878.40TL

Misal New York'ta 6 kişi mükellef bi ziyafet çekebilir, orta üstü bi lokantada ve ucuz şarapla.

Veya

Üst sınıf lokantada iki kişiye yetmez bile.

Veya

1 gece iyi bi otelde yazın kalınabilir. Oda kaavaltı. 2-3 kişi beraber kalabilir.

Veya

Bronx Brooklyn gibi bi yerde göt kadar bir odayı 1 aylığına verirler.

Veya

3 kişilik bir aile 1 aylık yiyecek marketi harcamasını abartmadan karşılayabilir.

duruma göre. yaklaşık 800 tl diyebiliriz ama harcama alanlarına göre değişir.

örneğin:bilgisayar+telefon alabilirsin. bu açıdan türkiyeden çok değerlidir.

hastanede ufak bir hastalığını tedavi ettirebilirsin.bu açıdan paran 5 para etmez.
700 küsür litre benzin alabilirsin mesela

Düzeltiyorum 1212.12TL

doktorun sözünün üstüne laf söylemek biz non-doktorlara düşmez amma "sürekli mastürbasyon" önerisi biraz tuhaf ve komik geldi bana.

bir de "boşalamıyor"dan kastınız, boşalmak için tüm imkanlarını seferber etmesine rağmen mi boşalamıyor yoksa ereksiyondan sonra behemehal boşalma mı bekliyor?

retrograd ejakülasyon geldi aklıma ilk olarak.

mastürbasyon doğru bir yaklaşım olabilir. ayrıntılı muayene etmek gerekli ama. öykü de derinleştirilmeli; ne zamandır var, ne zaman fark etmiş, dışarı hiç mi salgı çıkmıyor vb...

yorum yapmak zor.

@nereye bu gidis; emin değilim ama sanırım imkanlarını seferber ediyor..
doktorun dediği bize de tuhaf geldi ama zaten canının yanması dolayısıyla pek yapamıyor..
Çok detaylı anlatamadı zaten utanıyor biraz, benim yanımda hiç konuşmadı da annesine anlatırken biraz duydum, annesi de bunları anlamış..

(bkz: prostatit)

Formüller sekmesinde "formülleri göster" seçeneğini seçmediğinizden ve hesaplamaların otomatik yapılması seçeneğini seçtiğinizden eminsiniz değil mı?

little britain

izlemedim lakin gördüğüm bazı postlardan yola çıkarak peep show'u söyleyebilirim sanırım.

shaun of the dead

(bkz: how not to live your life)
(bkz: him & her)

çok seçici bir insan olarak kesinlikle izlenmesi gereken:

(bkz: how not to live your life)

içileni burnundan çıkartan diyorum ben bu diziye

Come fly with me

Monty Python's Flying Circus
1969 73 arası yayınlanmış 45 bölüm. bazı bölümler dönemsel siyasi şakalar içerdiğinden anlaşılmasa da çok iyi bir dizidir. Monty Python seyrettim dememek lazım bunları izlemeden.

the office

Misfits
The Inbetweeners
Fresh Meat
Friday Night Dinner

Film:
Shaun of the Dead,The World's End,Paul,Hot Fuzz filmlerini izleyebilirsin başroldeki elemanı tanırsın Simon Pegg.

The Boat That Rocked bu filmdede Nick Frost var onuda üstte saydığım filmleri izlersen tanıyacaksın.

www.imdb.com threesome
www.imdb.com miranda

dizi olarak peep show'a sıra gelmiş artık.

net bir şekilde hiçbiri. bunlar güzel mi lan harbiden !

4 hariç hepsi çöp.

4

abuk sabuk poz verdirdikleri için suratları pek anlaşılmasa da: 4,5,6

Ben bi suru begendim. Bu seneki finalistler iyiymis.

6-23

4 numara hep böyle mi bilmiyorum ama efsanevi güzel görünüyor buradan. diğerleri de efsanevi çirkin, bir güzellik yarışması için. 6 idare eder biraz işte.

4 ve 6

yüzünde meymenet olan bir tek '9'

ciddi cevap 4-13-23 ama 23 1,88 miş sıkıntılı biraz.
gönüllerin güzelleri 3-14-21.
ama miss turkey bunlardan biriyse ülkeyi kapatıp gidelim.

edit: 7 feriha'nın yengesi images.videoizlesen.net
8 dişi ömer aşık
23 blake lively
bunların hepsi birilerine benziyor.

9 güzel, 6 seksi. 4 abartılır yine de.

ek: yanlış anlaşılmasın, ben abartmam, ama abartan çok insan çıkacaktır.

4 ve 1.

Miss turkey finalistlerini begenmemek "too mainstream" degil mi artik ya? Fotograftan anca bu kadar ki tum dunyada kabul edilmis zamane guzellik olculerine uyan turk kizi bulmak bile mesele. Biz kilo almaya meyilli, buyuk kalcali, gobekli, kisa boylu bi toplumuz. 1.80 kiz bulacaksin, incecik olacak ne got ne gobek olmayacak bi de yuzu.fotografina bir bakmayla carpacak kadar guzel olacak. Zor! O yuzden bence kizlarin hakkini yemeyelim. Kimsenin etrafinda boyle bir suru kiz falan da yok. Kandirmayalim kendimizi.

9-13

rezillik amk.

buradaki kızlardan çok daha güzellerin tanıyorum ama ünlü olmak gibi bir dertleri yok onların. güzellik yarışmasında kızların çok güzel olmalarını beklemek gayet normal o yüzden. sokakta görebileceğin tipte olmamalılar.

bu arada isimle arama yaptım da 4,5,6 için; biraz yapay dursa da 5 bayağa iddialıymış.

6 23

hepsi çirkin, en azından bu fotoğraflarında...
ama "şu aslında güzel olabilirmiş" dedirtip başka fotoğrafını aratacak kadar idare eder seviyede olan bile yok.

tabi burada fotoğrafçı, photoshopçu, makyajcı vs. büyük öneme sahip... bu fotoğraflarla fotoğraftakileri yan yana getirip baksak benzetemeyiz muhtemelen, 90% değişime uğratan montaj sonucu idare edecek olan da berbat edilmiş olabilir.

ayrıca 4'ü o kaşlarla beğenenler mi var lan?

son olarak: (bkz: anoreksiya nervoza)

3 numara benden daha yakışıklı. 12 yine fena değil gibi.

12 çekici geldi bana.

14-22 en cana yakın duranlar onlar.
nazarımda cana yakın olanlar her zaman güzeldir.

Bunların bir kısmının erkek olduguna ya da bir zamanlar erkek olduguna bahse girebilirim. Ben 2 diyorum, biraz anoreksik duruyor ama en az erkek olanı o yine de.

Edit: 17 de fena değil.

valla bir kadın olarak ben çoğunu güzel buldum. ama güzellik anlayışları farklı farklı işte, burada yazsam ben hepsinin tek tek güzel yanını bulurum.

mesela 4 numero direkt adriana lima çakması ondan güzel :D
7 numero güzel, biraz zooey deschanel biraz da rachel weisz ama esmeri :D
9 numero canan ergüder'e benziyor, isimleri de adaş zaten :D güzel bence
11 numeroda björk tipi var, hoşuma gitti.
12 numero bergüzar korel'in gençliği olabilir.
13 numero çok sevimli ve güzel gene. hafiften kaley cuoco havası var.
14 numero biraz sandra bullock biraz angie harmon ama beyaz tenlisi :D
16 numero hafiften samantha mumba
17 numero biraz lindsay lohan-amanda seyfried karışımı
18 numero emine ün
19 numero angie harmon ve indila
20 numero da hoş da benzettiğim ünlünün adını hatırlayamadım :(
21 numero da hoş ama den den den den :D
23 numero en güzelleri diyebilirim, biraz blake lively biraz da ismini unuttuğum bir başka ünlü

ha bu arada, yazmadıklarımda da güzel olanlar var, zaten kafadan boyları yeter olm manyak mısınız lan?! 1.53 boyu olanlar var bu ülkede -mesela ben- ben napıyim amk?! tahta bacak mı takayım yahu?! www.izmirorganizasyon.com.tr

4 çok abartılmış bence ya, 9 diyorum ben.

