dll gibi düşün, hazır kodlar

bkz fasilitesi gibi düşün :)

static linking ile dynamic linking arasındaki farkı bilmen lazım bunun için...

senin programına statik linklenmiş kütüphaneler win api ile nasıl iletişim kuracağını, dll'leri yani dinamik olarak linklenen modülleri nasıl kullanacağını da bilmiş oluyor böylece...

senin yazdığın koddan başka senin programına statik olarak linklenmiş derleyicinin ya da ortama göre değişen kütüphaneler bunu sağlıyor aslında.

windows api'si dediğin şey de en nihayetinde cpu üstünde çalışabilmek için makine koduna çevriliyor. burada kodların makine koduna çevriliyor olmasının pek bir ehemmiyeti kalmıyor.

heh işte tam o noktada anlamıyorum zaten; şimdi bu program makine kodunda artık değil mi? ramde bir adrese yazılı ve cpu gidip o adresten okuyup komutları yerine getirmeye başlıyor. aslında şimdi sormak istediğim şeyi tam soramamış olduğumu farkettim. işletim sisteminin memory management ya da multi tasking gibi özellikleri var mesela; bu benim kodum da artık cpu tarafından okunup çalıştırılmaya başlandı. benim programımda başka bir adres bloğuna (ki windows'un kernelinin olduğu kısımlar olsun mesela bunlar) yönlendirme yapılmadığı sürece benim programımı okuyup çalıştırmak zorunda ve hiç bir yönlendirme olmazsa oradan asla çıkamaz. işte tam bu noktada windows kerneli nasıl bir denetim yapabiliyor onu anlamıyorum.

windows'un low level kernel process'lerini bilmiyorum lakin ipc yani inter process communication diye bir mevhum var. iki process aynı memory space'ine erişim sağlayamasa da bunların haberleşmesini sağlayan bir process yardımı ile haberleşmeleri mümkün olabiliyor. bazen bunun altyapısı cpu tarafında bile kurgulanmış olabiliyor. (örn. wii'deki arm ve ppc işlemcilerin aralarındaki haberleşme)

windows örneğine geri dönersek, senin programını çalıştıran windows'un hali hazırda kernel ile haberleşmesi mümkün, senin programını çalıştırdığında da bu imkandan senin programın da faydalanıyor diye düşünebilirsin. windows programlarının wine gibi sistemler altında çalışabilmesinin altında da biraz bu var sanıyorum.

@iron: çok teşekkür ediyorum. aslında sorsam sabaha kadar sorarım da şansı fazla zorlamamak lazım di mi :) bilgisayar mühendisliği bölümlerinde öğretiliyordur herhalde bunlar ama mühendis olmayanların bu tip şeyleri öğrenebileceği bir kaynak var mıdır acaba. ssg nasıl öğrendi mesela çok merak ediyorum, gitti mikroişlemci kitabı alıp 8086 mı programladı naptı.

okul sana kavramları öğretir, altyapı sağlar. ilgilendiğin alanda sana verilenleri birleştirip bunlar hakkında fikir sahip olmak yahut bunları uygulamaya geçirmek ise tamamen motivasyon ile alakalı.

pek tabii üniversitede bunun eğitimini almamış biri de pekala bunlara vakıf olabilir. zaten üniversitede eğitim görmüş olanların 10 tanesinden de ancak bir ya da iki tanesinin derinlere indiğini söylemek te pek yanlış olmaz.

yalnız şunu bilmen lazım, bilişim dünyasında ve belki de hayattaki her uzmanlık alanında değişik kuyular vardır. hangi kuyuya girersen gir zaman geçtikçe o kuyudan çıkman zorlaşır ve zamanla diğer kuyulara da girmek konusunda tereddütler içinde kalırsın.

bu kuyuya girmeye niyetliysen ille de assembly bilmene falan gerek yok, derleyicilerin nasıl çalıştığına, işletim sistemlerinin nasıl çalıştığına ve en sonunda ilgilendiğin işletim sisteminin nasıl çalıştığına dair derin araştırmalara girmen yeterlidir.

günümüz işlemcileri ile ilgili pratiğe gireceğini düşünürsek de assembly öğrenmesen de en azından işletim sisteminin cpu'yu nasıl kullandığına dair teorik de olsa bilgi sahibi olmak gerekiyor.

ha sana bunları yazan adam en son okulda 80386 için assembly yazmış, protected mode / real mode zarttı zurttu çok fazla ilgilenmemiş, en kapsamlı assembly deneyimini 6502 ile yaşamış biri.

high level programming kuyusuna girmemiş gençlerin günümüz işlemcileri ile işleri çok daha zor o kuyuda :)

@iron: eh ben de pek genç sayılmam, öğrencilik biteli 7-8 sene oldu. ekmeğini çeşitli frameworkler ya da scripting dilleri üstünde kod yazarak kazanan biri olarak işin en temellerini, low-level dünyasını falan bilmek istiyorum, merak ediyorum :) çok teşekkür ederim ilginize.

ssg ye ben öğrettim. yok lan yalan çarpılmayayım şimdi.

