pazar günü benim de facebookdan 4 kişinin doğum günüymüş. 1 ocakta da öyle. hatta üşenmedim saydım ocakta toplam 25 kişi doğmuş.

ama yine de en çok mart ve ekim ayı gibi duruyor. bu bilgiyi neden paylaştım bilmiyorum.

5 arkadaşım birleşti, ortak doğumgünü yapıyor hafta sonunda

benim mart.martta tüm çevrem doğmuş gibi

Beni de ekle ne etti ? 5

5 Ocak hatta Adana nın Kurtuluşu


Bilgi notu : Türkiye'de en çok Oğlak Burcu oldugunu okumuştum zamanında, Ocak Ay'ı doğumları en sık olması bundan

Otostop için ideali bir kadın bir erkek. Çadır mat kalmak için. Yiyecek olarak da çevredeki lokantalardan artıkları istemek, çöpe dökmek yerine vermelerini.

Parsız çok şey ve rahatça yapılabilmekte bu gibi şeylerle.

bu konuyla ilgili çok fazla blog, site var özellikle yabancı. biraz karıştırırsanız yardımı dokunabilir belki.

edit: hiç öyle bir şey yazmamışsınız ama ben nedense yurt dışı gibi düşündüm, pardon.

bakanlık falan memursunuz sanırım. ucuz otel bulunabilir. marmarisi öneririm, datça da çok pahalı değildir. turla değil de kendiniz ayarlayın. aramaya devam.

kültür turları olsun istemiştim tek olmaktansa.ama kendi kendime takılacam anlaşılan.bir de otostop,çadır gibi atraksiyonlara girememki ben

temmuz ağustosta gitmezsen gayet uyguna her yeri gezebilirsin. aynı şekilde şehirfırsatından falan metronun indirimini kovalarsın. para yoksa tatil yok diye bir şey yok, sizin aklınızdaki tatil olmayabilir ancak

Antalya'ya, Bodrum'a gidip sevgiliyle kalırken bir milyon zorluk çekeceğinize Pegasus ile Dubrovnik'tir, o civarlardır hem plajı hem kültürü olan bir yerlere ucuz bilet bulabilirsiniz ve hostel gibi bir yerlerde kalarak ve yiyeceğiniz şeyleri oradaki marketlerden alarak daha ucuza çıkartabilirsiniz. Yeter ki Euro kullanılan bir yerlere gitmeyin; bir de ucuz bileti olan bir yerler bulun.

gidin olimposa bungalowda kalın? sezon sonunda veya başında gidersiniz daha ucuz olur. veya önceden plan yapabiliyorsanız (ben hayatta yapamam yapana saygım sonsuz) erken rezervasyonla tur vs yakalayacaksınız.

edit:kültür turu demişsiniz. dediğim gibi erken rezervasyon kovalamak lazım o zaman şans oldukça.

www.dunyaninrenkleri.com 'a bakın derim belki işinize yarar

veya bir otobüs bileti + couchsurfing'e bakar her şey.

pansiyon deneyin. mesela. gayet de güzel oluyor.

soru başlıkta mı?

istemeyiz.

yapaman

hepimize özelden küfür ve hakaret içerikli mesajlar atsana

eee napıyon

bunu yapani gördüm de ondan dedim.

yaptın bilee. kendine tik atmışın kardeş bizlerki nerde

Bu da guzelmis ama en guzeli ayrintili cevap gereken soru acip insanlar cevapladiktan sonra silip tekrar acmak.

bence bu kadar cevaptan sonra duyuruyu silersen o zaman nirvanaya ulasirsin.

ben anlamadım, neymiş, neymiş?

@ivettivett ben de görmüştüm bunu yapanı. hatta kendi cevabına, doğru cevabı veriyorum gibi bir şeyler diyerek başlamıştı. :) güzel yakalamışsınız.

bi daha yapsana bişey denicem.

altınyıldız aradığın fiyat aralığında.

koca duyuruda bir tek altınyıldızmı.ya da bütçeden dolayı mı sıkıntı oldu

toptancılardan al. 200tl falan bulursun.
(babası tekstilci adam yorumu)

kiğılıdan 225 TL'ye lacivert blazer aldım geçenlerde

Günün yarısı arefe dolayısıyla zaten resmen tatildi. Şimdi buna bi de "yarım gün idari izin" eklenince, Cuma gününün tamamı tatil hale getirildi demek istiyor.

Cuma günü komple tatil mi oldu kesin bilgi mi??

Kamuya aynen öyle oldu; özel sektörseniz bilmiyorum, işvereninizle konuşun :p :D

Kamu tatil. Özel sektör yarım gün ama bizim iş yeri her zaman tam gün yapıyor.

Benim çalıştığım firmada tam gün tatil. (özel)

dün haberlerde denk geldim.kamuda cuma tam gün tatil.toplam beş gün

Kamuda çalışanlar bilir, bu yarım gün tatiller zaten bir halta yaramaz. Zaten çalışanların ve yönetici kesiminin yarısından fazlası o yarım gün izin alır. Almayanlar da 9'da geldim, kahvaltımı yaptım diyene kadar saat 12 olur, iş falan yapılmadan da çıkar gider. Kısacası tam gün doğru karar :D.

genel olarak:
-have: bir işi birine kendimiz için yaptırmak.
-get: bir işi birine ikna yoluyla yaptırmak. yani "get" ile cümle kuruluyorsa, biz anlıyoruz ki ortada zorlama yok ama yine özne o işi yaptırmış oluyor.
-make: birine bir şeyi yaptırmak. genelde "zorla" gibi bir anlamı var.

I had my hair cut yesterday. ---> saçımı dün kestirdim.

She got it done. ---> O, bunu yaptırttı/bitirdi. (Yani, özne bu işin bitirilmesinde rol aldı.)
She got me to do that. ---> Bunu bana o yaptırdı. (zorlama yok, ben de yapmayacaktım ama o bunu yapmam için ikna etti)

You cannot make me do that. ----> bana bunu yaptıramazsın.

______________________________

to do: yapmak: I will do this.
to be doing: yapıyor olmak: i'll be doing this.
to be done: yapılmış olmak (pasif): it'll be done. (o yapılacak)
to have done: yapılmış olmak. (ettirgen)
to have been done: yaptırılmış olmak (ettirgen)

doing
done
being done
having done
having been done -----> bu kısımlar da yukarıdakilerle aynı anlamda ama bunları özne yerine de kullanabilirsin. bunları o açıdan eylemsi olarak düşün yani.

Mesela: Having your hair cut makes you more beautiful.
(Saçlarını kestirmek seni daha güzel yapıyor.)


