[]

turkish fruit

nedir?




 
Aramaya inanalım. Google internetin tanrısıdır. O her şeyi bilir.

www.google.com
  • pichoscosama  (11.07.09 19:30:57) 
bir film.


  • sinema  (11.07.09 19:31:21) 
Ben de merak ettim sen sorunca da,pek bi cevap alamadım.Ne bu yani lokum mu?


  • afush  (12.07.09 11:26:59) 
bulamadım ben de. ingilizce bir kitapta birşeyin tadını anlatırken "turkish fruit" gibi demişler ama sözlüklerde falan yok


  • hayali arkadaş  (12.07.09 13:49:41) 
[]

referans gösterme

şimdi arkadaşlar ayşe'nin "filler ve çimen" kitabında şöyle bi ifade var diyelim.
"fillerin ne kadar büyük olduğu (ali, 2005) çimenlerin ise küçük boyutları (mehmet, 2000) ortaya konmuşken fillerin çimenleri ezmesi hazin bir olaydır"
şimdi ben de bu hazinlikten bahsedeceksem nasıl referans vermem gerekir acaba?


 
referansın kık bin çeşiti var

en yaygın olanları..

[Ayşe, tarih, sayfa] der kaynakçada kaynağın künyesini yazarsın

yada dipnot atar oraya kaynağı ve sayfasını yazarsın..

yine de tam anlaşılır değil derdin..
  • sinema  (11.07.09 19:33:25) 
durum şu ki kitaptaki makale review makalesi haliyle, yazar iki çalışmanın verisini birleştirip yeni bir çıkarım yapmış. benim alıntılayacağım şey ise o çıkarım. Tek başına o yazarı referans gösterdiğimde bu çıkarıma varan çalışmayı da o yapmış gibi görünüyor bilmem anlatabildim mi?


  • hayali arkadaş  (11.07.09 22:09:06) 
[]

istanbulda ücretsiz veterinerlik

sokak kedilerini ücretsiz aşılayan/kısırlaştıran bir veteriner kliniği istanbulda var mı? ya da belediyenin var mı böyle bi hizmeti?
(kısırlaştırma olmasa da olur aşı yeter)



 
beşiktaş'taki yuvam veteriner kliniği çok cüzi bir ücrete kısırlaştırma yapıyordu. 50 tl gibi. ama eğer elinizde birden çok kedi var ise eminim o zaman kolaylık yapacaklardır. sibel veya heval hanım ile görüşülebilir. 0 212 227 29 10


  • yedek ruh  (02.07.09 17:51:35) 
kısırlaştırma gerekli değil aslında. Arkadaşların bahçesine bi anne kedi taşınmış 4 yavrusuyla, onların parazit ilacı, aşısı falan için sormuştum.


  • hayali arkadaş  (02.07.09 21:45:04) 
bugün taksimde galatasaray lisesiniin önünde tam da bu durumla ilgili bi afiş gördüm. aşı hizmetleri ve bişey daha ücretsiz yapılır yazıyodu. sanırım belediyenin, oradan tekrar geçen olursa okuyup yazsın bi zahmet.


  • nesenbilneben  (03.07.09 01:17:37) 
[]

mozillada yukardakiler

saçma bi başlık oldu ama isimlerini bilmiyorum onların.
Hani most visited, getting started, latest headlines diye gidiyo sen yeni şeyler eklemediğinde.

işte onlara yenileri nasıl eklenir diye soracaktım

 
boş alana sağ tık, sonra yeni yer imi.


  • başımıellerimin arasınaalıpdüşündüm  (02.07.09 00:47:44) 
ya adres satırının solundaki ikonu ya da açık herhangi bir tabı oraya sürükle bırak.


  • emrag  (02.07.09 00:48:25) 
görünüm - araç çubukları - yer imi araç çubuğu


  • jamesjersey  (02.07.09 00:49:15) 
ekleyeceğin site açıkken ctrl+d'yi de deneyebilirsin.


  • kirk karaktere sigmayacak adam  (02.07.09 01:40:28) 
[]

ayın halleri?

ayın hangi gün hangi halde olduğuna nerden bakılır? (babaanne takvimleri dışında)




 
  • bryan fury  (29.06.09 14:59:33) 
güzel siteymiş, aradığım tam böyle birşeydi.
türkiye için de geçerli olup olmadığının sağlamasını bu gece yapacağım.

  • hayali arkadaş  (29.06.09 15:04:53) 
[]

saçları hızlı uzatma

saçlarımı 15 yıldır falan hiç kestirmiyorum çok nadiren üçlarından bir iki santim aldırmak dışında. Çok uzasınlar istiyorum ama belli bir uzunluktan sonra daha fazla uzamıyorlar. "Şunu kullandım saçlarım topuklarıma değdi" diyen var mıdır?




 
Kesinlikle sarımsak ve biberiye yağı diyorum. Aktardan alıp saçlarına sür, 30 dakika bekle. Zeytinyağlı sabunla yıka. Ben hep böyle yapıyor ve saçlarımın dökülmesini de önlüyor. Biberiye yağı kan akışını hızlandırıyor ve saçın uzamasını sağlıyor.


  • miss is cat  (28.06.09 20:33:18) 
kazıtırsan hızlı uzar.bi de su uzatıyor saçı diye biliyorum.bol bol yıkamayı dene derim.


  • rnks  (28.06.09 20:35:51) 
miss is cat- tarif süpermiş. peki uçlarına mı diplerine mi süreceğim, nemli saça mı kuru saça mı ve hangi oranlarda? bir de sarımsak kokusu saçtan çıkıyor mu?

rnks- ben de tam tersi yıkadıktan sonra taramak kırılmasını kolaylaştırıyor diye her gün yıkamıyordum saçlarımı. ama deniz uzatıyor orası kesin.
  • hayali arkadaş  (28.06.09 20:45:15) 
yılan yağı saç dökülmesi için sanırım. uzaması ile ilişkisi yok.
enteleyi biliyorum ama çok pahalı olduğunu da biliyorum.

  • hayali arkadaş  (28.06.09 22:28:11) 
beslenme şekliniz de saçın uzamasında etkili bir faktör.


  • luin 41  (28.06.09 22:35:21) 
10 gr. entele kullanarak yapacağın karışım sana 2 ay civarı yeter,
10 gr. entele: 10-15 tl. arası.
oldukça da etkili bir çözüm.
  • arigold  (28.06.09 22:49:39) 
denize gir bolca, ise yariyor diye duydum.


  • samfisher  (28.06.09 23:36:26) 
komik gelebilir ama... pirinç pilavi yiyen insanin saçı daha çabuk uzarmış


  • kakoy  (28.06.09 23:48:05) 
yılan yağı uzatmasına uzatıyor ama bende mesela egzama türevi bir hastalığa sebep oldu ve hala geçmiyor... herbal care diye bir ürün var 2 aydır falan kullanıyorum internetten sipariş ettim ödemesini de kapıda yaptım netten aratırsanız "hc saç bakım" diye bulabilirsiniz. bayağı bir memnunum yani..


  • jeanne hebuterne  (29.06.09 00:25:09) 
pirinç. (bkz: uzakdoğu)


  • turkish tekila  (29.06.09 02:29:36) 
entelenin kanser yaptığını biliyor musunuz?
kafanıza sürdüğünüz yağların saçlarınızın köklerinin nefes almasını engelleyip uzun vadede saçlarınızı dökeceğini ve alerjilere sebep olacağını biliyor musunuz?
gidin vitamin falan için... aptal saptal kocakarı yöntemlerine başvurmayın
  • ilse  (29.06.09 02:44:25) 
saç ağırlaşmaya başlayınca dökülüyor, ölüyor yani. her saçın da bir ömrü varmış. belgeselini izlemiştim. saçınız ne kadar çok uzarsa o kadar çok azalacaktır, dökülecektir ve yenisi çıkacak büyük ihtimalle. yeni çıkanlar da kısa olacak tabi :)
kuaförüm ayda bir, bi cm kestir saçını, hem sağlıklı olur hem de daha çabuk uzar demişti. doğru demiş, sürekli kestiriyorum ve daha da uzuyor.

  • aithra  (29.06.09 10:52:33) 
15 senedir saçını kestirmeyen bir insana "kazıtırsa hızlı uzar" demek de şahaneymiş.


  • coffee and cigarettes  (29.06.09 11:36:12) 
(bkz: biotin)


  • clementine  (29.06.09 12:14:04) 
tüm cevap yazanlara teşekkür ederim.
*entelenin zehirli olduğunu biliyorum ama kanserojen olduğunu hiç duymamıştım, neyse zaten kedili eve zehirli bişey sokmak da çok akıl karı değil. Ama yağların kafa derisinin nefes almasını engellediğini falan zannetmiyorum en azından tamamının. Kına ile ilgili de öyle söylerler hep, biraz kuaförlerin uydurması gibi gelir bana.
*yılan yağı sürüldüğü anda saçlarımı yere değdirecekse bile kullanmak istemem, hayvanları kozmetik amaçlarla katletmek hiç doğru gelmiyor bana.
*sanırım uzamayan saçlarda sorun şu; belli bir uzunluktan sonra kırılıyor ve ucundan kopuyor. Yeni saçlar da çıkıyor ama yazıldığı gibi kısa. her ay 1 cm kestirmek en iyi çözüm ama maalesef şimdiye kadar 1 cm kesmekle yetinen kuaföre rastlamadım, en az 5 cm kesmeden rahat etmiyor kuaförler.
*vitamin...tamam. Ama hangi vitaminler ki? E mi? Ve de ne formda?
*Pirinç iyiymiş.
*HC'nin reklamını görmüştüm ama emin olamamıştım, demek fayda görenler varmış.
  • hayali arkadaş  (29.06.09 14:38:11) 
hayali arkadaş, vitamin olarak biotin almalısın 5,000 mcg kadar. Medobiotin (34 tl)var eczanelerde satılan. Bir de yanına folik asit al. Folbiol (1,5 tl) ismi. İki kutu da sana 2 ay yeter. Kimilerinin saçını 2,5-3 cm uzatıyor ama benimkini 2 cm uzattı. Bunların hepsi b vitaminidir bu arada.