Buton etiketleri zor yoldan tek tek yapılarak değil action script ile

var menu_label:Array = new Array("Ana Sayfa", "Menü","Harita", "Hakkımızda", "İletişim");

şeklinde bir değişken ile yapılmış. Zaten tek tek yapılmış olsa sizin söylediğiniz şekilde yapmış olurdum eğer sizin söylediğinizi yanlış anlamamış isem.

System.useCodepage=false yapın her zaman, aksi takdirde bilgisayardan bilgisayara değişir kullandığı karakter encodingi.
yazıların olduğu textfield'ı seçip embed deyin ve also include these characters yazan küçük kutuya türkçe karakterleri yazın (üğışçöÜĞİŞÇÖ). tüm textfield'lar için tekrarlanması gerekiyor bunun.

olursun. classicle bile çok fark olur ama az daha biriktir git ipod touch al 4gb. 4g 32gb 531tl ye alabilirsin ben yaptım oldu. (bkz: ipod touch/@karmarulez)

ipod disi birseyler ariyorum aslinda

30gb ustu, usb disk olarak kullanabilecegim

kesinlikle attan inip eşşeğe binmiş gibi olmassın..bir kere ses kalitesi kesinlikle ipod'a göre daha iyi...mp3 oynatma ara birimide çok daha işlevsel ve cafcaflı..tek kötü yanı (ipod classic e göre), touch pad i yok, o kadar...ayrıca ipod classic e göre daha dayanıklı...biraz kalın o kadar..

zune hd almadığın sürece attan inmiş eşeğe binmiş olursun.

bende zune hd 32gb var ve kesinlikle tavsiye ederim. şahsi kanaatim ipod touch u döveceği yönde. fanatikleri alınmasın lütfen.

alet gayet iyi de, usb disk olarak kullanacağım demişsin, olmuyor o. alete sadece kendi programıyla erişilebiliyor ve sadece izin verdiği formattaki dosyaları atabiliyorsun. usb disk olarak kullanmak diye bir şey yok yani.

kimyacı sevdicek devamlı su bayatlar diyor.
sebebi içme sularının saf olmamasıiçinde belli minerallerin bulunmasıymış.birde su dışında normal oksijen de olduğu için arada yosunlaşmalar görülebilirmiş.
bu demektir ki su bayatlar :D

bir de plastik ambalaj katkısı da var.
özellikle uzun süre güneşte kalmış şişeler petrol kokulu oluyor ( yıllar önce yaşadım)

su bozulmaz ama bayatlar. açılmamış plastik şişedeki suyun bayatlaması da plastiğin zamanla aşınmasından ve suya karışmasından olur. böylece kötü bir tat oluşur. güneş ışığı da bu durumu hızlandırır. açıldıktan sonra da zaten zamanla bakteri oluşumu ve yosunlanma olur.

sadece, tepkimeye girmeyecek birşeyin içinde muhafaza edilmiş saf su bayatlamaz. tabi bunu sağlamak da zor.

bayatlar, güneşte kalırsa tadıtuzu değişiyor hacı
plastik ambalaj kokusunu veriyor hemen
plastiğin etkisi çabuklaştırıcı gibi
cam olsa daha uzun sürede bayatlar veya içerisindeki mineraller ölüyordur belki.

bence o plastik kokusu farklı bişey. zaten damacanalarda 75 derecenin üzerine çıkınca suda çözünen bisenol a mı, bifenol a mı bişey varmış. kanserojen hem de. pet şişelerde de aynısının bi değişiği :) varmış. taşıma sırasında, kamyonlarda, güneş altında çözünüyor dolayısıyla. koku ondan kaynaklanıyor gibi.

koli basili fln

@bryan fury: koli basili bağırsak bakterisidir, içine kanalizasyon akıntısı karışan sularda olur :)

Koli basili açısından plastik şişelerdeki içme sularında birkaç kez analiz yaptırdım, hepsi temiz çıktı şükür.

oturma fırsatını yakaladığını farzedip en klasiğiyle başlangıç yapıyorum. tak kulaklığı ve kapa gözleri..arada garip sesler de çıkar uyuduğuna inansınlar.

oturduğunuzu var sayarsak:
1) uyumak : en etkili yol
2) birşeyler okumak : kafanız hep önünüzde olacağından teyze-dedeleri göremez ve vicdanen kendinizi sorumlu hissetmezsiniz.bir de kulaklık takıp bir şeyler dinlerseniz ala.

kimse seni sen istemediğin sürece yerinden kaldıramaz. Ben şahsen vermem gereken durumlarda hiç çekinmeden veririm ama bazı yaşlı ve kendini yaşlı sanan insanlar var ki onları değil gidecekleri yere fizana kadar ayakta tutmak lazım.Neyse gelelim cevaba,yer vermemenin iki kesin taktiği var bana göre. Birincisi uyuyor numarası yapmak, ikincisi kulağında kulaklıkla ya cam kenarına denk gelmişsen camdan dışarı ortamdan ilgisi görünmek ya da yine kulağında kulaklık uyuyor numarası yapmak.

