"29 Ekim 1929’daki Kara Perşembe, yani Amerikan Borsasının karşılanamayan borçlarla hisse senedi fiyatlarının düşüşü ile yatırımcılarının panikle satışa geçip bankalarda bu satışları karşılayabilecek kadar para olmamasının yol açtığı öncelikle tüm Amerikan toplumunu etkileyen felaket"

keynes yaklaşımıdır ana neden. her arz kendi talebini yaratmamıştır.

her arz kendi talebini yaratamamış mı? herkes müreffehmiş o saate kadar hangi arz talebini yaratamamıştır?

@ hosein, ana neden keynes yaklaşımı değil zira 1929'da klasik iktisat geçerli, keynes 1936'da çıkıyor iktisat sahnesine 'genel teori' adlı eseriyle.

keynesyen iktisat talep yanlıdır, senin yazdığın mahreçler yasası klasik iktisat için geçerlidir.

@hosein:

1) keynes krizden sonra kurmustur yaklasimini.

2) keynes yaklasimi zaten "her arz kendi talebini yaratir."a karsi cikan yaklasim.

kim ogretiyor size bu ezberleri amk.

@solo: commanding heights'i okuyabilirsin, o zor geliyorsa belgeselini izle. iki satirda ozetlenecek konu degil.

koss portapro'yu oneririm. elmasepetinde 120 liraydi ben aldigimda 2 yildir kullaniyorum bu aralar indirimde diye mail geldi hatta yanilmiyorsam. fiyat performansi gayet iyi, kafaustu ama katlanabilip kilifina girdiginde gayet kot cebi harici bir cebe de sigiyor.

yeterince iyi değil gibi geldi bu ya :s

ben dün marshall major kulakustu aldım zühal müzikten 205 lira verdim.sürekli dinlediğim için şu an nomal geliyor sesi hani öyle uçmuyorum(dediğim gibi kulağımı alıştırdığım için olabilir) ve dışarıya ses vermesi dışında güzel bence d&r de var sanırım ben orada denemiştim ilk beyaz ve siyah rengi var www.muzikenstrumani.com

audio texhnica üzerinden tavsiye gelir sanmıştım ilginç.

ben de geçen gün zuhalden marshall major aldım ve fiyatına göre çok iyi bir kulaklık.

ancak bütçeniz madem 150 dolara kadar çıkıyor sennheiser'in hd serilerine bakmanızı öneririm.

Bu gece uyuma, yarın dersine git, yarın akşam 10 dedin mi yat, ertesi sabah erkenden kalk. Disiplinli bir şekilde buna devam edersen vücudun alışır.

sürekli aynı saatte uyu ve uyan.

bir iki gecede düzene sokabiliyorsun bide çevrendekilerden kaynaklanıyor olabilir.kansızlıkta olabilir fazla uyumanın sebebi.

uyku kaçıştır genelde, günlük hayatınızda canınızı sıkan, sürekli karşınıza çıkan problemleri hallederek, uyanmayı bir zahmet olmaktan çıkarıp, hevesle beklediğiniz bir şeyler için bir fırsat olarak görmenizi sağlayacak adımlar atabilirsiniz.bir de spor yapmak, gece 11 gibi yatmak uykunuzu tam ve verimli almanızı sağlar-mış.benim de uyku problemim var terapist falan böyle diyor hep.gece uykusu önemliymiş yani.gece vücudun uyuması gereken saatte uyumazsan uyku halindeki evreler bozulur, dinlenemezmişsin, 20 saat uyuyup dayak yemiş gibi kalkarmışsın.bir de gece yatarken kalın perdeleri açın ki sabah güneş ışığı girsin odaya, karanlık oda da çok uyku yapıyor.

Şeker hastalığı da fazla uyku yapabiliyor, öyle bir durum varsa yemenize içmenize dikkat etmelisiniz. Bir test yaptırabilirsiniz.

boş vakit ve aylaklık. En azından bende işe yaradı :)

489 dosya, 64 klasör. boş vaktin oldukça. mesela duyuruya, sözlüğe, xhamstera takılmak yerine bu işe az az da olsa vakit ayıracaksın.

ondan yıldım zaten ctrl ile seçemeyecek kadar çok alt başlık var düzensizce sıralanmış. : (

curve yahu.. bilen yok mu?

Ya çan tamamen hocanın insiyatifine bağlı bir şey, şurada cevabını bulabilirsin: www.eksiduyuru.com

Öğrenci işleri daire başkanlığından ''bağıl değerlendirme yönergesi'' ni iste. Pek bir şey anlamazsın ama ortalama fikir sahibi olursun.

IDM kurduysan Firefox'ta ac. IDM ayarlarina girip Firefox'u etkinlestir. Sayfayi yenile. Cikiyor indirme baglantisi.

www.onaltidokuzistanbul.com

şunu bulabildim bak. swf olarak bunu indir sonra mp3'e dönüştür çok zorda kalırsan.

chrome'da sayfayı farklı kaydet diyerek indirebiliyorsun sanırım.

www.onaltidokuzistanbul.com

marmaraforum, forumistanbul, capacity

bu üçü arasında sinema deneyimi yaşıyorum genelde.

metroport'ta gitmişliğim var-yazın gidilebilir, klimalar fırıl fırıl çalışıyor, yastıklar var küçük, salon küçük ama tenha da olduğu için tek başına veya sevgilinle iyi vakit geçirebilirsin-, sefaköy'de gitmişliğim var yine. metroport küçük gelmişti, sefaköy'deki de aynı şekilde ve özensiz gelmişti.

cevahir'de gitmiştim, orası da çok vıcık vıcık. hani, capacity falan da öyle ama cevahir'in sinema bölümünde ayrı bir vıcıklık vardı rahatsız olmuştum.

kadir has'ta osmanlı cumhuriyeti filmine gitmiştim bir 5-6 sene önce, berbattı. oraya kesinlikle gitme derim işte. sandalye koymuşlardı be öh yani.

www.eksiduyuru.com

(bkz: commanding heights)

(bkz: the shock doctrine)

www.youtube.com

oldu. ben de bıraktım bunu yapanı. aile, can, zor oluyor ama insanı çabuk büyütüyor.

Güzelmiş. Sevgili kavramına inanmıyorum en azından dediğin manada, çünkü bir sevgilin olabilmesi için birey olabilmem, kendi ayakların üzerinde sağlam basabilmem, önünü görebilmem gerekir.

Mükemmel aile yoktur zaten,en fazla dışarıdan bakıldığında sorunsuz görünürler o kadar.

Aileden daha güvenilir arkadaşlar bulabilirsin ki, hoş onların da aileleri hakkında böyle hisler besleme olasılığı yüksek.
Yalnız değilsin.

babam sağolsun trilyonluk aileyi 3-5 kuruşa muhtaç ettirdi. :) tabi ne hikayeler, ne muhabbetler, ne acılar... :) birde babam yahu, herkesin gıpta ile baktığı herkese akıl dağıtan adam azıttı... :) şimdi de böyle gülüyoruz işte:)

hiç hayal kırıklığı ya da başka bir olumsuzluk yaşatmadılar.ama yaşanılan aileler vardır mutlaka.

cevap :(

valla, bilsem :(

allah allah koskoca istanbulda satılmıyor mu bu alet..

izlemediysen (bkz: there will be blood)

(bkz: a beautiful mind)

tr.wikipedia.org:Biyografik_filmler

Türkan

Türkan Saylan ın ve paralel olarak Çağdaş yaşamı destekleme derneğinin seyrü seferi

flash of genius

La Vie En Rose

hic bir sey almazdim.

hmm, neden?

pembe converse al

kizi tanimiyorsun, ileri de kiz arkadasin olmasi gibi bir durumun yok. sirf bos bulunup bir cumle kurdugun icin hediye almak zorunda hissetmen gerekmez.

boyle bir durumda "bana niye hediye almadin" diyecek kadar gorgusuz ise zaten, sittir et onu.

tdl +1

he jest olsun diye küçük bir bileklik falan alınabilir ama fazlasına gerek yok bence. ne alaka ki

Kiz bunu duyuracak kadar yuksek sesle soylediyse ortamdaki birilerine kur yapiyordu buyuk ihtimalle.

