tin: teneke / ruh
advertorial: Iki dilde de ayni (tdk sozlugune de girmis)

tank

put

fire

rat (kamışlı olta aletine rat deniyor diye biliyorum Türkçede ama herhangi bir kaynakta bulamadım.)

in
it
am

1.kale (ingilizcede bir sebze/ot, Turkcesini biliyorsunuz)
2.Branda
3.kip (ingilizcede kisa uyku/sekerleme, Turkcede fiillerde kip)

berk

fare
and

bank

Nice

Alınır bence. Yalnız bazılarının kumaşı çok ince oluyor. İnternetten alındığında beklediğin gibi çıkmayabiliyor. Görerek almak en iyisi.

%100 Pamuktan şaşma. Bir de netten alıyorsan dediğin kumaş naylonumsu his verebilir sana.

polyester karisim terletir ve kumasta tuylenme olur, tamami pamuk olanlari tercihedin.

onun doğalı o.

kararınca olgunlaşmış oluyor zaten.
www.google.com.tr

Avokado neden siyah demiyorum. Üstünde siyah noktalar var neden diye soruyorum.

Kabuğunun üstünde mi siyah noktalar? Ben hiç öyle görmedim ama bir tane alıp içine bakın bakalım içi sağlamdır belki.

eskişehire gittiğim zaman kaldığım bir yer var en son oda 60tl idi, bir gece kaldım orada fena değil gayet temiz ve düzgündü. tepebaşı mahallesi sanırım öyle geçiyor bilmiyorum. merkezde ama sağa sola bayağı yakındı. numarasını verebilirim dilerseniz.

Kapadokya daha güzel gezilir

@baal
kapadokya'ya ulaşım, orada gezme falan daha zor değil mi? Turla mı gidilir oraya? Ayrıca sanki daha masraflı olur gibi.

Yaya ve toplu taşıma ile gezmeye müsait.
Eskişehir cafe/bar kültürü mü? Yemek konusunda çok umutlanmayın. Ortalama diyebiliriz.

2 gece konaklayıp 3 gün gezmek daha iyi olabilir diye düşünüyorum. Ne gibi yerleri gezmek isteyeceğinize göre gezinizi planlayabilirsiniz ama Sazova Park'ı görmenizi tavsiye ederim. Kahvaltı için Ayten Usta ve Acıktım'a gidebilirsiniz. Yemek için de Dünya Köfte ve Mr Flank Steakhouse beğenilen mekanlar. Barlar Sokağında da adını hatırlamadığım bazı güzel yerler var, ilginizi çekebilir. Cafe olarak Varuna Gezgin ve Adalar'daki cafeleri beğeneceğinizi düşünüyorum. Bir de Eskişehir'in çiböreği meşhurdur. Papağan Çibörek, Eskişehir Çibörek Evi, Kırım Çibörek Evi çibörek yiyebileceğiniz bazı yerler.

Bu sorunun cevabini bilmiyorum ama aceleniz varsa PTE cogunlukla ertesi gun acikliyormus. Bir suru yerde de gecerli.

bildiğim kadarıyla IELTS'in bilgisayar tabanlı bir çeşidi yok. IELTS kağıt kalemle sınav salonunda yapılan bir sınavdır ve sonuçları iki hafta sonra belli olur.
PTE'ye girmek isterseniz sonuçlar 24 saat içinde belli olur.

Bende gecikmedi.

Jesus Christ - The Musical

www.youtube.com

Böyle değil de, bildiğimiz dream tv şarkısı. Summer hits listesi gibi bir şeyde çaldı hatta.

leblebi yiyin bol bol.

leblebi + gazoz.

bilinen yollarla geçmiyorsa mikrobik olabilir. o bilinen yollar kayısı yiyip su içtikten sonra falan olunan cırcıra iyi gelir.

Acile git 5 dakkada ilacını verirler. Bu kadar şey denediğine ve geçmediğine göre ilaca başvurmanın zamanı gelmiş.

(bkz: lopermid/@kobretti)

bir çay kaşığı limon tuzunu dev bir bardak suyla yutmak.

leblebiyi ye üstüne kola iç sora bokunu diş kesmez.

Antibiyotik alıyordum yan etkisinde yapabilir diye yazıyor ama 3 gun oldu ilacı keseli yok geçmedi. Normalden farklı olarak carnitine kullanmaya başlamıştım hani o mü yaptı acaba filan diye onu da kestim yok bir haftadır devam ediyor. İlaç alsam daha etkili olacak sanırım.

ishal bu kadar süre geçmiyorsa bir sorun vardır. vücut onu atmaya çalışıyor ki ishal oluyorsun. ve sen bu ishali kesmeye çalışıyorsun. hastaneye gidip muayene olsana yahu.

haşlanmış patates,yağsız peynir/yoğurt.
muz,şeftali,elma kabuksuz.
ayran ve bol su.
ama ateş varsa mutlaka dr.a gitmen gerekir.

gazoz+aspirin işe yaramıştı bende.

