7pf2p bi 10 sene önce filan gitmiştim ama epey de beğenmiştim. hatta yakınlarda tekrar gideyim diye düşünmüştüm. tribute için yurt dışına gitmeye pek gerek yok bence. 7pf2p kovalayıp ona git.

Ben de geçen sene mi ne gittim 7pf2p konserine hiçbir beklentim olmadan.

Gayet iyi çalıyorlar mutlu ettiler beni ve kardeşimi. Onun doğum günü için gitmiştik.

7pf2p konseri bulursan git. nefsini çok rahat köreltir.

izmire gelmiyorlar bayadır. gelsinler diye bekliyorum ben de :)

normal yoldan zor. taraftar grupları veya derneklerden bir tanıdık bulup onlara isim vererek olabilir ama deplasman bileti az olduğu için orada da herkes önce kendini düşünüyor. karaborsada ederinin en en en az 2-3 katı para isterler ve dolandırılma ihtimali var.

gs tarafı için deplasman biletleri genelde gsyiad ya da ultraslan üzerinden satılıyor. tanıdık vs yoksa bulmak oldukça zor. bulursan da özellikle ultraslan 1 liralık bileti 10 ilarya falan satıyor.

www.metallica.com
şuradan istediğiniz tarihin altındaki "buy tickets" linkiyle ilerlerseniz en güvenlisi olur.

Ticketmaster

Sıcakla aranız nasil bilmiyorum ama bu havada kibrisa gitsem kendimi daglik bir yere atardim. Ben olsam kendimi dogu karadeniz daglarina atardim. Yalniz direk ucus yok. Antalya ve Mersin’e direk uçuş var Antalya’daki daglar da olur.

Mecidiye tabii ki. Az yürüyün

gökçetepe

E-Devlet sistemi. Kapalı alanda sigara yasağı. Kamuda ve üniversitede giyim serbestisi. Hastanelerde ilaç kuyruğunun bitmesi.

Yani en son mutlu eden bir sey duymayalı 15 sene oldu. Mutsuz edenleri saysam 20-30 dk yazmam gerekir.

Mevcut hükmet ve taifesinde hazzetmem.kendim de sigara kullanıyor olmama rağmen yaptıkları kapalı alanda sigara yasağına katılıyorum. Ben sigara içiyorum diye içmeyen herkes bundan zehirlenmek, kötü kokmak zorunda değil. Bence iyi yaptıkları tek şey.
Yukarıda arkadaşın dediği gibi Devlet politikaları, maliye politikaları, tarım politikaları, adalet... vb kısmına girersem üzüntüden çatlarım.

En mutlu eden degil tek mutlu eden

-sigara yasagi ( sokaga da gelmesi lazim hatta, reise güveniyorun.)
- posetleri parali yapmak

Kapalı alanda sigara yasağı ile ilgili bir şey söyleyeyim. Eşzamanlı olarak bütün dünyada devreye sokulmuş bir aktiviyedir. Yani o an Türkiye'de A,B,C den tut Z 'ye kadar hangi parti iktidarda olursa olsun farketmeyecekti ki, icraatdaki zayıflama mevcut iradeye maledilebilir.

Gelişmiş devletler e devlet'e geçmiyorlarsa bir bildikleri mi var?
www.youtube.com

Bir de akıllı telefon ve interneti icat ettiler yazmayacaksak şu kuyruklar bitti konusuna girmeyelim bence. (Kuyruktan kasıt, emekli maaş kuyruğu, hastane kuyruğu, eczane kuyruğu vs olabilir)

Bu konuda sadece burada değil, soylenegelen neredeyse her şey zaten üstlendikleri makamların getirisi olarak yapmaları şart olan şeyler. Sürü değil toplumsak, "mutlu" ifadesini zaten görevi gereği yaptıkları şeyler için değil ayrıca yaptıkları şeyler için kullanmamız lazım diye düşünüyorum.

bana göre hiç , verdikleri tüm zararlar olası doğrularının hepsini fazlasıyla götürüyor çünkü.

Çevremdeki Atatürkçü insanlarda şunu gözlemledim: Cumhuriyetle, demokrasiyle, laiklikle, Atatürk'le barışık olmayan kişi ya da kurumlar ağızlarıyla kuş tutsalar umurlarında değil; kendi çıkarlarına olsa bile umurlarında değil.

Kardeşim Atatürkçü falan değilim. Ama siyasal islamcılardan gelen hiç bir şeyi istemem kalsın. Ancak sağlık sistemi ve ekonomik yeniliklerde iyiydiler. Ama bu kadar nepotizme iyi bir şey kalmadı.

@santimanta

Cumhuriyetle, demokrasiyle, laiklikle barışık olmayan kişi ağzıyla nasıl bir kuş tutabilir mesela anlatır misin bir?

Valla niyeti bu kadar net anlatan bir sitem daha önce görmemiştim :)

2018 senesinde çıkan Bedelli Askerlik;

Hayatımda önemli bir kırılma anı (yol ayrımını) oluşturuyor.

Sadece sigara konusundaki yaptırımlar.

sigara. okul kitaplarini ucretsiz yapmasi. sokak kopeklerini de bitirirse komple cok iyi olur.

su sigara yasaklari aslinda esnetildi bayagi aslinda. yani ilk ciktigi gibi uygulamaya geri donse, hatta duraklarda, istasyonlarda, garlar, bina onlerinde de yasaklansa super olur.

Dizi ölüme, ölülere, hayatın başka türlü nasıl yaşanabileceğine ileri derecede kafayı taktığı için ben rahatsız olmamış, absurd bulmamıştım.

Ara ara gelip gidiyor o yüzden devam edince anlayacaksın. Bi yerde bizi ölümün acı gerçeğiyle yüzleştirmek istiyor senarist haliyle empati yayıp kahrolmamız isteniyor

bu diziyi bir takım olaylar silsilesi olarak izlememelisin. hayata ve ölüme dair, dünyanın ne kadar geçici olduğunu, kavga ve hırslarımızın ne kadar gereksiz olduğunu anlatan bir dizi. daha eşine benzerine rastlamadım. o açıdan izlesrseniz daha rahat edersiniz.

İşin raconu önceden konuşmak dediğin gibi çıkarsa alıcı öder farklı bişey çıkarsa satıcı öder şeklinde anlaşılmalı

çamurluk plastik parçadır. plastikte boya olması değer düşürmez. kaportadaki boya önemli.

Çamurluk metal aksamdır ya tampon plastik geçer çamurluk yandan darbe almış demektir önemli olan boyutu derinliği
Basit sürtme mi boya sebebi yoksa göçük işlemi sonrası düzeltme boyası mı? Her türlü değer kaybı olur bence.

pardon ben plastik kısım gibi düşünmüştüm. nası bi kaza o önemli. sürtmeyse çok önemli değil de macun vs kullanıldııysa kötü.

alıcı ödemeli. sonuçtu arabanın bir şeyi var mı yok mu diye merak eden alıcı.

Soylenenden farklı çıkarsa satıcı öder, önceden anlaşmak önemli

Satıcı siz iseniz bir uyarıda bulunayım, bu son senelerde fiyat kırmak için yapılan bir dolandırıcılık yöntemi.
Alıcının belirlediği ekspertize götürüyorsunuz sözde bir kaç yerde boya çıkıyor, fiyatta indirim yapıp satıyorsunuz, ya da en kötü ekspertiz firması parayı sizden almış oluyor.
1 kuruş bile vermeyin eminseniz.

