bir gazeteci yazmıştı yazısında;
amerikada 6$'lık bir alışveriş yapmış, çıkarmış adama 20$ vermiş, üzerine de 1$ vermiş düz 15$ almak için. neyse kasadaki adam almış 20'yi ve niye verildiğini bilmediği 1 doları. önce 20'nin üzeri 14$'ı sonrada adamdan aldığı 1$'ı geri vermiş.
şimdi bu birinci örnek. yine aynı yazar aynı yazıda "bir amerikalı otomatik ateşlemeli ocağı kullanmak istediğinde elektrikler kesildiğinde o fırını yakmaz, elektriklerin gelmesini bekler. bir kibrit veya çakmakla ocağı yakmayı düşünemez" demişti.
bu da ikinci örnek.
biz türklerin zekası pratiktir, ama totalde bir boka yaramıyor. yani elektrik kesildiğinde ocağı başka bir şeyle yakmayı düşünebiliyoruz ama aynı akılla alkollü araç sürmeyi marifet sayıyoruz. bir pil (kalem pil veya laptop pili veya cep tel pili) halen üretemiyoruz, ama gazetedeki her mankene bıyık yapıyoruz.
kısacası kafamızı fırlamalık üzerine yoğunlaştırmışız. sözlüktede görürsün mesela, toplum içinde adını bile söyleyemeyecek adamlar burada başbakana veya ne biliyim frank rijkaard'a ya da nihat genç'e söylemediklerini bırakmıyorlar -ki bilgi birikimleri sadece internetten ibaret! (bunlar çok fazla değil ama yinede var, kullandıkları kelimelerinden hissediyorsun yani)
bilgi sahibi değiliz ama fikir sahibiyiz her zaman. (hatta oğuz aralın şu hikayesine bakabilirsin; benim entrym; (bkz:
taksicilerin ülkeyi yönetmesi/@etna)
peki bu kafayla gidersek ne olur? hiç bir şey olmaz. bizim bize yaptığımızı kimse yapamaz ama yinede inancımız sayesinde (burası
bence tabi) yüzyıllardır duruyoruz.
ne uzalırız ne kısalırız ama her zaman var oluruz.
(off ne dertliymişim be)