[]

bilgisayar donanımından anlayanlara bir soru

bazı laptoplar çift ekran kartı oluyor ya

mesela biri intel hd graphics, diğeri de nvidia. intel olan galiba fazla elektrik harcamasın diye normal işlemleri yaparken nvidia oyunlarda devreye giriyormuş falan.

ben bu inteli komple aradan çıkartıp sadece nvidia'nın çalışmasını sağlayabilir miyim?

chrome'daki flash uygulamalar bile bazen intel yüzünden kasarken, benim eski toshiba cayır cayır bu flash uygulamaları açıyor ve ben sorunun bu intel yüzünden kaynaklandığını zannediyorum.

not: laptop samsung.

 
elbette. ekran kartinin kendi programi olur, onda ayari oluyor. program yoksa da ureticinin sitesinden model girerek indirebilirsin. bilgisayarin kendisinde de oyle bi ayar oluyor ama nerden bilmiyorum. how to turn off second graphic card falan diye google'larsan cikar muhtemelen iyi bi rehber


  • hjarteblod  (13.12.14 18:37:18) 
kontrol panelinden yalnızca harici gpu(nvidia) seç. olur.


  • cetoxim  (13.12.14 18:39:07) 
cetoxim daha biraz daha açabilir misin hangi sekme altından yapabilirim bu işlemi?


  • thracian  (13.12.14 18:46:00) 
nvidia kullanıyorsan nvidia denetim masası yaz arama yerine yani başlat çubuğuna veya işte metro arayüze yaz çıkar. ondan sonra 3d ayarların yönetilmesine tıkla. orada çıkan listeden chrome'u seç yüksek performanslı nvidia işlemcisini seç uygula de tamamdır.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (13.12.14 18:50:21) 
eski toshiba da amd mi var tümleşik intel ekran kartı olmadığına nasıl emin oluyorsunuz. bence pcnizin termal macununun yenilenmesi gerekiyor olabilir veya fan temizliği


  • joepiscopo  (13.12.14 21:04:18) 
eski toshiba'da amd 3650 var evet, ama samsung'da gt 520mx olmasına rağmen chrome'da (mesela sıradan bir flash ya da java açıldığında) haağlıyor makina. oyunları sorarsan call of duty ghost'u açıyor.


  • thracian  (13.12.14 21:14:32) 
başka tarayıcı ile denediniz mi peki ?


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (13.12.14 21:18:45) 
denedim hepsinde aynı. windows 8.1 kurup deneyeceğim bir de.


  • thracian  (13.12.14 21:25:23) 
[]

kış geldi ve yüz kuruması başladı

millette de böyle mi? kış geldiğinde nedense yüzüm kuruyor. alnım ve burnum hatta kızarmaya başlıyor bu kuruluktan.

bana kısa vadede değil de, uzun süreli bir seçenek gösterebilecek olan varsa önerilere açığım, şimdiden teşekkür ederim!


 
nemlendirici etkili güneş kremi kullanabilirsin her gün.
tavsiye: darphin, eczanelerde satılıyor.

  • kayranin kedisi  (09.12.14 13:36:09) 
aynı durumdayım. pul pul derilerim dökülüyor.
banyoda çok sıcak su değdirme yüzüne. nemlendiriciyi hemen çıkınca sür. bol su da iç.
ben böyle başa çıkmaya çalışıyorum.
  • innerbliss  (09.12.14 13:38:03) 
Evde birkac krem buldum isimlerini yaziyorum olur mu olmaz mi bi bakabilir misiniz?

Hametan
Travocort
Fito krem
Voltaren
Momecon

Not: dun hametani surdum ise yaramadi
  • thracian  (09.12.14 13:53:36) 
evde bulduğun kremlerden süreceksen bepanthol sür bari.


  • kayranin kedisi  (09.12.14 14:09:53) 
o kremleri yüzüne sürme sakın.
surata kas gevşeytici sürülür mü allasen??

bepanthen krem varsa sür. yoksa sürme bilmediğin şeyi.
  • innerbliss  (09.12.14 15:37:13) 
Hepsi var bi bephantol yok :( hangisi kas gevseltici onu soyleyin bari surmeyeyim


  • thracian  (09.12.14 16:14:43) 
[]

c++ gibi bir program yazmak için

bu insanlar nereden başladı? programlama programı nasıl yazarım? yeni bir programlama dilini baştan yaratmak zor mudur?




 
yeni bir programlama dilini baştan yaratmak tabi ki çok zordur.


  • eksi sozlukte eksiyen adam  (09.12.14 12:52:40) 
822-1848 tarihleri arasında, Cambridge Üniversitesi matematikçilerinden Charles Babbage, Differential engine ve Analytical engine adıyla iki makina tasarladı. Bu makinalar teknoloji yetersizliği nedeniyle asla çalışmadı. Ama, özellikle, 1833 yılında tasarlanan Analytical engine bugünkü bilgisayarın atası veya atalarından birisi sayılır. Charles Babbage ve onun asistanı Ada Lowelace bazı problem sınıflarının Analytical engine ile çözümü için ortaya ardışık hesaplama yöntemleri koydular. Bu yöntemler programcılığın başlangıcıdır. Bunun anısına, çağdaş programlama dillerinden birisine ADA adı verilmiştir.

1944-1946 tarihleri arasında Pensilvanya Üniversitesinde Mauchly ve Eckert tarafından yaratılan ENIAC (Electronic Numeric Integrator and Computer) ilk bilgisayardır. Büyük enerji harcayıp büyük ısı yayan 30 ton ağırlığındaki bu heyula makinayı çalıştırmak için 18000 valfa kumanda edebilmek gerekiyordu.

1949 yılında Princeton Üniversitesi matematikçilerinden von Neuman tarafından EDVAC (Electronic Discrete Variable Computer) yaratıldı. Gerçek anlamda ilk bilgisayar bu oldu; çünkü program ve veri aynı anda bellekte saklanabiliyor, dolayısıyla, işlemleri istenen sırada kendiliğinden yapıyordu. Bellekte bilgi tutan birim BInary digiT (bit) idi. Bu birim elektronik sinyal var-yok (on-off veya 0-1) değerlerini alabilirdi. Bit'ler bir araya gelip byte'ları oluşturdu. Bellek, byte'ları içeren manyetik drumlardı. Her byte'ın belirli bir adresi vardı. Programın icra edilmesi demek, bellekte belirli adreslere byte değerleri yazmak ve okumak demekti. Bellekteki bir adreste bir veri kayıtlı olabileceği gibi bir komut da kayıtlı olabilirdi.

Adreslere yazma ve adreslerden okuma eylemi birer birer yapılabildiği için, bu işlemler bir şişe boynundan geçişe benzetilerek, makinaya von Neuman şişesi (şişe boynu) denilmiştir. O gün için çok büyük bir başarı olan bu makanizma, bugün bazı yazarlarca gerçek bir talihsizlik sayılmaktadır; çünkü çağdaş bilgisayarın gelişimi bu temele dayanmış, yani şişe boynuna sıkışıp kalmıştır.

Acaba, von Neuman olmasaydı, günümüz bilgisayarı şişe boynuna sıkışmaktan kurtulacak mıydı?

Valflı makinalar ilk kuşak bilgisayarlardır (IBM 600 serisi). İkinci kuşak bilgisayarlar transistör bilgisayarlardır. Beş yıl sonra bütünleşik devreli (integrated circuit technology) üçüncü kuşak bilgisayar yaratıldı. (Very) Large Scale Integration (VLSI) teknolojisinin yarattığı dördüncü kuşak bilgisayarlar günümüz bilgisayarlarıdır. Japonlar beşinci kuşak bilgisayarı yaratmaya uğraşmaktadırlar.

İyi bilindiği üzere, günümüz bilgisayarında, program ve veri belleğe binary digit olarak yüklenir. Bunu yapan bit dizilerine makina kodu denilir. Makina kodlarını kullanarak bilgisayara program yüklemek çok zor bir iştir. Kart okuyucu'ların ortaya çıkışı bu işlemi oldukça kolaylaştırdı. Tabii, makinaya, kart okuyucudan gelen sinyali algılayıp makina koduna çeviren bir program yerleştirildi. Bu program, günümüzün mükemmel işletim sistemleri'nin atasıdır.

Kart okuyucunun getirdiği kolaylıkla yetinmeyen programcılar biraz daha ileriye gidip assembler'i yarattılar. Assemblerin doğuşu program yazmayı oldukça kolaylaştırdı. Bunun kadar önemli olarak, assembler ile yazılan programlar okunabilir programlar oldu.

Bir Zamanlar FORTRAN

Assembler ile program yazmak kolaylaşmıştı ve assembler ile yazılan programlar okunabiliyordu. Peki ama assembler dili evrensel miydi? Yani makinadan makinaya değişmiyor muydu? Program okunabiliyordu, ama kimler anlayabiliyordu? Bu sorunları aşabilmek için yeni bir adım daha gerekiyordu. IBM bu adımı attı. Daha evrensel bir yöntem yaratmak için kolları sıvadı. Herkesin her makina için program yazabilmesine olanak sağlayacak bir dil geliştirdi: FORTRAN (Formula Translator). FORTRAN'ın programcılık kavramına getirdiği önemli yenilikler vardır: Değişken, adama deyimi (assignment statement), hesaplanabilir ifade (computable statement), array, veri işleme, kağıda döküm, GOTO, IF , iteration, subroutine...ve belki de en önemlisi taşınabilirlik...Yani kaynak programın makinadan bağımsızlığı ilkesi.

Bu yeniliklerle FORTRAN çok kolay kullanılır ve kolay okunur bir dil oldu. Daha sonra gelen ALGOL, PL1, PASCAL, C, ADA vb diller onun soyundan gelirler; dolayısıyla onun zayıflıklarını soyaçekim yoluyla taşır. FORTRAN başka türlü olsaydı, programcılığın evrimi de başka türlü olacaktı. LISP, PROLOG, APL vb diller FORTRAN soyundan değildir. Ama yazık ki bu diller FORTRAN ve onun soyu kadar yaygınlık kazanamadı. Böyle olmasında IBM'in ticari gücünün etkisi büyüktür. Birçok bilgisayar bilgini, bu olguyu gerçek bir talihsizlik sayar.

Macroprocessor Ferahlığı

FORTRAN programcıya rahatlık getirmekle birlikte, her soruna çare değildi. Gelişen bilgisayara ve çevre birimlerine egemen olabilmek için assembleri kullanmak zorunlu oluyordu. Sistem programlama işi FORTRAN ile yapılamıyordu. assembler dilini kullanarak teknoloji ile yarışa kalkan sistem programcıları giderek ya sinire ya ülsere yakalanıyorlardı. Tedavi için bulunan ilaç akış diyagramları ve macroprocessor'ler oldu.

SİSTEM ve COBOL Yılları

Gelişim durmuyordu. Her bir program için sistemi yönetecek macroprocessor yazmak yerine, bütün sistemi yönetecek bir program yazmak daha akıllıca olacaktı. Bu akıllıca işin ürünü işletim sistemi oldu. Büyük programlar modüllere ayrıldı; overlay kavramı geldi; arayüzler (interface) parçaları birleştirdi. Veri işleme (data processing) eylemi hızla gelişti. Yeni bir adım daha atma zamanı gelmişti. Ne yazık ki yanlış bir adım daha atıldı: COBOL.

Dijkstra der ki

"FORTRAN bir çocukluk hastalığı idi, COBOL bir afet oldu."

COBOL, tamamen ilkel (naive) bir dildir. Kolay okunabilmek uğruna, herkesin bildiği X = A + B aritmetik işlemini ADD A TO B GIVING X diye yazdıracak kadar genel kültürden sapan bu dil neden bütün zamanların en çok kullanılan dili olmuştur?

COBOL'un kolay bir dil olduğu iddia edilir. Gerçekte, FORTRAN soyundan gelen öteki dillerle karşılaştırıldığında, bazı işlemleri İngilizce ifade etmekten başka kolaylığı yoktur. Üstelik COBOL uzmanı olmak oldukça zordur. Bu nedenle, bilgisayar dünyasında "Çok yaşa COBOL !" diyen fanatikler türemiştir.

COBOL dili, atası FORTRAN'ın iyi yanlarını almıştır. Onun gibi değişken kavramına sahiptir. Koşullu deyimi kısıtlı olarak vardır. Iteration yapar. Yapısal programlama kavramını getirmiştir. Programı identification, environment, data ve procedure diye dört kısma ayırması iyidir. Ama her kısmın ayrı bir syntax kuralı vardır; aşırı derecede sözlüdür. Her kısım ancak bir kez yazılabildiği için bir programda bloklar ve alt bloklar yaratılamaz. Boolean deyimleri yoktur.

ALGOL ve PL1 Yılları

60'lı yıllarda programlama dillerinde şafak sökmeye başladı. Bilgisayarın gerçek bilginleri düşünmeye başladılar. Programcılığı yozlaşmaktan kurtaracak, onu bir sanat yapacaklardı. Uğraştılar ve başardılar: ALGOL60 (Algorithmic Language) yaratıldı. ALGOL60 dili COBOL'un yaptığı her şeyi yaptığı gibi; biraz sonra onun yapamayacağı her şeyi de yapıyordu. Algoritmik bir biçeme sahipti. Yapısal programlamayı kuruyor, blokları getiriyordu. Fonksiyon kavramını daha matematiksel biçimde tanımlıyordu. Iteration mükemmeldi.

