Ekşi Duyuru

*piyasaya hakim olmak
*doğru ürünü almak
*ürünü zamanında eksiksiz temin edebilmek
*ürünü makul fiyatlara temin edebilmek

yetkilendirme olmalı ve bu yetkilendirme yönetim kurulu onaylı olmalı.

misal: diyecek ki 10.000.-TL'ye kadar olan satın alma işlemleri satın alma birim müdürü onayıyla yapılır,

10.000-100.000 arası ilgili birimin bağlı olduğu genel müdür yardımcısı.
.
.
.

böyle devam edecek işte.

sonra diyecek ki;

50.000'e kadar olan satın almalarda birim müdürünün uygun görüşü ile doğrudan satın alma yapılabilir.

50.000 üstü için ihale açılır, en az üç teklif alınır. bunlar klase edilir, yine tabi uygun olan satın alınır makam hangisini uygun görüyorsa. ya da doğrudan en ucuzu neyse de olabilir şartları sağlayan.

istisnalar tanımlanır bu dökümanda. yani mesela teknik gereklilik varsa ihale açılamıyorsa genel müdür onayı ile ihalesiz alım yapılabilir. (örneğin voip için mevcut cisco altyapısı vardır, yeni bir ofis açılacak 50 tane telefon alınacak gidip cisco'dan alacaksın mecburen)

acil durumlarda ne yapılması gerektiği istisnaları tanımlanır.

şimdilik aklıma gelenler böyle.

bu arada bu satın alma şirketin genel satın almasıyla ilgili. hammadde tedariki falan için ayrı birim olması gerekir diye düşünüyorum ama satın alma biriminin içinde olacak dersen onun için tamamen ayrı süreçler tasarlaman gerekir bence.

ham madde üzerinden anlatıyorum:

pazar araştırması yaparsın önce. hangi malzemeye ihtiyaç varsa olacak şekilde onları üreten firmaları bulursun. en az üç firma olmalı ki karşılaştırma yapabilesin. (adamlar tekelse yapacak bir şey kalmıyor zaten, sadece fiyat için pazarlık yapabilirsin.) gidersin, yerinde incelersin firmaları. numuneler alırsın, senin firmanda test edilir o numuneler. hangisinde karar kılınırsa o firmayla fiyat anlaşmasına geçilir. fiyatta anlaşılırsa ne ala, olmadı sil baştan aynı prosedür.

sarf malzeme için de aynı basamaklar uygulanır.

termin süresi uygunluğunu da de eklemek gerekli pek tabii, istediğin ürün istediğin zamanda gelemezse iş aksar, işin aksaması da para kaybı demek. kimse buna izin vermez iş hayatında. izin vereni de işinden ederler.

kabaca böyle. bilgi eklemek isteyen olursa ekleyebilir.

*bir malı almadan önce en az üç yerden (atıyorum 10 bin lira üstüyse 5 yerden) teklif almak
*onaylı tedarikçi listesi oluşturmak
*tedarikçinin sahip olması gereken uygunluk ve kalite belgeleri
*termin süresinin uygunluğu

ilk cevapta genel anlamda satın almacının özelliklerini yazmıştım ama satın almanın ayrıntıları sektöre göre değişiklik gösterebilir.

öncelikle yapılan proje bi şartnameye tabidir. yapılan her imalat alınan her malzeme bu şartnamedeki şartları sağlamalıdır. diyelim ki bi ürünün satın almasını yapacaksın. elinde satın alma ile ilgili standart bi sunum olmalı. yani istediğin ürünü ve ürünün taşıması gereken şartları anlattığın dosya. bu dosyayı hazırlarsın ve piyasada sana bu ürünü temin edebilecek düzgün firmalara yollarsın yani teklif istersin. bu alınan ürüne göre değişir bazen fax çekmek yeterli olurken bazen dosya yollarsın. bazen de o kadar ciddidir ki her firmayla gidip bizzat görüşürsün.

firmalar sana tekliflerini ve ürüne göre numune ya da daha önceden yaptıkları projeleri anlatan/gösteren içerik yollayabilirler. sen bunları alırsın ve proje müdürüyle değirlendirirsin. (her birim o projenin müdürüne bağlı oluyor zaten) bi firmaya karar verilir ve ürün getirtilir.

daha basit bi işlem mesela kırtasiye malzemesi alınacak. istenilen malzemeler listelenir ofis malzemesi satan firmalara faxlanır adamlar sana fiyatlandırır faxlar gidip ucuz olana tamam yollayın dersin adamlar yollar.

satın alma kısmının sadece teklif isteyip ürünü alma gibi kısıtlı fonksiyonu yoktur. örneğin inşaat sektöründe senden belli boylarda belli işlemlerden geçmiş demir istediler. (uçları kıcrılmış ya da ortadan belli yerlerinden kıvrılmış gibi) sen de gittin teklif istedin adamlar teklifi verdi. tamam deyip siparişi vermek yerine şöyle bişeyi farkedebilirsin. aynı demiri normal haliyle daha ucuza alıp kendi imalathanende demirci çalıştırarak işlemleri yaptırınca bu demirler sana daha ucuza mal olabillir. o noktada yine proje müdürünle değerlendirme yapıp duruma göre hareket edilir.

yazılmış zaten ama belli tutara kadar yapacağın satınalmalarda seni özgür bırakabilirler ya da her satın almada proje müdürünün onayı gerekebilir.

İmkan varsa takım elbise, yoksa kanvas pantolon-gömlek giy.

badem bıyık ta bırak az.gözlük varsa on mumara olur. merhab selam gibi kelimeler yrine selamun aleykum , inş. maaşallah demeye özen göster.

bu tip veritabanlarına bağlantı genellikle odbc üzerinden olur.

access de libre ve OO gibi odbc ile erişilebilen bir database formatı kullanıyor olsa da diğerlerinden farklı olarak kullanıcı arabirimini de daha kolayca geliştirmeye olanak sağlamasıyla öne çıkmış bir üründür. Bu konuda openoffice veya libre'den ziyade filemaker'e benzer.

visual studio ürünleriyle bu tip veritabanları üzerinde yazılım geliştirmek baya popüler.

yine de sqlite dururken bence ne gerek var.

