Bilgisayarı iş için mi zevk için mi kullanıyorsun? İş içinse eğer Beyin yoğun olarak çalışınca glikoz ihtiyacı duyuyor.

yok hayır çalışmıyorum. zevk için kullanıyorum.

belki alakalıdır
(bkz: insülin direnci)

sen şeker aldıkça bedenin insülin üretip buna karşı savaşmaya çalışıyor. Ancak bu kaynaklar da bir gün tükeniyor. Özellikle eğer kilon fazla ise, ailede şeker problemi daha önce görüldüyse, düzensiz bir hayatın varsa olasılıklar da yükseliyor. Hayat boyu diyet + şeker düzenleyiciler (ve ilaçların yan etkilerinden dolayı tansiyon düzenleyiciler, böbrek ilaçları) veya daha ötesinde insülin takviyesi ile yaşamak istemiyorsan dikkat etmelisin.

fazla seker kullaniminin, seker aliminin diyabete yol actigi yonunde herhangi bir kanit yoktur. yani cok seker aliyorum seker hastasi olurum gibi bir sey yok... insulin direncinin sebebi seker alimi degil, genetik vs... gibi etkilerin yaninda en ciddisi obezite sonucu var olan fazla miktarda yagdir. yag doku ve icerdigi faktorler insulin direnci yaratirlar. bu sebeple insulin direnci tip 2 diyabette gorulur ve tip 2 diyabetli hastalar obezdirler.

anakartini soylersen daha guzel olur.

belli ki agp ekran kartı slotu. agp bi kart ayarla kendine mesela www.hepsiburada.com

64 bit falan ama veriyolu, fm'yi kaldırır herhalde.

pci express değil agp 8x destekleyen kartlara bakacaksın ki zaten çok da fazla seçeneğin yok(hepsiburada.com da 8 adet var mesela). Yada anakartını değiştirebilirsin.

anakarti degistirirsen her seyi degistirmen gerekir ki sifirdan bilgisayar almak demektir o.

bunun yerine sadece fm falan oynuyor, diger islerine yetiyorsa bu alete ikinci el bir agp ekran karti al derim. misal piyasada bolca agp8x x16yy serisinden alabilirsin.

misal su urun guzel bana kalirsa;
forum.donanimhaber.com

yok 2. el ugrasmam dersen secenekler kisitlaniyor biraz ve fiyat yukseliyor.
hepsiburada'da su urun var; www.hepsiburada.com

veri yolunun 128bit'ten, ram teknolojisinin ddr2 ve 256mb dan asagi olmamasi durumunda her halukarda calistirir fm 2010 u.
ayrica eger islemciniz 2ghz ve ustu ise raminizi de 1 gbdan asagi tutmazsaniz diger seylerde de cok belirgin bir performans artisi saglarsiniz.

Çoğunluğu açıktır. En kötü ihtimalle Kapalıçarşı. Cumartesileri de akşam 5-6 ya kadar açık.

Alışveriş merkezlerindeki kuyumcular cumartesi ve pazar günleri de açıktır.

pzar günü kapalı olur sadece. döviz bozdurmak için iyi oluyo.

@boilteau;
kapalıçarşıda çoğu yer cumartesileri de 5-6ya kadar açıktır.

En çok satış yaptıkları gün zaten Cumartesi. Alışveriş merkezlerindeki kuyumcuların çoğu pazar günü de açık.

iki hafta önce aynı sorunu biz de yaşadık, bir düğüne gitmeden önce.
alışveriş merkezlerinde genelde atasay gibi markalı yerler oluyor ve onlarda da klasik küçük altın, küçüğün bi' büyüğü gibi altınlar satılmıyor.

capitol (altunizade) alışveriş merkezi'nde otopark katında döviz bürosu var. onlar klasik tarzda yuvarlak altın satıyorlardı. ayrıca, daha modern :p olmak istersen ki biz öyle yaptık, altın sertifikası gibi şeyler satılıyor atasay'da.

düğüne gideceklere yardımcı olması dileğiyle :)

bütçen tv için biraz düşük, alacağın ürünün işe yaramayacağını düşünüyorum. 26 inch lcd monitör daha doğru olabilir.

sahibinden.com

hdd gibi büyük boyutlu bir birim ile usb den aktarım olacaksa ntfs öncelikli seçiminiz olmalı. ayrıca 4gb dosya büyüklüğü sınırına da takılmazsın. ntfs ye geçmeden önce aktarım hızı testi de yapabilir, karşılaştırabilirsiniz.

evet vardır, kopyalanacak doyaların büyüklüğü ve sayısına göre değişse de, ØM¾M ◘M³$den yaklaşık olarak yüzde 5 daha hızlı yazmaya izin verir.

Ancak windows kullanıyorsan, diğer sistemlerle uğraşmıyorsan, ntfs diğer yönlerden daha avantajlı ve stabil diyebilirim.

edit: ters yazmışım, fat32 %5 daha hızlı olan, ntfs değil.

yan, ama alakasız olmayan bir bilgi olarak, flash sürücüler fat32'de az bişey daha hızlı çalışıyor(muş).

fark etmiyormuş gibi yapın bence. bak kızım bu iş olmaz durumlarına girerseniz kızın özgüvenine zarar verebilirsiniz ve inanın kız hayatı boyunca size beddua eder. öteki türlü küçük bir gençlik salaklığı olarak kalırsınız. "ne güzel komşumuzdun sen fahriye abla" der geçer.

sigarayı bırakın.

nesi yanlış ne güzel işte?

@areels

dostum, 25 yaşına gireceğim ben. kız daha hayatının belki de en heyecanlı belki de en güzel yaşında, yaşıtlarıyla takılması gezmesi tozması rutininde yaşaması lazım.

Biz duyurduk ki sonradna sanırım sildim ama adımız röntgenciye çıktı :-)) hayır ben anlamak için sormuştum, burdaki kişi direk anlamış öyle soruyor.

bence bi şey yapmayın, en iyisi o. bi şe yapsanız her türlü rencide olur gibime geliyor, ben de şimdi bi cuğara yahayım diyorum pencerede zaten kimse de kalmadı rahat rahat.

ya bu neki bana pencereden BACAK çıkardılar bu duyuru ahalisi "size asıldıklarını nereden çıkardınız sadece eğlenmek istemişlerdir en fazla o da belki" falan bile dedi.

ümitlendirmeyin ilgisiz davranın bence yeter unutur gider.

onun bu platonik zevkini bozmayın. ona yanaşarak hiç bozmayın hatta. gizemli olmaya devam edin. :)

18inde insan böyle maceralara girebiliyor tabi. bigün kız arkadaşınla çık cama sigara içmeye :) unutur.

hocam kusura bakma ama manyak mısın? 18 yaşında çıtır bulmuşsun kaçar mı?

eylemsiz kalıp hayatına kendi rutininde devam et bence. karşıdakinin yaptığı yanlış değil veya rahatsız edici bir unsur olmamalı. Durum değişirse, o zaman bir önelm alınabilir ama şu an gereksiz.

yazık kızcağıza eli ayağına dolanmış seni görünce,kendince aşık olmuş demek abisi,bilse burda üstüne ne muhabbetlet dönüyo üzülür beeee:) bence yokmuş gibi davran,ilgilenme kabullenir zamnla.bi arkadaş özgüveni sarsılır falan yazmış doğru demiş.böyle bi duruma sebebiyet verme

Aslında aşağı yukarı aynı. Hatta stabil pozisyonda ext hdd'ler daha güvenli diyebiliriz.

Lakin ext hdd'ler genellikle stabil olmadıkları için bozulma riski daha yüksek görünüyor. Yani kimse kaldırıp kasasıyla dolaşmıyor ama göt cebinde hdd saklayıp üzerine oturanı görmüşlüğüm var.

external hdd fiziki darbelere maruz kalma ihtimali açısından daha büyük risk altında. durup dururken bozulmaz zaten. çalışırken aldığı darbe olsun, adaptör kablosuna takılıp hdd nin düşürülmesi veya 2.5" versiyonlarında hdd nin direkt yere düşmesi çok olası.

güvenlik açısından (hem fiziksel hem data güvenliği mix)

ide > sata > external ide > external sata

nereden duyuyorsunuz böyle saçma şeyleri anlamıyorum. kick boks yapıp da burnu kırılan bir tane tanıdığım yok ki ben de kick boks maçlarına çıkıyorum. bildiğin klasik ingiliz boksunda burun kırılır, kick boks ve benzeri ayakların kullanıldığı sporlarda yüze gelen darbeler çok daha azdır. bana sorarsan kick boks yerine ya boks yap ya da muay thai.

elbette darbe aldığın her spor gibi belli bir risk var, ancak burun kırılması kick boks ile ilgili yaygın bir rahatsızlık değil, zira amaç genelde rakibin yüzüne hasar vermek değil :)

eğer sert ve hızlı olmak ve her durumda "ağız burun kırabilmek" ise amacın, aradığın bir spor değil; wing chun deneyebilirsin. Yok spor disiplini vesaire ise aradığın, tekosin'in önerileri gayet yerinde.

olur neden olmasın, bence güzel bir yatırım şu an için hatta benim de aklımdan geçmedi değil birikmişim olsaydı. ama herşeyden önce mekanı açacağınız yer çok önemli, kolay gelsin...

lcd ekranlara birşeydemem ama ucuz ps3 hemen bozulabilr. bu arada ucuz ps3 nerde ne kadara onu da bilmiyorum .
orj . ps3 = 750-850
masa = 50-150
tv = en az 1000 galiba çünkü ortalama birşey olması lazım en azından
koltuk nası olacak lüx birşeymi bilmiyorum belirtmemmişsiniz ama = 150
+ kira + elektrik + vergi + cd dvd + kablolar + dükkan masrafları + eleman (?)

kurtarmıyor bence 20 masa .
tabi şahsi kanaatim ama yine de yardımcı olmaya çalıştım .

