ilan yeni verilince üstte çıkıyor. para verip yukarı çıkarmanın bedava hali.

sadece tahmin. ilani veriyorum. agzi laf yapan bir emlakci arayip abi bunu bir haftada satarim ben musterim hazir vb. diyor. evi adama verip cekiyorum. satamayinda yerler böyle isi diyerek ilani tekrar yayinliyorum.

talebin çok olduğu yerlerde çok kısa sürede kiralanan evler de olmuyor değil.

Arkadaşım ilana 2 saat önce konulan evi görüp beğenip işten izin alıp kaporayı çekip kiralamaya gitmişti hepsi 40 dk falan sürdü:)

dolandirici isiymis, evi gormeden kapora istiyorlar siraya girmek icin, begenmezseniz iade ederiz diyerek, sonra da arazi.

Kahvaltı
Ekşi Sözlük
Ekşi Duyuru
Youtube
Counter Strike
Football Manager

ve sıfır bilumum faydalı iş

sadece internette geziniyor ve tuvalet, yemek gibi zorunlu ihtiyaçlarımı karşılıyorum.

Maalesef çalışmak zorundayım. Yaklaşık 1 aydır içimde bir sıkıntı var. Yasaklar olmasa da gezmeyi seven bir insan değilim ama arkadaşlarımla buluşup(en azından evde) kafa dağıtmaya ihtiyacım var ama yasaklar var. İşten eve, evden işe.

Yiyip içip yatan azınlıktan biri benim :/ Gerçekten inanılmaz boş geçiriyorum günlerimi bir süredir, bunun da farkındayım ama değiştirmek için bir şeyler de yapamıyorum. Mayıs ayında pandemi yine erteletmezse hayatımda büyük değişiklikler olacak. Sadece mayısa kadar gün öldürüyorum.

bu aralar oyun

kahvaltı
youtube /ekşi/twitter/instagram
oyun/kodlama
akşam maç var
sonra evde muhabbet ya da arkadaşlarla facetime falan

Böyle dönemlerde Football Manager oyununu açınca zaman kavramı kendiliğinden kayboluyor zaten çok güzel zaman geçirtiyor.
Bunun haricinde az yemek yemeye çalışıyorum, günlük belirlediğim belirli bir kitap okuma sürem var onu tamamlıyorum.

Asiri yogunum, asiri calisiyorum. O yuzden benim cogunlugu is olmakla birlikte;

Is
Kitap okumak
Dizi izlemek
Ev isleri (temizlik bulasik yemek vs)
Duzenli spor
Ara sira da mini egitimler

Verimli geciriyorum ama

Fl studio
Pugb
YouTube
Sözlük
Yemek
Yatmak

verimli yaşayan insanların pü allah belasını versin çok affedersin, ben o noktadayım artık.

güya erasmus'tayım. hiçbir şey yapamıyoruz. odadayız işte bütün gün. sadece dışarıda yürüyüş (iki kişi yan yana, daha fazlası yok) ve süpermarkete gidiş mümkün.

dönem muhtemelen çöp oldu. hiçbi şey yok. bomboş, bombok. kendimi geliştirmeyi geçtim ben hayata güçlükle tutunuyorum. o yüzden merak etme ben tam olarak söylediğin şeyi yapıyorum - bi işim var işte online yürüttüğüm, hayata bağlayan tek şey o. dizi izliyorum, maç izliyorum, öküz gibi yiyorum, yatıyorum vs. bomboş bir hayat. yakında ölürüm muhtemelen.

Marttaki dönemde dediğiniz gibi bir şeyler yapmaya çalışıyordum ama bu dönem beni de ciddi zorluyor psikolojik olarak. Sabah uyan, dizi izle, kitap oku, müzik dinle, sohbet et, yemek yap, film izle seklinde geçiriyor benimki de. Kitap okumayı, film izlemeyi vs kendimi geliştirmeye yonelik ekstra aktivite olarak görmüyorum zira benim rutinim böyle.

Ama kendimizi geliştireceğiz diye sürekli uğraşmak zorunda degiliz; dönem dönem kendimizi iyi hissetmeyebiliriz. Öyle durumlarda ara vermek, sadece istediklerimizi yapmak da önemli.

Aile evinde olduğum için berbat geçiyor maalesef. Pandemiye denk gelmekten daha beter bir şey varsa o da pandemiye aile evinde denk gelmek olur sanırım.
Kitap okuyorum eskisinden daha çok. Tek artısı bu oldu, genel olarak Mart ayından bu yana.