böyle birşey mi ?
SELECT cs.cari_kod, CS.CARI_IL, cs.cari_ilce, cs.cari_adres, AD.adr_il, ad.adr_ilce, cs.fax, ad.adr_cadde, adr_tel_no1, adr_tel_no2, adr_tel_faxno, cari_tel, adr_tel_modem, cs.acik1
FROM AKDENIZ13..TBLCASABIT CS
INNER JOIN CARI_HESAP_ADRESLERI AD ON AD.adr_cari_kod = CS.CARI_KOD collate SQL_Latin1_General_CP1_CI_AS

bunların çevrilmesi
relational algebra diye bir gösterim tarzı var ona çevrilmesi

The others

The Others

diğerleri :p

ötekiler :p

baskalari :p

ekran kartıyla işin hiç yok
işlemci1
ram2
hdd3

ekran kartının kendi işlemcisi olduğu ve grafiksel yanını oluşturduğu için kartla hiç işin yok demek yanlış.

ssd

hangi radyoysa mail atın. ya da yayın akışına bakıp hangi dj yayındaymış onu öğrenin, podcastlerine göz atın.

en kötü youtube'da someone like you mashup yazıp samanlıkta iğne arayın. :/

mail adresinizi verin ben size car port sisteminin ayrintilarini ve iki hafta önce gelen teklifi iletiyim size..

simdi amaciniza göre degisir bu is. elektrigi ic tüketimde harcayacaksaniz isiniz kolay. basvuru felan yapmadan kurulumu yapip bitiriyoruz. yok ben satacam derseniz de önce basvuru dosyanizi hazirliyoruz. basvurunuzu yapiyoruz. kabul edildikten sonra da onayda verilen baglanti görüsüne göre dosyanizi hazirliyoruz.

1 saatte zor ama.

www.w3schools.com

www.sqlcourse.com ve www.sqlcourse2.com (daha ileri seviye)

Kısa zamanda işin teori kısmını öğrenirsin.

joinlere ve having'e bak, hocalar sormayı sever.

join; inner join, right left join, having, sum, trigger, procedure, bok pusur... 1 saat mi? hahaha :) cok guldum buna.

Hayır ısıtmaniza gerek yok aynen yiyebilirsiniz.ya da iki tanesinin arasına çikolata sürüp yiyebilirsiniz. Gerçi öyle baya bir tatlı olur ama fikir vermek açısından dedim:) ama benim en sevdiğim yeme şekli kendisini bıçakla küçük parçalara ayırıyor ve karamelli dondurmanın içine karistiriyorum. Şiddetle tavsiye ederim. Afiyet olsun:)

eskiden paketi açıp ısıtmadan yiyordum.geçenlerde burada birisinin ekmek kızartma makinesinde ısıtıp yiyin diye bi tavsiyesini görüp denedim,gerçekten öyle daha iyi oluyormuş. hafifçe ısıtıp yiyin.

aynisin ikikisi starbucksda bes liraya mi ne satiliyor.

starbucksda kahve bardaginin uzerine koyun hafif isitip yiyin gibi bir sey diyor. kupana cayini kahveni koy . kupanin uzerinde bir iki dakika bekletip ye. hafif isinsin

soğuk sütle birlikte ye

ister mikrodalgada çok kısa ısıt ister kahvenin üstüne koy enfes oluyor ama bildiğimiz amerikan waffle ile pek bi benzerliği yok.

direk ısıra ısıra yiyorum ben herhangi bir şeye batırmıyorum yada ısıtmıyorum.

sıcak kahve fincanının üzerine konulur, 1 dk kadar bekletilir ve yenir:)

Mikrodalgada isitabilirsin ama aman dikkat isirmak icin hamle yaptiginda disi cok sicak olmayabiliyor ama icinden akan karamel agiz burun yakiyor. Test edilip onaylandi.

oha lan az once arkadasim getirmisti bundan. 2 tanesini folyoya sarip 2dk falan tost makinasinda isittim. sonra arasina kesme dondurmayi koyup kudurarak yedim. az sonra yaklasik 8 km kosmam gerekiyor ama bu vicdan azabi yuzunden sanirim 10km kosarim.

prag

net.

izmir

çok büyük olmayan bir il düşünüyorsan kesinlikle Çanakkale derim. ama iş bulma açısından biraz sıkıntılı.

izmit değil. duyduklarıma göreyse: eskişehir.

ekmek arası +1

küçük ve güzel olsun diyorsan Çanakkale.

sessiz ve homojen bir ortam, istikrar ve disiplin arayışındaysan Kayseri

sıkıntıdan patlamalık il diyorsan çanakkale...

yazin sicak mahveder ama mersin.

aman diyim kayseri için. egede kıyı şehirleri güzel, özellikle izmir. sakin olsun diyorsan çanakkale iyiydi.

prag +1
olmazsa izmire gel

istanbul'a gel hacı. tez zamanda ankara'yı özlersin yaşamalık şehir olarak görürsün.

yazin cok sicak oluyor demezsen mersin+1, izmir de olabilir.

çanakkale ama kurumsal bir firmada iş bulmadan gitme açıkta kalırsın. ki çanakkale'de kurumsal firma yok denecek kadar az.

antalya. net.

eskişehir olmadı denizi olan bir il izmir antalya olabilir.

istanbul'a gel istanbul güzel.

Çanakkale de yasanır ama iş bulmak gerçekten zor. Orda kafe tarzı bişi işletmek en güzeli bol öğrencisi var çok keyifli bir şehir

amasya güzeldi la sessiz sakin.

manisa-aydın-uşak-afyon-kütahya-denizli-muğla haricinde herhangi bir ege bölgesi şehri.

Kars.

benim aklımdan batı karadeniz geçiyor yaşamalık olarak. sinop mesela. akdeniz ve ege'nin yazları fazla sıcak oluyor. rusyaya alıştım ben oralarda yapamam. biraz yeşil ve havadar olmalı. bir kaç yerde sinopun buna uygun olduğuyla alakalı yazı gördüm. zannedersem türkiyede en uzun yaş ortalaması sinop yada kastamonuda idi. belki de kıytırık haber sitelerine aldandım bilemedim şimdi :)

baya bi mekanik bilgi ve tecrübe gerektiriyor. organik çikolatalar var. yada kıy paraya divandan falan al çikolatanı. evde yapılacak iş değil, ben mecburiyetten yaptım ama değmez

Evde yapanlar genelde yine hazır küvertürlerle yapıyorlar. Çok bir şey farketmez yani. Bunun yerine organik çikolatalara yönel.