şuraya da bakabilirsin:
www.dersimizingilizce.com

m e b teşekkürler.ama şıklarda nasıl ayırt ediyoruz.son gün beynim hata veriyo artk.örneğin şu nedir açıklar mısınız

The young boy seems to have no chance of survival unless ---- to the nearest possible hospital.
A) to take
B) taking
C) being taken
D) to be taken
E) taken

birde gerund infinitive den nasıl ayırılır bu

sorularda bunu ayırt etmek zor oluyor zaten. çünkü olayın tam halini görmeden "bu kesinlikle make'li" olacak diyemiyoruz. yan imisal ben cümlemde "şunu yaptırdım" diyince bunu ikna ederek mi, yoksa zorlayarak mı yaptırdığımı ancak ben bilebilirim, okuyucu/dinleyici bilemez, anlatabiliyor muyum?

işte bu sebeple gramer sorularında sorulursa "make" ve "have/get"in de kullanılabileceği cümleler oluyor. zaten bu soruların amacı da "aşağıdaki şıklardan hangisi olamaz?" şeklinde oluyor.
_________________


soruya gelirsek; "genç çocuk, mümkün olduğunca en yakın hastaneye xxxxxxx olmadan yaşama sansına sahip olmayacakmış gibi görünüyor." diyor.

görüldüğü gibi buraya şıklardan anlayacağımız üzere "götürülmezse" olacak. yani pasif bir durum gelmeli boşluğa. ek olarak, unless"den sonra oraya gerund'lı bir şey gelmeli.

a şıkkı olmaz. çünkü pasif bir durum belirtmiyor + gerund değil.
b şıkkı da olmaz, o da pasif değil.
d şıkkı olmaz o da pasif ama gerund değil.
e şıkkı olmaz o da gerund değil.


geriye bir tek c şıkkı kalıyor. hem pasif, hem de gerund.

cevap e diye veriliyor. ama siz eminseniz cevap anahtarını boşverin. umarım bunlar çıkmaz.

özür dilerim.
şimdi cevap öyle olunca soruya daha dikkatli baktım. bu soruda "eksiltilmiş pasif yapı" var ve ben de dikkatsizce "unless"i "without" gibi algıladığım için sorunun cevaplarında "gerund"ı da aradım aynı zamanda.

eksiltilmiş pasif yapıda, asıl cümlede pasif olan kısımdan "sözde özne + yardımcı fiil" ikilisi çıkarılır. sorudaki cümlemizde de pasif olan ikinci kısım, yani "unless"ten sonrasıdır. e, biz pasif yapıyı yeniden oluşturmaya çalışırsak, yani "sözde özne + yardımcı fiil"i koyarsak: ...unless he is... olacak.
e, pasif yapıda da "sözde özne + yardımcı fiil + v3" kalıbı vardır. istenilen fiil de "take" olduğu için bunun 3. hali "taken" olacak.

yani cümlemizin tam hali:
The young boy seems to have no chance of survival unless he is taken to the nearest possible hospital.


bu adımı, kısaltılmış pasif cümlenin yapısıyla bu cümlenin asıl halinin yapısı aynı olduğu için yaptık. sağlama amaçlı yani.
zaten dikkat ederseniz asıl cümlemizden mavi olan kısmı çıkardığımızda azaltılmış pasif yapıyı ani soruda istenileni görüyoruz görüyoruz.


umarım anlatabilmişimdir. kaf akarıştırmamak için en basit halini anlatmaya çalıştım dilim döndüğünce.

e şıkkı doğru. hastaneye götürülmek anlamı olması gerekiyor... eğer hastaneye götürülmezse kurtulma şansı yokmuş gibi görünüyor türkçesi... burada şimdiki zaman kullanılamayacağı için c olmaz... to be taken götürlmek için anlamı verir o da olmaz. sadece e şıkkı olur..

şimdi

1- iki cümle arasında zaman farkı yok, passive ise---> done
2- iki cümle arasında zaman farkı yok, active ise---> doing
3- iki cümle arasında zaman farkı var, active ise---> having done
4- iki cümle arasında zaman farkı var, passive ise---> having been done
5- superlative, modal, belgisiz zamir gibi şeyler varsa---> to...

bunlar doğru mu?

eğer doğruysa being done=done neden diyemeyiz?

midem kalktı bu konudan,kalın kafa değildim bu kadar ya:/

m e b, özellikle teşekkürler bitanesin valla

15 senedir falan lancome un rimelini kullanirim. pahali ama kesinlikle degdigini dusunuyorum
fondoten pudra vs ile aram yok
bikac ay onceye kadasr estee lauder goz kalemi kullaniyodum mac eyeliner a gectim. mac ten cok memnun oldugumu soyleyemeyecegim ne yazik ki

işte böyle bilgiler istiyorum.teşekkürler la noix ^_^
bu duyurudan sonra rimelde şunu,allıkta bunu alacam deyip çekip gidip almak istiyorum.bir de makyajla ilgili ipuçları olursa ne güzel olur.yeminlen cahilim bu konuda:((

Fondoten kullanmiyorum hic. Ama ozel bi yere davet oldugunda cok lazim bence. O yuzden ariyorum ben de. :)

Normalde: bb krem, allik ya da ruj. İkisinden biri. Ya da sadece pudra. Yazin hicbir sey surmuyorum yuzume gerekliyse kapatici sadece. Bi de ruj. Sorunsuz bi cildim var zaten.

1.) Max factor creme puff (40-50 lira), alix avien'in meshur bi pudrasi var cok guzel (30-40 lira)

2.) Allik, the balm'in hot mama falan iyi. (40-50 lira civari)

3.) Kullanmiyorum.

4.) Max factor false lashes gibi bi sey (40-50 lira civari), Maybelline nin de guzel rimelleri var (20-30 liradir herhalde)

Ek: Watsons'da indirim var kizlaaaarrr!! 23-27 temmuz arasi! Haberiniz olsun.

Fondöten değil avene güneş koruyucu krem kullanıyorum yaz kış olmak üzere. Üzerine mac'in studio fix pudrasını kullanıyorum yıllardır. ayrıca cildim aşırı kuru olduğu için bazen de bb krem kullanıyorum bu da mac. ama çok nadir. pudranın fiyatını net hatırlamıyorum şu an ama en az 1 yılı buluyor bitmesi.

far kullanmıyorum sephora'nın smart eyeliner'ını kullanıyorum fiyatı 35 tl.
allık asla kullanmam.

rimel: pastelin renkli rimelini kullanıyorum siyah için hala arayıştayım.
bonus olarak ruj yazayım: mac - russian red. fiyatı en son 46 tl idi sanıyorum.Onun da fiyat performans oranı çok iyi bence.

barbaraa,gratis'te de varr:)

Ben de takip edeyim. Makyajını sabitlemek, yüzünün parlamasını önlemek istersen rimmel stay matte pudra var, çok ucuz ama işini iyi yapıyor. Makeupalleyden yorumlarına bakabilirsin.