4 fazla kalın kaşlı yahu. 12 13 bi de 23. 23 bayağı güzelmiş.
Not: kadınım

4 disindakileri saci uzun diye yoldan cevirip getirmisler resmen.

bu 17 numara sinem çok güzel bir kızdır, canlı görmüşlüğüm var, fotodaki ile alakası yok, ismini görmesem tanımazdım, muhtemelen diğer kızlar da gerçek hallerine benzemiyorlardır.
ve fakat bu kız geçen sene mi ne bu tip bi yarışmayı kazanmıştı zaten. tekrar mı katılmış anlamadım.

ekleme: pbs.twimg.com
www.magazinizmir.com

çok iyi bi teleskobumuz olsa da çok uzağa baksak, bin 1000 yıl öncesini mi görecez? ışık yol kat ediyor ama biz uzaktaki bir görüntüyü teleskopla görmek için de ışığın yol kat etmesi mi lazım?

benim kisisel dusuncem: gezegenlerin hareketlerinden yola cikarak matematik kullanarak uzakliklari bulunur isik hizina bolunur o 1000 sene cikar.

en.wikipedia.org


spaceplace.nasa.gov en asagi inin

curious.astro.cornell.edu

vfgerty nin dedigi cok daha ilginc bir sey aslinda genel olarak bilimle ilgilenmeyen biri icin. ilgilenen biri icin de oyle aslinda bence.

gokyuzune baktigimizda gordugumuz yildizlar aslinda su an olmus olan yildizlar olabilir degil mi? gecmise bakiyoruz gokyuzune baktigimizda :) ?

science.howstuffworks.com

tr.wikipedia.org
ingilizcesi dogal olarka daha genis, en.wikipedia.org

o kadar büyük uzaklıkları ölçmek için yıldızların yaydığı ışıkların frekanslarını, parlaklıklarını, parlaklığın artıp azalma periyotlarını karşılaştırma gibi yöntemler var. buna göre ışığın kaç yılda varacağını hesaplıyorlar, bazı durumlarda birbirleriyle karşılaştırıyorlar. buradan mavi ışık gönderip mavi ışığın dönmesini beklemiyor adamlar(ki zaten mavi olarak dönmez, zamanla enerji kaybedeceği için frekansı dolayısıyla rengi değişir). gözlemsel verileri matematik ile ispatlayarak yapıyorlar.

tam she was my baby'nin verdiği linki vermeye geliyordum ki verildiğini gördüm. o halde ben de şöyle diyeyim. 1000 ışık yılı çok uzak bir mesafe değil. sadece güneş üzerinden parallax hesabı yapılarak hesaplanabilir. pek de accurate olur.

@vfgerty

aynen oyle diye biliyorum. isik yol kat etmedikce goremeyiz cismi, anca isigi yansitan cisimleri gorebiliriz.

yani uzaktaki yildizlara falan bakarken aslinda gecmise bakiyoruz galiba, cok garip.

iraklik acisi mantikli ama bu yontemi uygulayabilmemiz icin uzakligini bulmak istedigmiz nesneyi zaten goruyor olmamiz lazim, goruyor olabilmemiz icin de isigi yansitmis olmasi gerekmiyor mu?

1000 yil onceki uzakligini olcuyoruz oyleyse bin isik yili uzakliktaki bir yildizin?

uzayı incelediğinizde, gördüğünüz her yıldız, o anda ki halinin birkaç bin yıl önceki halini gösteriyor bizlere. Mesela güneş; Güneşten çıkan bir fotonun dünyaya varması yaklaşık 8dk 20sn. yani, güneşe baktığımızda onun 8 dk önceki halini görürüz.

Şu anda evrenden elde edilen en uzak görüntü, aynı zamanda bildiğimiz en eski görüntüsü. Hatta öyle ki, bilinen en uzak görünütünün oluştuğu tarihte güneş daha oluşmamış bile.

Bunlar ve daha fazlasını Cosmos* de bulabilirsiniz.

cosmos a space time odyssey belgeselinde 5. bölümde anlatıldı bu bahis. çok detaylı olmamakla birlikte.
çok müthiş bir konu.

not:neil degrasse tyson da güneşi aslında her zaman 8 dk. önceki haliyle görüyoruz dedi. güneş ışınlarının dünyaya gelme süresi 8 dk.

hadi bir sey daha diyeyim. diyelim ki -ki zaten kesin vardir- evrende bir yerlerde baska canlilar var ve cok hayvani teleskoplari var. su an yani 18 nisan 2014 tarihinde canlilar yasiyorlar ve evrenin diger ucundalar. ama o kadar uzaktalar ki onlara gore bizim gunes sistemimiz yok daha ortada. onlarin baktiklarina gore daha dunya ve insanlar yok. ama aslinda ikimiz de ayni zamanda yasiyoruz. gel de cik su isin icinden. vay anasini.

edit: ve tabi coook sonra o canlilarin atalari hala yasiyor olursa dunyaya bakacaklar ve bizi gorecekler duyuruda ifsa yaparken. ama gordukleri sey trilyonlarca sene once olup bitmis olan seyler olacak. hepimiz coktan olmus olacagiz.

Mesela güneş de öyle. Yaydığı ışık sekiz dakika sonra dünyaya ulaşıyor. Aslında gördüğümüz hali sekiz dakika önceki hali. Yıldızlar içinde aynısı geçerli. Gökyüzündeki halleri şimdiki zamandan değil.

bir de mesela ortalama insan omrunden daha yuksek isik yili mesafede olan yerlere hic bir zaman gidemeyecegiz(isik yili hizinda hareket edebildigimiz varsaydigimiz halde).

yola kadinli erkekli cikilip, yolda ciftlesilirse, belki nesiller nesiller sonra yola cikanlarin torunlarinin torunlarinin torunlari vs. varabilir gidilecek yere.

sadece uzaydaki şeyler için geçerli değil tabi. mesela deniz kenarında oturuyorsun ve 1 km uzaktan bir gemi geçiyor. sen o geminin o anki değil 1/300 saniye önceki halini görüyorsun. aynı şekilde mesela uydudan maç izliyorsun, gol olduktan yaklaşık 1,5 saniye sonra görüyorsun golü(sadece ışık değil tüm elektromanyetik dalgalar yaklaşık 300km/saniye hızda ilerler). bilim çok güzel değil lan?

Bir cismi (gezegen, yıldız) ışığı yansıtmasa da görebiliriz.

(bkz: kara cisim ışıması )

tr.wikipedia.org

hayır, her sandığı gezmeniz gerekir. Kendi sokağınızın yazdığını falan bulup oradan bakarsınız.

üstelik sözlükteki bir entrye göre sabah 11'den beri girilemiyormuş.

ben girebiliyorum? ayrıca chp'nin bir kısa mesaj servisi vardı. bulabilirsem editlerim.

aha şunu buldum. doğru gösteriyor sonuçları: bilisim.chp.org.tr

komşulardan sorsanız? muhtemelen onlarla aynı sandık no'dasınızdır. bende öyleydi en azından?

Sorun çözüldü. Ben yandex dns kullandığım için giremiyormuşum. Herkese teşekkür ederim.

anons yapar sizi bulmaya çalışırlar. ortaya çıkmazsanız valizlerinizi uçaktan indirir kalkış yaparlar.

not: bilgilerim natgeo'daki dubai havalimanı dizisindeki gördüklerimden ibarettir :)

yedek listesi de olabiliyor. onlara verebiliyorlar.

valizlerinizi didik didik ararlar indirdikten sonra.

size no show muamelesi yaparlar.
valiz aşşaa, yedekte bekleyen yolcu varsa yukarı.

bir de binmediğiniz uçak düşerse sizi bulup sorguya çekerler, Malezya uçağında öyle yapmışlar.

yukarıdakilere ilaveten: bir uçak dolusu insan size türlü çeşit küfürler sayar, uçuşlarını geciktirdiğiniz için.

bir de uçak ineceği yere varana kadar sizi havaalanında alıkoyarlar.

forum.donanimhaber.com

kredi çekince yapılan BES değil. hayat sigortası. sonradan ne kadarını alabilirsiniz. bilmiyorum. ama dediğiniz gibi başlangıçta buna karşı t.m. başvurabilirdiniz.

dolayısıyla baal'ın cevabı ilgisiz oluyor.