Mümkün mertebe tramvaylardan uzak dur. Orası harbiden çığrından çıkmış.Geçenler de denk gelmiştim artık vatman anons yaptı insan olun arkada boş araç var gidin ona binin diye. Düzenleme yapılmak yerine yeni tramvay alımı yapılmasıda ayrıca bir ayıp ya hadi neyse.

uyucan aga. ayakta gitsen bile uyucan, toplu taşımada uyumayanı dövüyorlar.

birşeyler okumak için oturmam lazım benim de zaten. bir de ben işin piçliğinde değilim yani içim rahat etmez görmemiş gibi yaparsam. ama daha az bu durumla karşı karşıya gelmek istememle ilgili bu soru.

sikerler de, sinir yap bakış sanki babasının yeriymiş gibi ısrar edenlerle

başına daha az gelmesi için kullandığın araçları farklı seçeceksin, gerekirse yolunu uzatacaksın o zaman..
taksi,sarı dolmuş,teleferik,vapur,motor--->bunlarda sorun yaşamazsın.
minibüs,otobüs,metro--->bunlarda ortalama sorun yaşarsın.
tramway,metrobüs---->bunlardan kaçın.

Doğal ortamında büyüyecektin. Bir insanın otobüse binme teknikleri kapabileceği en etkili dönem 5-7 yaş aralığıdır; ama ille de öğrenecem diyorsan: acımak yok! Gerekirse diğer yolcu adayları etrafında ayrıca kendi eksenin etrafında dönerek, Fatih Ürek misal yılan dansına başvurarak ön saflara geçip ilk binenlerden olabilirsin.

Benim uyguladığım taktik şu:

Otobüsün geldiği yön tarafında değil de, gideceği tarafta bekliyorum. Orada daha az insan oluyor. Şöyleki:

ben / durak / insanlar / otobüs
o.O l__l -,- -,- -,- <---

hiiç gerek yok bence böyle şeylere.

"vermiyorum arkadaş."

bu kadar basit...

otobüste inat et ve en arkalara geç ayakta duracaksan, itekle bişeyler yap ama en arkaya geç. orda çok insan olmaz genelde insanlar önlerde tıkıştığından, biri ineceği zaman da hamleni yapıp çök, sonra aç kitabını, dışarı bak, uyu, takıl.

bi hastalık uydur, teyzecim götümde kalçamda protez var ayakta dikilmemem lazım de.

otobüse ilk binenlerden olup da oturmanın olayı ya şans ya da hayvanlıktan geçiyor, milletin sırasını gasp ediceksin, önüne geçiceksin ittireceksin kaktıracaksın, yani hayvan olucaksın. çok güzel yer bulursun öyle yaparsan.

ahh amatörler... :)

bir kere en arkaya değil en öne oturacaksın (şoförün arkası cam kenarı en uygun yer) yaşlılar yanından yağ gibi akıp arkaya gidecek. yanından geçip gitmesi önemli değil zaten, esas dert başında beklemesi. önde hiç bir zaman bu sorunu yaşamazsın. iki durum var, ilki yaşlının kendisinin yer istemesi. bu mümkün değil çünkü zaten en önde oturacaksın; arkaya doğru ilerleyerek şansını denemek isteyecek. ikinci durum ise başkasının yaşlı adına yer istemesi. bu da genelde ilerleyip belli bir yerde durmuş yaşlılar için geçerli oluyor. olur da bir şekilde uyarılırsan (ki bence bu durumda artık yer vermemek olmaz diğer arkadaşların dediğinin aksine) arkana bakıp yok muymuş hiç yer deyip kalkabilirsin.
otobüs ya da metrobüse binme sırasında da en önemli taktik kolları kullanmaktır. eğer açılan kapının sağ kısmına yakınsan sağ elinle kapıyı (ya da otobüsün herhangi bir yerini) tutmalısın. bu şekilde senin sağında yer alan tüm insanlar sen binmeden asla otobüse binemeyecekler. özellikle kapı ağzındaki kalabalık durumlarda çok stratejik bir harekettir.
eğer ayakta kaldıysan otobüs içinde oturan yolcuları inceleyip hangisinin yakında ineceğini kestirip onun yanında beklemen gerekir. üstündeki montu çıkarıp kucağına almış birinin başında durmaktansa üstü giyinik ve başı öne eğik olmayan birinin başında beklemek daha mantıklı olur. biraz da tecrübeyle alakalı birşey tabi bu.

www.webplantmedia.com

www.hepsiburada.com
Buradakilere göre parçası fazla üstelik fiyatı yüksek değil daha az. Bilmiyorum belki Hb'nın kazıkçılığıdır.

elektronik devre plakalarına delik acmak icin el matkapları var elektronikcilere sor bi istersen isini gorurmu bilmiyorum ama

bence dremel al
www.hirdavat.com
ayrıca aynı o ikinci linkteki parçaların olduğu 200 parçalık setler var aleti olmadan 15-20 liraya satıyorlar bauhausta vs.

sahteyazar peki o setleri dremelde kullanabilecek miyim? Yani normal matkap ucları gibi bunlarınki de standart mı?

evet standart. yalnız dremel gibi kaliteli olmuyorlar tabi, ama iş görür.

