[]

Depresyon

lanet olası ergen veletlerinki gibi olmayandan. bildiğin uzun vadeli artık kurtulmak istediğim bu kurtulma isteğinin getirdiği sabırsızlığın beni yiyip bitirdiği, 8 aydır iğne fıçısındaymışım gibi yaşatan türden. ilk kez karşılaştım bu hastalıkla. ilacın bu hastalığa etkisi yüzde 30. yüksek doz kullanmama rağmen geçmiyor, geçmiyor, geçmiyor. lanet olası doktorlar ilacın dozunu yükseltmekten başka bir şey yapmıyorlar. artık doktora da gitmek istemiyorum. bir de buna anksiyete bozukluğu eklendi. artık kurtulmak istiyorum.

bu hastalığa yakalanıp ilaç kullanmış, ben bu hastalığı yendim diyenlerden rica ediyorum. lütfen bir şeyler tavsiye edin.

edit: eyke nin tavsiyesi üzerine: 21 yaşındayım, eğitim fakültesi öğrencisiyim (6. sınıfa uzattım ve su anda 5. sınıftayım) ve nefret ettiğim küçük bir şehirde okuyorum. (kastamonu). 1. sınıf asosyal, çekingen, utangaç, toplumun içine (sınıf, kalabalık vs.) girdiğinde gerim gerim gerilen bir tipim işte. sevgilim yok hiç de olmadı. çünkü ben kendine güveni 0 olan ezik bir insanım. burda yazdıklarım kadar bir gün içerisinde konusmuyorum. (git gez toz arkadaş, sevgili bul demeyin rica ediyorum. tam bir azap bunları yapabilmek benim için)

daha ekliycem: aptalca, aklıma geldikçe rastgele ekliycem. utanmıycam, acizliğimi, zavallılığımı herkes okusun diye kasmadan yığıcam buraya kelimeleri.

hiç arkadaşım yok 1 tane bile evet bir tane bile arkadaşım yok. abartmıyorum. "1" tane bile arkadaşım yok şu şehirde. bu kadar zavallılık içinde emin olduğum tek şey bunun benden kaynaklanmadığı. bu boktan, çıkar dolu üniversite yaşamında kim benim gibi hem namaz kılan, hem manowar dinleyen biriyle arkadaş olmak ister ki? daha kişiliğim bile tam oturmamış ki böyle ne olduğu belirli olmayan biri olup çıkıvermişim. ilgisiz doktorlar benim bu konusmaya açlığımı söylememe rağmen görmezden geliyorlar ve basıyorlar ilacı. zaten bu içine sıçtığımın şehrinde de benim yararlanabileceğim psikolog yok.

sevgilim olmasını istiyorum bazen hem de çok. ama yemin ederim ki bunun şehvetle ergen veletlerin libidoya dayanan seks ihtiyaçları doğrultusunda girdiği ilişkilerle benzerliği yok. ama dedim ya kendine güveni sıfır olan aylarca aynı elbiseyile aynı çoraplarla dolaşan, aylarca sakal traşı olmayan saçları zaten zıvanadan çıkmış bir insanım. nasıl olsun kız arkadaş? zaten kız arkadaşım olsa gezmek tozmak birlikte eğlenmek mümkün değil benim için çünkü ben sürekli kimsenin olmadığı kalabalık olmayan yerlerde kalmak istiyorum.

bir de midemde ve bağırsaklarımda acı-ağrı oluyor sanırım demiycem umarım bu psikiyatrik durumumla alakalıdır. yoksa kanser diycem emin olarak. hayatımda yaşamadığım baş dönmeleri de var. nefes almada problem var (umarım ben öyle hissediyorumdur), sigara kullanmıyorum ama bu yaşımda 1 kat merdiven çıkıp çarpıntısı olan nefens nefese kalan kim var? akciğer kanseri midir? astım mıdır? emin olamıyorum kafayı yiycem. birisi çıkıp bana ciğerlerinde ya da kalbinde hiç ama hiç sorun yok desin dünyalar benim olucak. (şimdi sen olsan sevgili dostum doktora gidip nasıl anlatırsın bu ciğer durumunu?)

sürekli suçluluk duygusu hissediyorum. geçmişle ilgili sadece hatalarım aklıma geliyor. ulan harbiden kötüyüm be. ne çok derdim varmış arkadaş! ağlamaklı oluyorum, ağlayamıyorum. bazen bulunduğum ortamı yakıp yıkıp rahatlamak fikri geçiyor aklımdan.

çok fazla unutkanlaştım.

karayip korsanlarında bir adam vardı hani. bulduğu hazineyi harcadıktan sonra tayfasıyla beraber lanetlendi(kaptan bilmem ne) o adamın dertlerine benim dertlerimi ekle. o adam yediği elmadan tad alamıyordu. koku alamıyordu vs. işte o benim sevgili dostum.

eminim bunları yazdığım içinde birkaç saat sonra pişman olucam. onun için şunu söyleyeyim belki biraz rahat olur içim: kusuruma bakma dostum.

 
öğrenci misiniz? yaşınız nedir, iş durumunuz hayatınız bunların hepsi önemli ne yapman gerektiği konusunda.


