Ekşi Duyuru

maalesef ki çok haklısın. inanılmaz boktan bir durum. ben kişisel olarak ilgileniyorum marka bazında burada bulamadıklarımı amazon'dan alıyorum genelde ama bu yurtdışı alışveriş vergi sınırını düşürmeleri beni de vurdu. jacsonart diye bir site var orada da bazı spesifik malzemeleri bulabiliyorum ama dediğim gibi maliyetli oluyor biraz.

Bursa'da cok iyi bir usta var, tavsiye ederim. Biraz tuzludur iyi bir saza 500- 600 tl ister ama deger. Ilgilenirseniz iletisim bilgilerini ozelden yazabilirim.

kendi neyini yapabilirsin. tümata var cağaloğlu'nda. rahmi oruç, marmara üniversitesi'nde öğretim üyesi sanırım. onların etkinlikleri oluyor. kendi neyini açman, işlemen. ben yapamadım maalesef ama o kendi ellerinle yaptığın ney, adeta senden bir parça oluyor diye yapanlardan dinledim bizzat.

Tubify indir. Youtube videolarını orada aç, arka planda dinle ve sörf yap

abd ile aynı koşullarda sanırım, Abd'den yapılacak vize başvuruları sorun oluyordur.

Arkadaşım gelecek Türkiye'ye. Normalde e vize alabiliyorken, şu an randevu alıp konsolosluğa görüşmeye gitmeleri gerekiyor. Aralık ortası baktığımızda en erken randevuyu 8 Ocak a veriyorlardı. Mail atarak arayarak biraz daha öne çekebildik.

Dusuncelerindeki yanlislari gore gore yapilabilir. Fakat ya ceviri ya da senin aktarimin ya da alegori hatali. Paragrafin aciklayarak vardigi nokta ve kisi referanslari ile baslikta gokyuzune odaklanmaktan bahsettigin nokta ve kisi referanslari farkli.

Zaman zaman kötü düşünceler olabilir, kötü düşüncenin farkında olmak ve neden bu düşüncede olduğunu anlamak asıl önemli olan.

Yoksa sadece kötü bir düşüncen olurdu. Ben böyle anladım.

Benim anladığım ; Aslolan sensin. İyi, kötü, güzel, çirkin herşey olabilir ama aslolan sensin.

Büyük resme odaklan diyor.

Düşüncelerinden kurtulup ( aslında kurtulmak değil sıyrılabilmek hatta arınabilmek ) gökyüzüne nasıl bakabileceğini Krishnamurti'nin kitaplarında da bulabilirsin.

Benim yorumum:
Kendimizi düşüncelerimizle yansıtıyoruz. düşüncelerimizi iyi takip edersek onların zaman içinde değişebildiğini ve değişikliğin sürekli olduğunu görebiliriz. Değişen özümüz değil. Biz sadece o anki düşüncemiz neyse o duruma bürünüyoruz diyor.

Mesela, bazı sabahlar mutsüz sıkıntılı uyanıyoruz bazı sabahlar kuş gibi hafif cıvıl cıvıl uyanıyoruz. Bu iki zıt durumu da yaşayabiliriz. Dün biri bişey yapmıştır biz o şey hakkında olumsuz veya olumlu düşünmüşüzdür. (duygular bzim düşüncelerimizin sonucu oluşur ve düşünceler kesik kesiktir duygular daha kalıcı).
Dün olan durumla ilgili yargın olmasaydı nasıl uyanacağını bulunca gökyüzüne nasıl bakacağını da görmüş olursun. Çünkü birbirine zıt görüntüler aynı bünyede oluşuyor demek ki bünye ne o ne diğeri.

Zihnindeki görüntüyü oluşturan şey senin beyin hücrelerin. Ona ne gönderdiğin, hangi kodla gönderdiğin, bağlantıları nasıl kurduğun vs hepsi birden birleşip görüntüyü oluşturuyor.

Düşüncelere bilgisayar programı gibi de bakabiliriz. Onbinlerce program var, epeyce de virüs solucan vs var. Her biri ayrı çeşit ve kalitede. Bütün bu programların çalışması işletim sistemi üzerinde oluyor. İşletim sistemi de bir araya getirilmiş metal parçalarının bilgisayar haline gelmesi için yazılmış ayrı bir programın üzerinde çalışabiliyor.
Biz de ana karnından ana programı edinmiş olarak doğuyoruz (genom), bebekliğimiz taban programı alma zamanımız, (dos, linux vs), çocukluğumuz gençliğimiz işletim sistemini kurmakla, öğrenmekle, ana programları yüklemekle geçiyor, akıl baliğ olduktan sonra da kafamıza, çevresel koşullara vs. göre aplikasyonlar yüklüyoruz.
Bilgisayarı açınca ilk gördüğün şey oraya koyduğun masa üstü resmi de olabilir dün kapatmayı unuttuğun üşendiğin, yarım bıraktığın, tamamlamadığın program/lar da olabilir. Gün içinde de hangi programı çağırırsan o çalışır gibi.

Osho’nun bütün kitaplarında farkındalıktan bahsedilir. Aslında zihin bize ait değil, ailen öğretmenlerin, çevren vs. sana bir şeyler dayatmıştır ve sen bunun farkında değilsindir. Bir olay meydana gelince farkında olmayarak tepkiler veriyoruz ve düşünceler de bize dışardan gelen şeylerdir. Örnek vereyim durduk yere aklına eski sevgilin geliyor, kimse demez ki kötü şeyleri hatırlayıp üzüleyim. Peki aniden bir düşünceyi bize getiren şey nedir? Osho diyor ki, bunları izle; izle ki aslında senin varlığının özünden gelmediklerini farket, bu düşüncelerin sen olmadığını farket, bulutlar olan düşüncelerin arkasındaki gökyüzünü gör(aydınlan)

bu kişi kim bilmiyorum. bilenler olduğu için cevap vermesem mi diye düşündüm ama bence tekstin bu kadarında çelişki var.