Söylediği gibi çıkarsa alıcı öder. Söylenenden farklı çıkarsa satıcı öder.

aslında basit değil mi?

satıcı bir taahhütte bulunuyor size 'aracımda boya yok' diye. ve götürdüğünüzde boyalı olduğu ortaya çıkıyor.

siz, satıcının sözü üzerine aracı almaya niyetleniyorsunuz ama 'bilerek ya da bilmeyerek' yaptığı hatadan dolayı ticaretiniz bozuluyor. boş yere zamanınızı ve emeğinizi harcıyorsunuz. (baştan boyalı olduğunu söylese gitmeyecektiniz muhtemelen almaya)
satan kişi tüm masrafları ödemeli, bir de karşı taraftan özür dilemeli.

Satıcı "şöyle şöyle olursa masraflar benden" gibi bir taahhütte bulunmuyorsa alıcı öder.

pejo 308 t-roc corolla cross skoda kamiq

%10 ÖTV'li bir elektrikli alırdım.

tesla model y

sıfır olmayacaksa mercedes c180 2016-2017 model w205 kasa bakardım.

Yeni Tesla Juniper. Tam da ucu ucuna denk gelmiş. Bu fiyata daha iyisi yok eğer sıfır diyorsanız.

skoda fabia monte carlo veya kia xceed

2022-2023 Honda HRV hibrit

Şarj sıkıntısı yoksa Ioniq5

Gusto belirteçidir, alınır.

Motorunu performansını sürüş konforunu bilmiyorum ama tasarımı qashqai-egea cross arası

Tasarım olarak alfa romeolar eskisi gibi sofistike durmuyor

Güzel bir araç ancak yedek parça ve servis konuları hem uzun sürüyor hem de pahalı diye biliyorum. Alfa hastasına özel bir marka, piyasa aracı değil. Yine de tercih edecekseniz 2-3 garantisi olsun.

Şirket arabasıydı eski şirketimde, pek sevilmiyordu

sanki soru da tam tersi olması gerekiyor gibi.
anlaşılan uykuyu açamamış sigara.

Ben bir şey alacağım zaman önce kredi kartlarımın kampanyalarına bakarım. Örneğin şu ara Enpara'nın kitapyurdu kampanyası var. 400 liraya 100 lira veriyor.
Sonra da kitabı en ucuz kim satıyor diye Google'a sorarım.

Tavsiye ederim.

Dr kitapyurdu idefix gibi hükümet yanlısı yerlerden yapma. Amazonda ucuz.

e-kitap olarak okuyorum, kütüphanemde olsun istiyorsam satın alıyorum.

Ben düzenli alış veriş yapamıyorum.
Okumadımadıklarım da çok var.
PDFler de var .
Bu arada ilgilenen olursa can yayınları belli kitaplar için 100tl ye indirmiş fiyatları. Yarın son gün sanırım.

ne okuyorsun?

edebiyat icin tr'Ye gidince nadirkitap'tan bir yazarin birkac kitaplarini aliyorum. onlari okuyorum zamana yayarak.

Hepsiburada.com veya Amazon'daki indirimlerden alıyorum, Can Yayınları da indirim yapıyor sık sık ama buralar hep daha avantajlı.

Eskiden topluca almak için fuar bekliyorduk, artık fuarlarda doğru düzgün indirim yapan yayınevi kalmadığı için Amazon +1

Amazon ve Hb dışında bir yerden kitap bakmıyorum. Hem uygun oluyor hem hızlı

Amazon +1

Bazen E-kitaptan okuyorum.

daima nadirkitap com'dan alıyorum. eski basım kitapları daha çok seviyorum.

etrafınızda macbook varsa yapıyor. resmi açtığınızda üzerindeki yazıyı direkt seçip copy paste yapabiliyorsunuz. gayet de başarılı.

özellikle sayfa sayısı çoksa ocr yazılımlarına göz atabilirsiniz. (abby finereader, simpleocr gibi)

Gazap üzümleri bunun en iyi örneği.

Merhaba

Özellikle 1929 ekonomik krizini değil ama genel anlamıyla yatırımcı psikolojini anlatan, davranışsal finansa eğilen bir kitap önerebilirim. İçinde 1929 döneminden örneklere de yer veriyor ancak tümüyle o döneme odaklanmıyor, kesinlikle tavsiye ederim. Ben geçenlerde kitabı bitirdim (ki okuması da oldukça kolay) şimdi elimde kalem ile satırbaşlarının üzerinden geçerek tekrar göz atacağım.

Paranın Psikolojisi - Morgan HOUSEL

"Gazap Üzümleri", evet.
Bir de "Fareler ve İnsanlar".

Bunu bir ara ben de araştırmıştım. En çok önerilen 2 kitap:
Hard Times: An Oral History of the Great Depression
The Worst Hard Time: The Untold Story of Those Who Survived the Great American Dust Bowl

Fareler ve insanlar - işçi sınıfının hayatta kalma mücadelesini anlatan etkileyici bir hikaye

Dokunulmazlar (1987)

pratik olarak kelime aralarında ve satır başlarında Boşluk yerine TAB tuşuna basıp kelimeleri hizalamayı deneyin

siz allahın sevgili kulu, bu karda kışta kıyamette size ve sevdiklerinize zeval gelmesin. basit bir tab tuşu ama bilmem kaç saatimi kurtardı. işiniz hep böyle rast gide!

Elbette sağlanır

Hocam Samsungu tavsiye ederim metin tanıma+kalemle direkt Google çeviri özelliği var.

biraz pahali olsa da olur diyorsan remarkable var. e-ink(kindle'da da olan) teknolojisiyle. tabi sadece duz deftere not almak icin, gruplamasi - bulut entegrasyonu falan baya iyi.

dayni teknolojide daha uygun fiyatlilar da var.

Microsoft Surface ... bütçenize uygun modeli seçin, hepsi olur.

Hepsinde kalem, not vs mükemmeldir.

Aile hekiminize neden gitmiyorsunuz ki? Ben hemen gidip sürücü belgesi için diye giriş yapıp muayene olup çıkmıştım. Raporda da göz gibi kapsamı daraltıcı bir ibare yoktu, direkt sürücü olabilir temalı bir rapordu.

En iyisi özel hastane. Aile hekimleri de rapor veriyor; ama gerekli görürse hastaneye sevk eder veya özelden rapor alma seçeneği sunar. İki yöntem de kolay; ama kılı kırk yaran bir aile hekimine denk gelirseniz hastaneye başvurmak durumunda kalabilirsiniz. En iyisi direkt özel hastaneye gitmek.

aile hekimine gittim ve o devlet hastanesine sevk yapabileceğini söyledi. kendileri veremiyormuş rapor.

özelde daha hızlı hallolur diye düşünmüştüm.

aile hekimleri veriyor. gerek görürse göz ya da başka bir şey için sevk ister. onun dışında aile hekimleri verebiliyor.

gözlük varsa aile hekimi veremiyor. özel hastanenin de dediği doğru. onlardan aldığınız rapor yeterli.