  • eyke  (02.04.09 20:52:47) 
Kastamonu da kurtulman biraz daha zor olur :) Kastamonu dayım ben de yardımcı olabilecegim bir konu varsa elimden geleni yaparım.

hiç arkadasım yok diyorsun sen de istersen arkadaşın olabilirim. Kastamonu da hayat pekte çekilir değil ama yardımcı olmak isterim sosyalleşme adına buluruz yapıcak bir şeyler.
  • rurouni  (02.04.09 21:04:08 ~ 22:33:32) 
bunları yapmak azap demişsin ama yapmaktan başka çaren yok. kendini zorlamak zorundasın, hayatının merkezine hiçbirşey yerleştirmeden pozitif düşünmeyi öğrenmek zorundasın. üniversite yıllarında (özellikle ilk iki sene) ben de bu sorunu yaşadım. ilaçla, doktorla olmaz, kendini değiştirmek için çaba sarfedeceksin, yalnız olmaktan mutlu olsan da bunun yanlış olduğunu bileceksin. insan sosyal bir varlıktır, bu su gibi, hava gibi bir ihtiyaç, almayınca kendisini depresyon olarak hissettiriyor. insanları yargılamadan sevmeyi öğreneceksin, herkes hayatı bildiği en iyi şekilde yaşar, farklılıklar hayatı güzel kılar, farklı bir insan varken yanında ona uyum sağla. Bir değişiklik olarak bak, farklı bir tecrübe. İnsan herşeyden keyif alabilir, sadece meraklı olmak, açık olmak yeterli.

Dozunu bilmiyorum ama aynı durumu yaşamış biri olarak söylüyorum, kendini zorlaman gerekiyor. Ve olabildiğince erken, çünkü bu zaman isteyen bir süreç, kendini zorlaman yetmeyecek, bu açık kişiliği kendine benimsetmek zorundasın. Üniversite bitene kadar zorla kendini. Daha sonra askerlik senin için biçilmiş kaftan. Sosyal hayatta insanlarla çok fazla ilişki kurmak zorunda olmayabilirsin ama askerde böyle bir şansın yok. Zorundasın, asıl orada anlayacaksın aslında ne kadar kolay olduğunu.

Kendini zorla, sabırlı ol, vazgeçme.
  • turkish tekila  (02.04.09 21:28:56) 
Oha delirmişsiniz siz! Ne kanseri onu bi kere def edin. Hastalık hastası olma yolunda ilerliyorsunuz, buna dikkat edin.

Ayrıca aylarca ayynı çorapla gezmek nedir? Aylarca traş olmamak nedir?

Resmen "ben den uzak durun" mesajı veriyorsunuz insanlara.

Önce bir kendinize gelin. Adam gibi kendinize özen gösterin. Abuk subuk kanser saplantılarınızdan kurtulmak için bir çek up yaptırın.

Ben bir kadın olarak aylarca aynı çorabı giyen ve aynı kıyafetleri giren birini bilsem, ona para yardımında bulunurdum açıkçası. Başka da bir şey gelmezdi aklıma.

Kendinize gelirseniz sorununuz kalmayacak. İnsan gibi yaşayın. Bırakın maymunlar kendi habitatlarında takılsın.

Ciğer miğer çok dert ediyorsanız şuraya not düşün, Ankara'da misafir edeyim sizi, Türkiye'nin en iyi göğüs hastalıkları profesörü ile tanıştırayım, muayene ettireyim.
Bu nedir arkadaş, kendini gömmüşsün lağıma kendi ellerinle.

Bi kendine gel lan!
  • endless dream  (02.04.09 21:32:41) 
off hocam çok geçmiş olsun. anladım isteğini ancak aklıma gelen tek şeyi her ihtimalde denenebilir, ya da işe yarar diye yazmak istedim. öyle reikiydi, meditasyondu zımbırtılarından değil. en azından bi ara konuş insanlarla falan...
teknik transformal nefes. transformal breating diye geçiyor al bi de link dene mutlaka
www.nevsahfidan.com
  • follus cerebralis  (02.04.09 21:35:42) 
yiğenim bir kaç yıl öncede bende senin durumundaydım. tabii durumumun farkında da değildim ben. bir gün beni tanımlayan bir yazı ilişti nette gözüme. uzun yazı okumasını sevmeyen bendeniz 5-6 sayfa yazıyı bi çırpıda yuttum, kendimi bulduğum için. öğrendim ki bende anksiyete bozukluk varmış. ve yapmak isteyipte yapamadıklarımın bir çoğunu bu anksiyete bozukluk engelliyormuş. tabii isteyip yapamadıkça da depresyan halinden kurtulamıyor insan. neyse benim gibi anksiyete bozuklğu olan, yani sosyal fobisi olan bir çok insanla tanıştım forumlar aracılığıyla. onların tavsiyeleriyle doktora gittim. hiç de doktor seçmedim bazı kişilerin yaptığı gibi. devlet hastanesine gidip bir psikiyatra derdimi anlattım. hemen teşhisi koydu zaten saolsun. 20 ay sabırla, düzenli bir şekilde ilaç kullandım tedavi için. ve 20 ayın sonunda geriye baktığımda çooook fazla ilerleme kaydettiğimi gördüm. insan ilişkilerim düzeldi, kalabalık ortama girdiğimde üzerime üzerime geliyorlar hissi gitti. ikili ilişkilerde daha bi cesurum, daha bi kendine güvenim var. olmak istediğim gibi olmaya başladım diyebilirim.

