barışın değil.

biliyorum. (bkz: barış manço/@tabudeviren)

dört yıl, dört ay, iki hafta, dört gün sonra bulundu,

Mohicans - Pieces of a Story

öncelikle 4s in fiyatı cok düsecek,eylül gibi iphone 5 açıklanacak.ebay de bile kullanıcılar 4s leri satmaya basladı.pasaport kaydı ayrı bir dert.benim görüşüm zaten milyarlar veriyorsunuz içiniz rahat etmiyorsa biraz daha fazla verip elden alın hiç degilse birşey oldugunda muhattabınız olur.ama genellikle sorun çıkmıyor cogu kiside.genelde batarya ömürleri kısa oluyor,yani günlük şarj hatta günlük 2 kere şarj.üst kasa zaten satılıyor degistirilebilir,yada adam telefonunu tamirden alıyo sıfır gibi sıfır ayarında satıyor(refurbished) günlük kullanımda farketmezsin ama ilerde sorun çıkabilir.alacaksan sıfır kutuda sen aç derim..sim kilidi olayı sim kart taktıgında belli olur,pasaport kaydı ise imei numarasını operatörüne götürüp sordurtabilirsin

batarya ömürleri neden kısa oluyor? hepsi aynı fabrikadan çıkmıyor mu? (sıfır alayacağım, kullanılmış değil)

www.youtube.com bu mu? =))))))

meryem meryem tiii dıye bıse vardı eskıden dugunlerde calardı :)

@ekaterina hele meryem kele meryem bu türkü zaten :)

benim dediğimde arapça bir şeyler geçiyordu.

@tabudeviren ne bileyim youtube a hele meryem kele meryem yazdm bambaska bisi cikti. İzzet altinmese soyluyordu hatta.

ahaaa bu dımı www.youtube.com

yok öyle bir şey.

seninki biraz hem cam kenarı, hem şöför mahalli hem 25 kuruş olsun a dönmüş.
zor hocam.
ha olur olmaz değil ama 3g yi falan kapayacaksın, düz nokya 1200 gibi kullanacaksın anca öyle.

htc wildfire s. 2gün gidiyor.

@waryemez, demek ki varmış böyle bir şey :)

yok öyle birşey
wildfire s
şebeke vodafone
mobil baglantı ortalama 2 saat açık
telefonla görüşme ortalama 15 dk
wifi nerdeyse hiç açık degil
şarj süresi: akşam eve zor yetiştiriyorum.

bilimsel: çok baz istasyonu=yakın mesafe iletişim=az enerji harcamak=uzun pil süresi.

(git: www.pclabs.com.tr)

bu cihaz geliyor yeni, samsung galaxy note gibi 5.3 ekrana sahip cihazda bile 2500 mah varken, bu 3300 mah ile geliyor. yani en önemli artısı daha fazla pil ömrü.

ama tabi ne kadar fark yaratacak ona bakmak lazım, bir de tabi diğer özellikleri nasıl olacak. bi takip et istersen bunu.

www.chip.com.tr

@darkrocq (bkz: wcdma)

yukarıda da yazdığı gibi wcdma türkiye'de olmayan bir yapı, sanırım senin cihazın iki sistemi de desteklemekte (veya umts desteklememekte, ki bu da türkiye'de 3g yakalıyamazsın demek), ve wmcds açıkken cihazın sürekli sinyal arıyor ama bulamıyor türkiye'de olduğu için; bu nedenle de pil yiyor.

tabi tamamen sallıyor da olabilirim, çok bilgim yok bu konuda. abd'de sadece cdma destekleyen cihazlar görmüştüm de o zaman bakmıştım nedir diye :)

genellikle 1. ayın sonunda yapılır. kısa dönemlerle ya aynı zamanda ya da 1 hafta arayla.

peki yedek subaylar acemilik dönemlerinde er elbisesi mi giyiyorlar? yoksa asteğmen formasının rütbesiz olanını mı giyiyorlar?

elbise derken? Forma derken?

Acemilik süresince aynı kamuflaj giyilir ama ufak detaylarla anlarsın asteğmen adayı olduğunu. Ve tabii ki henüz acemi asker oldukları için rütbesiz kamuflaj giyerler.

yani üç ay boyunca şundan mı?
www.bilimseverler.com
yoksa şundan mı
katipler.net
giyiyorlar demek istemiştim..

kamuflaj giyiyor,personel üniforması giymiyor. yani, alttakinden giyiyorlar. ama o gönderdiğiniz eski kamuflajlar artık açık sarımtrak böyle acayip bir renkli cemil ipekçi tasarımı bir kamuflaj var askeriye de.

tam emin olamamakla birlikte bizim oradaki elemanların üniforma ile yemin ettiklerini düşünüyorum, zira dışarıda o üniformayla gördüğümü hatırlıyorum adamları. 4-5 sene öncesi bu yalnız.

tik iyidir.

zaten yemine edene kadar, subay değilsindir, subay elbisesi GİYEMEZSİN.

ASKERİ OKUL ÖĞRENCİSİ statüsündesindir, erler ve astsubaylarla astlık üstlük ilişkisi yoktur, subaylara komutanım dersin.

bir de 3 tur yedek subay var.

1. sağlıkçılar var. tıp doktoru, diş hekimi vs vs. 1 ay acemılık son gun yemın.

2. adam muhendıs mımar vs vs dir topcu tankcı pıyade olur => 3 ay acemılık

3. adam muhendıstır muhendıs olur, meslek kurası acemilikleri 1 ay mı 17 gun mu ne.

kamuflaj ve tören kıyafetinin omuzlarında sadece rakamlar yazar. bu rakamlar da sicil numarası mı neydi işte. benimkinde 7948 yazıyordu.acemilik bitince tek çizgi asteğmen işaretini koyuyorsun. son bir ayda da teğmen olduğun için tek yıldızı biraz takıp terhis oluyorsun. personel asteğmen bildirdi. her halukarda illaki erlerden ayrı kıyafetin oluyor. çarşı iznine sivillerle çıkıyorsun.

mesela biz (tıp doktorları) 1 ayın sonunda yemin ettik. tören kıyafeti vardı.

trol denizin dibindeki her şeyi öldürüp yüzeye çıkartan balıkçılıkta kullanılan bir dinamit.

trolle avlanmak o. çocukluğu olduğu için her yerde yasaktır. aynen böyle ortalığı karıştırıp anuna koymaya çalışan tiplere de o.ç yerine troll deniyor.

bu fake gibi başlıklarda troll müsün olum sen gibi cevaplarda veriliyor orada hangi anlamda kullanılıyor???

ortalığı karıştıran tip misin olum sen manasında.

sırf dalga geçmek, alay etmek yada piçlik yapmak için bir şeyler yapan elemanlara troll deniyor internette. mesela bir maç başlığı olduğu zaman sahte skor mesajları yazan tipler var. bu kalitesiz bir trolluk tabi.

sazan avlama veya insanların damarına basarak sinir olmalarını amaçlayan kişilerdir.
mesela biri gelir başlık açar, "otobüse sağ ayağıyla binenlerin salak olması" diye, altına sazanlar atlar "yaaa olur mu öyle şey" falan filan..

konuyla pek alakası yok ama yıllar yıllar önce knight online vb oyunlarda troll karakteri vardır.
www.google.com.tr
resimde de göreceğin üzere öküzün önde gideni. Günümüzdeki trollünde buna göre uyarlandığını düşün

"Troll, İskandinav Mitolojisi'nde rastlanan bir yaratık türüdür (jötnar). Trolleme (trolling) ise balıkçılıkta kullanılan bir yöntem olup, ava aşırı zarar verdiği için tavsiye edilmez. İşte bu iki anlamın bileşiminden "internet trolü" terimi türetilmiştir. Troll, bilerek ve isteyerek, bir topluluğu rahatsız etmek ve/veya ilgi çekmek [Bkz. İlgi Fahişesi / Attention Whore] amacıyla kışkırtıcı mesajlar yayan kişidir

Troll, genellikle amacını zeka seviyesi düşük ve kışkırtıcı olmaya çalışan mesajlarla gerçekleştirmeye çabalar. Yine genellikle anonim kimlik taşır, ama bu bir kural değildir. Gerçek ismini kullanan çok sayıda Troll vardır; bu sonuncularda ilgi fahişeliği baskındır.