Kuaföre gitmene gerek yok bence, milim milim alıyorum ben uçlarından çok kurursa. Isıtılmış zeytinyağı kürü iyidir, bir de şampaunına iki yemek kasığı bal katarsan saçların yumusacık olur.
  • clementine  (29.06.09 22:54:19) 
[]

meyhanelerdeki beyaz peynir

pazarlardaki, marketlerdeki peynirlerin hiçbiri meyhane peynirleri kadar güzel değil. Meyhaneciler nerden buluyor o yumuşak, yağlı, tuzlu beyaz peynirleri?

istanbul-avrupa yakası-fındıkzade


 
alkolün etkisidir bence o kadar güzel hissetmeniz=) büyük marketlerde deneyerek bulabilirsiniz onun gibi bir peynir. tadına bakabiliyorsunuz açık peynirlerin..


  • dambil  (28.06.09 18:49:16) 
rakıdır o rakı.


  • arigold  (28.06.09 18:50:30) 
ayrıca astoria'da gurme market var; okko.

fiyatlar tuzludur ama orada milyon çeşit peynir tadabilirsin.
  • arigold  (28.06.09 19:19:49) 
siz rakı diye esrar içmediğinize emin misiniz? benim içtiğim rakılar tad alma duyusunu pek değiştirmiyodu.

ama sorun şu; markette tadınca "ah evet bu" diyorum, eve getiriyorum alakası yok o peynirle.
  • hayali arkadaş  (28.06.09 19:39:03) 
ezine koyun-inek karışık peyniri. yalnız koyun sütü oranı daha fazla olacak.


  • egilincecataligozukmeyenentelmuslukcu  (28.06.09 19:54:41) 
doğru cevap verilmiş ama tekrarlayayım, kesinlikle koyun peyniri. rengi hafif sararmış olanları daha iyidir. marketlerde de bulunur ama peynircilerde daha kalitelisini bulabilirsin.


  • gaia  (29.06.09 00:27:23) 
kırklareli peyniri alın, yarım yağlı ya da karışık :)
kızılelma caddesindeki itimata (kapanmadıysa) bi sorun.

  • aithra  (29.06.09 11:00:46) 
markalı, paketli peynirlerde pek bulunmuyor. bakkal peynirinden şaşmam.


  • cereal killer  (29.06.09 11:26:54) 
markalı ambalajlı peynirlerde o tadı bulamzsın. hepsi fabrika ürünü oldugunda ya süt tozu içerikli ya da yagı alınmıs sütten imal edilmekte. 15-20 kiloluk tenekelerde mandıra peynirleri satılır ki bunlarda zaten restoranlara özel getirilir cogu. piyasa da bulmak oldukca güz. ama tam yaglı ezine peynirinde o tadı biraz yakalayabilirsin


  • h.roark  (07.07.09 21:07:32) 
[]

antibakteriyel sabunlar

antibakteriyel sabunlar (protex, activex) yüz yıkamak için uygun mudur? (her gün yüz yıkamak anlamında)




 
Zamaninda sivilceli bir ergen iken Protex kullanirdim, sonradan biraktim, sanki biraz asindiriyor gibiydi.


  • msb  (27.06.09 20:10:13) 
hiç bişi olmuyo ben yıkıyorum banyoda protexle. bugüne kadar bi zararı aşındırması falan olmadı. ama illa yüz için özel bişi istyosan clean and clear in mor kutuda 4 ya da 5 liraya satılan kuru sabununu tavsiye ederim siyah noktalara vs. ye bire bir.


  • rentts1  (27.06.09 20:30:27) 
cildin üzerindeki yağ tabakasını yok edeceği için kışın günlük kullanımı banko zararlıdır.


  • yirtik fani  (27.06.09 22:36:45) 
alakasız ama traş köpüğünden 10 kat etkili bana göre.


  • radikalherif  (28.06.09 02:17:59) 
[]

matkap nasıl kullanılır?

Duvara bi kanca takmam gerekiyor. Daha önce matkap kullanmadım. Büyük bir faciaya sebep olma ihtimalim yüzde kaçtır? Geri tepip insanın elinden falan fırlar mı bu alet?

Bi de bi inceliği bir kuralı falan var mı bu matkapla delme işinin?


 
aramaya inanarak "matkap nasıl kullanılır" şeklinde google a sorsanız. bir sürü sonuç çıkıyor hatta video da var.


  • lejant  (23.06.09 10:28:07 ~ 10:28:36) 
anlatım
www.gelen.org
ingilizce video
www.gelen.org
  • prodeq  (23.06.09 10:36:21) 
Takacağınız kancanın öncesinde açtığınız deliğe bir dübel takılır genelde.

Çok önemli bir husus da şu, deleceğiniz yerden elektrik kablosu geçmediğinden emin olun.

Temizlikle ilgili Küçük bir detay, eğer ortalığın batmasını istemiyorsanız yanınızdaki biri elektrik süpürgesini sizin deliği açtığınız yerin hemen altında çalışır vaziyette tutsun. Tozlar direkt oraya gider, ev mümkün olduğunca az kirlenir.
  • pul  (23.06.09 11:08:04) 
elektriğe ek olarak su borusu da geçmesin, deliniyor. su borusu falan delinirse elinizdekinin elektrikli bir alet olduğunu da unutmayın


  • mermaid  (23.06.09 14:52:56) 
[]

house md ile ilgili internet sitesi

lostpedia gibi bir site house için de var mı?




 
house.wikia.com

housewiki.fox.com

tabi lost kadar teori içermediğinden pek dolu değil.
  • edip  (22.06.09 02:38:30) 
  • bluepea  (22.06.09 23:46:02) 
[]

balkon için minder

Balkona yere konulabilecek, su geçirmeyecek, çok çabuk kirlenmeyecek ve ucuza satın alınabilecek ya da yaptırılabilecek ne tavsiye edersiniz?
(istanbul fındıkzade)



 
kadıköy çarşıda minderci var fiyatları pazarlık ederseniz istediğiniz tür kumaşa diker yapar. veya kumaşı filan kendiniz alır yorgancılara giderseniz onlar daha da uyguna dikerler.


  • emininsel  (21.06.09 18:35:26) 
su geçirmeyecek olanlar ya sentetik deri yada naylonumsu bir kumaşa sahip olanlar olabilir ki ikisi de bu sıcakta fena halde terletir.


  • hia  (24.06.09 21:23:51) 
[]

kan beyin bariyeri

lipidde çözünen tüm maddeler kan beyin bariyerini geçebilir mi?




 
luminali gecer, ama bazilarini geri cikaran proteinler var. (p-glycoprotein/mdr1 mesela) (bkz: efflux pump)

kaynak: www.biomedcentral.com
  • bunubenyazdim  (19.06.09 07:22:33 ~ 07:30:34) 
[]

giysi saklama

kışlık giysileri kaldırırken böceklenmemesi güvelenmemesi için ne yapmak lazımdır?
lavanta falan koydum elimin altında o vardı, bir de naftalini biliyorum başka birşey lazım mıdır ve naftalinle kafuru aynı şey midir?



 
marketlerde güve kovucu bi şeyler satılıyor direkt onlardan alıp koysanız bence daha kesin bi çözüm olur. işe yarıyor çünkü o aparatlar gerçekten de.


  • inkey  (17.06.09 03:53:24) 
vakumlu torbalar var. elbiseleri icine koyup kapatiyorsun. elektrik supurgesi ile havasini cekip sakliyorsun. iceride hava hemen hemen kalmadigi icin de hicbir canli yasayamiyor.


  • ergecsenturk  (17.06.09 09:58:22) 
[]

neden yüksek sesli müzik?

Dayım yıllardır böyle pop çalan, insanların dans ettiği falan bi bar işletiyo. Şöyle söyleyim üç kat yukarda büfede duran kadehler birbirine çarpıyor sesten.
Hadi dans etmeyi geçtim belki dans eden insanlar müziği maksimum sesle duymak istiyordur ama dans edilmeyen yerlerde de insanların birbiriyle konuşmasını engelleyecek kadar yüksek sesle müzik çalındığına tanık oluyorum.
Hakikaten dans etmeyeceklerse bile bu kadar yüksek sesli müziklerden hoşlanan insanlar var mı? Bir rahatlama falan mı yaratıyor insanlarda benim haberim yok.


 
rahatlama olabilir, belki de müzikten başka hiç bir şey duymama isteği.


  • noluyor  (14.06.09 17:25:27) 
insanı havaya sokması.yükses sesli bir bara girdiğinizde einiz ayağınız oynamaya başlar.rock ise kafa salanmaya :)
en önemlisi de hatun kısmının müziği duyunca hobaaa konumuna gelip ortamı ve de seni coşturması.rakıların biraların bilumum içeceğin tepsi tepsi gidip gelmesi ortamın sahibinin bir köşede ellerini ovuşturması vs vs...

  • ground  (14.06.09 17:29:56) 
ama insan karşısındakiyle konuşamıyo ki, nasıl konuşuyosunuz hatunla falan o gürültüde?
işte ben de şunu anlamıyorum, hem insanın elini ayağını kıpırdatacak hem de karşısındakini duymasına izin verecek desibeller var gördüm ben onlardan. Hem ortamın sahibi de daha az elektrik parası öder. Neden ille de kimsenin konuşamayacağı kadar yüksek ses?

  • hayali arkadaş  (14.06.09 17:58:36) 
bildiğim kadarıyla yuksek ses adrenalin salgılanmasına sebep oluyor


  • zapake  (14.06.09 18:13:17) 
amaç zaten karşındakiyle çok fazla diyalog kurdurmamak. ne kadar az konuşma o kadar çok içki, o kadar çok para demektir mekan sahibi adına.


