu iyi İngilizce konuşuluyor? Köylü Almanlar veya İskandinavlar çok mu iyi kullanıyor dili sanıyorsun. Dil böyledir. Bir aşağı tabaka konuşması vardır bir de burjuva dili vardır bunlar ayrıdır birbirinden. Sen karşındakini anlıyor musun, onlar seni anlıyor mu mesele bu, gerisi teferruat


  • bos gezenin bos ustasi  (24.12.18 17:45:31) 
olasiliklar; ilk aklima gelen gerizekalilik. ama bu her zaman tutmuyor. cunku zekasindan suphemin olmadigi kiside de goruyorum cok basit hatalari.

okuma aliskanligi duzgun yazma becerisini gelistirse de cok okuyan ama kotu yazan var gene.

bence esas sebep ogretilmemesinde. duzgun yazma, kendi dogru ifade edebilme becerilerini verecek bir egitim sistemimiz ve o bilgi ve donanima sahip ogretmenlerimiz yok.

kizlarimiz ev kizi olmamak icin ogretmen oluyor.

erkeklerimiz de keza idealist yaklasimdan uzaklar.

bir de Turkcenin kurallari, dilbilgisi gibi kavramlar yeni bizde. Osmanlicadan cat diye gecmisiz. kafa basmiyor. sehirlilik, entellektuellik gelenegi yok.

ben unversiteye hazirlanirken dershanedeki Turkce hocasi sayesinde ogrendim. egitim hayatim boyunca da oyle bir hocaya bir daha denk gelmedim. muhtemelen onun ogrencisi olanlar genele gore daha dogru kullaniyordur dili. yavuz cerik hocamiz sag olsun.
  • jimicik  (24.12.18 17:50:58) 
Dilin kullanımındaki yetkinlik, derinlik ve üslup zihinsel dünyanın zenginliğiyle doğru orantılı. Bahsettiğiniz eleştirilerin tamamına katılıyorum. Bununla birlikte, sadece anadilini doğru şekilde okuma, yazma ve konuşma yeteneğini değil, bu ve benzeri birçok yeteneği peşinen kazandıracak ufku ve vizyonu aşılamadan böyle bir beklenti içinde olmak gerçekçi değil.

Bahsettiğiniz durum şu an birincil sorun değil. Daha büyük ve başat sorunların çözülmesiyle kendiliğinden kolayca çözülebilecek bir süreç.
  • levent bilgen  (24.12.18 17:52:08) 
Çok hak veriyorum size Zeki Bey. Cümle devrik oldu, özür dilerim


  • Delay Fuze  (24.12.18 18:49:07 ~ 18:50:20) 
Peki neden hemen Ingilizlerle bilmem ne karsilastiriyorsunuz? Bir seyde de onlari gecsek olmaz mi? Her seyimiz taklit olmak zorunda mi?


  • Traveller  (24.12.18 19:49:09) 
Eskiden ben de olumsuz düşünsem de artık Türkçe'nin biliniyor olmasıyla da olmamasıyla da ilgilenmiyorum. "Türkçe'yi bilmek" nasıl bir şey, eğer karşındaki sana göre hatalı da olsa yazıyor ve konuşuyor, ve sen de bunu anlıyorsan Türkçe bilinmiş oluyor sanki. Osmanlı zamanından kalan kitapları inceleyince de çok hata görüyoruz, imla hataları, tutarsızlıklar vs. Belki arap harflerinin bunda etkisi vardı ama latin alfabesi de şu haliyle pek yeterli sayılmaz. Basit bir örnek, hemen önceki cümledeki "hal" kelimesini muhtemelen çoğumuz a'yı uzatarak okuduk, sanki şapka varmış gibi, ama şapka yok. Çocuklukta duyarak öğrenmeseydik sesli bir şekilde metinleri okurken şimdi birbirimize güldüğümüzden daha fazla gülerdik.
Mesela, ayrı yazılması gereken -de'yi ayıramamak çok büyük bir ayıp olarak görülüyor, ama neden ki? Bunu ayırmamızı gerektiren şey ne? O kadar çok zaafı var ki yazı dilimizin, bu bence çok gereksiz bir tartışma ve zaman israfı.

Gençlerin abuk sabuk kelimeler kullanmaları, eminim ki bu yeni bir tartışma değil. Öncekiler/mütekaddimin, sonrakileri/müteahhirini pek beğenmezler; kadim olan, eski olan iyidir anlayışının bu topraklarda kökleşmiş olmasından belki de.
Eskilerin galat dedikleri olay da çok hoş, Zuhal Kültüral'ın Galatat Sözlükleri diye bir derleme çalışması var. Osmanlı zamanında yanlış kullanılan kelimelerle ilgili, meraklıları sevecektir.

