Bahsi geçen erişim problemi Ekşi Duyuru'ya ise hiç bir problem yok. Gayet erişiyoruz.

yok yok, direk sözlüğe..

edit: garip bi şiler olmuş demek ki. fırsattan istifade teşekkürler=)

O da gayet erişilebilir durumda.

erisiliyor.

sozluğe erişimde bir sorun şu an için yok. Youtube ve Facebook'a var :) Ayrıca sozlukte ultrasurf aratılınca halâ kilitleniyor :/

Youtube ,facebook ,ekşi sözlük , ekşi duyuru ,
Hepsine rahatlıkla erişebiliyorum. Yer: Güney Amerika

Texas Lubbock dan giremiyorum sozluge, ktunnel den girince oluyor

hicbir sekilde sozluge giris yapamiyorum. yukarida da belirtildigi gibi sadece ktunnel araciligi ile son guncellenmis sayfayi gorebiliyorum. sanirim bir problem soz konusu.
bu arada bolge: connecticut

edit: bu sabah itibari ile tekrar erisim saglanmistir. ilginc bir tecrubeydi...

Amerikan Telekom engelliyodur. Sansürcü ipneler

türkiyeden giriliyorsa her ülkeden rahatlıkla girilir.

vallahi washington dc'den erişilebiliyor :)

(bkz: leeroy)

basit bir kramp da olabilir, ciddi bir şey de olabilir. dahiliyeye giderseniz sizi yönlendirirler, muhtemelen ilk olarak ultrasonla başlar

karaciğerinizin ağrıdığını nasıl düşünüyorsunuz :) bence basit bir kas ağrısı bile olabilir.

kas gevşetici vs almayı denediniz mi? ailenizde kronik karaciğer rahatsızlığı veya hepatit benzeri hastalığı olan var mı?

dahiliye veya enfeksiyon bölümüne gidip, karaciğer enzimlerinize bir baktırın isterseniz.

o bölgede karaciğer olduğu için karaciğer ağrısı olarak şey ettirdik. alkol aldıktan sonra ağrının artması da karaciğer yönündeki şüphelerini arttırmış.

kas gevşetici almayı denemedi, ailede yok kronik karaciğer rahatsızlığı. hepatit konusunda emin olamadık..

ilk yapılacak sey kandan alt ast değerlerine falan bakmaktır. obezite, alkol tüketimi, sağlıksız beslenme, ileri derece şeker hastalığı falan buna neden olabilir.. ultrason ve kan testi ile net sonuc elde edebilirsiniz..

aman diyeyim karaciğer ciddi bir şey, taklaya gelme.

ama karaciğer ağrısı ilk defa duydum, ağrımaz benim bildiğim. benim mesela karaciğerimde sorun avrdı, ve hiç bir belirti dahi görmemiştim, rutin çekap yaptırırkene karaciğer enzimlerimin 3 katı fazla salgılandığını duydum.

düzgün bir rejim ve alkolü bir süreliğine bırakman suretiyle her şey noramle dönebilir.

en sağlıklısı doktora gitmek tabi. o yapılması gerekenleri söylecektir.

alkol kullanımı yüksekse dediğim gibi enzimlere baktırmakta fayda var. Ek olarak bence safra kesesi konusunuda gündeminize alın.

safra kesenizde taş olmasın ? Bu taş safra duvarlarına yapışmış olmasın ? tabii bunların cevabını anck bir hekim verebilir.

bu tür ağrılarda hiç bir zaman gerekli tetkikler yapılmadan kesin olarak "ne ağrısı" olduğu söylenemiyor.

aha da böbrekler gitti, denirken böbrek olan yere vuran başka bir yerin ağrısı çıkabiliyor falan. tüm batın ultrason, genel kan değerleri ve idrar testi gayet gerekli. hem bi' doktor ziyareti olmuş olur.

kc ağrısı sırta omzun altına vurur.buradan ahkam kesmek yanlış olur ama kas ağrısı,mide yanması,ağrısı,özafagus problemelri de olabilir.psikolojik de olabilir.doktora görünmeke fayda var

bana daha çok epigastrik ağrı tarifliyorsun gibi geldi. safra kesesinde bi sıkıntı olsaydı daha yan taraflarını gösterirdin sanki. tabi ağrı nasıl bir ağrı? zonklayıcı tarzda mı yoksa sürekli bir ağrı mı? hareketle ve soluk alıp vermenle değişiyor mu ağrının karakteri? yatarak mı ağrın artıyor yoksa ayaktayken mi? ağrı soluk alıp vermeni de etkiliyor mu? midende yanma da var mı? ağzında acı bir sus hiç geliyor mu? kullandığın bir ilaç var mı?

karbonat adı altında satılan şey budur. annelerimizin hamur kabartmak için kullandığı...
tr.wikipedia.org

arı böcek sokmalarında iyi gelir.

karbonatlı su ile gargara yapabilirsin? ya da karbonat basabilirsin?

bende de oluyor onla yaşamayı öğrendim ben : ((

ben aspirin basarım üstüne.. iyi gelir.

walla ağzını çöplüğe çevirdik adamın ama ben de kuru kahve basmak iyi gelir diye duymuştum.

Aft'a falan da iyi geliomuş

birader aspirin mi basılır onun üstüne :D tuzlu suyla gargara yap. sigara içiyorsun sanırım ya da pek kendine bakmıyorsun vitamin almıyorsun sanırım. çünkü vitaminsizlik (çoğunlukla sigara içenler vitaminlerini heba ettikleri için) başlıca ağız'da kendini belli eder. vitaminsiz kalırsan ağzında kolayca yaralar oluşmaya başlar, hatta kızarmış etmek yemene bile gerek kalmadan soyulmalar veya bir noktada böle beyaz bir delik şeklinde boşluklar oluşmaya başlar. ha bu değilse problem.

kızarmış ekmek konusunda biraz daha dikkatli ol :) hem keskin hem de sıcak olduğundan default olarak dokusu göreceli olarak daha ince olan ağızlarda tabi ki yara yapma ihtimali daha yüksek. tuzlu suyla gargara aynı elxa'nın dediği gibi hemen geçirir.

direkt karbonat basın. yakmaz etmez.

denemedim ama kudret narı iyi gelebilir. birazdan deneyeceğim aslında ben de ağzımdaki yara için (sakız çiğnerken yanağımı ısırdım)

öğün başı yediğin yemek miktarını ve öğünler arası süreni artırmış olabilir misin?

yemek miktarında bir değişiklik olduğunu sanmıyorum da öğünler arası süre hakkında kesin bir şey diyemeyeceğim. düzenli yemek alışkanlığım pek yok..

ülser olabilir. Ülser tanısında da yemek mideyi rahatlatır, ancak bir süre sonra tekrar ağrı başlar. Miden ağrıdığında süt içmeyi denesene, eğer yine ağrıda azalma oluyorsa ülser olmuş olma ihtimalin var. Başka şikayatlerin var mı şişkinlik gibi, mide bulantısı gibi falan?

şu an kullandığım laptopu oradan aldım. (siteden değil eski dükkanından)
anakartı yandı değiştirdiler. sonra yine yandı bu sefer toptan yeni alet verdiler ki eskisini epey zamandır kullanıyordum.

stoklarında olmayan ürünleri var gösteriyorlar. istanbul bilişimden farkı kalmıyor bu durumda. yoğun çemkirmelerimle ilgisi var mı bilmiyorum ama baktığım notebooku sonunda "stok sorgulayınız"a çevirmişler. yakınınızda varsa önce mağazasına gidip sorun.

bir de eklemek lazım; sattığı ürünü tanıma konusunda çalışanları beni şaşırtmıştı. ayrıca müşteri hizmetlerinin -en azından burada- iyi olduğunu duymuştum.

güvenli mod gelmedi aklıma hiç=) deneyeceğim birazdan..

yavaşlayan keşke ie 8 olsa, tabii bunun için önce ie 8 kullanmam gerek=) bilgisayar yavaşladı. sanki ram 2 gb değil de 512 mb filan gibi..

edit: güvenli mod'da windows update açılmıyor:/

ie'yi kaldırsanız?
bu arada; aynı güncelleştirmeyi benim bilgisayar da yaptı ama herhangi bir yavaşlama söz konusu değil.belki sorun başka bir şeyden kaynaklanıyordur.

otomatik mi manuel mi ip yapılandırması?

msconfig-->başlangıca baktınız mı? orda da trojan benzeri bir şey olmasın.

manuel ip yapılandırması..

kanserli bezeler acımaz.
büyük ihtimalle kanallarda iltihap olmuştur. ya da yağ bezesidir. her ihtimale karşı gerekli kan testlerini (prolaktin gibi mesela) ve ultrasonografiyi yaptırınız. iltihap ise antibiyotikle geçer. haftayadan önce gidin büyümesin. geçmiş olsun
kokama :) (korkma yani)

ps: ayın hallerinden de bir hesap edin derim ayrıca ;)

ben bu tip bir enfeksiyon geçirdim ve tırsılacak gibiydi cidden. beyaz kan hücreleri (he bravo ingiliz seni) yani akyuvarların sayısı tavan yapmıştı ve iki haftalık antibiyotikle zor geçmişti. o yüzden çok da rahat davranmayın pliz :)

ya tırsıcak bir şey yok. beze olur ve acır da. sen gene de bir baktır ultrason falan. ama yağ bezesidir, ufakken bende de vardı, hatta acırıd ama artık hiç acı yok. varlığını da sen bu duyuruyu yazana kadar unutmuştum.

daha önce böyle bir şey yaşadım. memedeki bezeyi fark ettiğin andan itibaren büyük ihtimalle elin hep oradadır. dolayısıyla sürekli ellediğin için minicik olan beze daha da irileşmiştir.
şimdi ne yazarsak yazalım burada kesin bir cevap veremeyeceğiz. çok büyük ihtimalle benimki gibi bir durum. kanser değilsin ama sen yine de bir doktora git geciktirmeden :)


not: eğer yaşın gençse zaten kanser olma ihtimalin çooooooooooooooooooooooooooook zayıf.

