Ekşi Duyuru

farkli sarj aleti mi kullandiniz?

@kurnaz

Hayır hep aynı.

ponzi filan mi kuruyorsunuz :)
blockchain - genelde turkler bunu blok zinciri olarak kullaniyor, blok zinciri yazarsaniz olaydan haberi olan biri muhtemelen ne oldugunu anlar

token - bunu cevirmenizi tavsiye etmem, fis filan yazsaniz acikcasi ben anlamazdim.

dümdüz düşünen adam:

token: jeton veya marka olabilir.

blockchain: zincir kalıbı, kayıt zinciri, zincir serisi, zincir dizi, zincir öbek olabilir.

kontekstle birlikte verseniz belki yaratıcı biri çıkıp yeni bir kelime kazandırabilir.

ayrıca: olduğu gibi bırakıp parantez içinde de bu türkçeleştirilmişleri yazabilirsiniz.

ikisi de aynı kalsın türkçeleştirmeyin bence.

al eti, elinle mıncır. hazırlar hem leş oluyor hem de kağıt gibi. istediğin hayvanlığı bulamazsın hazır köftede

Kasaba gidip tek çekilmiş az yağlı kıyma alıyorsun yarım kilo. Bir de büyük hamburger ekmeği, göbek, domates vb. Kıymayı sadece elinle yoğurup tuz muz katmadan döküm tavaya fırlat. 5 er dakika her iki tarafını çevir bitti.

Et ve sür kurumu. Baya iyi

abi tek başına yaşıyorsan ucuz olmuyor. verimli olmuyor.
(4-5 kişi aile, arkadaşları topladıysan eve o zaman tamam)

www.gold-gida.com
şunu almıştım ben. içinde 13 tane var. hani 4 katlı yapacağım desen;

1 soğan kesip en fazla yarısını kullanıyorsun, diğer yarısı, ÇÖP.
hamburger ekmeği alıyorsun, bir hamburger yapıyorsun, gerisi duruyor, hamburgerden bir süre uzak kalıyorsun, küf atıyor, ÇÖP.
kocaman marul alıyorsun, 2 yaprağını koyuyorsun, geri kalanı ile salata yapmazsan 2 güne pörsüyor, ÇÖP.
kocaman domatesi göbekten kesip 1 dilim alıyorsun, gerisi ile napacaksın tek başına, ertesi gün kahvaltıya koymazsan, ÇÖP.
kaşar peynir alıyorsun dilimli, 1 dilim koyuyorsun, geri kalan dilimleri kahvaltıda yemezsen 1 hafta sonra, ÇÖP.
tavasıydı, yağı idi, hevesini alıyorsun, 1 daha yapmaya üşenirsen 2 aya kalan hamburger dilimleri de, ÇÖP.

Degil hocam. Vps uzerine sinirsiz hosting olur.

İyi etmişsin ama bol su iç, bu 9 kilonun 2-3 kilosu muhtemelen ödem, kalanının ne kadarı yağdan gitti bilmiyoruz, sporu bi tık artırıp bol suya devam. Dizleri ve beli koruyacak şekilde spor.

Eğer fazlalık varsa ilk başta normal sanırım bende de aynısı olmuştu. Yalnız şu xiaomi tartıyı merak ediyorum çok ufak değişimleri göstermesi dışında işlevi ne ola ki? Yağ, kas vs. gibi şeyleri ölçebiliyor mu?

oldukça iyi ve hatta belki de fazla(sonuçta oranlarını bilmiyoruz). uzman kontrolünde devam et ve bu hız yavaş yavaş düşecektir ama sen bırakma.

tebrik ediyorum.
ben de 2 ayda 9 kilo aldım. beni de patpatlayın.

şifreleriniz bruteforce ile bulunabilecek kadar basit mi?

interneti bilinçli kullanın. maillerinize gelen herhangi bir yabancı linke tıklayıp xss yemiş olabilirsiniz. pishinge maruz kalmış olabilirsiniz.

bu sitelerdeki mail adresiniz aynı mı? pc'nizin temiz olduğundan eminseniz mail adreslerinizi değiştirin bence.

mümkün olan her yerde 2 adımlı doğrulama kullanın.

abicim naptın öyle ya. yerinde olsam bir daha internetle bağlantısı olan hiç bi cihaza elimi sürmem.

nerede ne kadar kullandığın cihaz varsa hepsini fomatla ve şifrelerinin hepsini yenileyip güçlü hale getir.
şimdiye kadar kullandığın hiç bir şifreyi tekrardan kullanma.
güvenlik için kullanılan ikincil mail adreslerini kontrol et.
yerinde olsam temiz bir mail adresi alıp önemli üyeliklerimi de o mail adesine tanımlarım tüm bu önlemlerden sonra.
ayrıca sms doğrulama ile giriş seçeneği olan sitelerde bunu da kullan.

nasıl yapıyorlar bilemeyiz, bir çok şekilde olabilir. şifrelerin çok basitse bruteforce olabilir tabi. ama bir yerden bir virüs yemiş gibisin bence. bu kadar tüm hesaplarının ele geçirilmesi tesadüf değildir.

facebook şifre yenileme mesajı her hafta fiks geliyor bana 1 yıldır falan. çalınmadı henüz, çok da umurumda olmadığından sallamıyorum. ama diğerleri garipmiş. üşenmeyip tüm hesaplarında mail adresi ve şifreyi değiştir bence.

düşmüyor mu? illa ki düşüyordur.

ne anlamı? telif hakkını ödeyerek izliyorsun bu nedenle illegal site takip etmene gerek kalmiyor. (netflix içeriği senin için yeterli mi? bu ayrı bir konu.)

farklı olayı var mı? evet, var. yasal bir platform.

birkaç seneye kadar daha fazla cezai işlem gelecek gözüyle bakıyor insanlar. ayrıca popüler diziler de kaldırılıyor sitelerden, ulaşım engelleniyor vs.

çare özel vpn gibi duruyor, netflix'e para vereceğime özel vpn alırım gibime geliyor benim.

edit: en iyisi de torrent kullanmak, böylece @awareim'in dediği gibi saçma sapan reklamlarla uğraşmıyorsunuz. tek sorun düzgün çeviri bulmakta. onu da malum ortamlardan buldunuz mu tamamdır.

Kolay arayüz, kaliteli yayın. Saçma sapan reklamlar çıkan ve HD dedikleri görüntüler HD olmayan siteleri tercih etmek istemiyor olabilir insanlar :) Özellikle TVlerin çok kaliteli olduğu şu günlerde bilgisayarı bağlayıp dizi sitesinin dandik ses ve görüntüsü ile izlemek pek iyi olmuyor. Yani düşünün 50-55'' UHD tvniz var, görüntünü kaliteli olmasını bekliyorsunuz, beklemeyi bırakın, olmak zorunda :D

benim için en büyük avantajı tek tıkla televizyonda iyi kalitede dizi/film izlemek. dizi sitelerınden actıgımız dızılerın buyuk kısmında altyazı problemı oluyor. televızyonda kodı dıye bır program yuklu; 3 bolumde bır alt yazı ayarı yapmak gerekıyor. goruntu kalıtesınde de barız fark var.

bunun dısında yasal olması da cok onemlı.

tek dezavantajı turkıye'de ıcerıgın sahıden kısıtlı olması. o yuzden bırı 'o kadar para vermem. acar ugrasır bulurum kalıtelısını' deyınce bır sey dıyemıyorum. tercıh meselesı.

henuz bır spotify olamadı turkıye'de.

Teker teker kasmıyosun. Hepsi bi yerde, mis gibi aç izle.

Ben mesela artık çok yoruldum onu bul bunu izle vs. işinden. Netflix elimin altında olunca öneriyor izliyorum.

Duyuru: Netflix ailesinde boş yer olan beni eqlesin :) Ücreti mukabilinde..

dizi sitelerinde bazı dizileri yer alıyor diye biliyorum. ama yine de netflix i kullanmaya devam ederim. izlediğim içerikleri çevrimdışı iken de izleyebiliyorum, telefon-bilgisayar-tv arasında kaldığım yerden de devam ediyorum. şahsen gayet memnunum

zenci seviyormuş demek ki derdim.

ayrılırdım + spor yapardım

(bkz: ekşi duyuru klişeleri)

tinder da beğenip birisine atmış olabilir, bu kız zenci sevdiği için gören bir arkadaşı buna iletmiş olabilir.

her türlü kızın zenci fantazisi var gibime geliyor. ben şahsen benzer bir diyaloga şahit olmuştum, zenci değil de kas vücut vb içeren bir diyalogdu. aylarca kabul edemedim ama sonra diyalogdan ibaret olduğunu ve zaman aşımına uğradığını görünce kapattım konuyu.

Arkadaslar bu zenci fantazisi nereden geliyor Allah askina. Sahsen benim dusununce bile midem kalkiyor. Adamlarla yan yana gelmek bile rahatsiz ediyor beni birakin bana dokunacak sevisecek. Irkcilik yapmak istemem ama uzgunum bu boyle. Her turlu kizin zenci fantazisi vardir nedir ya?

şöyle bakardım bi süre boşluğa

images.parents.mdpcdn.com

aktif is aramiyorum. linkedin'den ayda 1-2 tane is teklifi geliyor. linkedin'i oneririm.

sektorlere ve mesleklere gore degisiyor.
teknoloji alaninda satis departmani ve teknik departman ilanlarini ben son 2 senedir is ilanlarini linkedin uzerinden veriyorum
ama sekreter, yonetici asistani, sofor ve muhasebe muduru ilanlarini kariyernet uzerinden veriyorum.
is arayan kisi de kendi sektoru ve kendi meslegine gore uygun olan platformda daha saglikli sonuc alir.

yarım kilo et tabii ki. ama güzel yemek yaparım tabii, burger king de neymiş, aynı klasmanda bile değiliz o çapsızlarla.

yarım kilo fazla bile 200-300 gram et yeter. yanına pilav, salata bir şey yap. 26 liradan çok daha ucuza gelir.

Vegan değilim; bamya.

cevabı sorunun içinde.evinde pişirip yeme gibi bir imkanın varsa diğer opsiyon düşünülmemeli bile.

100 defa sorsan 100 defa yarım kilo et derim.

bu amerikalılar yapıyor ya, steak diyorlar adına da. kor ateşte kocaman bir et parçası ve 2 sivri uçlu uzun çatalımsı şeyle çeviriyorlar. eğer yarım kilo eti onunla yapacaksak ölüm mü yoksa yarım kilo etmi desen yarım kilo et derdim, kim şeyapar whopper'ı.

bir de bamya o kadar pahalı mı hakikaten var arkadaş.

