Ekşi Duyuru

Cemaatle

gidebilirsen kadın erkek fark etmez evlenelim beni de yanına aldır hahahah

Beni de beni dee

Cemaatle nasıl gidiliyo?

Mc donalds calisan turk kiz ne turkceyi ne japoncayi dogru duzgun konusamiyordu.o koyden kalkip gidip is bulmussa herkes isini gucunu bulur calisir.

Bir kere bin ucaga git,couchsurf falan kalabildigin kadar kal ve incele hayati,arkadasliklar kur ve sansini dene.cok zor bir memleket degil.

aile hekimi, ücretsiz hem.

muayenede lens kullandığını söylersin.

Her aile hekimi vermiyor onun bir sürü yükümlüğü var. Aile hekimi de artık çat diye değişmiyor toplum sağlığı merkezine gidiyorsun. Sürücü kursunun anlaşmalı olduğu bir yer vardır, 20-30 liraya oradan alabilirsin.

sakarya caddesi ali nazmi işhanında bir doktor ofisi var, girip de rapor alamayan görmedim ben daha.

vimeo.com

cevap olur umarım

valla hocam konum itibari ile hiç te zor olmaz yakın mesafe, düz yol falan. Fakat o ostimde çok fazla kontrolsuz kavşak var, tamire bırakılan araçlarla yarış yapanlar var, kamyonlar, tırlar var. İstanbul yolu çok hızlı. Ama sanki olabilir gibi geliyor bana.

yağışsız havalarda içlik + full koruma + kask giyersen üşümezsin. Ben kışın bu şekilde gidip geliyorum. Ki burgman çok da fazla rüzgar almaz. Dediğim gibi hava kuruysa kullanabilirsin. Yerler ıslaksa tecrübesiz çıkma derim. Ve kesinlikle eğitim al.

cevap: evet gelip gidersin çok uzun mesafe değil. zaten uzun olsa da söylediğim şekilde gidilir. Ben eskiden 40 km gidiyordum işe motorla.

sinava kadar yogun trafige kapali bi alanda(kampus vs) kullan, tecrube edin.

ben yaz kis kullaniyorum, usume/islanma konusunu bir sekilde halledersen sorun olacagini sanmiyorum. bir de scooterda bacaklar icerde olacak, daha avantajli duz motorlara gore.

yerler kar tutmadikca kullaniyor baya kisi, bu aralar havalar gayet iyi, ehliyeti alana kadar ilerletirsin baya. sonrasinda da durumuna gore devam ettirebilirsin.

kar yağışı hariç, yani yoğun kar yağışı hariç (yerler bem beyaz olmadığı sürece) kışında binilir.

çok soğuk havalarda sabah ve akşam donlarına dikkat etmek lazım, yağmurdan korkma. kaliteli giysi ekipman ve kask ile yağmurda daha zevklidir motor sürmek :)

buğu yapmayan bir kask şart ama.

mümkünse abs/cbs olan bir motor almalısın, eskiden yoktu mecbur düşe kalka öğrendik biz. yağışlı ve soğuk havalarda yol tutuşu kötü olur, iyi kaliteli ve yumuşak bir lastik olmalı.

öyle bi kitap var aslında. troçkinin beyi aktı leninin götü patladı diye komplesini anlatan. ben okumadım ama.

danimarkada calistim, gördügüm kadariyla herkes sevdigi isi insani sartlarda yapiyordu. insan sevdigi isi yaptiginda da goygoy yapsa bile ise dönmesi kolay oluyor, daha verimli calisiyor. ama bu konuda da genelleme yapmak cok zor.

bu tip gelismis ulkelerde gocmenler kopek gibi calisir, yerliler ise biraz daha rahattir. yani is etigine bagli kalmakla beraber yapiyolardir diye tahmin ediyorum.

valla zenci isveçliyi isveçli sayarsan bokum gibi çalışıyorlar. afrikalıdan nefret ettim yaf.

goygoy var elbette ama genel olarak herkes isinin bilincinde.

fazla mesai yapiyorlarsa paralarini da aliyorlar.

alınabilir gayet de neden alınmasın ki? ürün ne?

d&r genelde pahalı satar, ararsan ucuza bulursun bence

Üzerindeki parçalar eski bile olsa alıcısı bulunur ama her zaman alıcı çıkmayacağı için ilan versen bile uzun süre beklemek zorunda kalabilirsin..

Mesaj attım.

alınmaz diye bir şey yok ancak her işi yapan bileşenin ayrı olması hi-fi camiasında makbuldur.

tek kitapla biraz zor hocam. sonuçta ders kitabı o. ama www.eksiduyuru.com
şurda bi cevap yazmıştım ordaki linklere göz atabilirsin.

norveçli,isveçli ve danimarkalı bu 3ü birbirlerinin dillerini anlayıp konuşabiliyorlar.

tam olarak nece konuşup anlaşıyorlar bilmiyorum ama dillerin çok benzediğini biliyorum. yani bu benzemeden kastım anlaşacak derecede benzerlik. sanırım biri isveççe diğeri norveççe konuşşa bile anlaşacak kadar.