Bende ikinci linktekinin aynısı var memnunum, Gerçi aparatları çok sağlam değil, baya uç kırdım şimdiye kadar.

Devre kartı delmek için kullandığım küçük 9v bir matkabım da var ama 1 ya da 2 mm çapında küçük ve derin olmayan delikler açmak için kullanıyorum.

Siz ne için kullanacaksınız?

bilen eder çıkar elbette...

dikkat edilecek fazla bir şey yok aslında bunlarda. dremel tipi ürünlerin makinesi değil uçları önemli. ben metal işleri için 60 TL'ye aldığım 200+ uçlu bir ürünü kullanıyorum, pişman olmadım. sanırım ikinci linktekine benziyordu.
en ucuz motor + iyi uçlar alarak uzun süre kullanabilirsiniz bence...

jack derken? bu dip sesin kaynağı elektrik bazlıda olabiliyor. yani pc'ye giden hattın topraklı olup olmadığı vs..

jakla falan alakalı değil ki o sorun.
(bkz: blitter noise)

daha önce yoktu böyle bir sorun. her gün 2, 3 defa hoparlörü çıkarıp kulaklığı takıyordum. bunu devamlı yapmamdan jakta temassızlık oluştu sanırım. ama her halükarda bundan nasıl kurtulabilirim :(

edit: ayrıca dealextreme den 3$'lık usb ses kartı aldım. ses kalitesi rezalet ötesi ama bahsettiğim cızırtıları yapmıyordu.

Blitter noise doğru teşhis. Hiçbirşey almadan yapabileceklerin : Kullandığın ses sisteminin üstünde sesi açıp kısmana yarayan bir kontrol var ise, bilgisayardan sesi mümkün olduğunca açık tutup, ses sistemi üstünden kıs, sinyal/gürültü oranın bir nebze de olsa daha düzgün olur.

Windows'un mikserinden line-in, cd-audio, mic etc.. kullanmadığın herşeyi kapatmayı da deniyebilirsin.

zıpladığın noktaya inersin. sen de hareketlisin çünkü. şöför frene asılsa ön cama yapışırsın. bir hızın var çünkü.

dünya da bayağı bir hızla dönüp duruyor ama iyi ki oturduğumuz yerde oturabiliyoruz =)

atmosfer sayesinde diye biliyorum hep bunlar..

otobüsün ivmesine ve hızına siz de sahipsiniz. havadayken bir miktar yavaşlarsınız, hızınız 100 km/s'in altına iner ama havada kaldığınız süre kısa olduğu için çok fazla geriye inmezsiniz.

otobusun icindeki hava kutlesi de ayni hizda oldugundan normal yerde ziplamissin gibi olur.

atmosferle bence fazlasiyla ilgili.

farzedelimki hareket eden tamamen ustu acik bir platform olsun; zipladiginda hava surtunmesi sebebiyle bayagi geri duser. ya da hava surtunmesi olmadigini varsayalim, bu sefer platformla ayni hiza sahip oldugu icin tekrar ayni noktaya iner. otobusun icindeki de bir nevi bu duruma benzemiyor mu? dis mekandan izole oldugundan hava surtunmesi ziplayan icin hareket dogrultusunda yok, cunku otobusun icindeki hava kutlesi de ayni hizda.

atmosferde dunya ile birlikte donuyor, o yuzden atmosferle ilgili oldugunu dusunuyorum. (tabi bu yuksek irtifada cesitli durumlara yol aciyor)

eylemsizlik otobus yavaslarken veya hizlanirken etkili olur, yanlis mi dusunuyorum?

ekliyim; otobusun icindeki hava kutlesini de bir atmosfer olarak varsayiyorum.

myth busters da işlenmişti sanırım bu konu ama çok merak etmeme rağmen izleyememiştim bi araştırmak lazım bölümünü.

atmosferle ilgisi yok. sürtünme kuvvetinden bahsedebilmemiz için en az biri hareket eden ivmeleri farklı iki yüzeyden bahsedebilmemiz lazım. ama otobüs içerisindeki hava da otobüsle birlikte hareket eder. kaldı ki havanın yaratacağı sürtünme kuvveti 70 kiloluk bir insanın ivmesini saliseler içerisinde ne kadar düşürebilir? yahut ne kadar sabit tutabilir?

