Ekşi Duyuru

iş görür görmesine ama uzun ömür demiyorum ömürlü olmuyor o fiyat aralığında ki ürünler. plastiği bir süre sonra elinde kalıyor. enazından deneyimim o yönde. tuzlu olmasına rağmen Zalman'ın modellerini tavsiye ederim.
eğer üşengeç değilsen 2adet 12cm'lik fan al laptop'unun boyutuna göre alüminyum levha kestir fanları laptop'una göre yerleştirirsen piyasada en pahaliya alacağın üründen bile cok daha verimli olur diye düşünüyorum

hocam inca bi mause um vardı bi daha dedim bu marka hiçbişey almam.
biraz daha bütçeyi arttır şunu al pişman olmazsın
www.vatanbilgisayar.com

trove.nla.gov.au

oralarda olan bir arkadaştan isteyeceksin artık..
bilmiyordum şimdi buradan öğrendim, bir fırsatını bulsam fotokopilerim.

böyle bişi yoktu galiba. sen benzetmiş olmayasın?

özel üni'ye söyleşiye giden bi az ünlü vardı ama... hatta hikayenin sonunda sinemin sevgilisi alper'den dayak ta yiyordu yanılmıosam.

üşenmedim resmini çektim, buyrun:

i42.tinypic.com

@kül

eyvallah. dedıgım buydu.
evet yok mudur bılen eden?

ben bu koseyi okudum, yani evet biliyorum. Ama tam olarak ne sordugunuzu anlamadim.

@Niddleman

demek istediğim mesut yar o köşede yansıtıldığı gibi birisi mi?
yoksa bizim ekranlardan gördüğümüz gibi mi?

Dikkat ettiyseniz birbirine zıt iki karakter var.

taksime dolmuş gidiyor oradan

ben olsam tramvayla ya emınonue gıder yada kabatasa gıderdım oradan fınıkulerle cıkardım taksıme

tramwayla kabataş. kabataştan finükülerle meydan.

adam en hızlı demiş tramvay diyorsunuz. 40-50 dk sürüyor öyle. otobüse veya taksim dolmuşlarına bin.

taksimde ki çalışma yüzünden taksim otobüsleri eminönünden dönüyor ve köprüdeki trafik de cabası. her halükarda tramway daha hızlı..

taksim otobüsleri eminonünden dönmüyor, tarlabaşına kadar gidiyor.

şimdi stv dizisi gibi anasını satim sülüman çakır gittikten sora eski tadı veremedi.ozamanlar izlerdik.

O ilk seri gerçek anlamda beni TV'ye bağlıyordu. Şuan Kurtlar Vadisi'nin yeni bölümlerini izlemiyorum. Tamamen hükumet ortaklı bir senaryo ile ekranlarda diye düşünüyorum. Bazı haftalar ekranlarda gösterdikleri bir kaç gün sonra Türkiye'de oluyor. Kimsede sormuyor aga bu nedir...

evet efsane zaten.

@darknum_

aynen. şimdi youtube'da eski videolara denk geliyorum da, konsey falan. resmen her biri apayrı karakter. laz ziya'nın o konuşmaları. deli erdalın manyak babası. karahanlı ve kılıç ekürüsi... vay arkadaş ya.

tam tersini düşünüyorum. eskiden saçmaydı. şu sıralar efsane. hem müzik, hem hurgu hem oyunculuk olarak. gerçi son bi kaç bölümdür sçmaya başladı gibime geliyor.

kampanyalarından haberim yok, ancak yaklaşık bi 15 gün önce italya'ya a5 zarfın içinde kitap gönderirken ben kargo belgesini doldurmuştum, sonradan ordaki iyi niyetli yetkili abi beni uyarmıştı "bu sadece kitapsa kargo pahalıya patlar, mektup gibi gönderelim bunu" demişti ve bana 5tl gibi bi şeye mal olmuştu. üstelik üzerinde tracking number'da vardı. emin değilim, belki mektup gibi de gönderilmemiş olabilir ama internet üzerinde hem ptt'nin sayfasında ülke dışına çıkana kadar, hem de italyanın posta şirketinde paket ulaşana kadar takip edebildim...

tahmini kaç g'dır?

200 ü geçmez herhalde.

"kayıtlı, küçük paket, yüzey" seçeneği ile gönderin o zaman. dünyanın her yerine 7.75tl'dir 250g'a kadar. internetten spiderin dediği gibi takibini de yaparsınız.

:):)
tayvan gerçek bir ülke bile değil. 2 sene öncesine kadar tayvan konsolosluğu, amerikan konsolosluğunun bahçesinde bir kulübeydi. ülkenin ekonomisi, askeri gücü tamamen amerikanın himayesinde. Çin dediğin ülke ise eğer ekonomi açısından bakıyorsak yaklaşık 5-10 sene sonra bütün dünya pazarını eline alacak.

tmm da çin de insanlar hayvanlardan daha kötü durum da yaşıyorlar çok çalışıp az tüketiyorlar az uyuyolar az yiyolar az her şey az iş çok buna ne diyeceksin

soruyu şöyle mi sorsaydık acaba, acaba amerikan kapitalizmi olmasaydı bugünkü çin olur muydu? sonuçta adamlar amerika'nın ve dünyanın üretim merkezi.

