[]

Telefon tavsiyesi verir misiniz?

Yeni bir telefon arayışındayım. telefondan beklentim, pilinin hemen bitmemesi, donmaması ve zırt pırt kafamı ağrıtmaması. başka bir beklentim yok. daha önce samsung s4 mini kullanıyordum ve düne kadar durduk yere bozulmasaydı kullanmaya devam edecektim. bütçem max. 1300 tl.

bu girizgahtan sonra yardımsever duyuruculara şu 5 telefon arasında tercih yaparsam hangi tercihin daha uygun olacağını sorayım:

general mobile gm5 plus www.vatanbilgisayar.com

huawei p9 lite www.vatanbilgisayar.com

lenovo k6 note www.vatanbilgisayar.com

asus zenfone max 3 www.vatanbilgisayar.com

samsung j5 prime www.vatanbilgisayar.com

bu markalardan samsung dışındakileri bilmiyorum. o yüzden birinin özelliklerine aldanıp pişman olmak istemiyorum.

hangisi olsun dostlar?

 
P9 lite. Tek sıkıntısı 16 gb. Lenovo da şık ama kronik problemi olmayan lenovo pek görmedim.


  • fyodor dostoyevski  (24.05.17 17:18:30) 
samsung al.


  • qazedcsrfvtyhngujmkol  (24.05.17 17:23:48) 
asus zenfone serisinden bütçenize uygun birini seçin derim. Über dayanıklı


  • alaimisema  (24.05.17 18:13:01) 
Xiaomi-mi 5prime kullanıyorum cok memnunum malzemesi hızı içindeki yazılımı özellikleri mesela telefonu iki farklı alan oluşturup şifrelitorsun


  • seyyar satıcı  (24.05.17 21:20:13) 
[]

Excell'de çalışma sayfası birleştirme

3 tane excell dosyasını tek dosya ama farklı çalışma sayfası olarak birleştirmek istiyorum. nasıl birleştiririm?

not: bir dosyada yeni çalışma sayfası açıp diğer dosyadan kopyala yapıştır yapınca içerik değişiyor. içerik aynı şekilde kalsın istiyorum.


 
Yapıştır yaparken sağ tıkla, özel yapıştır menüsünden değerleri yapıştır yap.


  • cakabo  (03.05.17 12:33:23) 
dosyada resimler olduğu için özel yapıştırma yaparken resimlerin boyutları filan değişiyor maalesef.


  • masmeleddin erdogan  (03.05.17 12:39:29) 
ben biliyorum ben biliyorum çekilin :)

Birleştireceğin dosyalar açık olsun.
-ikinci sayfada olmasını istediğin dosyaya git.
-En altta sayfa 1-sayfa 2 gibi yazan sekmelerin üstüne sağ tıkla taşı veya kopyala de
-orda kitap seçeneğinden birleştirmek istediğin dosya adını seç,
-sonraki sayfa yazan kısımdan da sona taşıyı seç
-kopya oluştur kısmına tik at ve tamam de.
aynı işlemleri 3. dosya içinde yap,İşlem tamam bu durumda ilk dosyan değişir taşıdıkların aynı kalır.Üçü de aynı kalsın, yeni bi kitap oluşturayım dersen en başta boş dosya açıp üçünü de ona taşıyabilirsin. saygılar
  • i am a legal alien  (03.05.17 12:55:27 ~ 12:56:17) 
dosyaları aynı anda açın. çalışma sayfasını, isminin üzerinden tutup eklemek istediğiniz dosyadaki sayfaların yanına bırakın.


  • nickalangeronimo  (03.05.17 12:56:28) 
@nickalangeronimo excell dosyaları ayrı pencereler şeklinde açılmıyor ya da ben açamadım. bu yüzden söylediğin şekilde olmadı.

@i am a legal alien dediğini yaptım oldu:)

herkese teşekkürler
  • masmeleddin erdogan  (03.05.17 13:05:45) 
[]

Batarya mı alayım yoksa taşınabilir şarj cihazı mı?

Şu an samsungun s4 mini telefonunu kullanıyorum. birkaç ay öncesine kadar da şarjı bana yetiyordu. ancak orijinal şarj cihazını kaybedip çakma şarj cihazı kullanmaya başladıktan sonra günde iki defa şarja takmak zorunda kaldım.

ben size şu konuda danışayım: şu an başka bir telefon alacak durumda değilim. mevcut telefonu kullanacağım. böyle bir durumda telefona orijinal batarya mı alayım, orijinal şarj cihazı mı alayım (bataryada sorun yoktur belki) yoksa şu taşınabilir şarj cihazlarından alıp günü o şekilde mi kurtarayım?

hangisi daha mantıklı?

 
bi yerden orijinal şarj aleti bul. bir iki gün onunla şarj edip dene. eğer problem çözülüyosa orijinal şarj eleti al. yok aynı devam ediyorsa batarya al. powerbank seyahatte filan iyi oluyor ama günlük kullanımda sıkılır insan onu taşı et vs.


  • elorelia  (02.05.17 18:09:49) 
20 bin mah lık powerbvank al xiaomi nin 100 tl ye, telefonundaki bilinmeyen programları da sil.

mesela bende truecaller vardı bir sildim sarj olayı yuzde 50 arttı megersem emiyormuş.
  • anonymice  (02.05.17 18:23:25) 
[]

Doğal kokulu parfüm

Malum önümüz ter mevsimi. parfüm kullanamıyorum çünkü kokuları migrenimi tetikliyor. bunun sebebi sanırım parfümlerin içindeki kimyasal maddeler.

Ben de güzel kokmanın alternatifini arıyorum. mesela ceviz yaprağı kokusu gibi doğal kokuların kimyasal madde katılmadan parfümleştirilmesi gibi bir şey var mı?

edit: yazmamışım, erkek için.

 
(bkz: katı parfüm)


  • gloomystorm  (31.03.17 18:45:35) 
kokucuk.com vardı bir ara. parfüm notalarını tek tek satıyordu. ben sedir ve yeşil mandalina alıyordum. hala satıyorsa bir bakın isterseniz.


  • balik kraker  (31.03.17 21:39:48) 
Birebir aynı sorunu yaşıyordum. Alkol, gliserin ve doğal yağları karıştırıp kullaniyordum. Parfüm şişesine doldurup sıkıyordum. Sonra katı parfümü keşfettim. Derdim tasam bitti.


  • kedili madam  (01.04.17 00:09:20) 
[]

Duş alırken kulağınızı yıkıyor musunuz?

Tuhaf ama net bir soru oldu sanırım.

Kulağınızı yıkıyorsanız sonra kuruluyor musunuz? kuruluyorsanız ne ile kuruluyorsunuz?

Yoksa yıkamıyor musunuz?

Kimsenin duş halini bilmediğim için burada sormak istedim.

 
kremli pamukla giriyorum su kaçmaması için :)


  • allaccess  (27.03.17 15:50:10) 
saçlarımı yıkarken zaten kafam köpük oluyor. o köpükle kulaklarımın içine parmak sokmadan görünen yerlerini ovuşturuyorum. çıkınca da peçete ile içini kuruluyorum. kulak pamuğu sokan da var.