Ortamda kur yapabileceği tek kişi benim ama sevgilisi var sanırım.

en fazla kantinde bi çay kahve ısmarlanır.

Böyle bir görgüsüze alınacak en guzel hediye vibratördür bakar bakar senı hatırlar

illa birşey alacağım dersen
d&r da peluş parmak kadar oyuncakalr var
mıknatıslı eller yapışıyor 6 lira falan ondan alırsın hem güzel jest olur
hem de paran sende kalır

Pembe postit. Millete dogumgununu yazip versin bol bol.

güçlü kuvvetli, heybetli görünüşü, uzun boyu, yapılı vücudu.

pipisi var.

Saçlarım ve ellerimi çekici bulduğunu söyleyen kadınları parmakla sayamaz oldum. (Çoraplarımı çıkarsam dahi.)

Ha bir de omuz genişliği falan diyorlar da o bende yok işte.

vücut yapısı, gülüşü, yakışıklılığı. bi de sakal bıyık olcak hacı

kas

iki cinsiyet var. her ne kadar aseksüellik ve gay olmak gibi durumlar olsa da dünyadaki insanların büyük çoğunluğu bunların dışında karşı cinsten hoşlananlardan. dolayısıyla en büyük silahın bu. basit bir matematikle dışarıdaki herkes potansiyel zevcen olabilir. al sana koz kullan...

zeka diyerek risk budur diyorum

Kariyer, diş, el, ten

Başka da bir halta bakmam erkekte.

akıldan 5 basamaklı sayıları çarpabiliyor olması. (zeka evet)

çeşitli karşılaştırmalar yapılabilir yukarıdaki gibi ancak erkekte meme kadar kudretli bir ürün yok.

sporcu götü diye tabir edilen diri kalçaların hanım kızları etkilemiş olduğunu bir çok amerikan filmleri ve dizilerinde görmekteyiz.

doğrudan para.

edit: bir de hazine bonosunu ekleyim hadi...

uzun boy, ses tonu, geniş omuzlar, kirli sakal belki.

Espri yeteneği. Bendeki tek silah. Haliyle tek başına bir işe yaramıyor. :(

Kesinlikle zeka.

Struttin, baska ne kaldi?

Beyefendilik

goo.gl

@lightblue Saçmalamışsın resmen :) Ne demek başka ne kaldı? Millet omuz, boy pos bir yığın saymış, benim alakam olmaz diyorum. 4 ana kriter gayet genel, spesifik değil.

Struttin yine kendini göçstermiş ben de nerelerde diyordum :D

Erkeğin silahı olayı yalan. Kadın erkekte herşeye bakıyor bizim gibi kıvrım göt bacakla kalmıuyor genelde.

fransanın pek çok şehrini gezdim. şehircilik ve mimari konularında aşmış olduklarını söyleyebilirim. adamların köyleri bile güzel :) estetikten anlıyorlar, zevk sahibiler. almanya'yı görmedim ama kime sorsam "almanya'da berlin'den başka gezecek yer yok boşver" dedi. eminim münih'i olsun, trier'i olsun kendine özgü değişik mekanları vardır ama fransa dünyada en çok ziyaret edilen ülke iken almanya'nın turizm konusunda pek de elle tutulur bir şöhreti yok gibi görünmekte bana.

fransızlar ingilizce bilseler de konuşmazlar geyiği de azalarak bitse çok sevineceğim. öyle bir konuşuyorlar ki inanamazsınız.

iki ülkeyi de görmedim fakat ikinci dünya savaşına olan ilgimden ötürü gitsem almanya'ya giderdim.

fransada sadece parisi gördüm. almanyada frankfurt ve şu an iki haftadır nürnbergdeyim. ikisiyle de ilgili genel izlenimim şu, milliyetçi diye biliniyorlar ama ikisinde de yabancı olarak hiçbir sıkıntı yaşamadım.

paris iyi hoş da şu açıdan sevmedim, ırkçılık olarak algılanmasın ama zenciler amına koymuş memleketin. metroda nasıl davranılacağını bilmeden, sokaklarda özellikle geceleri sağa sola sataşan sadece onları gördüm. bir de yine paris üzerinden gidecek olursak, sokakları almanya sokaklarından daha pis, daha güvensiz.

almanya yeni geldim, berlini görmedim ama şu ana kadar gördüğüm yerler de gayet gezilip görülmeye, ve hatta sırf oralar için almanyaya gelmeye değer yerler (şu ana kadar yaklaşık bi 12-13 ülke gördüm, ona rağmen bunu söyleyebilirim). gel gör ki her ne kadar almanlara karşı önyargım hafiften yıkılmaya başladıysa da hala sevmiyorum almanları. ısınamıyorum.

iki ülkeyle de ilgili dil konusundaki düşünceler tamamen şehir efsanesi. fransada kime yol sorsam gayet ingilizce tarif etti ki bu söylentilerin başında gelir. almanyada da genel olarak şöyle bir kanıya vardık diğer yabancı arkadaşlarla, ingilizceyi akıcı ve doğru bir şekilde konuşamadıkları için konuşmaktan çekinip almanca karşılık veriyorlar. biraz ısrar etseniz ezilip büzülerek neden ingilizce çabalamadıklarını söylüyorlar. mükemmeliyetçi olup mükemmel olamamakla ilgili olduğuna karar verdik.

letheavendangered ı çürütmek için söylemiyorum yanlış anlaşılmasın ama fransanın parisi ayrı olay. fransanın hiçbir yerine benzemiyor. leş gibi yerleri var ama diğer şehirleri öyle değil. lyon... unutamıyorum sokakları. o ne güzelliktir. o nasıl bir şehircilik anlayışı. yazarken heyecanlandım bak. süper. süper.

şehircilik konusunda fransa +1 diyorum.
almanlar düzenli ve kuralcı.

ama şöle bir şey de var, almanyanın fransız sınırına yakın kısmındaki insanlar daha sıcaklar. fransada da alman kısmına yakın yerde insanlar daha alman olabilir.

fransanın daha turistik olduğu kesin. mutfağı olsun, mimarisi olsun vs. ama almanya da huzurlu ve yeşil.

iki ülkeye de gittim, hem başkentlerine hem de küçük şehirleri ile köylerinin bir ikisine. ikisini de ayrı ayrı severim. ikisinde de tr'de olduğumdan daha mutlu olurdum.

mutfağa değinmedim ben. o konuda tabii ki fransa. almanların sosis dışında bi haltı yok. fransanın diğer şehirlerinin paris gibi olmadığını öğrenmek güzel. ama parisi de anlamak lazım, ne kadar kozmopolit, o kadar karmaşık.

kotalı internete geç.

belgesel

+18 için takip gerçekleşebiliyor reyis bi gün bakmışsın eve kağıt gelmiş şu pornoyu indirdin bi zahmet mahkemeye diye, iyi olmaz.

başka yollardan elde etmeye çalış sen.

