[]

bigfour'da danışmanlık

şu bigfour denetim firmalarının danışmanlık -advisory- kısmında şartlar nasıl? audit ve tax gibi düşük maaşa it gibi çalıştırıyorlar mı?




 
genel olarak it gibi çalışmazsın ama satış müşteri tatmini gibi pek çok hedeflerden dolayı it gibi olmalısın, para kazandırmazsan kovulursun. tabi bu dediğim kıdemli pozisyonlar için geçerli. altta emek yoğunluğu artıyor.


  • yeahbutso  (02.08.19 11:47:13) 
[]

sınav sorusu [amerikan hukuk fakültelerine giriş]

soru ekte. cevap d diyor. saçma değil mi?




 
değil. yapılan tüm testlerde 20.7 nin çok altı olduğunu söylerken ekstra bir testte buna yakın bir sonuç çıkması kanıtı zayıflatır.


  • cek  (24.07.19 19:04:04) 
mesele kanıtı zayıflatması değil, şıkların hepsi kanıtı zayıflatıyor zaten. mesele en çok zayıflatanı bulmak.


  • slhmlr  (25.07.19 09:04:39) 
tamam işte en çok zayıflatan şık o. sadece a şıkkı zayıflatmaktan öte geçersiz kılıyor.


  • cek  (27.07.19 12:15:04) 
b ve c şıklarındaki olaylardan ötürü ülkede ergenekon-balyoz davaları düştü kardeşim. nasıl zayıfltmıyor bunlar argümanı?


  • slhmlr  (27.07.19 14:32:47) 
demek ki senin mantık işleyişine uygun değil bu hukuk işleri, kendini fazla yıpratma kardeşim.


  • cek  (30.07.19 15:22:31) 
b ve c sikki goreceli seyler, neden zayiflatiyor hic anlamadim expert witness'i? istedigin kadar expert witness tarafli de, tarafli oldugunu gosterecek elle tutulur kanitin yoksa kimse sallamaz.
a sikkinin konuyla alakasi yok bence, icindeki bir maddenin degistirilmesi o kanitin etkisini azaltmaz, baska bir sey ortaya koyar.
dolayisiyla d sikki olmasi gereken sik.
  • kassiopeia  (30.07.19 16:01:18 ~ 18:01:02) 
expert diyo ki ben x bombasını 10 kere denedim 20.7 den küçük çıktı.


a şıkkı diyo ki ama y bombası 25 çıkıyo.

expert güneş gözlüklerini takıp banane aq diyo.

b ve c şıklarına da ben bilmem hakim bilir diye yargıca bakıyo.

d şıkkında ise jüri üyelerinin kafasında bi soru işareti oluşuyor. ulan adam bize 10 denemenin 10unda da şöyledir dediydi. bak 11. denemede farklı çıkmış. yürü git lan diyolar. başka expert çağırıyorlar.

e şıkkında ise, expert: hakim bey ne gerek var ya 100 denemeye falan, bu işin uzmanı benim diyor.

bu denemenin 10 mu 100 mü olacağına karar veren bir bomba yüksek üst kurulu olmadığından cevap 11. denemenin expertin dediği aralığın dışında çıkması.
  • yuzo  (30.07.19 16:23:10 ~ 16:27:26) 
[]

insan ilişkilerinde iyiyim diyen var mı?

kötüyüm diyen çok var da, iyiyim diyen (psikolog, pazarlamacı gibi tipler haricinde) görmedim. ben mesele small talk yapamıyorum, saçma geliyor tanımadığım birisiyle havadan sudan konuşmak. negatif yanı, hayatımda az insan var. pozitif yanı, az insan kötü bir şey değil :)




 
Bence iyiyim.


  • Amaranta ursula  (28.06.19 22:29:29) 
Ben de iyi olduğumu düşünüyorum ve yukarda saydıklarının hiç biri değilim :) Ama çıkarım varsa :D


  • superfluid  (28.06.19 22:33:30) 
Small talkda iyiyim. Öğrenciyken pazarlama vb işlerde çalıştım. Ama bu muhabbeti sevdiğim anlamına gelmiyor. Muhabbetinden keyif aldığım bir iki insan var.


  • ruhen hastayim ben  (28.06.19 22:37:33) 
Son üç dört yıla kadar bu işin kompetanıydım ama artık ya yaşlandığımdan ya da hümanist yanımı kaybettiğimden uzak duruyorum. Muhatap olmuyorum kimseyle.


  • somethinginthewayshemoves  (28.06.19 22:58:59) 
Ben de iyiyim ya. İş, arkadaşlık, duygusal ilişkiler falan fena değilimdir, sağlam ilişki kurarım. Gereksiz sohbetlerim de oluyor ama. Her an her yerde alakasız biriyle boş muhabbet edebiliyorum.


  • aquarium  (28.06.19 23:58:18 ~ 29.06.19 00:10:22) 
Ben iyiyim.
Gerçi psikoloğum beni saymazsın sen şimdi.

  • bir nick var benden iceri  (29.06.19 00:23:58) 
iyiyim, çevremdekiler insanlarla çok rahat ilişki kurduğumu söylerler.


  • mysql34  (29.06.19 00:40:35) 
kesinlikle hiçbir insani ilişkimden memnun değilim


  • sameidiot  (29.06.19 10:36:31) 
[]

mutfakta böcek gördüm

evet ışığı açtığım gibi tezgahta büyük sayılabilecek bir böcek gördüm, hemen kenara bir yere kaçıştı. sıkıntı şu ki yurtdışındayım, bu evdeki son 23 günüm, hiç ilaçla falan uğraşmak gelmiyor içimden. dahası sınav haftasındayım zamanım da yok. bu böcek sıkıntı yaratır mı yoksa koy rahvan gitsin mi? böceklerden tiksinme derecem de biraz yüksek.




 
muhtemelen hamam böceği
hiç uğraşma görmemiş gibi yap kapat ışığı git, bir sıkıntı yaratmaz çok iğrenç olmalarına karşın gün içinde karşına çıkmaz çok geceleri mutfakta fink atmayı severler genelde
kaynağı bulamazsan 20 gün değil 2000 gün olsa çözülecek iş değil ayrıca
  • vedatchilipeppers  (08.06.19 00:53:26) 
Açıkta yiyecek bırakma.
Görmemiş gibi davran.
Muhatap olma.
En güzeli bu.
  • Mirket  (08.06.19 01:06:58) 
Haha ayni seyi ben yasadim. Muhtemelen hamam bocegidir. Merak etme baya korkaklar. Gun icinde zaten gormezsin. Gece gordugunde isigi acar acmaz kaciyorlar. Nemden dolayi bu mevsimde ortaya cikiyorlar galiba. Ben de 10 haziran gibi gormustum, sonra haziran sonu ciktim evden. Maksimum 2-3 kere gorursun bence. O yuzden hic ugrasma. Apartmani ilaclatmaya kadar gidebilir cunku.


  • hayley williams ile evlenecek genc  (08.06.19 04:47:48) 
[]

3 deftere 64 lira verdim

160 sayfa büyük boy kareli defter hepsi, 64 lira tuttu. kazıklandım mı yoksa türkiye'de fiyatlar bu seviyelerde mi artık?




 
yeni Türkiye'de 50 TL = 20 eski TL


  • angelofdeath  (02.01.19 17:22:53) 
spiralli mi, kapak karton mu, sert mi, plastik mi, üstünde telif haklı bişeyler var mı, marka vs. ye göre değişir. çok da pahalı değil.


  • not dark yet  (02.01.19 17:23:34) 
160 sayfa a4 defterler 20 tl bazında genelde.


  • kablelvuku  (02.01.19 17:23:42) 
evet şimdi n11'den falan baktım, 20 tl civarı dolanıyor fiyatlar benim defterler için. ulan 5 yıl önce 5-6 lira verirdim tanesine max. ülke bitmiş, tam zamanında yırtmışım ülkeden ayrılmakla yeminlen.


  • slhmlr  (02.01.19 17:25:21) 
kağıt üretilmiyor artık. ithal etmek varken niye üretilsin?


  • sutlu nescafe  (02.01.19 17:33:31) 
Kağıt üretilmiyor artık değil. Şu milleti 5 kuruşluk bilginizle galeyana getirmeyi bırakın artık. Kağıt üreten bi çok fabrikamız var illa devletin olmasına gerek yok ki bence olmamalı da zaten. Sorun kağıdın hammaddesi selülozun ithal ediliyo oluşu.


  • Mcfly  (02.01.19 18:05:15) 
Haftsonu 12’li kucuk post-it lerden aldim 30 kusur lira.
Gecen sene 12-13 lira filandi.

  • battal gemalmaz  (02.01.19 18:14:37) 
Cozum aliexpress


  • nax  (02.01.19 18:16:13) 
normal.

daha ucuza da var, ama artık bu fiyat da gayet normal oldu maalesef...
  • babilbaligi  (02.01.19 21:41:23) 
[]

kadınlar ve instagram hesapları

instagram'da paylaştıkları, takipçileri vs bir kadının özel hayatı -ilişkileri özellikle- hakkında ne kadar bilgi verebilir? mesela iki gün önce tinder'dan eşleştiğim bir kadına, hadi bunu da bi deneyelim kafasında "one-night stand için buradayım, senin için uygun değilse unmatch edeyim" dedim ve "not problem :p" cevabını aldım. normalde türkiye'de bu tarz direkt kadın zor bulunduğundan şaşırdım tabii (yurtdışındayım), instagram'ına baktım kadının tek bir bikinili ya da "teşhir" fotosu da yok. sadece kız arkadaşlarıyla falan fotolarını atmış. bu kadın bir istisna mı yoksa cidden instagram kişiler hakkında çok mu az bilgi veriyor?




 
hesap sahte olabilir belki
sahte = baskasiymis gibi izlenim veriyor

belki de: bobrek avi
  • acetaminophen  (05.10.18 21:35:58 ~ 21:49:57) 
Kadın konsomatris olabilir. Seni bir mekana davet Edip iki bardak biraya 2000 TL hesap cikarttirip soyabilir.


  • scorpion37  (05.10.18 21:39:45) 
sahte hesap değil, üniversite öğrencisi burada, twitter'ı vs belli.


  • slhmlr  (05.10.18 21:41:43) 
One night stand yasayan bi kadin niye “teshirci” filan olsun ki?

Gayet normal insan iste.
  • kuehles blondes  (05.10.18 21:46:03) 
sizin instagram hesabınızda çıplak resimleriniz var mı? Siz yaptığınız için mi "one night stand yaşayan kişiler başka yerlerde de kendilerini teşhir ediyorlardır" düşüncesi oluştu?
cevap "evet var" ise, bir şeyi siz yapıyorsunuz diye normal o olmak zorunda değil.
cevap "hayır yok" ise, one night stand yaşayan erkek kendisini teşhir etmiyordur ama kadın illa ki ediyordur düşüncesinin oluşması çok sağlıklı değil.
  • sopiro  (05.10.18 21:52:38) 
sevgilisiyle aldigi nefesi paylasanlar da var, bir tane bile fotograf koymayan da var...

profilini incelesen imam hatipli sanacagin, fakat sevgilisiyle dehset aktiviteler yapanlar da var...(yazmak istemiyorum, coluk cocuk okuyor)

yani instragram profili bir fikir vermez, yaniltabilir.
  • tabudeviren  (05.10.18 22:02:38) 
lol sevişen herkes instagramda kendini teşhir mi ediyor sanıyorsun :D


  • dafuq  (05.10.18 23:43:57) 
çünkü seni fan club kısmına değil, kafası uyan bölümüne alıyor yurtdışındaki hatunlar. Ben de yurtdışındayım ve şuan instagramda 700 falan arkadaşım olmasına rağmen (hiç açık saçık foto yok kapalı kesap sadece arkadaşlar), en fazla etkileşimi olan benim. İnsanlar sanal değil sosyal hayata önem veriyor. ee o zaman neden sanaldan tanıştık diyorsan da, bazen sevişmek istediğin kişiler etrafında değildir ondan.


  • biohazardous  (05.10.18 23:51:24) 
kaç takipçisi var kaç takibi var?


  • prasinos  (05.10.18 23:55:51) 
instagram onun göstermek istediği. gerçekte olan ise bambaşka.
ons olayı da o anki ruh haline bağlı. uygun şartlar altında en uslu kız bile bunu deneyebilir. instagram profili ip ucu olamaz.

  • orpheus  (06.10.18 00:12:49) 
[]

yurtdışında meyve niye çok pahalı

ulan 3 portakal 1.5 öyro öeeh ya. elektronikte, otomobilde falan bu kadar gelişip meyvelerin hâlâ taneyle satılıyor olması nasıl açıklanabilir? meyve üretiminde mi sıkntı var? et mesela çok ucuz, hani tarım ve hayvancılık zayıf desen değil.




 
Çoğu ülke yurtdışından alıyor. Fas ispanya vs hangi ülkeden bahsediyosun?


  • Boris  (03.10.18 20:59:38) 
abd ve ab. bizde ucuz olmasının sebebi yerli üretim olması mı?


  • slhmlr  (03.10.18 21:01:37) 
İtalya'da pazarda portakalın 3 kilosunu 1 euroya alıyorum, siz İzlanda'dan falan bahsediyorsunuz heralde? Kuzey'de daha pahalı tabi, üretim ya da ihraçla alakalı olduğunu sanmıyorum, yaşam standartları daha yüksek olduğu için, insanlar o kadar portakala o parayı verebildiği için o paradır diye düşünüyorum.


  • mirafiori  (03.10.18 21:02:54 ~ 21:03:24) 
ülkeye göre değişir, yerli üretim yoksa pahalıdır, finlandiyada patlıcan'ın tanesinin 1-1.5 euro olduğunu hatırlarım :)


  • gezegen olan pluton  (03.10.18 21:09:58) 
hayvancılık yapıyorlar ama portakal yetiştiremiyorlar doğal olarak. türkiye'de de 3 portakal için 1.5 lira veriyoruz. belki daha fazla. asıl pahalı olan türkiye


  • burya  (03.10.18 21:12:17) 
Belçika da 4 kilosunu 3-4 euro ya alıyorum. İsviçrede tavuğun kilosu da 20 frank ülkeye göre değişir.