Erkek arkadaşımın koltuk altında çıktı (hatta oraya dokununca yüzük parmağı istemsiz bir şekilde hareket ediyordu), dün doktora gitti. Doktor kesin bir şey söylemedi ama stress ten kaynaklı olabileceği yönünde konuşmuş, birkaç ilaç vermiş. Bence sen de bir doktora görün en yakın zamanda :)

yine bir arkadas ekolunden ornek verirsem, boyle yag bezesini elleye ovalaya patlatmisti. kucucuk bir operasyon yerine kocaman bir operasyon gecirmek durumunda kaldi. onun icin doktora git o halleder.

ha @kediebesi'nin dedigi gibi, kanserli beze acimaz. iltihapli acir. bir de kanserli (allah korusun tabe) dokunun uzerine ve cevresine denk gelen deride de degisim olur, farkli gorunur, boyle kabuk baglamis tahris olmus gibi.....

aslında bana mantıklı geldi bu değişiklik, sonuç itibari ile 10 entry ile ölçülmek istenen tanım yapıp yapamadığımız, imla kurallarına uyup uymadığımız v.b ancak bu gg hadisesinde olay bambaşka bir durumu içeriyor, ve bu durumdan çaylak edilene tekrar 10 entry girdirmek mantıksız diyerek sözlerim noktalarım.

bana uluslararası bir sempozyumda hissini yaşatan bu cevabı yazmaman fırsat verdiği için dambili öperim, ssgyi yalarım.

www.langtolang.com adresinde 47 dil kendileri arasında çevriliyor. Yardımcı olabilir.

1) friendly дружелюбный
2) sevimli, *cana yakın kimse прелесть
3) reliable надёжный; достоверный
4) lively живой; бодрый
gezmeyi tozmayı seveni bulamadım :))

outgoing - уходящий

Edit: İngilizce - Rusça - outgoing
прил. уходящий, отбывающий, уезжающий, отзывчивый, исходящий, общительный, дружелюбный

Bence sen bi outgoing in anlamını öğren önce urban den filan ;) Ayrıca "странник" daha çok turist, seyyah anlamlarında kullanılıyor istediği anlamı tam olarak karşılamıyormuş...

уходящий gitmek demek, gezmek degil.

rusca'da gezmek tozmak manasina gelen bi странник var, o da sadece mahalleyi gezmek degil, dunyayi gezmek demek, wanderer gibi.

дружественный
хорошенький
надежный
оживленный
гуляющий gezmek için gulyat' fiili kullanılır sonuncu için gulyayuşiy uygun olur yani :)

açıkçası söylediklerin karar vermek için yeterli değil. boşanmanın nasıl gerçekleştiği önemli. boşanırken anne nafaka talep etmediyse ve çocuğa kendisinin kendisinin bakacağını beyan ettiyse ve hakim buna ikna oldu ise maddi olarak babadan bir şey beklenmemeli sanırım. ama her ne olursa olsun babanın çocuğu üzerindeki sorumluluğu bitmez. ama çocuk 18 yaşından büyükse biraz azalabilir... spesifik konular bunlar, duruma göre değişebilir...

edit: vermek zorunda olduğu nafaka demişsin. eğer mahkeme tarafından verilmesine karar verilen bir nafaka var ise anne ve çocuğun birlikte mahkemeye verip yasal faizi ile alabilmesi lazım.

hukuki olarak baba 18den sonra çocuğa bi şey vermek zorunda olmamalı..18e kadar annenin nafakasına çocuk eklenir ama 18den sonra babayı bağlamaz..
annenin nafakası ise evlenene kadar devam eder..
hukukçu değilim ama bizimkiler baya süredir ayrı, biraz biliyorum.

şöyleymiş durum:

"nafaka annem bilerek sanırım istememiş bişey 20 milyondu sanırım. sonra birikmiş olanları 18 e kadar oluyo sanıırm almıştı. ama 100 milyon gibi bişeydi galiba.."

asıl sorusu: soyadının babasının soyadı olduğu için ona bakmakla yükümlü olan kişinin babası olduğu anlamına mı geliyor?

18'ini geçen ve bir özrü olmayan kişiye bakma zorunluluğu mu var? Hiç sanmıyorum.

Zaten yeni yapsanız da listede o kalmaya devam edecek ama yedeklemek isterseniz size Print Screen, Ctrl + V, Crop formülünü önerebilirim...

Prt Scr alın, paint dosyasına yapıştırın, sonra avatarınızı kesin... çok kaliteli olmasa da yedeği olmuş olur...

www.mess.be adresinde vardi böyle tuullar.

Fox olduğuna göre heralde "So You Think You Can Dance"dır.

1 ay balkonda beklet. özellikle kışın istediğin sonucu alırsın.

suda da bekletebilirsin ama bu yöntem işe yarar mı bilmiyorum, gayet uydurdum.

korozyona uğraması lâzım. hızlandırmak için; once suya daldırın, sonra ocak alevine tutun. tersini yapmayın, şoklama olmasın. kırılır mırılır. kendi soğusun tekrar ıslayıp aleve tutun. matlaşma olur. (pense filân kullanın bu arada :) )

nemli bezle silip bekletin sonra tekrarlayin bunu, muhtemelen kararmaya baslar.

kükürtlü su iyi gelebilir. simsiyah olabilir.(en azından gümüş siyah oluyor)

Kimyasal yöntemler işe yaramaz ise :

Çok girintili çıkıntılı değilse 1000 grit üstü zımpara kağıdı ile üzerinden birkaç kez geçilebilir. Bir avuç taş toprak ile birlikte ağzı sıkı bir kaba konulduktan sonra çamaşır makinasına atılabilir.

çok sıradan bence kupaya fotoğraf baskısı. bana öyle bir hediye gelse bir köşede durur, hçbir işime yaramaz.
karanfil caddesinde gur ozalit yapiyor bildigim kadariyla. mesrutiyette de hsbc'nin oldugu apartmanda bir fotografci yapiyor.

bi hafta sonra dogum gunum var, hediye olarak baskili kupa gelirse hayal kirikligina ugrarim:P

en olmadi, hani sicak su doldurulunca resim ortaya cikan kupalar var ya, ondan olsun bari. kupa normal duruyorken normal bi fotograf olsun, sicak su dolunca da gulumseyen bi fotograf. bu sekilde belki bu hic yaratici olmayan hediye biraz cazip bi hale gelebilir:)

edit: kayra benden once davranmis

devamlı çay kahve içen birisi olarak eğer kupa güzel ve kaliteliyse hoşuma gider. tabi baskı da anlamlı olmalı

dawson's creek (2000lerde de devam etti)

(bkz: boston public)

hollyoaks (95 ten beri)

skins
the secret life of an american teenager

iğrenerek söylüyorum gossip girl

(bkz: as if)

(bkz: 90210)
(bkz: one three hill) bunlar büyüdü gerçi

life as we know it
the inbetweeners > devam ediyor
coupling > uk versiyonu
undeclared
skins ( ilk iki sezonu süperdir)

sanırım en iyi, en hızlı yöntem kitap okumak bol bol. özellikle daha önce okumadığın, okumayı denemediğin türden yazarlara veya konulara yönel ki bir işe yarasın. bir de mantıken usta, dile damgasını vurmuş yazarları okumanın da işe yarıyor olması lazım...

Evde yalnızken kendi kendine konuş, bol bol farklı kelimeler kullanarak. Kafanda senaryolar yaz, ona göre oyna. Yabancı dil öğrenmeye çalışanlar konuşmalarını geliştirmek için yapıyorlar ve çok işe yarıyor. Neden kendi dilinde de yapamayasın ki bunu?