Whooper, şaka şaka tabi ki yarım kilo et.

Bamya cidden pahalı. Pazarcılar sever çünkü hemen tükenir. Seveni çok var aslında.
Brn olsam direkt burger yerdim, kim uğraşıcak o kadar et falan bir de toplaması yıkaması var. Ha vaktim vardır uğtaşırım, misafirim gelecektir yaparım. Bana biri yaparsa yerim ama. Gömerim affetmem. Hem de bu burgerler tamam sağlıksız falan ama lezzetli bi yandan da.

yoz bir kültür daha yoz olan bir kültürü nasıl bozabilir bilemiyorum.

Bence bozdu.

bu sadece bizim için değil, mesela birçok avrupa ülkesi için de geçerli aslında. yalnız bizim öz kültürümüz nedir işte, ben de bunu tam kavrayamadım gitti. türk kültürü derken neyden bahsediyoruz şu anda? yani tabii ki bozmasın, amerikan kültürünü sevmem de pek ama hangi kültürümüzü bozmasın? ortak bir temele dayanan türk kültüründen söz edebilir miyiz? mesela türk milletinin ortak değeri nedir, bizi ortak zeminde buluşturan o değer nedir? bunun cevabını hakikaten merak ediyorum. hayır zaten tüm bu toplumdaki bölünmelerin sebeplerinden biri de bu ne olduğunu bilememezlik değil mi? tarihe bakarsan tabii ki türk kültürü dediğinde akla köklü bir kültür gelir, batılı yanına yaklaşamaz da pratikte karşılığını bulamıyorum.

soruna sorularla cevap verdim, hadi hayırlısı olsun.

yaren +1

soso'ya katılıyorum, "öz" kısmı tartışılır ama amerika zehrini dünyanın dört bir yanına saldı evet. tabii ki onlardan gelen her şey kötüdür demiyorum ama "modern" abd olmasa dünya çok daha stabil ve huzurlu bir yer olurdu diye düşünüyorum.

instela-static.info

bozmaktan ziyade zombileştirmiştir. eldekini yok edip yerine geçse neyse diyeceğim ama yok. çarpık, çorba, nereden tutsan elde kalan bir şey var şu an.

Kultur aktarimi engellenemez, Araplarin kotu ozelliklerini alacagima Amerikalilarinkini alirim daha iyi

kendi soruma cevap olacak ama

triple whopper verseler yerim yoz moz dinlemem ''

cevap Rammstein'dan geliyor ---> www.youtube.com

Biri de dememiş "free sex olayları" ne diye?

Cevap: çok bozdu önünü alamadık!

Amerika dünyayı güzel hale getirmiş nadir ülkelerden biri. Amerikan düşmanı olanların kullandıkları bilgisayarın işlemcisi Intel, işletim sistemi Windows, en çok kullandıkları site Google, ama sorsan Amerika olmasa dünya daha güzel bir yer olurdu. Amerika'nın dünyaya katkılarını görememek için kara cahil olmak lazım. Şu anda Amerika yok olsa, ertesi gün hayata Orta Çağ'dan devam ederiz. Bizim kültürümüz zaten Amerika vs Türk kültürü yapılacak kapasitede bile değil.

Amerikayı Amerika yapan Alman bilim insanları diye düşünüyorum. İkinci Dünya savaşından sonra günah çıkarmak için Amerika'ya giden/götürülen bilim insanları sayesinde. Dolayısıyla Amerika olmasaydı birçok teknolojik gelişmeleri Almanya sayesinde yaşıyor olurduk diye düşünüyorum.

Arap kültürü de bizim kültürümüzü bozmuştu. Sonra Anadolu/Rumeli kültürü bozdu. Ardından biraz Bizans ve Balkanlar kültürümüzü bozdu. Bundan önce de en son avrupa kültürümüzü bozdu. Bunlardan sonra ortaya çıkana "bizim kültürümüz" deyip, ABD yapınca "kültürümüz bozuldu" diyorsan hatalısın. Hayır. Diğer bozulmaları da kabul ediyorsan evet, bozdu.

Bu olay globalleşme ve kültürel etkileşim sonucu, etkileşimin miktarına ve benimsemeye bağlı olarak değişim de tüm Dünya'da olan bir şey. Öz'ü tamamen kaybetmek hoş değil tabii ama bazı şeyler hariç (Örneğin mutfak) kaybettiğimiz çoğu şeye pek takılmıyorum.

Tum dünyayı bozdu, Türkiye'yi nasil bozmasin?

Bir de - konu disi olacak ama - mesela arap kulturune istedigin gibi saydirabilirsin ama kurt kulturu bizi bozar falan derse linc ederler:)

Bozdu tabi. Alt yazılar bile ifadelerimizi değiştirdi. Adamların kültürünü buraya entegre edemiyorsun çünkü çok farklı ama ne kendin gibi olabiliyorsun ne onlar gibi. Ama tabi öz kültürümüz öyle kolay kolay bozulmaz.

Bozmadı, geliştirdi. Tabii o kadar uzaktan bir yere kadar oluyor.

Ellerinde taramalılarla düğünde havayı tarayan urfa diyarbakır, silahlarını havaya saçan Karadeniz, amerikadan çok etkilendiler. Araplar demiyorum bakın amerika, çünkü bu adetler çöl bedevilerine ait değildir. Siz de biliyorsunuz zaten, hep amerikalllar. Tore cinayetleri de var olan canım saf turk kulturunu bozdu onucunde kız alıp vermeler. Ne yüksek bir kulturumuz vardı oysa. Başlık paraları, çocuk tecavuzleri, aynen amerikadaki gibi. Ah araplar gelin kurtarın bizi. Azıcık yüksek kultur lütfen.

Türk edebiyatı zaten bu konu üzerine kuruludur. Yahya Kemal, Peyami, Ahmet Hamdi vs. biraz okursanız sorunuzun cevabına en iyi şekilde ulaşırsınız.

bence hayır. amerikanın bir çok kültürü de bence şahane ayrıca.

önce arapçılar bozdu, sonra atatürk çabaladı özümüzü keşfetmemiz için. o gittikten sonra amerika bozdu, şimdi arapçılarla amerikancılar beraber bozuyorlar. ileride olur da avrupa birliğine girersek foursome olacak.

Sabret, arayı aç, finansal bağımsızlığını kazan, iyice uzaklaş.

Bu tarz konularda tartışmanın kimseye faydası yok. Uzaklaşıp kendi hayatını kurarsın kafan rahat olur.

Kendileri görüşmek isterse müsaitlik durumuna göre, gördüğün değere göre değer verirsin.

ek: anlamaları mümkün değil. sen de aynı şekilde onları asla anlayamazsın.

belki suçlu sensin? konuyu tam anlatırsan daha sağlıklı yorumlar alabilirsin.

aile falan hikaye. bunu net öğrendim artık. eğer sana zarar veriyorlarsa aile değildir. başka bir şeydir.

idexo+1

ayrı eve çık kendi hayatını kur.

aile sana zarar veriyorsa, yemişim ailesini. aile o kadar da önemli bir kavram değil. hemsta +1

ekonomik özgürlüğün varsa birlikte yaşama işini sonlandır.

şu yazdıklarından nedense arızanın sen de olduğunu düşündüm. seni hiç tanımıyorum ama direk öyle bir algı oldu bende. belki d ebu kavgalarda hep sen haksızsım, ailen de savunacak bir şey bulamıyorlsr seninle ilgili

o kısmı tam anlayamadığım için diyorum: eğer sorun ve beklentin ille de beni haklı bulsunlar diye düşünmen ise, bahsettiğin aranızdaki iletişimsizlikte senin de payın var. ağır laf ne, konu ne bilmediğim için bunu diyorum.

yok bu değilse, zaten aile dediğin bir arada bütün olduğu için ailedir. sen haksızsın haklısın karar verme dışlama mercii değil. bir ihtimal konuyu haklı-haksız ikileminden çıkarmaya çalışarak konuşmak işine yarayabilir.

Jacobs milicano fena değildi.

jacobs gold cronat

cafe breno

tchibo <3

Abd müdahalesi söz konusu.

twitter.com


.

Suni gündem. Her sene belli dönemlerde hatırlanıyor, sonra adını anan yok.Bir ara Filistin vardı, bir ara şincan'daki Uygurlar vardı. Hepsinde sahteliği bin kere kanıtlanmış fotoğraflarla ajitasyon yaratma çabaları. Katliam vardır yoktur demiyorum ama bilinçli olarak kopurtulmeye çalışıyor gundeme uygun olarak.

gördüğünün yarısına inan duyduğunun hiçbirine.

Valla tam onu (4s) yazmaya gelmiştim ben de sen yazmışın. Üstüne tanımam, her daim geçerlidir.

Yapmadığın şeyler için pişman olmaktansa yap ve hayallerini gerçekleştir.
Sevdiğin işi yap yaptığın işe tutkuyla bağlan motivasyona ihtiyacın kalmasın

İnsanları fiziksel özelliklerine göre değerlendirmemek.

Önyargılı olmak kendimize koyduğumuz en büyük engel

secrex+1
sonrasında asla geleceğe dair net plan yapma

insanları iplemezsek daha mutlu olacağımız. çoğu kişiye değer vermemek lazım. değer verenler sizi bulur sadece onlara değer verin..

sikine takma (değmeyecek şeyleri).

bağlanmayacaksın öyle körü körüne...devamını biliyorsun. doğru bu.

Yok ki

Kimseye hak ettiğinden fazla değer verme.

Kaybettiklerini unut, aksi halde kaybetmeye devam ediyorsun.

Hayatta her şey tercihten ibarettir. Yani müdahale imkanımızın olduğu her şey.

En değerli hangisi seçmek zor, değerli olanlardan ilk aklıma geleni yazayım:

Nasıl düşünüyorsan öyle varsın.

Mesela bu soruya verilen cevapların bir kısmı olumlu bir kısmı olumsuz nitelikte. Size garanti ederim ki 10 yıl sonra bu başlık altına gelip sonuçlarımızı yazabilirsek düşünceler aynı kalmak ve samimi olmaları koşuluyla vardığımız nokta yazdığımız yani düşündüğümüz yer olacak.