Bugünden örnek vereyim (24 aralık 2018), İstanbul'da büyük bir üniversitenin bugün yapmış olduğu Türk dili sınavından bahsedeyim. Sorular o kadar hatalıydı ki, imla, noktalama, anlatım bozukluğu... O sınav kağıdını basıp öğrencilere sınav yaptığını zanneden kişiye ne demeli... Bakın, o yaşlı başlı kadın, dilci hanımefendi Türkçe'yi biliyor.

Başka bir örnek, edebiyat fakültesinin önceki dekanlarından bir dilci hocamız bir davetiye bastırıyor ve arapça kökenli bir sözcüğü hiç kullanılmayan bir şekle sokuyor, ama tabii ki kimse dekanın hatasını yüzüne söyleyemiyor. İşin garibi dekan söylediği için o kullanımın doğru olduğunu iddia eden arkadaşlar olmuştu, sonuçta herkes Türkçe biliyor.

Günümüzde dili işleyen, bir şeyler katmaya çalışan az sayıda insan var. Normali de budur herhalde. Şimdi Aziz Yardımlı diyeceğim, bazıları onun yüzünden felsefe metinlerini yazıldıkları dillerden okumaya başladık diyecekler :)
Kaan Ökten ve Aziz Yardımlı'nın aynı kitabı çevirmişlikleri var. Kaan hoca geçenlerde, on yıl aradan sonra yeni bir tercüme yapmış, eskisinin hükmü kalmamışmış artık, peh peh. Reklamlar, reklamlar, ama Aziz Bey yıllar yıllar öncesinde bu konuyla ilgili -yani ki Kaan Bey'le- bir şeyler kaleme almıştı. Neden mi; Kaan Bey'in Newsweek Turkey mecmuasına tercümesi üzerine verdiği mülakattan dolayı. Kaan Bey o zamanlar diyor, şöyle evirdim, böyle çevirdim, sanki ibadetler ettim felan. Aradan on yıl geçsin, "pardon" de, ve ekle "yeni kitabımı lütfen alınız." Eski yayınevi sahibi bile atarlandı, "sen bizimle maytap mı geçtiydin ulen" kıvamında, ama Kaan Bey iyidir, Türkçe'yi bilir...
  • bumbum  (24.12.18 21:04:39) 
Turkce bana gore cok olgun bir dil degil. Anlamda muglaklik yuksek. Yazim kurallari tutarsiz ve degisken. Cok degil, bir iki nesil eski kitaplari okuyunca donemin Turkcesinde farkliliklar goruluyor. Bir 10 yil oncesine kiyasla bile insanlar ayni dilbilgisi kural seti ile egitim gormuyor. Dolayisiyla ufak farkliliklara takilmamak ve kendine ogretilen kurallari mutlak dogru saymamak lazim. Dil ile ozellikle ilgili olmayan, kurallari bilmeyen ya da unutmus, yazim diline asina olmayan insanlara da bir sey diyecek halimiz yok.

Geri kalanlari ise saygisizlar ve boslar olarak ayiriyorum. Ilk grup toplumsal yasamin her alaninda her aklina geleni yapabildigi her sekilde yapmayi surdurecek ve sadece ceza yoluyla davranislari degistirilebilir topluluk. Ikinci grup kendini ifade edememekten daha cok ifade edecek anlamli dusunceler kuramamaktan muzdarip. Bu iki grup toplumumuzun ezici cogunlugunu olustuyor maalesef.
  • dunal  (25.12.18 00:59:13 ~ 01:05:47) 
[]

Trakya tarafindan getirip

Istanbul'da satmalik urun ne gelir akliniza? Sut, yumurta, tavuk vs disinda.




 
gerçek kavala kurabiyesi


  • senolll  (24.12.18 16:54:08) 
hayrabolu tatlısı off canım çekti..


  • jamswety  (24.12.18 16:55:09) 
peynir helvasi, badem ezmesi


  • pide  (24.12.18 16:58:35) 
Rakı


  • calmdown  (24.12.18 16:59:52) 
ev yapımı şarap ve erik rakısı.


  • delidir yakalayin  (24.12.18 17:01:30) 
Uzo


  • veys zimmer  (24.12.18 17:06:23) 
Ezine peyniri.
Her tur peynir.

  • parcxerox  (24.12.18 18:08:30) 
peynir helvası getir ya ama güzelinden geçen buldum bitane resmen leşti. getirince de haber ver.
badem ezmesi hiç sevmem ama yiyeni.
kavala kurabiyesi.
  • ferrarimizolaydisatardik  (24.12.18 18:09:02) 
sucuk
kavurma...

  • otopsicocugu  (24.12.18 18:39:16) 
kuru et


  • fearisthemindkiller  (24.12.18 19:28:02) 
Çekirdek, organik diye çakıyorlar ya :)


  • neysene  (25.12.18 00:11:05) 
hayraboluyu sen getir ben seni zengin ederim. ama tahin de kaymak da sağlam olacak.