Eşimle birlikte evdeyiz. çalışma izinlerimiz var, ancak çalışmak gerekmedikçe evde kalıyoruz. evde de zaman dizi&belgesel izlemekle geçiyor. yalnız değilsiniz yani...

Öğrenciyim. Hafta içinden tek farkı canlı derse girmemek ve 12'ye kadar uyumak. Bir de mutfağa girip bir şeyler yapıyorum bazen, iyi oluyor.

sabah kalkıp kahve+ bişiler izleme
biraz kitap okuma
kahvaltı
powernap
duş
kitap okuma
dizi film
akşam yemeği
sohbet muhabbet

yiyip içip yatıyorum. netflix ve ev işi de var.
ama bu hafta sonunu daha doğrusu bugünü çok verimli geçireceğim, çok faydalı şeyler yapacağım. biram ve şarabım hazır, onları şişeleyeceğim :)
not: evden çalışmıyorum, işe gidiyorum, iyi ki de gidiyorum.

kitap+müzik+film+dergi+gazete+müzik (enstrüman çalma)+ağırlık kaldırma+kanepede uzanma+sosyal medya

bunlardan bir karışım. bazen bazıları sıfır olabilir.

süper geçiyor, giresun'da dağ başı bir yerde bağ, bahçe işlerimle uğraşıyorum. kısıtlama yok, maske yok. akşam da kuzinemi yakıp keyif çayı içiyorum.

aşırı sıkılıyorum, öyle böyle değil.

öğlen 9 gibi kalkınca bi kahve.
netflix veya youtube karşısında eliptikte yarım saat ter idmanı.
kahvaltı
netflix, youtube (duyuru'ya amelie'deki dilenci gibi haftasonları girmiyorum)
öğlen yemeği
ağırlık idmanı (cumartesi çekiş günü, pazar bacağa denk geliyor genelde)
akşam yemeği
netflix, youtube kapanış.

kahvaltı
dota2
house md
kahve arası
fm
akşam yemeği
dota2
evlilik için ıvır zıvır bakma
fm 20
house md
yatış

D, c ve çinko. Gıdalardan almaya çalışın bir ton para diğerleri.. Ezbere vitamin almak da mantıklı değil önemli olan düzgün sağlıklı beslenme..

Eczacım şunu önermişti

www.hepsiburada.com

sumbucol
propolis
d vitamini
çinko+c bazen biotin alıyorum, bu ikisini dönüşümlü yukarıdakileri düzenli kullanıyorum.

iyi uyku + egzersiz, temiz hava+protein ağırlıklı beslenme+ hijyen.

Propolis

Su: İski'ye gidilecek
Doğalgaz: İgdaş'a gidilecek
Elektrik: CK Boğaziçi (Avrupa), EnerjiSA (Anadolu)

e-devlet'ten de başvuruluyor. Google'a İstanbul xx başvurusu yazarsan ilk sırada çıkıyor zaten.

Hiç birine gitmiyorsunuz, e-devletten başvuru yapılıyor. Onlar gelip belge imzalatıp açıyorlar.
Başvuru yaparken gereken evrakları görebilirsiniz

itunes uzerinden aktaramazsiniz ama windows bilgi oldugunu varsasiyorum.

iPhone'dan bilgisayara fotograf aktarma olayi biraz karisiktir.

icloud>fotograflar>en iyi depolama aciksa fotograf aktarmayi simdiden unutun

indir ve ozgunleri tut aciksa (yani halihazirda oyleyse) DCIM albumunden gordugunuz ne varsa onu alabilirsiniz. album duzeniyle birlikte gelmesini kesinlikle beklemeyin.

baska bir yontem de Windows icin iCloud uygulamasiyla icloud'dan indirmek, tabi fotograflar icloud'da ise.

youtu.be

yeni mac os'lerde photos yazılımı var çok güzel. iphone'un aynısı bilgisayarda da oluyor.

benzeri windows'ta da vardır herhalde eşşek değillerse.

turkcellin superboxu var bu konuda. taahütsüz paketleri var.
edit: artik yokmus sanirim.

alternatif olarak:
yüksek kotali internet paketi olan bir telefon hatti alip bunu lte modeme takabilirsiniz.
ben evde yedek bir lte modem bulunduruyorum sürekli, modemi amazondan 25€ ya almistim. cok süper hizli bir dagitim olmasa da calisiyor.

www.hepsiburada.com

www.hepsiburada.com

Turkcell Yazlık paket www.turkcell.com.tr

İki kas çalışınca zaten halterci olamıyor kimse merak etmeyin.