Bana eczacının verdiği reflor diye bir ilaç iyi gelmişti. Bitkisel bir ilaç olduğu için zararsızmış ama tabii bir doktorun verdiği ilaç daha doğru olur.

bi tahlil yaptır, enfeksiyon var mı belli olsun. bakteriyelse ilaç veriyorlar sanırım, benimki viral olduğu için 10 gün rezil olmuştum.

(bkz: reflor )

Antibiotşk kulLanımı sonrası 15 güne kadar kıvamda sorun olabiliyor. günde 5 kez yada daha fazla tuvalete çıkıyorsanız doktora gidiniz.

daha az ise bir buçuk tatlı kaşığı nişastayı yarım çay bardağı su ile karıştırarak süspansiyon oluşturup içiniz. bunu her tuvalet sonrası geçene kadar 3 gün boyunca yapabilirsiniz.

Ateşim yok, tuvalete de en fazla 3 kere gidiyorum. Asırı derece de guruldama var. Reflor aldım bende artık oda ise yaramazsa sanırım korkmam gerek.

çok kalabalık, denizi kötü.

edilmemeli.zira apaçi merkez üssü bir adadır

ara sokakları falan gezmelik güzeldir her ada gibi. adanın arka tarafında minibüsle gidilebilen altınkum, çınar, karadut gibi plajlarda denize girilebilir. ama adanın ön tarafı çok kalabalıktır ve denizi pistir. hem yosunlu hem vıcık vıcık yağlıdır böyle orda denize girilmez. 1-2 günde sıkılınabilir ama vapurla erdek'e gidip gelinebilir. Aslında erdek'te kalıp avşaya gezmeye gitmek daha mantıklı. Ayrıca kusura bakmasınlar ama Erdek'in gece hayatı Tanz'a bin basar. Zira ben 6 yaşımdan beri...

çareyi ilaçlarda arama, kendi hayatındaki olumsuzlukları gidermeye çalış.

passiflora'yı kafama dikip içiyorum. daha az mutsuz oluyorum. tavsiye ederim.

gıdermeye calısıyoruzda olmuyor. kafaya dıkılıyor mu oyle ya zararlı degıl mı?

Doktor değilim tabii zararlı mı bilemem ama alkol de aynı etkiyi yapıyor, zararlı olduğunu bile bile içiyoruz.

Git bu ülkeden! aborjinlere katıl ne bileyim afrikada bir kabileye sığın takıl kafana göre.

poseidon harbı dedıgın ıyı kafa yapar ha

bisiklet al dolaş

ilk görüşmeye hastalık bahanesi uydurulabilir, sınavı geçerseniz bir yerde çalıştığınızı ve mesai saatlerinde görüşmenizin zor olduğunu bildirin.

bir doktora gidip durumu anlatıp rica etsen, pazartesi için rapor yazar mı acaba?

evet bana geç haber geldiği için mecburen hastalık bahanesi uydurup pazartesi hiç gitmemeyi düşünüyorum
inşallah bi sorun çıkmaz.6 ayı falan doldurmuş olsam sıkıntı olmaz da daha 1 ay olduğu için izlenim kötü olacaktır ama yapacak birşey yok gibi gözüküyor

Halanızı diyalize götürmek zorunda kalın.

Ayağınızı burkun, üzerine basmamanız gerekçesi ile doktor 3 gün rapor yazıyor.

bana post-structualismi hatırlattı jacques derrida, binary oppositions falan. belki ilgisi vardır.

sahil kasabasi oldugu dogru da, ne emeklisi hacim. brighton buranin antalyasi/bodrumu. bournemouth'da asagi yukari ayni sayilir ama, ben hep brighton'i duyuyorum burda. brighton oyleydi, soyleydi boyleydi diye.

ikisini de görmüş biri olarak sizin kriterlerinize uygun olduğunu düşündüğüm için bournemouth'u tavsiye ederim.