1 ay önce ben aile hekiminden aldım. E-Devletten form dolduruyorsunuz aile hekimi de uzaktan harfleri okutup raporu veriyor.

aile hekiminden aldım. öncesinde e-devletten bi onay formu doldurdum. Aile hekimine gittim. Sadece sorduğu soru gözlük kullanıyor musun oldu. Gözlüğüm var ama kullanmıyorum dedim. Onayladı o kadar. Bir çıktı vs olmadan sistemden gördü nüfus yeniledim. Sadece fotoğrafla gittim. Bu arada eskiyi bulamamıştım. Kaybettiğimi söyledim ona da sorun çıkartmadılar ne zaman kaybettin dedi. Bilmiyorum dedim. Bi tarih at kafadan dedi 1 Haziran olsun dedim :)

Ekim ayında aldım.

o zaman aile hekiminden aile hekimine değişiyor. çünkü ben de geçen hafta gittim ve biz veremiyoruz artık dedi.

Var.

200.000 lira faizsiz kredi deyip peşin fiyatında %5 indirimi arkasına ilave ediyorlar.

Türkçesi 200.000 lirayı, arabanın toplam fiyatının %5 i kadar faizle iteliyoruz demek oluyor.

%5 i örnek olarak yazdım ama bu detayı atlamamak, iyi araştırmak lazım.

youtu.be
Stand up yapıyor

Millet easy money olarak gördü ve özel üniversiteler de millete diplomaları dağıttı. Tıpkı psikoloji ve hukuk gibi bitik bir alan. Eşit ağırlıkta psikoloji ve hukuk neyse sayısalda da diyetisyenlik ve fizyoterapistlik aynıdır.

büyük hastanelerden birinde ik arkadasım söyledi çok fazla mezun var inanılmaz cv geliyor diye kuzenıme o yuzden yazdırtmadı. sonradan gördüm etrafımda çok iş arayan.

benım yakınımda öyle bi genç olsa anında onu başka şeye yönlendirirm. bambaşka bir sektöre aciken girip pişmeleri lazım, hızlı hareket eden kazanır. meslekte ısrar eden büyük ihtimal senelerini çöpe atar.

Yanlış hatırlamıyorsam fizyoterapistler dil konuşma terapisti olabiliyor yüksek lisansla. O konuda daha fazla açık olabilir, oraya yönelinebilir. Pilates, zumba, fitness, yoga vs eğitim sertifikası alınıp oradan yürünebilir. Spor masajı gibi alanlarda özel kurslar falan alınıp bu alanda parmakla gösterilen kişi olmaya çalışılabilir ama bunun için network de önemli tabii. Yani birileri bu işten iyi ekmek yemeye devam eder ama çok büyük kısmı asgari ücretten hallice çalışır.

Bu tarz yanlış planlama sonucu kontenjan/ihtiyaç dengesi ayarlanamayan mesleklerde kendini öne çıkaracak bi şey bulamazsan başarılı olamıyorsun. 80 milyon olarak hepimiz düzenli fizik tedavi alıyor, ayda bir masaj yaptırıyor olsak yine bu kadar fizyoterapi mezununa yeterli gelmeyebilir. Aynısı psikoloji için de geçerli ama onlar en azından özel sektörde falan çalışabiliyorlar yine reklamcılıkta falan

Fizyoterapist yüksek lisansla dil konuşma terapisti olamaz. Bu bilgi yanlış.

Zumba sertifikasıyla da ancak instagram insanı falan olunur :D

@wd40

Eski kız arkadaşım odyoloji ve konuşma bozuklukları yüksek lisansı yapıyordu, kendisi dilbilim mezunuydu, bölümdekiler arasında fizyoterapist de vardı diye hatırlıyorum. Psikolog da vardı. Mezun olanlar da odyolog ya da dkt'ci olabiliyordu.

Zumba sertifikası aldıktan sonra da ne yapacağı kendine kalmış kurs falan açsın işte onu da ben mi diyim :d

Türkiye'de her 5 senede bir meslek patlıyor. Herkes çocuğunu o yapıyor. Sonra o meslek doluyor ve çocuklar aç kalıyor.

Ben lisedeyken bu hukuktu.
Sonra iş güvenliği ve fizik tedavi.
Sonra yazılım.
Bir dönem inşaat vardı böyle.

Türkiye zaten çalışmak için dandik bir ülke. Fizik tedaviciler ile beraber yüzlerce rezil sartlarda çalışan meslekler var.

fizyo, masaj terapisti, osteopath, kayropraktik terapi, cart curt bunlar birinci dunya ulkesi meslekleri, dandik ucuncu dunya ulkesi meslekleri degil.

iyi para donen ulkelerde bu ekip deli gibi para yapiyor, ben gittigim masajcinin saati $160, nakit. Hatunda pos makinasi bile yok, 5m2 dukkan, disarda sira var.

ucuncu dunya ulkelerine herkes 9-10 saat mesai yapiyor, adamin zaten eve donmesi 2 saat duruyor, ustune bir de maaslar dandik. masaja, fizyoterapiye ne zaman gidecek, gitse parasini nasil verecek?

Cezaevine idare memur olarak girdi hepsi. Belli eğitimden sonra 2. Müdür daha sonra 1. Müdür olacaklar. 5 senedebir rotasyon var.

Çiviyi pense ile tutup çakmakla ısıtsan biraz..

metal olmayan çivi ben görmedim ama çiviyi ısıtmak bir çözüm olabilir. ya da bir tornavidayı ısıtabilirsiniz. ya da havya varsa havya ile deneyebilirsiniz.

Selanik'ten bir yetimin gelip çürümeye yüz tutmuş bir hanedanlığı silip geçtikten sonra onca zorluğun imkansızlığın içinde içerideki ve dışarıdaki düşmanlara rağmen sıfırdan pırıl pırıl bir ülke yarattığı için duygulanıp ağlıyoruz işte çok da sorgulamanın gereği yok Murat Bardakçı saçma sapan bir insan.

kaleci +1 ve bu adamın her kararının ne kadar doğru olduğunu, nelerle savaştığını 100 yıl sonra bize 4k izleten bir diktatöre maruz kalıyor oluşumuz bunun sebebi. 2000lerin ortalarında daha kurbağanın kıçı yanmaya başlamamışken ağlayan eden yoktu.

Bardakçıya ziyadesi ile katılıyorum.
Bazı şeyleri abarttığımızı düşünüyorum halk olarak. Sen bize gülmeyi öğrettin diye her yeri donatan bir Bursa bb görüyorum son zamanlarda sosyal medyada. Ne alaka abi? E her iyi şeyi Atatürk e bağlarsak ağlarız.

Suanki yönetim ve yaşananlar yüzünden değerini daha iyi anladığımız icin

"Ulus" dediğimiz şey inşa edilen bir şeydir. Hamurunda da vatan, bayrak, marş, ortak bir tarih, çeşitli kahramanlıklar, efsaneler vb. vardır. Türkiye Cumhuriyeti için bu hamurun mayası da Atatürk. Bu noktada Atatürk bir kişi olmaktan çıkıp bir kavram haline geliyor.