  • Boris  (03.10.18 21:17:39) 
portakalin tanesi 0.5 euro ise kanada'ya gore ucuz. ulkenin iklimine ve meyve/sebzenin geldigi yere olan uzakligina ve mevsime gore durum degisiyor. ters bir mevsimde binlerce km uzaktan gelen kirmizi dolmalik biberin tanesine $5 fiyat cektiklerini gordum.

turkiye'nin topraklari verimli, iklimi super ama icine ettik, yazik oldu, oluyor.
  • cooperr  (03.10.18 21:20:13) 
Ucuzmuş 3 portakal 1,5 euro. Burda 1 kilo 28-36 kron falan. Ortalama 3 euro yani kilosu.

Neden pahalı? Evvela AB içinde maaşlar ve giderler yüksek. Sen 10 kuruşa mal edebilirsin bir malın kilosunu onlar aynısını 10 euro cent'e mal eder.

Ayrıca kalitesiz mal yok gibi burada. Ülkede yetişmiyor hiçbir şey ama hayatımda yemediğim lezzette meyveler tattım burda(İsveç).

Eu dışından gelirken de belli kurallar dahilinde geliyor. Ekstra vergisi var, testleri var, standartları var.

İncir'in buruş buruş eskimiş olanı Türk Malı burada tam 10 kron. Düşün 1 adet incir. Biz ağaca tırmanıp toplar yerdik Adana'da. Para vermedim ömrümce.

Bir de pazar yok market var. Marketin de gideri yüksek haliyle. Kasiyer dediğin insan ayda en az 1400 euro kazanıyor. Doktorlarımız öyle kazanıyor bizim.
  • bos gezenin bos ustasi  (03.10.18 21:24:21) 
3 portakal yarım kilo gelse kilosu 3 euro yapar. türkiye'den ucuz.

sanalmarkette stok yokmuş. link atamadım. carrefour'da 7,95 imiş.

www.carrefoursa.com
  • spirit crusher  (03.10.18 21:35:35) 
Neee?! A;manya'da cogu zaman indirim yapiyolar ozellikle kisin 2kg i 99 cent flndi yani.


  • superfluid  (03.10.18 22:08:30) 
Pahali falan degil ki. Hatta Avrupa'da bazi meyveler sasirtici derecede ucuz geldi bana. Geri kalanlari da normal. Avrupa'da pahali meyve sebze gormedim ben.


  • stavro  (03.10.18 22:12:23) 
Onların alım gücüne göre bakınca ucuz. TL'ye çevirince pahalı.


  • orient blue  (03.10.18 22:41:17) 
Çünkü insana değer veriyorlar. Gelişmiş ülkelerde iş gücü gerektiren herşey gelişmemiş ülkelere göre daha pahalı oluyor. Meyve yetiştirilmesinden markette satışına kadar çok fazla insan emeği gerektirdiği için daha değerli haliyle.


  • talasas  (04.10.18 00:08:22) 
Avusturya'da pazarlarda sebze meyve gayet ucuz, ayrica avokado, yaban mersini turevleri vs gibi seyler de turkiye'ye gore ucuz, organik tavuk da cok ucuz. Euro kazanip euro harcayan adam icin satin alim gucune bakacaksin, tl'ye cevirmek hele hele simdi gayet sacma


  • themeningrey  (04.10.18 00:18:32) 
çünkü çiftçi de kazanıyor.


  • sttc  (04.10.18 00:57:53) 
Mevsim, tarım alanlarına uzaklıkla alakalı fiyat farkları normal, ama sanırım hatayı euro/tl oranlayarak yapıyorsunuz.

3 portakal 1.5 para birimi, Türkiye'de 3 portakalı 1,5 para birimine alabilir miyiz?

Domatesin kilosu 2,5 para birimi, e bizde daha pahalı şu an?

Maaş oranları aşağı yukarı aynı olduğu için para birimi olarak karşılaştırabiliriz, alım gücü açısından.
  • John Bloor  (04.10.18 09:14:20) 
Geçen biri paylaştı Hollanda’da markette muzun kilosu 0,98 € idi.


  • kumulatifvergimatrahi  (04.10.18 09:27:17) 
Bir de şöyle bir durum var, yurtdışındaki çoğu ülkede bizim gibi bir meyve yeme alışkanlığı yok (Tüm karpuz almak, akşam dev meyve tabağı yapmak, vb.).


  • marla is in my head  (04.10.18 11:46:52) 
yurt disi derken, hindistan'da sri lanka'da tayland'da filan baya ucuz oluyor cogu meyve.

avrupa'da, abd'de, au'da filan maliyetler yuksek. adam saat ucretleri yuksek. emek isteyen hersey pahalidir.
misal, batili ulkelerde tavuk eti kirmizi etinden daha pahalidir. nicin? sebeplerden biri de, tavuk kucuk oldugundan kesim & hazirlanma vs. prosesin daha cok adam saat gerektirmesi.
bizdeyse saatlik ucretleri ihmal edebiliyoruz galiba, keza hindistan, tayland gibi muasir memleketlerde :P
  • viva paulista  (04.10.18 12:28:45) 
Bir başka göz önünde bulundurmamız gereken faktör de, en güzel malların ayrılıp oralara gönderildiği gerçeği.

Yani o ürünler 1. kalite ve o fiyata, kalanlar 2. kalite bizim marketlerde, bu fiyata.
  • captainobvious  (04.10.18 12:32:30) 
[]

miras, boşanma gibi konular ve allah

kuran'da bakara, nisa gibi surelerde bu konularda düzinelerce ayet var. böylesine ûlvi, evreni yaratmış, aklın almayacağı denli kudretli bir supreme being'in miras, boşanma gibi ufak sosyal meselelere bu kadar takık olması çelişki değil mi? bunları indiriyorsa her konuda ayet indirebilir, ki daha kadının hep daha aşağıda bir pozisyonda tutuluyor olması gerçeği var ama ona değinmiyorum. miras çok önemliyse fiyat teorisi hakkında da ayet inseydi, ya da devlet hangi oranda vergi almalı falan bunlara değinilseydi kutsal kitapta. ki vergi ve fiyat meselesi daha hayatî toplum için.

inanmak için okuyorum kuran'ı ama bu kadar personalize edilmiş bir tanrı figürünü kabul edecek durum göremiyorum kendimde.


 
miras önemli bir konu.

benim görüşüm kuran sırlar kitabı değil. okuyunca çok büyük sırlara vakıf olmayı beklersek haksızlık olur diye düşünüyorum ki vakıf olan da vardır. ama her okuyuşta vakıf olmak demek herkesin müslüman olması demek. o zaman imtihan ya da irade olmaz.

ayrıca bu kadar güçlü bir varlık aklın alamayacağı muazzam yapılar yaratmışken küçük gibi görünen konularla ilgilenmiş ama muazzam yapıları yaratırken zorlanmamış ya da kaynak harcamamış. ona göre belki de en fazla göz açıp kapamak kadar zor. (hatta hiç zorluğu yok ama anlaşılsın diye ölçeklendirdim) hem küçük gibi görünen şeyler belki yaratıcı nezdinde bu azametlerden çok daha önemlidir ve bu, yaratıcının insana verdiği kıymeti gösteriyordur? (ilahiyatçı değilim, kendi düşüncem.)

burası alıntı. kuran'da devlet ve vergi:

"Kur'an'da mali mükellefiyetlere çeşitli ıstılahlarla temas edilmiş, nihayet bunlar içinde zekat ve sadaka ıstılahları, müslü-manlann devlete ödedikleri her nevi vergileri ifade eden ıstılahlar olarak yerleşmiştir.

Kur'an'da mali mükellefiyetleri ifade eden "taam" (K. 74/44, 89/18,107/3, 69/34, 76/8), "nasib" (K. 6/126,16/56), "hak" (k. 51/19, 70/24, 30/38, 6/141,17/26), "infak" masdarımn tasrifi (K. 2/3,195, 215, 219, 239, 261, 262, 264, 265, 267, 270, 272, 273, 274, 3/92, 4728, 8/36, 9/34) ıstılahları hem Mekki ve hem de Medeni ayetlerde tekrarlanmış, "ihsan" (K. 2/83, 4/36), "birr" (K. 2/177, 3/92) ve "kard" (K. 2/245, 5/12, 57/11,18, 64/17) ıstılahları ise sadece Medi­ne devrinde zikredilmiştir.

Zekat ıstılahı Kur'an'da 8' i Mekki surede[190] olmak üzere 30 ayrı ayette ma'rife (belirli isim) olarak[191] (K. 2/43, 83,110,177, 278, 4/77,163, 5/12, 55, 9/5,11,18, 71,19/31, 55, 21/73, 22/41, 78, 24/27, 56, 27/3, 31/4, 33/33, 58/13, 73/20, 98/5, 7/156, 23/4, 30/39, 41/7) tekrarlanmıştır.

Zekat ıstılahı yukarıda kaydedilen ayetlerin 26 sında namaz­la birlikte aynı ayette,[192] K. 23/2, 4 ayetlerde ise namazla beraber aynı siga içinde, fakat iki ayrı ayette zikredilmiştir.[193]

Zekatın müteradifi olarak kullanılan "sadaka" ve "sadakat" ıstılahları ise Kur'an'da 12 ayette (K. 2/196, 263, 264, 276, 4/114, 9/58, 60, 79,103,104, 58/12,13) zikredilmiştir. Bu ıstılahların yer aldığı surelerin hepsi de Medeni surelerdir."

kaynak: www.ilimdunyasi.com
  • ya ben lan neyse  (29.09.18 23:50:06 ~ 30.09.18 00:03:01) 
Bir çok yeri çelişki doludur


  • medusa  (30.09.18 00:12:38) 
@medusa: örnek?


  • ya ben lan neyse  (30.09.18 00:20:19) 
Ben sorunuza cevap verecek kadar bilgi sahibi değilim ama İlber Ortaylı'nın şu konuşması geldi aklıma:

youtu.be
  • petekpare  (30.09.18 00:21:17) 
abi şöyle bir şey var, eğer yaratıcı varsa, o çok güçlü biri/bir şey. onun için önemli olanı kendi öğrenilmiş bilgilerimizle değerlendirmemiz saçma. müslümanlar buna allahın tasarruf hakkı diyorlar. ayrıca aynı güçteki bir yaratıcı kadını erkekten daha aşağı yaratmış olabilir. kim ne diyebilir? eşit olması gerektiğini kim söyledi bize.

o yüzden inançsızlık bir yerde isyan şeklinde olmalıdır.

kuran konusunda ise okuduğum kadar fazla lokal.
  • devcileyin,  (30.09.18 00:33:25) 
bakış açısı ve dolayısıyla soru yanlış olduğu için buna cevap vermek ne hakikate hizmet eder ne de şüphelerinizi giderir. onun yerine kısaca iki noktayı vurgulamak isterim, olaylara sağlıklı bakmanız ve bir sorgulama sürecindeyseniz bunu sağlıklı yürütmeniz için:

1. "kudretli bir supreme being varsa" koşulu, akabinde getirdiğiniz itirazları geçersiz kılar. kudretli bir supreme being varsa -ki siz böyle bir küme açmışsınız- o, her şeyin en iyisini bilen, her şeyi en iyi yapan ve kudreti sorgulanamaz değil midir? supreme being'e akıl mı öğretiyorsunuz? kadir-i mutlak bir ilahi varlık, sonraki soruları mantıksal olarak anlamsız kılan bir koşuldur. tanrı'yı var kabul ettiğiniz andan itibaren, o'nun olmasını murad ettiği şeyleri sorgulayamazsınız, "şirktir bu" anlamında değil, temel mantık açısından.

2. "personalize edilmiş bir tanrı figürü"nden rahatsız oluyorsunuz, çok güzel. peki düşündünüz mü, burada yazdığınıza göre "kendi kafanıza" uyan bir tanrı figürü istiyorsunuz kısaca. bu, personalize edilmiş bir tanrı figürünün son noktasıdır. yani siz, kısıtlı idrak sahibi bir ölümlü (yani mahluk-yaratılmış) olarak, idrakinizde bir ilah portresi çiziyorsunuz ve ilahın bu kriterlere uymasını bekliyorsunuz. asıl beşerî standartlara indirgenmiş tanrı bu olmaz mıydı, -haşa- yukarıdaki tahtında oturup yalnızca, size göre BÜYÜK sayılan konulara dair hüküm veren bir tanrı, istediğiniz bu.

son not: inanmak için okuduğunuza sevindim. bu niyet gerçek anlamda halisse, serüveninizin inanarak biteceği zaten kesin. ancak "kur'an okuyorum" denerek yapılan en sık ve ölümcül hata meal bataklığına batmak. kur'an okumak denince anlaşılması gereken: anlamını bilmeseniz de arapçasından okumak (çünkü Kur'anın lafzı mucizedir, okumayı bilmiyorsanız muhakkak öğrenin) ve ömer nasuhi bilmen/elmalılı hamdi gibi büyük islam alimlerinin tefsirlerinden anlamını kavramaya çalışmak. o tefsirlerde öyle detaylar göreceksiniz ki bir çırpıda harcadığınız miras, boşanma gibi "ufak sosyal meselelere :)" bu kadar değinilmesiyle ne murad edildiğine dair aydınlanmalar yaşayacaksınız. ve kur'anın özüne inmeye başlayacaksınız.
  • newsman  (30.09.18 00:45:17) 
@newsman

sana cevap vermek babında değil. hatta senden önce yazdığım ve seni kısımsal olarak onaylayan yazımla beraber bu cevabımın da durmasını isterim.

tanrıyı personalize etmek denen şeyin bir tartışmada yeri olabilir. sadece kendi içinde nispeten tutarlıdır. fakat insanı tanrısallaştırmanın hiçbir manası ve tutarlılığı yoktur. hatta tanrıyı kişiselliştirme iddiasını da boşa düşürür. şöyle,

1- ''kuran arapçasından okunmalı çünkü lafzı mucizedir.'' bu basbayağı bir yalandır. çünkü tefsirlerin genelinde kuranda apaçık bir mucize yer almamasının nedeni olarak sınav kapısının kapanmaması olarak yer alır. o yüzden mucize değildir. hatta 'okuyup anlayasınız diye arapça gönderdik'' ayeti de tutarsızdır. çünkü arapçal bilmeyene gönderilmemiş gibi bir anlam çıkar.

2- mirasın, boşanmanın önemli konular olduğunu bir yerlderden öğrenmeye gerek yok. toplum için önemliyse önemlidir. tek özelliği toplum yaşamının tekdüzeliğini korumak. eğer bu konula, tanrının insana biçtiği duruma göre önemliyse(eğertanrıyı personalize etmiyorsak tanrı için önemli olmamalıdır) bugün daha önemli yüzlerce konu olmalıdır. çünkü tanrı insan hayatı için önemli olan konuları bize göstermektedir. ve bu konular yarattığı düzen gereği değişmektedir.

