Giriş
(3)

Papağana Dereotu

kapakak
Zararlı olur mu yahu? dışarı çıkıp yemiş pisboğaz.
Zararlı olur mu yahu? dışarı çıkıp yemiş pisboğaz.
0
kapakak
(06.04.09)
dereotu, maydanoz gibi şeylerin papağanlar ve muhabbet kuşları için zararlı olmasının sebebi boğazına yapışıp nefessiz kalmasına sebep verebilmesidir. öyle bir şey olmadığına göre bir sorun yoktur. dereotu neyse de maydanoza pek yaklaşmasın eleman. sonra kendini bundan 350 yıl önce yaşamış olan korsanların beslediği dedesiyle aynı mekanda bulabilir nefessiz kalıp.
0
beccaria
(06.04.09)
nane faidelidir fekat.
0
follus cerebralis
(07.04.09)
fazla yerlerse ishal oluyorlar bu tür otları
0
ency
(07.04.09)
(11)

Genç, Başarılı Kişiler

denizsabun
Ya acayip bir soru gibi gelebilir ama bana genç, popüler, yaptığı işte başarılı, gelecek vaad eden biraz da yakışıklı/güzel insan isimleri gerekiyor. Bu kişiler bankacı, reklamcı, büyük biyerde genel müdür yardımcısı veya herneyse güzel bir pozisyonda olan kişiler olmalılar.
Ya acayip bir soru gibi gelebilir ama bana genç, popüler, yaptığı işte başarılı, gelecek vaad eden biraz da yakışıklı/güzel insan isimleri gerekiyor. Bu kişiler bankacı, reklamcı, büyük biyerde genel müdür yardımcısı veya herneyse güzel bir pozisyonda olan kişiler olmalılar.
0
denizsabun
(06.04.09)
Acun Ilıcalı? Hem genç hem başarılı hem de eli ayağı düzgün.

O olmazsa Sadettin Saran olabilir mesela.
0
ataturkiye
(06.04.09)
ben...

sonra, umut oran da olabilir. kendisini çok sevmiyorum ama adını daha sık duyacağız gibi geliyor bana.
0
nils ve ucan kaz ve beavis and butthead
(06.04.09)
(bkz: teritori) ehehehe
şaka bi yana ssg var işte.
0
teritori
(06.04.09)
(bkz: mert akel) liseden üst dönemimdi, feci yol aldı
0
sokgeridenyus
(06.04.09)
www.gelecekdaha.net web sayfası gençlere fezy almaları için üretilmiş bir sayfa. Burada ki videolardan genç başarılı arkadaşlara ulaşmak mümkün.

İsimler işe yarar umarım..
0
emresorkun
(06.04.09)
melih gokcek. ankara buyuksehir belediye baskani. yas 61. evli. 2 oglan babasi.

61 yasindaymis ama 30 yasinda gosteriyor.
0
fdegir
(06.04.09)
server aydın
0
desdinova
(06.04.09)
surdan sec begen al, hepsi unlu, basarili, girisimci ve genc, listede 1 numarali kisi facebook'un kurucusu:
www.retireat21.com

suradan da Turkiye'dekilerden haberdar olursun sanirim:
www.tugiad.org.tr
0
ermanen
(06.04.09)
arda turan
0
esas itibariyle
(07.04.09)
0
oldtimer
(07.04.09)
kesinlikle yıldıray çınar incelenmeli. TRT 3 Türkücüsü olan değil elbette. Anadolu Üniversitesi Animasyon Bölümü mezunu değerli kardeşimiz. ekşi'de bi ton zımbırtı var hakkında yamulmuyorsam. Hem ilginç olmaz mı sence de? Anladığım kadarıyla bi çeşit haber vesaire gibi bi prje için gerekli. Dediğim gibi bence oldukça ilginç olur. Şukela olur.
Sevgiler...
0
follus cerebralis
(07.04.09)
(10)

Ateizm ve toplum

exexex
Selamlar, şimdi bir araştırma yapmam lazım, araştırma konusunu şöyle açıklayayım.Kim olursak, nerede doğmuş olursak olalım toplum içinde doğup büyüyoruz ve bulunduğumuz çevrenin de etkisinde kalarak istesekte istemesekte bir dine bağlı olarak yaşamımızı sürdüriyoruz. Doğumumuzdan itibaren anne babal
Selamlar, şimdi bir araştırma yapmam lazım, araştırma konusunu şöyle açıklayayım.
Kim olursak, nerede doğmuş olursak olalım toplum içinde doğup büyüyoruz ve bulunduğumuz çevrenin de etkisinde kalarak istesekte istemesekte bir dine bağlı olarak yaşamımızı sürdüriyoruz. Doğumumuzdan itibaren anne babalarımız, onlar olmasa sosyal çevremiz bizi bir şekilde din olgusuna dahil ediyor. Sonrasında her ne kadar mantıksal yaklaşsakta, din mutlaka benliğimize bir şekilde işlemiş oluyor. Toplumda bireyi ateizme yakınlaştıran etmenler sizce nelerdir? Ne gibi sebepler insanları ateizmi düşüdürmeye yöneltebilir? Aklıma gelen ilk etmenler;

Dinin, siyasi olarak kullanılması ve bireyi bu dinden psikolojik olarak soğutması,
Bireyde var olan özgürlük güdüsü, kurallara bağlı kalamaması.
Toplum içindeki cinsel yönelim, kutsal kitaplarda bulunan kurallara ters düşen kimlikler. Bu kimliklerin özellikle dindar kesim tarafından sosyal çevrede dışlanması ve bu kesimin dinden uzaklaşması...


Aklıma gelmiyor, birkaç tane daha argüman bulabilirsem süper olacak. Sizin aklınıza neler geliyor ilk düşündüğünüzde?

Teşekkürler.
0
exexex
(04.04.09)
- bilimsel ilerlemeler. gün geçtikçe bilimin alanının genişlemesi, dinin alanının azalması. dinsel nosyonları savunan kesimlerin gerici örnekler teşkil etmeleri, bunların yarattığı olumsuz etki.

- dinlerin gerici muhtevası, gündelik yaşama karşılık verememeye başlaması.

- artan iletişim, bilimsel bilgiye erişimin, ateist insanlarla diyaloga girme ihtimalinin artması.

- kişinin içinde bulunduğu toplumun yönetenlerin dine karşı aldığı tavır, ateizm propagandası yapan ya da din propagandası yapan iktidarların bireyleri pozitif veya negatif etkilemesi.

- kişinin eğitim ve refah seviyesi. yaşadığı ortam, içinde yetiştiği ailenin öğretilerine duyduğu negatif veya pozitif tepkiler.

kolaylıklar.
0
anadolu
(04.04.09)
dincilerin ortaya çıkan bazı karışık oluşumları, hiçbir şekilde sorgulamadan ruha, tanrıya bağlaması. Bilimin bu oluşumları incelemesinin zaman almasından dolayı, insanların bilimi işe yaramaz bulması.
0
ocanal
(04.04.09)
din denen şeyin kurumsallaşması ve bu nedenle çok fazla "bidat" oluşması. yani, dinin de özünden uzaklaşıp, insan eliyle yapılmaya çalışılan hurafelere bulaşması. aynı nedenle, insanlara zor gelmişliği ve iticiliği de mevcut malesef. misal, namazın farziyeti kitapla kesindir, lakin türbe ziyareti, yok akşam vakti tırnak kesilmemesi, bilmemne.

bunun dışında, ergenlik psikolojisi de denebilir. bireyin, ailesinden, çevresinden farklı bir şeyler yapma isteği. hani, din konuşulurken "ben inanmıyorum" denildiğinde oluşturulan o hava, bunun bir nedenidir. vejetaryen olmayan bazı insanların, bazı yerlerde "ben et yemeyi sevmiyom" diyerek tribe girmeleri gibi düşün.

-bu arada direkt "zaten tanrının olmaması" gibi bir cevap veren arkadaşı tebrik ediyorum. aydınlandık, erdik bi anda.-

din psikolojisi diye bir alan var. dünyada psikoloji dahilinde, türkiye de ise ilahiyat içerisinde lisansüstü düzeyinde eğitim veriyor. onların kitaplarını tavsiye ederim konuyla alakalı olarak.
0
lovemyself
(04.04.09)
ya bütün cevaplar mantıklı elbette ama aklıma başka bir şey geldi. mesela bu argümanlardan yanlızca birini seçip onu mu incelesen acaba. yani bunlar bunlar bunlar vardır ama en önemlisi şu şööledir bööledir diye anlatsan. ki bunları yaparken de diğer argumanları alt başlık olarak göstesen. mesela temeline iletişimi alsan ve iletişim çağının bireye olan etkilerinden bahsetsen. sonra yine iletişim temelli olarak diğer arkadaşların bahsettiği mesela din temelli kurumsallaşma vesaire gibi etmenleri bireyim iletişim çağının gereği olarak kolay öğrendiğinden hatta doğru-yanlış bi ton bilginin ortalarda dolaşıp elemanın kafasını karıştırdığından falan bahsetsen. sadece bi fikir tabii. sen daha iyi bilirsin nasıl yapacağını. ama her nasıl yaparsan yap. bildiğim bi belgesel var önce bi onu izlemeni tavsiye ederim. farklı bir vizyon kazandıracaktır sana. filmin içinde geçenler sana birşeyler anlatacağı gibi, böyle bir filmin var olması ve bireylere kolay ulaşıyor olması da ayrı bir arguman olarak işine yarar bence. hani bilgi-iletişim çağının bunları bireye sunarak ateizme sürüklemesi gibi. neyse kısa kesiim, belgeselin ismi zeitgeist
0
follus cerebralis
(04.04.09)
felsefe
0
lunz
(04.04.09)
Arkadaşlar tüm cevaplar için teşekkürler.

@follus cerebralis:
zeitgeist'i izlemiştim, hatırlattığın çok iyi oldu.
Araştırma konusunu değiştirme gibi bir olanağım yok ne yazık ki. Bu tarz göz önünde bulunan bir konunun kıt olabileceği aklıma gelmemişti en başında, araştırdığım hiçbir kaynakta birkaç kitap dışında işe yarar referans bulamadım.

Tekrardan teşekkürler.
0
🌸exexex
(04.04.09)
Tabii diğer dinlerde bunun karşılığı ya da benzeri var mı bilmiyorum ama İslamiyet'teki ''kazâ ve kader'' olgusu yani bazı şeyleri değiştiremeyeceğin düşüncesi belki bireyi ateizme yöneltebilir.(Nacizane fikrimdir.)
0
vasıfsız eleman
(05.04.09)
bence kesinlikle kıt bir konu değil hatta o kadar geniş ki insanların ateizme kayma sebepleri. tabi hangi yönden incelediğinde önemli. ama sadece sebepleri bile araştırsan ( var mı bilmiyorum bakmadım ) senin yerine olsam insanların ateist olma sebepleri diye bir başlık açar ordaki dinci vs.. arkadaşların entry'lerini ayıklar sıralardım. eminim ki buradan aldığın cevaplardan daha fazla cevap alabilirsin.

kendimce nispeten özgür yetişmek şöyle ki hepimiz için ( hadi çoğumuz için diyeyim, dışarı çıkmayanlar olabilir küçükken :p ) din olgusu küçüklükten beri hayatımızda yer alan bir ııı.. olgu. bunu kırabilmek ufkun din olgusuna yer veremeyecek kadar genişlemesi çoğu insan için o kadar koaly değil. keza bunu sözlükte te görebiliriz ki bir insanın tanrı kavramına inanmadan yaşabileceğini görüp şaşıran içerikli bir sürü entry ile karşılaştım.

neyse kendi açımdan özetlersem ( ki nerden girip nasıl özetleyeceğim bilemiyorum ama girişeyim hele ) en başta bilimsellik gelmekte ateist olmamın sebepleri arasında. bilimsel düşünce ile gelişen ( ki bu esnada dinleri ve bununla bağlatılı olguları araştırma kaçınılmaz olduğunu söylemem mutlak gerekli. bilismel düşüncenin ilerleyişi de böyledir. ) beyne artık din olgusunun tüm sorularına cevap verememesi. ki burada mantık ta işin içine giriyor. çünkü dinde mantıksız bulunan bir sürü şeyle karşılaşıyoruz. ( şunu da söylemem gerek ki bunlar kendime yani geldiğim yere nasıl geldiğim konusunda düşünürken ortaya çıkan yol diyeyim ki bu da orta okul sıralarına kadar dayanır. ) sonraki araştırmalarımda ( çok ta araştırma denemez aslında sadece özgür bırakıp bir sürü düşünceyi, kitabı okuma dönemi diyelim ) polistzer'in felsefeni ntemel ilkeleri kitabıyla tanışmamla yeni bir milada yol aldım diyebilirim. ki şimdiye kadar ki tüm ( tam anlamıyla tüm olamaz tabi ki tüm sorulara cevap vermiş olsa din olmazdı ) sorularıma cevap verebilen bir kitaptı. daha önemlisi geliştirdiğim bilimzel mantık yönünde ilerleyen düşüncelerime çıakr yol sağlıyordu. ( çok yaşa politzer :) )
gerisi geldi sonra çorap ve sökük ikilisi gibi. tabi burada göz ardı edilmemesi gereken bir şey de ateistlerin çoğu belirli kalıplar halinde atesit olmuyorlar. beslenebilecek kaynaklar çok geniş olduğu için ( ki bu sadece kişinin kendi mantığı olsa bile ( az biraz felsefik görüşlerden de demlendiyse )) bu her ateistin ateizme farklı bir bakış açısı getirdiğini düşünüyorum.
ha tabi sonrasında dinlerdeki mantıksızlıklar daha iyi görülmesi destek oldu. dinin kullanılması. kazandığın düşüncelerde insanlar eşit doğmasa da eşit koşullar altında yetişmesi gerektiği, buna dinin engel olduğu gibi bir sürü sebep te sonrasında destekleyici yönde oldu hep.
pff daha bişeler dicektim de şimdi koptu hat ehehehe.
0
metteya
(05.04.09)
insanın rasyonel yetenekleri çok güçlü bir varlık olması, zaman içinde argümantasyon yeteneklerinin gelişmesi neticesinde kendisine daha fazla yalan söyleyemeyeceğini anlaması.
buna karşı argüman olarak da insanın bir savunma mekanizması olarak dine çok ihtiyaç duyması sunulabilir; varoluş soruları karşısında aşırı kaygı duyması (ölünce ne olacak, bu hayatta neler yapmalıyım neler yapmamalıyım), dinlerin bunlara paketlenmiş cevaplardan ibaret şeyler olması.
0
lhun
(05.04.09)
the root of all evil da şuna benzer bi laf geçiyodu "hiçbir çocuğa anne babasının politik görüşünden dolayı liberal ya da muhafazakar demiyoruz, öyleyse onlara yine ebeveynlerinin dini kimliklerinden ötürü müslüman, hıristiyan vs. demek niye" mevzuya çok uymadı sanki ama ufak da bi katkım olsun dedim:))
0
dali dili havali korna
(05.04.09)
(10)

çeviri?

nhl
''masal bu ya,oldu ya''tam anlamıyla ingilizceye çevirmem de yardım cı olur musunuz?''tales that either happened or?'' bu hatalı bir çeviri mi olmuş?
''masal bu ya,oldu ya''
tam anlamıyla ingilizceye çevirmem de yardım cı olur musunuz?