1- diğer ülkelerde her yıl uğruna ağlanan bir lider var mı?
Çok anlamlı bir soru değil; farklı ülkelerin kuruluş hikayeleri farklı şekilleniyor, haliyle bu ülkelerin varlıklarını üzerine şekillendirdikleri kavramlar da değişik. Yani Napolyon Fransa için neyse, Atatürk Türkiye için odur diyebiliyor muyuz, ya da Fransız aydınlanması Türk aydınlanmasıyla aynı mı gelişmiştir ki "Ama Fransızlar Napolyon'a ağlamıyor" diye çıkarım yapalım?

2- bu kadar duygusal olmak kültürel bir mevzu mu?
Bu halkın genetiğinde taşıdığı duygusallıkla alakalı bir şey değil bence. Yukarda da bahsettiğim gibi her ulusun özünü teşkil eden çeşitli şeyler vardır ve o ulusu oluşturan bireyler, hele de kişisel ya da bir ulus olarak zor geçen dönemlerde bu öze daha sıkı sarılırlar. Haliyle de ona karşı hassas davranmaları normaldir.

3- bu duygusallık çocukluktan beri öğretilen bir şey mi?
Ulus inşası önemli ölçüde okullarda olur. Adı üstünde "milli" eğitim sistemi. Bizim eğitim sistemimiz de belli dönemlerde Atatürk'ü yoğun bir şekilde kullanmıştır ve bu siyasi bir tercihtir. Her tercih gibi fayda ve zararları olur. En büyük zararı tabi ki o kişi, kavram ya da nesnenin anlamının kayması, statüsünün değişmesi vardır. Bu süreç neticesinde de o şey kimi zaman arkasına sığınıp istediğiniz şeyi yapabileceğiniz bir zırh, kimi zaman da birilerine yöneltip onları elimine edebileceğiniz bir silah olur.

4- bu duygusallık rasyonel mi?
Kendi içinde rasyonel; Türkiye Cumhuriyeti özelinde insanların Atatürk'e yoğun bir sevgi duyması hem ülkenin tarihi, hem Atatürk'ün kişiliği ve yaptıkları, hem de ülkenin mevcut durumu düşünüldüğünde mantıklı. Atatürk hikayelerle, efsanelerle, bir tane kahramanlığın abartılmasıyla "Atatürk" haline gelen bir kişi değil ya da daha kabaca "Müritleri tarafından uçurulan bir şeyh" değil. Gerçekten de bir çok açıdan istisnai becerileri olan büyük bir lider.

5- örneğin kerbela olayını anma törenlerinde de her sene insanlar ağlıyor. ikisi arasında bir fark var mı?
İkisi arasında çok büyük bir paralellik görmüyorum

1. Yaptıklarının ve yapmak istediklerinin değerinin anlaşılamalışının hüznü,
2. Duygusal olmamız,
3. Başımızdakilerin (doğal olarak toplum ortalamamızın) cumhuriyeti murdar etme merakı ve az buçuk bilinçlilerin bu duruma karşı çaresiz hissetmesi

kenbdimizi paralayalım yerlere vuralım, zincirle dövelim demiyorum ama; taşlanmadan, recm edilmeden rahatça hayatını yaşadığı halde, döndürülmek istendiğimiz ortaçağ karanlığından rahatsız OLMAYANLAR Atatürk'e duygulanmaktan daha garip bence

Murat Bardakçı gibi egolarının esiri olmuş ilgi budalası bir saray yanaşmasının yaptığı manipülasyonlar yine hedefi bulmuş gibi gözüküyor.

Bardakçı'nın Napolyon gibi emperyalist ve tek derdi imparator olmak olan biriyle, bir milletin sadece var olma değil bir benlik sahibi olma mücadelesinin önderini kıyaslaması bilgisizliğinden ya da analiz fukaralığından kaynaklanmıyor. Yanaşmalığını yaptığı siyasi gücün hoşuna gidecek zurna nağmelerini öttürüyor her zaman olduğu gibi. Depremde millet enkaz altında can çekişirken "bugün deprem bölgesinde koordinasyon sorunu falan kalmadı, hepsi çözüldü" derken de, ipini koparıp gelen afganları güzellerken de, haması kuvayi milliyeye benzetirken de aynı zurnayı çalıyordu kendisi.

Kendisi her devrin adamından başka bir şey değildir. Hadi onun ajandası farklı, peki napolyon ve atatürk kıyasının saçmalığının farkına varamayan tüm bu insanlara ne demeli?

dandik bir tv dizisine bile ağlanıyor. tamamen yaşanmış gerçek olayların akıllara gelip duygulanılması kadar doğal bir şey yok. Bununla problemi olanın muhtemelen "tamamen yaşanmış gerçek" olaylarla problemi vardır, sonuçtan memnun olmadığı için anlamayabilir.

Bence duygusallık konusu tartışılırken örneğin diyerek Atatürk gösterilmemeli. Başka bir benzeri bence dünyada yok çünkü. Başka bir kişi için böyle ağlamıyor ki. En yakınindakiler tarafından bile yeterince anlaşılamamış fikren hep yalnız kalmış bir adam. O kadar kısa zamanda ülkede yapılan devrimler, zamanın ilerisindeki bir bakış açısı. Bulunmaz bir adam ve aslında çok genç yaşta bir ölüm. Her zaman bir doyamamislik hissi var. Bir yirmi yıl daha var olsaydı toplumsal olarak nerelere varirdik düşüncesi mevcut. Milletin babası gibi. Her zorlukta bir öksüzlük hissi var. Şimdi hayatta olsaydı keşke duygusu var.Bu halkına sevgiden başka ne olabilir ki millete tüm hayatını adamış . Sevildiğini bildiği için halk tarafından Ona hep bir özlem var. Hangi devlet adamı böyle özleniyor ki. Duygusallık konusu ele alınırken bu ornek üzerinden konusulmamali. Hiç aynı değil...

1-bilmiyorum ve beni ilgilendirmiyor olmak zorunda da degil.
2-hayir, insani bir mevzu
3-hayir
4-evet
5-var

bardakçı saçmalamış. napolyon ve atatürk alakasız
tek ortak noktaları napolyon bazı devrimleri yapmış. o kadar
napolyon konsül olduktan sonra imparator oldu, atatürk olmadı.
napolyon sürekli savaştı, atatürk yurtta barış dünyada barış dedi
napolyon yayılmacıydı. atatürk değildi.
napolyon ülkeyi kurmadı. atatürk kurdu.

bir yerde de washington ile kıyaslıyor. o da alakasız. washington komutandı. ülkeyi kuranlar ise kurucu babalardı.
atatürk ise hem komutan hem kurucudur. cumhuriyeti yapayalnız kurdu. bu büyük inkılap onsuz olmazdı.

duygulanma işini abartanlar var evet. ama atatürk yukarıdaki isimlerle kıyaslanamaz.
ayrıca son yıllarda atatürkün önemini daha çok anladık. duygulanmamız bu yüzden

Daha çok karşı tarafın anlatısının boşluklarını vurgulayarak bir komplo olduğunu ileri sürüyorlar. Ya da hareketleri içindeki bir klik yapının yaptığı ve genele mal edilerek cadı avı yapıldığı mağduriyeti.

alt kullanılan kesim olanlardan habersiz. gene de en kuvvetli cemaat bunlar. kesinlikle davalarından vazgeçmeyen grup. kendilerini çok iyi gizliyorlar ve psikolojileri çok kuvvetli. sana davayı satmış gibi gösterip davalarından hiç vazgeçmiyorlar. pozisyonları da yer altına gizlenmek nasıl cumhuriyet tarihinde gizlenip saklanıp işlerini yürüttülerse şimdi de aynı pozisyondalar.