Maskara için de kirpiklerin önemli, şu an sık kirpikli misin az ve seyrek kirpikli misin ona göre fırçanın derinliği ve uçlarının sıklığı değişiyor. Biri sende tostoparlak yaparken başkasında takma kirpik etkisi yapıyor.

Eyeliner olarak Bodyshoptaki iyi, rengi tam siyah. Fiyatı 50-60 lira galiba.

Fondöten kullanmam, bilmem. BB istersen mischa, skinfood vs. kore markalarını tercih ediyorum. Daha beyazlar. Diğer markalardan bir sürü bb denedim, hepsinde sarimsi bir ton vardi. Beyaz tenli olduğumdan maske gibi duruyor.

oha gratiste de var mı?? O daha yakın bana, oranın indirime girmesini bekliyordum. :D Yaşasııın.

lim5,ben seni hep erkek sanmıştım:/ ben de beyaz tenliyim.pudra daha hafif geliyor o yüzden bb cream ya da fondoten kullanmak istemiyorum.hem kirpiklerim sık,ortalamadan uzun.ama dağınık görünüyor hep gözüme.

the balm alacağım allık şu an karar verdim.beyaz tene hangisini seviyosunuz ben bronz düşünüyorum şimdilik ama değişebilir fikirlere göre.

the balm frat boy çok güzel. her indirimde mutlaka yedekliyorum.
mac'in kaş rimelini kullanmaya başladım birkaç gündür. eğer kaşlarınız seyrekse kesinlikle tavsiye ederim, müthiş güzel gözüküyor.

Olabilir, eskiden cinsiyetimi pek belli etmiyordum, erkek gibi de yazmiyordum da nötrdüm :)

Maskara için eğer yeterince kirpigin varsa çok ince ince sık olanlardan alma. Benim kirpiklerim seyrek değil, sık ama orta, uzun kirpiklerim yok. Maybelline'in şu maskarasini kullanıyorum, yerine alacaksam da benzer fircali bir sey alacağım. www.buymebeauty.com Estee lauderin üstü sarı girintili altı mavi düz rimelini de kullandım ondan hiç memnun kalmadım, yapış yapış oldu.

Allık kullanmıyorum ben, tam elmacık kemiklerinin üstü her zaman pembe kendinden. Pek ihtiyaç duymadım.

Burada güzel bir liste yaparsak yarın gratise veya watsonsa uğrayıp alacağım :)

Eyelinerda watsonstan deborah aldım bir de o da mavimsi siyah, çok kalıcı hatta makyaj temizleyiciyle bile çıkmıyor ama kalem olmasına rağmen sürmek zor, gelmiyor ucuna bir türlü.

lim5,benim listem :)
1- alix avien ya da max factor.gidip denerim.her yerde o kadar çok görüyorum ki iki öneriyi.
2-the balm.yine görüp bakmam gerek hangisi olacağına.ayıptır söylemesi %50 indirim var gratiste:D
3-???
4-dediğin fırçya bakacağım.orada çalışanada sorarım ama güvenmiyorum onlara.bakar içime sinerse alırım.

bende liste bu.ruj da bakarım ama maddiyat sıkarsa almam:/

ben pek makyaj yapamıyorum -okuldan dolayı- yaptığımda genelde bb krem hatta bazen onu bile kullanmıyorum cildim düzgünse, rimel, eyeliner, bazen allık, bazen ruj bazen ikisi de. ama cildim çok bozuksa bb krem + hafif bir pudra kullanabiliyorum. ha bazen gözümün altına renkli kalem çektiğim de olabiliyor ama allerjik bir yapısı var gözümün, o yüzden içine çekmiyorum pek, altına biraz.

bb krem: maybelline -bana yetiyor şahsen- geçende bodyshop'tan aldım, acayip koyu renk verdi, hatta bana göre daha koyu tenli olan annemde bile iki ton koyu kaldı, elinde falan deneme alacaksan -gerçi zaten elde denenmez de, bende salaklık- içlerinde pigmentler var özel, sonradan yayılıyor yüze, ten sıcaklığınla falan, çok kötü duruyor-
bb krem yoksa: garnier güneş koruma kremi -yüz için-
pudra: the balm sexy mama -olması lazım, tenim çok beyaz en açık renk neyse onu kullanıyorum- eskiden max factor'un creme puff'unu kullanıyordum, 05 numara transparan ama o bile çok koyu geliyor artık :(
ruj: maybelline rose jam -gül renkli, parıltılı bir ruj, gündüze uymuyor ama- flormar'ın ya da nivea'nın kırmızı renkli mat rujları -unuttum şimdi numaralarını- gündüz çıkarken ama genelde nivea'nın meyveli dudak nemlendiricileri -vişneli olan özellikle, bayağı bir renk de veriyor-
rimel: maybelline'in tombik lacivert şişede olanı var ya, en ucuzundan, o. bazen de böyle dantelli bir kapağı olan var, o çok güzel gösteriyor, almışsam ondan kullanıyorum.
eyeliner: flormar. geçende bodyshop'tan aldığımı bile beğenmedim. bir sürü marka kullandım -nivea da fena değildi- ama en verimli kullandığım bu oldu
göz kalemi: genelde flormar marka olanları kullanıyorum.
allık: bunda çok değişik şeyler denemişliğim var. golden rose altınlı-pembeli terracotta, hafif yanık tende güzel duruyor. bir de pastel'in pembe toplar şeklinde olanı var, o da güzel. mac'in pembe allığı zaten çok güzel. ama artık bunların hiçbirini kullanamıyorum son bir kaç senedir denize giremediğim için -bi geçen sene girdim, onda da yanmadım- şu anda the balm'ın allığını kullanıyorum, şeftali rengi olan. maybelline'in şeftali rengi allığını almıştım, beğenmedim, kenarda duruyor :(
far: pek kullanmıyorum, elimde maybelline ve golden rose marka falan var. böyle no name markalar falan da var fi tarihinden kalma. kırk yılda bir gerekirse sürüyorum, o da düğüne müğüne giderken falan oluyor genelde.