şöyle ki aralarında genelde ingilizce konuşuyorlar. en azından danimarka ve isveç için böyle. danimarkalılar isveçlileri anladığını söylüyor ama isveçliler anlamıyoruz diyor. norveççe ve isveççe birbirine daha yakın.

azeri türkçesi - türkiye türkçesi hesabı, diye tahmin ediyorum.

isvec'ten bildiriyorum, norvecli sinif arkadasim da var. isvec-norvec birbirini anlamakta sikinti cekmiyor. iki taraf da diger ulkeye gittiginde kendi dilinde (az cok modifikasyonla) hallediyor isini. danimarka ise bu olayin disinda. yazida baya benzese de konusma dilinde anlamak imkansiz. o yuzden danimarkalilarla ingilizce konusuyorlar.

bazı ürünleri internetten satın alıp mağazadan teslim alma şansınız var... internetten satın alma esnasında teslimat kısmında "mağazadan teslim" seçebildiklerinizi satın aldıktan sonra teslimat için mağazaya gidebiliyorsunuz...

ancak neredeyse hiç bir ürün için o opsiyonu size sunmuyorlar gibi bişey; en son bir mause alacaktım, internet fiyatı uygun ve bulunduğum ildeki mediamarkt mağaza stoklarında da var... ancak mağaza teslime izin vermediler, illa kargo beklemem lazımmış...

Ben geçen sene Vatan Bilgisayar'dan aldığım parça için personele internetteki fiyatını ödemek istediğimi belirttim. O da kasada bu şekilde belirtirsem işlem yapılabileceğini söyledi ve dediği gibi de oldu. Kasadan işlemi internetten alıyormuş gibi gösterdiler o şekilde ödeme yaptım, sen de bi sor istersen belki böyle birşey yapabilirler..

Dostum ürün pc ise belki biri windows yüklü biri değildir tüm özelliklerine dikkat etmelisin.

ben aldım (bkz: #46395698)

edit: tövbeliyim artık

kargoyu teslim alırken sağını solunu iyice kontrol edin, hasar gördüyse tutanak tutturun ve teslim almayın. ben 42 inch tv aldım, kargoyla sorunsuz geldi.

online değil gidip mağazadan bile almışlığım yoktur.

2 kez alışveriş yaptım tıraş makinası ve ssd disk almıştım farklı zamanlarda... kargoyu paketleme ve kargoya verme işlemleri son derece yavaştır, acil işiniz yoksa tercih edebilirsiniz. onun dışında bir sorunu yok bence.

king of ink-tuğçe türksoy.

mesafe?

O zamanlar Cin bugunki kadar disa acik degildi, ondandir.

"komünist" çin; çift kutuplu dünyada "düşman" tarafta.

kesinlikle lokasyon diye düşünüyorum. Daha yakın lokasyon olduğu için insanlara daha cazip geleceği düşünülmüştür. tabii maliyetler, gerektiğinde geri gönderme, önünü alabilme vs gibi etkenler de söz konusudur.

ama bu konunun en büyük antitezi avustralya.

madem cevap mesafe-lokasyonsa, avustralya neden türkiye'den işçi aldı?

cok guzel bir soru.
tabii, cinlilerin daha caliskan ve sorunsuz olmasi tuhaf bir genelleme.

cin ile almanya arasinda pek bir iliski oldugunu dusunmuyorum o yillarda.
ayrica cin dusman bir ulke, dusman bir ideoloji idi. oldukca da guclu bir tehditti (yugoslavya, arnavutluk filan gibi fasulyeden degildi yani)
lojistik olarak turkiye ve dogu avrupa bu gibi etmenlerle daha uygun gozukuyor simdi bakinca.

avustralya icin de benzer durum var.
aslinda avustralya gecmisinde hep cinli isciler, gocmenler vardir. sidney'deki ilk koloni'de china town ayrilmisti. ticaret gucluydu bu bolgede. rocks'da genelde ale filan tuketilirken, cinlilerin afyona duskun oldugu bunun da semti ayrimada etkin oldugu soylenir. avustralya tarihindeki en onemli isyanlardan euroka stockade'de de cinlilerin varligi gozunuze carpar.
ancak burada kalin bir cizgi var. 60'lara kadar avustralya' gayet de g. afrika gibi irkci bir idare altindadir. bundan oturu, gocmenler "white australia law" geregi yalnizca beyaz ulkelerden, avrupa'dan ve commonwealth'den gelebilir.
bu yasa kalkana kadar avustralya'daki turk varligi kibrislilar ile sinirli kalmistir.
cinliler'in de onunu bu yasa kesmistir.
yasanin kaldirildigi, disaridan isci getirildigi donemde, almanya'nin ayak izleri takip edilmis desek cok yanlis olmaz. turkler, yunanlilar, italyanlar hucum etti ulkeye. sonra savas sonrasi vietnamlilar filan, lubnanlilar. hintliler zaten vardi ve cogaldi. cinlilerin gelmesi ile de dengeler hepten degisti.
bu degisime misal, eskiden tarimda gecici isci olarak hep turkiyeli aileler calisirmis, 80'lerde bile neredeyse. artik asya'dan ucuza adam getirip calistirip gonderiyorlar geri.
boyleyken boyle.