Cocuktan hoslaninca bir gerekce bulmasi lazim, ben coluk cocukla takiliyorum demek istemez kimse. Hem kendine karsi hem de disariya karsi bir hakli gerekce sunma ihtiyacindan ileri geliyordur "ay çok olgun" argumani.

kötü beslenme ve sağlıksız hayat tarzı yüzünden işimiz erken bitiyor demek ki.

edit: asıl saçma olan moda bence yıllardır erkeklerdeki "toy" sevgiliyi alıp baba şefkatiyle büyütme çabası.

erkekler büyüdükçe sıkıcı olmaya başlıyorlar. o yüzden kadından küçük erkek her zaman iyidir.

:D aynen kanq yargılamıyorusss, modaya uyuyoruz.

ciddi cevap veriyorum.

bizim yani erkeklerin 20-25 yaş aralığı gerçekten ergenlik kalıntılı, yavşak, umursamaz, sorumsuz bir şekilde geçiyor.

bu yaş aralığındaki bir erkeği de çekilebilir kılan tek şey olgun olması. yoksa bir şeylerin üzerini örtmek gibi bir niyetten olduğunu sanmıyorum.

peşin not: şimdi kalkıp ben o yaşlarda öyle değildim diyeniniz çıkabilir. ben de pek değildim ama genelimiz böyle. kimseyi kandırmayalım. 32 yaşında bir erkek olarak 20-25 yaş aralığı yavşak it sürüsünü gördüğüm yerde dövesim geliyor.

kadınların dominant olma istemesi ile ilgili bence.
çalışan, para kazanan, kendi ayaklarım üzerinde durarım güçlüyüm diyen kadınlar, olgun erkekler yerine daha kolay idare edecekleri genç erkekleri tercih ediyorlar.

"Sevdim" yeterli. Ay çok olgun diyebileceğim bir yaşça küçük beyfendi yok. 10 yaş büyüklerim bile (45 yaş) taze ergen gibi davranıyorlar çünkü. Yok öyle bişey.

Kendini savunmaya çalışıyor kadın.

(bkz: laissez faire)

toplumsal kultur degisen, bicim degistiren bir sey. kadin - erkek davranis bicimlerinin yarattigi algi da zaman icinde degisiyor. kadinlarin araba kullanmasi, genel mudur olmasi gibi seyler eskiden garipsenecek seylerken simdi mevzu bile degil. tabi bu duruma zirt diye gelinmedi. surec bu.

erkegin kendinden yasca kucuk kadinla olmasi toplum icin normalken simdi tersi olan ve 'normal' olamyan bir durum yayginlasiyor. tabi ki yadirganacak, moda diye yafta yapistirilacak, sonra kabullenilecek ve bu da normallesecek. siz de bunu tartisacak bir durum olarak gormeyeceksiniz bir sure sonra.

surecin sancilari yani bu degerlendirmeler.

Ben etrafımdaki kadınlarda görmüyorum böyle bir eğilim. Çoğunluk "büyü de gel çocuk, büyü de gel" yaklaşımında hatta. Dolayısıyla bunun moda olduğu izleniminde değilim.

Yaşını öğrenip ona göre birinden hoşlanan var mıdır bilemiyorum, çok saçma. Uçuk bir fark yoksa kimsenin alnında yaşı yazmıyor. Adam kendiyle yaşıt hatta küçük algısıyla ilgileniyorsa hatta aşık olmuşsa ve kadın kendinden büyükse napalım, te allahım.

her şeye kadın düşmanı diyen meriçler ile feministler evrim geçirsede bir kurtulsak. bunun yanında erkeklerin genç kızlara olan ilgisi ile alakalı aynı şey değil bu. zira kız kısmı için 'peak' nokta 23ler iken erkek için 35ler ortalama.

yaşı ilerlemiş kız kısmı için ortaya çıkan senaryolar şu şekilde;

yaşı ilerlemiş erkek kesimi ya evli ya sevgilisi var vs.
ya kız kısmı 'peak' seviyeden düşüşe geçtiği için tercih edilmiyor
ya da tecrübe kazanmış ileri yaş erkek kızımızın 'popisini' kaldırmaya yönelik davranışlardan haz etmiyor ve uzak duruyor.

sonuç olarak kızımız hızlı ve öfkeli genç delikanlılardan istediği türde geri dönüşler sağlıyor. ama umarım ki bu tarz ilişkilerin ardından oğlan ortamlarda milf götürüyorum diye dolaşmıyordur.

özetle sonu başından belli ilişkiler bunlar hep. illa biter.

vakti zamanında, avusturalyalı bir çiftle tanışmıştım, kadın 60 küsür emekli akademisyendi, sevgilisi/partneri max 35ti (hadi genç gösteriyor olsun, 40 diyelim)


bu saçma takıntı sadece ortadoğululuk bence.

iki tane reşit insan birbirini sevdikten/bir ilişki yaşamak istedikten sonra dünya üzerindeki geri kalan herkese bok yeme düşer bence.

dolayısıyla bence böyle bir moda yok, bırakalım sevsinler sevilsinler sevişsinler.

ben partnerimin bana yaşam enerjisi vermesini beklerim, beni bunalımları ile bogmasını değil. bunu yapabilecek partnerin yaşı önemli değil ama hali ile benden genç insanlarla birlikte oluyorum. kimseye ilk sorduğum sey de yaşı olmuyor.

Daha yaşıtı bir kadının bile ilgisini çekemeyen, ilişki durumu genelde sıkıntılı olan tiplerin içine dert olan bir konu belli ki.

Olay yaştan öte, tanıştığı kişinin de gerçekten yaşını göstermediği düşünülürse bence sorun teşkil eden bir durum değil.

Zira herkesin yaşadığı hayat, karşılaştığı zorluklar ve bu zorlukları aşma şekli aynı olmadığı gibi belirli yaşlarda da sahip olunan karakterin şu yaş şöyledir bu yaş böyledir diye kalıplara sokulmaması gerektiğini düşünüyorum.

herhangi bir şey hissetmiyorum, saçma bir düşünce bence bu.

bu arada 23 yaşındayım, kızlar eklesin diye dalga geçtiğim cevabım ispiyonlanmış hahaha, lan ne garip adamlarsınız.

Bu moda değil tercih meselesi. Gençler daha eğlenceli ve dinamik oluyor. Ayrıca proletarier aller lander vereinigt euch +1
Gözlemlediğim kadarıyla erkekler kendilerine kadınlar kadar iyi bakamıyor. Kadınlara yüzyıllardır bakımlı ve güzel olmaları pompalandığı için sağlıklarına ve yaşayış tarzlarına daha fazla dikkat ediyorlar erkeklere kıyasla. Erkeklerde bir yaştan sonra kelleşme, göbeklenme ve iktidar problemleri baş gösteriyor. Kadın tam cinselliğinin doruğundayken bu tarz sorunlarla uğraşmak istemiyor.

Edit: Genç erkeklerleyken insan daha genç hissediyor bu arada. Onların enerjisi sana da yansıyor.

Kendini sahiplenip genç bir kız gibi hissettirecek güçte adamların ilgi duymadığı kadınların avuntusu bence.. yargılamıyorum, olguyu tartışıyorum sadece ;)

edit: bak kaltak nasıl hemen erkekliğe laf çakmış. gel tatmin edelim. :)

hayvan sahiplenir gibi bir insani 'sahiplenip', iktidarsizliklarini ve yetersizliklerini hissettirmeyecek, bunlari baska bir beden uzerinden kapatabilecegine inanan psikolojik ya da fizyolojik iktidarsiz erkeklerin anlayamadigi,
birinin kendisini sahiplenmesine degil, esitler arasi iliski kurmasina ihtiyac duyan her normal insanin yasayabilecegi iliski turu bence.
yargilamiyorum tespit s.c.yorum sadece.
ayrica @proletarier +1

moda falan değil bence. benim çevremde hiç böyle biri yok mesela. üstelik istanbul'da oturuyorum, bir sürü hipster arkadaşım da var. eğer moda olsaydı eminim bir sürü görürdüm.

bana kalırsa, para avcısı kadınlar hariç hiçbir kadında bir "x erkek merakı" yok. herkes kafasına uyan birini bulma arayışında. öyle birini bulunca da; yaş, saç, mal, mülk bakmıyor. bakmamalı da zaten, doğru olan bu. aşk rulez :)

modadan mı bilmem ama bu bende var. 25 yaşındayım ve erkeğin benden küçük olması hoşuma gidiyor. çok daha dinamikler, ciltleri çok daha güzel ve ruhları kirlenmemiş, bakışları ölmemiş oluyorlar. kimin ne aradığına bağlı. para pul kariyer arıyorsa bir kız tabii peak noktası aradığı erkekte 35+ olur ama dediğim özellikleri arayan benim gibi kızlar için her zaman genç erkekler çekici olacak.

erkek altında haşat etmek için tomurcuk memeli pembiş arıyor da kadın neden sabaha ayakta başlayan darbeli matkap aramasın?

kadının peak'i 23'müş, ondan sonra pörsüyecek ya, değersiz hale geliyor. 35 yaşında görmüş geçirmiş erkekte bulamadığı açlığı genç erkekte bulan kadın niye bu kadar anormal olsun?

moda dediğin için olayı cinselliğe indirgedim, geçici vurgusundan dolayı. kalıcı ilişkilerde, evlilikte de bu işi olur kılacak pek çok sebep var. kadının dominantlığını yaşayacağı, bir şeylere karışmayı sevmeyen beta erkek bulup mutlu mesut yaşaması anormal değil. uyumlu ilişkinin tanımında birbirini tamamlamak yok mu zaten, iki taraf da mutluysa ve ortada bir sömürü yoksa ne fark eder?

-böyle bir moda olduğunu düşünmüyorum, en geniş ortamlarda bile ne lafını duydum ne gözümle gördüm.

Valla yaşın modası olmaz bence.. Seviyorsan seversin, kadın küçük erkek büyük olacak diye kaide yok. Ben kendimden büyükleri seviyorum hatta "küçüklere bakacak kadar yaşlanmadım daha yeaa" diyorum ama işin özü herkesin kendi mutluluğu.


"O kadar olgun ki" diye giriş yapmaya da gerek yok. Seviyoruz birbirimizi demesi yeter.

adile naşit. bendeki izi adile naşit gibi koşmak oldu.

Hagi, futbol takipçisi değilim fakat hagiyi hayatta hep idol almıştım birkaç yıl öncesine kadar:)

Disiplinini işine olan saygısını ve azmini örnek almaya çalıştım.