  • sylr  (25.12.18 00:33:20) 
[]

Odenemeyen kredi

Merhaba.

Enparaya olan kredi taksidimi 3 tanesini odeyemedim. (10.10.18, 10.11.18 ve 10.12.18 tarihli).

Bugune bir alacagimi bekliyordum odeme sozu vermistim. Bu sefer de odennezse tek seferde borcun tamami talep edilecek, avukat masraflari vs de binecek ustune dendi.

Alacagim gelmeyecek gibi. Odeyebilecegimi sanmiyorum. Her yolu denedim, olmuyor.

İs o noktalara gelirse avukatla anlaşıp tekrar taksit taksit ödeme ihtimali olur mu?

 
Tabii. Her aşamada, taksitle ödemeyi teklif ediyorlar. Ancak, alacağınız geç gelecekse, bir kez daha bankayla konuşup, avukata vermelerine engel olabilirsiniz. Böylece, bir de ekstra avukat parası ödememiş olursunuz. Bankalar, borç konusunda, her şey otomatik ilerliyor gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar ama iş öyle değil. Pazarlık yapın, takside böldürün, gelecek paranız varsa, işin avukata kalmasına izin vermeyin.


  • PhoenixRising  (20.12.18 12:14:28) 
borç 90 gün ödenmezse faiziyle beraber takip borcu olur. 90 günün hemen sonunda avukatlık olmazsın. bankayla anlaşıp yeni bir taksitlendirme isteyebilirsin


  • silah taciri  (20.12.18 12:34:27) 
Daha once iki kere yapilandirma yapildigi icin kabul etmiyorlar.


  • alfist  (20.12.18 12:37:25) 
konuyu sanki bankayla değil de size borçlu olan kişiyle çözmeniz gerekiyor gibi. sizi bu kadar zor duruma düşürüyorsa ve elinizde size borçlu olduğuna dair bir belge varsa siz de alacağınız ile ilgili işlem başlatın.


  • lordoz  (20.12.18 16:44:42) 
[]

Gözün kamera gibi odaklanması

Kamerada yakına nesne geldiğinde bir süre bozuk gösterip sonra nesneye odaklanıyor, nesneyi çekince de bir süre sonra arkadaki nesnelere odaklanıyor ya hani.

Bunu gözümüzle de yaptığımızda, mesela ben parmağımı yakınlaştırıp, sonra parmağımı çekince veya parmağı çekmeden arkadaki nesnelere bakınca odaklanma baya geç gibi geldi bana. Bir de bunu yaparken, yapmaya çalışırken gözüm sulanıyor. böyle bir göz sağlığı problemi var mı? :)

Not: astigmat 0,50-0,50

 
askerler göz idmanı yaparlar bunu hızlandırmak için

sağ elini yumruk yap, baş parmağın açık olsun, burnunun ucuna dokun ve elini götürebildiğin kadar ileri götür, ileri geri ileri geri her gün 20 defa yap. tabi elini ileri geri götürürken gözünle takip edeceksin. hızı baştan yavaş yap o hızı aşınca hızlandır.


fişek gibi fokuslarsın.

sağ el sağ göz için. sol el sol göz. hangi gözünü çalıştırıyorsan ötekisi kapalı olsun.

bunu çok hızlı nişan almak için yaparlar genelde, herkes de bilmez. bu kıyağımı unutma
  • killerbee  (17.12.18 17:51:45 ~ 18:02:36) 
Kaç dakikadır deniyorum benimki saat gibi maşallah


  • zxcd  (17.12.18 18:05:33) 
[]

Çok yüksek hızlı araçta zaman & ışık hızı

Atıyorum yüksek hızlı tren diyelim. 800-900 kmh hıza ulaşınca, zamanı bizle aynı mı yaşamış oluyor? Hani ışık hızına ulaşabilen zamanda istediği yere gidebilir ya. Bu hıza bir araçla ulaşan kişinin aslında zamanda ufacık da olsa bir kayma yaşaması gerekmiyor mu?

Bir de, bu ışık hızına çıkmak, ulaşmak tabirinde bu işi bir araçla basıp hızlanmak gibi mi düşünmeli? Nereye doğru o hızda seyredilecek ki? Dünya içinde mi evrende mi dönüp dolaşmak gibi mi?

Cehaletimi mazur görün.

 
teorik olarak dediğiniz şey olur fakat o kadar mikro olur ki ölçülemez bile.