  • teritori  (14.06.09 18:18:39) 
adrenalin salgısını yükselten ama uzun vadede duyma sorunlarına yol açan şey bi bitki ya da ilaç olsa hemen zararlı uyuşturucu ilan edilirdi.


  • hayali arkadaş  (14.06.09 18:54:28) 
yüksek müzik alkol gibi hafif zihin bulanıklığı etkisi yapıyor. ve alkol kullanımını da artırıyor. kişi kısık müzikli bir yerde, yüksek müzikli yerde içtiğinden daha az içki içer. kluplerin filan düzeni bu. kişiler arası diyalogu engelleme amaçlı yapıyorlar zaten. insanlar kendi aralarında, kendi sohbetleriyle eğlenemesin, diyalog yaşanmasın ve konuşulamadığı için paso içilsin. zaten mantığı bu.


  • cereal killer  (14.06.09 19:39:34) 
bu, bir stratejidir.

canlı renkler ve yüksek sesli müzik insandaki adrenalini artırır. kişi yiyeceğini yiyip içeceğini içip bir an önce gitme isteği duyar. böylece müşteri sirkülasyonu olur. işletme kara geçer.

öte yandan, genelde alışveriş merkezlerinde hafif bir müzik çalar. burada amaç müşteriyi mayıştırıp olabildiğince uzun süre orada tutmak, tüm vitrinlere bakıp tüm mağazalara bir uğramasını sağlamaktır. ki, alışveriş merkezleri insanları rahatlattığına inanılan gri, krem rengi tonlarında dizayn edilir.

yani, insanın yemek yiyip gitmesini istiyorsak canlı renk ve yüksek sesli müzik kullanırken, zaman harcamasını istiyorsak hafif müzik ve açık renk kullanırız. bu söylediğim dans edilen yerlerde de tam anlamıyla olmasa da geçerlidir.
  • ne bok yedim ben  (14.06.09 20:05:17) 
yazılanlardan şu anlamı çıkarıyorum
1. Yüksek sesli müzik müşterinin değil işletmecinin çıkarına hizmet eder
2. Yüksek sesli müziğin müşterinin çıkarına hizmet ettiği durumlar sıradışı ve hatta patetik durumlardır.

Yani aslında çok az insan seviyomuş bu kadar yüksek sesle müzik dinlemeyi. Buna sevindim.
  • hayali arkadaş  (14.06.09 22:53:38) 
[]

kulaklık önerileriniz

mp3 playerıma verdiğim paranın en az 10 katını kulaklıklara verdim. Hepsinin bir şekilde ya kulaklık kısmı parçalanıyor ya da kablo temassızlığı sonucu çöpe atmak zorunda kalıyorum. Parayı kıyıp kaliteli kulaklıklar aldığım da oldu ama onlar da nerdeyse diğerleri kadar kısa ömürlü oldular.
var mıdır güzel, sağlam ve çok çok da uçuk fiyatlı olmayan bir kulaklık tavsiye edebilecek olan?



 
CREATIVE EP-50 9,37 TL ~~> dizüstü, mp3 çalar, telefon istediğin yerde kullan...
tek bir arıza, kablo kırılması vs. sorun ile karşılaşmadım. fiyatına bakma çok güzel kulaklık...

CREATIVE EP-430 58,33 TL ~~> üstteki önerimden tek farkı kulak içi oluşu.. müzik dinlerken uyuyup kalsanda kalktığında kulaklığın yarattığı işkenceyi bu üründe yaşamıyorsun..

2'sinide kullanıyorum fakat ilk önerimi dikkate almanı isterim.. (Y) ha birde creative'den şaşma...
  • synche  (13.06.09 03:40:02) 
özensiz taşımalarda meydana gelen kablo hasarına karşı sony'nin kendi yuvarlak kutusunda kablo sarma mekanizması falan da olan modwellweri var. 5 yılı aşkın süredir aynı mekanizmayla kulaklık kullanan tanıdığım var. hala taş gibi çalışıyor kulaklıklar. ama modelini söyle dersen aklıma gelmez :|


  • bloodorbloom  (13.06.09 04:44:18) 
sennheiser cx300 kullanıyorum gayette hor kullanıyorum mp3 playerın etrafına sarıyorum cebimde karmakarışık duruyo orasından burasından dış lastigi koptu ama hala taş gibi çalışıyor. 1.5 yıl oldu alalı.


  • rurouni  (13.06.09 05:17:31) 
Ben de aynı sorundan şikayetçiydim, Sennheiser CX300-II Precision önerildi, gittim baktım bağlantı noktaları gerçekten başarılı, uzun süredir kullanıyorum, oldukça memnunum.


  • paranormal  (13.06.09 10:11:08) 
kullanımada bağlı biraz. philips she-2550 modelini kullanıyorum 4 yıldır. her gün enaz 1-2 saat dinledim 4 yıl boyunca fakat kulaklıkta birkaç yerde aşınmalar ve üzerindeki süngerlerin kaybolmuş olmasından kaynaklanan küçük eksiklikler hariç sapasağlam çalışıyor. philips kulaklıkların en büyük sorunu L şeklinde girişi olan kulaklıklardaki temassızlık sorunudur. zaman zaman kulaklığın birinden ses gelmez falan filan. dikkatli kullanınca pek sorun yaratmıyor. 4 sene boyunca mp3 playerin etrafına sararak kullandım.
ses kalitesi istiyorsan alma basslar aşırı zayıf. tizler idare eder. extra basses yazıyordu kutunun üzerinde birde umarsızca. creative ep 430 bir arkadaşım kullanıyor oldukça sağlam ve kaliteli ses veriyor şiddetle önerebilirim. fiyatıda kendi ayarındaki diğer markaların ürünlerine göre oldukça hesaplı.

  • cura ut valeas  (13.06.09 10:17:22) 
westone um serisi bir IEM'i yıpratmak için epey kasmanız lazım. biraz tuzlu lakin fiyatları. bir de ses karakteristikleri size hitap etmeyeibilir. klipsch custom, shure se serilerine bakmanızda da fayda var.


  • boshi  (13.06.09 12:30:17) 
Kulaklık çok başa bela cidden. Ne alırsanız alın eninde sonunda aynı sorun olacaktır. Bu nedenle ben yeni bir kulaklık aldığım zaman kablonun kulaklıklarla ve jakla birleştiği noktalara çok az silikon damlatıyorum. Emin olun çok daha sağlam oluyor.


  • johan sebastian  (13.06.09 13:55:07) 
[]

şarjlı el süpürgesi

tavsiye edebilecek olan var mı? gırgırdan daha iyi performans göstersin en azından.




 
fakir rct 108 turbo


  • cedilla  (11.06.09 02:31:02) 
Dyson DC-16 var bende cok kuvvetli


  • rich peach  (11.06.09 02:57:00) 
arzum AR-424. çekiş iyi, şarjı da çok gidiyor. annem memnun.


  • surprise  (11.06.09 09:26:03 ~ 09:27:43) 
arçelik'in elxs-316 tr gst modeli var. süper.


  • co2s2  (11.06.09 09:29:47) 
hangisi olursa olsun şarjlı el süpürgesi önermiyorum gerçek bir temizlik için.ha öyle ana temizlik değilde hergün koridoru vs şöyle bi temizliyim diye alıyosanızda onun yerine vileda alın hem daha ucuz hem daha temiz.şarjlıların kendilerine faydaları yok bence


  • i like dance and i like romance  (11.06.09 09:56:31) 
kedi-köpekli evlerde, şarjlı süpürgeler, normalde makineyi monte etmeye üşeneceğiniz, ama tüylü durumların kurtarıcısı oluyorlar.


  • cedilla  (11.06.09 12:08:59) 
evet benim de derdim kedi tüyü ve saksı toprağı zaten. koca elektrik süpürgesini üç tane tüy için salona taşımak çok zor oluyor.
sinbonkinden verdi kardeşim bana, gırgır bile daha iyi topluyor çerçöpü.

  • hayali arkadaş  (11.06.09 12:18:36) 
biraz pahalıdır ama en iyisi black and decker dir.
www.blackanddecker.com.tr

  • tathar  (11.06.09 22:32:01) 
[]

çiçek dürbünü-kaleideskop

nerden bulunur? hala satan bir yer bilen var mı?




 
ben bugün d&r'da gördüm mesela


  • passion rules the game  (11.06.09 01:20:01) 
tahtakale'de büyük bir oyuncak mağazası var, hatta iki şubesi var tahtakale içinde. üç ay önce o mağazanın büyük olanından oldukça kaliteli bir tane almıştım.


  • nickini vermek istemeyen suser  (11.06.09 02:06:03) 
@ passion rules the game: hangisinde gördün? gidip bakayım.
@nickini vermek istemeyen suser: tarif edebilir misin yerini? oraları epey biliyorum çıkartamadım.

  • hayali arkadaş  (11.06.09 02:14:34) 
büyük olan oyuncakçı iki katlı, direk meydana bakıyor. küçük olanı ise onun hemen arka sokağında, biraz ileride kalıyor. oranın en büyük oyuncakçısı olması lazım, birilerine söylerseniz gösterirler sanırım.


  • nickini vermek istemeyen suser  (11.06.09 02:41:59) 
eğer ankara ise panora'daki. ama d&r'lar fix sanırım büyük olan tümünde vardır.