''tales that either happened or?'' bu hatalı bir çeviri mi olmuş?
0
nhl
(04.04.09)
as if it happens like in dreams ya da like a dream filan olur bence..
0
dambil
(04.04.09)
as tale would have it, it happened yah

rap gibi oldu :)
0
ermanen
(04.04.09)
@nhl
google translate ile cümle çevirme:)

Just a tale it was, thus it happened.
0
thehole
(04.04.09)
:)
başka çarem kalmadı
çok teşekkürler:)
0
🌸nhl
(04.04.09)
ben de thehole'a katılmaktayım
Just a tale it was, thus it happened...
0
follus cerebralis
(05.04.09)
hayir google translate'inki yanlis, burda vurgu farkli. gerci benim yazdigim da tam olarak oluyor diyemem.
0
ermanen
(05.04.09)
@ermanen
yok nhl'e dedim google translate le çevirme diye:)
0
thehole
(05.04.09)
yayında ve yapımda emeği geçen herkese çok teşekkürler....
@dambil
@ermanen
@thehole
@follus cerebralis
:)
0
🌸nhl
(05.04.09)
ha bana dedin sandim, evet google translate yanlis bi secim :)
0
ermanen
(05.04.09)
zor durumda kalan herkes google translateye başvuruyor ama bu bi gerçek:)
0
🌸nhl
(05.04.09)
(7)

yollarin kapanmasi ve tazminat olayi

kartonpiyer
simdi misal obama geliyo diye yollar kapaniyo ya, ben de bi sekilde o yollarin kapanmasi nedeniyle isimin aksadigini ve para kaybettigimi, zarar ettigimi belgeleyip mahkemeye versem birilerini.. 1. kimi mahkemeye vermek gerekir ki..2. tazminat alinabilir mi sizce?3. turkiyede de boyle seyler olabilm
simdi misal obama geliyo diye yollar kapaniyo ya, ben de bi sekilde o yollarin kapanmasi nedeniyle isimin aksadigini ve para kaybettigimi, zarar ettigimi belgeleyip mahkemeye versem birilerini..
1. kimi mahkemeye vermek gerekir ki..
2. tazminat alinabilir mi sizce?
3. turkiyede de boyle seyler olabilmez mi? hani gastede okuruz ya hep..
0
kartonpiyer
(04.04.09)
kişisel fikrim:
3. şıkkı!!!
0
follus cerebralis
(04.04.09)
dostum yurtdışında çok kaldın yeni dönüş yaptın türkiye'ye sanırım.ne davası ne tazminatı. burası türkiye bi de borçlu çıkarsın devlete :)
0
roadrunner merlin
(04.04.09)
çok iyi bi avukata ihtiyacın olur. davayı kesin kaybedersin diye bir şey de yok. kazanma ihtimalin de azın çoku.
0
teritori
(04.04.09)
denemekten bir şey çıkmaz. yanız iki şeyin çok olması lazım: 1. para, 2.zaman. bunları geçtiysen istanbul valiliği muhatabın. ancaaak, işlerinin bu kapanmalara bağlı aksadığını bir şekilde tespit de ettirmen lazım. benim aklıma gelen, yanına bir noter (veya yetkilisi) alıp tespiti bununla birlikte yapman. daha sonra da hukuk mahkemelerine müracaat edersin, ama o kısmında iyi bir avukat lazım sana.
0
fempusay
(04.04.09)
kabaca şöyle bir savunmayla karşılaşacağınız bir dava olur diye sıkıyorum.. "bu bir güvenlik önlemidir ve ardında kamu yararı vardır"(abd başkanının türkiyede suikasta uğraması uluslar arası kamuoyunda bizi göt eder vs vs)kırmızı ışıkta beklemeniz nasıl kamu yararıysa ona bağlarlar muhtemelen..
0
pascha d
(04.04.09)
Filmlerden gördüğüm kadarıyla bu güvenlik tedbirleri sadece bizim memlekete has bir uygulama değil.Kendi ülkelerinde de çok sıkı tedbirlerle korunuyor bu devlet başkanları.Ha biz abartıyor muyuz?Ben ikilemde kaldım.Bir yandan bize eziyet oluyor diye kızıyorum diğer yandan adama burada bir şey olsa bunu kime nasıl izah ederiz diye dişimi sıkıyorum.Hukuki açıdan da dilekçeni alırlar,arkandan gülerler,sonuç olarak da minareyi kılıfa uydururlar sanırım.(Hukukçu değilim;hukuki değerlendirmemi kaale almayın.)
0
vasıfsız eleman
(05.04.09)
hukukla uzaktan yakından alakası olmayan biri olarak 3. şık diyorum.
0
bordeaux
(24.04.09)
(3)

saç ve ceket sorusu (prison spoylerli foto içerebilir)

pozitif dusunce de kazanir
1) fotodaki saçların biraz kısasına ve siyahına sahibim. alın açıklığı dışında (alnım açık değil) saç tipim çok benzeşiyor. ama bir türlü şekil veremiyorum, banyodan çıkınca kabarıyor, yataktan kalkınca dağınık ve karizmatik bir hal de almıyor yamuk yumuk oluyor. uzun süre yıkamayıp yağlanması da pe
1) fotodaki saçların biraz kısasına ve siyahına sahibim. alın açıklığı dışında (alnım açık değil) saç tipim çok benzeşiyor. ama bir türlü şekil veremiyorum, banyodan çıkınca kabarıyor, yataktan kalkınca dağınık ve karizmatik bir hal de almıyor yamuk yumuk oluyor. uzun süre yıkamayıp yağlanması da pek işe yaramıyor.
istiyorum ki, banyodan çıkınca birşeyler yapayım (fön, jöle, köpük, sprey vs.) ve fotodaki gibi gözüksün, kabarmasın şekilli olsun. neler önerirsiniz dostlar?

2) her yerde fotodaki ceket benzeri bir ceket arıyorum çok yere baktım ama bulamadım. aynısını veya çok benzerini nerede bulabilirim, önermeyiniz kesin bildiğin yerleri söyleyiniz lütfen.

(alexander mahone'a özeniyorum evet.)

teşekkürler
0
pozitif dusunce de kazanir
(04.04.09)
saçlarınızı dğzenli olarak bebek şampuanı ile yıkayın(johnson's baby). o kabarıklığı alıcaktır. ardından fon makinesi ile ıslaklığını alın. nemli gibi olsun. ama kuru olmasın asla. ardından wax ile istediğiniz şekile istediğiniz gibi sokabilirsiniz.

ceket için de bi levis a bakın.
0
emcedeltate
(04.04.09)
@emcedeltate
saçını fönle kurutmadan önce şu 7/24 zımbırtılarından sür. pantene'inki gayet iyi. ayrıca fönlerken de çok abartmadan hafif hafif tarayarak kurut.
0
follus cerebralis
(04.04.09)
@follus
hakkaten doğru diyosun ya. unutmuşum onu
0
emcedeltate
(05.04.09)
(6)

Sinema / Sinema Kültürü

murqx
merhaba. aslında sormak istediğim şey, daha önce sorulmuş olan (git: 49365) ile gayet örtüşüyor. ancak ben istediğim şeyi baştan anlatıyım yine de;öncelikle sinema konusunda gayet ilgiliyim ve kendimi geliştirmek için oldukça arzuluyum. bugüne kadar izlediğim, beğendiğim çokça film oldu ama soruları
merhaba. aslında sormak istediğim şey, daha önce sorulmuş olan (git: 49365) ile gayet örtüşüyor. ancak ben istediğim şeyi baştan anlatıyım yine de;

öncelikle sinema konusunda gayet ilgiliyim ve kendimi geliştirmek için oldukça arzuluyum. bugüne kadar izlediğim, beğendiğim çokça film oldu ama sorularımı cevaplarken hiç bilgim olmadığını varsayarsanız daha iyi olur sanırım.

1) Öncelikle, bir filmi nasıl ele almak gerekir sizce? Teknik olarak mı, senaryo olarak mı?(İkisi birden müthiş olur tabi.)

İçimdeki yönetmenlik ruhundan dolayı; kamera açıları olsun, ışıklandırma olsun, montaj teknikleri olsun, "şu çekim tekniğinin kullanıldığı ilk film", "bu tip ışıklandırmanın en iyi örneği" gibi ayrıntılar fazlaca dikkatimi çekmekte.

Aynı zamanda da, filmin kurgusunu, işleyişini, senaryolardaki en ince ayrıntıları, atladığım noktaları tam anlamıyla anlayabilmek istiyorum. Hatta biraz daha ileri giderek, işte bir takım psikolojik çıkarımları; gerek diğer filmlere, gerek düşünce sistemlerine yapılan göndermeleri de sahne sahne anlayabilmek istiyorum.

2)Yukarıda anlattığım gibi, hem teknik özellikleri, hem de filmin işleyişini, önemli ayrıntıları ilk başlarda kendim anlayamayacağım için, bunları ayrıntılı olarak anlatan film kritikleri var mıdır? Yani istiyorum ki ben bir filmi izliyim, daha sonra ayrıntılı kritiğini okurken de atladığım yerleri, anlatılmak istenenleri, yaratıcı çekim tekniklerini, gerekirse sahne sahne öğreniyim, mümkün müdür?

(not: sinema dergisi okuyanlar hatırlar belki; "Casablanca" ile ilgili oldukça teknik bir yazı vardı, sahne sahne çekim tekniklerini anlatıyordu. Benim istediğim şey ise bunun yanında bir de senaryo çözümlemesi)

3)Sağlam bir sinema alt yapısı oluşturmak için izlemeye hangi filmlerden başlamalıyım? Elimde sinema dergisinin vermiş olduğu "Kült Filmler 1-2" kitapları var, kült filmleri önce mi izlemeliyim, yoksa daha önce izlemem gereken farklı filmler var mı?

4)Sinema tarihi ile ilgili şeyler de öğrenmek istiyorum. Yönetmenler, dönemler vs. Bunları öğrenebileceğim bir kaynak, e-book var mıdır sinema tarihi ile ilgili?


çok dağınık bir soru oldu. vakit ayırıp, okuyup cevaplayabilirseniz çok sevinirim.

özetle: eksiksiz bir sinema kültürü nasıl oluşturulabilir?
0
murqx
(04.04.09)
1) buna bir kalipmiscasina yaklasmaktan vazgecmenizi oneririm. her filmde muthis teknikler olmayabilecegi gibi kimi muthis teknikler kullanilan filmlerde de hikaye/senaryo ve diger etmenler olmayabilir. filmine/adamina gore degerlendirmeye almak en dogrusu olur.
bunun icin onceki duyurularda soylendigi gibi bolca izlemek ve okumak gerekir. gondermeyi anlayabilmek icin gonderme yapilan seyi bilmek gerekir en nihayetinde.

2) Bu konuda kitaplar var. Internette de bazi kaynaklar bulunabilir.

3) hangi filmler demek yerine bir yerden baslayin. bence zaten zevkleriniz sizi bir yola sokacaktir. begenmediginiz bir filmin sizin bilgi eksikliginizden kaynaklanan bir sebepten oturu begenmiyor olabileceginizi hep goz onunde bulundurun. misal hic film izlememis birisine lynch filmi izletirseniz abandone olabilir.
ben yine de once yakin zamanli populer seylerin izlenmesi gerektigini dusunuyorum.

4) sirf bu konularda kitaplar var.

eksiksiz bir sinema kulturu olusturulamaz. hep bir seyler eksik kalir diye igrenclesip kacayim.
0
entrapmen
(04.04.09)
şimdi bence ilk ihtiyacın olan kendine uygun bir program hazırlaman. yani ergen bebeler gibi saat 9'da kalkış 9:30 kahfaltı gibi değil. daha genel. önce bir süreni sinemanın temellerini okumakla geçirmelisin. bunun için iletişim fakültelerinin sinema hocalarına mailler atıp tavsiyelerini almalısın. niyetini açıkca belirt. ne tür yayınlardan başlamalısın onu öğren. Örnekse Prof. Dr. Esra Biryıldız'ın Sinema'da Akımla adlı kitabı iyi bir örnek. Ama bunla başlanmamalı belki de. İşte bu ayrımı sana hocalar öğretecektir. Öğrenci misin ya da üniversitesinde iletişim fakültesi olan bi yerde mi yaşıyorsun bilmiyorum. Ama elinde imkan varsa git, hocaları bul ve derslerine girmeyi rica et. Asla geri çevrilmeyeceksin. RTS bölümlerinin kapıları açık seni bekliyor. öncelikle yorumlamalarla falan kafanı karıştırmadan temel bilgileri ve özellikle sinema akımlarını öğren. bunları yapmak sana filmleri bulunduğu döneme uygun biçimde yorumlayabilme yertisi de kazandıracaktır. Sonra izlediğin filmleri yorumlama aşamasına geçtiğindeyse fakültelerde kurduğun dostluklar sana araştırmalarını daha rahat yapabileceğin bi ortam sunacak. tabii interneti yoğun olarak kullanacaksın. filmi izledikten sonra bu aygıtın karşısına geçecek ve o filmle ilgili yazılmış çizilmiş her bi şeyi okuyacaksın. diyelim x filminin bir film noir olduğunu öğrendin. hemen açıp film noirin ne olduğunu, nasıl hangi sebeplerle ortaya çıktığını, öncülerini v.s. anlatan yazılar bulup okuyacaksın. sadece netten de değil tabii. kitaplar kitaplar kitaplar!!! ve akademiler yani iletişim fakülteleri en bütük kaynakların. özetle çok çok çooooooook okuyacaksın. değilse hiç başlama bu işe vizyonu takip et, izle eğlen geç...
ve herşeyden önemlisi sevgili dostum hiç bir zaman içindeki bu hevesi, bu amatör coşkuyu terslenen bi kaç ukala hocaya ya da okunması gereken milyonlarca satırın olduğu gerçeğine değişme!!!
0
follus cerebralis
(04.04.09)
yine ben!
daha da ötesinde imkanın varsa ya okulunu oku ya da yüksek lisansını yap. lisansın ne olursa olsun iletişim fakültesinde yüksek lisansa başvurabilirsin unutma bunu. ben de bu bahsettiğim kesimdenim mesela...
0
follus cerebralis
(04.04.09)
İzleyerek ve okuyarak örenirsin. Çok film izle gerisi gelir çakarsın teknikleri gibi söylemlerle karşılaşabilirsin ama eğer bu işlerle ilgili kitapları okumazsan bir şeyler hep eksik kalır hatta bir sürü şey. Hocamızın verdiği bir kitap listesi vardı iyi olur ver dersen bir düzenleyip yazarım buraya. istediklerin hiçte kolay değil.
0
rurouni
(04.04.09)
ben cevap değil de bir öneride bulunayım, sinemaya felsefe gibi yaklaşmayın, abartmayın. nedense her meslek grubunda var bu mesleğe felsefi yaklaşım çabası, yerinizde saymanıza sebep olur.
0
turkish tekila
(04.04.09)
turkish tekila 'ya şiddetle katılıyorum, sinema %80 yetenek ve görmek %20 de teknik cart curtlardır, sen bir filmi izlerken kafandan '' ben olsam bu sahneyı nasıl cekerdım?'' fikriyle izlesen zaten milyar tane teknık cozumleme yapmıs olursun, yani sinemadan herkesın anladıgı farklıdır o yuzden sen kendı anladıgınla ilgilen derim, ve fırsatın falan varsa kamera vs cok sevdıgın basit cekımlı sahnelerı remake dediğimiz olayı yapabilirsin simdilik senaryon vs yok ise. hem boylece kendini geliştirmiş olursun.
0
trumanshow
(04.04.09)
(13)