Raw veya organik Kakao bulabilirsen süte katmak için mükemmel oluyor.

geçen haftasonu eryaman 1-2'den kızılay yaklaşık 1 saatte gittim. metro seferleri oldukça yavaş ve kalabalıktı. batıkent metro'da aktarma için bekledim filan eryaman durağında da bekledim.

eryaman-kızılay için 1 saat desen, diğer yönde'de 15-20 dk olsa. sen 1 buçuk saat diye düşün.

batıkent kızılay = 22 dk

eryaman-kızılay arası bir sorun olmazsa (geçen hafta sonu bakım-onarım vardı mesela) 40 dakika sürüyor. 20 dakika da diğer taraf sürse oldu sana bir saat.

batıkent kızılay 24 dk

kızılay-beytepe 20 dakika civarında

www.gammaxbicycle.com bisiklet de çin malı. resim kolpa yani.

espri olsun diye yapılmış bence bu kadarda değil ama 3 aşağı 5 yukarı böyle

tampon zaten esnesin darbeleri sönümlesin diye yapılmaz mı? resimde bir yanlışlık yok aslında.

yüzey alanı daha küçük olan bisiklet tekerleğinin tamponu öyle yamultması normal. yani bu cama çekiçle vurup hehe çin malı cam kırıldı. alaman malı çekiç sağlam demek gibi şey.

bugdayini bile disardan alan, dogalgazi, petrolu, herhangi bi high-tech uretimi olmayan, vasat zekasiyla akli sira dalga gecip "iykkk cin mali yea.." diyen bos adamlarin photoshop calismasi !@#$

dunya yorungesinde onlarcasi dolanan srt uydusundan, en guclu ordulara korku salan kitalar arasi akilli fuzelerine.. dunyanin en uzun asma koprulerinden, dunyanin en dayanikli fiberoptik kablolarina kadar uzanan bir teknoloji devi CIN, Turkiye gibi daha transistor uretemeyen avam, 3uncu dunya ulkelerinin agzinda; kalitesiz mal ureten basit bi ulkeymis gibi algilanmakta.

10-15 sene icinde cin'de isci fiyatlari artarak, iscilerin hayat standartlari yukselince, cok merak ediyorum o ucuz mallari urettirmek icin hangi ulke size yardimci olacak.

bu olayın gerçekleşmesi için bisikletin kaya gibi yerine sabit olması gerekir diye düşünmekteyim. tampon lastiğe biraz çarpsa bisikleti deli gibi ileri savurur.

goddar +1 sizin söyledikleriniz de doğru aslında tampon zaten darbeyi emsin diye öyle ama bisiklete çarptığı anda savrulur. ha sırf bu fotoğrafı çekebilmek için bisikleti yere sabitleyip arabayla çarptılarsa bilemicem.

bölümü ve üniversiteyi bilmeden konuşuyorum.çünkü neye ne kadar önem veriyorlar bilmiyorum ama kabaca şöyle bir dağılım oluyor: %50-60 ales %30-40 %10-20 dil sınavı.
dolayısıyla;
1) diğer adaylar o sınavlara gireceği için ihtimalin neredeyse 0.bilim sınavına girmemiş birini yüksek lisansa almazlar.
2) bu biraz üniversiteye bağlı. bazı yüksek lisans programlarının hazırlık kontenjanı oluyor ama çok az. ona da genelde "her şey tamam, ama dili eksik" olan kişileri alıyorlar. çok beğenmiş olmaları lazım yani.

girmezsen genel puanını etkileyecek doğal olarak. boğaziçi ise dile ayrı önem veren bir üniversite. bilmiyorum ama galiba dil puanı onlar için alesten daha mühim. böyle olmalı yani. ales sıradan bir sınav sonuç itibarıyla. bence her ikisine de gir.

mezun olmayanlar taahhütname adıyla bir para yatırıyorlar evet. ben marmaraya başvurduğumda yatırmıştım bu parayı. hocaların karşısında şortla şapkayla çıkınca kabul edilmedik haliyle :D

bilim sınavına girmezsen kesinlikle olmaz. dil sınavı içinse en erken ielts toefl vs tarihine bak ve bölümden birileriyle yazışarak sonradan bu belgeleri ekleyip ekleyemeyeceğini sor.

bilim sınavına girmezsen almazlar. olmazsa olmaz o. dil konusu diğer sınavlarla bir şekilde halledilir.

genelde bilgi ölçülmez, temel konular sorulur. diye biliyorum.

bilim sınavı bildiğin yazılı sınavdır. girmek istediğin bölümle ilgili temel konulardan yazılı sınav olursun. problem de sorulur, yorum da.

fizik doktorasi icin girmistim, hem lisanstan, hem de yuksek lisanstan sorular gelmisti. 30 mu ne almistim la, kendimden utandim.

Messi gibi git :)
Şaka bir yana ya siyah ya da lacivert takım.vücut fit ise slim fit takım çok daha güzel durur.

üzerine güzel oturan siyah ve koyu gri 2 takımın olsun bence. skyfall'da bond'un giydiği takımlara bak, onlar çok güzel. benzer kesimlerde takımlar çok iyi duruyor. tabi göbekli bir insansan o zaman bol kesim alman lazım.

www.primermagazine.com
2.bp.blogspot.com

Koyu lacivert

siyah takımı damatlar giyer panpa, koyu lacivert veya koyu gri janjanlı olmayan (mat kumaş mı denir ki) bi takım al... düüğünde dernekte de giyecem diyorsan azcık paraya kıy, bir de almaya giderken işten anlayan biri (anne olur, sevgili olur) olsun yanında, sağına soluna bakıp burası potluk yaptı olmadı bu gibi yorumlar yapabiliyorlar.

babalar gününde takım elbise fiyatlarında baya bir düşüş yaşanıyor.ben efor dan slim fit koyu lacivert-siyah gibi bi tane aldım.gömlekleri değiştire değiştire giyiyom.düğünler için dik yakalı gömlek falan iş görüşmelerinde kravat takıyom normal gömlekle.ilk takım için genelde siyah veya koyu lacivert önerirler panpa.fiziğin de iyise biraz fit bişeyler al.

volvo, araba tarihinde en az ölümlü kazaya sebebiyet veren otomobil markası

bmw üst segment arabaları mükemmeldir

volkswagen, komple overrated sikko bir araba markası

audi, bmw gibi özellikle üst segment arabaları güzeldir

volvo: sağlam araba, prestijli, güvenlik en önemli unsuru
bmw: hızlı,seri,spor,lüks
opel: orta sınıf aile arabası, alman,
wv : tr'de peynir ekmek, ikinci eli acaip iyi, güzel araba, üzmez, alman
ford: eski havası yok, opel'in bi tık altı
honda: motoru sağlam, konforu eh işte, çok yakar, iyi kaçar
renault: tasarım berbat, az yakar, ekonomik, ikinci eli acaip
hyundai: son dönemde atakta, yeni modellerin iç dış tasarımı iyi. çok yakıyor ama sınıfına göre.
fiat: şirket arabası
audi: volvo kadar güvenli, mercedes kadar prestijli, bmw kadar seri. ama bahalı

not: ben de senin kadar uzak sayılırım ama gördüğüm bu şekilde.

alfa romeo: aşk. gerçi her modeli aynı güzellikte değil ama bir 159 yeter.

