belirli bir süre için müdür atandığınızda süre bittiğinde

veya

sizin istifanızla yeni müdür ataması tescil edildiğinde müdür sıfatınız sona erecek. müdür sıfatınız devam ettiği sürece yasal yükümlülükleriniz sürecek. yeni müdür atama kararında sizin görevinizin sona erdiğinin belirtilmiş olmasına dikkat etmeniz yeterli.

işletme: business

establishment

mahalle aralarında konuşlanmış ne olduğu belirsiz tamircilere emanet edecğine, toshiba'nın türkiye distribütörünü bulup ara. biraz daha pahalıya tamir ederler ama için rahat olur en azından.

parasını ister yapar tabi ama koku varsa komple gitmiş olabilir gibi geldi bana açıp içini bakman gerekli.

Bildiğim kadarıyla akım adaptörde doğrultuğu için girişte diyot filan olacağını zannetmiyorum, gelen elektrik direktt chipsete gidene kadar yarı iletken parça yaktımı yakmadımı tespit etmek lazım yakmamışsa çok kötü o zaman ne hdd ne ram hiçbişey kalmaz elinde sağlam olarak

Nelerin yandığı konusunda ise tamamen şansa kalmış diyebiliriz.
Ram leri ve hdd yi bir dene başka bi sistemde

Toshiba teknik servise ver seve seve kabul ederler merak etmeyin ama chipset ve birkaç yarı iletken yandıysa yeni laptop parası isterlerse şaşırmayın.
Ama yinede götürün en azından öğrenin nesi var.

toshiba notebook bilgisayar teknik servisi burda yazılanları okuyunca korkmadım değil bir de bulunduğum şehirde de yok teknik servisleri muhtemelen kargoyla filan göndermem gerekecek. o iş nasıl oluyor ki? hani fiyat çok fazla olursa tekrar geri mi gönderecekler kargo ile?

büyük ihtimal ile giriş sigortası yanmıştır. koruma diyodu sigortadan sonra devreye ters olarak bağlı. yani artı ve eksi uçlar ters bağlanırsa diyot kısa devre ederek sigortayı attırıyor.

o laptopları düşük alçak gerilimle bozamazsınız. normal çalışma voltajı 19-21 volt. 21 üzerine çıkınca zaten kendisi otomatik kesiyor voltajı.

okul adi verirseniz daha kesin cevap gelir, okula ve hocaya bagli bu.

yurtdisi mi?
olmasa daha iyi tabii.

Takke de varsa sorun olmaz.

sakallı fotoğraf kabul edilmiyor, adamın birini gözümün önünde yalvartmışlardı.

hangi bölümde olduğuna göre değişir bunlar. mesela bizim bölümde hocalarla gidip konuşan öğrenci oluyor, hocanın elinde proje varsa oradan bir konu veriyor genelde hoca. sen kendi istediğini kabul edecek bir hoca bulursan ve tez şartlarını kendin sağlarsan kimse de sana "olmaz, bunu yapamazsın" demez kanımca.

ha bir de hemen belirleyen de var, tez vaktine kadar belirlemeyen de. öğrencinin performansına kalmış daha çok bu.

hecelemeye gerek yok. hemen hiç kullanılmaz.

@anonimyususer o zaman boşlukların dengesiz olmasına bir şey denilmiyor yani?

"iki yana yasla" seçeneği seçili ise, boşluklar çok NADİREN DENGESİZ OLUR.
"iki yana yasla"...

satır sonuna gelen uzun bir kelime olursa o satırdaki boşluklar göze batacak şekilde dengesiz olabilir ancak. onun dışında, tez yazımında kelimelerin hecelerine ayrıldığını hatırlamıyorum. o daha çok göze batar gibi sanki.

ayrıca tez yazımında belirli kurallar vardır. sayfa kenar boşlukları, satır aralığı değerleri, kaç punto yazı kullanılacağı, hangi fontun kullanılacağı vs. hepsi belirlidir. tez yazacaksanız okulunuzdan bu kuralların yazılı olduğu bir kaynak temin edebilirsiniz sanırım. bölüm sekreterliğine ya da hocanıza bir sorun isterseniz.

Maalesef. (Aynı haltı bende yedim. gittim askerlik şubesine 1 sene kullandım dedim geriye kalan 1 seneyi istedim. en son kendimi botları boyarken buldum :)

tchibo'da soruyorlar ne için çekileceğini.