3- inanmak için okuduğundan zaten inanarak bitmesi gereken serüven de saçma sapan bir argüman. yine tanrının yarattığına tanrısallık addetmek. buna karar verici allahsa, onu buna zorlamak gibi bir anlam çıkıyor.

sizin bu primitif felsefi yaklaşımlarınızı eski yunan filozofları bile sizin kitabınızdan bin sene önce çürütmüş. çok öyle yeni bir şeymiş gibi sunmanıza gerek yok. inanmak için kuranı okuyan adama onu bırak da tefsir oku demek de aymazlık. tefsir okuyup inanmayana da gel deyrez zor a yerleş mi diyeceksiniz?

neyse uzatmayacam ama inançlıların inanıyorum deyip kestirmemesi ve sürekli bir açıklama getirmek istemeleri yüzünden inançlıların birçoğunun gerçeklikten koptuğu görülmekte. ama inançlıyız ve buna inanıyoruz sizene diyebilselerdi bugün inançlı sayısı çok çok daha fazla olurdu eminim
  • devcileyin,  (30.09.18 01:22:46) 
Tanrının net ölçü koyduğu sınırlar kuranda belirtilmiştir. Kalan diğer her şey insanların inisiyatifine bırakılmıştır. Devletin vergisi denmiş ama hangi devlet? Kuranda devlet geçiyor mu? Zekat ve infak çok kez geçiyor mesela. İnsanların kaç çocuk yapacağı insanlara bırakılmış. Bayramlar dahi kuranda geçmez. Bu, bayram diye bişeyin olmadığı anlamına gelmez. İnsanlara bırakılmış. Her toplum kendi bayramını üretip kutlamakta özgür. Tanrının temel olarak dini çok yalındır. Ama insanlar karmakarışık hale getirmişler. Din olmayan neleri neleri din sanıyoruz...


  • sekerse tehlike  (30.09.18 01:24:39) 
Kuran'ın turkcesini eleştirel bir kafayla okursan şüphelerin artar, yavaş yavaş dinden çıkarsın.


  • herhaltibiliyoring  (30.09.18 10:42:17 ~ 11:09:23) 
inanmak icin kuran okuyan ve onda inanacak hususlar ararken bu asiri kisisellestirilmis hukuki duzenlemelerden rahatsiz olan biri icin kotu haberim var, cunki buradaki tek sorun miras hukuku gibi ferdiyetci bir duzenlemenin boylesine kapsayici bir metinde yer almasi degil, ayni zamanda bu duzenleme yer alirken matematik hatalarinin da yer almasi.
feraiz, avliyye ve reddiye anahtar kelimeler. arastiriniz.

  • dek dubara  (30.09.18 11:28:32) 
@devcileyin

herhangi bir tefsirin kapağını açmadığınız, ayrıca olayın aslını anlamaya dair bir çabanızın ve yeterliliğinizin olmadığı o kadar belli ki :)

1. hangi tefsirde geçiyormuş "sınav kapısı kapanmadı diye kur'anda mucize yer almaz" benzeri bir şey. diğer nebilerin ümmetlerinin açık mucizeler görmesi normal de son rasul için niçin böyle bir şey olsun? islam muktesebatına biraz olsun hakim olan herkes, kur'an'ın allah katından yani levh-i mahfuzdan arapça olarak indirildiğini, dolayısıyla be te se cim diye onun harflerini okumanın esas olduğunu, kur'anın lafzının şeksiz şüphesiz mucize olduğunu bilir. çünkü -allahualem- resuller gönderildikleri ilk kavme uygun olan mucizelerle donatılmıştır; antik mısır'da sihirbazlık/büyü önemli olduğu için hz.musa'nın mucizelerinden en önemlisi firavun'un sihirbazlarını yenmesidir, yahudi toplumundaki şifacılık kültü sebebiyle hz. isa ölüleri dahi diriltme mucizesiyle desteklenmiştir, söz ve edebiyat'ın toplumda müthiş bir etkisinin olduğu 6.-7. yy. arabistan'ında ise sözlerin en üstünü olarak kur'an nazil olmuştur. "bir benzerini getirin" denerek müşriklere meydan okuyan birçok ayet vardır, bu benzerini getirmek içerikten ziyade formla alakalıdır. şayet kur'anın lafzı mucize değilse niçin böyle bir meydan okuma vardır? kur'an sözlerin en güzeli, peygamber (sa) de birçok kez vurguladığı üzere arapça konuşanların en "beliğ"sidir. lütfen bir mevzu üzerine konuşacaksınız, hele bu islamsa, sathi ve yetersiz bilginizle/bakış açınızla konuşmayın.

2. halis niyetle, inanmak isteyip, iman devletine kavuşmayı arzulayıp bu yola giren bir insanın sonunda inanacağını varsaymak tanrı'yı bir şeye zorlamak değil, aksine bizzat allah'ın kelamından ve resul'ün sünnetinden çıkarım yapmaktır. a) insanların niçin inanmadığını ve allah'ın onların kalplerini niçin sonsuza kadar mühürlediğini anlatan bir ayet-i kerime: "Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır." b) bir hadis-i şerif: "her doğan, islam fıtratı üzere doğar." bu iki şer'i bilgiyi birlikte düşününce şu sonuç çıkar: insanın bir doğası vardır -> tabula rasa olarak gönderilmemiştir -> kendi eylemleri neticesinde doğasından şaşar -> niyeti iyiyse doğasına döner. sonunda imanı veren elbette ilah'tır. ancak hüsn-ü zanda bulunmanın önünde hiçbir engel yoktur?

"kur'an okuyana tefsir oku" demiyorum, "me'al okuyana tefsir oku" diyorum. bu ikisinin farkı çok bariz değil mi? her şeyi doğru yapıp müslüman olamayabilir, çünkü bu -iktibas yaptığım ayette buyurulduğu üzere- kalbindeki hastalıkla ilgilidir, bunun için "niyet" şerhini düşmüşüm ilk mesajımda.

probleminiz islam bilgisine muttali olmadan mevzuyu konuşabileceğini düşünmeniz. ben "yeni" bir şey söylediğimi iddia etmiyorum, bin yıllık kelam/tefsir literatürümüz ortada, benim onun üstüne söyleyecek sözüm yok. "primitif felsefi yaklaşımınız", "eski yunan filozofları bunu çürüttü" lafları falan komik, ezbere, lisede felsefe dersiyle tanışan ergen heyecanında laflar :) oysa burada daha ciddi bir konu var.

son cümleleriniz de ayrı garabet. "inanıyoruz" deyip kestirip atmamız gerekiyormuş. caner taslaman ya da diğer modernist müslümanların "kur'an'da kuantum var onun için inanıyorum" duruşu kadar absürt bir duruş bu. kelam ilmi diye bir şey var, her dinde var yani. tanrı'nın mahiyetini anlamaya çalışmış inananlar. bizim -kelami tartışmalar vesilesiyle- inançlı sayısını arttırma diye bir çabamız yok, inanmayanlar her zaman inananlardan, cehennemlikler ise her zaman cennetliklerden fazla olacak zaten, Allah'ın takdiri bu. Biz Allah'ı, Allah'ın anlattıklarıyla anlamaya çalışıyoruz, bundan büyük devlet yok.
  • newsman  (30.09.18 11:29:59) 
@dek dubara

sözlükte "kur'anda miras bölüşümü" başlığında bu konu fazlasıyla tartışıldı, ateistlerin iddialarının boş olduğu tane tane anlatıldı. hala mal bulmuş mağribi gibi buna atlanılması çok tuhaf, şu iki entry yeter:

eksisozluk.com
eksisozluk.com
  • newsman  (30.09.18 11:45:26 ~ 11:46:32) 
sevgili hocam
tabu can cekisiyor din bu
serisini okursan
celiskileri referanslarla goreceksin
bu yuzden oldurmuslerdir turan dursun u
bu celiskileri mantıga oturtmak icin kafa yormus bunca islam bilgini ama hikaye
  • kingcyrax  (30.09.18 13:06:08) 
@newsman, şimdi arkadaşım konuyu kişisel bir çatışmaya dönüştürmek hoş değil lakin yaklaşımın çok sığ. bilmedikleriniz maalesef söylediklerinizi aşıyor. yani en azından şu yazdıklarımı karşıt ne yazabilirim diye değil de inanç ve yaratıcı kuramı açısından farklı ne olabilir diye bakarsan daha memnun olurum. bunu söylememin birkaç nedeni var. ben seni kişisel olarak eleştirmedim. yazdıklarının yetkinsizliği seni ilgilendirir. senin de öyle yapmanı tercih ederdim.

önce yazdıklarına kişisel bir cevap vereyim sonra toparlayayım.

1- tefsir kapağını açmadığım çok belli diyorsun, yalnız bu benim işim değil. bu konuda bir iddiam yok ve benim için bu konu ayakkabımın renginden daha önemli değil. tabii ki senin için daha önemlidir. ben soruya cevap verirken de inanç kuramı ile ilgili daha fikir sahibiyim. ve yaratıcı varsa tasarruf hakkı ondadır yaklaşımının kendi içinde tutarlı olduğunu söyledim.

yalnız tefsir kapağını açtım, sınav perdesinin kalkması diye yazan said nursi dir. sanırım mektubat kitabında olsa gerek(emin değilim kısa bir araştırmayla bulunabilir) hatta kıyamette güneşin batıdan doğmasını açıklamaya çalışırken batıdan doğmasının son mucize olduğunu o anda sınav kapısının kapandığını, tövbenin artık kabul görmediğini anlatır. orda da tanrının her an tüm insanlara gösterdiği mucizeler olursa sınavın anlamı kalmaz diye de ekler. hatta yanılmıyorsam birkaç yerde daha anlatıyor olabilir. (evet başka kitaplarını da okudum) sen konuyu peygamberlerin mucizesine getirmişsin de ben kuran da apaçık bir mucize dedim. yani 1914 de birinci dünya savaşı başlayacak diye yazmaz kuranda dedim. islama göre peygamberlerin mucizeleri var diye anlatmışsın da ben bununla alakalı bir görüşüm olmadı. islama göre peygamberlerin mucizelerinin var olduğunu ben de biliyorum tabii ki.

''lütfen bir mevzu üzerine konuşacaksınız, hele bu islamsa, sathi ve yetersiz bilginizle/bakış açınızla konuşmayın.'' diye yazmışsın. işte anlatmak istediğim bu. senin lise son sınıf dediğin :) inanç, inanmayana göre bir felsefedir. senin için var olan kutsallığı beni alakadar eden bir durum değildir. yetersiz bilgimle abdestin şartlarını seninle tartışmıyorum arkadaşım. inanç kuramında yaklaşımınızdaki yanlışlıklardan bahsediyorum. anlamadığınız, bu konudaki sizdeki şey yetersiz bilgi değil, bilgisizlik. karşısınızdakini her zaman iki kategoride değerlendiriyorsunuz ya bir sapkın, ya bir potansiyel mümin. birincisini aşağılamaya çalışıyor ikincisine de doğruyu bulabilmesi adına sürekli bir merhamet gösteriyorsunuz. bu da mümin olmayan birinin sizinle olan iletişimini sıfıra indirgiyor. ben doğruyu bulmaya çalışan biri değilim. ama islamı çürütme konusunda da mücadele veren biri de değilim.

2-insanların niçin inanmadığını ve allah'ın onların kalplerini niçin sonsuza kadar mühürlediğini anlatan bir ayet-i kerime: "Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalığını arttırmıştır. ''

yani bu konu bahsettiğim bilgiye giriyor. bilmiyorum. ama yorumumu söyleyeyim mi? hastalık, organizmada gelen anormal durumdur. kendi kendine olmaz. istemsiz bir durumdur. tamamına yakın durumu iyileştirilebilir. yani inanç konusunda bir hastalık olduysa allahın onu arttırmaması gerekir mantıken. çünkü insanların kendine inanmasını ister ve bu nedenle binlerce elçi göndermiştir. cehenneme atma isteği tasarruf sayılır ama inanmamasına neden olma tasarrufa girmez. hadisi de bilmiyorum. bu konu ilgimi de çekmiyor.
''Biz Kur'an'ı sana her şeyin apaçık bir beyanı olarak indirdik'' tefsir okunmalı iddian kısmında bu ayeti nereye koyacaksın? neyse dediğim gibi çok ilgimi çekmiyor. herkesin ayrı bir islam yorumu var. dayım da fanatik bir dindar. her şeyin kuranda yazdığını hadislere inanılmaması gerektiğini anlatıyordu geçen.

bundan sonrası top bende. :) islam bilgisine sahip olmadan konuşmak diyorsun. lütfen şunu anlayın artık. rica ediyorum. çevrenizin dışından biriyle konuştuğunuzda onu islamı bilmemekle itham etmeyin. onunla konuştuğunuz an islamın içinde değilsiniz çünkü. islami bilgi islam içinde önemlidir. bu bir.

ikincisi, komik ezbere dediğiniz şeyin üstünden batı medeniyeti ortaya çıktı.(ahlak ve tin değil kastım, bildiğin sanattan ve bilimden bahsediyorum) bilmediğiniz şeyler üstünden ahkam kesmeyin artık.
platonun bilgi felsefisinden, sokratesin akıl kuramından, aristonun toplum yaklaşımından bahsediyorum. çok basit bir şey söyleyeceğim. bu adamların gerçek bilginin eleştirellik barındırmasınını 2500 yıl önce salağa anlatır gibi anlatırlar. okumadığını tahmin edip neresini anlatayım ki. oturup okumanız gerekiyor. gerçek bilgiye ulaşmak değilse amacın inanmak daha mantıklı/konforlu ise saçma sapan bir şekilde felsefe ilminin atalarına yok ergen hezeyanı demen gerçekten de bilgiye erişemediğini gösteriyor. çünkü kastımı bilmiyorsun. ayrıca çok iyi bildiğim bir mevzuda kastımı bile anlamadan böyle bir konuda böyle demen komik duruyor. ben sana kafa kesen insanların savunduğu şeyleri savunuyorsun diyor muyum? yok liseli ergenmiş. yani senin için bile kafa kesip tekbir getiren birinin düşüncelerini savunacağını liseli ergeninkini savunursun değil mi? sana anlatmak için uç bir örnek verdim. yoksa onların fikirlerini savunduğunu söylemiyorum. ama en azından bu konuda biraz daha karşındakinin bu konuyu bilip bilmediğini sor veya anlamaya çalış. komik duruma düşmeye gerek yok.

son olarak evet inançlı birinin bir yerde muhakkak, inanıyorum deyip kesip atması gerekiyor bence.çünkü övündüğün mucizeleri görmüyorsun. inanıyorsun. bu ikisi farklı şeyler. inanınca otomatikmen onları doğru kabul ediyorsun. bin yıl önceki mucizeyi duyup inanan kimse olabilir mi?

enteresan şekilde aksi de öyle. inanmıyorum deyip inanmamak gerekiyor. tanırının olmadığını nerede kanıtlayacan? nasıl bile değil.nerede. ilk yazdığım cevap da buydu, inanamamak biryerde isyandır diye. bu otoriteyi zımni kabuldür bir yerde.

kelam ilmi var diyorsun. bak artık anlamış olman gerekiyor. kelam ilmi allahı konumlandırma çabasıdır. inandıktan sonra belki tutarlıdır bilmiyorum. ama felsefe boş kafayla yapılır. ve bir noktadan tüme varmaya çalışılır. kelam ilminde allah sorgulanmaz. o yüzden bir felsefe bile sayılmaz.
  • devcileyin,  (30.09.18 14:12:58 ~ 14:17:47) 
[]

hayata bir anlam atfediyor musunuz

cevap evet ise, ne bu anlam?