Kolay tanınır. İlgi göremeyince ilgisini kaybeder ve başka bir hedefe yönelir. Gerçi bu da bir kural değildir. Tüm varlığını trollüğe adamış troller vardır. Daha çok sosyal medyaya özgü olan bu tür belirli hedeflere takıntılı bir şekilde yaklaşır; bu hedeflerle ilgili komplo teorileri üretir [Bkz. Komplo Teorisi / Conspiracy Theory]; ve bu teoriler çevresinde hedeflerine ve onları çevreleyen kitleye süreğen bir saldırı tutumu içinde olurlar. Kendi troll kimlikleri yetmez, sahte hesaplar [Bkz. Sahte Hesap / Fake Account] üretip, saldırılarının etkisini bunlarla yaymaya, hatta sosyopat şizofrenik bir kimlik bölünmesiyle kendini destekleme, meşrulaştırma çabası içine girer. Ama her durumda kolay tanınırlar.

Trollerle ilgili ünlü slogan, aynı zamanda yararlı tek tavsiyedir: "Troll'ü beslemeyin" (Do not feed the Troll). Onlarla ilişkiye girmeyin. Kendi kendilerini yok etmelerini bekleyin."

güzel bir açıklama. nette buldum. yeterli mi?

"Troll nerede yaşar? 4-5 yaşındaki sarı saçlı çocuklara sorsanız bu soruyu, “ormanda” diye cevaplarlar. Türkçede bir başka anlamı daha var mı bilmiyorum ama Avrupa dillerinin en azından kuzeyde konuşulanlarında internetten önce de vardı bu kelime. Ormanda yaşayan, pis, paspal, kısa boylu, tüylü yaratıklar…

İlkönce telefon, sonra da bir web 1.0 enstrümanı olan maillerde birebir iletişen insanlar, versiyonu 2.0 a değiştirince bir anda tüm kültürler, ekonomiler ve sınıflar arası iletişimin herkesin gözleri önüne serilmesi, trollerin yaşam alanlarını ormanların dışına yaymasına sebep oldu.

Trollerin en sevdikleri ve üredikleri ortamlar, forumlar, bloglar, facebook, friendfeed gibi açık, havalandırması ve transparansı bol mekânlar. Gerçek mikroplar daha çok kuytuları, karanlıkları ve kapalı ortamları severken, en havadar ve göz önünde olan yerlerin bu epidemiye yakalanması aslında biraz garip değil mi?

Aslında hayır! Çünkü troll, emdiği kanı, aldığı enerjiyi, hedef seçtiği kişi, profil, konu veya platformlardan almıyor. Onun bu kadar enerjik ve hevesli olmasının başlıca nedeni, tanıklara olan amansız ihtiyacı. Bütün sahne ve oyun, troll’ün sanatına tanık olacaklar için. Yoksa yazısı beğenilmeyen blog yazarı, paylaşımı tartışmalar çıkaracak sosyal medya profili, troll’ü besleyen unsurlar değil.

Troll seyirci ister… Yoksa beğenilmeyen bir yazıya veya paylaşıma mail veya özel mesaj ile yapılan ağır bir eleştiriyi “trollemek” diye nitelendirmiyoruz, değil mi?

Herhangi bir entelektüel ajandası, yapıcı bir projesi, fikri yoktur troll’ün. Varsa planlanmış bir amaç, kalabalığın enerjisini, dikkatini çekerek şovu çalmaktan başka bir şey olmamalı bu.

Peki, troll’ün de bir fonksiyonu, işlevi, faydası olamaz mı? “Hadi canım oradan!” demeyin. Pekâlâ olabilir, bana kalırsa.

Düzene, harmoniye sekte vuran, bir amacın etrafında toplanıp fikir üreten insanların tekerine çomak sokan, varlığını ispatın tek yolu olarak sabotajı seçen troll, aslında bir suçludur. Ama bu onun bir şey üretmediğini, yararsız olduğunu göstermez.

Filozof fikir üretir, şair şiir, yazar yazı, çiftçi mısır. Suçlunun ürettiği ise suçtur.

Üretilen, yalnızca suç mu? Düzeni sağlaması düşünülen kanunların çıkarılma sebebi de suç, suçlu değil mi? Ceza hukuku profesörlerinin varoluş sebebi kim? Suça karşı alınan önlemlerin inovasyona olan pozitif etkisi tartışılabilir mi?

Hırsızların varlığı kilitlerin gelişiminde rol oynadı. O kilitler değil mi, 13 yaşındaki kızların pembe kaplı günlüklerini annelerinin meraklı gözlerinden koruyan? Yetenekli kalpazanlar olmasaydı, banknotların içine bin bir zahmet ve teknik ile Atatürk’ü koyabilir miydik? Anti Atatürkçüler olmasa, aydınlarımız insanları ışığa tutarak içlerine bakma yöntemini geliştirebilir miydi?

Avrupa’nın bazı büyük şehirlerinde görebileceğiniz seks ve erotizm müzelerinde ilginç aletler var. Çok eski zamanda tanrıya, daha yeni zamanlarda da devlete ve düzene karşı gelenleri mahzenlerde cezalandırmak için geliştirilmiş aletlerin miyadlarını doldurduktan sonra insanları zevkin doruklarına çıkarmak için kullanılmış olması, kafamızda bazı lambaları yakmalı bana kalırsa.

Pislikten pisliğe konan bokböceği misali troll’ü de bu bağlamda değerlendirmek çok da mantık dışı değil.

Kendi çemberimizi kırmak, hiç bilmediğimiz şeyleri keşfetmek için çıktığımız sanal dünyada belli bir süre sonra yine kendimiz gibi düşünen, bizim bildiklerimizi bilenlerle kümeleşiyoruz. Tıpkı 20 haneli bir köyde doğup, dış dünyadan habersiz kalan, akraba evliliği çocukları gibi mutlu ve huzurluyuz.

Oysa bir insan kendine meydan okunmasına ihtiyaç duymalı. Her an fikirlerini, çözümlerini, hayat felsefesini yeni argümanlarla savunacak, daha da güçlendirecek, bunu yaparken inandıklarını, düşündüklerini tekrar sınayacak, ya da gittiği yolda kafasında soru işaretleri çakmasına sebep olacak meydan okumalardan bahsediyorum.

Trollü bir internet, interneti ve sosyal medyayı gerçek hayattan ayırmaya hevesli olanlarımız için bile iyi bir antrenman sahası.

Stand up komedyen olarak çalıştığın kulübü dolduran seyirciler arasından yapılan sana yapılan bir sataşma, arkadaş grubunda kur yapmaya çalıştığın kızın önünde seni küçük düşürmeye çalışan embesil… Bunların hepsi, seni daha iyi bir komedyen veya aşık yapma fırsatı değil mi?"

www.mesgulsinyali.com

valla ben bir ara milyoncudan 4 tlye almıştım. aha şundandı: www.komamono-honpo.com

Tahtakale'ye git. Zibilyon çeşit bulursun.

tahta kalenin ne tarafında? rus pazarı kalktığından beri adam gibi gezmedim oraları değişmiştir çok.

''çakmakçılar nerede abi?'' diye sor, gösterirler.

ama ses tonun arog'taki ''döner bıçaklarıyla dalalım abi'' ses tonuyla aynı olmalı bu soruyu sorarken. daha çabuk varırsın o zaman.

troy

onun da haricinde, izlemiştim onu :)

limitless , kesinlikle izle

limitless'ın yukardakilerle ne alakası var

bu filmlerin benim için ortak özelliği "gaz" filmler oluşu.
bu tarzda izlemek istersen cindirella man'i tavsiye ederim.

biz üniversitedeyken 4 arkadaş izledik, filmden sonra evi ring'e çevirdik.

ne izledin ne izlemedin tahmin etmek guc tabii.

madem oyle siralayayim;

glory, taegukgi hwinalrimyeo, biraz farkli olarak last man standing, ben-hur, hero, gladiator, spartacus, the last samurai.

biraz uzaktan: alexander, narnia, black hawk down.

amsterdam desem sen ordan bağlantıyı kur işte...

onları hiç tanımamışsın, hiç olmamışlar gibi düşün.