Bu hastalıktan kurtulmanın tek çaresi var. hastalığı yeneceğine inanıp düzenli bir şekilde ilaç kullanmak. yoksa iki de bir ilaç fayda vermiyor, başka ilaç kullanayım, doktor hiçbişey bilmiyor diyerek tedaviye yarım bırakmakla sittin sene kurtulamazsın bundan.

doktor bana 2. görüşmemizde, uzun soluklu bir tedaviye başladığımı ve en az 1,5 - 2 yıl sabratmemi söylemişti. tabi bu süre zarfında bende de bir çok kez gitgeller olmuştu. ama zamanla bu git-geller yani hastalığın depreşmesi azalıp yok oluyor buna emin ol.
galiba sen biran önce ilerleme kaydetmek istiyorsun, bu hastalık öyle dozaj artırmakla veya ilaç değiştirmekle değil uzun süre düzenli kullanmakla yenilir. sana tek tavsiyem sabırlı ol ve bunu yeneceğine inan. kendine en az 15 ay olmak üzere bir süre belirle ve bu süre zarfında düzenli bir şekilde ilacını kullan.
  • readmymind  (02.04.09 21:36:30) 
ilk mesajı yazarken eklemeler yapmışsın onlara nazaran birşeyler daha yazayım.

okuduğuma göre sen kendini iyice salmışsın. biraz kendine çeki düzen ver. veremiyorsan bile elinden geldiği kadar birşeyler yapmaya çalış. değişim senin elinde, ilaç kullanırken sadeec ilacaca bel bağlamak da yanlış, kendini zorlamalısın birşeylere. insanları gözlemle, yapmaktan utandığın şeyleri diğer insanlarda rahat rahat yapıyorsa sende utanma aynı şeyi yaparken.

ve şu adrese bir göz at. www.yasamadonus.org forumu da var,
orada bu sorunları aşmaya çalışan ve aşabilmiş insanların yazılarını bulabilirsin. yardımcı olacağını düşünüyorum.
  • readmymind  (02.04.09 21:48:01) 
hani ne psikologum ne de psikoloji öğrencisiyim ama bir kaç tavsiyem var;
-günlük rutin yaptığınız işlerinizi değiştirin,
-hem de her şeyi.. ama her şeyi,
-dişlerinizi sol elle fırçalamaya kadar uçuk şeyleri bile..
-odanızın şeklini değiştirin.
+parfümünüzü değiştirin.
-bilgisayarda masaüstü görüntüsünü,
+kendinizi çok kötü hissettiğinizde üzerinizdeki kıyafetlere bakın ve o kıyafetleri kaldırın bir süreliğine giymeyin.
-yeni birkaç giysi alın.
-haberleri seyrediyorsanız seyretmeyin.
+hele ki dinlediğiniz müzikler mi? hiç birini dinlemeyin yepyeni daha önce hiç dinlemediğiniz müzikler dinleyin.
-eğer ki ilginiz varsa karikatür dergileri alın,
-satranç oynamayı biliyorsanız ve geliştirmek istiyorsanız ustaların oynadıkları maçları kendi kendinize oynayın analiz yapın saatlerce.
+berbere gidin saçlarınızı hoşunuza gidecek şekilde değiştirin,
+her gün traş oluyorsanız arada kirli sakal bırakın, yok ben zombi gibi yaşıyorum 3 hafta traş olmadan okula gidiyorum diyorsanız,cildiniz el verdiğince her gün traş olmaya çalışın.
+kol saatiniz varsa değiştirin yoksa yeni alın. param yok diyorsanız şehir merkezlerinde 5 liraya 10 liraya saatler satılıyor onlardan da olsa alın.
-kahvaltı menünüzü değiştirin, tatlı yemiyorsanız yiyin.
+eğer ki sabahları kalkmak için cep telefonunun alarmını kullanıyorsanız alarm sesini değiştirin ve pek tabi telefonunuzun zil sesini değiştirin, yok ben sessizde kullanıyorum diyorsanız dersten çıktığınız gibi açın sesini.

buraya kadar yazdıklarımı yeni yazdığınız mesajınızı okumadan yazdım.
-1 kat bile merdiven çıkamıyorum diyorsunuz, aylık cûzi bir miktar vererek bir spor salonuna gidin, hafif hareketler yapın sadece yürüyüş bandında yürüyün yada bisiklete binin bir kaç aleti kullanın sıkılınca bırakın ama gidin hayatınızda köklü değişiklikler yapıyorsunuz çünkü. yok ben asosyalim gidemem utanırım mı diyorsunuz? herkesin gittiği saatler genelde akşam üzerleri haftasonları ise öğlen ve öğleden sonralarıdır. siz bu saatler dışında gidin kimsecikler olmaz.
-uyku düzeniniz yoksa onu ayarlamaya çalışın, yok gece benim uykun gelmiyor yatsam da uyuyamıyorum diyorsanız sabah 6 da kalkın çıkın dışarıya bi yürüyün ekmek alın kahvaltı yapın gün içinde uyumayın akşam uykunuz gelsin.