Yazık ki ALGOL60 tutmadı. O sadece bilim adamlarının mükemmel bir eseriydi. Arkasında destekleyen büyük firmalar yoktu. Cobolistler onu okuyup anlayamadılar. Daha formal olması gereken sistemciler de, ALGOL60'ın yaptığı her şeyi assembler ile daha iyi yaptıkları havasına girdiler; ona soğuk davrandılar. Sonuçta ALGOL60 uygulamaya alınamadı. Yayınla öğrenilen bir dil oldu. Akademic çevrelerin gözde bir dili olarak ömrünü tamamladı.

ALGOL60'ın başarısız olduğunu söylemek belki de haksızlık olacaktır. Her şeyden önce, öğretimde büyük bir ağırlığa sahip olmuştur. Kendisinden sonra çıkan PL1, PASCAL, C, ADA dillerine ve hatta biraz yozlaşmış biçimiyle BASIC diline temel olmuştur. ALGOL68 adıyla geliştirilen yeni versiyonu ilginç yeni özeliklere sahiptir. SIMULA, SMALLTALK gibi object-oriented dillere öncülük etmiştir.

Bu dönemde adından söz edilmesi gereken PL1 dili, kuşkusuz COBOL'a göre çok üstündür. Getirdiği yenilikler arasında procedure, pointer ve depo sınıfı (storage classes) kavramları vardır.

MULTI ve PASCAL Yılları

Sisteme giriş/çıkış işlemlerinin sırayla yapılması, özellikle printerin yavaşlığı nedeniyle CPU'nun bazan boş durmasına neden olmaya başlamıştır. Bu boş zamanı değerlendirmek için, ilkönce printer yerine bir kayıt ortamına yazma ve iş bitiminden sonra kayıt ortamından kağıda döküme yöntemi düşünülmüştür. Daha sonraları, printer çalışırken CPU'nun başka bir iş yapması sağlanmıştır. Giderek bu düşünce çoklu(multi) işlemlere ve multitasking kavramına götürmüştür. Bu alanda macroprocessor'lar yeniden hizmete girmiştir.

60'lı yılların ortalarında çoklu-tasarım (multitasking) problemine yönelik araştırmalar büyük önem ve yoğunluk kazandı. Böylece, bilgisayar dünyasındaki aşamalardan birisi daha gerçekleşmiş oldu. Bugün büyük bilgisayar ağları yardımıyla eşanlı ve çoklu tasarım işlemleri, 20 yıl önce imkansız sayılan aşamalara varmıştır.

1971 yılında İsviçre Alplerinde yeni bir dil doğdu: PASCAL. Niklaus Wirth ve Kathleen Jensen tarafından öğretim amacıyla yaratılan bu dil ALGOL60'dan ferahlatıcı esintiler almıştır. PASCAL sabit ve değişken arasında keskin bir ayrım yapmıştır. Veri türlerine aydınlık bir bakış açısı getirmiş ve kullanıcı tarafından tür yaratılmasına izin vermiştir. Değişkenleri statik ve dinamik diye ikiye ayırmıştır. Pointer kavramını kullanmıştır.

PASCAL kendi soyunda mükemmel bir dildir; açık ve basittir. ALGOL'dan daha güçlüdür. Ama talihsizdir. Herkes PASCAL'ı konuşur, ama bilgisayarlar COBOL'u kullanmaya devam eder. Assembler ise sistem dünyasındaki tacını kaptırma niyetinde değildir. Böylece PASCAL dili de ALGOL gibi akademic çevrelerde kaldı, ticari hayata inemedi. MODULA, C, ADA dillerini etkiledi. Son zamanlarda, özellikle PC 'lerde ve okullarda önem kazanmaya devam etmektedir.

Yapısal Programlama Yılları

1968 yılının güneşli bir Mart gününde programcılık dünyası yaklaşan baharın tadını çıkarmak istiyordu. Bilgisayar dünyasında herşey o kadar güzeldi ki... Sistem analistler, programcılar ve hatta kullanıcılar memnundu. Tam bu havada iken Dijkstra, Communications of the Association for Computing Machinery adlı dergiye bir mektup yazdı. O güneşli güzel hava birden karardı. Dijkstra, o tarihi mektubunda, yazılan programların çoğunun kötü olduğunu söylüyordu. GOTO'suz program istiyor, yapısal programlamayı gerçek anlamda kurmak gerektiğini savunuyordu.

Bu noktadan sonra, baharın tadını çıkarmayı düşleyenler, yeniden programlama sanatının ne olduğunu, yapısal programlamanın temel taşlarının nasıl konulması gerektiğini tartışmaya başladılar. GOTO'yu dışlayan örnek programlar üretildi. Bütün bunlar programlama sanatını geliştirdi, iyi sonuçlar doğurdu. Peki ama GOTO deyimi gerçekten dışlanmayı haketti mi? Yoksa biraz insafsızca mı davranıldı?

O soylu, Uğursuz Recursion

Recursion'ın ne olduğunu liseyi okuyan herkes bilir. Bir önermenin sayılabilirsonsuz bir küme üzerinde doğru olup olmadığını denetleyen önemli ispat yöntemlerinden birisidir. Türkçe'de tüme varım yöntemi adıyla anılır. Acaba bilgisayarda bu yöntemi kullanma olanağı var mıdır? Kullanılırsa, sonsuz döngüye düşme tehlikesi yok mudur? Bu nedenle, çoğu programcı recursion kullanmaktan sakınır. Hiç bir dilde recursion yapısının gerçek tüme varım yöntemini temsil edebildiğini sanmıyorum.

C: Taht Kavgası

Dördüncü kuşak programlama dünyaya gelirken, üçüncü kuşak programlama yeni bir çıkış yaptı. Programlama dili üzerindeki bütün tartışmaları sona erdirmek amacıyla C ve ADA'yı yarattı.

1973 yılında Denis Ritche ve Kernighan, C yi ortaya koydular. C dili daha önce yazılan BCPL, B ve ALGOL68 dillerinin iyi yanlarını almıştır.

C dili doğuşunda bir sistem programı olduğunu iddia etmiştir; bugün hala bu iddiası yürürlüktedir. Hatırlanacağı üzere, sistem programcılığı assembler'in tekelinde kalagelmiştir. Her ne kadar bazı sistem üreticileri Pascal ya da PL1 yapısına benzeyen ve sistem programlama amacına yönelik diller geliştirmeyi denedilerse de, bu denemeler hiçbir zaman ticari boyut kazanamadı. Dolayısıyla, C dili ortaya çıkana kadar, sistem programlama dünyasında assemblerin tahtı hiç sallanmadı.

C dili genel amaçlı evrensel bir dildir; yani her makinada çalışabilir (Bu iddia son yıllardaki bazı C derleyicileri tarafından çürütülmektedir). Yapısaldır. Syntax için kesin kuralları vardır, ama semantic kuralları oldukça serbesttir. Temel yapısı PL1 dilinde olduğu gibi procedur'lerden (fonksiyon) oluşur. Procedur'ler iç içe yuvalanamaz. Böyle oluşu, global ve local scope kurallarını tehlikeli olmaktan çıkarır. Blok dışında tanımlı değişkenleri görmek içinexternal olarak tanımlama yeteneği vardır.

Pascal dilindeki record ve variant kavramları C dilinde struct ve UNION adlarıyla vardır. Pointer kavramını kuvvetle kullanmış ve pointer aritmetiği yaratmıştır. Adama deyimlerini şaşırtıcı olabilecek kadar kısaltmıştır. Iteration (döngü) deyimleri yalın ve etkilidir. Dallanma için if-else ve switch-case yapılarına sahiptir. Boolean deyimlere sahiptir.

C dili başarılı bir dildir. Özellikle UNIX dünyasında assemblerin yerini büyük ölçüde alabilmiştir. Kesinlikle assemblerden daha iyidir ve program üretimini artırmaktadır.

Belki en büyük kusuru, istenirse assembler dilinde olduğu gibi disiplinsiz program yazmaya izin vermesidir. Tıkız yapısı, çok kısa kodlar yaratılmasına olanak sağlar. O kadar ki, bazan yaratılan kodları değil başkasının, bizzat programı yazanın bile anlaması olanaksız olabilir. Ama, C dilinde rahat okunur ve kolay anlaşılır programlar yazmak her zaman mümkündür.

BASIC: Dil mi? Oyuncak mı?

1963 yılında doğan ve 70'li yıllarda yenilenen BASIC (Beginners All Purpose Symbolic Instruction Code) dilinden sözetmemek belki de bir eksiklik olacaktır. BASIC dilinin yaratılış amacı PC kullanıcılarına yüksek düzeyli bir dilin yeteneklerini sunmaktı.

Genel çizgisiyle, BASIC dili FORTRAN'ın izlerini taşır: adama, GOTO, IF...THEN, IF...THEN GOTO, FOR yapıları vardır. Son versiyonlarında IF...THEN...ELSE yapısı da vardır. Makina düzeyinde sistem kontrol komutlarına sahip oluşu önemli bir avantajdır. Kolay kullanılır oluşu, profesyonel olmayan kullanıcılar arasında çekiciliğini artırmıştır. Bu açıdan çok yaygındır.

BASIC ile yapısal programlama yapılamaz. Veri türlerine sahip değildir. Procedure, scope kavramları yoktur. Bu nedenle günümüz programcısının gereksemelerine vevap veremez. Daha kötüsü, BASIC kullanmaya alışan bir kişiyi, çağdaş bir dilin gerektirdiği disipline sokmanın çok zor olduğu kanısı yaygındır.

ADA: Soyunun en üstünü mü?

1979 yılında CII'de Jean Ichbiah ve araştırma ekibi tarafından yaratılan ADA dili, kendi soyunun en gelişkin dili olduğu iddiasıyla ortaya çıktı. Genel olarak PASCAL'ın izindedir; ama onun eksiklerini gidermiştir. Soyut veri yapılarına sahiptir. Eşanlı (concurrent) programlama niteliği vardır.

Bilgisayar bilginlerinin çoğu, ADA dilini, FORTRAN soyunun ulaştığı son aşama olarak görürler. Bazıları, ADA dilinin çok karmaşık ya da çok büyük olduğu görüşündedir. Öğrenilmesi, öteki dillere göre daha zor olmasa bile daha çok zaman alıcıdır.

Deneyler dil öğrenimi için aşağıdaki zamanların gerekli olduğunu göstermiştir:

FORTRAN IV ( ya da FORTRAN 77) 6-12 ay

COBOL 6-18 ay

PL1 6-18 ay

ADA 6-24 ay

Kuşaklar Çatışması

60'lı yıllar programlama dillerinin harmanlandığı bereket dolu yıllardı. 70'li yıllar programcılığın kriz yıllarıdır. Kriz özeleştiriyi getirmiş, ortaya çıkan hastalıklar yayılmasın diye koruyucu aşılar yapılmıştır. Yapılan aşılar genellikle tutmuştur. Günümüzde olgunlaşan meyveler toplanmaktadır.

Programcılığın ortaya çıkışından bu yana aşılan yol büyüktür.

Bilgisayar donanımının gelişimini belirtmek için iyi bir sınıflama yapılmıştır. Benzer sınıflandırmayı yazılımın gelişimi için de yapmak olanağı vardır:

Birinci kuşak : Makina kodu

İkinci kuşak : Assembler ve autocode

Üçüncü kuşak : Procedural diller (FORTRAN, Algol, Cobol, Pascal, C, ADA vb).

Dördüncü kuşak : Non-procedural diller (LISP,SNOBOL, FORTH)

Bir başka sınıflandırma biçimi de şöyledir:

Birinci kuşak dil makina dilidir.

İkinci kuşaktaki assembler dili komut yöneltilidir (command-oriented).

Üçüncü kuşaktaki diller"Nasıl yapılmalı?" sorusuna yanıt arar.

Dördüncü kuşaktaki diller"Ne yapılmalı?" sorusuna yanıt ararlar.

String işleme, Formal Diller, Belirsizlik, Türing'in Makinası ve AUTOMATA, Liste İşleyen LISP, Yapay us, Uzman Sistemlere geçiş kavramları, klasik programcılığı aşan önemli gelişmelerdir. Burada bu kavramların ayrıntısına girmek için zamanımız elvermeyecektir. Ancak, geleceğin programcılığının bu yöne kaymak zorunda olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim.

İnsanoğlu, belki, doğru programları yaratmayı başaramadı. Eğer programcılık insanoğlunun işi olarak kalacaksa, düşünen ve bilgi üreten programı yapmak zorundadır. Herhalde bu iş beşinci kuşak yazılımların asıl görevi olacaktır.

Veri Dünyası

Bir Zamanlar I/O Yoktu

Veri işlemenin korkulu rüyası giriş/çıkış (I/O) dır. Bugün harikulade bir tekniğe sahip olan I/O başlangıçta hiç yoktu. Pin-board'dan başlayıp typewriter, kart okuyucu, line printer, kayıt ortamları, kütük, console, kanal, buffer, interrupt, terminal, ağ vb araçları kullanan I/O işlemlerini tekrarlamanın yararını görmüyorum.

Kütük yılları ve veri-tabanları

Bilgi işlenmiş veridir. Veri işleme iş dünyasının temel problemidir. Veriyi işlemek için onu toplayıp depo etmek gerekir.

60'lı yılların sonunda veri kütüğe depo edildi ve donduruldu. İstenildiği an oradan istenen veri alınıp işlenebilecekti. Herşey burada noktalandı sanılırken, buzlar erimeye başladı. Kütüğün işlevi değişmeye başladı. Neydi kütük? Verilerin saklandığı depo mu? Programın kendi kendisini sakladığı yer mi? Programın dış dünya ile iletişim kurmasını sağlayan ortam mı? Yetmeyen ana belleği büyüten bir aygıt mı?