Markaları sittiret, önce şunu bil, Türkiye'de araba çok pahalıdır.En boktan, en dandik arabalar için bile saçma salak paralar istenir.Akaryakıt fiyatları zaten ebesinin şeyi olmuştur.Buna rağmen trafiğe çıkan araç sayısı öküz gibi artmaktadır.

Gelelim markalara,
ensesi kalın arabaları:

Mercedes-Benz : Milletimiz için en lüks arabadır. Halk Bentley i bilmez,Rolls royce u bilmez; bunları yolda görme şansı yoktur çünkü halkın.
Mercedes mühendiliğiyle ve malzeme kalitesiyle de hakeder bu övgüyü.Ömürlük arabadır.Eskiden yaşlı adam arabası yapardı, şimdi herkese hitap ediyor.
Mercedese binen ya zengin kıro, sonradan görmedir,müteahhittir,kuyumcudur,galericidir ya da bunlarla hiç alakası olmayan bir insandır, zevk sahibidir,kaliteyi sever.

Audi: Sen sus da yaptığın iş konuşsun.BMW nin ağzına etti bence.

BMW: haddinden fazla pahalı.Üstelik audi den daha kaliteli de değil.

-------------------------------------------------------------------------

Şahin-Doğan-Kartal ve diğer boklar :TOFAŞ ın ürettiği,otomotiv tarihinin a. koyduğumun en büyük hatalarıdır bunlar.60 la giderken can güvenliğin yoktur.Bunlara binenler %99 bi hafta çalışıp, kazandığını LPG ye verip patlak götlü egzozla saçma salak hareketler yapan eğitim seviyesi düşük insanlardır.

Orta sınıf Almanlar: Benim gözümde sıraları şöyledir:
Volkswagen-fiyat/kalite oranı en iyi markadır.
Opel-Alman markası olduğunu hissettirir ama vw den biraz daha düşüktür.
Ford-mühendisliği opelden iyidir ancak malzeme kalitesi daha kötüdür ülkemizde.alaman markası olduğunu hissettiremez pek.

Hyundai- Uzak durun.

Fiat-Eh işte,ömürlük olması şart değil ki, kullan, bozulunca at mantığı.Ama renaulta göre daha iyidir, italyan mühendisliği sonuçta.

renault:geldi yine tipini s2tiğimin.. yap- sat. gerisini sonra düşünürüz.

toyota:taş gibi arabadır ama tipten kaybediyo bunlar.

Alfa Romeo AlmanSağlamlığındaİtalyan şıklığı ve performansı ayrıca alfa159un bmw ve mercedesten daha iyi yol tutuğu kanıtlandı

Türkiye'de tek bir araba var; Audi.

Volvo <3 Güvenlik on numara. İlk arabam olmasını umuyorum.
Toyota Japon güzel arabalar yapıyor. Yağ yakma sorunu olmuştu. Sağlamdır.
Honda da aynı Toyota gibi. Asimo var hatta robot. Bu arabaların kalitesi modeline göre değişiyor. Bu da sağlam.
Tesla elektrikli araba. Geleceğin arabası falan deniyor. O da çok güvenli kaza açısından. Ama birkaç kere yandı galiba durduk yere.
Renault para vereceğim bir araba değil. Pek güvenlik sağlamlık hissi vermiyor.
Peugeot da öyle. Küçük hatchbackleri hoşuma gidiyor ama.
BMW - Audi ikilisi sağlam lükse kaçan arabalar yapıyor. Marka budalası hayranı fazla. Sırf BMW olsun diye 15 yıllık arabayla yeni arabasını değişen arkadaşlar var. BMW'ye binmeden ölmek istemiyorum diyeni var.
Mercedes Alman arabası. Lüks, spor, klasik bir sürü farklı zevke hitap eden modeli var. Sağlam, alman mühendisliği işte.
Volkswagen: Alman halk arabası işte. Niye fiyatı bu kadar yüksek bilmiyorum. O da iyi.
Opel: Niyeyse volkswagen kadar güven vermiyor.
Skoda: Alabilirim. Rahat satılmaz belki bilemiyorum.
Kia: Alabilirim.
Mazda: Türkiye'de niye tutulmadığını anlamıyorum. Çok güzel bence. MX5'ini almak isterim. Volvo'yu bir bununla bir Tesla ile aldatırım.
Land Rover,Cadillac ıvır zıvır ne işi var şehir içinde. Safi yakıt israfı. Zengin kadınlar kullanır genelde. Güzeller ama.
Bazı İngiliz lüks araba markaları: Kraliyet ailesi kullanır. Uçak motoru falan da yaparlar. Bize gelmez.
Ford: Amerikan arabası, Opel civarı olduklarını düşünüyorum. Taurus'u güzel.
Fiat: Almam. Renault'dan iyidir yüksek ihtimalle. Ferrari ile aynı şirket belki biraz bulaşmıştır.
Citroen: C3 şirindi. Genel olarak Fransız arabalarına mesafeliyim. Almam bunu da.
Şahin,Kartal,Toros: Trafik canavarı zibidi arabası.
Hyundai, Nissan, Ssangyong nasıl bilmiyorum.
Çin arabalarından da uzak dur.

fanboylar doluşmuş. Audi'nin bmw ve mercedesten daha iyi olduğunu düşünenleri gördükten sonra buraya birşey yazmanın anlamsız olacağını düşündüm ama madem sormuşsun senin için cevaplayalım gonul_isleri.



BMW ile Mercedes kapışır. Volkswagen ile Audi kapışır. Bunu bil önce.