hem ormana bak diyor, hem de ağacın peşinden takıl git. ahahah. ağaç ayaklı olsun.

bu tekstte ciddi bir anlatım sorunu var. ya da benim bozukluk sandığım bir iddia var: sen özelin peşinden gidersen geneli zaten algılarsın iddiası.

bana göre hsttr.

sen zihninin söylediklerinden bağımsız olarak sensin diyor. zihnin sana bugün beceriksizsin der, yarın müthişsin der, hayat ne güzel der, hayat ne berbat der. ama sen bu düşüncelerden öte, bunlardan bağımsız olarak sensin. zihnine inanmak ve o yönde davranmak zorunda değilsin. ona inanmamak için de dışardan bakabilmen, zihninin ürettiği işlevsiz düşünceleri fark edebilmen gerekir. ondan sonra özün asıl ne olmak/ne yapmak istiyorsa ona yönelebilirsin.
böyle anlatınca biraz soyut kalıyor belki ama aslında çok güzel felsefedir ve psikolojide de yavaş yavaş kendine yer bulmaktadır.

İvit. Kendi kuru var. Sen tr seçiyorsun alışveriş yaparken ödeme esnasında. Onlar dolar istiyor, kuru bankan hesaplıyor güncel olarak.

Yani banka açık olsa daha düşük mü hesaplayacak?

dolar seç. bankanın kendi kuru daha düşük oluyor her türlü amazon'un belirlediği kurdan.

bankanıza dolar olarak ekstre istiyorum talebinde bulunursanız dolar ile yaptığınız alışverişler dolar ekstresi ile gelir.

Ödemeyi dolar olarak seç, çevirmeyi banka yapsın. Amazon banka kurundan daha yüksek hesaplıyor.

o saatte levent metroları çalışmıyor. havalimanı metrosu da 12 de bitiyor olsa gerek. illa ekonomi yapacaksan birşekilde (taksi olur herhalde) metrobüse gitmeli. Zincirlikuyuda inip otobüs varsa onu kovalayabilirsin yoksa yine taksi. ama careem de indirim kovalamanı tavsiye ederim.

taksi-metrobüs-zincirlikuyu-taksi

rezervasyon sayfasında görünmüyor mu?

Ajanslarin sisteminden alinan biletler genelde rezervasyon degil bilet numarasi ile checkin'e izin veriyor.

Bilet numarasi ile checkin yapmayi deneyin.

235 ile baslayan bilet numarasini gir.

Ya da TK ile baslayan pnr i gir. Ets nin kendi sistemindeki rezervasyon kodunu giriyor olman kuvvetle muhtemel

en kotu bileti aldigin yerle irtibata gecip bana bunun pnr'ini soyleyin diyebilirsin

soyadının önüne @ işareti koyarak dene, daha önce benzer bir sorunla karşılaşmıştım, thy müşteri hizmetleri, aracı ile alınan biletlerde böyle deneyin demişti.

ebilet no ile ilerleyin +1

Brico var berlin’de orda olur mutlaka ama pahalıdır genel olarak ve pazar günü kapalı olur.

türkiye'de bulunan bir ürünse fiyat karşılaştırması yapın derim. 10-20 lira fark için kendinize yük etmiş olabilirsiniz zira

Boğaziçi üni metro durağından binip Osmanbey durağında ineceksin. Metrodan yürüme 10 dk mesafe var. Amerikan Hastanesi diye sorarsın. Onun arka sokağında okul.

Kilo kaybı olur ama yağ kaybı bir noktaya kadar az, sonrasında hiç olmaz.

evet. az yiyerek bir yere kadar kilo verilebiliyor. ben 4 kilo vermiştim bu şekilde 3 ayda.

yapman gereken tek sey kalori saymak. yedigin seyin miktari degil kalorisi onemli. dengeli bir beslenme icin dikkat edilmesi gereken cok sey var ama kilo vermek oncelikse ne yersen ye isterse yagli olsun isterse tuzlu olsun kalirisini hesaplamaya calis ve gunluk limitinin ustune cikma, sandalyenden kalkmasan bile kilo verirsin.

et yemiyorsan rejim yaparken bu şekilde beslenmek zorunda kalıyorsun zaten. beslenme dedikleri protein yemek.

cureforlove'ın dediği konulara odaklanan bir diyetisyenle çalış ve kendin de araştır.

diyetin yanında bir parça da hareket edersen hedeflediğinden daha iyi noktaya gelirsin.

az yiyerek kilo vermektense spor ile bunu harmanlayin.

spor en önemli sey insan vücudu icin, beslenme ile desteklerseniz hayat kaliteniz ciddi artiyor. cok degil haftada 3-4 gün gitseniz bile 1,5 saatten farkeder.

bu sekilde ben 15 kilo verdim gecen seneden bu yana.

hiç fazladan spor yapmadan, sadece az ve sağlıklı yiyerek 3-4 ayda 76 kilodan 63 kiloya indim. kendimden yola çıkarak, sorunun cevabı evet.

bünyeye göre de değişiyo o. bende bir aşamada sanırım bedenim direnç gösteriyo. ama vereni de biliyorum bizzat. iki öğün de olur niye olmasın. ama ben üçgen vücut olcam fit olcam diyosan altyapı ve öncesi yoksa zor o iş.

Sıfır spor ile 4 ayda 22 kg verdim.
Ancak, ben o zaman 128 kiloydum tabi. Daha az kilolarda işe yaramayabilir.

Öğlen 12- akşam 8 arası, 2 öğün yemek yiyerek (saat 3-4 gibi kahve,çay içmeli) 15 kilo verdim. ( intermittent fasting ) - 65 kg'den düştüm bu arada, daha yüksek kilolarda daha hızlı gider.
hem sabah kahvaltım hem de akşam yemeğim baya dolu doludur hep.

ben spor da yaptım ama kilo vermenin yolu büyük oranda beslenmeden geçer. O yüzden düşük karbonhidratlı bir diyet ve 2 öğün olayı bence gayet güzel işler, bende öyle oldu en azından.

