Külliyen yanlış.

Yatağına yatarsan bulaşır ama. Bir mantık var yani sözde. Ama aynı anda yatakta olmanız şart değil.

doc here, uzun süreli temas ile bulaşır, tokalaşmak sarılmak gibi kısa süreli temaslar düşük risklidir, aynı yatakta yatmak yüksek risklidir.

Cinsel ilişki ile kesin bulaşır. Ama başka yollarla da çok kolay bulaşır. Kıyafetle bulaşır. Yatak, çarşafla bulaşır.

Sadece cinselle değil aynı ortamda kullanılan herhangi bir cisime temasla bulaşır.

benim 5 yaş bebede çıktı geçen aylarda. cinsel ilişkiye girmediğini biliyorum. cinsel ilişkiyle bulaşmayan bi şey yok gibi zaten.

O mantıkla grip de cinsel ilişki ile bulaşır.

yatılı okullarda, kamplarda, kuran kurslarında, anaokullarında vs. daha çabuk bulaşıyor.

ben ömrümde bir defa uyuz oldum mesela. kamışa su yürümemişti.

eşim de ömründe bir kez uyuz olmuş, o da lisedeyken mi ney...

"daha ziyade" denmez bence. ama uyuz hastası ile cinsellik yaşamak, kapmak için neredeyse garanti...

casus diye milletin resimlerini çekip, insanların sana büyü yaptığına inanıp, yoldaki arabaların plakalarını kayıt edip, kendi evine baskın yapıp karını eve adam alıyor diye boşamadıkça paronayak sayılmazsın. paronayaklık tek başına muaf olma sebebi değil. eşcinselim de, daha çabuk muaf olursun.

Şizofreniyle arasında ince çizgi vardır dikkat etmek lazım, birlikte seyir ettiği de oluyor. Şizofreni sadece bir şeyler görmek ya da duymak değildir

Kişiden kişiye değişiyor bu. Sizde 1 sagliklidir babanizda 4. Kafaniza takacak, metabolizma vs diyecek bir durum yok. Ikiniz de sagliklisiniz. Kafaya takacak tek şey normalde 3 ken 1 ya da 1ken 3 olması.

1 kere çıkmak daha iyi değil mi

bünyeye , yenen içilen gıdalara , stres seviyesine göre değişebilen durum.
Örneğin, acı , aşırı yağlı, ve nikotin içeren gıdalar veya sigara vb. gibi durumlar sıklığı attıırken.
Aşırı stres tam tersi etki yapabilir.

Baba içiyorsa normal.

Sağlık bakanlığının 50 yaş üzeri için kanser tarama programı var. Cep telefonu sağlık bakanlığı bildirimlerine açıksa bu konuda mesaj gelmiş olmalı. 2 yılda bir gaitada gizli kan taraması öneriyorlar ve yapıyorlar. Bir kaka tahlili hayat kurtarabilir ve aklınızda da soru işareti kalmamış olur. Aile hekimleri yardımcı oluyor konuyla ilgili.

Mat pilates, reformer pilates, esnetme ve ağırlıksız egzersizler

Kaslar varlığını korumak ve atrofiye uğramamak için her zaman mekanik bir gerilime ihtiyaç duyar, kas yoğunluğuna göre mekanik gerilim az ya da çok olabilir ama muhakkak olmalı, direnç bantları bir süre seni idare edebilir eğer onu yapabilecek durumdaysan, yapamayacak durumdaysan da 3-4 ayda illa ki bir kas kaybı yaşarsın ama bu tabii insanı hayattan soğutacak kadar olmaz, geri döndüğünde zaten "muscle memory" ile çok daha hızlı toparlanırsın, bu süreçte yapabiliyorsan direnç bantlarını kullan, protein alımını yüksek ve TDEE skoruna yakın beslen bu hem senin kas kaybını "en iyi" şartlarda yaşamanı sağlar hem de yağlanmanı önler.

makul çözüm protein ağırlıklı beslenme + if + pilates gibi duruyor. yine de biraz oynamalar olacak. yormadan yüzme şansınız var mı?

aspirin vb, en cok kullanilan ilaca bile alerjisi olana denk geldim,
hemen müdahale edilmese gidiyordu,

alerji testi yaptir..

sonradan aleri gelişebiliyor önceden olmasada, dayımın başına geldi yaşlıydı 1 hafta yatırdılar ama ööncesinde dediğiniz gibi bakılmadı alerisine.

bence daha cok yemek ye.

bu kadar kalorisizlik sinir ve aptallik yapar. beynine glikoz az gidiyor olabilir.

@Edmond hiperglisemim oldugu için zaten her seyi yiyemiyorum ki bu süreçte en büyük faydayi kan sekerimde gördüm.

Diger taraftan sofradan aç kalkmiyorum, nokta atisi seyler yemeye dikkat ediyorum ki toklugum uzun sürsün(aksam yemeginden sabah kahvaltisina neredeyse 17 saat bir sey yemiyorum).

Ama dedigin dogru, bu hafta sabah-aksam arasina bir ögün daha ilave edicem ve günlük çavdar ekmegini 3'e çikaricam.

Abi kg boy bilmiyorum ama 1.5 saat egzersize ki baya fazla aslında, 1300 kalori baya vücudu açlık grevine hazırlamak gibi.

Vücutta optimal bir yapı var ve sen 1300 kalori alınca vücut olmemek icin iyice optimize ediyor ve kalori harcamayi baya azaltiyor.

Kalorini artirmani ve 1.5 saatlik egzersizi gözden geçirmeni tavsiye ederim.

Yani zaten mantiken bu kadar kalori alırken kilo veremiyorsan cevap asla 1.5 saatten daha fazla mi egzersiz yapmak lazım olamaz eğer amaç kendini sakatlamak değilse.

boy kg kaç bu sisteme 10 kg falan mı vermek istiyorsun? kaç verdin? matematiksel bilgileri yazar mısın.

Erkek isen günlük 1400 kaloriden aşağı almaman gerekiyor, ayrıca kaloriyi nelerden aldığımız da çok önemliymiş. Yani sebze protein yağ ağırlıklı kalori aldığında çok daha kolay kilo veriyormuşsun. Dr. Ayşegül Çoruhlu diyordu.

muhtemelen hesapladığınızdan daha fazla kalori alıyorsunuz ve yeterince protein almıyorsunuz.

@logic,

1,5 saat egzersiz konusu söyle, aksam 7-8.30 arasi hizli tempolu yürüyüs var(kesintisiz) + 10dk küçük egzersiz(daha çok bacaklari rahatlatma amaçli). Haftada 5 aksam.

Yediklerimi de yazmisim iste. Yumurta, ara sira tavuk eti ve biraz fistik ile protein açigini kapatiyorum çünkü kaslarimin erimesini istemiyorum. Bu konuya özen gösteriyorum.

Boy 1.77m, kilo(su an) 94kg.

Zaten tatli olan seylerin 80%'ini tüketmiyordum ama simdi bu oran 99%'a çikti. Meyve disinda tatli sey tüketmiyorum hiç.

egzersiz dedigin yürümek mi :)

dikkat et o kadar agir calisma. yürümeyi 15 dkya falan indir.

Yukaridaki trollü beslemek istemiyordum ama buna kafa golü atmazsam içimde kalir (:

Yürüyüs zaten "egzersiz" oluyor. Özellikle de tempolu ve sistematik yapiliyorsa. "Gym'e gidip 100 squat yapiyorum arti 5km yüzüyorum" yazmamisim oraya.

Kaldi ki onlari yapsam zaten bu kilo verme amacindan çikar bir ise yaramamis olurdu.

yürüyüs senin gibi obezler icin zaten büyük bir egzersiz haklisin.

o dediklerini yap da biraz kaslan, yag tulumu seni. insan icine cikabil en azindan aclik orucuna girecegine.

Gece uykusunu nasıl uyuyorsun, dinleniyor musun?

Mesela uyurken açık kalan bir ses ve/veya ışık var mı? Varsa müthiş yorar, vücut onun yorgunluğuyla sana sağlıklı bir yaşam veremez. Sessiz ve ışıksız ortamda uyumak gerekiyor.

Kan değerlerin nasıl, demir eksikliği kilo verdirmez deniyor. D vitamini eksikliği yine kilo verdirmez deniyor, magnezyum öyle... bi baktırsan mı acaba.

Biraz gergin süreçler yaşıyorsan kilo vermeyi engelleyen unsurlar arasında stres de olabilir. Yeme içme konusunu şekeri sıfıra çekerek değil de daha fazla hareket edip serotonin salgılayarak düzenlemek daha iyi olur. Bir de erkeklerin şekeri sıfıra indirmesi doğru değil (hâlâ bilemedim erkek olup olmadığını, kafam çok dağınık, buradalar sıklıkla odaklanamıyorum).

Bence diyetine haftada 1 gün denize veya ormana giderek topraklanmayı da ekle. Çok faydasını göreceksin gibi geliyor.

D vitamini eksikligim var maalesef :/ onun disinda degerlerim normallesti onca rahatsizligima ragmen. Zaten beni asil rahatlatan da bu.

@edmond +1

Meyve şekeri kana en hızlı karışan, kan şekerini en hızlı yükselten şekerdir, çok kontrollü yemek lazım. Doğrudan trigliserid oluyor çünkü. Yanında kefir iç mesela meyve yerken ve tabii miktarını da uygun seviyede tut. Kefir bulamazsan yoğurt ayran peynir olur. Ceviz veya badem de olur diye duymuştum ama emin olamadım şimdi.

Maddi imkanlar yeterliyse kırmızı eti yağlı yerinden ye, yağlı balık ye. O yağ sana yağ yaktıracak bak görürsün. Tabii bunu da abartmamak gerekiyor.