  • işimdeyim gücümdeyim  (17.12.18 14:57:14) 
ornegin bir ucak ile 8 saat boyunca saatte 920 km ile bir yolculuk sonunda haraket etmeyen kisinin saati .0000003 saniye ilerde oluyor.

isik hizina cikmak evrende bosluksuz bir yer olmadigi icin mumkun olmayacagi icin en iyi ihtimalle uzay boslugunda dunyadan kopup gitmek gibi dusunulebilir.
  • lifeframe  (17.12.18 15:03:31) 
Teknik olarak sorunun cevabı evet, eğer çok hızlı hareket edersen zaman senin için dünyadaki durağan bir kişiden daha ağır akar bu yüzen yörüngede dolaşan uyduların saatleri belli aralıklarla dünyada bulunan bir atom saati cihazı ile senkron edilir aksi halde uyduların saatleri zamanla geri kalmaya başlar, bunun dışında çok büyük kütlelerin yakınında duran insanlar için de zaman kısmen daha ağırdır misal gize piramidinin yanında duran biriyle istanbul bağcılarda duran biri için zaman farklı akar ama bu gözle görülemeyecek kadar ufak bir farktır.


  • solo  (17.12.18 22:07:16) 
[]

Deli cesaretliyken tırsaklaşmak

Ben 18 yaşımda ehliyeti aldığımdan beri istisnasız her gün araba kullanan biriyim. Tutkunum bu merete.

18-27 arasını trafikte türlü türlü kavgalara girerek geçirdim. Aptalca bir deli cesareti. Hala yaşıyor olmam bu ülke şartlarında mucize.

Evlendim, çocuğum oldu, yaş 30 oldu, daha ciddi bir işte çalışmaya bşaladım, duruldum. Sonra eyvallah demeye başladım trafikte herşeye. En fazla olay yerinden uzaklaşıp arabada ana avrat söverek deşarj oldum.

Sonraki süreç ise bildiğin tırsaklığa dönüştü. Şimdi biriyle takışınca elim ayağım titrer hale geldim. Kavgadan korkar hale geldim. Belki de kavgadan değil de bok yoluna gitmekten. Sonra her gerginlik sonrası senaryolar canlanmaya başladı gözümde. Ya şöyle şöyle olsa, bıçağı takslalar falan.

Birkaç zamandır düşündüm, lan sen eşini çocuğunu koruyacak adamsın. Bu neyin tırsaklığı dedim. Bunu düşündüğümden beri barzo gibi gezmeye başladım yine trafikte. Bunu da istemiyorum, tırsaklığı da.

Kendimi nasıl daha güçlü fakat kendini tutan biri gibi hissedebilirim? Sabırlı zamanlarımdaki hissettiğim eziklik duygusundan kurtulmak istiyorum.

 
Tirsak gezmek en iyisi trafikte.
Su ana kadar o kavgalara girdin de ne degisti ki?
Cocugu olan biriymissin zaten, geride durmak en iyisi
  • kuehles blondes  (16.12.18 22:31:47) 
Ezik değilsin dostum. Bunu kafandan at. Her zaman olgun ve kucaklayıcı davranmaya bak her yerde. Atarlı da olma. Ortası neyse onu ol işte.


  • caletti  (16.12.18 22:32:59) 
Tırsak ol kanka. Nolmuş tırsaksan? Tanımadığın heriflerle mi kavga edicen dandik dandik trafik meseleleri için? Çoluğun çocuğun var. Onların canı tehlikeye girse zaten barzolaşırsın. Onun dışında tırsak ol boşver


  • Delay Fuze  (16.12.18 23:19:58) 
Pilotlar için bi laf vardır," there are no old and bold pilots, only old OR bold pilots" diye. Yani hem yaşlı hem cesur bi pilot yoktur, cesur pilotlar erken ölür diyor. Özellikle türkiye gibi saçma bir yerde bu olay kesinlikle trafikte de geçerli. Doğru olanı yapıyorsun.


  • roket adam  (17.12.18 01:18:34) 
kaybedecek şeyi olan insan temkinli davranır ve korkar. sahip olduklarını kaybetmekten korkar. normaldir.


  • kamile necaset  (17.12.18 03:15:15) 
[]

30 yaşında olmak

Nasıl bir duygu sizce? Yaşlı mıyım artık? 25 bile göstermiyorum.

Cinsiyet: erkek.


 
Ekmek olmuşsun demek hacı abi


  • zxcd  (13.12.18 16:42:50) 
Altın çağına hoş geldin


  • IcedFlames  (13.12.18 16:44:35) 
Super bi sey. 25 olmaktan kesinlikle daha iyi.


  • fever  (13.12.18 16:59:41) 
Ohooo, neredeyse İsa'nın öldüğü yastasin. Senin yaşındakiler insanligi hak yola davet ediyordu sen gelmiş 25 bile göstermiyorum diye agliyorsun. Utan biraz ya hu.


  • rahip janick  (13.12.18 17:02:36 ~ 17:06:18) 
2 sene sonra editlerim.