önce açın elinizdekilere, talebe göre arttırısınız masaları.

cevaplar için teşekkürler.

cafe 13 açık kalsa 20 makina 13*20 260 saat acık kalır bunun da 150 saati iş yapsa saati 3 liaradan kaba hesapla ki hic bir zaman böle net rakamlar elde edilemez 450 gibi bi rakam yapar 3bin 500 kira bin lira elektrik 500 ekstra masraf ısınma klima giderleri icin ayrı bi hesap cıkartılabilir yani sizce daha başka ne yapılabilir

ücretsiz çay servisi, saat başı...

nasıl tuttuğunu gördüm daha önce, sigara yasakları yoktu o zamanlar. ama getirisi yüksek + reklamını yapar kendiliğinden.

yakında okul üniversite filan yoksa tutmayacak bir işe girişiyorsunuz. 3bin 500 lira kirası olan bir mekan için 1 yıllık kira bedeli sadece 42 000 tl. siz masrafınızı çıkartamazsınız.

bir mekan açarken en önemli şey işletme masraflarıdır. dandik tv alırsanız onun bakımıydı tamiriydi garantili bile olsa o size para kaybettirir. o yüzden kurulum masrafını yüksek tutup işletme masrafını kısmak her zaman faydalıdır.

bulunduğunuz yeri bilemiyorum ama o paraya belki bir nargileci filan açılabilir.

her 10 set için, en az bir setin yedekte tutulmasını öneririm.
tüm setler veya en azından sadece psler mutlaka garantili olsun. çok yoğun kullanılacağını gözönüne almak lazım. iki ülç ay içinde arızlar çıkmaya başlayacaktır.
gamepadler aylık bir masraf kalemi olacak. yedek tutmakta fayda var.

iki adet wii ve iki adet xbox 360 da eklenebilir. ürün çeşidi her zaman iyidir.

Bence bu kriz ortamında riskli bir işe girişiyorsunuz.

Düşünün;

Kira + lcd tv + ps3 + ps3 oyunu + koltuklar + klima + elektrik + su + telefon + 1 adet pc ve internet bağlantısı + vergisi şuyu buyu, artı çoluk çocukla uğraşmak...

Herkesin evinde artık bilgisayarı internet bağlantısı var. İnternet cafeler var... iyi kötü oynar oyununu, aynı zevki vermez kesinlikle ama ne bilsin çoluk çocuk. Ama kafaya koyduysanız 5 makinalı bir yer açıp tüm gün full çekersiniz duruma göre takviye yaparsınız. 20 makina'nın kısmen boş durması dükkanda her saat için zarar demek. Bana göre daha mantıklı yatırımlara yönelmelisiniz.

tam olarak çoluk çocuğa yönelik değil haklısınız 20 makinenin kısmen boş kalması zarar ama 5 10 makine de az olmaz mı?
ya da başka yatırımı önerisi nedir?

mutlaka açar açmaz bi turnuva patlatın, hele bir de okul civarındaysanız, sizin oraya merkez bankası derler :)

3 yıl önce ben de bu işi düşündüm ama nakit sıkıntısı olunca vaz geçtim
araştırmalarımdan tavsiyeler.
-tvler mutlaka fullhd olmalı yoksa takılma oluyor.
-tuvalet yoksa pisuvarla işi halledebiliyorsunuz
-dükkan kirası masa başına 100 lira yı geçmesin
-koltuk yerine armut kullanın
-TVler masa yerine duvara monte edilirse ve işyerinin tasarımına önem verilip alan genişliği hissi verilirse iyi olur.
daha yazacak çok şey var ama bu kadarı da yeter.

bence de tvleri duvara monte etmek daha mantıklı. ayrıca iki koltuk ve onların önüne de ayak uzatacak bir şey olması daha cazip. ama daha önce de belirten olmuş, okul veya üniversiteye yakın olursa iş yapıyor bu mekanlar. bu arada benden tavsiye. son zamanlarda guitar hero çok tutuluyor böyle yerlerde. insanların ps3, xbox veya wii alacak paraları olsa bile guitar hero packlerini alacak paraları çoğunlukla olmuyor. iki gitar bir davullu bir set rezervasyonla iş yapar.

güvenlik de önemli onu kimse yazmamış. içeri onlarca milyarlık mak koyacaksınız ve hırsızların muhakkak ilgisini çekecektir. aklıma geldi, belki ileride sıkıntı çıkmaması için şimdi önlem alırsınız diye yazayım dedim.

ayrıca muratti 13 saat full makinelerin olduğunu hesaplamışsın. bence çok çok abartı bir hesap gibi. gerçi böyle bir mekana gitmişliğim yok ama 24 saatin 13 saatinin full olması? 9 da açsan 11 de kapasan 13 saat eder bu saat aralığında makineler full çekemez. insanlar kaçta gelir bilimyorum ama 9 dan itibaren full zor.

boyle bir girisimde bulunulacaksa konu ile ilgili sony turkiye ile iletisime gecmekte fayda var.

tekrardan slm dostlar

benim yaptıgım hesapta 13 saat maksimum acık kalma suresi bu sürenin de 150 saati iş yapma süresi diye kabaca düşündüm acaba pek mi iyimserim?
güvenlik konusunu hatırlartıgınız için teşekkürler.
turnuva ve çay bu konuda da hemfikiriz özellikle çay
tv'lerin duvara monte olması yer tasarrufu için süper çözümler+armut koltuk

benchmarking yapın. gezebildiğiniz kadar ps3 cafe gezip not alın. mutlaka farklı bir şey dikkatinizi çeker.

hocam sen telekomünikasyon sektöründe çalıştın mı daha önce merhum nickli arkadaş ?

recovery en baştaki haline döndürüyo ama bi suru sacma sapan programıda beraberinde getiriyo. ben laptopu aldığımdan beri bi dünya format attım ama hiç recovery yapmadım.çaresi şudur internetten biyerden indiriverin size lisanslanmış olan vista türünü (örn:home premium) formatlayıp kurun ve laptoplarda altta bulunan microsoft etiketindeki ürün anahtarını girin kurulumdan sonra lisans anahtarınız onaylanacak hem temiz hem lisanslı şekilde kurulum yapmış olacaksınız.

bazı üreticiler istediğinizde cd'yi gönderiyorlar diye biliyorum. "recovery partition'umu kaybettim bana cd gönderin" diye bi mail atarsanız yardımcı olurlar.

@jack n brooks
yahu o ürün anahtarı yırtıldı gitti. kahve dökülmüştü
@vudin
ben zaten recovery yapmak istemiyorum ki...

bilgisayarı aldığınız firmayla görüştünüz mü? belki onlar size ait olan vista lisans anahtarını temin edebilir.

@papalina
peki şu anda hiç format atılmamış olan bilgisayarımda, sagi solu kurcalıyarak bu lisans anahtarını bulabilir miyim?

vista indirecen bi yerden, laptopun altında fln bi yerde key olması lazım. kurarken sordugunda onu giricen. onun dısında format nasıl atılır diye soruyorsan birisi anlatır.

bilgisayarın üreticisi firma ve microsoft ile yapılacak telefon görüşmesi ile yeni lisans key alabilirsin bir öncekini kaybettiysen.

araya kaynayacagim ama, kindle'a turkiyeden kitap indiriliyor mu ki?

kindle'a amerika'dan bir banka hesap numarasi veriyorsunuz, sonra ucreti o hesap numarasindna kesilmek uzere dunyanin her yerinden kitap indirebiliyorsunuz.
kindle, kindle, kindle.
cok seviyorum, isteticem babasindan.

kindle gayet güzel bir araç. Alternatifine gerek yok pek.

biraz geç gördüm,

nook kullanıyorum ben. çok memnunum. kindle kullanmadım, bilemiyorum farkları ama nook çok keyifli bir edavet.

ctrl alt delete'e bastıgında karsına calısan uygulamalar gelecektir. cpu kullanımı üstununda %99'a yakın birşey vardır büyük olasılıkla. Yavaşlığın nedeni odur. O da virüs kaynaklıdır tabiki. bütün antivirüsleri gereksiz programları kaldırıp, arkasından avira antivir'i kur. update et. tarat. temizle. spybot kur update et arat temizle. combofix ve hijackthis ile arat temizle. bunların hepsini netten bulabilirsin. harddiskteki diziler filmler falan bilgisayarı yavaslatmaz.

ya şimdi bişey olmuş hiçbişey yapmadım ben durup dururken masaüstündeki herşey gitmiş, başlat ta yok(klavyeden basınca da açılmıyo) alttaki görev çubuğu da gitmiş, masaüstü bomboş :S sadece bu ie penceresi var başka hiçbişi yok :S noluyo bu pc ye yaaa :'(

bir format eski günlerine geri döndürecektir.

donanımsal bir sorunun var sanırım. formatladıktan sonra sorun devam ederse servise göndermek gerekir. geçmiş olsun.

iki durum var: virüs ya da donanımsal arıza (ram ya da hdd) eğer alet mantıklı calısıyordu da zamanla bu hale geldiyse yani bir yerden düşmeden zaman içinde kullanımla bu hale geldi ise olasılıklar virüsten yana. o geçirmezse format. o da cozmezse rygard'ın dediği gibi donanımsal oldugundan emin olunabilir..

pio...

