Ekşi Duyuru

şalom alohim.

eğer bi taklaya gelmezsem birkaç güne yurtdışına çalışmaya gidiyorum. tam yer: abhazya.
burada internet, müzik dinleme, midi klavyeyle müzik yapma ve son ve en önemli olarak office ve basit bir 2d çizim programını (draftsight, solid edge 2d falan gibi) çalıştırmalık bir netbook almak üzere çarşıya indim.

sordum soruşturdum 2gb ramle dell marka bişi çıktı. iyi gibi sanki, kasa temiz falan dediler. yarın gelip ısınmasına fan sesine ve bahsettiğim programları çalıştırmasına bakıp alırım muhtemelen.

bu nane bu üç konuda (müzik yapma, eğlencelik işler ve çizim programı vs çalıştırmada sıkıntı çıkarmaz değil mi?

bir de format icap etse, bu netbook denen zımbırtılara, usbye yüklenmiş bir işletim sistemiyle (mesela pardus) sıfırdan yükleme işlemi yapabilir miyim? acil bir durumda, yazılması gereken şantiye raporları falan verken format vs icap ederse yakınımda dilinden anladığım bir bilgisayarcı olmayacak.

 

bilirsiniz vücutlarımız asimetrik oluyor. ebat değil sadece. alerjik tepki ve hastalıkların etkisi de farklı oluyormuş.
benim de sol yanım dayanıksız.ama eklemlerim, sol ayak bileğim bir basamakta sakatlandı bi defa, evin içinde, ayrıca bisikletteyken kıt kıt ediyor içinde hava boşluğu var gibi, boynumun solu streslenince tutulur ağrır ama hep solu, sol dizimi sakatladım yokuş çıkarken bisikletle, az evvel şınav çekerken de sol el bileğim kıtırdadı. iki yan arası bu kadar fark mı olur bea?



 

Genel olarak yurtdışına, özel olarak da abhazyaya çalışmaya giden bu kardeşinize verebileceğiniz ne tavsiyeler var?




 

bu çoruh üniversitesi, ne kadar ki bu okul? web sitesi bile çalışmıyor. artvin zaten minik bi şehir. dehşet bi kız var burada. bi defa gördüm. 10 gündür aklımda. tahminimce bu şehirde yaşıyor. bu bahsettiğim okula gidiyor. sadece adını biliyorum. muhtemelen kaldığı yeri bi de.
tura gidiyorum ben bisikletle. şehirler arası. keyfim gıcır. (bkz: sikinoks) ilk fırsatta olay mahalline dönsem, birkaç günlüğüne, ona tekrar rastlama ihtimalim ne ola ki? bişey diyin lan. 5 saat gezinin 4,5 saati yan yanaydık nerdeyse. ama benim yanımda bi lavuk vardı, bunun yanında da abla-teyze karışımı bi namus bekçisi. mal gibi oldum, konuşamadım.

konunun özüyle alakasız ama söylemeden edemiyorum, şimdiye dek gördüğüm en tatlı şey. öyle işte.

 

geçen gece masaüstü bilgisayarda bi ses geldi, bozulmaya yakın fanlarda olur ya, vın eder, titrer, vın eder titrer. sonra tara tara tara ses çıkarır. fan sesi gibi açıktan gelmiyordu ama. anladım ki hddnin motoru falan sorunlu. neise.. bilgisayar dondu hemen. kapadım. sabah açtım bi daha. açılmadı, sıkıntısı şu çıkan ekran:
exec.typepad.com
boot sorunu var, başlangıç disketi vs falan denemek lazım, onu okudum forumlardan ama galiba en kötü ihtimalle hdd gidik gibi. bu sorun içindeki veriyi uçurur mu? başka bilgisayara bağlasam hard diskimdeki malzemeyi çekebilir miyim sizce?

edit: ilgi çekmek için malca bi başlık attım, idare edin.