Ortak savaş geçmişi?

Çin'in yapısı?

satarsanız alırım biletlerinizi :)

Fado geleneksel olarak bir ağıt müziği. Lizbon'a iş için gittiğim bir vakit, fadonun çok önemli, ünlü, vb. olduğunu söylemişlerdi. Gittik ki oradaki Portekizliler fado dinlemeyi sevmiyor. Tutturduk "Biz göreceğiz" diye. Gittik bir fado bara, oturduk. Şarkıya baksan, müzik Düriye'nin Güğümleri, Yar Saçların Lüle Lüle kadar hareketli. Ama ağıt müziği olduğu için her türlü coşku ve eğlence yasak; ancak kafanı aşağıya indirip saygı ve müziğin kendisine uymayan bir huşu içerisinde dinliyorsun. Diğer türlü müziğe ve artık kime ağıtsa ona saygısızlık oluyormuş. Gerçek fado oymuş meğer.

Ama buraya gelen gerçek fado olmaz, genellikle buraya gelenler slow flamenko + arabesk arası bir şeyle geliyor. Bol bol uzun havalı birtakım müzikler eşliğinde oluyor ve istediğin tepkiyi verebiliyorsun. Ama bazen şarkıcının fadonun olayını hatırlayası geliyor ve herkesi susturuyor bir 5-10 dakika. O zaman ağıtlarını söylüyor. Müzik zevkine bağlı tamamen; şunu zevk ile dinleyebiliyorsan, bunun gibi 20 şarkı daha dinleyebileceğine inanıyorsan git. Başka türlü zaman geçmez, için kıyılır.

ben bayılıyorum. hatta bu cuma yurtdışına çıkmasaydım konsere kesin gidecektim. mariza rulezzz <3

Eğer hoparlörden dinlemiyorsan ses kalitesinin mp3 çalarla pek ilgisi yok. mp3'lerin 320 kbps olmasına dikkat edip, kaliteli bir kulaklıkla da dinlersen tatmin olursun.

Şimdi gelecekler ve sansa clip+ yazacaklar. Evet, sandisk sansa clip+
64gb desteği yok maalesef,32 gb hafıza kartı takabilirsiniz. Fiio x1-x3 gibi modellere de bakabilirsiniz.

kalitesi ses çıkmasının nedeni kaliteli müzikten geçer. sen iyi müzik dinlersen her türlü müzik çalar işini görür. ama benim tavsiyem Sony ürünleri.

kaptan memo+1
once mp3 ün kaliteli olacak, ondan sonra kulaklik kaliteli olacak.

Mix yaparken Beyerdynamics dt-770 250ohm kullanıyorum. Genel olarak sesi ve yalıtımı çok üst seviye. Diğer kulaklıklarıma oranla daha rahat olsa da bana beklediğim kadar rahat gelmiyor. Yine de kullanan herkes çok rahat olduğundan dem vuruyor.

Sennheiser Momentum
JVC HA-SR75S
Audio-Technica ATH-M50 (Tavsiyem)

Üçünü araştır derim. M50'yi kendim kullandım, fiyatına göre en iyi kulaklık. (TR fiyatını tam bilemiyorum)

direk marshall alırdım.

700 tl'ye kadar? wow!

bose markalılardan seçip alabilirsin.

öncelikle kulaklığı dinlediğin müzik türüne göre seçmelisin. o segmentlerdeki kulaklıkları çok iyi bilmiyorum. techno-fi.net'e bir uğra, orası iyidir ve karar vermende ciddi anlamda yardımcı olacak kişiler de, konular da mevcut.

Beyerdynamic dt-770 pro, 80 ohm olanını kullanıyorum yaklaşık 2 yıldır.Sesi, yalıtımı ve malzeme kalitesi dendiği gibi gayet güzel.250 ohm den farkı o bass-tiz olarak daha dengeli, 80 ohm olan biraz daha bas ağırlıklı.Neredeyse dip gürültüsü hiç yok, ama ikisi de sürülmesi zor kulaklıklar iyi bir dac ve amfiyi hakediyolar.

bu dediklerini o hocaya anlat . ben parasını peşin verdim . peşin ödemeyi yapmadan evvelki derslerinizdeki ilgi ve özeni istiyorum. son bir kaç dersten memnun kalmadım ve verim alamadım. ya paramı iade edin ya da ücretini ödediğim saatlerin derslerini tamamlayalım doğru düzgün de. bunda utanıp sıkılacak bir şey yok

Az da olsa tek degildir sonucta. Giderken okkali birkac kufur et. Istedigi kadar ilgili olsun sonradan o hocayla zor artik o y8zden baska hoca bak diyorum

kalan derslerinin parasını iste. çekinme. senin "özel" dersini kendi şahsi işi için harcaması hiç hoş değil. açık açık söyle. hocam özel ders alan benim, veren de sensin, şu performasa benim özel derslerimde hazırlanmayı bırakın da ilk dersteki gibi çalışalım isterseniz deyin.