kısacası yukarıda yazdığım örnekler hayatınızda hiçte önemsemediğiniz fakat hayatınıza yer etmiş olan olaylar dizgisi. bunları alışageldiğiniz şekilde yaparak içinde bulunduğunuz depresyon halinden çıkamıyorsunuz. çünkü her sabah kalkıp aynı işleri yaparak aynı müzikleri dinleyerek, aynı masaüstü resmine bakarak kendinizi gün içerisinde çok çabuk bir biçimde depresyonun getirdiği ruh haline sokuyorsunuz. bir düşünün insanlar doğum günlerinin sabahında uyandıklarında neden mutlu olurlar? ya da aylarca özlemini çektikleri tatil yolculuğuna çıkacakları sabah neden yerlerinde duramazlar ve garip bir enerji halinde olurlar. bir düşünün bu garip enerji anında telefonunuz çalsa ve tatile gideceğiniz kişiler gelemeyeceklerini söyleseler ve sabahın o saatinde yatağınıza geri girseniz, nasıl bir ruh hali içinde olursunuz? işte insanlar ne zaman rutin yaşamdan çıkarlarsa ruh halleri de yaptıkları şeylere göre değişiklik gösterir. eğer ki sosyal olarak arkadaş ortamı olarak veya sevgili gibi kişiler ile temasa geçemiyorsanız kendi hayatınızı yukarıda yazdığım 3-5 örneği göz önünde bulundururak değiştirin. ama cidden değiştirin. yok ben asosyal olduğum kadar evde kendi başıma değiştirebileceğim durum şartlarını değiştirmeye bile üşenirim diyorsanız, hiçbir gelişme kaydedemezsiniz. ama bunları bir deneyin derim...
  • ykyt  (02.04.09 21:50:30 ~ 21:56:49) 
çok şey söyleyebilirim bu konuda. yaşadıklarının benzerini birçok üniversite öğrencisi ilk yıllarında yaşar. ya da yaşamanın eşiğine gelir. ortam, şehir, hayat değiştirmek kolay değildir. daha sonra birçoğu üstesinden gelebilir bu sorunun bazıları ise bataklığa iyice gömülür.

ben de dürüst olmalıyım diye düşünüyorum, sen de bataklığa gömülmüşsün açıkçası. kurtulamamışsın yalnızlıktan. yalnızlık öyle birşey ki insanı kemirir. mahveder. öyle ben yalnızım, cool takılıyorum diyen insanlar "KESİNLİKLE" mutsuz tiplerdir.

sorununu bizzat tecrübe ederek çözmüş biri olarak tavsiyelerim olacak. tabii sen şunları söyledikten sonra: birincisi yalnız bir çocuk muydun yani bu durum üniden sonra mı ortaya çıktı? hayatının bi döneminde kendini diğer insanlardan üstün gördün mü?
  • eyke  (02.04.09 22:08:27) 
bence spor yapın, kesinlikle ama kesinlikle spor yapın.. madem insanlardan çekiniyorsunuz, evde şınav, mekik, ağırlık allah ne verdiyse çalışın, yapamam diye gözünüz korkmasın, örneğin hiç şınav çekemiyorsanız bile 1 ay kendinizi zorlasınız, ayın sonunda 10-15 şınav rahat çekerseniz.. bunları nden diyorum çünkü düzenli spor vücuttaki erkeklik hormonu (testosteron) oranını %20 arttırır, bu da size hem sağlık hem özgüven kazandırır. insan ruhsal olduğu kadar biyolojik ve kimyasal bir varlıktır unutmayın, sizi mutlu edecek şey illa birini sevmek, başarılı olmak gibi ruhsal durumlar olmyabilir bunlar metabolik şeylerle de ilgilir, hormonlar, sinirler vs.. iddaa ediyorum sadece 3 ay boyunca bütün bunları düşünmeyi bırakın sadece spor yapın 3 ay sonunda bambaşka biri gibi hissedeceksiniz, özgüvenin en iyi ilacı spordur derim ben.. çünkü sosyal fobiniz var ya, spor yaptığınızda "ben bunların alayını döverim lan" diye bir his oluşuyor ki sosyal fobi falan kalmıyor..:) kız meselesinde ise aradaki farkı açıkça göreceğinize eminim, çünkü dediğim gibi deli gibi artan bir testosteron söz konusu.. ya da spor yapmayın oturun kitap okuyun, kitap yazın falan.. ama sizin durumunuzda tek bir geçerli şey var ki; mevcut durumunuzdan kendinizi soyutlamak, şu andan itibaren geçmişinizde ne varsa hepsini unutp, bambaşka bir yoldan gitmek.. spor bunun için iyi bir ilaç, gerekli gücü aldığınzda da geçmişinizle yüzleşirsiniz tam şukela olur..


  • commorientes  (02.04.09 22:34:46) 
Hicbir zaman seninki kadar agir seyretmese de benzer sureclerden ben de gectim defalarca. Aylarca evden cikmadigim, saci-sakali salip kendime bakmadigim, telefonla konusmanin bile izdirap verdigi surecler. Belki benimki bir secimdi ama buna zorunlu olmanin da nasil bir sey oldugunu az-cok tahmin edebiliyorum.

Hepimiz kendi aklinca uygun olan tavsiyeleri sunariz sana. Fakat ortada olan bir gercek var ki o da isin sende bittigidir. Kendin bir eylemde bulunmadigin surece tanri bile elini uzatsa nafile.

Sana iyi gelecek, seni bu karanliktan kurtaracak seyler belli fakat ben yine de sayacagim:

- Bir kere her seyden once goruntunu duzelt. Berbere git, sakallarini kes ya da sekil ver, annenle alisverise cik ve kendi zevkine gore yakistigini dusundugun giysiler al. Bu en onemli kosul; kendini temiz ve iyi hissetigin zaman ozguvenin bir parca artacak. Bu da hayat kalitene yansiyacak.