 

hiç tanıdık usta yok bulunduğum şehirde. transporter (98 model) minibüsümün ön sol farını kırdım kazada, onu değiştirtmem lazım, yaklaşık maliyeti ne olur bana acep ey duyurunun otosanayicileri? çok ufak bir yamukluk var farın üzerinde, en fazla bir parmak kalınlığında, onu düzelttirmeyi sonraya saklıyorum ama ekstra bi maliyeti olur mu?

sinyal lambasının hem camı hem yansıtısı, uzunların ise sadece camı kırıldı.


 

ön uyarı: böyle genel ilişki meselelerinde spekülasyon yapmak hoşunuza gitmiyorsa hiç okumayın isterseniz.

erkek kişiyim ve bu gönül işleriyle alakalı değil tam, daha geniş mesele. gönül işlerinde net bir insanım. tereddütte kalmıyorum artık.

durum şu, eskinin aksine, artık edindiğim arkadaşlar hep kadınlardan olmaya başladı. hoşuma gidiyor bu durum. arkadaşlıklarım daha doğru düzgün ve dengeli gidiyor... sayılırdı.

farz edelim beş yeni arkadaşım var (hepsi de kadın lan). bunlardan üçü beni tereddütte bırakacak kadar aşırı ilgili oluyorlar benle, kısa sürede hem de. yani diyelim bir vesileyle tanışıyoruz, bi yerde oturuyor konuşuyoruz, konuşma bitiyor, ayrılıyoruz, en geç iki güne alakasız bir hal hatır sorma mesajı geliyor. mesaj atıyorum, uzuyor.. uzuyor da uzuyor. bu beş kişiden en az ikisi açıkça karşılık falan bekliyor. çok belli çünkü ibreyi biraz daha sona getirsem iş bildiğin flörtleşme halini de geçiyor.

şimdilik sadece birini açıkça reddetmek zorunda kaldım. o da, imalarını gözardı edemeyerek üzerine gittiğimde çözüldü. gerçi hala gözünü üzerimde hissedebiliyorum.. hiçbir ilgim yok, haftada bir iki saat yazışarak konuşmak, hal hatır sormak dışında verebileceğim bir şey de yok kendisine ama o daha fazlasını istiyordu. ben de sıkıntısını bitirmek istedim. açık açık konuştum, umut kalmasın diye falan. umut kaldı korkarım ama onun da başka seçenekleri vardı, onlara yönelmiş olsa gerek. sanırım beni yedekte tutacak bir süre daha. bu haliyle zararı yok ama kötü örnek işte.

bu örnek sebebiyle temkinli olmaya başladım. sorun şu ki, yine örnek uzayımızı oluşturan bu beş kişinin, isteklerime (güzellik, kafa dengi olması, uzun vadeli düşünmemesi) yakın olması durumunda beşiyle de kısa süreli ilişkiler yaşamaya niyet edebilecek kadar yoldan çıkmış biriyim aslında. ama nadiren bu özellikleri taşıyan birine rastlayacağımın farkındayım. durumdan memnuniyetsizliğimin kök nedeni bu zaten.

bu durum beni nasıl bir insan tipine sokuyor ki? biliyorum net bir soruyla gelemedim. idare edin. sonuçta bu bir gönül ilişkisi sorunu sayılır ve bu işlerde sorular ne kadar net olursa önyargılar da o kadar fazla demektir. ben şimdilik sadece olayı çözmeye çalışıyorum. sizce bu durumu engellemek için, sadece çekici bulduğum kadınlara yaklaşmaya mı çalışmalıyım?

bir de, eğer kadınsanız, bu hali bir düşünün;
30ların başında bir erkek, daha önce sevgilileri hariç pek az kadın arkadaşı olmuş. belli yaşın altındaki kadınlar haliyle çok hoşsohbet gelmiyor, arkadaş olarak kendi yaşı civarında insanlara mecbur bu sebepten, yaş seçiyor ama cinsiyet seçme lüksü yok, ne gelirse açık çünkü yalnız bir adam bu adam, sözlük asosyali olmak istemiyor. iş için de çevre yapmalı mesela, işi sosyal ilişkiler sayesinde gelişen biri. tanıştığı kadınlar da iş sebebiyle konuştuğu kişiler mesela. ama bu yaş civarındaki kadınlar haliyle "acilen evlenmezse infilak edecek" hastalığından mustarip. sonuçta iyi başlayan ilişki kısa sürede farklı amaçlara sahne oluyor gibi geliyor bu erkeğe. ne yapsın lan bu adam? kamil mi olsun? erkeğin kezbanı mı olsun? güzel değilsen o şekilde ilgimi çekmiyorsun yazan tişört mü giysin? hayali bir sevgili yaratıp onu mu kalkan olarak kullansın?