çoooooooooooooooooooook zor be hafız.

sevgilini nasıl sallamazsın mesela, ondan ayrılırsan ve ilişki istemeyen insan olursan sevgili derdinden kurtulabilirsin.

trafikteki bencil mallardan kurtulamazsın, arabayı sürmeyi azaltarak ve mümkün olduğunca raylı sistemi ve deniz yolunu kullanırsan bu sıkıntın da epey azalır gibi.

işinden memnun değilsen, başka bir iş bakmaya başla. bundan da bu şekilde kurtulabilirsin ama yeni işyerinde mutlu olacağının da garantisi yok.


totalde çok zor, hayatında büyük ve köklü değişiklikler yapman gerekir. bunlara kayıtsız ve duyarsız kalmak çok zor çünkü, normalsin sen.

feleğin sillesini yemeniz lazım. "kansersiniz" denildikten 1 hafta sonra, aslında kanser olmadığını öğrenen adam bile şu saydığınız on şeyden yedisini sallamıyor. bir onkoloji hastanesine gidin, saydığınız şeylerin hiçbir öneminin olmadığını görebilirsiniz.

hayata en önemli şeyin kendin olduğunu ve sana rahatsızlık vereni düşünmemen gerektiğini öğren. kendine rahatlatıcı bi hobi edin artık gitarmı çalarsın, meditasyonmu yaparsın, viski puro/pipo mu yaparsın, o sırada rahatlatıcı bulduğun müzikler aç, bunlarla ilgili forumlara bak falan.
sevgilin seni mutlu eden insan olmalı sana sorun olan sürekli yoran biri ise değiştir. hayatındaki herşeyde öyle. mutlu huzurlu olup standart yaşamayı, çok para kazanıp sürekli sıkıntıda, kalp krizinin sınırında yaşamaya tercih ederim ben.

olmaz bencede.

@sopiro, evet "istemediği"nden ziyade "istemeyeceği" daha uygun aslında.

ya arkadasını cekici bulur bulmaz begenısıne baglı ama sırf bu yuzden arkadas olunmaz ki. arkadaslıgın altında nıye boyle bı nıyet olsun kı. hadı sevgılı olayını anlarım ınsanlar tarafından boyle guzel kızın sevgılısı olduguna gore bı cacık olur bundan tamamen takdır edılme amaclı yanı. ama arkadaslık boyle bısey degıl kı kendını ıyı hıssetmek ıcın gozler uzerınde olsun dıye gayet sacma nedenlerle arkadas mı secılırmıs olmaz tabi.

genelleme yapılamaz bence de, ama insanlar tabii arkadaşlık konusununda da (kafa yapısıyla da beraber) görüntüye de önem verebilir.

bu "arkadaş olmak" daha çok kadınlar için aslında. "arkadaş olmak" bazen olası talepleri nötrleyip kişiyi yerine oturtmak için kalkan olabilir. bazen de yedekte bekletmek için.

bir erkek kendisine göre az biraz "gideri olan" biriyle asla arkadaş olmak istemez. niye arkadaş olsun ki? zaten bir sürü arkadaşı var onun.

bu söz benim için söylenmiş lan !! erkeğim

@tabudeviren
neden arkadas olsun mu, bunun ıcın erkegın begenısını kazanmak zorunda yanı?
bu dedıgıne gore erkekle kızdan arkadas olmaz dıyenler haklı ozaman. sonra yok turk kızları herkesın kendılerıne asıldıgını sanan hobbıtler falan dıye kafa utulemeyın haklılar demekkı.

tam tersi erkekler sevişmek istemeyeceği kadınla arkadaş olup sevişmek isteyecekleri kadınla arkadaş olamazlar. ilişkilerinde de problem bu zaten

Mantığa göre değişebilir. Bunun "Karşı cinsle arkadaş olur musunuz" sorusu ile istisnaları olsa bile bağlantılı olacağını düşünüyorum. Karşı cinsten arkadaş istemeyen biri, biri ile arkadaş olduğunda ona yatırım gözü ile bakabilir. Dolayısıyla tipsiz biri ile arkadaş olmaz. Karşı cinsten rahatlıkla arkadaş edinebilen, sevgili ve arkadaşın yerlerini bilen bir kişi de gidip tipine bakmaz. Zaten sevişmeyi de düşünmez. Tipsizse de zaten otomatik arkadaş koltuğuna geçer. Sonuçta, kişinin nasıl bir çevrede yetiştiğine, çevresinden ne gördüğüne bakar.

hepsini seç f2 ye bas 1 yap enter.

www.replsoft.com (useful file utilities)

dosya isimlendirmede [C] yani counter var.
dosyaları seçip bu counter ile istediğin hane sayısında istediğin şekilde isimlendirirsin.

acdsee diye bi program var, o yapar.

eğer resim ise dosyalarınız;
FastStone Photo Resizer diye bir programv ar. cok gelişkin boyutlandırma ve ADLANDIRMA özellikleri var.
freeware programdır. emektardır.

sonuncu hariç diğerleri aşağı yukarı aynı benim için

başım bağlı biraz daha resmi evraklı gibi duruyor

Başım bağlı ve ilgilendiğim biri var hariç diğerleri aynı anlamda bence de, ortamına göre söylenmiş sözler, karşında biraz daha orta yaşlıyanında lakaty davranamacağın biri varsa görüştüğüm biri var dersin, biriyle çıkıyorum dersen mazallah nereye çıkıyon kime çıkıyon gibi sorularla karşılaşabilirsin.

1-2-3-5-6 aynı, fakat 5 ve 6'yı farklı anlamda kullanabilir bazı insanlar. 7 kesinlikle farklı, biriyle ilgileniyorum ama beraber değiliz demek.
4 ise "işler ciddiye bindi, evlenme yolundayız" anlamına da gelir, 1-2-3-5 gibi "sevgilim var" anlamına da gelir, duruma göre :)

"başım bağlı" söz, nişan, nikah gibi bir şeye işaret ediyor.
diğerlerini şöyle sıralayabiliriz:

sevgilim var >= bir ilişkim var > erkek/kız arkadaşım var > biriyle çıkıyorum > görüştüğüm biri var > ilgilendiğim biri var

Sonuncu genelde yalandır :)

normalde 5 bilgisayar 1 yıl kullanım süresi var. adam her bilgisayar hakkını tek tek satıyor.

5 bilgisayar bedeli 265 tl. bilgisayar başına 53 liraya geliyor. yine de daha ucuz? acaba bir süre sonra devredışı kalacak lisanslardan olabilir mi?

www.kaspersky.com.tr

bedava eline geçmiştir ürün. ne satsa kardır. bende de 4-5 tane 3 kullanıcılı trend micro vardı bi ara mesela. satmak hiç aklıma gelmemişti :(

bedava eline geçmişe benzemiyor, profilinde bir sürü satılmış kaspersky ürünü var. ayrıca halen satılmakta olan bir sürü ürün var.

büyük bi teknoloji mağazasında x antivirüs satıyorum ben de. indirim gününde 75 tl den 20 tl ye indiği oluyor mesela. öyle bir günde fazlaca almıştır, onları satıyordur.

Bazı ülkelerde farklılık gösteriyor. Mesela ben 2010 yılında Londrada kaspersky 2009 almıştım 3 kullanıcılı. 15 pounda bir adamdan. herif şifresi 2011de de geçerli dedi. İnanmamıştım ama, denedim hakikatende gerçerliydi. 3 kullanıcılı 2011'i tanesi 5 pounda almış oldum. Olabiliyor bunlar.

(bkz: eraser)
www.heidi.ie

(bkz: ccleaner)

bildiğim kadarıyla tamamen silmek için arka arkaya 60-70 kere format çekmen lazım. ergenekon olayında duymuştum. askerlerler format çekerlerken yakalanmış. 30.'uncuyu çekerken yakalanmışlar:D

formatladıktan sonra bir programla her şey geti getirilemeyecek üzere silinebiliyor da pek bilgim yok o yüzden sordum. 30 kere format amele işi :)

format 30 değil 300 kez atsanız da işe yaramaz. heidi.ie en güzeli. eraser.

ankara-istanbul-izmir

not : uyanıklık yapıp tek içeriği ilgilendiren birşeyi 3 isimle kaydederseniz selametiniz açısından iyi olmaz. şüphesiz O(google) herşeyi bilen ve görendir.

hayır, örnek vermek açısından böyle yazdım.

ankara-istanbul-izmir

Google "-" işaretini boşluk olarak algılar ve ona göre yorum yapar.

profili listelenmeye gizlidir (1,5 senedir facebook kullanmayan birisinin yaniti bu)

daha bir hafta öncesine kadar böyle bir şey yoktu.

sanırım o 2 kişinin şuan hesabı dondurulmuş.

açıp temizleyin.

altını tornavidayla açıp fanı temizleyin toz alma fırçası gibi bir şeyle. ya da bilgisayarcılara götürün onlar da yapar.

spy vs kuşkunuz varsa hijackthis programını indirin ve aldığınız listeyi bilindik forum sitelerinden birine copy edip incelenmeyi bekleyin.

donanımsal olarak hiçbir şey yapmayın, aletiniz basit bi şekilde tornavidayla sökülüp tekrar takılacak bir alet olmayabilir, bkz samsungun birçok modeli.

ama bence aletiniz samsung değil, toshiba, hp ya da dell.

