Ekşi Duyuru

Disleksi olabilir misin acaba?

Webden izleyebilirsiniz. Pencereyi o ekrana atip buyutursunuz. Baglanti güçlüyse mis olur.

Modası geçmiş olsa da tv kartları hala iş görüyor. Tabii bir de çanaktan ekstra kablo gerekecek ama interneti işgal etmekten daha mantıklı.

Iptv Türkiye kanal listesini indirebilirsiniz

olmaz. broadcast adrese port açmak olmaz :) WOL ile ne yapmak istiyorsun tam olarak?

washe, statik ip aldım(ddns) şehirdısı-yurtdısı bilgisayarımı açıp remote desktop kullanmak istiyorum.

ethernet kablosu baglı ve ayarlar yapılı, local networkten'de yiyiyor. ama uzaktan olmadı olamıyor.

dışardan evdeki PC'yi açmaya çalıştığını ve pc'nin bios windows vs ayarlarının tam olduğunu varsayarak; yönlendirmen gereken port UDP 7.

bununla bitmiyor tabii. dışardan eve magic paketi gönderdiğinde önce modeme ulaşacak pc kapalı olduğu için muhtemelen modemin ARP tablosunda pc nin MAC adresi olmadığından bu magic paketi nereye göndereceğini bilemeyecek ve magic paket kaybolup gidecek. modemde pc nin MAC adresine sabit IP ataman muhtemelen yeterli olmayacak. modeme telnet ya da SSH ile bağlanıp modemin ARP tablosuna PC nin MAC adresini elle eklemen gerekiyor. onu yapmak için huawei ile iletişime geçebilirsin :)

evet tam dedigin gibi, her sey yapılı ve tam dediğin gibi magic packet kayboluyor bu yüzden broadcaste port açmak istedim.

Bu sadece gorunen tabi, aynı zamanda eve ip cam kurmak istiyorum. onun hazırlıkları.

Huawei yolları taştan diyorsun yani. peki :)

boşver. nasılsa ölecen.

acile gidiliyor, ama ne kadar zamanda müdahale olduğu çok değişken. haftasonları çok bekletebiliyorlar, bazen de hiç beklemiyorsun. eğer çok çok acil bir durumsa ayakta duramıyorsan zaten direk alıyorlar. ama bazen yoğunluktan bekletebiliyorlar.

hastaları yeşil, sarı, kırmızı diye değerlendiriyolardı en son. aciliyete göre öncelik veriyolar.

beklettiler mi yoksa sıra öğlene kadar mı ancak size gelebildi? ikisi farklı şeyler.

acil olmayan hastaların bakıldığı yeşil alanda 1-2 saatten önce sıra gelmiyor kalabalık yerlerde.

aciliyet sirasinda en dusuk seviyeden; 20 kisi ortalama 1.5 saat bekledim.
Baska hastanede sira yoktu cumartesi acilde kayıt olunca siradabi ben vardim. Fakat 65 yas ustu önceliği ile teyze gelince 5 dk bekledim sadece.

Tatil bölgesinde sabah 8de gittim direkt aldılar.

Babamda gögüş sıkışması nedeniyle gittik hemen ilgilenildi. Siz ne şikayetle gitmiştiniz

motordan düşme ile gittik anında kırmıız hatta alıp ilgilendiler. içerisi de tıklım tıklımdı. oradakiler artık olayı çözmüş bence, direk hatlara ayırıp ilgileniyorlar

kendimle barışık olurdum ama yine de pek kimseye anlatmazdım. hiç beklemediğiniz bir konuda insanlar önyargılı davranabiliyor.

Yakın arkadaşa, aileye söylerim, benim durumumdan onlar da etkileniyordur ama öyle ortalığa da yaymam.

bipolar tanısı konulan 2 arkadaşım var. ikiside söyledi bana sürekli dalga geçiyorum kodumun manyağı diye. biri kız bir erkek

edit : kıçımda basur yok

Ben olsam çok yakınım güvendiğim insanlar dışında söylemezdim, ne gereği var? Kıçında basur olduğunu saklayan adamlar dalga geçer ancak.

ailem ve en yakın arkadaşım harici kimseye söylemem.

ailem ve çok yakınlarım dışında kimseye söylemezdim.

söyledim.

Valla ben çekinmez söylerdim. Uzun yıllar okb ile mücadele ettim ve çekinmeden söyledim çevreme.
Ama yeni girdiğim bi arkadaş grubunda, 30+ insanların -ki hepsi okumuş, işinde gücünde tipler- bu tür bir sorunu olan arkadaşa nası yaklaştıklarını, arkasından neler konuştuklarını gördüğümde fikrim değişti.

ya aldatacaksın ya aldatılacaksın

Derhal duyuruyu terk et! Utanmadan bir de duyuru mu açıyorsun?!

sıkıntı yok. bende hiç olmadı mesela.
başka şeylere odaklan. hayat kızlardan veya erkeklerden ibaret değil

En iyi sevgili bilgisayarındır karşim, boşver.

geçin dalganızı

Nickini ne zaman görsem blind dater diye okuyorum. Karma işte elbet çıkar biri.

Olur oyle dert etme.

değmez.

cogu basitce kirilabiliyor usblerdeki parmak izi sensörlerinin. ondan degmez.

kirmak dedigim güvenligin cevresinden dolasiyorsunuz basitce yöntemlerle.

Oyuncak niyetine alınır anca. Ona güvenip içine değerli dosyalar atmak mantıklı değil. Bilen biri eline geçirirse içindekilere erişir.

evdeki her ampül led su anda sanirim.

bir cogu ikea, bir kac tanesi philips scene switch.

www.amazon.de

cok memnunum, cogu zaman 2w/h harcayan ufak ampülleri kapatmiyorum mutfakta.

scene switchten özellikle cok memnunum.

Evet salonda 3 adet yanıyor. Philips olanını kullanıyorum. sanırım bi 3 sene önce ilk çıktığında almıştım. Bi problem yaşamadım şimdiye kadar.

10W (60W) 810 lümen idi ilk çıktığında.

Osram kullanıyorum, 8-9 watt civarıydı tam hatırlamıyorum. Yazın iyi oldu halojen ve hatta tasarruflu ampullere göre çok daha az ısınıyor.

soguk ışığa güvenmiyorum , mutfak banyo antre gibi kısa süreli alanlarda led var ama salonda 75w eski usül ampul kullanıyorum.

50 sene önce sigara reklamlarında doktorlar oynuyordu , 10 sene sonra ledler göze zararlıymış diye ortaya çıkabilirler.

led mantıklı bir aydınlatma çok az elektrik çekiyor sağlık yönünden de iyi. ancak tek eksisi zaman geçtikçe ışık parlaklığının düşmesi sorunu bu tüm ledler için geçerli tvler vs. için osram ve philips markaları bu işin uzmanı.

doğru cevap mı yoksa soruyu soranın hoşuna giden cevap mı?

göreceli bir soru soruluyorsa?

tiklemezsen kavga çıkıyor, barışçıl bir budist olarak herkesi tikliyorum unutmazsam

"Soruyu açan sizseniz ve cevap sizi tatmin ettiyse, sol tarafta bir kutucuk var. İşte o kutucuk bizim için pek bir değerli. Sorunuza gelen cevapların sizin işinize yarayıp yaramadığını hem sorunuza cevap veren hem de aramaya inanıp da sorunuzu görenler oradaki ‘tik’e bakarak anlıyor. Doğru cevap/cevapları bir zahmet işaretleyin, kimsenin kalbi kırılmasın. Cevap doğru değilse formalite icabı işaretlemeyin; hem ayıp, hem de kendinizi kandırmış olursunuz."

doğruyu söylediğin zaman tik vermiyorlar. çok mühim sanki mk.

Bu konu benim normalde takıldığım bir şey; yani millet sağda solda ona buna ''troll'' diye ağlıyor. Oysa zaten sistemi başta kurmuşlar, adamın cevap sayısı ve ''cevap bu'' oranından bir çıkarım yapın diye.

Lakin; burada da insan öznesinin önüne geçilmiyor.

Yani tik' konusu şöyle problemlerle karşılaşıyor;

Adam anket sorusu mu açmış, cevabı beğensin beğenmesin hepsini tiklemesi lazım çünkü zaten anket olduğu için bütün cevaplar ''cevap bu'' teşkil ediyor.
Adam fikir mi sormuş, orada da bütün cevapları 'tik'lemesi gerekiyor olumlu/olumsu/ya da alaycı; çünkü zaten fikir sormuş.
Adam teknik birşey mi sormuş; o zaman sorunun gerçek çözümünü tiklemesi gerekiyor.

Ama bizim insanlarımızda mukadderat gereği, genelde hanımlar çok yapıyor; hoşlarına gitmeyen yahut kendilerinin fikrine(değil mi diye sordukları için genelde) aksi bir yaklaşım geliştirildiğinde aslında ''cevap bu'' olan cevabın cevap bu olduğunu kavrayacak kapasiteleri kalmıyor, cevaba sinirlendikleri için zaten normalde çok çalışmayan beyni kendisini kitliyor ve sinir harbiyle ''cevap bu'' ayrımına varamıyor. Oysa bu çok teknik ve çok da açık(yani yoruma kapalı, net olarak tanımlanmış) bir konu(hangi durumlarda ''cevap bu'' sistemi)

bir de bazı arkadaşlar var, ne olursa olsun tik kullanmayan; adam soruyu soruyor cevapları okuyor ama tik kullanmıyor, tik kullanımından haberdar değil.


işbu yüzden artık tik kullanımı, ya millet kırılmasın diye tikleyen hepsini tikliyor, ya hiçbirini tiklemiyor ya da karaktersizlik örneği olarak ''tavır'' yaklaşımıyla kendisini yalayan cevapları tikliyor. (instagramdaki gibi bi' engelleme sistemi gelse iyi olacak aslında bu iş için)


Avam pek okuduğunu idrak edemiyor, ve kim bu cümleyi okuyorsa kendisini avamdan saymıyor acıklı bir şekilde; oysa adamlar şurada yazmışlar www.eksiduyuru.com katılırsın katılmazsın ama kurallar bunlar, kullanıyorsan bunlara tabisin.

İşte geldin sorunumuza çözüm olmasa da bir merhem olmaya çalıştın ilgilendin diyerek tik verilebiliyor.
Kötü yanı cevabı kesin bir şekilde belli olan sorularda bir birine karşıt olan cevaplar da tik alabiliyor.

@ secrexv2 ++
Evet haklı da olsan duyuruyu açan kişiye gönlünü hoş edecek cevap vermezsen tik falan gelmiyor :)
İnsanlar tatlı yalanlara muhtaç maalesef

google drive. telefonla tek tıkla erişim.

microsoft one drive'ı işte kullanıyorum ve nefret ettim. google drive en iyisi gibi.

sırf giriş ekranından dolayı bile one drive olmayan.
hotmail alacaksın da parolan pırpırlı olacak da bilmemne de.

garip, bence onedrive.

