kitap için schritte oldukça başarılıdır

1
a )
Listesinden ezberlenir.Verb'in dativ ile kullanılacağını anlayabiliriz ama size "nasıl"ını henüz anlatamayabiliriz. Aşağıdaki liste sizi epeyce idare eder, tabii ki fiiller aşağıdakilerle sınırlı değil.

ab|sagen Ich muss Ihnen morgen leider absagen.
ähneln Das Kind ähnelt seinem Vater sehr.
antworten Warum antwortest du mir nicht?
begegnen Gestern bin ich einer sehr hübschen Frau begegnet.
bei|stehen Lieber Gott. Steh mir bei!
beitreten Holger ist einer Umweltschutzorganisation beigetreten.
danken Ich danke Ihnen.
dienen Womit kann ich Ihnen dienen?
drohen Willst du mir etwa drohen?
ein|fallen Zu deinem Problem fällt mir leider auch nichts ein.
entgegen|kommen Warum kommst du mir nicht ein bisschen entgegen?
fehlen Seine verstorbene Frau fehlt ihm so sehr.
folgen Bitte folgen Sie mir unauffällig.
gefallen Gefällt dir die Blonde dort an der Theke?
gehorchen Alle Kinder müssen ihren Eltern gehorchen.
gehören Gehört das Schiff dir?
gelingen Der Kuchen ist dir sehr gut gelungen.
genügen Das genügt mir. Ich höre auf.
glauben Seine Frau glaubt ihm nicht.
gratulieren Die Kollegen gratulieren Herrn Kleiber zum Geburtstag.
gut tun Eine Seereise wird dir gut tun.
helfen Entschuldigung. Könnten Sie mir einen Augenblick helfen?
missfallen Der neue Freund von Astrid missfällt ihren Freundinnen.
sich nähern Der Hurrikan nähert sich sehr schnell der kleinen Insel.
nach|laufen Der arrogante Typ läuft jedem Rock hinterher.
nützen Das nützt mir gar nichts.
passen Das neue Kleid passt deiner Schwester sehr gut.
passieren Das ist mir vorher noch nie passiert.
platzen Mir platzt gleich der Kragen!
raten Ich rate dir schnellstens zum Arzt zu gehen.
sich schaden Du schadest dir nur selbst, wenn du lügst.
schmecken Das bayrische Bier schmeckt meinem Vater besonders gut.
vertrauen Liselotte vertraut ihrem Mann nicht mehr.
verzeihen Verzeih mir nur noch das eine Mal!
weh tun Mein Zahn tut mir höllisch weh.
widersprechen Du sollst mir nicht andauernd widersprechen!
zu|hören Kannst du mir nicht einmal zuhören?
zu|stimmen Ich kann deiner Argumentation nicht zustimmen.

1b) "ab aus bei mit nach seit von zu " dativ ile kullanılan praeposition'lardır.

2) Ezberleyeceksiniz, mantık aramayın.

3) Okullarda ve dershanelerde kullanılan kitaplar, bir öğreticinin eşliğinde kullanılmak üzere hazırlanmışlardır. Kendi kendinize öğrenecekseniz, buna yönelik bir seriyle öğrenmeye başlamanızı tavsiye ederim.

EDIT: Birde avrupada gönüllü çalışınca doğal olarak maaş almıyorsun. Eee o zaman bir yıl boyunca nasıl geçineceğiz, ne yiyeceğiz nerede yaşayacağız?

zahlen Taschengeld und Kosten der Versicherung
cep harçlığı ve sigorta ödenir diye yazıyor

(bkz: agh) yapabilirsiniz alternatif olarak.

almanyada kalacak yer ve yemek giderleri vs ayda 500-600 euro yu gözden cikarmalisin.. ama 1 senede süper konusursun.

EDIT 2: Okulu dondurmaya değer mi? İyi bir okulda okuyorum, derslerim benim için çok önemli.

degmez,bir senede catir catir da konusamazsin :)gercekler.

bir alman firmasina girip önce ordan ecmeyi deneyebilirsin.

hangi alman firması seni a2 seviyenle alsın ki geçesin? ya da agh öyle çat diye almanya çıkıyor mu sanki, adamların kontenjanları sürekli dolu.

o cep harçlığını öğren kalacak yer vs. yardımcı oluyorlarsa git derim. özel ders kurs bişiler olacaksa gayet diliniz de ilerler. okul bir yere kaçıyor mu? sınıf arkadaşlarından geri kalırsan çok mu üzüleceksin? okulu bitirip işsiz kalacağına okurken böyle fırsatları değerlendirmek bol bol dil öğrenmek daha mantıklı.

değer, git.

kalacak yeri verirlerse
cep harçlığı ve sigorta da olduktan sonra
çok gezip tozmam derseniz masrafınız olmaz
almanyada büyük şehirlerde yemek türkiyeden daha pahalı değil
markette temel gıdalar da değil
şehirlerde aylık kart alıp her yere ulaşma sansınız var 70 euro aylık en fazla vereceğiniz rakam

PC'de oynadığım çoğu oyundan daha fazla keyif alıyorum. Nedense bana da PC'de oynamak daha kolaymış gibi geliyor.

PS3'te ise, rezilliğime doymayım ama, anca dans mans gibi şeyleri oynayabildim. Uzun süre konsantrasyon gerektirecek oyunları oynayamıyorum PS3'te, bu yüzden 2. soruna cevap veremiyorum :)

1. alıştıktan sonra headshotlar havada uçuşuyo
2. uncharted,god of war,gran turismo,pes,fifa serisi. ha gta IV ps3'te cok daha zevkli bide bence
edit:guitar heroları unutmamak lazım tabi. wilessle pcyede baglanır gerci ama 3 arkadas ekranda oynayamazsın. ha dersen lcdye baglıycam karar senin

1- valla, ikisi de gayet kullanışlı ve güzel. gamepad'le fps oynanmaz! diye lölö yapan oyun dünyasının gerici zihniyetine prim vermem. gamepad'le de mis gibi oynanıyor. kaldı ki pc'de de gamepad kullanılabilir ve fifa nba2k gibi oyunlar da konsollardakinden çok daha iyi grafiklerle cillop gibi oynanabilir.
2- heavy rain. tamamen atmosfer ve hissetme üzerine kurulu eşi, benzeri olmayan bir oyun.

(bkz: couchsurfing )
kalacak da gezdirecek de bulursunuz.
birkaç referansı olan insanlarla gezmekten çekinmeyin. Ben de buradan gelenleri gezdiriyorum, eğlenceli oluyor.

1.Burnout paradise, iyiydi evet ama eskidi sanki
2.COD MW3 candır

COD4, COD MW ise, MW2'yi ardından da MW3'ü oynayabilirsin. Hepsi film tadında, bir birleriyle ilişkili.

nfs the run yerine need for speed hot pursuit daha iyiydi bana göre. cod mw3 standart bi cod oyunu, ne eksik ne fazla.

colin mcrae rally 2 hala oynarım. tavsiye de eederim

2- indir. alter mw3 çıktı, beleş oynayabilirsin. sitesine üye olmak gerekiyor sadece.
cod 4'ten kat kat güzel.

Lotus Espirit Turbo Challange.

her türlü duman ki mangalda dahildir buna sağlığa zararlıdır. sporcular için özellikle zararlıdır. hemoglobinlerini hacımat eder karbon monoksit sonra dilin bir karış dışarıda nefes alırsın.
nargile ile karşılaştırma yapmak için yeterli bilimsel veri yok elimizde ne yazık ki.

akciğerlere elbette zararlı
ve düzenlki marijuana kullanan kişilerin düzenli spor yapmaları çok olası değil
idman mukavemetini yer bitirir

(bkz: michael phelps) bu adamın ciğerlerine bir şey olmamış mesela.

1- caramel frappuccino
2- white chocolate mocha

1- günün kahvesi (sade) veya chai tea latte (sıcak veya soğuk)
2- günün kahvesi (sade)
3- günün kahvesi (sade)
4- bilemedim

tolga vendi bitti gitti

hepsi için günün filtre kahvesi. güzel yapıyorlar, uyku açıyor, safi kahve, tam sabah içeceği.
1'e alternatif olarak caramel macchiato diyebilirim, süt miktarını fazla sevenler için iyidir.

1- Java Chip Chocolate, Mocha

1- caramel frappuccino, caramel macchiato
2- misto, americano
3- kahvesi yoğun olanlar tercih edilebilir veya herhangi sevdiğiniz bir kahveye ekstra espresso shot ekletebilirsiniz. onun haricinde benim tercihim sade filtre kahve
4- sade filtre kahve

bir tek chai tea latte. bir de karamelli sıcak çikolataaaa

chai tea fucks..o yüzden yazın kapısından girmem bu kurumun

1. raspberry mocha
2. americano
3.americano
4.bilmem

güvenpark'tan, daha doğrusu kızılay göbekten akay kavşağına kadar olan kısım bakanlıklar oluyor. devamı kavaklıdere.