Yeni yeni kelimeler öğrenmek için online scrabble da oynayabilirsin mesela. Oyunus.com'dan scrabble hastası birsürü arkadaşım var. Onlarla oyun oynarken yazdıkları kelimeler karşısında afallıyorum, Türk Dili ve Edebiyatı öğrencisi olmama rağmen. Dağarcıkları öyle genişlemiş ki anlatamam. Ama işte sadece kelimeleri bilmek veya onları yazmakla da olmaz. Konuşma diline de geçirmen lazım. Yazma deyince aklıma geldi. Günlük yazabilirsin. Geldim, yaptım, ettim'li cümlelerle değil tabi. Ne bileyim, bir bloga yazar gibi özene bezene.

Misal (bak "örneğin" yerine "misal" kullandım mesela)... "hayalgücünü aşan şeyler" yerine arasıra da "tahayyül sınırlarını zorlayan" falan de mesela. Bu gibi kelimeleri sadece yaşlılar kullanmaz ki! Değişiklik olsun işte. :)

farklı kültürlerden insanlarla uzun diyaloglara gir ve bunu internetten yapma :)

yabancı diliniz varsa eğer, tercüme yapmak çoook faydalı olacaktır; tabi bi elinizde sözlükle. "tam karşılığı vereyim", "akışı/melodiyi bozmayayım" derken siz farkında olmadan anlamını bilip kullanmadığınız pek çok kelime tedavüle dönüş yapar.

yoktur.
süzme yoğurt vardır sadece...

düdüt: süt ailesinden demek istemiştim ben "sadece" derkene elbette.
yoksa adı haydari değil süzme yoğurt olurdu zaten :)

yoktur. sadece süzme yoğurtta yoktur nane de vardır. peynir koyan fantastiktir.

kimyon ekleniyor mu peki?

konformasyon olacak sadece ama, annem de "yoğurdun olduğu yerde ne peyniri" dedi, olmasa gerek.

süzme yoğurt ve dereotuyla yapılır benim bildiğim. istenirse sarımsak da konur. en fazla zeytinyağı eklenebilir azcık. kimyon ve peynir konduğunu hiç görmedim. ama peynir nası olur merak ettim valla bi dahaki sefere azcık denemek lazım

gergin ortamlara dayanamayan bir insan olarak hemen espriyle ortamı yumuşatma çabalarına girişiyorum ben, şahsen, kendim.

aynı masada ki adamlar arasında cıktıysa bi şekilde sakinleştiririm yok yan masadan bi şey geldiyse direk dalarım.

taraflardan birini dürtmek tekmelemek yetmezse sarsmak suretiyle susturup kavgayı yalnızken yapmaları konusunda ikna etmeye çalışıyorum ben ..

"lan oglum manyak misiniz, derdiniz ne, ne guzel oturuyoruz surda, su guzel ortami bozuyorsunuz emüniym" diyorum.

2si de aynı anda sustu mu hiçbişey olmamış gibi başka konuya geçmek de bir seçenek

esasında "huzurumu bozmayın, siktirin gidin, başka yerde yiyin birbirinizi!" anlamı taşıyan bitakım tatlı sözler ile müdahale ederim.

@cruor +1

onlardan daha cok sinirlenmiş tribi yapiyorum.sayko moduna geciyorum 'senide sikerim,seni sikerim hepinizi sikerim gibi.neyi paylasamiyorsunuz lan ibneler gibi...onlar 'dur lan all girls dream cok sinirlendi fln derken iki kişi arasında başlayan tartmişma biraz sakınlesio

hıcbır sey yapmıyorum valla. tartısmak guzel bır sey lan! zevkle takıp edıyorum tartısmayı. kafamda hemen bır favorı olusuyor zaten, haklı cıkacak mı deyu ızlıyorum bıraz da. arkadas bulsam bahse bıle gırer para yatırırım hatta.

bazen de yeterınce dıyalektık tartısılmıyorsa ufak ufak mudahele edıp olayı daha dıyalektık hale getırmeye calısıyorum ama ne yapıp edıp tartısmayı uzun ve etkıleyıcı kılmaya bakıyorum.

tartısın yahu, kotu bır sey degıl.

dostum arttirilabilir hafizaya sahip olan en ucuz nokia 3110 (208 lira)

www.hepsiburada.com

link boku yemis

tinyurl.com

abi saniyorum ilk resimdeki r388'i gostermis buyuk sekilde. bu cozumu uygulayabilmen icin telefonu yuksekten dusurmus olman gerek. yani anakartta kirik varsa, icinden gecen yollar da kirilmis demektir. yani adam anakarttaki devrenin semasini vermis sana. o okla gosterdigi yerlerden kablo cekeceksin.

bu arada bence bir de soyle dene emin olmak icin. sim karti tak, telefonu acma ama. simdi iki elinle telefonu bük. yani ust kismi sola dondurmeye calisirken, alt kismi da saga dogru dondurmeye calis. ama yavasca ve sabit streste. bük ama kesik kesik değil. sonra bükülüyken açmaya çalış başkasının yardımıyla. eğer anakartta yol kırığı varsa sen böyle yapınca bi ihtimal temas edebilir.

izmiri pek bilmem ama istanbul'daki kvk'lar iyidir(ve tuzludur). eğer en yetkili kim bilmiyorsan ya kvk yada genpa'nın servisine git derim.

p.s. bi şey olursa tanımam yalnız :)

mesele nedir ona göre cvp vercem ?

mesela şunlardır:

(git: 95817)
(git: 95631)

ben telefonumu genpaya vermiştim oraya bırakırken benle ilgilenen kıza "içindeki bilgilerin kaybolmamasını istiyorum" dediğimde not düşmüştü telefonu geri aldığımde her şeyim duruyordu.

çankaya tarafında bu genpa dediğim yer eski itfayenin sokağında.

her şeyi yap gerekirse telfonunu suya sok yada ne bileyim yoldan gecen dilenciye ver ama KVK ya verme .. yemin ederim tam 44 günde verdiler .. 30 iş günü dolmasına 4 saat kala arandım . NEyse dedim caylaklıgım oldu aynı hatadan 2. kez bozuldu yine KVK ya verdim ama bu sefer Nokiaya iletttim vee tam 4 günde yaptılar .. inanabiliyormusunuz tam 4 gün . Neden ? cunku nokia yı aradım .
Her yerde yazıor : 3 kez aynı hatada geri alınır ücret iadesi diye ama o iş yalan cıktı. 4 kez gitmeme ragmen yine hüsran .. ben hüsranaaa komşuyum kısacası ..

Neyse eger gideceksen KVK ya derim telefon ac Nokia' ya . :D

aslında ne aradağınıza göre ya tam ideal yer ya da sakkın gitmeyin. gece hayatı derseniz var. barlar sokağı keyiflidir. zati baskaca da takılcak yer bulmak zor. efese, şirinceye, prieneye yakın olması da avantaj.

dezavantajları, kusadasının aazına sıçtılar. tam bi hayal krıklığı olmasın sonra, her yer beton ve göt gibi sitelerle çevrili. gündüzleri civar yerlerde gezmezseniz kuşadasında yapacak hiç birşey bulamayabilirsiniz..

selçukta ciğerci seçkinde ciğer yiyiniz.
mümkünse sadece efesi değil, içindeki ayrıca para ödenen yamaç evleri de görünüz.
şirinceyi de ihmal etmeyiniz.

hayırlı gezmeler olsun..

edik: böğürtlen, ahududu, kara dut, çilek gibi bu renk meyvelerden yapılan şaraplar daha bi hoş galba, unutmayınız.

imkan bulursanız milli parkta gezin mutlaka.

şirinceye gidin.
şarabı ilk gördüğünüz yerden almayın , önce 20 küsür yerde ayrı ayrı şarap deneyin sonra biraz kafanız güzel olsun dönüşte ilk gördüğünüz yerden alın.

ama şirinceye gidin abi.

gayet turistik güzel bir yer kuşadası, tam turistlere göre gezilecek bir çarşısı var hediyelik falan almak isterseniz, biraz dolaşırsanız halk plajı da, paralı plajı da var, denize karşı bir yerde otursak yeter derseniz o da var. klasik bir tatil kasabası işte. kasabadan daha büyük tabi.