 
Atfetmiyorum.
Edit: İnançlıyım ama bu eşit değil yaşamdan zevk almak ya da hayat, yaşamak çok güzel. Doğru bir şekilde yaşayıp ölmek hayata dair tek gayem. Ha bu ne derece anlamlı yapiyor bilmiyorum.

  • Amaranta ursula  (29.09.18 17:14:13 ~ 17:31:25) 
hayır, hiçten geldik hiçliğe gideceğiz.


  • cedex  (29.09.18 17:15:24) 
Atfedemiyorum. Bulamiyorim anlam. Eskiden anlam yuklerdim de kalmadi artik anlam. Sikayetci degilim ama anlam da bulamıyorum.


  • stavro  (29.09.18 17:17:03) 
hayır. yaşamak için bir şeylere bağlı hissetme zorunluluğunu sevmiyorum. tabii ki hayatımı daha güzel ve yaşamaya değer kıldığını düşündüğüm kişiler, durumlar vs. var ama bunlara odaklanmıyorum. hayatımın güzelliğini başka şeylerin belirlemesini istemiyorum, kontrol büyük ölçüde bende olmalı. yani atıyorum sevgilim vardır ve çok mutluyuzdur ama onu "hayatımın anlamı" saymam asla - o hatayı ergenken yaptım, sonrasında toparlanmam 3-4 yıl sürdü. bir tane hayatım var, bir kez yaşayacağım. o yüzden kendi kararlarımla, kendim için, bana bağlı şeylerle yaşamak istiyorum onu. "biri gider diğeri gelir" demiyorum, belki gelmez ama gelsin ya da gelmesin herhangi bir şeye anlam yüklemeyi doğru bulmuyorum. anlam verdiğim çok fazla şey var ama 1-2 tanesinin yok olması sarsmaz. o şekilde dengelemeye çalışıyorum.

hayatımdaki en büyük trajedi kardeşlerimden birini veya annemle babamı kaybetmem olur. o da zaten eğer ben onlardan önce olmazsam eninde sonunda gerçekleşecek. çok çok zor bir şey olduğunun farkındayım, tecrübe etmeden o acıyı tahayyül etmem de imkânsız ama sonuç olarak o günün geleceğini ve o acıyla karşılaşacağımı biliyorum. o açıdan ona da mental olarak hazırım.

bu şekliyle hayat daha güzel, yaşanabilir ve stabil benim açımdan. bugün tatil yapabilmeyi seviyorum. yarın yeni bir şey öğrenebilmeyi, belki akşam yemek yapmayı seveceğim. sonraki gün yürüyüş yapmayı, sonraki gün başka bir şeyi... hepsini bir araya toplamaya gerek yok; hayatı güzelleştiren belki milyonlarca şey var, biri yoksa diğeri olacak.

netice itibariyle buraya özel bir görev için gönderilmedik, hepimiz benzerinden milyarlarca olmuş ve olacak yaratıklarız. o yüzden çok şeyapmamak lazım. nasıl iyi hissedeceksem, nasıl mutlu olacaksam, ne bana huzur verecekse onu yaparak yaşamaya; onu yapamıyorsam da onu kovalamaya çalışıyorum. geberip gitcem zaten vakti gelince, anlam aramakla uğraşamam.
  • der meister  (29.09.18 17:19:14 ~ 17:20:27) 
abi anlam yoksa neden çalışıyorsunuz, neden uğraşıyorsunuz? miras mı yiyiyorsunuz? sabah 9 akşam 5 nasıl çalışabilir insan anlam bulamıyorsa hayatta?


  • slhmlr  (29.09.18 17:19:37) 
onu diyorum işte, hayatı niye sınırlayıp tek bir kavrama indirgiyorsun? 9-5 çalışmak demek tek bir günde en az 8 saati dışarıda ve başka insanlarla geçirmek demek. gün içinde hiç mi bir şey gelmiyor başına? kimseyle mi sohbet etmiyorsun, hiç mi hayal kurmuyorsun, hiç mi "ilginç" bir şey görmüyorsun?

geçen akşam okuldan dönerken ben otelin önüne çuvalla adam attıklarını gördüm. gerçekten. bagajdan çıkarıp çuvalla otelin önüne fırlattılar adamı. şerefsizim kanım dondu. hayatımda bir daha böyle bir şey göreceğimi sanmıyorum. o gün okula gitmeseydim, "yürümeyi canım istemiyor" deyip metroya binseydim bunu göremeyecektim mesela. anlam istiyorsan anlam işte, kaç kere görüyon böyle bi şeyi.
  • der meister  (29.09.18 17:22:14) 
anlamdan kasıt nedir? Ben günlük anlık yaşamıyorum meselâ, öldükten sonrasına ve bir hesap zamanı olduğuna inanıyorum, e o yüzden direkt bir anlamı var benim için, hiçbi şey doğ yaşa toprak ol kadar basit değil, olamaz da bana göre.


  • mslny  (29.09.18 17:26:04) 
Yaşadıktan sonra geriye baktığımda anlamlı bazı tecrübelerimin olduğunu görüyorum. Ancak yaşarken anlam arama amacıyla yaşamıyorum, belki de bulamadığımdandır.


  • iskembepaca  (29.09.18 17:32:31) 
Ac mi kalalim calosmayip da?
Yeme icme eglenme gezme tozma sex yapma kokain partisi yapma gibi ihtiyac ve arzulari karsilayabilmek icin çalışıyoruz.

  • stavro  (29.09.18 17:33:23) 
anlam bulamıyorum. neden gelip nereye gittiğimizin tamamen bir belirsizlik olduğunu benimsedim. tek amacım genel anlamda mutlu ve huzurlu bir hayat geçirmek.

ha madem mutlu olmak istiyorsun neden 8-5 çalışıyorsun demek anlamsız ama. sonuçta istediklerimi yapmam için para lazım değil mi? gezmek için, güzel yemekler yemek için, kaliteli bir hayat için. kazandığım parayla minimum mal mülk maksimum zevk harcaması yapmaya çalışıyorum.
  • metrobus yoluna kacan angus  (29.09.18 17:35:33) 
belki saçma bir motivasyon ama yenilmez filminde mesela adam boksun tanrı tarafından verilen bir yetenek olduğuna inanıp yeteneğini göstermenip boks yapmanın onun amacı olduğunu söylüyordu.
benimki de benzer hayattaki potansiyelimi açığa çıkarıp yetenkli olduğum konuda en iyis olmaya uğraşıyoum.

  • birdposing  (29.09.18 17:36:45) 
herkes istediği kadar istediği şeye inanmakta özgür.. ancak bu dünyadan göçüp başka bir dünyada sonsuza kadar yaşayacağınıza nasıl inanabiliyorsunuz işte bunu anlamıyorum..

bilim olmasa ben de gözümü karartıp böyle fantezilerin peşinden koşardım ancak gözümüzün önünde bilimsel olarak ispatlanan şeyler var.. herşeyden önce milyarlarca galaksi var arkadaş.. evren kocaman bir rassallık denizinde yüzüyor.. dünyada gerekli şartlar oluşmuş haliyle canlılar peydah olmuş işte.. bu gerekli şartlar hangi gezegende oluşursa orada da benzer gelişmeler yaşanacaktır..

hadi bütün bunları geçtim malum şahısın insanlık için verdiği mesajlar hep cinsel içerikli mi olur, kadınlara ikinci sınıf muamele yapan bir sistem kurmuşlar herkes hayatından memnun.. erkekler ölünce hurilere koşacağını hayal ediyor ama kimse bu kadınlara ne olacak diye sormuyor.. sen şimdi annenin kız kardeşinin nurilere koşacağını hiç hayal ettin mi.. hayır.. tek egemen sınıf erkekler, onlar da hurilerle alemlere akacak.. yersen..

uzun lafın kısası, dünyaya bir kere geliyoruz onda da hayatın tadını çıkartmak lazım.. her anın kıymetini bilmek lazım.. mutlu ve huzurlu bir hayat yaşayabiliyorsan senden iyisi yoktur.. başkalarına karşılıksız yardım edebiliyorsan başkasının malına göz dikmiyorsan düşenleri kaldırmak içinden geliyorsa işte o hayat benim için anlam kazanıyor.. her ne yapıyorsam sadece içimden geldiği için yapıyorum, bonus toplamak için değil..
  • strobist  (29.09.18 17:50:02) 
@strobist, muhatap benim sanırım. Belki de huriler nuriler vs şeklinde ve sizin görmek istediğinizi gördüğünüz şekilde düşünmüyorumdur? Bilimsel kanıtlar sizi tatmin etmiş, beni etmiyor bu kadar basit. Hayatı sizin kadar basit ve boş görmemek de benim tercihim.


  • mslny  (29.09.18 18:09:26) 
@mslny neden seni muhatap aldığımı düşündün anlamadım.. ben genel olarak kendi düşündüklerimi yazdım.. sana bir yanıt olarak yazsaydım en başa senin adını koyardım.. tıpkı burada olduğu gibi.. mutlu bi haftasonu dilerim..


  • strobist  (29.09.18 18:44:47) 
Hayatta en alelade, en sıradan olayın, sürecin, varlığın bile içi sonsuz anlamlarla dolu.

Görebilen, içtenlikle o anlamlara açık olan, onu tüm ruhuyla duyumsayıp; o anlamların insana verdiği sorumluluklarla yüzleşmeye hazır olan biri esas huzura ve tatmine ulaşır.

İnisiyatifin sende olmadığı bir şekilde varolduğun bir dünyada beden, akıl ve ruh gibi bütünlüklü ve belli ihtiyaçları olan, onlar olmadığı zaman da arazlar çıkaran bir varlığın var. Ruh mesela; saf sevgiyle, akıl rasyonel bilgiyle, beden de ikisinin anlamlarını bulmasına biyolojik süreç sağlayan varlığıyla...

Hepsine ek olarak; anlamın olmadığı bir yerde anlamlılığı arayan; “anlam ve aidiyet” arayışına giren bilincin ne olacak?

Neden anlam aramaya bu kadar programlı ve bulmadığında önce ruhsal, sonra da bedensel negatif karşılıklar veriyor?
  • levent bilgen  (29.09.18 18:50:20) 
böbreklerimizin şekli neden öyle olmuş onu düşünüyorum.


  • for day to break  (29.09.18 19:03:17) 
@strobist, öbür dünyayı kastederek özellikle anlam atfeden yoktu benden önceki cevaplarda, o yüzden üstüme alındım. Teşekkür ederim, size de iyi akşamlar.


  • mslny  (29.09.18 19:07:52) 
"anlam atfetmiyorum" ile "hayatı zevk aldığım, çok güzel olduğu için yaşıyorum" cevabı bence eşdeğer. hayatımın çeşitli zamanlarında bu cevapları vermiş birisi olarak, maalesef uzun dönemli bir dayanak sağlamıyor bu cevaplar. hayattan her zaman zevk alamazsınız, hatta nadir anlar dışında hayat zevk falan vermez. umarım hayatınızın sonuna kadar hayattan çok zevk alan insanlar olarak kalmayı başarabilirsiniz ama ben pek başaramadım.

bilimin dini boşa çıkardığını düşünmüyorum. evet çok salladı teizmin temellerini, mesela @leventbilgen'in ruh-beden-akıl ayrımını bile bilimsel anlamda kabul edemiyorum. ama bilim yine de evren hakkında çok az şey söyleyebiliyor, dahası söylediklerinde mânâ ve anlam da yok. canlılığın bir tesadüften, bilincimizin de öyle ya da böyle yok olacak bir kimyasal-biyolojik reaksiyondan ibaret olması bilimsel "gerçeğini" kaldıramıyorum. bir zamanlar kaldırıyordum, ama biraz yalnız kalıp düşününce muazzam bir boşluk hissi yaratıyor.

hayata ulusun refahı, işçi devrimi gibi seküler anlamlar da yüklenebilir. hatta bence içinde yaşadığımız dünya bize "hayatı zevk için yaşıyorum" ile bu ulusal devotion karışımı bir ideoloji yüklüyor doğuştan. ama bu da kalıcı değil, komünizm geçen yüzyılın radikal bir din alternatifiydi, bugün neredeyse tamamen silindi gitti. ya da kendimi neden türk ulusuna adayayım? konyalı aptal bir köylünün refahı artacak diye neden kendimi paralıyayım?
  • slhmlr  (29.09.18 19:17:24) 
Hayır, atfetmiyorum. Yeterince anlamlı zaten hayat, benim anlamıma baktığını düşünmüyorum. der meister + 1
Kötü zamanlarda da anlam aramıyorum. İyisiyle kötüsüyle ilginç bir şey hayat.

  • aychovsky  (29.09.18 19:30:54 ~ 19:32:55) 
Etmiyorum. Iradem disinda dunyaya gelmisim, hayatta kalmak zorundayim iste, yasamak. Olunce de hikaye bitecek. Ot gibi yasamiyorum tabi ama buyuk buyuk anlamlar atfetmiyorum.