@netadam, "tmm da çin de insanlar hayvanlardan daha kötü durum da yaşıyorlar çok çalışıp az tüketiyorlar az uyuyolar az yiyolar az her şey az iş çok buna ne diyeceksin
" demişsin ama çine gitmiş olma ihtimalini geçtim, çin hakkında objektif bilgin olmadığı belli.

"Mao Zedung tarafından komunist devrim gerçekleşmeseydi, Çin bugünkü durumda olabilir miydi"

tarih okurken şu şöyle olmasaydı ne olurdu demek sorulan en aptalca sorudur.

soruna gelirsem, kim bilir? devrim olmasaydı belki şu an çin bile olmayabilirdi. 1,5 milyar insanı idare etmek, bir arada tutmak, bu insanların besin, barınma, eğitim, sağlık ihtiyaçlarını karşılamak, bunları da yaparken ülke içinde ayrışmayı bölünmeyi engellemek hiç de kolay değil. devrim sonrasında uygulanan baskıcı rejimi sadece komünizme bağlıyorsanız çok safsınız.

yaklaşık 2 milyonluk baskıcı, katı çin ordusunun yüzde 80'i saldırı veya savunmadan çok iç düzeni ve asayişi korumak üzere eğitilmekte ve görev yapmaktalar.

tayvan mevzusuna gelirsek, tayvanı tayvan yapan amerikadır. başka türlü nasıl çinin dibinde askeri üssü ve o coğrafyada piyonu olacaktı. yani tayvan gelişmiş bir ülkeden çok geliştirilmiş bir ülke. amerikanın himayesi olmadan yaşayamaz.

dogru mu degil mi bilmem ama gordugum anda yalandir diyemiyorum. bu bile bence basli basina yeterince kotu.

doğru. bunların adalet bakanı diyor ki, "türkiye cumhuriyetinde türk ırkından olmayanların tek yaşam amacı türklere hizmet etmektir." ve daha neler neler. şimdi yanımda yok kitaplarım.

doğru olma ihtimali var. eğer belgeleriyle ortaya koyabilirlerse şaşırmam.

Doğru olma ihtimali 0. Sitede Zaten herhangi bir kaynak belirtilmediği gibi, Ahmet süreyya nın istiklal mahkemeleri anılarını yazdığı kitapta da böyle birşeyi okuduğumu hatırlamıyorum...

Tarihi saptırma çabalarının başka bir versiyonu!

yetişmen zor olur. film 22:00 da başlamaz büyük ihtimalle. reklamlar meklamlar hele bir de arada 10-15 dk ara veriyorlarsa yetişme ihtimalin daha da zor olur. bir de yolda harcayacağın vakti düşün.

kütüphanenin kablosuz interneti vardır muhtemelen. görevlilere sor.

(bkz: salt galata) gayet güzel kütüphanesi var, bankalar caddesi'nde.

Şifreyi veremiyorlarmış. Sanki torrent kasıcaz. 2 tane masaüstü makine var ama ethernet bağlı. Oradan baktım ama şifreyi bulamadım.

hissetmedim ben bişey- Beylikdüzü

hissetmedim ben bişey-çorlu

hissetmedim-üsküdar

edit: gececi tayfa beylikdüzü omg :D

hissetmedim, beylikdüzü

hissetmedik. fındıkzade

hissetmedim ben bise, erzurum.
ayni fay hatti ustunde ya, ondan diyorum

hissetmedim - bulgurlu

kedidir o kedi.

25 kuruşluk interneti kullanmam deyip kapat neti

böyle saçmalık olmaz :)

İleriki faturalara yansır merak etme, bize 60tl'lik fatura gelmemişti bir ay, gittik sorduk borç filan yok dediler, bizde iyi öyleyse diyip çıktık. Sonra girdi götümüze hehe.

hmmm yeni geçtiyseniz, ttnette ilk iki ay bedava gibi bi şey var. onun gibi bi şey olmasın?

ttnet iseniz tabi...

internet kafede 25 kuruşluk açtırıp unutmuşsundur. o gelmiştir bence .

sanki orada ki her şey yatay biçimde.ağaçlar falan dikkat ettiysen.orada ki insanda yatay çıkmış olabilir.kırmızılıklara bir yorumum yok.

ayrıca suda gölgesi.

öldürse niye oraya kadar sürüklesin ki ? git kenardan at hacı etrafı kirletiyosun hem biraz daha sağa doğru gidip diğer köprünün oraya bakarsanız başka insanlarda var..bu kadar aleni olamaz

karşıda yol kenarına bakarsan bisikletiyle biri bankta oturuyor. görgü tanığının önünde cesetten kurtuluyor olamaz.

ceset falan yok ki, gölgelere bakarsan iki kişi var ayakta duran orda. sırf kırmızı izler var diye ceset tanımlaması doğru değil.

vergi toplama işini aracılara devrene kadar eyaletlerle arası iyi.

arapların kolaylıkla ayaklanıp ayrılmaları diye bir olay da yok bu arada, orayı biraz daha araştırın.

emperyalizm ve imparatorun kökleri aynı bilmem yanlış bir iddia diyenler fark etmiş mi. özü emperyalizm zaten, toprak alma, sınır genişletme...