3 gündür burdayim, tatil icin olmasa da is icin geldim. her taraf emekli ingiliz cift kayniyor. bugün 2 saat carsisini gezdik adam akilli bir lokanta bulamayip otele döndük. (daha sonra garden diye bir restoran da yemek yedik tavsiye edebilirim harika bi yer)onun disinda cok da gezilcek görülcek bi yeri yomus. efese cok yakin, biz vaktimiz olmadigi icin gitmedik yalniz. bir de kumlu plaj da göremedik, iskele vs. var bol bol. ben olsam tatil icin gelmezdim herhalde.

telefondan veriler uçmadıysa ve fiziksel bi arıza yoksa şayet her şekilde yedek alabiliyorlar.

telefona format atmak gibi birşey o resetleme işi. varsa telefon rehberin ajanda kayıtların mesajların falan hepsi gidiyor. tabi bunlar bi hafıza kartındaysa (telefonunda var mı yok mu bilmiyorum bakmaya üşendim =P) kartı çıkarıp resetlersin birşeycik olmaz

evet reset atarsan duzelir, ama once hangi tus kombinasyonlariyla yapildigini bulman lazim. mesela 7610 icin kareye ve yildiza basarak acarsan reset atar. ve evet, ilk bastaki haline doner telefon.

forumda da telefonun imei'sinin kopyalanmis olabilecegi soyleniyor. eger imei'de problem yoksa UEM denilen telefonun islemcisi gibi seye bi islem yapin diyor, ama ne oldugunu bilmiyorum. soklama tabir edilen bi zimbirti var ama o ise yarar mi bilmiyorum.

dostum o mac seni cok hirpaladi. hic gitmeyecektin sdufhsuidfh. oncelikle спасибо gibi bir kelimeyi de dagarcigima kattigin icin cok tesekkur ederim. soruna gelince, biz, sanirim, semptomlarimizi bolgeye koyulan en uygun teshise uydurmaya meyilliyiz halk olarak. kimi zaman dogru cikiyor ama buyuk cogunlugunun yakindan uzaktan alakasi bile olmuyor. neyse buraya kadar olan kisim hikaye kismiydi.

gecer, gecer. sevmiyorsan doktordur, hastanedir gitme. dinlendir ayagini biraz evde. zaten ne guzel ovmussun kremle. duzelir o.

geçmiş olsun dambıl, geçer. bi kaç gün istirahat, ama yürüyüşü ihmal etmeden tabi o bölgeyi zorlamama anlamında istirahat. şimdi hafızayı zorlasam bi iki yerden karıştırsam olası nedenleri falan da sayarım da inan ki bilmenin de sana bi faydası olmayacak. ha bu arada basket ayakkabın aşili kapatıyor deel mi?

15 dakka, istirahat et
saol !

tekrar geçmiş olsun bro, hiç çaktırmıyorsun riboları topluyorsun ama.

senin problem burkulma değil herhalde, aşil de değil diyorsun. şuralara bir bakın yine de istersen; www.sporhekimligi.com
ama öncelikle bir iki gün basma tabii bence.

bende de oldu kaslara aşırı yüklenmeden kaynaklı oluyor,kas gevşetici alıp zorlamamakta fayda var,1 ay a yakın sürdü bende ağrısı.

basın yolu batmış, ikitelli çamur, ayamama deresi taşmış.. ben o kadarını duydum.

3- altyapı bir yere kadar, tüm dünyada aynı felaketler yaşanıyor. suçlu insanoğlu. bakalım sonumuz ne olacak:(

not: k.topbaş'ın da aynı yorumu yaptığını yeni farkettim; "çevrecinin daniskasıyım" diyen başbakanın yorumu ne olacak acaba! şimdi mi çevreci oldunuz amk. demezler mi adama..

önümüzdeki günlerde anadolu yakasında'da bekleniyor, aman dikkat.

ormanları talan edenlere minnettardır bu millet..

çok çeşitli şeyler olmuş olabilir ama, lasonil, flexo vs gibi kremler yardımcı olur. bengay yardımcı olur mu bilmiyorum.

buz tatbik et bir sure, sonra lasonil surup bandaj ile sar ve dinlen.

edit: bu bir emirdir :)

masaja gitmek lazım. gel mesaja gidelim :/

(bkz: delicatessen)

gerçi bunda yok muydu öyle şeyler. şüpheye düştüm şimdi. ama güzel film orası kesin.

birebir aradığınız olmasa da kurgu anlamında destekler nitelikte sanırım;

sozluk.sourtimes.org

(bkz: babel)

run lola run da öyle bir şeydi sanki..

przypadek veya reconstruction gibi mi acaba? yok kesin yanlış anladım.

eternal sunshine of the spotless mind

olur galba dimi

my sassy girl olabilir.

çok basit testere serisi film in sonunda bu tür olaylar göze alınır..

Le battement d'ailes du papillon (2000)
www.imdb.com/title/tt0243135/
yine audrey tattou oynuyor.
utopia var bir de..www.imdb.com/title/tt0367193/

bu filmlerde özellikle bahsettiğiniz gibi sahneler var birebir,cuk.

back to the future serisi, butterfly effect serisi komple bu tema üzerine diyebilir miyiz?

donnie darko
frequency
stay
next
final destination serisi

sozluk.sourtimes.org

yalnız kalmaktan korktukları için, iltifatlar olmadan kendilerini güçsüz hissettikleri için, sürekli etraflarında birilerinin dolanmasını ego tatminiyle karıştırdıkları için... türlü sebepten. bileğim ağrımasa hepsini açıklayark yazardım. şimdilik idare ediver.

oscar wilde ne demiş tam hatırlayamıyorum ama "bir insan hakkında kötü konuşulmasından daha kötü bir şey varsa o da o insan hakkında hiç konuşulmamasıdır" bu da olayı anlamak da yardımcı olur

doğada dişilerin amacı en güçlü gene sahip erkekle birleşmektir ya, işte son dönem popülaritesi de eskinin bizon yakalayıp getirirken meşhur olan adamının yerine geçti.

bir baska sosyonomik saptama ise; bir gün ölüp gitme fikri çok kişiyi korkutuyor. ölmeden varlığımızdan ne kadar fazla kişi haberdar olursa o kadar iyi diye düşünüyor olabilir, bilinçaltımız.

popülarite direk bir amaç olabileceği gibi isteklere ulaşmakta bir güçlü bir araç olarak da arzulanıyor galiba insanlar tarafından.örneklersek; kadınlara düşkün bir bireyin amacına ulaşabilmesi adına cemiyet içerisinde etkili bir sıfatı olması işini epeyce kolaylaştırabilir.bu sıfat "saygın,ağırbaşlı,entellektüel" gibi olumlu ve en azından benim nazarımda karakter yahut altyapı gerektiren sıfatlar olabileceği gibi akılda kalmaya oynayan "hazırcevap,fırlama,çılgın" türevi şeyler de olabiliyor.

kişinin kendisini bununla(popülerlikle) tanımlaması da rastlanan durumlardan.metin fidan'ın bir kitabında bahsettiği gibi kendisi hakkında konuşulmasından içeriğinden bağımsız hoşlanan insanlar var(açıkçası çevremde de sayıları azımsanmayacak düzeyde).şimdi "neden" sorusuna cevap olmadı gibi son yazdığım pek ama sıfat sahibi olmayı beceremeyecek kadar "yoksun" insanlar bu yolu kolay bulabiliyor.boş da olsa konuşarak,iletişim halinde kalarak,sanal ve gerçek ortamda bir "networking" çabası içinde popülaritelerinin devamını sağlıyorlar ve sorulduğunda "popüler" olmaları onlar için yeterli yani bu tipler araç değil amaç olarak görüyor bunu. işte böyle dambil'ciğim kanımca.

herkes popüler olabiliyor mu ki? genelde bi ortamda 2-3 kişi popüler olur. diğerleri onları taklit eden tiplerdir. bu açıdan bakarsak herkes olamadığı için hoşlanıyorlar denilebilir. izlenmek, takip edilmek, ortam adamı olmak insanların hoşuna gidiyor. facebook'un türkiye'de bu kadar tutmasının sebebi de bu zaten. iki fotoğraf koyan kendini popüler sanıyor.herkes ilgi çekiyor, herkes takip ediliyor. gerçekte bu mümkün değil. yani bi okul düşünelim herkes popüler... yurt sathında böyle bir şey olduğunu sanmıyorum ben. popüler olmaya kasılmaz zaten, popülersen popülersindir gerçek hayatta.

takdir edilmek insanı mutlu eder. populer olmak ise çevredeki insanlar tarafından bir nevi takdir edilmektir.(ama iyi anlamda populer olursan tabi)

Cunku zengin olmanin en kolay yoludur. (Loto ve mirasi yol olarak saymazsak tabi ve zenginligin tanimi duruma gore degisebilir.)

doğa cafe var kıbrıs şehitlerinde orada zaman zaman toplantılar yapılır. iletişim kitabevini geçince sağ kolda kalıyor.

tato var gidip klip falan izleyebilite. kafa sallamak da serbest.

para sorun değilse, örneğin derneklerin salonları kiralanabilir.

www.izmir-taa.org.tr

3637

1 kilobyte, 1024 byte'tır. 1 megabyte, 1024 kilobyte'tır. 1 gigabyte, 1024 megabyte'tır. yani byte birimli bir değerden gigabyte birimli bir değere çeviri yapmak için, örneğin x değerini şu şekilde işleme tabi tutarız.

x / (1024 * 1024 * 1024) =
x / 1073741824

senin dediğin şey füze. savaş başlığı patlıyor. bomba biraz daha farklı. elektrik verilerek oluşan kıvılcımla patlayıcı madde kütlesi patlatılıyor

füzelerde de mesela yön sistemi vardır gövdesinde sonra yakıt deposu vardır. veya hiroşimaya atılan atom bombasını incelediysen ateşleme sistemi tüm bombayı kaplıyor yanlış hatırlamıyorsam.

genc, bomba dedigin envai cesit turu var. patlama mekanızmaları olsun patlayıcı maddesi olsun cok farkettırıyor. ingilizce adlarıyla wiki den bak derim.

kendi kendime de cevap vereyim. bryan'ın tavsiyeyi izledim şunu buldum: www.zamandayolculuk.com

bi yaştan sonra ailenle konuştuğun şeyler de monotonlaşıyor tabii. dediğin gibi gereksiz sorular falan da olabiliyor ama bi yerden sonra sen alttan almaya bakacaksın.