Türk kahvesi gibi hazırlarsan daha iyi sonuç alabilirsin. En azından elde ettiğin "şey" su gibi olmaz. Nescafe gibi hazırlanırsa iğrenç olur, suya biraz rengini verir kahve. Ve tüm tanecikler alta çöker, içerken de ağza gelip rahatsız eder. Bu seçenek yerine, "french press" önerilebilir.

Üstte de değinildiği gibi, Tchiboda ve Starbuck'sta isteğidin kahve çeşidini Türk kahvesi gibi içebileceğin kıvamda çektirme imkanı var.

nescafe gibi hazırlamanda sakınca yok bence.
sadece ağzına gelecek parçalar rahatsız edecek.
Yaptığın bardakta yeterince bekleyip tanecikler dibe çökünce başka bir bardağa alarak o parçaların da bir kısmından kurtulabilirsin (ve hatta bu transfer sırasında da süzebilirsin süzgeç gibi, kağıt gibi bir şeyler) fakat bardak değiştirirken ısısının önemli bir kısmını kaybetmesini göze alacak.

Yani nescafe gibi içebilirsin, ben bazen içiyorum, gayet de güzel oluyor ağza gelen tanecikleri saymazsak.

al

amaan kadın madın dınleme hacı. ben de kadın ayakkabısı dıye satılan bi model aldım converse'den, aylardır giyiyorum. ne la sanki, hello kitty mi var üstünde, nesi kadınmış.

zizigo

şahsi fikrim, ayakkabını aynı modelini bir mağazada deneyin öyle alın

spor ayakkabıysa www.sporena.com

İnternetten alma. Bildiğin giydiğin marka da olsa alma.

Ben "bu sefer bir şey çıkmaz" diye diye 5-6 kere aldım, 1 tanesi bile kusursuz değildi. Ya dardır ya burnu alçaktır ya bişedir..

Ayakkabı çok önemli, mutlaka deneyerek almak gerekir. Ha "denedikten sonra internetten alayım" dersen orasını bilemiycem..

bak ben bunu aldım. aynı yerden bir tane de eşim aldı 15 gün önce. trendyol'dan da aldım 2 ay önce.

www.sporcum.com

direk şarja sokun full olsun.

bu ülkede her şey olabilir iktidarın (illa ki hükümetin değil, erk sahibinin) yanında olmadığınız sürece.

(bkz: #27783107)

olmaz, olamaz imkansız... adamlar bilgilei çalmışlar, sen de dünyaya duyursam bir şey olur mu diyorsun :D valla devlet sırrı ve benzeri bir şey ise bir gece ansızın geli verirler.

özellikle şirket e-mail'inizden yapmayın. Diğer türlü devletin sizi bulması, başınıza çorap örmesi biraz daha uzak bir ihtimal - ama yaptı mı yapar, bilan doğru diyor - ama devlet yapmasa hele şirket işten çıkarmaya sebep arıyorsa çıkartıverir.

İçerir.

Sen o yasa dışı içeriği daha fazla kişinin ulaşması için paylaşıp suça ortaklık ediyorsun.

biz bitirme projesi vize dönemi sunumunda hipotez, genel bir giriş, projenin amacı, kullanacağımız yöntem-materyal ve şimdiye kadar taradığımız literatürden bahsettik. bölüm fizyoterapi ama umarım faydası olur.

kopya skandalı mı? o nedir? ilk defa duyuyorum.

Varılmaz olur mu hiç. Deniz feneriyle hemen hemen aynı günlerde sonuçlandı =))

o zaman şunları vereyim ben size ona göre söyleyin,

bu bende olmayan adaptör
www.computerbasement.co.uk

Output Voltage: 19V
* Output Current: 3.95A
* Input Voltage: 100-240V
* Wattage : 75W
* Pin Size: 5.5mm Outer x 2.5mm interna

_________________________________________________
bu da yerine kullandığım adaptör
www.computerbasement.co.uk

Output: DC19V 3.42A
Power: 65W Max


akım değerleri farklı gibi sorun olur mu ki?

Şimdilik sorun olmaz ama laptop yeniyse ileride pilde sorun olabilir daha çabuk bitebilir yani. Eskiyse laptop boşverin zaten devam :)

daha geç şarj olur.