bir tarihçi olarak kesinlikle karşıyım bu yargıya. günümüzdeki emperyalizm kavramını zaten gelip 16-17. yüzyıllarda aramak sorunlu bir durum.(bkz: anakronizm) eğer bu tarz metodoloji kurallarına takılmam diyorsanız da sömürgecilik kavramından algıladığımız önemli, kültürel bir sömürü yahut emperyalizm yok bunu açıkça söyleyebilirim. karşılaştırmalı bakacak olursak dönemin diğer devletlerinde de görüldüğü üzere hem kendi halkından hem de müslüman olmayan tebaadan ayrı isimlerle vergi alınıyor, karşılığında can güvenlikleri sağlanıyor. bunlar olurken ispanya'da ve avrupa genelinde yahudilere karşı bir antisemitik tutum gelişirken onlara kucak açabilen bir devletten bahsediyoruz. kullanılan terimlerin önemini vurgulamak lazım, günümüzde klasik osmanlı tarihi eğitimi verilen köklü üniversitelerde sırf bu emperyalizm=imparatorluk algısının önüne geçmek için "osmanlı devleti" ibaresi kullanılmakta. bilinmesi lazım ki devlet, klasik dönem adına konuşursak rumeli ve arap yarımadasındaki halklara nazaran esas zorluğu anadolu'daki türkmen halka çıkarmıştır, devletin günümüzdeki emperyalizm düşüncesine yaklaştığı en belirgin nokta budur. bir de bu çok kompleks bir konu dönemlere göre ayrı ayrı ele alınması gerekir sadece genel bir özet bu, istisnai örnekler verilebilir pek tabii.

hala lazım mı

little buzz prank
bu ne demek tam olarak, ne gösteriyor millete

bence little buzz derken uyusturucu kastediyor ve sonra buzz lightyear i gosterince millet kopuyor. Evet komik

Buzz lightyear toystory den bi karakter, do u wanna catch a lil buzz da tahminen "ucmak ister misin/uystrucu ister misin" in argocasi. O yuzden insanlar cok sasiryo drek gelip sordugu icin yani, sora da elinde ne var diyince toystory deki bauzz in oyncaani gosteryo falan ooof amma dertmis saka anlatmak :)

ben güldüm.

gayet komik. polislere sorması da komikti. su kaydırağındaki kadının sinirlenmesi de güzeldi :)

ucuzluğu demeyelim de fiyat/performans.
edit: gerçi türk sitelerini pek denemedim. ne zamandır bu kadar ön yargılı biri oldum bilmiyorum ama go daddy'nin de şanı duyulmayacak gibi değil.

godaddy'nin bolca kuponları oluyor nette. Daha 1 saat önce privacy olmayanından 1.99a domain aldım

itü 24 saat açık.
(kütüphaneye almazlarsa bile, kütüphane binası içinde solda üst katta çalışma alanı var herkese açık)

bahçeşehir'in kütüphanesi var bir de ama orası erken kapanıyor sanırım.
daha merkezi ve daha geç kapanan yıldız var oraya bakabilirsin.

başüstüne.

yok öyle şey yahu. döner istiyorum ama dönmesin gibi. yorumları kapatamazsınız facebook'un anlamı ne o zaman. akrabaları çekmesini istemediğiniz fotoların gizlilik ayarlarını ona göre yapacaksınız, göremezlerse yorum da yapamazlar. başka yolu yok.

malesef her istediğini sunmuyor facebook

twitter normal sartlarda bu bilgileri paylasmaz, cunku bildigim kadari ile turkiye'de bir ofisleri yok dolayisi ile turkiye cumhuriyeti mahkemelerini tanimiyorlar. ha i. melih nasil buluyor derseniz, vallahi ben de bilmiyorum.

Bildiğim kadarıyla senin yaptığın her işlem TTNET sunucularından geçiyor. İşlem saatini biliyorlarsa TTNET'ten öğrenebilirler tahminimce.

Ayrıca (bkz: tor)

@düşünüyorum öyleyse vurun

Melih başkanla diyaloga girenlerin çoğunun bilgileri, fotoğrafları kim olduğu açıkca ortada. Oradan avlıyor.

@sarhosken alinan hesap

İşlem saatininden nasıl öğrenebilirler ki? Sonuçta ortada bi ip yok.

dinsizin hakkindan imansiz gelir. sindikce bu mafya bozuntulu dallamalarin cesareti cogalir. benim canimi esas sikan devletin bu aileye magdur aileye sahip cikmayacagi ve magandanin cevresindeki diger hanzolarin aileyi ileride rahatsiz edecegi gercegi.

hakim küçükken çok çekmiş bu belalılardan belli. şimdi ezilenin yanında duruyor.

haklı bir karar ne olacaktı yani?

millet çeksin kafayı, alsın uyuşturucuyu sonra gözünün önünde çocuğunu öldürmeye çalışsın. allah aşkına başka seçenek var mı? ağır konuşacağım konuşamıyorum.

tabi ki haklı bir karar.

eve giren hırsızları da kafasından mafasından vurmak serbestleşmeli ayrıca.
yok silahlar denk değil, yok arkadan vurdun, yok evinin bilmem neresinde vurdun muhabbeti de ayrı bir saçmalık.

türkiyenin böyle kanunlara ihtriyacı var

bu ülkedeki asıl sıkıntı; tinerci seni vuruyor, tinerci seni kesiyor, tinerci seni öldürüyor ve tinerci ne yaparsa yapsın hapse atılmıyor. içeriyi karıştırır, o olur bu olur diye nezarete bile atılmıyor.

ama sen tinerciyi vurduğunda, ömrün hapislerde geçiyor.