Bir senesini Bournemouth'da geçirmiş biri olarak söyleyebilirim ki, genç nufus ve eğlence diyorsanız bu kasaba güzel bir seçim olur. Haftanın 6 gecesi öğrenciler için düzenlenen partiler görmeniz mümkün. Aslında Brighton da bournemouth da iklim sebebiyle dil okulu öğrencilerinin yoğun bir şekilde rağbet ettiği yerler. Brighton hakkında fazla bilgi sahibi değilim,sadece bir günlüğüne gitmiştim, ama açıkçası Bournemouth daha haraketli bir yer gibi geldi bana.
Bunun yanında nacizane bir uyarım olacak. Her iki şehirde de sizi şaşırtacak bir Türk popülasyonu göreceksiniz. Eper dil okulu için gidecekseniz, hem dilinizi geliştirme, hem de eğlenme açısından yabancı arkadaşlar seçmeniz çok önemli. Bu durum şu an için çok kolay gelse de ilk zamanlar için biraz zor olacaktır,ama azmedin kesinlikle çok önemli.
Bir ufak tavsiye daha vereyim.Türkiye'deki eğitim danışmanları sizi Aspect,e.f. gibi okullara yönlendireceklerdir. Böylesi okullar diğerlerine göre büyük ve isim yapmış okullardır. Fakat böyle okullarda öğrenci sayısının büyük bir çoğunluğunu Türk,Arap ve Güney Koreli öğrenciler oluşturur. Halbuki diğer okullarda Avrupalı öğrenci oranı daha yüksektir ki İngilizce anlamında onlarla daha iyi pratik yapma şansınız olur. Son 3 ayımı geçirdiğim okulda 15 kişilik sınıfta 11 Türk olduğumuzu biliyorum:) Bu yüzden okul seçerken bunu da mutlaka göz önünde bulundurun derim.

yazdıkça yazasım geldi efem,özlemişim sanırım:)

geçen yıl istanbul üniversitesinden aldım.

bende de var aynisi doktor ufak yasta yapmami soyledi biraz faydasi oluyormus fakat tedavi edilemiyor bu hastalik

18 tedavi gruplarinin (7-12-17) biraz disinda kaliyor ama denemekte fayda var. azimli olmak gerekiyor her gun tek gozu kapatip alistirma yapmak kolay degil.

yas arttikca duzelme miktari azaliyor kararliysaniz hemen baslayin.

faydası var ama çok fazla uğraşmak lazım. doktorum demişti israilde bi adam sağlam gözü kapatarak diğer gözü açarak yüzde 60a çıkarmış görme oranını. aynı problem bendede var

Kapatma sadece çocuk yaşlarda faydalı olur ancak şimdi yeni geliştirilmiş kişiye özel yazılımlarla ve 3 ay boyunca her gün belirli bir süre antreman yaparak tembel gözün görüşünü uygun vakalarda oldukça fazla arttırabiliyor bu nedenle neurovision'ı bir araştırın derim.

elvanyalcin.com
www.acibadem.com.tr

kapama hicbir ise yaramaz. sakin deneme, goren goze zarar verirsin. yeni bir olay gelistirildi, adi neurovision olabilir. yanilmiyorsam alman hastanesinde tedavisi var (eksisozlukten bak bi), bir yazilim uzerinden seanslar araciligiyla ya da evden tedavi oluyordun. yalniz bende gecerli degildi, tabi benim sag goz ami gotu dagitmis, sadece distan sehla gozukuyor. sen yine de sansini dene. olmazsa da kafana takmamaya calis, benim ustesinden gelmem 21 senemi aldi, takmiyorum artik.

edit: justaddwater benden once davranmis :) neyse ben de konu disi ilave yapayim belki birilerine lazim olur: monokuler ehliyet alabiliyoruz. gece surme yasagi, sticker takma zorunlulugu filan kalkti fakat araba surerken saglik raporunu yaninda tasimak gerekiyor.

1-2 yaşından itibaren uzun bir süre kapama tedavisi uygulandı gözüme faydasını görmedim. Çok çile
cektik goze bantlar gözluge vakumlu kapaticilar hadi oglum kapat gozunu kapat yarari olucak bir sey olmadi. simdi su yeni soylenen tedaviyi merak ettim acikcasi.

erich, sana nasıl ulaşabiliriz ?

Not: Sevgili sözlük yazarları sözlükten bu mesajımı iletirseniz (linki yollasanız) sevinirim. Teşekkürler yazan arkadaşlara.

hanedan, msnini buraya yazabilirsin ben eklerim seni sonra mesaji silersin

[email protected]

benim de çeşitli doktorlardan duyduğum 7 yaşından sonra tedavisinin olmaması. bende göz tembelliği olduğunu öğrendiğimde zaten 7 yaşımdaydım. 18 yaşıma girdiğimde alman hastanesinde ameliyat oldum ve doktor %5 gören tembel gözümü %30'a yükselttiğini söyledi. yüzde oranının çok da bir önemi yok, diğer gözümüzü kapatın görmüyoruz işte. o zaman biz de kapatmayalım.

vusvuslat kayma durumu nasil?

tabii ki iskembeden sallamiyoruz 7-12-17 rakamlarini oncelikle wikipedia sonra yayinlanmis bir paper uzerinden giderek yazdim.

buyrun:
Randomized Trial of Treatment of Amblyopia in Children Aged 7 to 17 Years:
archopht.ama-assn.org

diyor ki:
7-12 yas gurubunda %47 duzelme varken, 12-17 yas gurububda %20 seviyesinde kaliyor.