Bu değil bu da bu da değil arkadaşlar istediğim.. ):)

sağol fuzzy good stuff .

kaç numara ayakların?

dayhman diye okuduğum yerden aldığım bir botumsu var bende, bir numara küçük geldiği için kullanamıyorum bir iki saat giyebildim zorunlu olduğum için. sonra dolaba kaldırdım. 49.95'e almıştım 25 liraya sahibinden.com'da satmaya kalktım ilgilenen olmadı galiba.

ha dersen yok arkadaş sıfır alacağım ben o zaman deichman (ya da nasıl yazılıyorsa) oraya bak derim. 50 lira civarında var orada bot vs.

mont için ise kadıköy çarşı durağının arkasındaki küçük dükkanlara bakabilirsin.

(git: us.burberry.com)

hocam nike 42 diyor, ben 40 diyorum.

vedat 95bin $'lık ceketi niye gösteriyorsun? amacın ne?

Vedatchilipeppers +1

hocam bir ayrıntıyı unutmuşum bot değil bendeki yürüyüş ayakkabısı sadece fikir olsun diye yazmıştım. sahibinden.com'a vs bakabilirsin diye.

www.sahibinden.com

40 numara bendeki de

sahibinden.com'a bakabilirsin.

şu fena değil gibi.

(git: www.sahibinden.com)

arkadas markafoniye baksan bir kac gun. cok guzel indirimler oluyor ben kendime polo nun botunu aldim 35 lira verdim montlar 50 60 falan oluyor . Yani yeni sezon urunu diye tututnmadikca iyi fiyata alabilirsin

hocam markafonideki mallar sahte değil mi? polo vs. ?
nasıl memnun musun?

Hayır değil diye biliyorum. Hatta sana verilen bonus paran hesabında iken aynı maçı farklı kuponlarda bile iki farklı sonuca oynayamazsın. ayrıca betsson eski site artık işin kaşarı adamlar yeni keşfettiğim bir site var istersen mesaj at url atayım.

arsenal - twente macı diyelim . dediğin bahislere 100 lira koydugunu varsayalım arsenal kazandı ilk kupona yatırdıgın miktar iade oldu . 2. sini kaybettin .100 lira zarar .
twente kazandı ilk kupon yatar 2. kupona yatırdıgın parayı iade alırsın . 100 lira zarar .
berabere kalırsa zaten 2 kupon da gelir .

lise 1'de porno satarak 50 lira kazanmıştım.
bi' warez sitesi açmıştım lise 2'de, o zamanlar upload-to-earn siteleri popülerdi hani rapidshare gibi düşün ama para veriyo dosyaların indirildikçe. 53$ kazanmıştım.
başka da pek bişi kazanmamışım ya.

pederin işyerinde çalışarak. asgari ücret almıştım. ama bir aylığına. zaten daha da çalışmazdım yani. adamı öldürüyor.

2006 yılında liseden mezun olduktan sonraki yaz internetten bi tasarım işi bulup yapmıştım. $550 ücret aldım. özgüven patlaması yaşamıştım.

m.eksisozluk.com

küçükken bayram harçlıkları şahaneydi

lise 1'de bi teknoloji dergisine yazı yazmıştım, 180 lira mı ne almıştım tek yazıdan. çok efsane bi durumdu cidden, hala da anlatırım. ondan sonra da sürekli yazdım zaten, en son üni 1'in yazında başka bi iş buldum, ona devam ediyorum hala.

güzelmiş..

lisede upload yaparak rapidden 100€ kazanmıştım ama sonra parayı almayı unutmuştm kayboldu gitti, onun dışında 2 sene önce açık öğretim sınav merkeznde çlştm 1.5 ay o zaman 900 küsür kazanmıştım harika bir his

teknoloji ilerledikçe bu dediklerinin zorlaştığını biliyorsun di mi?

bankalar vermiyor o dediklerini yerel bir iznin olmadıkça. HSBC gibi dünya bankaları yapıyor ama hesabında birkaç yüz bin lira olması gerekiyor.

eğer amerikada görünmek istiyorsanız entropay
www.entropay.com

www.unblock-us.com

ben yaptim.

yapilabiliyor yani. ikna edebilirsen.

@spankenstein, doğru anladım değil mi buradan hesap açtığımda (signing-up) hesap açmış oluyorum? (banking account)

değil mi?

entropay'in bir hesabı olur sizin de müşteri numaranız, o hesapa müşterini numaranızı vererek para gönderirseniz kredi kartınıza yüklenir. Para gönderilmesi için gönderici hesabın sisteme eklenmesi gerekir

www.entropay.com

ben kullanmadım ama öyle anlıyorum

sözlük'te türkiyenin kredi kartlarının geçmediği yazıyor.

geçse bile entropay'dan alacağın hesap paypal gibi bir hesap, yani gerçek bir banka hesabın olmyacak. Sadece sanal kredi kartın olacak.

Ben başta dedim sana başka ülkeden gerçek hesap almak için yüzbinlerin olması lazım diye, dinlemedin ki. bu işlerle de alakam var, olmadığını biliyorum ben.

Markro ile şöyle yapabilirsin:
NOTLAR:
1) i burada başlangıç satırın; istediğin gibi ayarlayabilirsin
2) U ve V değerlerini A ve B sütunlarında olduğunu varsaydım. A'nın sütun değeri 1, B'nin ki 2 (yani cells(1,2) demek 1. satır, B sütunu)

Yapamazsan mesaj gönder.

Sub renk()

For i = 1 To 500
If Cells(i, 1) - Cells(i, 2) < 1 Then
Range(i & ":" & i).Select
Selection.Font.ColorIndex = 3
End If
Next i

End Sub

kardeş once excel 2003 mu 2007 mi onu bilmek lazım.
@puc'un yazdıgı macro da çalışır ama çok daha kolay yolu var zaten.
2003 kullanıyorsan DATA sekmesının altında conditional format'ı seçerek bunu kolay bi şekilde yapabilen.
2007 kullanıyorsan Home sekmesınde styles grubu içinde conditional formatting var.
iki versıyonunda da u-v<1 ise kırmızıya boya koşulunu verebilirsin.hatta komplex formulleri de C.format içinde çalıştırabilirsin.

excel 2010 hocam.

Ters kose yapmissin kardes ama 2007'de anlattigimdan farki yok

kanka kuar borcu bizim yasalarımızda eksik borçtur. dava edemezsin. yani tr sınırlarında o dava olmaz. ama dingiltere de nasıldır bilemedim.

şirketin yönetim kurulu neredeyse o ülkenin huhukuku anlaşmazlıklar için esas alınır.

tr de dava açsan dahi yok kabul edilir ve dava düşer.

abii 900 liraya ben alkol sigara ve hergün dışarıyı karşılarım.

500 civarı gayet makul, kalacak yer hariç

övbe tövbe. file upload'a 10 kb'lık excel dosyasını yüklüyorum bekleyin.

900 tl ne abi o para bende olcak her yaz 15 gün avrupa'da gezecek kadar para biriktirirm sene içinde.

ayrıca yemeğe az para vermek istiyorsan balkan'dan ye.

çanakkale'de 900ü buluyorum la ben. gerçi kalacak yer dahil fiyat o. tamam istanbul için 900 bence çok değil ama yetmiyor da denmez amk. alkol- sigara yokmuş bir de. lan nereye gidiyor o kadar para ! başlatma markana.