şu yasaları düzeltsinler de, elde silahla orospu çocuğu tinercileri avlayalım.

benim günahsız bir arkadaşımı sadece cüzdanı için öldürdü bu tinerciler.
düzgün yasalar olsa elimde silahla bütün köprüaltlarını dolaşacam.

doğru karar.

emsal olması gerektiğini düşünüyorum.

Utrecht University : Etrafta öyle bir oluşum yok. Chipnik denilen ön yüklemeli bir kart var, ondan alıyorsun. Üniversite içindeki herhangi bir bilgisayardan kendi hesabına girip yazma komutu gönderiyorsun. Sonra da yine üniversitedeki herhangi bir yazıcıya gidip chipnik kartını sokuyorsun, ilk seferde öğrenci numaranı istiyor, istediklerini küçük bir ekrandan seçip yazdırıyorsun.

isveç'te fotokopi makinesi de olan kırtasiyede kitap çektirmeye yeltendiğimizde yalnızca az bi kısmını çekebileceğimizi söyleyip bizi makineyle baş başa bırakmışlardı. makine de göz önünde değildi. yani komple kitap vs çoğaltılması yasak ama adamların beyninde çakallık olayı olmadığından gide gele de olsa pekala edinebilirdik tüm kitabın fotokopisini.

buraya göre aşırı pahalı olduğunu belirtmeyi unutmuşum tabi. kitabı kopyalamak yasal sorunun yanı sıra mali olarak da mantıklı değil pek.

Daha pahalı oluyor bir de yurtdışında fotokopi/çıktı alma, sayfa başı yaklaşık 5-10 katı kadar

Almanya'daki birkaç üniversitede de kimlik kartına yüklenen parayla çalışan fotokopi makinaları gördüm bizzat. Koridorda duruyor bir sürü makina, lazımsa kullanıyorsun. Sıra falan yok yani. Ha parayla fotokopi kasılan bi yer de var, oraya da istersen gdiiyorsun.

sorduğum soruya ben de ekleme yapayım.

japonyada yaşayan bir arkadaşıma sordum. bütün marketlerde fotokopi/fax makinesi varmış. fotokopi sayfa başı 10 yen / 20 kuruşa denk geliyormuş. üniversiteleri bilmiyormuş.

bu şartlarda demek ki en ucuz bizim kendi ülkemiz. vay be ilk defa ucuz olan bir şeye rastladım. duygulandım, gözlerim doldu valla.

o olayın en başıydı (ben öyle hatırlıyorum)

Film birebir gerçek olayları yansıtmıyorki zaten gerçek olayı tam hatırlamamakla bilrikle mekan ve kişiler orjinalinden çok farklı kurgulanmış diye hatırlıyorum.

O olayın sebebide filmin en başında içerideki elemanlardan birinin Nejat İşler'e saati sorduğunu hatırlıyorum (yada tam tersi) o olaya bir göndermedir büyük ihtimalle

o mekana girmeden önceki yemek yeme olayıydı, sonrasında mekana giriyorlardı. 6-7 kez izledim, yine izleyeyim

olayların başıydı

Saati sormanın amacı Nejat İşler'in elindeki ayranı dökmekti sanki. Dökülünce de veletler gülüşüyordu, Nejat da sinirleniyordu.

www.youtube.com

bunu diyorum. filmin sonu değil mi bu

abi filmin sonlarına doğru nejat işler savcıya sormuyormuydu saat kaç diye ve sonra savcının çayı dökülüyodu.

nejat isler tayfasinin olduruldugu kisim savcinin cocuklara sundugu secenekti. isterseniz boyle olur manasinda. fakat cocuklar bunu secmiyordu.

filmin sonunda, son sahnesinde, olayların en başı görünüyor nejat dürüm falan yiyor(arkadaşlarını bekliyor heralde) zibidi gelip elindeki ayranı dökmesi için ona saati soruyor sonra alay eder gibi gülüşüyorlar.

Sonra nejat elindekileri yiyor ve tayfasıyla mekana giriyor. Sonrasındada olaylar kopuyor.

hayır abi rüya falan değil. sadece bir kurgu oyunu, filmin sonunda olayların başından sahne gösteriyor yönetmen. bunu da bütün bu olayların sebebi aslında şuydu demek için yapıyor. sebep ise şu; nejat işler kızla adamın yiyiştiğini görünce feci kıskanıyor. kendi sap tabii. muhtemelen o barzoluğundan ötürü de hep saptı, sap kalacaktı. sonra çift bara girmek için kapının önünden geçerken eleman gayet meraktan(piçlik yapmak için değil kesinlikle) saati soruyor. tabii nejat işler o anda elinde ayran olduğunu fark edince bunu farklı yorumluyor. filmin daha önceki sahnelerinde savcı-çay şakasından anlıyoruz bunu. kıskançlık üzerine bu hadise de tuz biber oluyor, sonrası olaylar olaylar...

japon diyince aklıma hemen Çanakkale geldi.bu konuda da meraklıdırlar.Çanakkale - Şehitlik ile ilgili bişeyler de gönderebilirsin.

mehter saçma geldi ya (:

bugün denk geldim konya japon kültür merkezi yayınları kitaplarını ücretsiz olarak gönderiyormuş (kargo alıcıya ait) içlerinde mevlana'nın mesnevisinden seçme özdeyiş ve hikayeler ve nasrettin hoca fıkralarının japoncası var belki ilgisini çeker. www.jkm.org.tr

Mehteranı youtubeda da izleyebilir. Sadece burada bulunabilen bir şey göndermen daha anlamlı olur.

nazar boncuklu temalı bir şey alın baya hoşlarına gidiyor

ara gülerin küçük bir kitabı var istanbul fotoğrafları olan bence daha güzel bir hediye

gittiğin ehliyet kursu veriyor isteğe göre özel ders. 80 lira filanmış sanırım saati. onun dışında perşembe veya cuma pekiştirme dersleri de olur.