Otobüsler Milli Müdafa Caddesi üzerinde duruyorlar. Yani Güvenpark'a gelmeden hemen önce...

Bakanlıklar ise kibritsuyu'nun dediği bölge.

atık pil kutusuna :)

bi ara bimlerde kutusu vardı onun

necatibey caddesinde kvk yetkili servisi var, orada atık kutusu var. oraya atabilirsiniz.

tap.org.tr

bim'lerde tap kutuları var onlara at.

tüpü ağzına sok ve tüp çikolata gibi em onu.

mükemmel olmuş, bayıldım :)

insanlar düşüp bayılmadan önce uyarı falan koy bence.

bu arada tuzlu su ile gargara yap :)

kulak pamuğuyla sür.

not: bu duyurudan sonra artık ilk gençlik yıllarımın geride kaldığını anladım. neredeyse "evladım başka yer mi kalmadı piercing yaptıracak?" diye bir anne sorusu geçti çünkü aklımdan.

ben kertenkele besliyorum. sibirya kertenkelesi, ilgileniyorsan bilirsin. oyuncu yaratıklar, fazla zararları, tüy dökmesi falan yok.

tuvalet eğitimi yılana göre daha zor kertenkelede :/

biliyorum sorunuza cevap degil ama evde surungen beslemek (iguana vs) hayvana iskence etmekten baska bi sey degil. istediginiz kadar buyuk bir akvaryum alin, yine de hayvan dogal ortaminin cok kadar disinda ve ufacik bir alanda kalacak.

bu hayvanlar insanlarla iletisime gecen yaratiklar da degiller. evet, evde beslemesi, goruntusu ilginc ama bir canliya eziyet ettiginizi bilerek bu olaydan keyif almak cok uzucu bisey.

lutfen, rica ediyorum almayin.

@lamartin, ciddi ciddi cevap veriyor olamazsın ya...

4 gun bence yeterli st. petersburg icin. pasaportunu alip gidiyorsun hocam baska biseye ihtiyacin yok. yalniz bu mevsimde cok soguktur orasi. Fiyatlarda istanbul ayarinda diyebilirim.

git.

st. petersburg ucuz bi yer deil. rusya'nin en guzel sehirlerinden bi tanesi. guvenlik sozkonusu oldugunda, rusya'nin emniyet genel mudurlugunun bile guvenli olmadigini soyleyebilirim, hele ki turksen. ucak bileti 850 lira pahali. hatta baya pahali.
st.petersburga Riga uzerinden gidebilirsin, airbaltic.com'u dene. tarihlerle oynarsan bileti fiyatini 450 liraya kadar cekebilirsin diye dusunuyorum.

Öncelikle evet soğuk olur. -10ları görürsün gündüz. Geceleri hiç sorma. Ayrıca deniz kenarı olduğu için çok pis de içine işler. Hatta şuradan kameralardan izle insanlar nasıl takılıyor giyim kuşam www.google.com.tr şehir 10 numaradır. Ucuz da değildir. Rusyada zaten belli başlı şeyler ucuz. a. benzin b. sigara c. içki

Tehlikeyse yok. Tabii nasıl İstanbulda Tarlabaşına lay lay lom giremezsin, orada da illa vardır benzer mahalleler.

Ucuz bilet diyorsan www.ekobilet.com ve dediğin belgeler yeter. Eğer THY takıntın yoksa Lurfansa var St. Petersburg - İstanbul yapan dediğin tarihlerde ve 176euro. Ayrıca banka kartını da al. Benim Vakıfbank maaş kartım orada komisyonsuz geçmişti her ATM'de.

Ne kadar para harcarıma gelince, biz couchsurfing ile gidip 2 hafta kalıp petersburg + moskova takılıp bilet dışında biner tl'ye yakın harcamıştık. Sense eğer lükse girmezsen 500tl anca harcarsın (uçak bilet dahil değil)

Daha fazla detay istersen özelden gel, 8 gün orada kalmıştım.

Peterburg mukemmel yerdir ancak dediginiz tarihlerde o sogukta gitmeyi dusunmek icin once kahvaltida yurek yemek gerekir.

sigara stokla derim lakin sabahleyin 30-50 ruble civarında aldığın sigaraları gece bakkallar , süpermarketler vs kapanınca büfelerden 100-120 rubleye almak zorunda kalıyorsun.

Eh, işte şöyle bir alt yada üst takım gerekir :D
www.bbc.co.uk

atlanadan önce eğitim alıyosun o eğitimin büyük kısma düşmeyi öğrenmek zaten.

bende çok istiyorum. yazın efes'te atlayacağım inşallah. tandem atlayışmış iki kişi yani. tek başına atlarken de (bkz: beş nokta taklası )

eğer eğitimde dalga geçersen, vücut ağırlığın fazlaysa ve emniyet kurallarına uymazsan, bileğinin burkulma ve kırılma ihtimali gayet yüksek. Ölüm çok çok nadiren oluyor.
eğitim herkesin yapabileceği bir şey değil. söylenenleri can kulağıyla dinlemeli, %100 uygulamalı ve bir kere bile "ben bu işi öğrendim artık" havasına girmemelisin. Full konsantrasyon gerekir yani.
70 kilogramdan daha hafif ve sırım gibi bi delikanlıysan korkma gir.
düştüğün zemin ve atladığın mevsim de çok önemli tabii.

bizim hocanın 4108 atlayışı varmış anlattığına göre inerken paraşütle yapacağın pattern hareketleri çok önemli. atıyorum döne döne iniyorsun en son 45 derece açılıyorsun ve süzülerek ayağını istediğin noktaya koyuyorsun. ayağımı bu atlayışların hiçbirinde burkmadım diye söylüyordu. bir de yolda izmarit görsem gazoz kapağı görsem üzerine tek ayakla atlarım diyordu.

@madworld

soruyu soran statik paraşütten bahsediyor. sen serbest paraşütten bahsediyorsun ki birbiriyle hiç alâkası olmayan şeyler. adamın kafasını yanlış şeylerle doldurman ve bunun sonucunda ayağını kırma tehlikesi var.

@excusez sakın tek ayakla filan düşeyim deme. sana hocaların ne ezberletiyorsa, harfiyen onu uygula. rüyalarında bile beş nokta taklası atıyor olacaksın zaten. ama başka şeyler uygulamaya kalkma.

hava indirme komando olarak sana tavsiyem , hangi kursa gidersen öğretmenin eğitimini önemse sakın hiçbir ayrıntıyı hafife alıpta göz ardı etme, rüzgar vb
mevzuatları iyi öğren, başarılar

aklıma birde dassault geldi. Başka?

michelin, citroen, peugeot.. ama beni kabul etme şansı yüksek bir şirket biliyor musunuz?

Cezayirlilere yaptıkları gibi senide vurmasınlar bugün gazetelerde kafa kestikleri fotolar var, bence başka bir ülke tercih et vahşilerin olduğu bir ülkeye gidilmez

Fransa'da iki staj yapmis ve hali hazirda calisan biri olarak son sorundan baslayarak yaziyorum;

Belirli buyuklukte firmalara basvurdugunda kesinlikle etkilemeyecektir, ki zaten Turkiye'den basvuracaksin diye tahmin ediyorum o yuzden hedefin global firmalar olmali.

Peugeot, Citroen, Renault, Dassault, Eads, Bouygues, Schneider Electric, Saint-Gobain bir makina muhendisinin ilk basvurabilecegi sirketler olarak aklima geldi.

Onun disinda bir dolu kozmetik firmasi, Danone, Carrefour var ki bunlarin Turkiye pazarindaki rollerinden oturu basvurunun degerlendirilme sansi artabilir ama Danone'da gonlune gore bir pozisyon bulabilir misin, ondan emin degilim pek.

oskar arkadaşım vatandaşı teşvik etme Fransa hapisaneleri Türk gençleriyle doluymuş internette okudum diyorki çalışma ve staj için gelip hapis yatıyorlar nezaman çıkacaklarıda belli değil

Yaklasik 4 senedir Fransa'da yasayan biri olarak burada neyin nasil oldugunu gayet iyi biliyorum merak etme. Kimsenin is/staj nedeni ile gelip hapis yattigi yok, ha adam is bulcam diye gelip sonra yoldan sapiyorsa o baska bir mevzu.

neoldu len gittinmi fransaya

yoo ben sadece bildiğim programları işte yabancı dili bi de okuduğum okulu yazmıştım, alınan dersleri yazmak hoş değil bence ya ve gereksiz.

benim CV'm özetlenecek olursa: kişisel bilgiler + öğrenim bilgileri (lise ve üniversite ismi, mezuniyet tarihi/sınıf) + yapılacak işle ya da bölümle alakalı beceriler (benim için bu, bildiğim programlama dilleri, kullandığım programlar, işletim sistemleri vs. mesela) + hobiler, kulüpler vs.

nereye başvuruyorsan ona göre cv yazarsın.
europass diye bir cv sitesi var. sana bir taslak veriyor sen dolduruyorsun.