Pireden Nasıl Korunuruz?

calimdor
arkadaşlar bizim bahçede kediler var bir sürü, sürekli gidip geliyorlar orda burda uyuyorlar falan.neyse, sanırım bunların üstlerindeki pireler bizim eve sarmaya başlamışlar. dün annem bulmuş bir tane evde.acaba nasıl korunuruz pireden? çünkü bahçedeki kedilere soykırım yapacak değiliz, tamamen nası
arkadaşlar bizim bahçede kediler var bir sürü, sürekli gidip geliyorlar orda burda uyuyorlar falan.

neyse, sanırım bunların üstlerindeki pireler bizim eve sarmaya başlamışlar. dün annem bulmuş bir tane evde.

acaba nasıl korunuruz pireden? çünkü bahçedeki kedilere soykırım yapacak değiliz, tamamen nasıl kurtuluruz? neler yapmamız gerekiyor, daha fazla yayılmadan hemen önlem almak istiyorum da. (ilaç tavsiyesi vb. bir şeyler bekliyorum)
0
calimdor
(03.04.09)
cevabını kendin de vermişsin zaten ilaç tedavisi...onun bi ilacı var,kullanıyon hemen kökten çözmese bile eminim sana yardımcı olacak.kolay gelsin!
0
nhl
(03.04.09)
0
zombikanı
(03.04.09)
öncelikle bit zirayi kimyasallar satan (hani tarlara atılan abidik kimyasallar var ya, ot tırtılı, bok böcüsü falan fıstık bişileri yok etmek adna) bir dükkan bul yakınlardan. bulamadın burdan sor şu çevrede nerde var diye. sonra ordaki dayılara özellikle ihtiyar olanlara gerizekalıya anlatır gibi derdini anlat en az beş defa "kedilere bir şey olmiicak ama" de. sonra verdikleri ilacı alıp bahçeye püskürt usülüne uygun bi şekilde. mutlaka toz maskesi kullan. ve o alandan en az yarım saat uzaklaşmasını sağla insanların. bir de ben senin yerinde olsam aldığım ilacı kullanmadan önce bi veterinere ayak üstü uğrayıp gösterirdim. kediciklere zeval getirmeyelim yazıktır.
veteriner bu konuda bilgi vereceği gibi ilacı almadan önce gidersen ilaç da önerecektir. ücret talep ederse (ki etmez) gözüne vur!
0
follus cerebralis
(03.04.09)
bizim eski apartmanın çatısına yavrulamıştı bi kere bi sokak kedisi. sonra bütün evler pirelenmiştik. valla bizim pireler üstümüzde duruyorlardı, ısırıyorlardı bacaklarımızı hep. biz de evleri ilaçlamıştık böyle püskürtülen bir ilaçla. ayrıca sokaktaki kedileri yakalayabilirseniz pire tozu dökebilirsiniz üstlerine falan.
0
demirlisomya
(03.04.09)
Bu sonbahar başında benim evde de vardı pireler. Suya karıştırılan bir ilaç vardı, aldım; fısfıs ile evin bütün her tarafına sıktım. Tabii gıdaların ve yemek kaplarının filan uzağına sıkmak lazım.
0
ataturkiye
(03.04.09)
Bizim zamanındaki kedimiz de dışarılara çıkar gelirdi, pire tasmasına rağmen pirelenmişti sonra da, ev de bir güzel pire dolmuştu. İnsanın üzerinde yaşamaz, kaçar demeyiniz, gayet de yaşıyorlar kendileri. Denildiği gibi bacakları falan ısırıyorlar habire pitir pitir.

Kedi için bi ilaç vermişlerdi, onu onunla yıkıyordum çileler çeke çeke. Ev için de ayrıca isim olarak bilemiyorum ama, pire kovucu, kaçırıcı, bilimum ilaçlar var onlardan kullanın, geçer elbet.
0
rabbititus
(03.04.09)
herhalde uğraşmazsınız ama kedileri boşuna yıkamayın. pet shoplarda, veterinerlerde toz halinde ilaçlar var, onlardan alın dökün, hayvancıklar da rahatlasın. burunları beyaza yakınsa çok kan kaybetmiş demek oluyormuş. kedinin tabi pirenin değil. :)
0
kediebesi
(03.04.09)
kardeşim, bu pire çok lanet bi hayvan. sen hiçbiryerden hiçbirşey alma. en sağlamı şu ilaçlamacılar var ya çağır onlardan birini 50 liraya dayansın duvar, korniş, köşe, bucak her yana. 4 kez farklı mamul denemiş biri olarak söylüyorum, kanımı emdirmiycem diyosan kıyacaksın paraya. öperim.
0
digger
(03.04.09)
o pireler size zarar vermez korkmayın. insana bulaşmaz pire.
0
yellow brick road
(03.04.09)
kanınızı değiştirin.
0
zombikanı
(04.04.09)
essogluessegin pireleri insan-hayvan etmiyor. babalar gibi pireleniyorsunuz. inanmayin "pire insana gelmez" diyenlere. biz inandik da n'oldu? kedilerle beraber hirt hirt kasindik iki ay.

pire tozlari da ancak yetiskinleri oldurur, iki uc gun sonra yumurtalardan gelenlerle eski populasyona ulasirsiniz. adini veremeycem (cunkum hatirlamiyorum) ama bir zehir vardi, bu yumurtalarin gelismesini dumura ugratiyordu. ondan bulursaniz iyi olur. kediye de ensesine damlatilan ilactan alin. bu ilac kana karisiyor ve kodugumun piresi isirinca kedicigi geberiyor.
0
no avalon
(04.04.09)
@digger
sahiden o firmalar 50 liraya hallediyorlar mı yav? iyiymiş. bence de hiç uğraşılmasın o zaman. hiç değilse profesyonel bi iş olur. ayrıca sonuç alınmazsa arar çemkirirsin tıpış tıpış bakarlar çaresine...
0
follus cerebralis
(04.04.09)
pire-insan ilişkisi şu şekildedir.kedideki pire, ne insanda yaşar ne de köpekte.her türün piresi kendine özeldir diyebiliriz.Fakat her pire insanı ısırabilir. sizde de kan olduğundan sizi ısırmalarına şaşamayın. ancak insan kanıyla üreyemezler.Çoğalmak için kediye ihtiyaçları vardır.
0
dedi kalabaligin icinden bir ses
(04.04.09)
(11)

kitap/roman önerisi

machine head
soru başlıkta ama yine de ayrıntılarını belirteyim ;okuduğunuz , bildiğiniz kitaplardan öneriler istiyorum.Konu tarz falan nasıl derseniz şöyle açıklarımmesela elif şafak , ihsan oktay anar kitaplarını okuduysanız bir kurmaca vardır fakat tek kişi değil de değişik kişiler üzerinden anlatılır.atıyoru
soru başlıkta ama yine de ayrıntılarını belirteyim ;

okuduğunuz , bildiğiniz kitaplardan öneriler istiyorum.Konu tarz falan nasıl derseniz şöyle açıklarım
mesela elif şafak , ihsan oktay anar kitaplarını okuduysanız bir kurmaca vardır fakat tek kişi değil de değişik kişiler üzerinden anlatılır.
atıyorum elif şafak'ın pinhan'ında bir mahallenin kocakarılarının hikayeleri bile tek tek anlatılır ve kurmacaya dahil edilir.Orhan pamuk okumadım ama onun da bu tarza yakın yazdığını duydum doğru mudur? doğruysa hangi kitaplarını önerirsiniz?
0
machine head
(03.04.09)
Murat Menteş - Dublörün Dilemması!
Çok çok farklı bir kitap. Ben şaşkınlıkla hayranlığı aynı anda yaşamıştım. Şuna da bi bakarsan fikir verir:
#14613042
0
follus cerebralis
(03.04.09)
ihsan oktay anar seviyorsanız eğer ali teoman'ın uykuda çocuk ölümleri romanını şiddetle hem de şiddetle öneririm.
0
beccaria
(03.04.09)
eğer okumadıysan elif şafak'ın araf romanıda istediğin şekilde. hem istanbulu seviyorsan daha fazla seversin bu kitapla.
0
loriluk
(03.04.09)
@loriluk
bit palas hariç tüm elif şafak kitaplarını okudum. o yüzden alternatif arıyorum.evet araf güzeldir, bana istanbul'u olduğu gibi zamanı şarkılara indirgemeyi de öğretmişti.teşekkürler yine de.

@follus cerebralis , beccaria
tüm önerileri dikkate alacağım.
0
🌸machine head
(03.04.09)
latife tekin'in sevgili arsız ölümü'nü beğenirsiniz gibime geldi bu yazar porföyünden sonra.
0
gene mi gene
(03.04.09)
dört farklı karakteri konu alarak anlatır ve müthiş bir felsefi roman koyar ortaya.

ayn rand- hayatın kaynağı
0
sen git ben geliyorum
(03.04.09)
murat gülsoy u ya da hayalet gemi dergisinin eski sayilarini da okuyabilirsin. dergi internette var..
0
atmacaged
(03.04.09)
hakan günday son dönem ne yazsa okunacak adamlardandır. kinyas ve kayradan başla okumaya -ben şahsen 3 kere okudum- zaten diğer yazdıklarını da okumak istersin eminim =)
0
at sikine konan kelebek
(03.04.09)
kuyucakli yusuf'u okumadiysan oku derim. sabahattin ali güzel adamdır vesselam. ihsanda aramazsın, elif de. sonra orhana da bakarsın.
0
digger
(03.04.09)
benim adım kırmızı-orhan pamuk.tam olarak istediğiniz tarzda.
0
aynali
(04.04.09)
ahmet hamdi tanpınar'ı öneririm her şeyden evvel; saatleri ayarlama enstitüsü, sahnenin dışındakiler, mahur beste ve huzur... orhan pamuk'un da yazdığı her şeyi (yeni hayat hariç) beğendiğim için onda da aynı tarz zevki bulacaksınızdır. zaten orhan pamuk da ahmet hamdi'den çok çok etkilenmiştir.
0
linuswithnoblankets
(04.04.09)
(9)

kucuk bir cocuga sagi solu nasil ogretiriz?

orqan
Ciddi bir soru bu. Yani "saat suraya takilir" veya "sag sarimsak sol sogan" gibi aslen ise yaramayan bir cevap aramiyorum. Karsimizda 5-6 yasinda bir cocuk var diyelim ki ve kendisine sagi solu ogretecegiz, nasil yapiyoruz?
Ciddi bir soru bu. Yani "saat suraya takilir" veya "sag sarimsak sol sogan" gibi aslen ise yaramayan bir cevap aramiyorum. Karsimizda 5-6 yasinda bir cocuk var diyelim ki ve kendisine sagi solu ogretecegiz, nasil yapiyoruz?
0
orqan
(03.04.09)
soyle bir sey buldum:

www.ehow.com
0
🌸orqan
(03.04.09)
Arada sırada kendisine sorun, cevap yanlışsa doğrusunu söyleyin. Zamanla yön duygusu gelişecektir. Sabırlı olun, birkaç ay içerisinde öğrenir.
0
hiko seijuro
(03.04.09)
yazıp çizdiği eline göre öğretebilirsiniz. ben hala o şekilde küçük bi analiz yapıp öyle çıkarıyorum sağımı solumu.
0
yuto
(03.04.09)
saglaksa mesela, yazi yazdigin elin sag bunu ezberle gerisi gelir dersiniz olur bence. ben de boyle yapiyorum.
0
kurukafa
(03.04.09)
aşı olduğun kolun sol kolun.
en kolayı bu.
0
can see
(03.04.09)
saat saga takılır diye bisi yok tabi, istedigin yere takılır.
0
bryan fury
(03.04.09)
chp yi pas geçin o sol filan değil. sağ için mhp yi gösterebilirsiniz, bizim ülkede böyle. 60 lardan girip de anlatabilirsiniz. darbeleri de unutmayalım bu arada. bunlardan sonra küba ve sovyetlere oradan eski yunana kadar uzanın.
0
radikalherif
(03.04.09)
tecrğbeyle sabit yöntem:
karmaşıklaştırmamak adına sadece bir tarafı öğret önce. ve bu kullandığı tarası olsun solak çocuğun sol eli gibi. hep onu sor bir süre. sol elin hangisi, sol ayağını kaldır. hadi sola dön, sola doğru koş falan gibi komutlarla solu öğret mesela. bunu bi 2 gün kadar yap oyunlaştır kısacası. o yaşta çocuklar oyunlarla verilen bilgileri daha kolay içselleştirir. daha sonra ince ince bu yaptıklarımız sana solunu öğretti, solun olmayan sağındır bak bu sağ elin falan diye anlat. görsel öğe kullanmak da çok önemli. orqan'ın verdiği linkteki gibi ilk öğrettiğin taraftaki eline bi kocaman bi yıldız resmi çizmek gibi. tabii non toxic boyalarla :)
(bkz: öğretmen hassasiyeti)
0
follus cerebralis
(03.04.09)
5-6 yaşında bi çocuğun şimdiye kadar öğrenmiş olması gerekir. öğrenmemişse de, bir kere söylemenizin yeterli olması lazım. 5 yaşında coğrafi yönleri bilen çocuk tanıyorum ben.
0
cruor
(04.04.09)
(11)

saç...ama seyrek saç.

acaba
Baylar-Bayanlar Merhabalar,Şimdi benim kafamda saç var(hadi canım:), evet saç var ama, seyrek ve cılız(?)Eğer mümkünse istiyorum ki böyle orman gibi olmasa da, gür, en azından profilden bakıldığında sıra yollar gibi kafam gözükmeyecek şekilde saçlarım olsun istiyorum.Ve yine eğer mümkünse bunu basit
Baylar-Bayanlar Merhabalar,

Şimdi benim kafamda saç var(hadi canım:), evet saç var ama, seyrek ve cılız(?)