özet: kursu ara bi'.

kursa uyuzum. 120 lira fiyat çekiyorlar.

istanbul/fatih'de korsan taksi bilen varsa mesaj atabilir mi? onlardan ucuza kapatabilirim aslında.

yakala.co yada sehirfirsati.com gibi fırsat sitelerinde bu aralar 2-4-6 saatlik kampanyalar var onlara bakabilirsin.ortalama 2 saatlik eğitim 50-60 tl civarında.
kurs dısında direksiyon dersi almanın söyle bir sakıncası var, araçlarda yolcu(eğitmen) koltuğu tarafında da pedallar olmadığı için yanındaki kişi tehlikeli bir durumda müdahele edemez. sana zor güvenir sonuçta araç sahibi.senin direksiyon becerini, ne seviyede araç kullandığını bilemez

paraya kıy demir bükey akademi, autodrom tarzı yerlerden eğitim al.

artizlik.

bi aksilik olmazsa 2 ay sonra bitecek gibi gorunuyor..

walla bilmiyorum da, 2 ay surmez yani test. iptal et derim. full tarama degil de daha orta taramalar varsa onlarla basla istersen?

valla öyle gözüküyor. 1 gün daha bekleyeceğim olmazsa iptal ediceğim.

fiziksel bad sektör vardır geçmiş olsun. gerek yok taramana kapat gitsin :)

ketıl doğalgazdan daha hesaplı

ketıl direkt suyu ısıtır doğalgazda suyu ısıttığın kap da ısınır ısının çoğu havaya da gider ohoo.

doğalgaz daha ucuz olabilir ama daha uzun sürer gibi. vakit nakittir

aynısını ev arkadaşlarım da yapıyo. çaydanlığı ocağa koyuyolar yarısına kadar doldurup, sonra ocakta unutuyolar, kaynattıkları suyun 3te 1ini anca kullanıyolar vs. vs.

ben ketıla koyuyorum 1 bardaktan biraz fazla suyu, dakika sürmeden kaynatıp işimi görüyorum.

kettle yaklaşık 1500 watt. 1 litre suyu 120 saniye civarında kaynatır.

elektriğin kwh fiyatı yaklaşık 20krş. kdv vergi vs 30krş. diyelim.

1500 watt elektrik harcayan bir cihaz 120 saniyede 1.5 krş elektrik harcar.

ankara.

türkiye'de ise istanbul'u andırıyor ama istanbul'un neresi çözemedim. kuleli tarafları olabilir.

yüzde 99 anadolu yakası bir kere.üsküdar civarı diye tahmin ediyorum.kaynak:götüm.

bin jip desem çok mu klişe olur?

beğenmezsen shutter güzeldi çok.

akmareul boatda

bu biraz "keraneleri kapatalım da vatandaş bizi mi s.ksin"cilik bence. rahat etmesi gereken kesimi rahat ettiriyor ki, içerde huzursuzuk çıkmasın.

-düz adam, ıstanbul.

tabi ki de öyle bir faaliyet olmuyor.

bu biraz da gelenlerin ne yaptıkları ile ilgili. rahat giyinmek rahat davranmak vs gibi şeyleri sıradan vatandaş için takip etmiyorlar, zaten nasıl ve niye takip etsinler. ama iranlı sanatçılara vs baskı uyguluyorlar yurtdışında iran aleyhine propoganda yaparlarsa ya da iran'a ters bir şey yaparlarsa.

kaçan kurtuluyor

Sigorta için; Ailenden alıyorsan sgk gibi birşeyse kayıt yenilemezsen kesilebilir, dönem ortasında öğrenci belgesi isteyebiliyorlar eğer böyle bir durum olursa öğrenci belgesi alamazsın haliyle.

Paso için; bir problem olmaz ama yazın gidebilir

1 liraymış. 6 kolon oynadım. çıkarsa herkeşe benden çay.

karı kız içinse rusça.Tabi çekik gözlü seviyorum diyorsan o ayrı

olabilir. zor bir şey değil. ama bunların ki pek sağlam durmuyor gibi.. al iki örnek daha.

i.imgur.com
i.imgur.com

bence gereksiz. yatmadan film mi seyredilir :D

çekmiyor abi.

bekleyen işlemlerdedir.

evet doğru.öyleymiş demek ki tükkan muhasebe yapınca çekicekler karttan.

dükkan değil banka hesap yapınca koyacaklar. bu arada gitti'den ne aldın? :)

amazon kindle 269 tl ( 100 kaat fazla verdım en az çok koydu)

diğeri de ayakkabı bağcığı :D

istanbuldaysan karaköyde bir dağcılık malzemesi satan yer var. orada bağcık 9 tl. donmaz ve güçlü modellerden.

eksik gedik yok da niye bu kadar kastın anlamadım hocam :) hepi topu 100 metre gidip geleceksiniz.