ETS'in sitesinden kayıt olabilirsiniz. TOBB Üniversitesi'nin salonundan çok memnun kalmıştım ben.

TOEFL ITP de var aslında sanırım ama emin değilim, ETS'in sitesinde Paper-based de vardı diye hatırlıyorum.

www.ets.org adresinden girip register oluyosun teste, parasını veriyosun ve sınav yeri tarihi falan seçiyorsun. Gir ilk bi kayıt ol, sonra seçme aşamasında zaten sınavın yapılacağı yerleri görürsün.
Ben Cinnah Cad. üzerinde Türk-Amerikan Derneği var, orada girmiştim ve çok memnun kaldım. Ekşi'de okuduğum problemlerin hiçbirini yaşamadım.

Hukuk, İktisat, Maliye, İşletme, Muhasebe, Bankacılık, Kamu Yönetimi ve Siyasal Bilimler bölümlerinin birinden 4 yıllık mezun olman gerekiyor. Fakat değmez kardeşim mali müşavirlik çok çok iyi bir müşteri potansiyeline sahip olmadığın sürece hiçbir işe yaramıyor.

ticaret lisesi mezunları 6 yıl staj ve belirli sınavlardan sonra muhasebeci belgesi alıyor, MYO ticari bilimler mezunları 4yıl staj ve sınavlardan sonra muhasebeci kimliği kazanıyor, fakülte ticari bilimler 2 yıl staj ve sınavlardan sonra muhasebeci kimliği kazanıyor, ayrıca hepsi için geçerli 2 yıl daha mali miüşavirlik dersleri ve stajı başlatırsa başarılı olduğunda mali müşavir olabiliyor senin anlayacağın Hukuçu olmaktan daha zor

Önce işletmeyi bitireceksiniz, staj başlama sınavına gireceksiniz, zor sınav. geçtiniz diyelim süresini tam bilmiyorum 1-2-3 sene çalışacaksınız, sonra 7 dersten klasik sınava gireceksiniz. bu çok daha zor. 5 hak oluyor sanırım, ondan sonra da bir miktar para yatırıp belgeyi alıyorsunuz ama değer mi emin değilim.

staj başlama sınavına girmek dosya masrafı ile 1200 ayrıca geçemezsen her sınav 150.. birde dershane var 1000-1500 arası bunlar sadece ilk giriş sınavını kazanmak için.

sana kolay yolu yazıyorum bak. önce mühendisliği bitirecen. sonra mba yapacan. o bitince şu an 1500-1800 arası maaş verilen audit şirketlerine giricen. 300 lira para yatırıcan. staj başlatma sınavına giricen kazanıcan. ondan sonra 3 yıl o audit şirketinde çalışıcan. stajın dolacak. bu arada maaşın 2500 falan olur işte. neyse sonra galiba 2000 lira civarı bir para yatırıcan. sınavı kazanıcan ki kendisi kol gibiymiş duyduğuma göre. sonra smm olacan. 10 yıl -tam hatırlamıyorum- çalışınca da ymm olucan. yanii hiç kasma o kadar sürede mühendislik yapınca kral olursun.

açılıyor. alabilirsin.

aiesec ve erasmus stajını bi araştır derim..

Bir ay için çalışma izniyle bile uğraşacaklarını sanmıyorum. Yurtdışında torpille staj ayarlamak için de uluslararası testisli bi dayın olması lazım. Torpilsiz dene yani :)

gayet de torpilsiz var, arkadasım gidiyor hatta 1 hafta icinde.

dondur, avrupa da gez gel. niye okuyacaksın ki?

ya da maddi açıdan sıkıntı yoksa neden direkt orada okumuyorsun, olmuyor mu o şekilde?

illa okuman mı gerekiyor? avrupa gönüllü hizmeti diye bir şey var mesela..

orange coffee +1, agh'yi araştır derim ben de. konaklama ve yeme içme masrafın da pek olmaz bu sayede..

bilmiyorum ama cevabını çok merak ediyorum. öğrenirsen bana da söyler misin?

1 ve 2) keyif ve sağlık arasında bir kıyaslama yapıldığında keyfin daha baskın olduğu durumlarda insanın sigara içmesi normal. bunu alkolün zararlı olduğu halde içilmesi gibi düşünebilirsin, anlamak istiyorsan.
3) hayat tozpembe değil dostum.
4) bağımlılık yapan maddeleri seçmek de elimizde. girme kardeşim sigara içilen odaya. binme sigara içen taksicinin taksisine. sigara içen arkadaşını uyar, başka yere üflesin dumanını, başka yerde içsin sigarasını sen rahatsız oluyorsan. ya da sen uzaklaş. nesi farklıymış?

not: sigara kullanmıyorum, nefret de ederim.

sunlara verecegın cevaplarla aynı assa yukarı,

-gdo lu urunlerı neden yıyorsun
-dislerını neden fırcalamıyorsun
-her yıl saglık kontrolune neden gitmıyorsun
-kanserojen teflon, trans yag, soya lesitini vs seyler katılmıs urunlerı neden tuketıyorsun
-korunmasız sex neden yapıyorsun
-gittigin mekanların temızlıgıne ne olcude dıkkat edıyorsun
-kanserojen boyalı kumasları neden gıyorsun
-plastık bardak neden kullanıyorsun
-agır seyler kaldırırken nızamı kaldırıyor musun
-ozona zararlı deoorantları neden kullanıyorsun
-cilt kanseri yapma ihtimali olan kimyasalları neden kullanıyorsun
-erkeksen en son ne zmn urolojı muayenesı oldun, kadınsan ne zaman, mamografı kac yasında cektirilmelidir, jınekolojı/urolojık muayeneler kac yasında baslamalıdır.
-kyoto protokolu nedir bilgin var mı
-aracların saldıgı karbon monoksıtın etkileri neler, ne tedbir alıyorsun
-kombi bakımını ne zmn yaptırdın mesela
-gaz acagı ıcın alarm vs seylerın var mı
-ilk yardım bılıyor musun
-

vs vs. soru cok.

sorduklarına gelince,

1-2 temel insan hakkı olan vucut isiye aittir ilkesi. yetiskin her insan vucudunu diledigi gibi kullanır. sigara da icer, alkol de, agır iste de calısır vs vs. devlet işetmeye de gotursun mu ?

3-
4- sigara da secimdir.

(bkz: ya ben lan neyse bi şey demiyorum)

öncelikle www.youtube.com

sonralıkla sigaranın yasaklanacak kadar zararlı ve bağımlılık yapan birşey olduğunu düşünmüyorum. böyle bir yasak imkansıza yakın neredeyse. neden sigara içiyoruz bence keyifli ve üzüntülü olduğumuz anlarda sıkıldığımızda vsvs bunlar beynimize hatıralar olarak yuklenmiş ve bu tanımlanmış duygulardan birini yaşadığımızda sigara geliyor hemen aklımıza. mesela çok uğraştığımız bir iş bitti saatler sonunda hemen yak bir sigara gibi. yada yapacak birşey yok aklıma birşey gelmiyor bir sigara içelim. hep bunun gibi. zararlı olduğunu hissedemiyorsun ki o an. ama mesela kolun bacağın uyuşmaya başlar o zaman bırakırsın anında. nefes alamamaya başlarsın bırakırsın. somut olarak zararlarını görmeden biraz zor bırakmak.

not: sigara içmiyorum, ama içtiğim zamanlar oldu. olacak da.

bence de sigara ve alkol yasaklanmalı tamamen.
ben üşengeç biriyim yasak olsa hiç içmem.

efkarlıysa içer

evet tek kelimeyle bağımlılık. yasak masak sökmez böyle işlerde.

hocam sorularına bir cevabım yok ama ben de bir şey eklemek istiyorum senin sorularına:

- bir insan nasıl sigara kokmayı başarabilir? inanılmaz rahatsız edici olduğunun farkında değil misiniz. neden gerekli önlemi almazsınız?

Sigara satanlar hooooop, bi dakkaaaaa demez mi o zaman?