ve:
For patients aged 7 to 12 years, prescribing 2 to 6 hours per day of patching with near visual activities and atropine can improve visual acuity even if the amblyopia has been previously treated. For patients 13 to 17 years, prescribing patching 2 to 6 hours per day with near visual activities may improve visual acuity when amblyopia has not been previously treated but appears to be of little benefit if amblyopia was previously treated with patching.

yas 7-12 ise onceden tedavi gorulse bile gorus duzelmesi olabiliyor.
yas 12-17 ise onceden tedavi gorulmemisse belirli bir seviyeye kadar gorus duzelmesi saglanabiliyor.

ayrica bonus:
en.wikipedia.org

ayni durumla bir 25 yildir filan da ben ugrasiyorum. ailem sag olsun doktor doktor gezdik, erken yasta kapatmama ragmen pek bir faydasi da olmadi gibi; neysem neticede cenchin dedigi gibi yas olaylari cok onemli olabiliyor.

bir yastan sonra kapatma erichin dedigi gibi saglam goze zaraverebiliyor. ancak literaturde cok uc ornekler de var: mazallah bir kaza vs sonucu hastanin goren gozu koreliyor, tembel goz ise yillar icinde [ yillar kismi onemli! ] gorme yetisini artirioyor.

gecmis olsun! kolay gelsin... :)

nasıl olduğu konusunda bir fikrim yok ama copy-paste olan bir yazıyı sarı çizgilerle altı çizili olarak gösteren bir program olduğunu duymuştum.

direk google da aratmak icin istiyorlardir. cikti halinde verilmis olan ödevde metni bir de bilgisayara yaz falan uzun iş.

şöyle olabilir, atıyorum tezin konusu X olsun.
sen de X, Q'dan gelmiş Z'ye giden ama arasıra V'ye benzeyen bir maddedir dedin. (tamamen atıyorum)
hoca'da google'da bu "X, Q'dan gelmiş Z'ye giden ama arasıra V'ye benzeyen bir maddedir" cümlesini arattığında senin tezin başka bir sitede (2009'da yazmissin ama buldugu site 2006/07) goruyorsa haliyle calinti oldugunu gorecektir. bu sadece tezle ilgili degil genelde nette sözlükte ya da anonim bir cümlenin bulunmasında da kullanılır. ben kullanıyorum yani..

google haricinde bir yontem ariyorum. internet olmayan bir bilgisayar oldugunu varsayalim. oyle bir yontem yoktur bence.

sence böyle bir yöntem olabilir mi ki zaten? nasıl belli olabilir ki? neyse soruyu şimdi anladım;

hayır, asla yapıştırılan metini bilmenin yolu yoktur, olamaz da.

Böyle bir şeyi teknik olarak anlamaya zaten gerek yoktur. Sınıf 400 kişi bile olsa tezi okuyan kişi kimin copy-paste yaptığını neyi bilerek yazdığını neyi bir yerden aynen aşırdığını gayet net anlar. Elbette ki belli bir noktaya kadar ( lisans teziyse) kimse bir şey demez. Ama bütün tezi oradan buradan copy-paste ile yapıyorsa o zaten seminer esnasında haşamat edilir.
Yazdığınız referansları metinden bilgisayara aktarmak zor oluyor.Zaten tüm üniversitelerde tezler artık dijital olarak da isteniyor. Hem üzerinde düzeltme yapması daha kolay hem de referansları kontrol etmesi daha kısa sürüyor. Ansiklopedik bilgi dışında bir bilgi yazıyorsanız ve eğer sonucu şahsen kendiniz elde etmediyseniz zaten referans yazmak zorundasınız. mesele E=m*c2 'ye referans verilmez ama bilmemne nin dalga boyu .... bulunmuştur diyorsan kimin bu şekilde bulduğunu yazman lazım. Sosyal bilimler içinde aynı şey geçerli.
Bu yüzden mümkün mertebe kendi araştırıp bulduğunuz bilgileri kendi cümlelerinizle yazın.

turnitin diye bir program var. eger okul kullaniyorsa sorun olabilir.

internet yoksa ve wordde kabak gibi baska bir formatting gozukmuyorsa offline bilgisayarda yolu yok tabii.

fakat bu is icin ozellesmis sistemler var dev veritabanlari falan, wordden kopyalar metnini oraya verir orasi literaturle karsilastirir ve sonucu verir.

tezini birden fazla word e yazıp tek bir word e toplarken de copy paste yöntemini kullanacağından( düzenleme sırasında ) bu tarz copy paste ile oluşturulmuştur bu tez diye laflar söyleyemezler. google da aratacaklardır.

turnitin kullanılıyorsa herşeyi kabak gibi görebilirler, çünkü sistem dünyadaki bütün dergi yayınlarını ve internet sitelerini taradığı gibi, turnitin sisteminde yer alan okullarda daha önce sistemde taratılmış öğrenci ödevlerini vb. de veritabanında tutuyor. Yani başka bir okulda yapılmış ödevden kopipeyst yaparsanız onu da buluyor. Ayrıca sadece birebir kopyaları değil, aynı cümle içinde çok benzer kelimelerle yazılmış söz dizilerini de copy paste olarak buluyor. Oh bebek, evet.