  • datnet  (13.12.18 17:06:13) 
erkeğin en güzel yaşları 30-35 arasıdır.Züğürt tesellisi olarak söylemiyorum. Bunu inanarak söylüyorum.Yaşadıkça görecek ve anlayacaksın


  • turkuaz  (13.12.18 17:13:13) 
30 yaş hala çok genç ama sonraki 10 yıllar için artık hazırlıkların ciddi biçimde başlamış olması gereken bir yaş.
not: laz 46'dan bildirdi.

  • lazpalle  (13.12.18 17:15:34) 
"daddy's home" çağındasın

ps. ben de otuzum.
  • legalize marijuana  (13.12.18 17:32:07) 
erkekliğin altın çağı


  • dafuq  (13.12.18 17:42:43) 
Bence hayat 30 dan sonra başlıyor.


  • brnbrs  (13.12.18 19:03:48) 
Sadece erkek için değil, kadınlar için de 30'lar en güzel çağlar. Spor yapan ve vucuduna bakan bir adamsan 40 bile önemli değil.

Söylemesi ayıp 30'lardan sonra yaptığınız seks süresi ve kalitesi de çok artıyor, artacak. Tabi kadının da 30'larda olduğunu var sayıyorum.
  • John Bloor  (14.12.18 10:11:19) 
[]

Borç batağından nasıl kurtulunur?

Banka borcu bir şekilde ödeniyor. El borcu çok ama alacaklıları uzun zamandır da müsaade etmiş zaten, daha fazla vakit talep etmek istemiyor.

Maaş ve ek kazançları hayatını idame ettiriyor ama borçlarını ödemiyor. Zira 25 bin borç aldığı adama ayda 2 bin vermek hakaret gibi olur.

Kredi çıkmıyor. Borç alabileceği başka kimse yok.

Çalışarak, ek işler yaparak, tasarruf ederek ödenebilecek bir durum değil. Satacak bir şeyleri de yok.

Tablo şöyle:
15.000 / 550 taksit banka.
20.000 / 1500 taksit şahsa borç.
5.000 / 300 taksit banka.
15.000 kyk
7.000 devlete muhtelif borç.
25.000 el borcu
6.000 el borcu
4.000 el borcu
7.000 el borcu
3.500 el borcu
13.000 el borcu (alacaklısı yardım olarak verdiğini, geri talep etmediğini söylüyor)
20.000 / 630 taksitli başkasına çektirilmiş kredi (krediyi çeken şahıs yaptığı bir yamuk nedeniyle bu borca soktuğundan alacaktan vazgeçmiş, kendi ödüyor ama bu borç da kapatılmak isteniyor yine de)
1500 el borcu
1500 el borcu


Not: Çok uzun zamanda gelinmiş bir nokta bu. Anlık değil. El borçluları sıkıştırmıyor. Ödenemediğini biliyorlar. Ancak borçlu bir an önce ödemek istiyor.

Maaş + ek gelirlerle ödenemiyor bunlar. Olmuyor. Nasıl kurtulunur bundan? Bunların hepsi bir yere toplanmış olsa ayda 2000-2500 civarı ödenebilir ama hiçbir banka kredi vermiyor.

 
dostum iş çok zor öncelikle onu söyleyeyim. bir de borç borçla ödenmez o malesef insanı daha çok bataklığa sürükler.


  • better call me  (12.12.18 14:29:05) 
Milli piyango
Şans topu
İddiaa
Kazı kazan
Hadi (mobil uygulama)
  • zxcd  (12.12.18 14:30:01) 
banka borcunu kapat, bankadan topluca tek seferlik bir kredi cek elden olan borclarinin yarisi kadar, tum borclu oldugun kisilere borcunun yarisini ode. banka borcunu odeddigin sure boyunca tek kurus disari borc yapma. bu borc konsolidasyonunu bi tur daha yap, elden tum borclari kapat.


  • hybridus  (12.12.18 14:41:13) 
Ben durumu tam anlamadım. 25Bin borç aldığınız adama ayda 2bin vermeyin diyelim ama 6bin aldığınız adama 2bin verseniz borcu 3 ayda biter ve siz kendinizi en azından biraz olsun rahatlamış hissedersiniz.
Banka borcu ve zorunlu hayatı idame ettirme masrafları hariç (siz söylediniz diye örnek veriyorum) 2 bin TL ayırabiliyorsanız küçükten başlayıp borçları birer birer kapatın. Ne güzel insanlar da sıkıştırmıyormuş. Hem siz durumunuzda ilerleme görürsünüz moraliniz düzelir, hem de arada geçen sürede banka borçları bile kolaylamış olur.
Allah yardımcınız olsun.
  • SiyamkedisiZorro  (12.12.18 14:41:55) 
Aylik gelir nedir? o onemli


  • brkylmz  (12.12.18 14:43:58) 
Şans oyunları +1


  • joker06  (12.12.18 14:46:05) 
yani toplam 120.000 civarı bir borç görünüyor.