Eğer mümkünse istiyorum ki böyle orman gibi olmasa da, gür, en azından profilden bakıldığında sıra yollar gibi kafam gözükmeyecek şekilde saçlarım olsun istiyorum.

Ve yine eğer mümkünse bunu basit yollarla halletmek istiyorum. Daha bu yaşta(22) saç ektirmek filan istemiyorum, ama böle eczanelerde özel olarak satılan şampuan, koca karı ilacı filan bir şeyler önerin bana.

not: çok absürd gelirse onu da yapmam baştan söyleyeyim, saçlarım seyrek diye fare boku filan sürdürmeyin kafacağızıma.

Öpdüm.
0
acaba
(03.04.09)
lacinia diye bir şampuan kullanıyorum 1 aydır. şampuanın iddası saç dökülmelerini %90 azaltmak ve var olan saçları güçlendirmek. ama hiçbir faydası olmadı bana. daha başka dökülmeyi önleyici şampuanlarda kullandım ama sonuç sıfır. eğer ailenizde, dayınızda amcanızda da saç problemi varsa şunu söylemeliyim ki hiçbirşey fayda etmez size. genetik bütün bunlar. babanız kelse sizde kel olacaksınız büyük ihtimal. bütün erkeklerin problemi bu zaten... hiçbir marka inandırıcı değil bu konuda...deneyimim ve tecrübem bunlardır yani...
0
barfbag
(03.04.09)
ben toppik kullanıyorum. seyrek ve onlere doğru resmen acılıp kellesmiş saclarımı lisedeki halime geri donduruyor..
0
eleventh american esme has met
(03.04.09)
ben de tam kısa ve geçici çözüm istiyorsan toppik kullan diyecektim elevent american söylemiş. ben denemedim.

@eleventh american esme has met,
olayı nedir toppik'in, yani toz gibi bir şey heralde ama, sudan etkileniyor mu, jöle kullanılabiliyor mu falan?
0
izaleisuyuu
(03.04.09)
topik mopik olmaz onlar.kalıcı bir şey istiyor herhlade.kızarkadaşlarımdan duydugama göre bioxcin gerçekten işe yarıyomuş.bi tanesi uzun zamandır kullanıyo ama diğer arkadaş bir paket kullanmış serum+şampuan güçlendiğini gürleştiğini hissettiğini söylese de ben bişey anlamadım tabi kullanandan daha iyi bilemem.
bitkisel yolları denemek lazım gibime geliyo ya da böyle bitkisel ürünler işte.saçın varken dikkat ediceksin ben bunu billirm hatta şu an kendime de kızıyorum saçlarıma bakım yaptırmadığım için evet saçlarımızı sevelim

pies:genetik diilse geçerli bu söylediklerim bi de şöyle vidyo var bak istersen www.uzmantv.com
0
zombikanı
(03.04.09)
@zombikanı bioxcin serum+şampuan ben de kullanıyorum. ame etkilerinin geçici olduğunu gördüm. ilk etapta dökülme bariz bir şekilde duruyor ama bir süre sonra eski haline dönüyor.
ben derim ki ticari olarak satılan bu tarz pahalı ürünlere para vermeyin. sonuçta sistemik bi olay saç dökülmesi.
0
nyx
(03.04.09)
Konya'da olsan iddialı bir yöntem önerirdim ama olmaman varsayımıyla. Bioxin'i ben de yenilemek istiyorum. Sahiden işe yaradığı şeklindeki tiyoları Boynır Teki Nacar gibi firmalardaki yılların kozmetik uzmanı arkadaşlarımdan defalarca aldım. Ama sakın (yine yalanan bir vaka olmak üzere) Bioxin serunları gün aşırı kıçtan enjekte ettiriim deme zeval gelir vücutcezine. Bunu yapan birini tanıyorsan da acilen ilişkiyi kes. Mal mısınız lan kafaya dökülüyor o Allah Allah yhaaaaa!
0
follus cerebralis
(03.04.09)
saclarının dökülmesini önlemek icin, ilk etapta bir tampon yap derim. jöle falan kullanma, hadi kullandın diyelim jöleli saclarını yıkamadan uyuma, kırılıyor. şapka kullanma. önce bir sıfıra kazıt, daha gür cıksın. doktora görünmedende eczaneye gidip, ilaç kullanma. doktorunun yönlendirmesine göre ilac tedavisi kullanmakta fayda var.
0
scp
(03.04.09)
(bkz: propecia)
0
insantaklidiyapanmaymun
(03.04.09)
+1 propecia. gerisi yalan zaten zombikanı'nın yolladığı uzman tv videosunda da doktor aynı şeyi söylüyo.
0
coolspot
(03.04.09)
papatyalı tresan.
0
delikan76
(04.04.09)
öyle ilaçla, şampuanla falan erkek tipi dökülmenin önüne geçemezsiniz. hepsi geçici bir düzelme yaratır ama netice değişmez. mevsimsel, stres kaynaklı vs değilse dökülmeniz yani genetikse şayet geçmiş olsun diyorum.
0
coffee and cigarettes
(04.04.09)
(11)

bir laptop gördüm vuruldum...ama...?!

pandoraninkutusu
laptop almaya karar verdim ve araştırırken şu modeli buldum(HP DV2999ET)teknik özellikleri oldukça güzel ancak arkadaş hp nin çok sorun çıkardığını, tavsiye etmediğini söyledi,kafam karıştı.özellikleri şöyle:-Intel Core 2 Duo İşlemci T9300 , 2.5GHz , 6MB , 800MHz FSB -128 MB - NVIDIA GeForce 8400M -
laptop almaya karar verdim ve araştırırken şu modeli buldum(HP DV2999ET)
teknik özellikleri oldukça güzel ancak arkadaş hp nin çok sorun çıkardığını, tavsiye etmediğini söyledi,kafam karıştı.

özellikleri şöyle:
-Intel Core 2 Duo İşlemci T9300 , 2.5GHz , 6MB , 800MHz FSB
-128 MB - NVIDIA GeForce 8400M - Max : 895 MB
-DDR2 - 667 MHz
-ram: 2 gb
-hd: 250 GB 5400RPM SATA
-DVD Dual Yazıcı

özelliklerine göre fiyatı da gayet iyi. ne yapayım, fikri olan? alma derseniz almayacağım.o derece.

edit: ne için kullanacağımı da ekliyim.yazılımdı,databasedi,bu gibi işlerle uğraşıcam. visual studio kullanıcam(bulabilirsem vs2010).
0
pandoraninkutusu
(02.04.09)
ram ve ekran kartı yetersiz gibi

edit: 667 MHZ'yi ben ram sanmıştım ama değilmiş, son duruma göre. 2 GB ram yeterli olur herhalde ama ekran kartında hala aynı şekilde düşünüyorum ve bildiğim kadarıyla bahsettiğin programlarda ekran kartına biraz ihtiyacın olacak. paylaşımlı ekran kartı, paylaşımsızlar kadar iyi performans vermiyor o nedenle böyle söyledim. ekran kartının kendi belleği 128 mb yerine 256 mb olsaydı idare ederdi.
0
insantaklidiyapanmaymun
(02.04.09)
ne için kullanacağına göre değişir özelliklerin önemi. Ki hiç te kötü bir sistem gibi gelmedi bana.
0
thehole
(02.04.09)
kesinlikle hp alma da ne alırsan al. herkes şekline şemaline kapılıyor zaten alırken. 2 senedir dünyanın en saçma bilgisayarı pavillion la uğraşıyoruz. aman diyim. para varsa sony, yoksa dell den şaşma.
0
vengeance is mine
(02.04.09)
ekran kartı biraz yetersiz evet ama düşük çözünürlükte crysis oynanabiliyormuş kullananların yorumlarına bakılırsa.
ram 2 gb onu eklemeyi unutmuşum
0
🌸pandoraninkutusu
(02.04.09)
@vengeance is mine, kafamı karıştıran arkadaşla aynı şeyleri söyledin,biraz daha bastıran olursa vazgeçicem, evet.
0
🌸pandoraninkutusu
(02.04.09)
geforce 9600 gt den aşağısını alma bence. ram ihtiyaca göre takılır. kolay iş.
0
artikbenimdebirvolvomvar
(02.04.09)
ben de yeni sayılacak bi süredir HP kullanıcısıyım. Kendisiyle birbirimizi çok sevmekle beraber tek sorunu beraberinde verdikleri office programının süreli olması. taş gibi anliican (maşallah) hatta ismi bile var benimkinin. Zaten beğenmişsin al gitsin. Sorun çıkarsa firmanın başına ekşirsin.
Güle güle kullan...
0
follus cerebralis
(02.04.09)
Ben yaklaşık 3 yıldır DV2xxx serisi kullanıyorum, hiçbir sorunla karşılaşmadım. Sayısız kere çantada gezdi, yere düştü, sahnelerde süründü banamısın demedi.
0
skatheist
(03.04.09)
hp'ler ciddi ciddi çok fazla sorun çıkartıyor.


sırasıyla dell - sony - acer tavsiye ederim.
0
zaugnakhaldun
(03.04.09)
alma.
0
atrin
(03.04.09)
bir de benden alma tavsiyesi.

asus da dusunulebilir bu arada.
0
fdegir
(03.04.09)
(18)

Depresyon

elemanyak
lanet olası ergen veletlerinki gibi olmayandan. bildiğin uzun vadeli artık kurtulmak istediğim bu kurtulma isteğinin getirdiği sabırsızlığın beni yiyip bitirdiği, 8 aydır iğne fıçısındaymışım gibi yaşatan türden. ilk kez karşılaştım bu hastalıkla. ilacın bu hastalığa etkisi yüzde 30. yüksek doz kull
lanet olası ergen veletlerinki gibi olmayandan. bildiğin uzun vadeli artık kurtulmak istediğim bu kurtulma isteğinin getirdiği sabırsızlığın beni yiyip bitirdiği, 8 aydır iğne fıçısındaymışım gibi yaşatan türden. ilk kez karşılaştım bu hastalıkla. ilacın bu hastalığa etkisi yüzde 30. yüksek doz kullanmama rağmen geçmiyor, geçmiyor, geçmiyor. lanet olası doktorlar ilacın dozunu yükseltmekten başka bir şey yapmıyorlar. artık doktora da gitmek istemiyorum. bir de buna anksiyete bozukluğu eklendi. artık kurtulmak istiyorum.

bu hastalığa yakalanıp ilaç kullanmış, ben bu hastalığı yendim diyenlerden rica ediyorum. lütfen bir şeyler tavsiye edin.

edit: eyke nin tavsiyesi üzerine: 21 yaşındayım, eğitim fakültesi öğrencisiyim (6. sınıfa uzattım ve su anda 5. sınıftayım) ve nefret ettiğim küçük bir şehirde okuyorum. (kastamonu). 1. sınıf asosyal, çekingen, utangaç, toplumun içine (sınıf, kalabalık vs.) girdiğinde gerim gerim gerilen bir tipim işte. sevgilim yok hiç de olmadı. çünkü ben kendine güveni 0 olan ezik bir insanım. burda yazdıklarım kadar bir gün içerisinde konusmuyorum. (git gez toz arkadaş, sevgili bul demeyin rica ediyorum. tam bir azap bunları yapabilmek benim için)

daha ekliycem: aptalca, aklıma geldikçe rastgele ekliycem. utanmıycam, acizliğimi, zavallılığımı herkes okusun diye kasmadan yığıcam buraya kelimeleri.

hiç arkadaşım yok 1 tane bile evet bir tane bile arkadaşım yok. abartmıyorum. "1" tane bile arkadaşım yok şu şehirde. bu kadar zavallılık içinde emin olduğum tek şey bunun benden kaynaklanmadığı. bu boktan, çıkar dolu üniversite yaşamında kim benim gibi hem namaz kılan, hem manowar dinleyen biriyle arkadaş olmak ister ki? daha kişiliğim bile tam oturmamış ki böyle ne olduğu belirli olmayan biri olup çıkıvermişim. ilgisiz doktorlar benim bu konusmaya açlığımı söylememe rağmen görmezden geliyorlar ve basıyorlar ilacı. zaten bu içine sıçtığımın şehrinde de benim yararlanabileceğim psikolog yok.

sevgilim olmasını istiyorum bazen hem de çok. ama yemin ederim ki bunun şehvetle ergen veletlerin libidoya dayanan seks ihtiyaçları doğrultusunda girdiği ilişkilerle benzerliği yok. ama dedim ya kendine güveni sıfır olan aylarca aynı elbiseyile aynı çoraplarla dolaşan, aylarca sakal traşı olmayan saçları zaten zıvanadan çıkmış bir insanım. nasıl olsun kız arkadaş? zaten kız arkadaşım olsa gezmek tozmak birlikte eğlenmek mümkün değil benim için çünkü ben sürekli kimsenin olmadığı kalabalık olmayan yerlerde kalmak istiyorum.

bir de midemde ve bağırsaklarımda acı-ağrı oluyor sanırım demiycem umarım bu psikiyatrik durumumla alakalıdır. yoksa kanser diycem emin olarak. hayatımda yaşamadığım baş dönmeleri de var. nefes almada problem var (umarım ben öyle hissediyorumdur), sigara kullanmıyorum ama bu yaşımda 1 kat merdiven çıkıp çarpıntısı olan nefens nefese kalan kim var? akciğer kanseri midir? astım mıdır? emin olamıyorum kafayı yiycem. birisi çıkıp bana ciğerlerinde ya da kalbinde hiç ama hiç sorun yok desin dünyalar benim olucak. (şimdi sen olsan sevgili dostum doktora gidip nasıl anlatırsın bu ciğer durumunu?)

sürekli suçluluk duygusu hissediyorum. geçmişle ilgili sadece hatalarım aklıma geliyor. ulan harbiden kötüyüm be. ne çok derdim varmış arkadaş! ağlamaklı oluyorum, ağlayamıyorum. bazen bulunduğum ortamı yakıp yıkıp rahatlamak fikri geçiyor aklımdan.