Çok değer verdiğim, çok sevdiğim insanlardan biridir.

bilgisayar merakından olsa gerek : altan erbulak

Kesinlikle Barış Manço. Enerjisine, samimi sevgi dolu haline, tarzına, Yüzüklerine, saçlarına, o sıcacık gülümsemesine, insanlarla iletişimine, bilgisi ve kültürüne, şarkılarına, herşeyine hayrandım, halâ öyledir benim için. Erkek olmadığım halde tarzımı(ve özellikle yüzük ama genel olarak takı hastasıyım), kişiliğimi farkında olmaksızın etkilediğini düşünüyorum. Malesef onun gibi biri bu dünyaya gelmeyecek.

Tom sawyer- seruven ruhuma cok faydasi oldu.
Ince memed- hala iki senede bir doner okurum.

turist ömer ve şarlo. bu iki karakter kişiliğimi de etkilemiştir, ya da belki halihazırda yatkınlığım vardı onlara meylettim küçükken. maradona da önemli bir figürdü çocukluğumda. dünya kupasından ihraç edildiğinde ilk depresyonumu yaşamıştım. prince de fiziksel açıdan büyüleyici geliyordu.

Burak kut

micheal jackson,
metallica
u2
BABAM

çıplak fotoğrafları için tıklayınız gibi olmuş. sofra çırılçıplak.

@proletarier

Her yiğidin yogurt yiyişi gibi bişiler içişi de farklıdır. Baba orda duruyor o yeter :)

@j r r

ne koyalım?:)

@j r r
olmaz. koymak lazım.

@melv

Apartman görevlisi Hüsamettin mi demeliydim :)

@entegre.

hee bozdu.

Ben mobil görünümden bunun için mi çıktım ya :/

Açmayın parasi sadece rakıya yetmiş rakı "sofrası"

@FEYKIM

ahah. güldüm :)

karı kız var sandık şişe çıktı. tehlikeli.

@sexrexv2

karı kız yok ama görebildiğin kadar deniz, duyabildiğin kadar cıvıltı ve olabildiğin kadar huzur var.

@melv

deniz tam karşımda ama fotografta cıkmamıs.

Yeşil efe şu ana kadar gayet güzel bir perfromans sergiliyor.

araba ne? lastik ölçülerini biliyor musun? Bu seneden itibaren özel otomobiller için de kış lastiği zorunlu hale geldi bu arada.

gerçekten haşat olmadıysa lastikler idare et. iki üç ay sonra kış lastiği alacaksın zaten.

lastik kontrolü için lastik satmayan bir lastikçiye git dört lastiği de söktür. yanak içlerine bak. diş derinliğini ölç. 1.5mm'nin altıysa sıkıntı olur da 2mm falan her türlü götürür seni. sonra onları geri dönüşüme verirsin. kışlığını alırsın.

biraz alakasız olacak ama araba lastiklerinin geri dönüşümü mümkün değil. sadece ve sadece fiziksel olarak parçalanıp halı sahalara falan veriliyorlar.

bay be... öğrenmiş olduk. benim şerefsiz lastikçi "abi biz geri dönüşüme veriyoruz" demişti. satmıştır garanti onları.

çay koy.

montla sıç

İade et?

e git manava, bu ney la? de. hakkin.

bir bardak soğuk su iç

gezici bir traktörden aldım. iade hakkım yok, ancaaa görürsem işte. :(

çay koyayım...

karpuzu büyük almayın.
dünyanın şekli gibi yuvarlakcana, ekvatordan şişkincene ama kutuplardan basıkcana olsun. sapı yeşil ve taze olsun.

kavunun eliptik olanı makbuldür.

Kurumsal bir yerse iade et.


.

ayrıl coco...

dans kursu?

peki o zaman kavunu bilemicem ama karpuzu eglenmek icin kullanin bari. yutupta videolar var, boyle sekilli sekilli soyun, kas goz falan yapin. gul yapin, bocek yapin.

korkularim gercek oldu...

sirf aldigim karpuz bozuk cikar korkusuyla bu yaz karpuz yiyemedim.

hahaha
ayrıl :))

Saçma meyveler yemeyi bırak. Git muz falan al eve

erkeklerin baskısı ve erkeklere göre daha geç yaşlarda öğrenmeye başladıkları için. bir insana sürekli sen kötüsün, yapamazsın, beceremezsin dersen üstün bir performans bekleyemezsin.

piremsem gibi buyutulup trafikte de piremsesler gibi davranilmasini bekledikleri icin.

genellemek doğru değil ama erkeklerin çok daha kötü araba kullandığını düşünüyorum. tahmin edebileceğin gibi kadınım ama objektif bir gözlemde bulunursak erkek sürücülerin ciddi bir kısmının son derece sabırsız ve bencil olduğunu söyleyebiliriz; gece vakti kadın sürücüleri kıstıran heyvanları falan hiç sayıyorum. yani kötü kullanan kadınların yüzdesiyle erkeklerinkini karşılaştırırsak erkekler ağır basar diyor ve çekiliyorum elimin hamuruylan.

valla ataerkil toplum, kadınların yetiştirilmeleri, sosyal hayatta ikinci plana atılmaları ve cesaretlerinin genel olarak kırılmaları yönündeki tüm eleştirileri kabul ederim de, kimse bana gelip KURALLARA UYMAK İÇİN bla bla demesin. her gün görüyoruz yüzlerce kadını trafikte, ve genelleyebileceğim kadar çok olduklarını düşünüyorum kendi adıma. kesinlikle ama kesinlikle bencillikte sınır tanımıyorlar. hep onlara yol verilecek, hep geçiş üstünlüğü onlarda olacak falan. aksini iddia edenle tartışmaya hazırım.

yanlış anlaşılmasın kadın sürücülerden nefret eden aşağılayan birisi değilim aksine trafikteki magandalığı bitirmek için daha fazla teşvik edilmeliler. trafiğe yeteri kadar ilgilerini vermiyorlar temel sebep bu. 70 hız sınırı olan çift şerit bir yolda sol şeritte 50 ile gidebiliyorlar mesela. korna selektör yapıncada hız sınırını gösteriyorlar. makyaj aynalarına hakimler ama dikiz aynalarına değiller ayrıca.

aksini iddia ediyorum @baharat bey.
geçiş üstünlüğü kimdeyse ya da acelesi var gibiyse mutlaka yol veririm ama bana yol veren kimse olmadı bu güne kadar, 12 yıldır araba kullanıyorum, çok iyi bir sürücüyümdür. çirkinim diye mi yol vermiyorlar acaba? olabilir.

Abi bilmiyom istisnalar var ama kadınların geneli böyle. İki gün önce annem bir kaza yaptı tam kadın kazası. Yani kaza kaçınılmazdı diyecek bir durum olsa keşke. Hiçbir şey yoktu. Güzelim nokta boyasız araba perişan oldu içim yanıyo.

şu "kurallara uydukları için böyleler" süper bir cevap. demek ki sorun kadın sürücülerde değil, kuralları onlara öğretenlerde. mesela 1 saatte paralele park yapmak, sinyal verdiği anda yola bakmadan direksiyon kırmak, durduk yerde geri geri gelip çarpmak ya da fren yerine gaza basıp çarpmak, otoyolda 80le gitmek, yeşil ışıkta 1 saat beklemek falan hep kural çünkü.

genellemeleri sonuna kadar destekliyorum. istisnaların varlığını kabul ediyorum. ayrıca gopro'lu motorcuların kavga arayan insanlar olması, motorcuların işlerine gelince taşıt muamelesi isteyip işlerine gelmeyince aradan kaçmak için 2 teker muhabbeti yapması, dobloya tuğra eklentisi, doblo kullananların trafik canavarı olması, bmw'lerin trafik kurallarına uymamayı (özellikle öndeki aracın dibine kadar girmek ve de makasa girmek) iyi araç kullanmak sanması, beyaz bmw'nin müteahhid arabası olduğu, modifiye şahinlerin hepsinde sesi sonuna kadar açıp gezen barzoların olduğu, 06 ve 54 plakalı araçların genelde kötü araç kullandığı, suv'dan itibaren araç yüksekliği arttıkça şoförlerin yandaki araçların üstüne kırma ihtimalinin daha yüksek olduğu, 0 fiyatı (bugün itibarıyla) 100k+ olan araç sahiplerinin yayalara ve diğer taşıtlara yol verme ihtimallerinin daha yüksek olduğu genellemeleri gibi her 100 seferden 95'inde tutar bu genellemeler.

gerçekten genellemezsek sevinirim, az da olsa iyi kadın şoförler var, hehe ^^
kadın şoför çok ötelerden belli oluyor ama diyecek bir şey yok, bir de o direksiyon tutma şekli :(:(

araba kullanırken güven çok önemli. kadınların derdi kurallara uymaya çalışmak değil. o kadar tedirginler ki ölmeyeyim diye düşündüklerinden bazen kuralları vs. unutuyorlar. sinyalsiz önüme atlayanların çoğu kadın. dur bir sinyal vereyim demek aklına bile gelmiyor çünkü o sırada önümdekine çarpar mıyım, yeterli mesafe var mı, şuraya sığar mıyım ay gaza mı bassam frene mi derken sinyal vs hak getire.

bir de çok büyük bir diğer sıkıntı yeteri kadar iyi şoför olmadan büyük araç kullanmaya başlamaları. daha güvende hissettikleri için alıyorlar sonra biz ezilmeyelim diye nasıl kaçacağımızı şaşırıyoruz. yaldır yaldır üstüne geliyor arabaya güvenip ama işte mesafe algısı vs. daha oturmamış oluyor çoğunda.

biri de mekanikle arası yok demiş çok haklı. şirketin bir aracı ödünç verildi bir kadına. geri geldiğinde direksiyonu dönmüyordu. hidrolik yağını komple bitirmiş manyak. halbuki azaldığında bile bağırıyor araba direksiyonu çevirirken. hiç mi duymadın o sesi, hiç mi merak etmedin ses neden çıkıyor diye. çok bir korelasyon kuramayabiliriz ama o kadın iyi şoför olamaz benim gözümde.

çünkü iyi araba kullanmak için arabayı da tanımak lazım. sol şeride çıksan arkandan gelene fren yaptırtmadan hızlanacak mı araban, fren mesafen ne kadar iyi, araba yola nasıl tutunuyor, dönüşlerde hız ne olmalı gibi gibi şeylere hakim olmak lazım. ama kadınlar kaputu açamıyor.

bir şey daha söyleyip gideyim, koltukları aşırı önce. aynaları göremiyorlar. arabanın burnuna bakacağız diye arabanın önüne bakmıyorlar. tanıdığımız bütün kadın şoförlere o koltukları biraz geriye alıp aynalara bakması gerektiğini ve arabanın ön tamponunu içerde otururken görmek zorunda olmadığını söylememiz lazım.

