Ekşi Duyuru

Üretim olan tüm işletmeleri olumsuz etkiler.

7/24 üretim yapan şirketlerde zararı büyük oluyor. hele ekstrüzyon yöntemiyle üretim yapanların zararı fena oluyor.

Böyle desenli gömlek en çok h&m'de oluyor, hatta bazı erkek gömlekleri o kadar güzel ki ben bile alsam mı küçüğünden diyorum.

Ekşi sözlükte pezevenk gömleği başlığında vardı bu tarz gömlekler. Afedersiniz.

tr.uspoloassn.com buralarda var hocam ben genelde burada gördüm.

keyword: puantiyeli gomlek

daha dün ltb de bu model birsürü çeşit gördüm.

ltb +1 orada oluyor bu tarz. ek olarak puantiyeli göynek olmaz, puantiye olur.

Her ulkenin bir.ataturk var. Ulus devlet olmanin geregi bu. Ulus devlet olmayan amariganin bile.corc wasingtonu abe lincoln u var.

atabulgar ataermeni. Milliyetçiliğin olduğu çoğu tyerde var öyleleri.

ülkeyi savaşarak kurtarıp, devlet kurup bir de cumhuriyet ilan eden kaç adam var ki?
Avrupanın yakın tarihinde böyle bir şey yok ama devirlerinin büyük adamlarını genelde anıyorlar. iste napolyonu olsun adenauer'u olsun.
ABDliler de kurucu babalarını epey anıyor.
muhtemelen önümüzdeki zamanlara castro olacak o insan.

Atatürk'e en yakın Simon Bolivar örnek gösterilebilir.

Her devlet binasında resmi bulunan, çocukluktan beri hayatı öğretilen yok benim bildiğim. Her millet önemli liderlerini sever ama bizim kadar ileri götüren yok. Bu arada Fidel castronun mezarını bombalarlar bence yakında :D

@tbugra +1
gülten dayıoğlu'nun güney amerika gezi kitabı vardı, simon bolivar'a duyulan saygıyı o da atatürk'e benzetiyordu.

uae için şu adam var. en.wikipedia.org

kürdistan'da mustafa barzani'nin heykelleri fotoları vardır her tarafta. en.wikipedia.org

pakistan'da cinnah var.
hindistan'da gandi var.
çin'de mao var.
küba'da jose marti var.
latin amerika'da bolivar var,
türkmenistan'da türkmenbaşı var.
azerbeycan'da haydar aliyev var.
kürdistan'da barzani var.
iran'da humeyni var.
abd'de founding fathers var, washington var, var oğlu var.

hiçbir ülke kurucusunu unutmaz, yaşatır. kurucusundan rahatsızlık duyanlar ancak soysuzlardır.

sondaki güzel cevaplar için teşekkürler gençler, ben araştırmaya koyuluyorum.

tüik verileri
baya detaylı demografik veirleri var

Duty free ne kadar farklı satıyor ki bu hem mühim bir istek olsun hem de üstüne koyduğun bir şeyler getireni tatmin ederken, sana pahalıya gelmesin?

Türkiye'de satılmayan bir şey mi isteyeceksin?

1. evet karlı çıkıyor orası banko 2. ona da evet camel blue isteyeceğim

tamam arkadaşlar bu formatlar var evet sonra napim? programları indirip o şarkıları mı ayıklayacagım? özellikle aradığım bi şarkı genel olarak şarkılara göz gezdirirdim böyle bi imkan varsa

bakıyorum midilere şimdi katil arı =)

Audacity tarzı programları indirip kanalları ayrıştıracaksın kullanması zor biraz ama yaparsın herhalde.

mp3 indirip kanallari tek tek ayiramaca kaliteyi acayip bir sekilde bozmadan mumkun degildir. yani kisaca sana kanal kanal vermedikleri bir sesi kanallarina ayiramazsin.

yakın zamanda cikacagi söylenen bir ses formati vardi. adı su an hatirimda degil. en büyük özelligi parcada gecen enstrumanlardan (mesela keman) hangisinin sesi isteniyorsa o ses yükseltiliyor ve düşürülebiliyordu.

herkes parlayan yıldız olacak diye bir kaide yok, kendimizi bu kadar önemsemesek hiç böyle derin dertlerimiz olmayacak.

bence karakterden çok yetiştiğin ortam önemli. özgüven genetik olarak geçmiyor. kazanılıyor.