@compadrito devlet yasaklarsa hiç birşey diyemezler. Eskiden bazı uyuşturucular serbestti, şimdi yasak. Satanlar batar ya da illegal işlere girer. Bu bizi ilgilendirmez. Bu ilkelliğe bir son vermemiz lazım.

evet, mantığa büründürme yükümlülüğü soru kökünde bile kendine yer etmiş. akıl almayacak zaten... ileride de "rasyonel" kelimesi gördüm, orada bıraktım.

edit: sigarayı değil, soruyu.

çünkü karizmatik görünüyorum sigara içince.

Devlet(ler) yasaklamayı bırak, vergi artsın diye sigaraya zam yapıyorlar, sigara şirketleri çekilse şu an piyasadan en çok itirazı devlet eder emin ol.

Örneğin bir marlboro başına 5 lira vergi falan alıyor devlet. Eh günde kaç paket içiliyor Türkiye'de, ne kadar giriyor ceplere, sen hesapla...

Sorunun diğer kısmının cevabı için ise (bkz: irade)

@inner child haklısın. Ama devlet uzun vadede sağlık hizmetine harcadığı paranın azalmasıyla kara geçmez mi? Bir kanser hastasını iyileştirmeye çalışmak çok pahalı birşey, sigaradan alınan vergilerin çoğu zaten oraya gider

insanların ne içeceğine devlet karışamaz. o yasakladıkları da zararlıdır ya da değildir ancak isteyen istediğini yapar, onların da serbest bırakılması lazım. ancak diktatörler bunu yapar. hitler döneminde sigara tüketimi hatırı sayılır miktarda düşmüştür. kimsenin canı üzerinde başka birinin hakkı yok.

illegal işlere girilince satılmayacak mı, Amerika'da 30'larda uygulanan içki yasağını ve bunun sebep olduğu yasadışı olayların gelişimini biliyor musunuz? Al Capone kimdir mesela?

Buyurun buradan bakın bağımlılık/zarar skalasına
upload.wikimedia.org

bu durumda alkol ve içkiden daha az zararlı görünen esrarın serbest bırakılması gerekiyor. gerçi dediğim gibi hepsinin serbest bırakılması gerekiyor ama o mantıktan yola çıkıp söyledim.

Alkol dışında hiçbir maddeyi kullanmamama rağmen, insanların nasıl yaşadıkları beni ilgilendirmediği için bu tip soruları sormayı aklımdan geçirmiyorum.

Bugün morfin ve kokain sadece kırmızı reçeteyle ulaşılınca yasal sayılan uyuşturucular arasında, ancak ulaşmaya kalkışıldığı zaman eminim 1 hafta içinde ben bile bunları piyasa değerlerinin oldukça yüksek fiyatına almak durumunda kalırım. bu da uluslararası uyuşturucu kartellerinin işine gelen bir şey. asıl serbest bırakılmalı ki, bu heriflerin kökü kurusun.

çünkü özenti. ergenlikte başlayan kompleks duyguları, "sigara içiyorum bir bok oldum" havası vs. yani kisme kusura bakmasın ama biraz karakter zayıflığından bu sigaraya başlayanların çoğunun öyküsü. karakter zayıflığı ağır oldu, aciz, psikolojik olarak narin olmanın sonucu diyim.

sonuçta zararı büyük. buna rağmen koyim zararına benim hayat felsefemde sağlık tedbiri yok ben keyfime bakarım sigarayı da keyif için kullanırım diyenler de olabilir. yapacak bişe yok.

zaten hepimiz özentiyiz, karakterimiz bozuk, boktan heriflerin tekiyiz, acizin önde gideniyiz, içi tütün dolu ufak bir boruyu yakıp içimize çekerek efsane adamlar oluyoruz; mevzuyu einstein'ın yeğeni arkadaşlar gayet güzel çözmüş o üstün karakterleriyle sağolsunlar. bizim çok da düşünmemize gerek yok herhalde.

diyelim ki düşündük; neden yağlı pirzolaları, kuzu kaburgaları löpür löpür götürüyoruz? neden saatlerce bilgisayar/televizyon başında gözlerimizi sikiyoruz? neden zaman zaman amı götü dağıtacak şekilde içip karaciğerimize yükleniyoruz? çünkü keyifli kardeşim. şimdi başka einstein arkadaşlar çıkıp "öroyin de iç o zomon" diyecekler. ben de diyeceğim ki aynı şey mi? sigaranın, alkolün vesairenin bana verdiği keyifle bana verdiği zararı oranladığımda alınabilir risk olarak görüyorum. ağır kimyasalların, uyuşturucuların vb. getirdiği fiziksel sorunlar ve başka problemler sebebiyle onları kullanmaya değer görmüyorum. budur.

yasak konusuna gelince, sigara firmalarından tutun da ekonomiye kadar 1000 yere gider bu mevzu.

sigara içmiyorum, başlama gibi bir girişimim de olmadı ama çevremde içen çok insan var. bugüne kadar hiç bir şekilde rahatsız olmadım bu durumdan. yalnız arada ( böyle, iki ayda bir) djarum, backwoods falan alırlar bana da ikram ederler, onları keyifle içerim. belki bu durumdan dolayı bir sigara düşmanlığım yoktur bilemedim şimdi.

sigaraya herkesin başlama sebebi farklı. olası sebepleri genellemek bence çok ta doğru olmaz. bir paket sigara alıp bir ayda bitiren adam da var, bir günde bir paket, iki paket sigara içen de. tek sebep özentilik olmasa gerek, insan hayatının sonuna kadar ergen kalmıyor. insanların kendi tercihi, yasalar çerçevesinde istediklerini yapmakta özgürler. sigara içen adama " vay efendim niye içiyorsun" demem ama izmaritini böyle sokağa, sağa sola atarsa, çoluk çocuk yanında içerse o zaman kızarım.

belirttiğin unsurlar çerçevesinde sigaranın, yasak olan uyuşturucu maddeler kadar tehlikeli olduğunu düşünmüyorum. bu sigara için ağır bir itham bence. öyle olsa medeniyet simgesi görülen bir sürü ülke var, onlar da düşünmez mi bunu? yasaklamak ta çözüm olmaz, arkadaşlar da bahsetmiş zaten.

ha bir de tütün mamüllerinin de bi tarihçesi, kültürü var. bunlarla ilgili türkçe veya başka bir dilde yazılmış çeşitli kitaplar var falan. ( türkiye için pek değil belki ama ) sigaranın bir kültür boyutu da var.

aklın almıyor ve merak mi ediyorsun birader, yarın ilk iş aç güzelinden bir paket 1 aya kalmaz bağımlı hale gelirsin, sonra gider kişisel çeterini tutar merakına nail olursun.
lan zihinden,beyinden,kimyasal maddelerden bahsediyoruz, her zihnin işleyişi başka, tamam elbette ortak güdüler var bağımlılığı kurtulmayı zor kılan ama burda sigara içenlere hakaret ederek ortaya dökülücek şeyler değil bunlar.

"karakter zayıflığı" diyen arkadaş, ergenlikteki "kompleks" duyguları adlı tamlamasıyla zekasının nerelere ait olduğunu elinden geldiğince kanıtlamaya çalışmış zaten. ben sigarayara 22 yaşında başladım, içesim geldi içtim, illa ki benzerlik kurmak gerekirse eninde sonunda bırakılır diyenlerdenim.

Şimdi bakıyorum hayatın her anında sigara, içmekten farklı zilyon bağımlılığı var kişiye göre değişen;

-yemekten sonra sigara bağımlılığı
-efkarlanınca sigara bağımlılığı
-içkinin yanında olmazsa olmaz bağımlılığı
-sıçarken sigara bağımlılığı

ortada bir tek içmek diye bir olay yok sayın sigmund freudlar. gereksiz yere, noksan bilgilerle, noksan tecrübelerle empati kurup olayları çözümlemeye çalışmayalım bence, uzmanı var bu işlerin, bırakmak isteyen onların nezdinde bırakabiliyor falan filan.

saygılar.

ulan ne yasakçı zihniyetsiniz ya. içmiyoruz işte barda kahvede daha ne istiyorsunuz_? rasyonel düşünme yetini yok ediyorsa alkolü de yasaklasınlar o da öldürüyor, hatta alkol ile alakalı ölümler sigara ile yarışabilir. o yüzden alkol de yasaklansın. sonra ne bileyim kolestrole yol açan şeyler de yasaklansın sonuçta onlar da öldürüyor.


ayrıca sigara yasak olsa nolacak. esrar yasak da noluyor_? ağzına içki koymayan adamlar bile içiyor bir ton. sen gidip sigara bulamayacan mı yasak olsa. bulucan ee daha ne.

sağol kardeş 3. gözümü açtın bisikletimi kaptım tibete yerleşiyorum şimdik.