Eskiden windowsphone'um vardı şimdi android, windows laptopum var, ipad'im var. Esas depolama için hep onedrive kullanıyorum gayet memnunum, windows 10 ile entegre olması güzel direkt bilgisayarımda klasör olarak görüyorum eşlediklerimi. Telefonla tek tıkla erişiyorum onda sıkıntı yok ki millet niye öyle demiş anlamadım.

Googledrive'da da uygulamasını kurarsan eşleme vs tabii ki var ama ben taa yıllar önce denediğimde illa her klasörü eşliyordu klasör klasör seçme yoktu öyle hatırlıyorum, şimdi çok gelişmiştir herhalde.

Lakin, slayt hazırlamak - belge yazmak/yazdırmak/pdf olarak kaydetmek, excel listesi oluşturmak gibi şeyler için kesinlikle Google Drive(yani dökümanlar kısmı) daha rahat. Onu kullanıyorum. Ki çok saçma esas Office programını yaratan microsoft biliyorum ama google'ınkiler daha rahat. (ha ama mesela ipad'de microsoftunkileri kullanıyorum:)

Ama dediğim gibi dosya arşivi, fotoğraf yedekleri, bilgisayarda önemsediğim şeylerin yedeği falan hep onedrive'da. Aslında biraz da şu sebepten, arada bir bakacağım daha "yedek" şeyler onedriveda güzel duruyor, her zaman kullanacağım -daha çok işle ilgili- belgeler googledrive'da galiba çünkü gmail ile ortak çalışması falan da daha rahat. İkiye bölünebilir böyle.

edit: yalnız ücret olarak googledrive daha uygun.

Eski çağrı cihazları gibi bir şey yapılabilir. Ama mobil mi olacak, ekran tipi/boyutu, cihazın kabiliyeti vs ne olacak. Buna göre donanım seçilip yapılır.

Mesela esp8266 mail notifier diye aratıp görebilirsin.

bu dediğini cep telefonları yapıyor. mail gelince ekrana uyarı çıkıyor. uyarı içinde de mailler konu falan derken oluyor işte.

ama kocaman led panel olsun diyorsan o güzel olur bak.

bazı akıllı saatler yapıyor en basitinden

100 gr civarı

ortalama 100-150 gr çeker

Ay gelmez mi? Annemi aradılar yanımda oğlum da vardı. Elinden telefonu zorla aldım kadın yollayacaktı bütün birikimini bunlara.

En son karşıdaki herif bana çok pis küfür etti ben de ona g.t dedim. İlk defa o gün oğlumun yanında küfür ettim. "ehühühheeüeühe annem g.t dediii, g.t dedii diyip durmuştu tüm gün. :)

geldi. iş yeri sabit hattından aradılar. şirket olduğunu anlayınca kem küm edip kapattılar.

5 6 sene önce dolandırıcılar rahmetli babamı aramışlardı. ''hesabınızdan pkk'ya para gönderilmiş haberiniz var mı?'' demişler. Arkada telsiz sesi falan. Babamda var demiş adamlar kapatmış telefonu.

Dikkat edin ailenizi sürekli uyarın bir anlık boşluklarına gelmesinler. Arkadaşımın annesi bankadan para çekerken gişe memurunun dikkatini çekiyor falan o da öyle kurtulmuştu, haberlere falan çıkmıştı hatta.

2-3 defa geldi.

ilkinde hebele hübele sağlık hizmetlerinden arıyoruz. geçen yıl telefonda yapmış olduğunuz vip sağlık hizmetinin ücretsiz kısmı sona erdi taahhütü bozarsanız 550 tl devam etmek isterseniz sadece 200 tl karşılığı devam edebilirsiniz. ses kayıtlarınız mevcut ama mahkeme kanalıyla alabilirsiniz felan dedi. 2 ya da 3 defa aradı namussuzlar. yemedim şükür. ama insan bi an "lan yaptım mı acaba böyle birşey " oluyor

diğerinde de xxx bankası bireysel müşteri hizmetlerinden arıyoruz. kredi kartınızda şüpheli işlem görünüyor rusya üzerinden bir oyun sitesinden işlem yapılmış bunu siz mi yaptınız dediler. hayır dedim. tamam hemen iptal edelim deyip kart bilgilerini almaya çalıştılar. yemedim şükür. çünkü geri zekalılar 500 tl limiti olan kart için 500 dolar çekilmiş dediler.

mümkün mertebe bankadan arıyorlar ise ve böyle önemli bir konu ise kapatın ben sizi arayım diyorum. dikkatli olmakta fayda var.

yeşillendirirdim.

fotoğrafa bakmazdım. şahsi algılama lütfen, kıl sevmiyorum.

bilgisayar nasıl diye sorardım.

arka planda hometech bilgisayar olursa beğenirim.

-- anne mod on --
nereye koyduysan oradadır.
-- anne mod off --

Çantaların astarlarında delik vb. oluşmuş oradan içine düşmüş olabilir. Tüm çantaları boaşltarak kontrol et.

başıma gelmişti aynısı.

evet.

bu arada pc nasıl?

:)) çok güldüm.

Sorunun cevabı evet, ve sadece sana bana değil herkese oluyor. beyin denilen organın çalışma mekanizması bu zaten. (bkz: tanıştıralım beyniniz).

Özellikle okul bittikten sonra bende de peydah oldu bu durum ve bu konuyla ilgili duyuru açacaktım hatta :)

Bu, bir ülkenin başkentinden her zaman dinlediğim şarkının adına, çok sevdiğim oyuncunun adından her zaman kullandığım kelimeye kadar değişiklik gösteriyor ama sonuç hep aynı: çok iyi bildiğim şeylerin adını dakikalarca düşünmek.

Evet

buldum.... ulan ne bıcım hafızam var.
www.moodica.com

Deli gibi youtubeda incelemeler ve kutu açılışları izleme. Tüm sitelerde fiyat araştırması.Amerika ve Avrupa fiyatlarının da özellikle araştırılması,çok fark varsa o taraflardan aldırmak. Benim de marka takıntım yok.Sadece tek takıntım hız.Bilgisayar olsun,telefon olsun, yavaşlamaya başladı mı ben de kayış kopuyor.Sony vaio parcalamıslığum vardır yavaşladığı ve sapıttığı için:D Son olarak türk forum veya teknoloji sitelerinde birebir kullanıcı yorumlarına bakarım.

öncelikle yıldırdın :)

fiyat performans oranına bakarım. benim için öncelik budur.

1 laptop
1 netbook
1 ipad
1 telefon

netbook şimdilik pasif durumda.

1 notebook 7 seneyi devirdi.
1 cep telefonu 2.5 seneyi devirdi.

Toplam 5. 1 masaüstü, 2 bozuk laptop, 2 çalışan laptop. Teşekkürler.

3 pc, 1 server, 1 notebook var bir tane de telefon.

Biri oyun, dördü iş için bilgisayarların.

herkeş havasını atmış, sıra bende

5 laptop 1 desktop 3 tablet 2 tel

1 laptop
1 ultrabook
1 tablet
1 akıllı telefon

Laptop biri 3 biri 4 biri 9 senelik. Aktif olarak en eskisini kullanıyorum. Telefon 1 adet, tablet yok.

2 laptop (Birisinin kısa devre sorunu var ama kabloya ellemeyince problem çıkarmıyor)
1 tablet (Eski laptop bozulduğunda müşteri görüşmesine gitmek için amcamdan ödünç istemiştim, hediye etti sağolsun)
1 telefon

1 desktop
1 kişisel laptop
1 iş laptop'ı
1 kişisel telefon
1 iş telefonu

1 macbook

1 ultrabook

1 tablet

2 telefon

20 civarı laptop
14-15 civarı masaüstü
7-8 civarı tablet

var mı artıran

0 laptop
0 netbook
0 ipad
1 ps4
1 telefon

2 laptop, 1 windows, 1 android tablet, 3 adet linux sbc, 2 android telefon. laptoplar ve telefonlardan biri aktif diğerleri lazım oldukça.

monitöre bağlı tek notebook ve kendi halinde takılan tek bi telefonum var, haliyle ikisini de aktif olarak kullanıyorum

1 desktop (ben ve oglum ortak)
2 laptop (ben ve esim)
1 ipad 1. nesil
3 eski laptop (dolapta duruyorlar)
2 eski akıllı telefon (lg g3, iphone 5)
birer de mevcut telefonlarımız var

10 Notebook
1 masaüstü
1 telefon
1 Kindle :)
Notebookların çoğu satmalık aktif kullanmıyorum.

Her universite veriyor. Ogrenci mailin olmasi yeterli.

her üniversite veriyor ama bundan haberi olmayanlar var özellikle aöf öğrencileri, haber vereyim istedim.

bir teşekkürü hakketmişsiniz.

aöf öğrenci e-mail nası alınıyor?

mail için buradan;

mail.anadolu.edu.tr

edu lu email veriyorsa, intelji idea lisans veriyor 1 yıllık. tjurna.com da 25 lira turna puan veriyor.

Ben de aöfe kayıt oldum da uğraşmayacağım. eski lisansın maili hala aktif, bir bugdan yararlanıyroum sanırım :D

ben kız olsaydım düşerdim.

laptop beyazsa arkasına mat bir eyPIL simgesi olan yarım yenmiş elma stickerı tak belki üniversiteye yeni başlamış kızlardan düşürürsün.o da kızlar fingirdekse ve dünden herhangi bir kişiyle herhangi bir ilişkiye hazırlarsa :D

bilgisayarı almadan önce de sormuştun burada. yani tamam hepmiz mercedes'e binmek isteriz, daha rahattır güvenlidir vs. ama tofaş da bizi A noktasından B noktasına götürdüğü sürece markasının ne önemi var? üstelik aldığın bilgisayar tam olarak işini görüyor, e fiyatı da iyi. yersiz kazıklanmamışsın işte. sırf bir logo için 1000 dolar fazla verebilirdin. elbette daha iyi bir bilgisayarın olurdu ama sen gene bu hometech'te yapacağın işleri yapacaktın onda da. değişen bir şey olmayacaktı.

ağır falan gelmesin. dünyada bin türlü dert var. böyle şeylerden yakınınca fabrikatör necmi bey'in oğlu gibi görünüyorsunuz.

soruya cevap: starbucks'a macbook'suz almıyorlar, hometech ne fakir gibi. dolayısıyla kız düşmez.

devrimci kız düşebilir bence.