öncelikle kesinlikle tekrar borç almamalı. ne pahasına olursa olsun.

banka borçlarından başlayarak ödemeli. makul bir biçimde plan yapıp insanlara ödeme için tarih vermeli. önümüzdeki beş yıl içinde parça parça bitirmeli.

25.000 borç aldığı adama hiç para vermemek daha kötü. sakin olup plan yapmalı, 1500 civarı banka borcu görünüyor, gerisini de ayda 1000 lira ödeyip kapatırsa bu iş olur. bunu yapabilmek için tek yol bu 1000 liralık ödemeyi dağıtmak. sıkıştırmıyor olmaları avantaj.

kurtulmaz bir durum değil. disiplin sağlanırsa bu iş biter. anahtar başka borç almaması.
  • babilbaligi  (12.12.18 14:46:40) 
Öncelikle borç aldığınız ve harcadığınız kanalı iyi analiz edin.

Aylık gelir gider dengesi bu şekilde sağlanamaz, borcu borçla kapatılmaya çalışılmış gibi.

Tek yöntem aile desteği yada gemileri yakıp bankaya olan borcu ödemeyip maaşın belli kısmına icra gelecek, kalan para ile elden borcu kapatacaksin. Tabi banka borçları katlanır ama ödediğin aylık ödeme miktarı düşer.
  • Fritz-X  (12.12.18 15:21:41) 
> Çalışarak, ek işler yaparak, tasarruf ederek ödenebilecek bir durum değil.

Asıl tam olarak bunları yaparak ödenir. Bankalar çokuluslu şirketlere bile kredi vermiyor, bu arkadaşa vermemeleri normal.

Kira, fatura ve temel gıda giderleri haricinde her şeyi kesmeden (gerekirse interneti bile) ödemenin bir yolu yok bence. Eğer kira masrafı fazlaysa taşınma masrafını da hesaba katarak daha ucuz bir yere taşınabilir.

Ayrıca, 25 bin lira borç alınan adama ayda 2 bin lira ödemek hakaret falan olmaz. Enflasyon vs. nedeniyle o 25 bin lirayı şu an tek seferde ödese bile kuş kadar kalmış olacak zaten. Adam en azından ayda 2 bin lirayı faize koyup üç beş lira fazladan kazanır.

Listede en az dert edinilmesi gereken devlete olan borçlar bence. Nasıl olsa habire af çıkartıp duruyorlar. Devlete olan borcunu zamanında ödemek kerizlik gibi bir şey oldu.

Edit: Şans oyunlarına para dökeceğine o parayı bir kenara atsın. En azından ay sonunda internet faturasını öder.
  • bruce mclaren  (12.12.18 16:14:24 ~ 16:15:26) 
hocam gelirinle banka borçlarını taksit aksatmadan ödeyeceksin. el borçları için de 10 kişiye borçlanacağına, 1 kişiye 100 bin borçlanıp her ay 2 bin ödemek, banka borçları bitince de 3-4-5 bine yükseltmek daha mantıklı.


  • hocam  (12.12.18 16:21:04) 
zamanında kar edeceğim diye ticari bir işe girmiş ve toplamda 30.000 tl boşu boşuna kaybetmiş / sonra da ödemiş biri olarak yazıyorum;

özel harcamalar kısılmalı, telefon için en hesaplı şebeke tarifesi seçilmeli, evde faturalar için tasarruf yapılmalı, dışarıda yeme-içme kesilmeli, sigara varsa bırakılmalı, bırakılmıyorsa aza indirilmeli, akşamları dışarı çıkmalı sosyal hayat bir süre bırakılmalı, araba varsa zor zamanlarda çıkarıp toplu taşıma seçilmeli. şans oyunları, iddaa vb. daha çok kaybedip kazanma hırsı yapacaktır ondan da uzak durulmalı.

bankalara olan borç ödenmezse kredi notu düşer, ilk öncelik bankalar olmalı. daha sonra el borçlarına geçilir, bunlar elbet borçlu kişinin bileceği işler.

borçlu kişinin mesleği, geliri nedir ?

<borçlu kişinin profilini bilmeden yazıyorum.>

yapılacak işler, (ek gelir kazançları için freelance tabir edilen ek işler, bazen part time denen yarı zamanlı işler olarak) olmalı.

çalışmaktan utanılacak bir şey yok, özel bir üniversitede aile sponsorluğunda eğitim görürken, çok bilinen bir mağazalar zincirinin avm şubesinde destek elemanıydım, işim ürün katlamak, kabinde kalanları almak ve paspas yapmaktı. gerekiyorsa uykudan dinlenmeden de tasarruf yapılarak çalışılabilir.

bazen evde takı vb gibi bile iş bulunabilir, yetenek varsa fotoğraf çekilebilir, bebek, ürün vb.
  • insomniacelrohir  (12.12.18 17:26:58) 
> Çalışarak, ek işler yaparak, tasarruf ederek ödenebilecek bir durum değil.