(bkz: defrag)

hard diskin çeşitli sector ve cluster'larrdan oluşuyor. veri yazılırken de mümkün olduğunca sıralı şekilde bu işlem yapılmasına rağmen, bu dinamik bir ortam olduğu için bir dosyanın adreslendiği yer diskin fiziksel olarak farklı yerlerinde olabiliyor. makinanı kullandıkça dosyaların başları sonları arasındaki bu mesafeler açılıyor, bir işlem için okunması gereken yerler disk üzeirne dağılıyor. bu da erişim hızını düşürüyor. Vista da bu puanları diske erişim zamanına göre veriyor. Bu yüzden kullanıldıkça bu puan düşüyor.

white mocha tavsiye edebilirim. ama sevmeyebilirsinizde tabii zevkinize kalmış.

favorim caramel macchiato

bana gore de white chocolate mocha, cunku zaten kahveyi sevmeyen biriyim. kisiye gore degisir gibi.

(ekstra cikolata soslu) white chocolate mocha derim ben de.

su tabii ki. hem sağlıklı hem selülit yapmıyor :)

caramel macchiato +1

şekerli türk kahvesi.

Irish cream soslu caramel macchiato

çakma coffee nut latte dersen anlarlar.. 2 yaz önce sezonluk olarak sunmuslardı.

cafe latte , ama buzlu değil :D

grande caramel macchiato extra hot

kahve? tercihen sidamo ve sekersiz....

susuz chai tea latte

oylama usulu ise caramel macchiato derim ben de.

sanırım en çok sattıkları şey karamel makiato.

kafe moka benim tercihimdir ama.

çoğunlukla günün spesiyalini sütsüz ve kremasız olarak denerim (normalde de kahveyi sade içerim) ama faforim ahududu şuruplu beyaz çikolatalı moka.

nick cave bir sabah elinde bir frapuccino ile uyanir.. bu da dulche de leche frrapuccinoyu icilebilecek en iyi sey yapiyor..bunun disinda da zaten kahve iyi bir sey degil..

yaptıkları kahveler kalori canavarı, şekerden ibaret gudubet şeyler. Americano istisna olabilir,3 shot ideal.

caramel macchiato + fındık şurubu. normalde fındık şurubu koymuyorlar, ekstra ya giriyor ama karışımın tadı süper.

kahve değil de mango frozen, içine kivi şurubu seviyorum ben :)

mocha frappuccino yu bu konuda tek geçerim. yalnız buzların ağza gelmemsi için iyice karıştırılmasını iste ve çikolata seviyosan artı çikolata sosu koydurabilirsin.

irish creamli misto tek seçenek benim için.

sıcak soguk nanesiz chai tea latte.

bulundugum sehirde sb yok lanet olsun!!

Verbatim dvd+r uygun şartlarda 10 sene dayanır denir kulislerde ama siz 5. senede tekrar yedeklerseniz en iyisi olur bence.

sony bu alanda en iyisidir.

verbatim lere kendi firması 70 yıl ömür biçiyo iyi korunduğu taktirde.

forever verbatim.

hard disk daha güvenli. dvdler eninde sonunda bozulacak, ama 3 ay / ama 2 yıl.

7.1 destekleyen DVD hiç görmedim açıkcası. DTS lerde 5.1 oluyor daha kaliteli bir ses ama yine de 7 kanal değil. yapacağınız ayarla hepsinden ses alırsınız ama bu biraz daha fazla sesten öteye gitmez.

7.1 sistem alan arkadaşınızın lcd si de vardır herhalde bluray bulabilirsiniz 7.1 destekli fazlasıyla.

7.1 hiçbir zaman yaygınlaşmayacak bir sistem bana kalırsa zaten ben kendimi bildim bileli böyle bir şey var ama hala bütün medyalar 5.1 çıkıyor.

ozaman şöyle bir soru sorayım. bildiğimiz bütün dvd'ler 5.1 olduğundan 7.1 ses sitemi ile 5.1 sesi alabilmekte ve extradan arkada sesleri de duyabilmekte miyiz?

Yani 7.1 ses sistemine sahip olmak 5.1 destekli mediaları izlerken bir ayrıcalık mıdır? çevresel ses sistemi açısından.

8 kanal ses kaynakları şu an için çok yaygın değil ancak kullanılıyor. sık rastlayabileceğin standartlar Dolby Digital Plus, DTS-HD, Dolby TrueHD. Bu kaynakları tercih ediyorsan elbette 8 kanal daha hoş ama şimdilik dediğim gibi çok yaygın değiller.

Sadece dvd izlemek için kullanılacak ise 7+1 ses sistemi çok gerekli değil. Blu ray ile kullanılacaksa olabilir.

6 ve 7 kanal kaynakların 7+1 ile kullanılmasına gelince;

Eğer söz konusu olan 1000 lira altı sistemler ise ciddi bir fark olmaz.
orta kalite sesler sistemler ise 6+1 ve 5+1 ile biraz daha performans fazla performans alırsın ama aradaki fiyat farkına bence değmez (yada aradaki paranın alabileceği daha iyi seçenekler var diyelim)

Eğer high end bir ses sistemi ise konuştuğumuz, desteklenen ses formatı sayısı kadar hoparlor bence uygun. Ancak;

x+1 gayet hatalı bir mantık, özellikle üst tarafta. Düşük frekanslı seslerin tek kaynaktan verilmesi fiyat düşsün diye uygulanan bir şey, yoksa iddia edildiği gibi LFE'nin(low frequency effects) yönünü algılayamazsın diye bir şey yok. olması gereken hem düşük hem yüksek frekansları verebilecek adam gibi hoparlorleri düzgün bir amph ile dağıtmak. Ama pahalı, kabul. Mesela benim hayalimdeki yamaha hoparlorun tanesi 1200 euro ve 4 tanesi ile yetinebilirim :)

istanbul'daysan ve peşin alırım diyorsan, sirkeci'de hayyam pasajından veya civarındaki dükkanlardan alırsın.. başka yer bilmem... peşinde güzel bi indirim yaptırabilirsin. kredi kartına taksiti zaten heryer yapıyor ancak işin doğası gereği çok bi indirim yapmazlar.

istanbul'da değilsen, bi gidiş-dönüş bileti, 1 öğle yemeği parası ayırıp, istanbul'a gitmeni öneririm.

İlla Canon alacaksan Türkiye distribütörüne gitme, fiyatta yardımcı olmuyorlar. Perakende satış yapan noktalar kendi kârlarından kısıp mal satabilmek için uygun indirimler yapabiliyor.

link'te civardaki dükkanların adresleri var:
www.haber34.com

bence hayyam işe yaramaz ben oraları full gezdim dolaştım ordakilerin altında bulabilme şansın var ben bulmuştum

mesela 2.el sahibinden gittigidiyor vs.. forumlar fotokritik vs.. ondan sonra yurtdışından getirip satanlar var bu işi artık yok eminönü yok fatih miş yok sirkeci felan yalan oldular bunlar la beraber tabiki doğubank'da yaramaz içerisi bomboş be artık böyle işler bireyselleşti sen sanal alemde araştır bulursun

0 ise amazon, ikinci el için ebay.

Türkie'deki fiyatlara bakmak bile zaman kaybı. burada 450d fiyatına amazondan çok daha yeni bir şey alabilirsin.

pesin alacaksan gittigidiyor ve sahibinden de uygun fiyatli birseyler bulabiliyorsun, yurtdisindan getirilmis az kullanılmıs. ama o durumda bile yurtdisi fiyatinin iki katini vermeye hazir olman lazim.

yurtdışından istediğin makineyi çok uygun fiyata getirtebilirim. kendim sony a200 aldım. sıfır orjinal. buradakinden tek farkı garantisi burda geçmeyebilir (araştırmadım..)

buradkai 1200 TL lik makineyi ben 720 TL ye aldım.

uyarsa konuşalım

dobbamca gmail.com

popcorn hour gozu kapali..

elinizdeki harici diske indirdiğiniz filmleri lcd'de izlemek dışında bir ihtiyacınız yoksa wd işinizi görür. popcorn hour çok daha gelişmiş bir alet tabi ama o gelişmiş özelliklerle işiniz yoksa iki kat para vermenize de gerek yok.

harici diskteki kaliteli filmleri, kaliteli(ses,görüntü vs.) bir şekilde tv de izlemek amacım.
pardon linki düzelttim. biri popcorn biri wd.

ethernet desteği böyle bir alet için gayet önemli, 10/100 bağlantı biraz düşündürücü ama. eğer direk bluray kaynak kullanmayacaksan popcorn hour yeter gibi. wd tv gayet fason, seçenek bile değil.

unofficial firmware ile wireless özelliği eklenebiliyor WD'ye (bkz: #16223816)

ufak bi not her iki ürünüde elektroworld'lerde daha ucuza bulabilirsiniz. wdtv:200tl popcorn hour'da: 400tl

www.electroworld.com.tr

şu an kimseyi düşürmüyorlar diye biliyorum.
Amacın,kampanyayı cazip kılıp mümkün oldugunca abone toplamak ve ardından düşürmeye başlamak oldugu söyleniyor..

telekomda bununla uğraşacak, bunu hesaplayacak bir altyapı olduğunu sanmıyorum..
adslkota sitesinden kota sorarken bile 40 saat bekletiyor site..herhalde arada birileri düşecektir ama aylarca çılgın download yapıp dikkat çekmedikten sonra ruhları bile duymaz..

düşenler var diye duydum.

benim düştü ama 15gb ı geçtiğim gibi değil 35 e falan gelmiştim. Bugun tekrar normale dönmüş.