çok bunaldığın zamanlar iyi niyetli oldukları aklına gelsin. valla onlardan başka gerçekten seni seven adam zor bulursun. işte böyle şeyleri düşündükçe gıcık olduğun davranışları da önemini yitirir gözünde.

ailede ya da 2li ilişkilerde dahi bunun olması son derece doğal
ancak sözünü ettiğin "paylaşım" sizi aile yapan en önemli köprüdür aslında.
ailen halinden, senden memnun olabilir, bu durumun farkında olmayabilir
ancak aslına bakarsan, şanslısın ki sen farkındasın
bu yüzden bu "görevi" kaldırabileceğin kadar senin kaldırman gerek

başta yapay,zoraki hatta saçma gelse de o "gereksiz" muhabbetleri sen de açabilirsin
ki işe yarıyor.
seni senden daha çok seven kimi biliyorsan bu böyledir..
diye düşündüm yazdım

bana annem demin masada börek yaparken dün gece izlediği bi filmi anlatmaya başladı uzun uzadıya.
her cümlesinden sonra, "hııı, hıı" dedim hemen anlatsın, bitsin diye. bi 10 dakika filan anlatmıştır, kendimi zor tuttum işim var sonra devam edersin deyip içeri geçmemek için.
sonra, baban geldi kapadı televizyonu aptal adam dedi. ben de oh iyi yapmış hepsini anlatmana dayanamazdım dedim. gülüşmeye başladık bana ne adisin ben de ilgiyle dinliyosun sandım filan dedi.

böyle güldük eğlendik. anca bunun gibi spontane gelişen şeyler paylaşıp gülüp eğlenebiliyorum yoksa paylaşacağım bir şey yok benim. ben de epey uzağım. ama çok da dayanılmaz değil yani. 17 yaşında değilim çok şükür (no offence).

kopmayın yeter, uzaklaşmakta bir mahzur yok. zamanı gelince yakınlaşacaksınız nasıl olsa.
44 yaşındayım, babam 86 yaşında, son zamanlarda onunla sohbet etmeye doyamıyorum. annem de öyle. bunda biraz da bir zaman sonra istesek de konuşamayacağız gerçeği var ama gerçekten zevkli sohbetlerimiz oluyor.

gençken her söyledikleri batardı oysa, çekişmemiz kavgamız bitmezdi. yani demem o ki arada uzaklaşır, yakınlaşır insan ama kopmamak, köprüleri atmamaktır mesele.

Ben neredeyse hiç içten konuşamıyorum ailemle, gündelik şeyler konuşuluyor işte. Kardeş bir ergen, anne menopoz, baba andropoz sayılabilir :) Anneyle çok çelişiyoruz o yüzden pek derinlere dalmıyorum. Babam da yurtdışında şu an, aramızdaki bağ kopmasın diye konuşmak zorunda kalıyorum. Genelde o işlerle ilgili konuşuyor ben dinlermiş gibi yapıyorum. Kardeşle iletişim kurduğumuz konu ise müziğin sesi :) Yazarken bile içim karardı bak. Bu arada sadece tatillerde aile yanındayım, şehir dışında okuyorum.

yaşla alakalı bişey galiba. bende uzaktım, yani meraba meraba anca vardı çünkü en ufak şeyde kavga çıkar. sonra yaş ilerledikçe böyle gitmesini istemediğimi anladım. saçma sapan şeylerden bahsetmeye, arkadaşlarımı, okulda ve işte başımdan geçenleri anlatmaya başladım. hayatımdaki insanları ve olayları bildikleri için ortak konular arttı. onların gençliklerinde yaşayamadığı şeyleri ben onlara anlatmaya başladım. laf olsun diye başlayan konuşmalar ve sorular can sıkıcı muhabbetten keyifli hale geldi. babam zaten eğlenceli biridir, bir süre sonra zaten laf lafı açmaya başladı. hala kavgalarımız çok oluyor ama sonuçta artık oturup birlikte konuşabilecek durumdayız.

ben genelde evde eksik olan seyleri yaparim.

ne bileyim 1986 yilinda alinan kutuphanenin arkasinda destek yoktur, kitaplar dusmektedir, onu yaparim bi sekilde.

utu masasinin civatasi cikar, onu yaptirir annem. duvarda gedik acildiysa oglum sunu bi dolduruver alciyla falan. dogalgaz tesisatini, kombi takilmasini, pvc pencereleri, boyayi, badanayi falan hep benim okuldan dondugum zamanlarda yaptirtirim.

babamla o kadar sayilmaz da, annemle yakiniz baya. oyle zaten pek de evden cikan bi tip olmadigim icin annem genelde hadi suraya gidelim, canli muzik, turku bar, inciraltinda iki bira icme olaylarina falan sokar. babamla da iste okul mevzulari, burodaki durumlar, gecici vergi, stopaj cart curt.

oyle yuvarlanip gidiyomusuz be dambil'im.

kesin rakamlar olmamakla birlikte, ufak kuzenimde gözlemlediğim kadarıyla şöyle sanırım:

1-ortalama 1,5 yaşında kelimeleri az çok söylemeye başlarlar
2-2 yaş civarı yürümeye başlarlar
3-2 yaş gibi kısa ve basit cümleler kurmaya başlarlar
4-cümle kuramasalar bile soru sormayı bir şekilde beceriyorlar.
5-valla 1,5-2 yaş gibi neyin ne olduğunu az çok kavradıklarını tahmin ediyorum.

aynaya ilk baktıklarında benliklerinin farkına varıyorlardı sankijklsdjf.. buralar yaramadı bana

Valla çocuğun neyi ne zaman kavramaya başlaması mevzusu anne karnına dayanıyo diye biliyorum.

yok şimdi şu var, bizim kerata benim telefonu sürekli alıyordu elimden, oynayıp duruyordu ama 2 yaşına yaklaştığı zaman kulağına götürmeye, alo demeye başladı. ne boka yaradığını o zamanlar öğrendi, şimdi telefonda konuşuyor artisim.

ek bilgi:
anadilinde konusmaya en erken baslayan cocuklar, Turk cocuklari imis. 2-3 yasinda gramer acisindan da duzgun konusmaya basliyoruz.

bir baba olarak kendi kızımdan örnekleri vereyim.
1. 1 yaşından sonra ses çıkarma, 1.5 yaş civarı kelimeler, 2 yaşından sonra cümlelere başlarlar. gramerleri de sürekli gelişir.
2. 11 aylıkken yürüyen var. (kızım)
3. 2 yaşındayken bir anda dört-beş kelimelik cümle kurmaya başlayan var. telaffuzda sorunlar var gerçi ama 4-5 yaşına kadar sürebiliyor bu telaffuzun mükemmelleşmesi hikayesi. (kızım)
4. sorular net olmasa da konuşmaya başlayınca sormaya başlıyorlar. babam nerde? annem nerde? gibi. sonra daha komplike sorulara geçiyorlar.
5. cin gibiler oturmaya başladıktan sonra herşeyin farkına varıyorlar. 1 yaşından sonra yürümeye başlayınca tam cin oluyorlar(keşif). konuşunca falan zaten herşeyi anlar bilir hale gelmiş oluyor. topu topu 2 senede yani.
6. 2.5 yaş civarı tuvalet eğitimi almış hale gelmeleri gerekiyor. +-1 sene civarı öğrenen de oluyor. aileye bağlı.
ek olarak her çocuk özeldir ortalaması budur ama çok daha önce ya da sonra bunlara ulaşan çocuklar olabilmektedir. genelde aile ve çevreyle alakalı.

iki yegenim var. birisi ekimde 3 yasina girecek. digeri agustos basinda 2 yasinda olacak.
buyuk olan bu dediklerinin hepsini ortalamaya gore erken yapmaya basladi soyleki
1)11 aylikken anne,baba,su ve mama kelimelerini cok bilincli olarak soyleyebiliyordu.
2)10 aylikken yurumeye basladi.
3)1,5 yasinda nizami olarak cumle kurmaya basladi. su anda is makinalari ile ilgili yarim saat hic susmadan konusabilir.
4)13-14 aylikken "bu ne" diye sormaya basladi.
5)1 yasindayken bilgisayarin yanina gelip "u tup" diye youtube'dan video acmani isteyecek kadar olaylarin farkinda oluo.