@einherjer, fujitsu siemens

ayni dertten mustariptim, ta ki fanin oldugu yeri elektrik supurgesiyle supurene kadar. hic bi yerini acmadan supurgenin ucunu fanin oldugu bolgelerde gezdirdim bildigim toz yumagi cikti o araliktan. yaptiktan sonra da artik ne isiniyo eskisi gibi ne de deli gibi calisiyo. gayet sakin ve mutlu artik alet.

php + css'le yapabilirsin.
kod bilgin yoksa photoshop veya fireworks'ün batch ayarlarından hepsini tek hamlede küçültüp büyük bir canvas'da birleştirebilirsin.
programı varsa onu da aşağıdaki arkadaşlar söyler:)

Picasada kolaj var ama tam olarak bun elde edemeyebilirsiniz. Ama o da guzel.

picasa nedir? php+css nedir? Photoshop'tan az çok anlarım ama fireworks nedir? Ya da ücretsiz bir programı yok mu be arkadaşlar? ve bu olayın bir adı yok mu? google'da aratsam?

ohoo hiç söylemedik farzet:)

bu dediğin şeyin adı thumbnail oluyor ama birleştirme kısmını kapsamıyor. aklıma bi şey daha geldi.

tüm fotoları sahibinden, photobucket, arkadas, face, gmail vs..gibi içinde albüm barındıran ve önizlemeleri toplu olarak gösteren bir siteye ekle. sonra albüme göz at. hepsi küçük görünsün. sonrada print screen tuşuna basıp paint'e yapıştır. aklımı seveyim:D

AYY DUURR! kolayı var yahu www.google.com.tr

hatta eğer flick'rdan alıyorsan linkleri 1. resim 2. resim diye hazır link bile veriyor resim başlıklarını da çekip..

cinna monster... çok teşekkür ediyorum, aradığım tam da buydu. php, css nedir be abi :)

(bkz: photomosaic)

oturum'a kullanıcı şifresi koyup
windows tuşu + L
olmaz mı?

bunu tek tıkla yapmak istiyorsan:

masaüstü sağ klik + kısayol oluştur
çıkan pencereye
rundll32 user32.dll,LockWorkStation
yapıştır.2 kez ileri.sonra o kısayol'a tıkla makine kitlenecektir.

teşekkür ederim, güzel bir yöntemmiş.

girdiğinde cookie atıyor. bir sonra girdiğinde o cookie'yi buluyorsa returning oluyor. yani bi kere girip bi daha girmiş diye.

yani ben cookie'yi silmeden 500 kere girsem bir dahaki girişimde "501. kere geri dönmüş" ziyaretçi olarak görecek ama cookie'leri silersem beni yeni ziyaretçi (new visitor) olarak görecek?

başka tetikleyiciler de olabilir.
ip adresin, session bilgisi aklıma gelen ilk şeyler.

mov, quicktime programı oynatsın diye apple tarafından üretilmiş bir dosya tipi. genelde film fragmanları falan mov formatında olur.
avi ise divx filmleriyle gelişmiş, daha yaygın bir uzantı. avi daha çok tercih ediliyor, daha popüler.
kalite olarak diyorsan mov uzantılı dosyalar, kaliteli oluyor ama gereğinden fazla yer kaplıyor. avide ise farklı farklı codecler kullanılarak oluşturulduğu için çeşitli tipte kalite ve dosya boyutları olabiliyor, daha değişken.

fotoğraf makinem mov uzantılı kaydediyor da ondan sordum. eski makinem avi kaydediyordu.
mov dosyalarının boyutu küçültülebiliyor mu? (kalite kaybı yaşamadan)

sadece uzantı bir şey ifade etmez. avi uzantısını kullanan bir sürü codec var. canopus avi mi, divx avi mi, microsoft dv avi mi yoksa uncompressed avi mi? sadece mov vs avi diye bir şey yok yani. mov uzantılı dosyalar için de h264 le mi codec'lenmiş, sıkıştırılmamış mov'mu vs. vs. önemli olan dosyalarınızın hangi uzantılı olduğu değil hangi codec'le sıkıştırıldığı. onu da g spot adlı programla öğrenebilirsiniz.

buna raw video deniyor. işlemek için hazır. doğrudan dvdye çeken programlar da var ama kullanmadığım için örnek veremeyeceğim. ancak montaj ile uğraşamam fakat yine de temiz dvdlerim olsun diyorsanız Sony DVD Architect Pro 5.0 kullanın. bununla menülü veya menüsüz dvdler yapabilirsiniz.
1 dvd 2 saat video barındırabilir. ancak kalite düşürerek daha uzun da yapabilirsiniz gerekli durumlarda. ben konu konu dvdler yapıyorum. örneğin hafta sonu tatili 1 dvd. içinde 1,5-2 saatli videolar oluyor. virtual dub falan kullanabiliyorsanız bu program ile de süslü şeyler yapabilirsiniz. şablonlar var içinde.
ha dvd değil divx yapacağım illa diyorsanız zaten sizin ulaştığınız video boyutu gayet iyi. sadece çözünürlük düşürün biraz daha. örneğin kameranız geniş ekran ise 720x576'dır boyut. bunu yarıya bölerek xvid ile makul boyutlara indirebilirsiniz. (1-1,5 gb) daha fazla küçültmenizi önermem sonuçta bunlar internette bulabileceğiniz bir film değil. hatıralarınız. tabi önemsiz şeyler için kafanıza göre takılın derim.

yalnız bu işi virtualdub ile yapmak çok zaman alıyor. daha kısa zamanda nasıl yapabilirim?

yapamazsınız. bu tamamen bilgisayarınız işlemcisi ile ilgili. 2 saatlik dvd ortalama 1-1,5 saatte render edilir. (benim işlemcim e6300 ve 1.5 saat sürüyor) kendi işlemcinize göre kıyaslayın.

abim bir çekilişten sony marka mp3 player kazanmıştı. çekilişi yapan firma ile herhangi bir tanışıklığımız yok ama.

real'den mercedes kazanan bir arkadaşım var, bir aile dostumuz da bosch buzdolabı alıp, volkswagen polo kazanmıştı. oluyor yani.

biraz basit olacak ama yıllar önce duracell'den pil alıp kartın üstündeki numaraya mesaj atmıştım öylesine..aradan birkaç ay sonra eve siyah önünde duracell müzik festivali yazılı bir t-shirt gelmişti. t-shirtte bi numara olmamasına rağmen acayip sevinmiştim, hala daha giyerim yani :)

noldu sen kazandında hediyen mi gelmedi yoksa ?

Bir arkadasim is bankasindan online islem yapip laptop kazandi, ayni arkadasim lipton ice tea den ipod shuffle kazandi, ben 5 sene once falan blue jean dergisinden 1hafta arayla 2tane jansport sirt cantasi kazandim, bir radyo programindan spor salonu uyeligi kazanmistim ama gitmedim, carlsberg den sapka kazandim, efes pilsen den konser davetiyes kazanmistim ama haberim konserden sonra oldugu icin ona da gidemedim, avea nin calarken dinlet olayi ilk basladiginda ordan da ipod nano kazanmistim, acun okula gelmisti universtedeyken sponsoru renault dan termoslu bardak kazanmistim, bi de en son efes pilsen one love fest te dart oynayip anahtarlik kazanmistim.

arkadaşım "yaman gezgin" oyunundan atv kazandı. bana da öylesine üye olduğum bi siteden konser bileti çıktı:)

bi arkadaşım sprite ın yaptığı bi çekilişten ps3 kazanmıştı. işin kötü yanı zaten ps3ü vardı. evet, o kişi ben de olabilirdim. neyse.

ben migrostan iphone 3gs kazanmistim

şirketten çocuk magnumdan 900 bin liralık son model otomobil kazandı. iyi bişey değil, insan kıskanıyor lan :)

@neistediginibilmeyenadam hayır, merak ettiğimden soruyorum.

coca-cola'dan wii çıkmıştı bana da

bana da bisiklet çıktı.
(ne moral bozduk ama)

ha bi de bir arkadaşa mini cooper çıkmıştı coca cola dan.