Bim linkini ben atmıştım demi sana? Kendimi sorumlu hissettim şu an. Umarım sorunsuz bir şekilde kullanırsın.
Starbucksta kız düşmez de erkek düşebilir. 'Laptoptan memnun musun kardeş, ben de almayı düşünüyorum' şeklindeki sorulara hazırlıklı ol şimdiden.

kız düşerse ayağı takılmıştır başka bişey değil.

harddiskinin çok düşük olması dışında fena gözükmüyor. işlemcisi de celeron'dur kesin. işini görüyorsa düşünme devam et.

sancaktepe starbucks'ta piranha tablet ile düşürmüşlüğüm var.

bence düşer.

arkadaslar alet cok ıyı cıktı. kanserlık bir durum yok.

oldukça ciddi olabilir, tedavi şart.

bence bunu başkasına açık açık söyleyen biri ciddi değildir.

ben hiç intihar etme kararı aldığı için mutlu görünen kimseyi görmedim duymadım, apatik hale gelen çok kişi gördüm ama.

konuyla ilintili; intiharı tehdit amacı gütmeksizin dillendiren kişilere lütfen yardım ediniz, elinizden geliyorsa destek olunuz.

intihar edenlerin %90'u sessiz falan yapmıyor bu işi. Yakınları hep aynı şeyi diyor söylemişti ama inanmamıştık falan filan. Psikolojiye göre intiharı dillendiren biri her zaman ciddiye alınmalıdır. Aksini savunmak cahilliktir.

kaç tane intihar eden tanıdınız da ciddi olan sessiz ve asilce yapar tarzı tırışka laflar ediyorsunuz.

Intihar eden bir tane tanidigim var. intihar etmeden once bana ve etrafina soylemisti. Intihar edecegini soylediginde sadece lafin gelisi olarak soyluyor saniyordum ve konusarak ikna edebildigimi dusunmustum. Isin asli, gercekten de edecegine inanmamistik.
Cevap olarak; dusunmek de dillendirmek de saglikli durumlar degil. En kisa zamanda yardim alinmali.

intihar hiçbir zaman hafife alınacak bir şey değil, "intihar edecek olan sessiz gider" diyen liselilere bakma. böyle düşünen bir kişi intihar etmeyi düşünüyor olsa bile belli ki hala bir umut taşıyor. yapılması gereken onu beslemek ve tekrar normal hayata döndürmeye çalışmak. şu durumda intihar etmeye kararlı görünmüyor ama dediğim gibi, "intihar edeceğim" diyen biri her zaman ciddiye alınmalı.

kendim yaşadığım için söylüyorum, beni benzer bir durumdan bu söylediğimi yapan insanlar kurtardı. yoksa intihar etmiş olacaktım gerçekten. bu işin şakası yok. manevi destek çok çok önemli. intihar edenlere de öyle bir gözle bakıyorlar ki... eminim bu konuda bilimsel çalışmalar zaten vardır, intiharların çoğu önlenebilir şeyler. bundan 5 sene önce kendimi öldürmek için uğraşıyordum, şu an o zamanları düşündükçe kahroluyorum, "lan ölseydim şimdi çay içemezdim amk" diyorum.

durum dışarıdan nasıl görünüyor olursa olsun, lütfen intihar etmek istediğini söyleyen birine, kendisini seviyorsanız, destek olun. hatta profesyonel destek alması için yönlendirin. intihar etmek kolay değil ama sanıldığı kadar zor da değil. bu fikri kafasına yerleştirmiş biri üç bira içip duygu yoğunluğuna kapılınca bile her şeyi bitirecek cesareti bulabilir.

ha sürekli intihar edeceğini söylüyordur ama hiçbir şey yapmıyordur, o zaman yine yanında olun çünkü belli ki bir şekilde ilgiye ve sevgiye ihtiyacı var. yetişkin bir insan "intihar etçem yea" liseliliği yapıyorsa yine bir problem vardır. intihar etmeyecek olması, işlerin yolunda olduğu veya bu kişinin uzun vadede gerçekten de intihar etmeyi düşünecek hale gelmeyeceği anlamına gelmiyor.

Bugun redditte bu konuda bir ama vardi. Mobildeyim, linki bulup paylasamiyorum. Basligi soyle: "My planned suicide date was yesterday, but i obviously didn't follow through. Ama."

gecen ay sevilen bir arkadasimiz intihar etti.

isinden ayrilmis, saclarini degistirmis; son gunlerde oldukca iyi gorunuyor, soranlara turkiye'den cikmaya hazirlandigini soyluyormus.

o oldukten sonra insanlar fb'da gecen yaz yazdigi intiharla alakali bir mesaji tekrar postalamis, filan... karar vermisti, herkesle vedalasiyordu, diyorlar.

maalesef arkasindan baska tesebbusler de geldi. intihar pis mesele. tedavi almak lazim. git domates yetistir, kariyerini terk et; niye intihar ediyorsun?

Bunu ben de düşünmüştüm hatta o tarihe yaklaşıyorum ama artık öyle bir düşüncem yok. Kimseye söylemedim ama sadece kafamda karar vermiştim.
Mutlu gözükme çabası intihar fikrini başkaları anlamasın da rahatça planımı gerçekleştireyim ya da insanlar beni iyi hatırlasın gibi bir düşünce sebebiyle olabilir.

Türk Psikiyatri Derneği'nin intiharla ilgili bir yazısında okumuştum. intiharı planlayan, planladığını söyleyen kişilerin ciddiye alınması ve yardım edilmesi gerektiğini söylüyorlar. İlgi çekmek için intihar edicem diyen ergenlik çağındaki bireyin bunu yapmayacağından emin olsan bile bu sese kulak vermek gerekiyormuş.

şu intihar ile ilgili sorularda hemen en önden "intihar edecek adam lafını yapmaz bi kere taaam mııaa, intaar edecek adam sessiz sedasız eder, intihar edecek adam bunu dillendirmez" şeklinde ahkam kesen cahillerin ortaya çıkması her defasında şart mı anlamıyorum.

oysa yapılan çalışmalar bu konuda istatistikler tam tersini söylüyor. intihar edenlerin büyük çoğunluğu bunu öncesinde defalarca bile dile getiriyorlar. "intihar eden adam sessiz eder" ezberi nerden çıktı nerde öğretiyorlar size bunu abi ne zaman intihar konusu açılsa damlıyorsunuz aynı ezber cahil cümleler ile.

180 ssd hdd derken şu hibrit olanlardan mı?

hayır, normal ssd. intel o zamanlar 180 lık ssd uretiyormus

ssd varsa değer, al derim. 900-950 bandını zorla ama.

yoksa ben de t400 var. 14,1 inch. 400 tl :)

alma ekranı çok küçük ve 1000 lira fazla. ben olsam 600 vermem.

eğer kasası sağlamsa alınır. x230-x240-x250 sırayla her üç modeli de kullandım (şirket bilgisayarı-6 ayda bir yenisini verdiler, eskiler yeni işe giren stajyerlere verildi :) ). geçmişteki thinkpad serilerinin aksine kasası o kadar da sağlam değil, 10 cm yüksekten düşünce kasa çatladı pili tutan tırnaklar kırıldı, ayrıca acayip kadife gibi bir kaplaması var ve çok çabuk aşınıyor iz-leke oluyor.

ha bu arada display port dediği IBM in kendi standart portuysa tv ye falan bağlayamazsın özel bir aparat gerekiyor o da 300 dolares. Hdmi portu yok mu? eğer yoksa alma derim.

X220 sonrası, thinkpad ruhunu taşımıyor. Ben hepsini kullandım gittim yine x200s kullanıyorum :(

alınır.

arkadaşlar almadan önceönereceginiz bir diagnostic vb var mı?

user bench mark

1- gemi bir buz dağına çarpıp batabilir.

Türkiye'ye girince gümrüğe takılma ihtimali var. Avrupa'dan geliyorsa %18, diğer yerlerdense %20 vergi ödersin bu durumda.

50 dolara bilgisayarı "kayıtlı" postayla göndermezler. takip edemezsin. kaybolur veya çalınırsa bir şey yapamazsın.

ne kadar olacak ya kargo 200 dolar mi? 50 dolar normal.

market arabasıyla terör estiren arkadaşınız var benim için efsane olan o

coco trollükte bir numaradir. kelimenin tam anlami ile bir troll, kendine ait bir kimlik yaratmis ve o kimlikle uyumlu dehsetengiz hikayeler anlatiyor. kimse de kayitsiz kalamiyor. anlattigi hikayelerin gercek olabilecegini düsünmek bile istemiyorum.

onun yerine pilotun yüzüne kezzap atan bir kız vardi, sonra nagisny gibi bir nickle dolanmisti buralarda. benim icin en igrenc trol odur mesela.

sosyomatı bilen varsa;

orada bayarca nickli bir kullanıcı vardı.

hala öylesini görmedim.

duyuruda ise; kedi kumu ile ilgili duyuru bence bu ortamda yapılmış en iyisi.

lara gofret bir numaraydı bence.

shedracon'u unutmayalım.

sosyal medyanın gelişmesi ile insanlar hayatlarını görsel işaret,yazı ve fotoğraflarla teşhir etme derdine düştüler. sadece iş anlamında da değil, sosyal hayatla ve hobilerle ilgili şeylerde de öyle. ve evet haklısınız herkes kendini olduğundan daha iyi gösterme derdinde.

Aldatıcı, ben son pozisyonumda proje koordinatörüydüm(daha nasıl yazıldığını bilmiyorum). yuh artık! Şirket yetkisinde olan bütün sıfatlar aldatıcı. Daha önce de defaatle başıma gelmişti.

bizim sektörde çok şükür "e göster bakalım yaptığın işleri" şeklinde işler yürüdüğünden öyle saçmalıklar çok yok.

adam aranjörse aranjman yapıyor. bok gibi yapıyor orası ayrı.

Amaca yönelik araştırmak lazım. Bencmarklada %10-15 fark vardır mesela 3570K ile 6600K arasında. Ama birisi 64GB DDR4 ram destekler diğeri 32GB DDR3. Laptopta birisinin ekranı full hd iken diğeri olmayabilir. Yeni olan SSD ile geliyordur eskisinde HDD vardır. Eskisinde 2 tane USB3 varken yenisinde 3 tane vardır(benim için önemli mesela bu). Hani performans olarak dağlar kadar fark yok ama ucuz olan iş görüyorsa alınır kullanılır.

edit: i7 serisinde saf bencmarka bakınca fark daha fazla. Mesela kendim i7-4770K kullanıyorum fiyatı 399$mış zamanında, şuan benzer fiyata i7-7800X(380$) var. Benchmark testlerinde %40 daha fazla puan almış. Eskisi gibi büyük farklar yok ama birisi performans serisi(i7) diğeri daha ekonomik(i5). O yüzdende i5'de 3 nesil arasındaki fark az olabilir.

