herhangi bir ilaç kullanıyor musunuz?

c vitamin eksikliği?

sinav doneminden olmustur o abicim, beynin yorulmasi bile vucudu yorabiliyor..
bir de uyku duzensizligi, yemek duzensizligi ve hatta spor duzensizliginden de olabilir..
onun disinda doktorun bilebilecegi bir durum da olabilir, asar o zaman beni...

anemi?

periyodik olarak kullandığım bir ilaç yok. vitamin eksikliği olduğunu sanmıyorum, zamanında vitamin deposu haline gelmişliğim var.

ermanen, yaz tatilinin sonunda başladı hafiften. giderek arttı. sınavlar geldi geçti, yine geliyor ama geçmedi be abi. keşke onlardan olsa.

anemi değilim. yani en son değildim. ms olmayayım da.

hocam ya sende vitamin eksikliği mevcut, ya da bağırsaklarında tenya var.. aklıma bunlar geliyor..

ms olsan bence vucudunun verdiği tepkilerde ve reflekslerinde bozukluklar olur adım atmayı ya da yutkunmayı unutursun..

dr falan değilim ama psikolojik etkenler(kronik sıkıntılar) ya da folik asit eksikliği olabilir. Ben folik asit aldığımdan beri ki hekimim verdi bu sıkıntılarım yok oldu.

ms değilimdir zaten de, ms yavaş yavaş ortaya çıkan bir şey. önce konuşma kayması, yorgunluk, sonra konuşamama, yürüyememe falan başlıyor.

eğer ki tenya var ise bu ilacı önerebilirim.
Yomesan 500 Mg 4 Tablet
bi de üzerine vitamin.

O zaman en kolay yöntem olarak bir dahiliye uzmanıyla konuşup onun önereceği belli testlere ya da uygulamalara girersin ama tahminimce kötü bişi yoktur. Geçmiş olsun

Anemi olabilir, diyabet belirtisi olabilir, kronik tembellik olabilir :p, bence bir uzmana danışın. Google'da da biraz araştırma yapmak faydalı olabilir.

vucudunun gecici bir simarikligi oldugunu umarak, hunharca ve gaddarca asiri yorgunluk ve agri, sizi seklinde kendini belli edenlerden iki tanesini, oylece yazarsam:
- paratiroid,
- ankilozan spondilit

b12 vitamini eksikliği olabilir. bi baktırın bence. haplarlarla, olmadı iğne ile takviye ediliyor. gayet kısa sürede olumlu değişimi görüyorsunuz. sürekli yorgunluktan, halsizlikten şikayet ediyordum, kan değerlerine baktırdım b12 düşük çıkmıştı. dışardan takviye gayet iyi geldi. kronik yorgunluk için ilk akla gelen ve görece en hafif rahatsızlık bu oluyor.

enteresan gelecektir ama herhangi bir curuk dis var mi agizinizda? Curuk disler boyle mukemmel enerji somururler.

dolgu var en fazla.

alkoliklerin alkole sığınma ihtiyacı alkolün kafa dağıtan etkisindendir. yani düşündüğünüzün tam tersi etki yapar. kafanız hepten gitmesin!?

alkol filan bulaşmayın böyle işlere. alkolün böyle bir faydası olmadığı gib tam tersi etki yapar.

konsantrasyonu arttırıcı,hafızayı kuvvetlendirici bitkisel ilaçlar var. (bkz: ginkgo biloba) içeren bitkisel ilaçlar faydalı oluyor diye biliyorum. eczacınıza danışın.

İlaç ya da herhangi başka bir dış etkenle uğraşacağınıza meditasyon yapın, çözümü kendi içinizde arayın daha faydalı olur.

Ben karaciğerini eline almaktan kıl payı kurtulmuş biri olarak çok net söyleyebilirim ki: hiçbir sorununuza alkol ile çözüm aramayın.

alkolü zevk için tüketecekseniz tüketin, yoksa bir şartlanma olur ve "eğer alkol almazsam asla ..... yapamam" haline gelir.

aman diyeyim.

ya ben şöyle düşünmüştüm
1 - çekingen pısırık insanları böyle olmaya iten ilişki kurma anında bazıları farkında olmadan kafalarında kurguladıkları şeyler ve hatıralar
2 - alkol bu tip şeylerin kafada kurgulanmasını engelliyor

öyleyse:
bende kons. problemi var.
1 - bendeki kons. probleminin sebebi kafamdaki kurguladığım şeyler hatıralar
2 - ilişki kuramamada işe yarayan alkol burda da iş yarayabilir.

ya bu arada ben acayip pısırık korkak çekingen bi insanım ha. hala içme mi diyosunuz? yakında iş görüşmeleri fln olacak bi iki yudum rahatlatmaz mı görüşmelerden önce? bu yaşıma kadar (25) günah diye içmedim ama şimdi Allah'ın da pek umrunda değilmişim gibime gelmeye başladı.

@pouch potato
ok. ilginç. nasıl meditasyon?

Normal abi, oturuşu zaten bilmeyen yok gibi, sırtını bir yere dayayıp otur, kapat gözlerini, derin iki üç nefes al, sonra da her şeyi aklından çıkar, hiçbir şey düşünmemeye çalış, hatta hiçbir şey düşünmemeye çalıştığını dahi düşünmemeye çalış. İlk başlarda zor gelebilir ama zamanla alışırsın. İnternette bisürü tekniği vardır, biraz ara. Bu konuda takıntılı manyaklar oluyor "yok tütsü olmadan meditasyon olmaz" "yok mantra olmadan mümkün değil yapılmaz" "yok en az yarım saat yapmak gerekir yoksa çalışmaz" falan diye, pek ipleme, önce olayın mantığını anlamaya çalış, rahatlığını bi keşfet sonra eğer istersen ayrıntısına da girersin.

Kafan bi sürü şeyle dolu olduğu zaman dikkatini toplayamaman çok doğal. Materyalistlere saçma gelecek belki ama ölümü düşün, ölüm karşısında biçok günlük derdin ne kadar saçma geldiğini bi gör, "there is probably no god, so stop worrying and enjoy the life" de icabında, sonra biraz da meditasyon yap şöyle sessiz bi yerde, güzelcene, mis gibi ya sonra 'ulan nasıl yaşamışım ben o kazan gibi kafayla' diceksin gör bak.

alkol kafada kurgulanmayı filan engellemiyor. rahatlatıyor, gevşetiyor. rahatlayınca biraz da gerçek dünyadan uzaklaşınca cesaret geliyor.

sizin örneğinizde rahatlamak size fayda değil, zarar verir. hele ki alışık değilsiniz, kafayı vurur yatarsınız.

ayrıca alkol alımı bir miktarı da geçince bu sefer kafa ters çalışmaya başlıyor. kişi ters ters konuşur, şiddete meyil eder, hayali konuşmalar yapar, veya kafasına şüpheler üşüşür filan. kavga çıkartır.

bunları biliyor olmanız lazım.

nickiniz "efexor" bir antidepresan.
eğer bu ilacı kullanıyorsanız "konsantrasyon" diye bir şeye sahip olduğunuzda yatın kalkın dua edin. bu ilaç insanın beynini mahveder.

ok ikna oldum. tşk.

@pouch cotato
medi deniycem
@tabudeviren
efexoru 8 ay kullanmıştım. 4 aydır fln kullanmıyorum

(bkz: #15038908)

her şeye rağmen alkol iyidir :)

www.webgirisim.com

www.etohum.com

www.birtabak.com
www.projenisat.com
www.tasdix.com

tek ürün siteleri var.

gittigidiyor.com'um ebay'den arak olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

son dönemlerin popüler yeri
www.markafoni.com

ickisepeti.com da olabılır belki?

tek ürün siteleri fikrini beğenmedin, ben de bunu getirdim. :)

www.fikrimuhim.com

Her raporun altında o raporun ne işe yarayacağına dair açıklamalar mevcut. Ayrıca Help dökümanları fevkaladenin fevkinde...

@ugur dundara yakalanmis firinci

zuhahahaha.. ne işe yaradığını biliyorum yahu.

www.sarfmarket.com.tr
şunu deneyin, aynı imza bile en az %20 güzelleşecek. imzada gereksiz küçük detaylar varsa bu kalemin 1.0 lık ucu onları yumuşatacak, zamanla daha oturmuş bir imzaya doğru yelken açacaksınız. kelebekler uçacak.

verilebilecek hiç bir örnek size yardımcı olamaz çünkü imza size aittir ve özeldir. içinizden nasıl geliyorsa öyle imza atın. örneklere bakarak imza atmaya çalışsanız bile mutlaka onu kendinize göre yorumlayıp farklı bir şey çıkaracaksınız ortaya.

imza atmak ile ilgili iki yazı -veya bilgi- var aklımda;

"- imza kişinin karakterin yansıtır. yani bir imza ne kadar güzel/karizmatik ise kişi de öyledir, tersine bir imza ne kadar sıradan ve basit ise kişinin hayatı da öyledir." yani bir imzaya bakıp ne güzelmiş diyorsanız kişi de aynı oranda hayatında başarılıdır.