 

kendisini dava edip tazminat alabilir miyim? eğer öyleyse bu hoşuma gider :)

mail bir şirket maili ayrıca.

eğer alabiliyorsam kaç para isteyeyim?

 

denizlideyim, istanbula dönemem gerekiyor. araca yakıt koyacak kadar param var. aracın trafik sigortası yok, yapabilme ihtimalim dahi yok. durum tam bir sefalet çünkü.

bu yola çıkmalı mıyım?
risk alsam, en sakin, emniyetli ve polis bulunmayacak yollar hangisidir ki?

 

varsayalım kği benzeri yok. bunu bildiğim kadarıyla patent tescil işlemine koymadan kamuya açarsam kimse patentinde hak iddia edemiyor, ben de dahil. peki bunu "ben böyle bi nane icat ettim" diye içeriğini kendim oluşturduğum siteye bir youtube videosuyla koyarsam, kalan herkesin patent hakkını gümletmiş olur muyum? baston kullanışlı olur gibime geliyor. basit bi şey zaten. çok alengirli değil. kolay eğilmeyi daha dorusu çömelmeyi sağlıyor. fonksiyonunun başka bir esprisi yok. tutulur mu onu da bilmem.
aslı amacım kullanışlı bir şey icat etmiş olmam ihtimalini göz önünde bulundurarak insanlığa faydalı bi zımbırtı hediye edebilme hazzını yaşamak.

soru tamamiyle patent hakkı şeyiyle alakalıdır.

 

şu an itibariyle, mevcut gidişatta akape durumu toparlayamazsa, ilk fireyi ne zaman veririz? benim yatırımlık param olmadığından böyle goygoylar peşindeyim. mazur görün.




 

günlerdir bilgisayar karşısındayım. işe el atayım dedim, evi temizledim ama makineye çamaşır atarken eğildiğim gibi kaldım. bel kilit. hareket ettim az. etmem lazımdı, su da dökülmüştü yere, onu temizledim. güç bela, eğil doğrul, sonra az oturdum ama geçmedi.

şimdi bu geceki dinlenmeyle yarına geçmezse ne yapılabilir, gecikmiş bir ilk müdahale olaraktan?
bir de hastaneye gideyim mi? yakında üniversite hastanesi zaten sabah giderim.
gidersem şey için; bu ağrı raporluk olur mu? kalkamıyorum zaten yerimden. bari rapor alayım, lazım olabilir.

:(çiğnetecek kimse yok bu arada:(

esenlikler dilerim, sabah cevaplarınızı görmeyi ümit ederim.

 

muhabbet kuşu yemi.
vereyim hayvanlara yesinler diyorum. saksı biriktirdim, peynir kaplarını, toprakla doldurdum. attım kuş yemini içine. su verdim. sonra baktım ne varmış bunun içinde diye:

ak darı, sarı darı, kırmızı darı, kuş yemi, keten tohumu.

bu sonuncusu göte girebilir. farkındayım. neyse, bunlar arasında kediye kötü geleni yoktur di mi? arpa aradım bulamadım, darı falan iyidir di mi?

selam ve muhabbetle..