çok fazla unutkanlaştım.

karayip korsanlarında bir adam vardı hani. bulduğu hazineyi harcadıktan sonra tayfasıyla beraber lanetlendi(kaptan bilmem ne) o adamın dertlerine benim dertlerimi ekle. o adam yediği elmadan tad alamıyordu. koku alamıyordu vs. işte o benim sevgili dostum.

eminim bunları yazdığım içinde birkaç saat sonra pişman olucam. onun için şunu söyleyeyim belki biraz rahat olur içim: kusuruma bakma dostum.
0
elemanyak
(02.04.09)
öğrenci misiniz? yaşınız nedir, iş durumunuz hayatınız bunların hepsi önemli ne yapman gerektiği konusunda.
0
eyke
(02.04.09)
Kastamonu da kurtulman biraz daha zor olur :) Kastamonu dayım ben de yardımcı olabilecegim bir konu varsa elimden geleni yaparım.

hiç arkadasım yok diyorsun sen de istersen arkadaşın olabilirim. Kastamonu da hayat pekte çekilir değil ama yardımcı olmak isterim sosyalleşme adına buluruz yapıcak bir şeyler.
0
rurouni
(02.04.09)
bunları yapmak azap demişsin ama yapmaktan başka çaren yok. kendini zorlamak zorundasın, hayatının merkezine hiçbirşey yerleştirmeden pozitif düşünmeyi öğrenmek zorundasın. üniversite yıllarında (özellikle ilk iki sene) ben de bu sorunu yaşadım. ilaçla, doktorla olmaz, kendini değiştirmek için çaba sarfedeceksin, yalnız olmaktan mutlu olsan da bunun yanlış olduğunu bileceksin. insan sosyal bir varlıktır, bu su gibi, hava gibi bir ihtiyaç, almayınca kendisini depresyon olarak hissettiriyor. insanları yargılamadan sevmeyi öğreneceksin, herkes hayatı bildiği en iyi şekilde yaşar, farklılıklar hayatı güzel kılar, farklı bir insan varken yanında ona uyum sağla. Bir değişiklik olarak bak, farklı bir tecrübe. İnsan herşeyden keyif alabilir, sadece meraklı olmak, açık olmak yeterli.

Dozunu bilmiyorum ama aynı durumu yaşamış biri olarak söylüyorum, kendini zorlaman gerekiyor. Ve olabildiğince erken, çünkü bu zaman isteyen bir süreç, kendini zorlaman yetmeyecek, bu açık kişiliği kendine benimsetmek zorundasın. Üniversite bitene kadar zorla kendini. Daha sonra askerlik senin için biçilmiş kaftan. Sosyal hayatta insanlarla çok fazla ilişki kurmak zorunda olmayabilirsin ama askerde böyle bir şansın yok. Zorundasın, asıl orada anlayacaksın aslında ne kadar kolay olduğunu.

Kendini zorla, sabırlı ol, vazgeçme.
0
turkish tekila
(02.04.09)
Oha delirmişsiniz siz! Ne kanseri onu bi kere def edin. Hastalık hastası olma yolunda ilerliyorsunuz, buna dikkat edin.

Ayrıca aylarca ayynı çorapla gezmek nedir? Aylarca traş olmamak nedir?

Resmen "ben den uzak durun" mesajı veriyorsunuz insanlara.

Önce bir kendinize gelin. Adam gibi kendinize özen gösterin. Abuk subuk kanser saplantılarınızdan kurtulmak için bir çek up yaptırın.

Ben bir kadın olarak aylarca aynı çorabı giyen ve aynı kıyafetleri giren birini bilsem, ona para yardımında bulunurdum açıkçası. Başka da bir şey gelmezdi aklıma.

Kendinize gelirseniz sorununuz kalmayacak. İnsan gibi yaşayın. Bırakın maymunlar kendi habitatlarında takılsın.

Ciğer miğer çok dert ediyorsanız şuraya not düşün, Ankara'da misafir edeyim sizi, Türkiye'nin en iyi göğüs hastalıkları profesörü ile tanıştırayım, muayene ettireyim.
Bu nedir arkadaş, kendini gömmüşsün lağıma kendi ellerinle.

Bi kendine gel lan!
0
endless dream
(02.04.09)
off hocam çok geçmiş olsun. anladım isteğini ancak aklıma gelen tek şeyi her ihtimalde denenebilir, ya da işe yarar diye yazmak istedim. öyle reikiydi, meditasyondu zımbırtılarından değil. en azından bi ara konuş insanlarla falan...
teknik transformal nefes. transformal breating diye geçiyor al bi de link dene mutlaka
www.nevsahfidan.com
0
follus cerebralis
(02.04.09)
yiğenim bir kaç yıl öncede bende senin durumundaydım. tabii durumumun farkında da değildim ben. bir gün beni tanımlayan bir yazı ilişti nette gözüme. uzun yazı okumasını sevmeyen bendeniz 5-6 sayfa yazıyı bi çırpıda yuttum, kendimi bulduğum için. öğrendim ki bende anksiyete bozukluk varmış. ve yapmak isteyipte yapamadıklarımın bir çoğunu bu anksiyete bozukluk engelliyormuş. tabii isteyip yapamadıkça da depresyan halinden kurtulamıyor insan. neyse benim gibi anksiyete bozuklğu olan, yani sosyal fobisi olan bir çok insanla tanıştım forumlar aracılığıyla. onların tavsiyeleriyle doktora gittim. hiç de doktor seçmedim bazı kişilerin yaptığı gibi. devlet hastanesine gidip bir psikiyatra derdimi anlattım. hemen teşhisi koydu zaten saolsun. 20 ay sabırla, düzenli bir şekilde ilaç kullandım tedavi için. ve 20 ayın sonunda geriye baktığımda çooook fazla ilerleme kaydettiğimi gördüm. insan ilişkilerim düzeldi, kalabalık ortama girdiğimde üzerime üzerime geliyorlar hissi gitti. ikili ilişkilerde daha bi cesurum, daha bi kendine güvenim var. olmak istediğim gibi olmaya başladım diyebilirim.

Bu hastalıktan kurtulmanın tek çaresi var. hastalığı yeneceğine inanıp düzenli bir şekilde ilaç kullanmak. yoksa iki de bir ilaç fayda vermiyor, başka ilaç kullanayım, doktor hiçbişey bilmiyor diyerek tedaviye yarım bırakmakla sittin sene kurtulamazsın bundan.

doktor bana 2. görüşmemizde, uzun soluklu bir tedaviye başladığımı ve en az 1,5 - 2 yıl sabratmemi söylemişti. tabi bu süre zarfında bende de bir çok kez gitgeller olmuştu. ama zamanla bu git-geller yani hastalığın depreşmesi azalıp yok oluyor buna emin ol.
galiba sen biran önce ilerleme kaydetmek istiyorsun, bu hastalık öyle dozaj artırmakla veya ilaç değiştirmekle değil uzun süre düzenli kullanmakla yenilir. sana tek tavsiyem sabırlı ol ve bunu yeneceğine inan. kendine en az 15 ay olmak üzere bir süre belirle ve bu süre zarfında düzenli bir şekilde ilacını kullan.
0
readmymind
(02.04.09)
ilk mesajı yazarken eklemeler yapmışsın onlara nazaran birşeyler daha yazayım.

okuduğuma göre sen kendini iyice salmışsın. biraz kendine çeki düzen ver. veremiyorsan bile elinden geldiği kadar birşeyler yapmaya çalış. değişim senin elinde, ilaç kullanırken sadeec ilacaca bel bağlamak da yanlış, kendini zorlamalısın birşeylere. insanları gözlemle, yapmaktan utandığın şeyleri diğer insanlarda rahat rahat yapıyorsa sende utanma aynı şeyi yaparken.

ve şu adrese bir göz at. www.yasamadonus.org forumu da var,
orada bu sorunları aşmaya çalışan ve aşabilmiş insanların yazılarını bulabilirsin. yardımcı olacağını düşünüyorum.
0
readmymind
(02.04.09)
hani ne psikologum ne de psikoloji öğrencisiyim ama bir kaç tavsiyem var;
-günlük rutin yaptığınız işlerinizi değiştirin,
-hem de her şeyi.. ama her şeyi,
-dişlerinizi sol elle fırçalamaya kadar uçuk şeyleri bile..
-odanızın şeklini değiştirin.
+parfümünüzü değiştirin.
-bilgisayarda masaüstü görüntüsünü,
+kendinizi çok kötü hissettiğinizde üzerinizdeki kıyafetlere bakın ve o kıyafetleri kaldırın bir süreliğine giymeyin.
-yeni birkaç giysi alın.
-haberleri seyrediyorsanız seyretmeyin.
+hele ki dinlediğiniz müzikler mi? hiç birini dinlemeyin yepyeni daha önce hiç dinlemediğiniz müzikler dinleyin.
-eğer ki ilginiz varsa karikatür dergileri alın,
-satranç oynamayı biliyorsanız ve geliştirmek istiyorsanız ustaların oynadıkları maçları kendi kendinize oynayın analiz yapın saatlerce.
+berbere gidin saçlarınızı hoşunuza gidecek şekilde değiştirin,
+her gün traş oluyorsanız arada kirli sakal bırakın, yok ben zombi gibi yaşıyorum 3 hafta traş olmadan okula gidiyorum diyorsanız,cildiniz el verdiğince her gün traş olmaya çalışın.
+kol saatiniz varsa değiştirin yoksa yeni alın. param yok diyorsanız şehir merkezlerinde 5 liraya 10 liraya saatler satılıyor onlardan da olsa alın.
-kahvaltı menünüzü değiştirin, tatlı yemiyorsanız yiyin.
+eğer ki sabahları kalkmak için cep telefonunun alarmını kullanıyorsanız alarm sesini değiştirin ve pek tabi telefonunuzun zil sesini değiştirin, yok ben sessizde kullanıyorum diyorsanız dersten çıktığınız gibi açın sesini.

buraya kadar yazdıklarımı yeni yazdığınız mesajınızı okumadan yazdım.
-1 kat bile merdiven çıkamıyorum diyorsunuz, aylık cûzi bir miktar vererek bir spor salonuna gidin, hafif hareketler yapın sadece yürüyüş bandında yürüyün yada bisiklete binin bir kaç aleti kullanın sıkılınca bırakın ama gidin hayatınızda köklü değişiklikler yapıyorsunuz çünkü. yok ben asosyalim gidemem utanırım mı diyorsunuz? herkesin gittiği saatler genelde akşam üzerleri haftasonları ise öğlen ve öğleden sonralarıdır. siz bu saatler dışında gidin kimsecikler olmaz.
-uyku düzeniniz yoksa onu ayarlamaya çalışın, yok gece benim uykun gelmiyor yatsam da uyuyamıyorum diyorsanız sabah 6 da kalkın çıkın dışarıya bi yürüyün ekmek alın kahvaltı yapın gün içinde uyumayın akşam uykunuz gelsin.

kısacası yukarıda yazdığım örnekler hayatınızda hiçte önemsemediğiniz fakat hayatınıza yer etmiş olan olaylar dizgisi. bunları alışageldiğiniz şekilde yaparak içinde bulunduğunuz depresyon halinden çıkamıyorsunuz. çünkü her sabah kalkıp aynı işleri yaparak aynı müzikleri dinleyerek, aynı masaüstü resmine bakarak kendinizi gün içerisinde çok çabuk bir biçimde depresyonun getirdiği ruh haline sokuyorsunuz. bir düşünün insanlar doğum günlerinin sabahında uyandıklarında neden mutlu olurlar? ya da aylarca özlemini çektikleri tatil yolculuğuna çıkacakları sabah neden yerlerinde duramazlar ve garip bir enerji halinde olurlar. bir düşünün bu garip enerji anında telefonunuz çalsa ve tatile gideceğiniz kişiler gelemeyeceklerini söyleseler ve sabahın o saatinde yatağınıza geri girseniz, nasıl bir ruh hali içinde olursunuz? işte insanlar ne zaman rutin yaşamdan çıkarlarsa ruh halleri de yaptıkları şeylere göre değişiklik gösterir. eğer ki sosyal olarak arkadaş ortamı olarak veya sevgili gibi kişiler ile temasa geçemiyorsanız kendi hayatınızı yukarıda yazdığım 3-5 örneği göz önünde bulundururak değiştirin. ama cidden değiştirin. yok ben asosyal olduğum kadar evde kendi başıma değiştirebileceğim durum şartlarını değiştirmeye bile üşenirim diyorsanız, hiçbir gelişme kaydedemezsiniz. ama bunları bir deneyin derim...
0
ykyt
(02.04.09)
çok şey söyleyebilirim bu konuda. yaşadıklarının benzerini birçok üniversite öğrencisi ilk yıllarında yaşar. ya da yaşamanın eşiğine gelir. ortam, şehir, hayat değiştirmek kolay değildir. daha sonra birçoğu üstesinden gelebilir bu sorunun bazıları ise bataklığa iyice gömülür.

ben de dürüst olmalıyım diye düşünüyorum, sen de bataklığa gömülmüşsün açıkçası. kurtulamamışsın yalnızlıktan. yalnızlık öyle birşey ki insanı kemirir. mahveder. öyle ben yalnızım, cool takılıyorum diyen insanlar "KESİNLİKLE" mutsuz tiplerdir.

sorununu bizzat tecrübe ederek çözmüş biri olarak tavsiyelerim olacak. tabii sen şunları söyledikten sonra: birincisi yalnız bir çocuk muydun yani bu durum üniden sonra mı ortaya çıktı? hayatının bi döneminde kendini diğer insanlardan üstün gördün mü?
0
eyke
(02.04.09)
bence spor yapın, kesinlikle ama kesinlikle spor yapın.. madem insanlardan çekiniyorsunuz, evde şınav, mekik, ağırlık allah ne verdiyse çalışın, yapamam diye gözünüz korkmasın, örneğin hiç şınav çekemiyorsanız bile 1 ay kendinizi zorlasınız, ayın sonunda 10-15 şınav rahat çekerseniz.. bunları nden diyorum çünkü düzenli spor vücuttaki erkeklik hormonu (testosteron) oranını %20 arttırır, bu da size hem sağlık hem özgüven kazandırır. insan ruhsal olduğu kadar biyolojik ve kimyasal bir varlıktır unutmayın, sizi mutlu edecek şey illa birini sevmek, başarılı olmak gibi ruhsal durumlar olmyabilir bunlar metabolik şeylerle de ilgilir, hormonlar, sinirler vs.. iddaa ediyorum sadece 3 ay boyunca bütün bunları düşünmeyi bırakın sadece spor yapın 3 ay sonunda bambaşka biri gibi hissedeceksiniz, özgüvenin en iyi ilacı spordur derim ben.. çünkü sosyal fobiniz var ya, spor yaptığınızda "ben bunların alayını döverim lan" diye bir his oluşuyor ki sosyal fobi falan kalmıyor..:) kız meselesinde ise aradaki farkı açıkça göreceğinize eminim, çünkü dediğim gibi deli gibi artan bir testosteron söz konusu.. ya da spor yapmayın oturun kitap okuyun, kitap yazın falan.. ama sizin durumunuzda tek bir geçerli şey var ki; mevcut durumunuzdan kendinizi soyutlamak, şu andan itibaren geçmişinizde ne varsa hepsini unutp, bambaşka bir yoldan gitmek.. spor bunun için iyi bir ilaç, gerekli gücü aldığınzda da geçmişinizle yüzleşirsiniz tam şukela olur..
0
commorientes
(02.04.09)
Hicbir zaman seninki kadar agir seyretmese de benzer sureclerden ben de gectim defalarca. Aylarca evden cikmadigim, saci-sakali salip kendime bakmadigim, telefonla konusmanin bile izdirap verdigi surecler. Belki benimki bir secimdi ama buna zorunlu olmanin da nasil bir sey oldugunu az-cok tahmin edebiliyorum.