  • passion rules the game  (11.06.09 09:59:49) 
kendiniz kaleydeskop yapabilirsiniz, biz bi topluluk olarak yapmistik cok da guzel olmustu, google da aratınca sole bisey cikiyor;

www.biltek.tubitak.gov.tr
  • tehanu  (11.06.09 10:33:26) 
[]

çıktı almak

ebook makale falan takriben bi 2000 sayfa kadar çıktı almam gerekecek. Bu işi en ucuza nerede yaptırırım (istanbul-avrupa yakası)




 
mecidiyeköy'de alfa fotokopi var. meydandaki hamurabi'nin yanındaki aradan girince, hemen sağda bir iş hanı var. o iş hanının en alt katında hangi dükkana sorsanız gösterirler.sayfası 35 kuruştan çıktı alıyorlar. 50'den falan kapı açmaya çalışırlarsa 'öğrenciyim abi. gözünü seveyim yap bir şeyler, müdavimin olurum yeminlen' tarzı yakarışlar sonrası 35' e kuruşa halletmiştim olayı ben.sen de dene.


  • fade out again  (08.06.09 21:20:24) 
gerçi avrupa yakası demişsin ama bazı kırtasiyeciler bilgisayarı fotokopi makinesine bağlayıp fotokopi parasına çıkarabiliyorlar.
ama avrupa yakasında nerede var bunlardan bilemicem.

  • hicazkar  (08.06.09 21:45:28) 
besiktasta bin tane ozalitci fotokopici var
uno, zeki, necdet en bilinenleri ve en pahalilari, onlar disindakilere gidip pazarlik yapin..
uzay vardi sonmez kirtasiyenin yaninda ucuzdu yanilmiyorsam
sokak aralarinda falan da var..
  • cisterna  (08.06.09 22:47:12) 
yine mecidiyeköyde çevre hastanesinin ilerisindeki taksi durağından aşağı doğru inince fotokopici dükkanları var. biri yokuşun başında biri sonunda. Fiyatları bana uygun gelmişti. sayfası 10 kuruş diye hatırlıyorum ama tam emin de olamadım.


  • yapyat  (09.06.09 00:37:28) 
35 krş çok değil mi büyükçekmece' de dandik bi internet cafede 25 krş a sayfasını çıkartıyordu.


  • ykyt  (09.06.09 01:54:47) 
neyin 50 kuruşu, neyin 35 kuruşu yahu. fotokopi makinasına bağlayanlara git. 5 kuruşa yaparlar sayfası. üniversite civarındaki herhangi bir yere gitsen bulursun zaten.


  • ibadeath  (09.06.09 08:52:27) 
[]

karınca ve kedi

bitkilerimi yaprak biti basınca onlarla kommensalist bir ilişki içinde olan karıncalar da eksik kalmadı ve iki günde buzdolabının içine kadar girmeyi başardılar.
yaprak bitlerinin hepsini katlettim ama yaptığım ilaç karıncalara birşey yapmıyor. Zaten karıncaları öldürmek de istemiyorum.

Sorun şu; karıncaları öldürmeden kovmanın evdeki kedi için de zararlı olmayacak bir yolu var mıdır?

 
çamaşır suyuyla bir güzel temizlik yapın, kokusunu sevmiyorlar.


  • aithra  (08.06.09 10:55:07) 
[]

dondurucuda et dondurmak

Dondurucuda dondurulan etlerin çözüldükten sonra bir kez daha dondurulmasının sağlıksız birşey olduğunu söylüyorlar doğru mudur? doğruysa mantığı nedir bilen var mı?

Ayrıca aynı şey sebzeler, pişmiş yemekler için falan da geçerli mi sadece çiğ et için mi geçerli?


 
Şimdi şöyle oluyor zannımca,

Donmuş eti eriyince, doğal yollarla içinde bakteriler oluşuyor, oda sıcaklığında. Bu erimiş eti hemen kızartınca/pişirince bu bakteriler ölüyor.

Fakat erimiş eti yeniden dondurunca, etle beraber bu bakteriler de donuyor, daha sonra bu eti tekrar eritince çok daha hızlı bir şekilde bekteri ürüyor halihazırda bulunan bakteriler yüzünden. Sonra pişirsen de bakterilerin hepsi ölmüyor. Falan filan
  • arigold  (07.06.09 18:54:05) 
bir keze cozulen seyi tekrar dondurmak pek hos olmuyor.. hatta dondurulmus patates, kroket, sogan halkası gibi seylerin ustunde de yazar, cozdukten sonra tekrar dondurmayınız diye yazar..

sebzede hic tavsiye edilen bir sey degil ozellikle.. ette de durum aynıdır.. ornek vermem gerekirse, balık konusunda tazeligi bayatlıgı kolay ayırt ederim guneyde sahil kesiminde yasadıgım icin ve bir kere bile dondurulmus balıgın tadı kacar biraz.. ikinci kez dondurulmussa yemem buyuk olasılıkla, cok kotu oluyor eti, yerken cok net hissediliyor..
  • frtslck  (07.06.09 19:04:50) 
ürünün dondurulması, üründe bulunan mikroorganizmaların ve enzimlerin aktivitelerini durdurmak ya da yavaşlatmak amacı ile yapılır(mikroorganizmalar ölmez). et ürünü dondurulduktan sonra çözülürse mikroorganizmaların(tekrar aktif hale gelirler) çoğalması ve toksin üretecek seviyeye gelmesi için uygun ortam hazırlanmış olur. çünkü;
- çözündürme işlemi süresince sıcaklık kademeli olarak artar.
- donmuş bir ürün uzun sürede çözülür.
- çözülen ürün ortama su salar.
- et ürünleri iyi bir besi ortamıdır.
yukarıdaki etkenler mikroorganizmaların çoğalması ve toksin üretmesi için yeterlidir.
çözdüğümüz ürünleri olabildiğince kısa sürede çözüp bir an önce ısısal işleme(pişirme) tabi tutmalıyız.

çözünen ürünü tekrar dondurursak ne olur?
çözünen üründeki mikroorganizmalar aktif hale geçer ve çoğalmaya başlar. bir süre sora belirli bir sayıya geldiklerinde toksin üretirler. ürünü tekrar dondurursak donma sırasında mikroorganizmalar toksin üretmeye devam edecektir. donma gerçekleştiğinde üründe aktif mikroorganizma olmasa bile ciddi miktarda toksin bulunur. tekrar bu ürünü çözdürüp pişirme işleminden sonra tüketirsek, ürünle beraber tükettiğimiz toksinler gıda zehirlenmesi dediğimiz olaya neden olur.

bunun aslında çok uzun bir açıklaması var, kısaca anlatmaya çalıştım, yardımcı olabilmişimdir umarım...
  • deepfreeze  (07.06.09 20:36:51) 
teşekkür ederim.
@deepfreeze- bu durumda örneğin elimizde haşlanacak bir et varsa, çözülmesini beklemeden haşlamak daha mı iyi yani? ben her seferinde çözülmesini bekliyordum öyle gerekiyor zannedip.
bir soru daha sorayım: mesela dondurulmuş çiğ bir eti çözdük yemek yaptık falan onu tekrar dondurucuya koymanın sakıncası var mıdır?
  • hayali arkadaş  (07.06.09 22:51:21) 
elimizde donmuş bir et varsa onu önce çözündürüp sonra haşlamalıyız. zamanınız varsa eti buzdolabında(yaklaşık +4 C sıcaklıkta) çözdürmeniz daha iyi. oda sıcaklığında çözünmesini beklemek bazen sıkıntı yaratabilir çünkü et kısa sürede homojen olarak çözünmez. en iyisi 1 gün önceden eti dondurucudan çıkartıp buzdolabında çözdürmek.

eğer çözündürmeden haşlarsak etin duyusal ve fiziksel yapısı bozulur, bu da lezzet açısından olumsuz bir duruma neden olur.

eti çözdük, yemek yaptık diyelim. sıcak yemeğin sıcaklığı oda sıcaklığına(25-30 C) ulaştığı zaman(yani soğuduktan sonra) derin dondurucuya atıp dondurabiliriz, bunda herhangi bir problem yok... Fakat yemeği ocaktan hemen indirip derin dondurucuya atarsak, o sıcak yemek derin dondurucunun içindeki sıcaklığı(ortam sıcaklığını) artırır. bu da derin dondurucunun içindeki diğer donmuş ürünlerin sıcaklıklarının artmasına neden olabilir.
  • deepfreeze  (08.06.09 01:51:14) 
[]

kene?

Benim saksılarla dolu iki balkonum bir de kedim var, balkon deyip küçümsemeyin, orta halli bir bahçe kadar toprak ve çiçek barındırıyor ve kedim de gece gündüz saksılarda yuvarlanıyor.

Evim 4. katta ama geçen sene 9. katta bir evin balkonunda kene bulunmasından yola çıkarak soruyorum keneyi uzak tutacak ve aynı zamanda bana ve kediye zarar vermeyecek bir solüsyon, ilaç vb. var mıdır?


 
ben o enseye damlatılanı sadece pireler için zannediyordum keneler için de etkiliyse ne güzelmiş. Zaten düzenli olarak damlası yapılıyor onun.

Benim aradığım kovucu kaçırıcı birşey, yani kene gelsin de öldüreyim değil, hiç gelmesin huzurumuzu bozmasın.
  • hayali arkadaş  (04.06.09 21:44:02) 
kenkov diye bir kene savar varmış hiç kullanmadım ama bir-iki hafta etkisi oldugu söyleniyor sıkılan yüzeylerde. fakat direkt tenle temas etmemesi gerekiyor haliyle.tabi balkondaki kullanımı nasıl olur? balkona sıksan kenkov'u, kene bitkilerin dibine mi kaçar yoksa balkondan dışarı mı atlar? şimdi bilemedim:/ ama yine de hiç yoktan iyidir herhalde.


  • fade out again  (04.06.09 22:10:02) 
(bkz: frontline)


  • pyro clustic flow  (04.06.09 22:46:33) 
[]

tez için değişim programı

Türkiyede bir üniversite yüksek lisans yapan bir öğrencinin ders yükünü tamamladıktan sonra tez için exchange'e gitmesi mümkün müdür? Yapan duydunuz mu?




 
exchange'i bilmiyorum ama erasmus yapabiliyor.