512 e düşerken onlar kendileri kapatıp açıyo bağlantınızı merak etmeyin. :) he bi de genel almayı düşünenler icin yazayım hız sabit oluyo merkeze uzaklıgınıza göre bir hız belirliyolar size. bu 2mbit te olabilir 8mbit te.

Ek olarak bildigim kadarı ile de ttnet in elinde bu iş otomatik bir sistem yok belli aralıklarla bu kullanıcılar denetleniyor sadece.

"telekomda bununla uğraşacak, bunu hesaplayacak bir altyapı" var. Sadece şu an için eylemsiz kalıyorlar.

Yasaklı sitelerden kastın Telekomun yasakladığı sitelerse bırak girsin. Yok çocuk pornosu veya terörizmi destekleyen sitelerse korkun o zaman şifreni geri al.

kişinin kullandığı bilgisayara müdahale etmedikçe yada her çıkan paketi analiz etmedikçe engelleyemezsin (ki o durumda bile aşılması mümkün). dns üzerinden engellersin en fazla o da 45 saniyelik google search'ü ile aşılabilir.

her çıkan paket nasıl analiz edilir?

temelde yapılanb şey şunları yakalamak;

· Process
· Owner
· Kaynak adresi
· Kaynak portu
· Hedef adresi
· Hedef portu
· Session ID
· Kaynak Mac Adresi
· Hedef Mac Adresi
Sonra arşivlemek ve bunları inceleyerek değerlendirmek. Elbette otomatik sniffer yazılımları var. Bir çoğu ticari bazıları ise gpl.

Daha fazla bilgi için network sniffer ketword'u ile aramaya başlayabilirsin.
Ancak sorduğun sorunun cevabı amacı aşan bir araç genel anlamda.

ben en iyisi şifreyi dğeiştireyim teşekkürler :)

1-severus snape
2-professor dumbledore
3-hermione granger
4-ron weasley
5-bellatrix lestrange
6-remus lupin
bunlar benim sevdiğim karakterler sırasıyla

severus'u tek geçerim. özellikle son kitabı okumuşların sempati duyacağı bir karakter olduğunu düşünüyorum.

remus lupin
alastor moody
sirius black

bunlar en çok ilgi çekenlerdendir kesinlikle.

1. sirius black
2. fred-george weasley
3. luna lovegood
:)

su anketler de fikir verebilir:
www.faqs.org
www.wanderlist.com
www.timepolls.com

snape, weasley ikizleri,bellatrix lestrange

hagrid'den sonra aklımda kalan tek isim gilderoy lockhart.

kitapları okurken severus snape, remus lupin ve sirius black diğer karakterlere göre daha farklı gelmişti ve ilgimi çekmişti.
filmlere göre bakılacak olursa draco malfoy da oldukça dikkat çekici bir karakter.
bir de bu ilgi duyma yaş grubuna göre değişebilir. çocuklara soracak olsanız harry, ron, hermione, dumbledore derler.

tom marvolo riddle nam-ı diğer lord voldemort elbette. yazılmamış olmasına çok şaşırdım hala tekrar tekrar okuyorum acaba görmedim mi diye.

snape

Harry Potter'ın kendisinin yazılmaması da en az Voldemort'un yazılmaması kadar ilginç.

En en karakterler bence şunlar:

1)harry potter
2)voldemort (aka tom riddle)
3)severus snape
4)prof. dumbledore
5)sirius black
6) weasley ikizleri
7) hagrid

1- severus snape
2- voldemort
3- dumbledore

ben farklı bi alanda çalışıyorum. hazırladığım demo onaylanınca %50sini, iş tesliminde de kalanını alıyorum. sözleşme yapanlar da var. ama hukuki yönünü bilmiyorum.

sozlesme yapabiliyorsan iyi olur. %30 fln iyidir.

işin başında mutlaka bir miktar para almanı öneririm. becerebilirsen işin başında %50, iş bitince diğer %50'yi al, hem kafan rahat olsun hem cebin..

işin bedeline göre değişir, 20-30 her ihtimalde uygun, adil.

sabahın köründe zillerine bas, telefon numaralarını öğren sabahın köründe ara bu sayede sabahın köründe uykusuz kalmak ne demekmiş anlasınlar.

eline zaman kaybı geçer.
Önce zabıta ve polisi farklı zamanlarda çağır, tutanak doldursunlar. Sonra savcılık.

Yapılan gürültünün senin yaşama alanında rahatsız edici olduğunu belgeleyebil ki, iddianın elle tutulur yanı olsun.

benim eski kasada ekran kartı fanı çok gürültü yapıyordu. bir süre sonra bozuldu zaten fan. çalışırken çok zorlamadan elinizi değdirin, ses değişiyor mu ona bakın isterseniz.

Kirlenince oluyor genelde o ses. Ama 2 haftalık olması kuşku uyandırıcı.

önce sorunun ne olduğuna emin ol,
elinle tut fanları tek tek, çalışmasını önle, hangisini durdurduğunda ses kesiliyor bak bakalım.

sonra önce bios'daki ısı değerlerini bir not al, sonra speed fan kurup ısı değerlerine ve fanların dönme hızlarına bak. bunların sonucuna göre ne sorun var ortaya çıkar.

ayrıca nedir elindeki sistem onu da yazarsan iyi olur ısı değerleriyle birlikte.

elinizdeki filmleri dvdye yazdığınızda aldığınız görüntüden daha farklı olmayacaktır izlediğiniz. en azından ben bağladığımda herhangi bir görüntü kaybı yaşamadım.

1 evet
2 hayır
3 çok uykum var yoksa detaylı anlatırdım. donanmhaber forumlarına bi bak ayrıntılı bilgi için.

teşekkürler. yani laptop'ta, harddisk'te, dvd'de, aynı görüntüyü verecektir öyle mi?
Bir de laptop'u plazma tv ye bağlamak için sadece hdmi kablo yeterli mi hem ses hem görüntü için.(iki tarafı da hdmi)(dvi-hdmi ye gerek yok değil mi?)

e bütün cihazlar mevcut takıp bi deneyin?

@buffy de vampir sayilir
hehe:) özellikleri yazdım da ben, henüz tv elimde değil ona göre hareket edeceğim de =).
hdmi-hdmi kablo ile hem görüntü hem ses aktarabilir miyim? teknosa'dan bana aktarabilirsiniz dediler de.

teşekkürler. emin olamadığım için yazdım çünkü insanlar dvi-hdmi kablo alıyor bende madem öyle ne gerek var ona diye kafam takılmıştı. benim laptop'umda hdmi girişi olduğu için hdmi-hdmi kablo ile hem ses hem görüntü alabilecekmişim. teşekkürler tekrar.

elindeki ekipmanın üst limiti refresh rate olur. LCD tv'nin marka modelinbi yazmamışsın ama muhtemelen res:1024*768 60hz alırsın, ses için varsa dijital ses çıkışı kullanmak daha iyi bir kalite sağlar. Çok yüksek bir kalite bekleme, bir lcd monitor'deki gibi görüntü alamazsın ama gayet güzel film izlersin bluray tanımlı olmadıkça.

@rygard
aslında yazmıştım özelliklerini göremedin heralde Plazma tv hd ready bu arada.Çözünürlük:1024 x 768 Kontrast:2000000:1
bu arada televizyon plazma lcd değil, bence lcd den daha iyi. tv nin markası lg modeli 42pq200.
ayrıca laptop'u tv ye bağlayıp deneme şansım oldu. Gerekli çözünürlük ayarlarını ayarladım ve gerçekten çok kaliteli ses ve görüntü aldım hdmi-hdmi kablo ile görüntüde kalite kaybı yaşamadım hiç.Bir de film yüksek kalite ise daha keyifli oluyor. teşekkürler.

İzmir Caddesi'ndeki Ülküalan Pasajına bi bakın.. alt katta vardı diye hatırlıyorum.

bahsettiğin markalı tütünlerin ucuzunu da amerikan pasajında bulabilirsin.

ulus saman pazarından alıyorum ben. Kalite olarak çok şey bekleme.

Eğer düzenli kullanım için, düzgün ve ortalama fiyatlı bir tütün arıyorsan duty free en mantıklı yol (gelen giden çok ise elbette) amberleaf öneririm.

www.istanbulbilisim.com.tr

ben de pek anlamam ama 1 haftadır notebook arıyorum ve aramalarım sonucunda bunda karar kıldım. istanbul bilişim'in çok sevilen bir firma olmamasına ve bunun orda outlet ürünü olmasına rağmen fiyatı çok ucuz olduğu için risk alacağım. ekran kartı oyunlar ve 3d çizimler için bire bir.


risk almam diyorsan; www.teknosa.com

tek önemli farkları ekran kartı sanırım.

söylediğin özelliklere göre piyasanın en iyi bilgisayarını istiyosun ama söylediğin fiyat şuan satılan en ucuz bilgisayarların fiyatı.

bu kriterlerde ürün bulunamamıştır.

ben daha alalı bir ay olmadı.. çok memnununum.. Acer Aspire 5739g
www.notebookcheck.net

laptop alıp rahat rahat oyun ne yazık ki oynayamazsın. hiç zorlamanın alemi yok.

oyun = performans --> ısı
notebook --> performanstan taviz

Kendine yetecek fanı mevcut olması lazım. Fanda bir problem olabilir. Bir kontrol edin bakalım çalışırken fan dönüyor mu?

kasanın üstüne buz torbası koy. dikkat et su akmasın ama. kısa devre yapar hepten gider.

ben buzlukta tuttuğum jelleri(torba içindedir) kullanıyorum

söküp temizle, fanın göbek kısmını yağlayıp bir dene bakalım. Hangi ürün olursa olsun kendine yetmesi lazım fanın. Olmuyorsa ps'yi değiştirmek daha mantıklı bir çözüm

Eğer bir performans ürünü ise (600 watt/200 dolar üstü) sahip olduğun ps, temizlediğin halde buna rağmen çok ısınıyorsa, kasa içi ısı dağılımı ile ilgili başka bir sorun vardır.

hangi paketi düşündüğünüzü yazarsanız daha net bir cevap verilebilir.
bana soruyorsanız ben olsam almam ve almadım da. 100 küsür tl veren arkadaşlarım 4gb netle ne yapacaklarının şaşırırken ben cüzi bir internet parasına tüm işlerimi halledebiliyorum. konuşmayı da sağolsun turkcell hediye ediyor 180 dakika fazla fazla yetiyor. geçen sene böyle değildi tabi o yüzden kontrata hayır. mediamarkt'a gelince ordan alın en iyi fiyat onlarda olacak gibi. 3g stokları bitsin diye 3g s getirtmeyen bir zihniyet var şu anda. 1-2 ay sonra zebil gibi 3g s kaynayacak.

akıl almaz derecede pahalı.