otobüs duruyor olsun. ve tam hız kazanacağı an sen zıpla, ve havada 5 saniye kalabildiğini varsayalım. otobüs 5 metre ilerledi diyelim. arka cama yapışırsın. niye? çünkü senin hızın yok. sen otururken otobüs hızlansın. ne olur? otobüs içerisindeki kütleye de hız kazandırır. buna sen de dahilsin. koltuğa doğru bir baskı uygularsın değil mi? otobüs senin eylemsizliğine karşı koyabilmek için enerji harcıyor. koltuk olmasa otobüsün başka bir parçasına tutunman gerekir.

sonuç olarak otobüsün hızı ve ivmesi senin hızın ve ivmendir. sen zıpladığında otobüsü iten motor gücü bir an için sana etki etmez, yavaşlamaya başlarsın. ama dediğim gibi havada kaldığın süre kısa olduğu için belirgin bir fark olmaz indiğin yer ile zıpladığın yer arasında. 20 saniye havada kalsan olurdu. budur.


otobüsün içerisindeyken attığın taş da aynı şekilde otobüsün içerisinde olduğu için otobüsün hız ve ivmesine sahip olmak zorundadır. bağıl hızlık bir durum yok. otobüsün dışarısında bir şeyden bahsediyor olsaydık bağıl hızla ilgisi olurdu.

otobüs sabit hızda mı?
sabit hızdaysa etkilemez, artan ya da azalan hızdaysa daha geri/ileri düşebilirsin.
otobüs kapalı mı açık mı?
kapalıysa hava sürtünmesi olmaz, açık olursa sürtünmeden dolayı geri düşersin.

sonuç: sabit 100km/s hızla giden kapalı bir araçta zıpladığında tam olarak aynı yere düşersin.
@cro magnon: zıpladığında motorun gücü etki etmediği için yavaşlama olur demişsin; eğer hız sabit ise, otobüsün ivmesi sıfır ise yavaşlama olmaz çünkü sürtünme yok. verdiğin koltuğa baskı örneğindeki gibi sadece hızlanırken baskı olur, sabit hızda giderken baskı sıfırdır, niye? çünkü biz hızımızı zaten koruyoruz, otobüs de korumak için motor gücünü kullanıyor.

bu konuyla ilgili olarak; 100 km/h ile giden otobüsten asla cart diye inme, hala 100 kmlik bir hıza sahip olduğundan bir saat yerde takla atarsın. otobüs durduğu zaman inersen bir şey olmaz.

geridonusum kutusunun bahsettigi olayin atmosferle ilgisi yok, evet. vercingetorix'in anlattiginin var, cunku atmosfer de dunya ile birlikte hareket ediyor. bu nedenle otobusun icindeki hava kutlesinin de (otobusun icindeki atmosferin de) hareket ettiginden ayni noktaya inilecegini soyluyorum.
otobus hizlanirken/yavaslarken (ivmelenme varken) eylemsizlik etkili olur demistim, onu neden aciklama ihtiyaci duydun anlamadim. adam 100 km/s ile giden bir otobusten bahsediyor. surtunme ile ilgili bilgiyi atmosfer hareket etmezse ne olur onu izah edebilmek icin verdim, gerekli sarti da acikladim (ustu acik bir platform hareket etsin diyerek)
asil nokta su: v hizinda otobus, v hizinda hava kutlesi, v hizinda insan. bu insan zipladiginda neden yavaslasin ki? ona hareket dogrultusunda etki eden bir kuvvet yok. o zaman dunya uzerinde zipladigimizda da bir miktar geri gidiyoruz (cok cok az da olsa). Bu mudur yani?
adamin o durumda ustune etkiyen kuvvetlerin hareket dogrultusunda bileskesi sifir. zipladigi esnada da bu boyle olacak, cunku hava kutlesi de adam ve otobusle birlikte ayni hizda hareket ediyor.
eylemsizlik, bir cisim üzerine etkiyen dış kuvvetlerin bileşkesi (net kuvvet) sıfır olduğu zaman cismin hareket durumunun değişmeyeceğini söyler. tekrar ediyorum; hava kutlesi de ayni hizda ve bu adama hareket dogrultusunda hic bir kuvvet etki etmiyor.

ekliyim bu arada yanlis anlasilir belki; hareket dogrultusundan kastim otobusun hareket ettigi dogrultu.

@sahteyazar: reelde sürtünmenin tamamen sıfır olamayacağına dayanarak çok ufak bir fark olur dedim. ek olarak kişi havadayken de otobüs ivmelenebilir. ama sürtünmeyi ve otobüs ivmesini 0 kabul edersek evet dediğin doğru. kişinin hızı ve otobüsün hızı değişmez ve aynıdır, aynı yere iner.