şaka bi yana şimdi televizyon da gözleri bozuyor. hem aptal kutusu kimseye bir şey katmıyor. bence televizyonun yasaklanması lazım. hiç olmadı flash tv nin yasaklansa iyi olur bence.

şaka bi yana bir insan niye müslüm gürses dinler ki şimdi? hep melankolik hep depresyon falan. keyif verdiği yok. hem müzikalite olarak da iyi sayılmaz. bence arabeskin yasaklanması lazım. klasik müzik dinlesin herkes.

şaka bi yana senin gibilere ciddi cevap veremiyorum ya. tek kelimeyle "keyifli" arkadaşım. nesini anlamıyorsunuz bunun senelerdir?

içinde 4000 zehir olan bir maddeyle ilgili olarak, 20 sene kullanan birisi bile bu soruya cevap bulamıyor. niye içtiği konusunda kendisine sorduğu sorular hep havada kalıyor. e zevk alıyorum diyor mesela? ama zorunluluktan yapıyormuş gibi geliyor ve kendi de inanmıyor zevk aldığına.. stres atıyorum diyor, ama daha çok strese giriyormuş gibi geliyor, ona da inanmıyor. tek dostum bu diyor ama kendini öldüren bir düşmanla dost olamayacağını da biliyor. işin özü, içenlerde hayalet modunda takılıyo, niye içtiğini bilmeden, bir işi yapmış olmak için, bi görevi yerine getirmek için içiyorlar.

insanlar, psikolojik olarak bir işi tamamladıklarında beyinlerinde + sinyaller oluşur ve kişi kendini iyi hisseder. sigarayı içip bitirmekte kısa süreliğine bu hazzı yaşatıyor.

hepimiz malız. ondan içiyoz

benim favorim: (bkz: borgore) - (bkz: ice cream)

en bilindik: skrillex (şarkı seçemedim ki neredeyse hepsi bilinir)
benim favorim: soundcloud.com

Emalkay - When I Look At You

www.youtube.com

bunu ben karıştırdım soundcloud.com

bunlardan herhangi biri olabilir:

genel olarak Flux Pavilion www.youtube.com

www.youtube.com bu komiklik olsun diye

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

www.youtube.com

radyolar da var

www.filth.fm

www.dubthugz.com

www.radio-tube.pl

listen.di.fm

youtube kanalı var: www.youtube.com

haksızsın. o dediklerin halihazırda mutlu olan insanlarda işe yarar. gerçekten mutsuz olduğunda bir daha dene, göreceksin.

Belki butun sorunlarini cizmez ama pozitif bir bakis acisi verir ve birazcik daha mutlu eder. @DVDG

mutlu olmak istememek diye bişey var.

@excusez kanka sana sözüm var piyango çıkarsa sana kitap alıcaktım hatırlıyo musun :D

@semson unuturmuyum hic. Hangi kitabi alacagini sectim bile.

içinde bulunulan durum pozitif diyilken ona pozitif bakmak ne kadar anlamlı?

ayrıca @ duyuru var dediler geldik + 1

yani, haksızsınız.

Spor ve sağlıklı beslenme vakit istiyor.

ben göreceli-sağlıksız beslenince mutlu oluyorum?

belki yanılıyorlardır ?

%99 yap sende panpa

yeni bi motor üret. yine dönersin köşeyi. otto, diesel, wankel i de geride bırakacak bişey olsun. bi 30-40 senen var. sonra zaten elektrikli motorlara geçerler, hepsi unutulur

alma lambası biter vs.

Eğer HD projeksiyon alacaksan -ki 800 liraya yanından geçemezsin- alınamaz diye bi' durum yok. Odayı karartır güzel güzel izlersin. Ama ben aynı fikirden normal projeksiyonların çözünürlüğü düşük olduğu ve odayı karartmak kolay olmadığı için vazgeçtim.

800 projeksiyon için uygun bir rakam.

o paraya eli yüzü düzgün bir 27 inç monitör alsanız daha iyi olur gibi hem başka durumda da gayet iş görür.

onun perdesi falan da baya masraflı olur. projeksiyon perdesinden bahsetmiyorum. odayı karartmak için kaliteli bir perdeye ihtiyacın olacak. ne gerek var amk gece gece deme. en ufak ışık bile kalitede baya bi düşmeye yol açar.

edit: vay be perdenin o kadar ucuz olabileceğini düşünmemiştim. :) hocam kısa bir şey anlatayım anlarsın sanırım. benim monitörüm ve ekran kartım hd destekliyormuş. ben bunu 1,5 yıl sonra, yani geçen ay falan anladım. splash pro ex kurdum, girdim torrent'e ne kadar hd konser kayıtı, film varsa hepsini indirdim. ilk 2 ya da 3 gün ağzım açık saatlerce seyrettim, "vay amk adamlar yapmış ya." şu anda ise bana normal bir görüntü gibi geliyor. herhangi bir ayrıcalığı kalmadı yani. eğer sık kullanmayacaksan, yani öbür bir deyişle bokunu çıkarmayacaksan al. mesela 2-3 günde bir film izlemek kafidir bence. fazlası zevkini götürür.

odayı karartmak için alacağın perdenin metresini toptancısından 13 tl ye almış idi amcam

valla dostum bende lise yıllarında 5 6 sene önce heves edip para biriktirmiştim almak için, sonra şans eseri biryerlerden bulup alıp kurdum. çözünürlük 800x600 fln olması lazım hatırlamıorum. ilk zamanlar süperdi de sonra bayıyor, yuksek cozunurluklu birsey olmadıgı için izledigin seyi kücük bir ekranda izlemekten pek bir farkı kalmıyor gozunde bir süre sonra. bir yandan da gunduzleri odada ısık olacagından iyice karartamazsan gene güzel görüntü alamıyorsun zahmetli oluyor aksamları da zifiri karanlık yapıosun tam randıman için evde bi hengame falan hayattan soğutmustu beni. bir de üstüne üstük lambasının ömürleri çok kısa oluyor bunların ve çok pahalılar bir iki ay içinde görüntü bozuluyor kullanma sıklığına göre. alacaksan bunu kaliteli bişey alıp hd izlemek lazım bide ampulleri artık cok guclu gunduz ısıkta bile gayet net goruntu alıyorsun ama onlar da çok pahalı. bence sen o paraya cok kaliteli bir monitor alabilirsin

sadece 800Tl ödeyip projeksiyonla bitmiyor olay... gündüz izleyebilmek için karartmak lazım. ciddi kalın perdelere ihtiyacın var. yayını yansıtmak için de perde olması lazım. ses sistemi olursa tadından yenmeyecek, ufak da olsa bir 5+1 lazım... 800'e olmaz o iş...

Facebook'a neden ekliyorsun ki patronunu? Hadi ekledin ona göre kısıtla duvarını vs göremesin. Profesyonellikten uzak bence böyle bir durum. İş çevresi şeklinde bir listem var. Hani beni arkadaş olarak eklemese profilimden daha çok şey görebiliyor. O derece :)

kurumsal hiçbir firmada azar yada azarlamak diye bir mekanizma olmaz. yaptığın işlerden, firmana kattığın artı değerden memnunlar ise çalışmaya devam ediyorsundur, tersi bir durumda ise kapının dış tarafındadır yerin.

alkolik imam, zaten feyste ekledim dememiş ki, feyse girdiğinizi görüyor mu demiş. patrondan azar filan yemem, ama ekranıma bakılmasına zaten ilk etapta uyuz olurum. eşşek kadar da ekran saklayamıyoruz ki pif

cep telefonu ile konuşurken yakalanırsan işten atabiliyorlar,

sen kalkmış feyste oyun diyorsun adam da vicdan fil kadar sanırım,

bildiğim tanıdığım hiç bir patron buna izin versen şaka mı bu ?