"- boş bir kağıda sürekli imza atmak kişiliğin henüz oturmadığı, kişinin kendisi hakkında soru işaretleri olduğu anlamına gelir"

bunlar tamamen zihnin bir köşesinde kalan güvenilirliği olayan bilgiler bittabi...

boş kağıda bol bol imza atmanız iyidir, imzanın elinize alışması açısından iyidir.

imza eğrileri gittikçe daha kesiksiz / sürekli olur.

ayrıca imzanın sağa yatık olması daha güzeldir. ///////// gibi yani..

www.tomfolio.com

birçok ülkede imza denince akla gelen, kişinin adını soyadını el yazısı ile yazmasıdır. bizdeki gibi imza yerine garip işaretler kullanan başka bir ülke var mı acaba? bazı ülkelerde resmi işiniz olduğunda bu garip işaretler başınıza iş açabiliyor. en iyisi güzel bir el yazısıyla adını soyadını yazmak.

imzayı aynı şekilde atabilmek sadece imzanın tanınırlığını sağlar. eğer kriminal inceleme yapılırsa ve birbirinden tamamen farklı iki imza atmış olsanız bile imzaların size ait olduğu ortaya çıkar. farklı kişiler aynı kelimeyi yazarlarsa ve bu kişilerden yeterli metin örnekleri alınırsa hangi kelimeyi kimin yazdığı ortaya çıkarılabilir.

ayrıca saçmalık demek biraz fazla olur ama herhangi bir dayanağı ve bilimsel açıklaması yok zaten yazdıklarımın. bizim holdingte bir yönetim kurulu başkanı var zannedersin ki adam imza atmamış üç boyutlu yağlı boya resim yapmış dolma kalem ile...

anaokulundan beri yazım kötüdür. soyadım adıma kıyasla yazması daha zor harfler içerdiğinden, imzam; adım ve soyadımın baş harfinden ibaret. iyi günümdeysem soyadımı da yazmaya çalışıyorum, böyle de garip bir yaklaşımım var olaya. kısacası imza atmıyor, adeta imza sıçıyorum :)

senden daha kötüleri de var, takma kafana, rahat ol :)

ben de lisedeyken falan kendime imza arayisi icindeydim. sonra babamin imzasi gibi italik sekilde "ismimim bas harfi(nokta) soyisim" gibi bi imza atmaya basladim. en temizi. soyadinda Z harfi varsa onu da, hani oluyo ya, 3 gibi sekilli yaparsin, olur biter.

hoş, konu ikinci sayfaya düşmüş, görür müsünüz görmez misiniz bilmiyorum ama yine de belirteyim. sanırım çoğunuzun yazımın ve imzamın kötü olduğu yönünde yanlış bir düşünceniz var. tam aksine güzel bir el yazım ve klasik, şık bir imzam var. senelerdir aynı imzayı kullanıyorum, evet. kendi kullanmak istediğim stil olarak da dostoyevski'nin el yazısını örnek vermiştim filan.. peki neden? merak ettiğinizi düşündüğüm "şimdi durup dururken neden imzanı değiştirmek istiyorsun be adam?" sorusuna geliyorum. kendi imzamdan bahsettiğim kadar da yakardığım yok aslında, karışmasalar önümüzdeki dört asır boyunca onu kullanabilirim. lakin pasaport kontrol işlemlerinde, hava alanlarında vs. yabancı görevliler (özellikle fransızlar) imzamı atarken başında ve sonunda nokta koymak amaçlı elimi kaldırmamı hoş karşılamıyor, anında uslupları değişiyor, garip bir muamele uyguluyorlar, kendimi kaçak gibi hissediyorum. öyle olunca da mecbur, her defasında hiç elimi kaldırmadan, benim olmayan farklı imzalar atıyorum. bundan bir tasam yok, incelemelerde imzanın farklı olsa da kişinin olup olmadığının anlaşılabileceğini biliyorum. ama adamları da daha fazla kandırmak istemiyorum. bunun için de dünyanın her noktasında kullanabileceğim evrensel bir imza bulmam gerekir dediydim. eski imzamın (hala onu kullanıyorum ama) dejeneresini kullanmaktan gına geldi. "bunca sene sonra madem böyle birşeye kalktın beyim, olacaksa en iyisi olsun" dedim. insanın imzasını değiştirmesi problem yaratır mı? sanmıyorum. misal atatürk'ün şu bildik "k. atatürk" imzasından önce kullandığı "gazi" ile başlayan başka bir imzası vardır. bizim bildiğimiz o imzası da kendi karalamaları sonucunda oluşmamıştır, farklı biri tarafından dizayn edilmiştir. hani belki bana da böyle bir rehber.. boş kağıda karalama işini de kendimi bildim bileli yaparım (son günlerde biraz daha arttı bu takıntım tabii), bunun kişilik bozukluğuyla bağdaştırılması garip geldi bana. her neyse, yardımcı olmaya çalışan herkese teşekkür ederim.

dirty diana olabilir mi acaba michael jackson'ın?

modjo - lady olabilir mi?

Lady hear me tonight
Coz' my feeling is just so right
As we dance by the moonlight
vs vs

leydiieeeğğğeeeee, kenny rogers şarkısının olayı.

hatta: yu hev gaaağğğn end meyd mi saç a fuul.. diye de gider. :)

hayır, kenny rogers i dinledim. o değil.

modjo - lady değil.

lady lady lady-joe bean esposito kesinlikle
iyi dinlemeler

hiç bir şey için üzme kendini, yıpratma. her şey geçiyor. zaman her şeyin ilacı (bu sözü söylemeyi hiç sevmesem de öyle)

ayrıca, antidepresan falan kullanma. beyni mahvediyor.

boyle hassas donemler hepimiz yasiyoruz zaman zaman,calismak hayati cok monotonlastirdigi icin kendinize alanlar ve zaman yaratmak durumundasiniz ve kendinize ayirdiginiz zamani en kaliteli sekilde gecirmek cabasinda olmalisiniz.keyif aldiginiz seyler yapmaya calisin , arkadaslarinizla organizasyonlar yapin, yada iste gormek istediginiz ama firsat bulamadiginiz biryerlere gitmek icin firsat yaratmaya calisabilirsiniz planlar yapabilirsiniz. kendinizi simartin. ne kadar negatif dusunurseniz o kadar negatif gider boyle.
cikin disari yuruyus yapin, spor yapin,sinemaya tiyatroya gidin,icin dansedin eglenin baya bi sosyal olun. bir hareket olsun. hareketsiz kaldiginiz anlarda da beyniniz hareketli olsun, bunun icin de kitap okuyabilirsiniz film izleyebilirsiniz.

iliskiyi bitirmemek guvensizlikten mi yoksa yalniz kalmak istemediginizden mi kaynaklaniyor? bu da onemli. eger sevgilisizken bu durumlar yasaniyorsa ki genelde oyledir -oyle varsayarak- bunu bi sekilde atlatmaniz sart, cunku herdaim sevgilinizin olmasi zor. bi de hastalikli bir dusunce tarzi. olur olmaz kisilere evet deyip ayrilmanizi da guclestiriyor bagimlilik gibi bisey. yani "sadece hayatimda ask varken mutluyum gerisi yalan" olmaz olmamali. mutlu olmak birilerine endekslenecek bisi degil kisinin kendi elinde olan bisey. etrafa&hayata elinizden geldigince hatta allah ne verdiyse olumlu bakarak pozitif dusunerek atlatmayi calisin bu donemi.
ilk paragraftaki atraksiyonlar da hic ise yaramiyorsa psikolojik destek alabilirsiniz bunun icin varlar. ama kisinin en iyi ilaci kendisidir.

aslında yalnız kalmamak ıcın ayrılamayan bırı degılım.Ilıskılerımden sonra kolaylıkla kendıme de gelebılıyordum ama artık boyle degıl.Yanı yenı bır ben cıktı sankı oratay.Dedıklerınızı yapmaya calısıyorum ben de ancak ıcım hep huzursuz ,mutsuz,hıcbırsey yapmak ıstemıyor.Hayatımda ask varsa ben de mutluyumdan bıraz daha farklı durum.Tavsıyelerınız ıcın cok tesekkur ederim!

yasla alakali bir de bu ruh hali, 25ten sonra oluyor genelde. hayatinizda eksik gordugunuz seyleri kafaniza cok takiyorsunuz belki de. minimalist olmaya calismak, gülecek eglenecek icinizi acicak ortamlarda bulunmak, elde avucta sahip olunanlarla mutlu olmayi ogrenmeye calismaktan baska birsey gelmiyor aklima bir de hava degisimi ve hareket etmek. bu yazdiginiz seyleri ben de bir donem okkali bir sekilde yasamistim ve anlattigim sekilde kurtuldum bu ruh halinden. umarim sizde de ise yarar.

dünyanın merkezinde sen varsın, önce kendin!

haklısınız ama bunu bıle dusunmek gerceklestırmek bır becerıymıs,bunu daha ıyı goruyorum.Tesekkur ederım.

ytller bir yıl daha geçerli bildiğim kadarıyla. bol bol zamanınız var merak etmeyin :)

1 ocak 2010'a kadar ytl ve tl birlikte kullanılacak. her işlemde geçerli bu.