Hepimiz kendi aklinca uygun olan tavsiyeleri sunariz sana. Fakat ortada olan bir gercek var ki o da isin sende bittigidir. Kendin bir eylemde bulunmadigin surece tanri bile elini uzatsa nafile.

Sana iyi gelecek, seni bu karanliktan kurtaracak seyler belli fakat ben yine de sayacagim:

- Bir kere her seyden once goruntunu duzelt. Berbere git, sakallarini kes ya da sekil ver, annenle alisverise cik ve kendi zevkine gore yakistigini dusundugun giysiler al. Bu en onemli kosul; kendini temiz ve iyi hissetigin zaman ozguvenin bir parca artacak. Bu da hayat kalitene yansiyacak.

- Ikinci maddeye @commorientes'in dedigi gibi "spor"u koyuyorum. Hemen git bir spor salonuna yazil diyecegim ama maddi olanaklarini belirtmedigin icin kesin konusamiyorum. Ama ayda 50 tl verebilecegini farz ederek bunu soyleyecegim: Git bir spor salonuna yazil! Spor yapmak hem mutluluk hormonlarini harekete gecirecek, hem de ozguvenini katbekat arttiracaktir. O kadar para veremem diyorsan da ilk etapta evde sinav-mekik-barfiks uclusunu uygula. Sonrasina bakariz.

- Ucuncu maddeye kisisel gelisim koyuyorum: Bir hobi edin. Ilk etapta doga gezilerine katil, fotograf cek falan demeyecegim. Cunku su anda boyle bir sey yapmak senin icin cok zor olacaktir. Bunun yerine kendi basina yapabilecegin seyler olsun, sectigin konuyla ilgili forumlar olacaktir. Oralarda takil, arkadas edin, ayni ilgi alanlarina sahip insanlar cok daha kolay kaynasabiliyorlar.

Sevgili konusunu fazla dert etme, bu oyle bir sey ki kimisi yilda 8-10 kisiyle birlikte oluyor, kimisi 30 yasina kadar karsi cinsin elini tutmamis oluyor. Emin ol 21 yasina kadar yakisikli/guzel dahi olsa sevgili edinememis nice gencler var bu ulkede. Ama sunu bil ki yeterli ozguven seviyesine ulastiktan ve sosyal ortamini sagladiktan sonra ilk sevgiline de ulasacaksin. Sonra da devami gelir zaten.

Biliyorum ki bu soylenenleri yapmak sana olum gibi geliyor, neresinden baslayacagini bilmiyorsun, bir sey yapmaya taakatin yok. Cunku yalnizliga da alismissin ayni zamanda. Ve aliskanliklardan kurtulmak zordur. Fakat suna emin ol ki bir yerden baslamak "Zorundasin"! Bugun olmazsa yarin. Ama eninde sonunda harekete gececeksin.

Ve son olarak diyecegim: O kadar gencsin ki! Henuz 21 yasindasin, hayata baslamadin bile. Her seyin basi gelecege umutla bakabilmek. Ileride yasayacagin guzel gunleri hayal et aksam basini yastiga koydugunda. Birlikte olacagin sevdicegi dusun. Yakalayacagin basarilarin planlarini kur.

Yani kisaca "Umudunu Kaybetme" :)

Ve bir not: Sunu da unutma ki burada biz variz. Her turlu sorun icin eli klavyede bekleyen cengaverler :) Yarin yine yazarsin, yine elimizden geleni yazariz. Umuyorum ki bir sonraki yazinda "Sevgilimle soyle-boyle oldu da boyle boyle mi yapsam" seklinde mesajlarini goruruz. Ya da gormeyiz bilemiyorum :P
0
msb
(03.04.09)
Şimdiye kadar söylenenler mantıklı. Benim takıldığım nokta kendine güveninin olmaması. Bence önce otur şimdiye kadar iyi yaptığın, "başarabildim" dediğn, kendini iyi hissettiğin olayları, anları tek tek yaz; ama sallayarak değil, üzerinde düşünüp vakit harcayarak. Sonra bunları yaparkenki ruh halini düşün, seni motive eden şeyleri düşün. Böylece kendine güvenmeni sağlayacak doneler ve ardında yatanlar sende farkındalık sağlar. Kendini toparlamak için çaba sarfet ve umutsuzluğa kapıldığın anda bu yazdıklarını düşün.
0
nano mercy
(03.04.09)
Önce sorunu anlatmışsın, sonra zaten nedenlerini anlatmışsın.

Psikiyatristler için şunu söyleyeyim, özele gitmediğin sürece yalnızca ilaç yazarlar oysa ilaç yanında terapi de gerekir. İlaç yalnızca işi hızlandırır.

Aslında yazılacak çok şey var ama özetle şunu söyleyeyim. Kendinize bir hobi bulun. Bir de evcil hayvan. Misal köpek. Biliyorum namaz kılınan yerde olmaz ama Köğeği gezdirmeye çıkarttıkça mecburen bir yerler de görmüş olursunuz. Yok o şimdilik o olmaz derseniz akvaryum kurun kendinize. Bitkili balıklı. Bitkili akvaryumlar biraz daha uğraş gerektirir. www.akvaryum.com adresinde forumda akvaryum camlarının yapılmasından balık seçimine, bitki için gerekli tüm düzeneklerin anlatımı var. Ben de senin gibiydim. Senin kadar değil ama senin gibiydim. Bir amaç edindikten sonra, boktan bir şey de olsa bu insan kendini biraz daha iyi hissediyor, hele hele bir canlının sorumluluğunu aldığında daha bir titiz oluyorsun.
0
Kazmapolitan
(03.04.09)
bana yardımcı olma isteği içerisinde olan-olmayan bu yazdıklarımla ilgilenenlere çok çok teşekkür ediyorum. çok samimi söylüyorum ki çok duygulandım. birilerinin orada benim iyiliğim için bir çaba içerisine girmesi bu mesajı 500 yakın kişinin okuması kendimi biraz da olsa değerli hissetmeme sebep oldu.

bir de eyke dostumun öğrenmek istediklerine cevap vereyim: hayatımın bu dönemine kadar gayet sosyal ve konuşkan birisiydim. hiç bir zaman kendimi diğer insanlardan üstün görmedim. yanlızlığın cool olduğunu düşünmedim. girdiğim her ortamda en büyük kahkaha müsebbibi olduğumu çok fazla kişiden duydum zamanında (her sınıfta bir tane bulunan sürekli espri yapan adam modeli). yine o zamanlar da çevreme karşı bir çekingenlik söz konusuydu ama bu şimdikinden çok çok daha az. farkedilmeyecek kadar.

aslında çocukluğuma dair kötü anılarım da var. ama burada anlatmam sanırım uygun değil.
0
🌸elemanyak
(03.04.09)
yazacaklarımın hemen heopsini zaten arkadaşlar yazmışlar buraya. ancak ben kendi tavsiyemi vereceğim: kitap yazın.

ben de çok çok ağır bir depresyon hali yaşadım, hayata küsmeler, isyanlar, yalnızlıktan keyif almak. her şey. her şey tek kelimeyle zordu. yapmak bir şey istemiyordum, konuşacak biri, anlaşacak biri. ama sonra kitap yazmaya karar verdim. yani konu sadece kitap değil. blog da olabilir. hikaye de olabilir.

tavsiyem şu: kendi hayatınızı yazın; ancak kendi hayatınızı istediğiniz gibi yazın. karakteri size benzesin ama sizin olmak istediğiniz her şey olsun. ve giderek ona beznediğinizi fark edeceksiniz. araya farklı şeyeler, olmasını isteidğiniz arkadaşlar koyun. belki bir sevgili?

uzun bir süreçtir kitap yazmak, belki iki üç yılınızı alır. ama o yıllar sonunda normale önmüş umutlu bir birey olursunuz. yapmaya çalışın bunu dostum.
0
sen git ben geliyorum
(03.04.09)
Kardeş mesajına iş yeri ortamında rastladım. Çok ilgimi çekti, word dosyasına kaydettim, işten her fırsat bulduğumda okudum hem mesajı hem verilen cevapları. Bunu da akşam evde yazsam mı diye düşündüm ama tutamadım kendimi, yazıyom. Öncelikle çok teşekkürler ve tebrikler böyle bir durumda dahi kendini bu kadar açık yazabilme takatini, basiretini ve samimiyetini gösterebildiğin için. Böylesi durumlarda insana kendini düzgünce anlatmaya çalışmak zor gelir, sıkılır bırakırsın bi yerde. Teşekkür ediyorum sana çünkü bir süredir yavaş yavaş çıkmakta olduğumu düşündüğüm tünele başka birinin gözünden baktım sayende. Hele üstteki 2. mesajından sonra senin durum cuk oturdu benim duruma. O yüzden sana bianda bi sürü şey söyleyesim var. Çenem düşüktür, daha kötüsü mevzuyu dallandırır budaklandırırım konuşurken, o yüzden ana gidişatı kaçırmamaya çalış ve işine yarayacakları al gerisini filtrele. 1,5 senedir süregelen bu depresif dönemden sonra, zaten kısıtlı olan bütünsel bir çerçevede anlatma/yazma yeteneğimi tamamen kaybettiğim için aklıma gelen herşeyi madde madde yazmak durumundayım, umarım işine yararlar:

- birincisi ve en önemlisi burada bizler ya da çevrende içini döktüğün kişilerden seni iyi anlayanlar elbetteki çok değerli olacaktır senin için. Özellikle de sorunu tanımana yardımcı olma noktasında. Fakat ne kadar iyi anlaşılırsan anlaşıl,sorun da istediğin kadar iyi tanımlansın bu, iş çözüme gelince seni sadece kendinin dürtükleyeceğin gerçeğini değiştirmiyor. Bu dürtükleme de 'kendini zavallı gibi görme, sürekli geçmişteki yanlışlarını hatırlama, insanları beğenmeme, onlardan uzaklaşma, içine kapanma, kendini tanıma, prensipler edinme, değişme' gibi aşamalarla ilerleyen bir süreçten sonra kendiliğinden gerçekleşecek zaten. Yani yakında başka biri olucan. Bu durumun sadece senin tarafından sonlandırılacak, sana yardımcı olmaya çalışanlar kendini anlamanda yardımcı olabilecekler ancak. O yüzden sorunun sende, çözümün de sende olduğunu asla aklından çıkarma. Şu aşamada Hindistan'a otostopla gitmek de, hem güzel hem şefkatli bir kız da, yoga da , yehova şahitleri de, kariyerist bir kaçış yolu da, intihar da, kendinden kaçış, bi sonraki dalgaya erteleme, uyuşturma, tatmin olamayıp daha ağır bir umutsuzlukla eski haline dönme gibi sonuçlar doğurur ancak. sorun sensin, sebebi (kendimden örnek veriyorum) köpek gibi sevip karşılık alamadığın karşıcinste değil, hiçbir zaman anlaşamadığın baban da diil problem, sistem de diil. Sorun senin şu an bulunduğun noktayı beğenmemen. Oturup ağlıyorsun aslında şu an o noktanın üzerinde. Çözüm de sensin, yukarıdaki kaçış yolları değil. Eğer bu süreci bir kendini tanıma ve şu ana kadarki 'sen'in özeleştiri süreci olarak görürsen, ki zaten öyle de gelişiyodur, içindeki akıllı sen'in gözü açılmıştır, kendi röntgenini kendin çekiyosundur diye tahmin ediyorum.