Hiç bi sorun olmaz, pil biraz daha geç şarj olur.

darknum +1

Büyük ihtimalle kontağı kapatınca, aküyü bitirecek şekilde yanmıyordur. Yani aracın içinde genellikle immobilizer ışığı ve varsa saat, Mercedes' lerde odometre ekranları yanık kalır. Kontağı kapadıktan sonra kaza eseri açmışsanız, yeni nesil araçlarda 1 saat sonra kapanır radyo.

Aynı focusdan var gece ışığı yanmıyor baktım şimdi.

"+1 pozzecco" dediği gibi belirli bir süre sonra kapanıyor.

iğneyle ya da rotring ucuyla eski pozisyonuna getirmeye çalışabilirsin belki.

@mrtksn teşekkürler. boşlukta kalan kısmı kağıtla doldurum. mis gibi çalışıyor.

hiç müzik kasedi kullanmamış kuşak belli oluyor. selobant ile kapat kardeşim :) (bkz: kasetlerdeki kayıt koruma tırnağı) (yokmuş ama arayın işte biraz)

sanayi tipi olanlar gurultulu oluyor ama daha buyuk alanlar icin kullanildigindan performansi daha yuksek. ama dedigim gibi cok gurultulu.

Verdiğiniz linkteki 119 lira olan Ufo ATTFI-02 İyonizerli Kısa Kule Vantilatörü ben 2 yıldır odamda kullanıyorum. Uzaktan kumandası, hız ayarı, saat ayarı vs. var, çok memnunum... Ama tabii kaç metrekarelik bir alanda kullanacağınız önemli...

ufo kule vantilatörün klimadan eksiği koskocaman motorudur.

hacı cok net bır sekılde soyleyebılırm. ufo uzun kule tipini al. ciddi ciddi guel bir alet. bayagı sogutuyor. kumandası falanda mis

son güne kadar kullanabilirsin; çünkü aylık yada yıllık alıyosun pasaportunu.. onu biraz cinsliğine yapıyorlar.. vize bitiş tarihinden önce dönmen şart değil zaten; bir ay fazla kalabiliyorsun (abd'de öyleydi), muhtemelen ondandır.. uçak biletini vize görüşmesinde gösterirsen problem çıkaracaklarını sanmıyorum.. hatta geçerli mazeret gösterirsen (sağık vb.) pasaport tarihinide önemsemeyebilirler..

donus biletiniz varsa sorun olacagini sanmiyorum ama sikinti cikaracak pasaport polisine denk gelebilirsiniz.
Ayrica, abcde5'in dediginde bir hata var. vize tarihini gecirirseniz ceza odersiniz avrupada. abd'de deki olay biraz daha farkli, cikista pasaport kontrolu yok ama ne zaman ciktiginizi biliyorlar. bir sonraki vize alma gayretinde onunuze cikarabilirler bunu. neden vize suresini gecirdiniz diye. ha vizeniz bitmis ama oturumunuz devam ediyor olabilir ABD icin, o zaman durum farkli tabi. isterseniz 6 ay gecirin, oturumunuz varken ABD'den ayriliyor durumunda iseniz sorun degil.

buraya yazayım benzer bir durumda olana faydası olur belki, polonya'ya gittim geldim, geçerken bir sorunla karşılaşmadım. anladığım kadarıyla tamamen sınır polislerine bağlı bir durum.sadece ne zaman geri döneceğimi filan sordular o kadar.

Ben de giremiyorum. Fakat paniğe gerek yok. Arada oluyor öyle.

@sesee hatalı şifre-kullanıcı hatası mı veriyor sana da?
daha önce karşılaşmamıştım böyle bir şeyle.

Ben girebiliyorum şu an. kullanıcı-şifre hatası sanıyorum bir bugdab kaynaklanıyor, arada oluyor öyle. düzeliyor sonra kendiliğinden.

internet explorer'la dene.

bende senin durumundaydım tez ve bir dersim vardı son dönemimde. ama bizde tezi almak için tüm derslerini alma gibi aptal bir şart vardı o yüzden mümkün değildi belki sizde yoksa yapabilirsin.

saka iste bunun icin yapilmisti.

birşey yüklenmez merak etmeyin.

ederler, oradaki unlimited konularının hepsi sözleşme ile sınırlandırılmış durumda yani sql e su kadardan fazla yuk yukleyemezsin, site cpu load u sunu asamaz asarsa suspend ederim vs gibi bir suru kuralları vardır.