- Ikinci maddeye @commorientes'in dedigi gibi "spor"u koyuyorum. Hemen git bir spor salonuna yazil diyecegim ama maddi olanaklarini belirtmedigin icin kesin konusamiyorum. Ama ayda 50 tl verebilecegini farz ederek bunu soyleyecegim: Git bir spor salonuna yazil! Spor yapmak hem mutluluk hormonlarini harekete gecirecek, hem de ozguvenini katbekat arttiracaktir. O kadar para veremem diyorsan da ilk etapta evde sinav-mekik-barfiks uclusunu uygula. Sonrasina bakariz.

- Ucuncu maddeye kisisel gelisim koyuyorum: Bir hobi edin. Ilk etapta doga gezilerine katil, fotograf cek falan demeyecegim. Cunku su anda boyle bir sey yapmak senin icin cok zor olacaktir. Bunun yerine kendi basina yapabilecegin seyler olsun, sectigin konuyla ilgili forumlar olacaktir. Oralarda takil, arkadas edin, ayni ilgi alanlarina sahip insanlar cok daha kolay kaynasabiliyorlar.

Sevgili konusunu fazla dert etme, bu oyle bir sey ki kimisi yilda 8-10 kisiyle birlikte oluyor, kimisi 30 yasina kadar karsi cinsin elini tutmamis oluyor. Emin ol 21 yasina kadar yakisikli/guzel dahi olsa sevgili edinememis nice gencler var bu ulkede. Ama sunu bil ki yeterli ozguven seviyesine ulastiktan ve sosyal ortamini sagladiktan sonra ilk sevgiline de ulasacaksin. Sonra da devami gelir zaten.

Biliyorum ki bu soylenenleri yapmak sana olum gibi geliyor, neresinden baslayacagini bilmiyorsun, bir sey yapmaya taakatin yok. Cunku yalnizliga da alismissin ayni zamanda. Ve aliskanliklardan kurtulmak zordur. Fakat suna emin ol ki bir yerden baslamak "Zorundasin"! Bugun olmazsa yarin. Ama eninde sonunda harekete gececeksin.

Ve son olarak diyecegim: O kadar gencsin ki! Henuz 21 yasindasin, hayata baslamadin bile. Her seyin basi gelecege umutla bakabilmek. Ileride yasayacagin guzel gunleri hayal et aksam basini yastiga koydugunda. Birlikte olacagin sevdicegi dusun. Yakalayacagin basarilarin planlarini kur.

Yani kisaca "Umudunu Kaybetme" :)

Ve bir not: Sunu da unutma ki burada biz variz. Her turlu sorun icin eli klavyede bekleyen cengaverler :) Yarin yine yazarsin, yine elimizden geleni yazariz. Umuyorum ki bir sonraki yazinda "Sevgilimle soyle-boyle oldu da boyle boyle mi yapsam" seklinde mesajlarini goruruz. Ya da gormeyiz bilemiyorum :P
  • msb  (03.04.09 00:24:52) 
Şimdiye kadar söylenenler mantıklı. Benim takıldığım nokta kendine güveninin olmaması. Bence önce otur şimdiye kadar iyi yaptığın, "başarabildim" dediğn, kendini iyi hissettiğin olayları, anları tek tek yaz; ama sallayarak değil, üzerinde düşünüp vakit harcayarak. Sonra bunları yaparkenki ruh halini düşün, seni motive eden şeyleri düşün. Böylece kendine güvenmeni sağlayacak doneler ve ardında yatanlar sende farkındalık sağlar. Kendini toparlamak için çaba sarfet ve umutsuzluğa kapıldığın anda bu yazdıklarını düşün.


  • nano mercy  (03.04.09 00:29:15) 
Önce sorunu anlatmışsın, sonra zaten nedenlerini anlatmışsın.

Psikiyatristler için şunu söyleyeyim, özele gitmediğin sürece yalnızca ilaç yazarlar oysa ilaç yanında terapi de gerekir. İlaç yalnızca işi hızlandırır.

Aslında yazılacak çok şey var ama özetle şunu söyleyeyim. Kendinize bir hobi bulun. Bir de evcil hayvan. Misal köpek. Biliyorum namaz kılınan yerde olmaz ama Köğeği gezdirmeye çıkarttıkça mecburen bir yerler de görmüş olursunuz. Yok o şimdilik o olmaz derseniz akvaryum kurun kendinize. Bitkili balıklı. Bitkili akvaryumlar biraz daha uğraş gerektirir. www.akvaryum.com adresinde forumda akvaryum camlarının yapılmasından balık seçimine, bitki için gerekli tüm düzeneklerin anlatımı var. Ben de senin gibiydim. Senin kadar değil ama senin gibiydim. Bir amaç edindikten sonra, boktan bir şey de olsa bu insan kendini biraz daha iyi hissediyor, hele hele bir canlının sorumluluğunu aldığında daha bir titiz oluyorsun.
  • Kazmapolitan  (03.04.09 08:39:31 ~ 08:41:25) 
bana yardımcı olma isteği içerisinde olan-olmayan bu yazdıklarımla ilgilenenlere çok çok teşekkür ediyorum. çok samimi söylüyorum ki çok duygulandım. birilerinin orada benim iyiliğim için bir çaba içerisine girmesi bu mesajı 500 yakın kişinin okuması kendimi biraz da olsa değerli hissetmeme sebep oldu.

bir de eyke dostumun öğrenmek istediklerine cevap vereyim: hayatımın bu dönemine kadar gayet sosyal ve konuşkan birisiydim. hiç bir zaman kendimi diğer insanlardan üstün görmedim. yanlızlığın cool olduğunu düşünmedim. girdiğim her ortamda en büyük kahkaha müsebbibi olduğumu çok fazla kişiden duydum zamanında (her sınıfta bir tane bulunan sürekli espri yapan adam modeli). yine o zamanlar da çevreme karşı bir çekingenlik söz konusuydu ama bu şimdikinden çok çok daha az. farkedilmeyecek kadar.