MAddi durumunun iyi kötü olmasının ötesinde, bu adamlar hakikaten böyle kötü bir hizmet ile bu kadar para kazanmamalı.

benim gibi ğeşin paran yoksa alınır mecbur :)

everest.

cpu z.

chipset'in üzerindeki kodu google'da aratmak genelde işe yarar.

bilgisayarı hazır halde aldıysan yani sen teker teker toplamadıysan birkaç sorun yaşayabilirsin.

zamanında (toyken,evvel zaman) sevimli hayalet isimli türk güzide bilgisayarcımızdan bir bilgisayar almıştık. zamanla aklımız yerine geldikçe bu modeller ne ola ki diye düşünmeye başladım ve everest vb programlar ile (en iyisi everesttir) araştırdım. fakat everestin gösterdiği markanın model numarası kendi sitesinde yoktu.

"ulan bu anakartı evde kendiniz mi yaptınız devreleri kendiniz mi lehimlediniz" moduna bürünen ben, markaya en sonunda kendi model numaram ile mesaj attım. benden karşılık olarak aldığım yerin adını istediler (google bile bulamıyordu modeli)

markanın e-mail ile yolladığı cevap manidardı: "elinizde olan anakart modeli rusya pazarı için sınırlı sayıda ürettiğimiz ve değişik bir model numarası ile sunduğumuz bir kart ancak sizde ve ülkenizde ne arıyor bilmiyoruz, şu-şu modelin biosunu kullanabilirsiniz chipset sorun çıkarmaz"

dikkat etmek gerek.

sucuk ekmek :P

rumeli işkembecisi
kebap 49
aspava pide kebap

şimdi ankara'da olmak vardı anasını satayım..

tokat kebabı yapan yer varsa onu dene

sbarro rulz. pizza makarna salata combo.

eğer paranız bolsa çin lokantasından dana etli noodle yiyin.
çok maceraperestseniz suşi de deneyebilirsiniz.

lahmacun
pide
pizza pizza'nın şampiyon menüsü
köfte pilav

böyle durumlarda yemeksepeti'nde benim semtime gönderim yapan restorantlara tek tek bakarım, hangi yemekte ağzımın suyu akarsa onu söylerim

shusico'dan istiridye soslu dana eti söyle;(143 müydü 147miydi ne) yanında sebzeli pilav gelsin. sushi'ye yabancıysan direk yağlı bir balık söyleme, yiyemezsin büyük ihtimal. yengeç roll iste.

yemeklazim.blogspot.com

16 olan sen misin o mu?

abla mısın? abi mi?

23 benim

Uyurken üstünü ört.

Çikolatanın büyük dilimini ona sakla.

Beğendiği şarkıcının konserine bilet bul. İmzalı albümünü temin et.

Onun bir kadın olduğunu ve şu sıralar hormonları değiştiği için daha da beter çekilmez olduğunu sakın unutma

Sanırım küçük olan kız kardeş.
Bunu söylemekten büyük haz alıyorum:geçecek.
16 yaşında.Eğlenme çağı.Bir iki onun istediği konsere götürseniz, istediği türden bir bluz alsanız dahası onu önemseseniz düzelir aranız.Arasıra dışarı çıkın.Eğer ikiniz konuşacak bir şey bulamıyorsanız arkadaş ortamına sokun.Arkadaşlarınızla tanışsın.Kesinlikle çok hoşuna gidecektir.Kendi önemli hissedecektir.Dertlerinizi anlatın.Filme gidin nasıl bulduğunu sorun.Düşüncelerine önem verin, dinleyin.
Bunlarlada olmuyorsa çekin vurun.

benim de ablamla aramızda 6 yaş var ben 16-17 yaşlarımdayken ondan en çok istedigim şey beni arkadaşlarının yanına götürmesiydi ha bir de ben o zaman havacılığa çok ilgi duyuyordum beni paraşüt kursuna yazdırmıştı o zaman çok sevinmiştim. ilgi alanlarını öğrenip bu yönde jestler hazırlayabilirsin :)

arkadaslari ile iyi gecin ama kanka olmaya calisma.

benim de abimle 6 yaş var.
ben 16 yaşındayken en gıcık olduğum şey, kız arkadaşıyla buluşacağı zaman beni de yanında götürmesiydi. gıcık olurdum. ama arkadaş gruplarıyla buluşacağı zaman götürdüğünde ben de çok eğlenirdim. sorun kıskançlık, paylaşamamak değil, yanlış anlaşılmasın. iki koklaşan kumrunun yanında, sizin sap gibi kalıp sağı solu seyre dalmanız.
bazen beni alışverişe götürürdü. beğendiğim şeyleri hiç sorgusuz sualsiz alırdı. mantık sınırları dahilinde tabi ki. sen de kardeşini alışverişe götürebilirsin. yalnız beğendiği şeyleri eleştirme, bu ne biçim şey, nerde giyeceksin bunu , gibi şeyler sakın söyleme. aynı zevkleri paylaşıyor olmanız mümkün değil. bunu hiç bir zman unutma.
sevdiği sanatçı-şarkıcı filmlerine/konserlerine götür. yeni bir cd çıktığı zmana hemen ilk günden al, "sevdiğini biliyorum" diyerek hediye et.
eğer imkanınız varsa arabaya kullanmayı öğret. ama sabırla, adam gibi, bağıra çağıra değil.
anne ve babanızın bilmediği küçük sırlarınız olsun ikinizin arasında. onun sana yaklaşmasını istiyorsan, önce sen ona git. şöyle şöyle bir derdim var, bir de senin bakış açından olaylara bakalım de. yada kendi kız arkadaşınla ilgili kardeşinle dertleş, bu kızlar neden böyle gibi bir konu aç.(erkek olduğunu varsayıyorum çünkü iki kız kardeş arasında bu kadar gerilim yaşanmaz bence)
ama bunun devamında o da gelip sana sevgilisini, erkek arkadaşını anlatabilsin, psikopat ağbiye bağlama. hatta sen ona sor, var mı okulda hoşlandığın biri, yada senden hoşlanan biri diye. ne de olsa devir tehlikeli devir. her nekadar kızlara özgürlük dense de kurtlara kuzu emanet edilmez dimi. bence tam birilerinden hoşlanma, hatta karşılık bulamama, platonik takılma çağları. belki bu yüzden çekilmez yada hırçındır.
aks-i endaz'ın dediği gibi, hormanlrın delirdiği zamanlar bunlar. artık o ne bir çocuk ne de bir kadın. ikisinin kalıbına da sığdıramazsın. yavaş yavaş genç kız olacak, büyüyecek, bu çağları da geçecek ama abi olarak sana çok iş düşüyor bu zamanlarında.

ergenlik çağında, büyünce geçer :/
bizimki de ne desem zıttını yapıyordu. sadece ben anlayışlı davrandım, o büyüdü ve düzeldi her şey.

eger anlassaydin problem var demektir... normal buyuyunce gecer... ilerde kankiden de ote olup, vay anasini dieceksiniz eski gunler icin...
duzeltmek icin urasma, adrenalinin tadini cikar... hala cam,cerceve indirdiimiz fakir ama mesuut gunleri ozlemle anariz...

görücü bul ever kardeşini, aranızda düzelir böylece.

duzelecektir. ben de kiz kardesimle tekme tokat kavga eder kafasina gozuna patlatirdim o yaslarda. simdi ise cok farkli. sabir biraz, birkac seneye duzelecektir. simdi bir muddet sesini duymasam, arada bir aklima gelse icim sizlar, goresim gelir.

hala kavga ederiz ama simdiki kavgalar o zamankilerin tadini vermiyor, biz buyuduk ve kirlendi dunya.

sorunu tanımalaman lazım sanırım ilk olarak.
Zıt gittiğiniz nedir, düzeltmek için ne yapıyorsun vew sonucu ne oluyor vesaire.

İlla genel cevap diyorsan, sorundan bağımsız problemleri konuşmak. Pasif agresif davranmamak ve karşılıklı hakların saygınlığını korumak.

Trivial pursuit , bilgi yarismasi

monopoly

(bkz: risk)

risk denizin ortasında katil edeibliri adamı.
Denizde jenga oynamak çok fantastik ve değişik olabilir ama.

çözümlerden biri:
bilgisayarınızda böle : www.kameraarkasi.org bi çıkış var ve tv'nizde s - video girişi varsa iki ucu s video olan bir kablo kullanarak aktarabilirsiniz.

edit: tv de s video girişi olmasa bile s video dan gelen görüntüyü scart adaptörleri ile tv ye aktarabilirsiniz.