Berghain'a giremeden gelme. bak gir demiyorum giremeden gelme. bu da bir klasik.

Diğerlerini arkadaşlar yazar.

edit: pardon

yani ilgi alanında pek bir şey yok sanırım, daha çok sıradan yaşamı merak ediyorsun. bu yüzden bence bisiklet kirala ve etrafı gez. mitte, prenzlauer berg, kudamm tarafları, kreuzberg...vs. gez işte bisikletinle. ha hava soğuk olur, içlik falan al yanına böyle bir şey yapacaksan. ama keyif alacağından eminim. özellikle 7-8'den sonra trafik de iyice rahatlar, etrafa baka baka gezersin.

onun dışında berlin'de o saatten sonra ölen yerler var ölmeyen yerler var. kreuzberg-friedrichshain tarafları genelde canlıdır. kreuzberg de koca semt bu arada, kotti ve çevresi değil sadece, bergmannkiez taraflarına da gidersin. zaten yolun düşer elbet. cafeler, barlar falan var işte. onun dışında günbatımında kreuzberg'de kanal kenarında yürü, otur, bira alıp iç...vs. elde bisikletle yürü etrafta amaçsızca, keyiflidir. perşembe akşamı mesela yemeğini markthalle neun'da yersin, hoşuna gidecektir. yalnız kalabalık oluyor, uyarmadı deme. friedrichshain, hops & barley'de bira içebilirsin, lezzetliler.

bu arada berlin'in her yeri güvenlidir. sadece mesela görlitzer park'a falan gitmezsin. zaten ne yapacaksın gece vakti parkta. en tekinsiz yerlerden biri kottbusser tor gibi duruyor da orada da her daim hareket var. bi bölgede hep junkyler, arap torbacılar falan oluyor ama polis de ayrılmıyor son zamanlarda o bölgelerden. biraz daha neukölln'e doğru, hermannplatz, sonnenallee kısımlarına da gitmek istemezsin belki. yani bir şey olacağından değil de kendini akşam vakti huzursuz hissedebilirsin belki, bilemiyorum.

son olarak berlin koca bir şehir tabii. ben daha çok kreuzberg-friedrichshain bölgelerinden bahsettim, zira o saatlerde en hareketli yerler buralar olsa gerek.

Dm

Beyazıt a git gezersin orda bulursun.

Ben olsam oncelikle devlet universitelerinin kurslarini secmezdim cunku ALES'le alinan Ingilizce okutmanlarindan soz ediyoruz, bir de oradakiler devlet memuru. Devletteki Ingilizce ogretmenlerinin durumunu biliyoruz.

Ben British Side'dan ve ITI'dan dersler almistim cunku cok arastirdim. Su anda Turkiye'nin en iyi dil okullari International House, ITI, British Side. Onun disinda diger dil okullarinin birkac subesi iyi duyduguma gore. Ornegin Besiktas American Culture falan ama her subesi degil tabi.

Elbette ozel ders almak sureci hizlandirir ama ogretmenin de dogru yolu gostermesi gerekli. Tekillere -s takisi gelir bak simdi Ingilizce ogrendin ben de parami alayim demekle olmaz.

ben de aynı duyuruyu açmıştım, yorumlar şu şekilde:
eksiduyu.ru

Yağı maksimum 1 saat bekletiyorum. Ben de jojoba kullandım çok kez ama çıkarma sorunu hiç yaşamadım. Sanırım çok uzun süre beklettiğiniz için yaşıyorsunuz bu sorunu.

Yağlardan kullandım 3 saat kaldığı oldu. Şampuanla hepsi çıktı. Sirke filan denemedim. 3 kere sampuan fazla bence. Bir gece bekletmende fazla derim

fazla beklettiğin için bence de. ben yaptığımda iki kere şampuanlamak yeterli oluyor.

kuru şampuan kullanın yağdan sonra.

veya önce saç kremi sürün saçınıza, sonra yağlayın. böylece daha çabuk çıkacaktır.

Muhtemelen fazla beklettiğim için oldu arkadaşlar, çünkü daha önce sonuç verdiğinde 1 saat bekletmiştim sadece.
Teşekkür ederim.

normal beyaz banyo sabununu denedin mi?

Beyaz sabun denemedim.

Ben saçım kuruyken 1 kez, ıslattıktan sonra da en az 3 kez daha şampuanlıyordum ve ancak böyle çıkıyordu yağlar saçımdan. 2 kez şampuanlayıp saçını yağlardan arındırabilenleri falan asla anlayamıyorum bu yüzden. Senin durumun da normal geldi bana.

Benim 24 saat beklettiğim de oldu. 1 kuruyken 1 de sonrasında sampuanla çıkıyor. Miktardan kaynaklı bence.

Değil tabi neden zararlı olsun.

Evde yapan bir dolu insan var. Pilates için youtube da bir kız var. Blogilates Cassey Ho

Ben ondan bakıp yapıyordum.

merhaba.

uzun süredir yoga kursuna gidiyorum. gelenlerin bir çoğu senin gibi rahatsızlıkları olduğu için yoga yapıyorlar. ama yoga özelinde konuşacak olursam, kesinlikle evde de yapılabilecek bir şey. internette binlerce video var. tabiki kursta o ortamda herkesle birlikte yapmak çok daha iyi hissettiriyor o yüzden ben kursa devam ediyorum. ama evde de yapabilirsin.

başlangıç için belki birkaç derse gitmek iyi olabilir. gitmesen de olur ama gidersen bir fikrin olur en azından. bazen tanıtım dersleri oluyor. mesela istanbul ya da ankara'daysan cihangir yoga'nın ders başına 10 lira ücretli dersleri oluyor haftada 1-2 kere. onları takip edip birkaç tanesine katılsan sonra evde kendin devam edebilirsin.

yoga hakkında bizim öğretmenlerin de en sık söylediği şey şu. yoga'da doğru hareket diye bir şey yok. insanların kas yapıları farklı, kimisi çok esnek kimisi değil. dolayısıyla öne eğilmek gibi basit bir harekette bile kimisi dizlerini kırmadan ellerini yere değdiremezken, kimisi eğilip kafasını bacaklarının arasından geçiriyor. bu hareket özelinde konuşacak olursam, önemli olan elleri yere değdirmek ya da kafanı bacaklarının arasından geçirmeye çalışmak değil, vücudunun izin verdiği ölçüde kendini zorlaman ve kaslarını açman. eğer bir yoga hareketini yaparken bir yerlerinin açıldığını hissetmiyorsan biraz daha zorlayabilirsin kendini. hafif bir yanma hissi geldiğinde doğru hareketi yapıyorum diyebilirsin.

tehlike açısından da, evde yapmakla kursta yapmak arasında bir fark yok bence. kursta 30-40 kişilik sınıfta yapıyorsun, ters bir hareket yapsan hocanın bunu fark edip düzeltmesi ihtimali düşük.