ha ben öğrenciyim, çok pahalı marka alamıyorum. aslında cildim hassas sayılır, gözüm zaten hassas, ama şu zamana kadar şu markalarla sorun yaşamadım. flormar enteresan biçimde ucuz ve güzel, cildi çok sorunlu olan kuzenim de böyle clinique, shisedo falan alıyordu, gitti flormar'dan aldı, memnun kaldı, öyle diyeyim. (ama ojeleri çok iyi değil, o da var :( )

pudra: çok sık olmasa da maybelline'in pudrasını kullanıyorum. bi ara innova'nın transparan pudrasını kullandım çok memnundum ama bi sefer maybelline kullanınca o da hoşuma gitti pudra sürmüşsün gibi durmuyor.
bb krem: yaz mevsiminde terden sıcaktan yağlanma yapıyor diye kullanmasam da l'oreal in bb kremini çok sevdim. buğday tenli sayılırım ama fair tonu tam oluyor.
allık: valla elime ne geçerse. öğrenciyim, arada annemden aşırıyorum.
göz: far kullanmam. rimmel'in asansörlü siyah göz kalemini kullanıyorum. akma kokması yok.
rimel: bu da rimmel'den. sarı kapaklı bi rimeli var işte o.
ruj: rimmel'n kate moss serisinin renkler çoğoş. kırmızı ve turuncuya yakın renkler kullandığım için 110 numarasını severek kullanıyorum. mat bi ruj fakat altına neutrogena'nın renksiz dudak nemlendiricisi sürünce iyi oluyor. mat kullanmak istediğimde ise sadece ruju uyguluyorum.
alix avien'in bi pembesi vardı o hoşuma gider bi de ama hatırlayamadım şimdi numarasını.

ben de belli başlı en sevdiğim ürünleri yazayım:
the balm renkli nemlendirici (indirimle 20-25tl)
maybelline fit me kapatıcı (yüz geneli, 25tl)
elf under eye concealer (göz altı kapatıcı, 10tl)
mac msf natural pudra (sabitleme, 80tl)
mac blance type far (45tl) ya da wet n wild brule far (10-15tl) (krem renkli, tüm göz kapağına renk eşitleyici olarak)
urban decay faint far (açık kahve, alt dış kirpik dibine, basics palette var. 90 tl paletin fiyatı idi ben aldığımda)
elf mineral infused mascara (hacim vermeyen, sadece uzatan, çok sevdiğim rimelim, 10 tl)
elf eyebrow kit (kaşlar için jel + pudra, 10 tl)
allık hiç kullanmıyorum ama balmdan downboy ve narsdan zen allıklarım var elimin altında duran.
bir de ruj olarak da jumbo stick şeklindeki balm-stain tarzındakilere takmış durumdayım bu ara. (hemen hemen her markada var, clinique chubby stick en popülerleri sanırım)

avene güneş kremini sürüyorum önce.

sonra en pahalı markaların pek çok concealerin kullandım ama sonuç rezalet oldu kim derdi ki ucuz alix avien'in kapatıcısında bulacağım devayı, kendisine bayılıyorum. sürümü ve kıvamı çok güzel. beyaz tenli olduğum için göz altlarımın tonlarını eşitlemek adına bunu sürüyorum.

sonra eyeliner sürüyorum, macinkinden memnun kalmadım max factorunkini tavsiye üzerine aldım, cidden çok çok güzel. içinden fırçası da çıkıyor sürümü rahat ve dayanıklı.

sonra rimel sürüyorum , yıllardır hep max factor 2000 calorie volume kullanırım, mac'inkini yine denedim bunun gibi dolgunluk vermiyor. fırçalarında fark var sanırım.

en son mac mineralize pudra ve yves rocher ruj.

Edit: bir de oil control mendilleri taşırım yanımda özellikle yazın çok işe yarıyorlar. gratiste epey ucuz bi fiayta satılıyor, 50 tanesi 3 lira mı ne :)

bir de duyuruyu favladım lütfen silmeyelim !:)

allik icin kesinlikle nars oneririm. yillardir kullaniyorum cilde zarar vermiyor ve kalici. bir suru renk secenegi var. istedigin gibi bulabilirsin. far pek kullanmadim. bir kez lancomedan almistim, bir de sephoraninkini. lancome baya iyiydi. ucmuyordu. ama bu biraz tuzlu olur dersen sephoranin kendi farlari var 10 tl idi en son. bir suru renk mevcut. yani sen en iyisi sephoraya git hem nars da var.

dediğinize baktım.ve evet istediğim bu işte 4.bp.blogspot.com

ama bu çok pahalı işte bana:/

en son nars alliklar 85tl idi. ama 1 yil kullanirsin, hemen bitmiyorlar. pisman olmazsin. al derim.

Paylastiginiz guy bourdin palet, bulunmuyor. 150tl fiyati vardi, aydinlatici ve bronzer da var en guzelinden tam bir f/p urunudur.
Far olarak 45 lira veririm diyosan mac brulee. Vermem diyosan wet'n wild brule, ama zor bulunuyor.
Guzel alliklar icin the balma bakabilirsiniz, frat boy harika bir allik, cok tatli bir pembe.

gratis bayram indirimi henüz başlamadı. mevcut yaz indirimi ile birleştirirler sanırım.

far için yukarıda yazıldığı gibi wet n wild brulee uygun bir seçenek. bazen gitti gidiyorda falan denk gelebiliyor. ben yurt dışından getiriyorum.
yalnız brulee beyaz değil. krem. ve tam mattır. çok parlak olmasın deyince acaba biraz ışıltılı mı arıyorsunuz siz?
aydınlatıcı gibi düşünüyorsanız balmın mary luminizerına bakabilirsiniz. hem far olarak hem farklı amaçlarla kullanılabiliyor.
hem boyutu büyük hem de "çok" pahalı sayılmaz, miktara göre. tabii indirimde alın mutlaka. %50 bekleyin.

macin blance type farı da bir seçenek olarak düşünebilirsiniz, pahalı tarafta seyretse de, yazmadan olmaz. müthiş müthiş bir far. mat. kırık beyaz.


bronz allık içinse benefit hoola diyorum. nars zen de olabilir.
ucuz öneriler olmadı ama allık yani 1 sefer alıyorsunuz 1 sene, 2 sene gidiyor yukarıda da dendiği gibi. hele hoola yani bitirilebilecek bir allık değil bence.
balmın allıkları da iyidir ama bronzerı (bahama mama) koyu tarafta kalıyor biraz.
yine de gratis bayram indiriminde bir göz atın balmın standa. 20nin altına falan düşüyor sanırım allıklar. belki aradığınız gibi bir renk denk getirebilirsiniz.

edit: derken başladı bayram indirimi. :)

çıkmış sorulara bi bak, kelime ağırlığı ile ilgili kafanda iyice bir şeyler otursun. sonra o ağırlıklı çıkan kelimeleri ezberle

@playing
direkt reader at work2 ile başladım. şöyle bir şey var parçayı anlıyorum ama cümle yapılarına,edat falan gibi ayrıntılara dikkat etmiyorum.hangi yapı nerede kullanılmış hiç dikkat etmiyorum sadece anlamaya çalışıyorum. çok doğru değil yaptığım ama çok mu yanlış peki?

gitmedim ama bir yakınım var o tip bir hoca olan.