Ali Tezel'in haberinde o kadar büyük yanlışlar var ki, kendisine hiç yakıştıramadım. Hayatınıza o haberi okumamış gibi devam edin lütfen.

Ayrıca o ben smyrna'nin dediği gibi bes değildir.

Singapur-Mardin arasi degilse çok pahalı hakikaten.

güzergahla alakalı, bazı şehirlerde rekabet olmadığından firmalar yüksek fiyat çekiyor.

sadece bir kez yurtdışına çıkma girişimim vesilesiyle uçak bilet fiyatlarına baktım detaylı olarak.

istanbul-varşova, varşova-istanbul gidiş-dönüş biletini 220 liraya aldım lot airlines'tan.

thy sadece gidişe 740 diyordu. ağladım. hiç unutmuyorum bu rakamları.

atmacaged, madrid değil mardin demiş.

tek yön 417yse çok pahalı evet. ama en az iki havayolunun uçtuğu iller için çok da uçuk değil thy.

Nereden uçtuğunu söylememişsin ama İstanbul varsaydım, Pegasus'tan 200 TL'ye almak mümkün görünüyor. THY'den de şöyle bir baktım, Nisan ayı seferleri dolu görünüyor genelde ama 175 TL'ye bilet var gidiş geliş. THY'nin Anadolu Jet seferleri makul ücretli oluyor. 417 TL yüksek bir ücret.

thy çok ucuz olduğunu iddia etmiyor zaten. ucuz versiyonu için (bkz: anadolujet)

büdüt: laf falan sokmadım... çok pahalı değil mi demişsiniz, zaten ucuz olmayacağını belirttim. bunda laf sokmalık bir durum veya abes bir şey görmüyorum. alınganlığın lüzumu yok bence.

@megafon iddia ediyorlar mı diye sormadım zaten! cevap vermeye gelin arkadaşlar laf sokmaya değil.

yilda 3-4 kere istanbul izmir arasi ucuyorum. ne zaman bilet alacak olsam thy ya en ucuz oluyor yada 5-10tl gibi bir fark oluyor. kalitesi ve yemekleri icin 10tl fazla verip thy'den almayi tercih ediyorum. asil pegasus pahali. sozde ucuz havayolu sirketi ama istanbul izmir icin tek yon 200tl isteyebiliyor.

rastlantısal. thy çok pahalı, sormaya gerek yok direk pegasus ile uçayım diyenler çok kaybederler.

Hayır.

evlenene kadar yararlanıyor sanırım

Evli olmayan kız çocukları sigortalı olarak bir iş yerinde çalışmıyorlarsa, babalarının sgk'sından faydalanabilirler.

gittiğiniz ilgili devlet dairesindeki yetkili aksini iddia edebilir, ancak bundan haberdar olan yetkili kişiyi bulana kadar araştırınız. 2013 teki torba yasada onaylanan kanuna göre evlenene kadar babasının sgk sından yararlanabiliyor.
buna başvurduktan sonra size gelir testi yapıyorlar ardından işleme alınıyor.

@divit kadın 25 yaşını geçmiş takılmıyor yani

Pek sanmıyorum ama chrome kendini güncelliyor ya, son güncellemede gitmiş olmasın o özellik?

screenshot'i yandex'ten aldim umarim gitmemistir. gozum alismis bi linke tiklamadan once hep oraya bakiyorum simdi birden kayboldu

İnternette aradım da sadece Ubuntu kullanan birinde buna çok benzettigim bir problem olmuş. Siz Ubuntu kullanmıyorsunuz degil mi?

hayir xp kullaniyorum.

Bir de başka linklerde ve uygulama tam ekran degilken denesenize, belki ekran boyutundan dolayı şey olmuştur. (uff nasıl atıyorum belli degil ama gercekten deneyin bence.)

yok ya bi degisiklik ayni ne yazik ki. beyler bu chrome'un bi sistem geri yuklemesi var mi ayarlarin falan sifirlandigi?

Bu sayfaya bakmış miydiniz: superuser.com

oldu ttg cok tesekkurler

Off iğrenç. İkinci herifin h2o too (h2o2) demesini beklemiş.

ikincisi diyor ya water too diye. yani h2o2 bu da hidrojen peroksit, bunu içerse ölür. bu yüzden bu assasination olur diyor.

espri iyi de kötü yazmışlar fıkrayı

eksisozluk.com

bence fena değil. ttg'ye ek olarak h2o2 adamı öldürür.

too good to be true!

çalmadan yapıyolarsa helâl olsun! büyük amme hizmeti!

siz önce boyunuzu, kilonuzu, günde ne kadar hareket ettiğinizi, sigara içip içmediğinizi, daha çok neler yediğinizi ve içtiğinizi, ne kadar uyuduğunuzu, ne kadar stres çektiğinizi, ne kadar içki içtiğinizi söyleyin de, risk değerlendirme işine ondan sonra girelim.

Risk var. 10-15 kilo fazlam var. Sigara ve içki çok olmasa da sosyal içici durumunda. Hareket çok, spora da gidiyorum, koşu bandında koşuyorum, sık sık da birkaç kilometrelik mesafeleri yürüyorum. Uyku düzenim iyi falan.

Bir yıl önce kan tahlilinde kolestrol normalin üstündeydi ama doktor sorun değil o normal dedi.

Ben sadece bu şartlardaki çekapın iyi olup olmadığını merak ediyorum. Benim durumumda biri için "Aaa, bu eksik, şunu da yaptır" diyeceğiniz bir şey varsa başka bi şey bulayım.

kapsam çok güzel ama ben fiyattan aşırı kıllandım! günahlarını da almak istemiyorum.

10-15 kilo fazla var, babanızın ölüm sebebi kalb krizi, sigara var (Dünya Sağlık Teşkilâtı, son 6 ayda 1 adet sigara içmiş olanları, sigara içenler grubunda kabul ediyor), kolesterol de kıpraşmaya başlamış

risk yüksek! 3 vakte kadar kan basıncınız da yükselecek.

çekap size ne söyleyecek ki? sonuçlar iyi çıkarsa, bu durumu aynen devam mı ettireceksiniz?

iki sene sonra bu zamanlar, normal kilonuza dönecek bir program başlatın. sigaradan ve stresten uzak durun.
bu hareketliliğinizi aynen devam ettirin.
daha az kırmızı et yiyin. içki ayda yılda bir olsun. daha çok sebze yiyin. zehirli yiyecek ve içeceklerden uzak durun.

bunları mutlaka yapın. çekap yaptımış olsanız da, olmasanız da...

Herkes ucuz demiş ama bence çok pahalı.

tebrikler, harikasınız?

tiryakinim tiryakinim deriz

saygı duyarım

duyuru çok bozdu:(

saygi duyarim cok alakasiz olmus bence. takdir ettim kendine ozgu bir tamlama. onu yasli veya daha yuksek statude birine karsi da kullanabilirsiniz gayet.

Yalarım.

"şöyle şöyle yapmanızı/şu konuşmanızı çok beğendim."

"takdir ettim", "takdir ediyorum" gayet deriz; diyemiyorsak kendimizi ufak görüyoruz demek bence.

Çalışmalarınıza ve fikirlerinize çok saygı duyuyorum denilebilir yerine göre

Takdir etmek daha çok yukarıdan aşağıya kullanılır. Büyük küçüğe, öğretmen öğrenciye gibi.

Biz yaşlı (ve erkek egemen) bir toplum olduğumuzdan kelli, statü veya yaş olarak küçükten büyüğe bu anlamda bir kelime kullanımda değil.

Konusuna-yerine göre; gururlandım (gurur duydum değil)gibi kendini da dahil ederek, "çok iyi oldu" gibi durum değerlendirmesine sızdırarark, onur duydum, onurlandım gibi kelimelerle duygu ve düşünceler ifade edilmeye çabalanıyor.

"Geeeel" den aklima levent yuksel - yeterki onursuz olmasin ask - denen sarki geldi

Erkek değil ama.

Son mektup - Rafet El Roman'la düet. Başına denk geldiyseniz sarkının Burcu Güneş soylüyor, belki olabilir.

www.youtube.com

Alma. Kanına kim baktıysa o versin tedaviyi demir zehirlenmesi olursun yoksa. Zaten değerlerin azsa 3-6 aylık tedavi gerek mutlaka.