Yapılabiliyor. Benim de ufak bir sakatlığımdan dolayı doktor önermişti ama fizik tedavi doktorum hangi hareketi nasıl yapmam gerektiğini de uygulamalı göstermişti. Sonra aynı şekilde devam ettim.

Duruş bozukluğunuz varsa önce core bölgesini güçlendiren pilates hareketlerini yapmanız ve birkaç ay sonra hareket çeşitliliğini artırmanız lazım. Her türlü yoga pozu hali hazırda zayıf bölgeleri olan birisi için İyi gelmeyebilir. Core pilates yoga vs diye aratıp öyle başlayın.

Akçay altınkumda pansiyonlar var plaja çok yakın merkeze 15dk yürüme mesafesi. Hiçbirinde kalmadığım için tavsiye veremiyorum ama arastırabilirsiniz. İsim olarak şiir pansiyon geldi aklıma.

İlla hostel mi olması gerekiyor ev tutmayı düşünüyor musunuz

images.google.com'u açıp sürüklüyorsun görseli arama çubuğuna.

images.google.com

evet,haklisiniz samimiyetten olusuyor o durum, ama az samimi oldugumuz insanlari opmuyoruz mesela vedalasirken. bir kucuk cocukla da yeni tanistigimizda, az samimi olmus oluyoruz, ona da saygi duymak gerekmiyor mu?

yoksa mesela kendi cocuguna ya da yegenlerine galiba sorulmaz seni opebilir miyim diye.

acikcasi ben de psikolojik kismini tam bilmiyorum.

Bu durumun birkac sakincasi var. Ilk olarak karsisina kotu niyetli biri ciksa bile onu iyi sanacak. Bu nedenle cocugu aile ve tanidik disinda kisilerin dokunmasi ve onu opmesi sakincali. Bir de en tanidik bile sapik cikabilir. Zaten bu olaylarda suclu genelde aileden biri cikmiyor mu?

Bir de kimsenin benim de yuzume dokunmasini istemem cunku adamin eli kirli olabilir. Insanlar tuvaletten cikip elini yikamiyor sonra otobuse dokunuyor. Ben bu pisligi yuzumde istemiyorum. Cocuga da bulasmasini istemem ustelik cocugun bagisiklik sistemi yetiskininki kadar iyi olmayabilir.

Elbette cocugu kimse sevmesin demiyorum ama ozetle yakin aile degilse cocuga mumkunse dokunmasin. Hatta bu da en yakin aile gozetiminde olsun. Cocugu dusunup kolayca hayir dokunma diyebilmeliyiz.

bir arkadaşın anlattığına göre, avrupada tanımadığın çocukları sevdiğinde, ailesi şikeyetçi oluyormuş.

Bunun biraz kültürlerle belirlenen bir sınırı var. Mutlak bir 'dokunma eşiği'nden çok, bir 'dokunmanın normal olduğu aralık' kısmı var. Türkiye'de içki içme yaşının 18 olması, Amerika'da 21 olması gibi.

Örnek vereyim; bir arkadaşım var, adı Fatma olsun ve 3 yaşında çocuğu var. Bu Fatma'nın da Ayşe diye bir arkadaşı olsun. Ayşe'nin de 3 yaşında çocuğu var ama Amerika'da büyütüyor ve orada kreşe gidiyor çocuk. Ayşe'nin çocuğuna kreşte izin olmadan dokunmamayı ve dokunma için rıza verme yaşının 2 olduğunu öğretmişler. Fatma ile Ayşe buluştuklarında 'Bak, kardeşle oyna' diye çocuklarını baş başa bırakmışlar ve Fatma'nın çocuğu oyun oynarken Ayşe'nin çocuğunun koluna dokunmuş ve Ayşe'nin çocuğu ağlamaya başlamış. Fatma'nın çocuğu da ne yaptığını anlamadığı için korkmuş ve ağlayarak annesine koşmuş. Ayşe '2 yaşından beri dokunulması için rıza gerekiyor' demiş, Fatma da 'Arkadaşın arkadaşa o kadar dokunması için rıza istenmesi çılgınlık. Buna sapıklık gibi yaklaştıkça sapıklıkla güzel davranış arasındaki farkı çocuk nasıl öğrenecek. Her dokunmayı kafasında sapıklık olarak kodlayacak, birine sarılınca ne olacak' diyor. Daha yanak öpmeyi, kucaklamayı falan geçtim; 3 yaşındaki bir çocuk başka bir çocuğun oynarken koluna dokunması mesele. Şu anda da oradaki eğitim 'Oyun arkadaşınız vücudunuzun herhangi bir kısmına dokunmadan önce size sormalıdır', 'Sarah, haydi James'e soralım bakalım, giderken sarılmak ister mi' şeklinde, burada 'Hadi, öpüşün barışın', 'Ne güzel elele tutuştunuz' şeklinde. Açıkçası bunun sınırı da evrensel değil henüz. Bazı yerde fazla, bazı yerde az ciddi olabiliyor.