Meyve şekeri/fruktoz hakkında küçük bir düzeltme yapayım fruktoz kan şekerinden etkilenmez kan şekerini etkileseydi insülin salınımına da neden olurdu fakat insülin salınımına da neden olmaz GLUT2 aracılığıyla doğrudan karaciğere gelip burada küçük bir kısmı glikoneojenez yoluyla glikojene çevrilip karaciğerde kullanılır bir kısmı fruktolitik aracılığıyla prüvata dönüştürülüp Kreps Döngüsü'ne girerek yağ asidine dönüştürülür.

Ben de kaleciye ekleme yapayım; herhangi bir besinin yüzde 99unu kenara atıp içindeki şekerin türü ile değerlendirmek çok yanlış bir yaklaşım olur. Meyvenin içindeki şekeri damara enjekte etmiyoruz, içinde bir sürü lif var, başka vitamin var. Bunun vücuttaki kullanimini sırf şekerin tipi= o zaman bu diye yapamayiz.

Böyle olsaydi zaten karpuz yiyen insanda hayvani kan şekeri yükselmesi falan olması gerekirdi. Ya da armut, muz yiyende falan. Ama olmuyor işte.

Ben de Logistic'e minik bir ekleme yapayım :) Besinlerin kan şekerini yükseltip düşürmesi "öcü" bir süreç değildir biz sadece gıda aldığımızda kan şekerimiz yükselip düşüyor zannediyoruz ama kan şekeri yükselmesi insülin salınımı gibi süreçler bizden bağımsız 24 saat devam eder, yani bu korkulacak bir şey değildir bu da sistemin mekanizmalarında biridir, ka şekeri yükseliyorsa insülin salgılanır ki o şeker dokulara gidip enerji olarak kullanılsın, bunu insanlar neden vahşet gibi algılıyor anlamak zor. Ayrıca meyve yemek kiloya neden olmaz kan şekerinin "hızl" yükselmesi kiloya neden olmaz, kiloya neden olan şey kalorisini kontrol edemediğimiz hiperlezzetli gıdaları gereğinden fazla tüketip kalori fazlası yaratmaktır ama bunlar arasında meyveler sıralamanın çok çok çok aşağılarında yer alır.

Lojistik ile kaleci'ye cevap veriyorum,

Ben de zaten meyveyi kes sakın yeme demedim. Yukarıda yazdıklarım düzeltilmemiş duruyor, tekrar okuyabilirsiniz. Bugğne kadar yazdıklarımı bilen insanlar olarak doğal şeker varken yapayını kullan diyecek kadar mal olduğumu zannetmek de biraz enteresan yani.

Ayrıca vahşet olarak algıladığım şey şekerli meyvelerin kan şekerini ani fırlatması ve düşürmesi, yani insülin dirençli veya prediyabetli insanların hassasiyeti. Sen doktorsun benden daha iyi bilirsin, ama yılların morbid obezi olarak meyvenin insanı çok çabuk acıktırdığını hatta tok olduğu halde açlık yaşattığını söylemek zorundayım.

Merak etmeyin kimse kilo vermesin herkes benim gibi şişman olsun muhterislerinden değilim, sizin çevrenizde çok herhalde.

Fruktoz kan şekerini aniden yükseltip düşermez, bu konuda ısrarcı olman çok enteresan ama (lütfen alınma sen söylediğin için söylüyorum) fazla kilonu buna bağlayıp kendini daha iyi hissedeceksen benim için sorun yok, ben de her gün 1 kilo karpuz yiyorum ama bende böyle bir sorun yok, demek ki kişisel tecrübelerimizin "gerçeğe" etkisi pek yok.

Lütfen alınma demişsin, alınmayayım o halde(!). Siz tıpçılar kendi aranızda fikir birliğine sahip değilseniz benim yapabileceğim bir şey yok. Soru sahibi de ancak kendi araştıracak ve kendi karar verecek.

Tabii ki olması gereken o zaten ben yalan söylüyor ya da manipüle etmeye çalışıyor da olabilirim kimse bilemez.

bitmedi mansplainingingleriniz.
buna alinabilirsiniz.

kisisel tecrübelerimizin gercege etkisi yokmus oha ya. tamam sizsiniz.

Sonsuz, değerli fikrini bizle paylaştığın için teşekkür ederim bro.

i.hizliresim.com

kaleci, fikir degil gercek.

hangisinin etki tepki oldugunu konustuk zaten.

@Muhayyer, meyve konusunda için rahat olsun, zaten duyuruda hiperglisemi hastasi oldugumu yazmistim, yani zaten öyle her meyveyi kilo kilo tüketmem olanaksiz ;)

son 1,5 aydir en çok tükettigim meyve, günde bir starking elmasi çünkü tadi hosuma gidiyor ve bütçe dostu. Bazen de onun yerine iki orta boy muz, ama bu meyveleri de her gün yemiyorum tabii. Mesela nektarin de seviyorum ama alamiyorum...öte yandan üzüm, kavun karpuz gibi "dal depolarini" zaten tüketmiyorum.

Meyveden meyveye fark var.Ben hem agzimda tatli tadi körelmesin hem de aralarda midemi oyalayacak bir sey olsun diye meyve tüketiyorum, sikinti yok.

Sonsuz, okky bro: i.hizliresim.com

şeker ile ilgilitıbbi bir rahatsızlığınız yoksa "ay şekerim düştü" diye bir şey yok bildiğim kadarıyla. pazartesi diyete başladım. haliyle önce alkol kola sonra hamur işleri gibi şeyler sıfır.canınız fena istiyor o ayrı. bence alışkanlık ya da bağımlılık gibi bir durum. bir müddet sonra geçecek. şekerin düşmesi rahatsız değilseniz iyi bir şey.

Kan şekerini karaciğerdeki şeker rezervi düzenler, ihtiyacı olan dokular kandaki şekeri çektiğinde glukogan aracılığıyla karaciğerdeki glikojeni yıkar ve şekeri yükseltir ama diyet yapanlar genelde karbonhidratı anlamsız bir şekilde en dip noktaya çekmeye çalıştığı için karaciğerin şeker rezervi azalır o da ihtiyaç duyulduğunda karaciğerden şeker yıkılmasını engeller, ha tabii sistem bunu kendi içinde farklı kompleks yöntemlerle yine çözer ama daha basit bir yöntem olmadığı için böyle sıkıntılar yaşanır.

şeker ile ilgili tıbbi rahatsızlığım yok ama rejimde benimde şeker tansiyon düşüyor bayılacak gibi oluyorum aç kalınca, ara öğünde taze kuru yemiş falan yiyorum kayısı hurma gibi şeyler ye arada diyetisyenin veriyorsa.
o aşamaya getirme kendini, düşünce kendine gelmek için daha fazla yiyorsun, birde benim doktor şekerin tansiyonun düşüyorsa ikisinide çıkartan şey şeker değil tuzlu şeyler yemelisin demişti. bulursam ayran falan alıyorum içine tuz atıp ara öğün yapıyorum.

0% seker diye bir sey yok zaten. Sana tavsiyem bunun için günde bir elma veya muz yemen.

öyle bir durumda çikolata yerine daha uzun vadede şeker verecek bir şeyler yersen alışırsın diyete. muz, yoğurt, fıstık ezmeli bir şeyler... bir de un tuz(?) ve şekeri hayatından çıkarınca 0 şeker olmuyorsun. keto yaparken bile bir miktar karb/şeker giriyor vücudumuza. tabi onun mantığı çok daha farklı. glikojen depoları yerine yağ kullanıyoruz orada enerji olarak.

başlarda alıştırma aşamasını es geçip direkt diyete girmenin sonucu oluyor bu. aslında şekeri kesmekten değil de aniden aç kalmaktan kaynaklanıyor. alman gereken kalorinin hemen çok altında bi diyete başlamamak lazım. alıştıra alıştıra vücudunu dinleyerek ayarla, kalori açığı yap, paketli gıda yeme. bu kadar

ground +1

Karşılamıyorum

Şakasız sıfır şeker
Kaç gün oldu bilmiyorum

ben oyle durumlarda 2 tane efervesan c vit iciyorum gunde. (1 tanesi yaklasik 400 mg, toplamda 1000 bile etmiyor yani ictigim) fazlasi zaten atiliyor.

multivitamin diger degerlerinizi etkileyebilir.
genelde kan testi yapilmadan 1 ay oncesinde aldiginiz vitamin/supplementlerin birakilmasi tavsiye ediliyor)

cvit
cinko
b12
magnezyum

haftada iki ker birinden biri

Dahiliye doktoru bana multivit al dedi. Ama marka önermedi, en güncel feedbackler eczacılarda var, onlar doğru yönlendirir dedi.

gingsengli bişey olabilir pharmaton

vitamin eksikliğiniz yoksa vitamin bir işe yaramaz

Babamın kemoterapisi bittiğinde onkoloji doktorumuz hızlı toparlanması için direkt pharmaton onermisti.

Arada ben de içiyorum, etkili sanki (bendeki etkisi plasebo da olabilir ama doktor direkt önerdiğine göre vardır bir bildiği)

Vitaminler enerji vermez tabii ama bagisikligin düsmesini engelleyecegi icin kendinizi daha iyi hissettirir.

Ben acikcasi Supradyn ya da Pharmaton öneririm. Baska ek bir vitamine ihtiyac olmaz. Supradyn ACTIVE 365 ya da Pharmaton Vitality gayet cok cok yeterli.

50 yas üstüyseniz 50+ ürünleri var iki makanin da, inanilmaz iyi ise yariyorlar.

Aktif sivilce yoksa antibiyotik kullanmayın tabii ki. İzler için eczaneden retinoik asitli krem, bir de bariyer onarıcı krem almanız lazım. İzler pigment şeklindeyse bu işe yarar ama göçük krater şeklindeyse bu da pek yaramaz.