Babam ve üç amcamın hepsi alkol ve sigara kullanıyor. Ama ben bu yaşıma kadar (23) hiç alkol ve sigara kullanmadım. Küçükken bana herkes büyüyünce başlar falan diyorlardı ama ben hiç başlamadım. Böyle şeyler ilgimi çekmedi. Rahat olmayı karakter özelliği gibi düşünürsek biraz bende de var maalesef. Bazen çok rahat oluyorum.

o genetik değil.

genetik derken ne manada olduguna bagli. huy anlaminda mi yoksa fizyolojik anlamda mi?

benim annem bipolar bozukluk hastasi. ayni zamanda bi teyzem sizofren, digeri panik atak. rahmetli dayim da sinir küpü bir insandi. ben de ice kapanik ve depresif bir insanim, son zamanlarda etkisi azalsa da hala yogun.

bunun disinda ailenin geldigi gelenei de onemli. ailem köyden göçmüş. ilkokul mezunu. az sehirlilesebilmisler. bizim çevremiz icerisinde inceledigimde yani daha dogrusu disari acilmadan once her sey daha normal geliyordu. kendi cevremi eksik hissetmezdim. ancak açıldıka farklı kulturlerle karsilasip onlara uyum saglayamadikca ice kapanik oluyorsun. benim ailemin de kendi kulturleri disinda baska insanlara karsi asosyal olduklarini gordum. yatta sosyofobik davranışları var. bendeki sosyal fobi de buradan geliyor.

neyse, bu olaylar neticesinde yetistirilme seklin de ona gore oluyir ve ben nu yetistirme sekli sebebiyle boyle oldugumu dusunuyorum. insanlara karsi hep yabancilik cektim. bir zaman sonra bu ofkeye dondu. diger yandan ekonomik imkansızlıklar ve cevre eksikligi de umutsuzluga yol acti. artik okuma amacim azaldi, sadece kendi gotumu kurtarmaya bakiyorum. bir yerden yirtmaya calisiyorum.

ailenin "loser" kişilerden oluşması, sana da genetik ile geçecek bi loserlık katmaz. zeka seviyeleri çok düşükse, bu kalıtılabilir(ki özürlü olmadıkça zeka denen şey insanlar arasında o kadar büyük farklar yaratan bir şey değil). öncelikli araştırman, neden silik insanlar olduğunu bulmak olmalı. sorun sadece silik olmaksa, git kalabalıklar içinde bağır, seni fark etsinler.

bunun dışında silik insanlar arasında büyümek elbette insanda genetik olmayan, olumsuz bir etki yaratacaktır fakat bunu aşmak da yine kişinin kendi elinde. ben aşmamayı tercih ettim, gölgelerde yaşıyorum.

Bunu bahane edersen hayatın bok gibi geçer.

hiçbir şey olmaz

el bagajına ya da montumun cebine ?

bavulda hiçbir şey olmaz. el bagajına alma. 1 taneye bir şey demiyorlar gerçi fazlasını bilemem.

acının kaynağı belirsizse depresyondan olabilir. çünkü zaten depresyon bir belirsizlikler toplamıdır.

Yaniii.

Mutlu olmaya cabaladikca daha da dibe suruklenme, sakin olamama, panik hali, ("Hasktir bu kadar kötu hissetmemeliyim, noldu ki? Bi sey olmadı?"), kendini amansız bi loser gibi hissetme, hicbi şeye elin gitmemesi, günlerce bos bos oturma, kendine acıma, kendini suclama...

Bunlar da var mı?

mutlu olmaya çabalasam da kısa sürüyor kendimi daha kötü bir halde buluyorum. sakinlik yerine panik var o ve onun gibi sorular ( ulan ne zaman iyi hissedicem? neden böyle oluyor? hayatım hep böyle mi geçecek? ben bu kadar zayıf karakterli miyim? ) hep aklımda. gündelik işlerde bile aklıma geliyor bu tarz sorular, konsantrasyonumu bozuyor. geri kalan hepsi var ya.

ve kendime çok acıyorum, evet. çöküş zamanlarındaki osmanlı gibi hissediyorum.

Valla işte genelde bu noktada "See a doctor" diyoruz buralarda. :) Bu da böyle bi hal; duygular, dusunceler insanı olumsuza, karanlık tarafa surukluyor; iyi de kotu görünüyor insana, gözüne perde iniyor, hiçbir şeye katlanamiyorsun, aldığin nefes bile yük oluyor.

Nacizane tavsiye, mutlu olmaya zorlama kendini, duyguların çok keskin ve yoğun, karanlık ama duymamazlıktan gelmek için kendini zorlama. O duygulari ehlilestirmenin bi yolu yok. Sen savastikca daha da büyür, yayılır.

Hatta gittiğim psikiyatrist "Kalbinde o duygulara yer aç" gibi bi şey soyledi. Ben deniyorum, olmuyor da sana bi şeyler ifade eder belki :)

Uzmanlık alanımda konuşurken takılmam ve bilmediğim bir konuda konuşurken çıkacağım hızın 3-5 katına da çıkabilirim.

Eeee demeyin yayında eee ımmm denmez ona göre dayatması sebebiyle kendilerini bu yönde zorlayıp en sonunda mükemmelleşiyorlar. Ayrıca beyinlerinin konuşmayla ilgili bölümü net şekilde büyüyor.