  • flyalone  (04.06.09 23:48:16) 
[]

kedinin mamasını ölçmek

Daha önce de duyuruda yazdığım gibi şişko bi kedim var, mamasını sınırlıyorum bir süredir yalnız hassas terazim olmadığı için miktardan emin olamıyorum.
Kedisi olan diğer arkadaşlar nasıl ölçüyorlar? mesela bir su bardağı, bir çay bardağı mama kaç grama karşılık geliyor?



 
mama aldiginiz yerden olcu kabi isterseniz verirler. kedinin kilosuna gore koyarsiniz mamayi. (her markanin olcu kabi farkli - proplan vs.)


  • the beyin  (04.06.09 02:24:46) 
hayali arkadaş bu veteriner mamalarından kullanıyorsunuzdur sanırım, onların kendi kapları oluyor ama standart değil. satıcılarına bi sorun sanırım onlar o mamaya göre ayarlanmış muteber ölçekler. bu arada şu sardunyaya yanıt bulamadım gitti, acaba sardunya yetiştiren komşulardan birine mi sorsam?

Bu arada bir mutfak terzisi almak da iyi bir çözüm olurdu keisnlikle.

Ek: resmen mutfak terzisi demişim, söylemeye gerek yok terazisi olacak da terzi alsanız nasıl olur acaba :-))
  • Karluk  (04.06.09 02:25:48 ~ 02:27:01) 
karluk'un dediği gibi. ilk gördüğünüz pazara dalın, 1 liraya bir mutfak terazisi alın.


  • cevaps  (04.06.09 02:50:46) 
sardunya önemli değil karluk, daha temmuza kadar zaman var, biraz besin verdim altlardan da yaprak çıkartmaya başladılar.

mutfak terazim var aslında ama yeterince iyi değil, 200 gr.dan aşağısını ölçmüyor.

ölçü kabı almak en iyisi sanırım..
  • hayali arkadaş  (04.06.09 03:00:35) 
canım göz kararı ölçün işte. zor bişey değil o kadar.


  • 386 dx  (04.06.09 03:03:37) 
genelde günde 90 gr filan yeterlidir. ufak taneli standart görünen kuru mamalardan kullanıyorsanız bu iki çay bardağı filan ediyor. (büyük değil, ufak çay bardakları. ölçü kabından bardağa boşaltıp ölçtüm)ama şişman olması sebebiyle daha az vermek istiyorsanız bilemiycem, tartmanız lazım.


  • cereal killer  (04.06.09 03:15:58) 
verilmesi gereken mamanın ölçüsü kilosuna göre ayarlandığı için daha az vermek onu aç bırakmak anlamına da gelebilir. veterinere danışıp diet mama da verilebilir ama zor beğenen bir kediyse onu yemeyebilir de. kısırlaştıysa da kilo alıyor kediler hormonal denge olayından dolayı. bizim ütülenmiş kadar incelikteki tekir, operasyondan sonra görüntü olarak 2 katına çıktı ama aynı miktarda yiyor aslında hatun.

ölçü kabını mama satan petshop'lar ya da veterinerle ücretsiz verir ama yazıldığı gibi o markanın kabını kullanmak, hacim farklarından dolayı.

1 kez ölçüm yapacağınız için hassas terazisi olan bir mahalle bakkalına / marketine / kasabına çay bardağı ve biraz mamayla gidip rica ederseniz, birim ölçü ağırlığını tartmanıza hayır demezler sanırım.
  • pyro clustic flow  (04.06.09 09:18:52) 
[]

pet shop'lardaki açık mamalar

Ya da genel olarak kedi maması...

Kedime market maması alıyorum ama idrar tıkanıklığı yaptığını duydum, duyuruda da biri yazdı. Profesyonel mamalar ise aşırı pahalı, özellikle benim obur kedim için.

Eminönünde falan olanları sormuyorum ama büyük pet shoplarda (içinde veterineri falan olan) açık satılan kedi mamaları var, profesyonel mamaların açık hali oldukları iddia ediliyor doğru mudur? Doğru ise yarı yarıyadan bile daha hesaplı o mamalar, onlardan alabilirim.

Profesyonel mama ve market maması arası birşey yok mudur? Cat's choice demişlerdi kullanan ve memnun kalan var mı? Ya da "şu market maması en az profesyoneller kadar iyidir" diyen.

 
market maması dediğiniz whiskas mı yoksa kuru mamalardan mı?


  • ozdek  (03.06.09 08:11:59) 
market mamaları genelde kediler daha severek yesin diye tuz yoğunluğu yüksek üretilirler ve haliyle ilerleyen yaşlarda böbrek problemlerine neden olurlar. o açık mamalarla market mamaları arasında hiçbir fark yoktur inanın, istisna olarak bazı pet shoplarda profesyonel mama firmalarının paketi patlak veya sorunlu olduğu için defolu sayılan mamalarının açık olarak satılması mümkün ama onu da gerçekten hatırlı müşterilerine saklarlar. eğer profesyonel mamalar sizin için çok pahalıysa bu mamaları alıp kedinizin böbreklerini yoracağınıza kendi hazırladığınız basit mamalarla beslemenizi öneririm.


  • sirena  (03.06.09 10:01:16) 
pro mamayı açık satan petshoplarda var. mesela arkadaş pet. napıyorlar da ucuz satıyorlar dersen 12-18 kiloluk paketleri toptan alıyorlar. o sayede kilo başına baya karlı fiyat ediniyorlar.


  • darknum  (03.06.09 11:12:04) 
@ozdek:tüm mamaları kastetmiştim, bonnie, whiskas, kite kat vb. Kuru ya da ıslak.

@sirena: içine altın tozu bile koysam evde yaptığım mamaları yemiyor benim kedim. Kaç kere denedim açlıktan ölme pahasına da olsa yemedi.

Vatan caddesi üzerinde büyük bir pet shop var, oranın açık mamaları hakkında bilgisi olan var mı? bana güvenilir göründüler, kutuların üzerinde markalar falan vardı.
  • hayali arkadaş  (03.06.09 18:57:51) 
[]

white karo syrup

nedir?

ek: nerden alınır?


 
d-glucose (dextrose) bazli misir surubu, normal misir surubundan daha konsantre. normal ve light versiyonunda high fructose misir surubu (kolada kullanilan) da mevcut. beyaz demissin, karo'nun 3 urunu var zaten surup olarak, bunlardan herhalde lite ya da light olanlarini istiyorsun. www.karosyrup.com FAQ da "nationwide" demisler, yani eger turkiye'de ariyor isen dagitimi oldugunu sanmiyorum. kendilerine bir e-mail atip nedir ne degildir sana ozel olarak yollanabilir mi, veya turkiye'de bir butik dukkan getirtiyor olabilir mi, onu sormalisin. eger turkiye'de soul food yapan bir yer var ise onlarda da bulunabilir.


  • bunubenyazdim  (01.06.09 23:40:36) 
üflenen köpük balonlardan yapmak için gerekiyor bana yemek için değil.
internette tarifini buldum,çok sağlam dev gibi köpük balonlar yapılabiliyormuş gliserinle karıştırınca. O formülde white diyordu.

  • hayali arkadaş  (01.06.09 23:47:50) 
[]

allerjik reaksiyon

bu seneye kadar 3-4 yaşındayken teşhisi konulan zargana balığı ve 18 yaşındayken gittiğim uludağ'da teşhisi konulan soğuk alerjisi dışında alerjik bi durumum yoktu. O zamandan beri hiç zargana balığı yemedim ama soğuk alerjisi de istanbul'da tekrarlanmadı.
Buna karşın bu sene her temizlik yaptığımda hapşırmaya başladım, sanırım toza karşı reaksiyon geliştiriyorum ama daha önce hiç olmamıştı. Şöyle söyleyim üniversite hayatım yerlerde pankart boyamakla geçti ama böyle hapşırdığımı hatırlamıyorum.
Bir sürü bitki yetiştiriyorum, akşamları onları suladıktan sonra ellerim değil ama bitkilere temas etmeyen bölgelerim hatır hatır kaşınıyor,kızarıklık falan olmuyor, bir iki saat içinde geçiyor.
Her ikisi de çok sorun yaratmıyor benim için, çok ağır durumlar olmuyor, kısa sürede geçiyor ama biraz anlama istiyorum ne olup bittiğini.

Bunlar alerjidir herhalde değil mi yanlış düşünmüyorum. Daha önce her iki durumda da hiçbir reaksiyon geliştirmezken neden bu yaşımda (28) böyle saçmalamaya başladığımı açıklayabilecek bir hekim arıyorum. Neuroscience yüksek lisansı yapıyorum, geçen dönem bir nöroimmünoloji dersi almıştım, immünoloji terimlerine çok da yabancı değilim o yüzden anlattıklarınız komplike olur diye düşünmezseniz sevinirim.

 
fatih'te mustafa yenigün var. üstad bir hekimdir.. benzer bir dertten muzdarip bir şekilde gittim çok yardımcı olmuştu..


  • slevinkelevra  (01.06.09 23:11:47) 
atopik bir bünyeniz var bana kalırsa. ayrıca herhangi bir alerjene daha önce defalarca kez maruz kalmış olmanız o alerjene immünite kazanmış olduğunuzu göstermez. 1000 kez penisilin iğnesi olan insanın 1001. iğnesinde stevens johnson sendromuna yakalanma ihtimali dahi vardır.

ayrıca bildiğiniz üzere ev tozu akarları ve çiçek-polen alerjileri toplumda en sık görülen alerji çeşitlerindendir. yani anlattığınız öykü, özellikle atopik bir insan için pek de şaşırtıcı gelmedi bana.

pankart boyasının ise ev tozu ile bir bağlantısı yok. yani pankart boyamış ve bundan etkilenmemiş birinin yıllar sonra pankart boyasına bile duyarlanabileceğini düşünecek olursak, aynı kişide ev tozu alerjisi gelişmesi hiç de şaşırtıcı olmaz.
  • gonion  (01.06.09 23:26:37) 
teşekkür ederim arkadaşlar.