  • dougsampson  (29.09.18 20:48:34) 
hayır yaşayıp ölüyoruz işte


  • basond  (29.09.18 21:21:59) 
evet ediyorum.

bir insan olarak hayata bir insanın gözünden bakabiliyorum. bence insan harika bir yaratık. yaptıkları aptallıkları bir kenara bırakırsak gerçekten insan muazzam yetenekte bir yaratık.

icat edilen bunca şeye bakınca gerçekten hayret ediyorum. ateş, yazı, tekerlek, elektrik, bilgisayar, internet, telefon, yapay zeka, blockçhain... ve devamı ne olacak bilmiyorum. bildiğim bir şey varsa, o da yeniseyler hala keşfediliyor olacak. insanların müziği icat etmesi, şiir yazması, duygularını tabloya ya da heykele dökmesi.. gerçekten çok büyüleyici. ne kadar da yetenekli bir varlık bu insanoğlu.

düşüncelerimi ifade etmem için dil icat edildi. dili öğrendim ve size yazıyorum burada düşüncelerimi. şu anda bu yazdıklarımı evinizde(her nerede iseniz artık) nasıl okuyabiliyorsunuz? bunu, tabii ki biz insanlara benzeyen başka insanlar mümkün kıldı.

geçmişte insanlar dünya'yı daha iyi bir yer haline getirmek için çalıştılar ve çıtayı bir yere kadar getirdiler, bize teslim ettiler. bence bizim görevimiz de bunu alıp geliştirip, gerekirse yerine, aynı amaca hizmet edecek başka şeyi keşfedip bir sonraki kuşağa aktarmak olacaktır, onlar da bir sonrakine...

insan isterse ve gereklerini yerine getirirse harika şeyler yaratma potansiyeline sahip bir varlık. büyüleyici yeteneklere sahip.

inançlı değilim. tanrı ve dinleri de birkaç bin yıl önce biz insanlar icat ettik. bunu biliyorum. hayatımı bunun üzerine harcamamaya karar verdim.

hayat sabit olmamalı. değişmeli. ki öyle de oluyor.

biz insanlar ultra zeki varlıklarız. ancak sınırlı yeteneklerimiz ve duyularımız olduğundan her şeye henüz cevap bulamıyoruz.

hayatıma anlam katan şey şu düşünce: dünya'yı daha iyi bir yer haline getirmek. benden öncekilerin yaptığı gibi. bunu yapmak istiyorum. dünya'yı dini hikayelerde anlatılan cennetten çok daha güzel bir yer haline getirebiliriz. zaten bunun üzerine çalışıyoruz.
  • Leonardo~Da~Vinci  (29.09.18 22:26:01 ~ 22:30:09) 
[]

alerji mi egzama mı bu? (resimli)

önce ellerimde ve kollarımda, şimdi ayaklarımda-bacaklarımda ve birkaç tane de sırtımda kırmızı, aşırı kaşındıran kabarıklar çıktı. bacaklarımdakiler biraz daha büyük. resimler el ve kollarımdakilere örnek:
farm2.staticflickr.com
farm2.staticflickr.com

3 gündür geçmediler. sayısı en az 20-25 vardır kabarıkların. 3 haftadır yeni bir ülkedeyim, yemek-yatak her şey değişti tabii. daha önceden herhangi bir alerjim yoktu, ama burada -ispanya- kullanılan yağlar, kırmızı et vs farklı tr'ye göre. daha önce böyle bir sorunla karşılaşan oldu mu? öğrenci sağlık sigortam var ama ispanyolcam yok, gidip hastanede ingilizce konuşabileceğim birisi yoktur muhtemelen. kaşıntı dayanılmaz hale gelirse gideceğim tabii ama denadryl diye bir hap varmış, onu alayım diyorum eczaneden önce.

 
Ne oldukları konusunda bir fikrim yok ama kırmızı et met yerken bence tereddüt etme, Tr'ye göre daha temiz, şarbonsuz falandır:)

Erasmus grupları yok mu gittiğin okulun,bölgenin? Barcelona turca grubu var facebookta, doktor bulabilirsin belki ya da sana yardımcı olacak birilerini..Aklıma başka bir şey gelmedi, geçmiş olsun. Hastaneye gitmek masraflı olur diye bu öneriyi sundum, bir arkadaşım öksürük için gidip bir sürü para ödedi ama dönünce almıştı galiba.
  • geçerkenugradım  (24.09.18 10:34:24 ~ 10:36:58) 
Öncelikle ben hastaneye gidin derim. İngilizce bilen biri olmasa, ki olabilir, derdinizi anlarlar, gösterirseniz.

Böyle toplu kalınan bir yurtsa, ne bileyim otelse, ya da sürekli birilerinin geldiği airbnb evleri ise, egzemadan önceki risk yatak böcekleri. Ki bunlar da onların ısırıklarına benziyor sanki. Fotoğraftan öyle sezdim. Hiç egzemaya falan benzetemedim. Ama profesyonel falan değilim.

Yatak böceği ya da bed bugs falan diye aratın, bir bakın. Yatakların kenarlarında, aralarında oluyorlar. Feci ısırırlar. Isırık dışında bir zararları var mı bilmiyorum. Kaşınır da ama. Küçücük bir şey kendisi.
  • windowsguvenlikduvari  (24.09.18 10:45:01 ~ 10:45:34) 
Egzama degil bu. Egzamayi nerede gorsem tanirim. Daha kompleks bir sey.


  • perfectum  (24.09.18 11:40:42) 
Geçmiş olsun öncelikle. İspanya'da Erasmus yaparken bana da oldu aynısı ve sorun tahta kurusuydu. Odanı iyice kontrol et derim. Ben de hastane bulmaya çalışmıştım orda, doktorlar genelde İngilizce bilmiyor maalesef, yanında İspanyolca konuşan bir arkadaşınla gitmeni öneririm. Ben en son sağlık ocağı gibi bir yere gittim, alerji iğnesi yaptılar. Fakat sorun tahta kurusu ise (umarım değildir, ben 5 ay uğraştım çünkü) evin ilaçlanması gerekiyor. Şayet evden tahta kurusunu elimine etmeden alerjilerin geçmeyecek. Geçmiş olsun.


  • EyLüL Kizi  (24.09.18 12:28:40) 
evet arkadaşlar tahtakurusu, buldum yatağın köşelerinde. başka odaya geçtim, tüm çamaşırlarımı yıkayacağım, ev sahibi de temizlemeye başladı odayı ama yeterli olur mu? bir hafta falan daha kalıp, eğer ısırıklar devam ederse evden tamamen ayrılayım diyorum?


  • slhmlr  (24.09.18 14:10:47) 
O yatağı atın. O yatağı atmadan ondan kurtulmak çok çok zor. Bir de insan huzursuz uyuyor o zaman.

Geçmiş olsun.
  • windowsguvenlikduvari  (24.09.18 14:19:44) 
Tahtakurusu gerçekten çok lanet bir şey. Nasıl bilmiyorum ama bizim evin tamamı 3 kere ilaçlanmıştı, her şeyi yıkamıştık evdeki her defasında fakat yine de gitmediler. Ben evden çıkmamıştım çünkü evimin yerini ve ev arkadaşlarımı seviyordum ama eve çok bir bağın yoksa ve sorun geçmezse kendini kurtar ordan derim :) Temizlemekle geçeceğini sanmıyorum, ilaçlanması gerekiyor, senin odandan diğer odalara geçmiş olabilir ayrıca. Yeniden geçmiş olsun, canını sıkma çok :)


  • EyLüL Kizi  (28.09.18 10:37:43) 
[]

kerem bursin'in resmi ile tinder'da sıfır match [yurtdışı hem de]

evet, kendi profil resmim ile 4-5 günde 5 match almıştım, şehir de barcelona olunca az geldi tabii, kerem bursin'in şu fotosunu (data.whicdn.com ) koyup deneyeyim dedim. 3 günde sıfır match. üç ihtimal var:

1- tinder fake profil fotolarını bir şekilde detect ediyor ve ayıklıyor.
2- bursin'in en kötü resmini seçmişim.
3- kadınlara burada da talep çok, mihrap arşa çıkmış.

 
Tamam ama soru nedir


  • cay koy geliyorum  (14.09.18 17:54:11) 
e abi bu yurtdışında 150 match aldım diyenler kim? k.b. alamıyor daha.


  • slhmlr  (14.09.18 17:56:40) 
Fake olduğu belli oluyor. Çözünürlükten belli. Ben kadınlarda hemen anlıyorum mesela fake fotoğrafları. Muhtemelen kadınlar da anlar


  • Cruyff  (14.09.18 17:57:05) 
sadece bu fotoğrafı mı koydun? eğer öyleyse, doğal bir fotoğraf olsa bile pek bir özelliği yok. ispanyollar için çok sıradışı bir tip olduğunu sanmıyorum.


  • nathanieltroy  (14.09.18 17:57:18) 
1

Birkac tane sikayete bakar. Sonra deactive ediyor o profili.
  • chitosan  (14.09.18 18:00:23) 
Bir de bence tinder'da mal mülk gösteriş prim yapıyor. Bu adam gibi binlerce var. Dikkat çekmez


  • Cruyff  (14.09.18 18:01:59) 
Foto cacık

Ayrıca tek fotoya fake muamelesi yapıyolar.
  • lcha  (14.09.18 18:04:17) 
Diger degiskenleri bilmem ama adamin gercekten en kotu resmini secmissin.

Ayrica tinder gelismemis ulkelerde ise yarar. Bir yabanci olarak gelismis ulkelerde tinderdan pek bir sey bekleme.
  • stavro  (14.09.18 19:07:40) 
fotoğraf kötü, çözünürlük kötü. daha iyi bir fotoğraf kullansan bence match alırdın.


  • false pretension  (14.09.18 19:31:33) 
barış arduçu denemelisin.


  • geçerkenugradım  (15.09.18 11:04:50) 
tek fotograf = fake profil

istisnasi cok az.
  • baldur2  (15.09.18 11:10:15) 
asıl soru: bu adamın ispanyada çok beğenileceği fikrine nasıl kapıldın?

adam yakışıklı değil, sanırım ünlü oldugu için yakışıklı zannediyorsun
fotoğraf çözünürlüğü kötü, fake oldugu belli
tek fotoğraf koydugun için fake oldugu belli
  • dafuq  (15.09.18 16:42:32) 
[]

ilk kez yurtdışına yaşamak için çıkmak

ilk kez tatil için değil de master için (2 yıl) ülkeden ayrılıyorum. dilini bilmediğim bir yere gidiyorum (barcelona), ev tutamadım euro kuru mâlum, anca bir oda kiralayabildim buradan ama ilk defa oraya gittiğimde göreceğim odayı. fotoğrafları var ama ne çıkacağı belli değil. şehirde tanıdığım bir kişi bile yok. dolandırıcılığın falan da yüksek olduğu bir şehirmiş barcelona. ev sahibi adam gibi ingilizce bile konuşamıyor amk, aşırı stresliyim şu an. koç-bilkent'te devam edebilirdim aslında master'a, çok daha rahat olurdu sanki. gereksiz stres mi yapıyorum yoksa doğal mı bu süreç?




 
yeniden dogmus bir bebek gibi olacaksin.
dil yok
tanidik insan yok
cevreyi, dukkanlari bilmiyorsun.
sadece 2 tane valizin var yaninda getirdigin.

zor ama guzel. cok sey katabilir insana. her seyi kendin halledebildiginden o gelen ozgurluk, bagimsizlik hissi hicbir seye degisilmez. bol sans.
  • baldur2  (29.08.18 12:58:57) 
herkes boyle basliyor, sikinti yapma yeni hayatinin tadini cikar. tabiki zorluklar olacak


  • try again fail again fail better  (29.08.18 13:00:43) 
Üzerinden 10 yıl geçmiş ama bundan 10 yıl önce ben de master için İspanya'ya doğru, kırık İspanyolcamla yola çıktım (Valencia). Gittiğimde otelde kaldım ve otelde kaldığım sürede önceden belirlediğim evleri gezdim, yani görmediğim bir odayı tutmadım. Fotoğraflar aldatıcı olabiliyor gerçekten.

İspanya'da İngilizce biraz zorlu bir durum. İnsanlar ya bilmiyorlar ya da anlasalar da konuşmaya utanıyorlar. İnsan zaman içinde konuşamasa bile anlamaya başlıyor, zaman içinde konuşmaya da başlıyor. Çabalarsanız dil konusunu kolaylıkla aşarsınız.

İspanyol insanları çok yardımsever ama Barcelona çok büyük ve kalabalık bir şehir, dolandırıcılık, hırsızlık, yankesicilik en az diğer büyük şehirler kadar yaygın. Çok turist almasının da etkisi var.

Bence sizi harika bir deneyim bekliyor. Ben hayatımın 3 yılını Valencia'da geçirdim ve gerçekten hala unutamadığım günler oldu benim için. Tekrar gider misin deseler bir saniye bile düşünmem.
  • luin 41  (29.08.18 13:05:16) 
Sen en azindan lisans bitirmissin. Ben ilk yurt disinda yasamaya ciktigimda 21 yasindaydim, hayatimda ikinci kez ucaga binecektim. 3G bile yoktu o zamanlar (Turkiye'de yani). Tanidigim kimse yoktu, ne yemek yiecegimi, ne su icecegimi bilmiyordum ama sonra hayatimin en guzel gunlerini gecirdim. Bir miktar stres yanlislardan donmeni engelleyecektir, asiri rahatlik da iyi degil ki genelde ulkemiz insani asiri rahattir. Bence bu nedenle bile dogru yoldasin.

Bir de universite mezunu bir kisisin. Endiselenme, 1910'larda Avrupa'dan insanlar yiyecek yemekleri olmadan New York'a gocmus. Her sey cok guzel olacak.
  • Traveller  (29.08.18 13:07:41) 
Dili hiç bilmemek o stresin kaynağı. Genelde evler leş oluyor Barcelona´da, dediginiz gibi dolandirici da bol. Sokakta kalma tehlikesiyle bir hafta kafayi yemisti arkadasim Barcelona´da. Oluyor ve olacak aksilikler... Sehirde tanidiginiz yok ama birkac aya cevre edineceksinizdir oraya gelen yabanci ogrenci bayagi cok.

Gidince direkt üniversitenin yabanci ogrenci ofisiyle iletisime gecip, saglam bir yer bulmaya calisin.
  • buf-e kür  (29.08.18 13:08:52) 
Biraz ispanyolca öğren de öyle git. Adam ingilizce bilmek zorunda değil.