50-60 tl ye alabileceğiniz bir ekran kartında bile dvi ya da hdmi çıkışı vardır. dvi çıkışına bir kablo bağlayıp (dvi-hdmi) hd olarak görüntüyü aktarmanız mümkün.
ek olarak vga üzerinden de aktarım mümkün.
sony lcd var ise bu 2 bağlantıyı da destekler minimumda.
s-video var bir de tabi o da çoğu tv de var.

ekran kartlarının kompozit çıkışı da olabiliyor böyle s videoya benzeyen bi soket var oraya kartın kablosunu takıyosunuz o çıkışı veriyo

çoğu yeni cihaz dahi oldukça düşük frekans destekliyor, svideo ile her alternatifte çamur gibi görüntü alırsın.

amaç(sadece görüntü almak/ film izlemek/hd film izlemek vs) ve tv marka modelini yazarsan daha net bir şey söylenebilir.

zaten mahkeme bu kadar detayı anlamaz bir bilirkişi görevlendirir. onun görevidir bunun gerçekten oradan gönderilip gönderilmediğini raporlamak. bu kadar yormayın yani kafanızı mahkemde bunları anlatsanız kim anlar?

@ozdek, teşekkür ederim lakin bilirkişinin halledeceğini biliyorum... mesele bu değil, mesele böyle bir durumda delil olarak gösterilebilecek nitelikte olan şey nedir? ben onu merak ediyorum...

sizin dediğiniz domain id gibi birşeydi galiba. o işe yarayabilir ama message id vs. de alınıp gönderilen mail sunucusu üzerinden kontrol ettirmek gerekir. eğer işbirliği yapan kurumlarsa bunları çok kolay denetleme imkanı var. gmaile baktım mesela her mesaja uid gibi bişiler ekliyor. headerda böyle spesifik kodlar varsa bunlaro kurumun suucusundan kontrol ettirilebilir vs.
tabi elektronik olarak her şey oluşturulabilir bunu da düşünmek lazım.

yüzde yüz emin olabileceğin bir yol yok. Adres taklit edilebilir ve bu header'da gerçek adresin adı anılmadan da yapılaiblir. Smtp'nin kontrolü mail'ı gönderende ise gayet legal görünen sahte mail da yaratılabilir. Spam programları ocr ile içerik vs gibi şık yöntemler haricinde ilk olarak header'da tutarsızlığa bakıyor zaten, buna rağmen koruma aşılabiliyor.

hepimiz ipv6'ya geçersek dediğin şey olacak bu arada ama bugün değil.

öncelikle geçmiş olsun diyorum...bence dışarıdan topladığın küçük böcekleri karınca,karafatma..vs böcekleri evin içine at hepsini evi böcekler bassın senin yaptıgın anlaşılmaz böylce kolay gele

zemin parkeyse odayı sula, şişsin kabarsın.

boşver kardeşim, kör şeytanından bulsun.

hemşeri hemşeriyi gurbette...diye olan atasözümüz geldi benim aklıma şimdi.@sn611 in tavsiyesine ilaveten tahtakurusu ve pire geldi benim aklıma,bi kaç ilaçlama firmasına sorsan belki bu böcekleri nasıl bulabileceğin konusunda yardımcı olabilirler,arkadaşıma şaka yapıcam falan dersin..

fare. evin gizlenebilecek mekanlarına fare at. yaşasın gelişsin. hayvan gibi hızlı çoğalıyorlar zaten.

hmm aklıma şöyle bir hinlik geliyor aslında, sen daha önceden anahtarın bir kopyasını cıkarabilirsen şayet. Anahtarı teslim ettikten sonra eve son bir kez girip, istediğin gibi zarar verebilirsin :) (yukarda arkadaşın da bahsettiği gibi eğer yerler parke ise güzelcene sula derim bende :)) ) ama yok o olmuyorsa, baska seyler dene...yanına kalmasın şerefsizin ;-)

üç-beş çift hamam böceği veya fare en güzeli... zan altında kalmazsın... temiz iş... :)

Mutfak lavabosunun pis su borusu vardır, lavabonun hemen altından gecip kolonlardaki borular ile birlesir. Muhtemelen yerden 20-30 cm yüksekliktedir. Lavabonun çeşmesi açık iken matkap ile borunun yerini tespit etmeye çalış küçük küçük delikler açarak (zaten bulunca su akacaktır, bu boru lavabonun yapisik oldugu duvarda yerden 20-30 cm yükseklikte tüp falan konulan yer varya dolap var sanırım oralarda)

borunun hizasını tespit ettikten sonra kolona kadar olan bölümde 5-6 delik aç ve çok ince şekilde alçı ile kapat (çok alçı kullanma).

sonraki aşama ise o aynı hizada borunun kolondaki boru ile birleştiği yer vardır daha kalın bir borudur pimaş deniliyordu sanırım. bir delik de oraya aç.

evin içinde açtığın delikler ileride mutfağa halı falan serilirse onu batıracaktır,
kolonda açtığın delik ise pis suyun alt komşunun evine akmasına sebep olacaktır (ki bu günahtır bunu belirteyim)

bu delme işemini ince deliklerle banyoya tuvalete vs yerlere uygulayabilirsin.
sonsöz olarak elbette intikam almak istiyorsan hiç bir öneri telkin senin fikrini değiştirmeyecektir belki ama ben yinede yapmamanı sineye çekip susmanı öneririm ki bu dala olgun daha etik bir davranıştır.

şayet ben olsam allaha havale eder geçerim. Evden çıktığımda acizce bir hareketle değil, arkamızdan küfür edilecek bir biçimde değil, susulacak bir biçimde anılmak isterim :)

Saygılar :)

Edit : Ne biçim bi insan mışım lan ben yeni farkettim.

gider borusunu tıka

salonun ortasına sıç. sonra anahtarı teslim et. eve girdiğinde anlar hatasını

bence çok piskopatça birşey olcak ama fosforlu kalemle evin duvarlarına

saat 03 am cesedi parçalara ayırıyorum.
yarın eniştemi öldürmeyi planlıyorum.
penisimi kesip yedim.

gibi pisko şeylerle doldur. yeni ev sahipleri gelince çok güzel bir sürprizle karşılarşır.hiç degilse saygıyla anlırsın arkandan laf edemezler.

oyle sonradan ortaya cıkacak bir zarar verirsen, bunun cezasını senden sonraki kiracı çekecektir. sen yeni girdiğin evde farelerle böceklerle ugrastıgını dusunsene. o kadar tasınmışsın etmişsin.

hem madem evden cıkıyorsun, depozitonu da gözden çıkardın, anahtarı vermeye gittiğin zaman agzına geleni soyle, bütün yaptıklarının hesabını sor, anahtarı da at git. bundan daha rahatlatıcı birşey düsünemiyorum şahsen.

evin duvarlarına yazı fikri iyi bence de.ama kendinle değil oda sahibiyle ilgili şeyler yaz.

çıktığın gün evin camından molotof kokteyli at.

molotof yapımını nette bulursun, basit.

camasir ve bulasik makinesinin borularini cikar, evi su bazsin bir sonraki calistirmada. ben olsam yapmazdim. ofkeyle kalkan zararla oturur.

hazır ingiliz istihbaratı şizoya bağlamışken ankesörlü telefondan terörist ihbarı yap, burnu sürtülsün iki gün..
hatta tam dönüş vaktine denk getirebilirsen eve de aklına geleni yapabilirsin..

borulara zarar vermek gibi şeyler ancak senden sonraki kiracıya zarar. adam şerefsizse nasıl olsa kiracıdan bilecektir ve kendi uğraşacağı yere kiracıya kaktıracaktır. bence de en güzeli odanın ortasına sıçmak ve terörist ihbarı vermek. adamın kendisine zarar vermek gerek.

eve zarar verme, bunun yerine depozito bedeli kadar kirayı ödemeden evde oturmaya devam et.

Ben de hatunum.

Maço olmadan da maddi ve manevi yönden güvenilir olması önemli. Bir arkadaşım (erkek kendisi) bozulan evliliği için "erkek kadından bir gıdım olsun fazla kazanmalı" demişti. Tersi erkek için bazen zor olabiliyor ama kadın kaldırmakta daha fazla zorlanıyormuş. Kocam kıskanç değildir ancak gerektiği yerde kolunu omuzuma atmayı da bilir, öyle yani...

her konuda ileride olman belki bir avantaj sayılabilir eğer ki bununla karşı tarafı ezmek niyetinde değilsen. Efendi olup bu üstünlüğünü sükunet ile daha da perçinleştireceksin. Bir de hangi kadın yanında bir kılıbık ister ki?? sanmıyorum, abartmamak kaydıyla, gerektiği yerde onu daima koruyacağını hep bilmeli.

her zaman üstün olmalıyız. zaten böyle etkilenir kadınlar. her yönden üstün olmalıyız ama.

maddı yonde guclulugu de gucsuzlugu de abartırsan kadını her halukarda kaybedersın. dengı dengıne olmaya en yakın yerde bı yerlerde durmak lazım.

maddi, manevi farketmez bence her ikisi de birbirinden bagimsiz, ayri ayakta kalabilecek kadar olmalidir. birbirlerine mecburiyet hissetmeden voltran'i olusturabilmelidirler. biri kollari olur, digeri govdeyi olusturur gibi.. sorun sadece kadinin ya da adamin tek basina voltran olmak zorunda kalmasi, ki bu da once bireyi sonra iliskiyi yorar.

bunu yazan: XX

bence yeri geldiğinde ikisi de güven verici olmalı. her dakika birinin sırtından geçinilmemeli.
ancak şu da var ki mesela bir kampa gittiğimizde erkekler beceriksiz, güçsüz, mızmız olunca ben çok uyuz oluyorum. kamp ortamında erkek güçlü ve becerikli olmalı. hatta evde de. tamir bilmeli, elinden iş gelmeli. bir kızdan bunları beklemem ama erkekten beklerim. kız gibi erkeklerden hiç hoşlaşmıyorum ve bu kamp ortamlarında kimin ne olduğu da anında belli oluyor. :)

kimin güçlü olacağını sorgulayanla ilişkide olunmamalı.