TRT'nin bilişim rüzgarı diye bir programı vardı, oradan öylesine girdiğim bir çekiliş sonucunda lexmark printer kazanmıştım.
Bir de çizgi elektroniğin bir çekilişinden de işlemci soğutucusu kazanmışlığım vardır.
ikisine de rastgele girdim çıktı.
o gün bu gündür onlarca çekilişe çıksın bu diyerek girdim bir şey kazandığım olmadı ama...

umutlanınca çıkmıyor anlaşılan :)

aga bu ne herkese bişey çıkmış.truman show'da hissettim kendimi.

bana veya yakınımdaki hiç kimseye de çıkmadı birşey lan...

ben ice tea'den ipod nano, sprite'tan kapağı kaybetmeme rağmen sony psp, yemeksepeti.com'dan outletim.com için 100tl'lik hediye çeki kazanmış adamım :)

level dan nivea balsam kazandım.kapıma kargoyla geldi.18 yaşından küçük olmama rağmen almıştım.

ve o zamanlar sakalım yoktu :)))

internet sitesinden tekel birası tshirtü kazandım. yemeksepeti.comdan bir internet sitesi aboneliği...
ama en komiği power fm bay j idi sanırsam.
geyik olsun diye katılmıştım çekilişe, ertesi gün hiç radyoyu bile dinlemezken jerfi aradı. çekilişe mi katıldın diye.evet dedim ordaki benim ismim.cevabı biliyor musun dedi. sen söyliceksin ya şimdi dedim.söyledi.
bir miktar zaman sonra canlı yayında aradılar, sanki ben biliyormuşum gibi söyledim.izmir dolaylarında harley davidson rallisi kazanmışım.son anda çıkan sıkıntı nedeniyle gidemedim. ama kulaklık hala bende; sennheiser :)
töhmet altında bırakmayalım adamı. liste önüne geldiğinde göz gezdirirken farketmiş beni, öyle aramış... yoksa çekiliş filan yapıyorlarmış normalde...

ben sprite dan t-shirt kazandım. yemeksepeti.com'dan ingilizce kursu kazandım ve kitap kazandım. mc donald's dan telefon kazandım. yapıkredi'den telefon kazandım.(ama almayı unuttum süresi geçtiği için vermediler)

nestle'den mini cooper yedek talihli oldum. alamadık tabi. bir de ev çekilişi vardı, onda da yedek talihli oldum bahtsızlık bu olsa gerek :)

best fm'den bisiklet kazandım. hala kullanırım o bisikleti sağlam çıktı.

pclabs'tan kupa kazanmıştım.

apaçi marşı olabilir mi?

edit: www.youtube.com reklamın sonundaki apaçi marşından bahsediyorum.

değil.

ad:aylin yaşın 20 nin altındaysa oku,üstündeyse basit gelir

(bkz: piraye)

kitabevi yayınları'nın vardı öyle hacimli bi kitabı. arayın bulursunuz guguldan. şimdi içerde bakmaya üşendim dsfd.

(bkz: dahiler ve aşkları)

@sori 20nin üstüyüm, almayayım o zaman :)

Nermin Bezmen-Kurt Seyt ve Shura/Kurt Seyt ve Murka
Yazarın dedesinin Kırım'dan Türkiye'ye kaçısını ve aşklarını anlatan tarih kokulu aşk romanı.

bu olabilir sanirim.

www.istanbul.com

(bkz: google apps)

gmail'de içe aktarma yok mu? ordan istediğiniz herhangi bir hesaptan alabilirsiniz sanki. benim paris.com var mesela, ne güzel di mi =)

öyle geç geliyordu sanki?

ne yapıyor insanlar bu durumda?

bir alan adı alın. örn. www.darkhorse.com
bir hosting bulun. ücretsiz de olabilir. alan adı ile hostingi ilişkilendirin.
sonra google apps'a kaydolun, www.darkhorse.com benim diye ayarlarınızı yapın.
artık o alan adınıza ücretsiz 50 adet eposta alabilir, bunları gmail altyapısıyla kullanabilirsiniz. (örn. [email protected], [email protected] gibi)

ben herkesin aşina olduğu bir şey kullanmak istemiştim aslında.. ama alternatifim olmazsa öyle yaparım artık..

sacma gelebilir ama soyad.ad'a baktin mi :)
[email protected]
(adinin ilk harfi)[email protected]
ad(soyadinin ilk harfi)@gmail.com

yep baktım. adam çılgın gibi ne var ne yoksa almış.

baska bi yerden bulabildigin kombinasyonu al. gmail'in baska mail adresi kullanarak mail gonderebilme opsiyonunu kullan. baska bir cozumu yok galiba.
adamin gizli sorusunu cevaplamayi da deneyebilirsin :)

(bkz: zoho.com)

hem türkçe, hem de gayet kullanışlı.

hotmail.com.tr'den almayı dene, yine gmailden kontrol edersin inboxını.

Dostum yıllık 9 dolarına kıy, mail@adınsoyadın.com şeklinde mailin olsun. Google Apps ve kullandığın mail gmail. On numara hizmet.

koşan taraf hep sensen, biraz dur demelisin bence.

burdaki kuyruk acılı abiler şimdi buraya doluşup senin moralini bozacaklar baştan söliyim. yok kızların bi tarafı havalanırdan girecek birisi, ötekisi kız kesin aldatıyodan çıkacak. seviyorum demişsin, bence burayı hiç dinleme, yüreğinin götürdüğü yere git.

imza: konudaki ilk ve son bağyan yazar.

kıskandır. Kendini ağırdan sat. 2-3 kız bul iltifat etsinler sana diyeceğim ama gönül işi bunlar oyunla falan olacak iş değil. Oluruna bırak. Olmazsa olmasın sana karı mı yok bilader?

olmazsa olmaz, bize kız mı yok aslında genel olarak bakıldığında doğru bir yaklaşım ama sevince de pek öyle olmuyor ne yazık ki (:
yani şimdi bizde arayıp sormayı bırakınca bir de yokluğumuza alışıp bizi tamamen unutmasın, çünkü gündelik hayatta buluşmadığımız sürece birbirimizi görme imkanımız pek yok gibi.

çok klişe gelecek belki ama oturup ciddi ciddi konuşun. ona ne kadar değer verdiğinizi, fakat bu stabil olmayan durumun (sakın "dengesiz" kelimesini kullanmayın) sizi ne kadar üzdüğünü falan anlatın. kapsamlıca konuşun ve dürüst olun birbirinize kısacası.

arama sorma sen de bir süre. buna karşılık vermek için hamle yaptığında da sık dişini bir şey belli etme. her seferinde arayan sensen tabii geri dönmez mesajlarına falan. oh ne ala.

sakin bir şekilde kendi haline bırak... onu önemsemediğini hissettirmekten bahsetmiyorum. sadece artık yorulmaya balşadığını hissettirmekten bahsediyorum...

evet, biraz kendiyle kalsın. arama, mesaj atma, ilişme... fb, twitter filan kullanıyorsanız ve ekliyseniz birbirinize; bunlar vasıtasıyla da hiçbişey paylaşma. kendi sessizliğine gömül bi süre...

seni ararsa da, dediğim gibi; çok sakin bir ses tonuyla, ama üzüntünü de gizlemeksizin artık ne kadar yorulduğunu anlat ona... sevginden değilse bile "senden" gittiğini, bunun ne kadar yıpratıcı olduğunu açıkla...
en etkili çözüm bu gibi geldi bana

(imza: son olabilecek bir bağyan yazar)

sana ne tavsiye ederler bilmem
sen ne yaparsın bilmem ama şuna eminim ki kaybeden sen olacaksın.
başka birini bul yoksa bulmak zorunda kalacaksın.

bu filmin sonu mutlu son değil arkadaş. geri dönse bile fazla sürmeyecek emin olabilirsin. bu acı da hep seninle birlikte olacak o da ayrı...

bi açık açık konuşma olayı çözer bence.

yıpranmış bu ilişki. kelimelerin arkasına saklanmadan yaşayın. kasmayın. mutlaka bir şeylere hazırlıklıdır, siz de hazırlıklı olun. konuşmayın, "dinleyin" .