çılgın mısın lan? 900 e eve de çıkılır, alkole sigaraya da para yetiştirilir. 600 e de yetiştirilir götünü sıkarsan. iskender mi yiyorsun hergün, yemeğe mi gidiyor?

kalacak yer hariç 600 tl falan yetiyor. sigara içiyorum. alkol kullanmıyorum. evde kalıyorum. faturalar dahil 600 tl'ye. evde 3 kişiyiz. 900tl ye istediğim her şeyi yaparım amk ne demek 900 tl.

edit: sigara da malbora light günde 8 tl.

www.2shared.com

Buyrun eğrisine doğrusuna siz karar verin. Aç mıyım değil miyim siz söyleyin.

valla 355 kira ortalama 100 de fatura 455 veriyom ben yemektir, içkidir eklersen 1000 lira

abi benim excel ödevi var ona bi el atsana ya:/

Bütçeyi google docs'a atabilir misin? İndirmek zorundayız burada da.

google docs'a da attım :(

docs.google.com

erişim iznini herkes yapsaydın

allah beni kahretmesin. ilk defa yüklüyorum google doc'a belge ama açtım herkese şimdi.

kalacak yer hariç 400 ile geçiniyorum lan ben, napıyon 900lük? eğitimle okula yaptığını her ay vermeyeceksin herhalde, dışarıya yaptığın yemek masrafını da kısmaya çalış biraz.

saat gece 10'da 11'de hangi esnaf lokantası açık arkadaşlar?

dostum bence sen sigara başla. 2000 lirayla geçinebilirsen gel ben burdayım.

abi ne alaka şimdi sorduğumla..

tribal/dark ambient
ilk 20 saniye için böyle. petek şarkısı başladığı an kapadım videoyu.

asıl 20-45 arasını soruyorum, çok sıcak çok hareketli bir şey neden kapattınız ki? hem söz de yok orada...

D- Diğer
Mid Point, Mezzaluna, Kitchenette, Tramvay, Özgün, Kırıntı, Happy Moon's

b, c, d.
b: burger house
c: günaydında bonfile fln.
d: kitchenette, gibi restaurantlar. bir de ara sokaklarda sabit olarak gittiğimiz bir kaç yer.

e: çoğunlukla evde yiyoruz.

D - Diğer

pilav station , pilav evi , tek büfe , ahmet 1 pide salonu , dostlar aile çay bahçesi...

C- Et veya Balık lokantası. 31 yaşındayım daha hiç bir kızla burger, yada mc ye gitmedim.

varsa iyi bir kebapçıya gidiyoruz,
pizza house yada dengi iyi bir pizzacı, (fast food pizzacı değil)(papa johns olabilir)
o da yoksa farklı bir yer deniyoruz.

burger ve mcdonaldsı tercih etmemeye çalışıyorum.

a ve b şıkları hariç hepsi

kardeşler pilavcı, meydan büfe

Konu hakkında bilgim yok fakat insanın üfürdüğü ıslık, stüdyo ortamında kayda alınmış ve sanal ortamda ıslığın üstünde iyice oynanmış olabilir. Islığın sanal ortamda yaratılması güç olmalı çünkü herhangi bir nota veya kaideye bağlanmamış neye göre bilgisayara üfürttürücen ıslığı.

Dediğiniz gibi baz alınan ıslıklar olur, o sesler üzerinde oynama yaparak yapabilirim. Bahsettiğim program da bu işe yarayan bir program olsun diyorum işte.

tempobet

bilyoner

Betfair

Ekonometrik Regresyon Analizi diye araştırmalısın.

Bu analiz tipindeki regresyon doğrusal olmak zorunda mı?

Komik buluyorum kedileri ^^

evciller.

sevimli oluyor keratalar .

sevmeyeni daha çok bence. ben de sevmem kendilerini.

köpek kadar uğraştırmıyor. temiz hayvan. tuvaletini falan kendi yapabiliyor. çok salaklar bi de. utanınca falan yorganın içine giriyor çıkmıyor benimkisi.

bu "nankör" muhabbeti nedir? ben anlayamıyorum bu konuyu. nankör falan değil kedi, sadece ne olursa olsun bir insana pek güvenmez ve bireysellik duygusu çok güçlüdür. insan egosu da her şeye sahip olmak ister, kedi egosu da insan egosuna benzerdir, dolayısıyla ikisi çatışır. kediye "ben sana sahibim" dersiniz, kedi "hayır, ben sana sahibim" der hareketleriyle. bu nankörlük değildir. köpekler biraz fazla sadık ve çok çabuk güveniyorlar sadece, insanın sahiplenici, her şeye "benim" diyen yapısına daha uygun hayvanlar. kedi "kusura bakma senin değilim canım" dedi diye nankör muamelesi görüyor...

cevap vermeyi unutmuşum, çok sevimli ve karakterli oldukları için :)

kedileri sevmiyorum, sevemem, onların varlık amacı beni çok aşıyor, onları sevmem sanki onlardan daha üstün olabilmemle mümkün gibi ama değil, yani onlardan üstün bir şeyin olması imkansız gibi. onlardan üstün olamayınca onları hakkıyla takdir edebilmem mümkün olmuyor haliyle. hayranlıktan daha adi, daha bayağı bir his bu. onları daha yüksek bir bilinç seviyesiyle anlayabilsem ve onlara hakkını verecek kadar yoğun bir bağlılıkla hayranlık duyabilsem keşke. böyle utanç verici düşkün hallerini gördüğümde, en ufak bir rahatsızlıklarında, yaşlandıklarında, çaresiz bir hastalığa tutulduklarında.. içimden bir parça kopuyor. evrenin şefkat dolu bir yer olmadığını anlıyorum tekrar tekrar. onlara layık olabilecek kadar sevgimi gösterebilsem ve bana istedikleri nankörlüğü yapabilseler daha ne isterim?

nankor, iyilik bilmez demek. kediler icin bunu soylemek tamamen kedileri tanimayanlarin yakistirmasi olabilir ancak. sarki marki yazmislar bir de boyle, deyimler uretmisler. baya bilince islemisler bunu. ama yok yani oyle bir sey.

insanlara iyilik yapinca insanlar nasil davraniyorsa kedilerden de bize oyle davranmalarini istiyoruz. bu cok insanbicimci bir yaklasim.

ben tum turlerin yasam hakkini savunuyorum. iletisim kurabildiklerime ise dogal olarak yakinlik duyuyorum. kedi veya kopek; onemli olan bir turun digeriyle bir seyler paylasabilecegi sekilde iletisim ve empati kurabilmesi.

kopege kediyi, kediyi de kopege tercih etmem. ikisi de ayri bakim istiyor. insan hangisine en iyi bakimi saglayabilecegine inaniyorsa ona yoneliyor. bende oyle en azindan.

@sharksmile

kedigiller çift göz kapaklı göze sahip. doğal etoburlar ve avladıkları hayvanları yerken yüzleri kan içinde kaldığından bu ikinci göz kapakları kanı göz yüzeyinden olabildiğince uzak tutmak için evrimleşmiş bir avantaj. tabii avlanmasalar da, bir insan tarafından beslendiklerinde de gözlerini ihtiyaten kapattıklarından bu verilen yemeğe saygısızlık, yemek verene nankörlük olarak algılanıyormuş falan hesapta. o yüzden nankör deniyormuş. cahillik işte..

ben hıc sevmem mesela,gayet ıtıcı hayvanlar.