Doktorun vermiyorsa neden kafana göre kullanıyorsun?

Hemokromatoz diye bi gugıllayın.

kullan bence. doktora gitsen de farklı bi şey vermeyecek, demir hapı verecek sana.

hemoglobin testi yaptırıp doktor önerisinde kullanayım ozaman en iyisi. cevaplar için teşekkürler.

Nasil ya??? Hemoglobin testi yaptirmadiysan kanının 10'a düştügünü nasıl biliyorsun?

sağlık raporu için genel kan testi yaptırdığımda gördüm. şirketin doktoruda istersen hap kullan depolarda boşalmıştır ama önce bi hemoglobin testi (ayrıntılı olan) yaptır istersen dedi. ayrıca sağlık ocaklarında bile (aile hekimi) 5 dakikada kan değerine bakabiliyorlar.

Bence de yok.

çok zor

olmaz öyle saçma şey.. insanın hemen kendisini izole etmesi en iyisi..

Olmuyo. Denedim. Birini sevmiştim, aşık değildim. Varlığından rahatsız değildim. Ota boka trip atıp laf sokmalar... Bi ilişki durumu değiştirdim facebook ta, arada yaptığım bişiydi olsa da olmasa da. Bu bi tavır aldı akıllara zarar. Bisürü destansı mesaj. Neymiş benimle konuşurken hayatına birini almıyomuş ben niye almışım falan. Durumu kısaca anlattım sen değişmişsin eskiden böyle değildin falan demeye başladı. Tabi saat gecenin bi körü. Uyuyakaldım.

Msn, facebook, twitter falan hepsinden silmiş.
Çocuk gibi.
Sonra kapıma köpek oldu arkadaş olalım diyerekten istemedim. Çok yıprattı çok.

Her insanı yıpratır.
Bunu güzel bi şarkı sözüyle bağlayayım


«dost kalmayı bilen, hiç aşık olmuş mu?»

Yoh.

yok canım olmaz öyle şey deli divane sevsen bile bittiyse bitmiştir. sosyal medyadan sil. hayatından çıkar.

Olmaz aga yok böyle bi dünya. Anca şöyle olur, vazgeçemiyrcek kadar aşıksındır, için yanarak arkadaş kalmayı kabul edersinki buda ısınmak için ateşe sarılmak gibi olur. Unutmak unutturmak en güzeli.

başıma geldi, kaldım. senede bi kere yokluyo ama.

İmkansız.

olmuyor lan olmuyor. kendimi bıçaklıyormuşum gibi geliyor bazen.

o beni çok seviyorsa kalırım da ben seviyorsam kalmam.
ben seviyosam o beni terketmiş demektir-ne diye arkadas kalıyım.
2 mizdfe seviyosak niye ayrılalım..
öfff amann oruc başım...

bağrına taş basıyosun. olmak zorunda oluyo. yeri geliyo sadece rüyalarında yaşıyo. aylarca adını bile anmasan rüyalardan çıkmıyo zalımlar!

ha böyle olunca noluyo sinirden kendini yiyip bitiriyosun.

insan kendini bir kere bıçakladıtan sonra tekrar bıçaklayamaz. arkadaş kalmak iki kere bıçaklamak gibi kendini, çok fena.

yok.. var diyen olursa da yalan dünyasında yaşıyor.. düşünsene ya yarın bir gün sevgilisini alıp karşına çıkıyor.. arkadaşım naber? öyle bir batar ki bir ömür çıkaramazsın...

Düşündüm aklıma şu açıklama geldi: Siz evdeyken başka aletleri de kullandığınız için buzdolabının sigortasından hiç bir zaman buzdolabının istediği akım geçmiyor. Ama ne zaman evi terk ediyorsunuz buzdolabı istediği akımı çekebiliyor ve bu da sigortanın kapasitesinin üstünde olduğundan sigorta atıyor.

Bana da komşu ibneliği gibi geldi.

evin içerisindeki sigorta mı yoksa apartmandaki elektrik panosundaki ana sigorta mı? apartmandakiyse başkası yapıyor olabilir. içeridekiyse @ttg nin dediği olabilir ama gece siz uyurken falan da aynı şeyi yapması gerekirdi.

evden çıkarken birinizin şalterleri kapatmadığına emin misiniz?

3 harfli cinler yapmıştır

4 harfli cinler de yapmis olabilir.

Anneniz falan şalteri kapatıyor olmasın. Benimki yapar çünkü.

içerdeki sigorta yauv.
bizden kapatan da yok.

ama buzdolabı olayı gıdıkladı beni. doğru olabilir...

51,2 g naftalin girince çıkması gereken nitronaftalin miktarına bakın.

sonra bu olması gereken değeri soruda verilen nitronaftalin miktarına oranlayın.

girenler - çıkanlar problemi.

%50

(bkz: valsalva manevrası)

(bkz: frenzel manevrası)

ağzını tamamen açıp yutkun. ben de işe yarar.

esnemeye calisin

valsalva manevrası kesin çözüm. ben öyle yapıyorum.

Emniyete yatıyor diye hatırlıyorum. Sıra almak da çok şart değil ama alırsan çok büyük kolaylık olur.

Yanlış hatırlamıyorsam tabi..

emniyet alıyor orada.

Bu değil di mi: www.inceespri.com

bir şey kanıtlamak için aramıyorum sadece sevdiğim biriyle bağdaştırdığım için hoşuma gitti bu söz. ama evet şuymuş: "You can judge a man's true character by the way he treats his fellow animals."
Ünlü yazar nereden aklımda kalmışsa :S
@just wondering bu söze biraz hak versem de tabi ki insanları sadece buna göre yargılamam. rahat ol. yine de bazı hayvanları sevmesek (gerçi sevip sevmememiz umurlarında bile değildir o ayrı konu da) bile kötü davranmama taraftarıyım.
@ttg o değil evet
@umutko 9gag'deki fotoğrafları görmüştüm de bu sözle bağdaştırıldıklarını bilmiyordum. evet paul mc cartney'miş gerçekten de.

+/+

o kişinin kendinin bileceği bir şey değil. hatta onu bilmek mümkün değil. neye göre artı neye göre eksi. sonsuz olasılık söz konusu.

maddi: artı
manevi: eksi

not: iş hayatına kafam girsin.

maddi olarak ne + ne de - ama şuan normal bir şekilde maddi düzenimi geliştirmiş olmam lazımdı +da olması lazımdı.

manevi olarak yolunda giden pek birşey yok.

maddi:nötr
manevi:-

maddi ~
manevi -- (hatta kare kök -1)

-/-

+/-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

maddi: nötr
manevi: -------------------

1. bölge. +/+ yani. evet analitik biliyorum asdfsadfds

maddi +
manevi --------

1-2MB yeter herhalde.

100 falan. Bende de 250 var internete girip whatsapp kullanıyorum yetiyor.

resim fotoğraf falan atmazsan 5 MB yeter. Arada yine data gönderip alır o sen mesaj atmazsan da. Ben resim falan atıyorum, bir haftada 2 MB harcamış.

100 Mb internet paketimi 1 ayda sadece 40' ını geçebiliyorum. Fotoğraf da bol bol atıp alıyorum.

ocak ayının başından bu yana 8 mb giden 5 mb gelen var. günde 4 saat düzenli kullanıyorum bu arada.

metrobüs her saatte var.ama 00.00 dan sonra saatte bir geliyor.sabiha gökçenden metrobüsün bulunduğu herhangi bir durağa gelip metrobüse binersiniz.ordan incirli-ömür durağında inersiniz.ordan zaten taksiyle 15 dakikada bakırköydesiniz.

e-10+metrobüs+taksi yapılabilir

yeri gelmişken bir soru da ben sorayım. bu iett'nin biletleri midir, kartı mıdır her neyse onları sabiha gökçen'den alabilir miyiz? ve adı nedir onların?

cevaplar için çok teşekkür ederim. iett'nin sabiha gökçen'den o saatlerde kadıköy'e sefer yaptığını şimdi öğrendim.

saat 3'te inecek ve otobüsün sefer saati 3:10.. rötar mötar vs biraz zor olur sanki kendimizi 3:10'da durakta bulmamız. bir sonraki otobüs de 4:10'da :/

taksiyle metrobüse binmek için direk kadıköy'e geçsek ne yazar?