diger yegenim ise
1) 14-15 aylikken baba demeyi basardi ama hala anne diyemiyor.
2) 1,5 yasinda yurumeye basladi.
3) n/a
4) n/a
5) hatirlamiom

kisacasi bebekten bebege cok farklilik gosterio. ben mesela 4 yasima kadar anne den baska birsey dememisim. aptal oldugumu dusunup doktora goturmusler. sanirim 5 yasindayken falan konusmaya baslamisim.

kızlar bu konularda daha hızlıdır.

verilen değerler genelde doğru olmakla birlikte, her çocuğun kendi gelişim süreci vardır ve gecikmeler bu durum dikkate alınarak değerlendirilmelidir. genel olarak kız çocuklar konuşmaya, yürümeden daha heveslidir, aynı yaşta bir erkek çocuk top oynarken kız zar sor yürüyor olabilir, ancak erkekler genelde tek kelime ile isteklerini anlatabildiklerini keşfettiklerinde kendilerini daha fazla zorlamıyorlar mesela.
ayrıca neyin ne olduğunun farkına varma 3 aydan itibaren başlıyor ilgisini çeken objeler ve anne-baba için...

soyut kavramları 6 yaşından itibaren kavrayıp anlamaya başlıyorlar :D
6 yaşına kadar sizi izleyip taklit ederek öğrenecekler biraz da (telefonu kulağına götürmek gibi).
bir de ana dil, 4/4,5 yaşına kadar oturuyor, sizin konuşmalarınızı ezberliyorlar.

Tüm cevaplar kız çocukların biraz daha hılı olabilcekleri gözönüne alınarak değerlendirilmelidir:

1) 2 yaş +/- 1 yıl
2) 1 yaş - 1 yaş 3 aylıktan sonra tutunarak dahi olsa adım atamıyorsa doktor duruma el koymalı (kalça çıkığı vs.)
3) ilk kelimeler 1 yaş civarı ama cümle için 2 yaş
4) ilk kelimelerle beraber sorular gelir, hem de nasıl - kızım uyanınca parmağını kendi çevresinde döndürüp "bu ne" demişti, sonra "neden?" dönemi geliyor. Örnek :
- Bu ne?
- Televizyon
- Neden?
- ???
5) kullanımla ilgili bir soru, 4 numaralı örnekte ilk zamanlar neden sorusunda takılıp kalıyordk, sonra kelime tanımları / kullanım örnekleri vermeye başlayınca anlıyorlar, bir de zaten tam olarak bilemezsiniz ki,ezberliyorlar.
6- Tuvalet alışkanlığı 2-3 yaş arası özellikle yaz dönemi

ben yine eklemeli cevap vericem, yıldız istemez.

benim ufak yeğenim oğlan, geç yürüdü gerçi ama yine de bir yaşında değildi. sehpaların kenarına tutunup ayağa kalkabiliyordu sadece. ammaaa

kenara tutunup kalktığında ellerimizi çırpıp oynak bir hava söylemeye başlayınca başlıyordu dans etmeye :D
üstünde bir tek bezi vardı, o da bol gelirdi. o bezin içinde sallanır durur, öyle güzel kıvırırdı ki. sonralarda bale de yaptı hatta ama vazgeçti akıllım.hıh.

sizi teshircilikten sikayet etmistir muhtemelen. siz de onu rontgencilikten sikayet edin.

yanlışlıkla pipinizi gördü diye(o nasıl oluyorsa) evden mi atacaklar?

perdeleri açıp etrafa pipi göstermek gibi bir durum olmadığından bir şey olmaz sana, zaten ne olcak en fazla apartman karar alır evden atar ama böyel bir nedenle bunu yapamazlar. olay ilginçmiş ama:) benim yaşadığı memlekette adam camı pencereyi açar bizim binaya doğru çeşitli şekillerde seks hayatını yaşardı alenen ve isteyerek, kimse de şikayet etmezdi, liveporn olayı, öyle bişi olsa demek taşlıcaklar seni şeytan niyetine:)

Dambil

polis yada bir başkası ne hakla şikayet edebilir ? evimin içine niye bakıyor ? özel mülküm değil mi bura benim ona ne ? peki tokyo depreme hazır mı ?(iğrencim evet)

şundan şikayetçi olabilir misal; (yani sanırım yani kuvvetle muhtemel)
çok yüksek sesle müzik dinliyorsanız, evde (bazı şartları var bunun) diyelim ki tadilat var bunu belli bir saat ten sonra yapamazsınız ama evde ben nası geziyorsam ona laf edemez özel mülktür. ona nedir ?

Polisten bişey çıkmaz da komşunuz fettan bişeyse apartmanı örgütleyip bi pislik yapabilir. Ayrıca polise dert anlatmak da kolay olmaz, "evde niye çıplak geziyosun, ne amacın var" diyip tersine giderler, "keyfim öyle istiyo" dan kolayca anlamazlar gibime geliyor

ben yazın evde sadece boxer la dolaşırım balkona çıkarım çamaşır asarım balkonda otururum boxerla herkes görür zamanla alışırlar merak etme.ayrıca evinizin içinde isterseniz kombinezon giyip gezin kim ne karışır polisin özel hayata müdahalesi yoktur.

ay ben güldüm allah da sizi güldürsün işallah
bu arada japonyada nükleer sızıntı var diyolar
çok da fifi bence de

diyelim apartman yığıldı, polis geldi vss.. olmaz ya

1. inkar (yok artık daha neler? kim görmüş, neyi görmüş, yanlış görmüş.. üstelik bi de evimi mi gözlüyormuş; ŞİKAYETÇİYİM

2. gören kadın ise (bende gözü var galiba, elin adamının evini, penceresini dikizliyor isterik = ŞİKAYETÇİYİM

3. gören erkek ise (ne istiyor benden anlamadım ki? evimi niye gözlüyor? sapık, röntgenci = ŞİKAYETÇİYİM

hocam sen gösterdiysen başın dertte, yok o gördüyse fifi.

Polis çağırsa kanıtı yok %100 inkar ama Türk polisi göz önüne alındığında ona inanacaklar sende o niye benim evimi izliyo diyeceksin o da mı olmadı aç bi daha göster:D

bizim alt komsu adam öle evde cis cıbıldak geziodu karsı apartmandaki komsu kadında bu adamı dikizlerken kocasi fark edip kurtlar vadisi moduna gecip karakolluk olduydu
karsı komsu mafyavari bi tipti ama alt komsu adam bi gece kaldi karakolda sadece

yavrucum evde çıplak gezdiğini nerden bilecek, dersin ki banyodan çıktım giyiniyordum, sapık evimi gözlüyor, röntgenci ıvır zıvır.

perdelerinin alt kısmına av malzemesi satan yerlerde balık oltaları için "kurşun" diye tabir edilen kurşun ağırlıklar var. onlardan al ve dik. rüzgar sorunun olmaz efil efil gezersin.

Dambil

belli ki donanımsal bir sorunu var. servise götürmen, kendin zorlamaman daha iyi olur.

istanbul da isen hayyam pasajı iş görür.

o objektifin parçaları pim gibi ufak şelerle bağlı birbirine dikkat edilmezse kolay bozulabiliyor. makinasını yeni alan bi arkadaşımda da oldu aynısı. en son ne yaptığını nasıl kullandığını sordum. sahilde foto çektiğini söyledi. aklıma kum vs kaçmış olabileceği geldi. hafif salladım, üfledim orasına burasına. bi müddet sonra düzelmişti. siz baya uğraştım demişsiniz bu ihtimal biraz düşük görünüyor sanki.

son fotoğraf çektiğinizde herhangi bi şekilde düştü ya da bi yere çarptı mı makina mesela. bi de farklı pillerle denediniz mi. geçen gün benimkide açıldı kaldı öle. bii ton pil değiştiriyorum yine açılmıyo makina objektif kapanmıyor. aha dedim bozuldu pil mekanizması (kapağı hasarlıydı zaten) sanırım pillerdenmiş ama baya uğraştıktan sonra açabildik tekrardan makinayı.