 

sorum şu, daha önce binlerce kediyle haşır neşir oldum ama hiç arka bacaksız kedi bakmadım. var mıdır püf noktası? en azından pire sorunu olmamalı, sağ bacağın erişeceği yerleri kaşıyamaz diye düşündüm, pire barındırmam üzerinde ama aklıma gelmeyen çok şey olabilir. bacaksız kediye bakanınız var mı? bi ömür benimle, her ayrıntı işe yarar. mesela hareketi yaşı ilerledikçe çok çok azalır mı? yemekte kalori kısıtlamasına gideyim mi? sonuçta sürekli zıplamayacak istese bile.

biraz detay yazdım aşağıda ayrıca:

cazgır bi dişi. evde de iki dişim vardı oldular 3.

ameliyatı yapılmış, bacak tamamen ampute, hayvan sevdiriyor, koşturuyor, eğleniyor kendince. güzel yani, sorun yok, alırken farkında değildim, sokakta soğukta ıslak diye aldım eve gelince fark ettim bi bacağının olmadığını. öyle kanıksamış halini.

 

emin olamıyorum.

dün bir admine ters düştüm. önce konumu kilitledi. sonra siteyi kapadı bi süre, bakımdayız yazdı. sonra bir süre açmadı. tekrar denedim, şu şekilde bir sayfa görünmeye başladı:

"Forbidden
You don't have permission to access / on this server.
Apache/2 Server at www.siteadı.net Port 80"

ktunnel yaptım, baktım site açık. tartışma konum silinmiş tabii.

bu siteden ban mı yedim? ban yedimse tekrar nasıl girerim?

 

arabesk ve mepeüç yazdım haliyle çıkmadı duyuruda çünkü neden? entelsiniz, poz yapıyorsunuz alayınız. aranızda çok şahane, arabesk altkültüründen kopmamış insanlar da var biliyorum. bi yardım edin bu kardeşinize. klasik arabeskten başladım, müzikalitesi yüksek her tür alt versiyona açığım. karışık değil de biraz sınıflandırılmış olsa şahane olur. ali tekintüre, bergen, ahmet selçuk ilkan güfteleri, selami şahin besteleri, bunlar hep kabulüm.

hatıran yeter, elimde fotoğrafın, mum ışığında, vur gitsin beni, aşkımız eski bir roman, unutamazsın.. bunlar hep güzel parçalar.

ibo da olur. kibariye olur. donatın dayı, allah rızası için. bunların membaını gösterin bana. malum ortamlarda yok, bıktım dire straits dinlemekten. (şaka lan bıkılır mı?)

 

eğer sabretmeyi becerebilirsem ve talihim yaver giderse bu hafta sonu ilk defa görüşeceğim bir kızla, belki biraz baş başa kalma ihtimalim var. şu ana kadar iş sebebiyle kısıtlı ve erkek egemen bir çevrede takıldığımdan bir kalıp sabun bir roll on takılıyordum. bir yıldır da hayatımda biri olmadığından iyice kozmetiği parfümeriyi boşladım. ama bu kız için detoksa giresim var. o derece hoş tatlı narin bi şey. adeta kocaman bir kedi. letafet.

şimdi, sizden istediğim, bu muhtemel buluşma için verebileceğiniz en mükemmel, sade ama erkeksi kişisel bakım ürünleri tavsiyeleriniz.

birbiriyle iyi giden bir balsam-sabun kombinasyonu ve sadece terlediğimi belli etmemeye yarayacak kadar iddiasız ama üst düzey bir roll on vb deodorant öneriniz var ise, erkek arkadaşınızın kullandığı ve beğendiğiniz ya da bizzat kullanıp çok olumlu tepkiler aldığınız erkek bakım ürünlerini yazarsanız son eksiğimi de tamamlarsınız. sonra benden isteyene hayır duası isteyene rakı sofrası, başarıya ulaşmam için her yol mübah.

advanced bir eklem:
bir de, son zamanlarda mangal manyağı oldum, çayı bile mangalda demliyorum, hep hafif odun yanığı kokuyorum, sigara kullanmam ama bu ayrıntı var. bunu dikkate alırsanız şahane olur. böyle kokan biri hakkında düşüncenizi de yazsanız şehane olur bea. canımsınız. tikleriniz de akşama, tabii sizin için önemliyse..

dip not: ne kadar selami şahin bestesi coşkun sabah güftesi varsa dinliyorum, acayip aşkla doluyum, gönül adamıyım, ask adamıyım, bozmayın beni :/