Bahçeli'yi apo söyleminde destekleyen mhp'liler varken gayet normal bir durum bence.
Ayrıca 15 temmuz konusu çok muallak.

Fiziksel

Fiziksel>altın fon>altins>banka

Fiziki > S1 > fon

son günlerde İar platform'a da yükseliyorum ama daha emin olamadım.

Bazen sertifikanın fiyatı piyasanın altına düşüyor, o sırada rastlarsam sertifika alıyorum. Onun dışında sırf acil durum önlemi olarak tuttuğum az bir fiziki altınım var ama onları birikim amaçlı tutmadığım için sayılmaz sanırım.

Fiziki altın yerine sertifika tercih etmemin en büyük nedeni pazar alışverişi sevmemem. Ben öyle fiyat tarayayım, şuraya buraya sorayım işlerine giremiyorum. Bozdurması falan da bir dert. Bir de esnaf tarafından kazıklanmaya çok müsait bir yapıdayım üzerinize afiyet. O yüzden sertifika.

Altın yatırımı yapmanın mantığı olmasa da fiziki.

Fiziki ya da banka

kağıt kalem çok severim. pc veya tablet ile not alsam bile geri dönüp bakmadığı fark ettim. deftere yazmak hem eğlenceli hem de defterden dönüp çalışma alışkanlığım var.

Ben akıllı telefonumun not defteri bölümünü kullanıyorum.

elle yazı yazmaktan nefret ettiğim için tablet de çok işimi görmüyor yine kalemle yazı yazılıyor ve daha konforsuz kağıt kaleme göre. Ben telefonuma ya da pc'ye alıyorum notlarımı. Klavye ile yazı yazmaya bayılıyorum ama ben, 10 sayfa yazı dikte edeceksin deseler gıkım çıkmaz. Sen kalem kullanmayı seviyorsan tavsiyem tablet olur çünkü kalemle yazı yazmayı seven biri için tabletin sağladığı imkanlar apayrı

onenote kullaniyorum not almak icin.Deftere not almayi sevmiyorum cunku geriye donup notlarimi bulmak zor oluyor.Onenote'da folder yapisini guzel olusturursaniz bayagi kullanisli

old school olmak iyidir

hizliresim.com

Yerine göre. Bilgisayar başında ise bilgisayar, değilse telefona not alıyorum. Zaten sırf ona özenip S24Ultra aldım. Kalemle yazıyorum. Deftere not almak 3. seçenek

yeni cikan ipad pro dan aldim kalem vs sikir sikir. ama not alma deneyim kotu diyebilirim belki paperlike tarzi ekran filmleriyle iyidir ama bir kac kere denedim biraktim normal deftere aliyorum

9ultra var karşımda. O kadar denedim bir not defterinin yeri değil. Bizden sonraki nesiller alışkanlığı edeceltir.

gümrükten çekmek için başka bir yolunuz yok

Malesef velkam to new Türkiye. Çözüm yok.

Gümrükle işi olan, tanıdığınız bir firma varsa onlardan rica edin.

Biz de yüksek tutarlı bir ürün getirmiştik. Tanıdık bir firma bulup, onların müşavirinden rica ettik. Onlar hallettiler sağ olsunlar.


.

30 kg ve 1500 euro'yu aşmıyorsa mikro ithalat kapsamında ürünü alabilirsiniz

Siparişiniz ilaç kapsamındaysa 1500 euro, sair eşya için 30 euro limitiniz var artık maalesef.

mikro ithalatı çözerseniz ben de bilgilenmek isterim ben çözemedim.

maalesef ürünü aliexpress'ten aldıysanız geçmiş olsun. geri de gitmeyecek ve iade de alamayacaksınız.

empa'nın akademik destekli geliştirme kartları oluyor. yerli bir alternatif bakabilirsiniz.

benim acil olmayan durumlarda izlediğim yol, türkiye dışında bir yere sipariş edip gidip gelme durumum olursa yanımda getirmek.

şu anda laptopun pili, havyanın yedek ucu, jtag debugger vs böyle şeyleri biriktiriyorum.

Hobi gibi bişey. Bence güzel.

Bunu ben de merak ediyorum. Seksenler dizisi hadi yine anlamlı bir dizi. Sıkı bir fanı izleyip doldurmuştur. Akasya Durağı'nın bile vikipedi sayfası ayrıntılarla dolu. tr.wikipedia.org

Benzer mantikla discogs'ta ve diskotek.info'da hakkinda bilgi olmayan elimdeki plaklarin sarkilarini, bestecilerini, soz yazarlarini sisteme giriyorum. Muhtemelen ilgili sanatcinin bile unuttugu albumlerdir ama bi nevi muzecilik iste. Ulkemizde zaten arsivcilik bok gibi, en azindan o sanatcinin albumu de tarihte yerini alsin, bir sekilde silinip gitmesin diye.

Ben birçoğunu madde ile doğrudan ilişkili kişilerin girdiğini düşünüyorum: sanatçının kendisi, yönetmenin asistanı, senarist ya da yapımcı vs. Bir ihtimal de fan kulübü falan giriyor. Onu da kullanılan dilden anlıyorum, adam kendi ile ilgili maddeyi romantik bir dille yazmış mesela, "kurak ovalardan gelip çocukluk hayali olan falan filan..."

bazen ajanslar bazen de fanlar.

aynı oranda değişmediğini fark etmişsinizdir zaten fiyatlara baktığınızda. misal 1 yılda gram altın %54.2 değişmişken 1 gr 22 ayart altın %54 olarak değişmiş EDİT: pardon 56

tabi kuyumcu kuyumcu da değişir fiyatlar

Bankalar 22 değil 24 üzerinden hesaplıyor. Direkt bankanın sana gram altın sattığı fiyatı baz alsaydınız daha mantıklıydı bence ama 22 üzerinden verip 22 üzerinden aldıysan fark varsa bile diyebilecek bişeyin yok bence.

Telefona onedrive uygulaması kurup gerekirse farklı mail ile üye olmayı bi dener misin? Ben hala 1tb alan ve office365 için 15.99tl ödüyorum. Direkt sitesinden onedrive'a 1tb paket alsam 159 lira falan galiba.

Ben 2012lerden beri varolan hesabımı bu şekilde 1tb a upgrade etmiştim hala öyle gidiyor.

Eğer olmuyorsa, para olarak en ucuzu Google. Ama ben onedrive'ın klasör sistemini, locker olayını falan seviyorum.

Google one iyidir. 2 TB yillik 500 tl.

Artik foto ve videolar cok yer kapliyor. Uzun vadeli dusunmek daha mantikli cunku bir sistemden diger sisteme tasinmak iskence.

2 tb'lik paketi 5 kisi ortak da kullanabiliyorsunuz. Aile bireyleriyle danaya girer gibi girebilirsiniz.

the doors - end
youtu.be

altın gün. örnek atayım iki tane. mevcuttaki parçaları dediğin şekilde coverlıyorlar.
www.youtube.com

www.youtube.com

grup ismi türkçe ama üyeleri yabancı, hollanda kökenli. solist hariç.