Bende özel davul dersi alıyordum. Durum neredeyse aynıydı. Özellikle bazen yanlış çalıyordum. Arka arkaya yapamıyordum falan verdiği egzersizleri, beceremiyormuşum gibi. Başka işlerle ilgileniyor olmasına rağmen yanlışlarımı fark ederek hatamı söylüyordu. Bende gerçekten dediği gibi kulağının bende olup olmadığını test etmiş oluyordum. Daha önce başka hocalardan da özel ders almıştım neredeyse hepsinde böyle oldu durum ama bu durumu istersen bu şekilde bi dene. Daha sonra da diğer dersin ücretini ödemeden yani. Durumu açıkla, bakalım ne açıklama yapacak. Sen sürekli yanlış çalıyor olmana rağmen seni düzeltmiyorsa da konuşurken dersin. Sizi denedim ama hiçbir tepki vermediniz, hatalı olduğum yerleri düzeltmediniz diyebilirsin.

benim böyle bir TOEFL hazırlığım güme gitti biliyor musun? 1000 TL
Amerikalı çakala denk geldim aha işte aynen böyle.
hiç acıma, lafını esirgeme, söyle. gitsin başka zaman çalışsın konserine.
resti çek, kararını versin...

Draconas'ın dediği yöntem çok iyi fikir bence.

ozel dersler icin asla pesin para vermeyin. bu da yeni mi basladi bilmiyorum, bi ozel ders hocasi uckagitciligi almis gidiyor.

bu kisiyle devam etmeyin ama paranizin karsiligini talep edin. kalan dersleri dogru duzgun yapsin.

konser sonrasına kadar derse gitme derim ben. önceden verdiği egzersizlere sen kendin de çalışabilirsin evde sonuçta. o 3 dersi de daha sonra tamamlayıp, sonra bir daha para vermezsin

almadığın hizmetin parasını hiçbir zaman peşin verme. hep aksilik çıkartıyorlar.

spotify kullanabilirsin belki. youtube da ayarlardan olmuyorsa öyle bir özellik yok bildiğim kadarıyla.

uygulamadan değil de, safariden youtube'u actıgınızda bu sekilde dinleyebilirsiniz..
safariden youtube açılır. ardından home tuşu ile ana menüye gelinir. sonrasında aşağıdan yukarıya ekran kaydırılıp (wifiyi, feneri, hesap makinesini açtığımız yer) play tuşuna basılır.

MixerBox indirebilirsin. Bunun için yapılmış bir uygulama.

raf ömrü uzasın diye içine neler katıyorlar biliyor musun? ve evet, işlenmiş ürün, ülkedeki gıda etiği de yerin dibinde zaten, yenmemeli.

(arada salam yediğim doğrudur)

bi dönem bunun yapıldığı fabrikaların birinde çalıştım, sosisin yani, midem ağzıma geldi o kadar diyim sana

et değil, sırf yağ içindekiler. o pembe pembe görünen de sırf boya. boyanmış yağ yani.

kaynak: benim de gıdacı arkadaşlarım var

Pakete girmiş hiçbir ürün için yüzde yüz sağlıklı diyemeyiz ki bu tür et ürünleri muhtemelen en kötülerinden.

et olmadigi icin zararli deniyor.

vetdergi.kafkas.edu.tr

İnegin satilamayan siki tasagi kulagi neyi varsa ogutup sosis salam yapiliyor iste. Vahsi hayvana verince yemiyormus diye okumustum, ev kedisi yiyor ama.

Pink slime ı googleda bir arat. Benim baktıkça aklıma geliyor. Yiyemiyorum.

sucuğun olayı farklı ya

piyasadaki şarküteri ürünlerinin çoğunluğu zararlı. ancak sizin bahsettiğiniz sebeplerden değil. keşke sizin söylediğiniz gibi olsaydı.

sosislerin içi sakatat değil, kimyasal dolu. ve de nişasta. bu da uzun vadede sağlıksız beslenme demek, kanserojen etki demek.

eğer yemek istiyorsanız ayda 1 sefer kaliteli bir marketten bizzat kendiniz alıp pişirerek yiyin. kesinlikle kantinlerden, büfelerden, ucuz yerlerden yemeyin.