@gonion- affınıza sığınarak bir soru daha sormak isterim. tedavi gerektiren bir durum mudur bu? antihistaminiklerden yarım tanesi 12 saat uyumama sebep oluyor o yüzden kullanmaktansa kaşınmayı ve hapşırmayı tercih ederim. Hep böyle kalacaksa sorun yok benim için, sonuçta 1-2 saat içinde tüm belirtiler geçiyor ama daha beter olacaksa, bitkilere yaklaşamaz hale geleceksem birşeyler düşünmem gerekir sanırım.

pankart örneğini boya ile ilgili olarak değil, saatlerce tozlu yerlerde otururdum anlamında söylemiştim. Boya ile ilgili bir sorunum o zaman da olmadı şimdi de yok (umarım olmaz)
  • hayali arkadaş  (01.06.09 23:36:40) 
antihistaminik alman gerekir bence. vücudunun bu alerjenlere karşı reaksiyon göstermemeli. gece yatarken al.. ben 1 yıldır kullanıyorum. başta uyku bombası gibi gelmişlerdi. 1 ay kadar sonra bünye alışıyor şuan onları alsam bile sabahlayabiliyorum bir problem yok.


  • slevinkelevra  (02.06.09 00:47:11) 
@slevinkelevra- çok zor uyuyup çok zor uyanıyorum zaten, bazen uyumak için atarax veya unisom gibi antihistaminikleri aldığım oluyo, ertesi gün bi işim ya da dersim varsa muhakkak geç kalıyorum ve gün boyunca kendimi saman çuvalı gibi hissediyorum.
o alışma süresi geçene kadar neler neler kaçırıcam diye düşünüp kaşınmaya ve hapşırmaya karar veriyorum o yüzden. bir de sürekli mi kullanmak gerekiyor o ilacı, sürekli kullanmak ayrı dert, bırakılıyorsa bıraktıktan sonra uyumak ayrı derttir herhalde.

benim merak ettiğim bu alerjilerin daha kötü reaksiyonlara sebep olup olmayacağı; bu kadarı sorun sayılmaz çünkü.
  • hayali arkadaş  (02.06.09 03:46:10) 
şimdi tam olarak neye alerjin olduğunu bilmen gerekir. bu iş astıma kadar varabilir o yüzden ihmal etme. egzemaya sebep olabilir yani alerji hafife alınabilecek birşey değil. o yüzden bir doktora gitmelisin.


  • slevinkelevra  (02.06.09 11:40:21) 
bütün antihistaminikler uyutur diye bir şart yok. eski jenerasyonların sedatif etkisi daha yüksek, o yüzden 3. jenerasyon bir antihistaminik fevkalede işinize yarayacaktır. misal xyzal'ı önerebilirim, kendim de sıkça kullanırım.

ayrıca atarax için şu kadarını söyleyebilirim, benim bildiğim en kuvvetli antihistaminiktir. sedatif etkisine de bir yerden sonra tolerans gelişiyor zaten.
  • gonion  (02.06.09 21:00:54) 
[]

sardunya budama

sardunya cinsi birkaç bitkim var (normal top sardunya dışında ıtır, ceylangözü gibileri de). İki senedir hiç budanmadıkları için bazıları garip, biçimsiz haller aldılar, dalları çok uzadı sadece uçlarında yaprak var. Hepsi de çiçeklenme döneminde.
Budamam şart ama sadece tepede yapraklar olduğu için biraz kessem bile yapraksız kalacaklar Bu bitkileri hiç yaprak kalmamacasına budamak ölümlerine sebep olur mu, yoksa yeniden yaprak çıkartırlar mı? internette de hiçbirşey bulamadım bu soruya cevap olabilecek.

kendisi yapan ya da annesinden annaannesinden falan gören vardır belki, sardunyalar yaprakları tamamen budandıklarında yaşayabiliyorlar mı?

 
2-3 senede bir budanarak gençleştirilmeliler ama bu sonbahardan sonra olmalı bunu biliyorum


  • Karluk  (01.06.09 02:55:45) 
temmuzdan itibaren uygun oluyormuş ona baktım ama dediğim gibi budarsam yaprak kalmayacak üstünde bazılarının. Yine de budamalı mıyım?


  • hayali arkadaş  (01.06.09 03:09:51) 
Orasını bilemem şimdi biz bu konuyla ilgili bir site açıyoruz elimdeki mevcut dökümanlar yetersiz gelsi ben sizin için baktım ama sardunya hakkında bilgiler ver ama budamasını vermemişler. bi de bunlar cins cinsmiş yani ingiliz sardunyası falan var ki ufak bakım farklılıkları olabilir sizin ki ne cins acaba?

Ek: Yukarıdaki mesajı nasıl bir türkçeyle hangi alfabeyle yazmışım bende çözemedim :-) kusura bakmayın. Sözün özü şu an bu işten anlayan arkadaşıma ulaşamıyorum ama elimde bir adet çiçekçilik kitabı var ondaki sardunya maddesine de baktım budama bilgisi yok.
  • Karluk  (01.06.09 03:13:23 ~ 03:17:17) 
Bildiğimiz top sardunya (her pencerede olan), ıtır cinsi olan ve ceylangözü denilenlerden var bende.
Ama sardunya cinslerinin bakımları arasında bir fark yok diye biliyorum, ingilizler yaprakları renkli, değişik kokulu cinsler üretip duruyorlar ama hepsi geranium familyası sonuç olarak. Bir de bazı bodur cinsleri var ama onlarda da bir fark olduğunu zannetmiyorum.

  • hayali arkadaş  (01.06.09 03:17:16) 
Temmuza kadar bi çözüm buluruz :-) yakında sırf bu konuya yönelmiş bir site açıyorum sizin sorununuzu da yanıtlamayı üstleniyorum bizden önce siz çoktan yanıt bulursunuz ama olsun.


  • Karluk  (01.06.09 03:20:11) 
çok teşekkür ederim ilginize. bir çözüm bulabilecek olsam bulurdum, internette epey araştırdım.

temmuza kadar bekleyeceğim o halde.
  • hayali arkadaş  (01.06.09 03:24:34) 
bu arada budarken kestiğiniz dalı toprağa sokup sularsanız kök salıp pek güzel tutuyor.


  • kibritsuyu  (01.06.09 09:31:28) 
Yaklaşıyor mevsimi, unuttum sanmayın sardunyalarınızı.


  • Karluk  (15.06.09 04:19:10) 
Evet, sardunya yetiştiren hanımlara sordum. Bir kaç hanımın görüşüdür bu, bilimsel olmasa da.

Korkmadan buduyorsunuz, yapraksız da kalsa geri çıkıyormuş diyorlar.

Ek: Aslında tam tepeyi önermiyorlar yani tepoenin bir karış altından itibaren budayın diyorlar ama tepeyi de budarsanız bir şey olmaz diyorlar.
  • Karluk  (17.06.09 16:26:15 ~ 16:27:12) 
unutmuştum bile ben bu başlığı. tesadüfen gördüm.
unutmadığın için sağol karluk

  • hayali arkadaş  (17.09.09 13:30:11) 
[]

mediko'dan nasıl faydalanılır

medikodan nasıl faydalanılabileceğini bilen var mı? ben üniversitedeyken o üniversitenin öğrencisi olmak yetiyordu ama sevk için başka bir sigortadan faydalanmıyor olmak gerekiyordu.
erkek arkadaşımın çok acil halletmesi gereken bir diş problemi var, 29 yaşında, erkek, işsiz ve yüksek lisans öğrencisi. Mediko'dan sevk alabilecek biçimde faydalanması için ne yapması gerekir?



 
mezun olduğundan beri hiç gitmediyse medikoya bir kayıt yaptırıyorlar. ama diş kısmı olur mu medikolarda bilemem.


  • jesters cap  (25.05.09 19:30:51) 
sağlık karnesi alması için başvurması lazım, öğrenci işlerine sanırım. bunun için kimlik fln gerekiyo okula ait... zaten bildiğim kadarıyla bakamıyorlar karne yoksa...


  • ilse  (25.05.09 19:33:37) 
[]

istanbula yakın yüzülecek yer

istanbul'da veya yakınlarında, denizi temiz ve birine sabahan akşama kadar yüzme öğretmeye uygun (dolayısıyla dalgasız) deniz için nereye gidilir?




 
yüzme öğrenecek kişi hepatit taşıyıcısı olduğundan havuz gibi bir seçeneğimiz yok, yazmayı unutmuşum.

poyrazköy karadenizmiş ama, dalgalı olmaz mı?
  • hayali arkadaş  (24.05.09 22:40:33) 
silivriyi geçince marmara ereğlisine giderken dallas tatil sitesinin plajı tavsiyemdir. hem dalgasız hem de 1. koy, 2. koy, 3. koy olarak 3 şekilde derinleşiyor.

istanbul yakınlarında demişsiniz diye yazdım. neticede yakın ama bana göre. peki ya size göre? sizce de bence ise şapur şupur yüzün, yüzdürün.
  • wilwarn  (25.05.09 01:53:51) 
istanbul'da olması şart değil dediğim gibi ama marmara bölgesi sınırları dışında olmaması lazım.
peki adalarda yüzülecek plaj var mıdır? (heybeliadanın arkasındaki yat limanı olan plaj dışında)

  • hayali arkadaş  (25.05.09 14:32:19) 
[]

erimiş plastik

erimiş plastik(ya da naylon) metal ve toprak yüzeylerden nasıl çıkartılır, seramik kaptakini kaynatıp kazıyayım derken kaşıklara da bulaştırdım, sonuç olarak çıkmadı.
üstelik de yıkayayım derken iyice dağıttım. var mıdır plastik eriyiğini çıkartmanın bi yolu?



 
tiner benzin vs söker gibi geliyor ama emin de olamadım şimdi


  • argent dawn  (24.05.09 22:27:52) 
selülozik tiner plastiği eritir. yapışan kısmını bolca ıslatarak plastiği oynatmaya başla. yumuşar plastiğin çeşidine göre.oynayınca yerinden yassımtrak bir aletle spatula gibi. dal dibine dibine.