Bir kütük onu yaratan programa ne denli bağlı kalmalıdır? Programdaki değişiklik kütüğe nasıl yansıyacaktır? Kütüğün yapısı, programın geliştirilmesine (maintanence) ne ölçüde engeldir? Kütükteki kayıtlara erişim nasıl olmalıdır? Programın ve kütüğün iyileştirilmesi nasıl olur? Veri tekrarı (duplication) nasıl önlenir? Kütükten kütüğe aktarılan ve güncellenen verilerin güvenirliği nedir?

Bu ve benzeri binlerce sorun karşısında kalan veri işleyiciler uçtaki kullanıcıyı tatmin edebilmek için gece gündüz çalışmaya koyuldular. 10 yıl kadar süren bu kargaşa ortamında kimisi mide, kimisi kalp hastası oldu... Sonra bazı akıllı adamlar oturup düşünmeye başladılar: Veri nedir? Böylece ortaya veri-tabanı kavramı çıktı.

Üçüncü kuşak dillerle bile veri-tabanı yönetim sistemlerinde harikalar yaratılmıştır. Ama, olaya mantıksal açıdan bakıldığında, veri yapıları konusunun dördüncü kuşak dillerinin işi olduğu hemen anlaşılmaktadır.

70'li yılların sonunda IBM, veri-tabanı dünyasını sarsan bir ürünü açıkladı: SQL (Structured Query Language). İlişkisel (relational) dilin varabileceği son aşama olarak nitelendi. Ama, arayış hiç bir zaman durmadı; durmayacak. Recursive veri yapıları, verinin normallenmesi, object-oriented programlama vb kavramlar durmaksızın araştırıldı, geliştirildi.
  • solemio  (09.12.14 12:53:35) 
Genelde ihtiyaçtan çıktı. Sadece programlama dilleri değil, bugün bir çok kişinin kullandığı programlar da yine ihtiyaçtan ortaya çıkan şeyler. Kabaca bir şey yapmak isteyen ama var olan imkanlarla bunu yapamayan veya çok uğraşan birisi "ben bunun daha iyisini, istediğim şekilde yaparım" mantığıyla yola çıkıp yeni bir şey üretiyor. Hakikaten ürettiği şey diğerlerinden farklı, kolay ve daha işe yarar bir şeyse de zamanla benimseniyor.

Örnek: eksisozluk.com

2. entrydeki guru'nun entrysini okursan, başlıktaki adam benim verdiğim örneklerin canlı örneğidir mesela.
  • osurdum  (09.12.14 12:57:19) 
1 kisi yazamaz, baslarsin belli bi yere getirirsin, baskalari devam eder ve yillar sonra tam dil kivamina gelir. yeni bir dil yazmak uzun bir sürec gerektirir, yasayan bi canli gibi dogar büyür ama nereye gidecegini bilemezsin, belki de erkenden ölür. 1 kisi o dilin hayat döngüsünü basindan sonuna kadar göremez. Ayni konusma dili gibi, simdi otursan yeni bir konusma dili de yazamazsin, yillar icinde kendiliginden gelisir. Ama bu dil de mevcut dillerin cözemedigi önemli bir problemi cözüyor olmali.

Ama bunun yerine C dilini temel alip önce yeni bi kütüphane yazarsin, sonda o kütüphane kapsamli bir hale gelir ve yeni bir dil kivamina gelir.

Bundan önceki diller cok daha hizli gelisti, cünkü bir bosluk vardi, simdiki diller o kadar sansli olamayabilir. Cok yeni bi alan bulman lazim, mesela "big data" islemek icin yeni bir dil, yada "semantic web" icin yeni bir markup language
  • emrahday  (09.12.14 12:58:53 ~ 13:03:59) 
konuştuğumuz dile benzetiyorum ben bunu, sen birşey yapabilirsin fakat seninle beraber bu dili tamamlayacak, konuşacak kişiler lazım.

solemio'nun yazdığı yazıda programlama dillerinin sürekli bir ihtiyaç sebebi ile geliştiğini anlıyorum. benzer durum oyunlarda da var. bir çok firma kendi motorunu geliştiriyor. neden, sebep basit mevcut ihtiyacı karşılamıyor.

yeni bir programlama dilini baştan yaratmak zor mudur? evet çok zordur. Hangi iş kolay ki?
  • rhan  (09.12.14 18:18:15) 
[]

1938 yılında sanayi kelimesi nasıl yazılıyordu sizce?

sanayii?
sanayi?
sanayî?

bunun gibi 1938'de günümüzden farklı yazılan kelimeleri nereden bulabilirim?

 
benim ilk aklıma gelen kütüphaneye gitmek. o yıldan çıkan gazetelerde görebilirsin. bir de o yıllara yakın çıkmış imla klavuzuna/sözlüklere bakabilirsin.


  • bihaber  (08.12.14 16:14:55) 
Aynı şekilde yazılıyormuş. Yalnız "sanayinin" değil "sanayiin" diye ek alıyormuş.

www.tbmm.gov.tr
  • battal gemalmaz  (08.12.14 16:21:02 ~ 16:22:12) 
Sınai gibi geliyor bana da.


  • sehpa fx350  (08.12.14 16:27:17) 
  • zmr  (08.12.14 19:08:56) 
[]

bazen sabah bas agrisiyla uyanirsiniz

Ve o bas agrisi butun gun gecmez ya, ne yapmak gerekir? Dus aldim, disarida yuruyus yaptim yine ayni




 
vücudunuz susuz kalmış olabilir. o da yapar baş ağrısı. bol bol su için.


  • innerbliss  (07.12.14 11:31:34) 
Agri kesici icmeyi denedin mi?


  • vendorth  (07.12.14 11:32:28) 
Soyleyecegimin herhangi bir tibbi yani yok ama kesin cozum. En azindan dene birsey kaybetmezsin.

1 su bardagi madensuyuna 1 adet limon suyu sik ve gripin tozu at icine. Karistir. Kopurecek. Hemen ic onu fondiple. 15 dk sonra birseyin kalmayacak.
  • lionel andres  (07.12.14 11:36:07 ~ 11:36:55) 
mentol kremi ya da hiç olmadı vicks varsa şakaklara, anla, boyna sürebilirsiniz.
başa buz torbası koyabilirsiniz.
o damarları bi büzüştürmek lazım.

*doktor vs. değilim*
  • icemint  (07.12.14 12:00:53) 
su tüketimi + bir saat kadar rejenerasyon uykusu. bende böyle geçiyor.


  • uykusunu yakalayan adam  (07.12.14 12:26:11) 
bende icemint'in dediğinin benzerini yapıyorum şakaklarıma ve enseme nane yağı sürüyorum. birde bol su içip uyuyorum.


  • kuzey li  (07.12.14 12:32:32) 
[]

mektuplar üzerinden yürüyen roman tavsiyesi.

dostoyevski'nin insancıklar'ı gibi, mektup üzerinden giden bildiğiniz kitaplar var mıdır?

yabancı yazar birinci öncelik.


 
Genç Werther'in Acıları

edit:

Jean Webster - Sevgili Düşmanım

Leyla Erbil - Mektup Aşkları

Rosa Lüxemburg - Sevgiliye Mektuplar

Paul Auster - Coetzee - Şimdi ve Burada

Lenin - Gorki - Devrim öncesi Devrim sonrası Anılar Mektuplar

Cemal Süreya - On Üç Günün Mektupları

Ahmed Arif - Leylim Leylim

T. Özlü - Ferid Edgü - Her Şeyin Sonundayım
  • a perfect lie  (06.12.14 12:10:38 ~ 12:25:31) 
kafka-milena'ya mektuplar


  • godoy  (06.12.14 12:13:47) 
genç werther'in acıları.

ama tek taraflı mektuplaşma var. yani "insancıklar"daki gibi iki kahraman arasında mektuplaşmaya yer verilmemiş. sadece werther'in yazdığı mektuplar üzerinden gidiyor konuşmalar.
  • m e b  (06.12.14 12:14:33) 
Aklıma gelenler:

Franz Kafka - Milena'ya Mektuplar
Cahit Sıtkı - Ziya'ya Mektuplar
  • 6 yasimdan beri metal dinliyorum  (06.12.14 12:16:25) 
Van Gogh'un Theo'ya Mektuplar'ı var, ama Werther gibi tek taraflı.


  • kobuzchu kiz  (06.12.14 12:51:41) 
Fatma Aliye- Levayih-i Hayat


  • sckxyss  (06.12.14 13:08:16) 
alice walker-color purple


  • atmaca.ged  (06.12.14 15:20:16) 
[]

1938 yılında rusya ve orta asya sınırları

böyle timeline şeklinde nasıl ulaşabilirim böyle bir haritaya?

ya da bu yıllarda oranın durumu ile ilgili bilgisi olan da birkaç cümle ile bana açıklayabilirse çok güzel olur.

özellikle kazakistan-rusya-moğolistan üçgeni içindeki sınırları merak ediyorum.

 
  • aksimetre  (05.12.14 22:53:29) 
  • common of demons  (06.12.14 01:12:24) 
[]

1999-2000lerde satılan bilgisayar oyunları

Hatırlar mısınız kitapçıklı, cd yüzeyi baskılı ve okuma yeri beyaz olan cdler idi. Ve fiyatları çok makuldü. Acaba o zaman satılanlar orjinal miydi?

Worms armageddon
freespace
heroes of might and magic 3
fifa 99 falan hep orjinal gibiydi cdleri

 
hayır eskiden korsanlar da öyle yapılıyomuş. tam da bu konuyla ilgili güzel bir video var bak izle bence: www.youtube.com

bu dediğine de değiniyorlar birkaç örnek de gösteriyorlar.
  • disfori  (04.12.14 04:55:58) 
ben sevdigim oyunlari degistirecegim zaman kapaginin renkli fotokopisini cektirir, kitapcigini saklardim hehe. orijinal degillerdi benim bildigim kadariyla da. orijinaller buyuk karton kutularda oluyorlardi. bir de 2000 civari bandrol uygulamasi getirmislerdi. fiyatlarda artis olmustu gereksiz yere onu hatirliyorum.

dedigim olay eksisozluk'te varmis:
eksisozluk.com
  • John Finn  (04.12.14 05:12:42 ~ 05:14:14) 
orijinal değildi, aldığımız yerde çoğaltılan korsanlardı.
epey bir almışlığım var da oradan biliyorum:)

  • yalnux  (04.12.14 05:42:42) 
evet original degildi ama o sekilde basarlardi.


  • baldur2  (04.12.14 06:27:13) 
Nerede o eski korsancılar değil mi?

CD'nin üstü baskılı olur, içinden kitapçık çıkardı oyun dair. Ama onlar da korsandı tabii. Orijinal olanlar büyük kutuda satılıyordu bugün olduğu gibi.

Zamanla kitapçıklar gitti tek sayfa kapak geldi, sonra plastik kutular gitti, cd'lerin içine konduğu poşetler geldi. Sonra da internet ele geçirdi galiba hatırlamıyorum :)
  • burfak  (04.12.14 06:42:02) 
Eskiden korsanlar da malzemeden çalmıyordu kalite vardı. Nerde o eski korsanlar


  • indescribable  (04.12.14 07:01:52) 
orijinal/kopya nalayışına göre. o cd'ler, oyunun dağıtıcısının türkiye dağıtım haklarını belirli bir sayı için devrettiği oyunlardı.

sen türkiye dağıtımcısı olarak gidip misal Ea'nın 4 adet oyunundan 50şerbin kopya dağıtmak için ea'ya fiziksel kopyalar yerine sadece lisans parasını ödüyordun, sonra mümkün olduğunca ucuza basarak dağıtıyordun. yasal olarak orijinal oyun dağıtıyordun yani.

korsan oyun dağıtıcıları da tam olarak aynı şeyi, lisans ödemeden yaptığı için hangisi orijinal hangisi değil anlaşılmıyordu. hoş korsan ve orijinal oyunların büyük çoğunluğu aynı 3 4 firma tarafından üretiliyordu. bir de lokal korsancılar vardı, renkli fotokopi ile basan canlar elbette.
  • rygard  (04.12.14 07:06:00) 
[]

üçü arasındaki fark

Öğretim görevlisi
Araştırma görevlisi
Okutman

Bunların arasında ne farklar var? Rütbe mi? Görevleri nelerdir?

 
çok genel olarak değinmek gerekirse

Araştırma görevlisi derse girmez. yüksek lisans ve doktora yapmakla ve bazı bölüm ve fakülte işlerini yapmakla sorumludur. (enstitüye bağlı ise bazı enstitü işleri)

öğretim görevlisi derse girer, bi yandan da doktorasına devam ediyordur muhtemelen ve kadrosu fakülteye bağlıdır.

okutman da aynı şekilde ama kadrosu rektörlüğe bağlıdır.

Edit: Yardımcı doçent, doçent ve profesörler öğretim üyesi olurlar.
  • sen olmayan cocuk benim  (03.12.14 21:14:47 ~ 21:15:58) 
Öğretim görevlisi hocalara denmez, hocalara öğretim üyesi denir(yrd.doç, doç. Vs. Olanlara) öğretim görevlisi ise yüksek lisans yaptıktan sonra sadece derslere giren herhangi bir araştırma, yayın yapma vs. Mecburiyeti olmayan kişilerdir.


  • ekaterina  (03.12.14 21:15:06) 
Ben ales ve yds ile okutman olabilirim dmi?