Pili bitmiş olabilir mi? Gerçi bu durumda ekranının da kararmış olması gerekir o anda.

bana göre karakterler çok önemli. her karakterin kendine has özellikleri olmalı. birbirinden farklı karakterlerin bir arada olduğu hikayeleri seviyorum ben. :)

şahsen 1. ağızdan anlatın derim. tanrı moduna(3. kişi) girmeyin.

edit: başladıysanız çok geç tabi. ben hikayelerimi kendim üzerinden yazarım mesela. araya diyaloglar sıkıştırırım. değişik bişey olur benimki. herkesin tarzı farklı.

kurguda en güzel şeylerden biri okuyucuların gündelik hayatıyla kesişebilmesi, mesela herkesin(veya hedef kitlenin) bildiğimekanlarda geçmesi, oraların hikaye yazıldığı zamanki hallerinin tasvirleri falan ya da ne bileyim bi film bi şarkı falan böyle konuya üsluba uygun.

bence bir hikayeyi güzel kılan, okuyucunun kendisini zeki hissetmesini sağlaması. yani adam "vay ben bunu anlıyorum, derin konuşmuş ve anlıyorum ulan!" etkisini yaratmasıdır. bu iş için ima ve gönderme yöntemine başvurulabilir. yani biraz kapalı bir anlatım, çok değil ama biraz, hedeflenen okuyucu profilinin kendini özel hissetmesini sağlayacak birşey..

gerilim ve heyecan arttığında uzun cümleler kullanmayın. anlatım veya replik fark etmez.

düşük cümleler anlatımı pekiştirmez, yüklemi cümle sonunda kullanın. istisnai durumlar, vurgu anlarıdır. vurgular kişinin ağzından çıkan ilk kelimeleridir.

-doğru söyle, adamı sen mi vurdun?

- sana gerçeğ,, söylemek isterdim ama .... yanlıştır.
-hayır/evet. sana kimin vurduğunu/niye vurduğumu söylemek isterdim ama... doğrusu

kanca bulun. hook literatürdeki adıdır. seyirciyi çekecek olay, minik olaylar. salt hikayenin çekici olması yetmez.

uzun sürecek bir hikayede derinlik sağlamak için karakterlerinizi paldır küldür oraya dökmeyin. onlara eksiklikler verin, eksikliklerin nedenini arada baharat misali hikayeye serpiştirin.

karakterlerle okuyucunun özdeşleşmesi için yapılacak bir kaç ayarlama vardır. karakteri tehlike altında göstermek, karaktere acılı bir geçmiş vermek, karakteri başkalarına iyilik yaparken göstermek gibi... bunlar karakterle özdeşleşmeyi sağlar. karakter ne kadar eksikse o kadar benimseriz.

didaktik olmayın. şu yazdıklarım gibi emir buyurmak, ya da okuyucuya bak şu şu önemli, kör gözüne parmak demeyin. okuyucudan bir şey isteyemezsiniz, o zaten size değer verip okumaya başlamış. o nasıl isterse öyle devam eder, bunu kaba saba biçimde değiştiremezsiniz.

okuyucuyu içine katın dedikleri karakter özdeşleşmesi değil, hikayeye kaptırmak anlamında oluyor( ne pis cümle kurdum ama acelem var:)) eylemleri takip edip onların içinde yer alabilmesi için sürgit aksiyondan çok ara noktaları olan bir hikayeniz olmalı. bu sayede okuyucu takipten düşünmeye geçebilir.

aynı türde aynı tip eylemler(devamlı mizah, devamlı hüzün, devamlı kasvet) hikayeyi çekilmez kılar. bir tarzda tepe noktası yaptıktan sonra dinlenme veya bir önceki tarzın etkisini sıfırlama amaçlı karşıt bir tarz eylem yaptırın. komediden sonra hüzün ya da ciddiyet. istisnai durum sekstir. dibine kadar cinsellikle, ölümüne penatrasyonla bir hikayeyi anlatırsanız sonuna kadar okutur. üreme böyle bir şey azizim.

bu saatte aklıma gelen bunlar, bu size bir yeterlilik sağlamıştır umarım.

bu arada ben ayakkabıcı cinim, verdiğim bilginin karşılığını alırım.

hoşunuza gittiyse belirtin, sözlükten size isteğimi belirteyim.

bu da bir çeşit gizem yaratma olayı, bilinmezlik nasıl da heyecanlandırıp kendinize getiriyor değil mi? ama cidden isteğimi belirtirim:)

ekstra bir ekleme. okuyucuya tahmin olanağı sunun. sürppppprüüüzlü son yaparsınız yapmazsınız o sizin bileceğiniz iş ama okuyucu bir eylemi önceden tahmin edebilmek için fake de olsa kerterizler ister.

Olabildiğince kısa ve sade yazınız. Tasvirlerle adamı boğmayınız. Hikayede önemli olan olaydır, yani romanda olduğu gibi detaylara girmek yerine tersini yapıp; detaylardan kaçınız.

(bkz: minimal öykü denemeleri)

Tabii bütün hikaye böyle olsun demiyorum. Ama bunların iyileri gibi bir kaç kısa geçiş sürekliliği sağlar.

Not: Ortaokul terkim.

surukleyicilik, surpriz son ve filmi yapilabilecek kadar sansasyonel olmasi...

edit: roman yazarken dikkat edilecekler gibi oldu bu yalniz :)

sitenin guvenlgıını bılmem ama kart guvenlıgı ıcın sanal kart ı kullanırsanız hıc bır sorun olmaz. hemencık ınternet bankacılıgı ıle halledın, kafanız rahat olsun ;)

teşekkürler=) aynı sebepten yıllardır internet bankacılığı da kullanmayı reddetmişti kendisi. ben de geçen bir girişmiştim ve iş bankası'nın müşteri hizmetlerine sövüp olayı orada noktalamıştım. bakalım en olmadı tekrardan o yola gireceğim..

bence siteden çok bilgisayarınızın güvenilirliği önemlidir sakata gelebilirsiniz olmadı eft ile halledin işinizi babanızıda üzmeyin uykularını kaçırmayın..

evet, sanal kartın işleyiş mekanizmasını anlatırsan ve tam güvenli olduğuna ikna edebilirsen olur o iş. ben de önce kendimi sonra da annemi mağlup etmiştim bu yolla.

soruya tam olarak bir çözüm değil ama bunlardanistiyorum.com gibi bir site var. oradan powerball alırsanız kapıda ödeme şansınız da var, yemeksepeti'ndeki gibi.

babanın upgrade imkanı veya firmware güncellemesi yok mu?
işin şakası bir yana, yazdığınız siteyi hiç bilmememe rağmen, 3DSecure desteklediklerini gördüm, bu sistem ile yapılan alışverişlerde kredi kartı onayını kartınızın ait olduğu banka yaptığı için güvenlik eski sisteme göre (siteye kart no+cvc vermek) oldukça güvenli, babanızla o adıma kadar birlikte gidin adım adım, gelen sayfanın bankadan geldiğini görünce ikna olur belki...

cep boyunu bilemem ama normalini sorarsan ben pek begenmemistim hatirladigim kadariyla.

benim sevdiğim bir romandır. cep boy'u da şık yani. bir sürü kitabın cep boy'u olsa keşke, diğer türlü çok yer kaplıyor.

ben (emin olmamakla birlikte) cep boylarda değişen tek şeyin punto ve sayfa boyutu olduğunu biliyorum..

ayrıca kitap çok güzeldi, ben de çok severek okumuştum.

özet oluyor onlar biraz diye biliyorum. çevirisinin de kaliteli olduğundan şüpheliyim.

e ama olur mu öyle şey :) sadece punto ve sayfa yapısı farklı. aynı kitabın minik hali. yabancı kitaplar hep o formatta basılıyor.

ya arkadaşım cep boy özet oluyor, çevirisi de kötü diye bir şey olabilir mi...

evet benim bildiğim de kitapta fark yok sadece puntolardan küçük oluyo. aynı kitap yani cep orjinal farketmez.

olabilir ne sinir stres yaptınız? iyi ki bi cep boy kitap aldınız ha.

cep boy mu battal boy mu olsun istiyosun bilemem ama, kesinlikle okumanı tavsiye ederim. herkes da vinci code'u daha çok beğenir ama, ben bu romanı çok daha beğenmiştim. kesinlikle tavsiye ederim.

8% diyorlar.
www.ntvmsnbc.com

yüzde sekiz(rakamla %8)

doğrudur.

bir sure klavyede zorluk cekebilirsin ama tus tanimlamalari da degistirilebiliyor. onun disinda pek zorlanacagini sanmam.

5 tam yıllık grafikerlik hayatıma dayanarak söyleyebilirim ki...

birbirleri arasında gidip gelirken yani mac den kalkıp win a geçerken yada win dan mac e geçeren arada karışıyor 5-15 saniye kadar.