@kargn

iyi de yemek yerken gözlerini kapatmaları aşırı sevimli bi şey :D insanlar ilginç tabi, ne diyeyim...

köpek bahçede kedi evin içinde bakılır.

kedi bu kardeşim, bütün ihtiyaçlarını karşılayamaz ki! ihaleye mi gireceğim de beni son dakikada satacak.

tüylü, kucağa alınca mırlıyor. bi ipe tav olup beni eğlendiriyor. çok büyük bir buhran yaşamıyorsa ortalığa da pislemiyor.

daha ne? canlarım benim ^^

kedi nankor kopek sadik meselesine bir aciklik getirelim.
kopekler bildiginiz gibi grup halinde hareket eder. kopek sahibini grubun lideri bilir dolayisiyla onu takip eder. kedilerde grup durumu yok. bireysel hareket eden avcilar. dolayisiyla sahibini takip etmesini beklemek sacma.
tabi bu demek degil ki kediler sosyal degil. gayet sosyal hayvanlar. sadece grup mantalitesi yok.

ben izmir'e taşınana dek kedilerle pek muhattap olmamıştım, Ankara 4. Cadde Mado yanındaki sokakta yaşayan ve ne zaman pisi pisi desem koşarak gelen kedi hariç. her neyse. abi bi geldim buraya, evde 5 kedi, 1'i kocaman tek gözlü canavar bir şey, seviyorum onu da ama korkuyorum bir yandan da. 4 tane de yavru var, geldiğimde iki avucuma sığıyorlardı (hani bu twilight kitabının kapağında kalp tutma şekli var ya avuçlarımı öyle düşünün) şimdi büyüdüler.

hepsinin kendi huyu var (mutlaka köpeklerin de vardır ama köpeklerle hiç muhattap olmadım neredeyse).

Tekir, yakışıklım benim; oyuncu, sevecen, arsız, sevgi arsızı bir de. kucakta göğüste, omuzda, bacak arasında, sırtta uyumayı seviyor. bir de bazen kıçını burnuma dayayıp uyumasa. bıraksan saatlerce nereyi bulursa yalayacak. ha bir de mama tasına abanması yok mu?

Pika, salako; aslında çok zeki bir çocuktu bu püsük ama ne olduysa bir gün tırnaklarının kesilip, azarlanması ile değişti, önce küstü bize bir iki gün evin içinde küs küs dolaştı. çok sevdiği dudak emme eylemini bile yapmadı. köşelerde yattı durdu. salako demiştim ya, sabahları uyanınca unuttu küstüğünü aradan biraz zaman geçince anımsadı. neyseki atlattık o süreci. şimdi yine arsız. bir de midesine düşkün sormayın. buzdolabı, fırın kapağını açtığımızda bitiyor mutfakta, elimizde eğer bir şey görürse miyavlamaya, elimize ulaşmaya çalışıyor. kek manyağı bir de. dudak emme huyuna da geri döndü ama artık aşk ısırıkları da veriyor. (malesef) yere konmayı bile bilmiyor garibim. salako işte.

üstübü, sinsi prenses, kezban; aman efendim bir küsmeler, triplenmeler. tam kezban. kardeşleri mama yerken uzaktan kesmeler, katılmamalar. kendi başına bir yerlerde uyumalar hep bunda. bir odaya mı girmek istiyor, miiv miiv o kapı açılacak yoksa susmak yok. bir yerden çıkmak mı istiyor, yine miiv miiv. kucağa gelmek ister, alırsın ama yok 1 dakika dolmadan gidesi gelir.

Oscar, prenses, leydi; uzun tüyleri, sessiz, sakin yapısı, efendiliği ile en prensesi en hanım hanımcığı kardeşlerin. kucağa gelir, yanında, koynunda, ayakucunda, göğsünde uyur insanın. kardeşleri kadar arsız değil ne yemek konusunda ne de şımarıklık da. "-oscar, gel." dersin gelir. kapı mı açılacak? miiv miiv, o kadar. açılmıyor mu? bir köşeye geçer uyur. dertsiz tasasızım benim.

panter, canavar; kocaman bir şey bu, ben diyeyim 10 kilo sen de 3 kilo ama görelidir ya hani algılarımız bana 100 kiloluk bir "gerçek" panter gibi geliyor. korkuyorum abi. arada patiliyor 4 ufaklığı bir tek o zaman kendimde cesaret bulabiliyorum buna kızacak. sevmeye çabalıyorum ama tırnak geçiriyor. olmayınca olmuyor işte.

abi nasıl sevmezsin ki bunları?

kedi alıcam, hangi tür alıyım?

"Tarihe baktığımızda ilk kedilerin oligacene döneminde Afrika'da ortaya çıktığı sanılıyor. Keskin dişli kaplan (Halaphoneus) ve günümüzün modern kedisi (Dimictisti) olmak üzere iki tür... Evcil kedilerin nasıl ve ne zaman ortaya çıktığı tam olarak bilinmiyor ancak en eski kayıtlar, evcil kedilerin 5 bin yıldır var olduklarını ve Mısır'dan geldiğini gösteriyor.

İnsanoğlu, ilk olarak 20 bin yıl önce köpeği evcilleştirdi. Bundan ancak 15 bin yıl sonra vahşi kediyi evcilleştirebildi. Yani, 5 bin yıl önce Nil vadisinde tarım yaparak yaşayan insanlar, ürünlerini depoladıkları ambarları haşare ve fare basınca kedilerin fareleri yakaladığını fark ettiler. İşte, kedilerin mısırda kutsallaşmaya başlaması bu tarihlerde oldu. Ambarlar doldukca fare nüfusu da arttı. Bunun üzerine firavun devreye girdi ve kedileri korunması için üstün yaratıklar ilan etti.

Mısırlılar, Yunanlılar gibi doğa güçleriyle özdeşleşen tanrı ve tanrıçalar sisteminden geldiler. Tanrıları arkalarına alan kralların her zaman kral olmaktan öte bir ayrıcalıkları vardı. Bu üstünlükleri krallara, önce yarı-tanrı, daha sonra da tanrı kral -firavun- olma özelliğini de getirdi. Kedilerin firavunla ilgisi ise; kedilerin tarihe ve mitolojiye konu olmalarının tek nedeni fare ve haşare yakalamadaki hünerleri değil. Bütün kediler firavunun olduğu için kediyi incitmek ya da öldürmek çok büyük suç sayılırdı. Kedi öldürenlerse idam edilirdi. Ev yansa önce kedi kurtarılırdı çünkü insanlar sadece insandı ama kediler firavunlar gibi yarı-tanrıydılar. Kedi eceliyle öldüğünde öteki dünyada birlikte olabilmek için hemen mumyalanırdı.

Öykülere, efsanelere konu olan kediler, Tanrılık katına çıkartıldı. Nil vadisinin insanları kediyi, neşe ve müziğin, güzel şarkıların, kıvrak dansların temsilcisi kedi kafalı tanrıça Bastet (Bast) ile özdeşleştirdiler. İnanışa göre, kedi miyavladıkça evin içi tanrıçanın insanlara hediyesi sayılan neşeyle dolarmış. Mısır mitolojisine göre Bastet, tanrılar tanrısı Ra'nın ve İsis'in kızıydı. Efsaneye göre, Bastet bir gün babası Ra'ya kızarak Mısır'ın güneyindeki Nubia çölünde inzivaya çekilmiş ve bir aslana dönüşmüş. Bir süre sonra Ra kızını affedip Mısır'a geri çağırmış. Bunun üzerine aslan görüntülü Bastet, Assuan yakınlarında Nil'in suyunda yıkanmış ve hemen orda bir kediye dönüşerek, üzerine bindiği kayıkla Bubastis'e gitmiş ve bu bölgede tanrısal yaşamına devam etmiş. Babasına kırgın olan Bastet, bu neşe dağıtan, uysal, sevimli yaratık kedinin simgelendiği güzel bir tanrıça oluvermiş. Bastet'in tanrısal özellikleri bununla bitmemiş. Başta cinsellik ve doğurganlık tanrıçasıyken, daha sonra ölüleri koruma, yağmur yağdırma, hastalara ve çocuklara şifa verme, müzik ve dans, ay, analık ve aşk tanrıçası haline de gelmiş. Mısırda kedinin tanrılaştırılmasının nedeni, fare yakalaması dışında, kedinin avlanma yeteneğine duyulan saygı, güzelliğine duyulan sevgi, ve gizemli kişiliğine duyulan korkuyla karışık hayranlıktı. Bir başka efsaneye göre, M.Ö. 525 yılında pers kralı 2. Kambis, askerleriyle mısırın kapılarına dayandığında peluzda bekleyen Mısır ordularının direnişiyle karşılaştı. Ancak kurnaz pers kralı, Mısırlıların hassasiyetini göz önüne alarak çevrede ne kadar kedi varsa, askerlerine toplattırıp onları birer kalkan olarak kullanmış. Mısırlılar da tanrıça Bastet'in temsilcisi kedilere zarar gelmesin diye silahlarını bırakarak teslim olmuşlar. Kimi zaman tanrıça kimi zaman şeytan sayılan kediler, erkeğe oranla kadına daha yakın olmuştur. Kedi tanrıça Bastet, dişiliğin simgesiydi. Bir tarihçi, "kedi tanrıça, garip bakışı, çekik gözleri, kıvrak beli, soylu duruşu ve hayvani hayasızlığıyla, her mısırlı kadının aklını karıştıran ve benzemek istediği bir yaratıktı,"diye yazıyor. Bir başka tarihçi de, "kadınlar -günümüzün vamp kadını gibi-kedinin yürüyüşüyle salınarak yürüyebilmek için çok uğraşırlardı. Hatta Kleopatra da bu hevese kendini kaptırmıştı, diye ekler."