(bkz: moore kanunu)
en.0wikipedia.org

homeceth alma +1

masaüstüm pc'mde ilk nesil i7 930 kullanıyorum, maksadım sadece oyun oynamak, gtx 1050ti ekran kartım var darboğaz olmadan rahatlıkla kullanıyorum. i7 930 ilk nesil olmasına rağmen biraz o.c ile 3. hatta 4. nesil işlemcileri aratmıyor,tabi oyun performansı olarak konuşuyorum.

ayrıca laptop işlemcilerinde sonu u ile bitenler enerji tasarruflu gibi bişeydi galiba onlarada dikkat etmek lazım, o 3. nesil işlemcili thinkpadler sizi üzmem diyeyim :)

ivy bridge iyiydi evet. 3. nesilden sonra sistemlerde islemcinin disindaki unsurlarin darbogaz yaptigini fark ettiler. sektor onlara yoneldi. hdd mesela, yavas yavas azaliyor. ssd var artik. ve soylendigi gibi destek olayi da var. biri sata 3 destekler biri sata 6.

ayni zamanda islemci gucunu gelistirmeseler de uretim teknolojisini gelistirip transistorleri birbirine daha yakin yapiyorlar. boylece sarfiyat ve isinma azalmis, performans artmis oluyor.

kisaca mevzu su, 1.5 dci motoru renault da kullaniyor mercedes de. olay bundan ibaret.

O yüzden bas bas bağırıyoruz zaten.
thinkpad her zaman efsane bir cihaz. Yüzlerce sattım hala x220 leri bile satıyorum haftada en az iki tane. Hoşuna giden bir thinkpad i al. Hiçbiriniz o küçük farkları hissedecek kullanıcılar değilsiniz.

>
Tabi enerjı tuketımı dusmus ve yeni antin kuntin ozellıkler gelmıs ama benchmarklar aynı.

antin kuntin ozellik dedigin dusuk sicaklikta calismak oluyor ki, bu bilgisayardaki en onemli kriterlerden birisidir; ozellikle aldigin laptop ise. eli yakan bir klavye hos durmuyor.

amac ne? ne olarak kullanmak istiyorsun?

oyun oynucam diyorsan oynayamazsin bunla. ofis isleri yapicam, word, excel (yuklu olmayan) , powerpoint falan diyorsan olur.

eger tahmin ettigim thinkpadlerdense cok hantal bi goruntusu var.

lenovo t serisinden. kalp.

ucuz ve cazip ama kesinlikle hometech tavsiye etmem.Şikayetçi olan o kadar insan var ki. Ben mesela 14 inch olan o ince laptopunu çok begeniyorum, param da var alabilirim.O tarz bir şeye çok ihtiyacım var ama biliyorum ki bir sürü sorun cıkacak.Hiç uğraşmak istemiyorum. Bu fiyat bandında başka markalara bak derim.

ikinci el thinkpad derim son günlerde hep öneriyorum ama napayım :)
hometech yerine tercih edilebilir.

@onemorecupofcoffee@bobdylan :)

Düşündüm ama batarylarının kondisyonuna güvenemiyorum

eskiden nutella yerken kahkahalar eşliğinde sandalyeden düşülürdü de şimdi pek bir şey canlanmıyor.

boş

Artık tek bir imaj gelmiyor aklıma, önlerinden geçeni aldıkları için. Böyle diyeceğimi düşünmezdim ama nizam bilen sivilceli poser ergenleri şimdiki haline tercih ederim.

static.thefrisky.com

gerçek İslamcı, milliyetçi, dünyadan bihaber, tarih algısı o lise tarihle sınırlı vasat sağcı geliyor.

vasat eğitimli orta sınıf.

başlığı görsellerde arattım ve bu çıktı;

lh3.googleusercontent.com

Tek bir imaj gelmiyor. Sokağa çıkınca gördüğüm kitle neyse aynısının bilgisayar kullanabileni işte. Okunacak yazarlar eskiden elini sallasan ellisiydi, şimdi mercekle bakmak lazım.

Fakat eğitimin geldiği nokta içler acısı. Öğretmen olduğunu belirten ve dil bilgisinden bihaber yazarlar görüyorum, üstelik yazısı başlığın en beğenilen yazısı yapılmış. Oturup ağlayasım geliyor.

a101'de satılan hometech w101 tabletten almıştım kuzenime 1-2 sene önce, 400 lira windows 8'li dandik bişey. düşürdü ekranını çatlattı, bir sürü saçma salak virüs bulaştırdı temizledim; hala çalışıyor çatır çutur. bazen ben de kullanıyorum dizi-video izlemek için, hiç sorun yaşatmıyor.

ayrıca öpülmüş gülün davası olmaz, sen değil seni bu şartlara sürükleyen kader utansın.

7000 mah diyor pili.

@secrexv2
pardon ben yanlıs okumusum. 7 de yeter bana.

bunun bir de elite book olanı var bir de levononun 100s i var ona da bak belki işini görebilecek ürünlerdir.

www.bim.com.tr

aynı mı bunlar? 32gb çok az değil mi ya? sadece yazı falan yazacaksan olabilir ama.

yav bilmiyorum ama bu paraya daha sağlam ikinci el almak daha iyi değil mi? ha biraz daha ağır, pil konusunda zayıf olur ama daha performans verir bence.

yahu niye utanıyrsun?

eger 1000 tlnin biraz üzerine cikarsan sunu öneririm

www.amazon.de

yok cikamam dersen 1000 civarina sunlar var

www.amazon.de

www.amazon.de

ben asus olani kullaniyorum mobil oldugumda 1 sene kadardir, cok memnunum.

Hometech benim babamda var. Ne kadar veriyim evdeki makinelerden birini desem de yok ben dokuncam demişti. Aldığım günden beri yaşlandım ben. Ki babam gazete okuyan facebook pinterest takılan bir adam.
ikinci el sağlam makinelere bakman daha mantıklı. Thinkpadler iyidir. İlanıma bakabilirsin. Bakmasan da thinkpad iyidir. Thinkpad kovala. Sırf bataryası için şu cihaz alınmaz.

ben de teknoloji meraklısıyım ama böyle mikro ürünler deli ediyo beni tutamıyorum kendimi. bunu alıp lightweight bi linux distro kurup kullanmak vardı. bence alınır.

evrim > delikanlılık.

ha diyebilirsin o ayrı ama gerçek bu.

bkz gen bencildir

tek hücreli olmakla sınırlı bir şey değil ki bu, yaşayan tüm varlıkların amacı türünün devamını sağlamaktır. insanoğlu hayvansı içgüdülerini bastıracak kadar gelişemedi henüz, doğada çok kısa bir zamandır var. ama böyle giderse geleceğe gen taşımama hırsı geliştirecek gibi duruyor.

sen diyebilirsin, ben de diyebilirim. ama o içgüdüler toplumları "aile kurmak" kavramının önemine inandırdığı için sen de ben de böyle diyince dışlanıyoruz. biz göremeyiz ama insanoğlunun çoğalma hızının çok düşeceğini düşünüyorum ben, tabii uzak gelecekte.

Ben taşımayacam aga diyen de var. Çocuk sahibi olmak istememek veya çocuklarla vakit geçirmemeyi sevmemek gibi konular neredeyse her kültürde tabu olan bir şey ve bazı ülkelerde yavaş yavaş bir ses buluyor bu görüş. "Selfish, Shallow, and Self-Absorbed" diye bir kitap var; 16 yazar neden çocuk yapmak istemediklerini anlatıyor. Bu gen taşıma isteği vs gibi şeylerden de bahsediliyor.

Diyebiliyoruz. Ben diyorum mesela. Ancak çocuk sahibi olmak istemediğimi söylediğimde insanlar uzaylı görmüş gibi tepki veriyor. İnsanların çoğu bilinç sahibi olarak, yani bile isteye çocuk yapmıyor bana kalırsa. Gerçekten çocuk sahibi olmak isteyenlerin sayısı, "Herkesin çocuğu var. Benim de olsun. Düzen böyle. Böyle gelmiş böyle gider. Biz de ayak uyduralım." mentalitesi ile çocuk yapanların sayısından çok daha az.

Sen + 1

Hatta bir yerde 'Ben Yukarı Kaledonya Arşidükü müyüm. Benden sonra ülke fetret devrine mi girecek' demişti, o geldi aklıma. Senden bir parça dünyada kaldığı için yok olmuyorsun, sonsuza dek yaşıyor gibi oluyorsun.

Tırt bir insanım. Benim genlerim aktarılsa ne olacak, aktarılmasa ne olacak ama bir yandan da bakınca, bir Einstein'ı oluşturan genler yıllar boyu, saçmasapan ve tırt insanların çiftleşmesi sonucu gelmiş. Yani, hepsi tırt değildir de, bayağı bir tırt insan oluşuma katkıda bulunmuştur ataları mataları düşününce.

Bir de bu konuda biraz bencilim sanırım, ben nefes almayı bıraktıktan sonra çocuklarla, eserlerle, dikili ağaçlarla, bilmemneyle ölümsüz olacağımı düşünmüyorum. Dünyaya bir iz bırakma gibi bir derdim yok. Hadi, çok değil, dedemin babasını, 3 nesil öncesi, hatırlayan mı var? Adam öldü gitti, kalanların umrunda değil. Ben de bir süre sonra kimsenin umrunda olmayacağım, onu geçtim, ne olduğunu görüp bilmeyeceğim bile, yok olacağım; bu şartlar altında dünyamızın gen havuzu ve dikili bir ağaç en son düşündüğüm şey. Ölümsüz olacak olsam daha çok isterim ben, 'Oooh, kaç kıtaya yayılmış genlerim, göreyim' derim.

Bir de sopiro'nun dediği tabu konusu var. Örneğin, biri çocuk istese 'A ah, neden çocuk istiyorsun ki' denmez ama çocuk istemeyince aynı tepkisizlik olmuyor ve '16 yazar neden çocuk yapmak istemediklerini anlatıyor'. Bu tabuyu kırmak için kitap çıkaracak kadar sayfa sayfa anlatılmak, savunulmak zorunda kalması ne kadar acı. 'İstemiyorum', 'İçimden gelmiyor', 'Genlerimi sallamıyorum pek'; bu kadar. İsteyen mutlu olsun, istemeyen de mutlu olsun; ne güzel.

bryan fury +1

Virüslerden düşündüğünüz kadar farklı değiliz. Gen düzeyinde bakarsanız hepimiz gen taşıma makineleriyiz. bencil genleri aktarmaktan başka bir şeyimiz yok. Bütün canlılar için böyle, aramızda fark da yok.

Konu ile ilgili olarak mutlaka okumanızı tavsiye ederim
(bkz: gen bencildir)
(bkz: the selfish gene)

diyoruz ve katılıyorum ve virüslerden de otlardan da çok farklı değiliz. ama diyebiliyoruz bunun üstüne.

Karamel notalilari seviyorum genelde. En sevdigim kolombiya single origin biseydi ama oylesine almistim, dhaa da bulamadim zaten.

Yirgacheffe i ben de begeniyorum, gene etiyopya sidamo deneyebilirsin, o da basarili

sidamo super. ben kilosunu 50 liraya aliyorum toptancidan.

benim damak tadıma da en uygunu etiyopya kahveleri oluyor. baharattan ziyade hafif turunçgil aromalı oluyor sanki bunlar. yirgacheffe benim de en sevdiğim. bazen bulamadığımda sidamo alıyorum ben de, o da güzel.