@tiny penny hanım. bireysel olarak belki söylediklerimin tam aksini yaşıyor ve yapıyor olabilirsiniz belki ama, ben de trafikte bulunduğum 14-15 yıl ve yaptığım 1m kmden fazla yol boyunca bir üstte yazdıklarımı genelleyecek kadar kızgınım bu duruma. üzülerek söylüyorum ki böyle oluyor.

yani yukarıda çok karışık yazdım ama, siz şayet eğer bahsettiğiniz gibi sürüyorsanız sizin adınıza gerçekten çok sevindim. mutlu oldum tüm trafik savaşanları adına.

kesinlikle fiziksel kabiliyetlerinde de çekincelerinden dolayı tereddüt bazlı hatalar yapıyorlar. eyvallah bu da kabulüm. ki trafikte tereddüt en büyük derttir bana göre. ama biraz olsun eline koluna hakimse kadınlar kesinlikle inanılmaz bencilce hareket ediyorlar. benim eyyorlamam bu kadar.

Çoğunlukla daha ilgisizler veya böyle yetiştiriliyorlar çünkü.

İnsanın ilgi duymadığı bir şeyde başarılı olmasını bekleyemezsiniz.

Yemeğe ilgi duymayan birinden yemek yapmasını isteyince iyi yemek yapmasını bekleyemezsiniz.

Ölümlü-yaralanmalı trafik kazalarında sürücülerin yüzde 95’ini erkekler, yaklaşık yüzde 5’ini kadınlar oluşturuyormuş. erkek sürücü sayısı kadın sürücülerin yaklaşık 5 katı kadar. 1000 erkek sürücüden 7’si, kadın sürücüden ise 2’si ölümlü-yaralanmalı trafik kazasına karışıyormuş.
2012 yılı içerisinde erkek ve kadın sürücüler arasında gerçekleşen kazaların yüzde 47'sinde kadınlar tam kusurlu bulunurken, yüzde 49'unda ise erkekler tam kusurlu bulunmuş.
Kazaların yüzde 93 gibi büyük bir oranında erkek sürücüler sorumluymuş.

Başıma bir iş gelmeyecekse belki de kadınların bu kadar çekinerek araba kullanmakta hakları olabilir diyeceğim. Adres ararken mahalle içinde bile 2 saniye durup baksam arkamdan mutlaka korna çalan, daha yeşil yanmadan korna çalan, en ufak bir tereddütünüzde "yaa karı milleti işte" diye el kol işareti yapan erkeklerin arasında yeterli güveni kazanması zor olabilir tabi insanların. daha geçen gün sürücü adayı bir kadın yanında öğretmen ile gayet tenha bir yerde göbekten dönerken arabayı stop ettirdi, arkasındaki afedersin pzvnk kornaya bastı; insanın mal olması lazım arabanın üzerinde sürücü adayı yazıyor nesine korna çalıyorsun. kadının eli ayağına dolaştı, travmatik bir durum yani daha yeni öğrenirken bir de. abi bi dur bir sabret diye şöyle kolumu çıkardım pencereden, bayaa küfürü yedim.
kadınların mekanik becerileri daha zayıf olabilir, bunu motor tasarımı yapan makine mühendisi bir kadın olarak söylüyorum; erkeklerin de başka becerileri zayıf olabilir, bunlar mühim değil. kadın sürücü görünce saygılı davranın, verin yolu, gerekiyorsa uzaklaşın hatta; şarhoş sarhoş araba kullanmayın, acele ettirmeyin,dibinden takip etmeyin, kornaya basmayın. şu travmaları atlatıp bir kendinlerine gelsinler önce, birkaç kuşak sonra erkeklerden iyi kullanır hale gelirler, hiç merak etmeyin. kadınlar trafik te dahil herşeyi güzelleştirirler değerli roma'lı kardeşlerim.

Kadınları genellememek lazım bende kadınım ve gayet iyi ve sakin araba kullandığımı söylerler. Bence kötü kullananların sıkıntısı panik olmak birazda trafikte pişmek lazım tabi ki. Ama cidden leş gibi kullananlarda var

Az önce bir kamyonu sollarken arkadan gelen araba hiç frene basmadı, sağ şeride geçti. Kamyon 50'yle kendisi 160'la gittiği için birden kamyonun arkasında kaldı. Önüme kırdı, kamyon ile aramızdaki 5 metrelik yerden geçti. Ben sollarken sağdan gelip beni sağladı. 120'yle solluyordum. Bir metre daha önde olsam kamyonun altına girmişti. Kadın şoförlere kurban olsunlar. Makasçıların cehennemin dibine kadar yolu var. Sonra otoyolda orta şeritte önü boşken 60 ile giden adama hızının gerektirdiği şeritte gitmesi için selektör yaptım, geçerken baktım sigara içiyor. Onun yüzünden bir sürü trafik oldu. Bir başka gerizekalı da bu sabah otoyolda nereye gidersem o şeride önüme geçti. Sinyal filan yok. Hasta götürüyor herhalde dedim devam ettim. Hastane içinde tek şertlik kavşakta iki araba sollamaya kalktı. Trafiği kilitledi.

Ben ayna kontrolünü erkeklerden çok daha sık yapıyorum. Sağdan gelir önüme kırar mı, yanından geçerken şeridinden çıkar mı, benden önce sola çıkar mı, soldan gelip en sağa döner mi diye sürekli kontrol etmek zorunda kalıyorum. Köşelere park edip yolu görmeni engelleyenler, otopark çıkışını tek şeride düşürenler, durmak/duraklamak yasaktır tabelasının yanına kamyon park edenler kadın değiller. 40 yaşıma geldiğim gün fahri trafik müfettişi olup hepsine gece gündüz ceza göndereceğim. 34 plakalı beyaz kiralık arabalardan nefret ediyorum. Selamlar.

Ders seçtikten sonra harç yatırılır, ardından derse kesin kaydınız yapılmış olur.

Bende 50 ml'liği vardı, kokusu güzel sayılır ama hiç kalıcı değil. Babama hediye ettim, Diesel Fuel For Life kullanıyorum onun yerine, mutluyum.

Kalıcı değil hiç su gibi o yuzden kokusunu hatırlamıyorum

bence avrupa ülkeleri kolaylıkla tanır.
referandum süreci boyunca da zaten baya propaganda yaptılar yabancılara.
ama avrupalı ülkelerin tanıması bölgede pek de bir şeyi değiştirmez.
amerika bir ara olmasın falan demişti. ne kadar samimi bilmiyorum.
ancak rusya ve iran'ın tanıyıp tanımamasına göre netleşecek.
türkiye'nin tepkisi kim bilir ne olur.
bakıldığında henüz hollanda'ya da adam akıllı yaptırım uygulamış değiliz.

tr de tanıyacagını sorun olmayacagını teyıt etmıs zaten. ırak basınında sayfalarca yazıyor.

aşağıdaki yazılara bir göz at.
www.21yyte.org

www.21yyte.org

olm kürdistanın kurulduğunu bile duyurudan öğreniyom :D

sevdiğin kişiyle evlenip, işler sarpa sarınca ayrılmak.

evlilik şart değil bu arada. öyle kutsal bir şey de değil.

biriyle birlikte yaşıyorsun işte, sadece birkaç imza bir de saçma sapan bir tören yapılıyor.

bunaltıcı bir yalnızlık olmadıktan sonra her türlüsü gider.

Tamamen haksız olur. Boşananlara değil, boşanma sebeplerine bakması lazım önce o kişinin.

evlenmek için evlenmemek, tercih bu. Büyük laf etmiyim ama Evlilik zor, ben bu insanla yaşarım, evliliği göze alırım dediğim istediğim kişiyle olmadıkça evlenmeden de olmaz kafasıyla yuva kurmadım kurmam.

Hayatımda hiç evlenmemiş olmayı tercih ederim ama boşanmaktan çok evlilik fikriyle ilgili benim bu tercihim. Boşanmanın bir sorun olduğunu düşünmemden değil yani.

hayat dediğimiz şey deneyimden ibaret. yalnızlığı deneyimlemek zor değil hepimiz hayatımızın büyük kısmında hissediyoruz, ucunda boşanmakta olsa evlenmek ve deneyimlemek daha mantıklı.

Kotu bir evliliktense bekar kalmak daha iyi

boşanmak öcü değil ki? yani evlenenlerin çoğu boşanıyor nasıl bir kendini rahatlatmadır... arabaya binen insanların bi kısmı kaza yapıyor. saçını kestirenlerin bi kısmı pişman oluyor. yaşayan herkes ölüyor. ne bileyim, bana en az bunları düşünmek kadar anlamsız geldi evlenenlerin çoğu zaten boşanıyor diyerek kendini rahatlatmak.

sevdiğim biri ile evleneceksem, bi şekilde malum olsa da ayrılacağımı bilsem mesela, yine de evlenirim. yani burada neden evlendiğin önemli. boşanmak bunda bi etken olmamalı bence. seveceğim biri olmazsa zaten müzmin bekar olurum. he o durumda da tüh lan niye evlenmedim birini bula da evleneydim demem herhalde. evlenecek kadar seveceğim birine denk gelmedim diye üzülürüm.

boşanmak üzerinden evlilik olayını kritik etmek çok saçma bence.

tanıdığım birkaç kişi severek evlendi ve boşandı kısa sürede. aileme onları örnek gösteriyorum.

evlenip ayrılmaktansa hiç evlenmemeyi tercih ederim. 1,5 yıllık sevgililiği 4 yılı aşan sürede halâ atlatamamışken, evlenip boşansam ne halt ederim bilmiyorum.

alternatifi birlikte yaşamaktır bence. evlenmeden yürüyüp yürümeyeceğini de denemiş olursunuz hem. bence çoğu çift bunu yapmadığı için boşanıyor. çünkü 2 senelik sevgilimle birlikte yaşamaya başlayınca hiç bilmediğim yönlerini görüp şok olmuştum iyi de kötü de. yani birinin ev halini bilmeden onu tanıyamıyorsunuz. ama işte bu ülkede birlikte yaşamak da cesaret ve anlayışlı aileler ister.

a. karşısına hayatı birlikte yaşamak istediği biri çıkmadıysa haklı. Yok, "evlenen boşanıyor" diye evliliğe/ birlikteliğie kapılarını kapatıyorsa kendine haksızlık ediyordur.
b. hayatı paylaşmak isteyeceğin , çocuklarımın babası/annesi olmasını isteyeceğin biriyle tanışana kadar bekarlık, evllenince de yanılmışsan yanıldığını anlayana kadar evlilik, yanılmamışsan mezara kadar evlilik.