Haber sunucuları ders çalışır gibi sunacakları haberleri çalışıyorlar. Bu da yetmez diğer kanalların haberlerini de sürekli olarak izliyorlar. Bildiğin konuda hem saçmalamazsın hem de takılmazsın. Günün yarısını çalışarak geçiriyorlar.

ilk topluluk önünde konuşmamı mezun olduğum üniversitede bir ders kapsamında misafir konuşmacı olarak yaptım geçen ay. çok heyecan yapmıştım aslında ama insan gerçekten hakim olduğu konuda hiç tıkanmadan konuşabiliyormuş. bu da öyle bir şey sanırım.

www.youtube.com Soyle de bir sey vardi. Azicik ilgili, belki ilginizi ceker.

Aylarca hazirlik yapiyorlar o yuzden.
www.ted.com

merhaba. çünkü "seks cumhuriyetten bahseder" aynı şeyi bende düşündüm, hiç tedx izlemedim ama ted talks ta elif şafak dahil kimse bi ımmm ammm lamıyor. haber sunucularının takılmadı:ına katılmıyoruz zaten kafadan mehmet ali birand örneği var, fatih portakal, mirgün c., ismail k., irfan d., nevşin mengü... hepsi ee liyor en olmadı es verdiklerinde ee liyorlar.

spikerler genelde bir yerde hata yaptıklarını fark ettikten sonra bir ee leyip cümleyi tekrar kuruyorlar. komutanlar da iyi konuşmacı oluyor bence, hata yaptıklarında "düzeltiyorum" diye belirtip, cümleyi tekrar kuruyorlar. hatırladığım etkileyici durduğu.

yoo var. bir ara denk gelmiştim. kız heyecandan sunumu yarım bırakıyor ağlayacak gibi oluyor. toparlanıp geliyor sonra. acıdım valla :(

www.youtube.com

Bugun sunu izledim de, tekrar bu soru aklima geldi; www.youtube.com o kadar acik gozler onune sermiyor tabii tuyolarini da. Olsun.

daha bugün tv programı sundum ve bu soruyla karşılaşınca hemen cevap vereyim didim.

bazı kalıplar var mesela konuşmalarda kullanılan. söz gelimi 2 cümlelik o kalıbı kullanabileceğim bir yer oluyor, kullanıyorum ve bu cümle ağızdan hiçbir düşünce denetimine tabii olmadan direkt ağızdan çıkıyor. ön planda konuştuğum görülüyor ama içeride bu iki cümlenin ardına dizeceğim cümleleri kuruyorum.

tabii bu spontane gelişen durumlar için geçerli. hazırlık yapıldığında ve konuya hakim olunduğunda da hiçbir sıkıntı olmuyor arkadaşların dediği gibi. su gibi akıyor.

ders anlatımı ya da sunum falan yapılacak olduğunda da konuyu biliyor olup slayt olarak da sadece konudan kopmamak adına alt konu başlıklarının yazılı olduğu, görseli bol şeyler hazırlarım. görseli ve başlığı görünce zaten konuyu da bildiğim için dümdüz yardırır giderim.

Asos, kucukkuyu tarafları olabilir

günlük kaç para olur bi de tahmini?

edirne erikli veya enez olabilir. bu mevsimde ortalama günlük 30 liradan başlar kalite ve şartlara göre artar fiyatları.

Guzelcamli/kusadasi/aydin
Agora pansiyon var deniz kenari. Mukemmel bir yer guzelcamli. Tam kafa dinlemelik. 10 gun once oradaydim 40 lira verdim kahvalti dahil.

Muğla.

Kapalıdan alman zor. bugün bjk plaza önünde kombine kuyruğu vardı. hala devam ediyo. Genel satışa çıktığı anda kitlenmezse passoliginle alabilirsin.

başka dövmecilere baktınız mı? veresiye usulü bu işe girmeyin bence.. genelde bunu yapan müşteri oluyor ama dövmeciler de az değil (arkadaşım dövmecidir)

fiyat aldıklarım var. ben bu adamın yeteneğine güveniyorum ama, kalitesini kanıtlamış birisi tercihim ondan yana olur

O derece randevulu çalışıyor ve yine de ödemeleri birikiyor he mi? Seni yemiş. Ona dövdürme kendini. Üstelik 2 ay sonraki dövmeye 2000?