BMW : Spor+lüks+yol tutuşu+kalite+verimlilik+güç. Sadece uçak motoru, araba, motorsiklet ve bisiklet üretiyorlar.
Mercedes : BMW'nin bütün özelliklerini bir düşür. Lükse +2 ekle. Her türlü aracı üretiyorlar. Arabadan tut kamyondan tıra kadar.

Audi : Ne bmw kadar iyi ne mercedes kadar lüks. Ortası birşey.
Volkswagen : Alman tofaşı.

Volvo : Güvenlik ve sağlamlık daha önde.

Opel : Fakir alman arabası. Volkswagenden 1 gömlek düşük.

Ford : Amerikan volkswageni.

Honda : Küçük hacimli motorlarla yüksek güçte motorlar sunar. Japon bmw'si denebilir bi bakıma.

Toyota : Japon volkswageni.

Renault : Evlerden uzak.

Hyundai : Küçük hacimli motorları çok kötü.

Alfa romeo : Hızlı ve farklı.


Paran varsa almandan vazgeçme derler.

Yanar

sonuç puanlamasında payı var, o payı kaybedersin. o da zaten direk yanması demek.

insanlık hali herşey olabilir,
asıl mevzu yaş ve statü durumu öğretmen öğrenci olunca biraz farklı görülüyor öğretmen öğrencilere o gözlemi bakıyor gibi.

kimine göre normal, kimine göre anormal.

benim için gayet normal.

öğretmen dediğine göre bir kere üniv. hocası değil. öğrencisi de 18 yaşın altında demektir. bu aşkın sonucu ya da süreci mezuniyetten sonra bile olsa -yani en azından flört döneminde öğrenci 18den büyük bile olsa- ortada bir pedofil durum var demektir.
genç bile olsa yani 25 yaşında bir kadının 16 yaşındaki oğlumla ilerisi için planlar yapmasını asla uygun bulmam aynı şey kızım için de geçerli olur.

üniv. ise tamamen başka bir ortam.. benzer şekilde lise vb için de yıllar sonra, yani eski öğrenci 20li yaşların en az ortalarındayken mümkün..

hiç bir şekilde romantizmle açıklanacak bir duurm yok. erotizm(burada da özne yine yaşı küçük olan olacak ki uygun bulmam- veya dediğim gibi pedofil bir durumla açıklanabilir.

bir çocuğun/gencin henüz hiç bir şey yaşayamadan bu yolu tercih etmesini ayrıca yanlış buluyorum.

valla bence de normal. mesela filmlerde falan reşit olmayan öğrencisiyle ilişki yaşayan lise öğretmeni sapık olarak lanse edilir, ona eyvallah da evlenecek yaşa gelmiş insanlar arasındaki ilişki beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor.

Yani ben dershanedeyken benden 3 yaş büyük bir hocam vardı. O tip bir durumda olabilir bence. Ama ilkokul öğretmeni ile evlenen öğrenci diye bir şey duymadık tabii ki bu yaşımıza kadar.

Pro makineyle beyaz ya da düz bir rengi olan duvarın önüne geç. Ben yapıyorum bu işi sonra insanlar akbillerine, öğrenci kartlarına bastırıyorlar.

ben şirketteki elemanları düz duvarın önüne geçirip çektim valla vaktiyle. ilkyardım sertifikaları, kaynakçı sertifikaları falan için kullandık gayet. normal dijital fotoğraf makinesiyle çekip picasada kesim vesikalık boyutunda.

biraz photoshop bilgin varsa kıçı kırık bir telefonla da çekersin. ben mesela iphone'la biyometrik çektirdim. sonra baskı merkezinde 24 tanesine 2.5 liraya bastırdım.

usb 2.0 ise veri hızlarının yüksek olmasına bak yoksa saniyede 4mb ile dosya kopyalamak gibi bir işkenceye maruz kalırsın. Ama usb 3.0lara bakarsan onlarda pek sıkıntı olmaz. Marka çok da önemli değil orta seviye ürünlerde.

verbatim
toshıba
sandısk (ürünleri çoğunlukla kalitesizdir) okuma/yazma hızı yerlerdedir.

Ben hep toshiba alıyorum bir sürü var hiçbiriyle sıkıntı yaşamadım.

kırtasiye ve internet cafe olur hatta bilgisayar teknik servis veren yerlerde bile tarayabiliyorlar.

ozalitçi de olur. copy center.

akıllı telefon var ise;

www.nekullaniyorum.com

sulugöz

sulugöz mü kaldı

rocco mayhoş vardı, o çok iyidir..
şekerden ziyade jelibondur ama çok güzeldir..

haribo standları oluyor ya avmlerde oralara bak jelibon gibi ekşi şeyler vardı

merhaba. ya eskiden ekşili jelibon vardı. çok acayipti bira'nın yanında bu kadar güzel giden bir şey görmedim ben. bitti ama sonra. rocco mayhoşu beğenmedim ben ama bi o kaldı ekşili.

limonlu akide şekeri, hacı şerif mi yoksa hacı eminin ki mi daha ekşiydi hatırlamıyorum

yoo sulugoz hala satiliyo dostlar mahalle nakkallarinda hala var.

HP'nin kurtarma zimbirtisi var bir onu dene, adını hatırlamıyorum çok popüler bir şey . O görmezse phoenix recovery bilgisayarın görmediği durumlarda görebiliyor. Ama kurtarır mi şans işi. Son çare bazı flash belleklerin garantisi 2 yıl değil en azından toshibalar 5 yıl. Belki garantisi varsa ucretsiz kurtarabilirler.

ielts'e girmedim ama ielts daha kolay diye çok duydum. temel fark speaking bölümünde sanırım toefl'da mikrofona konuşuyorsun ki bence çok stresli bir durum, kayıt etti mi etmedi mi falan derken geriliyor insan. bir de yanda başkası da aynı sınavı yapıyor falan garip bir durum. ielts'in speaking'i yüz yüze oluyor.

ibt'ye de ielts'e de girdim. secme sansin varsa acik ara ielts derim. oncekilerin de belirttigi gibi 2 seans halinde olmasi, speakingin yuz yuze olmasi buyuk avantaj. ayrica teofl'in dili biraz kasıntıyken, ielts'inki daha rahat geldi.

ikisine de girdim ielts daha kolay

0 fotojenik insanım hiç umursamam fotografçıyı nasılsa güzel çıkmıyorum :) ama diğer soruda ben istemiştim CD'ye koyup vermişlerdi dijital ortamda lazımdı kullandım.

selanik'te ankara color var. git oraya 4-5 poz çektir, bakın beraber hangisini beğenirsen söyle. ayrıca bana dijital de lazım diye özellikle belirt.