sosis, salam gibi ürünlerin içinde sadece et yok. nişasta, koruyucu maddeler vb var. yeni gıda güvenliği yasalarıyla içeriğini daha kolay tespit etme şansın var. bilinmiş markaları al, içeriklerini oku. arıca besin değerlerinde protein miktarlarını kontrol et. düz mantık. kafana hangisi yatıyorsa alıp yiyebilirsin. diğer yandan fazla yememen sağlığın için faydalı. kararında tüket.

sucuğun olayı @emirkulu'nun dediği gibi oldukça farklı. piyasadakilere güvenmiyoruz mesela biz. bunun yerine mahalle kasabımız var. et geldiğinde babamla etin sucuk için uygun olduğuna karar verirlerse, babam çarşıya çıkıp bağırsağı, istediği baharatları alıp kasaba gidiyor. gözünün önünde sucuğu hazırlattırıyor. sanıldığı kadar da pahalıya gelmiyor. oldukça leziz oluyor. hiç bir katkı maddesi yok içinde... ve yine kararında yemek gerekiyor...

Bildiğim kadarıyla kafamda sınıflandırdım zararları:

1- Ortamlar leş. Et zaten bakteri üremesine çok uygundur.
2- Katkı maddeleri, özellikle konserve gıdalarda da bulunan ve kanser yapıcı etkisi bilinen maddeler fena halde katılıyor bunlara.
3- İçine konulan et her zaman et değil. Yap ve kemiğin haricinde yemek istemediğin hayvanların da etlerini koyabiliyorlar.
4- Fena halde yağ içeriyor. Bildiğim kadarıyla insan az yağlı protein, yağsız protein, lifi yüksek karbonhidrat ve az zeytinyağı ile beslenebiliyor. Hayatından ekstra yağ ve tuz ile meyveler haricinde aldığın tüm şekeri çıkarmak akıllıca uzun vadede.

sağlığa faydası yok çünkü içinde besin değeri yok yani mineral-vitamin vs., faydası olmayan ve metabolizmana aldığın herşey zararlıdır. sadece karnını tok tutmanı sağlıyorlar. içlerindeki yağ olabilecek en kötü kalite hayvansal yağ. hayvansal yağlar zaten çok faydalı değiller ve minimumda tüketilmeliler. ayrıca içlerinde koruyucu vs zararlı maddeler ve bol miktarda tuz da var.

evin isinmasini etkiler, parkeler filan soguk olacagi icin kisin yalinayak dolasmaniz zor olur evde. ses de daha cok gider, cunku halilar sogurur evdeki sesi.

biz yazin halisiz kullaniyorduk evi, iyiydi. kisin gerekli bence hali. hem isinma hem de ses acisindan.


bir zarari olmaz, hatta elektrik yuklenmemyeceginiz icin faydasi olur :)

halı nedir bilmeyiz. evde köpek var halı kullanmadık hiç. üstümüz altımız daireler boş, geceleri götümüz donuyor ama böyle mutluyuz be panpa.

Halı bence gereksiz. Üstünde bi sürü pislik topluyor

Daha soğuk olur, aşağıya ses gider, döşeme (parke, taş, ahşap...) zarar görür.

halı bence de gereksiz, taş evet soğuk olur ama parke öyle soğuk olmaz. sehpaların sandalyelerin ayaklarına keçe yaparsanız da parkeye zarar vermezsiniz. zaten ev içinde kullanılan terliklerin tabanları da parkeye zarar verecek sertlikte olmuyor. pek pek ayakkabı ile girilmesi gereken durumlarda (misafir vs) zarar görme ihtimali var. ki zaten halı varken ayakkabı olayı daha kötü.
evde bir salonda ufak bir halı var o da halısız çıplak durduğundan, diğer hiç bir odada halı kullanmıyoruz, mis.
ufak ince kilim kullanılabilir makineye atılıp yıkanıyor da onlar. görüntü olarak da temizlik olarak da bana daha mantıklı geliyor kilim.

halısız yaşamaktayız, mutluyuz. altı çok sert terliklerle takada tukada yürümezseniz sorun yok bence gürültü konusunda o kadar, evde bağırış çağırış yaşayan insanlar değilseniz tabi.

halı toz topluyor alerji yapıyor çok hızlı falan, ben o yüzden yok etmiştim zamanla.

bu arada kilim+1, çok halısız kalmak istemeyince daha sağlıklı bir alternatif cidden.

Ben de seninle aynı durumdayım. Kendi kendime çalışmayı denedim, olmadı. Aradan bi kur alıp, devamını kendim getiricem de zaman bulamıyorum.