Kardesimin disi agriyormus, dun gece 04:00 itibariyle akbank bankamatiginden YTL yatirdim. Bilgi olsun.

bu sabah finansbanktan yatırdım. bariz çalışıyodu.

bankanın müşteri hizmetlerini arayın?
yanlışlık varsa geri alırlar bence.

geri alınıyor ama hızlı olun. karşı taraf çekmeden. bi arkadaşıma havadan para gelmişti öyle. bu hemen yedi parayı. sonra banka aradı, bundan rica ettiler, o da geri yatırdı. bir yaptırımı olur muydu veya hangi bankaydı hatırlamıyorum.

yasal olarak; giden gitmiştir, yanlış da göndermiş olsanız, gönderdikten sonra o paradan hak iddia edemezsiniz

hemen #25570 nolu duyuruyu okuyorsunuz. cabuk cabuk

@no christ requiress
sen sözlüğe yönlendirdin yanlışlıkla.
(git: 25570)

havaleyi yapan kişi, kendi bankasına yazılı müracaatta bulunur, banka, karşı bankaya bu talebi mesaj yoluyla iletir, karşı banka, müşterinin şubesine yönlendirir talebi, şubede, müşterinin temsilcisi müşteriyle görüşür, müşterinin onayını, rızasını alırsa iade işlemini gerçekleştirir. sehven de olsa alan tarafın rızası gerekir.

giden gitmiş değildir. Kanunumuzda bununla ilgili "sebepsiz zenginleşme davası" diye bir dava var. Eğer miktar büyükse düşünülebilir. Değilse "insanlık öldü mü arkadaş" mottosuna sarılın.Geçmiş olsun

Doğada insanlar tarafından "kontrol edilemeyen, tahmin edilemeyen dolayısıyla bilinmeyen" birçok şeyler vardır. Bence tanrı bizi doğaya salıp mühendislerin yaptıkları mühendislik çalışmalarında doğaya yaklaşmaya çalıştıkları gibi bizi de mükemmele yaklaştırmaya çalışıyor. Ardından ölüm denilen işlem ile aslında her doğum gibi yeni bir hayatta can bulmuş olarak diğer boyutlara kes - yapıştır yapıyor bizi...

Not: Hayatın anlamını cinsellik olarak görenlere diyecek tek bir söz bulamıyorum!!!

"bakalım oluyor mu, yapabilecek miyim?"

bu konulara pek uzak olmakla beraber. din derslerinden "kendisine tapmaları için" diye bir şey hatırlıyorum ama mükemmel din hocasının yorumu mudur bilemem...

(bkz: because i can)

kendine kusursuz bir arkadaş arıyor. bunun için de 4 milyon yıldır bekliyor. bazıları erken pişiyor, onları da yanına erken alıyor.

kendini farklı gözler ve bilinçler aracılığıyla yeniden tanımak için.

bilinmeyi istedigi icin.

senin yaratma gücün olsaydı yaratmaz mıydın bişeyler?

(bkz: allah in insanlari yaratmasinin sebebi)

insanların tanrıyı yaratması. insan egosu.

(bkz: ben gizli bir hazineydim bilinmek istedim) var. garanti veremem.

bu da var: www.fikirbahcesi.org

kendi kudretini görebilmek.

yok. olmuyor.

ilk hangi versiyonu yüklemisseniz, tekrar o sürümü yükleyip deneyin.

wordpresse ait ne varsa sildim derken mysql veritabanını da mı sildiniz.2 sürümün dosyaları birbirine karışmış gibi görünüyor.eski versiyonun dosyaları hala duruyorsa elinizde, 2.7 yi upload ettikten sonra eski wp-config.php dosyasındaki ayarları yenisine girin.daha sonra www.siteadi.net/wp-admin/upgrade.php ye girince güncelleme ekranı çıkması gerekiyor.eğer işe yararsa bu daha sonra xml yedeğinizi import edebilirsiniz.tabi eski wp-content/uploads klasörünün içeriğini ve temanızı da upload etmeniz gerek.

ya da sıfırdan 2.7 yi kurun yeni bi mysql db ile.xml i import edin.uploads klasöründe varsa fotoğraf, video gibi dosyalar onlarıda gönderin.sıfırdan başlayın yani.hangisi size uygun gelirse..

ne denediysem olmadı. sıfırdan kurdum.

3- lisansı 1 tane adres için alıyorsun.

4- crack, hack gibi bir şey var.

4- crack var tabi. ayrıca vbulletin gibi görünebilen beleş forumlar da var.

@blackdog

hayır, altında "powered by vbulletin" yazanlardan bahsediyorum.
phpbb, smf gibi forumlardan bahsetmiyorum.

uçurulmuşsun, üzgünüm.

Ucmussun.

Modlog'da neden uctugun daha gozukmuyor.

arkadaşlar bu kadar saçma bişey olur mu, nedeni nasıl yazmaz, ne çeşit faşist bi anlayış bu? wpi birşey yazmıcaklar mı peki ? Bu olayın geri dönüşü var mı ?

Yazarlan modlog'da bir gun oncesini gorebiliyorlar en yakin zaman olarak. Bugun icinde uctun buyuk ihtimalle, o yuzden daha goremiyoruz. Yarin cikar ortaya.

want2die ben internet aldım alalı ki bu baya bi süre, ekşisözlük vardı. İlk defa girelim dedim aldıkları gün neden uçursunlar birini? Bu kadar ufak şeylerden zevk alacak kadar aciz değillerdir herhalde ve neden bir uyarı gelmiyor hatalıysak bile, ki ben hatalı olduğumu da düşünmüyorum. Neyse dediğniz gibi yarın bir daha sorarım size, ya da yazarsanız sevinirim nedenini. Dün alınmamış olsam bu kadar koymazdı ama,amacı buysa beni uçuranın, amacına ulaştı.

en biçim faşist yönetim gibi bişi demişsiniz de evet faşizan yönetim olduğu zaten tartışılan bir şey. kimse muhteşem demokratik demiyor. en azından faşizan olup olmadığı zaten tartışılıyor. ayrıca yönetiminden bu kadar memnun değilseniz neden yazar olmak için o kadar çabaladınız? doğruya doğru..

"aldıkları gün neden uçursunlar birini?"

Senin durumunda gecerli mi bilmiyorum ama herhangi bir kullaniciyi kurallara uymadigi icin aldiklari gun ucurabilirler. Burada sorulan sorularla gundeme gelince gordugum bazi entryler var ki kurallara uymadigi on kilometreden anlasiliyor. Oyle olunca cat diye ucuyor onu yazan.

Neyse, gecmis olsun. Bir dahaki sefere insallah.

eğer yazdıklarınızın arasında hukuken sakıncalı bir entry varsa, o entryyi silmeye gerek duymadan direkt kaydınızı silmiş olabilirler. modlogda görünmemesi bu sebepten olabilir.

bu kadar küçük hata yüzünden uçuruldum demeyin lütfen. ama her yazar bir hata yaparsa sözlük sıçar lan diyebilirsiniz.

hele bir de ilk bir kaç entry'de hata yaptıysanız affedilmeyebilir.

sozlugu korumak gibi bir amacım yok oncelikle belirteyim, fakat 1 gunde neden ucuruldum dan once bir gunde ucurulacak ne yaptım acaba sorusunu sorsanız daha iyi olur. cunku ucmanın bir onceki evresi çaylaklık oluyor, demek ki sebep caylaklık ile kurtarılacak kadar ufak degildi, iki kanat ile sourlines havayollarını tercih ettiler.

sabırtaşı yazarlar alındığında dokuzuncu nesil sayısı 7500 kadardı sayı şimdi 6900lere gelmiş sadece 4 günde. demek ki çok daha dikkatli yazmak gerekiyor, formata hakim olmak için gerekli yerleri okumak gerekiyor..

yarın modlog'a yansıyana kadar "nasıl uçarım ben ya" deme bence. ne uçan yazarlar geldi de kendini savundu, modlog'a yazıldığında gördük ki adam absürd ötesi entry girmiş. sonra da "eheh ya o mu gözümden kaçmış" dedi hepsi.

oceano yazar olmadan yönetimin nasıl hareket ettiğini nasıl anlayabilirim açıklayabilir misin. Şu anda gördüm ki yazıyorum. Benim en büyük hatam, açılışta ki en az 10 entry girin cümlesini yanlış değerlendirip 80 entry girmemdi. en çok diye bir sınır konmadığından durmadım bi müddet. Bunu bahane gösterseler, neden önce kabul etsinler? doğruya doğru... Neyse burda emziği alınmış bebek gibi ağlamamın bi sonuç çıkarıcağını düşünmüyorum. Tek isteğim sebebini bilmek ( ayrılmak isteyen erkeğin kadından aldığı yanıt gibi oldu). Sebebini açıklamazsa kimse bi daha da kasmam yazar olmak için, çok umursamazlar sanıyorum zaten. Teşekkürler uğraşıp bakan herkeze, size mutluluklar.

sıkılana kadar okudum. oncelikle sozlukte yazar olmak icin sozluk acildigindan beri kendisini takip etmek yeterli bir kriter degil. zira ben 19 mayis 2004'te eskaza denk gelmistim. sonralikla, sozlukte yazar olmak icin gereken kriter formati bilmektir ve formata aykiri olan hersey silinir, sahipleri bir sekilde cezalandirilir. bu yillardir boyle. fakat benim en cok takildigim nokta "fasizanlik" kismi. evet sozlukte bu var, kimse de yok demiyor. bir kisi ucuyor ve bir sekilde neden uctugunu bilmiyorsa daha once birilerinin de soyledigi gibi "neden uctugunuzu bilmiyorsaniz sebebi odur" deniyor. hani onu bunu ucurmaktan zevk alacak, kendi keyfine hoslanmadigi adami ya da arka arkaya cok fazla entry giren adami ucuracak kisiler degil moderatorler, ki bu yazar aliminda daha oncekilere gore inanilmaz ilimli yaklasiyorlar. zira eksibition'daki "denyo" entrylerin sahiplerinden cogu sadece caylak olmakla kalmis, ucurulmamistir. ha sen niye uctun diyorsan modlog'dan bakariz 12'den sonra, yaziyorsa soyleriz, yazmiyorsa bi sebebi vardir, bilmiyorsak da sebebi odur.

ha bir de "10 entry girin yerine 80 entry girdim" olayindan dolayi ucmamissindir muhtemelen, zira son 1 hafta icinde 30 entry girip toplam entrysi 200 olan sabirtaslari gordum dun. o kadar da can sıkmaya gerek yok, bir sonraki yazar aliminda tekrar bir sekilde girilinir. ben de 4. nesil yazar aliminda ucmustum gayet...

muhtemelen gge'dir.