@feedback: otobüs içerisindeki hava kütlesinden atmosfer olarak bahsettiğin için demek istediğini yanlış anlamışım. haklısın. evet sürtünme olmazsa havadaki kişi neden yavaşlama eğiliminde olsun.

evet o ilk mesajda yazdiklarim biraz karmasik olmus.

surtunmenin sifir olamayacagina da hemfikirim bu arada. kaldi ki yol durumu, ruzgariydi falan dusunuldugunde denge durumundan dolayi pratikte ayni noktaya inilmesi pek mumkun degil gibi.

universitedeyken derste bir eleman ses ustu ucan bir ucagin icinde insanlarin birbirlerini duyup duymadiklarini sormustu. bu da benzer bir durum, cunku sesin yayildigi ortamin da bir hareketi oldugu ve cevreden izole oldugu gozden kaciriliyor. ayrica benim de kucukken aklima takilan olaylardan biriydi bu :))

dünya ve atmosfer örneği de bu duruma uymuyor pek. dünya dönerken sabit durabilmemizi sağlayan şey atmosferden ziyade yer çekimi. atmosferin hareketi ancak sürtünmeyi engeller. zaten otobüsteki gibi lineer bir vektör değil merkezkaç kuvveti devreye giriyor falan filan.

İki gündür iyi bağıl hız yaptı burası :) Aynı yere inersiniz, korkmadan zıplayın.

bir başka soru sorayım bu soruya cevaben: saatte 120 km hızla giden tüm camları kapalı bir aracın içerisinde havada asılı şekilde uçmakta olan sinek, aynı zamanda saatte 120 km hızla mı uçmaktadır?

teknik şeyleri yazamayacağım lakin mantık olarak zıpladığımız yüksekliğin veya zıplama süresinin bu işlemde önemli olduğunu düşünüyorum yanılıyor muyum? yani belli bir cm'ye kadar zıplasan bişey olmaz ama atıyorum otobüsün tavanını çok yüksek düşün sende o doğrultuda daha yükseğe zıplıyorsan aynı yere düşemezsin kanımca.

mantıklı olalım.zıpladığınız süreye (daha doğrusu zıplama hızınıza) otobüsün hızına bağlı.

biraz vektör bilen anlar.

@travmatolog: otobüsün dışındaki bir gözlemci için 120 km/s hız yapmaktadır. içerisindeki gözlemci için sabittir.

en iyisi bir dahaki otobüs yolculuğunda denemek anlaşılan.

Bu savı destekleyecek argümanlara mı ihtiyacın var?

edit: Hiç istemeden bir kaç noktayı söylüyorum
-Teknik kelimelerin aynı olması, ortak kavramlar üzerinden düşünmeyi ve bir bütünlüğü sağlar.
-Daha kolay yabancı dil öğreniriz.

argüman bulamıyorsan "yabancı kelimelerin dilimize girmesi zararlıdır" konusunda düşün, hatta buraya madde madde yaz bulduklarını. ondan sonra bunlara karşı argüman/savunma geliştirirsen işine yarar.

sevan nişanyan'ın yazılarına bakabilirsiniz. mesela:
www.nisanyansozluk.com

ingilizcenin ne kadar yabancı kelime ile dolu olduğuna bir bakıver. ve hiç yabancı kelime içermeyen dillerin durumuna bir bak.

arapça farsça ve fransızca etkisi ile dilimizin hangi imkanları kazandığına bir bak mesela.

bu konularada makale arayıp hızlıca okuyup işine yarayacak bölümleri not edebilirisin.

bir de necmiye alpay'ın dilimiz dillerimiz kitabındaki makalelere bir bak. orada dile yabancı kelimlerin girmesdini yegane dil meselesi gibi görenlere karşı geliştirilmiş savlar vardı diye hatırlıyorum. faydalı olur.

Peki bu konu ile ilgili sloganlar nasıl olabilir ?

tspakb'nin sitesinde var çalışma notları;

www.tspakb.org.tr

git test filan al kitapçılardan onları çöz ezberle. o notlar toplamda 1000 sayfa kadar ediyor çalışılmaz. çalışabilirsen helal.

Piyasada genellikle Gazi Üniversite'sinden 3-5 kişilik bir ekibin yazdığı kitabı önerirler. En çok o satar. Aslında çok dandik bir kitaptır ama yersen işte.

TSPAKB sitesindeki kaynaklar yeter de artar. Soru olarak da en iyisi eski sorulardır ki nette varlar tabi.

TSPAKB notları ile uğraşma; aylarca çalışman gerekir. Şu an çok büyük bir iyilik yapıyorum dua edeceksin.
karacankitap.com
Kaynak budur. Baştan sona konuları okuyup soruları çözersen en az 80 alıyorsun. Disiplinli bir çalışmayla bir haftada 3 kitap bitiyor.

kişiden kişiye göre değişir bu sakalımı kestikten sonra uzaması 1-2 haftayı buluyor mesela benim sakalım çok geç uzar ama saçlar öyle değil.

ne kadar uzunken kestiysen o kadar geç uzar, saç sakal farketmez. şimdi mesela upuzun saçları kestirince o saçlar aylarca uzamayacak. sakalları düzenli kesiyorsan çok daha hızlı uzayacaktır saça göre sakallar.

hafatlık saç sakalı 0 numaraya vurduran birisi olarak bende sakal daha çabuk uzuyor.

o tel ya scroll tekerleğinin tıklandığında yaylanması içindir ya da tekerleği kaydırırken böyle pürüssüz değil de tık tık tık atlayarak dönmesi içindir.