  • thracian  (03.12.14 21:31:40) 
Olabilirsiniz evet.


  • ekaterina  (03.12.14 22:16:25) 
[]

istanbul'da öğrenci işleriyle ilgili (transcript - diploma) en güzel çeviri

yapan bir tercüme bürosu bilen var mıdır? fiyatı da makul olsun iyidir :)

ingilizce>türkçe olacak.


 
bildiğim kadarıyla tercüme bürosu değil yeminli tercüman gerekiyor. istersen mersindeki bir yeminli tercümana yönlendirebilirim


  • emuncipation  (03.12.14 13:12:13) 
[]

sık sık tablet çöktü uyarısı almak?

Son zamanlarda samsung galaxy s5 telefonumda bu sorunu yasiyorum ozellikle eksiduyuruda gezinirken oluyor. Standart internet programini kullaniyorum. Bu sorunu yasayan baskalari da var mi yoksa benim programda mi sikinti var?




 
Yardimci olamicam ama bende de s5 var ve chrome ile giriyorum. Sorunsuz aciliyor duyuru.


  • rayde  (03.12.14 10:33:57) 
Chrome dene. Devam ederse fabrika ayarı çak. Yine olmadı rom atman gerek.


  • cetoxim  (03.12.14 12:16:18) 
[]

steam'de birini banlatmak

bende arkadaş olarak ekli olan ve genellikle cs:go oynayan bir arkadaşım, hep terörist tarafta oynadığı için avatarına ışid bayrağı koymuş. kendisi ateist yani, aklınıza sempatizanlık falan gelmesin.

ben bu adamı şimdi steam'e rapor etsem kesin banlanır mı? sizce ne ceza alır?


 
şimdi öncelikle o bayrak ışid kullansa da işıd bayrağı değil, 1400 yıldır kullanılan, her müslüman devletin ordularında vb kullandığı bir bayrak, 19. yy ulus devlet oluşumları kuruluncaya dek.

onun dışında bir şey olacağını sanmıyorum
  • efrasiyab87  (01.12.14 14:15:04) 
çok rahatsız ediyorsa listenden sil bizde allahu akbar diye bağırdığımız oluyor veya rus bayrağı koyup rus aksanıyla ingilizce konuşuyoruz. hayır aşırı tepki vermişsin allahın a harfi küçük yazılınca atarlanan ergen gibi olmuş.
not: ateistim

  • Kozmik_Rakun  (01.12.14 14:22:10) 
ben de ateyizim ama crossfire oynarken elkaide klanına girmiştim. küfarra da son derece acımasız operasyonlarım olmuştur. sonra wallcu piçler çoğalınca lt. rütbede bıraktım.


  • namus ninjası  (01.12.14 14:32:57) 
aramızda bi muhabbet döndü bişey olmaz diye, sırf o yüzden rapor edesim geldi yani yoksa benim liseden arkadaşım, bişey olmaz :)


  • thracian  (01.12.14 14:36:04) 
yahu kardeşim 1.5 senedir sikko valve wall hack aim hackcıları banlamıyor adam havada ziplarken head atıyor(awp ile) shorttan rushlarken smoke attığımızda 3 kişiyi kapı arkasından headliyor(awp ile) buna atacağın ticketa dönüp bile bakmaz.


  • Kozmik_Rakun  (01.12.14 14:43:08) 
[]

euro truck simulator 2 indirimle 5 tl! ama sorularım var (bilen varsa) ?

şöyle seçenekler var:

Buy Euro Truck Simulator 2
5,85 TL

Buy Euro Truck Simulator 2 - Gold Bundle
Includes 2 items: Euro Truck Simulator 2, Euro Truck Simulator 2 - Going East!
8,25 TL

Buy Euro Truck Simulator 2 Collector's Bundle
Includes 9 items: Bus Driver, Euro Truck Simulator, Euro Truck Simulator 2, Euro Truck Simulator 2 - Force of Nature Paint Jobs Pack, Euro Truck Simulator 2 - Going East!, Euro Truck Simulator 2 - Halloween Paint Jobs Pack, Euro Truck Simulator 2 - Ice Cold Paint Jobs Pack, Scania Truck Driving Simulator, Trucks & Trailers
11,80 TL


bunlardan 11 liralığı almasam 8 liralığı alsam çok bir şey kaybeder miyim?

 
çok gereksiz bundle'dakiler. al 8 liralığı


  • hellojack  (28.11.14 20:51:32) 
[]

counter strike: global offensive oynayanlara sorular

bu nova falan madalyaları nasıl alınıyor?

ben casual oynuyorum reserves'da.

active duty ile reserves arasında ne farklar var?

bir de ayrıca bronz madalyalar falan var (şu an 2 tane var bende), bunlar nasıl alınıyor? gümüş nasıl olunuyor?

 
tüm madalyalar ranked'ta alınıyor rekabetçi.

10 oyun kazanana kadar seni gözlemliyor sistem 10. oyununu da kazanınca seni yerleştiriyor madalyanı veriyor. 10/10 yap nova falan öyle şeyler işte
  • croswell  (26.11.14 15:27:51) 
[]

atanamayan öğretmen var mi aranizda?

Yine ogretmen atamasi olacakmis. Ne zaman olacak? Kasimda oldu mu? Ocakta olacak mi?

Eer atama olursa benim nasil haberim olacak? Belki de atandim ama haberim yok?


 
atama.meb.gov.tr sol en altta tüm dönemler var tc ile arat bakalım belki terfi bile etmişsindir.


  • demirKamil  (24.11.14 18:37:11) 
Hahaha :) demirkamil o biraz zor da ben simdi ne zaman atama gerceklesecek nasil haberdar olacagim? Mesela ocakta yine atama yapilacak dedikodusu yapilacak deniyor, bunun ciddi bir yerden ogrenebiliyor muyuz?


  • thracian  (24.11.14 18:39:43) 
genelde atama işlerinde pek bi ciddiyet olmuyo biri atama yok diyo bir ay sonra 40 bin öğretmen atanıyo. şu site www.mebpersonel.com genelde doğru haberler veriyor hafta da bir uğramada yarar var.


  • demirKamil  (24.11.14 18:46:16 ~ 18:46:39) 
[]

edirneyi iyi bilen ve ales hakkında bir soru

edirne'de trakya üniversitesi balkan yerleşkesi edebiyat fakültesine otogardan en kolay nasıl gidilir? minibüs var mıdır? yürüyerek gidilir mi?

ales hakkında son birkaç ipucu da alabilirim, sayısalım sıfıra yakın bir durumda olduğu için nasıl bir strateji izleyeyim? türkçem iyidir.


 
istedikten sonra yürürsün tabi ama yine de 'yakın' denilebilecek yerde değil.

bu arada otogardan kalkan minibüslerin ilk durakları da balkan yerleşkesi. (ama bazen yolcu sayısı az ise falan minibüsler direkt geçebiliyorlar üniyi içine girmeden. bu yüzden minibüse bindiğinde trakya üni diye belirtmende fayda var.

ipucu: türkçeden başla. türkçe'de 7. sorunun cevabı c şıkkı. ;)
  • leni 09  (22.11.14 15:42:23) 
geldiğin otobüs firmasının servisi ile gidebilirsin. balkan yerleşkesi dersen bilmezler. fakülte dersen anlarlar.


  • delidir yakalayin  (22.11.14 19:54:39) 
[]

yüzün pütür pütür olması kaşınması kızarması?

Yüzüm son bir haftadir inanilmaz kasiniyor ve soyuluyor. Tras olamiyorum, olduktan sonra dehset tahris oluyor ve cenemde benek benek kucuk sivilceler cikmaya basladi. Nedir sebebi? Pazartesiye dermatologdan randevu aldim ama o gune kadar ne yapmaliyim? Ozellikle sabaha karsi uyanmama yakinken cok kasiniyor, yanaklarimi kasiyarak uyaniyorum




 
yüzünüzü neyle temizliyorsunuz? hiç nemlendiriyor musunuz?


  • mea maxima culpa  (14.11.14 12:23:45) 
Daha once hic nemlendirici kullanmiyordum. Zaten acayip bir cildim var burnum kururken alnim yagli bir yapiya sahip oluyor. Dudaklarim hep kururken cenemde sivilce cikiyor falan. Simdi dove aldim gunde 4-5 kere yikiyorum. Soyulmalar azalsa da hala hatir hatir kasiniyor yuzum sanki derimin alti kasiniyormus gibi. Burnuma da bepanthen surmeye basladim


  • thracian  (14.11.14 12:29:06) 
Yeterli su tüketmiyorsanız ondan da olabilir. Vücut susuz kaldığında etkileri ilk olarak yüzde çıkıyor.


  • angelus  (14.11.14 12:37:54) 
günde 4-5 kere yüz yıkanmaz bütün dengesini bozarsın. cilt koruyucu tabakasını kaybedince daha da çok yağ salgılar.
sabah kalkınca ve akşam yatmadan yüzünü yıkayabilirsin ama uygun bir ürün kullanman lazım, doktor bir şeyler tavsiye edecektir.

  • lily briscoe  (14.11.14 12:55:12) 
uzman doktorla görüşeceksiniz zaten. yüzünüzü nemlendirmeniz gerekiyor. cildinize uygun bir ürün söyler.

bir de traş için kulladığınız malzemeler cildiniz uygun olmayabiir.
  • mea maxima culpa  (14.11.14 13:22:49) 
[]

lodostan esen rüzgarın baş ağrısı yapması

Bu olayın bilimsel bir aciklamasi var mi?




 
evet, var. insan vücudunun 2/3'ü su olduğundan ve lodosun basınçları değiştirerek su içeren tüm organizmalarla ilgili değişlik yaptığından başınız ağrıyor.

Dikkat edin lodos olduğunda hava ısınır ve denizlerin dibindeki tüm çöpler, vs denizin yüzeyine çıkar. Benim bir tanıdığımın alnı bile şişiyor lodos varken.
  • safepassage  (10.11.14 13:54:41) 
lodos basınç değişimlerinin sonucu zaten.
sebep sonuç karışmasın da.. korunmakta acele etmediğin bir rüzgar bu lodos. fark etmeden üşüyorsun. sinüslerdeki bakteriler, kulakların içleri falan hep kısa süreli değişime uğruyor.

  • namus ninjası  (10.11.14 13:57:57) 
Hangisi bilmem ama bende de bazen direk bas agrisi yapiyor. Lodos kismini bilmiyorum. Ama dayanamiyorum bazen hafif ruzgara bile. Kafami sisiriyor sanki.


  • ibomiu  (10.11.14 13:58:24) 
lodos eşittir migren ataklarım demek benim için. esasında migrenimi tetikleyen basınç değişikliği, lodos sadece neden ağrıdığını anlamama yardım ediyor.


  • Phoebe  (10.11.14 14:02:38) 
zamanında pubmed'den aramıştım, bir şey çıkmamıştı. ama kendim üzerinde yaptığım çift körlü deneylerde baş ağrıma göre esenin lodos mu poyraz mı olduğunu fark edebiliyorum artık


  • la noix  (10.11.14 14:03:29 ~ 14:16:02) 
açılın ben kaptanım :)

Lodos sebebi ile güneyden, özellikle de afrikadan taşınan toz ve partiküllerin baş ağrısına, bronşite ve solunum yolu rahatsızlıklarına sebep olduğu yönünde bir teori var arkadaşlar.
  • kaptan memo  (10.11.14 14:20:39) 
[]

interneti yavaş olan var mı bu aralar?

d-smart kullanıyorum. normalde 20mbit. şu an 2 mbit. avrupa yakası-istanbul.

speedtest.net'ten bir hız testi yapar mısınız? ülke olarak darboğaz mı yaşıyor yoksa bağlantı?


 
normal hızı, kullandığım altyapı önemli değil ama benim de birkaç gündür normalden yavaş. daha doğrusu zaman zaman yavaşlayıp zaman zaman artıyor. dengesiz.


  • devilred  (05.11.14 20:30:49) 
beşiktaş'tan bildiriyorum, sıkıntısız 24 mbit akıyor meret.


  • diabolus79  (05.11.14 20:31:23) 
Isp den bildiriyorun, ara sıra fiber kablolarda sıkıntı olabiliyor sorun giderilene kadar yavaşlık olmasi normal. 3 seritli yolun tek seride düsmesi gibi.


  • pinman  (05.11.14 21:42:21) 
[]

rusçadan ya da rus tarihinden anlayan?

elimde olan bu 3 madalyanın ne anlamı olduğunu çözmeye uğraşıyorum, neden verildiklerini. yıllar önce kırgızistan'da köşe başındaki bir bit pazarından almıştım hepsini (toplam 3 lira mı ne verdim)

ama bir yaşanmışlık hissi verdi bana. ne olduklarını bulmamda yardımcı olabilirseniz sevinirim :)

birinci madalyanın üzerinde rostovskaya oblast yazıyor
ikincide ise pojarnoi ohranı obşestvennik
üçüncüde ise 1941-1944 odesskie katakombı yazıyor.

büyük çözünürlük için: i61.tinypic.com

i.imgur.com

 
bunlar madalya değil, rozet. sovyetlerde bir dolu rozet var, çoğunun anlamı olmayabiliyor. yani mesela odesskie katakomb olan odessedeki savaşın anısına bir rozet. 1941de başlayıp 1944de biten bir savaş.

edit: rostovskayalı olan mesela o oblastda çalışan memurların taktığı bir şeydi, belki bölgenin sovyetlere girmesini kutlayan bir balo için tasarlandı vs.
  • hellojack  (04.11.14 18:35:08 ~ 18:36:34) 
[]

zombieland'da adamın habire aradığı twinkies

çok mu güzel? son sahnede doya doya yediğini görünce çok canım çekti tadını da merak ettim, amerika'da olanlar deneyimini paylaşabilir mi? pahalı bişey mi bu meret? bana da bi tane getirir misiniz? :)




 
yemedim ama pek zannetmiyorum, çok fazla koruyucu içerdiği için uzun süre dayanması ile ilgili espriler falan dönüyor internette. yemediğim halde şu bilgiyi vermek için cevap verdim: Woody Harrelson vegan olduğu için o sahnede twinkies yerine başka bir şey kullanmışlar, yani o doya doya yiyen adam aslında yemiyor :).