Helena Paparizou - My Number One
www.youtube.com

Muse - United States of Eurasia (1:33'ten sonra giren kısım direkt doğu melodisi bence)
www.youtube.com

Tunuslu Myrath grubu vardır, tam oryantal metal ahah.
youtu.be
youtu.be -> bu bana İsmail YK metal gibi geliyor :D

Bu arada müzikal bilgi olarak sanıyorum batılı major/minör gamlarından çıkıp phyrigian, lydian vb. gamlara geçince doğulu tınıyor. Ki bunların hep Anadolu topraklarında üretilmiş şeyler olması beni hep büyülemiştir.

Murder King'in "Eyvah" parçasının solosu da böyle ve çok iyi bence:
youtu.be

daha aklıma gelirse editlerim.

Glass Beams diye bir grup var. Sanırım yeni çıktı. Avustralya'dan. Çok iyi şarkıları var. Zaten 6-7 şarkıları var toplamda

Desert Rose
open.spotify.com

the tea party grubuna bakabilirsiniz.

Şu amcayı sevebilirsin.

Didula'dır adı. Rus tur kendisi.

www.youtube.com

Dhafer Youssef var
www.youtube.com

Myrath ve Desert Rose yazılmış, ben de Mısırlı El dor awal öneeyim. Oryantal&Jazz&enstrümental karışımı. Mesela Sohba:
youtu.be

Transglobal Underground- Sky Giant:
youtu.be

Alaa Wardi var mesela harika cover'lar yapıyor. Adam synthesizer mübarek. Mesela Amr Diab'in Osad Einy'si: youtu.be

Pentagram- Şeytan bunun neresinde:
youtu.be

Sonra mesela Viza diye Amerikalı rock grubu var çok severim. Maktub adlı albümleri komple doğu batı karışımı beni benden alıyor: On the camel's back mesela:
youtu.be

glass beams - mahal
www.youtube.com

jungle by night - stormvogel
www.youtube.com

King Gizzard & The Lizard Wizard - Sleep Drifter
youtu.be

FAUN feat. Fatma Turgut - Umay
www.youtube.com

Sertab Erener - Here i am

massive attack - inertia creeps

teknoda cok var araya oryantal giriyor. oceanvs orientalis- lamma bada yatathanna olabilir. bu ara ali termos a sarmistim nard, ghajar bakabilirsiniz
Rust-ya habibi(cok batili sayilmaz sanki ya)
khidja-drums of taksim
islandman sumeru veya dimitro(en sevdigim, indianvaaari), marakesh
ko shin moon-antelias
björk, omar souleyman- crystalline
cem yildiz-teslim
smek-yuma xd

music.youtube.com

Marka-model ne? Bazı markalarda online registration var. Oradan register edersen orijinaldir. Ya da alıp başka saatciye gotur. Saatin içinde onemli olan mekanizma. Mekanizma nedir? Spec'leri tutuyorsa orijinaldir.

saat marka modeli fossil fs4656. saatçinin yapacağı inceleme durumunda ürün garanti kapsamı dışında kalmayacak mı?

Hocam bu senelerdir piyasada olan, yaygın bir saat. Bir de bu saatin çakmasını yapmakla uğraşacaklarını şahsen ben zannetmiyorum. Quartz, mineral cam bir fosil için internette gördüğüm 7.500 lira civarı fiyat zaten çok. Sen ederine almışsın. Bir hafta takip et, saat bariz geri kalmıyor ya da ileri kaçmıyorsa kullanmaya devam et rahat rahat.

tam olarak nasıl yapılıyor bilmiyorum ama kız arkadaşım istanbula yakın bir şehirde türk telekomda çalışan birine bir miktar para verip başka daireden kablo çektirtti. birkaç ay oldu bunu yapalı, sorunsuz kullanıyor. ayrı olarak da interneti var, kablo çektirttiği daireye bağlı değil yani. böyle bi alternatif araştırılabilir belki.

nein. (git: 1573621)

Olmuyor. Farkı isteniyor.

yazıları görselden silin. Word içinde kendiniz yeniden ekleyin.

Cinderella Man filmi de buhran döneminde bir aileyi anlatıyordu yanlış hatırlamıyorsam.

it's a wonderful life (1946)
public enemies (2009)

1- Örneklerle kolay ekonomi - Eğilmez, Mahfi (temel)
2- Zengin baba yoksul baba - Kiyosaki, Robert T.
3- Kazanmayı öğren : Yeni başlayanlar için yatırım ve işletme rehberi - Lynch, Peter S.
4- Akıllı yatırımcı : bir pratik öneriler kitabı - Graham, Benjamin
5- Atomik alışkanlıklar : kötü alışkanlıklardan kurtulup iyi alışkanlıklar edinmek için kolay ve etkisi kanıtlanmış bir yöntem - Clear, James.
6- Borsada Rastgele Seyir: Başarılı Yatırımlar İçin Denenmiş Stratejiler - Burton G. Malkiel
7- Babil’in En Zengin Adamı - George S. Clason

www.amazon.ca

borsada tek basına - peter lynch

vergi cezası çıkacak sana. e devlette de gözükmüyor ne yazık ki. vergi dairene gidip sorgulatırsan iyi olur. benimde aynı işlem 2017 senesinde olmuş, farkında bile değildim. 6 ay önce eve evrak geldi. 12.000 TL ceza. faizi vs derken uzlaşma komisyonuna gittim. 6000'e düşürttüm cezayı, şirket ile konuştum şirkete ödettim.

eğer unutmayıp, atlamayıp 2024 yılının mart ayında 2023 için ücret gelir beyanı verip ödemesini de yaparsanız ceza falan çıkmaz. kümülatif gelir vergisini de bildirmenize gerek olmaz, her iş yeri sıfırdan başlar, siz de aldığınız ücretleri usulüne uygun beyan edersiniz.

zaten olması gereken de budur. kümülatif matrah falan bildirilmez. o beyan meyan işin içine girmesin, aynı matrahtan devam edilsin de aynı hesaba denk gelsin diye uydurulmuş bir kolaylık.

olması gereken her işyerinde sıfırdan başlar, her işyerini de kendiniz beyan edersiniz.

bu linkte yazanın aynısını demişim işte, neresi yanlış? linkte de gördüğüm kadarıyla "kümülatif matrah ikinci işyerine verilir" falan yazmıyor. çünkü kanunda öyle bir şey yok.

anlamayanlar için tekrar yazayım. birden fazla işverenden ücret alıyorsanız, normali, bu işin kanunda da yazanı, şu yukarıdaki linkte de yazanı şudur ki, mart'ta ücret geliri elde ettim diye beyanname verirsiniz, vergisini ödersiniz. ceza falan da gelmez.

sevgili çalışanlar bundan anlamaz, yapmaz veya yapamaz, yapmasına da gerek olmasın diye götlerinden "kümülatif vergi matrahını bir sonraki işyerine vermek" diye bir şey uydurdular. böyle yapınca sonuçta sizden çıkıp devlete ödenen vergi aynı olmuş oluyor. beyanname vermesen de devlet aynı vergiyi almış olduğu için senin beyanname vermemiş olmana ses etmiyor. ha belki de ediyor bilmiyorum, eskiden ses etmezdi. şimdi buna ceza kesiyor olabilir, siz de yok ben ikinci işyerine kümülatif vermiştim de onun üzerinden hesaplandı zaten diye dilekçeler itirazlar uğraşıp sildiriyor olabilirsiniz. onu bilmem. neticede kümülatifi verip oradan devam etmek diye bir şey uydurmadır, yoktur.

her işyeri sıfırdan başlatıp kendi kümülatifini tutup vergiyi sizden ona göre kesip verecek, siz de beyannamenizi buna göre düzgün verecekseniz ceza falan gelmez. kanunda yazanı da budur. kümülatifi alıp sonraki işyerine vermek diye bir şey kanunda yoktur.

ben de diyom ki yukarıda da aynısını yazdım. kümülatifle falan uğraşmayıp beyanınızı verecekseniz kümülatifi dert etmeyin. her işyeri sıfırdan başlasın, siz de beyannamenizi verin.