  • dedimmidemedimmi  (27.03.17 15:51:00) 
benim icin dus almanin en buyuk nedenidir kulak yikamak, kulak yikamazsam dus almadim sayiyorum o dderece, saka degil cok ciddiyim.

sonra havluyla kuruluyorum, ama icine su kacmiyor zaten, arada bir de kulak pamugu ile temizlerim, ama bu cok sagliksiz aslinda.
  • kurnaz  (27.03.17 15:52:03) 
yıkıyorum ve mutlaka kuruluyorum. kurulamazsam içi ıslak kalıyor ve oradan üşüyorum resmen. başım üşüyo :D


  • füt  (27.03.17 16:03:54) 
kulağımı suyun altına tutmuyorum tabii ama arkasını, içini falan elimle fijut fijut diye kendim yıkıyorum. gerçi kulak yıkamak böyle yapılıyordur herhalde zaten. ben de kurnaz gibiyim, "anaa kulağı unuttuk la" deyip tekrar banyoya dönmüşlüğüm vakidir. kulak, göbek deliği, koltukaltı falan buralarla ayrıca ilgilenmek, fiju fiju kurcalamak lazım, yoksa üstüne su geldi diye hiçbi şey temizlenmiyo ki.


  • der meister  (27.03.17 16:08:20) 
şimdiki aklım olsa hiç yıkamazdım. çünkü her defasında tam olarak kurulamak mümkün olmuyor, 30'undan sonra kulak kaşıma krizlerine giden yol böyle açılıyor. sonra mantarı bakteriyi ordan atıcam diye uğraş dur. "kulak yıkamak pişmanlıktır", gençliğe bırakabileceğim tek miras bu sözüm. hatta bana inanmıyorsanız:

eksisozluk.com
  • yeraltindan potlar  (27.03.17 16:10:12 ~ 16:15:10) 
Saçımı yıkarken şampuanla yıkıyorum, köpük oraya girmezse pis hissederim. Çıktığımda da çubuk.


  • Adramelekhh  (27.03.17 16:27:57) 
Parmağını kulak kepçesi içinde gezdirirince temizlikten kaynaklı sürtünme kuvvetini hissetmem lazım


  • ordinov  (27.03.17 16:57:22) 
vücudumu genelde duş jeli ile yıkıyorum ama yüzümü ve kulaklarımın içini her seferinde komple normal sabunla yıkıyorum. baya sabunla delice yıkıyorum sonra da havluyla kabaca kuruluyorum.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (27.03.17 17:01:25) 
Kafamı yıkarken serçe parmaklarımla ovicci ovicci yaparak yıkıyorum, arkalarını, kıkırdakları filan iyice yıkıyorum ama içine su kaçırmamaya dikkat ediyorum. Kaçmıyor da zaten. Sonra da havlunun ucuyla iyice kuruluyorum. pambıklı çubuk sokmuyorum zararlı diyolla.

Direkt kulağa su tuttuğum sanılmasın, kafadan süzülen sularla yıkıyorum.
  • old possum  (27.03.17 17:04:51 ~ 17:06:23) 
Tabiki yahu. Özellikle sabunluyorum hatta oraları.


  • MaNOfTheYear  (27.03.17 17:55:00) 
[]

Referandumu boykot etmek Evet'in mi Hayır'ın mı işine yarar?

Referandumda oy kullanmayı düşünmüyorum. Ama bazıları oy kullanmamanın evet demekle aynı olduğunu söylüyorlar. sebebini sorduğumda da bana mantıklı cevaplar vermiyorlar.

Bu soruya cevabı olan var mı? gerekçeli cevaplar olsa sevinirim.

edit: genel olarak hayırcı olduğuma dair cevaplar gelmiş ama farz edelim ki şimdiki sistem ile başkanlık sisteminin tamamen aynı olduğunu düşünen biri olayım. mesela işid ile nusra arasında tarafsız kalmayı seçen bir ateist olayım. bu durumda oy vermemem istatiktiksel olarak bir yere yarar sağlar mı?

 
oy kullansaydın kime verecektin sorusunun cevapı ne ise onun tersi olana yarar.


  • cedex  (18.03.17 19:00:06) 
genel kanı ve çok çeşitli anketler evet oyunun şu an daha yüksek olduğunu söylüyor. kararsızlar veya boykotçular oy vermez ise bu evet tarafının işine yarar, çünkü zaten öndeler. ancak oy kullanıp, hayır verirseniz, hayırı evetin yakınına çekebilirsiniz.


  • carabelli  (18.03.17 19:01:24) 
evete yakinsan hayirin hayira yakinsan evetin isine yarar.


  • aga bu nedir diyen kimse  (18.03.17 19:02:44) 
evetçi mi hayırcı mı olduğuna göre değişir. evetçi isen boykot etmen hayır'a yarar, hayırcı isen evet'e. çünkü hesap basit, daha çok oyu olan kazanacak. başkanlık ile ilgili fikrin vardır mutlaka ve bu fikir doğrultusunda oy kullanabilirsin.


  • zgrydn  (18.03.17 19:03:21) 
Oy kullanmamanın evet demekle aynı olmasını, diğer kullanıcılar gayet güzel özetlemiş hep birlikte. Şu anda evet oyları nispeten önde görünüyor, eğer hayır oyu verilmezse, evet oylarının önde olması devam edecek yani.

Mevcut yarışta birinciyi değiştirecek bir hareketin olmaması, söz konusu adayın liderliğini devam ettirir; en basit hâliyle.
  • tel tokasini duzelten samuray  (18.03.17 19:18:19) 
10 seçmenin olduğu bir seçim düşün. 5 evet 5 hayır verse iki taraf da %50 alır.

10 seçmenden hayır verecek bir kişi boykot etse toplamda 9 geçerli oy kullanılır bunlardan 5i evet 4'ü hayır olur. Bu durumda evet %55.5 hayır %44.5 olur.

Yani hayır vermek yerine boykot etmek evet'in oranını arttırır.
  • rucka boji  (18.03.17 19:27:32 ~ 19:29:06) 
yani üstte söylenen evete yakınsan hayıra hayıra yakınsan evete yarar mantığı doğru ama o evete yarar muhabbetini söyleyenlerin kafasında oy vermeye gitmeyenlerin çoğunluğunun aklından hayır geçtiği istatistiği var ki bence de doğru.

yani oy vermeyenlerin neci olduğuna dair olasılık tahminleri yoksa ilk denilen, ama oy vermeyenler hakkında bir olasılık tahmini cevap değişiyor. mikro bazda ise sadece ilk denilen doğru.
  • tuzumkuru  (18.03.17 21:46:49) 
[]

Diş dolgusu ne zaman yapılmalı?

Bir dişim ağrıdığı için diş doktoruna gittim, doktor ona dolgu yaptı. ancak röntgene bakarak birkaç dişimin daha dolgu yapılması gerektiğini söyledi. ben de tedaviye başladım. rahatsızlık vermemesine rağmen iki hafif çürümüş dişimi daha yaptırdım şimdiye kadar, iki tanesini de sonraki süreçte yapacağız.