Tık tık atlıyor da ne zaman sayfaı aşağı yukarı çekeceği ne zaman büyütüp küçülteceği belli olmuyor. Bir de tam olarak nereye takıldığını kestirsem süper olacak.

programlar, oturum falan kapanıyorsa o sorunun donanımsal bir sorun olması çok zor. hele güç kaynağı falan kesinlikle olamaz.

1. sahteyazar a katılıyorum, programlar, oturum falan kapanıyosa donanımsal bi sorun değilmiş gibi görünüyor. (format istiyor olabilir)

2. eğer birdenbire şak diye kapanıyor veya reset atıyorsa :



Bilgisayarin Kendi Kendine Reset Atma Nedenleri...

1- İşlemci (CPU) ve Güç Kaynağı (power supply) fanlarını kontrol edin çalışıyor mu. Isınmadan dolayı yapıyor olabilir.
2- Ram lerde sorun olabilir arıza yada birbirleriyle anakartla uyumsuzluk yaşıyor olabilir. Birden fazla ram varsa tek tek denenmeli yada başka ram kullanılmalıdır.
3- İşlemci fanı yerine iyi oturmamış olabilir.
4- Çakışan programlar neden olabilir. Sorundan önce yüklediğiniz programları kaldırıp deneyebilirsiniz.
5- Harddisk'te bad(bozuk) sektör oluşmuşsa bu da başka bir neden olabilir.
6- Güç Kaynağından (power supply) gelen, anakarta bağlanan kablolarda temassızlık veya çıkma olabilir.
7- Güç Kaynağı (power supply) yetersiz gelebilir.
8- Bazı virüs ve spy lar reset atmaya neden olabilir. Antivirüs ve Antispy programlarıyla taratmayı da deneyebilirsiniz.
9- İşlemcinin (CPU) tabanında termal macun var mı kontrol edebilirsiniz.
10- Ekran kartı fanı çalışıyor mu ve kablolarında temassızlık var mı kontrol edilmelidir.
11- İşlemci ısısı kontrol edilebilir.
12- USB çıkışları kontrol edilebilir.
13- Oyun oynarken resetlenme yaşanıyorsa ekran kartının soğutması yeterli gelmeyebilir.
14- Şebekeden gelen voltajın düşük olmasından şebekede kısa devre değil ama atlama durumlarında reset olabilir. Bilgisayarda topraklama olmalıdır.
15- Yeni yüklediğiniz bir program sebebiyet vermiş olabilir.
16- Ekran kartında sorun olabilir. Çıkartıp başka takmak, çıkardığımızı başka yerde denemek gerekebilir.
17- Anakart da (Mainboard) sorun olabilir.
18- Hard Disk (Hdd) kablolarında sorun olabilir.
19- Pci slotlarına takılan ethernet kartından olabilir.
20- Bios ayarları değiştirilmiş olabilir. Default yapmak çözüm olabilir.
21- Agp slotu bozuk olabilir.
22- Kartlardan biri yanmış olabilir.
23- Eğer bios'u güncellediyseniz bios un güncellenememesinden yada uygun güncelleme yazılımını kullanmadığınızdan da kaynaklanan problem olabilir.
24- Cd - Dvd sürücüleri de neden olabilir. Farklı sürücüler denenebilir.
25- Bilgisayarı açma-kapama butonunda sorun olabilir veya reset butonu takılı kalabilir.
26- Kasaya giren elektrik kablosunda gevşeme olabilir.
27- Kasaya giren monitor kablosunda gevşeme olabilir.
28- Uninstall (program veya dosya silme) sonrasında, ortak kullanılan windows sistem dosyaları silinmiş yada zarar görmüş olabilir.
29- Kasa içerisindeki Hava akımı yeterli olmayabilir ve bu nedenle kasa içerisinde tam soğutma sağlanamayabilir.
30- DirectX sürümü güncelmi.
31- Ayrıca, Aygıt Yöneticisi'sini inceleyin. Aygıt Yöneticisi yardımıyla sorunlarınızın bir kısmının kaynağını tespit edebilirsiniz. Bunun için;
Bilgisayarım > Denetim Masası > Performans ve Bakım > Sistem > Donanım > Aygıt Yöneticisi yolunu izleyin.
Burada kurulu tüm bileşenler hakkında bilgi bulabilirsiniz. Bir aygıtın yanında sarı ünlem işareti varsa; Ya yanlış bir sürücü yüklüdür, ya herhangi bir sürücü yüklenmemiştir ya da sürücü düzgün bir şekilde yüklenmemiştir.
Ayrıca, Tak ve çalıştır uyumlu olmayan aygıtlarda, diğer donanım bileşenleriyle bir kaynak çakışması meydana gelebilir. Bu uyarı donanımın arızalı olduğunu belirtir.