Yani vücudu görmeden bi program tavsiye edilmesi (bölgesel şekillenme için) saçma bir durum. Bi trainer ile çalışmanız daha mantıklı. Ama afaki olarak bir şeyler söylemek gerekirse;

Sıkı basen (kalça demek daha doğru) için:
1-youtu.be
2-youtu.be

İncelmiş bacaklar: pilates ve diyet

Düz bir karın: diyet
Biraz karın kası için de plank ve cable crunch yapılabilir

Kesin çözüm duruş bozukluğunuz varsa düzeltmek birde stresi azaltmak.uzun dönem için pilates,hatta sürekli oturarak çalışıyorsanız pilates topunu sandalye olarak kullanabilirsiniz.

Şu an kurtulmak için varsa kayropraktır ya da turkish styla hamam + masaj.göbek taşında sırtı iyice yumuşatıp natıra/keseciye kurtar beni şu kulunçlardan kurbanın olam diyip feryat etmeye başlayacaksın.

pilates ilk seasta bile rahatlıyorsun :)

www.akakce.com

examine.com
examine.com
examine.com

Bunu kullanıyorum. Kulunclar hem cok daha az agriyor, hem cok daha az dikkat dagitici, hem de kolayca kırılıyor. Baskasinin yardimi gerekmeden esneme hareketleriyle pıt pıt. Kesinlikle tavsiye ederim hocam

Kalici cozumu yok.
Doktor soyledi.

Hamileyken korkunç derecede artmıştı kulunçlarım. Pilatese başladıktan sonra hepsi çözüldü. Kesin çözüm spor mümkünse pilates. Ben hamile pilatesine gitmiştim bu arada aletli değil.

asya pazarı'nın güzeldir

selamiçeşme nakkaş'tan de söyleyebilirsiniz, orası da güzeldir.

akp'nin firmalarınn binlerce iş makinesi var, reis makinelere iş bulmaya çalışıyor.
10 milyar dolar deniliyor proje finansmanına %2'den 20 yılda 14milyar falan diyelim geri ödemeye.
günde en az 2milyon dolar ciro etmesi lazım ki geri ödeyebilsin.
yılda 50bin gemi deniliyor hadi 20 yıl ortalaması 80 bin olsun. 220 gemi günde eder.
2milyondolar/220gemi = 2000dolar gemi başına geçiş ücreti.

şu an için 1500tonluk bir gemi 1500tl civarı birşey ödüyormuş. hadi 250 dolar olsun. ama 4000dolar olması lazımmış.
tdtts.deu.edu.tr

hadi sen finanman alıcağın kuruluşa geçis ücreti 2000dolar falan dedin finansı aldın vs.

şimdi durum şu rte bu işi yaparsa kendine bağlı olan firmalara en az 4-5 yıl iş bulur bu da onun için oy demek. türkiye'de getirisi bu kadar yüksek ve garanti başka bir yer olmadığı için burayı istiyor. örnek vereyim güney doğu anadoluyu dümdüz edelim heryer tarım arazisi olsun dese getiri garantisi yok. kanal istanbul'da gemi illa geçecek. getiri garantisi var.

katar'lıların dışında olayın büyük bir siyasi boyuru var. 3. havaalanı, 3. köprü içinde tepelik araziyi dümdüz ettiler ama yetmiyor işte.

Yapamamaları için bir sebep yok.

Açıklandığı ilk gün nereye yapılacağını birebir tahmin ettim.başta hedef yanıltmak için büyükçekmece gölü falan dediler ama küçükçekmece coğrafi olarak çok daha uygundu.doğma büyüme oralı olup,coğrafyasınada hakimseniz tahmin etmek zor olmuyor.halihazırda kanal ın yarısı zaten hazır.küçükçekmece gölü ve peşine sazlıbosna göleti ve damı yolun yarısına geliyor.sonrasında vadilerden ,eski kömür ocaklarından karadenize ulaşacaklar.küçükçekmece gölü normalde marmara denizinin bir koyu,en iç noktasında bathonea limanı var antik çağdan kalan,önündeki tek set avcılar ve küçükçekmece arasında kalan kumsal rakımı bir metreden az.çocukluğumdan iç kumsal bölgesinde denizin kabarıp nehir gibi göle aktığını hatırlarım.bizim yazlığın önünde evdeki tülü gerip kraçe,zargana,gümüş toplamıştık.