Biz evde muska falan bulmuştuk demek ki çevremizden giden birileri bize sokuşturmuş.

benim var yakın çevremden baya

birine kurşun döktürmüştüm, o zorla hocaya götürdü sonrasında. oturduk 3-5 ayet söyledi, kuran okudu, bişeyler dedi. kalktık

küçükken beni çağırmışlardı. büyü bozmaya. kadının evinde bana resimler gösterdi kase içinde. sonra birden kadına tüm battaniye ve yorganları buraya getir dedi. içinden 2 tane muska çıkmıştı. o an inanmıştım. ama şimdi değil

Ben gitmedim de 13 sene önce bi hoca gelmişti bize misafirliğe, bana yıldızname baktı. O zamanlar anlattığı bir çok şeyi yaşadım sonra enterasandı.

beni götürmüşlerdi bi defa.baktı suyla bişeyler yaptı nazar var dedi su verdi,gönderdi.

hoca değildi ama seneler evvel sündüz diye oldukca inanclı gibi görünen bi kadına tarot falı bakmıstırdım. (duasız kart acmaz,meleklerden haber alırdı filan) dedğine göre petek dinçöze muska yapmıştı ünlü olması icin :o gecmiş 10 seneye baktıgımda kadının her dediginin cıktıgını gördüm. cok aradım ama bulamadım bi daha onu.nerdesin sündüüğğz :(

Hea. Define ararken.

ben itikad etmem ama annemler arada gidiyor, arkadaşlarını filan götürüyorlar.
balatta salih diye bi adam. görür görmez tüm hikayeni en ince detayına kadar sıralıyormuş, isimler mekanlar dahil %100 isabet ile. çok merak ettim gidecektim de biraz ters bi adammış kesin papaz olurum diye gitmedim.

Bir arkdasim gidiyordu zirt birt. Yok sunu bildi yok bunu soyledi, bizim karsi komsunun kiz kardesinin eltisinin damadinin adini bildi falan. Ama benim bir turlu inanasim gelmiyor. Bu kadar insana yalan soyluyorda diyemem ama yinede inanasim gelmiyor iste.

yuzde 18 vergi diyordu gecen emrah serbes.

edit: soyadı

Aynı soruyu ben de kendime sordum. Türk edebiyatının önemli eserlerinden biri ve her zaman satacak bir kitap. İnsanlar bu kitapa 25-30 lira vermeyi kabul edebiliyor.

Ben şans eseri bu kitapları bir seyyar kitap satıcısının arabasında görmüştüm. 3 kitaba ne kadar verdim hatırlamıyorum açıkçası ama cüzi bir miktar para vermiştim. Şayet ikinci el, eski kitaplarla bir sorunun yoksa sahafları bir dolaş derim.

kitaptan alınan vergi %8.

www.dr.com.tr

Bkm express ile ödersen 55 liraya alabilirsin.

Beyoglu ya da Kadikoy'deki sahaflardan epey ucuza kapatirsin. Koleksiyon icin alacaksan dort kitabi da al tabi, ama sirf okumak icin aliyorsan ikinci kitaptan sonrasini almasan da olur; cok guzel kitaplar ama sana yapacaklari katki ilk iki kitap kadar cok degil.

zamanında bir arkadaş şöyle bir şey paylaşmıştı:
"Kitaplar pahalı mı?

İnsanlar, sigara fiyatınca parayı kitaba vermeden önce fazla uzun düşünüyorlar. Çoğu hâlâ düşünmekteler.

[JOHN RUSKIN]

Ünlü Japon hırsız Mitsuka Suizu [61] geçtiğimiz Eylül ayının başında yakalandı. Suçunu itiraf etti.

Ube kentindeki Nagato Halk Kütüphanesi'nde enselenen Suizu, 1170 adet kitap çalmıştı!

Suizu'nun 7 yılda arakladığı kitapların parasal değerinin 25 bin dolar civarında olduğu açıklandı.

***

TÜYAP 31. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, 17 Kasım'da açıldı.

Fuarın son üç günü.

MIKE TYSON'IN ŞİKAYETİ

Dünyanın en pahalı kitabı, Leonardo Da Vinci'nin defterlerinden biri. [Codex Leicester]

1994'te Bill Gates tam 30 milyon 800 bin dolara satın almıştı.

J.J. Audubon'un Birds of America [Amerika'nın Kuşları] adlı kitabının ilk baskısı, 20 Ocak 2012'de 7,8 milyon dolara satıldı.

***

Birkaç yıl önce yeni bir eve taşınırken bir nakliye şirketiyle anlaşmıştım.

Kitapları kolilere ben yerleştirdim.

Mike Tyson'a benzeyen nakliyecilerden biri şöyle demişti: "Murat Bey, bu kadar çok kitap yerine 10 tane buzdolabı olsaydı daha rahat taşırdık."

PARASIZLIKTAN OKUYAMAMAK?

Türkiye'de kitaplar pahalı mı?

İstanbul Kitap Fuarı'nda tüm yayıncılar % 20 - % 80 oranında indirim yapıyor. Vatandaşlar fiyatlardan gene de şikayetçi.

Sahaflar 2 liraya, 3 liraya şahane romanlar satıyorlar, kimse dönüp bakmıyor.

Kitabevi zincirlerindeki indirimli kitap raflarında 4 liraya satılan kitaplar aylarca bekliyor.

Kitap satışı yapılan internet sitelerindeki özel fiyatlı kitap listeleri, son derece ekonomik setler de yeterince ilgi görmüyor.

***

Her kitap düşük fiyatlı değil.

Bunun da nedeni var: Kitaplar az okunduğu için az basılıyor.

Dolayısıyla maliyetler karşılanamıyor.

Kitap lükse dönüşüyor.

Misal: Ayrıntı Yayınları'nın editörü Abdullah Yılmaz, 1000 adet kitabı ortalama 6 yılda satabildiklerini söylüyordu.

KİTABA HER YIL DÜZENLİ OLARAK 1 LİRA HARCIYORUZ

Türkiye'de kitap, ihtiyaçlar listesinde 256. sırada yer alıyor!

Günde 6 saat televizyon izleyen vatandaşlarımız, kitap okumaya yılda 6 saat ayırıyor!

Bir Norveçli kitaba yılda ortalama 136 dolar harcarken, bir Türk 50 sent harcıyor!

OKUR-HIRSIZ

TÜYAP Kitap Fuarı'nda bir yayıncı dostum "Kitap satın alan yok, çalan çok!" demişti.

Açıkçası, Mitsuka Suizu ve benzerlerine hiç sempati duymuyorum.

Kitapseverlik, okurluk ile hırsızlığı bağdaştıramıyorum.