Seçenekler arasında evlenip ayrılmak var da evlenip hayatı biriyle paylaşmak niye yok. Boşanma oranlarının artması evlenen herkesin boşandığı anlamına gelmiyor. Sürdürenler de var.

Hiç evlenmemiş olmak.

Boşanmak kişinin hayatından maddi manevi pek çok şey götürüyor. Birlikte yapılan borçlar, malların bölüşülmesinde çıkan tartışmalar, yaşanan onca sinir harbi, duygusal çöküntü... Ortada çocuk varsa daha da fena. Onun velayeti, bakımı cart curt. Düşündükçe afakan bastı inan ki. Müzmin bekarlık her halükarda daha tercih edilesi. En azından kafa rahat, derdin tasan tek kişilik, iki kişilik değil.

(Bu arada bahsettiklerim "sırf evlenmiş olmak için evlenme" ile ilgili. Hayatını paylaşabileceğin, aşık olduğun biri karşına çıkarsa evlilik tabii ki güzeldir. Sonunda boşanma riski var, o yüzden evlenmemeli dedim gibi bir algı oluşmasın.)

Hiç bir şeyi yaşamamış olmaktansa yaşayıp vazgeçmeyi tercih ederim.

her ikiside herkeste farklı farklı sonuçlar doğurabilir. kimi insan boşanınca oh be nefes aldım der, kimi insan için çok ciddi bir travmaya dönüşebilir. aynı şekilde bazı insanlar yalnızlıktan, bağımsızlıktan beslenir. aile, çoluk çocuk gibi kavramlara kutsallık yüklemez veya bunu hayatında bir olmazsa olmaz konu gibi görmez. kimi insan için aile kurmak en önemli konulardan biridir.

demem o ki, kişisine göre değişir bu olaylar. insan hayatında ki kişiyle paylaşımlarına, kendi duygularına, beklentilerine ve arzuladığı hayat şekline göre karar vermeli. şerh koyulamaz böyle şeylere veya böyleyken böyle kesin diye formüle de edilemez.

Çok seviyorsam evlenirim. İlerde boşanacak mıyız ki pff diye bırakmam. Anlaşamazsak boşanırız napalım.

Ama sırf çocuk yapmak için mantık evliliği yapıp sonra zaten boşarım diye plan yapanlar var bu olmaz.

a) evlenmemiş bir kişi neden herhangi bir konuda içini rahatlatmaya ihtiyaç duyuyor, anlamadım. pekala iyi bir evlilikle mutlu olabileceğini de düşünebilir mesela. kişi evlenmeyi ya da evlenmemeyi sorun olarak görmemeli, kendisiyle barışık olmalı. bu konuda herhangi bir argümana sığınmak zorunda hissetmek bence sorun. hoş değil. insan evlenmek isteyip evlenemeyebilir, bunun için burukluk yaşaması normaldir ama böyle argümanlara gerek yok yani. yaşamaya devam etmek lazım. biraz züğürt tesellisi oluyor bu düşünce ve bence sağlıksız.

b. ben mutlu olmayı tercih ederim, hangisi beni daha mutlu edecekse o olsun. "e hangisi eder onu soruyoz işte amk" diyebilirsin ama bunun cevabını vermek bence mümkün değil. evliliğimin yürümediğini anlayıp karşı tarafla anlaşarak güzelce boşanmak, müzmin ve mutsuz bekar olmaktan iyidir mesela... öte yandan çok severken eşim tarafından terk edilirsem muhtemelen kafayı yerim, e bu durumda müzmin bekar olmak çok daha cazip gelir kulağa. duruma bağlı, ilişkiye bağlı. bu işler argümanla, net sınırlarla yürümez bence. ha seni hangisi daha çok acıtır diye düşünüyorsun dersen, muhtemelen evlenip ayrılmak daha çok yakar canımı. bekarlığa, yalnızlığa vs. zaten alışığım. bir insan için "yalnız" kalmak çok da alışılamaz, katlanılamaz bir şey değil. kendinden başka kimseden sorumlu olmadığın için bazı şeyleri modifiye edebiliyorsun hayatında. öyle ya da böyle yürüyorsun. ama hayatını paylaştığın insanı kaybetmek çok ağır bir şey olmalı. beni zihinsel olarak bitirirdi diye düşünüyorum.

a hiç evlenmemiş olmak

Güzel bence. Böyle şeylerde içeriğin daha önemli olduğunu düşünüyorum ben. Sonuçta amaç bipolarların daha çok okuyacağı bir site haline gelmek. Gayet başarılı.
Psikoloji dünyasından biri olarak bipolar bozuklukla alakalı instagram sayfalarını takip ediyorum ben de. Bunu da önereyim gelen danışanlara ve diğer arkadaşlara falan.

yok.

olabilir. başımıza ne geliyorsa bu görgüsüzlükten geliyor. sonradan görmelerin bozma oranı azımsanmayacak kadar fazla bence.

olmaz mı ya. yeniliğini geçtim, bir de koltuğuna alışamayanlar var. :) aylardır çekiyorum çilesini.

hucreler iki boyutlu degil. varsayimin yanlis.

3 boyuttlu evet, varsayım neden yanlıs olsun ki?

hucre sayisi alani degil kutleyi belirler sadece. on tane hucreyi dip dibe dizince kapladigi yuzey alani baska olur. ucerli gruplayip aralara bosluk koyunca baska olur. varsayimin bu yuzden yanlis.

Serbest radikallere en çok maruz kalan organ olduğu için olabilir.

Dışarı ile teması fazla diye güzelleştirilmeye çalışılmış ama o dışarıdaki şey SİGARA. Sigara dedim diye körü körüne sigara düşmanı diye düşünmeyin örnek olarak aşağıdaki sitede istatiksel olarak söylenmiş %86 diye. Sadece içenler değil maruz kalanlar da beraber akciğer kanserinin fazla olmasının sebebi sigara malesef.

www.cancerresearchuk.org

Boyutla ilgisi çok yok ona bakarsan kadınlarda en sık meme erkeklerde en sık prostat ca görülüyor.

(bkz: böbrek kırmızısı)

Orkide grisi siparisledim ben.S3 frontierde gelicek yanında. Bu harikayi kaciramazdim.Cok mutluyum.

o kadar ucuz olacağını sanmıyorum + holosko olabilir mi?

ya boyle ucuz yapiyolar sonra herkesin elinde goruyosun. hic hos degil abi. sen note 8'sin ne 5000 tl'si amk?

bu arada alacaksan da siyah al.

Oha lan, note 3'ü 1500 tl'ye vatanda görmüştüm, çok değil 3,5 sene önce..

500€ falan ediyordu, şimdi bu eşolusu 1200€ diyolar, o ne amk o ne. Yuro bazında bile 2 katına çıkmış pezevenk.

şu anda bir keriz silkeleme operasyonu var 1 sene sonra bu da 3500 tl ye gelir.

cık.

en.wikipedia.org(given_name)
www.ismininanlaminedirx.com

batarya öneriniz note 3 için de geçerli midir?

chuck, evet gecerli.

n11'de var bir şeyler.
urun.n11.com

urun.n11.com

sarj aleti, ic camasiri, ayakkabi, kimlik fotokopisi, kadin icin hijyenik ped, belki bir 50tl.

powerbank, pil, biber gazı, bushcraft bıçağı, arbalet.

isviçre çakısı, ıslak mendil, el feneri, düdük

edit: çocuk varsa oyuncak olabilir, ağrı kesici, soğuk algınlığı ilacı vs.

aile fertlerinin mutlaka kullandığı ilaçlar varsa birer tane konulabilir ve tarihi geçmeye yakın yeni alınanla değişerek kullanırsınız, aynı şekilde gözlük yada lens kullanılıyorsa onlardan da gerekir diye düşünüyorum.

ufak kazma&kürek gibi bir şeyler, yakınlarınızdan birinin göçük altında kalması durumunda kullanılmak üzere. varsa silah yoksa birine ciddi zarar verebilecek bir alet de işinize yarayacaktır, adapazarı depreminde altınları toplamak için çevre illerden gelen hırsızlar oldu, mümkün olduğunda küçük banknotlar halinde olabildiğinde para, karaborsa alıp yürüyor,fener vb. uzun süre ışık verebilecek bir alet

bug out bag diye aratırsan youtubeda bir çok tutorial var. tam olarak aynı senaryo olmasa da işleyiş aynı.

want2die, bilgim var o konuda, ben kendim icin sormuyorum, olmuş biri için soruyorum.

Ticareten ücretleri servest muhasebeciden yüksektir fakat maaş konusunda alt ve üst skala geniş. 2000 alanı da 5000 alanı da duydum

bol testislidir. yüksek tecrübe gereğinden dolayı yaşınızın bayağı olması ve sağlam sınavlardan geçmeniz gerekir.

2 bin tl alan ymm mi olur güldürmeyin. Çok iyi geliri olur ymm'nin.

ymm isen, hayatında müthiş savurgan değilsen, bir daha maddi problemin olmaz.

riskinden kimse bahsetmemiş. devlet adına evrak kabul ettiğinden riski de yüksek bir meslektir. yeminli mali müşavirin geliri kaba bir tahmin ile 15 000 tl üzerinde olur aylık.

o nasıl soru yaw, eğer yeminli ise dünya para kazanır. birden fazla şirkete de bakabildiği için aylık geliri 300bin civarında olan YMM'ler var.

önemli olan çevre. tabi ymm olmak da kolay değil. önce smm olmak için iki yıl stajın ardından 8 saatlik sınava giriyorsun. sınav da yazılı bu arada. test falan değil. sonra da 10 yıl çalışıyorsun. artık ymm'ler de kendine rakip olmaması için kimseyi stajyer olarak almıyor. o da işin başka boyutu.

2 bin - 5 bin diyen arkadaş smmm ile karıştırdı galiba.. öyle düşünmek istiyorum.

Yeminli mali müşavirlik iyi bir şey.