Kafana göre antibiyotik alma bu bir ikincisi croxilex bayakel alaka. Sivilciere gerekirse genelde tetradox vs gibi doksisiklin grubu abler verirler.

Dikişlik bir durum yoksa Fito Krem'in çözemeyeceği bir sorun yok.

cok acilma varsa dikis atilmasi gerek.
ayrica tetenoz asin var mi? mutlaka yaptir yoksa.

cizik gibi bir seyse yarabandi gibi bir sey idare eder ama yoksa dikis.

@ksyf @sonsuz Dikişlik seviyede bir şey değil Allah'tan. Dediğim şekilde öyle derin olmayan ama 1 cm uzunluğunda bir açılma oluştu.

Hametan eczaneye danışabilirsin.
Acısı içinde söylersen belki hissizleştiren kremde verebilir

Bana oldu benzer bir durum. Ilk gun tuvalete zor gittim, 2-3 gun sonra idare eder bir noktaya geldi. Arada agri oluyordu ama yatakla falan alakaliydi sanirim, sonradan gecti. Simdi de mukemmel degil ama arada biraz artiyor, manuel terapiye gidiyorum bir sure gelmiyor. Spor falan yapmiyorum dogru durust, yapsam nolur emin degilim. Gideceginiz yer muhtemelen bazi klasik egzersizleri gosterecektir. Ben duzenli yapamadim, faydasi oluyordur mutlaka.

Ordek ornegi: www.n11.com

Tuvalet icin birine ordek falan getittirebiliyorsaniz onunla idare etmeniz lazim. Afedersiniz sicmayi tetikleyecek seylerden de kacinmakta fayda var. Gene yaninizda kova gibi birsey olsun.

öncelikle gecmiş olsun. agri kesici kas gevşetici iğne yaptirin bir sekilde. sıcak uygulayın termafor ile. yukarı parmak uçlarinda uzanma hareketi elma toplar gibi hani sıkışmanın açilmasina faydası oluyor, eczaneden yakı alıp 2 gün çikartmadan takmak. ilk etapta bunlari yapıyorum yıllardır muzdarip olduğumdan.

ROMATOİD ARTRİT hastasi olan vatandasin dedigi, pandemi döneminde hastaliginda iyilesme oldugu,

sebebi, disaridan yemeti ,hazir gida vb tüketimi sifira inmis, vucud kendi saglam hücrelerine saldirmayi birakmis,

gidalarin icerisindeki koruyucu maddeler hastaliklari azdiriyor.

bir sey sormak istiyorum, kronik lyme tanisi koymadan önce lyme icin Elisa testi yaptilar mi? yoksa, aa kronik agri, hicbiri degilse budur, diyip mi koydular taniyi?

@designer bu nasil mumkun olabilir? bozulan bagisikligin tekrar iyilestigini ilk kez duyuyorum.

Hastaligi nerede kaptiniz? Kene isirigini hatirliyor musunuz yoksa bir kamp gecmisiniz var miydi? Su acidan merak ettim. Lyme hastaligi belirtileri kenenin turune gore ulkeden ulkeye farklilik gosterebilir.

@konusma ben konusuyorum daha bitirmedim. borrelia IgG veIgm, CD3-CD57 ve karanlık saha incelemesi yapıldı. karanlık sahada görüldü. antikor testleri negatifti. hoca biofilm nedeniyle antikor üretmemiş olabilir dedi. yarın farklı bir lab da yeniden antikor testi vereceğim. yani ağrı var lyme' dır bu denmedi. Tabi teşhise kesin güveniyormuyum diye sorarsanız. Hayır. Ama şu an başka seçeneğim yok

@tekdir ile uslanmayan kız açıkçası kene ısırığı hatırlamıyorum. Ancak bilinenin aksine sadece kene değil sivrisinek dahil birçok hayvandan yada doğum sırasında anneden geçiş sağlayabiliyormuş. Ne zaman ki bağışıklık çöker orada patlak verirsin dedi hoca. yoğun stres ve ağır depresyon sonrası bende patladım. farklı ne tür semptomları var bilmiyorum ama yüzlerce hastalığı taklit eden bir hastalık. bende birçok semptom var

CD3–CD57 Lyme icin tani kriteri degil.
lyme sadece karanlik saha mikroskopisine bakilarak konulan bir tani degil. siz israrla elisa + western blot isteyin. kronik lyme diyorsa, artik bu dönemde antikor testinin negatif cikmasinin pek olasi olmadigini bilmesi gerek hocanin.
antikor testi de negatif cikmisken nasil "kronik lyme" denilebiliyor sasirdim acikcasi. tam aksine, lyme olmama ihtimali daha yüksek.

yarın W,B testi yeniden vereceğim. Tabi antibiyotik kullanırken ne kadar sağlıklı sonuç çıkar bilmiyorum ama deneyeceğim. 3 yıldır uğraşıyorum. Açıkçası teşhis koyabilende yok ne yapacağımı da bilmiyorum

türkiyede 100 bine kralını yaptırırsın. max 150. devlet hastanesinde daha ucuz

Ben bugün fiyat aldım. 12-15 arası tutar dedi. Burundan endeskopi yapilacak. içeride kırılacak kemik varsa 15, sadece dışta sorun varsa 12

doktoruna göre fiyatı değişir akın yücelin 15k ya yapacağını hiç düşünmyorum, burun önemli birde yaptırdıktan sonra revize ameliyatları çok zor oluyor iyi araştırıp gidin.

Ben kedim için yazmıştım

testlere ragmen baska riskler de olsa porno sektörü olmazdi. kac yildir bu isin icinde olan insanlar var...

cocuk hic düsünmüyorsa erkek icin vazektomi cok saglikli ve korkuldugu kadar kötü bir ameliyat da degil. gerci burda ben aldirdigi icin önlem olarak yogun bakima yatmak isteyenler var ama neyse :P

Nesilden nesile aktarilan kulturumuz olan geri cekilme yontemi her zaman ise yaramayabilir. Teknik olarak prezervatifde de risk var da neyse, daha dusuktur muhtemelen. Hamilelik durumu o veya bu sebepten buyuk bir yikim olacaksa o riske girilmez diye dusunuyorum.

Size zevzeklik yapmak icin degil, konuyla alakali diye sevdigim bir karikaturu de konusu acilmisken paylasmak istiyorum.
tr.pinterest.com

Hastanede HIV ve 2-3 hastalığa bakmak dışında laboratuvara gidip HPV türlerine ve diğer hastalıklara da baktırdıktan sonra temiz çıktıysanız ve ikiniz de birbirinizi aldatmayacaksınız spiral, diyafram, sünger uzun süreli maruziyet veya alerji olmadığı sürece işinizi görür. Onun dışında doğum kontrol hapları kullanılabilir. Zaten yan etkileri görmeye başlayınca bırakılabilir. Bir de iğne ve deri altı implant var. uzun dönem için ona da bakabilirsiniz.

Prezervatif HPV ya da deri üzerinde yer alan bazı hastalıklar için mutlak koruyucu değil bu arada.

@sonsuz ahahahah

@mbon ahaahhaa

Geri çekme yönetimi bir yol, diğeri ise kesin bir yol olan hiç yapmamak.

kadinlar onlara yan bakinca hamile kalmiyor, mantar tabancasiyla gergedan avi tipik eski yesilcam filmi hurafesi.

oynat devam diyorum, bisey olma olasiligi 6/49 vurmak gibi birsey. o kadar sansliysan zaten yapacak bisey yok.

Yazmaya utanıyorum ama 1 kişiyi bilinçlendirsem o bile bana yeter

Geri çekilme yüzde 75 civarı güvenli bi yöntemdir. Boşalma olmadan da penisten sperm çıkışı olur.

Evet hamililelik riski azdır ama yok DEĞİLDİR

Yapmayın, yanarsınız.

Annem meme kanseri tedavisi görüyor. Onkolog çok da fark etmez açıkçası prosedür neyse onu uyguluyorlar. Hastane olarak Haydarpaşa Numune hastanesini öneririm. Genel cerrah olarak da eğer randevu bulabilirseniz Meryem Günay Gürleyik hoca çok iyidir. Geçmiş olsun.

Aynı süreci biz de yaşadık.
Dr. Münire Kayahan. Eşim çok memnun. Kesinlikle tavsiyedir.

serumun biyoyararlanımı daha fazladır, hızlı etki eder, yüksek dozları organları yormadan sisteme sokmak için tercih edilir. bu süreç sonunda hapına devam edebilirsin. yanına da arcalion ve alpha-gpc tavsiye ederim.

Vallahi şüphe en kötüsü. Ol geç. Ol ol. Nedir yani

yaptırın

Ben son dozumda (çene üstü düşmüştüm, taş parçaları çıkardılar vücuttan) üç gün ateşlenmiştim. Yapacak bir şey yok, yaptıracaksınız. Ama 5 yıl olmamış galiba siz son dozu yaptıralı. Hangi aydı?

Bi dakika ya, ne ayı? 2021'de yaptırmışsınız. 5 yıl koruyuculuğu var. Yaptırmanıza gerek yok. (Hekim değilim)

Tetanoz aşısını 5 yılda 1 yaptırmak gerekiyor başınza bir şey gelmese bile. Koruyuculuğu 5 yıl evet. Sizin daha 5 yıl olmamış ama 1 sene kalmış. Ne olur ne olmaz ben olsam yaptırırdım. Hekim değilim.

hekim değilim. yaptırmakta zarar yok. yaptırın geçin. orta okul döneminde her yaz ufak tefek kazalar yaşıyordum, 2-3 sene üst üste aşı oldum.

tetanoz paslı demirde değil toprakta bulunur. toprakta bulunan paslı keskin objeler bu yüzden tehlikelidir.

cevaplar için teşekkür ederim, sabah yaptırdım. acildeki hekim de son dozu ne zaman yaptırdığımı sordu ama yine de "aşı yaptıralım" dedi.

güzel pazarlar herkese.