şimdi aklıma takılan şu: ben daha sonra ağrı sızı çekmemek için dolgu yaptırıyorum ama değip değmeyeceğini bilmiyorum. sizler de dişçiye gitseniz ve çürüklerinizin olduğunu öğrenseniz o an dolgu yaptırır mısınız yoksa dişler rahatsızlık verdiğinde mi yaptırırsınız? dolguyu geciktirince daha büyük bir olumsuzluk çıkar mı?

bir de dişlerime yeterli özeni hiçbir zaman göstermedim. ona rağmen bu kadar çürük dişimin olması normal mi?

 
diş hekimi değilim ama diş çürükleri zaten ağız sağlığı içinde iyi bir şey değil. kokar ve ağız tadını bozar. yüzeyde olan diş çürüğü ağrıtmayabilir ama ileriki aşamalarda derine indikçe artık yalnızca dolguyla da değil kanal tedavisine ihtiyaç duyabilirsiniz. ağrımadığı için tedavi ettirmediğiniz çürük büyük oranda artarsa dişte boşaltılacak yer fazla olur eğer dolgu da güzel olmazsa günün birinde düşer ki ihmal ettiğiniz dişinizi kaybetmeniz daha hızlı olur.

erken tedavi hayat kurtarır :)
  • blue eyes white dragon  (16.03.17 14:59:29) 
sana ağrı sızı vermiyo olsa bile dişindeki çürük hem büyür hem de diğer dişlere de zarar verir. ayrıca ağız kokusu yapar. yani hekimine güveniyorsan dolguyu geciktirmemek mantıklı.

geçmiş olsun. doktor değilim.
  • elorelia  (16.03.17 15:16:58) 
dis hekimiyim. zaten ufak curukler sikinti vermez. en fazla tatli yerken agri yapar. baslangicta yaptirmaniz kesinlikle dogru olan. o curuk ilerlerse ve agri yaparsa muhtemelen artik kanal tedavisi asamasina gecmis demektir.

-kamu spotu-

6 ayda bir kontrole gidelim. dislerimizi her gun en az iki kere fircalayalim. bol bol gargara. opuyorum gozlerinizden.

-kamu spotu-
  • carabelli  (16.03.17 16:49:00) 
[]

Gözlük kullanmalı mıyım?

4-5 yıldır uzaktaki yazıları okuyamıyorum. otobüs, minibüs üzerindeki yazıları onlar yaklaşınca okuyabiliyorum ancak.

son günlerde ders çalışmaktan ve ekrana daha fazla baktığımdan olsa gerek bu görememe durumunun biraz ilerlediğini hissediyorum.

sorum ise şöyle olacak: 5 yıl önce gözlük kullanmaya başlasaydım bana faydası ne olacaktı tam olarak? gözlük kullanınca artık göz bozukluğu ilerlemiyor mu? eğer ilerlemeye devam ediyorsa neden gözlük yaygın olarak kullanılıyor?

şimdi şu anda uzağı iyi göremememden kaynaklı olarak yaşam kalitemde öyle çok bir olumsuzluk söz konusu değil.

benim çekincem ise şu: gözlük kullanmaya başlayınca gözlüğe bağımlı olacak mıyım? göz bozukluğunda ilerleme olacak mı? özetle, gözlük kullanmalı mıyım kullanmamalı mıyım?

not: göz doktoruna bunları sormak için elbette gideceğim. ön bilgiyi siz gözlüklülerden ve varsa işin uzmanından almak istedim sadece.

ha bir de bozukluk gözlük kullanınca mı daha çok ilerler yoksa kullanmayınca mı?

 
Ev içerisinde gözlük ya da lens kullanmıyorum, idare edebiliyorum. Dışarı çıkacaksam kullanıyorum bu saydıklarımı. Gözlük kullansan da kullanmasan da numaran artacaksa artıyor, yaşam kaliteni yükseğe çekiyor gözlük sadece. Bir de görememekten oluşan baş ağrısını alıyor.


  • devilred  (02.03.17 16:39:50) 
özetle kullan.


  • market_arabasıyla_terör_estiren_trafik_canava  (02.03.17 16:54:11) 
Valla ben küçükken gözlüğe çok meraklıydım, çok hevesliydim. 0.25 miyop ile başladım, 5-6 sene sonra 3'e kadar çıktım. Kardeşim ise 0.50 ile başladı, o gözlük sevmediği için kullanmadı, bir süre sonra sıkılıp attı. Onun gözü hiç ilerlemedi, hayatına gözlüksüz olarak devam ediyor.

İşte buradaki mantıkla, benimki taktıkça ilerledi diye düşünüyorum. Ailede başka miyop yok, dedeler, babaanneler, teyzeler, dayılar vs dahil.

Ama doktor, göz bozukluğunun ilerlemesinin takıp takmamanla ilgisi yoktur diyecektir, ki zaten öyle. Ama ben kendimi bir istisna olarak görüyorum:p Ya da öyle olduğumu sanıyorum.

Doktorun doğru bilgiyi verecektir.
  • peggy  (02.03.17 17:05:09 ~ 17:05:48) 
Ben cocuklugumdan beri ozellikle astigmat sebepli kullaniyorum. (Miyop astigmat var)

Cocuklugumdan beri elbette artti ama mesela son 5 senedir filan astigmatim kuculuyor nasil oldu ben de anlamadim.

Ilerlesin-ilerlemesin,, her seyi tam gormek super bisey.
  • kuehles blondes  (02.03.17 17:41:39) 
Eskiden de kullansaydın gözlerin ilerleyecekti için rahat olsun. Genetik bir durum bu zamanla kıllanma gibi düşün. Gözlük tedavi amaçlı değildir. Protez kolun geri gelmesini sağlıyor mu?

Kullanabiliyorsan kullan. Bunun ilerlemeyle bir alakası yok zaten. Sadece gözlerin görmek için daha az çabalar ve çabuk yorulmaz. Göz numaran iletledikçe zaten bağımlı hale geleceksin.

Özetle gözlüğün iletlemeye bi etkis direkt olarak yok
  • filipis  (02.03.17 17:44:53) 
ayni sorun bende de vardi. gittim doktora. bi gozluk yazdi. tv izlerken, araba kullanirken filan tak dedi. surekli diil ama gerektiginde takiyorum.

surekli takmam dahilinde bi sorun olmayacagini da soyledi.
  • allanpoe  (02.03.17 18:02:06) 
herkes için farklı gelişiyor bu durum aslında. ben de miyopum, uzağı göremiyorum sizin gibi.

lisedeyken sadece okulda tahtayı görmem gerektiği zaman takıyordum. fazla artmadı. üniversiteye geçince lens kullanayım dedim sanırım o biraz arttırdı diye düşündüm. 1.5tan 1.75 sonra da 2 olmuştu. sonra ne lens ne gözlük kullandım şimdi 2.5 oldu.

yani kullansam da arttı kullanmasam da. doktora sorduğumda yakından gözü yorarsan artar, lensle gözlükle alakası yok dedi. gözlük veya lens azaltır veya düşürür gibi bir durum yok sanırım. genetik olarak artacağı varsa artıyor. kardeşim yıllardır yakından bilgisayarda takılır gün boyu ve her gün buna rağmen şahin gibi görüyor.

kullanmanızda fayda var, her şeyi net görmek çok güzel. özellikle lensleri ilk taktığımda neredeyse ağlayacaktım; ya millet böyle mi görüyor, ağaçlar ne güzel falan diye.
  • batlegolas  (03.03.17 02:21:07) 
[]

Birini unutamamış biriyle sevgili olur musunuz?