  • acccra  (03.11.14 22:10:13) 
yok ya sanmıyorum standart amerikalıların her şeyi abartması bence.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (03.11.14 22:12:15) 
Ben de sırf o filmdeki abartı yüzünden görünce direkt aldım, izlenimlerim şu şekilde: Tamam güzel ama öyle ölüp bitilecek şey de değil. Bizdeki Ülker Peki'nin biraz daha sütlü ve yağlı keki ile oldukça hoş ve bolca kreması olan versiyonu diyebilirim en kaba tabirle.


  • an engineer  (03.11.14 23:25:56) 
[]

cinemaximum icin bir kampanya var mi bu aralar?

Ne bileyim pepsi kapagi olur hamburger olur kod veren var mi? Tam cinemaximumun orada bekliyorum.




 
  • fotrsapka  (30.10.14 17:05:21) 
donanımhaber sitesinde sinema bileti kodu satanlar var


  • paspasanahtarinustunde  (30.10.14 17:53:51) 
mcdonals veya burger kingde özel menüler var. ondan alınca sinema bileti ücretsiz veriyor ama 3d filmde geçmiyor.


  • mr.goodcat  (30.10.14 18:45:14) 
[]

istanbul'daki en eski yapı nedir?

Ziyaret etmek istiyorum ama eski yapılar arasında ısrarla galata kulesi ve ayasofya çıkıyor arama yaptığımda. Eminim bundan daha eskileri de vardır.

Var mıdır?


 
yerebatan sarnıcı


  • headredhead  (30.10.14 15:56:16) 
kucuk ayasofya cami ve kariye yi dahil edebilirsin


  • sekerduvar  (30.10.14 16:05:20) 
dikilitas sayılıyor mu?


  • ufukcel  (30.10.14 16:12:58) 
bina demesen yılanlı sütun falan derdim ama en eski yapı aya irini diye biliyorum. Antik çağlardan bir şeyler içinse anca Arkeoloji Müzesi.


  • whoosie  (30.10.14 16:17:22) 
İstanbul'daki en eski yapı Sultanahmet'teki dikilitaştır. MÖ. 15. yy.'da Mısır'da yapılmış, MS. 390'da İstanbul'a getirilmiştir.

İstanbul'da yapılanlardan ise herhalde Bozdoğan Kemeri (MS. 360 civarı) olsa gerek.
  • neyehbe  (30.10.14 16:41:50) 
Yarim burgaz magarasi. Insanlar oymuslar icini, yapi sayilir o da.


  • delifaruk  (30.10.14 16:53:17) 
Yilanli sutun dikilitastan daha mi eski?


  • thracian  (30.10.14 17:12:45) 
Yilanli tas dikilitastan daha mi eski?


  • thracian  (30.10.14 17:12:59) 
Sanirim su yeterli olur: tr.wikipedia.org
Ben yapi sayiyorum onu:)

  • delifaruk  (30.10.14 17:38:33 ~ 17:39:03) 
[]

android telefonlarında kara liste kendiliğinden var mı?

bir numaranın bana ulaşmasını istemiyorum, telefonumda cevapsız çağrı olarak bile görmek istemiyorum.
aynı şey mesaj için de geçerli. nasıl bir yöntem izlemeliyim? standart olarak bu özellik var mı androidde?

telefon galaxy s5

şimdiden teşekkürler!

 
sms ler icin smsfilter güzel bir uygulama.


  • atmaca.ged  (28.10.14 22:44:45) 
hangouts üzerinden bildirim gelmiyor fakat açıp baktığınızda gelen sms'leri yine görebiliyorsunuz.

ben avea çağrı engelleme servisini kullanıyorum, aylık 1 lira ücreti var. diğer operatörlerin de buna benzer hizmetleri vardır muhakkak.
  • apartmansakini  (28.10.14 22:58:03) 
arama işini hallettim engelledim ama sms için hala bir çözüm yok. bunu standart olarak halletmeye uğraşıyorum. aveadan çağrı engelleme servisini kullanmaya başladım fakat smsleri bloklamıyor.


  • thracian  (28.10.14 23:23:23) 
[]

the walking dead hangi gün yayınlanıyor?

orjinal amc kanalında çıkan gün yani?




 
pazar.

lmgfy linki verilse yerinde aslında bu soruya.
  • devilred  (28.10.14 00:26:58) 
o halde 3. bölüm mü çıktı dün? yani kafadan 6 gün var :(


  • thracian  (28.10.14 00:28:11) 
evet, 3. bölümü çıktı. o değil de bu tarz sorular için bildiğim çokzel bi site var:

www.imdb.com

hatta ben senin yerine buldum bile:

www.imdb.com
  • devilred  (28.10.14 00:32:45) 
devilred verdiğin linkte cuma diyor?


  • thracian  (28.10.14 00:35:22) 
bir bölüm sadece cuma, normalde pazar günleri


  • clones  (28.10.14 00:45:06) 
www.imdb.com

buradan bakarsan yayınlanma günlerini doğru olarak görebilirsin. hep pazar.
  • devilred  (28.10.14 00:47:05) 
  • bass solo take one  (28.10.14 01:08:19 ~ 01:08:43) 
tsi pazartesi sabaha karşı 4 5 gibi yayınlanıyor emin olamadım tam saatinden.


  • argent dawn  (28.10.14 08:03:41) 
[]

dedemin çekmecesinde bulduğum paralar

sizce bu paralar hangi döneme ait? osmanlı mı? daha eski mi? yer kırklareli-edirne

epey silikti bayağı bir uğraşıp bu kadar görünür hale getirmeye uğraştım

1. para ön kısım
i.hizliresim.com

1. para arka kısım
i.hizliresim.com

2. para ön kısım
i.hizliresim.com

2. para arka kısım
i.hizliresim.com

not: paralar bizim 25 kuruş büyüklüğünde.

 
birinin üzerinde latin harfleri var, osmanlı değil gibi, ama niye böyle aside düşmüş gibiler anlamadım.
edit: hatta 2 sinde de latin harflari varmış.

  • elbar  (25.10.14 23:30:02 ~ 23:31:05) 
1. paranın bu olduğunu düşünüyorum.
www.coincat.com

bu kadar yeni bir paraysa başına neler gelmiş ama, çok daha eski olabilir.

2. para hakkında fikrim yok.
  • Lim5  (25.10.14 23:33:48 ~ 26.10.14 01:29:57) 
Osmanli degil,bizans roma donemi gibi duruyorlar.bide keske temizlemeye calisilmasaymis.dedenin bayagi eskilerde bulup sakladigi paralar gibi.resimler cok kotu oldugu icin buradan birsey demek zor,yarin gunduz gozuyle bakar bulmaya calisirim ne oldugunu


  • duptıs  (25.10.14 23:41:02) 
oksitlenmiş normaldir trak olduğunu düşünüyorum çok bakamadım resimlere o coğrafyada çok çıkar bizim kazılarda bu perelerden


  • esmeralda  (25.10.14 23:42:14) 
history channel'da bi program vardı unuttum pawn shop gibi bi yerde çekiliyordu. neyse işte böyle tarihi paraları ya da antika eşyaları falan sakın parlatmaya yeni hale getirmeye felan çalışma, meraklıları onları o haliyle istiyormuş. normalde 100x tutacak antikayı parlattığı için 10x bile vermedi kaç kişiyi geri çevirdi dükkan sahibi şişko.


  • drystedb efficacious  (26.10.14 00:55:17) 
merhaba. 2. nin arkası böyle bir şeydi herhalde.

www.google.com.tr

edirneden çıkma paralar "Hadrianapolis coin"
"thracian coin" (kırklareli karışık)
"dardanos coin"
"ephesos coin" byzantion.... diye aratın. belki ticaretle falan oralara gelmiş bir paradır. vay arkadaş ne şanslısın ama keşke kazımasaydın.
  • libertine  (26.10.14 01:43:56 ~ 01:57:23) 
ikinci paranın arkasında VOTV harfleri var. ama diğerleri okunmuyor. yarın biraz daha dikkatli inceleyeceğim gün ışığıyla


  • thracian  (26.10.14 02:39:13) 
[]

counter strike: global offensive oyunundaki kutu olayları

bu kutuları parayla satmak açmaktan daha mı karlıdır? bu kutuların anahtarları da kutular gibi oynadıkça mı düşüyor?

steam markette bir göz attım da, bazı bıçaklar 400 lira falan ediyor, insanlar bunları niye alıyor ki? daha fazla damage mi yapıyor? sırf rengi uğruna bu paraları verenleri anlayamıyorum


 
hocam kutuların bildiğim kadarıyla hepsinden bıçak skin i çıkma şansı var vede onlar muazzam fiyatlar ediyor, bana da çok saçma geliyor ama neyse, onları açmak için gerekli anahtarı CS:GO kendisi satıyor oyuncular sadece kutuları satıyor. o steam marketteki silah modellerinin hepsi sadece ve sadece "ŞEKİL". Hasar olarak hiçbir getirisi yok, akıl kârı değil yani ama cidden alıcısı çok. Kutuları sat, anahtar alcak para olunca kutu aç derim.


  • sinekvalesi  (25.10.14 16:16:49) 
şans işi hep. kimi zaman daha karlı olsa da arada bir öyle itemlar düşüyor ki, arkadaşın dediği gibi güzel para ediyorlar.
anahtarlar düşmüyor 4-5 tl gibi bir paraya (2 küsür usd) anahtarları satılıyor.

onlar sadece skin. silahın daha güzel görünmesinden başka hiçbir işe yaramıyor.
20-30-40 tl ye kadar (aşağı yukarı) anlayabiliyorumda 500 dolara da skin almak çok abes geliyor banada. ama belli bir miktara kadar çıkabilirim bende.
  • air  (25.10.14 16:27:52) 
şimdi bana operation breakout kutusu düştü. sizce şansım ne kadardır? bunun içinden çıkacak skinler kaç para eder bir yerden kontrol edemiyor muyum?


  • thracian  (25.10.14 16:29:27) 
her kutudan değerli skinler çıkabiliyor, tamamen senin şansın, ben denenmesi taraftarıyım, ha gidip 1000 tane anahtar alan manyaklarda var


  • sinekvalesi  (25.10.14 16:31:06 ~ 16:31:14) 
cs piyasasını bilmiyorum ama genel olarak cs piyasası iyi para ediyor dotaya göre. o kutunun markette ne kadara satıldığına bakarsan anlarsın 10 cent gibi bir paraysa falan hiç zahmet bile etme bence anahtar alıp da açmakla. sat gitsin marketten. özellikle cs takip etmiyorum ama steam marketten alım satım yapıyorum o zamanlar bazen görüyorum baya pahalı kutular sanırım onlar asıl içinden daha değerli bir şeyler çıkma ihtimali yüksek kutular. sana tavsiyem ama öğrenene kadar ne bir şey al ne bir şey sat. ben mesela bilmezken 20 dolarlık itemı gittim dandik bir set ile takas ettim set de anca 2 dolar falan ediyordu çok oturmuştu sonradan içime.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (25.10.14 16:32:42) 
MP7 | Urban Hazard
Negev | Desert-Strike
P2000 | Ivory
SSG 08 | Abyss
UMP-45 | Labyrinth
PP-Bizon | Osiris
CZ75-Auto | Tigris
Nova | Koi
P250 | Supernova
Desert Eagle | Conspiracy
Five-SeveN | Fowl Play
Glock-18 | Water Elemental
P90 | Asiimov
M4A1-S | Cyrex
or an Exceedingly Rare Butterfly Knife!

içinden bunlardan biri çıkıyormuş ama nedir bunları satmaya kalksam?
  • thracian  (25.10.14 16:33:35) 
ne olduğunu merak ediyorsan steam markete girip arama kısmına yaz sana en ucuzdan en pahalıya bir liste çıkarır ve hangi tarihlerde ne kadardan kaç tane satıldığına dair bir grafik çıkarır daha iyi bir fikir edinebilirsin.


  • proletarier aller lander vereinigt euch  (25.10.14 16:35:55) 
içinde ki ürünler fena değil ama güzel paraya bir ürün düşürmek ve onu güzel bir fiyata satabilmek zor. sıra o kutudan çıkacak ürünlere kadar farklı farklı ürünler var.

steamcommunity.com
  • air  (25.10.14 17:14:23 ~ 19:13:29) 
[]

aral oyunları steam uyumlu mudur?

2-3 sene önce araldan aldığım fallout 1 - 2 ve brotherhood of steel oyunlarını steamde aktive edebiliyor muyum?




 
oyun maalesef serialsiz


  • thracian  (25.10.14 14:24:12) 
O oyunlar değil.


  • sharksmile  (25.10.14 14:40:54) 
fallout 1-2 steam'e geçen yıl geldi. hatta gog'da bir kazık atıp ücretsiz dağıttı oyunları steam'e geçmeden. kutulu versiyonlar çıktığında oyun steam'de olmadığından aktive olmaz.