Eğer parayı verirsen çok uğrastırır seni , uzun sürer dövmenin bitmesi. Sakın verme , tecrübeyle sabit

randevulu çalışması ile nakite sıkışması arasında bir bağ yok, kumar problemi vardır, başka bir sorunu vardır vs, bu ikisi arasındaki bir ilişki yok.

ama bence de verme.

yaptırma kaypak herife. o ne lan, sanat yapıyorsun sen, veresiye ne? sanki parke döşüyor.

net hayır, üzerinde düşünülecek bir şey yok pek.

ustaya para peşin verilir mi hacı. verme.

adamın paraya ihtiyacı varmış erken verirsen 500 indirim yapıyor işte teklif sadece. zorla illaki önceden öde ya da kapora ver vs. demiyor ki... tanındık güvenilir biriyse imzalı şekilde ödeme yapılabilir bence. ama o parayı verdiğine dair bir şey olması lazım elinde. dövmenin yapılacağı tarih de net şekilde belli olmalı tabi anlaşmada.

verme parayı sakın. ne olacağı belli olmaz.

vay amk. adam toplamda 8 saatlik is icin 2000 lira aliyor. ve mayisa kadar dolu. buna ragmen odemesi birikmis. yavsaga bak sen. biz olelim o zaman amk.

önceden kapora verilir de böyle yüksek miktarda olmaz. bence de verme. yukardaki arkadaşın dediği gibi çoktan motivasyonunu kaybetmiş olur

Pişman olursun. Verme

pis kokular geldi burnuma. sakin verme, 100 tl'ye kadar kapora verirdim ben en fazla (ve de kesinlikle makbuz karsiligi), o da cok istiyorsam o elemanin yapmasini, yapilmamis isin parasini istemek neymis? kaporanin amaci senin caymani engellemek. "mayis sonunda ararim, musaitsen gelirim, parasini da o gun veririm" dersin, kendi bilir.

kadıköy'de lithium iyidir. evet yanlış. çünkü ucuzu seçilecek, kalitesiz yap az vereyim denecek bir iş değil. ihtiyaç hiç değil. nasıl tablo alırken pazarlık yanlışsa dövmede de yanlıştır.

not: birden fazla kişi çalışıyor lithium'da ben iki dövmemi budakan tamer'e yaptırdım. gayet memnunum kendisinden.

bir hizmetin bedelini belirlemek için ödenecek paranın alıcı ve satıcı arasındaki uzlaşmayla sağlanması her ne koşulda olursa olsun yanlış değildir. Hatta bunun yanlış olduğunu iddia etmek de bu anlaşmanın sağlanması için kullanılabilecek argümanlardan sadece biridir.

dövmecim ve yakın arkadaşım aynı dövmeyi sana 50tl ye de yaparım 500 tl ye de, farkı 500ü verirsen görürsün demişti. beleşe yaptırdığım için farkı görememiştim.

dövmede geri dönüş yok gibi bir şey. sen pazarlık edince dövmeci eleman da ibnelik varsa çizgiyi yamuk çizse veya çok özenmeden yapsa geçmiş olsun.

bütçe kısıtlıysa çok isim yapmamış ama yetenekli dövmecileri araştırmanı öneririm. Ben de dövme yaptıracağım için kim ne yapıyor araştırıyorum. İnstagramda adı sanı duyulmamış yetenekli dövmeciler denk geliyor.

dövme yapmak bir zanaat, el işi. para ise en iyi motivatör. sen mesajı aldın.

turkiyedeki dovmecilerin biraz gotu kalkik oldugundan pazarlik yapmasan daha iyi.

dövmecinin referansları ve çalışmaları sağlamsa pazarlık edilmez. o kaliteyi istiyosan ödeyeceksin. ha şöyle bişe yaparsın ortalama aynı kalite çalışan farklı dövmecilerden fiyat alabilirsin

miami ink'e girip istediğim dövmeyi söyleyince "ben öyle ucuz işlerle uğraşmam bak karşıdaki tattoo saloon'a git orda yaparlar ne istiyosan" demişti. örnek baabında.

saç konusunda değil de sıkıntı kafada büyük bence. bir arkadaşım vardı aynı şekil bütün gün saçlarını yolup dökülüyo diye ağlıyodu :d

hahahaha yok valla hayatımda ilk defa buna dertleniom, ama 3 saattir araştırmasını yaptığım ve düzenli olarak elimi saçlarıma götürdüğüm doğrudur...

hocam dipte seyrelme olduğunu nasıl anlıyoruz?

saçını çekince eline gelmesi çok doğal, sonuçta bir güç uygulayı kopartıyorsun. saçlarını kopartma yeter.

saclar yagliysa bu cok dogal. dus aldiktan sonra pek olmaz mesela. 10 senedir bendede oluyor ama saclarim cok sukur gur.

bak o zaman sana biraz daha stres vereyim :D
i.hizliresim.com

şu resimdeki işaretlediğim yerlerden çek bakayım kaç tane geliyor her çekişidne

Saçınızı çekince 2-3 tel gelmesi normal. Ayrıca günde 100 tel civarı saç dökülmesi de normal kabul ediliyor. Fazlası sıkıntılı. Bir de mevsimsel olarak artıp azalıyor.

bu şekilde anlaşılmaz. saçını üç numara kes. önden yukarıdan arkadan fotoğrafla. eğer seyrek bölgeler varsa "sıkıntı" ihtimali var.

senelerce orada yaşamış ve bir dönem de barlarında çalışmış birisi olarak söyleyeyim. fiyatlar +-2 tl olacak şekilde hepsinin.

rahat nerede izlerim dersen no24 derim, alaybeyi sokakta.

edit: after derbi içmecesi yapacaksanız da murat dersanesinin yanında külüstür pub var, oraya gidin.