şöyle bir şey de mümkün ki, yani aklıma geldi şimdi salakça bi yöntem de olsa: word'de dosya istastistiklerinde "toplam düzenleme süresi" gibisinden bir süre var, 30 sayfalık rapor için 10 dakika diyosa hani ordan belki bişeler iddaa edebilirler.

tabi belgeyi 5 saat açık bıraktıktan sonra kaydetmek gibi mega basit bi çözümü var bunun. ama ben de direk kıllandıkları cümleleri google'lıyolar diye biliyorum..

odtü ise, turnitin'e entegre kendi yazlimi var..

beraber puzzle yapın, çok güzel olur.

worms oynayın

Biraz kesenin ağzını açmak sorun olmayacaksa Mageknight deneyebilirsiniz. Masaüstü tatik/rpg gibin.

worms armagedon, worms 2 ya da worms world party yae.

seks?

scrabble veya upwords gibi kelime oyunları.

cidden bak.

Hidden object oyunlarını ikiliyorum. Onlarca var ve hepsi de iyi kötü zaman geçirttirir.

mükemmel bir şey keşfettim tam sevdicekle oynamalık
www.isketch.net
üyelik gerektirmiyor türkçe odalardan birine girin oynamaya başlayın

biz verdi perdi mallarını üretiyoruz sevgili pyro, aşırı kaliteli değil ama fiyatları uygun olan modellerde mevcut, sultanhamam'da satış mağazası var bildiğim kadarı ile, taç ve brilliant'ında fiyatları uygundur, hms markasını bulabilirsen çok güzel desenleri var..

ayıptır sölemesi bizim fındıkzade pazarında bi perdeci memed var, 5-10-15 liraya çok güzel perdeler satıyor. ulus pazarına da gidiyomuş, hatta söylediğine göre bütün sosyete perdelerini ondan alıyomuş. benim de çok beğendiğim renkler modeller var, perdeye ihtiyacım olsa ordan alırdım. bi gidin bakın derim.

güvercin postacılığı geleneğinin bir tamamlayıcısı diye biliyorum ben.

estetik güzelliğin yanısıra mürekkebi tutması, damlatma olayının görece daha kolay engellenmesi, dayanıklılığı felan diye biliyorum. bir de kolay bulunabilmesi olarak da tahmin yürütebilirim. bir de yerine başka ne kullanılabilirdi ki?

Kuş tüyünün içi boştur. Uç kısmı divit gibi kesilir. Mürekkebe batırınca bir miktar içine emer ve yazarken mürekkebi düzenli bir şekilde akıtır.

hmm, tüyü mürekkebe batiriyorlar yanlis olmasin :)

tüy, mürekkep, bunlar fani şeyler tabi..:)

ben bugün muhabbet kuşumdan düşen bir tüyün ucunu hint kınasına batırıp elime yıldız yaptım ve bu tecrübeme dayanarak söyleyebilirim ki çok sert, düzgün ve ince bir ucu var. Eskiden ince uçlu pilot kalemler olmadığından onu tercih etimiş olmalılar.

farklı böümde yüksek lisans yapmak için bir yıl bilimsel hazırlık okumak gerekiyor diye biliyorum. Yani bu sınav hazırlığı atlamak için diil, bölüme kabul edilebilmek için olsa gerek, bu yüzden girmek lazım, yine de şansınızı deneyin, belki allah yardımcınız olur.

ben gidip konuştum bölümdeki hocalarla, hazırlık okumak zorunda olduğumu söylediler zaten..ama sanki bu sınav da hazırlığı atlamak için diil midir?

o sınav kesinlikle bilimsel hazırlık sınavını atlamakla iligli değil. büyük ihtimalle amaç ne bilip bilmediğinizi, ilgili dalla ne kadar ilgili olup olmadığınız ölçmektir ( ya da tanıdık alıcaz diğerlerini elemek için bir bahanemiz olsundur)

bilim sınavı önemlidir. ben de bounda yüksek lisans a kabul edilmiştim. bilim sınavından geçemeyen kimseyi almadılar. boun mezunu değilsen bilim sınavına girmemek hata olur. tabi boş kağıt verceksen her halükarda kararı onlar verecek. yeterli boun mezunu başvuru yoksa alırlar merak etme.