  • eleutheiros  (25.10.14 15:29:23) 
[]

boşanma sonrası çocukların soyadı?

ortaokul'da bir arkadaşım vardı. arkadaşımın annesi ve babası ayrıldı ve kız annesi ile istanbul'a taşındı. babası da boşandıktan 1 sene sonra intihar etti ve öldü.

bu kızın soyadı değişmiş olabilir mi? yoksa hala babasının soyadını kullanmaya devam mı ediyordur?


 
Annesininkini tercih etmediği sürece babasının soyadını kullanıyor olması lazım.


  • duma duma dum  (24.10.14 18:42:56) 
Özellikle gidip dava açıp annesinin soyadını almadıysa babasının soyadını kullanıyordur.


  • ay nov kung fu  (24.10.14 18:52:13) 
[]

daha önce ales'den 70 ve üzeri almış olanlar

almak zor mu? ingilizce öğretmeniyim. üniversitede öğretim görevlisi olmak istiyorum. yabancı dil çıkışlı olduğum için matematik sıfıra yakın derecede. sadece sözel bölüm yapılarak 70 alınabilir mi?




 
gözüm kapalı 90 almışlığım var ama inşaat mühendisiyim. bana sorma o yüzden.


  • argent dawn  (21.10.14 15:31:25) 
ingilizce öğretmeniyim, 70+ alan çok arkadaşım vardı, neredeyse sadece sözel yaparak. yani raad ol.


  • alismadik gotte duran don  (21.10.14 15:35:55) 
çok kolay sözelciysen. biraz beyin yanıyor ama. ben gece uyumadan ve hiç çalışmadan gidip 90 almıştım. sadece türkçe ve mantık sorusu çözüyorsun. okuduğunu anlayan herkes yapabilir. hatta yapamayanın salak olduğunu düşünüyorum. 3-5 de matematik çözersin işte doğal sayılar falan. biraz hızlı olman lazım.


  • mistreated  (21.10.14 15:37:48) 
sadece 2 test çözerek 95 aldım. matematik falan kolay bence zeka sorusu gibi sorular.


  • sta  (21.10.14 15:40:59) 
yds'den 92 aldım, bunun avantajı olur mu? yoksa ales'in kesinlikle yüksek olması mı gerekmekte?


  • thracian  (21.10.14 15:41:28) 
zor bir sınav değil. biraz matematik çalışarak çok rahat 70+ alırsınız.


  • sheridans  (21.10.14 15:41:40) 
alırsın, geçmiş sınavlardan 1-2 tane çözüp soru tiplerini öğren ki daha rahat yapasın. ben güzel sanatlar çıkışlıyım 87 aldıydım.


  • nilmiye  (21.10.14 15:43:56) 
Ales'ten 70 alarak üniversitede herhangi bir kadroda çalışabilmek imkansız. daha önce açılan sınavlara bakarsanız bölümüzde ales'ten +90 yds'den 95 civarı puan alanların ancak kadro alabildiğini görebilirsiniz.


  • alibaba06  (21.10.14 15:47:23) 
alınır, neden alınmasın?

üds'den 100 aldım, ales'ten 96, kpss 94.5, toefl 110

(sayısalcıyım ben de, sorry)
  • [silinmiş]  (21.10.14 16:05:53 ~ 16:06:13) 
alınır, hatta daha da fazlası rahat alınır, şöyle ki:

okuma hızınızı artırın çünkü ales bilgi sınavından çok zaman sınavıdır. türkçede uzun uzun paragraflar verirler, ne kadar hızlı okuyabilirseniz o kadar avantajlısınız.

10 tane mantık sorusu sorulur, sözel öğrencilerde asıl fark yaratan bu bölümdür. bu tarz soruların çoğunun çözüm yöntemi benzerdir (tablo oluşturarak çözme), bu konuda uzmanlaşın.

mat-1'de ise soruların büyük bölümü bakkal hesabıyla çözülebilecek ortaokul seviyesi konulardan-zorluktan oluşur. orta 1 deki yeğenim bu soruların çoğunu çatır çatır çözdü. sadece o konuları hatırlamanız ve az biraz örnek soru çözmeniz lazım.

bunlara dikkat ederseniz 80 üstü çok rahat gelir, 70'de neymiş!
  • yemrem  (21.10.14 16:27:29) 
Sozel ales puanindan bahsediyorsan kardesim hic matematik yapmayarak 83 aldi ki sozelden de yanlislari vardi yani. Baya basit sinav.


  • herseyi birakip gitmek istiyorum  (21.10.14 17:17:30) 
alınır.
eşit ağırlıkçıyım, üniversiteyi sözel bir bölümde okudum ve hiç çalışmadan sözel ve eşit ağırlıktan 90 aldım. hızlı okumak ve okuduğunu anlamak yeterli sözel kısımda, matematikte de emin olmadığım hiçbir soruyu işaretlemedim.

  • kayranin kedisi  (21.10.14 17:35:25) 
[]

yeşil kart sahiplerinin avantajları nelerdir?

bedava muayene olmaktan başka?




 
yeşil kart diye bir şey kalmadı artık sanırım. yardım ve bakıma muhtaç gibi bir şeyler olmalı onun adı artık. GSS primleri de devlet tarafından ödenir + muhtemelen ücretsiz pasoları da vardır.


  • fucking machine in my head  (20.10.14 12:55:03) 
sadece oy kullanamiyorlar kardes.


  • melancholia  (20.10.14 13:05:50) 
kart falan yok. yeşil kart sistemi kalktı.
bunun yerine genel sağlık sigortası (GSS) geldi.
şöyle ki artk herkes sigortalı. çalışanların primleri işveren tarafından ödeniyor. çalışanların çalışmayan eşlerinin ve çocuklarının sigortaları da bu kapsamda.
eğer kişi kayıtlı çalışmıyorsa, maddi durumu yetersizce, devlet onu da GSS kapsamında sigortalıyor ve her ay prim istiyor. vatandaş bu primi ödemekle yükümlü. ödeyemem derse kaymakamlığa başvurup "gelir testi" talep ediyor ve test sonucuna göre primi ödeyip ödemeyeceği, ödeyecekse hangi derecede ödeme yapacağı belirleniyor. yani eskiden yeşil kart talep eden gelir seviyesi düşük vatandaş şimdi gelir testi yaptırıyor.

www.alomaliye.com sitesinde madde madde yazılmış.
  • cliquot  (20.10.14 13:27:46) 
[]

steam'de güzel şeyleri haber veren grup, site vs.

var mıdır böyle bir toplanma yeri? bazen 24 saat için bedava oyunlar dağıtılıyor falan, %90 indirim falan oluyor, ya da bunun gibi şeyleri bana haber versin?

mesela şu an payday 24 saatliğine ücretsiz. oyunu kütüphanenize eklemek için hızlı davranın :)


 
  • sporty  (16.10.14 22:16:04) 
[]

jazz müziği yapan izmirli romanlar

www.youtube.com

sizce de güzel değil mi? (şarkı 2.05'de başlıyor)


 
çok iyiymiş


  • anil  (15.10.14 18:51:56) 
süper bence


  • kilimanjaro  (15.10.14 20:12:04) 
[]

kobane direnişine destek verenlere soruyorum

türkiye'den ne isteniyor yardım olarak? yani bu direnişin asıl amacı nedir sizin açınızdan? kobane için türkiye'den askeri harekat talebi mi? ışid'i hükümetin desteklediğini zannetmiyorum, suriyeli muhalifler sonradan ışide katıldıysa bilemem.

ben bir türk'üm ve "yaşasın işıd" gibi söylemlerden nefret eden biri olarak sizi anlamaya çalışıyorum. umarım aranızda cevap veren olur, mevzuyu öğrenmek istiyorum.


 
Trakyaliyim. Suruclu arkadasimla konustum aynen senin dedigin gibi ne istiyosunuz dedim. Turkiye sinira koridor kurarak kuzey iraktaki kuvvetlerin kobani'nin kusatilmamis tarafindan dolasmasina izin vermesini istiyoruz dedi.

Su an o sehrin 3 tarafi kusatma altindaymis tek gecis sansi turkiye sinirlarini arkasina alan bolumden girmekmis. Onlar da sinira koridor kurularak bana gore terorist olan kisilerin ulkemizden elini kolunu sallayarak gecmesini istiyolar. Yani tr den askeri destek istemiyolarmis gurur yapiyolar.
  • kegums  (08.10.14 14:29:18) 
irak ve suriyeyi karistirmis olabilirim simdi emin degilim mobilden editleyemiyorum.


  • kegums  (08.10.14 14:30:10) 
Ben destek verenlerden değilim ama...

Asıl istek "koridor" denen şey. O koridordan Pyd'ye destek gönderecekler. Ne bileyim, savaşmak isteyenler gidecek vs.

Devlet de bunu istemiyor çünkü oraya açılan koridor Pyd ve Pkk'yı güçlendirecek. İnsani yardım zaten yapılıyor. Bombalamayı da müttefikler hallediyor. ABD orayı eninde sonunda bitirecek. IŞID hava saldırısından sonra zaten geri çekilmeye başlamış bugün. Hal böyleyken o koridoru açmak Pkk'yı güçlendirmek demek.

Bizim dingiller(şu an yönetimdeki), "biz asker göndereceksek Işid'le beraber Esad'la da dövüşek mi?" diye sordular abilerine ama onlar onaylamadı. Yani herkes şerefsiz. Herkes çıkar peşinde.
  • otonom  (08.10.14 14:36:15 ~ 14:37:50) 
koridor açılsa ve ışid bunları yine sikse, bu sefer yine eylem yapar bu kürtler.

kürtlerin tam olarak istediği türkiyenin suriyedeki kürtleri kurtarması.
  • dafuq  (08.10.14 14:54:48) 
[]

kuruluktan goz kapaklarim sisti

Burnum alnim da putur putur oldu bu neden kaynaklaniyor olabilir bir - iki gundur boyle ne yapsam? Annem cayli pamuk koyalim gozlerinin ustune diyor ise yarar mi ki?




 
Bi sey alerji yapmis olmasin?


  • instant crush  (07.10.14 10:51:55) 
Yapmis olabilir dmi? Ben bir haftadir yeni aldigim battaniye ile yatiyordum ondan suphelendim olabilir dmi?


  • thracian  (07.10.14 11:09:41) 
[]

babama bilgisayar oyunu tavsiyesi

babam tam bir ikinci dünya savaşı temalı fps oyunu hastasıdır.

call of duty, medal of honor serisinin tüm oyunlarını bitirdi. kendine yeni laptop aldı daha iyi oynayabilsin diye çakal. şimdi oyun bulamıyor dişine göre.


bütün fps oyunlarını sever. ama online olmasın ve mümkünse crysis gibi bilim kurgu olmasın. basit waypoint sistemi olsun (fazla ingilizcesi yok)

şimdiden teşekkürler! (return to castle wolfenstain gibi oyunlar da olabilir)

 
Brothers in Arms serisi olabilir.

ne güzel babaymıs la o öyle.
  • ufukcel  (05.10.14 12:59:04) 
Max Payne
Hilf-Life

serileri olabilir
  • air  (05.10.14 13:18:08) 
max payne tps (arkadan gözüktüğü için) sevmedi. half life'ı da bitirdi opposing force'u da bitirdi ama half life 2'yi sevmedi. eski shooter kültürünü daha çok seviyor quake, doom gibi.


  • thracian  (05.10.14 13:28:30) 
Rise of the Triad
Wrack
Enemy Front
Bilumum A.R.M.A
Bilumum Battlefield
Biraz kurguya kaçsa da Metro 2033 ve Metro Last Light
Tom Clancy oyunları.
Yine fantastik öğeleri bulunsa da oynanış tarzı eski tarz shooter olan Painkiller serisi. Özellikle Painkiller: Black Edition.
Vahşi batıya hayır demiyorsa Call of Juarez serisi (Cartel'i es geçebilirsiniz)
  • sesee  (05.10.14 14:34:53) 
bir ucundan benzese de bir ucundan benzemiyor ama, dishonored diyorum. çok güzel oyundur bir bakın.


  • anil  (15.10.14 18:57:05) 
[]

kredi kartiyla ales ucreti yatirilabilir mi?

Kart vakif-world. Bugun sonmus yanimda hic nakit yok ne yapmam gerekli?




 
  • yue  (01.10.14 10:24:57) 
yatiriliyor osym sitesinden.


  • archely  (01.10.14 10:26:13) 
Supersiniz tesekkurler


  • thracian  (01.10.14 10:29:18) 
[]

termodinamik mevzusundan anlayan biri lazım

www.youtube.com

www.youtube.com

bana şu iki videonun termodinamiğin ilk iki kanunuyla nasıl örtüşmediğini anlatabilecek olan var mı? sonsuz enerji gibi bişey bu ama bir şekilde hala aklıma yatmıyor. gerçekten küçük bir ampulü yakabilir ve telefon şarj edebilir miyiz bu düzenekle?

ve bu harddisk gibi aletlerin içinde bulunan süper güçlü mıknatısların belli bir ömrü mü oluyor (neodyum muydu neydi o mıknatısların adı)

 
videoları uzun geldi izlemedim ama patent ofisleri uzun zamandır con ahmet'in makinası başvurularını doğrudan reddediyorlar.


  • marido  (23.09.14 15:12:20) 
[]

öğretmenlik tercihi yaptım

seçtiğim yerler ile bilgisi olan paylaşabilir mi lütfen?

i58.tinypic.com


 
bu yerlerle ilgili memurlar net forumlarında arama yapabilirsin. orda yaşayanlar tecrübelerini paylaşıyorlar.