suradan resource usage dan kısıtlamaları görebilirsin

www.hostgator.com

maddi olarak tam olarak bilmiyorum ama bu sekilde sorunlar yasamamak için uygun yollu vps lere bakmanızı öneririm.

shared hosting'ten sonraki aşama vps anladığım kadarıyla fakat vps'e dönecek kadar kazandırmıyor henüz site, şimdilik shared hosting'te devam etmek istiyorum, ha uygun vps hizmeti veren bildiğiniz hosting'ler varsa söylerseniz sevinirim, teşekkürler.

çünkü cisimleri görebilmemizin nedeni onların ışığı yansıtıyor olmaları. bu yüzden karanlıkta çok net göremiyoruz.

gozdeki hucreler ısık algıladıgı zaman sinyal uretiyor.

bazı hayvanların gece görmesini sağlayan şey tapetum lucidum. insanlarda yok bu. ayrıca hayvanların gözlerindeki bazı farklılıklar da (karanlıkta) daha iyi görmesini sağlıyor. göz merceğininin büyüklüğü, göz bebeğinin büyüklüğü, çomak hücrelerinin fazla olması gibi.

ayrıca çomak hücrelerindeki rhodopsin adlı kimyasal madde, gece görüşünde rol oynuyor ve ışığa karşı aşırı hassas. insanlarda bu madde, ışığın kırmızı dalga boyuna daha az hassas olduğu için, gece görüşünü muhafaza etmek için kırmızı ışık kullanılıyormuş daha çok.

ona görmek denirse yarasalar var sonarla görüyor denilebilecek. onun dışında hiç ışık olmadığı vakit bildiğimiz anlamda görebilen hayvan yok. gece görüşte daha efektif gözlere sahip hayvanlar ise mevcut misal baykuş gibi...

(bkz: rgb)

görmek dediğin şey cisimden yansıyan 'ışığın' gözüne yansıması. çok düşük ışık altında insandan çok daha iyi görebilen hayvanlar mevcut ama 'sıfır ışık' ile 'görmek' dediğimiz eylem mümkün değil. sonar sistemi de ışık ışını yerine ses dalgalarının yansımasını kullanır. sonuçta bir yansıma gerekli gözlem olabilmesi için.

tamamen "hiç" ışık olmadığı zaman görmek mümkün değildir. yarasalar filan da tam görüyo sdayılmaz aynı mantıkla ellerimizle de görüyor sayılabiliriz gözleri kullanmadan. ışığın yansıması lazım görmek için yani.

bunun yanında korsanlarda filan hep göz bandı var mesela sağ gözünde duruyor hep gündüz saatleri diyelim o göz ışığa değil karanlığa alışıyor akşam olunca da bandı ters çevirince karanlığa alışan göz kısa sürede karanlıkta görebilir hale geliyor. ama karanlık dediğim yine çok az da olsa bi ışık kaynağı olmalı. öyle.

Yerlerin buzlu olabileceği anlamına geliyor sanırım. Bizim Fiesta'da da var aynısı, havanın derecesi iyice düştükten sonra çıkıyor. Benim tahminim tabi bu.

hava 4-5 derecenin altına indiğin de buzlanma uyarısı veriyor zemin için. O anlama geliyor o işaret.

skywalkeremre'nin dediği gibi hava 4 derece altına düştüğünde,yerin buzlu olabileceğini hatırlatmak amacındadır o gösterge.

her ne kadar resmi göremiyorsam da önceki cevaplardan anladığım kadarıyla, o işaret hava sıcaklığı [1,4] derece olduğunda turuncu, 0 (sıfır) derece ve altında ise kırmızı yanar. arkadaşların dediği gibi buzlanma olabilir ikazıdır o işaret.

"en az" diyosunuz ya işte... en az iki yıllık mezunu demek daha fazlasıda olabilir demektir..

tamam. ama 3. sınıfta veya 4. sınıfta okuyan birisinin başvurusunu kabul etmiyorlar.
yani illa ki mezun olman gerek.
madem ki 2 yıllıklara hak tanıyorsun o zaman 4 yıllık okuyan birisine de aynı imkanları tanı. nasıl olsa o da 2 yıl boyunca aynı sayıda ders kredisi alıyor. 2.sınıfı bitirince ona da şans ver.