Ben guatemala'yı çok seviyorum, sonra da colombia. Diğerleri de candır tabii.

Mobildeyim msj atamiyorum. Beldenin neresi olduguna ve ticarete bakis aciniza gore yardimci olabilecek biri var.

Dönerci.

İnsan gibi yaparsanız -insanlara insan gibi davranırsanız- hangi sektör olursa umarım başarılı olursunuz.

Her sey dahil olan tatil beldesi mi, cesme mi bodrum mu?

Yabanci turist mi yerli turist mi...

midye

dogru lan, biz hic boyle dusunmemistik.

Tam işin en cıvcıvlı zamanında o alet çöküyorsa, taktığın cihaz için on saat sürücü arıyorsan, "ay acaba virüs mü girer nolur" derdi varsa, yok defrag istiyorsa, yok sistem temizliğini çalıştırmazsan içi şişiyor da şişiyor ve patlıyorsa ben mekten şaşmam.

yani kısacası windows bilgisayarları ilgi bekleyen sevgili gibi mek ise beşiktaşlı recep gibi.

Misal adam müzik yapıyor bilgisayar üzerinde. Logic pro kullanacak, logic sadece ios'te çalışıyor. Alternatifleri var mı var ama neredeyse endüstri standardı haline gelmiş.

Ha ben standart kullaniciyim, param olsa alır miyim. Alirim yine de.

6 yaşındaki macbook pro hala çatır çatır çalıştığı için, video encoding gibi zorlu görevlerin üstesinden sıkıntısz kalkabildiği için ilgi alaka beklemediği için, kullanırken bilgisayara değil de yalnızca işime odaklanabildiğim ve özelleştirmeme gerek kalmayacak şekilde tam istediğim şekilde önden ayarlanmış şekilde geldiği için tercih ediyorum.

şimdiye kadar kullandığım çeşitli markalardan windows pc ve laptop'lar; üçüncü yılda öksürmeye ve dördüncü yıldan itibaren de performansları dayanılmayacak şekilde düştü.

bir hp kullanıyordum, ekran sorunu oldu ve garantiden değişti. değişen alet de 2buçuk sene sonra yine ekran sorunu çıkarttı. arkadaşlarımın menteşesi kırılan orası burası yamulan asus'larına şahitlik ettim. windows'un derdi tasası, malware'i ile uğraşmak ise ayrı bir dert. windows "temizliği" yapmakla uğraşmak diye bir şey var mesela.

bu ve bunun gibi sebeplerle insanlar aman parası neyse vereyim de kafam rahat olsun diyor.

en net fark ekranda var aslında, genelde bilgisayardan anlamayan insanlar abi bu da i7 o da i7 niye bu kadar fark var diye konuşur.birinin üstünde 2880x1800 çözünürlükte ekran var diğerinde 1920x1080 ekran.bu korkunç bir fark oluşturuyor tabi fiyat da buna bağlı olarak değişiyor.ama benim fikrime göre kesinlikle overpriced değiller ha ben oyun oynacağim ver bana ordan macbook pro 15 retina diyen varsa agzına kürekle vurun.apple'in kullanım alanlari belli ona uyuyorsa kullanım alanınız toshiba,hp vs. almaktan farkı yok bence.

2014'te aldım ben, 2760 liraydı. O sıralar 2500-3000 liraya başka marka laptop alacağıma bunu alayım dedim, iyi yapmışım.

Şarjı 8-9 saat gidiyor (Biraz yıprandı tabi, maksimum 11 saatti sanırım)
Fan sesi yok
Hafif

Satmaya kalksam büyük ihtimalle 2000 liraya satabilirim, yenisi 4600 lira olmuş çünkü.

Ben 4 bine almıştım, şu an çok pahalı rezil ülkemizde evet.

Lütfen diğer takoz bilgisayarla karşılaştırmayın kullanmadan. Dizüstü bilgisayar kullanıp yanında ya fare kullanmak ya da işkence çekmek zorunda kalıyor diğer bilgisayar kullanıcıları. Denildiği gibi ekranı da çok iyi. MacOS Windows denen garabete bin basar. 2 sene oldu alalı şarjı 6 saat gidiyor. Bunlar sadece laf gibi kalıyor ikisini de deneyimlemeden.

Gelgelelim oyun oynanmıyor evet. 60 GB NBA 2K18 indirdim, yanına Windows kurdum üşenmeden. Ama lag var, kurduğum gibi sileceğim şimdi.

Turkiyede her sey dunya standartlarindan Iki uc kat daha pahali oldugundan, insanlar vermek zorunda.

Note 8 olarak yedirmen imkansız. Hala alınır bir çok 1000 küsür bandı telefondan iyi durumda abim hala kullanıyor.

hala note 2 kullanıyorum gayet de iş görüyor. eksikliğini hissettiğim tek şey 4.5g. eğer note 4 de desteklemiyorsa almaya değmez. hız açısından önemli bir fark.

note 3 kullanıyorum. note 4 alınır.

hocam note 4 cok iyi
alinir

Tabi ki var. Ama dışarıdan göründüğü gibi de değil. O pozisyonların dışında partnerinizle belli bir zihin durumunda da buluşmanız gerekiyor. Konsantrasyon çok önemli.

Bedenen de yoga yapmaktan, jimnastikten çok da farklı değil.

Çoluk çocukla olmuyor o işler. Yaya yaya geniş zamanlarda denenebilir ama.

bulduk da kamasutrası kaldı :d

öncelikle gerçek kamasutra bu değil
www.pudra.com

gerçek kamasutra bu:
eksisozluk.com
ama cinsel hayatımıza renk katsın diye bakıyorsan bir sakıncası yok.

bunun yanında bir DVD vardı.
50 kamasutra pozisyonunu videolu bir şekilde anlatıyordu.
biz o zamanki kız arkadaşımla buna çalışıp beğendiklerimizi işaretleyip uygulamıştık.

d&r' da varmış linki. 13.49 TL fiyatı.
www.dr.com.tr

bizim birlikte beğendiklerimiz şunlardı:
1,3,6,12,13,17,18,19,20,30,32,40,42,44,46,47,48
aldığım notlar da bunlar bak. sene 2013' müş