Bu kültürel tartışma. İş büyüklere geldi mi olay karışıyor, çünkü bir çocuğu kucağına oturtup oynamak pedofiliye girebiliyor bazı yerlerde. Burada çocuk psikoloğu varsa onu dinleyin tabii ki, ben sadece okuduğum yerdekileri aktarıyorum. Çocuğa tabii 'Öpüyorum, rıza var mı' gibi sorular eğer henüz öğrenmediyse çok anlamayacağından şu şekilde söylüyorlardı: 'Aile ve arkadaşlar çocuğu rahatsız etmedikçe öpebilirler ama çocuk istemiyorsa, yanak çeviriyorsa, ağlıyorsa onu zorla öpmemek, başkasını öpmemeye zorlamamak ve mıncıklamamak gerek. Ancak yabancı birinin kucağına dahi verilmemelidir. Çocuklar bu konuda içgüdü sahibidirler. İçgüdüleri ile karşı koymuyorsa, zırıldamıyorsa ve hoşuna gidiyorsa, yabancı olmayan veya sizin tanıdığınız birinin öpmesinde sorun yok' şeklinde.

Sizin arkadaşınız çocuk için tabii ki yabancı kategorisinde kalıyor ve ben de olsam 'Öpme çocuğu' diyebilir miydim doğrudan, bu nasıl söylenir, bilemiyorum. Ben ailemede söylesem 'Biz çok çocuk öptük, hangisi yamuk çıktı' diye sallamazlardı zaten.

direkt opme demek yerine, operken izin istersen cocuk daha rahat hisseder diyebiliriz bence. bu hem karsidakini daha rahat hissettirir, hem de dolayli yoldan mesaj verebilirim belki.

cocuk anlamaya bilir belki izin istemenin ne demek oldugunu, bu da cocuga ogretilebilir. Insanlara izin ver ya da verme gibisinden, hayatinda boyle bir konsept olursa cok da yadirgamaz izin istendiginde diye dusunuyorum.

çocuklara okul öncesinde vücutlarındaki özel yerleri anlatıyorum ben. buralara kimlerin dokunabileceklerini de. bana dokunduklarında da uyarıyorum mesela bak burası benim özel bölgem ve sen dokunuyorsun diye. öpmek de aynı şekilde bence. her çocuk dokunulmaktan hoşlanmıyor. tanıdığı ya da tanımadığı kim olursa olsun. izin alması ya da gözlemlenmesi gerekiyor. benim de kanımın kaynadığı çocuklar oluyor yolda sokakta ama kaş göz dil çıkarmayla da bunu geçiştiriyorum tutup da öpmüyorum sarılmıyorum çocuğa. bizim ülkemizde fazla serbest bence çocuğa dokunmak. pedofili bu kadar yaygınken anne babaların gözlerini dört açmaları gerekiyor. çocuk 1.5-2 yaşındayken bu durum onlara anlatılmalı. herkesin dokunmaması gerektiği özellikle annesi babası yanında yokken.

Bunu doğrudan o arkadaşınıza yönelik bir uyarı/itham olarak değil de "Çocuklarda mahremiyet algısının gelişmesi, iyi dokunuş/kötü dokunuş ayrımının oturması için doğrudan sarılmamak/öpmemek önce bir izin istemek daha uygun olacaktır." gibi bir konuşma yapılabilir. Çünkü burda derdiniz arkadaşınız değil, derdiniz çocuğun bundan sonra karşılaşması muhtemel durumlar ve zihninde bunu oturtacak yer. Yani olayı arkadaşınız değil de çocuk üzerinden anlatırsanız arkadaşınız da siz de daha rahat edersiniz, daha uygun da olur fikrindeyim. Peki sorunca hayır derse çocuk ne yapılacak? Öpülmeyecek efendim. Cok isteniyorsa vakit geçirdikten o sonra ayrılırken tekrar sorulabilir; çok büyük oranda ikinci sefer evet döndü bendeki cevaplar. Hem arkadaşınız da bu fikri benimser ve başka insanlara da aktarır bu şekilde. Derken elden ele bu şekilde. Dünya daha güzel bir yer falan.

Tabii burda yetişkinlerin bu şekilde uyarılmasının yanında çocuğa da biri ona hoşuna gitmeyen, acı veren, canını sıkan bir şekilde dokunduğunda veya herhangi bir şey yaptığında çekinmeden gelip anlatabileceği fikri aşılanmalı. Ki bu ilkinden daha önemli bile olabilir. Güvenilir yetişkin kavramı kullanılabilir bunun için veya çocuğa özel bir kavram bulunabilir.

Bunu dert eden insanlar olması sevindirdi. :) Çocuğun menfaati yönünde çözülür inşallah mesele.

Brevitē Rucksack

ben geçen d&r'dan şu çantayı aldım: www.hepsiburada.com
resimde çok doldurmuşlar, normalde daha şık duruyor diyebilirim. aynı markanın daha klasik modelleri de vardı ve d&r'da fiyatı daha uygundu. yolun düşerse bi bak derim.

Bir daha kullanmayacaksanız Decathlon'dan hem kaliteli hem de uygun her şeyi halledebilirsiniz. Bulunduğunuz şehirde yoksa internet sitesinden alabilirsiniz.

Arpenaz2'nin yazlık olanı var dekathlon'da, dışı gümüş renkli, o işini görür. Uyku tulumu alma, şişme yatak, şişme yastık ve pike al. Bir de ufak çadır lambalarından al, tamamdır.

O sicakta tulumu ne yapacaksin,direk mat al yeter yada manuelin dedigi sisme olanlardan al.

sisme yatak vs onlar da Decathlon'dan bulunabilir saniyorum?

Sisme yatak decathlonda var ve uyku tulumuna gerek yoj o kadae sicakta.

şifre değiştirince, hatta varsayılan konum harici başka yerlerden herhangi bir işlem yapınca konuya dair e-postada "bu siz değil misiniz?" diye buton oluyor. oraya tıklamadınız mı?