- Sağlık konusu da çok benzer oldu bende de. Hayvan gibi yemiş, 140 kiloyu görmüş, deli gibi sigara alkol tüketmiş biriydim ve zerre umursamazdım. Ama artık bu sağlık mı depresyonu tetikledi, depresyon ve kendini beğenmeme mi sağlık konusunda duyarlı hale getirdi bilemiyorum, 1,5 senede 25 senede gittiğimin 3 katı kadar sağlık ocağına ve hastaneye gittim. Sperm testinden tut da 24 saat kalbe bağlanan holter denen bi cihazla gezmeye kadar her bi boku gördüm.. Bi ara en rahat muhabbet edebildiğim tipler hastanedeki hastalık hastası teyzeler, amcalardı. Ha hiçbişeyim yok muydu? Tabiki vardı... Kalbimde çarpıntı vardı, sabaha karşı uykudan uyandıran ve bazen sinirlenince baş gösteren. dakikada 170 attığını alet kaydetti zaten, nefes darlığı da gelişti. Bi ara 3-4 gün boyunca 2-3 günlük ömrüm kalmış gibi yaşadım. Ama neticeyi söyliym, stres azalınca hepsi geçti. Hiç bi bokun yok yani rahat ol. Bol su iç, sabahları da yoğurt ye tabii. Ha benim bu 1.5 senelik sağlık takıntım hiç mi bi boka yaramadı. yaradı tabi, kalbimi yordum, 70de ölüceksem 55te falan ölürü herhalde şimdi:) Yani atlatıcaksın bu sağlık sorunlarını, tek eline geçen de yıpranmışlık olucak işin acı kısmı. Saçların dökülücek, sertleşme sorunu yaşıycaksın, kalbin 170 vurucak, 1 sene sonra bi kırda piknikte çimenlere daha kel, genç yaşta gerektiğinde sertleşebileceğine olan inancı %100den %60lara düşmüş, kalbi o anki yaşından 3-4 yaş daha yaşlı biri olarak uzanacaksın kız arkadaşınla. Eline geçen eksi bu. Artıyı da söyliym üzülme hemen: dibi gördün, eğer bu tünelden kendini tanımış, yer yer acımış, bazen kızmış ama çoğu zaman anlamış biri olarak çıkarsan, yani kendini anlayıp sevmeye başlarsan bu bunalımlı süreç içinde sağduyulu, berrak, hep senin için iyi olanı seçecek bir 'akıl' oluşturarak sonlanacak, bundan büyük de bir artı olmaz hayatta onu bil. Kendini eleştir, kendini anla, kendini sev, kendine değer ver.. Sokrates'ın 'kendini tanı' lafıyla dalga geçerdik lisede.. Şimdiyse yeryüzünde söylenmiş en bilgece söz olduğunu düşünüyorum..

- Son mesajın çok önemli. Muhabbetmişsin, espriliymişsin zamanında. Aynı ben. En büyük amacım insanları sürekli güldürmekti.. 10 sene boyunca 2 dakikadan fazla oturaklı olamadım. Geyik, geyik.. Ama çok zararını gördüm bunun hala da görüyorum.. Kardeş, kimse senden ortamların neşe kaynağı olmanı istemez. Ama olursan da çok cıvıtmadğın sürece karşı çıkmaz. Çünkü çok işe yarar böyle tipler.. Ama 23-24ten sonra hayatın ciddiyeti başlayınca sap gibi kalma ihtimalin yükselir. o yüzden ciddiyeti çok önemse.. İnsanlarla konuşurken ciddi ol, ciddi arkadaşlıklar kur. Seni kırabilecek, nazarında çok da önemli olmadığın, senin de çok önemsemediğin adamlarla var olan ilişkilerini ilerletmeye çalışma. Seni sevenleri sevmeye çalış. Kardeşinle aranda bi soğukluk varsa bi an önce gider mesela.. Aile olayını da bi an önce hallet. Sev onları.. oldukları gibi kabullen. Hele anneyi babayı bu yaştan sonra hiç değiştirmeye uğraşma. Çevre konusunda herkese içini açma öyle hemen.. Kızlar da sevmez. Herkese yapma espri, hakedenleri güldür.. Herkesi +dan başlatma. Sıfırdan başlasın, herkesin bi bilançosu olsun gönlünde. Yaş 27 olur, hala yanında olan kahrını çeken anne, kanka, hep orada olacağı var sayılan arkadaşların önemi anlaşılır, bu sefer it gibi pişman olursun değmemiş arkadaşlara, kızlara verdiğin emeğe. seni seven iyi insanlardan soğuma öyle hemen, müzikten anlamıyo, zekası ortalama, tipsiz, çok saf vb. sudan sebeplerle. elitist olma , iyi insan az bulunan bişey..

- Hayatta bana en güzel akılları vermiş 2. kişi, o kadar kahrımı çekmiş adam, bıkmıştı benim yakınmalarımdan artık.. Bıktırma insanları, gel buralara yaz daha iyi. Uzun zamandır görmediğin eski güzel günlerden arkadaşlarla buluş, o ortama gir, bak görüceksin bi anda eski sen oluyosun:) Bide zaaflarını, zayıf noktalarını, seni anlar düşüncesiyle 2. grup arkadaşlarınla paylaşma. Kimisi ilerde yüzüne vuruyo inanmıycaksın.. Gel buraya yaz. Keşke ben de o doktora gidecek ya da buraya yazacak cesarete sahip olsaydım. belki bu kadar uzamazdı, annemi bu kadar üzmezdim.

- Şimdi bi kuzenin gelse mesela güvendiğin, bi sürü anlatıcan bi anda, boğucan.. Çook zor olucak şu durumunda ama insanları dinlemeye başlasan, beklemediğin tiplerin ne kadar derin, görmüş geçirmiş tipler olduğunu keşfetsen çok iyi olur.. Dinle ve anla.. Güvenilir, komplekssiz tiplerle dertleşmekten asla çekinme, ama daha çok dinleyen taraf ol.

- Buraya kadar okuma sabrını gösterebildiysen, dinleyen taraf olursun çok rahat. çok dinleyen çok anlar, çok bilir ve çok daha rahat gider bu karanlık ormanda bilader bunu unutma.

- Ortam öyle hissettirmedikçe kendini özel hissetme.. Biriyle 6-7 kişilik bi ortama giriyosan, ve o gayet rahat takılıyo da sen fazlalık gibi hissediyosan sorunu ortamın zeka düzeyi düşüklüğüne, sana göre olmamasına vb. bağlama. çok yaşanan bi sorun bu.. İnsanların beğenilecek yönlerini gör biraz da. Ve kendine bak.. ortama giren, hiçkonuşmayan, kendini bi bok sanan bi tip olup çıkıyosun boyle bi durumda. Bak yaş olucak 27 (anla işte 27 yaşındayım) mecbur giricen bi ortama, iş olur arkadaş çevresi olur.. Ve bugün bu kendini yalıtma hastalığın, orada 'adapte olamama, konuşacağı susacağı yeri bilememe, empati kuramama, çayını gidip kendin alırken diper boşalan bardakları alma inceliğini gösterememe, karşı tarafı anlamama, beğenmeme, herkeste bi kusur arama, cinlikleri, bakışları, imaları çözememe ve neticeyi ben özelim zekiyime getirip istemeye istemeye marjinal mutsuzu oynamak zorunda kalma' şeklinde dönecek sana uyarırım önemle.

- son olarak yaş 21 , süper.. üniyi aile yanında okumak yerine ben de kastamonuda ya da benzer küçük bi şehirde okusaydım keşke.. 5 sene erken girip çıkardım.. yogayı boşver, turp gibisin de, ayak mantarı sahibi olmadan çıkar ama çorapları.. sana dışarı çık, kırlara koş, ilk gördüğün kıza yaz demiycem.. salaklık olur bu.. yoga falan da yapma çok meraklı diilsen.. ama naçizane fikrim, sevdiğin bi şeyin peşinden gidersen iyi olucak. sevdiğim bişey yok deme var olduğuna eminim. 27 yaşında gitar dersine ve felsefeye başladım.. Anlayışlı, iyi niyetli kızlarla dostluklar kur.. Onlar önce seni anlar, sonra da uygun kızı bulurlar..

- bu mesajı hiçbir zaman utanıp silme.. ben de öyle yapıcam.. memleket bizim gibilerle dolup taşmışş.. yalnız hissetmesin kimse. hade hoşçakal..
0
eugenick
(03.04.09)
@eugenick: inanın anlattıklarınız aynı benim. kalbimin sizin değerlerinizi gördüğünü çok iyi hatırlıyorum. öyle zamanlarım oldu ki bir günde 5 doz diazem 1 doz largactil yedim. yine de doktorlar sakileştiremiyordu beni. birkaç gün içerisinde öleceğime o kadar emin olduğum günelr oldu ki (özellikle doğum günümün gecesinde ve kadir gecesinde yaşadığım gerginliği kelimelerle anlatmam mümkün değil). bunun yanında acil serviste beni tanımayan doktor yoktu.

bu hastalığıma kadar özellikle saydım. sağlık karnemde -bebekliğimi saymazsam- gittiğim muayene sayısı iki elimin parmakları kadar belki vardır belki yoktur. ama bu sekiz ayda yaptırmadığım test gitmediğim alanın doktoru kalmadı (sanırım bir tek üroloji ve onkoloji kliniğine gitmedim)

benim çarpıntılarım nefes darlığım göğüs ağrılarım hala devam ediyor. umarım sizinki gibi geçer. ayrıca zahmet edip üşenmeyip, babane milletin derdinde demeyip uzun uzun yazdığınız için tüm arkadaşlarla beraber size, özellikle, teşekkür etmek istiyorum.

@rurouni: sana da çok teşekkür ederim dostum. çok düşüncelisin. ama bu kadar anlattıktan sonra yüzüne bakmaktan utanırım.
0
🌸elemanyak
(03.04.09)
öncelikle sosyal fobiyi yenmek için en iyi yol tiyatro bana sorarsan.Yani bir oyunculuk kursuna yazılmalısın.Çok kısa zamanda inanılmaz açılıyosun.Düşünsene kendini direk insanların önüne atıyosun.Hangi ilaç bu kadar etkili olabilir ki?

Eğer kastamonu öyle bi yer yoksa,okulundaki tiyatro kulübüne gidersin sen de.Hem daha ucuzdur;)

Spor yap diyen arkadaşlara katılıyorum.Egzersiz insanın gerilimini alır.Ama illa öyle spor salonu bilmemne...uğraşamam dersen,evde yapabileceğin şeyler de var.Tibet'in gençlik pınarını yapabilirsin mesela.Yoganın özeti gibi bişey.5 hareketten oluşuyo ve çok pratik.Günde maksimum yarım saatini alır.

Bir de arkadaşların dediği gibi alışkanlıklarını değiştir.O zaman sen de değişirsin:)
0
migelo
(03.04.09)
(4)

ne olacak bu euro'nun hali?

tarantinoesque
döviz konusunda öngörüleri güçlü olan arkadaşlara soruyorum. elimizdeki bir miktar euro'yu bugünlerde tl'ye çevirmek mantıklı mıdır? önümüzdeki 1-2 hafta içerisinde nasıl seyreder döviz piyasası sizce?
döviz konusunda öngörüleri güçlü olan arkadaşlara soruyorum. elimizdeki bir miktar euro'yu bugünlerde tl'ye çevirmek mantıklı mıdır? önümüzdeki 1-2 hafta içerisinde nasıl seyreder döviz piyasası sizce?
0
tarantinoesque
(02.04.09)
Her şey IMF ve G20'ye bağlı.

IMF ile görüşmeler olumlu sonuca bağlanır, G20'deki açıklamalar piyasalara yansır ise dolar ve euro değer kaybedecek, yani TL değer kazanacak diyebiliriz yakın vadede.

Şu an belirsizlik var ama beklentiler de yüksek. Her şeyin iyiye gideceğini düşünüyorsanız şu an bozdurun, kötüye gideceğini düşünüyorsanız tutun.
0
nihilanth
(02.04.09)
bazı ekonomistlere göre önümüzdeki günlerde dolar'da da euro'da da yavaş yavaş bir düşüş beklentisi hakim.imf den olumlu sonuç beklentisi var.
ama g-20 sonucu beklenmedik bir şeyin olması ya da imf'den beklenen sonuçların alınamaması dengeleri alt üst edebilir(miş)
0
machine head
(02.04.09)
ahkam kesecek konumda değilim. ancak ekonomistlerin TL uzun vadede en çok kazandıran araçtır dediği dikkatimi çekti bi kaç gündür. bir de sanki olumlu bi hava var ya ne biliim... ama tabii nihilanth'ın dediği gibi kararı sen ver. ne olacağını hissediyorsan ona göre davran.
0
follus cerebralis
(02.04.09)
hangi kurdan aldığına göre değişir bence bu sorunun cevabı.. şöyle 1.80'den felan aldıysan ne bileyim satabilirsin tabiki..

g20 sonucu büyük ihtimalle olumlu yansır piyasalara.. imf anlaşması da biraz daha uzun vadede bi şey, bi de şu büyük otomotiv firmalarının iflas durumları var, o zamanlardan önce dolara çevirmek de mantıklı olabilir aslında..

ben olsam şimdi tl'ye çevirip, daha sonra, doların değer kaybettiği uygun bi zamanda dolara dönerdim =)

tl'nin uzun vadede en çok kazandıran araç olması da paranın herhangi bi şekilde dönüştürülmediği, stabil kaldığı durumda doğru oluyo sanırım.. yoksa kriz öncesinde tüm parasını dolara çeviren adam 2 haftada tl'de bilmem kaç ayda kazanacağı parayı kazanıyodur heralde..
0
kveldulv
(02.04.09)
(7)

ıvır zıvır yiyerek zayıflanır mı?

zeki baba
1.86 boy/100 kg orantısında, payı artırma imkanım olmadığından paydayı azaltmak istiyorum. KİLO VERMEK İSTİYORUM kısacası.Ama canım manyak gibi bişeyler atıştırmak istiyor. Su falan içiyorum ancak engel olamıyorum yemek yeme isteğime.. Bütün gün bilg. başında oturduğum için de kilolar gitmiyor haliy
1.86 boy/100 kg orantısında, payı artırma imkanım olmadığından paydayı azaltmak istiyorum. KİLO VERMEK İSTİYORUM kısacası.
Ama canım manyak gibi bişeyler atıştırmak istiyor. Su falan içiyorum ancak engel olamıyorum yemek yeme isteğime.. Bütün gün bilg. başında oturduğum için de kilolar gitmiyor haliyle durduk yerde.
İnsanı tok tutacak, ancak kilo aldırmayan birşeyler biliyor musunuz en doğalından?
(leblebi falan diyorlar ama?)
0
zeki baba
(02.04.09)
katabolik gıdalar var ama, kulaktan dolma edindiğim bilgiler bunlar.
www.drkaslow.com
0
kobuzchu kiz
(02.04.09)
Olaya glisemik indeks olayını öğrenmekle başla bence. Kan şekerin düştükçe açlık hissediyorsun bunu geciktirmek amacıyla doymak için doğru besinleri seçmelisin.

Metabolizmayı hızlandırmak için ara öğünlere yönelmelisin.

Ani kilo vermemelisin, ilk etapta yaktığın kaloriyi arttırmaya çalışırım yerinde olsam.

Katı diyetler uygulamamalısın.

Aldığın kalori miktarınla oynaman akıllıca olabilir. Daima aynı kaloriyi tüketirsen vücudun buna alışacak ve daha az enerji ile çalışmaya başlayacaktır. Haftada birkaç gün yüklenmen vücudunun yaktığın kaloriye alışmasını engeller.