  • rectoa  (17.09.14 11:43:52 ~ 11:55:13) 
resim meb interneti ile görünmüyor.


  • optum kib bye  (17.09.14 11:55:07) 
İngilizce öğretmeni olarak 6000 küsürüncü sıradayım. Sınava hiç çalışamadım (özel kurumda öğretmenlik yapıyordum). Yds puanım 91.25 ama işte böyle matematik tarih falan sorduklarında büyük kayıp yaşadım.

4000 kişi alacaklarmış ama belki tercih yapmayanlar, yerleşmeyenler falan derken şubat atamasında ek kontenjanla girebilirim diye düşünüyorum.
  • thracian  (17.09.14 11:58:19) 
yerleri görünce çoğu kişi göt korkusundan buraları tercih etmeyecekleri için öğretmenliğin hayırlı olsun.ben olsam hakkari ve şırnağı daha gerileri yazardım.


  • uykulu_fb  (17.09.14 14:42:51) 
hakkari iyidir gel.


  • entryden sarfinazar  (21.09.14 18:33:51) 
[]

i7 işlemcili yeni laptopa windows 98 kurulur mu?

driverları falan var mıdır bu yeni ekran kartlarının windows 98 için olanı?

ya da touchpaddir, bataryadır falan bunların driverlarını bulabilir miyiz?


 
Büyük ihtimalle Xp öncesi yoktur.


  • osurdum  (15.09.14 15:44:53) 
virtualbox veya türevi bir yazılım ile kullanabilirsin.


  • zam sampiyonu domates  (15.09.14 15:46:52) 
Arkadaşın dediği gibi sanal makine ile daha mantıklı gibi ama illa ki normal kuracağım diyorsan laptop'ın marka-modeline göre sitesinden araştıralım var mı yok mu diye. Ama kendisinin tanıma imkanı yok biliyorsun.


  • osurdum  (15.09.14 15:51:24) 
Verim alamazsin, yazik olur. En basitinden windows 98in 64bit destegi yok. Ram falan da benzer sekilde.


  • she was my baby  (15.09.14 16:38:25) 
[]

İhtiyaç halinde hırsızlık yapabilir misiniz?

Diyelim ki bir afet, savaş ya da benzeri bir olay oldu. tüm sistem çöktü ve açsınız. yanınızda aileniz de aç.

hırsızlık yapar mısınız? bu durumda nasıl bir strateji izlersiniz? hırsızlığı kendinize yakıştıramıyorsanız ailenizi doyurmak için nasıl bir plan izlerdiniz? beyin fırtınası serbest.

kendinizde, ihtiyaç halinde hırsızlık yapabilecek kapasite, veya yetenek görebiliyor musunuz?

 
hırsızlık yapmadan önce güzelce isterim elinde fazladan olan varsa. bulamazsam çalarım tabiki. hayatta kalmak söz konusu.


  • lesmiserables  (13.09.14 15:02:14) 
kimden çalacağıma bağlı.


  • okumus balikci olcam ben  (13.09.14 15:03:13) 
çok çok çok çok uç bir noktada olmam gerekiyor ki o zaman dahi önce farklı yöntemler denerim. elimdekilerle değiş tokuş yapmak gibi. elimdeki her şeyi tükettikten sonra anlaşma yapmaya çalışırım. bunlar da bittikten sonra her insan hırsızlık yapar zannımca. çünkü açlık farkında olmasak da çok ciddi bir sorun ve insanı insanlıktan çıkartabilir.


  • washe  (13.09.14 15:03:47) 
@lesmiserables

etik olmayan bir olaydan önce ahlaki olarak uygun tüm olasılıkları kullanırım diyorsun. güzel bir yaklaşım. peki ihtiyaç halinde bu hırsızlığı yapabilecek cesaret ve yeteneğin olduğunu düşünüyor musun? mesela şu an en yakınındaki bir dairenin kapısının açık olduğunu düşün. kapı açık ama içeride salonda biri uyukluyor. istediğin tüm malzeme mutfakta, salonun yan odasında. ve sen o dairenin açık kapısının önünde bekliyorsun. yapabilir misin?
  • thracian  (13.09.14 15:05:54) 
@okumuş balıkçı olcam ben
@washe

çalacağın kişi senin benim gibi biri. fakat elinde bayağı bir yiyecek var ve takas etmeyi, paylaşmayı reddediyor. kendisi için ileriye dönük olarak saklayacağını söylüyor.
  • thracian  (13.09.14 15:06:58 ~ 15:07:44) 
Ancak asiri kaos ortami ve zaten herkesin hirsizlik, yagma yaptigi gibi bi durumda yaparim tabi. Ki bu durumda toplum ahlaki diye bir sey de kalmamis oluyor.
Guclu olan hayatta kalir.

  • rayde  (13.09.14 15:07:31) 
@thracian

önce uyuyan kişiyi kaldırır yardım isterim. vermezse o adamı etkisiz hale getirip çalarım, etkisiz hale getiremezsem başka birine aynı şekilde yaparım. önce sormak şart.
  • lesmiserables  (13.09.14 15:08:24) 
@rayde

ahlaki olarak çökmüş bir sistemde, size yardımcı olmayı reddeden çok yakın bir akrabandan çalman seni rahatsız eder mi? mesela amcan ya da dayın.
  • thracian  (13.09.14 15:08:50) 
@lesmiserables

yetenek ve cesaret olarak bu işi yapabilir misin? asıl kemik soru bu. yani sormak tabiki medeni bir davranış ama medeni bir ortamda yaşamak sence hayatta kalmak için kullanacağımız yeteneklerimizi köreltmiş olabilir mi?
  • thracian  (13.09.14 15:10:23) 
@thracian

daha önce hiç hırsızlık yapmadım. cesaret var mı yok mu bilmiyorum. o durumda allah ne verdiyse girişirsin zaten.
  • lesmiserables  (13.09.14 15:13:23) 
evet. ama sanırım öylesine birinden çalmam. ve büyük ihtimalle de elime para geçtiği zaman telafi edecek bi şey yaparım.

mesela çocukken sırf hava atmak için bakkaldan cips çalmıştım, en büyüklerinden. sonra pişman olup parasını bakkal amca görmeden kasaya bırakmıştım.
  • nathanieltroy  (13.09.14 15:13:31) 
@thracian

Hayir rahatsiz etmez. Zaten oylesine bir ortamda akrabaligin bir sey ifade ettigini düşünmüyorum. Etseydi, onlar da yardımcı olurlardi.
  • rayde  (13.09.14 15:14:05) 
kişilerin, ihtiyaç duydukları önemli şeyleri çalamam. düşüncesi bile ürpertici. yani 1500 lira maaş aldığını bildiğim, cüzdanında 700 lirası olan bir adamın parasını çalamam. imkansız. ama daha "ortalık malı" şeyleri çalabilirim. direkt olarak birinin ihtiyaç duyduğu şeyi cebinden çalmayıp, ortak havuzlardan çalmak. banka, kumarhane falan gibi.

insanların cüzdanını, çantasını alacak kadar soğukkanlı değilim ama siyasetçi falan olabilirim bence güzel konuşuyom, soygunculuk için yapım çok müsait diye düşünüyorum. ama kim uğraşcak şimdi onunla.
  • pescador  (13.09.14 15:14:17) 
@pescador

çalacağın şey ailen için ihtiyaç duyduğun yiyecek malzemesi ve paylaşmayı reddeden insanlardan çalmayı düşünüyorsun. para geçmiyor zaten öyle bir sistemde.
  • thracian  (13.09.14 15:16:11) 
Zor durumda olmayan, o kiside maddi olarak sıkıntı yaratmayacak miktarda yaparim ailem icin falan. Hirsizlik yapmadan once istemeyi deneyebilirim, her ikisi de ayni derecede zoruma gider gerci. Yapmaya karar veririm ama is yetenek ve cesarete gelince nolur bilemiyorum :D muhtemelen raskolnikova donusurum giderek, elime yuzume bulastirma ihtimalim yuksek. Bu arada, gercekten onemli ihtiyac icin caresizlik durumunda yapilan hirsizligi inanilmaz ahlaksiz bi sey olarak falan gormuyorum.


  • saçdemeti  (13.09.14 15:18:09) 
Hirsizlik yaparim, oyle bir durumda katil de olabilirim. O saatten sonra yasamak icin zaten orman kurallari gecerli olur sanirim. Cocukken birkac kere sakiz caldim, potansiyeli bulurum ama katillik icin referansim yok simdilik.


  • aychovsky  (13.09.14 15:22:42) 
yaparım tabii neden yapmayayım ki? öyle bir durumda kalınca toplum kuralları, kim ne der hissi falan kaybolur. hayatta kalmak, sevdiklerini korumak daha ön planda olur.


  • ufukcel  (13.09.14 15:34:09) 
Doğal afet, savaş gibi kaos ortamlarında (bakmam gereken çocuklarım var) eğer ki temel ihtiyaçlarımı karşılayamıyorsam,çalarım evet. Ama yalnızca hayatta kalmama yetecek kadar. Daha fazlasını değil.

Verdiğin örnekteki stoklayan adamdan ona da yetecek kadar bırakırım mesela
  • old possum  (13.09.14 15:36:54) 
stoklayan falan biri varsa direkt çalarım, 1 saniye bile düşünmem.


  • tuyra  (13.09.14 15:49:58) 
o durumu yaşamadan yapamam demek gerçekçi değil bence. yapılır yani. düşünsene çocuğun aç, ölmesini mi izleyeceksin?


  • xenophobe  (13.09.14 15:50:55) 
avlanarak beslenmeyi denerdim. ama baktım olmuyor, çalmazsam çocuğum eşim açlıktan ölecek, o zaman çalarım. ama çaldığım kişi benimle aynı durumdaysa iş değişir. bilmiyorum ya yaşamadan bu soruya cevap vermek zor.


  • the kene  (13.09.14 15:58:03) 
eğer ihtiyacınından ciddi manada fazlasına sahipse o kurum ya da kişi kesinlikle yaparım. ama gidip birinden çalmam. büyük marketler vs ^_^ neden olmasın ki?


  • exist is pretty  (13.09.14 16:13:50) 
valla ne yalan söyleyeyim adam benim yapacağımı yapıyor o zaman ileriyi düşünüyor ama çalmaya çalışırım koruyabilirse kurtarır koruyamazsa gider elindeki.


  • okumus balikci olcam ben  (14.09.14 03:23:47) 
çalmak tek alternatifim ise çalarım ama hırsızlığın tek alternatif olması çok çok zor diye düşünüyorum.
afet halinde afet bölgesinden uzaklaşarak yardım alabileceğim bölgelere giderdim, gidemiyorsam avlanırdım yani illa hırsızlık yapacaksam doğrudan yemek değil avlanmama yarayacak ve avımı yiyecek hale getirmemi sağlayacak şeyleri çalardım.
hem zaten çal çal nereye kadar? en sonunda bölüm sonu canavarına yakalanıp postu deldirmek var.

savaş hali ise bambaşka. fırsatım varsa savaş alanından uzaklaşırım yoksa zaten yan tuttuğumuzun resmidir, o saatten sonra gözüm hiçbir şeyi görmez. hırsızlık da yaparım katil de olurum.
  • azizakin  (14.09.14 09:34:56) 
[]

bu aralar olacagi soylenen sahaf festivali

Istanbul beyoglu taraflarinda olacakmis ama bilgi bulamadim tam olarak nerede ve ne zaman? Bilgisi olan paylasirsa cok sevinirim, tesekkurler!




 
eskiden gezi parkı'nın girişindeki yerde oluyodu. sanırım bi ara trt'nin oraya bir yere taşındı. şimdi ben de bilmiyorum aslında ya.


  • snape i başından beri tanırım  (10.09.14 16:29:22) 
"Yılda bir kez yapılan Festival, bu yıl 17 Eylül - 7 Ekim 2014 tarihinde gerçekleştirilecektir."

www.kulturkentivakfi.org
  • ezeriko  (10.09.14 16:30:00) 
odakulenin arkasindaki otoparkta oluyor normalde


  • buzzlightyear  (10.09.14 16:30:20) 
kurban bayramını da içine alacak şekilde ayarlanacaktı diye biliyorum.
14 eylüle kadar da üsküdarda sahaflar.

  • denne  (10.09.14 16:34:17) 
Genelde Pera müzesi civarinda oluyor o etkinlikler(Galatasaray'ı geçiyorsun, Tünel'e doğru inerken sağa sapıyorsun vsvs ) fakat tam tarihini bilemiyorum.


  • archely  (10.09.14 16:52:14) 
üsküdar sahilde var bir tane.


  • tiny penny  (10.09.14 17:14:38) 
[]

1000 liraya android telefon

Cok acil fikirlerinize ihtiyacim var tesekkur ederim. Lg g2 buldum 1000 liraya iyi midir?




 
asus zenfone5 geçen hafta aldım yok satıyor tek kelimeyle müthiş.
intel işlemci var 16 gb dahili hafıza.
699 tl. teknosalarda.zaten başka yerde yok.
  • jamswety  (09.09.14 15:00:58) 
moto g 2014 çıkmış. o civarda bir fiyatı olacağı söyleniyor.


  • sutlu nescafe  (09.09.14 15:54:58) 
[]

bu durumda olan kimler var aramızda?

en azından benzer şeyler deneyimliyorsanız, kendi görüşlerinizi, bununla nasıl müceadele ettiğinizi anlatabilir misiniz?