  • i ve been mistreated  (29.08.18 13:54:56) 
insan neyle karşılaşabileceğini bilemiyor bu gibi durumlarda ama zamanla alışıyorsun. alışamayan da dönmek için yer arıyor zaten. ha alışılınca da dönmemek için bin takla atmaya başlıyor insan. ben almanya için yaşadım dediğin şeyi. genellemelere pek katılmam ama sıcak insanlarla karşılaşma şansın almanya'dakine nazaran bir tık yüksek diyebiliriz. almanya'da tanıştığım tüm ispanyollar kadın-erkek demeden aşırı sıcaktı. yine de şans işte, bilemezsin. ama bu durum nispeten rahatlatır seni ülkeye alışma sürecinde.

master dili ingilizce olacak sanırım. ne olursa olsun direkt ciddi disiplinli biçimde ispanyolca öğrenmeye da başla elbette. dilsiz olmaz. hem kolay diyebileceğimiz bir dil ispanyolca, bizim de dilimizin rahatlıkla dönebileceği bir dil.

bu arada, odayı uzaktan kiraladım dedin de para falan ödemedin önden değil mi?
  • soso  (29.08.18 16:03:28) 
Yasadigin surec dogal ve iki sene sonra buyuk olasilikla hic donesin gelmeyecek.

Iki kurluk Ispanyolca ile Valencia'da 7 ayligina gitmistim ben de. Hayatimda bir iki minik yer ev hissi vermeye yaklasti ve Valencia'ya evim dedim. Olmek istedigim yer orasi. Su an "Burada is var, gel" deseler; isyerindeyim, evden bavulu almaya ugramadan dogrudan havaalanina giderim. Boyle de baglar insani.

Evi gitmeden once ayarlamistim (Bu arada idealista.com'dan guzel yerler bulunuyor) ve ne ev sahibi ne evdekiler Ingilizce biliyordu. Evin sadece fotograflarini gordum ve 7 ay o evde kaldim. Ancak, kontrati aylik aylik yaparsan, begenmezsen bir ay sonra baska bir yere gecebilirsin. Henuz kontrat imzalamamissindir diye dusunuyorum. Adam geldiginde aylik yapmayi ve begenirsen uzatacagini teklif et (Bunun Ispanyolcasini onceden yaz ya da soyleyeceksen hazirlan). Okullarda ev ilani cok oluyor, her yerde afisler oluyor zaten.

Iki kurluk Ispanyolca ile gitmistim ki daha yeni gecmis zamana baslamistik o zaman. Dolayisiyla "Bu bir ev", "Ali okula gidiyor" disindaki cumleleri anlamadan gittim. Insanlar hep uzun uzun konusuyorlardi (Ispanyollar genelde bir baslayinca bir araba laf etmeden susmuyorlar). Cevabi evet, hayir olan sorular soruyordum anlayayim diye. Evet ve hayir haric sozlukteki her kelimeyi soyluyorlardi. Ben de anlamayip yuzlerini iyi gorunce "Si, si, claro!" diyordum, kotu bir yuz gorunce "Ooo, noooo, de ninguna manera" diye olumsuz ne biliyorsam sayiyordum. Oyle oyle anlastik bir sure. Hatta bir kere kizin biri kotu suratla bir sey dedi bana, ben de baktim surati kotu, no'yu yapistirdim. Meger kizin yuzu 'resting bitch face' imis, daha da bozuldu kizin yuzu. Bir daha benimle konusmadi. Bugun hala neye no dedigimi bilmiyorum, arkamdan "Bilmiyor bu, oyle salliyor. Cok takma" benzeri beden dili hareketlerini gordum diger insanlarin ama bunun disinda hic geri tepmedi :) Iyi ki de o zaman oyle olmus, bugun gulerek hatirliyorum.

Barcelona'da o acidan sanslisin, Ingilizce konusani genclerde ve universitelerde cok Barcelona'nin ve Madrid'in; diger sehirler pek oyle degil. Bir de Barcelona Ispanya'nin en fazla yabanci bulabilecegin sehri, o yuzden Ingilizce ile biriyle anlasamazsan digeri ile anlasirsin. Hatta Ispanyolca konusursan "Katalanca konus essoglu essek" diyen birileri de cikabilir. (Ara ara oradaki arkadaslari ziyaret ediyordum, birkac kere basima geldi) Ancak, yaslilardan veya buyuklerden cok uluslu firmada is adami veya akademisyen degillerse Ingilizce bilmelerini pek bekleme. Kibarlik olsun diye "A little konusuyoruz" derler ama dedigini anlamazlar. Sen de zaten 5-6 aya derdini anlatacak kadar, 1 yila esprilerle ortami costuracak kadar ogrenirsin. Ya pasa pasa ya da ister istemez ogreniyor insan. 3. ay icinde bir zehirlenme gecirmistim ve hastayim diye laboratuvara ugramamistim. Dondugumde millet ne oldugunu sordu "Yedigim bir seyden zehirlendigimi saniyorum" diyecek kadar ogrenmistim; Ingilizce'deki which'li, that'li cumle baglamalara gelmistim. Gider yani o bir sure sonra, hic kafana takma. Okulda zaten muhtemelen bedava Ispanyolca kurslari vardir lisansustu ogrencileri icin, onlara gidersin. Laboratuvardaki kiz "Zehirlenmek Ispanyolcana iyi gelmis" demisti. Ilk giderken Ispanyolca konusma kartlari al, ihtiyacin oldugunda onlardan bakmak kolay oluyor. Gerci akilli telefon varken cok gerek olmayabilir ama cok yararlanmistim ben onlardan.

Ayrica, Barcelona'daki ortami Koc'ta, Bilkent'te bulamazsin. Ilk gidis biraz "Nereye geldim ki ben" havasi verir ama kisa surede alisirsin. Evini aramayabilirsin bile.

Dolandiricilik da sorun tabii ama ote kapkaccilik buyuk sorun. O da sundan ileri geliyor. Ispanya Avrupa'nin en cok cilek yetistiren ulkelerinden biri ve boyle dusuk statulu islerde yuksek oranda gocmen calistiriyor. 70'lerde Almanya'nin Turkleri almasi gibi zamaninda Ispanya'da Rumenleri almis cilek toplasinlar diye. Zaten ulkede adlari "gente de frase - cilekciler/cilek insanlari" olarak gecer. Cilek Mayis ayinda, yazin uretiliyor. Bu insanlar da sadece o aylarda calisiyor. Yilin geri kalan kisminda ya is bulmaya calisiyorlar ya da hirsizlikla geciniyorlar. Bu yuzden, millete Rumen dedin mi yaka silkiyor genelde. Metrolarda falan "Degerli esyalariniza dikkat ediniz" tarzi yazilar olur. Insanin da o an refleksi "Degerli esyalarim duruyor mu acaba" diye onlari kontrol etmek oluyor. O zaman kapkacci ya "Bakiniz, bu benim degerli esyam" diye yon gostermis oluyorsun. Degerli esyalarini orada burada kontrol etme.

Milletle anlamasan ya da anlasamasan bile konusmaktan cekinme. Akdeniz insani bunlar, en kotu beden diliyle anlasiliyor. Onlar da bizim gibi el kol hareketlerini cok kullaniyor. Dil olarak ne dedigini bilmesen bile bedenden anlayinca "Haaa" dersin zaten. Cem Yilmaz'in gosterisinde poncik gosterdigi an gibi konusmaktan cekinme.
www.youtube.com

Bu arada eyaletlerin kendi dilleri var, haliyle Barcelona'da da Katalanca eyalet dili. Valencia'da universitede sabah dersler Ispanyolcaydi, ogleden sonra Valensiyacaydi ayni ders. Tabii Ingilizce programlar disinda, lisans ogrencileri icin soyluyorum. Bir arkadasim UPC'de doktora yapti. tez savunmasini Ispanyolca istediler, juriden iki kisi Ingilizce konusunca anlamiyormus. Valencia'da ilk markete gittigimde kuru nane ariyordum ve ne oldugunu bilmiyordum. Birine Ingilizce sordum "Burasi Ispanya, Ispanyolca konus" dedi, yanlis bir sekilde Ispanyolca soyledim (yas nane menta, kuru nane hierba buena imis. Ben dogrudan menta'nin kuru olanlarindan istemisim), adam "Burasi Valencia, Valenciano konus" dedi, "Essegin seyi" dedim ben de Turkce. Ilk zamanlar boyle tokezlemeler oluyor ama sonradan gulerek hatirliyorsun, anlatacak bir seylerin oluyor. Birkac aya oranin agasi gibi dolasmaya baslarsin rahatlikla.

Ispanya'nin en guzel yani, gercekten konusma ve dusunme ozgurlugunun olmasi. Laboratuvarcak toplantiya girdik. Doktora ogrencileri falan var, profesorler var. Profesorun biri bir fikir onerdi, pgrencisi atlayip "Fikriniz pek b.ktan" dedi mesela. Ben orada "Hiiii, nasil ya?!?!" cekerken, millet sakin sakin oturdu fikirleri tartisti falan. Tabii boyle yapma ama Ispanya'nin en guzel yeri agzina geleni soyleyebilmen ve kimsenin bunu kisisellestirmemesi, bunun yuzunden basina bir is gelmemesi. Amerika'ya ozgurluk var derler, Ispanya'daki gibi ozgurluk yok. O yuzden hata yapmaktan ya da yanlis bir sey soylemekten cekinme. Herkes buyuk iddialarda bulunur, cok kibar da degildirler. Sokakta kufurleri noktalama isareti gibi duyarsin. Sen azicik yanlis bir sey soyledin diye basina bir is gelmez.

Basarilar simdiden. Orada az arkadasim var ama bir sorun olursa, arkadaslarima ulasirim.
  • aychovsky  (29.08.18 17:32:55 ~ 17:44:11) 
yeniden doğmuş bebek +1
hayatının en güzel yılları olacak diye düşün asla unutamayacağın yıllar olacak hayatına yepyeni bir şekil vereceksin
herkes aynı şeyleri yaşıyor fazla büyütme +1
  • basond  (07.09.18 10:17:21) 
[]

ölü batarya laptop'u yavaşlatır mı

bataryam birkaç gün önce öldü, yani şarj olmuyor ve ac kablosunu çektiğim anda laptop kapanıyor. şu anda tatilde olduğum için bataryayı değiştirme fırsatı bulamadım, ama bu sürede farkettim ki laptop her 30-40 saniyede bir saniye kadar donuyor, fare imleci ilerlemiyor, bir şey yazıyorsanız o çıkmıyor falan. sizce bu ikisi bağlantılı mıdır? bataryayı değiştirince çözülür mü donma meselesi?




 
bataryayı söküp sadece ac güçte çalıştırınca da donma yaşanıyor mu?


  • Tears of Devil  (27.08.18 20:59:26) 
dediklerin genelde hdd probleminde oluyor. öyle birden kapanıyorsa hdd zarar görmüş olabilir gibi birşey geldi aklıma. pil ile ilgli, anlattığın bir problem duymadım. hdtune ile tarama yapardım senin yerinde olsam.

tears of devil'in dediği gibi yapınca donma yaşanıyorsa hdd diyorum.
  • sutlu nescafe  (27.08.18 20:59:34 ~ 21:00:20) 
@tears of devil, şimdi bataryayı çıkarıp çalıştırdım ve herhangi bir donma yok gibi gözüküyor. sanırım sıkıntı gerçekten batarya ile ilgili.


  • slhmlr  (27.08.18 21:04:54) 
bataryasiz kullan ve yeni batarya aldiginda batarya takiliyken aleti devamli sarjda birakma. devamli cycle yaptirman lazim yoksa bataryanin omru acaip kisaliyor.


  • cooperr  (27.08.18 21:13:55) 
Macbook pro'ların bataryasız bariz çok kötü performans verdiği bilinen bir şeydi, ki 2 haftadır da iliklerime kadar tecrübe ediyorum bu durumu. Yeni nesil tüm cihazlarda olan bir şey de olabilir.


  • hedep  (27.08.18 21:50:54) 
[]

okul ücreti ödendi makbuzu (vize)

bugün vize başvurusu sırasında (ispanyol) görevli, okula ödediğim confirmation fee'nin alındığını gösteren şu resimdeki makbuzu reddetti. banka makbuzu istedi. kadın zaten ispanyol çomarı sinirlendirdi insanı, tam da soramadım. banka makbuzu ne arkadaşlar ya? makbuz bu resimdeki değil mi işte?




 
bunu word'de kendin de yapabilirsin. onaylı kaşeli imzalı vb bir belge olmalı.


  • kaputt  (04.06.18 16:10:02) 
bankadan yatirdinsa subeye gidip odendi makbuzu alabilirsin ya da okula soyle adam gibi kaseli imzali bir belge duzenlesinler. peceteye yazilmis fatura gibi olmus bu :)


  • brkylmz  (04.06.18 16:32:28 ~ 16:32:50) 
bu makbuz değil, ödeme onayı. makbuzu parayı kime verdiysen (ör.banka) ondan alacaksın.


  • babilbaligi  (04.06.18 17:22:38) 
@babilbaligi, internetten kredi kartıyla yaptım ödemeyi. şubeye gidip makbuz mu almalıyım?


  • slhmlr  (04.06.18 17:47:41) 
evet, ya da kabul ederlerse kart ekstresini götür.


  • babilbaligi  (04.06.18 17:49:46) 
[]

gayrimenkul'e mi eğitime mi?

yahudilerin sürekli sürgün tehlikesiyle yaşadıklarından, taşınması zor gayrimenkul gibi yatırımlara girmediklerini, genelde yüksek eğitim ve denizaşırı ticarete yöneldiklerini okumuştum.

diyelim ki banka hesabınızda 300 bin usd var. çocuğunuzu burssuz harvard/oxford ayarında bir okula gönderebilirsiniz, ya da bir yerlerden (tr veya yurtdışı) arsa/ev/hisse falan alıp kâr elde etmeye çalışabilirsiniz. Hangisini seçerdiniz?


 
çocuk o okullara gidebilecek seviyedeyse gönderirim. sonuçta çocuğa 5 sene bekle sonra okutacağım diyemezsin.

çocuk yoksa eğer, bu şartlarda para kazanmak için ev alınmaz. artık arsa da alınmaz. alınsa bile çocuğun 40-50 yaşlarda, sen öldükten sonra belki iyi kazanır. türkiye'de arsa ve inşaat rantından herkes ekmeği yedi. artık 100binlik arsa alayım, 5 sene sonra 20 daire getirsin olayı yok. vardı, artık yok.

hisse diyorum. onu da al-sat değil. sağlam bir şirkete koy unut.
  • malheiros  (29.05.18 00:02:42 ~ 00:03:07) 
çocuk forever.