60 lira yazar. iyisi mi korsan taksi falan bak

nerden baksan orası 25 km. uçak parasına gelir :) pasaporttu, bagajdı falan derken onun çıkması zaten 3.30-3.45 olur.4.10 da binersiniz e-10 a , 5.00 da uzunçayırda olursunuz. ordan binin metrobüse 40-45 dakika sonra incirlide olursunuz. ordan da 5 liraya bakırköye taksiyle geçersiniz.

@kaynaklari etkin kullanamayan iktisatci,

yolda sabahlayacağız anlaşılan :) otobüs durağı havaalanına çok uzak değildir herhalde?

kapıdan çıkınca hemen karşıda otobüs, @iktisatçının da dediği gibi sizin yanınıza gelene kadar hayli vakit geçer zaten biraz da bekler sonra uçar gidersiniz.. hatta arkadaşınız almansa o saatteki ulaşımla hava bile atabilirsiniz, zira ben aynı saatlerde berlin şönefelde varana kadar canım çıkmıştı..

@calzoncillos,

sanırım havataşın da otobüsleri var.. s. gökçen-kadıköy ve s. gökçen-taksim olmak üzere. onlara ne dersiniz?

sanırım taksime değil de kadıköy metrobüsüne gitmek daha iyi olur. taksim dolmuşlarına bavulla binilmez herhalde :)

öğrenci kafası olunca tabi havataştan hiç bahsetmedim (: çok değil gerçi 8-10 lira bişey ama o saatte iettnin de pek ineni bineni olmayacağı için pek bi fark olmaz sürede falan, güzergah da aynı zaten ekspres e-10'la.. (ek: yalnız baktım da o saatteki e10'lar ekspres değilmiş, haberiniz olsun)

@calzoncillos,

ahah anladım :) çok teşekkür ederim yardımlarınız için.

www.youtube.com bununla başlayan seri mi acaba?

belki de yırtmışsındır orayı. zamanla geçer öyleyse.

çekirdek takılmıştı boğzıma katıksız ekmek ye demişler bir ekmeği yavan yavan bitirdiydim de çıkmamıştı. sonra kendisi gitti.

ama diş macunun boğaza yapışması aşırı saçma geldi bana üşütmüşsündür boğazın batıyordur.

Muhtemelen izin verdiğiniz bir uygulama yapıyordur, ayarlar kısmından kontrol edebilirsin

çok seviliyorsundur belki, lider bir kişiliğin falan vardır.

çok riskli bir iş. hiç girişmeyin böyle bir şeye. hem kardeşinizi hem kendinizi yakarsınız.

anlasılır.

Anlaşılabilir. Ben mesela üniversiteye rapor sunduğumda rapordaki yazıyla ilgili epey tedirgin olmuştum fakültemi yanlış yazdılar diye hastanede. Hastanedeki kadın "Zaten numarası yazıyor üstünde. Ordan kontrol ederler. Sorun olmaz." demişti. Yani o elinizdeki belgede de sıra no benzeri bir ibare varsa araştırılınca ortaya çıkar kesinlikle.

çok teşekkürler. ama anlamadığım şey geçen sene kardeşimin okulundaki biri bir sene boyunca sahte raporla geçinmiş. bana biraz cesaret veren bu.

ama nasıl anlaşılıyor ? memura verirdik biz, o da deftere yazardı falan.

(ara: kan alirlar)

geçen yıl bizim lisede de yediren çok vardı. bu okullarda salla başı al maaşı'cılar olduktan sonra bir şey olmaz. yeni imza atmayacaksın, var olan imzaya kalem ile dolgunluk kazandırıcaksın.

bi şey olmaz. kardeşin çok göze batan idarenin şüpheleneceği biri değilse çok rahat yedirirsin. yalnız aslına uygun yap paint terk olmasın.

benim ytü de okuyan arkadaşım sınava çalışmadığı için girmedi. telafi sınavı içinde en az 3 günlük rapor alması gerekiyordu. rapor alıp üzerindeki gün sayısını değiştirdi. daha sonra o sınava girdi. :D üni de bile böyleyse düşün..

anlaşılmazsından ziyade olmaz o iş. devamsızlık bilgilerini girerken kullandıkları bir kod var, her raporda farklı olan. girilmiş kodu kabul edeceğini sanmıyorum.

raporun üzerinde bi adet QR kod var. taratmaya çalıştım ama okumadı. bahsettiğiniz kod bu mu ?

aile hekimini değiştirmek de bir çözüm olabilir belki, bilemiyorum.

dinlendirici gibi bir şey o. numara bile saymamak gerek. gidin bir gözlükçüye yardımcı olur. yüz tipine göre falan bir çerçeve.

0.50 ise (miyop olduğunu varsayıyorum) sadece PC ve TV başındayken tak, diğer zamanlarda kesinlikle kullanma. Yaşın gençse numara artar gereksiz yere.

şehir efsanesi. aynı durum bana oldu. takmadım numarası ufak diye. 2-3 sene sonra bir baktım numara 1,50 civarına gelmiş. sonra takmaya başladım. en son 2,50 idi şu an ilerledi ama uzun zamandır gitmedim doktora. 3 civarı diye tahmin ediyorum. kısacası takmanı öneririm.

ssk'nın ödediği çok cuzi bir miktar. üstüne biraz para vermeniz gerekebilir haberiniz olsun.

bunun dışında, herkesin memnun olduğu gözlük türü farklı tabi ama ben hafif olması bakımından şu çerçevesiz olanları seviyorum. size de tavsiye ederim, özellikle yeni başlayacağınız için. gerçi kemiklere de çok hafif ve rahat diyorlar ama benim denemişliğim yok.

@kandaz3
gözlük takmayıp numarası 0.50 olarak yıllarca kalan tanıdıklarım var. ben de 0.50 ile başladım 6 yaşında. şimdi 30 yaşında 2-3 aralığında numara ile devam ediyorum hayatıma. belki tesadüftür bilemem.
sonuçta gözü yormayan faaliyetler sırasında 0.50 gözlük takmış veya takmamış olmak çok fark yaratmayacaktır. dinlendirici diye bi tabiri vardı hatta bunun. zaman zaman takılıyor.

saat farkından ötürü doğuya doğru uçarken yaşlanıyorlar fakat batıya uçtukça gençleşiyorlar.

pilotlardan, piton yılanı gibi söz etmişsin, pilotların yaşlanıp yaşlanmadığı takıntısı nereden icap etti anlamk zor sen kendine sor bukadar angaryayı kafaya takarsam nekadar sürede ağarır diye eminim çabuk ağarır

@sunset0771
düşüncem bunları

Fizyolojiyi geçtim; teknik olarak bakarsan yüksek hızlarda toplamda uzun süreler uçtuklarından çok az da olsa normal insanlara göre zamanda bir miktar atlama yapıyorlar bu sebepten daha yavaş yaşlanıyorlar demek mümkün. Tabi farkedebileceğimiz bir durum değil bu. (özellikle jet pilotları)

yaslanma olayini bilmiyorum ama pilotlarin ilerleyen yaslarda ortaya cikan bir meslek hastakigi vardi sanirim..