Alıntıdır...

çok yüksek ihtimalle ram lerdendir. iki tane varsa ikisini de sağlam olduğundan emin olunan ram lerle değiştirip öyle bir deneyin.

pentium öncesi işlemcili bir bilgisayar olsa gerek. anakarta bağlantısı vardır o tuşun; basınca bus hızını düşürüp yavaşlatır, bir daha basınca normal hızına getirir. benchmarklarda etkisini görürsün doğal olarak.

amerika ve avrupa'da da satılıyor plastik kettle. çok büyük bir zararı olsa yasaklanırdı diye düşünüyorum.

hiçbişi olmaz rahat ol

@divit: zararı olsa da satarlar tabi ama gelişmiş toplumlarda sağlık örgütleri falan var; kansere yol açar diye birkaç rapor yayınlarlarsa devlet anında müdahale edip yasaklar. sonuçta kanser tedavisi için sosyal sağlık harcamaları plastik kettle'ın ürettiği katma değerden fazladır, üstelik çelik kettle ile rahatlıkla ikame edilebilir.

vücudunuzda ağır metal birikmesindense plastik daha iyi sanki.. ya da öyle bir şey (:

bildiğiniz taraktır.

bir milyoncularda bulabilirsiniz.

bende var ve çok pratik bir alet.

fotoğraf bulamadığınız için modelleyip render almadınız değil mi? :)

berberler satıyor bundan. sorun bir berbere, tarif edin, getirsin en olmadı. 1-2 liradan fazla da para vermeyin o gel beri yar berberlerine. yoksa bir milyoncularda arayın.

herkese çok teşekkür, bir milyoncuda bulucam heralde öyle anlaşılıyor :)
dekila olmeka: öyle oldu malesef ya :) çok fantastik şeyler yazıp arattım googleda ama bulamadım :)

eminönünde zaza han. kuaför malzemeleri satan han burası. ne arasan var.

(git: 146306)

friksiyon taragi olarak gciyor berber literaturunde.

daha henüz 17 gün önce burada sorulmuş olduğuna inanamıyorum ya :)
tekrar teşekkür herkese.

"hem ekrana yazılacak dinamik içeriğin tasarıma yerleştirilmesi lazım hem de dinamik içeriği oluşturacak kısmın kodlanması ve database bağlantısı vs. kurulması lazım."

hepsini tek programla yapayım diyorsan yok öyle bir program. Bak ben sana nasıl yürür anlatayım normal bir işlem.

- Photoshopda tasarım yapılır
- Photoshopda yapılan tasarım kesilip biçilerek, gerekli kısmı background kullanılarak vs. vs. HTML, CSS koduna dönüştürülür.
- PHPci vatandaş istenilen HTML kodunu verecek scripti yazar.

Sadece PHP kodlamak için. En güzel programlardan birisi PHPed dirama ücretli bir program ve crack bulmak mesele. Eclipse ise en çok kullanılanlardan birisi fakat ben şahsen eclipse yerine netbeans kullanmayı tercih ediyorum.

öncelikle çok teşekkür ediyorum.
şimdi dediğinizi anladım, php ayrı olarak bir idede kodlanacak. netbeans güzel gerçekten. yalnız şimdi ben html'den pek anlamıyorum, yani koda bakınca gözümün önüne sitenin yerleşimi gelmiyor, ben php kodunun neresi için içerik ürettiğini wysiwyg bir editör olmadan nasıl anlayacağım?
yahu işler çok karışmış ben ilgilenmeyeli, table'la yapılıyodu eskiden bu siteler şimdi değişmiş baya heralde :)

Dreamweaver <?php ?> etiketleri arasını sarı birer anchor gibi gösterir preview penceresinde belki o yardımcı olabilir sana. Benim tercih ettiğim yöntem ise şöyle oluyor.

~/projects/xxx/ dizininde tüm dosyalarım oluyor. netbeans'i dosyaların bir kopyasını her zaman local hosta atacak şekilde ayarlıyorum o da her proje dosyasının bir kopyasını ~/.www/xxx dizinine atıyor ki .www benim apache kök dizinim ve tarayıcıda xxx yazdığım zaman ~/.www/xxx dizininin içeriğini getirecek şekilde ayarladım.

Bu şekildeyken ben kodu yazıyorum. zaten elim otomatik olarak alışmış ctrl+s den sonra hemen alt+tab sonra da ctrl+f5'e gidiyor.

En sonunda da baktım herşey yolunda hoop gönderiyorum CVS sunucusuna ki sıçarsam felan nerde hata olduğunu bileyim.

taşlar yerine oturuyor, gerçekten çok açıklayıcı oldu teşekkür ederim tekrardan.