(şimdilik konudaki son erkek)

böyle şeyler sakat durumlar hacı.o durum ne kadar zamandır böyle bilmiyorum ama eğer uzuyosa yani ne bilim bi hafta falan oluyosa durum tehlikeli bence.aranızda böyle sorunlar varsa nasıl düzeleceğini,ne yapacağını değil de bence ilişkinizi bi gözden geçirin.çünkü bana kalırsa ileriye dönük bi ilişkisi ve karşılıklı sevgisi olan kişilerin uzun süreli böyle sorunlar yaşamaması lazım.bu benim düşüncemdir tabi.kimseyi bağlamaz

size mesajla sonuç geliyor, silinip, silinmediğine dair.
hayır uçmazsınız, sadece amacı dışında kullanırsanız olabilir.

yok bir şey olmaz hatalı ispiyondan. aşırıya kaçmamak iyi ama her şeyde olduğu gibi.

otomatik mesaj geliyor.

yok öyle bir şey. çaylak olmazsınız, uçurulmazsınız.

bakınız ne hatalılar var: www.eksisozluk.com

muhtıra verilmiş, çaylaklık muhtemel.
(bkz: #18343227)

genellikle once gammazligini aliyorlarmis. ucurmazlarr.

1. 54 sayfa toplamda 199 kere okunmus - 1.51 mb bant genisligi harcamis. diyecegim ama bant genisligi kismi hit'in 186 oldugu yerde fena halde siciyo 2 byte ile.

bu resim bana; cok kucuk ve amator bi web sayfasini ifade ediyor, ziyareti de gunluk ortalama 15 tekil var yok gibi..

2. sayfalar ile ilgili bilgiler ise bu screenshot; 54 id'li sayfa 1.51 mb - toplam 199 kere acilmis.

Sayfa: Siteyi ziyaret eden kişi sayısı (tek ip üzerinden)
Hit: Sitede gezilen toplam sayfa sayısı başka bir deyişle gösterim sayısı
Bayt: Harcanmış olan alan. Yani ziyaretçilerin sayfada gördüğü resimler, video, yazılar v.s tüm bunların toplamı.

54 sayfa 199 kere okunmuş dediğiniz değer bana ait. (karşısında benim ip adresim var)
ama ben 54 sayfayla uğraşmadım. 5-6 kere sitenin adını yazarak anasayfayı ziyaret ettim.

ayrıca evet küçük ve amatör bir site. benim bloğum :)

madem senin, google analytics hesabi ac veya statcounter kullan o zaman bu servisi kullanacagina :))

bayta net bi sey diyemiyorum - en olasisi harcanmis alan ama onu da diyemiyorum 2. satirda problem var.

belki ip satiri da son ziyaretciyi tutuyodur. servisin neyi nerede ne icin tuttugu anlasilmiyo tam olarak bu screenshottan.

google analytics yüklü :)

bu araçlar artık dökülmeye ve şahin doğanın yerini almaya başladı.
yani alma. biliyorum kasası güzel, ama alma.

ne yaptın arkadaşım 91, 92, 93, 94 model ne demek. o kadar sene yağmur yemiş nem yemiş bir araba... zaten kmsi de 100.000den aşağı değildir. onun yerine 2000 model arabaları düşün derim.

farkındayım onun zaten.göze alıyorum

harika bir arabadir.babamdan bana gecis yapmisti 90 li yillarda.bendeyken ustune bir otobus cikmasi sonucu back i gitmis hatch i kalmisti.kaportaciya sattim kendisini gecenlerde bakirkoy civarinda rastladim halen yollarda arac hatta yedek anahtari bende:)

gercekten cok zor ama olurda duzgun kullanmis birilerinden bulabilirsen olabilir.birde mumkun olursa duz vites olsun.otomatik sorun yaratabilir.

özel rapor oluştur kısmından olsa gerek. biraz kurcala istersen

sirf meraktan soruyorum 1280x800 cozunurlukte chrome kullanan bursalilar'i ne yapacaksin?

girişte sağ altta filter manager var, oradan filtre ekleyebiliyorsun.

@co2s2, o kriterler lafın gelişiydi, siteyi ziyaret edip etmediğini merak ettiğim birisi var.

holly-s-tone.blogspot.com

demisler ama?

@sevmebeni, reçeteyle alakası yok.

en basitinden merhem daha yoğun bi kıvamda olur insanı huylandırabilir, tiksindirebilir. krem daha soft ve merhem kadar yoğun olmadığı için hem sürmesi rahattır hem de huylandırmaz.

aralarındaki bilimsel fark açıklamasını yapamayacağım sanıırım.

eau de toilette(krem), eau de parfum(merhem) gibi bir benzetme yapsak nolur? olur gibi.

temel fark merhem yağ madde içinde su madde emülsiyonu, krem ise su madde içerisinde yağ madde emülsiyonudur. su ve yağ maddelerde çözünebilen etkin maddeler ve ilaca etkin maddesinin stabilitesini sağlamak için eklenen koruyucu maddeler farklıdır. aynı etkin maddeyi içeren iki ilaçtan merhem olanı genelde daha etkilidir çünkü yağ madde temas süresini uzatarak deriden ilaç emiliminin artmasını sağlarken ortamı nemli tutarak mevzu bahis yaranın iyileşmesine de katkıda bulunur. fakat merhem, bıraktığı yağlı etki nedeniyle kullanım zorluğu oluşturmakta ve bazı yaralarda bazı etkin maddelerin merhemin sağladığından daha düşük aktivite göstermesi istendiğinden ciddiyeti nispeten düşük vakalarda krem tercih edilir.

@foreignsilhouette
eau de toilette ve eau de parfum arasında da içerdikleri güzel kokulu uçucu madde/alkol/su oranları açısından farklılık vardır. burada kokulu uçucu maddeyi etkin madde olarak görürsek bu benzetme krem-merhem karşılaştırmasına benzemez çünkü genelde aynı etkin maddenin krem-merhemi farklı miktarlarda etkin madde içermezler.

pomad-merhem yağ bazlıdır, krem su bazlıdır.

bottan öte incici canlı kanlı kişiler olabilir mi?

hayır. karman çorman isimlerle alınmış. incici olmadıkları kesin.

kullandigi captcha sistemin kendisine aitse muhtemelen cozulmustur o, o yuzden kayit olabiliyorlardir.
recaptcha implement etmeye calisin.

bendeki de buydu ama teşekkür ederim :)

ssg sen misin olm?

flash

jquery ile yaparsın.

popup olsa nasıl yapılır?

jquery'i sevelim sevdirelim di mi

Sakın popup kullanma, flash kullanma!
www.malsup.com
ehe

yani 10 kişiyi öldürüyor adam da kamerası şahiti görgü tanığı hepsi var. bunun üzerine yine de adamın ifadesi alınıyor. bu kanuni bir gereklilik. Suç sabitse ceza alınır.

böyle bir durumda sonuna kadar inkar ediyoruz tabi.

peki soruşturma kopyanın kesin tespit edilmesi ile mi açılır, yoksa şüphe üzerine de açılabilir mi?

şüphe varsa soruşturma açılır sonucunda ya kanıtlanır yada şüpheye gerek yoktur fln denir. tabi kıçımdan atıyorum bunları.

vallahi yok, nasıl oldu anlamadım.

fotoğrafa bir bakın bence...

edit: kullanıcılar spam değil. ikisi de arkadaşım.

olmaz, özel bir blog :)
bütün veritabanını inceledim. hiçbir yerde onlara dair kayıt yok. ne eposta, ne nickleri var.
nasıl böyle bir şey olmuş anlayamadım.
sanırım hosting'i değiştirirken bir hata yaptım.
eski hostinge kayıtlı falan diyeceğim ama, eski hosting hesabımı kapattım.

postlar ona ait, bir sorun yok.

bütün veritabanını indirdim. hiçbir yerinde ne kullanıcı adları, ne eposta adresleri geçmiyor.

ama wordpress'te kullanıcı adımı yazıp girdiğimde onları görebiliyorum.

nereye kayıtlı bunlar acaba?