@9uncu nesilim ama para bende + 1

hatta dunyanin donus hiziyla doguya giderlerse hic yaslanmiyorlar diye biliyorum.

aşiri basinca maruz kaldıkları icin her ne kadar basinc ayarlamasi olsada ucakta..vucutlari bir şişiyo bir iniyo(hostes kız arkadasimdan biliyorum)..vucudun bu hizla degisimi yasliligi da beraberinde getiriyo olabilir..

gece uçuşlarına vs çıkmaları gerektiği için önemli bir kısmının belli bir günlük düzeni olmuyor. bu yüzden daha çabuk yaşlanabiliyorlar sanırım. ayrıca hareketsiz bir meslek olduğunu, genelde oturarak icra edildiğini de unutmamak lazım.

toshiro'nun dediğiyse sanırım hemoroid.

diğer mesleklere göre daha fazla radyasyona maruz kalıyorlar.

sivil pilotlarla çok bi muhabbetim yok ama eniştem TSKda jet pilotu onların üs'te epey bulundum
olaya sadece uçmak olarak bakılırsa evet basıncı var, radyasyonu var, stresi var ancak öte yandan bu adamlar 13 -14 yaşından beri kendilerine deli gibi baktıklarından , spor yaptıklarından, beslendiklerinden vs. ötürü çelik gibi oluyorlar. eniştem 40 yaşında 30 göstermiyor o boya posa rağmen...
sivilde henüz tıfıl aday pilotları geçenlerde akşam yemeğe aldım valla kızlar bile çelik gibi bence zor yaşlanırlar.

paso kozmik ışın yiyorlar.
boynumdan öpme lan ben huylanırım ordan.

zevk ve tercihler

oylayan sayısı ile verilen puanın ortalaması alındığı için az sayıda kişi tarafından oylananlar alt sırada kalıyordur.

@borzoi zevk ve tercihler tabiki ama imdb ye bende üye olup oylayabilirim yani halkın oylaması ama genel beğeni ile imdb deki sıralama çok farklı bundan bahsediyorum.

imdb'de dağdaki çobanın oyuyla tarantin quentino'nun oyu bir değil. Farklı kullanıcıların oyları farklı ağırlıkta etki ediyor. Düzenli olarak oy kullanan adamla tek bir oy kullanmış adam arasında fark var. Ondan.

insanların dengesizliği ile doğru orantılıdır bu. godfather gibi bir filme 1 puan veren 25bin kişi var mesela.

imdb her ne kadar aritmetik ortalama almasa da baya bir etkiliyor bu sırayı. örneğin godfather fanları alıyor eline sazı listedeki diğer filmere çakıyor 1 puanı.

oylama sistemi bu yüzden çok farklıdır imdb'nin 4 yıllık üye ile 1 yıllık üye'nin verdiği oy falan eşit değildir. en basitinden 9.2 olan godfather filminin aritmetik ortaması 8.7, yani garip bir formulleri var adamların.

up tamam da; godfather yerine ne 2. sırada olmalıydı acep? neyini garip buldunuz anlamadım yani; senaryosu, yönetmenliği, oyunculuguyla tarihin en çok beğenilen ilk 10 filminden biri. fanı değilim ama bunu görmek zor değil. 2. olmasa 7. olurdu.

bu arada up'a haksızlık etmeyelim. up harika bir filmdir.

top250 herşeyin karması çorba gibi bir liste.

daha mantıklı liste için soldan tür ve yıllara göre listeleme yapmanı tavsiye ederim.

nişanda/sözde sağ el yüzük parmağına takılır. evlenince sol el yüzük parmağına geçer yüzük.

sağ. evlenince sola alınıyor.

efendim sağda olur. ama yüzük sol ele göre alınır. nihayetinde oraya geçecek. ancaaak sağ parmak sola göre bir gıdım daha kalındır. o yüzden nişan zamanı el hababam oraya gider, oynar da oynarsın. bir düşünme süresidir bu. acaba ben bir halt ediyor muyum diye :)

ben bu darallara gelemediğim için aldığım gün sol parmağa geçirivermiştim.

ecnebi dilinde bunlara automatic veya hydrostatic(hammar) da deniyormuş. en.wikipedia.org

belki işinize yarar.

bu entry zamanında çok işime yaramıştı. yusufzar.blogcu.com özellikle eski kitap arıyorsanız tunalıdaki sahaflar en iyisidir.

sahaf olmak zorunda değilse dost kitabevinin düzenini çok severim ben. aradığınız şeyi hemen bulduruyor. başka hiçbir kitapçıda dostta aldığım zevki almadım.

ve kitabevi. sahaflar çarşısı olarak da bilinen asıl adı "adil han" olan işhanında 1.katta. adil han işhanı da passage'ın karşısı, zafer çarşısı'nın yanı kızılay'da.

ben!

uydunet, superonline fiber, ttnet, ve doping kullandım.
hatta şu an ttnet ve doping kullanıcısıyım ayrı ayrı.
uydunetin gözünü seviyim.

ankara'dayım. öneriyorum. eleştirenler genelde istanbul'da. ben burada hem kesintisiz internet bağlantısı alabiliyorum hem müşteri hizmetlerinde bir soruna raslamadım. uygun fiyatları da cabası.

yaklaşık 8 yıl antalya lara bölgesinde uydunet kullandım, müthiş memnundum, bu süre zarfında birkaç sorun oldu, onda da aradığımda çok yardımcılardı. sonra izmir'e taşındım. karşıyaka'da merkezi bir yerde oturuyorum, defalarca aramak zorunda kaldım bağlantıyı yapmaya gelmeleri için, gele gele ergen çocuklar geldi, duvarları delik deşik yapıp üstüne de yanlış kabloyu çektiler falan derken cinnet geçirip her şeyi iptal ettirdim. mecburen ttnet bağlattım ve ondan da nefret ediyorum. sanırım biraz bulunduğunuz bölgeye, o bölgenin altyapısına, sizin bölgenize bakan teknik ekibe v.s. bağlı bir durum.

uydunet kalmadı ki

cx 300. magirus minibüs, körüklü otobüs koşullarında defalarca test edildi, onaylandı.

cx200 - cx300

cx 300 için tizlerden pek memnun kalmamış sözlük kullanıcıları. tizleri önemsiyorsak hangi modeli tercih etmeliyiz?

Şurayı biraz kurcala, arama falan bir şeyler yap. Oldukça fikir edinebilirsin.

forum.donanimhaber.com

Ben de cx-300 alternatifi ararken şunu bulmuştum.
Bir inceleyin derim.
www.elmasepeti.com
reviews.cnet.com

Sorunun sonunu sonradan fark ettim.. Cx-500'ler gayet güzel derim ben. Cx-300 ile karşılaştırılmaz...(ama orjinal için geçerli bu söylemler. E-bay'den her türlü kazığı yiyebilirsiniz. Çok alan var..o yüzden yazasım geldi.)

cx300de bas iyidir tiz yok gibi biseydir. Daha dengeli ve dolgun sesler icin cx400 ve cx500/550lere bakmak gerekir. ben su anda bir cx550 kullaniyorum ve cok memnunum. cx300um bozulunca buna gectim. cx300u ilk takinca "la ben daha once muzik dinlememisim ya la?" demistim, cx550yi takinca da aynisini dedim. o kadar fark var arada.

hepsiburada da var. world ile 6 taksit %10 seçeneği ile baya cazip aslında:
www.hepsiburada.com

@hayo
sozluk.sourtimes.org
buradan da görebileceğiniz gibi stoklu çalışmadıkları için ellerinde var görünüyor ama sanırım onlarda da yok.

@layer26
en son ne zaman birini yönlendirdiniz? çok ilginç, bu telefon cumartesi günü pek çok yerde vardı ama bugün kalmamış, o yüzden soruyorum.

kendi soruma en kendim cevap vereyim en iyisi aylar sonra.

böyle bir durumda, genpa'nın sayfası açılır. satıcı bulma yeri vardır o sayfada, orası bulunur. uygun il seçilir. her bir satıcının telefon numarası tek tek aranır ve ellerinde uygun telefon olup olmadığı sorulur. uygun telefonun bulunduğu yerin adresi öğrenilir, gidilip telefon alınır.

yanıklara direkt olarak buz temas ettirilmemeli, soğuk suya tutulmalı. bu yüzden yara oluşur mu emin değilim.