bilim sınavına herkes girer. sonra içlerinden eleyip mülakata çağırırlar. bilimsel hazırlık farklı bir bölümden gelindiyse her halükarda okunacaktır. lisansta aldığın seçmeli derslere bakılarak belki bilimsel hazırlıkta alacağın dersler azaltılabilir. boş kağıt versen de hiç girmesen de seni mülakata çağırmazlar. benim tavsiyem psikoloji 101de okutulan kitapları ve güncel psikoloji kitaplarını takip et. bir sonraki sınava hazırlan. çünkü o bölüm lisanstan mezun kişilerle aynı soruları cevaplaman istenecek. imkansız deme, çalışırsan oluyor.

starbucks'da var.

golf diye bir marka vardı en güzeli oydu öyle kalmış aklımda.

eklemiş olayım şölen' in varmış şu an böyle bir çikolatası:
www.solen.com.tr

bazı pastanelerde de satılıyor.

koskanın var.
ama tadı yaramaz..
sunum güzel.
kesenin içinde satıyolar altın kesesi hesabı..

görünüşü güzeldi ama tadı kötüydü . 50bine satarlardı sanırım. yaz aylarındada eriyip yapış yapış olurdu. angelofdeath dogru diyor halen satıyorlar .

koska'da var hem de cam sandıkların içinde satılıyor, hazine hesabı.

bunların altın kaplarını düzleyip biriktirirdik biz ilkokulda. kemal diye bi eleman vardı ikibin civarı tomar yapmıştı. hey gidinin. yok şimdi. ne golf ne de kemal.

daha fiyakalı anlatılabilir heral de ama ben genelde "aa adam şizofren çıktı lan" diyorum. fight club,secret window filan böyledir mesela.

mesela memento da öyledir meğersem adam katildir siz başkası sanarken olaylar bambaşka gelişmiştir.soruya cevap diil tabi içimden geldi. yanlış anladım di mi hep böyleyimben

spoiler--

identity filminde vardı, orada multiple personality disorder diye geçiyordu bu durum. sorunuzu da tam anlamadım gerçi.

ama favorim hide and seek filmidir.şimdi geldi aklıma.
"çoklu kişilik bozukluğu içeren filmler" gibi tarif edebilirsiniz belki de.

(bkz: kişilik bozukluğu)
(bkz: alter ego)

film adı verip "bu da böyledir mesela" derken spoiler koysanız ne güzel olur.

o kelime 'doppelganger'dır. hayali ikiz diye Türkçe'ye çevrilebilir. Kişi iyiyse doppelganger kötüdür; kişi kötüyse de doppelganger iyidir.

psikopatolojik bi durumdan bahsetmiyorum aslında.
biraz daha açayım(şimdi söyleyeceklerime edebiyat ve sinemayla ilgili insanlar kıçıyla gülmekte serbesttir)
fight club'daki gibi örneğin, daha iyi bir örnek gelmedi aklıma. hani mesela kurgudaki durumları ifade eden "foreshadowing" gibi terimler var ya, bunun için de öyle bi terim var mı diye soruyorum

doppelganger da iyiymiş gerçi ama tam benim dediğimi karşılamıyo sanki.

üşendiginiz zaman yapmak istediginiz seyi birakip napiyosunuz mesela?
bide onemsiz gordugunuzden olabilir mi mesela ben bu gazeteyi okuyup napacam ki?sanki dunyayı ben mi kurtaracam gibi?
işi cozumlemek istiyosak derinlemesine incelenmeli demi?:)

çünkü asıl yapmak istediğin şey bunların hiçbiri değil, önce onu bulman gerekiyor

aynı ben..
neden böyle oluyo sorusunun en basit cevabı TEMBELLİK. hani doktor temele hastalığının tembellik olduğunu söylediğinde, temel hanımına söyleyebilmek için hastalığının latnce adını sormuş ya, sizinkisi de o hesap.

geçmiş olsun

voodoo 007, hiç bir şey yapmıyorum aslında zamanı öldürüyorum sadece.

trumanshow, ona bakılırsa kimse tam olarak istediği hayatı yaşamıyor; ancak bir şekilde işlerini de hallediyor. Öyle değil mi, ben mi yanlış biliyorum?

hayatta esas yapmak istediğiniz seylere yonelin derim..mesela ben kitap okumayı hiç sevmem sırf kulturlenmek adına alırım bazen ama okuyamam..
kısacası isteklerinizi belirleyin ona gore yaşamınızı sekillendirin derim...
zaman oldurmeyin:)

bende de bu var, ama bu ara.ben geçici diye avutuyorum kendimi. edilgen oldduklarım haricinde işte tv dir internettir bir şey yapmak istemiyorum. çünkü düşünmekten sıkıldığım, üzerine karar vermeyi erteleyip durduğum şeyler var. bu çok enerji emici bi şey. belki böyle bir vaziyettesindir, azıcık kararlılık gerek sanki o zaman.çok mu benmerkezci oldu?