8-9 yer degistir, once el frenini indir, sonra sinyal ver.
Kalkmadan once aynani kontrol et.

14-15 arasinda hata var.
Debriyaja tam basarken frene bas, dur. sonra 1'e tak. Araba durmadan 1'e takilmaz.

Bunların çoğunu yapmayı unutursun zaten. Bunları unuttun diye de seni kimse bırakmaz. Ben bu dediklerinin %60'ını belki yapmışımdır.

Kalkarken sinyal vermeyi unutma ama.

oncelikle bu kadar kasma hocam, sonucta roket ucurmicaksin, araba kullanicaksin alt tarafi. onun disinda belirtildigi gibi isiklara yaklasirken 1 e almak bana da anlamsiz geldi. yeterli kadar yavaslayinca bosa alip durursun. yesil yanmaya yakin 1 e takarsin. bunlara ek olarak kurstan aklimda kalan ara sira aynalara bakiş at, sagini solunu kontrol ettigini anlasinlar. bir de inerken kapıyı sag elle ac ki arkadan arac gelip gelmedigini gorebilsein.

adımlar doğru ancak bu kadar komplike bir şey gibi düşünme. arabayı stop ettirmediğin sürece kolay kolay kalmazsın.

bir de araba vitesteyken durduğun zaman sakın ayağını debriyajdan kaldırma.

0. arabanın arkasından dolaş, tekerlere bak, tekerlerin havasını kontrol et. sürücü koltuğuna ön taraftan dolaşıp binme.

98 almıştım.

El frenini unut, istop ettir, geri geri gitme.
98le geçmiştim. :)
----
Bizim sürücü kursunun arabaları (getz) hareket halindeyken 1e geçmiyordu. "Durmak gerekirse kısmını" hocayla dene bence.

böyle robot gibi programlayarak yaparsan başaramazsın. doğaçlama yapman lazım

durcaksan 14. adıma gerek yok, yani zaten duruyosan vitesi 1'e almanın hiçbi anlamı yok. kaçta olursan ol o araba, debriyaja tam bastığın sürece durur zaten frene de dokunuyosan. muhtemelen durduktan sonra vitesi 1'e almayı unutmaman için direksiyon hocan böyle bi yol göstermiş ama trafikte bu ciddi anlamda anlamsız bi eylem. 14.adımı sil bence. Bide bu kadar maddelendirmeye gerek yok, sonuçta araba bu farklı durumlarda farklı şeyler yapman lazım. sınav da olsa durum böyle... sadece koltuk, ayna ayarı, kemeri unutma. arabayı da stop ettirme, ha bide sinyallerini vermeyi unutma zaten geçersin. maddeler hiç pratik değil açıkcası, aklını karıştırıp daha da heyecanlandırabilir sınav anında.

www.itusozluk.com
www.uludagsozluk.com

Vitesi karıştırıyorum özellikle. Nereye çekince kaça attığını gösteren bi döküman var mıdır ?

özgüvenli olup heyecanlanmaın. sizinle konuşmak isteyecekler konuşun ve o sırada arabayı sürebilin. tek istedikleri bu. kemer takmazsanız kendiniz ölürsünüz. mal değilsiniz kendi arabanız oluna zaten aynayı ayarlıyacaksınız. ne bileyim koltuk rahatsız ediyorsa ilerde sağa çekip düzelticeksiniz zaten. o yüznde onlara takılmıyorlar. biraz da güler yüzlü olun. onların da dertleri olan ve sıkıntıdan patlamış insanlar olduklarını unutmayın.
ben baya yolun ortasında aynayı düzeltmiş kemeri takmış bir insanım fakat üniversite sınavına girecek çocukları olan o kişilere öyle aydınlatıcı bilgiler verdim ki inerken zaten tebrik ettiler. olay bu yani.
bunu bilmenizin şöyle de bir avantajı olacak aman aynayı kontrol ettim mi aman şunu yapmadım diye ekstra stres olmayacaksınız. başarılar.

standart şöyle

i.imgur.com

boştayken tam 3 ve 4'ün ortasındaki noktada duruyor.

boştayken

yukarı çekersen 3
aşağı çekersen 4

önce sola çekip yukarı çekersen 1
önce sola çekip aşağı çekersen 2

zaten şehir içinde kullanacağın için dörde beşe ihtiyacın olmaz. geri vites de arabadan arabaya değişiyor, mandallı, gömmeli olabiliyor veya görüntüdeki gibi sağ altta olabiliyor.

arabaya bindiğinde dikiz aynasını da ayarla, eğer arkadakiler soru sorarsa geriye dönüp cevaplama, illa göz teması kurman gerekiyorsa dikiz aynasını kullan.

@ocanal

oha. demek ki ben ilk sınavda kalkarken vitesi 3'e atmışım. o anki heyecanla direk vitesi yukarı çekmiştim. öyle aklımda kalmış. debriyajı bırakırken debriyaj resmen ayağımın altında zıplıyordu. bi kaç kere de istop etti araba.

vitesten kaynaklanmıştır di mi?