e1211.hizliresim.com

e1211.hizliresim.com

@solo,

bizi kafaya mi aliyorsunuz anlamadim ama benzer bir soru soracak herkes icin yazmis olayim; kedinin turu degil sizin kediyle nasil iletisim kurdugunuz onemli. kedilere iyilik yapmak istiyorsaniz petshoptan degil sokaklardaki bakima muhtac kedilerden veya gecici bakimevlerindeki kedilerden birinin sorumlulugunu ustlenin.

bana çok estetik geliyorlar. yürüyüşleri olsun, oturuşları olsun vs.
bir de patilerini sıkasım geliyor.

ama köpekleri daha çok severim. daha enseye şaplak hayvanlar.

external kullanırsın anca

external ekran kartı nasıl olacak anlamadım :/

lifehacker.com

Sen önce bir model ver hele, bakalım nedir durumlar.

samsung np300v5a olması lazım.

Maalesef, bu cihaza takmak mümkün değil. Başka versiyonları var bunun, üzerinde Intel HD Graphics + GT 520MX olan, onlarda bile sıkıntılı.

solo'cuğum, sen sormak istediklerini bana özelden sor, sürekli duyuru açmana gerek yok.

soruna gelince; bill me later ne yazıkki türkiye için geçerli değil. sadece amerika ve belli başlı birkaç ülkede geçerli bir sistem. bu nedenle bill me later ödemesi gerçekleştiremezsin. farklı ödeme yöntemlerine yönelmen gerekecek.

a5=a2/(min(a1:a4))

A4'e şunu koy:

=A2/MIN(A1:A4)

tamam çok güzel oldu. şunda da yardımcı olabilir misiniz?

10
12
15


diye 3 satır var A sutununda. Ben diyorumki A1 A3'ten küçükse (evet) A1'in %50'sini bulsun(5), A1'e yazsın. Nasıl yapabilirim?

=EĞER(A1<A3;A1/2)

Olmuyor. Ben A1'in değişmesini istiyorum ama işlem A1'de yapıldığı için olmuyor...

Olması mümkün değil mi?
Yeni bir hücreye girmek istemiyorum değeri, o değerin o hücrede değişmesini istiyorum...

sgk'dan sorgulama yapabilirsin. görünüyor orada.

not: sgk internet sitesi tabii bahsettiğim.

Herhangi bir eczaneden de ogrenebilirsin

flashgot varmış ama olur mu dediğim gibi?

Bir formül birden fazla fonksiyon içerebilir. Esasen formül tarafında Excel sana "hazır fonksiyonları(ya da kendi yazdığın fonksiyonları) al, bunları koşul ifadeleri ve operatörlerle istediğin gibi esnet ve kendine uydur" diyor.

Makro ile VBA esasen aynı şeyler. Birisini excel senin yerine kendisi yazıp tetiklenme mekanizamasını ayarlayabiliyor. Diğerinde sen manuel yapıyorsun.
Ama özünde her makro bir vba kodu aynı zamanda. Zaten bir makro kaydedip kod editörüne gittiğinde o makronun kodlarını da görebiliyorsun.

fonksiyon bir komut gibidir, birkaç işi yapar. örneğin SUM fonksiyonu.
sum(A1:A5) derseniz bu A1+A2+A3+A4+A5 demektir.

Makro: bazı işleri otomatik yapılmasını sağlayan minik programcıklar örn: ALT+A ya basınca tüm sayfayı seç, yazı puntolarını 1 birim büyüt, sonra bilmem kime mail at. bu makro ile olur
VBA : visual basic-programlama dilidir. makrolar otomatik oluşturulabilsede sonuçta bu dilde oluşturulur. gerekli olan ince ayar ve farklı işler için bildiğiniz programlama yapar, kod yazarsınız

O dışardaki kapat çıkartılıp değiştirilebiliyor sanırım ama bi çıkartmaya çalıştım becerememiştim

ben dvd sürücüyü çıkararak ide girişine disk taktım çevirici ile ama çalıştırmaya akım yetmedi.Bilgisayar bi çalıştırıyor bi çalıştırmıyordu diski, sonra baktım olacak gibi değil çıkardım.

O eğimli kısım sadece kapak. İç kısım dikdörtgen şeklinde. Optik sürücünün boyutuna göre ince veya kalın kutu alınır, orijinal kapak kutuya takılır, mutlu mesut kullanılır.

kasa tipine özel aparatlar var. onlardan almalısınız şayet CD-DVD sürücü yerine takacaksanız.

@superajax,

hocam taktığınız disk ssd miydi hdd miydi?
bence önemli bu.

ben bilgisayar muhendisligi okuyordum, biraktim ama bolume girdigimde zaten algoritma yazabiliyordum. algoritma yazmak ders almayla ogrenilmez, yaparak ogrenmen lazim. ingilizcen var anladigim kadariyla. internette mukemmel forumlar var. istersen kitap al, kitaptaki ornekleri yaza yaza ilerle, zorlandikca forumlara dadan, buraya sor, bilgisayarci arkadaslarina sor. ama usenme yani, yaz programi, calistir, hatasi var mi kontrol et. hem eglenirsin, hem ogrenirsin.

sendelemeden bahsettiğin muhteşem forumlardan bir kaçını paylaşır mısın?

netbeans.org

surda ufak bir liste var. bir de java tutorials yazinca milyon tane sonuc cikiyor. gerci ben c ogrenmistim, turkce de bir ton forum vardi. (cagatay cebi'nin ders notumsu seylerini kullanip forumuna yazdigimi hatirliyorum.)

www.academicearth.org

su var. bir de coursera'daki dersler icin cok guzel interaktif ortam yapmis serefsizler ama orda programming kismina bakmadim. yani bir seyler var da seviyesini bilmiyorum.

itunes u ve mit opencourseware'daki videoları takip etmeni, stackoverflow'u hatim etmeni tavsiye ederim. şimdi bulamadım ama aynı senin gibi bi adam, mit ocw'daki tüm videoları, ödev ve sınavları videodaki sisteme göre vermişti, sanırım 1 senede diplomayı alacak kadar dersi 'almıştı' kendi çapında.