aslında çocukluğuma dair kötü anılarım da var. ama burada anlatmam sanırım uygun değil.
  • elemanyak  (03.04.09 11:58:27 ~ 12:02:30) 
yazacaklarımın hemen heopsini zaten arkadaşlar yazmışlar buraya. ancak ben kendi tavsiyemi vereceğim: kitap yazın.

ben de çok çok ağır bir depresyon hali yaşadım, hayata küsmeler, isyanlar, yalnızlıktan keyif almak. her şey. her şey tek kelimeyle zordu. yapmak bir şey istemiyordum, konuşacak biri, anlaşacak biri. ama sonra kitap yazmaya karar verdim. yani konu sadece kitap değil. blog da olabilir. hikaye de olabilir.

tavsiyem şu: kendi hayatınızı yazın; ancak kendi hayatınızı istediğiniz gibi yazın. karakteri size benzesin ama sizin olmak istediğiniz her şey olsun. ve giderek ona beznediğinizi fark edeceksiniz. araya farklı şeyeler, olmasını isteidğiniz arkadaşlar koyun. belki bir sevgili?

uzun bir süreçtir kitap yazmak, belki iki üç yılınızı alır. ama o yıllar sonunda normale önmüş umutlu bir birey olursunuz. yapmaya çalışın bunu dostum.
  • sen git ben geliyorum  (03.04.09 14:11:57) 
Kardeş mesajına iş yeri ortamında rastladım. Çok ilgimi çekti, word dosyasına kaydettim, işten her fırsat bulduğumda okudum hem mesajı hem verilen cevapları. Bunu da akşam evde yazsam mı diye düşündüm ama tutamadım kendimi, yazıyom. Öncelikle çok teşekkürler ve tebrikler böyle bir durumda dahi kendini bu kadar açık yazabilme takatini, basiretini ve samimiyetini gösterebildiğin için. Böylesi durumlarda insana kendini düzgünce anlatmaya çalışmak zor gelir, sıkılır bırakırsın bi yerde. Teşekkür ediyorum sana çünkü bir süredir yavaş yavaş çıkmakta olduğumu düşündüğüm tünele başka birinin gözünden baktım sayende. Hele üstteki 2. mesajından sonra senin durum cuk oturdu benim duruma. O yüzden sana bianda bi sürü şey söyleyesim var. Çenem düşüktür, daha kötüsü mevzuyu dallandırır budaklandırırım konuşurken, o yüzden ana gidişatı kaçırmamaya çalış ve işine yarayacakları al gerisini filtrele. 1,5 senedir süregelen bu depresif dönemden sonra, zaten kısıtlı olan bütünsel bir çerçevede anlatma/yazma yeteneğimi tamamen kaybettiğim için aklıma gelen herşeyi madde madde yazmak durumundayım, umarım işine yararlar:

- birincisi ve en önemlisi burada bizler ya da çevrende içini döktüğün kişilerden seni iyi anlayanlar elbetteki çok değerli olacaktır senin için. Özellikle de sorunu tanımana yardımcı olma noktasında. Fakat ne kadar iyi anlaşılırsan anlaşıl,sorun da istediğin kadar iyi tanımlansın bu, iş çözüme gelince seni sadece kendinin dürtükleyeceğin gerçeğini değiştirmiyor. Bu dürtükleme de 'kendini zavallı gibi görme, sürekli geçmişteki yanlışlarını hatırlama, insanları beğenmeme, onlardan uzaklaşma, içine kapanma, kendini tanıma, prensipler edinme, değişme' gibi aşamalarla ilerleyen bir süreçten sonra kendiliğinden gerçekleşecek zaten. Yani yakında başka biri olucan. Bu durumun sadece senin tarafından sonlandırılacak, sana yardımcı olmaya çalışanlar kendini anlamanda yardımcı olabilecekler ancak. O yüzden sorunun sende, çözümün de sende olduğunu asla aklından çıkarma. Şu aşamada Hindistan'a otostopla gitmek de, hem güzel hem şefkatli bir kız da, yoga da , yehova şahitleri de, kariyerist bir kaçış yolu da, intihar da, kendinden kaçış, bi sonraki dalgaya erteleme, uyuşturma, tatmin olamayıp daha ağır bir umutsuzlukla eski haline dönme gibi sonuçlar doğurur ancak. sorun sensin, sebebi (kendimden örnek veriyorum) köpek gibi sevip karşılık alamadığın karşıcinste değil, hiçbir zaman anlaşamadığın baban da diil problem, sistem de diil. Sorun senin şu an bulunduğun noktayı beğenmemen. Oturup ağlıyorsun aslında şu an o noktanın üzerinde. Çözüm de sensin, yukarıdaki kaçış yolları değil. Eğer bu süreci bir kendini tanıma ve şu ana kadarki 'sen'in özeleştiri süreci olarak görürsen, ki zaten öyle de gelişiyodur, içindeki akıllı sen'in gözü açılmıştır, kendi röntgenini kendin çekiyosundur diye tahmin ediyorum.