şuan ceza gelecek birşey yok. Ayrıca ön not siz yarım aydan bahsediyorsunuz da öncelikle sizi sıfırdan başlatıp başlatmadıklarını öğrenin. Zira Kümülatifinizi zaten sıfırdan başlatmış olabilirler. (Eski işyerimde, benden hem kendileri istemişti sonra da sıfırdan başlatmışlardı.) yalnız tekrar yazayım iki durumda da şuan için bir ceza yok.

Ayrıca @kibritsuyu'na ek:

321 seri no.lu GVGT ile yapılan değişiklik ile 311 seri no.lu GVGT’nin “Özel sektör işyerlerinde birden fazla işverenin yanında çalışanların durumu” başlıklı 21. maddesinin beşinci fıkrasının ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere, “Hizmet erbabının talep etmesi ve işverenlerin de kabul etmesi kaydıyla, yıl içerisinde aynı anda birden fazla işverenden alınan ücret gelirleri de kümülatif matrah dikkate alınarak tevkifata tabi tutulabilir.” düzenlemesi yapılmıştır.

vergiport.com

www.resmigazete.gov.tr

Yani siz bildirirseniz ve işvereniniz kabul ederse eski iş yerinizdeki mevcut matrahınızla devam edebilirsiniz. Kısacası artık götten uydurma değil. Talep edin ve böyle olmasını sağlamaya çalışın ki, takip eden yılda farkı siz ödemek durumunda kalmayın. Muhasebe ve İnsan Kaynakları siz bastırmazsanız işleri karışacağı için istemez, bu yüzden biraz uğraşmanız gerekir. Zaten bir kere bu ek vergiyi ödemek zorunda kalınca, bir daha ki iş geçişlerinde, matrah taşımayı en baştan soruyor olacaksınız.

Şimdi olacakları tecrübe edindiğim kadarı ile açıklayayım.
Yıl sonuna kadar birinci veya ikinci işinizden aldığınız brüt toplam 150 bin lirayı (Rakamı sonra tekrar kontrol edin)
1- Aşmıyorsa : 2024 Mart ayında beyan vermeniz gerekmiyor.
2- Aşıyorsa: 2024 Mart ayında beyan vermeniz gerekir.

Beyan verilmesi durumunda.
A- İkinci işiniz Kümülatif matrahınızı devam ettirdiyse:
Yine beyanname vermeniz gerekecek ama küçük bir vergi farkı çıkacaktır ya da çıkmayacaktır. Kümülatif matrah vergi dilimizinizi belirlemek için kullanıldığından yarım ay geriden başlatmaları çok büyük bir fark yaratmayacaktır. (Bu yüzden de ceza almazsınız.)

B- sıfır matrah ile başlandıysa: aradaki vergi dilimlerinden doğan vergi farkı için beyanname ile ödeme yapmanız gerekecektir. Bu beyanda yıl içerisindeki eğitim ödemeleri vs. düşülebilmektedir. Buna da dikkat edin.

Sonuç olarak 2024 Mart ayında beyanname verip vergi ödemeniz gerekebilir. Ama bu bir ceza değildir ve şuan ortaya çıkmamıştır. Eğer beyan vermeniz gerekip Mart 2024'te vermezseniz, o zaman artı olarak ceza söz konusu olabilecektir.

yeninesiltupcu'e ek yapayım.

ikinci işveren için beyan verdiğiniz takdirde özel okul gibi beyan edeceğiniz gider varsa bir miktar alacaklı çıkabilirsiniz, o yüzden beyanname verirken dikkatli olun.

"her birinden" almanın hiç bir getirisi olmaz. Seçtiğiniz 3-5 belki 10 adet hisse almak mantıklı olabilir.

Alırken ve satarken boşuna komisyon (Eğer ödüyorsanız), gereksiz geniş portfolyo dağılımı. Neden direkt sepet şeklinde bu hisselere yatırım yapan fonlardan birini almıyorsunuz onun yerine?

alırken ve satarken ödenen komisyon ortalaması binde 2 kadar, göz ardı edilebilir meblağ.

Bist100 çok büyük bir havuz. Hepsinden almak da kabaca rulet masasındaki bütün sayılara para koymak gibi. En fazla 8 10 şirket seçip bunlara yatırım yapmak en mantiklisi. Ama sizin için bence yukarıda da belirtildiği gibi fon almak daha makul görünüyor. Ayrıca kullandığınız bankanın yatırım bülteni olur. Örnek portföy ödetir düzenli olarak. Oradan da seçebilirsiniz.

Senin için gözümü kapatıp BIST100'de bir kağıda parmak bastım. HURGZ çıktı.

!0 yıl önce bugün bir hissenin fiyatı 0,38 Dolarmış
Bugün bir hissenin fiyatı 0,14 Dolar.

Yani Dolar bazında hisse başına 0,24 Dolar, yani %63 zarardasın.

Dolar dediğin için Dolar bazında baktım. Başka kağıt ismi verirsen onlara da bakabilirim.

Sözün özü, 'Hisse al-Tut, Trade yapma diyenler niye böyle der bilmiyorum. Türkiye'de hisse alıp tutmak çok mantıklı bir yatırım şekli değil bence.

Tabi Trade yapmak için de bilmek lazım. O ayrı.

Ayrıca fon öneren arkadaşların, bunu neye istinaden yaptıklarını bilmiyorum ama Tefas'ın sayfasına girip Fonları getirilerine bakarsak şemsiye fonlar hariç diğerlerinin getirilerinin ortalamasının çöpe yakın olduğunu görürüz. Şemsiye fonlarını da alabilmek için NİTELİKLİ yatırımcı olmak gerekiyor :)

Ben aracı kurum bültenlerinin esinlenme için uygun olacağını ama yeterli olamayacağını düşünüyorum. Düşünsenize, bülteni hazırlayan hep başaran biri olsa niye bülten hazırlamakla vakit kaybetsin ki?

Bir de 100 endeks 10 senede ne yapmış diye bakayım dedim.
10 sene önce bu tarihte 358 dolarmış
Bugün 221 dolar.
100 endeks ortalamasında da kayıp büyük.

@orient blue' nun dediği gibi kazandıran fonlar da, kazandıran hisseler de olmuş. Ama müneccim değiliz ve ortalamalar iç açıcı değil.