  • ventiquattro  (24.05.09 23:39:37) 
teşekkür ederim ikinize de. tiner iyi fikirmiş hiç aklıma gelmemişti.
Erimiş plastik asıl olarak toptak güvecin içinde, güvecin gözeneklerine girip zehir saçmaz di mi?

  • hayali arkadaş  (24.05.09 23:53:18) 
[]

sonunda aynı kişi çıkması

Bazı kurgularda olur ya farklı sanılan kişiler filmin/romanın/öykünün biryerinde aynı kişi çıkarlar.

Bunu tarif eden kelime/kelimeler var mıdır?


 
daha fiyakalı anlatılabilir heral de ama ben genelde "aa adam şizofren çıktı lan" diyorum. fight club,secret window filan böyledir mesela.


  • posteriti  (06.05.09 23:52:08) 
mesela memento da öyledir meğersem adam katildir siz başkası sanarken olaylar bambaşka gelişmiştir.soruya cevap diil tabi içimden geldi. yanlış anladım di mi hep böyleyimben


  • zombikanı  (06.05.09 23:53:55) 
spoiler--

identity filminde vardı, orada multiple personality disorder diye geçiyordu bu durum. sorunuzu da tam anlamadım gerçi.

ama favorim hide and seek filmidir.şimdi geldi aklıma.
"çoklu kişilik bozukluğu içeren filmler" gibi tarif edebilirsiniz belki de.
  • pinking of you  (07.05.09 00:01:06 ~ 00:11:44) 
  • deckard  (07.05.09 00:33:23) 
film adı verip "bu da böyledir mesela" derken spoiler koysanız ne güzel olur.


  • kibritsuyu  (07.05.09 10:03:23 ~ 10:03:33) 
o kelime 'doppelganger'dır. hayali ikiz diye Türkçe'ye çevrilebilir. Kişi iyiyse doppelganger kötüdür; kişi kötüyse de doppelganger iyidir.


  • vusvuslat  (07.05.09 14:53:34) 
psikopatolojik bi durumdan bahsetmiyorum aslında.
biraz daha açayım(şimdi söyleyeceklerime edebiyat ve sinemayla ilgili insanlar kıçıyla gülmekte serbesttir)
fight club'daki gibi örneğin, daha iyi bir örnek gelmedi aklıma. hani mesela kurgudaki durumları ifade eden "foreshadowing" gibi terimler var ya, bunun için de öyle bi terim var mı diye soruyorum

doppelganger da iyiymiş gerçi ama tam benim dediğimi karşılamıyo sanki.
  • hayali arkadaş  (07.05.09 17:41:51) 
[]

Manyetik Rezonans Görüntüleme Sorusu

Bu görüntüleme tekniğinde yüksek derecede manyetizma kullanılıyor değil mi? (1.5 tesla falan diyolar) Peki bu manyetizma kandaki demir nasıl oluyor da bundan etkinlenmiyor bu sorunun cevabını bilen varsa ve beni meraktan kurtarırsa çok sevinicem.




 
bilesik halinde olmasi muhim degil. hemoglobin, icindeki demirin valans degerine (2+, 3+, 4+) bagli olmak uzere degisen manyetiklige sahip olsa gerek ve aradaki fark da muhtemelen mr ile tespit edilebiliyordur. (usenmeyip aradim tespit edilebiliyormus ve hatta buna gore calisan 'blood oxygen level dependent contrast' adi verilen bir goruntuleme teknigi bile varmis kandaki oksijen seviyesine bagli olarak goruntu ureten)

sorunun "nasil oluyor da kanimiz bu manyetik alan altinda damarlarimizdan fiskirmiyor" ya da "nasil oluyor da kan bir yerimizde toplanmiyor" gibi oldugunu varsayiyorum. birincisi hemoglobinin manyetik susceptibilitysi (bunu alinganlik diye cevirmisler, ben etkilenebilirligi demeyi tercih ederim) metallere kiyasla cok cok cok dusuk olmali. yani bir manyetik alan altinda hemoglobine etkiyen elektromanyetik kuvvet bir metale etkiyene kiyasla cok dusuk. dolayisiyla o manyetik alanlar icinde metal cisimler kendilerine etkiyen kuvvet nedeniyle ucusurken kanimiz damarlarda akmaya devam edebiliyor.

ikincisi de , mri icindeki manyetik alan surekli degil. daha dogrusu surekli olan kimsinin yanisira cok yuksek frekanslarda (RF) degisen bir manyetik alan da var. bu da manyetik alandan etkilenen tum parcaciklarin efektif yer degistirmesini azaltiyor. cok kabaca bir benzetmeyle icine bir tutam toz attigin suyu oylece birakirsan yercekimi nedeniyle tozlarin cokecegini ama calkalarsan bulanik kalacagini goreceksin. burada yercekimi ile manyetik kuvvetleri benzer nitelikte dusunebilirsin. mri icinde aslinda cok kucuk hareketlerle calkalaniyorlar gibi dusunebilirsin.
  • feeling the blanks  (06.05.09 18:04:11) 
Anladım dediğini.

Ama yine de hemoglonin rezonansa uğrayarak konumsal da olsa bi değişiklik yapıyor değil mi? Aslında merak ettiğim bu fiziksel değişikliğin sonucunun ne olduğu? Ayrıca sadece fiziksel değişimlerden bahsedilebilir mi?

Ne bileyim kanın akışı üzerinde bir etkisi olabilir bunun. Ya da uzun vadede organizmada bazı olumsuz değişimlere de yol açıyor olabilir. BUnu merak etmiştim.
  • hayali arkadaş  (06.05.09 23:27:08) 
[]

çok su içmek

ben kendimi bildim bileli günde en az 4-5 litre su içiyorum. diabet ya da başka bir kronik hastalığım yok. anneme sormuştum çok küçükken bile çok su içtiğimi söyledi.

bu normal bir durum olabilir mi ve çok su içmenin olası riskleri nelerdir bilen var mı?


 
bünyeden bünyeye değişir bu. misal ev arkadaşım bıraksam bir damacan içer günde. bense mecbur kalmadıkça içmem. ortalama bir bardak/gün. fazla bir sorunu yaratmaz size. böbrek taşı kumu gibi bir sorununuz olursa çabuk atlatırsınız. temiz bir bünyeniz vardır büyük ihtimal. başınız çok ağrımaz. normal bir durum bence bu. zaten baştan beri öyleymişsiniz. bundan sonrası tamamen atmasyon belki ilerde çok tuvalete gitmekten prostat olursunuz.

ama malum önümüz küresel ısınma, tükenen temiz su kaynakları falan. benim gibiler hayatta kalırken siz öleceksiniz acılar içinde. :D
  • ayiadam  (05.05.09 00:49:38) 
4-5 litre diyerek mübalağa etmiyorsanız zararlı olabilir. bu konuda bir kaç yazı okumuştum ancak biliyoruz ki internet bilgi çöplüğü. zararlı olduğunu söyleyen, hatta beyin kıvrımları arasına su dolup deliliğe yol açabileceğini söyleyen saçmalıklar bile okudum. siz yine de derin bir araştırma yapın derim. iyice kıllanırsanız bir iç hastalıkları uzmanına danışın.

bir iki derleme;

"her insanın kendini zinde hissetmesi için günde 2.5 litre suya ihtiyacı bulunuyor. Eğer vücutta az su bulunursa, kan yoğunlaşıyor ve bu da organlara çok az miktarda oksijen ve besin maddesi taşınmasına neden oluyor. Fakat içtiğiniz su miktarı çok aşırıya kaçarsa, bu da vücut için olumsuz sonuçlar doğurabiliyor. Çünkü böbrekler aşırı çalışır ve sık sık tuvalete çıkmanıza neden olup, vücudunuzdaki kalsiyumun atılmasına neden olur."

"Su bağımlılığı' da hasta ediyor

Belçikalı bilim adamları, fazla su içmenin zehirlenme nedeni olabileceğini, ''su bağımlılığının'', ''uyuşturucu bağımlılığı'' gibi bir hastalık olarak ortaya çıktığını açıkladılar.

Belçika'da yayımlanan haftalık ''Le Generaliste'' isimli dergide, Louvain Katolik Üniversitesi (UCL) araştırmalarının sonuçları yayımlandı. UCL uzmanlarından Dr. Stephane Dujardin yönetiminde yapılan araştırmaların sonuçlarının tıp çevreleri tarafından değerlendirildiği ve ödüllendirildiği ifade edildi.

Aşırı su tüketiminin zehirlenme ve ciddi fiziki sorunlara neden olduğunu belirten uzmanlar, su zehirlenmesinin kandaki sodyum oranının düşmesine (hiponatremi), böbrek arıtma yeteneklerinin aşılmasına, hücrelerde aşırı sulanmaya, beyin ödemine yol açtığını belirtti.

Günde 4 ila 20 litre su içen kişilerin sinir sistemlerinin etkilendiğini, bu boyutta tüketimin krizlere yol açabildiğini, aşırı su tüketiminden kaynaklanan beyindeki dengesizliklerin komaya ve ölüme sürükleyebildiğini anlatan bilim adamları, ''aşırı susama'' (polidipsi) sorununa dikkat çektiler.

Polidipsiden kaynaklanan ''potomani'' hastalarının günde 4 litreden fazla su içme ihtiyacı hissettikleri, ''su bağımlısı'' oldukları üzerinde duran ve bunu ''uyuşturucu bağımlılığına'' benzeten uzmanlar, polidipsi hastalarının yüzde 80'inin şizofreni sorunu yaşadığını bildirdiler.