@hia

yara oluşmadı iz kaldı sadece. teşekkür ederim bilgilendirdiğiniz için

buzu direk sağlıklı bir yerine de uzun süre (10-15 dakka) uygularsan sorun yaratır. daha yeni olmuş dediğine göre. ben parmağı yakalı 1 haftadan fazla oluyor. izi var hala. zamanla geçer.

benim de bir haftadan fazla oldu ve dediğiniz gibi 10-15 dakikadan fazla tuttum orada. hatta buz çok soğuk olmasaydı orada tutup uyuyacaktım.

ben de aynısını yaptım, ve iz hala duruyo. 1 sene oldu nerdeyse sanırım buzla bi ilgisi var

yanık illaki iz bırakıyor. git gide azalıyor ama tamamen geçmiyor. yanığa buz koymak iyi değil diye biliyorum ben de. ama buz ile doğrudan ilişkisi var mıdır bilemem.

o izi kalan şey ölü deri. ölü deriyi altındaki deri iyileştikten sonra bir şekilde ordan kazımanız lazım. uzun kalınan bir banyo sonrası tırnağınızla vs bir şekilde onu ordan kaldırmaya çalışın. çok acımıycaktır. acısa bile ömrünüzün sonuna kadar orda kalmasından iyidir bence?
aynı izden annemin bacağında da var. ölü deri çıkarılmamış kahverengi iz şeklinde duruyor.

sanırım ücretsiz değil de şehiriçinden daha ucuza aranan hatlar bunlar. sanki internete bağlanırken mi kullanıyorduk ne???

gün geçmesinki bir başka mallıkla daha karşılaşmayalım.
fake olduğunu sanmıyorum, sanatsal olduğunu hiç.

fake degil manyaklik iste. daha beterleri de var. allah akil fikir versin.

japonsa gerçektir. çin olsaydı fake derdim, taklit derdim ama.

fake değil, derinin altına silikon yada botoks gibi bir şey sıkıyorlar. japonların hep yaptığı şeyler. mangalardaki karakterlere benzemek için uğraşıyorlar heralde.

(bkz: alternatif sentetik evrim güzellikleri)

1300 küsür olması lazım.

1300kusur olan (ya da her neyse) five-language standalone olan muhtemelen. windows update'ten cekersen daha kucuk oldugunu gorursun. hem kendi isletim sisteminin dilinde olur hem de yuklu olan guncellemelere bagli olarak boyutu azalir. windows update'ten kontrol et.

windows update'de boyutu yazmıyor.

sag click - view details

demir tozunun mıknatıs gibi kutupları olmadığı için sadece çekebilirsin diye biliyorum ben

Ben dün de dediğimi tekrar yazayım o halde.

Etki ile mıknatıslanma diye bir olay var, bu sayede itebilirsin diye düşünüyorum.

simdi bu işi yapman imkansız. tozlar manyetik alanda yine kutuplanacaktır ve fakat daha guzlu bi mıknatısla itmeye kalktıgınde yonunu ona gore degistirip guclu olana cekilecektir.

hmm mümkün değil yani?
sürükleyip götürmek değil de elektromıknatıs çalışınca anlık uzaklaşmasını sağlamak istiyorum.

imkansiz diye bir sey yok ama imkansiza yakin sartlar olabilir. soyle ki:

- tozlarin asimetrik yapidadir, ornegin cubuklar seklinde.
- tozlarin kuvvetli bir manyetik alanda miknatislanmasi (polarizasyonu) saglanir (kuvvetli manyetik alan=tozlarin koerzivitesinden daha buyuk)
- tozlar duzgun manyetik alan icinde kuzey-guney kutuplari boyunca bir yone dogru dizilmis vaziyetteler.
- tozlarin icinde bulundugu ortamin viskozitesi senin itmek icin kullandigin manyetik alan tarafindan yaratilacak donme kuvvetine karsi koyabilecek kadar surtunme yaratacak ama cubuk seklindeki tozlarinin sivri uclari boyunca ilerlemesini de engellemeyecek.

bu durumda tozlarini itebilirsin.

mıknatıslanma değil de elektriklenme gibi bir yöntem kullanabilirsin

nanoteknolojiye sahip değilsen çok zor.

elektriklenme ile nasıl yapabilirim. internette sorumla ilgili bilgi bulamadım

statik elektrikle alakali seylere bak, oradan bi seyler bulursun.. hatta uygulamali fikir ariyorasan baca filtreleme sitemlerine bak, hem manyetik hem de elektrostatik filtrelerle toz ayristirmanin nasil yapildigini gorebilirsin. ayrica eger tozlarin yeteri kadar kucukse (kolloidal sistem olustracak kadar) o zaman electrophoresis diye de bi arastir. hic degilse eglenirsin.

öyle yapayım. teşekkür ederim hepinize

bir sikkenin turasında buna çok benzer bir şey gördüğümü hatırlıyorum. antik bir sembol olması mümkün.

bu kenan doğulu'nun bi ara taktığı kolyedeki güneş sembolü değil mi?! :))

tekerlek

eti nin logosuna da benziyor...

üh, alakası yok o logoyla. :)

Kumas uzerine islenmis herhangi bir sembol gibi duruyor..

Sembolun muhteviyatini soruyorsaniz: Gunes ve yildizlar var, o kadar.

gnostisizm'deki "octagram of creation" gibi duruyor.

güneşten başka bir şey değil bence. net güneş yani.

8 tane çiçek değildir sanırım..

bu bir octagram. selçuklu mimarisinde bolca rastlayabilirsiniz. her bir köşesi bir cennet kapısını simgeler cennet kapıları islamiyetin temel esaslarıdır. Merhamet ve şefkat, sabretmek, doğruluk, sır tutmak, sadakat, fakirliğini ve acizliğini bilmek, cömertlik, Rabbine şükretmek.

ancak sizin yıldızınız bunlardan biri değil. sizin yıldızınız mu kıtasının( kayıp kita mu) kraliyet armasıdır. anlamı güneş imparatorluğu dur. ismi de Mu Kozmik Diyagramı. hatta içerisindeki 5 yıldız da ateş hava su toprak ve en ortadaki de adalet yıldızıdır. cosmos u temsil eder.

galiba onlar el yazısı.

(bkz: sevki sayisman)

bizimkiler el yazısı kullanıyor olabilir, yabancı karikatür dergilerinde tüm yazılar bir örnek oluyor. www.dafont.com'a bir göz atarsan aradığını bulabilirsin belki. şu anki font repertuarımla tek diyebileceğim comic sans olmadıkları.

evet el yazısı. kaligraf deniyor. şevki sayışman'ın dışında rıza külegeç vardır. candır.

hem mac hem windows icin comic life var, font degil de direkt olarak karikatur olusturmani saglayan bir yazilim, belki isine yarayabilir diye dusundum.

bak istersen: plasq.com

Antihero isimli font isinizi gorecektir.

bende çalışıyor. nüfusa kayıtlı olduğunuz yeri doğru olarak seçtiğinizden emin misiniZ?

denedim bende calisti.

vay başıma gelenler...

1. annemi de bulamıyorduk oradan. nüfus cüzdanını yenileyip bilgisayar çıktılı nüfus kağıdını elimize alınca gördük ki annemin annesinin (anneannemin yani) "hacı kadın" diye bildiğimiz ismi "hacıkadın" olarak girmiş kayıtlara. biz arada boşluklu yazıp durduğumuzdan çıkmazmış. bitişik yazınca zart diye çıktı. öyle ayrı, bitişik, ailla attila vs. gibi farklı yazımları mevcut olabilecek ihtimalleri deneyin. yani baba adınız mehmet ali'dir mesela. mehmetali, memetali, memet ali falan hepsini bir deneyin. ya da soyadınızı yalş geçirmişlerdir babanızla birlikte bulunamadığına göre. tamamen bu kayıtları bilgisayara geçiren memurun dangalaklığından oluyor. tanıdığım birinin iki kızından birinin soyadı özgün iken, ötekinin soyadı özğün mesela.

2. mahallemizide değiştirmişler. bunca yıldır aynı olan mahallemiz, dolayısıyla cilt no sayfa no bilgilerimiz de değişmiş. onları da girince kabul olmuyor. babayla birlikte aynı problemi yaşadığınıza göre kütüğünüz başka mahalleye nakil olmuş, o sayılar komple değişmiş olabilir. hatta kuvvetle muhtemel.

arabca yazıyorsun oluyor jdkfl

dedigine tam uymuyor olabilir ama tevriye ya da polisemi var.