Buldum: www.scotthyoung.com

batıyor muyuz, çıkıyor muyuz diye. güven endeksi insanların para harcamasını (dolayısı ile para kazanılarak kârı) diğeri de işler düşüyor eleman çıkarmak lazım/almak lazım kısmını değerlendiriyor.

borsa meta veya ürünlerden çok beklentilerin alınıp satıldığı bir ortam gibi düşünülebilir. işsizlik oranlarının giderek arttığı bir ortamda yatırım için sıcak parayı borsada kullanmak yerine daha güvenli enstrümanlarda tutmak gibi kararların verilmesinde tek başına olmasada bu tür veriler kullanılır.

Millette para yoksa para harcamayacak > Para harcanmazsa şirketler satış yapamayacak > Satış yapamayan şirket kar edemeyecek ve hatta zarar edecek > kar etmeyen/zarar eden şirketin değeri düşecek

Peki anladım ama bu durum en fazla endeksin yönünü belirler, muhtelif hisselere nasıl etki eder bunu sormak istedim. (endeks düşerken hisseler yükselebiliyor sonuçta..) Bunun için sektöre/ iş alanına mı bakmak gerekli?

endeksin düşmesi hepsinin ortalamasıdır. daha doğrusu özel bi hesaplama yöntemi vardır. elbette sektöre bakmak gerekir. firmayla alakalı gelişmeler olabilir. Örneğin fenerbahçe flaş bir transfer yapmıştır. ekonomi kötüye gidebilir ama fener hisseleri yükselebilir. zaten sırf ekonomik verilerle kazanılsaydı herke kazanırdı. bir de psikolojik faktörler de önemli. bu şirketin hisseleri daha da yükselmez diyip anlık satış yapılabilir. o zaman ekonomi iyi şirket iyi bi bakıyosun hisseleri tepetaklak. sırf piyasalarn psikolojisiyle alakalı amerikada programlar var. hatta ders aldığım hocamın master konusuydu. çok kompleks olaylar bunlar.
son olarak bir yön daha var ki bu en belirsiz olanı. hayvani büyüklükte bir banka gelip bizim kıytırık firmaya yatırım yapıyor. hisseleri bir anda yükseliyor. herkes de lan noluyor diyip buna yatırım yapıyor. dev banka bir anda elini ayağını çekip gidiyor. hisse tepetaklak. bizim yerli yatırımcının parası uçup gidiyor. buna da bir hocamızın çok güzel lafı var. keriz silkelemesi diyor.
anlayacağın çok karmaşık faktörler belirli oluyor.

excel'de çok rahat yaparsın.

a1 5
a2 10
a3 5 olsun

b1=A1/sum(a1:a3)
b2=A2/sum(a1:a3)
b3=A3/sum(a1:a3)

şu formattan yazarsan yapar bence.

=A1/(A1+A2+A3)*100

desdinova daha klas yapmış tabii.

teker teker A değerlerini değiştirmek gerekiyor B'deki değerleri vermesi için.
Bunun kolayı var mı?

Yani

? satır numarasıysa A?/(A1+A2+A3)*100 diye?

Sabit kalmasını istediklerinin başına $ koyacaksın. Yani,

=A1/($A$1+$A$2+$A$3)*100 yaz sonra da kutunun sag altindan tutup asagi dogru cek.

saçlarına ne yaparsan yap döküleceği varsa dökülüyor. hayatım boyunca sıcak suyla banyo yapmadım. bütün şampuanları denedim. sarımsak sürdüm. ama gene de döküldü saçım. arkadaşım evde şampuan bulamayınca bulaşık detarjanıyla kafayı yıkamış, adamın gözünde bile saç çıkıyor. kısacası o serumlar merumlar yalan. kullanın bir şey demiyorum. ama umut tacirlerine de inanmayın.

saçın dökülmesine neden olacagını sanmıyorum. serumu saçın uçlarına ve boyuna sürüyosun. yıpranıklıgı kısmen onarıyor daha çok gizliyo. saç makyajı gibi bi şey.

saç diplerine de sürdü ama..

ben samsung netbookumun pilini değiştirdim garantinin dolmasına 2 gün kala.

Pillerin garanti süreleri farklıdır. Samsung'da 6 ay bildiğim kadarıyla. Servisi arayıp durumu bildirmeniz lazım. Belki prosedür değişmiştir.

@bgraydin, hocam ne zaman oldu tam olarak prosedür değişmiş mi diye merka ediyorum.

@ahmetcan44 6 ay derken, garanti bitimine 6 ay kala mı yoksa ?

Hayır, satın alma tarihinden itibaren 6 ay.

8-10 ay olmuştur ben değiştireli. Bataryanın garantisi de 2 yıldı, 6 ay değil.

bateri çalarken. kimsenin bilmediği bir şeyi söylerken.

blöf yaptım ve geri çekildi..istediğimi aldım o an.

Elimde 5 as olduğunda.

arada bir hissediyorum ama en cok hissettigim olay su herhalde: onceki sene bir master ogrencisi, bir doktora ogrencisine tez konusuyla ilgili bir ispati tamamlayamadigini anlatirken duyup sorunu tahmin edip duzeltmesine yardim etmistim. sonra tassaklarimin agirligindan kasila kasila yurudum birkac saat.

hiç hissetmiyorum.

kurallara uyarak araba kullanırken, arabadayken yayalara yol verirken

iki erkek bi kadından hoşlanıyorduk, kadın beni seçti, taşaklı hissettim. gerçi daha çok mutlu hissettim tabi ama eğer taşşaklıdan kastın özgüvenin tavana doğru seyir almasıysa evet onu da hissettim

- ilk defa bmw kullandığımda. kiralık bi 1 serisi idi ve ilk kullanışımda kaza yapmıştım. ahahahhahah
- yurtdışında önce erasmus'a, sonra büyük bi şirkette staja kabul edilince. kimliklerimi elime aldığımda çok şekil olmuştum kendimce.
- benden üst konumda olan insanların aslında benden çok da farklı olmadığını fark ettiğim anlarda
- hesabımda + bakiye kalınca (genelde kalıyor sdf)
- 4 kızla bi mekana girince. (4 kızın da arkadaşım olmasının getirdiği moral bozukluğu 4x eksi etki yaptı sonra tabii)

hepsi güzel.

analiz dedin diye kolmogorov'un introduction to real analysis'ini soyleyecektim ama sen calculus'e giris demissin, o zaman apostol'un 2 ciltlik kitabini al. ama hem yuksek demissin, hem giris demissin, kafam karisti biraz, sanirim nesil farkimiz cok. :)

www.amazon.com

(bkz: thomas' calculus)

+1 d

2 farklı üniversitede 2 farklı profesör kaynak kitap olarak bunu söyledi. undergrad seviyesinde bu kitabın içinde olmayıpta karşına çıkabilecek bir şey yok herhalde.

an itibariyle bakışıyoruz karşılıklı hatta :3

asagi yukari tum universitelerde matematik bolumu disindaki bolumlere thomas' calculus okutulur zaten ama apostol daha temelden gelir, neyin neden oyle oldugunu anlatir.

thomas' -1.
bence anlatımı kötü, sorularını çözerim sadece, konuyu internetteki üniversite sayfalarından çalışıyorum

farklı farklı çünkü. kiminin deri kılıfı var, kimi reklamlı, kimi 3G yahut wi-fi..

Nasıl bir monitörünüz ya da bilgisayarınız var

kindle for pc var, onu yükleyin, orada açılabilecek bir formata dönüştürüp okuyun, arka plan, font vs daha hoş oluyor...

cdisplay programı iyidir

Dizüstünü yan çevirin. Şaka yapmıyorum müthiş oluyor.

evet nöroloji.