Rosetta stone ile Rusça falan çalışılmaz. Başka diller için geçerli olabilir belki, ama Rusça değil. Senin seviyendeki "unutmuş" birisi için hele hiç uygun değil.

a2 zaten yüksek bir seviye değil ki? a1 merhaba nasılsın saat kaç ise a2 de onun biraz daha karmaşığı.
herhangi bir dilin a2 seviyesine çabucak gelebilirsin. yani rusçan zaten yokmuş ki erimiş bitmiş olsun :)
tekrar başlarsan hemen toparlarsın, kurs en iyisi tabii.
duolingodan daha sağlam kaynaklar bulman iyi olur. internette gramer açıklayan, alıştırmaları olan siteler vardır oralarda gezin. youtube'da eğitici video arat.

a1 en yüksek seviye değil miydi? Karıştırmış olmalıyım.

ben şuna göre söylediğini düşünerek cevapladım:

en.wikipedia.org

Lily haklı rusça için de aynı.
en.russia.edu.ru
A2 seviyesine herhangi bir dilde hızla gelebilirsin bence de.

www.youtube.com

aklıma gayda deyince bagpipes from baghdad geliyor nedense. tabi ki en iyi falan değil.

çok farklı olmadıklarını düşünüyorum. danimarkalı ve isveçli arkadaşlarım anlaşabiliyordu. biraz tane tane konuşmaları gerekiyordu ama genel olarak anlıyorlardı birbirlerini

danca'yi konusma dilinde danimarkalilardan baska kimse anlamaz. isvecce ve norvecce bilen iki kisi birbiriyle anlasabilir, danca'yi da ancak kagit ustunde anlayabilir. ayrica finlandiya'da ikinci dil olarak ogretildigini ve almancayla olan benzerligini de dusunursek, en genel geceri isvecce.

yalniz bir de soyle bir durum var. karsindaki anadilin olmadigini anlayinca direk ingilizceye donecek zaten. ogrenmeye caba sarfetsen de uzun sureli bu ulkelerde yasamadan pratik yapma imkani oldugunu dusunmuyorum.

açıkçası hiçbiri hiçbir işine yaramaz orada yaşamayacaksan. turist olarak iskandinavya'ya gidenler, ücra köylere gitmediği sürece sorun yaşamaz diye tahmin ediyorum ingilizceyle.

isveççe hem telaffuz hem gramer olarak daha kolay görünüyor gözüme. bir de nasıl desem, danimarka fazla avrupai bana göre. yani iskandinavya havasını isveç tattırıyor. iskandinav sevgisi yüzünden öğreneceksen, ben o yüzden isveççe derim. bi' de internette çok fazla isveçli veya isveççe yazı görebiliyorum ama dancaya neredeyse hiç rastlamadım.

bi' de danimarkalılarla isveçlilerin birbirini anlamasına güvenmeyin tabii, siz kendi dancanızla-isveççenizle diğer memleketi anlayamazsınız muhtemelen. daha çocuk yaşta oturup sağlam norveççe öğrenmiş, sonra pratiksizlikten neredeyse tamamen unutmuş birisi olarak hevesinizi kaçırmak istemem ama vakit kaybı iskandinav dillerini öğrenmek. eğer bu anlamda bir kariyer/yaşam hedefiniz yoksa.

ne bileyim fransızca, italyanca, ispanyolca, almanca, hintçe, çince, rusça öğrenilir ama isveççe bilseniz kiminle konuşacaksınız ki?

yine de hevesiniz ve vaktiniz varsa, "kimseyle konuşmasam da olur isveççe bilmek istiyorum!" derseniz yardırın tabii. ben isveççe diyorum. danca ı ıh. olmaz danca. güzel değil danca.

***

şimdi fark ettim sen diye başlayıp size geçmişim jsfhsjk

almanca danca`ya isvecce den daha yakindir. daha kolay ogrenebilirsin.

Aynı istekte bulunan ecnebi kardeşler de olmuş, genelde yok böyle bişey denmiş,

external dvd drive with video out diye aratınca birkaç bir şey çıkıyor ama sanmıyorum türkiyede olsun sanmıyorum varsa dahi ucuz bişey olsun, external dvd drive ve dvd medya oynatıcıların felaket ucuzladığı günümüz türkiyesinde :D ayrı ayrı almak bu aradığınız spesifik cihazı almaktan çok büyük ihtimalle daha ucuz olacaktır eğer ki yer sıkıntınız yahut takıntınız yoksa.

peki external dvd drive olarak ne alabilirim? marka ve model mesela?

maddi sıkıntı yoksa elbette superdrive pek yakışacaktır mac mini yanına :)

ama yarı fiyatından da ucuza şöyle şık bişey varmış mesela

www.vatanbilgisayar.com

Kinox.to buraya bak

çok aradım, bulamazsın hocam. ancak internetten orjinal alman filmlerini indirip üstlerine almanca altyazı koyabilirsin.

www.eksiduyuru.com bu filmler var. dizi de yok sayilir ://

türkisch für anfanger

unsere mutter unsere vaeter

vardı galiba. gerçi ben türkçe altyazılı izledim ikincisini.