Aynı sorunu bende yaşıyorum.Ama yazdıklarım sözlükte gözüküyor.Uçurulduysam neden yazılarımda silinmiyor.Bence sende uçurulmadın bir problem var.

:o bu program nedir? Flash tv deki "gerçek kesit" e benzemiş. Ulan valla milletin beynini yıkıyorlar. Adam resmen hipnotik dille konuşuyor.

hayat dersi. satanist arifin dramı :)

16. saniyede başlayan müzik ile sonra giren davullar birbirinden ayrı şarkılar gibi. samanyolunda çalışan sivri zekali bir insan bile yapmıs olabilir cünkü cok basit melodiler.

layer'ini secip ctrl+t tusuna basin.
shift tusuna basili tutup mouse ile istediginiz yöne dogru cevirin.

ama böyle olunca yine el ve göz kararı bir şey oluyor?

ctrl+t tusuna basip resmin alanini secildikten sonra shift tusuna basip mouse ile cevirmenizin amaci bunu önlemek zaten. yani ctrl+t yapip köselerden de cevirebilirsiniz. ama belirli bir sekilde oynatmak icin en sagliklisi shift tusuna basili tutup cevirmek.

cevaplarınız için teşekkürler. fakat tam istediğimi bulamadım hâlâ.

mesela bu autocad olsa, dik - düz bir çizgi çizerdim.

karenin sol alt noktasını çizginin alt noktasına getirir,
karenin sol üst noktasını çizginin üst noktasına getirir ve böylece kesin olarak dik durmasını sağlardım.

ben de photoshopta böyle bir özellik arıyorum.

soruyu anlamayamadim tam olarak ama;

resmi acin, ctrl+r'ye basip cetveli acin.
sonra yatay ya da dikey hangisini ayarlayacaksan (mesela yatay diyelim) üstte cetvelin üstüne (rakamlara) mouse ile tiklayip asagiya dogru cekin. mavi bir cizgi olusacak. bunu mouse ile tutarak istediginiz gibi tasiyabilirsiniz.

yeni bi layer[transparent] ekleyip oraya renkli bi cizgi cekip shift ile ona gore dondur?

son iki cevap da gayet iyi fakat yine ayar bizim becerimize kalıyor :)

bu arada cetvele tıkladığımda gelen çizgileri nasıl silebilirim?

üstelik resmi tekrar photoshopla açtığımda yine görünüyor? ama normalde görünmüyor?

eyedropper tool var ya renk seçen damla, ona basılı tutun, en altta cetvel (measurement tool sanırım) çıkacak; onu seçin. sonra mesela örnekteki yamuk dikdörtgenin üst kenarının sol köşesinden üst kenarın sağ köşesine yine yamuk bir çizgi çekin bu cetvelle. şimdi image > rotate canvas > arbitrary'ye tıkladığınızda bir değer görünüyor olacak zaten. direk tamama basın ve daha sonra resmi crop tool ile croplayın.

@cyberpunk

işte budur, çok teşekkür ederim :)

Valideçeşme'yi mi kastediyorsunuz acaba? Şurda da bir resmi var, burası olabilir mi söylediğiniz yer?
www.hurriyet.com.tr

bu olabilir.

acaba arkasının resmi de var mı? asıl önemli olan kısım orası şu an.

farm1.static.flickr.com
şöyle de bir resim var ama çeşmenin daha net görüldüğü bir resim bulamadım maalesef...

çene kemiği kırmak mı?
hiç duymadım öyle bir şey valla.
benim de aynı şekilde gömük bir 20'lik dişim çekildi.
yapılan işlemse, oradaki etin kesilip kemiğinin kaldırılıp altından dişin çekilip dikiş atılarak kapatılmasıydı.
alt çenedeyse dişiniz o zaman üst çeneye göre biraz daha fazla şişiyor.
benimki davul gibi şişmişti açıkçası ama herkesin farklıdır neticede. daha az da şişebilir ama şişiyo orası kesin :)
1 haftada iniyo ve iyileşiyo en şiş olanı bile..

ya işte dediğinizden... etin kesilip kemiğin kaldırılması işte.

aynı işlem kardeşime yapıldı, bir kaç ay önce. kontrol sırasında böyle bir şey olduğu ortaya çıktı ve anında müdehale edildi. rahat bir operasyondu. kardeşiminki kemik oyularak yapıldı ama kemik kendisini hemen yenilediği için sorun olmadı. yemeğini vs o tarafı zorlamadan yiyorsun. darbelerden fln koruman gerekiyor (kardeşimin öyleydi en azından)

aynı şey benim de bi arkadaşıma oldu o da ufak bi ameliyat geçirdi. bir iki gün zorluk çekti ama 1 haftaya düzeldi. abartılcak bişi diil.

aynısı bende var, acil bir şey olmadığı söylendi ama. bende de aynen bu şekilde, ucu biraz dışarda ma tamamen yan. eninde sonunda aldıracaksın dendi ama bir kaç senedir bir şey olduğu yok.

En fazla bir haftada iyileşirsin. Biraz şişik yanakla gezmek durumunda kalacaksın tabii. O kadar da olur. Doktorun da önerileri doğrultusunda buz kompres yapman iyileşmeyi hızlandırır. Bence ilk fırsatta çektirin. Kaçarak kurtulamazsınız. Ben bir de o şiş yanakla halı sahada top oynadığımı da söyleyeyim de bari içiniz rahatlasın :)Allahtan top gelmedi. Geçmiş olsun.

aynısı bende vardı, gittim, dişin üstündeki eti kesti, dişi çıkartırken diş parçalandı, dişin içeride kalan parçasını çıkarttı, dikti, oraya kanı tutsun diye pamuk mu ne koydu, eve yolladı, yattım, 1 haftada geçti.

tepe nautilus'de vardı. (kadıköy)

kanyon'daki sinemada da var.

maltepe carrefour'da var.

okuduğunuz bloglarda çok fazla resim ve/veya arkaplanda çalan müzik varsa olabilir.
hele resimleri optimize ederek yüklemiyorlarsa daha kötü.

şimdi şöyle bişi bloglarda ana sayfada ortalama 10-20 arası post vardır. her postun da resmi mutlaka oluyor hepsinde. optimize konusunda bilgim yok. genelde resmi google da bul ekle yapılır. hiç birinde arka plan müziği çalmıyor.

modem kablosuz ise güvenligine bakmanizi öneririm. bloglarda ne kadar resim, arkaplan muzigi olsada kotayi gececeginizi sanmiyorum.

4-5 video, 150 tane blog ile kesinlikle dolamaz o kota.

tarayıcınızın ayarlarından resimleri göstermemesi seçeneğini aktif edebilirsiniz. Sadece blog okuyorsanız işinize yarayabilir bu.
Bir de dumeter tarzı download sayacı kurun bilgisayarınıza. anlık/günlük download miktarınızı görebilirsiniz böylece.

ben de oyumu güvenlik açığından yana kullanıyorum..web sayfası bakarak kota dolduramazsınız. birisi yancı gibi takılıyordur sizin bağlantıya

modem wireless değil arkadaşlar. cevaplarınız için teşekkürler.

alacağınız şey standart gönderim olursa çok daha ucuz olur ama amazonda olmaz galiba?

www.amerikadaniste.com
bi nebze yardımcı olabilir.

ie6'da internet seçenekleri kısmında "otomatik tamamla" kısmı var, oradan silinebilir. ie7'de ise denemedim ama yine internet seçenekleri kısmındaki "gözatma geçmişi" isimli yerden silinir herhalde.

smartprotector.com

buradan smart protector proyu indirin. kurun.
o tek tuşla her şeyi silsin.

boş arama çubuğunda aşağı ok tuşuna basıyorum eski aramalar geliyor. bitene kadar delete tuşuna basılı tutuyorum. daha kolay yolu vardır elbet ama bu işimi görüyor. bütün bunları ff ile yapıyorum. diğer browserları bilmem. ;)

ccleaner

Merhaba,
"uther"ın söylediği yol IE'de de oluyor ve ben de öyle siliyorum. Kutucuğa bir kere tıklayıp bekliyorsunuz ve arama geçmişi beliriyor. Sonra fare ile en üsttekinin üzerine gelip "delete" tuşuna oradaki bilgiler bitene kadar basılı tutuyorsunuz.
Hepsi bu! ;)

silmek istediğin kelimeyi highlight yaptıktan sonda klavyedeki del tuşuna baman yeterlidir.

firefox'un üstündeki küçük arama kutucuğunu diyorsan oraya sağ tıklayıp arama kayıtlarını temizleye basmalısın. eğer web sitesinden aradıysan ve oradakileri silmek istiyorsan araçlar-özel verileri temizle-kayıtlı form ve arama geçmişine tıklarsan aradığın sözcükler silinir. ie7 için araçlar-gözatma geçmişini sil-form verileri sanırım.

google da aradığın kelimelerin üstüne gelip delete ye basman yeterli zaten erancha söylemiş yine uzun uzun yazayım dedim..

duyuruya yazmadım ama bana da italya gibi geliyordu.

shop.ebay.it

bulursaniz burada bulursunuz valla. italyan telefon kartlarini satiyolar koleksiyoncular icin. bi bakin 14 bin tane ilan var.

ben olsam dell alırım.

dell

hacı gözünü sevem sakın ola acer alma, bin pişman olursun... detaya girmiyorum ama şu firmaya para vermeyelim batsın falan fıstık.

hp'de alma sakın.

dell

acer haricindeki herhangi biri.

dell veya hp arasında karar veremedim.
bence ikisi de hoş.

hangisi aklınıza eserse onu alın.