Uçuşan noktalar, ip parçası gibi şeyler önemsiz. Zamanla geçer.
Şimşek çakması dediğin, tahmin ettiğim şeyse, sonrasında göz ağrısı, baş ağrısı gibi şeyler yapıyorsa auralı migren olabilir, nörologlar bakar.
Ağırlık hissi göz tansiyonu olabilir mi acaba dedim ama ölçmüşlerdir diye düşünüyorum. Islaklık hissini ilk kez duyuyorum.

3-4 doktor görmüş. Onların söyleyemediği neyi söyleyebiliriz ki biz? İzmir'de olsan Dünya Göz'ü önerirdim. Ama yine de bir nörolog da görse iyi mi olur acaba?

Uçuşan şeylere floaters deniliyor. Tek başına önemsiz bişi. Bende de var 2 sene önce fark ettim. Yüksek miyopim harici hiçbir sıkıntım yok. Retina muayenemi aksatmam. Doktor önemsiz olduğunu kafama takmamamı, dikkat etmezsem beynimin onları filtreleyeceğini söyledi. Bir ara çok kafaya taktım o ara çok sinir bozucu oldular, hatta bromelain tabletler alsam ananas yesem faydası olur mu diye denedim (reddit te gördüm bu önerileri) ama pek işe yaramıyor. Gözün vitreus bölümünün yaşlanması ile ilgili. Bende şimşek çakması ya da başka şikayet olmadı.
Yüksek miyop hastalarında gerilme fazla olduğu için görülebilirmiş önemsizmiş

Şimşek çakması, tepeden kurum yağması, görme alanının bir kısmının kararması ise retina dekolmanı ya da posterior vitreus dekolmanı belirtisi. Retina dekolmanı olsaydı annenizin retinasını çoktaaan argon lazer ile yapıştırırlardı. O ciddi bişi (en çok korktuğum şeylerden biridir. Serde hipokondriyaklık var) demek ki posterior vitreus dekolmanı olmuş (ayrışma dedikleri şey bu) o yaşla beraber olan önemsiz bişi. Ama senede bir damlalı muayene şart her zaman. O aksatılmasın. İlacı yok bunların maalesef.

Öksürme hapşırma biraz fazla olmuş ama ağır kaldırırken zorlama olabiliyor. Bir de göze darbe ile retina yırtılabiliyor

diğerleri konusunda fikrim yok ama uçuşsan şeyleri azatlmanın en iyi yolu güneşli havalarda güneş gözlüksüz dışarı çıkmamak.

İçinizi rahatlatacaksa bu konudaki en iyilerden birisi İstanbul retina enstitüsünde murat karaçorlu (kendisi acil durum planımdır) muayene olup fikrini alabilirsiniz.

Ya da herhangi bir dünya gözdeki retina uzmanına gidin.

@kullaniciadi yazacağım çoğu şeyi yazmış. Annenizin makula oct’si çekildi mi? Büyük ihtimal retinada ayrılma/yırtılma söz konusu. herhangi bir göz hastanesinde makula oct çekilin.

İstanbul retina enstitüsünün hocaları dünya çapındadır ama böbreğinizin birini satmanız gerekebilir.

tetanoz 6-7 senede bir yeniliyorum.
tek doz.

ilk başta üç doz olduysanız ve bir kesi oluştuysa gittiğinizde kitabı bilgiye göre, yara temiz bir yaraysa 10 sene, kirli bir yaraysa 5 sene içinde aşı olmadıysanız hatırlatma dozu yapıyorlar. Ama yani genelde acilde temiz bir yaraysa ve 6-7 yıl olduysa yapıyorlar yine nolur nolmaz diyip.

Hiçbir şey olmadan gidip, benim 10 seneden fazla oldu deseniz aşı yaparlar diye düşünüyorum ama hiç denemedim

kesinlikle hastane, çoğu hastane doktor bu tedavileri uyguluyor yinede yorumlara bakmak gerek, bildiğim kadarı ile lazer cihazı ile yapılıyor scar tedavisi.
güzellik merkezlerinden uzak durmak gerek, artık çoğu hastanenin dermo-kozmetik bölümleri var epilasyon, yüz bakımı, botox gibi şeyleri doktor kontrolünde yaptırabiliyorsunuz.

İlk bana sorsan Dahiliye derdim ama, Aile Hekiminin sözünün üzerine söz söylemem.

mirket+1
göğüs ve alerji birbirine hasta paslıyor. göğüs de sevk edebilir belki,

Eski komşumuzun kedisi ip yutup bağırsaklarına dolandığı için ameliyat olmuş, sapasağlam çıkmıştı.

Büyük şehirlerde hayvan hastanelerinde endoskopi ile kesmeden çıkartabiliyorlar. Göz önünde bulundurun bence…(Arkadaşımın kedisi ip takılı iğne yuttu. Bu şekil çıkardılar. Biraz maliyetli oldu ama değdi)

@yadigar evet çok maliyetliymiş. 5000 dolara kadar çıkabildiğini görünce bi afalladım :s

Yok ya o ne öyle altın kaplama endoskopi mi? Ben 10-20bin tl civarı biliyorum.
Edit: İstanbul için fiyat aldım şimdi: 18300tl

Ha ben endoskopiyi değil de bağırsak ameliyatını demiştim. Tamamdır teşekkürler

Gazlı anestezi ile aynı anda hem iltihaplı rahmi alındı hem de bağırsakları açılıp temizlendi kedimin.

Ankara Vetclinic İlknur Hocayı tek geçerim.

@anaphylacticshock maliyeti ne kadardı

Benim kedim ameliyat olalı 6-7 yıl oldu.

Gazlı anestezi olduğu için ücreti biraz fazlaydı ama epeyce indirim yaptılar. Ödediğim paraya değdi. Hayvanı hemen bırakmıyorlar. 10 gün klinikte kalıyor. Dikişleri alınınca sizi arıyorlar gidip alıyorsunuz.

En güvenli anestezi türü gazlı anestezi.

İlknur hocayla her şeyi konuşabilirsiniz, sorabilirsiniz, indirim rica edebilirsiniz.

Kesinlikle çok anlayışlı biri. Ve her şeyi çok güzel açıklıyor.

Ben yıllardır başka bir yere götürmedim kedilerimi.


Doğrudan İlknur hanımla iletişime geçin. Çalışanlarıyla ya da eşiyle değil, ilk olarak İlknur hanımla görüşün.

Beker plazanın oralara yeni bir şube açtılar. İlknur hanım şu sıralar o yeni şubenin başında duruyor.

@anaphylacticshock ameliyata gerek kalmadı bu sabah kaka yaptı düzeldi yavrum:)

Yine de bilgiler için çok teşekkürler. İleride lazım olursa İlknur hanımı seçeceğim.

Çok sevindim. :) Tüyü kadar ömrü olsun...

üsküdar'da bilge odabaşı var, ona yaptırdım. tavisye.

Diş rengi zaten beyaz değildir, doğal rengi sarı-beyaz arasıdır. Eğer dişlerinizde zamanla biriken (çay,kahve, sigara vb. sebepli) lekeler varsa beyazlatma yerine temizletme daha uygun olabilir.

Ayrıca estetik görünsün diye diş minesine etkisi de söz konusu. Aslında ağız bakımı o kadar komplike bir şey değil. Düzenli fırçalama (günde 2 kez), dişler kadar dil ve diş etlerini de temizlemek, diş ipi kullanımı ile diş aralarını temizlemek. Geriye de yenilen gıdalar giriyor zaten. Şekersiz gıdalar tüketirseniz sizden güzeli yok :)

Böyle bir şey mümkün değil.

Hayır ama bazılarının kokusu güzel oluyor. Nemlendirme amaçlı duş sonrası kullanılır.

kozmetiklerin içindekilerin etken oranı düşük meşhur hemoroid kremleri var mesela sıkışıklık için kullanılıyordu bir dönem, deri için ilaçlar var ama losyonlar etkisiz, duyup bildiğim bu kadar

Q10 iceriklilerin az da olsa etkisi olabilir.
Ama bu krem, serum gibi seyler daha cok önleyici. Sorun olustuktan sonra daha güclü müdahalelerle geri cevirebilirsin. Worst case gerdirmek.

Niveadan bahsediyorsunuz sanirim bende portakallisi var ve evet garip bir sekilde sikilastiriyor ust kollarimda kullandigimda sarkmalari baya topluyor ama biraktiginda etkisi hemen geciyor tabi. Ben kokusuna tahammul edemedigim icin birakmistim farkli kokulu ciktiysa alirim yine.

Sürekli ağrımıyorsa fıtık değildir. Sen yine o civardaki kasları yavaş yavaş güçlendirmeye bak, dizlerini kırmadan yük taşıma. Gece yatmadan yapacağın esneme hareketleri de kalça kaslarını rahatlatır.

Bir de kas gevşetici krem, hap ve kafeinli ağrı kesici al.