  • e haliyle  (29.05.18 02:09:32) 
Okul tabi
300bin doları olup çocuğunun eğitimine harcamayana laflar hazırlarım

  • kitap arasında kalmış silgi tozu  (29.05.18 04:32:55) 
[]

vize başvurusunda sağlık raporu sorunsalı

sağlık raporumu bu nisan ayında aldım bir hastaneden, ama başvuru randevum bu hafta. bir sıkıntı çıkarırlar mı_neredeyse 2 ay olmuş? rapor heyet raporu bu arada.




 
uzun dönem (180 gün ve üstü) vize başvurularında sağlık raporu istenebiliyor. avrupa bölgesi kesinlikle istiyor.


  • slhmlr  (29.05.18 00:45:44 ~ 00:46:06) 
@darasd yazmadığı için soruyorum zaten ahah :) avrupa bölgesinde hemen her ülke istiyor:

ec.europa.eu
  • slhmlr  (29.05.18 01:31:15) 
bir yasima daha girdim. ingiltere ve amerika vizem var suan. 4 yil kadar almanya'da yasadim. bircok defa schengen vizesi aldim ve kimse benzen saglik raporu istemedi.

Simdi aklima geldi ingiltere icin, hintliler falan bunu almak zorundaydi. ama bizde yok.
  • ubi dubium ibi libertas  (29.05.18 01:51:05 ~ 01:53:22) 
www.ankaravisa.es

For stays longer than 180 days: medical certificate + translation into Spanish + apostil of the Hague. In the certificate it must be clearly stated that the applicant does not suffer of any kind of illness that could generate severe repercussions on Public Health according to the 2005 International Sanitary Regulations


soruyu cevaplamayacaksanız cevap vermeyin.
  • slhmlr  (29.05.18 02:02:09 ~ 02:04:09) 
[]

nüfus müdürlüğünden vukuatlı nüfus kaydı almak

vize için lazım. nüfus müdürlüğüne gidip randevusuz alabilir miyim vukuatlı nüfus kayıt örneğini?




 
alabilirsiniz.


  • dilligaf  (20.05.18 23:54:50) 
[]

vize başvurusunu nereden yapmalıyım

ikametgahım bursa'da ama ankara'da öğrenciyim, başvuracağım ülke ikametgahı bursa'da olanların istanbul konsolosluğu'na başvurması gerektiğini söylüyor. ankara'daki büyükelçilikten başvuramaz mıyım?




 
ulaşabiliyorsan telefon edip sor, öğrenci belgenle başvurursan belki kabul ederler orada ikamet ettiğini.


  • nilmiye  (04.05.18 15:56:47) 
ankaraya aldır ankaradan başvur.


  • mikahakkinen  (04.05.18 16:37:16) 
eger ankarada yasadigini kanitlayan bir belge eklersen sikinti olmuyor. okuldan alacagin bir ogrenci belgesi olur, yurtta kaliyorsan yurt mudurlugunden alacagin bir ikamet belgesi olur, evdeysen ustune olan bir fatura/kira sozlesmesi olur.


  • jedilance  (04.05.18 19:53:30) 
[]

bir sonsuz diğer sonsuzdan büyük olabilir mi

Sonsuz derken her şey olabilir aklınıza gelen.




 
Evet, matematiksel olarak olabilir. Sonsuz eksi sonsuz’un belirsiz olma sebeplerinden biri budur.
Örneğin, tam sayılar kümesini ele alırsak sonsuz elemanı vardır. -3, -1, 0, 1, 2 diye eksi sonsuzdan artı sonsuza gider ve sonsuz tane elemanı vardır. Bir yandan da, reel sayılar kümesine bakarsak o da eksi sonsuzdan artı sonsuza gider ama tam sayıların yanında kesirli, kareköklü sayıları da kapsar. Dolayısıyla, pnun da sonsuz elemanı vardır ama tam sayılardan daha büyük bir sonsuzdur.
Tam sayılar kümesi sayılabilir sonsuzluk kategorisinde değerlendirilirken, reel satılar kümesi sayılamaz sonsuzluk olarak değerlendirilir.
  • aychovsky  (19.04.18 20:16:05) 
bu güzel bir soru.

büyüklük eleman eşleştirmesi ile yapılıyor. cantor'dan beri. yani diyelim ki 1,2,3... ve 2,4,6... diye iki farklı kümemiz var. sağduyu bize ilk kümenin daha fazla eleman içereceğini söyler. çünkü onda ikinci kümede olmayan elemanlar vardır. ancak birebir eşleştirme yoluna gittiğimizde 2,4,6... kümesi 1,2,3... kümesinin her elemanına karşı bir eleman koyabilir.

bu biraz enteresan bir nokta. çünkü çift sayılar kümesinde daha az eleman olmalı diyorduk. ancak gördük ki, durum böyle değil.

temelde sayılabilen sonsuz ve sayılamayan sonsuz diye iki farklı tip sonsuz var. sayılabilen 1,2,3... veya 2,4,6... gibi sonsuza kadar giden ama sayabildiğimiz diziler. bir de sayamadığımız diziler mevcut.

bu da reel sayılar oluyor. reel sayıların problemi sayılamıyor oluşu. 0'dan başlayarak reel sayıları say desem bana bir tane bile eleman söyleyemezsiniz. çünkü 0'dan sonraki ilk reel sayı sonsuzluğun içinde kaybolmuştur.

diğer bir tabirle 1,2,3... sayı dizisinin sonsuzluğu 2 ve 3 arasındaki sayıların sonsuzluğundan daha küçüktür. sayılamayan sonsuzluk sayılabilen sonsuzluktan büyüktür.
  • antikadimag  (20.04.18 00:06:06) 
[]

ada satın alıp ülke kurmak

şöyle singapur büyüklüğünde, 700-800 km2 bir ada alıp, kafamıza göre ülke kursak? baktım 10km2'lik adalar 3 milyon usd falan, yani 240-250 milyon usd'ye singapur büyüklüğünde ada satın alabiliriz. hepimiz üç beş koysak, birkaç da hayalperest zengin alsak yanımıza yaparız sanki? çok sıkıldım yozgatistan'dan.




 
satın aldığınız ada da bir ülkeye ait.


  • brakgn  (02.04.18 23:26:51) 
çok güzel bir düşünce; ama su problemi olacak mı? elektrik vs. temel ihtiyaçları bir düşünmek lazım. astarı yüzünden pahalı gelmesin?


  • probiyotik  (03.04.18 00:19:31) 
şunun bir versiyonu düşünülebilir:

www.ntv.com.tr
  • güneyli çocuk  (03.04.18 00:21:50) 
Bir değişiği için: (bkz: liberland)
Aynı mantıkla: (bkz: sealand)

Ayrıca alacağınız ada bir ülke sınırı içinde olduğundan vatikan abi gibi güçlü, elçilik binası kadar geçerli değilsen bağımsızlığını ilan edemezsin. Tapu senin üstüne olsada ülkenin istimlak hakkı her zaman mevcut. Herşey olsa dahi ülkeler seni neden tanısın?
Hadi tanıdı diyelim, elektrik için büyük jenaratör, mazot ve su için sürekli cruize bakliye maliyetleri gerekecek.

Başka bir alternatf @güneyli çocuk’un dediğine benzer italya da restore etmek şartıyla ücretsiz şato alabiliyorsun. Daha mantıklı.
  • filipis  (03.04.18 00:49:53) 
Ada değil de deniz ya da okyanus üzerinde uluslararası sularda bir platform kurulsa kimse bir şey diyemez sanırım, diğer türlü yine bağlı bulunduğun ülkenin kanun, vergileri can sıkar, tam bağımsızlık olmaz. Yalnız bu platform teknolojisi ne kadar gelişti tam emin değilim biraz daha beklemek gerekebilir.


  • gezegen olan pluton  (03.04.18 01:07:01) 
Beni de türkiyeye elçi olarak atayın bari


  • photo85  (03.04.18 03:57:41) 
Toprağın kabahati yok, mesele insanlarda (sen-ben dahil.) O yüzden orası da 'yozgatistan'ın devamı olur.


  • idonthaveatvset  (03.04.18 07:47:34) 
Yaparsa bunu elon musk yapar bunu ama o da mars'ta kurmak istiyor sanırım.


  • spankenstein  (03.04.18 09:10:21) 
Elektrik, su, kanalizasyon, ısınma, hayvancılık, tarım... Bunların hepsini yapacak kadar yetkin, sayıca yeterli ve dirayetli insan da lazım. Whatcha gonna do?


  • rahip janick  (03.04.18 09:17:14) 
[]

anne/baba haricinde ab vizesi sponsoru

gösteren oldu mu? vize uzun dönem olacak, kısa dönem -turist, erasmus vs- vize için kardeşi sponsor olarak gösteren çok var, ama uzun dönem (180 günden fazla) vizeler sadece anne/baba istiyor sanırım?




 
ben uzun donem basvurumda aile yaptim ama aile harici de olabildigini biliyorum. zaten vize basvuru formunda sponsor olan kisinin neyin oldugunu soruyor. aile harici secenek de var orada.


  • rucka boji  (31.03.18 20:50:01) 
[]

hastaneden kurul raporu almak?

bunun için önceden randevu falan almam gerekmiyor herhalde, direkt gidip "rapor almak istiyorum" diyeceğim danışmaya?




 
Büyük şehirlerde (İstanbul) durum biraz farklı, randevuyla çalışıyor artık hastaneler. Randevusuz almıyorlar yani. Ama bazı hastaneler randevusuz'da alabiliyor. 2 ay önce 4 farklı hastane gezdim hepsi randevu ile alıyorlardı ve en erken randevuyu çoğu hastanede 1-2 hafta sonraya veriyordu. 1 haftada da işlemler sürer dediler. Aciliyetim olduğu için şehir değiştirmek zorunda kaldım. Sonradan bir kaç yer buldum randevusuz veren ama ben işimi hallettiğim için iş işten geçmişti.

İstanbul için, Validebağ Ek Hizmet Binası'nda aynı gün içinde randevusuz alabilirsiniz.

Edit: Önceden bir arayıp sorun.
  • lana del rey  (30.03.18 23:09:10 ~ 23:10:31) 
kurul raporları için 1 marttan itibaren 182 ya da mhrs'den randevu almak gerekiyor. istanbul'da bu şekilde en azından, diğer şehirleri bilmiyorum.

şunu belirtmeyi unutmuşum: askerlik, maluliyet tarzı sevkli raporlar için randevu gerekmiyor. onlarda direk başvuruluyor. gideceğiniz hastanenin sağlık kurulu birimini telefonla arayarak bilgi alabilirsiniz.
  • nrmnm  (31.03.18 07:06:32 ~ 12:00:19) 
ankara'da internetten randevu yokmuş bu arada.


  • slhmlr  (03.04.18 16:57:22) 
[]

israil nasıl bu kadar başarılı

kişi başı gelirde fransa seviyesindeler. yine kişi başı en çok teknoloji şirketi bunlarda. dünyanın en iyi üniversitelerinde çok fazla israilli var, zaten hebrew jerusalem ve tel aviv üni'leri de ilk 100'de dünyada.

topraklarının çok büyük kısmı çöl, en ufak tarım yapılamıyor ama genetik ve biyolojide en çok ihracat bunlarda. çok mu çalışıyorlar? adamların komşuları suriye-ürdün-mısır falan, yani failed diktatörlükler. komşularıyla ticareti çok sınırlı, ama batı'nın en parlak dostu.


 
  • güneyli çocuk  (24.03.18 02:07:18) 
  • renegade  (24.03.18 04:22:15 ~ 04:22:44) 
Haci israilden domates ithal ediyoruz :)


  • baldur2  (24.03.18 06:05:39) 
Israil normal, sadece Türkiye çok kötü.


  • purple rain  (24.03.18 08:01:04) 
Diğer ülkeler çok iyi değil normal hayatları var, bizim insanımızın kafası çalışmıyor.


  • Uncle Sam  (24.03.18 11:12:39) 
gelişmek için gereken doğruları (bilim, bilgi, inovasyon) yapma ile ilgili bu durum, fm ya da eu4 oynarken doğru yönetirseniz çok kısa sürede rakipleri domine edebilirsiniz mesela.

şimdi diyeceksiniz türkiye neden böyle olmuyor, olamıyor çünkü kültürel saçmalıklar mantıklı düşünmenin önüne geçiyor her zaman, israil'in bölgeden gelen bir kültürel saçmalığı yok, mesela bizim ülkede bir hükümet ben diyaneti kapatıyorum boşa para gidiyor dese, bunu tepkisiz yapabilir mi, bu tepkilerle uğraşmak ayrı enerji kaybı, bunun gibi bir sürü şey. türkiye gibi köklü kültürü olan ülkeler öyle 30-40 yılda değil 100-200 yılda belli seviyelere gelir.

ayrıca adamlar nasıl gelişilir, bunun yollarını biliyorlar, uygulamada sorun yoksa başarı garanti oluyor.

Para değil mesele; katar, kuveyt, arabistan'da para var ama vizyon yok
  • gezegen olan pluton  (24.03.18 13:12:16 ~ 14:29:21) 
Para. Paralari vardi hep. Bu guc parayla geldi. Baska aciklamasi yok. Israil kurulmadan once de zengin yahudi doluydu dunya. Kahvahne muhabbeti gibi geliyor kulaga ama oyle.


  • stavro  (24.03.18 13:45:23) 
[]

not/sınav kaygısı olmasaydı?

sınav veya not derdi olmasaydı matematik, fizik gibi alanlara ülkede daha çok ilgi olur muydu? özellikle matematik gibi yaratıcılık isteyen alanlarda sınav zorunluluğu, alana olan ilgiyi azaltıyor mu?




 
katılıyorum.
hatta bu kadar fazla katıldığım başka bir fikir var mı diye kendimi sorguladım.

  • güneyli çocuk  (17.03.18 16:06:35) 
tek mesele not sınav değil ki. eğer notu sınavı kaldırırsanız tek başına, kimse okula bile gitmez doğru düzgün. asıl mesele matematiği ve fiziği nasıl öğrettiğimizde. fizik sahiden eğlenceli olabilecekken şu an okullarda bok gibi anlatılıyor, varsa yoksa formül ezberletme, varsa yoksa 'soru tipi' ezberletme.. notu kaldırın, adam niye ezberlemek istesin ki bunları yok yere? iş nasıl öğrettiğimizde bitiyor bana kalırsa. o zaman sınavı kaldırmasak da gayet güzel sonuçlar alınabilirdi, üniversitede de insanlar bu alanlara yönelebilirdi belki, devlet de destek verseydi.