önceki çalıştığım yerde müdür ben de ekliydi. Mal gibi facebook chat 'i de açmışım. kadın chatten azarladı beni :D

pipbul, senin ne işin var feyste demedin mi kadına? :D kardişim işini iyi yaptığın sürece hiçbir şeyine laf edemezler, belki ben feysteki bi bağlantıyı işimle ilgili kullanıyorum ki olmadı değil! o telefon yasağı garsonluk, stand görevlisi, çağrı merkezi çalışanı gibi durumlarda sorun olur bence. 7/24 iş yoğunluğun yoksa neden telefonla konuşmayacakmışsın ki!

iş yeri var iş yeri var. meslek var meslek var. internetle vb. bir işle hiç alakanız olmayan örneğin zobort avukatlık bürosunda çalışıyorsanız. facebookda işin ne derler adama. fakat azarlama gibi değil sadece verilen maaşın karşılığında sen bana bunumu layık görüyorsunun hesabı alınır. yazılı veya sözlü. ilkokul mu lan orası öyle azar felan. beni azarlayan patronumu itin götüne sokup çıkardıktan sonra istifa etmiştim.

en iyisi kurumsal firmada çalışmak. tabi türkiyenin kurumsal firmasıda ancak türk insanı kadar ileri olabiliyor orası ayrı bir konu.

reading ve listening sorun olmaz, oralarda rahat 30 alırsın. ama speaking ve writing sorunlu. hatta bence writing de bile 30 çekme imkanı var; biraz sofistike kelimeler kullanıp iyi bir sistematikle başarılabilir. speaking ise tamamen değerlendiren adamların insafına kalmış. yani yavaş konuşmak kadar hızlı konuşmak da puan düşürür. konuşurken ııı eee falan dememek lazım. bir de süreyi yetiştirmeden halen konuşmaya devam etmeye çalışmak ve söyleyeceğin şeyleri bitirememek de puan düşürür. velhasıl, 115 geliyorsa büyük ihtimalle speaking den gitmiştir puanlar. deneme soru ve cevaplarını dinleyerek speaking i geliştirebilirsin.

115 almış adama öğretecek bir şey yoktur ki zaten. öss de ful çekemeyip her seferinde 1-2 yanlış yapan adam gibi illa ki dikkatsizlikten kaçan bir şeyler olur.

valla benim duke üniversitesi mezun amerikalı arkadaşım bile 120 alamamıştı 118'de kalmıştı öyle düşün (niye TOEFL'a girdi diye sorarsanız, 120 alırım alamazsın iddiası üzerine girmşti).

Girişte ruhsatı verip, ziyaretçi kartı alın.

Öğrenci değilseniz, stickersız öğrenciden daha kolay girersiniz zaten. Tanıdığınız varsa adını soyadını verin zorluk çıkartmazlar. Onun dışında, ruhsatla kayıt işte...

son zamanlarda izlediğim en iyi fransız komedisi micmas a tire larigot ..

les trois freres
le pari

çok irdelemene gerek yok herhangi bir kuyumcuda deldirebilirsin 3 tlye.yalnız kuyumcunun vuracağı küpe 1 hafta kalacak kulağında iğrenç bi küpe o sokağa çıkma bence o küpeyle.sonra gümüşcüden alırsın güzel bişe.deldirmeye niyetlendiysen kendine yakıştırıyorsundur zaten deldir gitsin...

mahalledeki tuafiye ile abi deldirilir mi acır mı nasıl olur iltihap kapar mı gibi senin sordugun tarzda soruları sorarken yanındaki çocuk geçmiş olsun abi dedi :)
Özetle çok uğraşma git deldir bir yerde olsun bitsin.
Üniversite'de deldirmiştim şimdiye kadar bi handikapını görmedim, bir de tavsiyem küpeyi pahalı da demişsin zaten güzel bir pırlanta al 0,12-0,13 ct fena olmuyor :)
Hayırlı olsun.

3. paragrafta kahkaha attım. felsefeci misin sen? :)
alt tarafı ufak bi küpe takacaksın, çok fazla anlam yüklemişsin. kısa bi süre sonra kulağında olduğunu bile unutuyosun zaten.

Cidden alt tarafı kulağını deldiriyorsun. Pahalı istiyorsan pırlanta takarsın. Bir küpe minimum 1500TL den başlar. Karatına göre değişir. İşlem çok basit olmasına rağmen bazen tabanca tutukluk yapar asılı kalır kulakta.Onun dışında bir sıkıntısı yok ama delmeden önce soğutucu sprey sıktır.

3. paragraf için şöyle açıklayayım. Sen sanırım herkes taktığı,küpe takan erkekler popüler(!) olduğu için takmak istiyorsun. Ben senin gibi düşünsem takmazdım. Boşver.

8500 lira olduğuna göre kalitelidir heralde.
www.goldas.com

off ya ben de şu an aynı paragraflara gülüyorum:)acımıyor korkma milletin her yeri delik kevgir gibi, simide de benzemiyoruz ayrıca:))

@bulutsuzlukozlemi :D koptum yazına valla.@excusez sanki kulağını deldirmek istemiyormuşsun gibi bir hava verdin bana.istemiyorsan genelinde var diye yaptırmamalısın bence.deldirme zorunluluğun yok ki.zaten deldirme de insan sıkılıyor zaman geçince.misal ben kapansın diye bekliyorum.

:) abartma bence bu kadar. 2 piercingim, 7 kupem var. piercingleri bahcelide kaliteli bi yere yaptirdim da, kulaklari karanfilde alelade bir yere deldirdim, delindikten 2 gun sonra gumus kupe taktim. ufak tefek terramycin surersen sorun olmaz.

hey allahim, simit ha :D

öğrenirsin de dünyanın en iyi buz hokeyi oyuncusu olamazsın bu saatten sonra

kesinlikle başlayın, buz hokeyi oynamayacaksanız bile kaymayı bilin. müthiş keyifli bir şey, zararını görmezsiniz sonuçta. türkiye'de 20 yaşında buz hokeyine başlayıp profesyonel olarak buz hokeyi oynamak neredeyse imkansız maalesef... ki türkiye'deki profesyonellerin de buz hokeyinden anladığı falan yok bana kalırsa, yurtdışındakilerle kıyasladığımız zaman.

ben 17 yaşındayım, kaymayı yeni yeni öğreniyorum. gaza gelmiştim baya, çocukluğundan beri kuğu gibi kayan isveçli arkadaşım "zorlarsan burda bile oynarsın" demişti de tşak geçmiş herhalde, hiç öyle görünmüyor işler bana.

kırma/düşme meselesine gelince... hiç düşmeden öğrenen de var ama büyük ihtimalle düşersiniz. çok şanssız ve kontrolsüz değilseniz hiçbir yeriniz kırılmaz. sadece düşünce canınız yanar, en fazla o seansta ağrır, o kadar. ben 40 dakikada ortalama 10-15 kez düşüyorum. fren yapmaya, hızlı dönmeye vs. çalışırken düşüyorum sürekli. ne çizik var ne ağrı ne sızı. o konuda korkunuz olmasın.

bir de not olarak belirteyim, gittiğim yerde her seferinde 20 yaş üstü pek çok insan oluyor kaymayı öğrenen.

Evde LG HS201 kullanıyorum. LED var lamba yerine. 30bin saat ömrü var. USB'den DivX vs oynatıp altyazısını da gösterebiliyor.

HDMI, VGA ve video girişleri var.
800x600 çözünürlüğü. 1.80 m diagonal görüntü ve film için yeterli. Yazı vs okumak istiyorsan 1280x1024 ve üstü bir şey bakmak istersin muhtemelen.

LG-HX301 var bir de. 1024x768. Aşağı yukarı aynı parametrelerde ama fiyat neredeyse iki katı.

(bkz: jane doe)

to gather'dan geliyo olabilir mi ki

www.etymonline.com

zevk aliyorsundur yeni birseyler tasarlamayi,dünyayi anlamaktan zewk aliyo da olbilirsin,eldeki verileri degerlendirip dogaya uygunlugunu glrmek tanri komplexine sokabilir seni.

bi otomobili 250 den 300 km hiza cikarabilecek,3 saniyede 0 dan 100 e cikarabilecek bilgiyi bilmek hosuna gider,astronotu ay a gönderip düzgünce dünyaya geri getirebilmek,bunu bilmek zevk verebilir.

ek olarak dünya algini degistirir,olaylari analiz etme gücü saglar,bu biraz da kisiye bagli elbette ama mühendislik bi düsünme yetisi katar bence insana.

istersen örnekleri arttirabilirim.

İşin ucunda para yoksa kimse bir işi hergün 8:00-17:00 yapmaz. Ama bu o işin sevilmeden yapıldığı anlamına gelmez. Yorulduğu halde yeter demeyip (ki işin o haldeki durumu yeterlidir) bir şeyleri daha iyi yapmaya çalışan insanlar da çok. Zaten genelde bütün işleri de bunlara yıkarlar :)

Ağzı zevkten köpürerek şanzımanlardan bahseden mühendisler de var :)

Edit lazım: Bilimsel araştırmalarda para kazanmadan da günlerce uykusuz, yarı tok çalışılabiliyor ama bu çıktıyı çok merak ettiğiniz durumlarda oluyor.

amelelik beden gücünü kapsar. örneğin bi küfeyi alıp şuraya götür dendiğinde bu iş için zeka gerekmez.

mühendislik ise hendese kelimesinden gelir ve geometri demektir. buradaki geometri üretilecek bir ürünün geometrik olarak düşünülmesi hayal edilebilmesi demektir. örneğin makina inşaat müh. gibi tasarıma dayalı müh.lerde bu daha çok görülür. bir kesiti 3 boyutlu hale getirebilmek öyle kolay bir iş değildir. yani demem o ki ressamın o hayal gücünden ve tasarımdan aldığı zevki mühendiste "vay be bunu ben yaptım, ben tasarladım" diyerek yaşayabilir.