Son cümlenin verdiği rahatlıkla öneriyorum: www.any.do

Benim bildiğim kadarıyla bu sınır 50 hatta yök ün sitesinden bakın araştırma görevlisi kadro ilanlarında yds puanını 50 görürsünüz genellikle :)


ve üniversite kendisi şartları değiştirebiliyor sanırım gene de siteye bakın bir siz.

sesini kapasan ama ara ara kontrol etsen'li bir cevabı vardı.

d şıkkıydı sanırım.sessize al ve düzenli olarak maillerini kontrol et.

Şıklar her kitapçıkta değişiyor. O yüzden şık belirtmek çok anlamlı değil. Ama o şık işte.

ben metni okuyorum ve soru çıkması muhtemel birkaç noktayı işaretlıyorum paragraf uzerınde. şahsen daha cok onem verıdıgım husus paragraf değil şıklar. soruyu okuyun, şıklar yonlendırıyor epey. bazen sorunun cevabı bırebır paragraftakı hali ile aynı. cogu zaman ıse eş anlamlı kelımelerle verılıyor cevap.

kolay gelsın pazar gunu, atlatırsınız kazasız belasız umarım.

metni iyi anlamak en önemlisi, paragrafı cümle cümle ayırmak bazen hataya sebep oluyor. bence baştan aşağı paragraf okunmalı, sorulara geçince sorusuna göre tekrar göz atılıp cevap bulunmalı, ben öyle yapıyorum.

yanlış bilmiyorsam 3 sınav sonucundan istediğiniz birini kullanabiliyordunuz.

artık sınavları 1 haftada açıklıyorlar. sorun olmaz sanırım. bir de geçen sene güz döneminde sınavı erken yapmışlardı, sanırım milletin başvurularda kullanabilmesi için.

ara ara açılıyor takip etmen lazzım

sahibiyle konuştum yarım saate açacakmış

tema'ya 5tl bagis yapip dekontunun fotografini compu'ya atarsaniz sizi yazar yapiyor.
bir duyuruda demisti.

aynen takip edilesi gerek ben her yakaladığımda 4-5 tane üyelik alıyorum siliyorlardı sürekli bu nedense ömürlük oldu :) fakyoras sesli güldüm benim o zaman 40 üyeliğim olmalı 4300 de ağaç dikmiştik 6 kişi ulan büyük adammışım gidiyim de bi ara sulayayım onları hem :))))))

özellikle derbi maçı öncesi yazar alımının açılmasını beklemek, melih gökçek'in başkanlıktan çekilmesini beklemek gibi bir şey, onu söyleyeyim. hafta sonu galatasaray-fenerbahçe maçı varken imkansızı beklemeyin. şimdi açsak 2500 tane karaborsacı anında bir sürü hesap alıp duyuruyu öper.

(bkz: omr)
www.gravic.com

www.youtube.com buna benzer ama daha hızlı makineler ile. örnek bulamadım ama bu da fikir vrir.

www.youtube.com bak işte. onexeyin açtığı yolda...

saatte 11.000 sayfa tarıyormuş.

girilir tabi, 6bin kişi nedir ki ya? zaten onların yaklaşık 1000-1500'ü tm'dir, fen sınavına girmezler falan. gayet iyi sonuç bana sorarsan çalış. matematik daha önemli mf1'de sanırım ayrıca. ona yüklen.

aslında osym sistemi değişmiş sanki. 4 5 yıl öncesine göre eski soru tipleri yoktu, biraz bilgi ağırlıklıydı. özellikle türkçe, sosyal ve kimyada çok şaşırdım. tamamen değişmiş soru tipleri. bilsem sınavdan önce kimyaya filan bakardım az.

lys tamamen bilgiye dayalı. ygs'de 0 bilgiyle girsen bile yorumla falan idare edersin de lys imkansız. ama sıralaman iyi cidden.

tabi lan manyak mısın.

şaka bir yana cidden iyi sıralaman, özellikle matematik ve fende yaptıklarının üstüne lys de yaptıklarınla çok rahat 5000+ ya çekebilirsin. eğer bir hedef belirlediysen bence çalış, bu sıralama ile tutturursun.

Doğru anlamışsınız özünde. Bu arada 2. adımdaki gerekli sınavlar Ales ve dil sınavı. Yani cari alımdaki gibi a üniversitesi size bilim sınavı yapmaz. Bu arada dil puanınız 65 altında ise 6 ay dil kursuna gidip sonra a yada başka bir üniversite de y.lisans ve doktora eğitiminize başlarsınız. Y.lisans için3 doktora için 5 yıl üst sınırınız var. Yurt içinde 1-1 yurtdışında 1'e 2 yıl zorunlu hizmet yaparsınız.

1-ales, yds ve not ortalaman var.
2-belirli dönemlerde yök üniversitelerin bazı bölümlerine kontenjan açar ve başvuru şartlarını belirler.
3-3 gün gibi bir süre içinde tercih yapman gerekir, %60 ales, %25 not ortalama(100delik) , %15 dil sınavından oluşan öyp puanınla 10 taneye kadar tercih yaparsın.
4-A üniversitesini tutturdun, eğer a üniversitesinde doktora ve y.lisans programı varsa anabilim dalında, orda araştırma görevlisi oluyorsun.
5-Eğer y.lisans ve doktora yoksa bu sefer lisans üstü eğitim için yök üniversitelerde kontenjanlar açıyor dönem başlarında, yine 2-3 günlük bir tercih süresi var. Anabilim dalına uygun tercihte bulunuyorsun.
6-Kazandığın lisans üstü eğitim kurumunda(b üniversitesi) araştırma görevlisi olarak çalışmaya başlıyorsun, bu arada a üniversitesi sana senet imzalatıyor.
7-2+4(max 3+6) sene b üniversitesinde eğitimini tamamlayıp, 2+4 sene mecburini yapmak için a üniversitesine phd ünvanınla, "işallah yard.doc. olurum" temennileriyle dönüyorsun.

A üniversitesinde argör olursan mecburin yok yani.