Vites değiştirirken vitese bakma, direksiyon hakimiyetini kaybetme.

seckane sen de boyle sacma sapan konusucaksan yasama o zaman. Bosuna oksıjen kaybı oluyor sonra.
Ehlıyet alıyosak aldıgımız gun trafıge cıkmayacagız.

susturulamıyorum.

basta biraz susarim, 15-20 dakika oyle gecer. bu surecten sonra bir noktada benim yardirip gidecegim bir konu bir sekilde acilirsa, ondan sonra karsimdakinin vay haline.

iliski konusunda: yep.

Daha çok dinlemeyi severim utandıgımdan ya da uyuzlugumdan değil hakkaten oturup ortada dönen konusmayı dinlemeyi seviyorum ben :D

ikili işlerde de odunumdur uğraşmak istemem, sonuçta bi şekilde boş çıkıyo

bir muhabbete bakarım muhabbet mi diye; bir de konuşanlara bakarım konuşsam mı diye. işte ondan sonra olan olur. konuşkanım, hatta bu konuda eğitim bile verebilirim o kadar yani :)

ben genelde pek konuşmadan sevişmeye geçiyorum.

sakin ve açık havada bana bira verin;geberene kadar dinleyecek kadar tahammül ederim herkese..
şartlar böyle değilse umurumda olmaz

konuşkan ve girişkenimdir. hatta bazen geveze.

ölüm sessizliğindeyim.

direkt soru gelirse cevap veririm. onun dışında dinlerim, fikir beyan etmem. çok iyi bildiğim bir konuda insanlar saçma sapan konuşsa bile benim fikrim açıkça sorulmamışsa hiçbir şey söylemem.

darkredanger ile aynı durumdayım ben de.

çok aşırı. bazen insanların başını ağrıtacak kadar

direkt sokuyorum.

rahat hissetmediğim ortamda konuşmam. kaba olsun, ayıp olsun umrumda değil.

iü merkez kütüphane

alırlar mı içeri? iu öğrencilerine özel değil mi?

öğrenci kimliğin varsa alırlar (iü dışında.)
akbil bile gösterip girebilirsin

öğrencisin değil mi ?

evet öğrenciyim. 1 lira karşılığında alıyorlarmış içeri öğrencileri.

iyi oldu. teşekkürler.

ne bir lirası ya, yok öyle bir şey. şayet öğrenciysen kartını göster direkt alıyorlar. para vermiyorsun. merkez kütüphane için diyorum (iu).

iü merkez kütüphanesi +1
beyazıt devlet kürüphanesine girerken çantanı falan dolaba kilitliyorsun çünkü.
iü merkezin karşısında da orhan kemal kütüphanesi var o da iyidir.

atatürk kitaplığı
para mara almıyorlar.
çanta manta sokabilirsin.
su bile getirebilirsin.

ingilizce öğretmenliğinde celta diye bişi var birde yurtdışı eğitim programı comenius diye bişi var. diğerlerini bilemedim.

internet komple kapatılamıyor mu ki?

paket veri bağlantısını kapayacaksın dostum.

normal şartlarda E72'de mümkün değil neti kesmek. yani wireless'ı kapatsanız bile paket veriden bağlanır direkt. tek sebebi de whatsapp. paket veri bağlantı noktalarını da silerek her bağlanmak istediğinizde tekrar uğraşmanız da bi çözüm ama geçerli bi çözüm değil.

şöyle yapın; netqin mobile guard (veya bu işi yapan bir program) ile whatsapp'ı "kill" edeceksiniz, istediğiniz zaman açacaksınız. sonra işiniz bitince yine "kill" edeceksiniz. kill edilmiş whatsapp nete bağlanamaz, mesaj da alamaz haliyle.

edit: www.whatsapp.com

aynen mobile guard bir çözüm.

bi de benim 5800 da çok çılgın bir yöntem buldum belki sizde de işe yarar deneyin. durum mesajı yazdığınız yer var ya , oraya uzun birşey yazmayı deneyin. ben "bugün günlerden galatasaray" yazmaya çalışmıştım ki program kendi kendini kapatıyor uzun birşey yazmaya çalışınca. mobile guardı kurmadan da geçici bir çözüm olabilir bu da eğer sizde de çalışıyorsa..

"önlerinden geçtiğim yerleri tanıyorum; ağaçlar, taşlar eski yalnızlıkları içinde; ayaklarımın altında yapraklar hışırdıyor. monoton esiş, tanıdık ağaçlar ve taşlar beni aşıyor; garip bir şükran duygusuyla doluyorum; her şey benimle dost oluyor, kaynaşıyor, hepsini seviyorum. oracığa oturmuş, kendi işlerimi düşünürken yerden kuru bir dal kaldırıyor, elimde tutuyor, seyrediyorum. dal çürümüş enikonu, kabuğun zavallılığı bana çok dokunuyor, kalbimden bir merhamet dalgası geçiyor. kalkıp giderken fırlatıp atmıyorum dalı; eğilip yere bırakıyor, doğruluyor, ondan hoşlanıyorum, onu oracıkta bırakıp ayrılmadan yaşlı gözlerle son defa bakıyorum."

knut hamsun - pan sf.44.

kitabın bu kısmını okuduğumda her zaman gözlerim dolar. sözcüğe sığmaz ki dal. yaşayan, ölen birşeydir. hayat vardır, öldüğünde ise toprağa karışır canı.

aynen bulan atsın yollasın bişi yapsın ben de arıyorum ne zamandır, iyi hatırlattın hocam

bugün yatmamıştır, yarın yatar. emekli maaşları ayın tam belirlenen gününde yatıyor haftasonu da olsa resmi tatil de olsa.