öte yandan hayat şartları ön planda tutulursa bu durum tabiiki ameleliğe dönüşecektir (dışarıdan bakıldığında). başkalarının söylediği şeyleri değil kendi istediklerini tasarlayan mühendislerde vardır. fakat herkes bu kadar şanslı değil. demem o ki eğer insan sevdiği istediği bir şeylerle uğraşıyorsa o kendi dünyasında amele değildir.

mühendislik zeka işidir. şu an size yanıt verdiğim bilgisayar bir mühendislik harikasıdır. (bkz: imac) birileri bunu tasarlamasa daha uyduruk bir şeylerle avunurdum. mühendislik... kazanılan savaşlardan fethedilen gezegenlere kadar insanlığın öncü gücüdür.

gideceğin ülkeden ziyade şehir ve okul imkanlarını karşılaştır derim ben. ne biliyim ufak kasaba gibi biyer mi? büyük şehir mi? okul ne durumda? öğrenci sayısı sosyal aktiviteler vs. liste uzar gider.

Amerika'da Exchange. Almanya'ya her daim gidersin zaten, böyle bi Berlin veya Münih gibi büyük bi şehir değilse gitmene değmez Amerika opsiyonu varken.

sakaryada telefon borsası var.

3 nal ve 1 ata ihtiyacın var.

akımları - duayenleri araştırıp takip edin, deneyin yanılın, ilgi alanınızı keşfedin, kimsenin yüzüne bile bakmadığı işlerinizi her seferinde daha iyi hale getirmeye bakın, güveniniz geldikçe sanal mecrada yayınlayıp fikir alın ve sakın ama sakın feysbukta "x yz fotografy" diye bir sayfa açmayın :))

piyasaya ısınayım, tecrübe kazanayım ayağına dilenci gibi her yere makineyle gidip, her gördüğüne "5 liraya çekerim abi, yeter ki çekeyim" diyeceksen hiç başlama.

düğün fotoğrafçılığı yapabilirsin. iyi para var. yapan eden bir kaç kişiyle bağlantıya geç, bir kaç işte onun gönüllü yardımcısı ol. sonra sana bir iş vermesini rica et. böyle böyle devam edersin.

www.bmwgroup.com

www.porsche.com

Aklına gelen bütün Alman firmaların adını tek tek "bilmemne careers" diye yazıyorsun. Internshipleri filtrele tek tek başvur. Uluslararası öğrenciler için programları oluyor zaten şimdi baktım Porsche'de yazın için güzel şeyler vardı.

Mercedes
VW
AUDI
BMW
SIEMENS
BOSCH
PORSCHE

Ne bileyim tek tek bak bunlara. Yüzlerce internship pozisyonları olduklarına eminim.

Almanya'daki Türk işadamları dernekleriyle irtibata geçmeni öneririm, varsa okuldaki hocaların referanslarını mutlaka kullan, hatta tanıdık araştır, bir yerlerden çıkacaktır muhakkak. Olmazsa AISEC'e bir göz at.

herşeyi sorgulamamak lazım:)

bi gün iç birayı çık bi kaç tane ye sonra ertesi gün yine iç önünden geç bakalım canın istiyor mu istemiyor mu? bunları düşünüyor musun düşünmüyor musun?

bazen düşünmemek lazım. şifa niyetine bir şey olmaz.

hakikaten bende anlamıyorum o insanları. güzel noktaya değinmişsin. midyeyi çok seven birisi olduğum halde taksim şampiyon ve golden dışında bir yerden yiyemiyorum yedirtmiyorum. hatta oralardan bile midyenin mevsimi ise yiyorum. midye büyük risk taşıyan bir mahsul. ülkede apandisti kaptırmış insanların yarısının sebebi.

yediğin herhangi birşeyin temiz olup olmadığını nasıl bilebiliyorsun ki.
kendi halinde bir apaçi olarak arada sırada yerim midye.çok yemediğin sürece bi sıkıntı yok

deniz insanı olmayan birinin kafa yoracağı malum sorulardan biri. bir antalyalı izmirli ve istanbullu olarak böyle cevaplayabilirim.

ben eminönü alt geçitte lahmacun yiyen adamım,kıytırık mideyeden ne olur.

(bkz: sakınılan göze çöp batar)

kokoreç+bira+midye. şimdi iyi giderdi.

www.youtube.com


yukarıdaki bağlantıda bir türk büyüğünün de dediği üzere all foods spossed to be dirty. dirty=tasty

temizliğe filan takmaya gerek yok, hiçbir şey otobüs, metro tutacaklarından daha pis değil sonuçta, misal kokoreçin daha pis gibi görülen yerlerde daha lezzetli olmasını da gübreye bağlıyorum içten içe.

doldurt bi poşete, evde kendin ye.

herhangi bir yerde daha temizini yediğinizin garantisi de yok. evde yapılmayan her şey pistir.

Denizi olmayan yerde midye bence de yenmez. Midyeyi çok severim ama deniz şart hacı.

10 küsur yıl önce kemancı'nın kapısında midye yerken birisi sormuştu, abi bundan hepatit falan kapmayız di mi, diye. yanımızdaki abi net cevapladı, hepatit kanla seksle bulaşır, biz yiyoruz bunu götümüze sokmuyoruz ki, diye.

soran arkadas biraz kabaca sormus, midye severler de ayni sekilde cevap vermisler. de, benim anlamadigim, midye sever arkadaslar siz neyin kafasini yasiyonuz hakikaten?

yani siz disarida yemek yerken "hic" mi onemsemiyorsunuz nerede yediginizi? ben ayaklarimla cig kofte yogursam " tadi cok guzel fazla kurcalama qanqaaaaa' deyip yiyecek misiniz?

ve sundan emin olabilirsiniz ki o midyeler herhangi bir ara sokaktaki dukkanda yiyeceginiz yemekten 100 kat daha pis ortamlarda hazirlaniyor. "hepsi oyle degildir lan?" evet tezgahta satilanlarin hepsi oyle.

"haci hic hijyenik degil ben de biliyom ama cok guzel dayanamiyom" demek baska tabi, onlara eyvallah. ama "disarida her yer pis" falan diyerek kendinizi kandirmayin bence :)

midyede problem; hazırlandığı ortamın hijyenikliğinden önce, kendisinin aslında akvaryum filtresinden çok da farklı olmaması. kirlilik deneylerinde falan midye kullanılır, ya da bir yerde deniz suyunun temizliğini merak ediyorsan oradan midye alırsın, incelersin.
sözlükten şu alıntıyı yapmak isterim: (bkz: #25149825)
---
sadece kirli denizlerde yaşayabilen leziz bir kabukludur. denizdeki zararlı kimyasalları, bakterileri, planktonları sindirerek denizi zamanla temizleyebilir. deniz yeterince temiz olduğunda ise o bölgedeki soyları tükenir. ege ve akdenizde pek yetişmez, marmaradakiler ağır metal açısından tehlikeli seviyededirler. en güzeli ve nispeten temizi karadenizden çıkar. boyutları biraz küçük olur ama kimyasal olarak temizdir.
---

@yoz

o soruyu soran, gayet mantıklı bi soru sormuş, çünkü kastettiği (bkz: hepatit a)

Detection of hepatitis A virus in mussels from different sources marketed in Puglia region (South Italy).

kaynak: www.ncbi.nlm.nih.gov

"götümüze sokmuyoruz" diyen, gayet mantıksız bi cevap vermiş çünkü onun hepatitten anladığı (bkz: hepatit b)

bonus: midyeden bulaşan kolera

V. cholerae in bivalve (two shelled) shellfish (such as mussels, clams, oysters, and scallops), raw shellfish, and crustaceans (such as lobsters, shrimp, and crabs)

kaynak: www.umm.edu

meali: sarılık öldürmez, kolera hem sikertir, hem de öldürebilir.

bu asabi abileri anlayamadım.
1-biz yiyoruz siz niye sinirleniyorsunuz?
2-dışarıda yeme anlayışlarımız aynı mı olmak zorunda?
3-hijyeni, midyeye gelince önemsemiyorum farzet ki. sana ne?