öylede mesela benim de cok yapmak istediğim bir sey var- onu yapmdığım icin hep huzursuzum baska seyleri yaparken sinir oluyorum onu yapamadığma- sen de o zaman butun aktivetelri briden değil de donem donem bırını yapabılırsın,

ansya, aslında sanırım benzer bir durum...

@ansya: ben de geçici diye avutuyordum kendimi. amman dikkat edin de akut hale gelmesin, çok kolay.

@loralynn: boş geçirdiğiniz günler gittikçe daha çabuk geçiyor gibiyse amman diyim acilen bişeyler yapın, ne olursa ...

kabablanka, valla günler nasıl geçiyor anlamıyorum...

ben de kitap okumam mesela, onun yerine internetten birseyler okurum, en gerekli seylere en hizli sekilde ulasmak isterim hep, bir de hep en iyiye dogru gitmek isterim, tek birseye odaklanamam genelde, en kisa surede en cok seyi yapmaya calisirim, bazen tek tek yapmak gerekiyor tabi o ayri :)

ha bir de zaman oldurmek nedir sizin icin, spor baslayin bence, en iyi cozum...

ermanen, ona da üşeniyorum desem... Hiç bir şey yapmıyorum işte müzik dinlemek, boş boş sokaklarda dolaşmak, nette takılmak vs...

eyvah eyvah, o zaman derhal radikal bir değişiklik yazıyorum size, ne kadar büyük o kadar iyi.

"ya hep ya hiç" düsturu takipçisi iseniz, işe yarayacaktır.

insan istemedigi seye usenir benim bildigim, istedigin seylere nasil useniyorsun anlamadim, su icmek isteyip de usendigim icin icmemek gibi bisey, arkadaslarindan ve ailenden destek al o zaman, beraber birseyler yapmayi deneyin... usenmek zorunda degilsin, usenmiyorum deyip yap iste, kelimlerle anlatmakla olmaz ki bu isler, mesela usenmeyip spora gitsen cok sey degisir, motivasyonun ve guven duygun artar, beden ve akil sagligin gelisir, bundan sonra farkli seyler de yapmaya yonelirsin... tatile cik bir istersen once...

@ ermanen: dediklerin normal bir insan için faydalı olabilecek şeyler. bu sıkıntıyı anlayamaman bile senin normal olduğunu gösteriyor.

kısa süreli değil de, uzun süreli çözümler bulabilmek lazım.
"üşenme erteleme vazgeçme" gibi bir düstura göre yaşamak, belki...

şuraya "aynı ben" diyen kaçıncı insan oldum bilemiyorum ama olay şöyle tezahür etmekte;

idefix'ten aldığım kitapların haddi hesabı yok, devamlı gazla shopaholicliğin de etkisiyle bişeyler alıyorum. eş dost okuyor. 3. sınıfa geldim yarın fiziten sınavım var çünkü 3 senedir hiç çalışamadım, çalışmadım. aslında mezun olmak ta istiyorum ama yapamıyorum bi türlü. procrastination mi desem ne desem bilemiyorum ama hayat resmen akıp geçiyor. ancak geceleri msn'de kimse olmayınca evden ses çıkmayınca kendimi bişeylere verip hayattan zevk alabiliyorum ki bu da genelde wikipedia'dan ilgi alanıma ilişkin şeyleri okumak oluyor.

görüldüğü üzere sevdiğim şeyleri yaparken mükemmel bir haz almama rağmen yapamıyorum. çünkü bu sıçtığımın sosyal yaşamı akıntıya kaptırıp sizi gitmek istemediğiniz yerlere götürebiliyor. işte burada alışkanlıkları bırakıp, yapmak istediğinize odaklanmak lazım. belki de o çok istekle aldığın kitapları gerçekten okumak istiyorsun ama ne yaptığını bilmeden kaybettiğin saatler, günler yüzünden yapamıyorsun.

direk ne yapıyorsan bırak ve yapma. an itibariyle yaptığının yanlış olduğunun farkına var. yeni birşeyler dene. ne bileyim radikal kararlar almak gerekiyor. daha önce yapıp ta kararlarından sonra yapmayı bıraktığın şeylerin önemsiz olduğunu gördüğün de zaten isteğin de kalmıyor. ne bileyim yıllardır facebook kullanıcısıydım, 2 ay kapattım sonra farkettim ki sosyal yaşamıma hiç bir etkisi yokmuş. o saçma videoları izlemeden de yaşamıma aynı kalitede devam edebiliyormuşum.

vs.vs.vs. bu konuda çok konuşulur ya. daha da konuşuruz gerekirse :)

ermanen, ya zaten ben de anlamıyorum neden böyle olduğunu, çok saçma ama durum bu.
kabablanka, hadi ben bu söze göre yaşayayım diye bir şey olmuyor ki. Farkındayım zaten öyle olması gerektiğinin. Çözüm yok sanki, zamana bırakmak gerek belki de, bilemedim gerçi uzun zamandır da böyle.

kabablanka tam olarak ne demek istedin anlamadim :) cozum bulmaya calistim zaten, bunun kisiyi anlamakla ilgisi yok bence, kisinin anlamak istemedigi seyleri anlatmaya calisma olabilir en fazla, ama biz ne desek de kisinin icinden gelmesi lazim, ya da psikologluk bir durum da olabilir, ama kendi kendine halledebilecegine eminim...