- Sağlık konusu da çok benzer oldu bende de. Hayvan gibi yemiş, 140 kiloyu görmüş, deli gibi sigara alkol tüketmiş biriydim ve zerre umursamazdım. Ama artık bu sağlık mı depresyonu tetikledi, depresyon ve kendini beğenmeme mi sağlık konusunda duyarlı hale getirdi bilemiyorum, 1,5 senede 25 senede gittiğimin 3 katı kadar sağlık ocağına ve hastaneye gittim. Sperm testinden tut da 24 saat kalbe bağlanan holter denen bi cihazla gezmeye kadar her bi boku gördüm.. Bi ara en rahat muhabbet edebildiğim tipler hastanedeki hastalık hastası teyzeler, amcalardı. Ha hiçbişeyim yok muydu? Tabiki vardı... Kalbimde çarpıntı vardı, sabaha karşı uykudan uyandıran ve bazen sinirlenince baş gösteren. dakikada 170 attığını alet kaydetti zaten, nefes darlığı da gelişti. Bi ara 3-4 gün boyunca 2-3 günlük ömrüm kalmış gibi yaşadım. Ama neticeyi söyliym, stres azalınca hepsi geçti. Hiç bi bokun yok yani rahat ol. Bol su iç, sabahları da yoğurt ye tabii. Ha benim bu 1.5 senelik sağlık takıntım hiç mi bi boka yaramadı. yaradı tabi, kalbimi yordum, 70de ölüceksem 55te falan ölürü herhalde şimdi:) Yani atlatıcaksın bu sağlık sorunlarını, tek eline geçen de yıpranmışlık olucak işin acı kısmı. Saçların dökülücek, sertleşme sorunu yaşıycaksın, kalbin 170 vurucak, 1 sene sonra bi kırda piknikte çimenlere daha kel, genç yaşta gerektiğinde sertleşebileceğine olan inancı %100den %60lara düşmüş, kalbi o anki yaşından 3-4 yaş daha yaşlı biri olarak uzanacaksın kız arkadaşınla. Eline geçen eksi bu. Artıyı da söyliym üzülme hemen: dibi gördün, eğer bu tünelden kendini tanımış, yer yer acımış, bazen kızmış ama çoğu zaman anlamış biri olarak çıkarsan, yani kendini anlayıp sevmeye başlarsan bu bunalımlı süreç içinde sağduyulu, berrak, hep senin için iyi olanı seçecek bir 'akıl' oluşturarak sonlanacak, bundan büyük de bir artı olmaz hayatta onu bil. Kendini eleştir, kendini anla, kendini sev, kendine değer ver.. Sokrates'ın 'kendini tanı' lafıyla dalga geçerdik lisede.. Şimdiyse yeryüzünde söylenmiş en bilgece söz olduğunu düşünüyorum..

- Son mesajın çok önemli. Muhabbetmişsin, espriliymişsin zamanında. Aynı ben. En büyük amacım insanları sürekli güldürmekti.. 10 sene boyunca 2 dakikadan fazla oturaklı olamadım. Geyik, geyik.. Ama çok zararını gördüm bunun hala da görüyorum.. Kardeş, kimse senden ortamların neşe kaynağı olmanı istemez. Ama olursan da çok cıvıtmadğın sürece karşı çıkmaz. Çünkü çok işe yarar böyle tipler.. Ama 23-24ten sonra hayatın ciddiyeti başlayınca sap gibi kalma ihtimalin yükselir. o yüzden ciddiyeti çok önemse.. İnsanlarla konuşurken ciddi ol, ciddi arkadaşlıklar kur. Seni kırabilecek, nazarında çok da önemli olmadığın, senin de çok önemsemediğin adamlarla var olan ilişkilerini ilerletmeye çalışma. Seni sevenleri sevmeye çalış. Kardeşinle aranda bi soğukluk varsa bi an önce gider mesela.. Aile olayını da bi an önce hallet. Sev onları.. oldukları gibi kabullen. Hele anneyi babayı bu yaştan sonra hiç değiştirmeye uğraşma. Çevre konusunda herkese içini açma öyle hemen.. Kızlar da sevmez. Herkese yapma espri, hakedenleri güldür.. Herkesi +dan başlatma. Sıfırdan başlasın, herkesin bi bilançosu olsun gönlünde. Yaş 27 olur, hala yanında olan kahrını çeken anne, kanka, hep orada olacağı var sayılan arkadaşların önemi anlaşılır, bu sefer it gibi pişman olursun değmemiş arkadaşlara, kızlara verdiğin emeğe. seni seven iyi insanlardan soğuma öyle hemen, müzikten anlamıyo, zekası ortalama, tipsiz, çok saf vb. sudan sebeplerle. elitist olma , iyi insan az bulunan bişey..

- Hayatta bana en güzel akılları vermiş 2. kişi, o kadar kahrımı çekmiş adam, bıkmıştı benim yakınmalarımdan artık.. Bıktırma insanları, gel buralara yaz daha iyi. Uzun zamandır görmediğin eski güzel günlerden arkadaşlarla buluş, o ortama gir, bak görüceksin bi anda eski sen oluyosun:) Bide zaaflarını, zayıf noktalarını, seni anlar düşüncesiyle 2. grup arkadaşlarınla paylaşma. Kimisi ilerde yüzüne vuruyo inanmıycaksın.. Gel buraya yaz. Keşke ben de o doktora gidecek ya da buraya yazacak cesarete sahip olsaydım. belki bu kadar uzamazdı, annemi bu kadar üzmezdim.