film-dizi olma şartı haricinde belgesel-haber tadında videoları altyazılı olarak WDR aracılığıyla izleyebilirsin. mantarlar hakkında 44 dakikalık bir video ekleyeyim, ilgini çeken başka videolara kendin bakarsın. altyazının %100 geçirilmediğini arada ufak atlamalar yaptıklarını söylemeliyim, gerçi ben de bu şekilde çok az izledim de dikkatimi çekmişti.

www1.wdr.de

Ek Hizmet: www1.wdr.de linkinden keyfine göre takıl.

amazondan e-book almadım hiç. tamamen sallıyorum. ilk kısım olası en düşük fiyat olurken, ikinci kısım, kayıtlı olduğunuz ülke/eyalet dolayısıyla vergi dahil fiyat olabilir mi?

amerikan edebiyati diyince aklima gelen ilk isim john steinbeck. 2-3 kitabi girer zaten listeye.

The great gatsby, gazap üzümleri. hemingway ayrıca..

İlk kalemde akla şunlar geliyor:

To Kill A Mockingbird (Harper Lee), The Great Gatsby (F. S. Fitzgerald), Hemingway Amcadan bir şeyler, Catcher In The Rye(J.D. Sallinger), Fahrenheit 451(Ray Bradbury), The Grapes of Wrath, Of Mice and Men (Bu ikisi Steinbeck), In Cold Blood (Truman Capote), On The Road (Jack Kerouac), Slaughterhouse-5 (Kurt Vonnegut), Cathedral (Raymond Carver), Faulkner Amcadan bir şeyler, The Road (Cormac McCarthy)


Bu arada Goodreads'te böyle listeler var. Göz atmanızı öneririm. www.goodreads.com

philip roth - american pastoral
cormac mccarthy - the road / blood meridian
toni morrison - beloved
william faulkner - the sound and the fury
ernest hemingway - the sun also rises
amy tan - the joy luck club

tan ve morrison örneklerinde olduğu gibi azınlık edebiyatına da mutlaka bakın

lolita - nabokov
as i lay dying - william faulkner
black boy - richard wright
the fire next time - james baldwin
invisible man - ralph ellison
the 42nd parallel - dos passos
the hidden persuaders - vance packard
of mice and men - john steinbeck
slaughterhouse-five - kurt vonnegut
post office - bukowski

en iyi on diye sey etmeyeyim de vucutta mallik orani cok yuksek oldugu icin sonradan 'ay su kitaba haksizlik mi ettim acaba' diye dusunuyorum. aklima gelen 10 farkli yazardan 10 iyi kitap.

satarsın tabi

Listeleme + komisyon var oradan sattığına değer mi bir bak. Bir de friendfeed ve facebooktan satmayı deneyebilirsin.

Blog açanlarda oluyor.

belli sayının üzerindeki satışlar maliyeye takılıyor diye biliyorum ben.

adı üstünde ahtapot salatası kavanozdan çıkardığın gibi ye ızgaralarsan çok açma bişey olur yiyemessin.

pişmiş ve sirkeli halde kurulmuş o ızgara olmaz artık. gidin balıkçılardan alın iki kol evde atın mangala yiyin onun yerine.

donuk olarak metroda vardır diye tahmin ediyorum.

Jeneratorun sesinden uyuyamazsın ...

urun.gittigidiyor.com

Özelliklerde yazan bilgiye göre saatte 0,6 - 0,8 lt benzin yakıyor.

Birkaç güneş paneli ve birkaç kuru akü ile çok daha masrafsız ve temiz bi çözüm yaratabilirsin.

dondurulmus karides veya benzeri deniz mahsulleri, balikcidan alacagin taze! urunlerden cok daha saglikli ve lezetlidir (uygun usullerle defrost yapilirsa)

herhangi bi marka iyidir. hangisi ucuzsa onu sec. evet guvecte yapilir. shrimpleri ilik suda 15dk bekletip daha sonra kabukluysa soyup kullan.

ye hemen

av yasağı başladı, tezgahtaki balık büyük ihtimalle dondurulup çözdürülmüş balıktır. tekrar dondurmayın. bir iki gün içinde tüketin.

Peki bugün alsam dolapta alta koysam yarın yenir mi?

cumartesi günü aldığım balığı pazar pişirip yedim. hala hayattayım.

av yasağı troll ve büyük ağlarla avlananlart için var.
olta veya uzatma denilen küçük serpm ağlarla balık tutuluyor.

sorunun yanıtına gelirsek ; donmuş değil de tezgahtan balık aldıysanız o kipa,metro gibi yerlerde tezgah ortamının sıcaklğı max. 8derecedir. buz üzerinde sergileme yapılır ve bu da balık sıcaklığını 0-4 derecede olmasını sağlar.
eğer taze deniz balığı aldıysanız en fazla 2.günde tüketmenizi tavsiye ederim (işi garantiye almak açısından) eğer uzun süre balıkla dışarda dolaşmadıysanız, iyice tenizleyip dondurulabilir. yine de çok tavsiye etmem.