171 - 2
172 - 1
derim ben

171-0

172 - 1

171 iy0
172 alt

uruguay bence ilk yarıyı alır, maçı da alır.

171 üst
172 alt

iy/ms

171 - X/2 (4.00)
172 - 2/X (12.00)

1'e 52 oran kaçmaz.

@amuzende

bu çok riskli ama :)

@tabudeviren

Bir kere de risk al kaybet.

171 1/x
172 1/1

1'e 45,5 veriyomuş bu da. ilk yarısız oynarsan 1'e 5,7.

@amuzende

zaten hep kaybediyorum :)

uzun vadeli turu kim geçere oynamak daha mantıklı gibi. bir kontrol et derim

hollanda yener. hatta ezer.
gana yenilmez. hatta 70. dakikaya kadar gol yemezse, 70ten sonra alir maci.
az misli ve az riskli oynayin. maclari stressiz izleyin, kaybetseniz de zevk almis olursunuz.
opt. ok kib bye.

171 üst
172 0-2 çifte şans.

ahahaha sadece numbernine tutturmuş. helal olsun.

ben de tutturdum hoca ayıpsın, sağlam da yatırdık güzel para geldi.

12.00 'lik oranı tutturdum. 4.00'lık olmadı. adi brezilya.

belli bir konseptte fotoğraf yarışması olabilir, artık herkesin iyi kötü mkinesi var.

yine sizin ürünlerinizden oluşan " en trendy/uçuk/komik/şık v.s. kombinasyon "falan filan tarzında bir şeyler olabilir. hem satın almaya yönlendirmiş olursunuz gibi geldi bana.

@halanne Fotoğraf yarışması olabilir. Konsepti belirlemek lazım.
@Phoebe Ürünlerimizin fotoları ayrı ayrı olmadıgı için hep manken üzerinde olduğu için kombinasyon imkanı biraz kısıtlı gibi.
Başka önerisi olan da varsa çok sevinirim. Bunları değerlendirip birini seçeceğiz

150/200 liraya böyle bir uygulama yazarım. Hem kalite durur :)

Konsept yaz olduğu için en güzel gün batımı,gökyüzü,doğa fotoğrafı olabilir...

bence de bir facebook uygulaması yazdırın, farkınız olsun.

amaç ; müşteri katılımını artırmak.
istek : yarışma anket vs.
*müşteri memnuniyeti formu doldurana ödül.
hedef kitle : 18-34 yaş bayan.

yarışma anketle 18-34 yaş arası bayan kitleye ulaşamazsın, marka bilinirliğin artmaz sadece yanlış bir kitleye ürünleri de kıyıdan gösterme işi olur bu yapacağınız.

yapmanız gereken : hedefi doğru saptamak,

1.18-34 yaş hanımlara mı ulaşmak istiyorsunuz ?
2.Ürünleri mi göstermek istiyorsunuz ?
3.Müşteri memnuniyetini mi ölçmek istiyorsunuz ?
4.Yoksa marka bilinirliğini mi artırmak istiyorsunuz ?

bunlardan hangisini istiyorsunuz yoksa hepsini mi istiyorsunuz hepsini birden istiyorsanız hiçbirine ulaşamazsınız ortalık çarşamba pazarı gibi olur ve ne iş olsa yaparım abi demeye gelir.

bence markanız ve ürünleriniz için güzel bir reklam şirketi yada marka danışma şirketiyle anlaşın.

Gece gece niye yazdım bunları hiç bilmiyorum ama uzun soluklu ve kalıcı bir şeyler yapmak istiyorsanız işi çakallara yaptırın derim. yok ben ajansta çalışmıyorum sadece fotoğrafçıyım :)

(: oncelikle cevaplariniz icin cok tesekkur ederim. Cok guzel fukurler cikiyor sayenizde guzel birseyler cikacak ins ortaya.
@serafettin sizinle mesaj olarak da iletisime gececegim. nasil bir uygulama yazabilirsiniz, yaptiginiz herhangi bir calisma gosterebilir misiniz. hangi programla yazcaksiniz?

@dugili fotograf aslinda guzel bir fikir ancak rakiplerimiz daha once yaptigi icin hos duracagini sanmiyorum

@dunyanin en iyi insani bu konuda yardimci olabilir misin? yazilim yazdirabilecegimiz guvendigin referansi olan kimse var mi? Fikrin icin tesekkurler(:

ve @neoyazin
asil amacimiz katilimi artirmak, bilinirligi artirmak ve facebook sayfamizi etkin bir sekilde kullanabilmek. reklam veya medya danismanligi bu is icin biraz fazla kacar kanaatindeyim. Aslinda bizim icin sart ama su anki sartlara malesef uygun degil.
Gece gece yazdiginiz yorum icin tesekkur ederim(: yeni amacimiz yonunde tavsiyeniz varsa mutlu olurum(:

Firmanız için bir reklam filmi, slogan bulma gibi birşey isteyebilirsiniz.

uygulama hakkında: uygulamalarda "bu uygulamaya izin vererek her türlü bilginize ulaşmanıza izin veriyorsunuz" gibi bir ifade yer alıyor. bu yüzden ben hiçbir uygulama yüklemiyorum :)

en güzel sloganı/kıyafet tasarımını/logoyu bulana ayfon4g verin, karizmanız olsun.

baska onerisi olan var mi arkadaslar veya flash oyun yapabilriim diyen

www.facebook.com öncelikle bu linkteki kuralları inceleyin derim

sanki degil, oyledir. eger jpeg'in icine gomulu bir yazi varsa kopyalayamazsin.

ama jpeg in içinde değil ki?

idefix'te var o söylediğin şey.. herhangi bir ürünün detay sayfasındaki yazıları vs seçip kopyalayamıyorsun.. görününm (wiew) > kaynak (source) menüsünden sayfanın kodlarına ulaşıyorsun ve aşağıdaki kodları silip sayfayı masaüstüne ya da başka bi yere farklı kaydediyorsun. böylelikle kilitsiz bir sayfan oluyor :)))

idefix'teki kod aşağıda:

<!-- disable select and right click -->
<script type="text/javascript" src="/ncsi/jquerydisabletextselect.js"></script>
<script type="text/javascript">
$(function() {
$('.disableSelection').disableTextSelect();
});
if ($.browser.mozilla || $.browser.msie) {
document.oncontextmenu = new Function("return false;")
}
</script>
<!-- disable select and right click end -->

firefox kullanıyorsanıız
addons.mozilla.org

işten anlayan birisi kolaylıkla kırabilir boşuna ugrasma bence.

gs view ile acinca print edilebiliyor genellikle. hatta orada pdfwrite yaparak kopyalayabilirsin de.

Denemedim ama sanirim "Abbyy PDF Transformer" programinda olmasi lazim..

www.coachaudiosolutions.com

bunun kırılabileceğini ve nasıl kırılacağını biliyorum.

ben nasıl yazdırılamaz yapılacağını soruyorum...

adobe pro'daki security setting isini gorur. yazdir/yazidrma, dusuk cozunurluk gibi secenekleri var.

yok yok değil...

Cartoon networkte çalan Coco Song bu ; www.youtube.com

Offenbach - Can Can Music

www.youtube.com

aynen öyle. para verme o yüzden kazıtmaya. onun yerine ucuzundan bi makine ile güzel bir permatik al. arkadaşın kazısın. ha bu arada o arkadaşın erkek olmasına dikkat et. kadınların permatik, ustura kullanma becerisine pek güvenme.

sürekli yapanlar jileti ters vurdurmaz, saçlar gürleşsin diye yapanlar ters vururlar, diye bir şey var sanırım.

peki saç kazıtınca daha çok çıkıyor mottosu doğru mu?

ben son sorunu berbere sormuştum "hayır, hormonlarıyla alakalı kişinin" falan demişti; ama deneyimleriyle alakalı bir bilgi tabi bu, bilimsel bir bilgi değil.

daha fazla çıkmaz ama ilk kesildiğinde saçın kesiti kalın gösterdiği için görsel olarak gürleştiğine dair bir yanımsama olur. Saç köklerini güçlendirmeden ya da yeni saç kökü ekmeden gürleşme gibi birşey bekleme.

ayrıca saç kazıtılınca daha gür çıkar mı çıkmaz mı bi açıklama yapamayacağım ama en azından dökülme süreci ket vurursun, örneğin benim babam amcalarım dayılarım ben yaştayken havaalanı kurmuşlar resmen, benim diğer iki kardeşim de öyle ama ben çok dikkatli davrandım, saçlarımı ustura olmasa bile hep kısa tuttum, şimdi de gönül rahatlığıyla uzatıyom

yazin yapma arkadasim. gunes kremi vs. surmen gerek surekli ya da sapka filan. yoksa kafa derin soyulmaya basliyo bi sure sonra ve cok cirkin oluyo(ama inanilmaz zevkli bi his soymasi, sirt soyulmasi gibi ama saclarin delikleri oluyo :)) bunun disinda 3-4 gunde bir tahminen tekrar tekrar tekrar kazimak gerek, tabi hep oyle kalsin istiyosan. ilk basta inanilmaz hizli uzuyo. 1-2 gune zimpara hissi veriyo. bir de tek basina yapacaksan 2 aynaya ihtiyacin var ilk basta, sonra alisiyosun zaten. hadi bakalim.