@alice practice
hafta sonu yatmaz hocam benim bildiğim.
bence bugün yatar. benim tecrübem bu şekilde..

Benim bildiğim şöyle. Maaş günü cumartesiye denk geliyorsa bir gün önceden cumaya yatmış olur, pazara denk geliyorsa bir gün sonrası pazartesi geçmiş olur.

16 gb kadar çalışır. oradaki hc bir özellik değil high capacity demek. emin olmamakla birlikte 2 gb veya 4 gb sonrası tüm kartlar sd hc zaten. (emin olmadığım kısım kaçç gb sonrası olduğu) sorun yok yani. alabilirsin.

tam tersi olursun.

18 yaşındayım ve ne kadar şirin, sempatik, soğukkanlı, kimseye ses etmeyen, ay canım benim bir insan olsam da bugüne kadar kız arkadaşlarıma karşı babamın huysuz tavırlarının benzerlerini takındığımı anladım kısa süre önce. bildiğin o sinir bozucu, ben bilirim'ci, ironik-sarkastik esprilerle karşısındakini zedeleyen konuşma tarzını benimsemişim zaman zaman.

düşünsene pişmanlığımı şimdi, her biriyle (her biri dediğim de 2-3 tane kız, gerçi ikisini istemezdim, biriyle diyelim) geçirebileceğim bir dolu zaman heba olmuş.

çok ürkütücü bi şey bu. babamla aramız gayet bozuk yıllardır, hiç iyi olmadı yani ben 6 yaşındayken de 16 yaşındayken de pek konuşmaz ve birbirimizden iğrenirdik, bunun farkındayız yani.
ama bilinçaltına işlemiş heralde onun kişiliği, bi süre sonra ona benzemişim.

en azından bunun farkına varabildim. biraz geç oldu ama oldu işte.


senin bahsettiğin olay biraz fazla spesifik olmuş. sen 50'li yaşlarına geldiğinde belki sana komplo kurulduğunu düşünmezsin ama muhabbet kuşlarını kafaya takabilirsin, ne bileyim "biralara çok su katıyorlar biralara.." diye beynini yiyebilirsin. yemeyebilirsin de. ama en azından babanı analiz edebiliyosun, nasıl olmaman gerektiğini görüyorsun. of ne uzun yazdım sabah sabah. işim yok raskolnikov. annemle de babamla da sorunlarım var şu anda, okulu bıraktım, kendi yolumu çizmeye çalışıyorum da bir allahın kulu "oo iyi ediyorsun biladerim" demiyor. çok canım sıkılıyo. sıkılmak anlamında değil, daralmak bunalmak anlamında.

insan genelde kendine dışardan bakamaz, yani babanın kötü yönlerini bilsen de sen de o huyları edinebilir ve farkında olmayabilirsin. Ancak bir çabayla kendine baktığında parça parça farkına varırsın ama değiştirmek mümkün olmaz.

Babanın paranoyası da şu konjuktürde hiç garip değil ayrıca, deli muamelesi yapmayın adama..

Bu yaşta olan bitenin farkındasınız. Merak etmeyin, öyle olmamak için gerekli tedbirleri alacaksınız.

"tek sorun telefonlarının dinlendiğini düşünüyor, kendisine komplo kurulduğunu düşünüyor. kendi adına suç işlendiği gibi." Bu ifadelerle bizlerdeki herhangi bir şüphenin ötesine gidiyor.

Eğer bu şüpheciliği paranoid şizofreninin bir sonucu ise (ki zaten sonucu ya neyse) ve şizofreninin de genlerle taşındığı bilindiği ve siz de onun genlerine sahip olduğunuza göre..tebrikler! Korkmaya başlayabilirsiniz :)

Ama tabi daha detaylı incelemek lazım babayı. Şizofreni sadece bir hipotez. Belki sadece Paranoid Kişilik Bozukluğu'dur. İki durumda da fazla korkmayın. Çünkü babadan oğula genetik geçiş şansı yüksek olsa da %100 değil. Ve olur da sizde de görünürse önce ben gibi psikologlarla temasa geçip sonra erkenden ilac tedavisine başlayın ki ipten kurtulup ortalık yerde gereksiz görünen paranoyalar yapmayın.

genetik akıl hastalıkları genelde anne tarafından geçiyor. korkuya mahal yok.

şu gönderen elemanı takip et, eline yenisi geldiğinde foto falan çekip şov yapacaktır zaten o zaman sen de gönderirsin.

Çok bilmediğim bir konu. Ancak elemanın bahsettiği konu apple'ın kendi sitesinde mevcut. değiştirme şartlarını ne belirler, nasıl bir kıstasları vardır bilemiyorum. vereceğim linkte sağ taraftan "Warranty & Service Pricing" tıklayıp "My iPhone is not eligible for warranty service. What are my service options?" seçeneğine tıkladığınızda model ve fiyat çizelgesi çıkıyor. tabi bu amerika, avrupa için fiyat vs değişik olabilir. yurt dışında bulunan bir akraba, tanıdık varsa danışın gerekirse apple store'dan bilgi alsınlar. bu fiyata yapıyorsa kazancı vardır sevabına uğraşacak hali yok, siz daha uygun fiyata halledebilirsiniz dediğim şekilde. ahanda link;

support.apple.com