Girişlerde pasaport id kontrolü yapıyorlarmış. Bir arkadaşım bu konudan dolayı mahkemeye çıkmıştı.

Senin yerine tekelden alacak birini bulursun ama klüplere giremezsin işi sıkı tutarlar.

kluplere kesinlikle giremezsin, icki de zor ama yasadigin yere gore kucuk biyerden alabilirsin ya da birinden rica edersin.

benim kimliğime sadece bir kere hard rock cafede bakmak istemişlerdi. o gün de yanımda velet tipler vardı ve ben de yanıma hiç kimlik pasaport almamıştım ve dolayısı ile orada içememiştim :S :D

öyle çok sıkı bir kontrol yok sanki. benim gittiğim yerlerde yani->chicago/manhattan

..

alalala millet kesinlikle giremezsin diyor da ben nasıl girdim her yere :S :S

yoksa gösterdiğimi hatırlamıyor muyum :o ama yoo çoğu zaman pasaportsuz geziyordum

Türk benzinci, market, restoran bulursan çalışırsın açıktan.

1. Eğer vizeniz yoksa zaten bu şekilde vize alamazsınız.
2. Vize alsanız dahi turist vizesi vereceklerdir. Bu da size çalışma izni vermiyor. O yüzden herhangi bir yerde yasal olarak çalışamazsınız. Yasa dışı olarak çalıştıran bir yer bulur musunuz bilmiyorum ama tespit edilirse sınır dışı edilir bir daha da adım atamazsınız ABD'ye.
3. Legal olarak çalışabilmeniz için ABD'den bir firmanın size sponsor olması gerekir. Bunun için de sizin ABD'li bir vatandaştan daha kalifiye olmanız gerekir. Ancak diliniz yeterli değil anladığım kadarıyla. O yüzden bu iş de olmaz.
4. Yeşil kart başvurusu yapacaksınız. Çıkarsa çalışma izniniz de çıkmış olur. Ancak loto gibi bir şey. Çıkma ihtimali çok yüksek değil.
5. Tekrar ediyorum ama vize alamazsınız. Mülteci konumunda görünüyorsunuz.

work and travel vizezi, f1, alarak buradaki acentalarla görüşmeyip kendim iş bulsam garson olarak ( watın kabul ettiği işlerden bi tanesi, work and travel şartları kapsamında) iş bulsam olur mu alır mıyım f1 vizesini?

Öğrenci misin? Öğrenci isen alabilirsin. Değilsen alamazsın. Çünkü F1 öğrenci vizesi.

Evet öğrenciyim

Aynı sorun bende de oluyor. Uyku depoluyorum önce ama sonra tükeniyor. Öyle durumlarda eve gelip yemek yiyip uyuyorum ve biraz çalışıp tekrar uyuyorum. Ertesi gün de dinç hissediyorum akşam iki saat uyuyunca.

uykuda düzgün nefes alamama ,uyku apnesi,kilo... diye gider.

dostum iyi de yazdıkların genel şeyler 2 hafta önce kilom yoktu da şimdi mi var?

sigara ile alakalı olabilir mi? sabahları sigara içince uyarılmış gibi oluyorum ve uyanıyorum şu sıralar çok arttırdım sigarayı.

hayır ama vücudun tolere edemediği noktada rahatsızlıklar başlar.dolayısıyla doktor kontrolü gerekir demeye çalışıyorum.
uyku apnesi hastalarının %80'inin tanısı konulmamıştır örneğin.
bir gece hastanede yatıp uykunuzun ne kadarında düzgün nefes alıyorsunuz,8 saatlik uykunun yüzde kaçı verimli gibi soruları bu testle halletmiş olursunuz ve tedavi uygulanır.
başka bir sey de olabilir.
uyku önemli bir nokta demeye çalışıyorum,yaşam kalitenizi direkt olarak etkiler.
aman caanımm mevsimseldir o ile geçiştirmeyin derim.

su

glikoliz+krebs döngüsü. sadece insan değil, oksijenli solunum yapan bütün canlılarda bu böyle gerçi.

oksijen

patates diyerek hammaddeleri tamamlıyoruz.