Murat Gülsoy'un Bu Kitabı Çalın adlı öykü kitabı [Can Yay.] da, Markus Zusak'ın Kitap Hırsızı romanı [Encore Yay.] da, çalma eyleminin kurmaca alanında kalması gerektiğini işaret ediyor bence.

Korsan kitap yayınının [stratejik hırsızlık] bu kadar yaygın olması ise kitaba 'mal' gözüyle bakılmasından kaynaklanıyor.

***

"Tabii sen özel jetinden inip limuzinine binerek şatona yollanırken bagaja dilediğin kadar kitap yığabiliyorsun!" dediğinizi duyar gibiyim.

Doğru.

Fakat kitaplara ulaşmayı kolaylaştıran imkanlar olmasaydı, ben bile binlercesini edinmekte zorlanırdım.

Murat Menteş"

ve şöyle cevap vermiştim ben:

"'İnsanlar, sigara fiyatınca parayı kitaba vermeden önce fazla uzun düşünüyorlar. Çoğu hâlâ düşünmekteler.

[JOHN RUSKIN]'

sigara içmiyorum. kitapların pahalı olduğunu düşünüyorum. peki, peki ben neyi uzun düşünüyorum? söylesin bana ruskin efendi. gün geliyor yemek paramı kitaba veriyorum. kendisine sorsan, sen ayrısın, onlar ayrı. yine bir genelleme. peki benim ayrı olmam, kitap alırken bana fayda sağlıyor mu? diyorlar mı bana sen çok kitap alıyorsun bu sefer de sepetindeki kitapları sana bedava verelim? bol keseden aforizma sallamakla olmuyor bu işler.


türkiye'de yapılan şey çok açıktır. okuyan adamı sömürmek. başka bir şey değil. okumayanların suçunu da biz çok okuyanlar çekiyoruz. yayınevleri satamayacakları korkusuyla insafsızca fiyatlandırmalar yapıyorlar. işin tuhafı eser sahibine verdikleri telif ücreti devede kulak kalıyor. kaldı ki 75 seneyi aşan kitapların telif hakkını kaybetmesini, kitabının telifine iki pipo isteyenleri hiç söylemiyorum.


ayrıntı yayınları'nın konuşmaya hakkı yok bana kalırsa. eseri 2 lüle taşı pipoya alıp 22tlye satıyor. tanesini. eser telifi sadece iki lüle taşı pipo. iki. lüle taşı. pipo. bu adam bana gelip "1000 adet kitabı ortalama 6 yılda satıyoruz." bu sözü söyleyemez arkadaş. dinlemem. dinleyene saygı duyarım, orası ayrı. bir de marifetmiş gibi..... neyse sinirlenmek istemiyorum. gerçekten çok içli olduğum bir konu, bu kitapların fiyatlandırılması konusu.

yukarıda da söylediğim gibi. türkiye'de okur olmanın getirdiği sorunlar var. "eşimle rusya'da büyük bir poşeti ağzına kadar kitap doldurup neredeyse hiç para vermeden çıktık kitabevinden" demişti iktisat hocamız zamanında. dostoyevski faktörü mü? turgenyev mi? senin neyin eksik arkadaş? millet kitap okumuyor, ceremesi bize kalıyor.

hayatım boyunca tüyap'ta hiç %80 indirim görmedim. lütfen murat efendi elimi tutsun ve kalburüstü yayınevlerinin kitaplarında bana %80 indirimi göstersin. alacağım kitaptan bir tane de ona almazsam daha ağzımı açmayacağım. çoğu, internet satışındaki indirimler ile aynı indirimleri yapıyor tüyap'ta. ayrıca kalburüstü yayınevlerinin de %30-%40 indirimi geçtiğini görmedim. belirtmek isterim.


"KİTABA HER YIL DÜZENLİ OLARAK 1 LİRA HARCIYORUZ

Türkiye'de kitap, ihtiyaçlar listesinde 256. sırada yer alıyor!"

diyecek söz yok. her zaman karşı olduğum, nefret ettiğim, "genelleme"nin kurbanı oluyoruz. biz. çok okuyanlar. yukarıda da söyledim. sen ne kadar senede 100 kitap okursan oku. ülke insanı sıfır kitap okuduğu için senin okudukların da bir anlam ifade etmiyor.


son olarak, korsan kitaplardan zerre hazzetmeyen ben artık korsan kitap edinenlere saygı duyar hale geldim. kullanmıyorum fakat kullananları kesinlikle anlayabiliyorum."

eksiduyu.ru

yok mu yapılabilecek bir şeyler bu duruma????

çünkü yapı kredi yayınları kapitalist bir yayınevi. kitabı 30 35 tl ye satmak yerine 15 20 tl ye satmakla batmazlar. ama işte para onların her şeyi.

hayatta olan yazarların kitapları daha pahalı diye bir şey duymuştum gözlemlediğim kadarıyla da doğru gibi . bunun fiyata etkisinin neden olduğu hakkında hiç bir fikrim yok ama

not : yanlışmış

Çulsuz değilsin. 20 liradan ucuza kitap yok anasını satayım. Ben sahaflardan falan alıyorum o yüzden hep.

kitaplar çok pahalı. istisnasız sahaflardan alıyorum ben de. anca başka hiçbir yerde bulamazsam, çok çaresiz kalmışsam alırım kitapçıdan. iyice bilgiyi de endüstriyelleştirdiler.

korsanı bile 15 e satıyor artık adamlar düşün.istediğim kitapların hiç birini korsan bulamadığımdan alıyorum el mahkum. evet aynen el mahkum alıyorum çünkü hayvan gibi paraları yazara değil aracılara veriyoruz.

e kitaplar normal kitapla aynı para neredeyse ne salak bir anlayış var bizde.

hagaten ya
korsan bile orjinalle kafa kafaya yer İzmir!

napim indirim bekleyip dayıyorum parayı kitaba.

kitap fiyatları cidden çok pahalı


eskiden Antalyada 5tl-yazıyla beştl- korsan kitap alırdım be

Kitaplar çok pahalı. Sadece dini kitaplara değil bütün kitaplardaki vergiyi düşürsünler. 3 5 lira da olsa azalsın.

kitap 2. el alınır. en güzeli.

korsana tesvik icin fiyatlari yuksek tutuyorlar.

Kim diyor 20 liradan aşağı kitap yok diye ya. 7 liraya milyarlarca şiir kitabı var, 10 liraya 12 liraya birçok kitap var alınabilecek. İyice araştırın bence.

Ama haddinden pahalı kitap yok mu var. Özellikle iletişim, can, doğab kitap bence olması gerekenden çok fazla.