öğrenci istemiyorlar.

3. veya 4. sınıftayken üniversiteyi bırakma ihtimalin var, o durumda da lise mezunu oluyorsun.

@neverending nightmare
3. ve 4.sınıfta bırakırsan önlisans diploması alabiliyorsun.
yani o zaman iki yıllık mezun olmuş oluyorsun.
ama 4.sınıftayken de okulu bırakmak aptallık olur.

@ronartest +1

tabi 1. ve 2. sınıftan alttan hiç dersin olmaması gerek.

isveç'te yüksek lisans yapıyorum. ben IT güvenlik bölümünde yapıyorum, bir de sınıf arkadaşım yazılım bölümünde yapıyor. ikimizin sınıfında yaklaşık 70er 80ar öğrenci var(evet biraz fazla kalabalık) her tür memleketten. Programlamanın psini bilmeyen insanlarla dolu iki sınıf da. Çoğu bir kaç sene çalışıp gelmiş falan ama en basit konuda tıkanıp kalıyorlar. Tamam okul dünyanın en iyilerinden değil bu konuda ama teknik anlamda avrupa'da az çok isim yapmış bir okul.

Japonya'yı bilmiyorum. Her öğrenci her hafta robot mu yapıyor? Yoksa yapan öğrenciler mi var sadece yapan?

Şöyle ki Türkiye'de robot anlamında tek yapılan şey bir kaç robot topluluğu üç beş üniversite'de. Ne robot ne de hardware konusunda pek bir gelişmişlik söz konusu değil Türkiye üniversitelerinde. Hep yazılım üstüne yöneliyor üniversiteler ve öğrenciler. Çünkü daha kolay ve ucuz :).

Nitekim doğru düzgün eğitimi verilse robot da yapılmayacak bir şey değil. Ama ilgi yok.

şimdi software'i geçtim, hardware sorularına dair doyurucu bilgiler ve ilişkiler kuramayan öğrenci ile her c# ödevinden sonra 1 saat kendi başına c# kasan öğrenciye kadar hepsini aynı üniversite içerisinde aynı dönemde okurken görüverdim, tabii ki şimdi başka yerdeler bunlar.

öğrencinin kendi özverisi ile üniversite kalitesi birleştirici etki verir. kendinden sakınmıyorsa buyursun asistanlara danışsın yapacak çok konu söylerler kardeşinize.

son sınıf bilgisayar müh. öğrencisiyim. Pazartesi intro. to robotics dersinden demo yapacağım. Her hafta lab saatlerinde yeni robot yaptık. Falan filan. Gayet ülkemizde de yapılıyor bunlar. Hatta geçen sene iki sınıf arkadaşım singapur'da arama kurtarma robot contest'inde dünya birinci oldular. Seneye de türkiyede yapılacak yarışma.

Ülkemizi bu kadar küçük görmeyin.

Robot işi bilgisayar mühendislerinden çok elektrik elektronik mühendislerinin işi. Elektrik elektronik müh.deyim, okulumuzdaki makina mühendisliği ile ortak çalıştığımız oluyor.

Misal 1980 lerden kalma robotlar oluyor, kontrol kartlarını görmen lazım yemek masası kadar olanları var. (DC motor kullanılmış, feedback potansiyometrelerle sağlanıyor vs) Arkadaşlarım bunun için yeni sürücü ve program tasarladılar. Eski kontrol kutusu tamamen kapılarla ve analog devrelerle doluydu. Bizimkiler el kadar bir mikrocontroller lı sürücü tasarladılar, bilgisayar arayüzü tasarladılar...

Şimdi sen bunu uçlarda gezmeyen bilgisayar mühendisliği öğrencilerine ver bakalım tasarlasınlar. Elektronik bilgisi lazım, bilgisayar programlama bilgisi lazım, microcontroller programlama bilgisi lazım, modern kontrol teknikleri bilgisi lazım Her şey tam olsa bile elektronik konusunda yeterli bilgisi yoksa ya yapamıyorlar ya da yaptıkları ezbere iş oluyor.

Misal elektronik mühendisliği öğrencileri de makina mühendislerinden yardım alıyor, çoğumuz mekanik aksam tasarımından anlamıyoruz.