Zahirde su, batında umut.

motivasyon

Hormonlar. Mutluluğu ve yaşam motivasyonunu kimyasal anlamda sağlayan bu hormonlar olmasa 1 saat yaşayamaz intihar edersin.

sinoatriyal ve atriyoventriküler sinir düğümlerinin uyumlu çalışması vasıtasıyla yaşar. bu yapıların umut ya da motivasyona ihtiyacı yok. doğduğun anda çoktan çalışmaya başlamış oluyorlar.

motivasyon

kapalı sistem bi yapısı vardır. kan ile çalışır. yakıt olarak çeşitli yiyecek içecekler tüketebilir. bazen kan farklı bölgelerde toplanabilir telaşa gerek yok.

Tolstoy'a gore sevgi.

Realist olursak, gida, oksijen vb

Bana gore ise insan hicbir seyle yasayamiyor. Ölüyor.

fanta diye biliyorum ben

para para para

vişne reçeli.

Insan sevgiyle yaşar. Sevgisiz çocuk bile büyümüyor.

İnsan insanla yaşar...

-kendinden daha büyük şeyler ile.
-kendinden daha küçük şeyler ile.

Bir amaç ile.

çay

Çay yazana tik veriliyor da vişne reçeli diyene neden verilmiyor, mantığı nedir?
Vişne reçeli yiyince mutlu oluyorum ben.

Benim için uyuşturucu gibi. Açıyorum diziyi, bazen izlemiyorum bile. Sadece ses oluyor, dinliyorum.

futbol çok rererö demek gibi bir şey seninki..seversen izlersin.. rome izle, firefly izle, seinfeld, cheers izle..

Benim için ölü zamanı değerlendirmenin bir yolu dizi izlemek.
Ya kahvaltı sırasında, ya kahvaltı sonrası bir şey yapmak istemediğim anda, en çok da bulaşık yıkarken, yemek yaparken veya çamaşır katlarken izliyorum.

diziye göre değişir. çok zaman dendiği 40-45 dakika. tabi çok gelebilir kimine ama takip merak görsellik etki ediyor

o zaman roman da okuma. sinemaya da gitme.
maksat zaman geçirmek, hobi. seveni var sevmeyeni var.

ne izlediğinle de alakalı. aksiyon değil absürd komedi izlerim genelde, onlar da yarım saati geçmez. ne biçim hayatın var diyebilirsin ama film, yemek, dizi, müzik dışında beni mutlu eden bi şey yok hayatımda.

Yaşamanın mantığı ne sorusuna cevap verdiğinde belki bu soru da bir çözüme kavuşur.

Mantığı yok, milyonlarca insan yüzlerce saatini mantıklı bir işe veremez. Amaç, can sıkıntısından kurtulmak için zamanı öldürmek.

aklıma need for speed'de uçurumdan helikopterle kurtarılan araba sahnesini izlerken arkadaşın yaptığı düz yorum geldi sorunu görünce. ben gerilmişim sahneyi izlerken, oha falan modundayım adamın yaptığı yorum; "yae böyle bişey gerçek hayatta olur mu ki yeaa" adamlar milyonlar harcamıştır o sahneyi çekerken, adamın yaptığı yoruma bak. asdasdasd :))

yani diziler de böyle, zevk meselesi. ben takip etmeyi, karakterlere bürünmeyi, hayal kurmayı seviyorum ve izliyorum. öğrendiğim bir çok şey de oluyor, bana bir şeyler de katıyor yani.

Game of Thrones izle, ana karakterler paso ölüyor. Filmlerde öyle asıl, ölmeyecekleri çok bariz.

duyuruyu açana +1

tutarsa uzatılan, tutmazsa acilen bitirilen, oyuncuyla anlaşılmazsa karakteri öldürülen, yani tamamen ticari kriterlere göre yaratılan ucu açık öyküler bana hitap etmiyor. dizi izleyeceğime en vasat filmi izlerim, en azından başı sonu olan paket bir fikre tanıklık etmiş olurum olurum mantığındayım. ayrıca cidden çok zaman alıyor. o ne lan öyle.

22 dklık sit-comlar hariç. onlar çekirdek gibi iyi gidiyor bazen.

gerçeğe en yakın dizi en fazla 3 bölüm olur. o 3 bölüm de nuri bilge ceylan filmi gibi geçer.

bir örneği burda:
www.youtube.com

Kafa bosaltma vakit geçirme vs.
Sunu kabul etmek lazim ki uyku harici her vaktimizi surekli beyni yoracak ve calistiracak bi aktiviteye veremeyiz. Zevkler de onemli.