İşin gücün arasında yazdım bölük pörçük oldu, fikir vermesini, araştırmaya itmesini umuyorum.
0
dyna
(02.04.09)
sürekli tat arttırıcılı (monosodyum glutamatlı) besinler alırsan sürekli acıkırsın. zira kendisi kan şekerinizi hızla yükseltip hızla azalttığı için acıkırsınız. meyve yiyin arkadaşım. kayısı yiyin. günde en az 2 litre su iç.
0
atrin
(02.04.09)
cumartesi sabahları NTV'de yayınlanan bi program var 5 kere 5 adında. onu takip et bence. orda bu işin yurt dışında okulunu okumuş sarışın bi hatun var diyet uzmanı. bahsi geçen hatun kişi bol bol bu istediğin tavsiyelerden veriyor. mesela bi keresinde küçük draje çikolata kıvamına getirilmiş keçi boynuzlarından çıkarmıştı ekrana. bol bol da anlatmıştı öyledir böylerdir diye. çok pratik bilgiler söz konusu. hem programı izlemişken ekstradan stil sahibi olma falan gibi hususlarda da bilgi edinirsin. hem filinta hem de tarz biri olur çıkarsın. bu kardeşine de dua edersin. kolay gele...
0
follus cerebralis
(02.04.09)
o acıkma hissi kan şekeri düşüklüğü ile ilgili olabilir gerçekten. ben de çok katı diyetlerden yana değilim ancak acıkıldığı zaman ne bileyim kuruyemiş cips kızartma karbonhidrat ağırlıklı şeyler yeneceğine, meyve yense, kızartmalar ve yağlı yiyecekler yerine sebze ve ızgara tercih edilse, çok faydası olabiliyor. ayrıca bilgisayar başında oturuyor olmak hepimizin sorunu ama günde 1 saat yürünse, ya da hafif tempoda koşulsa çok rahatlatıyor, ya da spor yapmak bi spor salonuna yazılıp düzenli olarak gitmek lazım. spor falan da olmuyorsa meyve yemek en güzeli açlık hissi geldiğinde.
0
beatlephan
(03.04.09)
besin değerlerini bilmiyorum ama mısırın kalorisi çok yüksek değildir herhalde. bir avuç mısırdan bir tencere patlamış mısır oluyor. ben diyet yapıyo olsam paso patlamış mısır yerim.
0
emuncipation
(03.04.09)
öğünlerde bulgur pilavı benzeri şeyler ye biraz. çok acıkınca süt iç. şeker katılmamış musli de yiyebilirsin.
0
arnold schwarzeneger
(03.04.09)
(5)

bölem fotoğraf programı gibin bi sey yani...

kutuyusuk
başlıktaki lakaytlığımı mazur görün. açıkçası uygun başlık cümlesi gelmedi aklıma. hani böyle fotoğrafları elle çizmişsin gibi yapan bi program vardı. facebook müdavimleri kullanıyo genelde (daha mı şekil gösteriyo nedir) ona benzer bi şeyler arıyorum. var mıdır gören bilen?
başlıktaki lakaytlığımı mazur görün. açıkçası uygun başlık cümlesi gelmedi aklıma. hani böyle fotoğrafları elle çizmişsin gibi yapan bi program vardı. facebook müdavimleri kullanıyo genelde (daha mı şekil gösteriyo nedir) ona benzer bi şeyler arıyorum. var mıdır gören bilen?
0
kutuyusuk
(01.04.09)
fotoşok'ta rahatlıkla yapılabilir o.
0
vita vinum est
(01.04.09)
(bkz: hdr) diyesim geldi.
0
karaktersiz
(01.04.09)
photoshoptaki sketch efekti işini görür.
0
trumanshow
(01.04.09)
www.picnik.com burada değişik efektler var.
0
kediebesi
(01.04.09)
paint.net diye bir program var. indirmesi kolay ama kurması bi tuhaf belki de kolay ben anlamadığımdan. neyse nette bi çok yerde vardır tarifi. smoot efektini ard arda bastın mı tamamdır. en kralından ortam çocuusun :D
0
follus cerebralis
(02.04.09)
(4)

okul ösym no?

rentts1
yarın alese başvurucam ama benim okuduğum bölüm hangisi çözemedim bilen varsa beri gelsin. istanbul üniversitesi iletişim fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünden mezun oldum. hangisini seçmem lazım var mıdır bu işlerden anlayan?ösym kılavuzunda yazan numaralar şöyle;3288 RADYO, TV VE SİNEMA3
yarın alese başvurucam ama benim okuduğum bölüm hangisi çözemedim bilen varsa beri gelsin. istanbul üniversitesi iletişim fakültesi Radyo Televizyon ve Sinema bölümünden mezun oldum. hangisini seçmem lazım var mıdır bu işlerden anlayan?
ösym kılavuzunda yazan numaralar şöyle;
3288 RADYO, TV VE SİNEMA
3289 RADYO‐TV‐SİNEMA
0
rentts1
(01.04.09)
hımmm. biz burdan ne dersek diyeli, genellikle ösym mentalitesi insan aklının ve zamanın ötesindedir. bence en iyisi bulunduğun ilin ilgili ösyme birosuna bi telefon etmek. telefon numaraları googleda mevcut elbette.
0
follus cerebralis
(01.04.09)
Resmi tercih kılavuzuna göre Radyo, Televizyon ve Sinema okumuşsun sen hocam. Sizin fakültede ayrıca radyo-tv-sinema diye bir bölüm gözükmüyor.

ftp://dokuman.osym.gov.tr/2008/2008_OSYS_TERCIH_KILAVUZU/6_tablo4.pdf

not: sizin girdiğiniz senenin kılavuzuna da bakın ama. kaç girişli olduğunuzu bilmiyorum. bölümün adı değişmiştir bir ihtimal.
0
kutuyusuk
(01.04.09)
allah allah okulun sitesinde Radyo Televizyon ve Sinema yazıyo, kutuyusuk un verdiği linkte Radyo, Sinema ve Televizyon yazıyo, alesin klavuzunda
3287 RADYO, SİNEMA VE TELEVİZYON / RADYO, TELEVİZYON VE SİNEMA / RADYO‐TELEVİZYON, SİNEMA
3288 RADYO, TV VE SİNEMA
3289 RADYO‐TV‐SİNEMA
bu 3 ü var.
0
🌸rentts1
(01.04.09)
3287 kodlu olan olmalı seninki.
0
vital
(01.04.09)
(11)

Bir sinema oyuncusunun web sitesi için fon müziği?

alkolik imam
Arkadaşlar merhabalar. Ünlü sayılır bir dizi ve sinema oyuncusunun web sitesini yapıyorum. Tema elbette Türk sineması. Flash çalıştım xml ile video vs okutuyoruz. Fakat fon müziği için ne kullanabiliriz? Ay yüzlüm tavsiyesini şiddetle kınamaktayım.
Arkadaşlar merhabalar. Ünlü sayılır bir dizi ve sinema oyuncusunun web sitesini yapıyorum. Tema elbette Türk sineması. Flash çalıştım xml ile video vs okutuyoruz. Fakat fon müziği için ne kullanabiliriz?

Ay yüzlüm tavsiyesini şiddetle kınamaktayım.
0
alkolik imam
(31.03.09)
bence kullanmayın.. en uyuz olduğum eşey o fon müzikleri şahsen...
0
vital
(31.03.09)
karpuz kabuğundan gemiler yapmak filmini bilirsiniz. sonunda roll caption falan akarken, hızlı tempoda bir türkü çalıyordu, mükemmeldi ya. hem etnik, hem hareketli, hem esprili. ööle bi şi bulun, ben ziyaret ederim sayfayı zırt pırt. söz :)
0
lovemyself
(31.03.09)
alkislarlayasiyorum.com

(bkz: canım kardeşim) duygusal ve nostalji olan bir $ey ariyorsan tavsiye ederim.
0
karaktersiz
(31.03.09)
Hareketli bir şey olursa böle sevimli bi şey olsun daha güzel olur.
0
🌸alkolik imam
(31.03.09)
Laço Tayfa'dır bence. Türkülerin modern yorumlarını yapıyorlardı. Hala bulunabilir eserleri. Kolay gele.
0
follus cerebralis
(31.03.09)
bir yanginin kulunuu yeniden yakip gectiin
zeki muren yorumu tabii ki
(ve mute tusu kesinlikle gerekli)
0
cisterna
(31.03.09)
AustralisCanticum veyâ Amethystium'un müziklerini deneyin derim?
0
jahre viking
(31.03.09)
mute tuşu elbette var :) ben de nefret ederim fon müziği olanlardan ama bu iş için gerekli.
0
🌸alkolik imam
(31.03.09)
telif problemi olmayacaksa farid farjad önerebilirim fon olarak kullanabilirsin.
0
sql
(31.03.09)
Merak eden olursa söylüyorum;
Moğollar - 7/8 - 9/8 ya da Cahit Berkay - Gam Yükü olacak fon müziği :)
0
🌸alkolik imam
(01.04.09)
zi punt diye bi grup var türk çok başarılı, recep ivedik 2'nin film müziklerinden birini yapmışlar. elektronik falan ama zaten websitesinde arkada tanju okan çalsa zeki müren söylese falan olmaz gibi.
0
kabal
(01.04.09)
(8)

Secimde Sizin Mühürde Ne Yaziyordu?

zeykur valekov
Benim mühürde "tercih" yaziyordu, onu basiyorduk. Farkli mühürler mi var bu secimde? "Evet" ve "tercih" diye iki mühür mü var?"evet" bastim ben diyenler oldu benim arkadaslarimdan. Var mi böyle bir olay?
Benim mühürde "tercih" yaziyordu, onu basiyorduk. Farkli mühürler mi var bu secimde? "Evet" ve "tercih" diye iki mühür mü var?
"evet" bastim ben diyenler oldu benim arkadaslarimdan. Var mi böyle bir olay?
0
zeykur valekov
(31.03.09)
benim bastığımda evet yazıyordu.

yer: izmir bornova
0
tai
(31.03.09)
evet. kartal istanbul
0
surprise
(31.03.09)
cakma muhur kullanmissiniz demek ki. "evet" idi kullandigim muhur. acep bunda bir sart var mi ki? tercih kullanan sandigin tum oylarini gecersiz falan saymasinlar?
0
entrapmen
(31.03.09)
"tercih" basanların hepsinin oyu çöpe gitti, o kadar da uyarılmışlardı seçimden önce, yazık olmuş oyunuza.

hamiş: don't get rickroll'd...
0
demcan
(31.03.09)
hem evet mührü var, hem tercih mührü var. ikisi de geçerli.

referandum gibi "evet hayır" seçenekli bir seçimde üzerinde "evet" yazan mühür kullanmanın bazı düşük zekalılarca problem yaratması sebebiyle (referandum oy pusulasında "hayır" yazan seçeneğe, üzerinde "evet" yazan mühür basmanın, referandumda sorulan soruya "evet" diye cevap verildiği sanrısı) üzerinde "tercih" yazan bir mühür daha icat etmişler. eski mühürlerde de "evet" yazıyor şimdi onlar çöpe mi gitsin? genel ve yerel seçimlerde de eldeki bütün mühürler rastgele sandıklara dağıtılıyor. kime ne denk gelirse.
0
kibritsuyu
(31.03.09)
eheh böyle farkli mühürler olunca aklima evde mühür yaptirip onu bastirmak geldi diger secimlerde "ara beni" filan diye mühür yapip bassak farkederler mi? ya da "nevet" yapsak mesela ehhe
0
🌸zeykur valekov
(31.03.09)
ben "er mektubu görülmüştür" mührünü bastım. çıkışta genelkurmaydan abiler girdiler koluma. sonrasını hatırlamıyorum.
0
elcezire exclusive
(31.03.09)
(bkz: heye mührü)
0
follus cerebralis
(31.03.09)
(6)

Ilahi dinler ve Sustainability (Sureklilik, Surdurulebilirlik)

esreverdaer
Kuran veya Incil'de insanin doga ile dengede veya uyum icinde yasamasi gerektigini ogutleyen/emreden ayetler var midir? bilen varsa bi zahmet ayet/sure numarasiyla referans gosterebilir mi? kafamda cakan bazi simsekleri aydinlatmaya yarayacak. Tesekkurler. Not: budizm saylanmaz. ilahi dinlerden olma
Kuran veya Incil'de insanin doga ile dengede veya uyum icinde yasamasi gerektigini ogutleyen/emreden ayetler var midir? bilen varsa bi zahmet ayet/sure numarasiyla referans gosterebilir mi? kafamda cakan bazi simsekleri aydinlatmaya yarayacak. Tesekkurler.

Not: budizm saylanmaz. ilahi dinlerden olmali. kutsal kitap olmuyorsa sahih hadis de olabilir.
0
esreverdaer
(31.03.09)
İnsanların kendi işledikleri (kötülükler) sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya çıkmıştır. Dönmeleri için Allah, yaptıklarının bazı (kötü) sonuçlarını (dünyada) onlara tattıracaktır.

Rum - 41
0
ansitu
(31.03.09)
kuran da genel olarak doğanın, insanın emrine verildiğinden bahseder.
(bkz: nahl)
0
baskaturlubirsey
(31.03.09)
baskaturlubirsey'in dediğine ek olarak incil'de de bahseder, "tanrı insanı hayvanın efendisi olarak yaratmıştır." bla bla.. eski ahit'ten yaratılışı okuyabilirsiniz.
dinlerde geçen yaşama saygı duymak, açgözlülükten ve israftan kaçınmak.. gibi konular da doğayla alakalı.
0
aithra
(31.03.09)
sagolun arkadaslar. yalniz nahl suresi ve incilde anlatilan insan merkezli hayat, yani her seyin insanin emrine verilmis olmasi aslinda bu sustainability denilen kavramla celisiyor cunku surdurulebilirlik, insanin dogaya hukmetmesini degil, sonraki nesillere bozulmadan birakacak sekilde uyum icinde yasamasi, dogal yapiyi bozmadan ondan faydalanamasi olarak tanimlanmistir. ama yine de bazi ayetlerde buna benzer anlamlar cikarilabilir. hazirladigim bir odev icin referans gosterecegim rum ve nahl surelerini. dinlerle sustainability arasinda ilginc bir iliskli oldugunu dusunuyorum. yardimlariniz icin tesekkurler.
0
🌸esreverdaer
(31.03.09)
sahih hadis demişsin ya tam hatırlayamıyorum Allah affetsin ama, Peygamber bir keresinde "Bir ırmaktan abdest alırken bile suyu israf etmeyin" demiş. Günümüz sıkıntılarına bi ön bakış sanki. Umarım işine yarar. ha unutmadan şu kafandakileri bizle de paylaşsan keşke. vizyon kazanırdık.
0
follus cerebralis
(31.03.09)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.