HP nin 6 serisi kesinlikle arıza çıkarıyor. aman dikkat.

bu seçenekler içinde dell gayet iyi ancak ekstra bir tavsiye istersen www.hepsiburada.com adresine bakmanı ve belirttiğin diğer modellerle detaylı olarak karşılaştırmanı öneririm. fiyat/performans olarak çok üstün. (çevre birimleri, ekran kartı, ekran çözünürlüğü gibi özellikleri zaten fark atıyor dell'e)

ben bunun bir düşük modelini aldım: www.hepsiburada.com , 2gb de ram taktım (toplamda 1000ytl'ye mal oldu) ki bu bendeki makinenin bile 1525'ten pek aşağı kalır yanı yok. ayrıca unutma ki lenovo ibm'in mirasını devraldı ve sürekli büyüyen bir şirket, sorun yaşamazsın kolay kolay.

arz ederim. (hasan amca style)

Acer'ın yazdığın modelini bütün yaz kullandım. Özelliklerine bakınca uçması lazımken performans yerlerde sürünüyordu. Windows Aero ve kendi recovery'si yüzündendir dedim kendi lisans kodu ile temiz Windows Vista kurulumu yaptım OEM DVD'den gene de olması gereken performan yakalanamadı. Aynı zamanda Acer'ın bu serisi tam bir tasarım felaketi. "Manda kasa" tabirini sonuna kadar hakediyor. 15,4" ekrana sahip bu Acer ile 17" ekrana sahip bir Toshina laptopu yanyana koyduk ve kasa boyutları aynı idi. Laptopun 4 bir yanını bağlantı noktası ile doldurduklarından kullanırken epey ergenomi sorunu yaşanıyor. Ayrıca yine kasası çok kalın.

Dell ile HP'nin özellikleri birbirine yakın duruyor ama işlemci hızında azıcık ve ekran kartında HP daha önde gözüküyor. HP'nin dv6000 serisinde bazı teknik sorunlar çıktığı doğru ama bana sorarsan şu an Windows laptop piyasasındaki en şekli düzgün laptoplar da o seride. Eğer sağlam bi yerden alacaksan HP derim.

ya eger paranin onemi yok tas gibi bi bilgisayarim olsun diyorsan kesinlikle dell. eger sana hp ya da aceri tavsiye eden olursa bil ki o bilgisayar dan falan anlamiyordur. ama sen biraz da ekonomik olsun diyorsan o zaman hp ile acer arasinda secim yapacaksin. ama pavillion serisinde inanilmaz anakart ariza ile karsilasildigini biliyorum.

son 2-3 senede uretilen hplerin sanirim hepsi problemli, alip da mutlu olan kimse gormedim. bol isiklar, neonlar, parlak ekranlar kullanip cekici olmaya calisiyorlar ama ici bos. acer zaten dogan gorunumlu sahin. dell almani tavsite ederim.

(bkz: kizlarin babalarina benzeyen erkek secme sebepleri) (59)

diye bir sey var, bilmiyorum alakali midir..

babadan babaya farklar vardır.

bence kızlar babalarına benzeyen erkekleri seçmezler; babalarını çok yakından gözlemledikleri için ondaki spesifik özellikleri yine çok yakından inceledikleri sevgililerinde tespit ederler, sonra da babalarına benzeyen adamları tercih ettiklerini düşünürler. büyük yanılgı...

iyi veya kötü diyebilmek için daha fazla detay lazım.

cumlede virgul eksik, iyi de degil kotu de degil, garip birsey.

tam anladığım şeyi mi soruyorsun bilmiyorum ama o işin dinamikleri biraz değişik. yani kız, erkek arkadaşını bbasına benzetiyorsa şöyledir diye net bir şey söylemek kolay değil. mesela benim bir kız arkadaşım babasının parfümünü kullandığımı ve bunu mümkün ise değiştirmemi kibarca rica etmişti, bundan rahatsız olmuştu, ki babası ile ilişkisi gayet iyi olan birisiydi. ama tam tersi örneklerini de gördüm, yani net bir şey çıkartmaya çabalamamak laızm bence.

soyut bir kavram + baba seviliyor = iyi
soyut bir kavram + baba sevilmiyor = kötü
somut bir kavram + baba seviliyor = iyi
somut bir kavram + baba sevilmiyor = kötü

dinamikler babayı sevip sevmediği ağırlığında. soyut bir kavram misal koruma, şefkat, ilgi vs vs. somut kavramsa arkadaşların bahsettiği gibi traş olur, saç tarama olur, koltuğun yerini değiştirme olur, yemek pişirme olur. kızın ne açıdan söylediğine göre değişir. bence tabi

Negatifleri yok mu? Çok daha kolay taratırsınız onları.

fotoğraflarını çekerek tabi ki olmaz. kaliteli bir tarayıcıdan geçer bu iş. fotoğrafçıya işin düşebilir işin sonunda.

Bir scanner buluyorsun. Boş vakitlerinde taramaya başlıyorsun. Yaklaşık 4 fotoyu bir arada tarayabilirsin. İyi bir foto editleme programını hızlı kullanman da koşuluyla Her 4 fotoğraf için 2 dakika harcasan, 500-750 dakika arası sürer. (Verimsizliğini 1.5 aldım). Takriben 12 saat sürecek bir işlem. Günde 2 saat ayırsan bir haftada bitirebilirsin. Ya da gider bir yerde taratırsın. Sen karar ver. Sakın foto makinesiyle çekeyim deme sonra ağlarsın.

@386 dx

büyük bir kısmının negatifi yok.
arşivde eksiklik olmaması için hepsini teker teker ekleyeceğim.

valla ikincisi icin soyle birsey buldu telefon. ne kadar dogu bilemicem. alakasiz seyler de bulabiliyo bazen.
steve hemington - het is een nacht

yok colonizercim, bunlar bilemediklerimizdi, onceki duyurudan. ama bilen cikar, umitliyim : )

ahahaha la traviata, artık ekşi duyuru'da bir markasın :)

tabudeviren.googlepages.com
gerek ezgi gerekse armonik konsepti olarak, bach'ın küçük müzisyenler için bestelediği ufak, basit parçalara benziyor.der erste bach isimli kitap sanırım.

diğer mp3 ise 2. saniyeye kadar tanıdık gelmesine rağmen sonrasını tanımlayamadım

Ben link vermistim ve yol gostermistim, denediniz mi onlari

jeanluc haklı. bach'ın minüetlerine benzettim ben. üşenmesem tek tek kitapları karıştırıp bakıcam.

geçen sorduğunda da yazacaktım sonra arada kaynadı. ikincisi için glenn miller - american patrol ismini verebilirim sadece. bir de video linki verebilirim, bakıp karar verirsin. www.youtube.com

bir de bi oyun vardı circus charlie, onun müziği de böyleydi ama sanırım nes versiyonunda.

Dinlediğin programın equalizer ayarlarıyla oynamalısın. Anlamam dersen çoğu programın hazır equalizer kalıpları vardır zaten, rock, jazz, bass gibi. Winamp kullanıyorsan "full bass" diye bir kalıp olması lazım, onu kullanırsan işini görür muhtemelen.

kulağı saran (içine alan) büyük kulaklıklardan almanızı öneririm. philips inki 20 lira civarına satılıyor bu ara her yerde.
shp1900 mesela

bass işinin sonu yok. yazılımdan önce ses kartı ve kullandığın kulaklık da çok önemli. winamp+dfx ile güzel sonuç veren ekonomik bir kulaklık olarak sony mdr p180 tavsiye ederim www.hipernex.com std donanımla çok yüksek ses alamazsın ama basslar tatmin edici.

Windows Media player 'la dinliyorsan?
Şimdi yürütülüyor / Geliştirmeler / SRS WOW efektleri
altta açılan bölmeden aç 'a (sol üstte) tıkla, hemen yanında da hoparlör seçenekleri aktif hala gelir buradan da kulaklıklar veya daha başka birşey seçerek bas 'ı hissedebilirsin.

@ukeladümbelek

hayır, winamp kullanıyorum.

www.radikal.com.tr

şu haberdeki fotoğraftan bahsediyorsunuz sanırım.

bilmiyorum, çünkü o fotoğrafı görmedim. ama herhalde budur.

www.hepsiburada.com

kingston derim. veri aktarım hızı gayet iyi üstelik.

toshiba al. ucuz, sağlam, hızlı. ama gidip teknosalardan alma.

extirpation : bu kingstonun anahtarlık girişi var mı?resimde görünmüyor da.

evet var.
img222.imageshack.us

geçen hafta astoria alışveriş merkezi nde elektro world dan aldım kingston 4 gb 19,90 ytl.

sandisk cruzer.

bence 8 gb alın. geçende 4gblık flash bellekle şöyle bir sorun yaşadım. arkadaşıma dvd iso dosyası verecektim. ama dvd boyutu 4 gb'ı geçtiği için dosyayı winrar'la bölüp arkadaşta tekrar birleştirmek zorunda kaldık, zahmetli oldu yani. bence dvd boyutundan yüksek olacak şekilde bir flash bellek alın.