Hekim değilim, baştan onu söyleyeyim de, bilebildiğim kadarıyla nurtopu gibi bir fıtığın olmuş. Ömür boyu zorladığında ya da ters bir hareket yaptığında burnundan getirmek için orada durup genelde uyuklar. Kalçanda, bacağında ağrı ya da uyuşmalar falan olursa ya da defi hacet için klozete oturtmak, kaldırmak falan gerekince de Doktor kesip biçmek isteyecektir.
O zamana kadar iyi bak. İlk fırsatta da becerebildiğin kadar zayıfla.
Fırsat bulduğun her gün yüz.
Kapın sağlamsa bir kapı barfiksi bul. Her fırsatta çamaşır gibi as kendini.
Belini zorlamayacak şekilde de spor yap atak olmadığı zamanlar.

zamanında tek ayak üstünde yana eğilerek yerdeki bir cisme güç uygulayınca nurtopu gibi bel fıtığım olmuştu. hala seviyeli bir ilişki yaşıyoruz. bel fıtığının dereceleri var. benimki üçüncü seviye yani extrude. son seviye sekestre yani parça kopması. başlangıç olanlar bulging ve protrüzyon.

anlattığın belirtiler bel fıtığını işaret ediyor ama umarım değildir varsa da ileri seviye değildir. çeşitli egzersizler var ama ben çoğunun faydasını görmedim. daha sonra ekşi'deki başlıkta birisi elzem ihtiyaçlar hariç hiç kalkmadan saatlerce hatta 24 saat sırt üstü yat diye bir şeyler yazmıştı. bana iyi gelen o oldu.

uzun lafın kısası ameliyat olmadım, ara sıra ben buradayım diyor ağrı veya bacakta hafif uyuşma şeklinde. bazen hiç yokmuş gibi oluyor.

bundan sonra hareketlerine çok dikkat etmelisin. diz kırmadan eğilmek asla yok. karın ve sırt kaslarını güçlendirecek hareketler yapmak lazım ama öncelikle bir iyileşmek lazım ve tabi bu hareketlerin bel fıtığını tetiklemeyen türden olması lazım.

fitik boyle oluyor. ben de ayni sekilde ters pozisyonda mal gibi valiz kaldirirken disklerden birini kaydirdim, su an elimi belime atinca iki diskin arasinda siskinlik hissedebiliyorum. allahtan omurilik tarafina degil de disari dogru kaydi. o yuzden agrim sizim yok bazen cok yogun fiziksel aktiviteden futbol maclarindan sonra orada bir tuhaf sizi hissediyorum. hastaneye gitmedim ama net ufak bir sislik var yani. fitik olmasi icin bu sisligin yirtilip icindeki maddenin bolgeye akmasi gerekiyor.

bu kolay kolay iyilesmiyor. hareketleri var disklerin arasini acip yuku azaltmak icin. ama hala kiloluysan bu sorun gittikce artarak omrunun sonuna kadar gelir. o yuzden hem de genel saglik icin kilo ver. core kaslarini guclendir. belki ameliyat olmadan idare edebilirsin. siyatik sinirine ara ara baski yapip agritir, ayagini uyusturur boyle.

1) kilo ver
2) vucut kaslarini guclendir. ozellikle karin kaslari.
3) agirlik kaldirma, kaldiracaksan comel bacaklarinla kaldir. bacak kaslari vucuttaki en buyuk ve guclu kaslar. bel agirlik binmesi icin evrilmemis.

Bence de fıtık, kendi deneyimlerime göre. Benim en son nüksetmesinde fizik tedaviye gitmem gerekmişti çünkü bekledim ama kendiliğinden geçmedi. Ama ne kadar daha iyi olsa da asla eski haline dönmüyor hele de yaş ilerledikçe.

sigortan olmasa da devlet hastanelerine cüzi ücretle kontrole gidebilirsin.

bahsettiğin hulk kütlesinde bir insana 30kg öyle çok etki etmemesi lazım.

Yedam'a yani Yeşilaya danışın. danışıyorsunuz sizinle bireysel çalışıyorlar. psikolog, sosyal çalışmacı vb. uzman grubu var.

klinikler genelde (bkz: nikitabs) ilacını yazıp yolluyor. champix muadili. eczaneden direkt kendin de alabilirsin.

Bence, Doktor takibi sizi psikolojik olarak da destekler. Kontrollerde içtim mahcubiyet ya da içmedim gururunu yaşamak süreci biraz daha olumlu yönetmenize yardımcı olabilir. Bir de doz ayarlaması kısmı var tabii, imkanınız varsa doktor takibine girin. Psikolojik destek almak da fark yaratacaktır. Sinir stres küpü olmamanız için yol gösterebilirler.

Yıllarca bu hastalıktan dolayı anti depresan kullandım. Akupunktur, ozon tedavisi vb bir sürü şey denedim. Kuru iğne tedavisi şifa oldu benim için

Lot ofis koltugu diye aratin. Memnunum

nurus kullanıyorum, çok memnunum. kendi sitesinden almıştım.

İkea (bkz: markus) 10 yılı geçti, azıcık yıprandı döşemesi ama gayet kullanışlı, rahat.

Acilde o dediklerin dışında müdahale bile etmeyebilirler, uzmana git derler.

Kasılmayı geçirecek şeylerden biri sağlam ve kaliteli bir magnezyum desteği almak, diğeri boynuna sıcak uygulamak. Diğeri vücudun stres yükünü azaltmak. Mesela az uyuyorsan yeterli uyumak, aşırı yoruluyorsan daha az yorulmak, sürekli endişeli öfkeli gergin isen ya spor yapmak ya da bunları azaltacak çözümler bulmak için psikoloğa gitmek...

Boynun belli ki ağır bir korkuyu taşımaya çalışıyor. O korkuyu bulup savuşturmak gerek. Psikoloğa gidecek imkan yoksa özelden yazabilirsin, sadece yazmak bile çok rahatlatır, muhatabının olduğunu bilmek daha da rahatlatıcı olabilir. İstersen cevap yazarım istemezsen yazmam, bu da bir konfordur. O korkuyu sağaltmak lazım.

Muhayyer doktor olsa, gelen hastaların %90'ına magnezyum yazardı. Nasıl bir gerçekdışılığa ikna etmişse kendini.

Birine o gergin kası ovalat, sıcak kompres yap, bir de kas gevşetici uygula, geçer iki güne.

Bir de 'klima çarpıyor' yaşın gelmiş gibi. Uzak durmalısın klimalardan.

boyun egzersizleri yap fıtık yoksa

Erzurum'da okurken yel yemekten ve anksiyeteden dolayı 2 defa boynum feci şekilde tutuldu. Kalas gibi kaskatı kalakaldım.

Nasıl becerdim bilmiyorum ama minibüse atlayıp acile gittim.

Hemen kas gevşetici iğne yaptılar.
Nasıl bir iğneyse o, 10 dakika içinde lokum gibi olup eve döndüm.

Hiç durmayın, acile gidin. Hemen bir iğne vurdurun. En fazla 10 dakikada rahatlarsınız.

@Mirket

Magnezyum eksikliği kadar çok probleme sebep oluyor ve özellikle de strese o kadar bağımlı ki, özellikle kasılma ve ağrı konularında hele ki stres yüksekse muhakkak Magnezyum diyorum, çünkü gerçekten de hâlâ doktorların bile aklına gelmiyor, hâlâ gelmiyor yani. Sorgulamıyorlar ne haldesin gergin misin şu bu. Diyabet hatta migren bile buna bağlı, pos bile, huzursuz bacak sendromu bile. O kadar çok ki. Bilsen sen de böyle yaparsın.

tranko buskas kas gevsetici.

uzun süre bilgisayar karşısında uygunsuz pozisyonda oturmaktan bende de oldu, kafamın arkasında benimki. kas gerginliği sinirleri uyarıyor sürekli ve rahatsız ediyor, uyurken zorluyor. araştırdım ettim, hastanede ağrı kesici yahut kas gevşetici yazıp yolluyorlarmış.

aşırı dopamin salınımi dedim ben.

Şimdi bu aslında sadece mutlu olabilmek ve dışa vurabilmektir. Ama bazı soruların cevaplarına bağlı olarak, başlangıç seviyesinde bir mani atağı olarak görülmesi de mümkün olur. Fakat var ya hiç sanmıyorum, yine de belli olmaz.

Hipomani

Ben de en ufak bir şeyde birini dövmek istiyorum acaba benimki de bi sendrom mudur...

@matilda

Öfke kontrol bozukluğu oluyor seninkisi...

wes sanırım tüm ekzom dizileme benzeri bir açılıma sahip değil mi? babam ümraniye eğitim araştırma hastanesinde klinik ekzom dizileme testi yaptırmıştı göz hastalıkları için. bize bir de bakırköydeki sadi konukta yapıldığı bilgisini vermişlerdi de araştırmadık onu.

Dehidre olacak ya da elektrolit seviyesini bozacak kadar kadar ağlamıyorsan bir zararı yok, zaten vücudun kendi doğal tepkisi olan herhangi bir faaliyetin vücut için zararlı olması beklenemez, verdiğim örnekler de olası bir şey değil mübalağa yapıyorum.

Bence ağlamamak zarar verir, ben ağlayınca rahatlıyorum. Diğer türlü hasta olurdum herhalde. Duyguları bastırmamak lazım.

Edit sonrası için ayrı bir cevap vereyim, senin bahsettiğin şey ağlamak özelinde bir şey değil senin bahsettiğin şey vücuda stres yaşatmak, stres altında bir süreç geçirmek tabii ki zararlı yoğun stres kortizol salınımına neden olur kortizol normal şartlarda zararlı bir hormon değildir sistemin sağlıklı bir şekilde çalışması için elzem bir hormondur ama kendine eziyet edecek şekilde sürekli gerçekleşen bir stres durumunda kortizol sistemi kontrol altına alabilmek çoğunlukla lenf sistemindeki glukoplastik aminoasitleri şekere yıkar, buradaki aminoasitlerin kaybı bölgeyi zayıf düşürür zira bu bölge bağışıklıktan sorumlu T hücrelerinin üretildiği bölgedir ve bu davranıış süreklilik kazanmışsa bağışıklığın düşmesine ve buna bağlı hastalıkların yaşanmasına neden olabilir, ayrıca yine kortizol salınımına bağlı olarak yaşanan aminoasit/kas kaybı nedeniyle kalp kasının hasar gördüğü Kırık Kalp Sendromu gibi problemlere yol Açabilir. Tabii bunlar birkaç defayla alacak bir şey değil dediğim gibi uzun süreli kronik davranışlarda gerçekleşir.

ağlayınca inanılmaz rahatlıyorum, özellikle de iç sıkıntım varsa muhteşem bi boşaltım.