Verdikleri ders, ikinci öğretim derslerine girmeleri, yaz okulu, yürüttükleri projeler, üniversite içinde aldıkları görevler vs. hepsi etkiliyor. Tabii bir de döner sermaye falan var bazıları için. Sözleşmeli okutmanlar en az alanlar diye biliyorum.

www.memurlar.net

üzerine ekders ücreti olarak da bi 400-500 sen koy.

akademisyen çulsuz olur. para kazanan akademisyen olmaz.
para kazanmaya başladığı an zaten taşak tartmaya başlar.

oyp'yi okulu secerek yapiyorsun zaten. seni bir yere vermeleri soz konusu degil. hic mi arastirmadin?

1- Tercih yapabiliyorsunuz ama kontenjan problemi var. Köklü üniversitelerde kontenjan pek açılmıyor, açıldığında da puanı çok yüksek oluyor. İstanbul'da yeni açılan devlet üniversitesi varsa ona yerleşebilirsiniz.
2- Bilmiyorum
3- Akademisyenlik için en garanti yol öyp ancak en iyi yol mu o tartışılır. Ben tercihimi öyp yönünde kullanmadım, normal doktora yapacağım ama herkesin beklentisi farklı. Ben sözleşme imzalamak istemediğim için yapmadım, tamamen sizin tercihinize kalmış bir şey.

@amuzende oyp sonrası için diyorum, mesleğe başladığım zamankini

çok şey istediğinin farkındasındır umarım. bölümüne göre değişmekle beraber, çok gözden uzak bir bölümden olmadığın sürece 95 üzeri ales ve 90+ yabancı dilin olması gerek. zaten bu şartları karşıladığında öypye muhtaç olmazsın, sözleşme imzalamana da gerek yok. istanbuldan bahsediyorsun malum anadolu değil. mezuniyet not ortalaması da önemli tabi. 3'ten yüksek bir şey olsa iyi olur.

ama dediğim gibi bu şartlarda bir öğrenciysen zaten bir üniversiteye öypye gerek kalmadan girersin, boşuna onun stresine de girmemiş olurusn.

Oypye basladigim zamanki dediginizi anlamadim.

Oyp kadrosu acan okullara (isteginize gore istanbul) basvuruyorsunuz, kadro alinca da basliyorsunuz. Zaten basvurdugunuz okulda basliyorsunuz yani, baska bir yere vermek falan durumu yok, nereyi tercih edip, kadro aldiysaniz orasi. (Ha zaten bi okulda yuksek ogrenim goruyorsunuzdur mesela a unide, kadronuz bye cikmistir, doktora bitene dek ada kalabiliyorsunuz eger b unisi musade ederse, bitince ada ki ogreniminizin iki kati sureyi bde yapmak zorundasiniz, ayrilamiyorsunuz, istifa falan olmuyor).

Meb yurtdisi bursuna da basvuruyorsunuz yine, kabul alirsaniz secenileceginiz okul listesinden kabul alabildiginize gidiyorsunuz, donunce de yine sarti var, size verdikleri kadrodan belli sure boyunca ayrilamiyorsunuz, gitmeden evvel de epeeey yuklu bir meblag(en son250 bindi) imza atiyorsunuz, kefiliniz de olmali, yarida birakirsaniz, belirlenen surede bitmezse vs. ceza babinda, yukumlu oldugunuzu soyluyor.
Ayni sekilde o meblagda olmasa da yine boyle kefilli, teyitli evraga oyp icin de imza attiriyorlar.

Sansinizi deneyin, olmazsa yine gelir istanbulda kabul alirsaniz yaparsiniz yuksek ogrenim bence.

Ekleyeyim, oypnin avantaji bir kadronuzun ve nispeten fena olmayan bir gelirinizin olacak olmasi.

Meb bursunda da yine dil egitimi icin ayri destek, orada yasadiginiz surece ayri destek aliyorsunuz ve donunce yine sizi kim, hangi kurum yolladiysa orada ise basliyorsunuz.

Ikisi de yetistirme programlari.

H ama yok amaciniz doktora yapmaksa, direkt okullara basvurmaniz daha mantikli elbette. Ama akademik kariyer istiyorsaniz oyp guzel bi olay.
Da ktulunun da dedigi gibi istanbulda coooooooooook zor kadro almaniz, afaki puanlar gerekli, kokluler oyp yerine 50d alimi yapiyor (yani doktora bitene dek kadro veriyor), oyp almiyor genelde. Alanlar yeni acilmis, tabirimi mazur gorun tabela universiteleri. Sirf kadro icin de doktoranizi oralarda yapmaniz, bilemedim.. Yani doktora, saglam bir doktora icin saglam altyapisi, alaninda isim yapmis unileri tercih etmeniz bekaaniz acisindan daha faydali bence, nacizane fikrim.

Her turlu zor is.

Bir de o meb bursu alamk da kolay degil. Mulakat, sinav, gerekli sartlari tutturmak, iyi hos. Bir de referansi olanlara karsi siralaniyorsunuz, ne demek istedigimi anlamissinizdir. Sizin de 'referansiniz' varsa saglam, meb bursuyla gidin yurtdiisnda yapin, en guzeli.

ben öyp'yi şöyle biliyordum. örneğin a üniversitesine yerleştim, orada yüksek lisans + doktora yaptım, doktoradan sonra devlet bana diyor ki seni b üniversitesine yolluyorum, hadi git oraya. sanırım yanlış biliyormuşum.

kelime ezberlemek ve deneme çözmek bence en makul şey, ben öyle yapıcam. Br de belki şu soru tipine göre ipuçları veren kitaplara göz gezdirebilirsin.

www.youtube.com

Masaj iyi gelmişti bana tüm hafta dünya varmış diye uyanmıştım.

(bkz: uyku apnesi)

100 değişik sebebi olabilir.

(bkz: uyku apnesi)

uyku apnesinde horlama var mı? ben horlamıyorum ama. (horlamadığını bilemezsin demeyin çünkü bunu ben söylemiyorum, aynı odada kaldığım kişiler de horlamadığımı söylüyor. )

kaçta yatıp kaçta kalkıyorsun?
rüya görüyor musun?
uyumadan kaç saat önce son kez yemek yiyorsun?
uyuduğun odanın sıcaklığı kaç?
uyuduğun odaya sabah ışık giriyor mu?
odayı kaç günde bir havalandırıyorsun?
kapı pencere kapalı mı yatıyorsun?
uyurkenki ışık düzeyi nasıl?
yatağın nasıl? (yaylı, yumuşak sert vs vs)


vs vs gibi şeyleri bilmek gerekç

100 değişik sebep olabilir +1

sigara içiyorsan bırak.

dahiliyeye git kan değerlerine baksınlar bir önce.

konka, deviasyon gibi bir sorun var mı?

sigara yok. konka tipi bir şey bildiğim kadarıyla yok. çocukken geniş eti ameliyatı olmuştum. genelde gece ağzımdan nefes alıyorum ama bu yorgunluk son 1 yıldır filan var.
cevaplardan anladigima göre sorun solunum ile ilgili olabilir.