- Şimdi bi kuzenin gelse mesela güvendiğin, bi sürü anlatıcan bi anda, boğucan.. Çook zor olucak şu durumunda ama insanları dinlemeye başlasan, beklemediğin tiplerin ne kadar derin, görmüş geçirmiş tipler olduğunu keşfetsen çok iyi olur.. Dinle ve anla.. Güvenilir, komplekssiz tiplerle dertleşmekten asla çekinme, ama daha çok dinleyen taraf ol.

- Buraya kadar okuma sabrını gösterebildiysen, dinleyen taraf olursun çok rahat. çok dinleyen çok anlar, çok bilir ve çok daha rahat gider bu karanlık ormanda bilader bunu unutma.

- Ortam öyle hissettirmedikçe kendini özel hissetme.. Biriyle 6-7 kişilik bi ortama giriyosan, ve o gayet rahat takılıyo da sen fazlalık gibi hissediyosan sorunu ortamın zeka düzeyi düşüklüğüne, sana göre olmamasına vb. bağlama. çok yaşanan bi sorun bu.. İnsanların beğenilecek yönlerini gör biraz da. Ve kendine bak.. ortama giren, hiçkonuşmayan, kendini bi bok sanan bi tip olup çıkıyosun boyle bi durumda. Bak yaş olucak 27 (anla işte 27 yaşındayım) mecbur giricen bi ortama, iş olur arkadaş çevresi olur.. Ve bugün bu kendini yalıtma hastalığın, orada 'adapte olamama, konuşacağı susacağı yeri bilememe, empati kuramama, çayını gidip kendin alırken diper boşalan bardakları alma inceliğini gösterememe, karşı tarafı anlamama, beğenmeme, herkeste bi kusur arama, cinlikleri, bakışları, imaları çözememe ve neticeyi ben özelim zekiyime getirip istemeye istemeye marjinal mutsuzu oynamak zorunda kalma' şeklinde dönecek sana uyarırım önemle.

- son olarak yaş 21 , süper.. üniyi aile yanında okumak yerine ben de kastamonuda ya da benzer küçük bi şehirde okusaydım keşke.. 5 sene erken girip çıkardım.. yogayı boşver, turp gibisin de, ayak mantarı sahibi olmadan çıkar ama çorapları.. sana dışarı çık, kırlara koş, ilk gördüğün kıza yaz demiycem.. salaklık olur bu.. yoga falan da yapma çok meraklı diilsen.. ama naçizane fikrim, sevdiğin bi şeyin peşinden gidersen iyi olucak. sevdiğim bişey yok deme var olduğuna eminim. 27 yaşında gitar dersine ve felsefeye başladım.. Anlayışlı, iyi niyetli kızlarla dostluklar kur.. Onlar önce seni anlar, sonra da uygun kızı bulurlar..

- bu mesajı hiçbir zaman utanıp silme.. ben de öyle yapıcam.. memleket bizim gibilerle dolup taşmışş.. yalnız hissetmesin kimse. hade hoşçakal..
  • eugenick  (03.04.09 16:11:08) 
@eugenick: inanın anlattıklarınız aynı benim. kalbimin sizin değerlerinizi gördüğünü çok iyi hatırlıyorum. öyle zamanlarım oldu ki bir günde 5 doz diazem 1 doz largactil yedim. yine de doktorlar sakileştiremiyordu beni. birkaç gün içerisinde öleceğime o kadar emin olduğum günelr oldu ki (özellikle doğum günümün gecesinde ve kadir gecesinde yaşadığım gerginliği kelimelerle anlatmam mümkün değil). bunun yanında acil serviste beni tanımayan doktor yoktu.

bu hastalığıma kadar özellikle saydım. sağlık karnemde -bebekliğimi saymazsam- gittiğim muayene sayısı iki elimin parmakları kadar belki vardır belki yoktur. ama bu sekiz ayda yaptırmadığım test gitmediğim alanın doktoru kalmadı (sanırım bir tek üroloji ve onkoloji kliniğine gitmedim)

benim çarpıntılarım nefes darlığım göğüs ağrılarım hala devam ediyor. umarım sizinki gibi geçer. ayrıca zahmet edip üşenmeyip, babane milletin derdinde demeyip uzun uzun yazdığınız için tüm arkadaşlarla beraber size, özellikle, teşekkür etmek istiyorum.

@rurouni: sana da çok teşekkür ederim dostum. çok düşüncelisin. ama bu kadar anlattıktan sonra yüzüne bakmaktan utanırım.
  • elemanyak  (03.04.09 18:12:51 ~ 18:31:36) 
öncelikle sosyal fobiyi yenmek için en iyi yol tiyatro bana sorarsan.Yani bir oyunculuk kursuna yazılmalısın.Çok kısa zamanda inanılmaz açılıyosun.Düşünsene kendini direk insanların önüne atıyosun.Hangi ilaç bu kadar etkili olabilir ki?

Eğer kastamonu öyle bi yer yoksa,okulundaki tiyatro kulübüne gidersin sen de.Hem daha ucuzdur;)

Spor yap diyen arkadaşlara katılıyorum.Egzersiz insanın gerilimini alır.Ama illa öyle spor salonu bilmemne...uğraşamam dersen,evde yapabileceğin şeyler de var.Tibet'in gençlik pınarını yapabilirsin mesela.Yoganın özeti gibi bişey.5 hareketten oluşuyo ve çok pratik.Günde maksimum yarım saatini alır.

Bir de arkadaşların dediği gibi alışkanlıklarını değiştir.O zaman sen de değişirsin:)
  • migelo  (03.04.09 19:39:24) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.