Bu kadar karmaşık olmayan robotlar da var. Misal servo ve step motor kontrolü kolaydır, hazır sürücüleri vardır, sadece programlama ile müdahale edilebilir. Mekanik aksamları nispeten kolaydır, internette hazır bir sürü çizim var. Bilgisayar mühendisliği öğrencilerini elektronikten soğutmadan yönlendirmek için "basit" projelerle sevdirmek lazım, ilgisi varsa kendisini geliştirir zaten.

Bilgisayar mühendisleri de programlama konusunda elektronikçilerden fersah fersah yukarıda geziyorlar. Tasarladıkları algoritmalar daha verimli oluyor.

Bilgisayar mühendisliğinde okuyanlara da robot yaptırılıyor, hatta bir arkadaşım 1 ay önce yardım istemişti. Yukarıda bahsettiğim gibi servo motor kullanacaklardı.

Onu geçtim bir kaç sene önce izmir fen lisesinden manyak bir öğrenci geldi bölümümüze, çizgi izleyen robot yapmak için PIC programlamayı öğrenmek ve kullanılacak komponentler hakkında yardım almak istiyordu. Üşenmeden haftalarca bölüme geldi çocuk.

Bu yüzden bilgisayar mühendisliği öğrencilerini elektronik alanına bodoslama sokmak yerine elektrik elektronik ve makina müh.leri ile birlikte çalışmaları sağlanırsa en başarılı sonuçlara ulaşılır. Dediğim gibi ilgisi olan zaten ucundan bucağından girişiyor işe.

Bütün japon öğrenciler de her gün robot yapmıyordur elbet ama ülkemizde üniversite öğrencileri okula lise mantığı ile devam ediyor.

Olaya bilgisayar ya da elektronik mühendisi olarak değil de genel manada ¨mühendis¨ olarak bakmakta fayda var. Çünkü x mühendisi y dalındaki bir tasarımdan anlamasa da o alandaki kaynakları okuyup araştırabilecek matematik ve fizik bilgisine sahip olmalıdır ki mühendislik fakültelerinin ilk senesinde ağırlıklı bu dersler verilir. Ama bizdeki öğrenciler yüksek ya da düşük farketmez sırf öss puanları oraya yetiyor diye mühendislik yazıyor ve dersleri de lisedeki gibi takip ediyorlar, birilerinin gelip onlara tüm terminolojiyi öğretmesini bekliyorlar.

Bilgisayar mühendisliğini bilemeyeceğim ama elektronik mühendisliği okuyup, bir devreye bakarak ¨of japonlar nasıl yapmış abi bunu¨ diyen adamlar çok fazla. Öte yandan evinde, okuldaki laboratuarlarından çok daha iyi bir ortam oluşturan öğrenci de var. (ha diğerleri araya tanıdık sokarak acacip tesislerde staj yaparken bu öğrenci staj yeri bulamıyor o ayrı:D)

Yani özetle üniversitelerdeki fiziki koşullar pek iyi değil (ama üniversitelerin, tübitak'ın, sanayi bakanlığının yüksek meblağlı teşvikleri var yararlanmak isteyenler için), öğretim görevlilerinin bilgileri de çok yetersiz düzeyde; ama aslında bunlar hiçbir şekilde bahane olamaz. Bu toplumsal olarak tembelliğe çok yatkın olduğumuz için böyle ne yazık ki.

ilk cevap beren nilly nicki arkadaşın da dediği gibi bu sadece bilg. mühendisliğine has bir şey değil. her bölüm böyle bizim ülkede, diğer ülkeleri bilmiyorum ben. mesela dün işyerimde şöyle bir muhabbet döndü; bizim şef ile bosch fabrikasında çalışan bir tekniker muhabbet ediyorlar. tekniker işyerindeki mühendislerin birşeyden çakmadıklarını, okulda teorik öğrenip, iş başına geçince hiçbirşey yapamadıklarını anlamadıklarını söylüyordu. haklı da adam. bize soruyorlar nasıl işlediğin işin deyu. ne yazık ne acı değilmi? ama burada yine öğrencinin de suçu var tabi. yani okurken gidip kendini yetiştirmen lazım bir işyerinde fabrikada vs. yarı zamanlı da olsa çalışman işi kapman lazım. ben bedava çalışırım yeterki birşeyler öğreneyim dediğinizde sizi 1 yerden kovarlar 2 yerden kovarlar 3. de kabul ederler. ama öğrenciler hala uyanamadı. o 4 senelik okulu bitirince kral olacaklarıını sanıyorlar. bende sanıyordum.. 2 üni bitirdik şimdi lise mezunularının çalıştığı bir işte asgari ücretle çalışıyorum. yani hata öğrencide de var.