@antihero müdür yaldır yaldır saçlarımı kestirmeye niyetim hiç yok :)

ben hep kazıyan olduğum için şeyettim :)

www.saclarimiz.com

adresinde saç kazıtmanın faydasını gördüğünü yazan bir sürü yorumcu var.

yüksek lisans, doktora (bu sırada araştırma görevlisi yani asistanlığa başlamalı), doktorası bittiğinde de yardımcı doçent oluyor diye biliyorum. sonra doçentlik tezi, yeteri kadar makale, kitap mitap yazıyorsun, 5-6 sene içinde de (10-15 yıl belki) doçent oluyorsun.. bu böyle devam ediyor..

lisans diploması ile bir yüksek lisansa başvuruyor, şansı varsa yüksek lüsans yaparken araş. gör olarak üniversitede işe başllıyorsun, akademisyenliğe yani. sonra yüksek bitiyor doktoraya başlıyorsun. doktor ünvanı ediniyorsun yök ten bu arada.düktora bitince yard. doç olabilme hakkını kazanıyor. yard doç luk doçentlikten önce verilen sus payı. yök vermiyo bu ünvanı yani. sonra doçentlik için verilen yayın şartlarını sağlayınca doç olma hakkın oluyo.. bu ünvanı yök veriyor. sonra 3-5 yıl sonra okulun durumuna göre okul seni prof yapıyor.

öğrenciliğin sonlanmasının ardından yapılacak iş ales'e girmek mi?
başka neler yapmak gerekiyor ve ne şartlar isteniyor?

isteğin buysa su an için yuksek lisans kosullarına yogunlasmalısın
1- sıkı bir not ortalaması
2- ales'ten iyi puan
3- gerekliyse dil için bir yeterlilik

evet alese girmek gerekiyor kesinlikle.

(git: 127659)

lisansı bitirince
okudugu bolume gore (ki şöyle-pek arastırma gorevlisi kalmayan okullarda not mot bakmazlar, olsun da taştan-odundan olsun derecesi neredeyse) gerekli şartlar saglanınca
ales&üds(50)->yuksek lisans->doktora tezi->doktor->kadroya baglı olarak yrd docent(sadece tr de var sanırım bu ünvan)->doçentlik çalışmaları&tezi ve doçentlik sınavı+üds(70(bundan emin değilim))+makaleler vs->doçent(kadro varsa)->burdan sonrası yokuş aşağı,olay doçent olmada->yayın,makale+5yıl(?)->prof(kadroya baglı yine)
eksiğim yanlısım olabilir ama gidişat boyle..kadro yoksa ilerleyemez, yrd doc luktan emekli olur, sicil kötüyse yükselemez...
torpil işe yarar, burası Türkiye:)

Doçentlik tezi yok. Çalışmalarınızdan oluşan bir dosyayla başvuruyorsunuz.

çalışmaktan çok yalakalık önemlidir diyebilirim

bir de nerede olmak istediğin bağlı. yurtdışı master/doktoran yoksa misal odtü seni hoca yapmıyor.

alana göre doçentlik tezi var. özellikle de sosyal bilimler alanında, her ne kadar kanun aramasa da yök tarafından atanan jüri arayabiliyor. misal hukuk alanında zorunlu. doçentlik tezi de zaten doktora tezi gibi deil, monografi. ve kitap olarak bastırıp girmek gerekiyor, tabi şayet aranan bi alandaysanız.

akademik ya da tercihe göre akadebok sürece gelince

yğkseklisans+ doktora ömür törpülerinden sonra hemen de yard. doç. olmuyorsunuz. üniversite ile ilişiğiniz kesilmez ve kriterleri düzenleyen yönetmelikteki puanı tutturursanız (akademik çalışma ve yayınlara göre puan belirlenir) yard. doç. kadrosu alırsınız. ama yard. doç. olmadan doçentlik koşullarını sağlayıp doğrudan doçentliğe başvurmanız da mümkün. eh, bir doçent olun da sonra 2 karalama ile, hatta yurdumda olduğu gibi pek de bir şeyler karalamadan prof. olmanız işten diil.

başlangıç olarak yüksek lisans için iyi ales puanı alınız. zira asistan (araş. gör) olmak için gireceğiniz sınavda %55 ales puanınız dikkate alınacaktır. kalan %45lik dilim bilim sınavı ve aranıyorsa-ki anadolunun küçük üniversitelerine başvurmuyosanız aranıyor- dil puanlarından oluşuyor. yani ki, dil süper olsa, yüksek lisans sınavında 100 tam puan çekseniz, alesten 95 alan biri gelip sizin önünüze geçebilir. ales, ales, ales... evet.

hocam iki harf arasindaki boslugu biraz acman lazim. biraz ara bulursun. hatirlasam yerini walla soylerdim.

üst üste binenlerden herhangi bir tanesi düzgün gözüküyor mu? yani üç cümle üçü de tek başına düzgünken arka arkaya yazınca üçü birbirinin üstüne biniyor gibi mi oluyor? yoksa basılan ikinci harf ilkinin üstüne, azıcık yanına mı çıkıyor? tam anlamadım.

enter'in üzerindeki tuşa (backspace) basınca önce en üste yazılandan silinmeye başlıyor. sonra diğerleri..

Text layerının tümünü seç ve fotoğraftaki ayarı düzelt..

i42.tinypic.com

Satır arası boşluğu biraz az kalmış sanırım.

oleyyyyyy, oldu teşekkürler...

dropbox ?

drop.io

her ikisi de tam olarak istediğim şey değil ama olsun.

ben linke tıklar tıklamaz nereye kaydedeceğimizi soracak bir site arıyordum...

mynet depo...esnips bunlarda fena sayılmaz ama en çok kullanılanı rapidshare.

s02.put.io

indirdikten sonra dosya uzantısını mp3 yapmayı unutma belkim çalışmaz felan :/

şifre istiyor? rapide atsanız?

bunu biliyorum aradığım bu değil :)

bu müzik çiçek abbas değil bildiğim kadarı ile. çöpçüler kralının müziği olması lazım.

hayır hayır çiçek abbas'a ait.

index.php atmadan tum klasorlerin chmod degerlerini degistirerek de iceriginin gorunmesini engelleyebilirsin.

hangi kod ile olur o?

bir adet .htaccess dosyası oluşturup

Options –Indexes

yazarak klasör listelenmesini engelleyebilirsin.

chmod, klasor/dosya ozelliklerinden ayarlanir. sag tikladiginda muhtemelen "permissions" tarzi secenek belirir.

yok onu biliyorum da bu dizin oluşturmayı engelleme kodu hangi koddur?

(bkz: erd commander)
(bkz: locksmith)

bu programları bilgisayar açılmadan nasıl kurabiliriz ki?

"active@ boot disk" ile o şifreyi kaldırabilirsiniz.

kurulum falan değil, cd'ye yazıyorsunuz, cd'den boot ediyorsunuz.

o halde bilgisayara şifre koyup terk ettiğimizde birileri gayet açabilir?

kimsenin açamayacağı şekle nasıl getirebiliriz?

valla hayatta kopyalanamaz denen programlar, aletler bile çıktıktan 3-4 gün sonra sorunsuz şekilde kırılabiliyor. çok da kasmamak lazım sanırım.