Biz her sene bütün aile check up'a gireriz, babamın sonuçları ocak ayında mükemmel başladı. Şubat ayi gibi sırtında hafif bir ağrı başladı, haftalar bazında giderek arttı. (Bu arada bir sürü doktora da gittik bulamadı hicbiri) en son mr çekildi ve akciğer kanseri şüphesi ile tomografi ye gönderildi.

Sonuç: 4. evre akciğer kanseri çıktı.

Kanser taraması için pet çekimi var mesela ama o da belirli bir bölgede tümör tespit edildikten sonra yapılan vücutta metastaz var mı şeklinde bir tarama.

Bu arada pet de tek başına yeterli olmuyor. Mide, kolonlar vs gibi sindirim-bosaltim organlarını garantilemek için endoskopi (gastroskopi + kolonoskopi) yaptırmak gerekiyor.

Özetle böyle kanser odaklı spesifik bir tarama yok. Check up'larin da alayı bu bakıma bir yalandan ibaret :) (babamın kan degerleri hep iyiydi mesela crp vs en ufak belirti bile yok.

Yalniz benim hususî yorum almak için gittiğim çok ünlü bir onkolog söyle bir laf etmişti; güncel ya da geçmişte sigara kullanımı olmuşsa akciğer kanserini erken tespit için her sene düşük radyasyonlu tomografiye girmek gerek.

Yani öyle mucize bir check up vs yok ne yazık ki çünkü çok fazla abzurd kanser turu var ne yazık ki.

Her kanserin teşhisi farklı, kimi kansa PSA, kimi endoskopi, kolonoskopi, kimi klinik bulgu, kimi usg sonrası alınan biyopsi falan,
Bir de bu meretin yavaş ilerleyeni var, aceleci olanı var.
Evet yani, belirli periyodda kapsamlı check up işe yarar, ama kesin önleyiciliği yoktur sanırım.

Kanser biraz kötü anlamda piyango gibi. Nereye ne zaman vuracağı belli olmaz.

Tam kan sayımı, crp, karsinoembriyonik antijen, hasta erkekse psa. Bu dört kan tahlilinin yapılması.

Tiroit ultrasonu, kadınlarda meme, erkeklerde prostat ultrasonu, tüm batın ultrason (mesane dolu), akciğer grafisi, endoskopi+kolonoskopi. Bunlar yapılırsa yeterli olmalı.

her kanserin teshisi farkli +1

yas ve cinsiyete göre risikosu yüksek oldugu icin tetkiki yapilan kanser türleri var.
-kadinlarda hpvnin yol actigi kanser icin swap almak mesela erken teshis veya takip icin önemli.
-erkeklerde de ilerleyen yaslarda prostat kontrolü oluyor sanirim ama emin degilim
-mavi gözlü sarisin cok günes altinda kalanlar icin cilt kanseri
-50 yas üstü kolon kanseri

falan filan.

genetiginin kansere yatkinligini arastiran bir test var. calistigim bir sirket bunu yapiyordu. kisi basi 300k usd gibi bir seydi.

kanser cok ilginc bir olay. kanserin cesidine göre de her seyi degisiyor. birini bulsan birini kacirabilirsin.

vücudunu iyi takip etmen, kronik agriyan yerlerin pesine düsmek benim kendi kendime check upim.

@yadigar

Akciğer grafisi ne yazık ki çoğu zaman akciğer kanserini tespit etmede bir işe yaramiyor. (Zaten bu sebeple check up'lara doktorlar biraz faso fiso gözüyle bakarlar :))

İlk mesajımda belirttigim babamın ocak ayındaki grafisine 4 5 farklı doktor bakıp bir şey goremediler..

Onun için onlolog'un her sene düşük radyasyonlu tomografi önerisini yazdım.

Babama mesane kanseri teşhisi anca sisteskopi yapılınca konuldu. Normalde ultrasonda görülür demişlerdi.

@makbur
Haklısınız. Ancak tüm bu taramalara rağmen sinsi sinsi ilerleyebiliyor, malum. Akciğer kanseri biraz sıkıntılı. Özellikle de küçük hücrelisi. Ama mesela abimde mesane kanseri böbrek taşı düşürürken çekilen ultrasonda tesadüfen bulundu. 3cm olmuştu tümör. Hem erken evreydi hem agresif değildi. Alınıp 5 yıl takibi yapıldı, tekrarlamadı.

Bende bir ara cea yüksek çıkıyordu. Malum, kanser yükseltiyor. Ama başka sebeplerle de yükselebiliyor. O dönem doktor (bacanağım) akciğer filmi, endoskopi, kolonoskopi istedi mesela. Bunlar temiz çıktı. Bir müddet sonra cea düzeldi bende.

Ne olursa olsun tomografi radyasyonlu bir işlem. Yıllık yapılması ne kadar doğru ve efektif olur, bilemiyorum. Ama haklısınız. Yani en azından sigara geçmişi olanlar birkaç yılda bir kontrol amaçlı çekilebilir…

Bir de şu sıkıntı var. Radyolojide bi anomali görünce genelde takip öneriliyor. Yani “hah, tamam, bulduk” demiyorlar. Pet de çok sağlıksız bir işlem, malum. Ben kafa karıştırmamak adına kadere bırakıyorum artık… iyi yapmıyorum muhtemelen.

Edit: @jepa’nın cevabını okumadan yazmıştım. Yukarıda yazdığım gibi abimde ultrasonda farkedilmişti. Sonra takibi yapılırken hep sistoskopi oldu.

Aslında radyolojik incelemelerde cihazın gücü, kalitesi, uygulayan hekim veya teknisyenin uzmanlığı ve değerlendiren radylog/uzman hekimin tecrübe ve birikimi çok önemli…

kanser markerı bazı biokimyalar var ca19-9 ca125 falan gibi çok detayını bilmiyorum bunlara baktırabilirsin en olmadı

sanmiyorum oyle bi sey oldugunu. Bildigim kadariyla siradan bir insani komple taramadan gecirseniz 3-4 tane problem bulursunuz. iyi huylu tumor olur, kist olur, belirsiz seyler olur vs. ama o insanin hicbir problemi olmayabilir. insan vucudu o kadar karmasik ki bunun belli bir normali yok, kimse de mukemmel degil. o yuzden problem olmayan yerlerde problem aramak cok dogru degil.

Prof. Dr. Ali OTO

Rıza Hakiki iyi bir doktordu birkaç sene önce. hala devam ediyorsa bir bakın mutlaka.

Ali oto kalp cerrahı değil, kardiyoloji uzmanıdır. Kapak değişimini açık cerrahi olarak değil de, TMVR denilen, anjiyo benzeri kapalı yöntemle yapar. Kalp cerrahına giderseniz açık ameliyat olursunuz. İkisinin de ayrı ayrı avantajları dezavantajları vardır. Ben olsam hen kardiyolog, hem de kalp cerrahı ile görüşürdüm.

Simdilik durdu sadece. Yakin zamanda daha siddetli sekilde dönecek.

psikolojik diyorsun, normal. stres, üzülme ve kaygıya sebep olan şey/ler ortadan kalkmış ya da sen onların üstesinden gelmiş görünüyorsun. 3 sene önce benzer bir şeyi yaşamıştım ortam değiştirince ben de iyileşmiştim. umarım tekrarlamaz.

Tekrar edecek

Yasalaşan cbd, henüz piyasaya ilaç sürülmüş değil ve muhtenelen ilaç geldiğinde de ketamin gibi yalnızca randevu ile klinikte uygulama şeklinde uygulanacak

bilmiyorum çok mu saçma ama belki bi faydası olur diye dayanamadım yazmak istedim, çünkü ülkede gerekli şeylere ulaşmak çok zor. cbd oil uzun zamandır köpek beslenmesinde takviye olarak kullanılıyor, hatta köpek eğitmeni bir arkadaşım yurtdışından ara ara getirtiyor. yani böyle bi şeyi araştırmak isterseniz ve bir süreliğine de olsa işinizi görecekse arkadaşıma sorabilirim elinde var mı diye.

@ofelia, teşekkürler ama bu öyle alalım suya 2 damla damlatalım içelimlik bir şey olmayabilir. doktor kontrolünde kullanılması gerekir ama hangi doktorun cbd'den haberi var ki türkiye'de o da ayrı bir konu.

Twitterdan erdem ulaşa ulaşınız, eğer ki ihtiyacınız varsa.

Medikal kenevir denen thc 0,3'ün altında sınırlandırılmış cbd içeren keneviri neredeyse avrupanın herhangi bir ülkesindeki cannabis shop'lardan satın alabilirsiniz. En yakın yunanistanın hemen her yerinde bulabilirsiniz örneğin.

Dozaj konusunda ise öyle doktor kontrollü, tıpkı reçete ile ilaç yazar gibi belli hastalıklara belli dozajlar şeklinde bir yapı amerikada bile mevcut değil. Yani hastalığına ve durumuna göre size bir dozajlama yapılacağını düşünüyorsanız yanılıyor olabilirsiniz. Bu konuda sadece türkiyede değil dünyada da belli standartlar henüz tam oturmuş değil. Aşağıda Kanada'da yapılan bir araştırmayı paylaşıyorum;

pmc.ncbi.nlm.nih.gov

Erdem ulaş'a dm attım. x hesabımı kilitledi. sonra açtı bir şeyler oldu. baktım mesaj da gitmemiş. o da patladı yani.

@thracia, cbd yağını rahatça tr'ye sokabiliyor muyuz peki?