8 gb mantıklı evet ama bir tek a-data var güzel fiyata.
5/15 mb hızı var yazıyor her yerde.
nedir,iyi midir?

kingston al derim.8gblıkları da çıktı

8gb düşünüyorsan, fiyat çok iyi(5. sayfa):
www.electroworld.com.tr

@late,iyimiş de izmir'deyim.

iş veya garanti.

iş bankasından memnunum, geçenlerde garanti bankasındaki bütün hesaplarımı ve kartlarımı iptal ettim hayatımda gördüğüm en aç banka.

ben 3 senedir iş bankası kullanıyorum çok memnunum ve henüz internetten alış-verişte bi problem yaşamadım. limitide en fazla 500 ytl veriyolar bence öğrenci için gayet ii bi miktar

iş bankası.

iş bankası derim, başka bir şey demem. hem ne güzel, yerli banka.

peki benim 17 yaşında bir lise öğrencisi olarak hangi kartı almam gerekiyor?

babanın ek kartı?!

18 yasindan kucuklere acmiyorlar galiba banka hesabi. velinle beraber gitmen lazim. 18 yasina girdikten sonra da veli aradan cekiliyor otomatik olarak.

garanti ve ak değil, onu biliyorum.

iş yahut hsbc tavsiye ederim, ikisi de internet bankaciliginda asmislardir. hsbc totalde daha masrafsiz bir bankadir (eft'den falan ucret almaz mesela, yedi sulalenin kredi karti borcunu yalnizca hsbc internet bankaciligi kullanarak ve ucretsiz olarak odeyebilirsin, vs.)otomatik odemeler ve sanal kart uygulamalarinda da hsbc is bankasi'ndan daha basarilidir (bence).

ben eskiden balık beslerdim.
hiç işediğini görmedim.
belki işiyordu da suya karışıyordu :))

sanırsam kuşlar gibiydi onlar da. idrar ve dışkı için ayrı kanalları yok. beraber koyveriyorlar.

Baliklar azotlu artiklarini amonyak olarak disari atarlar. Bazi artiklar solungaclarindan suya dogru yayilir. Bazi artiklari da bobrekler filtreler ve kloak acikligindan atilir. Ama tatli ve tuzlu su baliklarina gore degisen seyler var. Sonucta isiyorlar ama biz goremiyoruz.

Surda daha fazla bilgi var:
www.lisebiyoloji.com

(bkz: asker saati) klasik oldu biraz :P

www.alisverissaati.com
www.hepsiburada.com

azıcık kurcalarsan kafana göre bir model bulabilirsin.

www.konyalisaat.com baya çok çeşit var burdada

internetten saat mi alınır yahu
adama model tavsiye edin sonra gitsin bir saatçid bileğinde nasıl duruyor diye baksın ona göre baksın
saat güzeldir de bileği incedir kalındır oturmaz
saat güzeldir de kayışı batıcak olur olmaz
asla netten almayın saat

gittigidiyor.com da türkiyede olmayan bi çok model vardı. çakma olduğu ile ilgili düşünceler var fakat güvenilir kaynaktan alırsan sorun olacağını sanmıyorum.

ayrıca internetten herşey alınır. eşini ordan seçen var yaw :)

@demlikposet ben internetten beğendiğim modeli gidip saatçiye sipariş verdirip aldım çokda memnunum 300ytl verdim saate sonuçta bi kere alınıp uzun süre kullanılan bişey tek tek saatçi gezmektense belli modelleri seçip kafada bi fikirle saatçiye gidip o modelleri aramak daha mantıklı siteleri o yüzden verdik (en azından ben o yüzden verdim)

internetten model beğenseniz bile bir saatçiye gidip saati kolunuzda görün.sonra alisverissaati.com dan fiyatına bakın.genelde piyasa fiyatının altında satıyorlar.oradan almaya karar verirseniz benim 50 ytl indirim çekim var.msg atarsınız,çekin numarasını gönderirim.

bir diper husus ta metal kayış deri kayış tercihi. deri metale nazaran daha şık dursa da eğer tek saat kullanıcaksan metal tercih etmeni öneririm. çünkü deri ne kadar iyi kullanırsan kullan sürekli kullanımlarda bir süre sonra koku yapmaya başlıyor.

şu saati tavsiye ediyorum, güneş saati :))

www.negatif.com

şaka bir yana, bence hem analog hem dijital (ikisi bir arada) saatlerden alın.

casio twincept modeller mesela.

örn.

images.hemalhemsat.com

2 incisi oh my darling, clementine

(bkz: #454515)
[tabi sampiyonsun galatasarayyy falan diye cover i da var :]

1 ve 3 melodi olarak biliyorum, zaten herkes de biliyodur, ama isim cikaramadim.
niye hepsini biliyim ayrica, mp3 sorumlusu muyum ben ahah : ))

Valla arastirdim ama bir tek clementine'yi dogrulayabildim, siz de arastirabilirsiniz:
wil3.typepad.com
en.wikipedia.org

@la traviata

bunların hepsi kesin klasik müziktir (mozart, beethoven) diye düşünmüştüm.
eee, aylardır burada müzik konusunda isabetli cevaplar verdiğinizi görüyoruz.
bu sebepten dedim :)

tahminen 1 ve 3 cocuk sarkisi yine, veya da basit formda yazilmis klasik biseyler. ozellikle 3 cok pis takili kafama gece 3 itibariyle uzanirken tekrar dusunup baglandim cepten.

en iyisi yarin enstrumanistlere dinletmek :)

silahin icinde kucuk kamera tarzi bi alet var. televizyonda bizim goremedigimiz isaret noktalari var. dugmesine bastigimiz zaman bu isaret noktalarini silahtaki kamera tarzi alet aliyor ve onlarin yerlerine gore hesaplama yapiyor. cok teknik bir aciklama olmadi ama neyse.

google ustaya bu soruyu soruyor ve hızlıca cevabımız alıyoruz,
credits goes to www.epanorama.net

aga ingilizce o ya ?
anlamam ben
de nasıl yani oluyo kamera ekran
hala hala dahi anlamadım ?

kısacası tabanca tv ekranındaki görüntünün resmini çekiyor sonra bakıyor resimde kuş(o zmnlar kuş vardı) var mı diye, varsa vurdu yoksa ıska diye bildiriyor ve sende ekranda ona göre bir animasyon görüyosun... ha bide dikkat ettiysen vurman gereken şeyle zemin rengi bayaa bir farklı oluyordu. makina ayırt edebilsin diye

tamamen kıcımdan sallıyorum
kumanda gibi..led ampül var ucunda fln calısmıyo mu ben öyle sanardım ?

hangi çeşit tabanca?

mesela nintendonun tabancası şu mantıkla işliyordu:

tv'nin 3 köşesine sensör koyuyordun.
bu konuda nasıl olduğunu anlaman basit.

linkini versen hangi çeşit atari silahı olduğunu, ona göre anlatırım, meeendiz olarak =)

ekrana bişey takmıyosun ya bildiğin şu sarı kasetli ateridekiler
evet kuşların kıçında gerekten bir şey yanıp sönüyordu hatırladım
dikkat ettim
demekki kamera var yani tabancanın içinde
bu arada eğer öyleyse çok teknolojik bişey bu
wii gibi bişeydi yani.
vay anasını be cern deki araştırmalara şaşırmadım bu teknolojiye şaşırdığım kadar

bunu bir yerlerde görmüş, okumuş ve hak vermiştim.
tv ekranındaki renklerin (ördeğin uçtuğu alanın arkaplanının) silahta odaklanmasıyla ilgili bir şeydi.

www.maniacworld.com

arkaplanın üzerinde, ekrandaki ördeği kendine odakladığında nişan alınca vuruyordunuz.

cümleler çok karışık olabilir, buna benzer bir şeydi prensibi.

kamera değil yahu, günümüze göre çok da gelişmiş olmayan bir sensör. zaten dikkat ederseniz silahın ucunda mercek vardır.

yani tabancadan ekrana giden bir şey yok, ekrandan tabancaya gelen bir şey var :)

Tetiğe bastığınızda ekrar kararıyor ve ekranda sırasıyla bir bölge beyaz oluyor. Bu aşamada silahı nereye doğrulttuğunuz, light gun'ın ışık algılayıp algılamamsına göre kordinat düzleminde belirleniyor. Bu kadar. Tüm bunlar zamanın çok küçük bir kısmında gerçekleştiği için bir şey farketmiyorsunuz.

Vurduğunuz şeyin rengine göre değil, son açıklamada yazdığı gibi ekranın konumuna göre bir belirleme oluyor. Ateş ettiğiniz yerde işaret çıkmazdı hem öteki türlü olsa.