Bu siz degilseniz sorulari yanitlayin vardi, o sorulari yanitladim ve hesabimi guvenlige aldim, guya

Son zamanlarda gmail üzerinden bana da sürekli amerika, venezüela, macaristan, ukrayna, hindistan gibi yerlerden erişilmeye çalışıldı mailleri geliyordu. sanırım vpn üzerinden denendi bunlar.

Hesap ele geçirildikten sonra ne yapılabilir bilmiyorum, en sağlıklısı direkt kullanıcı iletişim birimlerine mail yollamak olmalı. Daha önce size e-posta gönderildiyse zaten işlem daha kolay olacaktır. Bir de hesabınızı geri alabilirseniz telefona sms gönderilmesi gibi ikincil doğrulama özelliklerini de kullanın.

Geri alabilirsiniz ancak bazı şeyleri hatırlamak lazım. Örneğin,
Hesabın ilk açılış tarihi, kişi listenizde kayıtlı birkaç kişinin e posta adresi, son gelen maillerden 4-5 tanesinin konu başlığı vs. gibi şeyler soruyor. Bunlarla beraber başka bir e-posta adresinizi giriyorsunuz. Gerçek sahibinin siz olduğunuza ikna olurlarsa verdiğiniz yeni mail adresine şifre sırfırlama bilgilerini gönderiyorlar.

Zikir yaparken yaptıkları dans ile eski çağlarda ateşin etrafında yapılan dans benziyor.

www.youtube.com

www.youtube.com

Greek Turkish shared songs olarak aratırsanız çıkar.

m.youtube.com şöyle bir belgesel var tamamı kaldırılmış sanırım bir şarkının bir çok ülkedeki farkı versiyonlarının peşine düşüyordu.

Takip ediyorum

images.hepsiburada.net

Bioderma kullanıyorum memnunum. Al gitsin.

cosmicstring'e ek olarak takınlarda Bahçeköy'ün KYK yurdu var. Şartlar için orası ile de kouşabilirsiniz.

nare nare. geleneksel bir ermeni müziği. benim en sevdiğim versiyonlarından biri: www.youtube.com

bizde de bunun bir turkusu vardi sanki, yok muydu?

varsa da benim bilgim dahilinde değil maalesef.

airbnb?

bende bordo pasaport var. Pakistana gitmiştim israilden önce. Vize alırken sorun olmadı. girişte de sadece niye gittiniz kaç gün kaldınız dedi. mesleğimizi sordu sonra geçirdi direkt. Umre gayet doğal bir sebep. sorun çıakracaklarını sanmıyorum.

almazlar.
ayrica alsalar bile yer gösteremediğiniz için almazlar
pasaportta ; irak, iran, suriye damgasi varsa korkunclu sorgu var (ben alindim sorguya oradan biliyorum)

emniyete giderek sadece israile girmek üzere yeni bir pasaport alınabiliyor. kendi pasaportunu emniyette bırakıyorsun. gelince geri alıyorsun. bunu yapabilirsin. ama mutlaka otel rezervasyonu yaptır.

Tam tersi sorun çıkabilir. İsrail girişi varsa, Suudi arabistan ülkeye almayabilir. Ben pasaportuma işletmek istemiyorum derseniz, ayrı bir kağıda damgalıyorlar sanırım. Kudüs üzerinden umreye gidenler böyle yapıyorlardı.


.

Zaten yeşil pasaportum olduğu için pasaporta damga vs vurulmayacak, sonrasını çok düşünmüyorum ülkeye gireyim istiyorum.

S. Arabistan vizesi ile israile hic sorgusuz giris yaptim. Otel rez vs sormadi ama cogunlukla sorarlar. Cikista ekstra bir guvenlik bolgesi var orada standart sorular sordular neden suuda gittin akraban var mi orada vs ardindan gelen guvenlik bolgesinde ekstra arama yapilacak bolum icin etiekt vurdular pasaporta. Tun cantayi bosaltip detayli aramaa yaptilar. Diyecegim o ki arap ulkelerine giris yapmis olman israil girisine engel degil. Bookingden cakma rez yap goster mutlaka. Tantana yapmasinlar onun icin. Kudus mukemmel bi sehir, simdiden iyi eglenceler.

Zaman tutarak soru çöz. Sorular zor değil, ama süre kısıtlı. Süre sorununu aşarsan 90 üstü alırsın. Eski çıkmış sorular üzerinde yoğunlaş.

Geçmiş yıl soruları kitabı alınır. Tümü (Son yıldan geriye doğru gerçekten TÜMÜ) mutlaka zaman tutarak her gün çözülür.
Başka bir yolu yok.

biz makedonya'ya gitmiştik kışın. çok ucuz bi yer, bi haftasonu da yetmişti.

belgrad eğlenceli olabilir. vize de yok.

prag olabilir madem yeşil pasaport da varsa.

kışın gideceğiniz tarihe göre hava durumunu kontrol etmekte fayda var. avrupa gerçekten soğuk.

mekan olarak bosna olabilir, insanları sıcak ucuz tarih dolu bi yer. gerçi nereye gidersen git gerçekten tr den daha güvenli olacağı kesin.

İki pasaportu da kullanan tanıdıklarım var ancak önce bordoyu almışlardı ve emniyette bir dilekçe vererek bordoyu da kullanmak istediklerini belirtmişlerdi. Yeşilden sonra nasıl bordo alınır onu bilmiyorum. Ama ermenistan için konsolosluktan yeşil için vize veriliyor. Sizin en yakın gurcistan ya da İrana gitmeniz gerekiyor. Bulgaristan da olabilir.

Yeşilden sonra bordo aldım, kullandım da hem yüksek lisans öğrencisi hem çalışandım, bi dilekçe imzaladım, işi bırakınca tekrar yeşili kullandım. Süresi bitince de yeşili geri götürüyorsunuz, aynı bordo kalabiliyor.

olmuyor. bilmiyor.

onun standardı olmaz herhalde. türkiyeden önce başka yerde vizyona girse nete düşüyor buraya gelmeden izlenebiliyor.