şimdiden teşekkürler.

eksisozluk.com

 
benzer şeyleri düşünen çoktur ama bu yazıda ki kadar hayatına sirayet ettiren yoktur. evet hayat saçma ama bir sokak köpeğini bir daha göremeyecek olmaya üzülmekte bir o kadar saçma.çünkü bir sokak köpeğinin bir diğerinden hiç bir farkı yok.
camus der ki
hayat saçma ve bu saçma hayatı anlamlı yaşamada da bir sorun yok.

ve varoluşçuluk sadece her şeyin biteceğini için kendinizi yiyip bitirin demiyor kendinizi tamamlayın diyor. kendi varlığınızı ortaya koyun, kendi kurallarınızı kendinize işletin ve sonuca varın diyor.
kendi yorumumsa bir şey biteceği için ona başlamamak değil de gerçekten istediği şey o ise ona başlaması gerektiğidir.
  • devcileyin,  (06.09.14 17:05:44) 
Metaforla başlayayım. Benim kendine güvenmeyen bir arkadaşım vardı yurtta kalırken. Sevgilisinin aldatması rüyalarına girerdi, rüyadan uyanarak kalkardı. Ortada da hiç bir şey yok, daha cicim ayları. Adam tuvalete gitse, bunda bir panik, "Eyvah, aldatıyor" diye. En son oda arkadaşım ona dedi ki, "Sen burada panikliyorsun diye ya da paniklemiyorsun diye mi aldatacak o seni. Yooo. Aldatabilir de, aldatmayabilir de. Ortada bir şey yokken niye manyaksın? Hadi seni bir zaman sonra aldatacak olsun. Onun şimdiden mi yasını tutacaksın? Durum olsun, ondan sonra düşünürsün". Kız ondan sonra bir rahatladı, bir rahatladı; ilişkisi de daha sonra farklı sebeplerden bitti. Tabii, adamın aldatıp aldatmadığından hiç bir zaman emin olamayız.

Bu da bana benzer geliyor. Evet, güzellikler solacak, ağaçlar ölecek, sonsuz olan tek bir kişi yok. Entry'de 30 sene demiş, o kadar bile olmayabilir. Eeeee, yani? Ben bunu düşünsem de solacak, düşünmesem de. Ben üzülüyorum diye zaman daha yavaş geçiyor değil. En başta yapıcı bir düşünce değil; oturup panikleyerek ya da "Vah vah" diye düşünerek bir şeyi engellediğim yok. Şu açıdan sağlıklı olabilir, bu şekilde düşünüp kendine daha iyi bakabilir insan. Onun dışında zaten limitli olan zamanı oturup üzülerek neden geçireyim, şuradan 9-8'lik bir şeyler çalayım da keyfimi bulayım. Çürüyeceğim zaman gelene kadar beklerken sıkılmayayım bari.

Bu "üzüntünün 5 aşaması" muhabbeti vardır ya. Daha depresyon aşamasında gibi, kabul aşamasına gelememiş gibi.

Edit: Bir de birilerinin kaybına üzülüyorsun ya. Çok önemli kişiler demeyim de "Eyvah, o da olmazsa, ölürse veya giderse ne yapalım" denilen bazı kişiler için söyleyeyim. Sevgili falan değil de, daha genel. Arkadaş olabilir, bir akraba veya hayvan olabilir. O kadar sıkıntı yapa yapa, kendini gere gere insan o kişi kimse onun gidişinden daha fazla üzülüyor. O kişi ya da şey neyse, gidince her şey tuzla buz olacak, ortalıkta çok büyük toz kopacak, post-apokaliptik ortam oluşacak gibi geliyor. Kafana inecek göktaşını beklerken, bir bakıyorsun daha farklı bir yere düşmüş taş. Ateşin düştüğü yerin sen olmasını bekliyorsun ama bakıyorsun, olmamışsın. Sen ortalıkta kendi kendine cenin pozisyonuna girmiş hala taşın geçmesini bekliyorsun. Üzüleceğimden daha fazlası kadar kendimi sıksam, bana yazık değil mi?
  • aychovsky  (06.09.14 17:07:55 ~ 17:14:58) 
bence insanin ya da genel bir ifade ile bir dunyalinin, bir canlinin olumlulugu ve onemsizligiyle yuzlesmesi bazen boyle dramatik olabiliyor, benim tavsiyem evine bir canli edin, o sana hayat nasil yasanmali ogretecek. pek cok felsefeler yapilabilir ama bir noktada anlayacaksin ki bilincin ne kadar gelismis olursa olsun sen de onlar da sadece birer elementler butunun bir anlik fotografisiniz, karbon siklusunun bir basamagi... eve bir iki cicek, bir tane kedi, sizin butun problemlerinizi cozer, bir deneyin derim. ama kendinizi kapatmayin bu canlilarin ogretmenligini kabullenin, ogrenciligi sindirin.


  • mavicorap  (06.09.14 18:35:26) 
[]

facebook'ta hayvan sahiplendirme ile ilgili en kapsamlı ve güvenilir sayfa

hangisi?

barınaklardan sahiplendirme de olabilir. özellikle köpek üzerine.


 
Haysev. Ben bizzat çalıştım orada, güvenebilirsiniz.
www.facebook.com

  • buff  (03.09.14 22:25:11 ~ 22:25:44) 
[]

şu an metrobüs açıldı mı?

avcılar tarafına yolu düşenler söyleyebilir mi? metrobüs ve yol açık mı şu an?




 
Açık hepsi. An itibariyle seyahat etmekteyim kendisinde


  • dieselsingle2  (03.09.14 16:21:41) 
[]

sokak köpeği türünü tahmin etmek

benim hep beslediğim sokak köpeği var bir tane. siyah-beyaz. tipi de tam olarak şu:

sinembalioglu.files.wordpress.com

resim benim değil, ama aynısı. bunun türünü nasıl buluruz? en azından hangi hayvanın baskın karakteri var, hangi türlerin karması gibi.

bence, sokak köpekleri cins köpeklerden daha sempatik geliyor bana. eğer apartmanda oturmasam direk alacağım hayvanı bahçeme. o kadar iyi kalpli, sadık ki. apartmandan bir yere girene ya da bir araca binene kadar hep benimle geliyor. gerçek sevgiyi insanlardan çok hayvanlarda görmek ne ironik.

 
baktım ama bılemedım. vaktınız varsa barınaklara veya veterınerlere danısabılırsınız.

sokak kopeklerıyle ılgılı fıkırlerınıze katılıyorum, sankı ınsana daha alışık oluyorlar.
  • nickyy  (29.08.14 02:13:41) 
daha sabah gördüm bu köpekten, o da sokak köpeğiydi. Australian shephard a benzetiyorum ben bunları.


  • innerbliss  (29.08.14 09:12:25) 
Cok tatli! Ben de kirma kopeklere asigim. Bunun kulaklari beagle'i cagristiriyor. Suratinda Border collie patterni var ama emin de degilim.

Kulaklar kiriksa, koklama duygulari cok gelismis oluyor, o yuzden av kopeklerine indirgenebilir. Eger cok yuksek enerjiliyse jack russel genleri, eger bir seyi attiginizda getirme gudusu varsa retriever'lar, uzun bacakli hizli kosanlar tazi irki gibi gibi
  • bir varmis bir yokmus  (29.08.14 23:52:18 ~ 23:52:37) 
[]

guardians of the galaxy filmi

14 yaşında yeğenimle gitmeyi planlıyorum, içinde cinsel öğe var mı? interneti araştırdım ama pek bir bilgiye rastlayamadım




 
hayır cinsel bir öğe yok. oldukça da tavsiye ederim bayılacağına inanıyorum filme :)


  • onurkayabasi  (24.08.14 11:59:44) 
[]

3 tane lavuk gelen geçen kızları taciz ediyor

www.istanbuluseyret.com burada istiklal caddesi 1 kamerasında iş bankası önünde oturan 3 tane lavuk deminden beri izliyorum millete sataşıp duruyor. milletin peşinden koşturuyor. önlerinden polis de geçiyor. hiç bir şey demiyor. ne ayak bu elemanlar?




 
bi açtım dağıldılar. sert çıkmak lazımmış demek..


  • calzoncillos  (18.08.14 04:09:15 ~ 04:09:40) 
şimdi gidenler mi? sadece ayrılışlarını yakalayabildim...


  • ucan spagetticanavari  (18.08.14 04:09:15) 
dağıldılar. ben 20 dakikadır izliyorum sinirlendim.

ayrıca bu saatte neden izliyorum onu da anlamadım :)
  • thracian  (18.08.14 04:09:52) 
Onlar hep var abi ya. Yani o adamlar olmasa da o tipler. İstiklal apaçisi işte.

Ayrıca bugün fırtınayı kaçırdın. Mudanya - Kabataş vapuru fırtınada denizde kaldı, ön camı kırıldı, insanlar mahsur kaldı, can yeleği giydiler. Verilmiş sadakan varmış.
  • g man  (18.08.14 04:19:45) 
Welcome to Turkey.


  • ontheroad  (18.08.14 04:25:37) 
eksantrik adamsin thracian, seviyurum seni. keske sevgili sen masada falan filan'a haber verseydin o indiriyor boylelerini.


  • John Finn  (18.08.14 06:33:18) 
[]

istanbulda vapurda fırtınaya yakalanmak istiyorum.

baktığımda en sık ve en uzağa yapılan seferler adalar'a oluyor. fakat bu adamlar habire fırtınada seferleri durduruyor. bu gemiler batar mı ki fırtınada?

özellikle görüşün sıfıra indiği, bol fırtınalı bir zaman olsun diye habire meteoroloji'yi takip ediyorum.

mesela yarın sağlam bir fırtına ülkeye batıdan giriş yapacak. bu adamlar daha fırtına gelmeden mi iptal ediyor seferleri? yoksa bir-iki denemeden sonra mı sefer iptaline karar veriyorlar? ya da merkezden meteoroloji'nin uyarısıyla mı iptal emri geliyor?

mgm.gov.tr

buradan yağmurun yarın hangi saatte istanbula ulaşacağını hesaplamaya çalışıyorum ama fazla da büyük bir fırtınaya benzemiyor. cephe yağışı gibi olacak sanki. bana yarın istanbul'da fırtınanın başlangıç için saat tahminlerinizi de paylaşırsanız çok sevinirim!

 
ne bos duyurular acildi aksam aksam arkadas ya.


  • mayeskuel  (16.08.14 22:55:04) 
neden istiyorsun?


  • eskiden sizofrendim simdi iyiyiz  (16.08.14 22:55:06) 
Tobe estagfurullah


  • balpolen  (16.08.14 22:56:42) 
fırtınalı havada bir vapurda dinlemek istediğim bir müzik var. o yüzden istiyorum.


  • thracian  (16.08.14 22:56:45) 
meteoroloji uzmanı değilim ama fırtına, hele ki iç denizde, gelmeden 1 veya 2 saat önceden görülebiliyordur diye tahmin ediyorum. bildiğim kadarıyla fırtına öyle pat diye aniden oluşabilen bir doğa olayı değil.

ayrıca hayalini yağmurlu, soğuk bir akşamüstü vapura binerek gerçekleştirebilirsin diye tahmin ediyorum.
  • pescador  (16.08.14 22:59:05) 
shutter island izlerken yada bioshock oynarken dinle


  • mayeskuel  (16.08.14 23:00:48) 
al bi tekne açıl bekle hacım


  • neseranni  (16.08.14 23:03:22) 
@pescador tabiiki fırtınalar önceden izlenebilen şeyler ama şiddeti konusunda hala tahmin edilebilirlik düşük. bu yüzden bana fırtına başladıktan 1-2 sefer sonra karar veriyorlarmış gibi geliyor. ayrıca bildiğin fırtına, bolca dalga ve yağmur istediğim için istiyorum bu yolculuğu, müzik melankolik değil pek.

@mayeskuel gerçeğinin yerini tutmuyor onlar. bioshock'a lafım yok ama şöyle adam akıllı güzel bir fırtına çok güzel olurdu.
  • thracian  (16.08.14 23:03:55) 
@neseranni ben adalara şehir hatları yerine ido'ya 7.80 tl verirken başım dönüyor, nasıl tekne alayım :)


  • thracian  (16.08.14 23:04:57) 
@bana her yer cehennem

adalara gidiyorum, okyanusa açılmıyorum. fazla bir olay olacağını zannetmiyorum; olsa bile pek korktuğum da söylenemez. herkesin hayatında ölümle burun buruna geldiği an olmuştur, ölüm bu hayatın en doğal şeyi, korkmaktan çok yüzleşmek lazım :)
  • thracian  (16.08.14 23:12:36) 
manyaklık geliyor ama ben de çok severim. gondol gibi sağa sola sallanıyor. felaket senaryoları yazıyorum kafamdan :)

bu mevsimde zor gibi. mart-nisan gibi oluyo genelde. yağmurlu havalarda in sahile, vapurun gelişinden anlarsın zaten.
  • seksen9  (16.08.14 23:13:52) 
bir kere vapurdan indim ve on dakika sonra seferlerin iptal edildiği anonsunu duydum. yağmurdan yürüyemez durumdaydım ve deniz baya baya dalgalıydı o an. içerde de insanların telaşı, buhar olmuş camlar, hava karardığı için açılan ışıktan dışarısı görünmüyor falan. yani fikir teorikte güzel ancak pratikte çok fena.

yarın da pek yağmur göremedim ama.

edit: sonra neden astronot olmadım.
  • allineed  (17.08.14 00:20:03 ~ 22:27:20) 
123456   « Önceki  Sonraki »
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.