ötesinde rabbimin verdiği otomasyon gereği çok güzel adapte oluyorsun.

zorlanacagını sanmam .

olaya bir de şöyle bakabiliriz, windows'da kullanılan bazı programların açık kaynak karşılığı mac için de mevcut o açıdan ben şahsen sorun yaşamadım;
photoshop -> gimp
bilimum browser -> safari ya da firefox
ms office -> open office

bunlar dışında windows'da sıklıkla kullanılan ve mac'de ancak ücretli alınabilen programların kullanımı şartsa, biraz sıkıntı olabilir. fakat yine windows'ta sıklıkla kullanılan programların ücretli de olsa karşılğı mac için yoksa, tam bir sıkıntı demektir. en fazla mac'e windows kurup o programları kullanmaya devam edersiniz.
bunların dışında hiçbir sıkıntı çıkardığını görmedim (sürüm de belirteyim, mac os x leopard)

program sıkıntısı çok fazla oluyor. onun dışında ofis programları, fotoğraf işleme, mp3 falan ekseninde dolanan biriyseniz pek sorununuz olmaz. ama oyundu, CAD'di falan derseniz program arar durursunuz. Mac'den windowsu emule edecekseniz de hiç değmez windows kurun yani.

boyun için streching hareketlerini yapabilirsiniz genel anlamda rahatlatır. çok fazla bilgisayar başında bulunuyorsanız el-bilek ateli denen naneden kullanmanızı tavsiye edeceğim. ağrılarınız çoksa bir doktora başvurun çünkü daha ciddi problemlere yol açabilir.

dostum bileginden takır tukur ses geliyosa pek oynatma derim ayrıca bileğe silikon destekli maus ped ler var iyi geliyor.

mouse kullandığınız eldeki bileğin altına katlı çorap koymayı deneyin, baya işe yarıyor. biraz terletiyor ama olsun.

bilegine derhal fast jel surup sar iki gunde dinlendir benden solemesi benim araz kaldi 3 sene oncesinden agirlik kaldirinca hala sizliyo kiiii fizik tedavi olmama ragmen kisin sogukta agri yapiyo vs

dambil,
sen bir enkazsına girmeliydiniz :-)) www.bodytr.com

size önerim bu programda 62. gündeki boyun egzersizlerine göz atmanız olur ama sizin sıkıntınız bilek boyun ne alaka bilemedim. Benim önerdiğim egzersizlere göz atabilir ya da bir fizik tedavi merkezinden boyun egzersizi broşürü alabilirsiniz.

Bilek için 59. gündeki egzersizleri yapabilirsiniz. Yine yumruk üstünde şınav çekmek ve parmaklar için de sık sık aletini veya el yayını kullanmak doğru olur.

En geç bir ayda düzeleceğini sanıyorum ama ilerletmeden egzersizlere başlamalısınız.

dediğiniz başlığın üzerine gelince sol altta doğa rutkaylı linki gösteriyor mesela. bunun gibi mi?

yok yok. mesela ses'e tıklayın sonra sol frame'de herhangi bir başlığa tıklayın. sanki o başlığı yeni sekmede açmışsınız gibi oluyor..

chrome la alakası yok galiba mozillada da oldu deneyince. pek yardımım dokunmadı ama..

ben de chrome kullanıyorum öyle bir durumla karşılaşmadım hiç. bence silip yeniden yükleseniz çözülür.

dediğinizi anladım. eskiden misal google da bir şey aratınca misal ses aratalım. sözlük linkine tıkladın mı sayfada sol frame olmuyordu ama şimdi sol frame de çıkıyor. sayfayı tekrar yeniliyor bu yüzden de. sanırım herhangi bir sorununuz yok.

yok öyle değil=) o zaten yeni gelen bir yapılandırma alıştık ona=)

bunda durum farklı. duyuru'ya mı özgü bilmiyorum. buradan ses'e tıkladığınızda (direk tıklayın "ses"e) açılıyor filan buraya kadar sorun yok ama sol frame'deki bir başlığa tıkladığınızda o başlık yeni sekmede açılıyor. yani bu yeni özelliğin gelme amacına aykırı bir durum..

başka deneyen yok mu yahu? kromumu kaldırıp yeniden kurmaya feci üşendim. çok önemli bir hede değil ama denenebilir, di mi?

dambil, chrome den acıp deniyorum. merak ettim neymiş :)

edit: anladım ne dediğini. adres barda linki cıkıyor. normalde cıkmaması lazım. doğru mu anladım?

edit2: ne malım lan sol frame nin gittiğini yazmamışım. sdfsdfsdfg firefox da olmadığına göre bug bu. sadece chrome de oluyor.

@dambil: krom' da denedim, burdan sese tıkladım tamam mı. sonra açıklan sözlük sayfasında sol framede bir başlığa tıkladım başka bi sayfada açılmadı ama bu sefer açtığım sayfa da sol frame kayboldu. bu işlermleri krom da yaptım. önce eksiduyuru açıp ses tıklayp falan

ben anladım. karşımızda sol frame'iyle, her bi bokuyla sözlük var tamam mı. herhangi bir başlık açık. diyelim sol frame'den başka bir başlık açıyoruz. başlığı açtığımızda sol frame, üst kısım falan komple gidiyor. sadece başlık çıkıyor.

doğru anlamışım değil mi?

edit: anaa bende de oluyor lan.

sozluk.sourtimes.org

şuna giriyorum, önce sadece başlık açılıyor. sonra sol frame falan da geliyor. sonra sol frame'de başka bir başlığa giriyorum, sol frame uçuyor. bence bug bu. ama sözlükte dolanırken olmuyor. senin verdiğin ses linkine tıklayınca oldu. ben de anlamadım.

doğruuuuu, ağlamak istiyorum. yahu hakim olamadığın konuda kendini ifade etmek ne kadar zormuş..

edit: bence de bug. şöyle güzelce ifade edebilecek biri yazsın hadi=)

@cro magnon: ama verdiğin linkte olmuyor. yani bende bir sorun olmadı. of çok karıştı ortalık=)

mozillada da oluyo aynı şey ama http:sozluk.sourtimes diye giden değilde ses gizli bkz da oluyo bende.

gizli bakınız verince oluyor. linki direk verince olmadı. boka sardı bu iş.

ses yapınca oluyor. ama gizli bakınızın gittiği adresi doğrudan verince olmuyor.

evet bariz bug. bu bugu yazacaklar gizli bkz verirken "ses" kelimesini örnek versinler. bana ısındık sese ailecek.

üşenmedim internet explorer ile de denedim onda da aynısı oldu. yönlendirme ile alakalı bi bug heralde. ilginçmiş yalnız harbiden. gece gece uğraştığımız şeye bak eheh.

mesela yönlendirilmiş başlıklarda olmuyor problem. o da süper bir özellik..

pistir yahu, topraktan çıkıyor sonuçta... üşenmemek lazım...

çokta bir zararı yoktur, ama sindirim yönünü bilemiyorm tabi. vitamin ile alakası yok ama.

bende olduğu gibi doğrayıp kızartıyorum hiç bişi olduğu yok iyidir.

ekleme: dambil böyle bazı yerlerde (çeşitli restoran filan yani) elma dilimli patateslerde kabuklu oluyor.

patates kabuğunun bazı kısımları köklenmiş olabiliyor. oraları içe doğru oymak lazım en azından.

güzelce yıkadıysan sorun yok. daha da lezzetli olur.

kumpir bile kabuğunu yemediğinde lezzetli olmaz ki? dışarıda ne pis yiyecekler yiyoruz da siz yıkayın patatesleri öyle atın fırına sonra rahatça yiyin. afiyet olsun.

pattesten pattese değişiyor o. ince kabuklu özel bir versiyon var onlar zaten kabuğuyla pişiriliyor. kalın kabuklu olanı sanırım istesen de yiyemezsin :)

iyidir iyidir hem tadı daha güzel oluyor öle :D bağışıklık sistemi de güçlenir fena mı :D

vitamini kabuğunda hocam, yiyebilirsiniz.

elma dilim patatesde kabuklu zaten =)

yukarida yazmislar simdi gordum..

kabuklu iyidir yaa. biz eskiden sobada kızartırdık kabuklu kabuklu şahane olurdu.

kabuklu güzel olur da , fırçalanır benim bildiğim, böyle çok da sert olmayan bi fırçayla fırçalayın, kabuğu hafif incelsin, öyle yiyin, daha lezzetli olur.

Güzel kurmaca.

1- Işıkla hipnoz diye bir şey görmedim, duymadım.
2- Hipnoz ya da bilinç kaybı durumunda ayakta o şekilde durması mümkün değil. Kaslar iptal oluyor çünkü. Nitekim elindeki silahı düşürmesi de bunun imaresi. Oyun hamuru mu bu istediğin şekli vereceksin?
3- Bayılan elemanı arkadaşı kendine çekerken elemanın yüzünde hafif bir tebessüm var.

Daha bi ton şey vardı da yazmadım. Reklam numaraları bunlar. İnanmayın bu tür hipnozmuş bilinçaltıymış saçmalıklarına.

the hobbit :
www.youtube.com
www.youtube.com

www.apple.com

www.apple.com (aktion un hası burda :)

2012: www.youtube.com
the taking of pelham 1 2 3: www.youtube.com
phobos.apple.com

www.youtube.com
bu yeniymis, guzelmis.