Bazen hoşuma giden kızlar oluyor. onları daha iyi tanımak için yakınlık kuruyorum ve benden hoşlanabileceklerini hissettiğim anda da flört evresi başlıyor.

flört aşamasında bazen kızlar eski sevgililerinden bahsediyorlar. sanırım aşık olma özelliklerinin çalıştığını anlatmaya çalışıyorlar ama bu bende ters etki yaratıyor. eski sevgilisinden bahseder etmez o kızdan soğumaya başlıyorum.

şimdi siz erkeklere sorularım olacak. (ciddi ilişkiler üzerine bu sorular, fuckbady muhabbeti değil)

1) sizlerde de birileri eski sevgilisinden bahsedince soğuma olayı gerçekleşiyor mu? (kızlarda da var mıdır böyle bir şey?)

2) birine daha önce aşık olmuş olmak gerçekten iyi bir şey mi? (ilişkinin sağlığı açısından bana iyi gibi gelmiyor)

3) birine hiç aşık olmamış olmak küçümsenen bir şey mi? bu küçümsemeye maruz kalmamak için mi aşık olduklarını söylüyorlar?

sorularıma yanıt alabilirsem sevinirim.

 
Her insanın bütün sevgisini harcayıp tükettiği ve haliyle unutamadığı biri mutlaka vardır/olacaktır. Ondan sonraki kimseyi onun kadar sevemez.

~evet. hayır. hayır.
  • mandalina kokusu  (26.02.17 19:44:56 ~ 19:47:20) 
K.
1. Nasıl anlattığına bağlı olarak unutmamış mı acaba şüphesi oluyor bi. Eğer unutamamış gibiyseümidimi kesiyorum genelde ama son ilişkimde de (1,5yıl sürdü) ilk zamanlar karşı tarafın eski sevgilisini unutamadığını düşünmüştüm. Baya kıza yazdığı şiirleri filan göstermişti. Ama sonra beni sevmeye başladı filan.

2.Nötr.

3. Hayır. Ben eğer eski sevgililerimden bahsediyorsam genelde o ilişkilerimde yaşadığım bi güvensizlik, huzursuzluk vardır da bunu anlatıyorumdur, böylece karşı taraf neyi sevmediğimi ne istediğimi bilir. Ama hiç böyle "çok güzel bi ilişki yaşadım" filan diye anlattığım olmadı. Gerçi öyle bi ilişkim de olmadı ama olsa da anlatmazdım bence.
  • kozmosta bir nokta  (26.02.17 19:54:07) 
bende de aynısı oluyor. bazı kızlar ilk buluşmada anlatıyor eski sevgilisini. ne kadar malca bir olay. banane amk ilk buluşmada anlatılacak şeymi eski sevgili. unutamamış belliki.

1. e
2. soru net değil.
3. bence hayır ama bu tarz kızlar böyle düşünüyor olabilir. bak beni beğenip aşık olan oldu önceden der gibiler sanki
  • dafuq  (26.02.17 20:39:55) 
sevgili olmam, hatta bence kırıcı bir durum, hani karşındakine değer veriyorsun bir yerlere koymak istiyorsun kendini ama orada başkası var, hem de seninle alakasız birisi, çoğu zaman elden bir şey gelmez.

1. evet, en azından ben böyle şeyler yapmam konusu açılmadıkça, gerçekten gereksiz bir konu.

2. kesinlikle güzel bir şey, yaşanabilecek en güzel duygulardan birisi, sonu kötü bitse de güzel.

3.bunu yapan insan varsa ağızlarına vurmak istiyorum, çok gerzekçe.
  • Apocalypse  (26.02.17 23:15:41) 
2. soruyu biraz açacak olursam: a erkeği ile b kızı arasında flört var diyelim. b kızı daha önce c erkeğine aşık olmuşsa, a ile b arasında yaşanacak olan ilişki ne kadar sağlıklı olur? aşk kolay kolay unutulmuyor. bu durumda a erkeği ya çok muhteşem biri olmalıdır ki b c'yi unutsun, ya da a az sevilmeye razı olmalıdır.

derdime ekleme yapayım: bazıları bekareti önemser ya dostlar, ben ise bekareti filan takmıyorum, kalbinde birileri var mı yok mu buna takıyorum daha çok. x kızı bakireliğini korumuş ama bir erkeği çok sevmiş, unutamamış olsun. y kızı bakireliğini korumamış, dilediğince eğlenmiş ama kimseye de bağlanmamış, aşık olmamış olsun. bu iki kız arasında birini seçecek olursam y kızını seçerim. benim bu seçimim normal bir davranış mıdır? bende bir problem var mı?
  • masmeleddin erdogan  (27.02.17 01:16:29) 
1) Kesinlikle, o konuları asla açtırmıyorum ben.
2) Yani yapacak bir şey yok, ben de olduğum için bir şey diyemiyorum.
3) Hiç olmadıysa üzücü bir şey. Demek ki o yoğunlukta şeyler hissettirecek kimseye denk gelmemiş, ya da o yoğunlukta hissedemiyor, ikisi de kötü.
  • roket adam  (27.02.17 09:38:41) 
25 k

peşin not: sürekli eski sevgililerimden bahsediyorsam birine o flört değildir benim için, araya bir çizgi çekmektir. seninle sevgili olmayı hiç düşünmüyorum demenin bir yoludur.

1-) sürekli bahsetmesi çok sinir bozucu. bence ilişkiye dönmemişken durum, hala flört ediyorken anlatılmamalı. ilişkideyken de kişinin başına ne gelmiş, onu ne kırmış, ne mutlu etmiş bunları bilmek istediğim için anlatmasını isterim. kişi odaklı olmaması tercihimdir.

2-) neye aşk dediğine göre değişir. ergenlik ilişkisi mi, üniversitenin başına yaşanan saçma sapan gelgitli bir şey mi yoksa tamamen içi dolu bir ilişki mi

3-) küçümseyen vardır belki ama bence değil.
  • senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine  (27.02.17 09:56:34) 
[]

Saçı güçlendiren erkek şampuan tavsiyesi

Hangisini kullanıyorsunuz? zayıf ve yıpranmış saçlara hangi şampuan iyi gelir? bioxcin forte kullanıyorum, ilk başta güçlendiriyordu ama son günlerde yıpratmaya başladı. onu yerine tavsiyesi olan var mı?




 
vishy'nin dercos/energising şampuanı.

(git: www.vichy.co.uk)
  • levkem  (18.02.17 14:04:40 ~ 14:06:21) 
tresan


  • turkuaz  (18.02.17 14:28:03) 
[]

Burçlarda doğum anı neden önemli

Yani rahimden çıkma anı nasıl oluyor da bu kadar büyük bir meseleye dönüşüyor? burçlar hakkında hiçbir şey bilmediğim için öğrenmek istiyorum. sözlükte de burçların daha kompleks etkileri filan konuşuluyor şu an. bense en temelinden öğrenmek istiyorum.

marsın etkisinden filan bahsediliyor mesela. biz anne karnındayken etkilemiyor da doğduğumuz anda mı etkilemeye başlıyor mars?

lütfen birileri ilkokul çocuğuna matematik anlatır gibi anlatabilir mi?

doğum anını diğer anlardan farklı kılan nedir tam olarak?

 
burç yok astroloji yalan.