şu aralar ücretsiz(gerçi bu sözde ama..) metin2 var denemediysen tavsiye edebilirim. tamamı türk oyunculardan olması sağlam muhabbeti beraberinde getiriyor tabi çoluk çocuktan uzak durursan.

www.metin2.org

Runes Of Magic önerebilirim Tr sürümü henüz beta aşamasında ki eski bir oyuna sıfırdan başlamaktansa beta sürümden başlamak daha iyidir diye düşünüyorum. grafikleri de gayet sağlam.

www.gamersfirst.com

benim 5 aydır online olarak oynadığım bi oyun var ve adeta bağımlılık yapıyor şiddetle tavsiye ediyorum kardeşim...oyunun adı ikariam...sitessi:
www.ikariam.net

wow oyna. kaliteli private server da bulursan tadindan yenmez (al vereyim link: wow.spermik.info )

su sıralar bazı paralı online oyunlar (tam hatırlamıyorum hangileri ama sanırım wow bile) free 2 play modunda da birşeyler sunmaya baslıyorlar.. onları biraz arastır derim ben..

ddo amerika sunucuları f2p destekjleyecek gelecek haftadan itibaren.

Sanal Çiçek Yetiştiriciliği : www.vazgectimsenden.com

(bkz: data recovery programlari)

(bkz: silinmis dosyalari kurtarmak)

bu basliklara goz atin birileri kesin cozumu soylemeden once bi.

gecmis olsun, ben bile urperdim su an bu duyuruyu okuyup.
(kiz arkadsinizin ya da sizin, boyle onemli bir seyin herhangi baska bir yerde yedegini almadiginiz ihtimali niyeyse bana cok zayif geliyor?)

usta ben kıçıkırık ödevleri dört ayrı hard diskte saklıyorum, master tezi masaüstünde bırakılır mı ya? c'ye hiç ama hiç bir şey yüklemeyin. hiren's boot cd indirip onun recovery aletleryle dene.

abi hemen çat diye power butonundan bilgisayarı kapatıyoruz.

eyvah eyvah!

inşallah bu duyuruyu o bilgisayardan yazmamışsındır. bilgisayarda silme eyleminden sonra ne kadar az işlem yapıldıysa kurtarma olasılığı o kadar yüksektir. gerisi basit zaten. tercihen harddiski söküp başka bir bilgisayara bağlayıp o bilgisayara kurduğun recovery programı ile dosyanı kurtarırsın.

hemen undelete plus la geri çağır aşınmadan.

malesef yedeğini almamış. neden, nasıl böyle bir şey yaptığını ben de bilmiyorum. klasörün adı "okul"du zaten. tez mez yazsa önceden görür uyarırdım. silen kişi ben olduğum için çemkiremiyorum da.

bu mesajı başka bir bilgisayardan yazıyorum. o bilgisayara sadece recuva kurdum ve şu anda tekrar uzuuun bir recovery şüreci başlattım. gerekirse paraya kıyıp bir yerlerden recover ettireceğiz ama çözebilirsem kendim çözmek istiyorum.

sistem geri yukleme geri getirebilir belki.

veri önemli olduğuna göre, sistem geri yükleme veya diske kurulan recovery programları vs hepsinden uzak durmak gerekiyor.

diski sök, başka bir disk al, cd ortamından boot et ve diskin imajını ikinci diske kaydet. tüm kurtarma çabaların vs ikinci disk üzerinde olsun. normal bir silme olduğu için ço0k zorlamaz, hemen tüm programlar rahatça alır muhtemelen. önemli olan o disk üzrinde okuma harici bir işlem yapmaman.

olur da başaramazsan kurtarmayı, çok astronomik ücretlerle kurtarma yaptırmaya grek yok, gönder diski hallederiz.

(bkz: hematofobi)
(bkz: kan tutması)

sözlükte yazılanları zaten okudum. Tavsiyesi olan yok mu?

of aynı ben. umarım eli hafif birine denk gelirsiniz. hemşireye bu durumunuzdan bahsedebilirsiniz biraz belki daha dikkatli olur. kasmayın bi de kendinizi =/ geçmiş olsun.

ben de eskiden çok korkardım. bi gün babam duruma gayet düz mantıkla yaklaşarak "sonunda ölüm mü var ne korkuyosun?" dedi. :) ilginçtir ama bende çok işe yaradı, o günden sonra da korku morku kalmadı, iğnelere atlar oldum.

*evet çok gerizekalı bi anımdır ama tamamen gerçek. :)

eli hafiflikle alakası yok, aynı durum bende de vardı, hatta lisede kan alınırken bayılmıştım, daha sonra bir kaç kere daha kan alınırken bayıldım, sonra araştırdım durum buymuş, daha sonra kan alınırken kana bakmamam gerektiğini farkettim, ve her seferinde hemşireyle bu konuyu konuşuyorum kan alınırken, kesinlikle işe yarıyor. sen anlat bayılıyorum falan diye, o da sana güzel güzel anlatıcak, bak böyle gözlerinin içine, aşık ol falan ne biliyim :) (iğrençlik yapmıyorum hastalığı tedavi ediyoruz anlayış lütfen)

Hemşireden rica et koldan değil, el üzerindeki damardan alsın.

Sağlıklı bir sonuç için gitmeden 24 saat önce ilaç alımını kes.

el üzerinden hiç aldırmamıştım daha kolaysa öyle yapayım. Bugün gitmem gerekirdi ama korkudan gidedim ki :( Bir de ilacı kesersem kimse beni kan aldırmaya götüremez o yüzden pek mümkün görünmüyor :))

hollandacayı salla, almanca ilgilzice karışımı bir şey öğrenmeyede değmez. almanca ya da rusça iyidir dicem ama kullanım amacı kariyer hedfleri vs. dikkate alınarak seçilmedikce hepsinin sonu aynı olabülür.

Mesleğin açısından hangi dili daha faydalı olacağını açıkçası pek bilemeyeceğim. Her mesleğe göre değişebiliyor; inşaat mühendisine Arapça ya da Rusça olurken siyasal bilimlerde Fransızca geçiyor. Ancak hangi mesleği yaparsan yap, hangi dili 2. yabancı dil oalrak öğrenirsen öğren, muhtemelen en fazla kırk yılda bir gelecek olan Ruslarla iş yemeğinde otururken geyik çevirirken ya da bir Rus şirketin sitesinde dolaşırken kullanacaksın.

Neticede uluslararası şirketlerle iş yapan şirketler büyük paralarla oynuyorlar ve her dam arada çevirmenler oluyor. Yani size pek iş kalmıyor. Ancak insan kaynakları açısından hiç kullanmayacağınız bir dili bilmeniz bile bilmeniz önemli çünkü diğerlerin azıcık daha fazlası olan adamı almak isterler. Revaçta olan, edebiyatından, filmlerinden, müziklerinden yararlanabileceğiniz bir dili öğrenmenizi tavsiye ederim. Rus edebiyatına sıcak bakıyorsanız Rusça'ya başlayın. Elbette hiçbir zaman Tolstoy'u ana dilinden okuyamacksınız fakat Rus edebiyatına olan ilginiz sizi o dili öğrenmeniz konusunda motive edecektir.

Şahsi tercihim Rusça veya İspanyolca'dan yana. İkisi de çok kolay olmasa da öğrenmesi keyifli, çünkü dili kullanabilecek kültürel alan sunabiliyorlar. İkinci bir yabancı dil öğrendikten sonra eminim üçüncü bir dil öğrenmeye de sıcak bakacak, bir yaz tatilinde Fransızca kitapları felan edineceksiniz. Son olarak, İngilizcenin upper intermediate gibi bir seviyesine güvenmeyin. TOEFL vb herhangi bir sınavdan elinizde bir değer bulunsun. Bu hem İngilizce seviyenizi gösterir hem de CV'nizde işinizi ciddiye aldığınız izlenimini karşıda uyandırır.

çince derim.

ingilizceyi cok iyi bildikten sonra ispanyolca derim. sonra da fransizca. tabi gitmek istedigin ulkeye bagli bu.

ispanyolca diyorum ben de. Öncelikle bi' çok ülkede konuşuluyor ve ek olarak portekizce, italyanca gibi dillere de çok çok yakın bi' dil.