Doğa için facia zaten havaalanı yapılırken oldu.kentin güneyi 6-7 bin yıllık yerleşim alanları,kuzeyi doğanın yaşamakta olduğu yerlerdi.ama son 30-40 yılda kuzeyde şehirleşmeden nasibini aldı.ortada birde deprem gerçeği var.99 depreminden sonra asıl planlanan kuzey kıyılarına nevistanbulun kurulmasıydı,bunu bütün bilimadamlarıda tavsiye ettiler,güney kıyısında olan bütün yaşamın kuzeye aktarılması zorunluluktu.ama geçen 20 senede kuzey sadece hırpandığıyla kaldı güney,kentsel dönüşüm adı altında daha yüksek binalara dönüştü,tokileşti.adamlar küçükçekmece gölünün bataklık,ayazma kısmına koca binalara müsade ettiler,tamamen dolgu kanarya ya yüksek binalara izin verildi,ataköy kıyılarını falan yazmaya gerek yok.bu şehirin en sağlam zeminleri yeni havaalanının trakya kısmında kalan formasyonları,kısaca kanal istanbulun karadenize açılacağı noktalar.neresinden tusanız hatalı planlar işte.sazlıbosnadan sonrası havaalanına kadar olan alan son 30-40 yılda gecekondo binalar oluşturabilecek şekilde satılmış ufak arsalar.tarlaların cetvelle bölünülmüş hali,plan program yok.allahtan sona kalan tarlalar,şamların sırtları arada da devlet ormanı bütün olarak kalabildi.onu geç olmadan engellediler.

Yapıp,yapamayacaklarını bilemem,yaparlarsada şaşırmam.

Katarlılara peşkeş çekildi kısmına katılmıyorum.bölgedeki büyük arazilerin kapışılması 90 larda gerçekleşmişti.mahkemelerede konu oldu bunlar.bu kanal karadenize açılıyor,direk ilgilileri bulgaristan,romanya,ukrayna,rusya,gürcistan.bu gruba bakarsan bu kanal en çok rusların işine yarar,onlarda işlerine yarayacak yere yatırım yapmak isteyebilirler.çok detayına girmeden üstünkörü böyle gözüküyor.

doğa icin facia olacak kısmına katılmıyorum.
peşkeşe katılıyorum.
celaln şengörle aynı fikirdeyim.

Şüphe yok ki amaç rant ve inşaatı canlandırmak. Adamlar rasyonel düşünemiyor, doğanın tahrip edilmesini umursamıyorlar zaten. Yapılsa da hiçbir işe yaramayacak. Akıl kârı değil.
Bence çok maliyetli olduğundan altından kalkamayacaklar.
Başlarlar fakat yarıda kalır, akp tabanının önemli bir bölümünün de bunun olumlu bir icraat olduğu fikrine ikna edilemeyeceğini düşünüyorum.
Olmaz bitmez.

Erken seçim yatırımı. Kısa sürede hızla istihdam yaratmak, ekonomiyi canlandırmak. Diğer bir deyişle seçim ekonomisi.

Bu nedenle de yapacaklarına eminim. Sonlanacağını hiç sanmıyorum.

bu tamamen milletten bagimsiz. kac ülkede kac sene yasadiniz bilmiyorum ama milletle alakasi yok bu isin. görgü ile alakali.

bu duruma katlanmak zorunda kalmadiginiz zamanlarda mekanlardan uzaklasin. arkadaslari uyarin arada, bu cok güzel bir cözüm. "arkadaslar sessiz olalim" diyebilirsiniz.

sessiz olalım diyorum önce. herkesin bi keyfi kaçıyor. öğretmenden azar işitmek gibi bi his çünkü. beni takmayıp devam ediyorlar. ben de tekrarlıyorum. keyifleri kaçıyor, sinirleri bozuluyor. o atmosferin içine ettiğim için bi daha o heyecanlı yükselişler, gürültü vs olmuyor. olursa da bi çıkıp dolaşıp geri geliyorum

yüksek sesle, görüntülü konuşma yapanlara kılım ben. ayı gibi bağıra bağıra sokak, cafe fark etmeksizin konuşuyorlar. bir kere vapurda araplara hönkürmüştüm, bir kere sokakta bir kadına ve adama hönkürmüştüm. biriyle sağlam kavga edicem bu sebepten ama bakalım ne zaman.