Normalde hollywood yapımları için amerika vizyon tarihinden 75-90 gün sonra web yayınları ve ondan 15 gün sonra da dvd-bluray çıkıyor. Tabi yapımıcıya göre değişiyor yine 4-5 ay beklediğim filmler oldu diye hatırlıyorum.

Fantastik canavarlar filminin de çıkması uzun sürdü yanlış hatırlamıyorsam.

korsanların belirli bir standartı olmuyor malesef :)

ama fazla sürmez, torrent sitelerini takip etmekte fayda var diye düşünüyorum.

ben 108 almıştım 2014'te sınava girmeye karar verip çok çalışma imkanı olmadan ilk fırsatta girerek.

advanced'a advance diyorsan garanti intermediate seviyesindesin. 100 alirsan op de basina koy.

2 ayri dil kursunun sinavina girdim advance ciktim. ben de advance diye soyluyordum.

Eğer istediğim puanı alamazsam, ekşi duyuru ve ekşi sözlük'te insanların sorulara cevap verme yerine buldukları hatalar üzerine gitme, buldukları hatalar üZerinden yaratıcı yorumlarda bulunmaları ve onların bilinçaltları üzerine master yapmayı düşünüyorum :)
Hatta bence doktora konusu bile olabilir. @alperz teşekkürler o yüzden, sürekli konumla ilgili veri topluyorum

Müşteri hizmetlerini arayıp açığa aldırın. Sanırım 1 sene süresi var. Yani 1 sene içerisinde o biletin bedelini kullanarak yani bir bilet satın alabileceksiniz. Eğer bilet promosyonlu falandıysa açığa alma bedeli alıyorlar. Bir de size bir numara verecekler daha sonra bilet alırken bu biletin bedelini kullanmak için o numaraya ihtiyaç duyacaksiniz. Onu kaybetmeyin.

pegasus mobil uygulamasından yan menü - bilet işlemlerim altından bilet iptalini seçerseniz önce ne kadar iade edeceğini söylüyor, onaylarsanız iade ediyor. Boş yere müşteri temsilcisine para ödemeyin.

340 tl idi bilet, 160 TL'yi iade ediyor. Şimdi açığa aldırsam ücretsiz değil mi o? 1 sene boyunca 340 tllik bilet alabilirim Pegasus'tan?

Bileti promosyonlu aldıysan 20 lira falan açığa alma bedeli alıyor. Promosyonlu değilse ücretsiz yapıyorlar. Müşteri hizmetlerini ararsan detayları verirler.

Değiştirilebilir bir bilet almadıysanız yapmazlar muhtemelen. Ancak hemen müşteri hizmetlerini arayıp şansınızı deneyebilirsiniz.

Çok geçmiş olsun. Değişim sadece şu şekilde olabilir, bileti iptal edip büyük bir kesinti yaparlar, farkı sizden tekrar isterler.

standart uygulamanın/kuralın ötesine geçeceklerini sanmıyorum, yoksa herkes "yanlış almışım knk" deyip değiştirirdi. geçmiş olsun. acın, acımızdır.

arkadaslar degistirdik, bilet degistirme secenegi vardi, ve degistirmek istedigim bilet aldigim biletten daha ucuzdu, nasil oldu ben de anlamadim.

ama tesekkurler destek icin, cok sagolun.

anahtar kelimeleri veriyorum:
mac undelete restore

bilmediğim için öneride bulunamayacağım ama google'da aratıp uygun bir programı deneyin. mümkünse harddiski kullanmayın, dosya yazmayın.

Osmanlı Ermenileri'nin yanı sıra Ermeni soykırımı çalışan da var. TOBB'da çalışan ünlü birisi var. Onun dışında konuyla alakalı çalışan bir arkadaşım hacettepe sosyoloji'nin bu konuda esnek olduğunu söylüyordu. Ankara siyasal da vardı ancak kimse kalmadı.

Hrant Dink Vakfı işe iletişime geçerseniz yurtdışında bu çalışmaların olduğu üniversiteler hakkında bilgi alabilirsiniz.

Yurtdışında çok var aslında onu aramalardan bulabiliyoruz zaten, ama ben Türkiye'de arıyorum daha çok. Sanki Kayseri'de yok muydu Ermeni çalışmaları, bilemedim.

Sivas'ta bir Atatürk İlkeleri okutmanı tez yazmıştı bu konuda. Belki tez merkezinde vardır, daha ziyade Sivas ermenileri ile alakalı idi sanıyorum. Okutmanın soyadı BOZPOLAT. Tez merkezinde bir aratabilirsiniz.

yanma hissi farklı olabilir.

polen alerjisi olabilir belki. sadece evde mi oluyor?

cama yapılacak şeyleri dene istersen ne bileyim aralık falan var diyorsan onu ayarlattır, silikon(mastik)ları yenilet, contaları yenilet falan illaki bi parça işe yarar bununla alakalıysa

Sadece evde oluyor ve özellikle geceleri, ben de gece dumandan olabilir diye düşündüm.

Bir de geçen gece arkadaş bizde kaldı ona da aynı etkiler oldu gece.

belki mesai saatlerine yetişmediyse ertesi güne kalmış da olabilir. Bir de gümrük memurunun hızına göre değişiyor ben geçen gelen bir kargo için 2-3 gün bekledim.

Kaldı ki bir problem olsa mail atıyorlar mutlaka

en son gonderdigim de 5 gun surmustu. normal 8 lira gibi bisi vermistim.

ptt'nin sitesinde yurtiçi yurtdışı gönderi fiyatı ve süre hesaplama var.
kargo biraz fazla vakit alıyor ancak sadece kitap ise beklenenden birkaç gün önce ulaşır büyük ihtimalle.
fransa, macaristan gibi ülkelere gönderdiğim kargolar 15-20 gün içinde teslim ediliyor.

abd'ye büyük ihtimalle uçakla gidecektir. ama kargolar gümrüklerde çok bekletiliyor. ama sanıyorum en fazla 25 gün sürer.