  • ghilleinthemist  (04.01.17 22:08:32) 
konu hakkında uzman görüşüm yok, o yüzden bir şey söyleyemiyorum. ama bu hesap twitter.com bu konuda eğitimli biri, ona danışabilirsin. Cevap aldığında bana da iletirsen sevinirim.


  • fragile lady  (04.01.17 22:31:37) 
bir ozelligi yok, bilimsel dayanagi sifir. inanc yani.


  • robokot  (04.01.17 22:43:48) 
Astrolojinin gerçek olup olmadığı konusunda bir yorumum, görüşüm yok. Daha önce araştırmıştım, o doğrultuda yazdım aşağıdakileri.
Popüler medya-basında anlatılan bilgiler astrolojinin çok fazlasıyla çarpıtılmış bir şeklidir. Astrolojiyle ilişkilendirilen "yukarıdaki neyse aşağıdaki odur (ve tersi)" diye bir söz vardır. Burada evrendeki döngüsel şeyler kastedilir. Yani birçok şey döngüsel bir çizgide ilerler ve tekrarlanır. Dolayısıyla bu döngüsel şeyler arasında bağlantı ya da paralellik olabileceği iddia edilebilir. Astroloji insan hayatındaki döngüselliği (doğum-ölüm) gezegen hareketleriyle ilişkilendirir. Burada marstan bir takım gizemli ışınlar gelip insanın hayatını belirlediğini değil, sadece döngüler arasındaki paralelliği kastediyorum.

Doğum anında (ya da herhangi bir anda) gezegenlerin her birinin konumundan oluşan görünüme doğum haritası deniyor. Gezegenlerin her biri farklı hızla döndüğü için herhangi bir andaki birbirlerine göre konumları (bildiğim kadarıyla) benzersizdir. O yüzden herhangi bir anın haritası ya da gökyüzü görünümü tamamen o ana özgüdür. Bu haritaya da zaten astronomi verilerinden ulaşılıyor.
Başka sorunuz varsa mesaj atın, yalnız başta dediğim gibi ben astrolojinin ne savunucusuyum ne de düşmanı.
  • mikro patlama  (04.01.17 22:51:21 ~ 22:53:52) 
yildizname vardir.

dogum ani neden onemli ?

gezegenlerin o anki konum, çekim gücü vs. ona göre sizdeki elementlerin de değişimi, ruh hali vs. detaylanıyor. Nuray Sayar'ı takip edin.
  • evimin paspasi  (04.01.17 23:01:25) 
gezegenlerin doğum anındayken bebeğe uyguladığı çekim gücü karakteri etkiliyorsa, o an doğumhanede bulunan doktor ve ebelerin konumu da aynı şekilde etkilerdi.

bomboş, aslı astarı olmayan konular bunlar. kafanı daha yararlı bir konuya yormanı tavsiye ederim.
  • zgrydn  (04.01.17 23:19:35 ~ 23:20:21) 
Yalan dolan. Barnum effect deniyor o özelliklerin tutmasına.


  • jazzabel  (04.01.17 23:42:25) 
doğum anında marsın sana olan kütleçekim etkisinin odada dolaaşan sivrisinekten daha az olduğunu biliyor musun?

herhangi bir dayanağı yok, tamamen yalan dolan. elementleri etkilediği falan da yalan. tamamen fasa fiso.

soru haklı, kütleçekim seni anne karnında etkilemiyor da, doğduğun an niye etkiliyor? hiçbir mantıklı sebebi yok elbette. burç meselesi kahve falından farklı değil, tamamen safsata.

not: lazımsa fizikçiyim.
  • babilbaligi  (05.01.17 09:26:19) 
[]

Bilgisayarda düşük pil uyarısının gelmemesi

1 hafta öncesine kadar da bilgisayarımın (asus x551ca) şarjı %10 olduğunda ve %7 olduğunda iki defa bildirim gelirdi. son günlerde bildirim gelmeden direkt kapanıyor. şarja taktığımda ise içinde hala %10 civarında şarj olduğunu görüyorum.

ayarlarıyla oynamadım hiç. zaten güç seçeneklerinden kontrol ettiğimde de düşük pil ve kritik pil uyarısının açık olduğunu görüyorum.

peki sorun bataryada mıdır? ama batarya iyi durumda. 2 saate yakın gidiyor. başka bir problem olabilir mi acaba?

 
Batarya ölüyor tahminimce. Güç seçeneklerinden yüzde kaça geldiğinde uyarı vermesini değiştirebilirsin. %20 yapabilirsin.


  • empty man  (12.11.16 03:38:00) 
Güç ayarlarıyla ilgili yüklü bir program vardır muhtemelen, oradaki seçenekleri kurcala. Olmazsa yine güç ayarlarında %10 yerine %20'de uyarı versin gibi birşey yapabiliyor olman lazım. Bataryalar eskidikçe tutarlılıkları azalıyor, normaldir.


  • mikro patlama  (12.11.16 03:40:07) 
Ayni sorun benim Acer'da da var. Geçen yıl aldım ve aldığımdan beri sorun devam ediyor garantiye götürmeye üşeniyorum. Her yerini kurcaladım ayarları normal ama şarjı kontrol ediyorum %20, 5 dakika sonra hiçbir uyarı vermeden pat diye kapanıyor öyle mal gibi ekrana bakakalıyorum. :/ Kesin çözüm garanti yani.


  • ceann deas  (12.11.16 04:20:33) 
[]

Çalışmayan kişilerin geliri nereden geliyor?

Genel sağlık sigortası denen naneyi araştırırken kafama takıldı. çalışmayan insanlar da gelirlerine göre sağlık sigortası primini ödemeleri gerekiyormuş. iyi de çalışmayan birinin geliri nasıl olabilir ki? aklıma bir tek kira geliri geliyor. bunun dışında çalışmayıp gelir sağlayan kimler olabilir ki? var mı fikri olan?




 
hanedeki tüm gelirleri toplayıp yaşayan kişi sayısına bölüyorlar. çıkan rakam senin gelirin oluyor.


  • nrmnm  (06.11.16 23:42:49) 
o tam olarak çalışmayan kişiler değil. şöyle diyeyim, gelir tespiti yaptırıyorsunuz. en alt kademede yeşil kart var hiç ödemesiz. bir de onun bir üstü var bir miktar ödeme çıkan 50 lira gibi bir rakam aylık. gelir tespitinde kiranızdan tutun bursunuza şuna buna kadar her şeyi beyan ediyorsunuz. giderlerinizi söylüyorsunuz aylık. gelir - gider tutarı belli bir miktarın üzerindeyse ödeme çıkıyor.


  • who cares wins  (06.11.16 23:44:05) 
Ogrenciler, ailesiyle yasayan issizler...