Aynen senin gibi düşünüyorum. Sesler sanki kafamda yankilaniyor ses arttıkça. Bu sebeple hep müzik dinliyorum. Bu şekilde kendimi gereksiz sesten ve boş muhabbetlerden korumuş oluyorum.

beni de aşırı derecede rahatsız ediyor sırf bu yüzden TV bile izlemiyorum. boş lakirti muhabbetlere, kulak tirmalayici seslere tahammülüm yok.

rahatsız olduğumu belli ediyorum ya da ortamı terk ediyorum

@duygusuzromantik milletten bağımsız değil, yerine göre milletle %80,90 alakalı. Mesela bir uzak doğulu Japon, Koreli adamla bir italyanı aynı kefeye koyan çarpılır alimallah. İtalyanlar babadan oğula nesildir, Zengin, fakir, yaşlı, genç fark etmez. Ulan trene, kafeye, restorana girmeye korkuyordum, dünyanın parasını verip Michelin yıldızlı restoranına, lüks oteline bile gitmeyin, Bağcılar kafeleri kütüphane gibi kalır yanında. Keza ortadoğulular da bağıra bağıra konuşur, kavga çıktı, çıkacak hadi çıksın artık diye sabırsızlanırsın, ama gerçekte dünyanın en sıkıcı konusudur muhabbeti. Ülkemiz o kadar kötü değil bence. Avrupa'da birini uyarmaya kalksan are you racist bilmemne diye cevap gelir, al başına belayı, bizde oturan adamı kaldırıp yer istiyorlar, başkasına müdahale o derece fazla.

Ailem aşırı yüksek sesli konuşur. Hele babam... İnsanı delirtiyor. Anne tarafım da bağırarak konuşur. İş yerindekiler de aynı. Kulaklarım kanıyor bazen. Eşim ise ağzının içinden konuşuyor. Aynı odada duyamıyorum adamın sesini.

Eksi seyler’de bununla ilgili bi yazi var bakin isterseniz. Ben ordan okuyup almaya karar verdim ama burdaki cevaplari da okuycam

Kolajen sentezi yaş ilerledikçe azalıyor vücutta, ki genç yaşlarda da kolajen üretimi zaten sıkıntılı bir konu vücut için öyle şaşalı bir şekilde gerçekleşmiyor. Misal uzun yıllar şişman kalıp sonra kilo veren insanlardaki deri sarkması derinin artık kolajen üretmemesi sonucu esnekliğini kaybetmesinden oluyor, yani genç de olsan vücut kolajen sentezini durdurabiliyor, o nedenle dışarıdan takviyelere çok bel bağlamamakla birlikte yine besin takviyesi olarak alınan kolajenin vücutta kolajen sentezini uyardığı da biliniyor ama bu tabii uzun süre rutine eklendiğinde olan bir şey. Yani işe yaramaz diyemeyiz ama işe yararlığı da kısa sürede gerçekleşecek bir durum değil.

Tozu suyu hepsi aynı kolajen kolajendir ama o yüze vücuda sürmeli olan kozmetik kolajenler çöp ona para yatırmamak lazım, yapabiliyorsan ilikli kemikleri 10-15 saat kaynatıp kendi kolajenini kendin de çıkarabilirsin, o da iyi bir seçenek olabilir.

reddit supplements subreddit'in en populer takviyelerinden biri. bununla ilgili bilimsel makaleleri okuyup oyle karar vermeni tavsiye ederim.

eksisozluk.com

bence de ilginc, belki de her zaman sehit haberleri oluyordur; ama hep gizleniyor. sadece kritik zamanlarda basina yayiliyordur.

tüm sigortalar istastistiki bilgiler alınarak premiumları hesaplanıyor. bu sigortayı satın alacak müşteri grubunun uçuş geçmişi incelenip bu fiyatlar (premium/compensation) belirleniyor. eğer ortalama sayıda uçuşun üzerinde uçuş gerçekleştiriyorsanız bu miktarın size ödenmesi şansı daha yüksek. ama sadece fiyata bakarak bunu tahmin edemeyiz.

2 saati aşan gecikme benim başıma çok nadir geldi. o yüzden satın almazdım. 3 saati geçince (sanırım) zaten bu tazminatın ödenmesinde aracılık yapan siteler var. bunlara başuvururdum. çünkü sigorta satın almama gerek kalmazdı.

policeye bakmak lazim.