1- Misyoner- bel altı yastıkla desteklenebilir.
2- destek konumu - adam oturur. kadın kucağında. erkek dik durur. kadın salınır. geriye doğru. (son yaptığımız senin belini ağrıtan.)
3- tanrıça konumu - erkek koltukta ayaklarını uzatır. yan oturur. kadın adamın kucağına oturur. ayakları ile koltuğun başından destek alır. ellerini arkaya adamın dizine koyarak salınır. ***
4- değirmen konumu - adam tam yatar. kadın üzerine oturur. ellerini arkaya yatağın üzerinde adamın dizine yakın koyar. ayakları adamın omuzlarının yanındadır. sonra yan döner. sonra ters döner. 360 derece devam eder.
5- tavuk konumu - Kadın ve erkek ayakta. Yatağın yanındalar. Kadının sırtı adama dönük. Kadın öne doğru eğilir. Adam arkadan girer.
6- köpek konumu - kadın elleri ve dizleri üzerinde destek alacak şekilde yatakta durur. Erkek arkasındadır. doggie. Kadın elleri altına yastık koyabilir. Adam arkadan girer.
7- geniş aralık konumu - adam yatak tam tam sırt üstü uzanır. Kadın onun üzerine dizleri kıvrık yerleşir. Bir bacağını eşi üzerine kaydırır. Destek almak için kendi sol kolunu geriyeatar.sağ eli ile eşinin sağ elini tutar. Sol ayağı eşinin sağ ayağının altında , sağ ayağı eşinin göğsünün sol tarafındadır.
8- ying-yang konumu . Erkek çömelir. Kadın üzerine oturur. 2 numaradaki gibi. Kadın ayağından destek alır. Adam yatak başı gibi bir yere ara ara oturarak destek alabilir. Almadığı durumlarda zordur.
9- kaplan konumu - Kadın alta yatar. Bacaklarını tamamen açarak dizlerden kırar. Adam kadını üzerine uzanır kollardan destek alır. Bacak omuza
10- üstüste binme konumu - erkek sırtüstü uzanır. Eşi dizleri büker üste oturur. Woman on top. Kadın büyük bir hareker özgürlüğüne sahiptir. Eşini okşar.
11- inek konumu - Kadın dizleri ve elleri üzerinde durur. Ellerinden destek alır. Erkek arkasındadır. dizleri ve elleri üzerindedir. Doggie nin 45 derecelik olanı ve kadın koltuk başından eliyle destek alıyor.
12- kaplumbağa konumu - Misyonerin tersi. Erkek altta. Bacakları açmış. Kadın üstte. Bacakları kapalı. Erkeğin bacaklarının arasında. ***
13- amazon konumu - erkek sandalyede oturuyor. Kadın adamın kucağında yan oturuyor. Başını geriye atıyor. ***
14- çekirge konumu - kadın ve erkek ayakta. Kadın erkeğin ensesine yapışır. Sağ eli ile yatak başından destek alır. Kadın ayaklarını erkeğin etrafına dolar.
15- nilüfer konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Misyoner gibi. Bacaklarını büker. Kıvırır. Nilüfer çiçeği gibi. Erkek dizlerini üzerinde kadını içine girer. Kadın için zor bi pozisyondur.
16- kamış konumu - Erkek dizinin üzerinde durur. Sırtüstü yatan kadını belinden kaldırır. Kadın ayakları ve başından destek alır. Erkek eli ile kadının kalçasını destekler. Kadın için sağlam sırt ve bel kası ister. Zordur.
17- kurbağa konumu - Erkek sırtüstü tam düz uzanır. Bacakları yarı açık. Kadın üzerine uzanır. Ayaklarının iç kısmı adamın ayaklarının üzerinde durur. Zor bir pozisyondur.
18- kaşık konumu - Kadın yan uzanır. Bacaklarını dizlerinden kıvırır. Erkek arkasına geçer. Kaşık.
19- örs konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Kalçası yatağın ucuna gelir. Erkek yatağın yanında ayakta durur. Kadın bacaklarını erkeğin omzuna koyar. ***
20- fil konumu - kadın yüzüstü uzanır. Erkek arkadan girmek için dizleri üzerinde eğilir. Doggie gibi. Kadın kalçalarını yavaşça açar. Kadın bacaklarını açık bırakır. Kalçalarını sıkı tutar. Erkek ollarından destek alır. ***
21- kibar fahişe konumu - erkek ayaktadır. Elleriyle kadının kalçalarını tutar. Kadın yatak başına veya sandalyeye oturur. Ellerini arkaya atar. Destek alır. Erkek dik girer. Masa üstünde de uygulanabilir.
22- ahtapot konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Misyoner gibi. Bacaklarını erkeğin beline dolar. Ayakları erkeği kalçalarındadır. Erkek dizinin üzerindedir.
23- Kadın sırtüstü uzanır. Erkek dizleri üzerinde doğrulmuştur. Kadın ayaklarını erkeğin göğsüne yaslar. Bacak omuza gibi ama bacaklar göğüste. Kadın altına yastık konulabilir.
24- akrep konumu - Erkek sırtüstü uzanır. Kadın onun üzerine dizlerini kırıp sırtüstü uzanır.
25- antilop konumu - Yatağın yanında yerde her iki kişi dizüstünde durur. Erkek kadının arkasındadır. kadın baklarını eşinin bacakları arasında açık tutar. Kalçalarını sıkar.
26- tekerlek konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Erkek üzerinde. Erkeğin sol bacağı kadının sol bacağı üzerindedir. Sağ bacağı aradadır. Erkek devam ederek değirmen gibi döner.
27- meyveli ağaç konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Erkek dizleri üzerinde içine girer. Bacak omuza gibi. Kadının bacaklarından birisi erkeğin göğsünde sağ bacağı ise erkeğin yanında havaya kalkıktır. Kadını zorlayabileceğinden yavaşca yapılmalıdır.
28- denge konumu - Erkek yatağın kenarı veya sandalyeye oturur. Bacakları kapalıdır. Kadın sırtı erkeğe dönük olacak şekilde erkeğin üzerine oturur. Kadın erkeğin dizkapağından destek alabilir.
29- kusursuz uzanma konumu - Erkek sırtüstü uzanır. Kadın boylu boyunca onun üzerinde. Misyoner gibi ama kadın üstte. ***
30- saksağan konumu - Erkek bir sandalyede oturur. Kadın yüzü dönük şekilde erkeğin üzerine oturur. Ayaklarını yanlardan bırakır. Destek alır. Büroda da denenebilir. ***
31- maymun konumu - erkek sırtüstü uzanır. Dizlerini kırar. Kadın sırtını erkeğe döner. Yanlara doğru bacaklarını açarak dizlerini kırıp bacaklarından destek alarak çömelir. Erkeğin ayakları kadının koltuk altlarındadır. Haz alması zordur.
32- kök konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Erkek dizinin üzerindedir. Kadının bacakları adamın omzundadır. Adam kadının kalçalarını eliyle kavrar ve kadını kaldırır. Erkek dik durur. Kadının başının altında yastık vardır. Tembel kadınlar için belinin altına birkaç yastık da yerleştirilebilir.
33- kedi konumu - Erkek misyoner pozisyonunda kadının içine girer. Pozisyonu bozmadan yan dönerler.
34- kurt konumu - kadın ve erkek ayakta durur. Kadın öne eğilir. Erkek arkasında içine girer. Kadın eğilir, eli ile alçak bir yerden , karşısından destek alır. Yatak başı gibi. Kadının bacakları olabildiğince kapalıdır. Çok zevklidir.
35- salıncak konumu - Erkek sırtüstü uzanır. Kadın üstte sırtı erkeğe bakacak şekilde erkeğin üzerine çömelir. Bu konumda kadın öne ve arkaya giderek destek alabilir. Orgazma en çabuk ulaştıran birleşmedir. ***
36- aşıklar konumu - kadın ve erkek yüzyüze dönük olarak ayakta durur. Erkek kadının içine girer. Kadının sol ayağı destek için yere basar. Sağ ayağı erkeğin belindedir. Erkek eliyle bacağı tutar ve kendine çeker.
37- Andromak konumu - Erkek sırtüstü uzanır. Eşi onun üzerine çömelmiş veya diz çökmüş şekilde yerleşir. Sonra kendini geriye verir. Elleri ile erkeğin ayaklarından destek alır. Bir süre sonra öne gider. Woman on top.
38- misyonerin dansı konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Bacaklar açık. Dizlerden kırık. Erkek misyoner gibi yerleşir. Ayaklarından destek alarak hareket eder. Dizleri üzerinde durur. Ellerinden destek alır. İleri geri hareket eder. Erkek kalçalarını dairesel hareket ettirir. Yorucu olabilir. Uzun tutulmamalıdır. Kramp girebilir.
39- İstiridye konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Bacaklarını kıvırarark karnına doğru çeker. Erkek onun önünde çöker ve kadını dizlerinden tutar. Gidip gelmeyi kolaylaştırmak için eşini kalçalarından tutar. Kadın için acı verici olabilir.
40- arı konumu - Adam koltuğa oturur. Kadın adamın üzerine oturur. Sırtı adama dönüktür. Dizlerini kırar. Adamın ayakları aşağı sarkarken kadının ayakları koltuğun üzerindedir. Kadın elleri ile koltuktan destek alır. Destek olmazsa erkek için yorucu olabilir.
41- saban konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Kalçalarını yatağın ucuna dek getirir. Köşe çapraza. Bacaklarını karnına çeker. Adam yatağın ucunda ayaktadır. Dizleri hafif kırıktır. Ellerinden destek alır.
42- kartal konumu - Kadın ve erkek yüzleri birbirine bakacak şekilde yan yatarlar. Misyonerin yan hali gibi. Kadın erkeğin kalçalarını bacakları arasına alır. Ayaklarını erkeğin kalçalarına koyar. Kavrar.
43- yengeç konumu - Erkek sırtüstü yatağa uzanır. Kadın sırtı dönük şekilde üstte dizlerinden kırarark çömelir. Kadın kollarından destek alarak geriye salınır.
44- yıldız konumu - Kadın sırtüstü uzanır ve bacaklarını geniş bir biçimde açar. Erkek , bacaklarından birini (sağ) kadının bacakları arasına yerleştirir, sol eli yatakta destek alır. Sağ eliyle kadını okşarken yanal girer. Kalçasını klitorise sürter.
45- zemin konumu - Erkek diz cöker. Kadın erkeğin dizine oturur. Sol elini yatağa koyup destek alır. Sağ elini erkeğin boynuna dolar. Ayakları erkeğin kalçalarının yanındadır.
46- makas konumu Erkek sırtüstü uzun uzanır. Kadın önce dik durur. Sonra kendini geriye bırakarak erkeğin bacakları arasına yerleşir. Erkek orgazmını geciktirir ***
47- ay konumu - kadın sırtüstü uzanır. Bacakları hafifce açık ve kıvrılmış. Erkek kadının karşısına oturur ve bacaklarını kadının bacakları altından kaydırır. Bacakları yana açıktır. Ardından kadını omuzlarından tutarak kendine çeker ve içine girer.
48- kelebek konumu - Erkek oturur. Gövdesi dik. Bacaklari açık. Elleri arkadan yataktan destek alır. Kadın erkeğin kalçaları üzerine yüzü dönük şekilde oturur. Bacakları öndedir. Ardından kollarından destek almak için kendini geriye atar.
49- boğa yılanı konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Hafif yan dönmüştür. Bacaklarından birini erkeğin kalçası üzerine atar. (sağ) . sol bacağını kendine çeker. Kadın kalçalarını sıkı tutmalıdır. Erkek yan şekilde kadının içine girer. Erkek kadının sol bacağını eliyle tutarak yardımcı olabilir.
50- bambu konumu - Kadın sırtüstü uzanır. Bacakları hafif açıktır. Erkek içine girer. Kadın sağ bacağını erkeğin omzuna atar. Sol bacak yerdedir. Bir süre sonra ayak değiştirilir.

bunların arasında fil pozisyonunun ayrı bir anlam ve önemi vardır. g noktası açısından:
eksisozluk.com

Cs sini bilmem de üstteki yazar harbi expert çıkmış . Tebrikler valla

Opera yükle,kendinden vpnli.İzlersin rahatça xhamster. Ne gerek var para vermeye:O

iyi bari sen kullanabiliyormuşsun, bana kullanamadığım halde -bildiğin aktive edince hiç bir siteye girmiyor- indiri teklif ediyorlar :)

bu arada opera varken zenmate falan uğraşma hiç.

Opera tarayıcı değil mi? Nasıl açıyor siteleri

opera tarayıcının içinde yerleşik vpn var.

azıcık ayarlar kısmını kurcalayın bulursunuz. bir de her yerde dillendirmeyin son kale misali bir opera kaldı elimizde :)

Bana da anlatın

(bkz: windscribe)

hele de bu aralar 50 GB ücretsiz, aylık kota verirken dönüp yüzüne bile bakılmaz zenmate'in.

demirören avm'nin sinema katındaki tuvaletin 3. pisuvarının tam ortasına işeyince açılan geçitten geçince istanbul kanalizasyoncular derneğinin okült odasına ulaşıyorsun. atmosferden bahsetmeme gerek yok sanırım, böyle bi gaz ortam olamaz; çakmak çaksan havaya uçarsın yeminlen...

Urban mı acaba dediğin mekan.

Ucuncu mevkii mayista kapaniyordu. Gitmistir.

ios ve android için zikirmatik uygulamasıyla başlasın.

python olabilir.

kesin cep telefonu vardir. eger ios'sa super :) swift ogrensin.

androidse de android kodlama ogrensin biraz. bunlarla kendine ufak tefek uygulamalar yapip eglenebilir.

kardeş en kolay yapılan uygulama zikirmatik olduğu için (bir buton, bu butona bastıkça 1 artan bir sayı) bunu örnek verdim niye tiklemedin.

@sekerse tehlike

olayı anladım ama komik değil benim acımdan, tık benim değil mi vermicem de vermicem.muahu

:( :)

İngilizce'si varsa The Great Logo Adventure'ı öneririm. Zamanında bana çok faydası olmuştu. www.softronix.com linkinden erişilebilir.

Web dev. istemediğine göre programlamaya gerçekten bir ilgi duyuyor, bu kitap yardımcı olur. Logo dili çocuklara bilgisayarları öğretmek için insan-bilgisayar birleşiminin ortaya atıldığı günlerden kalma bir dil. Çok faydası olacağını düşünüyorum.

evde kalma olarak nitelemiyorum açıkcası.

ama bence kadında 35 den sonra evlilik daha da zorlaşabiliyor.

bakış açınıza göre herhangi bir yaşta gerçekleşebilir.
bence öyle bir şey yoktur.

evlenmemeyi seçen insanlar zaten evlenmez. ama sizin "evde kalır" dediğiniz sanırım evlenmek isteyip evlenememek midir nedir ne değildir bilmiyorum. ortadoğuya ait bir kavram gibi duruyor.

erkek 22 kadın 19

ben 35 yaşında bekar olsam aha sıçtık derim. hemen çıkar iki tane köpek sahiplenir, köpekli adam olurum.

Erkek için 40'ından, kadın için 35'inden sonra karar verme zorlaşıyor. O kadar çok bekar varken evde kalma artık bir durum değil tercih meselesi haline geldi, yani evde kalma olayı bence artık yok, insanlar istemedikleri için evlenmiyorlar. Ha işi gücü olmayan, evde oturan ve gerçekten evlenmeyi istediği halde evlenemeyen ve kendini bu konuda başarısız hisseden kişi için evde kalmış denilebilir mi o bile yanlış olur bence, pek sevmiyorum bu nitelemeyi.