Merhaba,
Sizin dediğiniz gibi bir sanat ya da kavram, benim bildiğim, yok. Söylediğinize benzer şeyler var ama, sizin söylediğiniz şey çok başka ve kavram ile değil de bir kavrama kişinin kendi yüklediği anlamla alâkalı bir şey. Benim "üzüm"e "ölüm" anlamını yüklememle başkasının "meyve" anlamını yüklemesi edebiyatta özel bir kavramla değil de "anlama" ya da "anlamlar yükleme" ile açıklanabilir.
Yine de söylediklerinizle alâkalı olabilecek birkaç sanat sıralayayım ben:

kinaye: Bir şeyi hem gerçek hem de mecaz anlama gelecek şekilde kullanmak; ince alay.
tevriye: Birden fazla anlamı olan kelimenin iki anlama gelecek şekilde kullanılması.
cinas: Yazılışları aynı, anlamları farklı sözcükleri kullanma.
mecaz: Bir sözü gerçek anlamı dışında kullanma.
tariz: Anlaşılabilecek mananın tam tersini vurgulamak.

Umarım işinize yarar. Kolay gelsin.

ingilizcede bir kelime vardı. birkaç haftadır düşünmeme rağmen aklıma gelmiyor. thesaurus'tan falan da bulamadım. "bilmemkimin oğlu bilmemkimin sözleri gibi iki anlamlı" şeklinde açıklamışlardı kelimenin anlamını. buradaki bilmemkimler mitolojik karakterlerdi. mitolojiyle çok aram olmadığı için ne onları ne de kelimeyi bulabiliyorum. ama kabaca özetlersem kelime ambiguous gibiydi ama daha edebi bir anlam içeriyordu sanırım.

bilemiyorum bir yardımı olur mu cevabımın ama eğer kelimeyi bulursam buraya da yazarım.

@ttg

dedigin sey metonimi galiba. hatta sorunun cevabina da cok yakin oluyor.

yok metonimi değil gibi ya onun dediği.

yan anlam ve gerçek anlam var, mecaz anlam da var tabi.
olur mu?

metonimi değil ne yazık ki benim dediğim(ya da aradığım).

@aithra yok onlar da değil. o kadar düz bişey değil sornaya çalıştığım.

ayrıca o kadar da önemli değil. sadece merak ettiğim için sormuştum. söyliyim dedim.

en.wikipedia.org şöyle de bişi varmış

@susannah

bizdeki tevriye oluyor o

açılın ben edebiyatçıyım:) iham efendim iham o. tevriyede de iki anlamlılık var ama birini yazıp ötekini kastediyor.

kalem yazdı bu sevdayı başıma..

burda kalem hem kader hem de bildiğimiz kalem anlamında kullanılıyo.

yapay zeka'nın gelişimiyle ilgili bir süreç bu bence.

sonuçta iki dıl arasındaki her türlü olasılığı bugün bir çeviri cihazına aktarır ve alternatifleri de sunarsanız, şu anda zaten bir makina mükemmel bir çeviri yapma yetisine kavuşabilir.

tahmin edilenden çok daha büyük bir uğraş bu ama. olasılıklar çok fazla. düşünsenize, aynı cümle iki farklı anlama gelebilirken bunu çeviri programının algılaması bile başlı başına bir iş.

katılıyorum, bir fikir ortaya çıktıktan sonra, devamını getirmek insanoğlu için çok kolay. star trek filmlerindeki cep telefonlarını hatırlayalım. ışınlanma daha gelmedi ama olsun...

ha bir de, dünya üzerindeki diller zaten azalıyor.

çooook çok ilerde, bundan belki bin yıl sonra, dünya üzerinde sadece bir dil konuşuluyor olabilir.

o da muhtemelen ingilizce değil, yapay bir dil olacaktır. öğrenilmesi ve konuşulması daha da kolay bir dil.

bi alet var sen konusurken konustuklarini ayni anda karsi tarafa kendi dilinde iletiyor. amerika'da bi konferansta gormustum cok basariliydi...

katılmıyorum. asla insan kalitesinde çeviri yapan bir makine yapılamayacak. kaldı ki yapılsa bile bu işin bir de yeminli tercüme boyutu var. ama andy kaufman 2'nin dediğine de kısmen katılıyorum. küreselleşen dünyada günün birinde kendimizi tek dille bulabiliriz. lakin sanmıyorum ki bu dil yapay bir dil olsun. ingilizce olmasa bile doğal bir dil olur.

babel fish. olsa da kulağımıza soksak.

@ttg
çok negatif gördüm sizi;) Ya da çevirmensiniz işler kesilsin istemiyorsunuz;)
Burada kıyasım insan değil, resmi işlerde yine çevirmen kullanılır elbet, ancak ben gündelik hayat için, temel ihtiyaçlar için, ne bileyim "aç bırakmayacak" bir şeyden bahsediyorum, yoksa 7/24 çevirmenle mi gezecek herkes...

"yabancı dilin sorun olmaması"ndan kastınız gerek yazılı metinlerin, gerek de sözsel iletişimin herkesin birbirini anlayabileceği bir düzeye gelmesi ise zaten gidilmeye çalışılan nokta bu. şu anda basit bir düzeyde kelime bazlı çalışan otomatik çevirmenler ileride farklı tekniklerle daha gelişmiş bir şekil alıp, siültane bir şekilde karşımızdakinin ne konuştuğunu da bize -mükemmel olmasa da- anlayacağımız kadarı ile çevirecektir, benim de bundan bir kuşkum yok.

fakat dil kavramı sadece günlük konuşmada kullandığımız ya da hadi onun bir üst aşaması olarak teknik bir bilgi paylaşımında ihtiyacımız olan bir kelimeler silsilesi olduğuna inanmıyorum - böyle diyerek koca bir edebiyatı yok sayarız. ingilizce bilen herkesin shakespeare'i anlayamaması ya da türkçe konuşan herkesin saatleri ayarlama enstitüsü'nün neden bahsettiğini kolay kolay kavrayamaması gibi dile ve o dili kullanan topluma özgü bazı farklılıklar var olmaya devam edecektir. o yüzden de dilin kullanımı yavaş yavaş yok olmaz, en azından onu kullananlar yok olmadığı sürece. gerçi şimdi bile dilin yozlaşmasından bahsederken o dili kullanma yetimizi de kaybetmekten bahsedebiliriz. ben o kadar kötümser değilim, elbette bunu hatırlayanlar olacaktır ve de -her ne kadar sözlük bünyesinde bazı yazarların, "sana ne kardeşim, istediğim gibi yazarım ben" nidaları duyulsa da- düzeltmek için çaba göstereceklerdir.

son birşey de gelecekteki tek dil oluşumu ile ilgili söylemek isterim (fazla uzattım, biliyorum). bence de bu dilin oluşumu doğal bir oluşumdan çok yapay bir oluşum olarak önümüze geleceğini düşünüyorum. örneğin cep telefonu mesajlarının kısaltma zorunluluğu tamamıyla belirli bir karakter sınırlaması ve bunun aşılması durumunda atılacak mesajın bedelinin daha fazla olması ile ilgiliydi. dolayısıyla teknolojinin kısıtlamaları yüzünden (ki buna doğal bir süreç olarak bakamıyorum ben ama o da tartışılır) böyle yeni bir dil kullanımı ortaya çıktı. ileride tasarlanacak olan (öyle birşey olursa) dilin de yapısının newspeak gibi oluşturulacağını düşünüyorum, eskiyi tamamıyla yitirmeden, ortak noktalar ele alınarak ve "fazlalıklar" elimine edilerek oluşturulacak bir dil tasarımı düşünüyorum.

ibm in bir chip geliştirdiğini duymuştum bundan bayağı bir zaman evvel -ki bak hatırlamıyorum tarihi-. doktorada bir hocamız bahsetmişti. chip sana eklendiğinde 4 saniye içinde istediğin dili öğrenebilecekmişsin. kaç sene geçti bekliyorum hala. arada çince kursuna bile gittim, ama hala bir gelişme olmadı bu chip işinde. olur mu dersen? olur tabi: birileri hayal edebiliyorsa, mutlaka bir gün gerçek olacaktır. neden olmasın?

yapay zeka espri anlayışı kazanana kadar, tercüme işi en verimli manuel yapılacaktır. yapay zeka mizah duygusu olacak kadar geliştiğinde zaten isyan edip ağzımıza sçar.

amerikan kültür, wall street para tuzağı onlardan uzak dursun derim. aslında en iyisi ingiliz kültür yine öğrenmek için tabi. 2. alternatif karaca. dikkat et karacan değil karaca bence

kent english ama aynı sınav mevzusu orada da var sanırım.