Not: Gördüğün gibi bir tavsiye yok. Sadece rakamları koydum ortaya.

Belli başlı popüler dergilerin tamamı işinizi görür: Mesela Wired, New Yorker (Bunda görece uzun içerikler olur), Atlantic, Time, Reader's Digest... Bu arada bunların websiteleri genelde her ay belli sayıda içeriğe erişmenize izin veriyor ancak Calibre e-kitap uygulamasından hemen her yabancı derginin güncel makalelerini e-pub formatında indirebilirsiniz.

kimse bilemez bir şey yok deriz sabah köprüyü askerler basar da bence tamamen yersiz.
7 haziranla bugünün alakası yok.
bugün sokakta değil yapacaklarını mahkeme salonlarında falan yapıyorlar.

Valla ben yersiz bulmuyorum. Uzun süreden beridir bu ülkede pek güvende hissetmiyorum kendimi.

hiç bir tehlike hissetmiyorum açıkçası. korka korka yaşanmaz. bugün almanya’da trende bir bıçaklama saldırısında iki kişi öldü. trde bir senedir teröre kurban giden insan sayısından fazlası abd’nin bir eyaletindeki okul saldırılarında ölüyor. olumsuz olaylara çok odaklanıyorsanız sosyal medyayı azaltıp psikoloğa gitmenizi öneririm.

Secim haftasi degil de onumuzdeki aylardan endiseleniyorum ben biraz.

Unutmadik zamaninda secim oncesi neler dondu ankara'da

Artık seçimden bağımsız bir güvensizlik var. Ciddi bir fakirlik var. Bu suçu da tetikliyor. Sınır kavramı yok. Mülteci, iklim ve ekonomik kriz birarada.

İstanbul seçimden bağımsız olarak da güvenli bi yer değil, zorda kalmadıkça gitmem.

Korkunuzu yersiz bulmuyorum. Muhtemelen ben de aynini yapardim. Bu sistemsizlik ve belirsizlik hali yüzünden güven duyamiyoruz.

Korkmayın. Korkunun hiçbir şeye faydası yok. Olması gereken neyse onu yapın. Keyfî ise ertelemek daha uygun tabii ama yine de korkmayın. Korku korkulacak şeyleri çeker. Korkmayı bırakın lütfen.

Artık sokağı geçtim türk internet ortamı bile zeka seviyesi düşük ve agresif bireylerle dolu.

Soruya cevap olarak, şu ortamda İstanbul'a gelmek tam bir zaman ve para israfıdır diyorum.

cok mantikli. ben de ayni tavsiyeyi verirdim.

benim de turkiye'ye donmem lazim bu sene. ama secimlerden sonrasini bekleyecegim. hele secim haftasi hayatta gitmem. manyak miyim?

Seçim haftasında sizin hatırlattığınız şekilde bir vaka beklemiyorum çünkü bundan çıkarı olan yok (o tarih için).

Ama ilk defa TR'ye gelecek birisinin tam da o hafta gelmesini ben de istemezdim. Seçim sonucu ne olursa olsun insanlar gergin olacaklar, sokakta olacaklar. Bazı çatışmalar illa ki yaşanacak. Ben olsam ben de erteletirdim.

20-year-old sifat gibi, ardindan isim gelir.

he is 20 years old.
20-year-old boy is working in a factory.

"20-year-old man", 70'lik dayı, 20'lik delikanlı gibi bir anlam katıyor.

20 years old = 20 yaşında
20-year-old = 20 yaşındaki

evet, tire şart.

sifat arkasindan isim geliyorsa tire (hypen) aliyor.
an out-of-date hairstyle
that hairstyle is out of date

Su haznesinde ayrıca bir küçük rezistans oluyordu bu tiplerin.

O rezistans bozulmuş olabilir, fişi çıkmış/kopmuş olabilir, o rezistansa güç veren düğme/anahtar bozulmuş olabilir.

Buharlı kısım için anahtarı ona göre çevirdiniz/açtınız di mi?

minor ve major olan düzeltmeler vardır, minor için maks 1 ay ek zaman verilir bu aralıkta gerekli düzenlemeler yapılıp tez hocana ve jüriye sunulur. Tezin eğer jürin tarfından ilk seferde imzalandıysa ki genelde böyle olur, tez hocana final halini verip bir süre sonra son imzayı da alarak mezun olabilirsin. major düzeltmeler varsa eksik bölüm vs veya komple yanlış bir durum bunu tez hocanla konuşup senden ne gibi bir aksiyon beklediklerini öğrenmen gerekiyor. her iki durumda da gerekli düzenlemeleri yapıp mezun olabilirsin. Tezindeki her yeri düzenleyebilrsin, ama bence sadece sorunlu olan yerleri düzeltsen jüri için daha kolay olur.

Metin düzenleme tarzı şeyler illa verilir zaten, onlar resmi olarak düzeltme diye geçmez. Tezi savunursun, geçer, ama derler ki işte "şu cümle biraz sakat olmuş, bunu böyle yap", "kaynakçanda falanca yayını göremedim, şu konuda yazdığında onu mutlaka site etmen gerekir, tekrar bak", "çok fazla geniş zaman kullanmışsın onları düzelt" vs. vs. Sen de savunma tutanağını enstitüye verdikten sonra en son Tez Merkezi'ne ve üniversite sistemine girecek olan kopyayı o şekilde bir düzenler, jüriden o düzeltmeleri isteyen hocalara da bir gösterir öyle teslim edersin. Bu durumda canın ne isterse onu ekle çıkar yapmak etik olmaz, sonradan jüriden biri elindeki kopyayla YÖK kopyasını karşılaştırıp da görürse sıkıntı olur.

Bilimsel eksikliğe dayalı düzeltmedeyse savunma tutanağına "düzeltme" diye yazılır, belli bir süre verilir, o süre içinde istenen ekleme ve çıkarmaları yapar tekrar savunmaya girersin. O zaman ikinci kez görüşülür ve olmuş mu olmamış mı bakılır. O durumda zaten tekrar savunma süreci işleyeceği için başka ekleme-çıkarmalar da yapabilirsin.

ümit mahallesi
çayyolu mahallesi
prof. dr. ahmet taner kışlalı mahallesi

bu üç mahalleye bakabilirsin.

+

bahçelievler semti de iyidir.

Kafanızda şunu şunu yaparım diyerek planlama yapabiliyorsanız devam edin.

Literatür okuması tamamsa 2 ayda yazılır

Kelime sınırı alt limit olarak yoksa 25-30 sayfa yaz geç. Çoğu Avrupa ülkesinde yüksek lisans tezi 3 ayda yazılıyor. Bu sürede nitelikli bir iş yapamazsın ama zaten senden beklenen de bu değil.

@garylineker

Deneysel bir şey ise 3 ayda nasıl yazılsın deney yapmadan ?

@ceketimi alip cikcam

Konu, yöntem vb ona göre seçilmiş olması lazım. 3 ayda yazılıyor diye ben kişisel görüş belirtmiyorum. Süre bu kadar. Top 20'deki okullarda üstelik. Sütçü İmam'da minimum 3 sene getirip götürürler mesela

Yüksek lisans tezinin abartıldığını düşünüyorum. Çok ekstrem deney vs yoksa her türlü hallolur.

Simülasyon yap bilgisayarda oluyorsa