en.wikipedia.org

ski.ihoc.net

hatırlıyorum, windows 3.1 oyunuydu ama win95'te de çalıştığını hatırlıyorum :) bayağı oynamıştım ben de.

maaşından söke söke alıyorlar merak etme.

eve gelen faturalar, annenin babanın maaşı, ötv, kdv aslında siz yada sizin adınıza ödeniyor hepsi.

vergileri genel olarak ikiye ayırabilirsin. bunlardan ilki doğrudan vergiler, ikincisi dolaylı vergilerdir. doğrudan vergiler gelir vergisi, kurumlar vergisi, emlak vergisi gibi doğrudan alınırlar ve bi konu üzerine işlem görürler çalışır kazanırsan ödersin, evin olursa ödersin gibi. senin şu anda para kazanmadığın yada vergiye konu mal mülk bişeyin olmadığını varsayarsak ödediğin vergiler dolaylı olanlar ki bunu herkes öder. nedir babacım en başında kdv gelir, ötv gelir gider bakkala sigara alırsın fiyata kdv dahildir, kontör yüklersin kdvsi, ötvsi, özel iletişim bilmem nesi dahildir. yani hava bedava su bedava değildir.

valla soluduğun havadan bile dolaylı vergi alıyolar haberin yok,2 sene önce 35lik bazuka votka 11 liraydı şimdi 22 23 lira piuuu

sen farkında değilsin ama her gün sömürüyor devlet seni. raat ol

ben sözlükte görmüştüm şansa "your highness" diye bi film, orta çağ komedisi sanırım daha izlemedim iyi hatırlattın du izliyim bi

lammbock

funny games. çok komik bi film.

Cedar Rapids

Temiz temiz metro kullansan ?
İvedik caddesinde yerini bilmediğimden tam tarif edemiyorum. Duruma göre ivedik durağıda olabilir yenimahalle durağıda olabilir inceğin yer.

1. Kızılay meydanında bitmeyen Kızılay binası var, köşede kocaman ölü gibi duran,

Onun Atatürk Bulvarı cephesinde Yenimahalle otobüs durağı var, çok yakınında indirir.

2. Metro. Belediye binası ivedik ya da yenimahalle duraklarının tam ortasında kalıyor, ikisinden de 4 5 dk yürürsen belediye binasını görürsün.

Metro'ya binip Yenimahalle durağında inin.. Belediye, Yenimahalle durağına daha yakındır, İvedik durağında inerseniz yürürsünüz biraz bu soğukta.

kızılay avm'ye en yakın duraktan 202 öho ya binilirivedik metrosunun karşısında inilir..

0) evet oneririm

1) herkesin isteyecegi sabit bir yer yoktur. ayni branstaki insanlarin bile yoktur, atiyorum bir bilgisayar muhendisi microsoft'ta staj ister, baskasi microsoft'u firma olarak sevmez red hat ya da ubuntu'da staj ister. ama bir baskasi da yazilima odaklanmak yerine donanima odaklanmak istiyordur intel ya da nvidia'ya gitmek ister vesaire.

2) buyuk yerde yapmak daha iyidir. size ciddi ciddi isler verdikleri gibi referans olarak da daha etkilidir. kucuk yerler genelde stajyeri ofisboy olarak kullanma egiliminde oluyor.

3) bu kisiel bir tercih, sehrin stajla bir ilgisi yok bence, sehirden ziyade sirkete odaklanmak lazim.

5) bu da degisir, tanidik, akraba, otel, ya da sirketin misafirhanesi.

6) calisma ortamini gorme, isi ogrenme, networking yapma

önerilir tabi. bence bmw almanya. orayı ayarla, bora gelir zaten.

1) büyük tanınmış markalarda yapmalı
2) büyük şirket her zaman daha iyidir. çünkü mezun olduğunda deneyim açısından gösterecek hiç bir şey yok. sadece staj yapılan yerlerin ismi görünüyor.
3) şehir görmek gezmek vs hiç önemi yok. zaten bi iki ay. mümkünse yurtdışı, büyük bir firmada yapmak iyidir.

5) bazı şirketlerin misafirhaneleri var. (bkz. ankara tai). yurtdışında yaparsan, az kişilik bir kontenjan var ise hotel bile sağlayabilirler. en olmadı hostelde kalırsın.
6) ilerde çalışmak istediğin bir alanda staj yaparsan fikir edindirir.

Chris Spheeris - Eros imiş
www.youtube.com

4) schwarzwald tarafları, yani güney, güney-batı bölgeleri yemyeşil ve çok güzel yerler. Ben sadece oralara gittim.
6) hem evet hem hayır. bu sana bağlı biraz, türkiyeyi nasıl temsil ettiğinle. köyden eğitimsiz adamı alıp işçi diye gurbet ellere yollarsan tabi önyargı oluşur. almanyaya yerleştim ama bir gram almanca bilmiyorum diye övünen insanlar var ki bunlar 20 yıl orda yaşayıp da öğrenmiyorlar. benim anneannem dedem orda yaşıyorlar, yığınla alman arkadaşları var, ilk defa gören kimse türk olduklarına inanmıyorlar. havaalanında almanyadan gelen türklere bak, kimin türk kimin yabancı olduğunu ayırt edersin. ananemler gidip uyum sağlamışlar, her zaman şık giysilerle gelirlerdi. nese uzattım ama olay tamamen sende bitiyor, kendini iyi tanıtırsan kimse türksin diye sana ırkçılık yapmaz.

2- gözlemlerime göre köln-münih ve berlin.

dresden e git türk azdır yeşildir tarihidir VW nin glaserne manufaktur u oradadır.ama gece hayatı anlayışı istanbul a göre sönük kalır. diğer şehirlerde de türk diskosu ile alman eğlence yerleri çok farklı oluyor zaten.
bunun dışında otomativin olduğu her yerde türk çoktur.
bıkmışlık yaşlı kesimde, gençlerde pek yok artık kabullenmiş durumdalar ki türkler var ve gitmeyecekler.çogunun okul arkadaşı yahut sevgilisi olmuş türk alışmışlar.
fest için münih diyorlar ama hiç gitmedim bira sevmem ki.
leipzig de pek yok türk.

2) (bkz: http://en.wikipedia.org/wiki/Turks_in_Germany#Population_distribution)

hangi konuda?

bazen bir looserlık sezilmiyor değil ama ben o kadar looser olduğunu düşünmüyorum.

eğer öyle bir gözlemin varsa, sebebi şu olabilir: loser'ın ruh hali depresedir. dolayısıyla psikomotor aktivitesi azalmıştır. yani daha hareketsiz hale gelmiştir. bu nedenle evde daha çok zaman geçirir. ayrıca parasızlık da evde daha çok zaman geçirmek için bir sebeptir. (belki de asıl sebeptir). evde en iyi zaman geçirtecek şeylerden biri de bilgisayardır. üstelik duyuruda dert dinleyecek, yeri geldiğinde can yoldaşlığı edecek, sır paylaşacak, çözüm ve çıkış yolları önerecek ve bütün bunları karşılık beklemeden ve candan yapacak bir kitle 7/24 hazır ve nazır beklemektedir. laf sokacak ve alay edecek bir kesim de vardır ama onlar azınlıktadır.

dikkat et, sözlükte ve duyuruda kedisever sayısı da köpeksever sayısından fazla gibi durmaktadır. (sadece bi gözlem. bi sayı yok elimde). bunun sebebi de eve bağlılık, hareketsizlik olabilir. (köpeği gezdirmek zorundasındır, çıkarsın, yürürsün açılırsın, dışarıda zaman geçirirsin ama kedi kucağındayken, duyuruya takılabilirsin gibi).

tam olarak böyle olmasa da , duyuru çözümsüz işlerin çözümü yardımcısı gibi algılanıyor olabilir.

bu nedenledir ki , loser adam gelip yazıyor , yardıma ihtiyacı olan gelip yazıyor.
bu sebeple böyle bir konsept algısı oluşmuş olabilir sizde.

derdi olmayan , sorusu olmayan adam gelip yazmıyor doğal olarak sanki.

duyuru'nun yardım hattı olarak kullanılmasıyla ilintili. sıkıntısı olan, çözüm arayan geliyor buraya. her sıkıntısı olanı da looser olarak görürsen %70 iyimser bir yüzde bile olur. hayatta her insanın sıkıntısı olabileceğini ve bunun looser'lıkla alakası olmadığını kabul etmelisin.

"loser" yerine başka bir türkçe kelime bulamadınız herhalde ? hayır, türkçeyi koruyalım lan türküm ben fln demiyorum, kalkıp "loser" dedikten sonra buradakilerin %70'ine laf etmek biraz komik olmuş.