Beklentin tam olarak ne anlamadim? Gercekten loto toto tutturarak temize cikmayi mi dusunuyorsun? Gida, saglik ve barinma haric tum masraflarini hayatindan cikartip, cikartamadiklarini en az yariya yariya azaltacaksin. Devamliligi olan ikinci bi is bulamiyosan, hafasonlari pazar tezgahlarinda calisabilirsin.

Sizde akil olarak sans topu, loto falan demeyin
  • try again fail again fail better  (12.12.18 18:18:25) 
kisiye olan uzun sure odenmemis borc en kotusu, insanin toplum icindeki kredisini bitirir..

borclarin tek yerde toplanmasi lazim. ben olsam toplam borc ne ise gider kredi cekerim, alayini kapatirim, tek yeri oderim. baska da borca girmem, elden kimseden para almam.
  • cooperr  (12.12.18 18:51:49) 
sans oyunlari onerileri ulkemizin ne kadar geri kalmis oldugunun ozeti adeta. arkadasim eline gecen uc kurusu da loto'yla cope atma. az az kapat, oncelik sirasina gore. uzun vadeli dusun.


  • hot potato  (12.12.18 19:37:39) 
KYK ve Devlete muhtelif borçlar banka borcu gibi taksitle ödenemiyorsa şuan toplamda 7000 - 15000 ödemek gerekiyorsa bırak maaşa haciz gelsin bankaları da ödeme sıraya girsinler % 25 ine el koyarlar kalan maaş ile de elden aldığın borçları ödersiniz.

Devlet borçları da taksitle ödenebiliyorsa önce banka ve devlet borçlarını ödeyiniz.
Elden alınan borçlar için hepsi ile tek tek görüşün durumu anlatın borcunuzu mutlaka ödeyeceğinizi söyleyip güven verin ve öncelik sırası yapın kim ne zaman istiyor bir zaman koyun.
Eğer hepsi istiyorsa aylık ödeyebileceğiniz miktarı ağırlıklı ortalama ile paylaştırın. 20000 borcu olan adama 400 TL, 1500 borcu olana 30-40 TL verin ama her ay verin. Bu şekilde kabul etmezseniz haciz ile ancak sıraya girerek alabilirsiniz deyin.
Gelirinizi arıttırabiliyorsanız küçük borcu olanları hemen kapatın.
Kredi kartı ve limitiniz var ise elden borcunuz olanların almak istediği şeyleri onlar için siz taksitle alın borcunuzu vade farkı olmadan taksitlendirin.
  • gonulcelen87  (12.12.18 20:23:13 ~ 20:26:05) 
Düzenli olarak bu duyuruyu açıyorsunuz belki diğer kullanıcılar da fark etmiştir ve borç hiç azalmıyor. Siyam kedisi zorronun dediği gibi en azından şu en ufak meblağları ödeyin de psikolojik olarak rahatlayın. Bir de açıkçası ben tasarruf etmediğinizi düşünüyorum daha önce düzenli olarak masaja gittiğinizi söylemiştiniz mesela valla benim borcumu ödemeyen insan masaja gitse ben gerilirim söyliyim. Çocuğunuz olduğu halde eşinizi ikinci çocuk için sıkboğaz ettiğinizi de hatırlıyorum hal böyleyken çocuk yapmak ne kadar düşüncesizce. Bence siz borcu ödemeye çalışmıyor onun yerine sürekli nasıl ödeyeceğim diye yakınıp kendinizi yitip bitiriyorsunuz. Bence birazcık bu pencereden bakın bir kendinize.


  • pastörizesüt  (12.12.18 20:36:27) 
@pastorizesut,
Senelerin sozluk ve duyuru okuyucusuyum. Alimlari hep kacirdim. İlk defa alimlari acik gordum ve uyelik aldim.

Bu benim ilk ve tek hesabim, bu duyurum da ilk ve tek duyurum.

Siz baskasiyla karistiriyorsunuz. Bahsettiğiniz duyuruyucuyu biliyorum. Ben de denk geldim. Okudukca neredeyse ayni durumdayiz deyip onu okudukca ben de uzuluyordum. O kisinin de o borca kendisi yuzunden girmedigini okumustum. Hatta belki yine sizdiniz, bu elestiriyi yaptığınızda borcum olmadigi zamanlarda yapiyordum bunlari diye cevap vermisti. Cocuk meselesini bilmiyorum, denk gelmemisim.
  • alfist  (12.12.18 22:08:29) 
@alfist:

Öncelikle allah kolaylık ve sabır versin gerçekten zor bir durum. Belki önyargılı ve sert bulacaksın ama benim görüşüm şu: Eğer işini bilen, hesabını doğru yapabilen biri olsaydın zaten bu duruma gelmezdin. Önce bunu düzeltmen lazım yoksa mümkün değil. Oturup aylık tüm masraflarını çıkart güzelce, sonrasında kendine karşı çok sert olarak (insan hep kendine acımak ve iltimas geçmek ister, aman ayda 2 kere dışarda yiyebileyim şeklinde) mümkün olan her şeyi ya keseceksin ya da azaltacaksın. Bu gerçekten en ama en önemli kısım. Maliyet kesebileceğin her açıyı dikkate alman lazım, daha ucuz eve taşınmak (vara aile yanına), hiç dışarıda yemek yememek, hiç tatile gitmememek, çok az ve en ucuz yerden kıyafet almak gibi. Üstüne de ek gelir koyacaksın (Akşamları taksiye çıkmak gibi)

Diyelim hesabını yaptın ve çıkan sonuç ayda kenara 3000 koyabilirsin oldu.

B) Ödeme yöntemi olarak kural 1: önce para harcanıp sonra kalan paraya tasarruf denmez, önce ay başında maaşı aldığın gibi bu belirlediğin miktarı kenara ayıracak ve borcuna yatıracaksın sonra kalan parayı çıkardığın bütçe ile harcayacaksın.

C) Peki nasıl dağıtmalı? Devlete olan borçlarını tamamen bırak şimdilik, hem faizi çok düşük hem de devlet çok sert peşinden gelmez ve itibarına da zarar vermez. Geri talep edilmeyen 13k ve başkasının ödediği 20k yı da kenara koy, acelesi yok zamanı gelince imkan olursa ödenir. Kalan aylık bankalara 850 tl taksit, şahsa 1500tl taksit ve yanında çeşitli büyüklüklerde toplam 48.5k borç. Elde 3000 lira vardı, taksitleri düşünce (1500 ve 850) 650 tl kaldı. Bu 650 tl ile en önce en ufak borcu ödeyeceksin, yani 1500 tl olandan başla. sırayla ufaktan büyüğe devam et. Her borç kapandıkça bir büyüğüne geç, bu sayede borçlarını otomatik konsolide etmiş olacaksın. Mümkünse şahsa verdiğin 1500tl taksiti tekrar konuş ve 1000tl seviyesine çek, böylece diğer borçları çok daha hızlı kapatabilirsin.

Önümüzdeki bir kaç yıl acayip disiplinli olman lazım yoksa sadece daha kötü duruma düşersin, işin zaten yeterince zor daha da zorlaştırma.
  • yakuza123  (12.12.18 23:13:30) 
KYK ve devlet borcunu ötele +1, nasılsa bir af ya da yapılandırma çıkar.

Şimdilik aylık taksit ödemen 2350 (630 olanı saymadım).

Aldığın maaşı ve giderlerini yazmamışsın ki net bir plan çıkaralım. Ama öncelikle banka taksitlerini bitirip yakanı kurtarman gerekli, arada arttırırsan o iki tane 1500'ü kapat mesela.

Kesinlikle yeni borç alma, bankadan kredi filan da çekme.

Bi kere sigara ve alkol varsa hemen bırak, ölmezsin merak etme. Hatta daha uzun yaşarsın.

Sosyal hayat ve ekstra harcamayı tamamen bitir, aman aman gerekmedikçe kıyafete de para harcama.

Elden borç aldığın kişilerin ödemesini miktarlarına göre değil, borç sahiplerinin durumuna göre ayarla.

Mesela 25 bin alacağı olan adamın bu alacağa aman aman ihtiyacı yoktur belki, ama 3500 olan zor durumdadır ve o paraya ihtiyacı olabilir.

Kişileri sen tanıyorsun, buna göre sıralamayı ayarla.

Kendini bu konuda geliştir ve eğit, tekrar tekrar aynı durumlara düşme.

Allah yardımcın olsun.
  • John Bloor  (13.12.18 10:47:25) 
önce banka borçlarını bitirin +1

yapacak başka bişey yok anladığım kadarıyla. maaş+ek gelirle ancak bankaya ödeme yapabiliyorsunuz. el borçları sıkıştırmıyor madem, canınızı sıkmayın, bankayı bitirmeye odaklanın. bitince zaten 1 yılda görece ufak el borçlarını bitirmiş olursunuz. geriye 25 bin + devlete borçlar kalmış olur. ona da bilir arkadaşlar af maf çıkar diyor, hallolur bir şekilde.

fakat birkaç sene minimumda yaşamanız gerek maalesef...
  • ninotevtidze  (13.12.18 10:57:54 ~ 10:58:26) 
aşırı derecede tasarruf edilmeli, ekstra gelir yaratılmalı.

şans oyunlarından uzak durulmalı.

özelden bir video gönderdim seyrederseniz faydalı olur
  • dafuq  (13.12.18 11:02:50) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.