İştahsız kişilerde, rejim yapanlarda, sporcularda, fazla alkol, kahve, ilaç ve sigara tüketenler arasında daha çok görüldüğü belirtilen potomani hastalarının, aşırı su tüketimiyle, organizmanın ihtiyacı olan mineralleri de imha ettikleri belirtildi.

Uzmanlar, potomani hastalığının tedavi gerektirdiğini, su zehirlenmesi halinde ise acil servislerde yoğun bakıma ihtiyaç olduğunu ifade ettiler."
  • hakkibulut  (05.05.09 00:58:44) 
Herşeyin aşırısı zarar der büyüklerimiz. Ben su içmeyengillerdenim. Bazen gün boyunca su içmediğimi farkediyorum. İçeyim diyorum onuda unuyorum.


  • iustitia omnibus  (05.05.09 02:34:38) 
soruya soruyla karsilik gibi olacak ama cok merak ediyorum:
4-5 litre suyu icerken ne hissediyorsunuz, yani su size nasil bir tat, his veriyor? mesela beni biraksan 1 litre portakal suyunu bir kerede icerim, tadi cok hos, sekerinden olsa gerek... ama suda nasil bir his aliyorsunuz ki 4-5 litre icebiliyorsunuz?

  • terp  (05.05.09 10:01:50) 
@terp

kendini meşrubatlara alıştırmadığında su gayet cazip bir seçenek oluyor. verdiği serinlik yetiyor zaten.
  • yuto  (05.05.09 12:24:08) 
@hakkıbulut- bu hastalık çok inandırıcı gelmedi bana. su zehirlenmesi çok su içmekten ziyade suyun atılmaması ile oluşur diye biliyorum. sanki bu yazılanlar "supposed" şeyler, olacağından değil gibi. bir tıpçı ne düşündüğünü yazsa ne güzel olur aslında bu konuda.
bi de ne tedavi önermişler ki? susamayı engellemeleri gerekiyor onun için ne önermişler.

@terp- siz çok susadıktan sonra kana kana su içerken ne hissediyorsanız onu daha sık aralıklarla hissediyorum aslında. mesela dışardan eve gelirken nasıl su içeceğimi hayal ediyorum. 4-5 litre dedim ama 7-8 oluyodur bazen, bardak kullanmıyorum 1 litrelik cam şişelerden biriktirdim bir sürü, onlara koyuyorum suyu, biri bittikten sonra 2 saat geçmeden yine çılgınca susamış oluyorum. tadı olduğundan değil ama dediğim gibi gerçekten susamış oluyorum
  • hayali arkadaş  (05.05.09 13:31:01) 
ben ikide bir susuyordum bir gün, arkadaşım şeker hastalığı mı var demişti sende. hani dipnot olsun..fal..fi..tamam sustum.


  • garip biseyler  (05.05.09 18:31:43) 
şeker hastası olmadığımdan eminim


  • hayali arkadaş  (05.05.09 22:39:11) 
[]

70'lerde geçen filmler

70'lerde geçen, saçma senaryolara yaslanmayan ve o dönemi güzel yansıttığını düşündüğünüz filmler hangileridir acaba? (60'ların 2. yarısı da olabilir)




 
midnight cowboy (dram)


  • turkish tekila  (04.05.09 21:36:44) 
yetmişlerde mi yapılmış olmalı yoksa ünümzden yetmişlere bakış mı olmalı?

günümzüden döneme bakış için;

(bkz: the ice storm)
(bkz: boogie nights)
(bkz: milk)
(bkz: c.r.a.z.y.)
(bkz: almost famous)


o dönem içinden:
(bkz: the graduate)
(bkz: midnight cowboy)
(bkz: easy rider)
(bkz: sunday bloody sunday)
  • linuswithnoblankets  (04.05.09 22:22:10) 
(bkz: straw dogs) derim


  • partizan  (05.05.09 00:45:36) 
  • aynali  (05.05.09 02:58:17) 
(bkz: Zabriskie Point)
(bkz: Easy Rider)
(bkz: Dazed and Confused)
(bkz: platoon)
(bkz: Born On The Fourth Of July)
(bkz: good morning vietnam)

70'lere eğlenceli bir şekilde bakmak isterseniz ise bununla ilgili muhteşem bir dizi var.
(bkz: That '70s Show)
  • eloy86  (05.05.09 04:22:42) 
[]

filmin adı?

6-7 sene önce cnbc-e'de küçük bir kısmını izlemiştim. david lynch filmlerine benziyor biraz, ürpertici bir havası var.

bir de okul kraliçesi falan sarışın güzel bir kız, yanında da aklı başında bir arkadaşı vardı. disko gibi biryere gittiler orda birşeyler oldu.

bu kadar hatırlıyorum.

 
nasıl şeyler oldu ?


  • chak 666  (03.05.09 02:52:33) 
@chak 666: korkunç şeylerdi ama ayrıntılarını çok net hatırlamıyorum. sanki kızı birilerine satıyorlardı sanki sanki. emin değilim

@irbat: pek stephen king öyküsü gibi değildi. david lynhch gibi daha çok
  • hayali arkadaş  (03.05.09 04:51:43) 
Okul kraliçesi değil ama sarışın, güzel kız. Diskoda tanıştığı kişi güzel Lilja'mızı pezevenklere satıyordu.

(bkz: Lilja 4-ever)
  • bitti  (03.05.09 07:34:40) 
[]

obez kedi

iki aydır görmediğim arkadaşlarım eve geldiler ve kedimi çok şişman buldular.
evet epey tombik ama her gün gözümün önünde olduğu için iki ayda ne kadar şişmanladığını fark etmemişim sanırım.
kedilerin şişmanlığı kediler için ne aşamadan sonra risk yaratır onu öğrenmek istiyorum ona göre diyete girecek.

bir de kediye diyet yaptırılırken nelere dikkat edilmesi gerekir? mamaların üstünde kilosuna yaşına göre günlük ihtiyacını gösteren tablolar var, benimki kesinlikle orda söylenenden daha fazla yiyordu.

o miktarlarda mama versem biraz zayıflar mı? yoksa daha mı az mama vermem gerekir?

not: sanırım 6 kiloya yakın.

 
ohaa bence sen artık bu kediyi sadece suyla besle


  • semakocoz  (03.05.09 02:55:41) 
yüksek bir yerden atlamaya kalktığında bacak kemiklerine aşırı ağırlık bindiğinden çıkık oluşabilir hatta eklem yerlerinden geri dönüşü olmayacak hasarlar alabilir. acilen verteriner denetiminde diyete sokun.


  • bloodorbloom  (03.05.09 05:47:28) 
@bloodorbloom-ben de böyle ihtimallerde korkuyorum, ordan oraya atlamayı çok seviyor.
@emininsel- ben de aynı şeyi planlıyorum o yüzden semirttim, ama böyle şişmanken eti çok yağlı olurmuş, biraz toparlansın artık afiyetle...

@elanor marin ve elxa- tam olarak 5.5 kilo şu an, haziranda 2 yaşına girecek. başka bir sorunu olduğunu sanmıyorum çünkü hakikaten çok yiyordu ama veterinere gideceğim.
  • hayali arkadaş  (03.05.09 14:13:49) 
@snowflake- kesinlikle çok yakışıyo patileri bile tombullaşıyor, çok tatlı oluyolar:))
benim mıncık sokak kedisi ve kısır değil. çok iri yarı da sayılmaz, dişi zaten. beden kitle endeksi epey fazla sanırım.

light mamaları ilk gördüğümde çok saçma bulmuştum ama şimdi tırıs tırıs gidip alıcam galiba, çünkü dün eskisi gibi istediği zaman mamasını önüne koymadım, triplerde şu an.
en azından miktarı aynı tutmam lazım ilişkimiz açısından.

peki veterinerler dışında biryerde satılır mı bu diyet mamalar? en yakın veteriner bile bana çok ters.
  • hayali arkadaş  (03.05.09 14:57:15) 
kaburgalarına dokunduğunuzda kemiklerini hissedebiliyorsanız panik yapacak bir durum yok demektir. fakat kemikler hissedilmiyorsa bıyıklının diyete ve egsersize ihtiyacı vardır. ama şunu da unutmayın, ev kedilerinin senelik kilo alma/verme döngüleri sokak kedilerinden biraz daha farklı olabiliyor. benim kedim de yazın başına vermesi gereken kiloları yazın sonuna doğru veriyor hep ve kışın da sonunda alıyor. yani yaz gelecek zaten kilo verecek merak etmeyin. hazır mamaların dışında, eğer kediniz ev yemeklerinden, sebzelerden hoşlanıyorsa bu yönde beslemeniz vitamin açısından da yararlı olabilir. Kedi için tuzsuz pişirebilirsin yemekleri. hazır mamalar kediler için abur cubur besleyiciliğinde çünkü.


  • mayathecat  (03.05.09 17:30:53) 
@mayathecat- kemiklerini hissediyorum ama biraz bastırmam gerekiyo hemen elime gelmiyolar.
aslında fabrika yapımı ve ev yapımı mama konusunda kafam karışık, profesyonel mamalar aşırı pahalı, ev yapımı mama için de kedinin ihtiyacı olan herşeyi doğru oranda içermediğini söyleyenler var. ev yapımı mamaya güvenebilsem çok kolay hazırlarım aslında epey vaktim var. bildiğin bir kaynak var mı ev yapımı tarifler için dememekte fayda var.

bi de benim küçük hanım önüne konulan şey maması değilse katiyen yemiyo, bizim tabaklarımızdan yemek yiyo, bardaklarımızdan süt içiyo ama kabına koyduğumuzda yemiyo. zaten ona süt, yumurta falan vermek istersek kabına değil sehpaya koyuyoruz.

bu sayede belki daha az da yiyebilir biraz kurtulur ağırlıklarından.
  • hayali arkadaş  (03.05.09 18:11:25) 
123   « Önceki Sonraki
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.