Yorum?

hacı sen toz bulutundasın yav bıraz ordan baslamak gerekecek gıbı ; neyse dılım dondugu kadar deneyeyım belkı ıse yarar..

sımdı vob'da tam olmasa da opsıyon alınıyor. vadelı ıslem yapılıyor. soyle dusun suan endex 90000 de ıken sen dıyorsun kı ben endexı bu fıyattan alırım . bunun karsılıgında endexın o ankı degerının yaklasık %10 unu temınat olarak koyoyrsun 900 tl ve 10 kaldırac kullanarak 90000 tl lık endexı olusturan hısse agırlıgında hısse alıyorsun.

(burda %10 bır seansta borsanın max dusecegı ve senın temınatının karsılayacagı oran.) kucuk farklılıklar olabılır buraya takılma ılerde farkedersın bu kısmı )

eger aldıgın endex yukselırse sen aradakı yukselısı elınde tuttugun endex kagıdını devrederek o ankı fıyattan satarsın. atıyorum 920000 oldu endex sende bı endex kagıdı var 90000 e almıstın 2000 kar. yukselecegını ongordugun ıcın onceden alım yaptıgın ıcın kazanmıs oldun.

aynı seyı dusus ıcın dusun. endexın (yanı endexı olusturan hısselerın gelecekte deger kaybedecegını ve degerının dusecegını varsayıyorsun ) bu sefer acıga satıs yanı short pozısyon alıyorsun. bu su demek o an endexı almak ısteyen bırıne endex kagıdı satıyorsun elınde yok ama. bunun ıcın temınat koyuyorsun %10 'u kadar..

sımdı aldıgımız endex kagıtları vadelı. yanı yaptıgın kontrat 3 aylık kontratlar.max bu sure sonunda kapanacak kagıtlar. o sure sonunda fıyat neyse hesaplanı uzlası fıyatından kapanır. hesaplanır temınatına eklenır yada temınatından duser.



sımdı kullanım alanına ornek vereyım daha net anlarsın ; bır fırman var 3 ay sonra 10 mılyon dolar odemen var ve suan doların fıyatı 1,80. hesabını kıtabını yaptın ve bu deger sana makul gelıyor. bu degerın yukselısı sana zarar olarak donecek. bunu ıstemıyorsun .. bu yuzden bugunun fıyatını sabıtlemen lazım bır sekılde. hemen gıdıyorsun vob'a ve dolar kontratı alıyorsun , karsılıgında %10 temınat koyuyorsun ve 3 ay sonunda dolar ne olursa olsun sen 1,80 den alma hakkını elde etmıs oluyorsun. sana malıyetı o an hesapladıgın mıktarda. dolar yukselse borcunda olusan zarar , kontrattan gelen kara denk oluyor.


aynı seyı 10 mılyon dolar alacagın oldugunu dusun ve dolar 1.90 sevıyesınde ve bu rakam sana cok ıyı gelıyor. dolarında 2-3 ay ıcerısınde dusus yasayacagını dusunuyorsun. borcun odenmesını beklesen zarar edeceksın . %10 temınatı verıp short pozısyon acıyorsun. yanı doları o an sabıtlemek ısteyen ve almak ısteyen bırıne ben bu fıyattan satmak ıstıyorum dıyorsun. bır nevı acıga satıs yapıyorsun henuz elınde yok bu dolar. vob sana bu ıslemı yapma ımkanı tanıdı ama temınatını da elınde tutuyor.

aynı sey hısse senedı ıcın de gecerlı.. hısse senetlerı endexı olusturuyor sen deendexı alıp satıyorsun vob da.

umarım anlatabılmısımdır.bılıyorum bıraz karısık ama vob.org'u acıp okursan sana daha faydalı olacaktır.

Bir daha bilet satın alırken "kuralları okudum ve kabul ediyorum" kutusuna tik atmadan önce gerçekten oku.

Şartlara itiraz ediyorum zaten.
Tüketici haklarının sınırlanması anlamına geliyor o şartlar!

kimse basina silah dayayarak o sartlari imzalatmiyor sana.
havaciliktaki bilet kurallari, dunya normlarinda belirlenir. adam sana alternatifi olmayan bir sartname sunar o zaman gider hakkini ararsin.
ama adam sana, 'bak bunu alirsan fiyat ucuz ama iade alamazsin, ama buna 90 lira daha fazla odersen iade alabilirsin' diye bi alternatif sunarken, sen 'uyaniklik' yapip, 'ucuz olani' tercih edince, itiraz etmen biraz abesle istigal oluyor.

@uyku semesi,


yahu sen ne saçmalamışsın?
bizler tüketiciler olarak ekonomide mal ve hizmet satın alan aktörleriz, 'sözleşme' değil.
ucuz olanı varken pahalısına yönelmemeyi uyanıklık olarak algılayan bir zihniyete ne diyebilirim ki?

allah aşkına haksız sözleşme şartları hakkında bilgisi olan hukuk bilen insanlar cevaplasın şu soruyu..

bu kadar sacma bi cevaba cevap vereyim mi, vermiyeyim mi diye dusunup, cevap verme ihtiyaci duydum.

evet, mal aliyorsun, mali alip-satma isine 'ticaret' deniliyor. ticaret, belirli kurallar, sozlesmeler ve kaidelerle yapilir. bu kaideler olmadan, 'ticaret' her iki tarafa da zarar verir.

uyaniklik konusuna da gelince, evet, uyaniklik yapmissin. urunun iadesinin hicbi sekilde olmadigini bile bile bu urunu alip, daha sonrasinda, urunun iadesi olmadigi gercegiyle karsilasinca da 'bi anda hakkini arayan hakli tuketici' noktasina kendini getirmis, uyanikligini aptalliginla percinlemissin.

oysaki pahalisini alsaydin, su an 'nefret ettigin' o tuketici haklari senin yaninda olacakti sevgili bilincsiz tuketici.

neredeyse tum dunyada ulasim sektörunde bu uygulama mevcut. kullandigim bir cok otobus, tren ve ucak firmalarinda iadesiz, degistirmeli ve iadeli diye uc ayri fiyat cikiyordu.

tabi tum dunyada olmasi dogru oldugu anlamina gelmez, ama buyuk ihtimalle kazanamayacaginiz bir yola koyuldugunuzu gösterir.

gecenlerde bir yerde vardi(eksi de olabilir); adamin biri bir program yazip gunde/haftada bir sikayet e-maili mi ne gönderiyorlar. Adamlar bikip iade ediyorlar bir seyin(neyin hatirlayamadim) ucretini.

merhaba, indirmek istediğiniz dökümanların linklerini atarsanız sizin için indirip mail atabilirim.

tamamında olur mu bilmiyorum ama az önce denedim, 8 10 dosya indirebildim. umarım işinizi görür.

Beyler?

götümüzü yırttık aylarca her sitede. hatta burada duyuru'da bile "sigortalı olmayanların 213 tl ödeme zorunluluğu" tarzı bir duyuru üste sabitlenmişti. gidip öğrenci belgesi verin yoksa devlet sizi sikecek dediler hep. gidip veren öğrenciler yırttı. vermeyenler senin gibi isyanda.

evet hiç boşta olmadın. evet devlet bunu bilmeli. ama bu ülkede hiçbir şey olması gerektiği gibi değil.

sgk'ya git yarın. sor oradakilere ne yapman gerektiğini.

İyi de hocam ben zaten sigortalıyım, annemin sağlık sigortasından yararlanıyor(d)um..

ama hala anlamıyorsun. devletin sikinde değil senin ne olup olmadığın. senden o öğrenci belgesini götürmeni TALEP EDİYOR. "Getirmezsen sana borcu kitlerim. kaldır kıçını getir" diyor. devlet bizi sikmeyi seviyor.

biliyorum ama deli olucam yaa :(