  • evrim halkasi  (06.11.16 23:44:14) 
GSS'na tam 6581 tl borcu olan biri olarak bunun tam anlamiyla hırsızlık olarak nitelendiriyorum. Gss dan yararlanmamisim hastanelik bir durumum olmamış ama bunu güya hesapta benim adima odemisler. Peki bunu odemeden once benden yazili yetki ve ya imza aldiniz mi? Yok peki nerde kaldi benim Hakkim ve hukukum? Hepsi yalan oldu bu kadar yolsuzluk varki artik kime ne gecirirsek sistemi...


  • vi veri veniversum vivus vici  (06.11.16 23:49:19) 
[]

Gömleklerin koltuk altı neden sararıyor?

benim bütün açık renkli gömleklerimin koltuk altı sararmış, hatta kararmış. bu neden oluyor? çok terleyen biri değilim. benden fazla terleyen insanların koltuk altı sararmıyor gibi geliyor bana. herkesin sararıyor mudur? bir dönem deodorant kullanıyordum, sarardığını görünce bıraktım kullanmayı, sebep o olabilir mi? bıraktıktan sonra giydiklerim de sarardı ama.

kafayı yiyebilirim bu konuda. benden başkasının gömleği bu hale gelmiyordur eminim. birileri uzman görüşünü bildirebilir mi lütfen?

bir de o lekeler çıkıyor mudur yoksa bütün gömleklerimi çöpe atıp yenilerini mi almam gerekiyor? iş yerinde kolumu kaldırmadan iş yapıyorum.

 
üğpoıuy+

3-5 liralik deodarantlar harciyor tshirtlerinizi.
  • ubi dubium ibi libertas  (30.10.16 19:58:47) 
rollonlardan oluyor ben de deotak tavsiye ederim. aspirix tarzı şeyler leke çıkarmaya yardımcı olur.


  • qobel  (30.10.16 20:15:08 ~ 20:15:25) 
sari lekeler icin: kosla beyazi bir miktar suya dokup lekeli yerleri suya daldirip citiliyor, leke uzerine tekrar kosla dokuyor ve lekeler cikana kadar bekliyorsunuz. yaklasik yarim saatte cikiyor/azaliyor. sonra makinaya atip yikayin.
deotak koltuk altinda beze yapabiliyor bu arada.. eger yaparsa gratislerde deotak benzeri anti bilmem ne diye rollonlar satiliyor. ondan alin. kirmizi zemin uzerinde beyaz arti isaretli logosu olan bir markanin urunu.

  • nax  (30.10.16 23:03:54) 
[]

Fotoğraf yarışmalarında dereceye giren fotoğrafların esas mevzusu ne?

Nedir bu fotoğrafları dereceye girecek kadar eşsiz kılan? misal şu fotoğraf: ichef.bbci.co.uk

bu fotoğrafı herkes çekemiyor mu? her sanat ruhlunun gördüğü ama benim gibilerin göremediği detay nedir?

birileri buna açıklık getirebilir mi lütfen?

kaynak: www.bbc.com

 
açıklaması yazıyor işte, herkes çekemiyor.

"Fotoğrafçı Sam Hobson, bu kareyi çekebilmek için tilki ailesinin güvenini kazanmış.

İngiliz fotoğrafçı Sam Hobson, "Kent" kategorisinde finale kaldığı bu fotoğrafı çekebilmek için haftalarca çalışmış. Bir yandan tilki ailesinin güvenini kazanırken, diğer taraftan en doğru açıyı belirleyebilmek için denemeler yapmış. "


ilk fotoğraf için de:

"Aynı zamanda biyolog da olan Laman, 50 metre yüksekliğe ulaşabilen bu ağaç türüne tırmanarak fotoğraf makinesini önceden yerleştirmişti. Bu cesareti de ödülü almasında rol oynadı.

Jüri adına açıklama yapan Lewis Blackwell, "Bu fotoğraf, yüksek düzeyde teknik zorluk ve 'söyleyecek bir şeyi olma' kriterlerini fazlasıyla yerine getiriyor." dedi.
  • dedimmidemedimmi  (19.10.16 14:23:00 ~ 14:23:32) 
zor fotoğraf çünkü, yabani bir hayvanın dibine girerek o düzgünlükte fotoğraf çekmek kolay değil. bi de arkada şehir teması var; vahşi hayatın şehre inmesi, insanların vahşi hayvanların doğal yaşamını tehdit etmesi, vahşi hayvanların yiyeceklerinin insan kaynaklı sebeplerden tükenmesi sonucu yiyecek için şehre inmek zorunda kalmaları gibi anlamların çıkabileceği bir fotoğraf. ödül kazanan fotoğraflar genelde bir şey anlatıyor olur, o anlattığını sözlerle değil estetik olarak bütünlük içerisinde verebilmek bu işi "sanat" yapıyor bazılarının gözünde.


  • baba jo  (19.10.16 14:27:33 ~ 14:28:41) 
açıklamayı elbette okudum. fotoğrafı değerli kılan büyük zahmetler sonucu çekildiğiyse everest dağında amuda kalkıp burnunu çeken biri de dereceye girmeli. ama çekilen çile değildir mevzu, o fotoğrafın verdiği duygudur. işte o duygu tam olarak fotoğrafın neresinde? verdiğim linkteki leylek fotoğrafında anlamlar ve duygular yüklü olabilir ama tilki'nin esprisi nerede,bunu öğrenmek istiyorum.


  • masmeleddin erdogan  (19.10.16 14:28:57) 
"kent" kategorisi, burada olsa millet İstiklal caddesi yok Galata Kulesi standart şeyler çeker orada da eminim öyle olmuştur, vahşi yaşamla birleştiren biri ödülü almış işte.

Bu arada fotoğraf olur film festivali olur, jürideki 3-5 kişi değişirse ödül başkasına verilebilir. Bunlar nesnel değil gayet kişilere bağlı şeyler bunu aklınızdan çıkarmayın. Bazı ödüllerin belki kuralları belirli kriterleri olabilir ama yine de değerlendiren kişi önemli.

ayrıca "herkes çekebiliyor" diyen modern sanat müzesine gidip "e ne var bunu ben de yaparım" da dedi :D oradaki eserlerin de bir kısmı gerçekten boş beleş işler olabiliyor ama bazı "çok basit" şeyler "vaay nasıl düşünmüş" diyebileceğin ve arkasındaki düşünceyle var olan şeyler olabiliyor.

picasso'nun resimlerini de birinin anaokulundaki yeğeni yapabiliyordur mesela. Nuri Bilge Ceylan filmini herkes çekebilir koy kamerayı çek 5 dakika.

mi acaba?

(bu fotoğraf özelinde de, mesela aynı fotoğrafı arkaplanı pek almadan tele lensle çekseydi ödül alamazdı. Geniş açı çekip makineyi tilkinin gözüne sokup çekebildiği için de güzel.)
  • rodriguez2  (19.10.16 14:38:20 ~ 14:40:06) 
olmayacak şey değil. boş bir tabak çekip finalede kalabilirsin, önemli olan ona yükleyeceğin anlamı herkes tarafında anlaşılabilmesidir.

Tersten gidebilirsin. hikayesini iyi kurguladığın bi durumu çekip, hikayeyi fotoğrafa monte edebilirsin.