çevren olacak çevren. bak ben smmm'yim. 17 yıldır çalışıyorum. bunun 11 senesi fiilen kendi ofisimde çalışarak geçti. yani şu anda ymm sınavlarına girebilecek şartları sağlıyorum. ama bunca yıldır daha hayatımı rahatça idare edebilecek bir kazanç elde edemiyorum. dün atanan a grubu memurdan daha az kazanıyorum. evimi arabamı almış, çoluğumun çocuğumun geleceğini garantiye alabilmiş değilim. anca evimi geçindiriyorum, onu da eşimin maaşı olmasa zor.

ymm'ler defter tutamıyor. yani kıçımı yırtıp ymm olmam demek, şu anda kıt kanaat de olsa geçinmemi sağlayan birkaç defterimi de başka smmm'ye devredip sıfırdan denetime, tasdike tabi firma bulabilmem demek. 17 senede bir bok yapamayan, kimsenin de bi yardım etmediği bir adam olarak bari elimdekini kaybetmeyeyim, bu cenabetlikle ona da öüşteri bulamayıp iyice yan basarım diye ymm olmuyorum.

yoksa çevremde gördüğüm abilerim, üstatlarım var, gayet testisli ve bol kazançlı bir meslek.

şunu da şuraya bırakayım: www.izlevideo.net

Adidas supernova boost daha iyi bence ama boost serisi her türlü döver diyorum. Supernovanın expert yorumları da çok iyi, forumlarda kullanıcı yorumları var energy boosta kıyasla supernovayı beğenen kişi epey fazla. para gani diyorsan ultraboost da alabilirsin ama henüz koşamadığın için ve zaten yastıklaması zamanla azalacağı için supernova al geç diyorum.

Şunun güzelliğine bakar mısın lütfen :

m.adidas.com

adidas ile tecrübelerim hiç iyi değil.
çok sağlam oluyor yıllarca giyiliyor fakat modellerini beğenmiyorum. 2-3 model dışında ederi olmadığını düşünüyorum.

çok hafif olduğu için runnigini aldım hafif ama hiç rahat değildi.
günlük giyim 2 tane aldım onlarda rahat değildi.

ama nike hep memnun etti. onun için tercihimi nikedan yana kullanıyorum.

nike pegasus modelleri candir

Nike Pegasus.

Jbl benim berberde vardi.

Koca tukkani dolu dolu dolduruyodu ses olarak. Baya da sasirmistim.

Xiaomi (aux girişli olan modeli)

xiaomi ve jbl'den arkadaşlarda var. xiaomi kötü değil ama jbl kesinlikle ondan iyi. fiyatlar da aynı zaten.

jbl derim.

"yani"yi unutma. ikisinin güçlerini birleştirirsen şirinleri bile görebilirsin.

yazmayacan olacak bitecek.

Olabilir?

Aynen karsiim aynen.

Duyuruya +101019-99-9-9-00-01

kısmet.

o değil de...

Ben rahatsız olmuyorum ve "Aynen"i +1000000 gibi coşkulu bir anlamda kullanıyorum. Aynen benim için bir "Boşuna konuştun" değil, "Dediklerine %100 katıldım, ekleyecek bir şey bulamıyorum" demek. Bana aynen denince sevinirim ben.

Bi de "sıkıntı yok" çıktı son dönem. Valla hepsinin ağzına vurmak istiyorum.

adını koymadan her şeyi yapabilmek için kullanılan bir fiil. kaç sevgilin oldu sorusuna "2" cevabını verebilmek için de söyleniyor olabilir.

Yoo değil. Biz şimdi neyiz diye kafaya kakan, sevgilisi oldu diye kendini karşı tarafın sahibi gören, hesap soran, kendi istediklerini trip atma yoluyla yaptırmaya çalışan, kıskanıyorum ayağına karşı tarafı kısıtlayan, ne giyeceğine karışan ilişki dümbüklerine karşı alınmış bir tedbir olarak düşün.

İnsanlar sevgili olmayı yukarıdakiler olmadan olmaz şeklinde yaşayınca bundan muzdarip olanlar da takılıyoruz demeyi tercih ediyor.

'casual'ın Türkçesi dilde öyle kalmış. 'Aslında yiyişiyoruz da, sevgili de değiliz'in Türkçesi gibi bir laf olmuş. Başka daha iyi bir çeviri, terim olabilirdi belki ama şu an aklıma gelmiyor.

İtici evet ama uygun başaka kelime bulamadığım için ben de çok sık kullanırım.

aycho+1
yani itici, ama başka çare yok.

Çok çok itici. Sevgili sevmekle ilgili, buna hayır dedikten sonra takılıyoruz demek, onu sevmiyorum, sadece sevişiyorum demek ister. Nezaket bir insan ismi olarak kaldı sanırım.

Yanlis bilmiyorsam fob free on board demek. Yani satici sorumlulugu mali gemiye vb nakliye aracina yukleyince bitiyor. Tasinan malin ne oldugu ve navlun bedeli bilinmeden yanitlanmasi imkansiz bir soru olmus.

ama protein protein klamsanında karbonhidrat karbonhidrat klasmanında değerlendiriliyor.

Saglikli yemekler daha pahalidir.

Bir toplum sağlığı dersi klasiği şudur; Sağlıklı sofralar oluşturmak enerji yoğun sofralar oluşturmaktan pahalıdır. Buna göre dediğiniz olmuyor maalesef

cık. kapitalizmde bir ürünün fiyatını belirleyen her zaman ama her zaman arz talep dengesidir.

bakınız 1 biberin ilk çıktığında 20 tl sonradan üretim artınca 3 liraya düşmesi.

bakınız 2 uzun adam'ın kestane balı yediğini söylemesinden sonra kilosu 10 tl olan ürünün 150 tl'lere çıkması.

vs vs

haberim var ama aile daha avantajlı olduğundan aile kullanıyoruz. lakin adresleri uyuşmayanları atmaya başlamış spotify.

Vardı. Vodafone kampanyasındaki 3 aylık paketlerden kullanıyordum bittikçe, o da 7 küsür'e geliyor. Benim dinlediğim bazı gruplar spotify'da yok, bi de Apple Music deniyim dedim bu ay, açık ara iyi bence. Senin bundan haberin var mıydı?

hah, aile paketini başka kişilerle de kullanın da bir de spotify'a rezil olalım hırsız türkler diye.

Var, daha çıktığı gün öğrenci hesabına çevirttim hesabımı.

google aramalarinda etkilyecegine eminim direk kaynak olarak su an bilmesemde

thenextweb.com
thenextweb.com

5.25 yuvasının delikleri denk geliyorsa diski sadece tek taraftan sıkıca tutturabilirsin.

Bi buçuk seneyi geciyor kafa oldukça rahat

Abi sen manyak mısın ya. Ben kadının olmadığı ortama girmem bile. Kadının gülüşüdür hayat, kadın varsa güzeldir bir yer. Koşarken, film izlerken bir kadeh rakıdır kadın. Kadın olan alkol masası ne güzeldir o sofrada kırmızı karanfil gibi muhabbeti güzelleştirir sen kalkmış bırak diyorsun.

Kadınlar olmadan bu hayat bana ortadoğuyu andırıyor. Kadınlarla güzel, benim hatunun bir gülüşü yeter boşversene. :)

sen bırakamazsın. onlar bırakmıştır. gel dediklerinde yine gidersin, gideriz.

Gönlüne buyur etmekten vazgeçebilirsin ama bedenine davet etmekten çekinme bence. Dudak tiryakisi olarak takıl.

Aman tanrım elf kulaklarım neler duyuyor?
Kadın bırakılır mı ya.
Onlar seni bırakmıştır olsa olsa.
Pompaya devam diyorum.

Beni ak sakallı ve bir gözü bantlı hayal edin:

-Bunu deneyen çok oldu evlat! Ancak çok azımız hayatta kalabildi...

bir haftadan sonra böyle bi başlık açıyorsan el titremen henüz geçmemiş anlaşılan.

@testis ağrısı nick ve entry duyumuna çok güldüm :)

Kadın bırakılır mı yahu

@razvan rat

Sağ olasın. Ak sakallı ve tek gözümde bant ile düşünün derken işkembeden atmadığımı anlamışsındır :))

"karşı cinsi bırakmak" gibi garip bir düşünce geliştirmek ve buna ihtiyaç duymak, kişisel olarak ciddi sorunlar yaşadığının göstergesi bence. burada sözünü ettiğimiz şey zerrin egeliler, malatyalılar, araplar vs. değil. amiyane tabirle "anan, bacın" da kadın. bunlar senin benim gibi insanlar. hayatın her alanında varlar. istatistiksel olarak, karşına çıkabilecek insaların sanırım %50'si falan kadın. hayatı paylaştığın, büyük ölçüde benzer ruhsal ve fiziksel özelliklere sahip olduğun (memeden pipiden değil dna'dan söz ediyorum, ikimiz de insanız sonuçta) bir canlıyı "tutmak" veya "bırakmak" ihtiyacı hissediyorsan muhtemelen temelde çok ciddi bir sosyal problem var.

ayrıca "kadın bırakınca" el titremesi ne? bu zamana kadar tanıştığın kadınları öğütüp toz haline getirerek burnundan mı çekiyordun? daha önce elin titreyip de kadınsız kaldığında ne yapıyordun mesela, ilk gördüğün memeye mi saldırıyordun, neydi olay?

böyle insanları görünce samimiyetle üzülüyorum. aşık olmamak, karşı cinsle iletişimi sınırlamak vs. bunlar tamamen saygı duyulabilir tercihler. hayatını daha kaliteli yaşayacağını düşünüyorsan bu işleri bırakırsın tamam da bunu bu şekilde ifade etmek, "kadın bırakma" konusuna bu kadar fanatik yaklaşmak çok üzücü ya. bırakmak zorunda hissettiysen belli ki onlara muhtaçsın. bu en acısı.

neyse, aynen devam.

ülke dinamikleri önemli.

futbol büyük para çarklarından birisi olduğu için:

kötü de olsa lisanslı futbolcu olması için her imkanı zorlardım.