O yüzden kitap okumak istiyorsanız internetten alışveriş yapın derim. Daha indirimli oluyor, belli dönemlerde de daha fazla indirim oluyor. Yky ve iş bankası yayınları zaten uygun fiyatta ama kendi mağazalarında da indirim yapıyorlar.

(bkz: kütüphane)

Nasil oluyorsa tek normal fiyat is bankasinda. Bir de varlik uygun. Onun disinda telif hakki olmayan eserleri 40 tl'ye satmaya calisan can yayinlari umarim batar

bir ara kampanya yapıldı ama olmadı yine de..

çok fazla ne yazık ki. klasiklerde iş bankası yayınlarının çeviri kalitesi yüksek, fiyatı daha uygun diğerlerine göre. kendi mağazalarından alınca da %20 indirim yapıyorlar. 20 liralık kitap geliyor 16'ya. 16 da az sayılmaz yine.

ucuz diye şiir kitabı okuyacak halimiz yok. kaç aydır almak istediğim kitap yky yayınlarının 36 lira. alamıyorum. sahaflarda da daha ucuz değil.

Kitap fiyatları her türlü pahalı. Yazarı öleli bin yıl olmuş, adamlar hala Don Kişot'u 40 liraya satıyor. Tamam verdim 40 lirayı aldım ama içime de oturmadı desem yalan olur. Korsanı yoktu olsaydı onu alırdım.

çokk fazla değil hayvanı fazla, baya kitap fuarlarını beklemeye başladım o zamana para biriktirip toplu alım yapıyorum.

izmirde adam gibi korsancıda bulamadım ne güzel önceden 3 kitap 10 tl korsancıları vardır

ayrıca korsana bu kadar muhtaç kaldıysak neyse.

ya var, 40 liraya da var, tutunamayanlar 36 lira mesela ama internette 26 lira. şimdi o kitabın kalınlığına baktığınızda 15 liraya satılması da yazık çünkü belki farkında değilsiniz ama sadece yazarın emeği yok ortada. editör var, düzeltmen var, grafikçisi var, ama genel olarak internetten alındığında çok pahalı olduğunu düşünmüyorum ben. daha doğrusu, çok pahalı olan onca şey varken kitaplara verilen paraya acınması bana garip geliyor.

dediğim gibi çözüm olarak sahaflar var, nadirkitap.com var bulunduğunuz yerde sahaf yoksa, idefix d&r (site olan) kitapyurdu babil var, mağazalar var yayınevlerinin, okumak istiyorsanız var yani.

ya arkadaş misal istediğim bir kitap var 100 küsür tl. nasıl alayım bunu üzülüyorum vallahi.
bunu gaa gelip de yazdım, asıl soruyu açmaya iten kitaplar bu seviyede olmayan güya ortalama denilen kitaplar.

arkadaşlar ben internetten ziyade elimle dokunarak, koklayarak almayı sevenlerdenim. mantıksız bulmayın öyle işte. gidip görüp almaya karar veriyorum bazen de. hem kredi kartım yok ki.

yooo dostum yoo öyle içime işlemişler ki 'korsan ööeeğğhh' diktesini o yüzden kitaba saygısızlık deyip almıyorum.normalde ben ki kitapla eve dönnce mutlu olan insan korsan alınca huzursuz oluyorm

Zorunlu kalmadıkça sahaftan kitap almayı tercih ediyorum ben de.

marquis de sade'in kitabına dost kitapevinde 20 tlye bulmuştum. Adam yüzlerce yıl önce ölmüş varisi yok bi seyi yok kime gidiyor bu para. Sahafta aynısı 2 tl.

Türkiye'de kitap sahaftan alınır yoksa pahalı dedigin gibi.

sikerim oyle isi deyip ekitap olayina daldim dini kitaplar olmak uzere 9000 taneye yakin kitabim var ugrasmam bi kitaba 20 lira oksurmeyle.

tutun, e kitap bana uymuyo. okuyamıyorum. en ufak şeyde bile çıktı alırım ben :/

Izmir'de dokuz eylül hastanesi kapısında 1 stand var her kitap 3 tl. Çok bilinmeyen şeyler var genelde ama benim hoşuma gidiyorlar gibi. Okuldan izinli satış yapıyorlar.

bizim burada eskici var bi tane, ben oradan alıyorum. arada bir inanılmaz güzel kitaplar denk düşüyor. tabii ki bu yeni çıkan kitaplar için uygulanabilecek bir çözüm değil :(

bunun dışında ansiklopediler ve sözlükler de çok pahalı :(

beypazarı

Tat olaral Kızılay ama tuz oranı biraz fazla

özkaynak derim. afiyet olsun :)

en güzeli kızılay ama bulamazsam beypazarı.

En iyisi bence de Kızılay, tuzlu olması hoşuma gidiyor. En kötüsü Uludağ, bildiğin su.

Erzincan ın maden suyunu çok beğenmiştim. Bulma imkanı yok sanırım erzincan dışında. Zaten kızılay da fabrika kurmuş herhalde artık sadece kızışay üretecek herhalde.

kızılay +4

ailecek seviyoruz

en iyisi 5

3 numarayı çok beğendimm
ama tişört-kot giydiğin günlerde aşırı spor görüneceksen 3numara yeterli olmayabilir, bi de spor ayakkabı alman gerekebilir.

3ü al ama, kesin bilgi :)

1 Yada 6

kanvas+gömlek ve t-shirt+kot diyorsak 5
'' giyimi daha sık ve çalıştığım yerde 5 numara olmaz sanki der isen 3

(ikisi arasında kalırsan kesinlikle 5 çünkü 3 kot ile olmaz, 5 her şeyle olur)

7

1

genel giymek istiyosan 5

bence 1

Bir tane var o da sözlükten, nickim deşifre olmasın bir tane daha alayım derken duyuru kullanıcı alımlarının durmuş olduğunu gördüm

1. onu da kimse sevmiyor.

sadece bu. :/

2 tane var yazar olunca yenisine geçtim.

bir bu var

Ben aslında redeath'im :)

3. biri fikrasina gülünen madam.

edit: diğeri de rock n roll

armagan, lütfen yanlış bilgi verme :)

Bir ben var benden içeri. Ama nickim tek.

kullandıgım 2

bi sözlük bi de bu. sözlükten hiç kullandığımı sanmıyorum ama.

Bir bu, bir de cocodancer. (cocodancer dovmese bari)

fıkrasına gülünen madam, vasilias mısın gerçekten :)))

yahu alayım diyorum iki defadır yeni mail istediği için ne uğraşacam yea deyip boşveriyorum. bir dahakine bakacam artık .)

bu duyuruda iki cevabım var :)

fikrasina gulunen madam yanlış maalesef :)

etna, tırstım :)))

1.