Yukarıda da güzek yazmış..".. tilki ailesinin güvenini kazanmış.." s**tir lan derler adama ama fotoğraf, hikayesiyle hepimizde aynı güçlü anlamı taşıttırıyor.
  • kozm  (19.10.16 14:38:55) 
tilki ailesinin güvenini kazanmış deniliyor. sanki onları fotoğrafa ikna etmiş gibi. oysa tilkiyi evinde besliyor da olabilir bu adam. ha yine de arka plandaki kentin ışıkları ve tilkinin gözlerindeki kabullenmişlik bi nebze anlamlı ama aynısını kars'a inen ayıların gözlerinde de yakalayabiliriz. kent içinde duygusal bir vahşi hayvan karelemek öyle ödül kazandıracak kadar sıra dışı olmamalıydı


  • masmeleddin erdogan  (19.10.16 14:46:42) 
biraz postmodern sanat gibi düşün, i could've done that yeah but you didn't. yani o saniyede orada o ekipmanla olsan belki aynsını değil ama benzerini çekerdin. ama orada değildin. ekipmanın da yok. zaten o fotoğrafı çekmek istemiyorsun da. yani belki o rol sana verilse titanicte oynar oskarı da alırdın. ama almadın. çünkü orda değildin.

"doğru zamanda doğru yerde olmak" da bir fotoğrafçı yeteneği. nasıl çektiği kadar önemli bir etken.
  • freya  (19.10.16 14:55:54) 
[]

D sürücüsündeki boş klasörler

Hep silmeme rağmen bir müddet sonra tekrar oluşuyor bu klasörler. Bu klasörlerden bazısı tamamen boş iken bazısında da çok uzun harf-rakam kombinasyonlu .file uzantılı dosyalar oluyor. Bu klasörlerin oluşmaması için ne yapmalıyım?




 
virustur o. mcafee falan yukle.


  • mayeskuel  (15.10.16 15:02:20) 
mcafee yüklü ona rağmen hep geliyorlar. virüsse en azından düşman belli. diğer türlü nereden geldiğini bilmemek kafayı yedirtir adama


  • masmeleddin erdogan  (15.10.16 15:48:40) 
Flash disklerini kontrol et. ComboFix ile tara bilgisayarını.


  • teknikekip  (15.10.16 16:05:51) 
[]

kumaş pantolonun arka cebi kapalı

saçma bir şekilde pantolonun arka cepleri kapalıymış. tıpkı ceketlerin yan cepleri gibi yani. hadi ceketin yan ceplerini kullanmasan da olur ama pantolon ceplerini kullanıyoruz gayet.

şimdi bu cepleri ben açabilir miyim dostlar, yoksa terziye mi götüreyim? yoksa açılmamak üzere mi kapatılmış o cepler?


 
Jiletle ya da maket bicagi ile dikise vurarak acabilirsiniz


  • fosforlu cevriye  (02.10.16 23:43:32) 
Pantolonun iç tarafında cep için yapılmış kumaşlardan var mı? Varsa eğer ipleri sökerseniz cepleri kullanabilirsiniz. Bazen montların ceplerini dikiyorlar ama aslında orda cep var dikişi sökünce cep açılıyor. İyice emin olana kadar inceleyin pantolonu.


  • uyusam iyi olur  (02.10.16 23:43:45) 
nazikçe elini soktuğun zaman açılıyor, ya da bana öyleleri denk geldi.


  • timmie  (02.10.16 23:45:20) 
içine yapmışlar cep kumaşından. o halde açılabilir. nazikçe olmuyor maalesef. ipleri kesmek lazım.


  • masmeleddin erdogan  (02.10.16 23:52:36) 
Teğeldir muhtemelen. Cips açar gibi kolayca yırtılıp açılması lazım.


  • fuzzy olmak istemistim  (03.10.16 17:20:55) 
[]

elle yazı yazmakta zorlanmaya başladım

29 yaşındayım. birkaç yıl öncesine kadar da böyle bir problemim yoktu. yazım her zaman güzeldi, örnek gösterilirdi. ama son yıllarda yazım son derece kötüleşti. ancak kötüleşmesini sorun etmiyorum, yazamıyorum da artık. hep harfleri atlıyorum, yanlış harfleri yazıyorum. hele yanımda biri varken daha da kötü oluyor. ama kendimi normal hissettiğim zamanlarda yine çok güzel yazabiliyorum.

bazen de ellerimde takat kalmıyor, kalem titriyor, o an kalemi bırakmak zorunda kalıyorum. çünkü doğru-yanlış hiç yazamıyorum. bunun geçmişi daha eski. ne olabilir bunun sebebi? böyle absürt konular için doktora mı gitmeli, psikologa mı, psikiyatriye mi, nörolojiye mi bilemiyorum. ne yapmalı?

not: dahilerin hastalığı diye yutturulan, bu yüzden "bak ben de dahiyim" demek istercesine kendisinde bu hastalık olduğunu söyleyenlerin hastalığı olan disleksi ile alakası yok benim durumumun. bu hastalıktan bahsedecek olan olursa kendini yormasın.

 
bahsettiğiniz durumu ben de yaşıyorum, tek fark yazımın eskiden de şimdi de bok gibi olması. kendi kendime şöyle bir açıklama getirmiştim, yıllardır bilgisayarlarla iç içeyiz, el artık kalem tutmaya değil tuşlara basmaya alışıyor, o yüzden el yazısı refleksi azalıyor, sizin için motor kabiliyet kalem tutmak değil tuşa basmak oluyor gibi yani. kendim üfürdüm tabi ki hiçbir bilimsel dayanağı yok, ama bence tuttu. bilim adamları araştırsın.


  • evde liyakat kalmamis  (29.09.16 15:28:25) 
disleksi zaten mümkün olamaz, daha önce bir şey yoktu diyorsunuz. bence nörolojiye görünmek en mantıklısı, eğer bir şey çıkmazsa kendisi psikiyatriye ya da belki ortopediye bile gönderebilir. ama harfleri atlıyor olmanız vs nörolojik bir şeymiş gibi gösteriyor. çok geçmiş olsun.


  • who cares wins  (29.09.16 16:05:37) 
@evde liyakat kalmamis ile aynı durumdayım, eskiden de kötüydü, hala yazım kötü ama yazmakta da zorlanıyorum çünkü textlerin %98ini falan bilgisayara yazıyorum. normal el yazısıyla yazdığım kargo paketi falan var sadece. biri bakarken ben de daha sıkıntılı yazıyorum. bence normal gibi.