donuk aldıysanız eğer max. 40 dk. içinde tekrar dondurmak lazım. yoksa bakteriler yeterince üremiş olur.

sorunuz olursa yeşillendiriniz. selamlar.

bakaya kalınca asıl sorun paradan ziyade adamların tutup götürmesi diyebiliyorum ben. üni mezunuysan git kurtul derim. ben de evlenmeden 9-10 ay önce gittim askere. bedelli kesin çıkacak mı ? büyük risk bence. bu sefer hem bakaya kalıp hem evliliği uzatırsın. git kurtul derim. tabi şartların nedir
ne iş yaparsın fln bilmeme.

teoride git diyecegim ama orada burada ne insanlar goruyorum senelerdir kacak, bakaya vs vs. hatta gecen celp doneminde birbirlerine geyik yapiyorlardi hangi komutanlik cikmis diye. neye guveniyorlar bilmiyorum, ama kamu kurumlarinda falan calissalar boyle rahat olamazlardi sanki.

bir de tutup goturme olayi yok diye biliyorum artik. para cezasina donusuyor.

eger bedelli parasini odeyebilecek durumdaysan bekle. ciktiginda yas gibi bir sorunun olmayacak zaten. eger yuksek lisans yapmadiysan bi yuksek lisansa kaydol, 3.5 yil tecil alirsin, kafa rahat olur.

Frank muller e benziyor. Paneraide olabilir

www.watchpro.com

richard mille

Evet RM. Bu arada ek bir bilgi Acun Ilıcalı da RM kullanır.

Tur firmalarini bilmiyorum ama tavsiyem eger ayarlayabiliyorsaniz agustos ayinda gitmemeniz. Ermenistanin en guzel zamani eylul ekim sonbahar aylari derler. Vosgeashun diye gecer altin sonbahar.. manzaralari vs cok daha guzel oluyormus benim hic bir gidisime denk gelmedi. Ya temmuz ya agustos gittim. Kuru sicaga hazirlikli olun.

Arkadasa sorduktan sonra gelen edit. Tower tur ismini verdi bana ermenistan Isleri yapan bir acentaymis. Baska bir isim ogrenirse bildiricek bana size de aktaririm.

farsça

farsça

amacına bağlı. farsça batı dilleri ile aynı kökten olduğu için, farsça öğrendikten sonra ingilizce gibi bir batı dilini daha kolay öğrenirsin. arapça öğrenirsen ardından farsça öğrenmen çok kolaylaşır. yalnızca alfabe yönüyle değil, farsçada bulunan bol miktardaki arapça sözcükten dolayı da.
ancak yapıları tümüyle farklıdır denebilir.
ibranice arapça ile kardeş dildir. birini öğrendiğinde diğerini daha kolay öğrenirsin.
ama asıl önemli olan amaç.

arapça > ibranice > farsça

çok isterdim ben de.

farsça

arapçanın kullanım alanı daha geniş. geçenlerde de sorulmuştu bu soru. arapça konuşan insan sayısı da çok fazla ülke sayısı da. dolayısıyla ticarette falan arapça daha kıymetli. ama ikisini de öğren varsa zamanın ve azmin. ahenkli ve güzel diller.

farsça daha ilgi çekici olsa da işe yararlık ve dünyada konuşulma durumu açısından kesinlikle arapça.

Başım ağrımasın kolay ilerleyeyim diyorsan farsça, ticari açıdan düşünüyorsan arapça. yaklaşık bir buçuk yıldır farsça öğrenen biri olarak diyorum bunu.

her türlü arapça bence de. farsça sadece zevk için işine yarar. arapça her türlü katma değer katar. hep bu dünyada hem öteki dünyada :D

Kesinlikle farsça.

ccna almak için tecrübeye gerek yok ki.

Az biraz duruma hasılsan, bi kursa gidip, ortalama bi çalışmayla alan arkadaşlarım var.

cissp ile karıştırmışım.

rezervasyon yaparken kredi karti numarasini giriyorsunuz. hatta daha sonra bu karti, gelecekteki rezervasyonlariniz icin kaydetmek ister misiniz diye de soruyordu, her seferinde hayir diyordum.

kayit etmis olabilirsiniz belki :)
gecmis olsun.

ayni sey is arkadasimin basina gelmis ve karti iptal edince sorun cozulmus. tabii kart numarani girdigini varsayiyorum. numarayi girmedigine eminsen bosver.

bir dönem çok fazla otele değişik tarihlerde booking ile rezervasyon yaptırıp sonra bazılarını iptal etmiş bazılarında kalmıştım.
iptal ettiğim bir otelde kartım çekilmiş. aylar sonra booking bana mail attı ve swift numaramı istedi euro olarak çekilen rakamı gönderdi

org

sofianin vaftizi diyor

"Sofia'nın vaftizi" demek sağ alttaki.

Edit: Oops yazılmış bile.

antropoloji / etnomüzikoloji