@yazar yazmaz yazan yazar

Yunanistanda satılan cbd oil'in kavala kurabiyesinden bir farkı yok. Uçakta el bagajında belli ml üzerine diş macunu olsa da sorun çıkabiliyor ama bagajı aşağı verdiğinizde herhangi bir sorun olacağını sanmıyorum. Ama tabii ki yasal mevzuatta son duruma göre karşılığı nedir bilemiyorum.

Bu arada hemp oil, cbd oil adı altında türkiye'de bile satış yapıldığını görüyorum google aramalarında.

Uyarmak isterim ki tr de hemp oil cbd oil altında satılan ürünlerin hemen hemen hepsi propilen glikolde çözdürülüp gliserinle seyreltilen sentetik kannabioidler ve merdiven altı, rüştünü ispatlamış fabrikasyon ürünler harici dikkat etmenizi öneririm

Aslında diş beyaxlatma diye bişey yok. Dişin doğal rengi hafif sarımsı mat beyaz. Diş macunu o florayı ve mineyi bozuyor. Beyaz diş normal ve sağlıklı değil.

Biz ailecek 10 yılın aşkın zamandır sadece suyla fırçalarız. Dişlerim çocukluğuma gör toparladı.

Düzenli dişçiye giderdik. Artık senede bir kontrole.

@luluki diş beyazlatma diye bişey gayet de var...

hidrojen peroksit etken maddedir, saç açıcıda filan da kullanılan türkçede oksijenli su diye bilinen şey yani. profesyonel olarak dişçide yaptırılan işlemde de bu kullanılır.

amerika'da vs. hidrojen peroksit içerikli diş macunu da var listerine gibi markaların ürünlerinde de hidrojen peroksit içeren seçenekler var. gidip marketten hidrojen peroksit etken maddeli beyazlatıcı bant gibi şeyler de alabiliyorsun. ama bunlar türkiye'de yasak. sanırım çok zararlı olduğu için devletimiz de bizi amerika'nın kendi vatandaşlarını düşündüğünden daha çok düşündüğü için xD ama iş dişçide beyazlatmaya gelince aynı maddenin kullanımı serbest...

aynı/benzer isim ve paket ile satılan ürünlerin bile türkiye'de bulunan versiyonlarında hidrojen peroksit oranı yok denecek/işe yarayamayacak kadar düşük oluyor. colgate'in hidrojen peroksit içerikli olup oranı belirtilmeyen bir ürünü için mail attığımda da aldığım cevap bu şekildeydi:
"Ürün Kozmetik Yönetmeliği gereğince % 0,1 veya daha az oranda Hidrojen Peroksit içermektedir." aynı ürün amerika'da 3% hidrojen peroksit içeriyordu mesela.

resmi olarak distribütörler bu ürünleri getiremiyor, satamıyor. anca kendi getiren 3. parti satıcılarda vs. bulabiliyorsun bu tarz ürünleri. beyazlatıcı bantlar vs. bulunuyor alışveriş platformlarında. bunlar işe yarıyor ama yine de etken maddenin oranı dişçilerin kullandığı ürünler kadar yüksek değil yani profesyonel beyazlatma işlemi kadar etkili değil. hiç yoktan iyi olmakla beraber eğer mevcut durumda dişler çok sarıysa önce profesyonel beyazlatma işlemi yaptırdıktan sonra bu ürünleri daha çok beyazlığı korumak/uzatmak için kullanabilirsin. ama bantlar bikaç ton gözle görülür beyazlatma sağlar. illaki evde kendin bişey deneyeceksen en etkili sonucu bu bantlarla alırsın diye tahmin ediyorum.

bantların sıkıntısı kısa olmaları, sadece ön dişlerin ön yüzeyini kapsayacak boyutta olmaları. bunlar çeşitli beyazlattığını iddia eden ürünler ve önerilerin aksine mineyi zedelemez/aşındırmaz. kalıcı bir zararı yok, geçici hassasiyet yaratabiliyor hidrojen peroksit.

hidrojen peroksit içermeyen hiçbir ürün kalıcı/uzun süreli gerçek beyazlık sağlayamaz. iki çeşidi var bunların... biri aşındırıcı olup yüzey lekelerine karşı biraz etkili olabilenler ama mineye zarar verebiliyorlar... biri de mavi renkli olup sarıyı nötrlemeye çalışan geçici ve çok az bi beyazlık algısı yaratanlar. ikisi de bence işe yaramaz.

farklı bir fikir vereyim. e-nabız üzerinden aile hekimini yakınlarda başka saglık ocağı ile değiştir. bu arada artık saglık ocağında da ücretli oldu rapor. 250 tl alıyorlar. mayıs ayında yaptırdım ücretsizdi bu ay ücretli yapmışlar.

Biz dün annemin hekimini değiştirmek istedik ama değişiklik ne zaman gerçekleşecek diye İnternet'e baktım, ayın 5'i ile 21'i arasındaki talepler hemen, 21'i ile 5'i arasındaki talepler ise ayın 5'i saat 23:59'da gerçekleşiyormuş.

Belki başka sağlık ocağı talebi için de geçerlidir, bi bakın.

özel hastanede olur. hastanesine göre 2-5 bin arası değişir

şehir hastanelerinde aile hekimleri var. oradan randevu alıp raporunuzu çıkarabilirsiniz.

Çok teşekkür ederim cevaplar için.

@archemeister8 cok zekice bir fikir (ablam Beşiktaş'tan sorunsuz almış mesela) ama @muhayyer divan belirttiği gibi sakata gelmek istemem (bir de arada yazdirdigim gaviscon vs gibi ilaçlar var :)) hatirlatma için de teşekkür ederim.

@gercek dunya
@obscure

Teşekkür ederim yarın zaten babamı hastaneye götüreceğim orada halledicem artık.

Hiç düşünme yaptır. Kimse bilmezken yaptırmıştım. Tel tedavisinden bin kat iyi ve daha hızlı tedavi oluyorsun

mavi ışık filtreli gözlük

bir göz doktoruna gidip gözlerinizi ölçtürün. bende bir şey yok diyordum, miyop çıktım. numaralı gözlük kullanmaya başladım hakikaten görüşüm düzeldi.

benim sihirli formulum su:

aksam 10'dan sonra tv + pc + telefon + oda isigi vs.. hepsinde mavi/beyaz isigi azaltacak ayarlara aliyorum.

Alışmış olabilirsin. Gece boyu satürasyonun düşmüyorsa basıncı geri arttırma. Düşüyorsa apneye giriyorsun ve cihaz bunu bozamıyor demektir. O zaman bi bakıma götürmekte fayda var.
Biz yoğun bakımda basıncı olabildiğince düşürmeye çalışırdık makineden ayırma sürecinde. tabi ki ev tipi cihazlardan çok daha farklı oluyorlar ama prensip olarak benzerlerdir diye düşünüyorum. Bir de yaşam stilin iyileştiyse onun da etkisi oluyor. Eşim mesela 60 kilo verince kendi cpap cihazını bıraktı ve apneye girmiyor artık.

Öncelikle eşinizi tebrik ederim. 60 kg yazısını görünce gözlerim pörtledi. Benim de 30 kg kadar vermem lazım. Eşiniz mide ameliyatı falan mı oldu? Nasıl kilo verdi?

Son zamanlarda ufak ufak yürüyüş yapmaya başladım. Ama bu yeterli hava basıncı hissetmeme sorunum son 2-3 aydır var.

Uyurken saturasyonumu nasıl ölçebilirim? Farklı bir cihaz mı almam lazım?

CPAP cihazlarına nasıl bir bakım uygulanıyor biliyor musunuz? Yani ben maske ve hortumumu yıkıyorum. Filtresini değiştiriyorum. Ek olarak cihaza ne bakım yapıyorlar?

hayır diyet ve hafif spor yaptı. diyette genel olarak klasik olan kalori sayma ve paketli gıda kesme olayını yaptı, bazen de ketojenik diyete girdi. şu an 3. ketojenik döneminde hatta, devam ediyor vermeye. diyette tek önerim darlamaktan utanmayan sabırlı bir diyetisyen bulmanız. tek başına disiplin tutturulamıyor çünkü, hele ketojenik yaparken bilgili birinin olması iyi oluyor.

ufak satürasyon cihazları satılıyor ama biz saatle ölçüyoruz. parmağa takılanlar kayıp düşebiliyor çünkü hareket ederken ama saatte öyle bir durum yok, bir de sabah samsungun rapor vermesi iyi oluyor, parmak tipi cihazlarda öyle bir şey var mı emin değilim. yani sabah kalkınca gece 3:15 civarı satürasyonun 89a düştü diyebilen bir cihaz ya da saat lazım. ama genel olarak yorgun uyanmıyorsanız problem olmamalı.

temizlik için biz dalin kullanıyorduk, kokusuz sabun varsa o daha iyi olur çünkü dalin soluyordu 1-2 gün ne kadar durulasak da :D bakıma götürünce de temizlik ve filtre değişimi dışında bir şey yapmayacaklar ama asıl yaptıkları şey değerlere bakmak olacak. bazı cihazlar full kayıt alıyor ona bakıyorlar, orada genelde akciğer kapasitenizin anlaşıldığı tidal volüm değeri de oluyor. biyomedikal arkadaşlar bir doktor kadar olmasa da cihazın yetip yetmediği çıkarımını yapıp ayarları değiştirebiliyorlar. bizimkini alırken bir sürü ayar deneyip orada uzunca bi uzanmasını istemişlerdi en rahat ayarı bulana kadar.

cihazı doktor raporuyla aldıysanız tekrar doktora gitmek daha mantıklı bu arada, ama 1-2 gün test cihazı ile kayıt almak isteyebilirler ve devlette süreç epey uzayabilir.

son olarak tam maske mi yoksa burun maskesi mi kullanıyorsunuz? sadece burun ise alerjik bi durumdan dolayı burun etleri de engelliyor olabilir ve fark etmeyebilirsiniz. eğer alerjiden çok eminseniz burun maskesi tam maskeye göre çok daha iyi oluyor her zaman. philips dreamwear özellikle epey iyi mesela.