  • freya  (29.09.16 16:19:34) 
klavyeyle öyle aşırı bir işim olmadı hiç. o yüzden bilgisayarda yazmaya alıştığımdan kaynaklandığını sanmıyorum. ki, bilgisayarlar hayatımıza bu kadar girmeden önce de bahsettiğim kalemi tutamama durumu arada bir nüksediyordu.

nörolojik bir vaka olması benim için daha iyi olur. en azından psikolojik olmadığı anlaşılmış olur. ortopedik olduğunu da pek sanmam.

bu arada sosyal fobi teşhisi konulmuştu daha önce bana, orayı atlamışım. alakası olabilir belki ama bahsettiğim yazamama durumu yanımda kimse yokken de başıma geliyor. yani öyle hata yapmamalıyım korkusundan kaynaklandığına ihtimal vermiyorum.
  • masmeleddin erdogan  (29.09.16 16:23:08) 
aynı durumdayım. nedeni bilgisayar klavyesine alışmakla birlikte beyin/klavye hızının beyin/el yazısı hızıyla aynı olmaması.

klavyede standart yazıdan kay be kat hızlı yazmaya hem elimiz hem de beynimiz alışıyor. el yazısıyla yazmak isteyince beyin uzun süredir alıştığı klavyede yazma hızının komutunu vermeye devam ediyor ve hızlı yazmaya çalışınca da kötü bir yazı ve harf atlama ortaya çıkıyor.

ben artık el yazısı yazarken bilinçli olarak yavaş yazmaya başladım, sorun düzeldi.
  • dahili meddah  (29.09.16 16:28:30) 
[]

Ayşe Hür olayı nedir?

kafayı yiyecem kaç gündür. bu kadının attığı tweet tam olarak ne anlama geliyor? benim anladığım şey kurtuluş savaşında savaşılan devletlerle şu anda dost olunduğundan bu savaşı büyütmenin anlamsız olduğunu ifade etmiş. ama bunu dedi diye neden dava açılsın ona? kaçırdığım olay nedir biri aydınlatsın bi zahmet.




 
yani bu sözü size gerçekten normal mi geliyor. ben de şimdi kafayı yedim bak:)

"bu savaşı büyütmenin anlamsız olduğunu ifade etmiş" diyorsunuz.
bakın diyor ki "bu nasıl ezik bir toplumdur ki dost olduklarına biz sizi nasıl yenmiştik amaaa desin" diyor.
30 ağustos zafer bayramını " eheheheeeee nası yendik ama nası koyduk" sığlığında anlayan bu kadını kim parlatmış da sözde gazeteci olmuş ben de bunu anlayamıyorum mesela.

bu kadının attığı provokatif tweetleri okursanız anlarsınız zaten.

mesela pkk yı terör örgütü olarak görmediğini söyleyen bir tweeti de var. bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
  • lapris  (31.08.16 16:15:13 ~ 16:16:40) 
anlaşılan tek bu tweeti üzerinden değil genel olarak fikirleri üzerinden tweet toplumsal yargıya tabi tutulmuş. kadının ne kitaplarını okudum -var mıdır bilemem- ne de twitterda takip ediyorum. daha önce dine hakaret ettiği gerekçesiyle gündeme gelmişti yanılmıyorsam.

neyse onu geçelim de büyütülecek bir mevzuyu ancak ciddiye alınan bir insan gündeme getirebilir. bu kadının toplumsal imajı pek yokken ve attığı tweetin de aman aman bir hakaretamiz yönü yokken (eziklik demesi kötü elbette) bu kadar gündemde kendine yer bulabilmesi şu alemde anlam veremediğim şeylerden biri olarak hafızama kazınacaktır sanırım.
  • masmeleddin erdogan  (31.08.16 23:06:23) 
[]

Edebiyat dergilerinde yazısı çıkan yazarlar hakkında

bu yazarların birden fazla dergide yazıları çıkıyor. bu nasıl oluyor? gerçekten de o dergi için mi yazı kaleme alıyorlar yoksa derginin kendisi onların daha önce yazmış oldukları yazıları yayınlıyor?

mesela zülfü livaneli'nin birçok dergide yazılarının olduğunu görüyorum. zülfü livaneli her bir dergi için ayrı ayrı mı yazı kaleme alıyor yoksa bir yazı yazıp birden fazla dergiye mi yolluyor?


 
genelde dergiler zülfü gibi büyük isimlerden yazı istiyor, rica minnet. sonra olaylar olaylar.


  • solskjaer  (29.08.16 17:04:46) 
[]

şeffaf camlı güneş gözlüğü

asıl sormak istediğim şey, şu numaralı gözlüklerin camı kadar şeffaf bir güneş gözlüğünün olması mümkün müdür yoksa güneş gözlüğünün tabiatına aykırı mı olur öyle bir şey? eğer o tarz güneş gözlükleri varsa nereden bulabilirim? eğer yoksa, şeffafa en yakın güneş gözlüğü linki verebilir misiniz dostlar?




 
amacın nedir tam olarak? gözüne ışık az gelsin ama gözlerin görünsün gibi bir isteğin mi var?


  • alperz  (05.06.16 20:21:53) 
evet, gözlerim güneşten rahatsız olmasın ama taktığım gözlüğün de güneş gözlüğü olduğu fark edilmesin istiyorum.


  • masmeleddin erdogan  (05.06.16 20:25:20) 
[]

word'deki bütün sayfalara aynı anda tarih eklenebilir mi?

mesela 100 sayfalık bir word dosyasında her sayfanın sağ üst kısmına bugünün tarihi eklenebilir mi?




 
  • gayda  (12.04.16 10:56:26) 
[]

Kel oranı yüksek ülke

Dünya genelinde en çok kel barındıran ülkesi hangisi acaba? Madem genetik bir problem deniyor, yaşam standardı yüksek ülkeler ile bizler arasında çok fark olmamalı. Avrupa'yı gezip dolaşmış arkadaşlar bu konuda yardımcı olurlarsa sevinirim.




 
Araplar ve ortadoğu ülkelerinde kellik fazla. Hatta Türkiye'ye saç ektirmeye geliyorlar sürekli


  • Cruyff  (12.03.16 13:33:25) 
ordu derler


  • crazy.boy76  (12.03.16 13:35:50) 
genetik olmasına dayanarak kafkas kökenli olanlarda saç kaybı daha yüksektir derler.


  • emininsel  (12.03.16 16:36:39 ~ 21.05.20 14:28:53) 
[]

bilgisayar uyku modundayken şarjı bitiyor

bilgisayarımı gece şarjı ful iken şarj fişini çekiyorum ve kapağını kapatıyorum. sabah açtığımda ise şarjının tamamen bittiğini görüyorum. batarya ölü değil. kullanırken yaklaşık 2-3 saat idare ediyor. ama kapağı kapatırken, yani uyku modundayken neden şarjı tükeniyor bileniniz var mı?(kapak kapatma seçeneği uyku modu. win 10. asus)




 
uyku modunda şarjı tükenir zaten. anormal bir durum değil. biraz hızlı tüketiyormuş yalnız orası ayrı. macbook pro'da 30 gün boyunca uyku modunda bekletebiliyorsun. belki tam uyumuyordur senin bilgisayar. hdd'ler açık kalıyor olabilir.


  • himmet dayi  (31.01.16 14:57:33) 
uykuda sarj gunde yuzde 10-15 maksimum gider. senin bilgisayarinin uykusunda bi problem var. uykuya girdiginde fan falan calisiyor mu bi bak.


  • melancholia  (31.01.16 15:00:35) 
Maouse dokununca ya da bir tusa basinca tekrar uyaniyor olabilir.

Gecenlerde böyle bir sorunun cevabi, bekleme modunda yanip sönen isiga pati atarak aktif hale geiütiren kedi idi.
  • aynadakiyabanci  (31.01.16 15:27:17) 
fan çalışmayı durduruyor. bilgisayarın çalıştığına dair ışık da sönüyor. mousea da dokunma filan olmuyor. anlamadım gitti


  • masmeleddin erdogan  (31.01.16 20:00:21) 
12   « Önceki Sonraki
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.