@etna ipucunu vermiş hadi bulalım :)
2 ama 3 de olabilir.

ben vasilias, ya da armagan diyorum etna için. olmadı fıkrasına gülünen madam. bu 3 kişiden biri ;)

Bir. Birden fazla olan insanı da tehlikeli bulurum. Mümkün olduğunca az kişiyle muhatap olmak iyidir burada.

2 tane var ama ikincisi sözlükteki nickim, başkası almasın diye aldım hiç kullanmadım

2.
biri bu, biri de pis işler hesabım.

Valla fader benden daha iyi bilir ama (:p) 7-8 tane var herhalde.

iki ama diğeri sözlük hesabımın olduğu için kullanmıyorum.

Sadece ekimbebesi başka kopyam yok :)

hiçbir sakıncası yok aksine nohuta lezzet katar.

bence bir sey olmaz. ama nohutu onceden islayip suyunu bir kac kez degistirmek gerekir ki gazi kacsin, kolay pissin. aksi halde pismez diye biliyorum tek seferde. (annem duduklude pisprmeden once hep bir gece onceden islar, suyu da 2 kez falan degistirir)
tavugun icine de baharat, defne yapragi falan atin haslarken. pilavin da tavugun da tadi cok guzel oyle.

köy tavuğu düdüklü tencerede 1 saate yakın sürede pişer.
nohutun da 3 5 saat ıslatıldıktan sonra düdüklü tencerede pişme süresi rahat 1 saati bulur.

çok güzel olur, oluyor.

bulgur pilavına tereyağ da erit.

ps; sabah olsa da kahvaltı yapsam açlıktan ölüciim.

@kullanıcıdeğilsenizkaydolmakçokkolay ben de nohuta lezzet katacağını düşünüyorum:)

@65 derece soruda ayrıntılı anlatmadım ama, elbette önceden suda bekletirim nohutu, ayrıca su harici sadece tuz atarım tavuğa. baharatları veya sebzeleri pilava saklarım. ama bir sonrakinde bu baharat ve defne yaprağı önerinizi değerlendireceğim.

Nohutu sadece akşamdan sabaha ıslatıp suyunu süzüp tencereye koyuyorum ben. Gayet güzel pişiyor. Onun dışında tavuğun pişme süresi nohuta fazla gelirse dağılıp kalmasın garipler?
Ben hiç 1 saat tutmadım. Benim tencere maksimum 15 dakikada bitiriyor nohutun işini.

kahve arşivi

kahveci diye bir mekan vardı yaşadığım yerde yerel, ve bana çok sempatik gelirdi bu isim.

hatır kahvesi
kahveci x efendi
kahvelatte
kahve-hane
kahve felek

BeanSt.

Bean Street gibi.

Dostum turkiyede ne kadar sevilmesede starbucls,lavazza,nero,kahve dünyası varken tutması çok zor. Acı ama gerçek bu

cevap vereyim,kahve ve bağzı şeyler komik olurdu

Grounded
Express
Just Brewed
Mr. Bean


---

Kahve Bahane
Telve
Reng-i Kahve
Tiryaki
KahveM

kahve bahane güzel olur aslında

Kahve Bahane +1

kahve felek

kahve arşivi +1
telve+1

İşleri büyütüp zincire dönüşme niyetinde değilsen ve şirin olan ve uçuk fiyatları olmayan bir yer açarsan neden tutmasın. Bir de biraz farkın olmalı, sen de aromalı kahveler veya lab tarzı kendi kahveni yarat tarzı seçenekler sunabilirsin. Ev yapımı 2-3 çeşit pasta kurabiye de eklersen bence güzel olur.

bu aralar lab eklentileri pek tutuyor, burger lab, sandviç lab, coffee lab neden olmasın? Telve olabilir belki türkçe hem.

İstanbuldaysan kahve bahane var. bir de kahve diyarı, kahve dünyası, kahve sarayı gibi şeyler kötü oluyor.

Kafi -ister şapkalı ister şapkasız
Kayfe esprili ama düşünülebilir. Kafi'den daha iyi. aynı espri düzeyinde Kaave de olabilir. "kaaveye gidiyorum" derler :P

kahve bahane var kadıköy'de.

40 yil hatir

hatır kahvecisi

mekanı açabildiniz mi? işler nasıl merak ettim. ben de bulunduğum yere açma niyetindeyim de kafamda bir sürü soru var

superga

İkisi de ayagi mahvediyor en azindan benimkileri parmak kisimlari vuruyor. Superga su ara daha populer ama aldiktan bir sure sonra ic astari yirtiliyor ve kirlenince amaaan makineye atip yikayayim dediginde rengi kaciyor ve agir bir ayakkabi oysa converselerde pek oyle bir durum olmaz sonuc itibari ile her ikisi de rahatsiz ayakkabilar conversele rahat eden cok insan tanidim ama supergalar cok rahat yeaa diyenle hic karsilasmadim aklinda bulunsun

superga gayet rahat yahu, converse ile karşılaştırmam bile.

www.trendyol.com

ben şunu aldım. tek fark superga değil bambi olması. fiyatı da daha uygun. farklı renkleri de var. topuk kısmı vurdu ilk giydiğimde ama geçti sonra.

son sınıfta geçiş olmamakta ,
yök'ün yönetmeliğini incelemedim .
( şu an inceleme fırsatım yok çünkü malesef )

Bende şimdi tekrardan baktım lisans eğitiminde son sınıfta geçiş yokmuş önlisans için geçerliymiş bu durum.

sonbahar

tabutta rövaşata

masumiyet. ardından da hemen kaderi çak. tribin kralına girersin.

sevmek zamanı yazan arkadaşı tebrik etmek için geldim. ağzını seveyim. (izlersen fon da duran galata kulesine dikkat et). kim ki duk tan da öte.

atlı karınca

bu konudaki ya tek ya da çok nadir bulunan bir film.ödüllü falan ama asıl önemlisi anlatılmayan gerçekliği yansıtması.

ders falan vermiyor bu arada öyle bir yazmışım ki

yeraltı

yazı tura

değil.
hatta çirkin bile sayılabilir.

değil

değil

değil..

bence köpek için güzel isim

değil

değil.

değişik olsun diye kastırılmış, saçma bir isim. berfucan, çisilsu'dan farkı yok.

değil

Biraz düşününce güzel geliyor. Tam da anlamı Nuri Bilge filmleri gibi zaten.

niye kötü olsun ki. ismin iyisi kötüsü nasıl olur merak ediyorum. isim işte. abdurrahman mı kötü yoksa bora mı iyi. hangi kritere göre?

Çok güzel bence

Gayet guzel isim. Gecen ramazan bayrami tanismistim kendisiyle elinde tablet takiliyordu. sirin cocuk :)

(bkz: ayazda kalmış bekçi çükü)