%99 ihtimalle kisisel kullanimlar icindir. is amacli ucuslarda gecersizdir.

rötarin kelime anlamiyla pratigi bir degil bu arada. mesela ucak aslinda 4 saat rötar yapmis olur ama teknik olarak sadece 25 dakika olabilir. ucaga alinma rötardan cikariyor bildigim kadariyla. ondan ucaga alip bekletiyorlar bazen. buna benzer 100 farkli sey var.

bunun yaninda %99 ihtimalle sahip olunan diger rötar haklarindan vazgecme ya da onlardan faydalanmama vardir. sirketle biz anlasiriz gibi.

dedigim gibi police önemli, bakmadim. sitesinde de bulamadim.

Haftada 2 uçuyorum, zaten hava yolu belirli süreli tehirler de konaklama dahil bir çok şeyi karşılıyor, bunun amacı sadece daha fazla para kazanmak. Ne kadar uçuş iptal olur ki , ya da ne kadar uçuşta rötar olabilir ki ? Para tuzağı.

Özet olarak ,Mantıksız.

Berbat olur

tanidik yok ama benim duydugum calisanlar icin cok da matah bir yer olmadigini duymustum,

ben o an farkli seyler dusunuyorum.sallamiyorum yani ama icimden gecenleri de soyleyip haddini bildiriyorum sakin sakin.henuz sinirlendirebilen olmadi jsjdj

Ben de böyleyim, takipteyim.

çünkü, ego.

karşındakinin asalak olduğunu düşünmek işe yarayabilir.

Derin derin nefesler alıyorum

Valla ben genelde sonradan söylemediğime pişman olacağım şeyleri söylüyorum. Uslubum ve soylediklerimin ağırlık derecesi kişiye göre değişiyor. Ama kırmak istemediğim biriyse neyse sonra konuşalım ya da israrla ve üst uste tamam tamam deyip olay yerinden ayrilmaya çalışıyorum.

Hava kararip, siyah bulutlar geldiginde, yagmur baslamadan, ortami terket...
(Biraz hayat tecrubesi olan orta yasli bi adam)

meditasyon biraz işe yaradı bende. biraz ama.

Psikolog bir arkadasima da danistim konuyu. En etkili yontemlerden biri ‘bireysel mesafelendirme’ imis. O anda içinde bulunduğumuz durumu tamamen disaridan birisi gibi izlediğimizi düşünerek, olaylara, kişilere ve kendimize dışarıdan bakmamızı ve sakin kalabilmemizi sagliyormus.

Benim bu. Öyle sakın öyle cevap vermeden oturuyorum ki karşımdaki çıldırıyor.

Önceleri çok bağırdım, çağırdım. Sinirlenince cevap veriyordum, anlayana kadar kendimi paraliyodum. Sonra ellerim titriyordu, ağlıyodum sinirden.

Sonra birgün fark ettim ki sen sinirlendikçe kendine yapiyosun. Sonra bir de şunu da deseydim bunu da deseydim diye dert edip bir de öyle taşıyorsun.
Bıraktım, kim ne derse desin taş gibi oturuyorum, öyle sessiz kaliyorum ki karşımdaki daha çok sinirlenip çıldırıyor.
Aslında en büyük kötülük bağırıp çağırmak değil sessiz kalmak en fenası. O günden sonra susuyorum.

Beklentiniz haklı çıkmak, dediğini kabul ettirmek, istediğinin olması şeklinde mi değil mi ona bir bakın. Bu öfkeyi katlayan kontrol etmeyi de güçleştiren bir şey çünkü. Beklentileriniz bunları içeriyorsa tatmin edici bir sonuca varma ihtimalini de azaltmış oluyorsunuz ayrıca bir bakıma.

ondan daha üstün ve sizi sinirlendiremeyecek bir konumda olduğunuzu düşünün.

kar-zarar dengesine göre değişir.

asgari ücretle çalıştığın ve haftada 60 saat çalıştığın bir işyerinde azar aşağılanma ve sataşmalara karşı sakin kalmak zorunda değilsin.

Daha avantajlı işlerde yukarıdaki tavsiyeleri uygulayabilirsin. Bireysel mesafelendirme de anlık kurtarır ama akşam uyurken delirirsin nasıl sustum diye.