@daglien
bence bahsettiğiniz anlaşmazlıkta problem öğrencide değil üniversiteden yeni çıkan bireyin herşeyi yapabilmesini bekleyen teknikerde.
Tam zamanlı bir lisans okuyan öğrenciye part time köle olmadığı için kimsenin yüklenmeye hakkı yok. Gel gör ki üniversiteler de bu öğrenciye her pratik şeyi öğretemez. Sanayi çok geniş bir alan, her birini tek tek 4 senede öğretemezsiniz. Belli başlı temeller verilir ve genelde de teorik olur üniversitelerde bunlar. Girdiği yeni işte ise işi 1-2 ayda öğrenmesi beklenilir aldığı temellerle.

bize gelene ben kimlik sormuştum bana da saçma gelmişti ama sanırım var böyle bi uygulama

neden saçma olsun?
gerçekten o adreste yaşayıp yaşamadığınızı, verdiğiniz bilgilerin doğru olup olmadığını kontrol ediyorlar. yeşil pasaport diye hilkat garibesi bir uygulamamız var madem, en azından iyice suyunu çıkarmayalım. gayet makul.

gelsin araştırsın. araştırmasın demiyorum ki.

sadece uygulanan yöntem saçma.
pasaport elime 3 gün önce ulaşmış. adres kontrolü için biraz geç değil mi?
ben o süre içinde başka bir ülkeye çoktan geçmiş olabilirdim.

daha önceden belgeler eşliğinde verdiğim bilgileri tekrar almaya çalışması, bunu yaparken de acemice bir sohbet yürütmesi saçma. küçücük bir kağıda not almaya çalışıyormuş gibi yaptı bir de.aslında hiçbir şey de yazmadı kendisi. elinde hiçbir belge de yoktu aldığı bilgileri karşılaştırmak için.

bana soracağına git muhtara sor.
3. şahıstan tarafsız bilgi alırsın hiç olmazsa.

geçenlerde devlette yakınım işe başladı. bunun için bile içişlerinden gelip çayımızı içtiler.

@yirttin gotumu sahin agam,

Tırstım hocam. Fişlenmeden iş bulurum umarım şu dünyada. Dışarıda adımımı attığım yeri inceler oldum artık...

en azından ayağına gelmişler. ben pasaportu aldıktan birkaç sene sonra karakola çağırdılar, orada aynı soruları sorup gönderdiler. gerçi düşündüm de, belki geldiler de evde kimse olmayınca not filan yazdılar, öyle mi gittik karakola, ondan emin olamadım şimdi.

gitmek > gitmeyi
görmek > görmeyi
gömmek > gömmeyi
niye farklı olsun ki?

-me -mek fiilden isim yapım ekleridir.

ikisi de kullanılabilir. ve ek ona göre gelir. eskiden -mek eki kullanılıyordu. şimdilerde hep -me eki kullanılıyor. ikisi de doğru ama gömmeyi yaygın.

kadın ağlamağa başladı. eski hikaye ve romanlarda bolca bulunur

gommegi de yanlis bir kullanim degildir sonuc olarak.

gömmek-i > gömmeği (fiile eklendiğinde)
gömme-i > gömmeyi (isme eklendiğinde)

ikisi de doğrudur. (ilki "gömmek" istemekle, ikincisi "gömme" istemekle ilgili.) yirmi-yirmibeş sene önce ilki daha çok kullanılıyordu, şimdi azalarak diğerine dönüştü.

oyle olmasi gerekmiyor mu zaten?

teorik olarak rapor doktorun muayene etmesi, film çekilme vs sırasında geçerlidir. raporu aldıktan sonra allah göstermesin bir kazaya kurban gittiğinizde kimse sağlık raporunun hala geçerli olduğunu iddia edemez.

üniversiteden üniversiteye göre değişiyor. bizim okulun "yataklı devlet hastanesi ya da okulun sağlık merkezi" raporu şartı var, başka yerlerden olan raporları onaylamıyorlar.

bizim okulda da tam teşekküllü devlet hastanesi şartı var.