2017 yılında evde kalma mı kaldı yahu

Böyle bir şey yoktur.

Evde kalmak ne ya=) insanlar erken evlenmemeyi yahut hiç evlenmemeyi seçebilir, veya hayatı beraber geçirebileceği biri olmadığı için sırf evlenmek için evlenmeyi istemeyebilir ve hatta nasip olmamış olabilir. Bu ve benzer sebeplerle bekâr insanlara sanki bir kusurmuş gibi evde kalmış lafını yapıştırmak ciddi komedi ve seviye belirtici.

kadın için 30, erkek için 40.
atıp tutuyoruz insanlar evlenmemeyi seçebilir ne var bunda diye ama insanlar evleniyor arkadaşlar.
hatta bu kariyerli, yakışıklı, entelektüel abiler 30-35 yaşlarında gidip 23-24 yaş bandındaki kadınlarla evleniyorlar. kadınlar da 30'a doğru bir bakıyor evlenilecek adam kalmamış. buna tıp dilinde evde kalmak diyoruz.

'evde kalma'nın çeşitli dinamikleri var. Eskiden baba evinde kalınırmış, kız evlat çalışmaz evlenir, baba evinden öyle gidermiş. Dolayısıyla 'evde kalma' evlenmek isteyip evlenememe boyutu dışında aynı zamanda baba eline bakmaya devam etmekle ilgili bir durum.

Bugün eski toplum yapısında değiliz. Kadınlar okumak için dahi evden ayrılıyorlar, bir kısmı bekar olduğu halde ayrı bir evde yaşamaya başlıyorlar. Dolayısıyla bu kavram da artık eskisi gibi değil. Sizin sorduğunuz boyutu sanırım daha ziyade 'evlenmeye ikna edecek birini bulamama' kısmı. Bugün bu durumun da altında birden fazla dinamik var.

Mesela çalışan kadınların kendinden statü olarak düşük kimselere bakmaması bir etken.
Kendinden az kazanan kimseleri tercih etmemesi bir etken.

Yani anlayacağınız 'evde kalma' denen şey bir olay değil durumdur.
Çoğu 'evlenmemeyi seçen kadın' bu duruma kariyer yaparken düşerler.

Öte yandan bunun istatistiklerine bakmadığım halde toplumda gördüğüm yaşlar şöyle:

Evde kalma denilen durum kadınlar için 30 yaşlarından itibaren başlıyor.

Erkekler için evde kalma derdi yok. Zaten erkek kendi evini kuruyor bir şekilde. Baba eline bakan erkek yaşı gün geçtikçe yükseliyor olabilir ama, bekar kalmak erkekler için çok dert değil. Çünkü erkek 75 yaşında da olsa genç bir kadından çocuk yapabilir.

Kadınların evde kalmasının bir diğer boyutu(sebebi) da çocuk yapamaz hale gelmeleri. Evlenecek erkeklerin evlilikten elde edebilecekleri tek kazanç genlerini ve miraslarını aktarabilecekleri soylarını devam ettirebilmek.

Bir yandan evlilik yaşı yükselmekte. Bunu artan tüp bebek merkezlerinden de anlayabiliyoruz zaten. Bir şekilde birbirlerine razı olup evlenen ileri yaşlı çiftler bu sefer çocuk yapmak için uğraşıyorlar. Bazıları ilk denemede başarabiliyor bazıları 3-4 kere deneyip başarısız oluyor. Bu psikolojik olarak da zor bir süreç. Evliliğin sağlığını da derinden etkiliyordur.

Nihayetinde marifet evlenmekte değil evli kalabilmekte, anlaşabilmekte. Onun oranları için de gün geçtikçe artan boşanma oranlarına bakarak görebilirsiniz. Eskisi gibi insanlar birbirlerine tahammül etmeyebiliyorlar. İlk yılda dahi ayrılmak için başvuranlar oluyor...

Ne zaman panik yaparsan o zaman. Ben 24 yaşındayım ve benim yaşıtlarım 4 yıl önce askere gidip geldi, üstüne evlendi ve çocuk yaptı. Ben şimdi onlara bakıp panik yaparsam tabii ki evde kaldım diye hissederim. Ama benim bu hayatta evlenip çocuk yapmak dışında bir sürü amacım var. Bunu bildiğim için şu ana kadar hiç panik yapmadım ve doğal olarak evde kaldım diye düşünmedim. Yapacağımı da düşünmüyorum. 30 yaşında bir kadın kendi istediği şeylerle uğraşıyorsa evde kalmamıştır. 30 yaş nedir ki? 90 yaşında ölen insan var. Her şeyi gözden çıkarmak için çok çok erken bir yaş 30. Kadın için de erkek için de.

@Brkgn, sadece kendinden küçükle evleneceksin, hatta 10 yaş fark olursa ne alâ kafasıyla büyütülen türk erkeği için gayet doğal dediğiniz evet. Ben de diyorum ki o kafadaki erkekler ve kadınlar minikken evlenir ve evlensin de zaten bunalıma girmemesi için. Ama diyelim ki diğer yazdığım sebeplerden ayrı istediği halde nasip olmamış ama evlenmek isteyen kadınlara sanki bir hastalık bir kusurmuş gibi "evde kalmış" lafı nedir, sizden başka dünyada bu tabiri kullanan kaç ulus var acaba. Hiçbi şey değilse bu lafı ettiğiniz insanlar hassas olabilir ve üzülebilir, bari böyle düşünün ve hemen evlenin çocuklar, yoksa birkaç yıla sizinle de öyle kafa bulacaklar, ne acı.

@mslny 35 yaşına gelmiş, hayatında her şey yolunda ve her yaş kadından talep gören bir erkeğin 23-24 yaşında bir kadını tercih etmesi kadar doğal ne olabilir? daha genç, daha güzel, hayat enerjisi daha yüksek. minikken evlensinler, bunalıma girmesinlerlik bir durum yok bence.

evde kalmış lafını da bir aşağılama olarak kullanmıyorum. çevremdeki kimse kullanmıyor. gereğinden fazla hassas yaklaşıyorsunuz. biri gidip evlenmemiş bir kadına evde kaldın sen diyorsa geyik yapıyordur zaten. gülüp geçmek gerek.

kızlar için 23'ten sonra başlar. erkekler için 35 sonrası.

@brakgn, Kim neyi tercih eder ya da etmez kimseyi ve beni ilgilendirmiyor zaten, yetiştirilme şeklinizde bu doğal, neyse ki dünya sizlerden ibaret değil ama işte çocuklarınız, insan onlar için üzülür en fazla.

Ayrıca lafta aşağılama değil deseniz de hakikâtte aşağılamadır, zihniyetinizdeki herkes aynı geyiği(!) yaptığında karşılığında nasıl bir tepki bekliyorsunuz anlamak mümkün değil, çünkü komik değil, hani bilmiyorsanız diye söyleyim=)

aşık olduğunuz insanın düğün fotosunu gördüğünüzde

İkinci el bulunabilir o fiyatlara. 12" çok küçük değil diyorsan thinkpad x230'ları önerebilirim. Hem ucuz, hem performanslı, hem tank gibi. Pilleri de iyi gider.

ev içinde kullanacaksanız farketmez. herhangi bir elektrikçiden temin edebilirsiniz.

kara mizah iyidir.

benim geç keşfettiğim bir film oldu maalesef. birkaç ay önce seyrettim ve bayıldım. hatta içindeki bir sürü repliği mp3 olarak indirip kestim ve whatsappta vs kullandım. harika oldu :)

mesela bir arkadaş yeni birini eklediğinde whatsapp grubuna "hoşgeldiniz kazım bey, hoşgeldiniz nejla hanım" sesini gönderiyordum millet kırılıyordu gülmekten :) baya bi süre whatsapp ta yazışmadım ses gönderdim :D

Bayılıyorum!
En sevdiğim filmlerden biridir. Ne de eğlenceli bir dönem eleştirisidir. Aklıma gelmişken bir Terk Edildim dinleyeyim.

@Fusha Bana da gönder :)

Her karşılaştığımda izlerim ben de, muhteşem bir film değil mi ya?

Tam soundtrack'ini de ben şöyle bırakayım sevenlerine: www.youtube.com

allahım kör et beni!

hamdicim 30,5 yaşına kadar maaşın ortalama 2800 gibi olduysa 100bin iyi atmışsın bankaya. arabayı da almışsın.

hamdiye oynayan kızlar olaydan bağımsız.

eğitimi yoksa 0 denebilir. Bankada 1 trilyon olsa dahi.

2800 maaşla 100 bin birikim ve 30 binlik arabayı nasıl yaptığını açıklarsa normale biraz yaklaşır ama hala çok normal değil daha çok çalışıp kariyer yapmalı. artık para kazanma zamanı gelmiş...

hamdi maaşı az olan bir otuzbuçuk yaşında adamdır.

nereden bulup üzerine yattıysa o 100bin ile araba da afiyet olsundur.

malesef evli adam minimum 3000 kazanmalı, o da eşin de çalıştığını hesap edersek tabi

o maasla hamdi kendini oyuna diziye versin istanbuldaysa eger ankaradaysa komple evlenmesin

hamdi o parayi o maasla biriktirmis olamaz. miras mi kaldi acaba hamdi'ye? biriktirmisse de ailesinin evinde yasiyor ve eve hic bir katkisi olmuyor diye dusunurum. demek ki hamdi kotu bir evlat. olay istanbul'da gecmiyorsa degerlendirmeler degisebilir tabi. hamdi kizlarin kendiyle oynadiklarini bile bile onlari watsapinda tutuyorsa ozguven problemi olabilir. silkelenip kendine gelmeli, kizlardan kurtulmali, arabayi satip bisiklet alip spora yazilip forma girmelidir. bu esnada biraz tembel olan bu kardesimiz isine de odaklanmali ve daha yuksek maasli bir is bulmaya calismalidir. gene de onemli olan materyalen nerede durdugu degil kendini nasil hissettigidir.

Hamdi'nin maaşı az. Hamdi'ye miras falan kaldı herhalde bir yerden ama hazıra dağ dayanmaz. Hamdi evlenecekse en az aşağı yukarı kendisi kadar kazanan bir kadınla evlenmeli ki sıkıntı çekmesinler. Gerçi İstanbul'da yaşıyorlarsa o para da yetmez. Yani yeter de hep ucu ucuna yetiştirmeye çalışırlar, rahat bir yaşamları olmaz. Bu benim görüşüm.