Sırasıyla

ispanyolca; kolaydır, eğlencelidir.
Japonca; Türkler için iyi bir seçim bence, bir sürü iş + seyahat olanağı doğuruyor. Türk japon derneklerini biraz kurcala istersen.
Çince her 4 insandan biri çince konuşuyor dünyada.

eğer güney amerika gibi bir hedefin yoksa ispanyolcayı salla. avrupada o kadar yaygınn değil çünkü.

almanya ve kuzey avrupa hedefliyorsan almanca. diğer bütün germen dillerini biraz olsun anlayabilirsin. gerekirse öğrenmen kolay olur.

japonca ve çince+1

fransızca almancadan daha kolay bence.

gold ve vatan'da cesitli fanlar oluyor. fakat nedense bu tur konular acildiginda aklima hemen firebal geliyor.

www.firebal.net

psu fanı değiştirmek pek akıllıca değil,yenisini almak daha mantıklı.ama öncelikle sesin geldiği yeri kesin olarak anlayabilirseniz daha az masraf edersiniz.

kasaya lastik giydirin kalınlardan bulabilirseniz. emiyor sesi resmen.

biraz para varsa hazırda, bunu fırsat olarak görüp kasayı thermaltake'in su soğutmalı modellerinden biri ile değiştirsen yeni bir sayfa da açılır hayatında aslında.

onun ötesinde sessiz fan bana göre yalan, power'ın ne bu arada? hani 600wattlık gerçekten değiştirmek el yakan bir şey ise belki fanı değiştirilebilir ama onun altında fan değiştirmeye bence değmez, temizleme ile sorun düzelmiyorsa (herşeyi söküp ince ince temizleyip sonra yağlayıp geri taktığını varsayıyorum) yeni power almak daha iyi olabilir.

ikea'da duvara monte edilen cok amacli demirler var boyle ortalari delikli... bunlara uygun raflar da var ve raflarin altina gene kendilerinin verdiği "l" leri cakmak suretiyle guzel ve ucuz kitaplik oluyo. Ama biraz zahmetli malesef.

bir marangozda yaptırmak hem daha ucuzdur hem de çok daha kullanışlı kitaplıklarınız olacaktır.

1. hazır kitaplıkların enleri çok geniştir.
2. hazır kitaplıkların raf yükseklikleri de çok fazladır.

tavsiyem şu, kitaplığın eni hiç bir surette 25 cm i geçmesin. en geniş klasörler bile anca bu kadardır.

kitaplığın boyu 183 cm olursa marangozun işi kolaylaşacaktır, zira orjinal mdf kesilmeden bu genişliktedir.

en uzun klasörler 32 cm, büyük boy kitaplar 24 cm. dir. (enn büyükleri değil tabi) istediğiniz gibi raf ayarlaması yapabilirsiniz.

183 cm'e hiç zorlanmadan 6 adet raf sığdırırsınız, böylelikle dışardan aldıklarınızdan daha bile ucuza gelebilir. eliniz değmişken 4 adet yaptırın, istediğiniz renkte ohh miss.

ikea halt etmiş..

çok teşekkür ederim. ben de ikea'ya, koçtaş'a falan bakmayı düşünüyordum da marangoza yaptırtmak çok daha iyi bir yol sanırsam. marangozları gezmeye başlıyorum o zaman, teşekkürler tekrardan.

rafların takılacagı delikleri ikea usulu ceşitli yerlerden deldirirsen mesela 3cm de aralıklarla. genıs/yuksek kitaplarda da istediğin gibi ayarlama sansın olur. ki sabit aralıklardan daha kullanışlı olacaktır.

ikea da fırsat köşelerinde iyi şeyler çıkıyor. 17 TL'ye koca tv sehpası kaldırdım ben ordan sapasağlam...

bir marangoza yaptırmöak her zaman, aynı yada benzer ürünü mağazadan almaktan daha pahalıdır.

mağazaların siparişlerini hazırlayan yerler, üretim sürecinde bir noktaya kadar otomasyon sahibidir ve yaptıkları masraf yüksek adetli üretim ile uzun zaman önce amorti edilmiştir. Marangoz'da ise böyle bir imkan yoktur.

daha filmin teaser'ı iki hafta önce yayınlandı. biraz acele olmuş senin talebin.

ebay'da akıl almaz baskı kalitesinde olanları var; 10 dolarlık print out. ama ne kadar sağlam gelir bilmiyorum.

avrupa sunucuları için ertelendi. yeni çıkış tarihi belirtmemişler, 1 hafta ila 15 gün arası muhtemelen.

koy dolaba hepsini, dolabı kapat.
atla gel, ben bir şişe chivas regal açtım.

1 olcu votka, 2 olcu şiveps tonik ve bol buzu uzun bir bardakta kari$tiriyorsun. once az yap, tadini begenirsen devam edersin ama votka sade olsaydi daha guzel olurdu sanirim. deneme-yanilma en guzeli. ek$i seviyorsan elma aromasi ile limon uyumsuzluk yapmaz. lime'i kullanabilirsin. icetea sevmedigim icin bi$i diyemiyorum.
afiyet olsun.

Sek takıl bence. Ama farklı bir şey istiyorsan dene işte değişik kombinasyonlar. Çok özendim yalnız alkolü bıraktım zaten :( Neyse kişisel meselelere girmeyeyim. Nedense ben olsam tonik koyup biraz limon suyu ekleyip lime atardım hatta limeları bi güzel tuzlayıp yerdim :P Hoş olur sanki.

limeların arasında bi tane irice olanı vardı, onun kaderi tuzla yenmek oldu zaten :)

iki oneriyi de deniyorum cok cok ufak olculerle, tadımlık olarak.. birinden biri hosuma gider sanırım..

bardağı buzla doldur votka+tonik+limon koy. limon suyuna çok az şeker karıştırabilirsin.

az önce ice tea şeftali + vodka yaptım ben.
ice tea limon varsa elmayla gider, schweppes tek de içerim ben genelde, üçünü de karıştırsan olur bence.

şivepsi filan bırak, küçük bi bardağın varsa ardı ardına iki üç shot vur, ondan sonrası için de ice tea şeftaliyi az votkayı bol olarak bardağına koyup takılmaya devam et. shotları arttırabilirsin. ki kendisi savunmasıszsa zaten shota karşı koyamayacaktır.

Ye$il karti ara$tir derim.

acil servislerde ücret istenmiyor sanırım, yani tedavini olursun acilde ama diş falan için devlet hastaneleri de bir ücret alıyor güvencesi olmayandan. rehin durumu yok artık.

ne olduğunu, nasıl olduğunu en son istanbul'da parmağı kopan çocuk olayında görmüş olmalısın diye düşünüyorum.
yok duymadım ben ööle bişi diyosan, arar link veririm...

ya aslında, amaç bir anlamda da o. Çok insan var burda ve herkesin alt bilincinde nüfusun azaltılma gereği var ve bu yüzden böyle tuhaf davranıyoruz galiba.

Acil müdahaleler oluyor. Yani ilk anda biz düşünene kadar bir dur durumu.

sonra sigortalara falan bir bakıyorlar (hani trafik kazası mı, başka bir mevzu var mı vesaire). işte o aşamadan sonra imzalıyorsun faturaları paso.

benim "akşamcı"dan anladığım her akşam iki duble rakısını içen tiptir mesela.

beni soracak olursan, ben bira içerim her akşam. bazı akşamlar 3-4 adet. bazı akşamlar 8-10 adet...

içki olarak mı sordunuz bilemedim ama ben bilgisayar başında bir şişe orta halli şarap yahut 2(maksimum 3) bira yuvarlarım arada.

vodka viski, her gun degil ama icince de yarısını iciyorum 70 ın. rakı arada yıne aynı.

ben de sarap ya da efes xtra icerim genelde. uyumamam gerektigi zamanlarda vodka+redbull.

dışarı çıktığımda fix menüm var mesela. önce 1 bira, ardından 1 long island iced tea, en sona da 1-2 tekila shot. mis
süreye göre rakamlar değişiyor tabi

2-3 günde bir dimitrakopulo içerim, haftada ya da iki haftada bir rakı sofrası kurarım.

sıklığı akşamdan akşama değilse de periyodik olarak iki kadeh viski. ara sıra da efes fıçı şişe.

eskiden her gun oglen okuldan gelince ac karna iki biram vardi ama gecen gun baktim da, evdeki bira siselerinin dibinde kalan bi yudum biralar kuflenmis. var sen hesap et, ne zamandir icmiyorum.

soruda alkol yok, o nedenle;

ben soda limonata karıştırır biraz limon sıkarım, süper oluyor.

ya rakı ya viski.

Ayran. Balık varsa aslan sütü.

Haftada uc-dort aksam iki-uc kutu ekstra icerim. Cok seviyorum ama gobek yapiyor anasinisatim.

alkollü içmiyosam, çaya abanırım. 2-3 50'lik bira bardağında içerim.

yok alkol olcaksa, max. bi 33lük rakı ya da 2 bira + 1 şişe şarap ya da nadiren 33'lük vodka + vişne.

alkole üşeniyorum artık ben.

bilgisayar başında içme moduna gireresem bri şekil, genelde absolut, efes fıçı bira veya denk gelen şarap.

toplum ile birlikteyken artık rakı genelde.


gerginsem, tv izleyeceksem viski (marka biraz tr dışına gelen gidene bağlı. mümkünse jack daniels, zaman zaman sağlam scothlar (ps: yeri gelmişken okrsa "hocama" teşekkür ederim yine)

edit : oy yazdığımı okuduktan sonra fark ettim ki üşenme falan yok, sınıflandırmışım sadece hayatımı alkolik olurken eyvah eyvah...

birbirlerine düşür. binlerce yıllık siyasi taktik; böl, parçala ve yok et.

buyuk olasilikla meyve sinekleri:
www.wikihow.com

mutfakta patates veya soğan da çürümüş olabilir.

e kovalayın! Ama üç boyutlu düşünün...

süpürge iyi gelir kesin. acımayın!

işe gidiyosanız sabah giderken evi ilaçlayın. dönünce de havalandırın. ölürler herhalde.

www.filmaffinity.com

imdb pro desem küfretmezsin değil mi :)

ama hakikaten güzel bir şey.

www.theauteurs.com

avrupasinemasi.blogspot.com

şu biraz akademik ama işe yarar
www.kinokultura.com

şurada da yazilar ve linkler var
karsiaci.blogspot.com