Radikal kararlar belki bir şeyleri değiştirebilir aslında. 2, 3 yıldır psikologlarla görüşüyorum zaten direkt bu konuyla ilgili olmasa da; ancak değişen bir şey yok.

o halde çevre değiştirmeni de tavsiye edebilirim. ne bileyim okuldaki alakasız bir kulübe katıl, flashmob yap, sözlük zirvesine git. bk ve fantazyadan nefret eden birisi için frp convention'una katılmak olabilir.

anlık olarak, hiç düşünmeden, yapıcam ulan diyip yapmak işe yarayabilir mesela. böylece farklı çevrelerde, daha çok zevk aldığın şeyleri istemeden keşfedip onlara yönelebilirsin. veya daha çok insanlarla tanışıp konuşarak kafadar birilerini bulabilirsin. koskoca dünya yahu.

edit: tabi ilk sorduğun sorudan oldukça koptum ama hayattan zevk almanın çok yolu var, onlara yönelmek te seni mutlu edebilir.

@carnicero

benzer seyleri dedim ben de, sen de detaylandirdin bir sekilde, bu yontemin ise yaramasi lazim...

@loralynn

bence kulak as bu kadar insana, hepimiz yardim etmeye calistik bak, birseyler yapmalisin kendi iyiligin icin, icindeki sesi dinle...

Teşekkürler herkese, biraz daha kasmaya çalışacağım kendimi bakalım artık...

sınavlar bitince yaparsınız. olmadı okul bitince mutlaka yaparsınız.

cok iste cirak olacagina bir iste usta ol.

-evet miroglu gidebiliriz... polat, hadi canim...

copporn, dediklerin iyi hoş da "bu amaç dediğim şeyi de kesinlikle sen belirlememelisin çevrendekiler belirlemeli, başkaları belirlemeli çünkü bi şey yapamazsın yapıcak olsan buraya gelip böyle bir soru sormazdın o yüzden ne yapmak istiyorsan sana bunu başkaları yaptırmalı." neden böyle dediğini anlamadım.

(git: 70225)

şeker kız candy'nin rakunu bu.

lemur

soyu tükenmekte olan loris hayvanı. evine alıp seven zekiler kimse iyi bok yemişler.

3 tane hayvan ismi vermişler ikisine tik atmışsın. şu olayı düzgün kullanın lütfen

ben daha bişey demiyorum.

thesis statement tek cümle olmalı. çok basit bir şey yazabilirsin zira sadece essay'in introduction'ında geçecek. aynısı geçmese bile olur. ayrıca basit ve genel olması daha iyi olur.

television has two harmful effects on children gayet hoş bir thesis'dır=)

thesis derken bir introduction da bütün essayi özetleyen, hem de her paragrafta o paragrafın kısaca fikrini veren bir cümle olur ki net olarak ayrılsın.

ben de bir örnek vereyim, son yıllarda yapılan araştırmalar televizyonun zararının olmadığını kanıtlamaktadır.

Thesis dediğiniz şey sizin savunduğunuz fikirdir, bir önermedir, tezdir. Dambil'in dediği gibi "television has two harmful effects on children" gibi bir şey olabilir, daha sonra bu tezinizi destekleyecek fikirleri yazarsınız...

Verilen "television has two harmful effects on children" örneğinden yola çıkılırsa, bu zararlı etkilerin neler yüzünden kaynaklandığını söylerseniz daha etkili olur. Yani öne sürdüğünüz önermeyi ana başlıklarıyla gerekçelendirirseniz.
Mesela;
Television has two harmful effects on children such as behçet and necatigil. Böylece body paragraph larınızda da nelerden bahsedeceğinizi söylemiş olursunuz.

son paragrafta da bakın işte dediğim gibi television has two harmful effects on children ki onları da zaten belirttim işte böyleyken böyle tarzı bir özetleme olmalıdır.

thesis statement'ta önermeler verilirken bu önermelerin yanına crucially, not at all, respectfully gibi zarflar kullanılması akademik çevrelerce daha çılgın kabul edilmektedir. evet.

anladım.teşekkürler arkadaşlar:)