  • mehmed resad  (17.03.18 16:14:19) 
Olmazdı. Matematik farklı bir yetenek işi maalesef. Anlamayan anlamıyor yani. Fizik zaten matematiğin de ötesinde bir alan. Ben de sınavları eskiden dert olarak görürdüm ama artık eğitimin pratiğe dönüştürülmesini sağlayan bir araç olarak görüyorum.


  • dissendium  (17.03.18 16:14:21) 
mehmet resad +1, sorun sınavda değil öğretim sisteminde ve sınavların düzenlenme tarzında. üniversiteye giriş sınavında 40 türkçe sorusunda 14 doğru yapıp da "sınav sistemi boktan abi yeaa" diyen kertenkeleler kusura bakmasın, sınav dünyanın her yerinde ve alanında var. yarın işe girerken de sınava tabi tutulacaksın. senden sorumluluk alıp bir şeyler yapman, baskı altında performans vermen, bir şekilde seninle aynı eğitimi almış insanların önüne geçmen beklenecek. bu her yerde böyle. biz 4 senelik lisansı 6 yılda bitirene "aferin" derken elin almanı 3 yıllık eğitime iki farklı alan sıkıştırıyor.

okula gidip de geçer not almayı beceremeyen, sınavda eli ayağı titreyen adam da okumayıversin. hayır kendim öğrenci olmasam, aynı yollardan geçmesem cidden sınavların aşırı zor veya yıpratıcı olduğunu düşüneceğim. bizim ülkemizdeki sorun öğretim sisteminin boktanlığı ve öğrenciyi ezbere yöneltmesi. gerisi fasa fiso.

sınava girmesi gerekiyor diye türlü bahaneler yaratan adam sınav olmasa açıp da fizik kitabının kapağına bile bakmaz, kimse kendini kandırmasın.
  • der meister  (17.03.18 16:20:15) 
Sınav kaygısı nasıl olmaz ? Hoca düzgün olur, derslere devam edersin, ilgilenirsin, anlamadığın yeri sorarsın ve sınavda da ilgili konudan sorular çıkar. Hadi bilemedin bildiklerini kullanarak yapabileceğin bir şey çıkar.

Nadir kalmış hocaları tenzih ederim, bizdeki egosunu ...ğimin hocalarının amacı öğrenciyi süründürmek. Türkiye genelinde %1'lik dilime girmiş öğrencilerin büyük çoğunluğu bir dersten 100 üzerinden 20 nin altında not alıyorsa bu öğrencilerin suçu değildir.

Hal böyle olunca o dersi sevmeye imkan yok. Özetle mesele sınav kaygısı değil, sınav olmak zorunda, mesele işin b*nu çıkaran hocalar.
  • kimlanbu  (17.03.18 16:23:19 ~ 16:24:11) 
Alakası yok. Eğitim boktan. Doğuştan fizik ve astronomi ilgim olduğu halde lisede fizik derslerim kötüydü. Çünkü götüm gibi anlatıyordu hocalar. Şimdi hepsinden çok daha ileri seviyedeyim hobi olarak ilgileniyorum fizikle ve getir o eski hocalarımı ben ders veririm hepsine.

Matematik ha keza, iyi 1-2 matematik hocam oldu geçmişte onları tenzih ediyorum ama öğretmenlerin %90'ı aldığı parayı haketmiyor. Hepsi bok gibi. Zaten bir insan öğretmen oluyorsa artık önyargılı bakıyorum.

Matematik ve fizik öğretmenden öğrenilmez, üniversiteden en allahsız en kuraltanımaz müfredatı sikine makara diye dolayan tiplerin gelip öğretmesi lazım bana göre.

Çocuğum olsa Türkiye'de okula göndermem. Ne dil öğretebiliyorlar ne bilim ne sanat ne tarih ne de etik.
  • bos gezenin bos ustasi  (17.03.18 19:12:11) 
[]

Barcelona'da Oda vs Öğrenci Yurdu

Barcelona'da master'a başlıyorum, minimum bir yıl muhtemelen 2 yıl sürecek. oda fiyatları 400-600 euro arası değişiyor ama şehri bilmiyorum, dolandırıcılık vakaları yüksek, zaten ispanya'da iktisadi kriz mevcut. diğer alternatif student hall denen öğrenci yurtları, okulun bana tavsiye ettiği yurtlar 750euro istiyor aylık, ama güvenilir ve temiz gözüküyorlar. Çok eğlenmeye gittiğim söylenemez, amacım buradan doktoraya devam etmek, yani sessiz bir ortama ihtiyacım var sürekli çalışmam gerekecek. normalde ayda bin euro bütçe ayırırım diyordum ama bir ihtimal, öğrenci yurdunda kalırsam 200-300 euro ekstra borç alabilirim. sizce hangisini seçeyim?




 
1-2 ay yurtta kal o sırada ortama alışıp arkadaş edinmeye başlarsın zaten. Hem tanıştığın insanlar sana tavsiyede bulunurlar hem de okuldaki ilanlardan falan bir şeyler bulabilirsin. Tavsiyem Türkiye'deyken direkt 1 senelik bir şey ayarlamaman.


  • 10032007  (27.02.18 02:02:17) 
abi öyle 1-2 ay yurtta kalırsam aylık fiyat 850 euro'ya çıkıyor, tüm dönem seçersem 750 euro. ama dediğin en mantıklısı gibi.


  • slhmlr  (27.02.18 02:05:11) 
@10032007'e katılıyorum, şehri görüp öğrenmeden buradan plan yapmak yanlış. iki defa aynı hataya düştüm ve pişmanım. etrafa yerinde bakıp ona göre karar alman en mantıklısı.


  • ada meltemi  (27.02.18 02:47:34) 
Ben de başka bir soru sorayım. Hangi program, ücreti ne kadar ve kabul almak nasıl oldu?


  • ampri kuka  (27.02.18 02:55:04) 
@ampri pompeu fabra&barcelona gse'de ekonomi masterina baslayacagim, okul full tuition waiver verdi ancak hayat masraflarimi ilk yil kendim karsilamam lazim.


  • slhmlr  (27.02.18 09:35:33) 
Barcelona Turca grubuna yazarsan oda kiralayan birini bulursun.


  • geçerkenugradım  (27.02.18 11:45:07) 
[]

internet haber siteleri basın kanununa giriyor mu? (hukukçular)

2014 nisan ayında hükümet tbmm'ye, basın kanununa internet sitelerinin de eklenmesini öngören bir yasa değişikliği sundu. ancak tasarı neredeyse 4 yıldır komisyonda bekliyor: komisyon.tbmm.gov.tr

yasalaşması an meselesi olan bu tasarıyı öne sürerek, herhangi bir davada internet sitelerinin basın kanununa tabii olduğunu ileri sürebilir miyim?


 
Olması imkansız. Kanunilik ilkesini bir araştır istersen.


  • 1adam  (16.01.18 01:14:19) 
herhangi bir internet sitesi için yapamayız bunu. mesela duyuru’nun basın kanunu’na tâbi olduğunu ileri süremeyiz.

ama asıl amacı haber paylaşmak olan haber sitelerinin basın kanunu’na tâbi olduğu ileri sürülebilir. yalnız; burada dayanak kanun değişikliği öngören tasarı değil, kıyas yoluyla kanun boşluğunun doldurulmasıdır. sonuçta “haber” yayınlıyorsa, basın kanunu’na tâbi olmalı ve “basın”ın yerine getirmesi gereken sorumluluklara uymalıdır.

bence.

edit: türk hukukunda kanunilik, suç ve ceza bakımından, tck’nın 2. maddesinde öngörülüyor. yani aslında hukukun kaynakları açısından ceza hukuku’ndaki kanunilik ilkesi bir istisna diyebiliriz. onun dışında hukukun şekli kaynakları kanun, örf-adet ve hakimin yarattığı hukuk. o yüzden kanunilik ilkesi, basınla ilgili özel hukuk meselelerinde işlemez. hatta hiçbir özel hukuk meselesinde -emredici hükümler ve anayasa’nın açık yasakları hariç- işlemez.
  • meyal  (16.01.18 01:52:03 ~ 02:01:15) 
[]

bu gece komünist ihtilal olsa

atıyorum ordu içerisindeki bir grup komünist albay vs bir şekilde başarılı bir devrim yaptı. iktidara el koydular; büyük şirketlerin kamulaştırılmasından, nato'dan çıkmaktan, aşiretlerin lağvından ve zorunlu çalışmadan falan bahsediyorlar. ne olur ilk tepkiniz? çevrenizin tepkisini nasıl tahmin ediyorsunuz?




 
iş savaş çıkar, türkiye sol bloğundan bence çok uzaklaştı


  • psyence fiction  (12.02.17 23:13:01) 
mermileri bitene kadar savaşırlardı.


  • alt4y  (12.02.17 23:15:13) 
demesi kolay ama sokağa inmek ciddi ölçüde ölümü göze almak demek? 15 temmuz'da rte sokağa inin diyene kadar sokakta kim vardı? sabaha kadar, darbe kesin şekilde ezilene dek bile sokağa birkaç bin kişi anca çıktı. ölümü göze almak çok kolay değil, hele bizim muhafazakar orta sınıf için.


  • slhmlr  (12.02.17 23:20:02) 
komünist asker, zorunlu çalışma, kamulaştırma, 2017'de uluslararası sol blok vb. Beynim kanadı, bu kadar cahillik fazla... Komünizm ve sosyalizm farkını bilmeyenler çok baydı yahu.

Cevap veriyorum, çevremin tepkisini tahmin için onlara soruyorum.
  • protector  (12.02.17 23:22:10 ~ 23:23:35) 
İlk fırsatta ülkeden gideriz herhalde tepki vermeden


  • run a ris  (12.02.17 23:31:43) 
Böyle bir grubu destekleyecek kimse olmayacağı için zaten böyle bir ihtilal yapılamaz.


  • turkuaz  (12.02.17 23:32:08) 
Gulag ne tarafta paşam diye sorarım.


  • kargn  (12.02.17 23:34:17) 
karışmam bir sigara yakarım


  • uzman pratisyen  (12.02.17 23:41:06) 
kaç yıllık aradan sonra oturup bi sigara yakarım, bide çay mis.


  • Big bada bum bum  (13.02.17 04:00:59) 
başarılı olurlarsa ertesi gün 10-15 malum gazete komünist olur. kapital yok satar, aşiret liderlerine herkes küfreder.


  • babilbaligi  (13.02.17 11:19:21) 
[]

atm para vermedi

geçen hafta atm'den 3000 lira çekmek istedim, ancak paranın verilemeyeceğini söyleyen bir arıza kağıdı geri verdi atm. ben de gerizekalı olduğum için bakiyeye bir daha bakma zahmetine girmedim, ancak arıza kağıdını cebime koymuşum ne hikmetse. bugün mesai saatinden sonra hesaba baktğımda o 3 bin liranın bakiyeden kesildiğini gördüm, ancak şu anda o atm'nin bulunduğu şehirde değilim. yarın bu şehirdeki herhangi bir şubeye gidip, o arıza kağıdını gösterip bu paranın geri verilmesini sağlayabilir miyim? yani illa ki diğer şehirdeki atm'nin bağlı olduğu şubeye gitme gibi bir zaruriyet yoktur değil mi?




 
Benzerini yaşadım uzunca anlatacağım mobilim


  • basond  (31.01.17 23:37:03) 
müşteri hizmetlerini arayıp durumu belirtin. şubeye gidip kağıdı göstermenizle parayı size vermezler. anca o kağıtla bankanın ilgili birimine (atm hizmetleri) talep açarlar, sizde paranın hesaba iadesini beklersiniz.


  • copy paste  (31.01.17 23:39:42) 
Parayı atm hiç vermediyse kasa fazla verir. Kolayca iade ederler

Kasa fazla vermediyse uğraş dur.
kamera kayıtları vs incelenir
  • efruz  (01.02.17 00:06:22) 
benim başıma gelmişti, ben aynı şehirdeydim fakat bankamatikle.

bankamatiğin bitişik olduğu şubeye gittim, sayım yapacaklarını, benim ifade ettiğim miktarda bir fazlalık söz konusu ise vereceklerini söylediler, ertesi gün parayı aldım.

fakat ben de arıza kağıdı yoktu, vermedi öyle bir şey makine.

sizin drum ne olur bilmiyorum, o şehre gitmeniz gerekebilir diye tahmin ediyorum, en iyisi müşteri hizmetlerinden kesin bilgi almak.

geçmiş olsun.
  • mezarkabul  (01.02.17 00:06:59) 
Merhaba, o atmlerde sıkışan paraları raylardan çıkaran, müşteri hesaplarına geçen kişi geldi. overlokçuyum yani :D

Şimdi arkadaşım, bu tür sıkışmalarda şubee atmlerinde sıkışma olduysa durum çok daha kolaydır. Çünkü şube atmsine şube çalışanları bakar. Anında bile duruma müdahale edebilirler ancak şube dışı atmlerde ise bölge müdürlüklerine bağlı ekipler bu işle ilgilenirler. Belirli zamanlarda atmleri kontrol ederek, para sıkışması, para eklemesi ya da boşaltma işlemini yaparlar. Sonuç olarak 2 iş günü içerisinde geçerler hesabınıza parayı.
  • Kresto  (01.02.17 00:36:15) 
denizbank dış hatlar atmsin de parayı yatırıp euro almak istedim soktum 2000 tl tak geriye euro vermedi kaldık dımdızlak neyse gene gittik tl çektik komisyonla aldık gittik yurtdışına yurtdışında 20 gün bu işlerle uğraştım ama tık yok

telefonda dediler öyle bir para çıkmadı!!!???!?! kan beynime sıçradı döndün türkiyeye girdim bir şubeye anlattım durumu fişini göterdim ancak 10 gün sonra tamam deyip geri ödediler tam bir işkenceye dönüştü.

yukarıda ayrıntı verilmiş şube atmsi değilse sıkıntı büyüyor ama neyseki sen fişini almışsın kısa zamanda çözersin.
  • basond  (01.02.17 00:55:04) 
aynı duruma düşenler için söyleyeyim: başka bir şehirde olduğum için paranın kaldığı atm'nin bağlı olduğu şubeye dilekçe yazıp yanına arıza kağıdıyla gönderdik -başka bir banka şubesinden-, 2 günde geri yatırdılar parayıç


  • slhmlr  (05.02.17 10:39:53) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.