(bkz: 25 agustos 2007 gaziantepspor besiktas maci)

0-1

beşiktaş 1-0 yenmiş.

www.milliyet.com.tr

SWiSH Max ile bunu kolaylikla flash olarak sen bile yapabilirsin.

www.swishzone.com

10-15 kadar resim. saniye olarak düşünmedim. resim koyulaşında 1-2 saniye bekleyecek. ardından diğer resime geçecek fakat bu resim solukluktan koyuluğa geçecek. o da 1-2 saniye koyu kalıp diğer resime geçecek. böyle devam edecek :)

windows movie maker yapar bunu da... istediğiniz formatta çıkı$ını alabiliyor musunuz bir bakın isterseniz vardır belki seçeneklerde.

autorun eater programı ile bunu çözebilirsiniz.

www.softpedia.com

çok çok teşekkür ederim hallettim.. peki neden olmuştur acaba?

virüslerden dolayı olmuş. tekrar oluşabilir aynı durum, öyle olursa bir virüs programı yüklemenizde fayda var.

eğer kullandığınız flash diskleriniz varsa bunları da virüs kontrolünden geçirmenizi hatta önemli bilgiler yoksa formatlamanızı tavsiye ederim. genelde flash diskler sayesinde bulaşan bir virüs.

alacağınız kamera hangi seviyede bilemiyorum ama arada çok büyük bir fark yoksa riske atmaya değmez. türkiye'den garantili olarak almak daha mantıklı.

bayramda takılmıyor diye bişey yok, limiti yükseltiyorlar yalnızca.

bayram öncesi 1 ay ve 1 ay sonrası alışverişler daha önce olan 100 dolar veya 100 euro luk gümrüksüz geçişi 300 dolar veya 300 euro luk limite kadar artırdılar diye biliyorum.

uzayda gidilebilecek en son yeri bilmeden ardında ne olduğunu bilemeyiz.

evrenin sonu yok, ve sürekli genişliyor evet.

(bkz: biz bunları kitaplarımızda yazdık)

ama teorik olarak evrenin sonu var. var olmasa genişleme imkanı olmazdı.

skyserver.sdss.org

"biz göğü büyük bir kudretle bina ettik ve şüphesiz biz, (onu) genişleticiyiz." (zariyat suresi, 47)

bir kısım bilim adamına göre bu yer sonsuz noktası, bir kısmına göre ise uzaya gidilebilecek en son yer aslında evren'in oluştuğu ilk tekil nokta (büyük patlamanın başladığı yer).

edit: ohaa ben yazarken kimse yoktu.

@tom riddle, evren sürekli genişlemiyor. yani şu an genişliyor ama bu genişlemenin sürekli olacağı henüz kesin değil (hatta bunun tersi ispatlanacak). büyük patlamanın etkisiyle tüm gökada'lar birbirinden hızla uzaklaşıyor evet. bu sayede evren genişliyor. ama bir süre sonra patlamanın oluşturduğu itme kuvveti gücünü kaybedip kuvvet değeri düşerse, sonra da kütle çekim kuvveti daha ağır basarsa evren büzülmeye başlayacak. yani bu sefer tüm süreç tersine işleyecek. tüm gökadalar birbirine doğru hızla yaklaşacak. tüm bunlar taaaa büyük patlama dediğimiz tekil noktasında birleşecek ve böylece uzayın sonu aslında uzayın başlangıcı olacak. bu kadar büyük bir kütle bu kadar küçük bir hacme sıkıştırılırsa n'olcak peki? tabii ki bir başka büyük patlama!

@tabudeviren;

"bu şekilde genişleyen bir yapının genişleyerek kapladığı yerde ne var acaba "

aslında evrenin hacmine oranla barındırdığı kütle çok çok çok düşük. yoğunluğu çok az yani. bu hacimde bir evrenin kütlesi bu olamaz bildiğimiz tüm gök cisimlerinin (galaksilerin, yıldızlar arası maddelerin) kütlelerinin toplamı hacmi karşılayamıyor ve evrenin birçok noktada büzülmesi gerekiyor. böyle bişey olmadığı için bilim adamları dark matter (karanlık madde) adını verdikleri bir madde düşündüler. buna göre bu madde asla göremediğimiz fakat kütleleri dolayısıyla evrende var olan maddelerdir. nötrinolar karanlık madde olabilir, quasarlar olabilir, başka bir madde de olabilir. bunların karanlık madde olduğu düşünülmüş ve hesaplamalar yapılmış, kütle değeri yine hacmi karşılamamış. bilim adamları da buna karşılık dark energy (karanlık enerji) diye bişey düşündüler. bundan sonrasını bilmiyorum ama. sadece ben değil, bilim adamları da bilmiyor :)

uzayda gidebildiğimiz en son yerin ardında ne var acaba?
bu uzayın bittiği yer - geri kalan kısım arasındaki geçiş bölümü nasıl bir yer?
ayağımızı uzatıp oraya geçebilir miyiz :)

@tabudeviren, şu an genişleyen evrenin genişlediği yerin hep bir adım ötesini merak ediyorsun anladığım kadarıyla. oraya ulaşmak için ışık hızından çok daha hızlı gitmek lazım. sorunda "diyelim ki bu imkanlara sahibiz" diyerek ışık hızından hızlı gittiğimizi varsaydığını varsayıyorum. o halde artık kütlemiz sonsuz olan bir enerji formuna dönüştük demektir. enerji formuyla o bölgeye ulaştığımızda ise zaten evrenin sahip olduğu enerjiye dahil oluruz.

kısacası o bölgede hiçbişey yok! matematiğe ve astrofiziğe göre orası hiç. hiç bölgesi. işte öyle bir şey. stephen hawking abimiz "bilimin ilgi alanının dışında kalıyor orası" diyor.

"bu ne lan böyle iş mi olur" diyenler eminim vardır. onlara şunu demek istiyorum;

makro dünyada (astrofizik) ve mikro dünyada (kuvantum) insanın algı sınırlarını aşan her şey mantıklıdır.

evrenin sonunda baska evren var heralde
en.wikipedia.org

ama kesin bilinmedigi icin hayalgucunuzu kullanmaniz lazim

otostopçunun galaksi rehberine göre bir restoran olması lazımdı. yemekleri de güzel diyordu sanki.

mekan (space) denilen seyin tanimiyla ilgili.
modern anlamda ilk define eden Newton, Newton'a gore zaman ve mekan absolute entity. mutlak.
cagda$i ve rakibi Wilhelm Leibniz'e gore ise mekan ancak icinde objeler var ise anlamli. yani yok sayilabilir. Harfleri olmayan bir alfabedir, objesiz space diyor.

Einstein'in general relativity teorisi ve en son deneyler gosteriyo ki Leibniz hakli.
bu arada Einstein bu "relativity" lafini hic sevmezmis, cunku zaman ve mekan kendi basina mutlak olmasa bile, comprehensively space-time mutlak. yani her object space-time icinde yol aliyor. batiya 50 km/hr giden bir araba dusun, sonra guney'e dondu hafif, hiz gene 50, ama hizin batidaki vektoru 50'den az olacak mecburen.
ayni sekilde, harekete gecen obje, zaman vektorunden kaybedecek ve zaman daha yavas gececek onun icin.

long story short, objesiz space manasizdir.

tabi ki kadıköy yazıcıoğlu işhanı içinde ve civarında bunu yapan yerler bulabilirsin.

bir de oturduğun yer yakınlarında vcd/dvd satma veya kiralama işleriyle uğraşan bir dükkan varsa girip sormanı öneririm, onlarda da oluyor bu işi yapan aletten, işini görebilir.

yazıcıoğlunun içinde bir yere teslim ettim. bakalım ne olacak.

ulasir. fakat 36$'lik bir casio saati kargo ucretini de ustune ekleyip neredeyse ayni fiyata turkiyede bulabilecegine inaniyorum.

bu saati türkiye'de hiçbir yerde bulamadım.
eğer bulabileceğim bir yer olduğuna inanan arkadaşlar varsa, adres versinler gidip basayım orayı :)
cidden bu saat lazım. başka hiçbir saati istemiyorum.

Caminin uzerinde ekran olan model bu. Casio Centerlarda oldugunu tahmin ediyor ve Natilus'taki Casio Point'e bakmani oneririm. Ezan okutan saat bile vardi, bu da vardir heralde.

amazon.com türkiye'ye dvd ve kitap dışında ürün göndemiyor diye biliyorum. ebay'i deneyebilrsiniz.

gümrüğe bu tip şeylerin takılma ihitimali var... amazondan pek tavsiye etmem o yüzden... ebayden daha ucuza gelir ayrıca...

bende bir düşük modeli vardı güzel saattir.
amazon'dan gelirse büyük ihtimal takılır. ebay'den alırsan alıcıyla paketleme işini detaylı konuş. kutuda falan yollamasın, direk dolgulu zarfa koysun ve devlet postasıyla yollasın. normal mektup zarfına koyarsa gümrükten kayarak geçer ve kapına gelir.
ohio'dan kozyatağı'na gitar manyetiği getirtti arkadaş mektup zarfında geçen hafta tam 4 günde :D

ebayde bu model yok.

gumruge takilan urunler 100$ uzeri olan urunler.

www.ersa.com.tr

sorarsan buyuk ihtimalle bulabilirler.

var tabii. ben yaptım hatta. bunun için özalitçilere gidebilirsiniz. 4. levent'te iki tane var çok iyi yapan. beşiktaş'ta da tomarla var. beyazıttaki fotokopiciler de yapıyor bu işi. hatta çok sayfa olunca sayfa başına indirime bile gidebilirler

teşekkür ederim, yalnız anadolu yakası'nda bir yer olsa daha iyi olurdu.

bir arkadaşım üsküdar'da yaptırmıştı. iskeleye yakın bir yerde olması lazım.

edit: normal kitap derken, bildiğimiz kitap halinde basmıyorlar. adamlardan rica ederseniz o şekilde de yaptırabilirsiniz belki fakat genel olarak spiralli bir şekilde veriyorlar çıktıları.

altunizade de seda ozalit var orda yaptırabilirsiniz.

www.sedaozalit.com

hacım, ben de aynı dertten muzdarip olup beşiktaş'taki bir dükkanda kitapları bastırdım. dükkanın ismini şu an bulamıyorum ama mail adresini atarsan google-maps'de işaretleyip yollarım sana. neden dersen bir çok ozalitçi 1000 sayfalık kitaba 80-90 ytl fiyat çekerken, yerini göstereceğim abiden 1000 sayfalık kitabı 30-35'e alabiliyoruz.

yerli yabancı?

yabancı olması lazım.

zazzu zazzu zazu zey!

diye devam ediyordu? sanki. buysa şimdi hatırlarım.

sanki sabah haberlerinde çalan bir müzikti gibi geliyor.

a heyy yey yey yey
a heyy yey yey yey

a hiri hiri hiri hiri
a hiri hiri hiri hiri

bulamazsak orgla çalmaya çalışırım.