Herkesin kızkardeşine kayıyormuş. Çok sevilesi bir fareymiş.

"speedy gonzales benim kız kardeşimin arkadaşı" diyen adama cevaben "evet, o tüm kız kardeşlerin arkadaşıdır" diyerek speedy gonzales'in çapkınlığına gönderme yapıyor.

singapur daki bir üniversite dünya sıralamasında türkiye nin güzide odtü sünün üstündeydi.. hangisi hatırlamıyorum..
kötü olacağını sanmam.. neden denemeyesin ki.. farklı bir deneyim.. iyi bir para.. bence git..

Mantıklı. Hangi üniversite bilmiyorum ama Sinagapur'da gerçekten QS ranking'de ilk 100'e girmiş süper üniversiteler var.

dilin yeterliyse git abi. mantıklı.
dilin yeterli değilse de git. gene mantıklı. her türlü güzel bir deneyim.
eğitiminin ne olduğu önemli. ne için yaptığın önemli. vs...

bu soruyu duymamış oliyim! hemen topla valizi! hele biotech filan gibi biriysen, zopalıksın...

parasız bile gidilirken, o parayla hayli hayli gidilir. hiç düşünme bence.

sicaga dayanikli bir bunyen varsa ne duruyorsun :))

singapur refah seviyesi bakımından üst düzey bir ülke. e doğal olarak üniversiteleri de üst düzeydir. yaşam da çok pahalı, türkiye ile kıyaslamamanı tavsiye ederim.

ben yüzde yüz emin olduğum sorunun yanına + yazardım. emin olmadığım soruya -

sınav sonunda - lerin üzerinden geçerdim sadece.

+ - olayını yap, -'ler bitince de sırf +'lara bak. -'leri çözünce kafan detayları görmeye alışacaktır. +'lardaki dikkat hatalarını (mesela 1/12 bulup ters çevirmeyi unutmak vs.) çok daha kolay bulursun. +'lara dönmemezlik etme, asıl oradan yiyeceksin ihaneti.

ben direk her soruya bakardim, cok basit sorularda bile dikkatsizlik ile gozden kacabiliyor bazi yanlislar.

+ - olayi da guzelmis ama zaman bulursan +lara bile bak derim, onemli sinav geri donusu yok.

2004 - senesinden cevap veriyorum.

ben sınıvaı çözerken sorualrın yanı simge çizerdim. yüzde yüz emin olduklarıma check işareti atardım.

tereddütü olduklarıma soru işareti koyardım.

boş bıraktıklarmın soru numarısını yuvarlak içine alırdım. en teklikesi bunlar kaydırma teklikesi var.

ardınan tabi ki tüm sınam kitapcığını kontrol ederdim.

edit: oha amk 10 yıl geçmiş ya la.

Ben ilk düşündüğüm cevabı ne zaman değiştirdimse hep ilk cevabim doğru çıkar.
Sürem artınca, boş bıraktıklarim haricinde, pek dokunmam.

güya bir matematikçi olarak matematik testlerinde sonradan kontrol ederken öyle hatalar yaptığımı farkettiğim oluyor ki kendimi oracıkta yatırıp kesesim geliyor ! :D :D

ve maalesef aslında bunlar tam emin olmadığım sorularda değil gayet de kendimden emin olduğum sorularda oluyor. eğer imkanın olacaksa baştan çözmek faydalı olabilir. o da ne kadar mümkün bunu sen biliyorsun. ama şöyle diyebiliriz: zaten standart üstü olan sorularda dikkat daha yoğun olduğu için hata yapma şansı az gibi. kolay gözüken sorularda daha çok risk var bence.

kolay gelsin :))

din kültürü dersi aldıysan, ek olarak verilen felsefe sorularını cevaplandıramayacağını umarım biliyorsundur. ( çok emin konustum ama yamuluyor da olabilirim.)

evet gruplarda. hangi sektörde çalışıyorsunuz bilmiyorum ama denizcilik ile ilgili çok iyi gruplar mevcut.

evet, gruplarda döner bu muhabbetler. Her alanla ilgili çok kaliteli gruplar olduğu gibi skimsonik geyiklerin de döndüğü ve bir gram faideli olmayanları da mevcut. ama akıllı adam oradan alacağını alır ve iyi bağlantılar yapabilir. eğer isterse.

Hdr efektin adi, telefon icin picsart uygulamasinda var mesela, pixlrda da var evet.

bu efektten çok bir çekim tekniği o nedenle efekt uygulama ile tam sonuca hiç ulaşamazsınız.

eksisozluk.com

patlamis misir.

hesabinla iliskilendirip otomatik odeme talimati da verebilirsin. internet bankaciligini kullaniyorsan/kullanirsan da 3-5 tik ile hesabindan istedigin zaman da odeyebilirsin. e tabi bi de gidip bankamatikten yatirmak da var.

mağazaya gidip alıyorsun alacağını. sonra o miktar kart limitinden düşüyor. sonra da hesap kesim tarihinden sonra gidiyorsun bankamatiğe oradan borcunu ödüyorsun.

ayağını yorganına göre uzatmadığın zaman ödeyemiyorsun. akıllı harcadığın zaman rahat rahat ödersin.

Tutsu

Mum yak

parfüm sık, o tarz kokular 3 günden önce çıkmaz.

ya da kek filan yap anca bastırır vanilya kokusu vs.

tütsü yak +1

annene de ki shit has hit the fan the lion will speak.

sonra bir kibrit cak. bok kokusu icin bir yazar onermisti sozlukte belki bunda da ise yarar. mum da gecirebilir kokulu mokulun olsun.

tutsu daha beter kokuyor lan . neyse havalandirip tutsu yakarsaniz o da iyi

sirke kousundan çok nefret etmiyorsan sirkeli bezle toz al, hem önceki koku kalmaz hem daha kolay çıkar sirke kokusu.

ocakta bir tencerenin içinde çamaşır yumuşatıcısı (yumoş vb.) kaynat.