Hocam ben 1993 doğumlu bir insan olarak ilkokul 1. sınıfa başladığım ilk günden beri Atatürkçü olarak yetiştirildim. Bizim zamanımızda andımız vardı, muasır medeniyetler seviyesi vardı, 2023 gibi ne olduğu belirsiz hedefler yoktu. Biz hep doktor, mühendis, öğretmen olmaya özendirildik. Terzi olmakmış, fırıncı olmakmış, bunlar sınıfta söylendiği zaman günlerce dalga geçilecek mesleklerdi. Ben çöpçü olmak istiyorum diyen çocukluk mesleklerinden bahsetmiyorum. Eğitime başlanılan andan itibaren içinde bulunduğumuz her ortamdan bahsediyorum. Bana göre her insan yeteneklerine göre yönlendirilmeli. Türkiye bunu başarabilirse bir Avrupa ülkesi olabilir ve genç neslin kararsızlık ve belirsizlik içinde yok olmasını engelleyebilir. Ama bütün bunlara rağmen ben yine çocukluğumdan beri gördüğüm gibi, kendi çocuğumun doktor, mühendis, öğretmen, fizikçi, biyolog gibi içinde akademinin bulunduğu alanlara yönelmesini isterim. Hiçbir şekilde kendisini zorlamam. En azından bu ülke için kendisini aşırıya kaçmadan biraz zorlamasını isterim. Çünkü ülke çok iyi bir yere gitmiyor. Daha donanımlı nesiller elde etmek çok önemli bir konu.

Dostum açıkcası ben sanata yönlendirirdim. Bunda yaşadığı mesleki hazzı bence dış dünyadaki baska hiçbir iş veremez. Sonuçta ortaya bir ürün koyuyorsun ve sürekli gelişime acıksın. Sanattan kastım gönlümde bale, opera yada herhangi bir müzik aleti çalması tabi batıdan etkilenerek. Saz zurna gibi değil :D

Türkiye'de insanlar okumakla zengin olunacağını zannediyorlar ve hala bunun böyle olmadığının farkına varamadılar. Evet, okuyarak genel olarak beden ile yapılan işlerden kurtulmuş oluyorsunuz, aynı maaşı alsanız bile işiniz daha rahat ve mesleki itibar olarak daha yüksek bir seviyeniz var.
Zanaat işi ile uğraşan insanların çoğu üniversite mezunlarının çoğundan daha iyi para kazanıyor. Bir berber, bir marangoz, bir usta daha fazla gelir elde ediyor. Nüfusumuz fazla ve katma değerli ürün üretemediğimiz için emek ucuz. Nüfusumuz daha az olsaydı, doğum oranları daha düşük ve genç nüfus daha az olsaydı ama ekonomik hacmimimiz ve ihracatımız aynı seviyede kalsaydı daha müreffeh bir ülke olurduk.

İş arayan milyonlarca insan olduğu sürece siz olmazsanız o işe daha düşük ücrete sadece hayatta kalmak için birsürü insan talip olur.

bir ideal olan var, bir de realite.

sağcısı da, solcusu da, islamcısı da aynı işverenin. benim gördüklerim hep aynıydı. illa ki istisnalar vardır.

bir arkadaşım! atanmamış öğretmen. 3 yıldır bir restoranda çaycılık artı bulaşıkçılık artı komilik artı garsonluk artı valelik yapıyor. artı kebap da yapıyor artı balık da! artı kasaya da bakıyor. günde 9 saat, bazen bir ay izin yapmadan. elbette tüm resmi tatillerde çalışıyor, normal yevmiyesiyle elbette!

çalışmayıp da ne yapacaksın? pis insanların, pis muhabbetlerinin arasında... mecbursun.

2000 tl maaş.

evet çocuğum olsa... dediğin gibi bir yeteneği olması için çabalardım. ama dissendium'un da dediği gibi eğitimli, kültürlü, beyaz yakalı yani nispeten rahat bir işi, iyi bir geliri ve iyi bir statüsü olsun isterdim ve onun için çabalardım.

@fıyt koskoca doğu medeniyetini ve sanatını görmezden geliyorsun. çocuğun olmak istemezdim. o aileden zor sanatçı çıkar bence :(

Sporcu olması için her türlü özendirme, destek, imkanı sunacağım.
Patates gibi büyümesin, bizim gibi tüm gün masa başında oturup aynı zamanda güzel fizikli olucam sağlıklı olucam diye uykusundan gezmesinden çalıp spor yapmak zorunda kalmasın. Sağlıklı olsun, beli ağrımasın, orası burası tutulmasın, kıyafet alırken özgüven eksikliği yaşamasın vücudu güzel bir askı olsun.
Sporu sevmeyecek bi insan yok bence çocukluktan itibaren alıştırılırsa.
Hayatının merkezine almak istemeyebilir, o zaman da saygı duyarım ama mutlaka sporla yaşasın.
Ne istediğini bilen, kararlı bi çocuk yetiştiricem benim önceliğim bu. Bunun için de çocuğa çelişkili tavırlar sergilemeyen örnek, kararlı bir ebeveyn olmak gerek diye düşünüyorum.

Ben her şeye rağmen sanatın herhangi bir dalına yönlendirirdim. Yazdıklarına aynen katılıyorum ve bu düzende sanatla uğraşmayan, çalışmak zorunda olan herhangi bir insanın işiyle ilgili ve tabii dolaylı olarak hayatında da mutlu olabileceğine inanmıyorum. Plazalarda, başkalarının şirketlerinde ömür çürütüp de "işimi seviyorum" diyen insanları da anlamıyorum bu yüzden hiç.

Smooth olmayan ve şekersizi en sağlıklısıdır. Kalite diyorsan calve haricinde macro center'a bakman gerekir

zazel'la şiddetle tavsiye ederim. migroslarda var. en doğalı gibi.

City farm yine migros dan

içeriği çekici değil, manik depresif kişilik bozukluğu olan kişilerin bile ilgisini çekecek düzeyde değil.

@goodz,

sorunum hit almamak, iceriginin nasıl oldugunu girmeden nasıl bilebilirler?

not: norveçli, usali ve türkiyeli ziyratecilerim tesekkür ederim, neşelendim biraz, bi hafta bana yeter bu

keyword, title, description belli değil mi?

1 haftada 1 kisi girerdi en azından yanlıslıkla da olsa.

ben indekslenmeme ustunda duruyorum daha cok.

indekslenmemıstır değil mi?

Facebook'ta bipolarların sayfası var. O sayfaya reklam ver. Siteni tıkladım ama içeriğe bakmadım. Umarım zararlı değildir

tasarımı hoşuma gitti baya emek verilmiş

Bir haftada anca indekslenmiştir, kaliteli içerik ekleyip çeşitli sitelerde (ekşisözlük, burası, ilgili forumlar olabilir) link vererek paylaşım yap, tanıtmaya çalış.

Bir de sitene Facebook, Twitter hesabı açıp oradan da ilerletmeye çalış, sosyal ağlardan çok iyi ziyaretçi alırsın. Eskiden insanlar siteden siteye geçiyordu, şimdi öyle değil malesef, artık insanlar Facebook'ta, Instagram'da vb "oturup", oralarda link verilen siteleri "ziyarete" geliyor. Senin oraya gitmen lazım o yüzden, onların sana gelmesini beklersen hem az ziyaretçi gelir hem sitenin tanınması uzun sürer.

Ne kadar indekslendiğini öğrenmek için Google Webmaster Araçları'ndan kontrol et ya da Google'da site:siteadı.com diye arama yap, gelen sonuç sayısını kontrol et.

Bol şans.

Arkadaşlar çok tesekkür ederim, biraz hit aldı site kendime geldim, bir kaç dediğiniz degisiklikleri de uyguladım.

Daha ne yapılabilir?

adwords reklamı ver diyecegim ama o da cok iyi bir olay değil. facebookta grup kurabilirsin, facebook reklamı verebilirsin. bir blog ıcın deger mi bilmiyorum tabiki..

seo tanrılarına kurban kes :)

ekran kartının kutusuna bak, muhtemelen vga-dvi dönüştürücüsü vardır. tak onu vga kablosuna, olsun bitsin.
ben öyle yaptım şahsen.

bulamadım kutuda malesefki... adaptor mu alayım?

o zaman al bir tane vga-dvi. yakın çevrende msi ekran kartı olan varsa onlardan da kutudan çıkanı isteyebilirsin.

3-5 lira bir para verip çözersin bu işi.

Eskiden Amazonda ekmek 100 lira idi aynı ekmeği biz TR'de 250 liraya alıyorduk. Şimdi dolar kuru yüzünden amazonda da ekmek 250 lira yani biz 100 liraya inmek yerine onları 250 lira olan çukura çektik.

Kur meselesi, türkiye uygun değil, artan kur sebepli mesele.

Mesela güncel çıkan bir ürün avantajlı olur ama böyle harddisk gibi ürünler hem sık yenilenmiyor hem de stokta diğer ürünlere göre daha uzun duruyor. Yani o ürün dolar 2.80'ken gelmiş ürünse bu durum normal.

Ha bir de tabi firmalar da fiyatlamayı ülkeye göre de yapabilir bir nebze.

Şu ilk resim görüntü kalitesi çok düşük ve çok büyük olmuş bence kalitesiz gösteriyor ilk bakışta. Bir de çok böyle yaygın yaygın her şey ve yazılar küçük zoraki sayfayı doldurmuş gibi duruyor.

boyle buyuk gorsellere gerek yok, hani ortada bi product olsa onunla alakali seyler koymak olabilirdi de bu gorsellerin de pek manasi yok bosuna scroll ettiriyor.

forum kulturu pek yok artik, yuruyecegini sanmiyorum.

içerik için ingilizce bir sürü site var, webmd, medscape vb. vb. ingilizcen varsa çevirip yazarsın. yoksa google translate'den yararlan. popüler sağlık sitelerini feed'lerini takip et, bipolarla ilgili haberleri çıktıkça onlar eklersin. medical news diye google'ladım bir sürü çıktı. çevir çevir yaz.

forum olsun tabii.

tema rengini değiştirdim, forum olacak buyuk ıhtımalle, webmd ve digerlerinden çeviri yapmak cok iyi fikir, teşekkürler. başka fikri olan?

Öncelikle cesaretin için kutlarım. Bence de çeviri koyabilirsin, hatta cevirilerinde yardımcı olabilirim. ucretsiz tabiki.

onun dısında bence hoş bir site olmuş.

daha kullanışlı, albenisi yüksek bir tema kullan dderim

@gazoz

öyle bir tema bulursan haber ver :)

gazozailacatmauzmani +1

güzel tema diyip bırakmak olmuyo ama ...

Tarihçesi, etiyolojisi, epidemiyolojisi, belirtileri, klinik görünümü, dsm tanı kriterleri, komorbiditeler, ayırıcı tanılar, olumlu ve olumsuz gidiş ve sonlanış özellikleri, çeşitleri, tedavi türleri ve tedavi süreci

uzman değilsen(psikolog, psikiyatr vs.) bu işe girmeni önermem. ufak bir hata çok büyük sorunlara yol açabilir.