Fifa oyunlarından birinde çalıyodu sanki. Yahut bir Türk grubun şarkısı da olabilir. Koro/taraftar grubu tarafından söyleniyo gibiydi aynı şeyden bahsediyosak.

şarkıyı anladımda ismini bilemiycem ama 80lerin sonu 90ların ortasına kadar olan bi kaç filmde duymuştum belki bilene yardımcı olur ayrıca yabancı bi parça ve sanırım saksafon bolca vardı şarkıda

enigma - return to innocence sanki? dene bi bakalım..

@goldenbrown

hayır, değil.

kargo'nun bir şarkısı, yalnız hangisi olduğunu hatırlayamadım.
edit: (bkz: ahey hey hey) (bkz: yuzlesme) olabilir mi?

www.alkislarlayasiyorum.com
buldum bu şarkı sanırım?

the blues brothers filminde cab calloway'in soyledigi minnie the moocher olabilir mi?

video.google.com

ya ben bu şarkıyı biliyorum zamanında çok dinlemiştim bi grup bu isminde rakamlar da var...özellikle maske filmiyle alakalı olduğunu hatırlıyorum

edit: evvet aramalarım sonuç verdi aradığınız şarkı budur:
K7-Hi De Ho(diğer parçaları da tam eğlenceliktir bu K7 adlı grubun)

tarayıcı: internet explorer 7
sistem: windows xp sp2

elle (manuel) indirip kurmayi deneyin.

olmadı. firefox kurdum ben de.

assert h'a sor hocam bu işin piri o'dur.

@atrin: kendisi "kayıp yazar" görünüyor üstad. soramadım.

bildiğim kadarıyla kampanyalı olan cihazlar garantilidir. yani kampanya yapan kişiler spot mal dağıtamaz. dolayısıyla sakat mal değildir. ama bunun garantisi yoksa ya bitmiştir ya spottur. sprite kampanyası 2006'daysa bunun o kampanya'dan alınmış kullanılmış ve garantisinin bitmiş olduğunu tahmin edebiliriz.

fotodaki cihaz slim evet.

satıcı çekilişten 2006 değil de 2-3 ay önce çıktığını söyleyince bir bit yeniği arayışına girdim nihai olarak. slim model de piyasaya 2007'de sürüldü diye hatırlıyorum (tamamen yanılıyor olabilirim burada) o zaman 2006'da sprite çekilişinden çıkan 2-3 aylık slim bir psp'den bahsediyoruz. acaba satıcı uzay-zaman'ı bükmüş mü oluyor burada?

psp slim eylül 2007'de çıkmış.

en.wikipedia.org

slim oldugunu nası anlıyoruz bende de bi tane var slim mi bilmiyorum mesela. cok mu ince oluyor?duyuru içinde duyuru gibi oldu ama merak ettim

arkasi parlaksa (piano black misali) slimdir, matsa fattir.

cihaz goruntu olarak slim'e benzemiyor. bi de gittigidiyor'dan ali$veri$ taraftari degilim. mumkunse yerinizde yorenizde bir satici ile gittigidiyor'dan i$i baglayip, ticareti yuz yuze gercekle$tirin.

resimdeki cihaz slim. çünkü hoparlör delikleri ekranın üstüne yakın. eski psp'lerde tuş takımına yakın olurdu.

:) dub tıs çak çoss taka taka dum

istediğin davul modelini yaz,internetten demolarını bulayım.

fark etmez.

hocam biraz geç oldu ama kusuruma bakma.

www.yamaha.co.jp

www.rolandus.com

www.rolandus.com (audio ya tıkla)



hocam marka model farketmiyo dediğin ve benimde ucuz modelleri bilmediğim için.internetten aradığım ve demolarını bulduğum aletler çok pahalı.muhtamelen bunların 5 te 1 i kadar güzel soundu bir alet alamıyacaksın.
ama gir niyetine bi kaç model beğen ondan sonra detaylı araştırma yaparım.

bu demektir ki imajın o köşeleri kısmen transparan olcak ki bu da giflerde desteklenen bir özellik.photoshop veya herhangi bir pixel tabanlı programla yapılabileceğini zannetmiyorum jpeg formatı için.ama gif olarak yapabilirsiniz bunu ki o zaman da çok sağlıklı bir sonuç alamazsınız.eğer web sayfası içinde kullanılacaksa arka plan rengine göre jpeg oluşturursanız daha kolay olur.. ;)
kolay gelsin

freehand yapar bunu

konu benim anladığım gibi transparan yapmaksa burda da açıklanmış
(bkz: jpeg hakkinda en çok sorulan sorular)

@prodeq

fark etmez, jpeg değil de gif olsun.

nasıl yapılır?

mesela şunun gibi:

www.gittigidiyor.com

tabudeviren,

verdigin son linkteki resimde koseler transparan degil, beyaz.
yani onu beyaz bi zemine koydugunda kosesiz gibi gorunebilir ama siyah veya farkli renk zeminde oyle olmaz. (resmi kaydedip herhangi bisi ile acarsan farkedecegin uzre)

bu durumda 2 yol var
1 - transparan bir gif yapmak
2 - kullanacagin arka plana gore koseleri verdigin resimdeki gibi boyamak.

gibi geldi bana.

gösterdiğiniz şekildeki rounded rectangle çizilir cs3 için alttan 5. simgede bulunabilir daha sonra yapmak istenenler onun içine göre olacak boyutlarda yapılır.bunu da çizdikten sonra layerı rasterize yaparak sağ tıklayıp daha sonra dikdörtgenin içini seçmek suretiyle yapabilirsiniz.en son da background layerını sağ tıklayıp delete ile silerseniz daha sonra file->save for web'den gif seçerek istediğiniz boyutlarda gif oluşturabilirsiniz transparan olarak.
anlatamamış olabilirim takıldığınız noktaları tekrar söylerseniz yardımcı olurum

böyle birşey ortaya çıkmalı kaydetmeden önce
img71.imageshack.us

transparanlık için gif'e mahkum değilsiniz.. jpeg'in kardeşi png formatına güveniniz! ;)

yardım edenlere teşekkürler, yaptım :)

en manuel çözüm: şekildeki gibi bir çerçeve bulun, onu büyütün resmin üzerine etın kenarları silin. paint.net iyidir.

serdar ortaç ın eskiden programı vardı. nota verip şarkıyı buluyorlardı.
orda bi hanım kızımız bunu bulmak için aynştayn olmak gerkir demişti.
hakkeden bu da öyle bişey. sou ile alakalı değil ama yazayım dedim.
bulamadım ben valla.

Özen Film'in film açılışlarında logosuyla beraber koyduğu müzik.

Hani yabancı firmalar kükreyen aslan falan koyuyor ya onun gibi işte...

system of a down - aerials gibi geldi bana, hatta o sanırsam.

lotus 3'ün müzikleri geldi aklıma nedense.

yapmayın arkadaşlar ne einstein'ı.. çok duyduğum bir şey bu.

film müziği gibi hatırlıyorum ama emin değilim.

crown'un dediği olabilir.

elinde olan varsa bir zahmet...

Metallica - For Whom the Bell Tolls

dsfdfsdsfsdfsdfsdf

for whom the bell tolls :D

Teşekkürler!!!!

soruyu tam anlamadim, 50 gblik hdd yi 25gb mi gosteriyor yoksa 25 gb lik hdd nin ismimi degismis. Format atarken boot ekraninda her iki surucuyu gorebiliyormusunuz. Eger format ekraninda goremiyorsaniz sorun kotu olabilir ama windowsda goremiyorsaniz bunun tek anlami vardir hdd bicimlendirilmemistir. eger 50 gb lik hdd yi 25 gb olarak goruyorsa windowsta muhtemelen 25 gb lik bolumlenmemis alana sahipsiniz onuda bicimlendirmeniz lazim. tavsiyem butun suruculeri bastan asagi bi formatlayin

bir tane hard disk var ve onun 25 ve 50 gblık bölümleri var.

şöyle bir sorun oldu: ikisine de xp yükledim.

başlangıçta

windows xp professional
windows xp professional

şeklinde iki seçenek sunuluyor.

birinciyi seçersem C'deki windows açılıyor ve C 50 gb oluyor, D 25 gb oluyor.
ikinciyi seçersem D'deki windows açılıyor ve D 50 gb oluyor ve C 25 gb oluyor.

format atmak istediğimde ilk sırada D'yi gösteriyor, D 25gb, C 50 gb olarak
görülüyor. bütün dosyalarım format ekranında 50lık olan bölümde yani C'de.

böyle berbat bir durunm işte..

geçen gün benim başıma gelen şeyin aynısı (git: 33537) sanırım sistemi yeniden kurmak gerekiyor.