şansa bağlı değil. dediğim gibi gümrüklerde kontrol ediliyor. prosedürler var.
ve ptt'deki görevli paketin içinde ne olduğunu sorup gönderinin bir kenarına not ediyor. gümrükte de karşılaştırılıyor. kitap var dersen, kitaptan başka bir şey koymazsan, gümrükte de x-ray'dan falan geçince hiç ötmezse kolaylıkla yerine ulaştırılır. ama güzelce sar ki atılıp tutulurken kitap katlanmasın, yırtılmasın, zarar görmesin.

Gecen kitap siparisi verdim. PTT ile yolladilar, 2 haftada geldi.

Sekerci Cafer Erol.

Bu cok klasik olacak ama ali muhiddin hacibekir,narli icinde ayni netice.

1- Şekerci Cafer Erol
2- Hafız Mustafa

bulgur ya da aşurelik buğday/döğme

Annem ince bulgur koyardı balkona, nesil nesil kuş besledi o şekilde.

Bulgur ya da çok küçük ufalayarak ekmek koyuyorum ben. Bütün kuşlar da yiyor. Simit ya da kuru pasta gibi şeyleri de ufalayıp koyunca yiyorlar.

ekmekler ucar diye dusunmustum sogukta ama ekmek yemeleri guzel bir sey.

soyle yapin.

Biten kola sisesine kasik saplamak suretiyle yapabileceginiz kus yemleyocisi var.google efendiye diy bird feeder yazarsaniz hemen karsiniza cikar.bunun icine mumkunse kus yemi koymak faydali olur ama ekmek kirintisida calisir,bulguru islak zeminde vermek lazim ki sissin bu sisteme uymaz.

Bulgur midede şiştiği için zararlı olabilir diye duymuştum bu sebeple kuş yemi alıyorum ben. Açık yem satan bir yer denk gelirse 5-10 liralık alın. Uzun süre yetecektir.

Mercimek köftesi, mücver...

turşu, haşlanmış yumurta.

böyle enerjik kendisine dikkat eden insanları görünce neden ben değilim diyorum. yapabileceğin en basit şeyleri saymışsın. yoğurt olabilir (farklı varyasyonları), mesela meyveleri fırınlayabilirsin (muz-elma nette biraz araştırman lazım bir iki şey ekleniyor arkadaşım yapmıştı denemiştim çok güzel) waffle yapabilirsin.

Haşlanmış sebzeler götürülebilir yoğurtla birlikte. Brokoli, karnabahar, havuç falan.

tavuk parçaları + makarna ya da pilav.

tavuk dürüm.

köfte + makarna/pilav

tavuklu sandwich

bunlar soğukta oldukça leziz şeyler. ben bazen yanıma alıyorum dışarı çıkarken.

laleli falan aliyormus sadece. ben burada bankayi denedim doviz burosunu denedim kabul etmediler.

@charlotte Laleli nedir?

Laleli döviz bürosu mu?

hepsi aynı yani iyi bir şey almayacaksan çoğu suyu tek yerden veriyor (fiskiye gibi değil) ve aynı performansı alıyorsun. otomatik kapanmalı, kağıt filtreli bir modeli seç al.

Simbo al ben yillardir aynisini kullaniyorum.

(git:www.avansas.com ) Zaman ayarı var. güzel bir ürün gibi duruyor.
(git:www.akakce.com) buda kullandığım ürün hem ofiste hemde evde var sorun yaşatmadı şimdiye kadar fiyatları artmış ikinci el de bakabilirsiniz evde kullandığım makineyi ikinci el 50 TL ye aldım. düğmesine basıyorum 5 dk içerisinde kahve hazır. ek hiçbir fonksiyonu yok işimi sonuna kadar görüyor.

@sudo su, merhaba, tesekkurler, 2.el nereden aliniyor makineler? guvenilir ben de almak isterim.

migros satılan touch me markasının makinesini alabilirisin. 3-4 bardak kapasitede 50-60 tl civarında.

bu saatten sonra getirmezler. kimliksiz vermezler.

düzgün çalışan bir şubesiyse normalde 6ya kadar dağıtım yapıyorlar.

kaca kadar gitsem alirim kargoyu?

taşıma durumundaysa şubede bulamazsınız, telefonlara cevap veren bi şube olduğunu varsayarsak arayıp öğrenmek en sağlıklısı.

akşam 6buçuk-7 gibi şubeden teslim almışlığım var. aras kargo bir defasında kimlik kontrolü yapmadan teslim etmişti paketi ama normalde yapmamaları lazım.

2'ye kadar ev dağıtımı. şube 5,30 gibi kapanıyor.

Bildiğim 2 farklı şube için konuşuyorum,
6'ya kadar adrese dağıtım yapıyorlar. Şubeden almak istersen 7'ye kadar şube açık oluyor.

500 days of summer

Selvi boylum al yazmalım

blue valentine. sana tam olarak istediğini verecek bir film. tam anlamıyla.

Dalgaları Aşmak, Lars von Trier'den.

blue valentine demeye gelmistim tam olarak. ay ne icim kiyildiydi o filmde. tam istedigin film bu.

One Day.

Before Sunrise, La La Land.

Blue Valentine +1

pek aşk filmi izlemem de ıssız adam da öyleydi sanki.

sevmek zamanı

bu da jokerim her yere yazarım :P aşk filmi derken kime göre neye göre durumu da yok değil :)

Autumn in New York

Daha cnbc-e faalken denk gelmiştim, If Only ihtiyacını karşılar diye düşünüyorum. Saydıklarının hepsi var çünkü.

IMDB adresi de şu: www.imdb.com

soruna cevap değil ama arkadaşlar manyak manyak hareketler yapıyorlar.
birisi daha çok güncel vizyona girmiş filmin spoilerini vermiş.
yapmayın arkadaş, mesaj atın adama.

Valentine's day.

5000 days of summer mukemmel bi oneri olmus. Bir de ask filmi olmasa da bu kategoriye sokabilecegim bir film gone girl olur.

o walk to remember
a moment to remember

dünyanın orta yerinde aşk için ağlıyorum.

Revolutionary Road