@herkeş

olm hamdiye niye bu kadar odaklandınız, kendi kıstaslarınızı söylesenize, hamdi garibanın teki ya :( vurmayın.

hamdi kral adam bence, son durumda ki net maaşı 2800 lira olmasına rağmen 130bin lira yatırım yapmış olması hamdinin ne kadar şahane birisi olduğunu gösterir. yani hamdinin eğitim durumunu bilmesek de 24 yaşında mezun olmuş olsa, 6 yıllık profesyonel iş hayatının sonunda 2800 aldığını hesaba katarsak başlangıç maaşı ve geçen 6 yılda 130 bin birikim;

6x12=72
130000/72=1800

teknik olarak mümkün görünmüyor. Hamdi ya üniversiteyi okumadı, ya okurken çalıştı ya arada bir yerde farklı bir işten rant sağladı ya da en kötü ihtimal sahip olduğu bu birikim hamdinin kendi kazancı değil. karanlık bir adam da olabilir bu hamdi.


her ne olursa olsun, maddi gelirden bağımsız hamdi adamdır tabiki de.

edit: benim hayata bakış açım, konfordan ibaret. yani bir insan sadece konforu için çalışır diye düşünüyorum.
bu yüzden de ya sevdiği bir işi yapıp ihtiyaç önceliklerine göre mutlu olacak
ya da sevmediği bir işi yapıyorsa maddi olarak 45 yaşından sonra kendisi çalışmadan hayatını idame ettirebilecek durumda olacak (yatırım olabilir, kendi işi olabilir, birikim olabilir). Bunlar iyi senaryolar.



Ancak günümüz türkiyesinde ortalama olarak 30 yaşında bir adamın 3000+ geliri varsa(ki hamdinin bu düzeyde) ''yani'' diye niyelendirebilirim.
üstüne 1 tane arabası varsa ''eh işte'' diye nitelendiririm
Aylık gelirini 4500 bandına(hep bu kelimeyi kullanmak istemişimdir) çekmiş 30 yaşında bir adamsa ''normal'' olarak nitelendirirm.

6000 üstündeyse aylık geliri ''iyi'' olarak nitelendiririm.

Bu bahsini ettiklerim de kötü senaryolar.

Hamdi o maasla o parayi iyi biriktirmis. Kendi sartlari içerisinde iyi performans gostermis Hamdi. Gayet iyi.

Ben erektil disfonksiyona takildim. 2800 tl maas seni kurtarmaz Hamdi.

hamdi rüşvet falan alıyor herhalde.

100 bine büyük şehirlerde düzgün bir ev alamaz, 2800 lira maaşa da ev taksitlerini ödeyemez.

bence spora yazılsın.

ben hamdi olsaydım istanbulda o para yetmezdi.
başka her şehirde yeter diye düşünüyorum
bankada yüz bin iyi para
ama istanbulda devede kulak kalır
araba 30 binlik her yerde iyidir
kızlardan birini seç yuva kur hamdi yoksa senden bi bok olmaz. 3-5 sene sonra göt göbek birbirine karışacak derdim kendime. kim alacak seni o saatten sonra.
di mi hamdi ?

arkadaşlar hiçbiriniz istanbul dışına çıkmamış galiba
kocaelide yaşıyorum. sadece maaş ile 2 ev aldım. bugün nakit değeri totalde 220-230 bin tl
türkiye istanbuldan ibaret değil.
hamdi iyidir
sevin hamdiyi

midem bulandı bu ne biçim soru

Bir de hamdi o maasla ev taksidi odeyemez kolay kolay +1. Hamdi bence arsa alsin. Birkac yil sonra ev alabilir bu sayede.

İyicedir.
Database'e eklerler, pozisyon olursa belki ararlar.

hiçbir şey olmaz. at tabi

Olumlu, ben 2 kere yaptım, ikisinde de dönüş oldu.

"kim bu yiğit, tanışalım hele" de diyebilirler, "kim bu dallama niye cv'sini attı ki şimdi" de... bence riske değer.

mutluluk genellikle "acaba mutlu muyum ?" diye sormadığın geçici bir andır.

edit: daha spesifik olarak tablo çizeceksek eğer mesela öğlene doğru güneşin hafifçe odadan içeri sızmasıyla gözlerini açtığında sevgilinin sana sarılarak masum masum uyuduğunu görmek. bir cumartesi günü.

sevdiceğin dizine başını koymuş uyuklarken gözünü açıverdiğin anda gözünü kırpmadan seni izlediğini gördüğün an olabilir bence ;_;

Arzularına kavuşmak, korktuklarından emin olmak.

bunu çok sevdim. benim de böyle irili ufaklı bir sürü minik mutluluk fotoğraflarım var. çocukluğumdan beri aklımdan çıkaramadığım bir tanesi yine karlı buzlu,

sibirya'dayım. minik oğlanla çıkıyoruz evden sabah. anası DASVİDANYA REBYATA deyip kapıyı kapatıyor arkamızdan. ladam var. iyi değil ama kötü de değil, mis gibi araba hehe. atıyorum bebeyi arkaya. hem okul hem de buz hokeyi çantasını da koyuyorum yanına. bir yandan ellerimi ovuşturuyorum ısınsınlar diye, diğer yandan minik kürekle arabanın üzerindeki kara buza girişiyorum.

bunu düşündükçe bayağı bayağı sesli olarak gülüyorum. acayip hoşuma gidiyor. akşam kurstan alacağım sonra bebeyi. kıpkırmızı yanaklarıyla, nefes nefese neler yaptığını falan anlatacak.

mutluluk için bu tarz belki binlerce "fotoğraf" oluşturulabilir ama benim için en belirgini bu sanırım. kaldı ki öyle kesinlikle çocuk sahibi olmak isteyen biri de değilim. hem sorumsuzum hem de ayrılıktan aşırı korkuyorum, çocuk sahibi olduktan sonra terk edilirsem muhtemelen depresyondan ömür boyu çıkamam.

şu bebelerden bi tane istiyorum ama işte, var mı böyle bi tatlılık ya,

www.youtube.com

spesifik olarak niye böyle bi şey var kafamda bilmiyorum ama sanırım hem fazlasıyla basit hem de düz adamın mutlu olmak için ihtiyaç duyabileceği her şeyi içeriyor. evlat ve eş var, mutluyuz ve hayatımızı paylaştığımız biri var. kalkıp gittiğimize göre işimiz var. çocuğu hokeye yazdırmışız, belli ki az buçuk para da var. kar var, buz var, buz hokeyi var. daha ne amk mis gibi hayat. yalnız sibirya değil de petersburg veya ne bileyim kuzey avrupa'da falan hamburg yahut stokholm olsa daha iyi gibi. sibirya'yı çok severim ama artık 16 yaşında değilim, imkanım olsa gerçekten gidip de yaşayabilir miyim bilmiyorum. yerlisinin bile kaçmaya çalıştığı yerde çiğ çiğ yenmekten korkuyorum biraz. ha bi de babamla böyle şeyler yaptığımızı hatırlıyorum, onun payı olabilir. ben oturuyodum arabada, o kar falan kürüyodu. çok eğlenceliydi. her taraf kar buz ama sen sıcacık arabadasın. bi yerlere gideceksin. ne güzel yahu. düşünsene eşinle ortak yeni bi canlı yapıyosun ve bu canlı "iyi ki babam var lan" falan diyo, mutlu oluyo sfjksfs süper bi şey.

Disarda deli gibi firtina varken, ruzgarla karisik yagmur camlari doverken youtu.be esliginde los isiklar altinda bir kadinla sessizce usulca dans ederek opusmek..
Ya da yazlik bir yerde denize sifir bir evde sert bir kis ayinda deniz kudurmus, sobada cay demlenirken battaniye altinda kitap okumak..

özenle hazırladığım bir çalma listesini çam ağaçlarının altında yemyeşil bir göle karşı hamakta yatarken dinlemek. hava sıcak olsun ama rüzgar serin essin, uykum olsun, öyle yatıp dinlerken sızayım.

Kış gününde dışarıya çıkmak zorunda olmadan dışarıdaki o güzel kar görseli eşliğinde sıcacık odada yatağın içinde karşındaki ekranda back to the future oynarken sıcak salep içmek.
Bu görüntüye eşlik edebilecek tatlış bir kedi de varsa yanınızda oh daha ne olsun.

@tuarek; Geçmiş olsun.

Hicbir dis etken ya da sarta bagli olmadan, icinde sahip olduklarinla yetinmek, onlardan sukran duymaktir. Durduk yere gobek atasi ya da insana sarilasi gelmektir. Sarta baglamadigin zaman en makbul olanidir.

bir şeyi düşünmediğin, bir şeylerin umrunda olmadığı anlar mutlu anlardır bana göre ve insanlar genellikle mutlu olduklarında mutlu olduklarının farkında olmazlar.

mutluluk hep uzaktan görünür. ona ulaştığında mutlaka yolda değişmiş olursun ve başka arzular ortaya çıkar.

bence mutluluk fantezisini kurduğumuz manzaraları hayal etmek veya gerçekleştirmekten farklı bir şey.

mutluluk gerçekten tatmin olmakla ilgili bir şey. bekletinlerin doyurulduğu bir tatmin değil ama. çünkü bunu sonralandırmak mümkün değil.

beklentilerin yok edildiği, her şeyin olduğu haliyle anlaşılıp kabul edildiği anda gelen bir tatmin. budistlerin nirvanası, mutasavvıfların fenafillah'ı veya gün içindeki küçük ani aydınlanmalarımız örnek verilebilir. bunu da hep sürdürmek pek mümkün değil.

Tek motorlu pervaneli ucakla daglarim vadilerin ustunde suzulmek.

Gerçekten sevildigimi bilmek beni çok mutlu ederdi. Yalnızlık bana gore değil :)

İnsan el kitabında x kare eğrisi olarak geçer okumadın mı hiç kullanım klavuzunu? X burada yaş, kilo ve boyun bir fonksiyonu.

valla ben gün içerisinde 8-10 bardak içiyorum arada, henüz kalp krizi geçirmedim.

Alışkın olup olmamak da kafeine toleransını etkiler bence.

cebimdeki bütün para. yoksa batıyor.

Pro +1
Cebimde para kaldığı görülmemiştir :/
Ben bunun hesabını pek yapamıyorum, çünkü her ay kredi kartı ile taksitle aldığım büyük şeyler de oluyor, taksite bağlamadığım onlarca küçük alım da. Bakıyorum kredi kartı sakin, aksiyon kamera alıcaktım, dur bi bakayım diyip alıyorum. Benden adam olmaz..

elektronik ve yemek hariç bişey yok. onları sayarsak ayda ortalama 500 civarı ya var ya yok bu sıralar. o da elektronik alışverişi yaptığımdan.
ama eskiden 3 bini bulurdu içki sıçkı derken...

*her ay en az 2.5 3 k arası bisiklete gidiyor çok net. (bu ay stages powermeter aldım mesela, bir de pmp rs04 jant)
*giyime kuşama para vermiyorum, iplemiyorum çünkü ne giydiğimi, benim içim yakışıksdfksg
*bahçenin bakımıydı köpeğin mamasıydı evin faturasıydı falan derken 1k da oraya gidiyor diyelim.
*telefon-internet faturaları toplamı 200 civarı galiba


bunları aklıma getirdiğin için sana nalet gitsin @binder!!!!