Gercek hayattan kacip rahatlamak icin yaptigimiz aktivite de gercekligi mi aricaz bi de. Asil sacma olan bu.

game of thrones izledin mi? :)

olaylar gelişiyor, dallanıp budaklanıyor, dizinin olayı bu.

dizi benim boktan hayatımı renklendiren bişe la niye öyle diyon?
sıkıntılarımı unutup gerçek dünyadan uzaklaşıyom daha ne olsun
teşekkürler özellikle angel friends stargate Atlantis house falan

dogru dizileri izlememissin.
bir oz, adami carpar.
bir soa, adami aglatir.
bir breaking bad, deger yargilarini yeniden gözden gecirmeni ister.
bir spartacus, görsel sölen gibidir.
bir banshee, aksiyonuyla enerjisiyle kitler.
bir skins, ergenlikte izledigin bir dakika güldürürken ertesi sahnede elindekini düsürtüp mal mal ekrana baktirir.

dogru dizileri izlememissin.

son dönemde de bana filmler hikayeyi anlatmak icin cok kisa geliyor. yani olay kurgusu o kadar hizli geciyor ki, gercekligini yitiriyormus gibi geliyor. dizide ise agir agir karakterlerin gelisimini inceleyebiliyorsun, baglaniyorsun hikayeye, bir gün opie reis aglatirken seni, bir gün freddienin ölümüne kitlenip kaliyorsun. seni derinden yaralayabiliyor, sana bir sey katabiliyor.

filmlerde ise zaman limiti var, kisa olmali, sikmamali vs vs. karakterler ne ara tanisti ne ara kaynasti ne ara bunlar oldu, catir cutur gecer oldu. onu da seviyorum, ama dizilerin yeri bu yüzden baska. diziler mindfuck olamaz filmler gibi pek, ama dram olarak diziler cok daha basarilidir. durum degil karakter komedileri de ona keza.

türk dizileri izleyip de bu soruyu soruyorsan, aklin karismis dogaldir derim. yok tüm diziler cok mu overrated dersen, gülerim.

bocconi'de pazarlama ya da finans master'i yapardim.

kumarhane açarım. o kadar paraya da gerek yok gerçi.

en sağlamı bitcoin(şaka şaka). git apple, google hisselerine yatır 5 sene sonra şu an test edilen patentleri alınmış teknolojik gelişmeler gün yüzüne çıkacak. bu şirketlerin geleceğini geçmişine ve yatırımlarına bakarak anlayabilirsin.

Almaya Razı olduğun risk miktarı ortaya koyduğun paranın getirisinin ne olacağının ana belirleyenidir.yukarıdan aşağı sıralamak gerekirse

Şans oyunları
Ticaret
Gayrimenkul
Döviz altın
Faiz

Taşıyabileceğin riski düşünüp bunlara belli oranlarda yatırım yapacak şekilde bir sepet en iyisidir bana göre.

gayrimenkule yatırırım.

100000 e kumarhane acacaksin oyle mi? hatta o kadara da gerek yok. koseye bufe mi aciyorsun?

ticaret veya taşeronluk yaparım

3 harfli ya da rakamlı .com domainler alırdım. net

@baldur kumarhaneyi Nişantaşına acmayacaksin güzel kardeşim. bitirimhane olucak, az merdiven altı olucak. Varvar masaların olucak, kepenkli kapın ve erketelerin olucak. bir de jandarma bölgesinde olucaksin azcık para yedireceksin. Uzayda mi yaşıyorsun? 100bin gayet iyi miktar. casino acmiycaz.

Ne kariyeri abicim, SULTANS'a katılcan tabi ki...

Yanında da radyo ve SK olabilir. Büyak'ta da tanıdıkların olsun, event'lerini kaçırma. ESTIEM güzel event, ileriki yıllarda fırsatın olmuyor. İK ve ENSO'da hiyerarşik düzeni çok hissedersin.

Yurt disindan girince sitede sadece beyaz fonda "Timberland Bot ve Timberland Ayakkabi" yaziyor.

Muhtemelen Timberland yetkilileri ve avukatlari sitenin icerigi gormesin diye cloaking yapmislar.

Demek ki orijinal degil.

Zaten yazdiginiz "web sitemizdeki ürünler Outlet ürünleri olup birebir kalitesinde ve Ithal ürünlerdir" ibaresi de orijinallik ile ilgili bir iddiada bulunmuyor. Ayni kalitede oldugunu ve ithal oldugunu soyluyor sadece.

crown'ın dediği gibi, yurtiçi-yurtdışı girişe göre içerik farklı.

Boğaz ağrısı bir hafta icinde kendiliginden geçer buhar iyi gelir nemlendirir

uyuyabiliyor olmanız bile bir mucize bence.

zira burnunuz tıkalı olduğunda uyurken ister istemez ağzınızı kapıyorsunuz ve 1 - 2 dakika içerisinde nefes alamadığınızdan zıplayarak uyanıyorsunuz.

benim burun ameliyatı sonrasında burnumun içine tepilen pamukları 3 gün sonra çıkardılar. 2 gün gözümü kırpmadım. en sonunda nefes alabilmek için ağzıma içini çıkardığım bir tükenmez kalem tüpü koyuyordum. böylelikle uyuyabiliyordum.

dolayısıyla boğaz ağrısı geçer hocam. sık sık su için, ılık şeyler için...

uyuyabildiğiniz için de halinize şükredin bence.