Doktor bana burun maskesi yazmıştı. Resmed Mirage FX modelini kullanıyorum. Burnumda et yok ama genzimde var. Sebep alerji mi bilmiyorum.

Oscar diye bir program önermişler cihazın raporlarına bakabilmem için. O programla basınç değişikliği var mı diye bir bakacağım. Bir de sizin bahsettiğiniz gibi saturasyon ölçen bir akıllı saat alacağım.

Çok teşekkür ederim üşenmeyip bu kadar detaylı şekilde açıkladığınız için.

Cihaz bozulmuş olabilir ya da ayarı değişmiş olabilir. Servise götür hocam kontrol etsinler. Bende de cpap var ben esneyemiyorum ve konuşamıyorum bile basınçtan.

Degerleri yuksek olani secmelisin diye biliyorum.
örnegin epa 600mg,dha 300mg olan.

EPA (Eikosapentaenoik asit)
DHA (Dokosaheksaenoik asit)

Osman muftuoglu, fosfolipid yapidaki balik yağini tercih edin diyordu,

Tabi en guzeli haftalik balik tüket.

Möllers kullanıyorum. Elmalı olan

Wellkid Omega-3 Chewable Tablets. 4-12 yas icin.
Peppa Pig olanlar degil, onlar yosun bazli oldugu icin biyoyararlanimi düsük.

su: www.vitabiotics.com

Önerilenlerden Möller sgene cok iyidir.

Cocuklar icin dha, epa'dan daha önemli cünkü dha direkt beyin üstünde etkili. Günlük limit genelde 75-250 mg denir. epa ve dha'nin birbirine orani da genelde 2:1 önerilir. IFOS ve GOED onayi önemlidir.

Kaleci arkadas yazmis, sizin kullandiginiz da cok iyidir. Ama cocuk sikildiysa kisa süreligine bunlardan birine gecebilirsiniz.

Hocam kullandığınız ürünün markası bu sektörün iyi bir ismi ayrıca IFOS onayı var ve DHA-EPA değeri de iyi aynı üründen devam edin gayet şükela bir ürün.

Gastrit bahsettiğiniz gibi mide mukozasına zarar vererek bazı hastalıklara temel olabiliyor ama bu temeli oluşturabilecek 50 tane daha sebep var. Toplumda o kadar yaygın ki, sokakdan 5 adam çevirsen 3-4 tanesinde vardır gastrit. o sebeple doğrudan kanser düşüncesini beslemesi doğru değil gibi. sağlıklı yemeli içmeli.

Gastrit herkeste var yahu gastrit olmayan mi var? Sadece ileri derecede midede yara yapan ülserin eger duzgunce tedavi gorulmezse kansere cevirebilecegini okumustum (teyzem mide kanserinden vefat etti. Saglik anksiyetem var cok arastiririm boyle durumlari)

Endoskopi konusuna gelince de normalden cok fazla rahatsizlik duydugunda baktirmani tavsiye ederim. Ultrason degil ki her firsatta yapilsin. Sıkıntılı bir sey biraz.

Annemin bileklerine baktıklarında hemen ameliyat diye tutturmuşlar. Annem de sevmez öyle şeyi, kaçtı doktordan. Yani ameliyattan. Şu anda bilekleri parmakları gayet iyi. Sorunca diyor ki her gün aklıma geldikçe bileklerimi ovarak salavat okudum. Bilimsel mi, değil ama annem bu şekilde gayet iyi.

Demek istediğim, bu tarz bir yaklaşım sergilendiyse bence başka doktorlara gösterin. Biraz da alternatif şifalar araştırın, akupunktur gibi, biyorezonans gibi. Bence.

Gelecek alay ve aşağılamaların hepsini sahiplerine bağışlıyorum.

ameliyat olana kadar şu egzersizleri günde 2 defa sabah ve akşam denesin. video altındaki yorumlar okumanı da tavsiye ederim.

www.youtube.com

yani dayanabilecek durumda olsa evet, ama annemde romatoid artrit de oldugu icin eli tamamen felc durumuna geldi ve bir gun daha agri cekecek hali kalmadi. su an kim yarin yapiyorsa gidecek durumda. maalesef cok ileri seviyede. eliyle fizik tedavi yapabilecek durumu bile yok.

bir de doktordan ziyade acaba izmir'de özel hastanelerde bu tarz ameliyatlarin fiyat asagi yukari kaca oluyor, yakin zamanda olmus baska ameliyat fiyati bile bir fikir verebilir. cok tesekkürler

Annene iyi bir magnezyum takviyesi alıp içir, omega 3 de olsun (offff eczaneye omega 3 sipariş etmiştim almayı unuttum iyi mi) istersen özelden marka ismi verebilirim. İyi bir doktor bulup ameliyat gerçekleşinceye kadar hem vücudunu destekler hem de ağrıları azalacaktır birkaç gün içinde. Çünkü ağrı şiddeti biraz da magnezyum eksikliğinden oluyor.

Öğlenleri bi yarım saat cildi güneş görsün, o da çok önemli. Bir de şekerli, unlu gıdayı olabildiğince azaltıp 1000 mg'lık C vitamini alması, bir de günde 2-3 defa hakiki ev yapımı elma sirkeli su içmesi önemli. Romatizma bir iltihap (enflamasyon) meselesi, elma sirkeli su ve C vitamini bu konuda çok iyi bir destek verecektir.

Yine de bu yazdıklarımı tanıdık bir doktor varsa ona gösterip sormaktan çekinme, önemli olan annenin şifaya kavuşana kadar ağrısının azalması ve vücudunun desteklenmesi.

Çok çok geçmiş olsun...

Yatış şekli ile alakalı olabilir. Omuz üstüne mi yatıyorsunuz?

Kas yırtığı olabilir, benim omzumda aylardır ara sıra zorladıkça kendini hissettiren ağrının nedeni kas yırtığı çıktı. Öyle bir şeyse (ya da başka bir şeyse bile) daha kötüye gitmeden tedavi ettirmekte fayda var. Ortopediye gitmiştim ben.

doktora git beklemek kasları yapıştırıormuş eğer bir problem oluştuysa omuzda.
bende aman yanlış yattım diye gitmedim geç kaldığım için tedavim uzadı.
bende bişey yaşamadan hem yırtık hem iltihap hem donuk omuz oluştu 3 aydır uğraşıyorum

Alper hasanoğlu

Keşke yıkamadan önce nasıl temizlerim diye baksaydınız :( Postların deri yüzeyini mecbur kalmadıkça suyla, özellikle de deterjanla temas ettirmemek gerekiyor.

wilsondorset.com
burada deriyi dövmeyi önermişler, mantıklı olabilir. Balkona, çamaşır askısı gibi bir şeye asıp evde varsa oklavayla, yoksa tahta kaşıkla girişin :)
Bir de deri bakım yağı alıp onu sürseniz olabildiği kadar düzelir sanırım.

Kimyasal tabaklama yapıldığı için suyla temas deride bozulma ve çürüme yapar maalesef artık eskisi gibi olmaz...

Yakı ve sıcak kompres benzer bir amacı taşır, ancak her ikisinin de etkisi biraz farklı olabilir.

Sıcak kompres: Sıcak su torbası veya sıcak bir bez gibi bir şey kullanarak vücuda doğrudan sıcaklık uygularsınız. Bu, kaslardaki kan dolaşımını artırır, kasları gevşetir ve ağrıyı hafifletebilir. Kas ağrısı için sıkça kullanılan bir yöntemdir çünkü sıcaklık doğrudan o bölgedeki kasların rahatlamasına yardımcı olur.

Yakı: Yakı, genellikle doğal bitkiler, toprak veya kimyasal maddeler içeren karışımlar kullanılarak yapılan bir tedavi yöntemidir. Vücuda sürüldüğünde genellikle sıcaklık hissi verir, ancak bu sıcaklık, kullandığınız malzemenin içeriklerine bağlı olarak değişir. Örneğin, bazı yakılar cildi ısıtarak ağrıyı hafifletir, bazen de içerdiği maddeler ciltte serinlik hissi yaratabilir. Sıcaklık verme etkisi, genellikle yakının bileşiminde bulunan maddelerin (örneğin, biberiye, zencefil gibi) vücutla temas ettiğinde uyardığı kan akışından kaynaklanır.

Özetle:

Sıcak kompres, doğrudan sıcaklık etkisi sağlar.

Yakı, sıcaklık hissi verebilir ama genellikle bu his, içerdiği maddelerin kimyasal etkisiyle daha çok ilgili olabilir.

Kas ağrıları için her ikisi de rahatlatıcı olabilir, ancak yakı genellikle sıcaklık etkisinden farklı bir mekanizma ile çalışır. Sıcak su torbası ile yapılan sıcak kompres daha doğrudan ve basit bir çözüm sunar.


chatgpt böyle dedi.

Sıcak kompres sıcak su torbası veya benzer bir ürünle sıcaklık verir.

Yakı ise acı bibere acılığını veren capsicum içerir. Yani sıcaktan çok acı biber sürmüşsün gibi yakar. Ama vücut onu da ısı olarak mı algılıyor neyse, sıcak kompres gibi iş görüyor.

Yakının agrı kesici özelligi olmali idi sanirim,galiba.

Aynı şey değil. Isı bantları ısıtır. Yakı, kapsikum ile yakar. (Acı biber)

Yakı özellikle yaz aylarında dayanılmaz olabiliyor.