Vall sadece su iciyorum zaten, baska bisi icilmiyo ki. Hizli gecse bari meret cok kotuymus ya.

öncelikle açtığım duyuruya bakın: eksiduyu.ru

bu illeti 2 ay önce çektim. ve doktorum 1. hafta kontrolünde dahi "geçer yea tüpün tahrişidir" demişti. ancak su dahi içemez duruma gelip iki haftada 10 kg civarı kilo vermeme sebep olan bu illetin boğazıma ayna ve el lambası ile bakmamla beraber "boğaz aftı" olduğunu öğrendim.

gittiğim kulak burun boğaz doktoru karşımda acı bir gülümseme ile dostum yemek yersen bir hafta yemezsen 2 hafta daha sürer. bol bol proteinli beslen demişti. ama karşısında dağ gibi adam ben, ağladım hüngür hüngür.

hayatımda yaşadığım en büyük fiziksel acıdır boğaz aftı. küçük dilim damak ve bademciklere doğru olan kısım tamamen bembeyaz olmuştu ve geçmesi ameliyattan itibaren 2 hafta sürdü. su bile içerken sanki cam kırıkları yutuyormuş hissi oluyordu, yutkunamıyordum. ne denediysem (karadut, pastil, ağrı kesici, damla, sakız, gargara, karbonat, tuz) hepsi işlevsizdi. tavuk sulu çorba bir nebze içebildim, o da hayatta kalmak için.

1. ay kontrolü için plastik cerrahıma bu durumu anlattım gittiğimde ve büyük talihsizlik olduğunu otoimmün sistemle ilgili sebebinin bilinmediğini ve tecrübe ettiği 2. hastası olduğumu ifade etti.

neyse ben tecrübemi anlatayım, belki arayan filan olursa bu boğaz aftı illetini yaşayan bilir. allah kimseye vermesin. umarım sizde böyle belirtiler yoktur. eğer boğaz ağrınız ve yutkunma zorluğunuz 2 günden uzun sürerse siz de benim gibi aynayla şöyle bir kendinizi muayene edin ve kulak burun boğaza gidin. aft ise çaresi yok. onun harici hortum tahrişi ise muhakkak geçer.

geçmiş olsun.

en çok kalacağın ülkeden alsan iyi olur derler ama ilk giriş yapacağın ülkeden alsan daha iyi.
çekler evrakın tam olsa da vize vermiyor mu nedir sorun?

kesin bilgi en çok kalacağın ülkeden alacaksın, kulaktan dolms bilgi değil bizzat konsolosluktan. Fransa 3 iş günü içinde veriyor

hollandadan 2 gunde aldım hala hayretler içindeyim

üniversite olarak tercih etmeyi düşünüyorsan en kısa zamanda git gör. Zaten tercih süresi fazla uzun olmadığından sıralamalar puanlar falan filan derken o süre çabuk geçecek. Üniversite tanıtımlarını boş ver. Tercih etmeyi düşündüğün bölümün asistanlarınla git kendin konuş bilgi al. Kampüsün yerine , barınma olanaklarına, şehrin genel olarak yemesi içmesi toplu taşıması pahalımı değil mi bunlara bak. 4-5 sene geçer mi burada diye sor kendine.

odtünün tanıtıml günleri vardı keşke ona gitseydin. bildiğim kadarıyla odtü bu içeri almada en zorlayan üniversite ankaradaki. ama gitmeden önce ara bence netleştir

4-5 temmuz civarı olacak odtü'nün tanıtım günleri. tam zamanı bilmiyorum okulun sitesinden takip etmekte fayda var.

odtü'nün kapıdan sokmada en sıkıntılı okul olduğu günler eskide kaldı. şu an en rahatlarından biri diyebilirim, ama yine de bayağı zorludur o ayrı.
bence tercih günlerini bekle, ya da ilgilendiğin bölümü ara konuş durumu anlat. onlar sana muhtemelen "kapıya geldiğinde bizi arat aldırırız içeri" tarzı bir şey diyecek. güvenliğe de bunu söylersin. ama erken gitmekte fayda var tabii.

tercih yapmadan önce bölümleri gezmek istiyorum dersin alırlar kimliğini izin verirler çok büyük ihtimalle. başı boş girilmeye izin yok sadece odtüde. ama tanıtım günleri de mantıklı sanki

Torrent.

Ares lite

bearshare

Torrent

torrent varken nolur şu programları kullanmayın artık :)
ama illaki site istiyorsanız: www2.mrtzcmp3.net

not: koca koca download butonlarına tıklamayın.